Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ARALIK1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
Saddam'BatakhkInsanlan'nıyokediyorIrak'ın güneyindeki batak-
lıklarda yaşayan Madanlar,
kimyasal silahlann
kullaruldığı savaşta çok
acılar çekmiş.
Saddam'a meydan okuyan
Madanlar, yok edilme
tehlikesiyle karşı karşıya.
K
urumuş kamışlardan oluşan
yığınlann yanarken saçüğı
ışıkta uzun elbiseler içınde
geleneksel bir dansın ritmini tuttur-
muş nplayarak danseden adamlar
göziiküyordu. Danseden adamlar,
bir yandan sağ ellerini kafalannın
üzerinde sallarken öte yandan tek-
rar tekrar "Saddam hazretleri, sen-
den korkmuyoruz. Senden korkmu-
yonız çünkü bir bütüaüz. Güçlüyüz.
Bataklıktaki böceklerden bir farkm
yok" diyorlardı.
Ancak tüm bunlar elkileyici bir
gösteri olmaktan öteye gitmiyor.
Dicle ve Fırat'ın bırleştıği noktanın
altında, güney Irak'taki bataklıklar-
da yaşayan bu insanlar evlerinin,
çıftlîklerinin ve tarihi uygarlıklan-
nın Saddam Hüseyin'in ordusu tara-
fından yürütülen acunasız bir kam-
panyayla yok edilmesi tehdidi altın-
da yaşamlannı sûrdürmeye çabşı-
yorlar.
Batakhk Araplan yani Madan-
lar, binlerce yıldır dünyanın bu kö-
şesinde yaşıyorlar. Bugûnkü şans-
sızbklan, sınınn ötekı tarafından,
İran'dan yönetilen ve Madanlar
arasında destek bulan bir Şii isyan
hareketinden kaynaklanıyor. Irak
hûkümeti, isyanalan bastırmak
için. 1980lerde Kuzey Irak'ta Kürt-
lere karşı yürütülene benzer ve bir
bölgede yetiştirilen tüm ürünü ve ta-
rımsal araçlan yok etme amacı taşı-
yan bir politıka sürdürüyor. Son ay-
larda, bölgede yaşayan 200 bin Ba-
takhk Arabının üçte bin evlerini ter-
kederek kaçmayı uygun gördü. Ka-
çanlardan yüzlerce belki de binler-
cesi öldürüldü.
Bataklığı besleyen su yollan ve ır-
maklar, kanallar. hendekler ve ba-
rajlar aracılığıyla kesilerek bölgenin
yansmdan fazlasını kunıttu. Askeri
birlikler, kamıştan yapılmış basit
kulübeleri bombalayıp yakarken
bölgeye giden tüm yiyecek ve ilaçla-
Saddam, Madanlan yok etme peşinde Ülkenin güneyinde yaşayan "Batakhk insanları" yönetimce '"asi" olarak görülüyor.
nn da yolunu kesiyorlar. Uluslara-
rası yetkililer henüz bunu doğrula-
madıysa da, tanıklar eylül ayında
kimyasal silah kullanıldığını bildiri-
yorlar.
Tüm bu yapılanlar. Bataklık
Araplannın en azından bundan 4
bin yıl öncesinden Sümerliler döne-
minden bu yana sürdürmüş ol-
duklan bir kültür ve yaşam tarzını
öldürmektir. Kamış yataklan,
küçük göller ve halkın sadece tekne-
lerle birinden diğerine yolculuk ede-
bildiği adalarla bezenmiş ırmaklann
oluşturduğu baş döndürücü labi-
rent. çağlar boyunca ayn bir toplum
olarak yaşamlannı sürdürmelennı
sağlamış. Irak'ın 20 mılyonluk nü-
fusunun yüzde 6O'ı gibı Şiı olan Ba-
taklık Araplannın soylan Bedevı-
lerden ve Irak'a köle olarak getiril-
miş Afrikahlardan geliyor. Bahkçı-
hk yaparak, pirinç ve su sığın yetişti-
rerek yaşamlannı sağlıyorlar. Elekt-
riğin ya da telefonun bulunmadığı
kamış kulübelerde yaşıyorlar ve Sü-
mer sitelerinde ortaya çıkanlanlara
çok benzer kanolarla yolculuk edı-
yorlar. Çoğu Iraklının neredeyse hiç
anlamadığı son derece ağır aksanlı
bir Arapça konuşuyorlar.
Bölgedeki araa parçalannda. bir-
birinden ayn yüze yakın aşiret yaşı-
yor. Bu aşiretler, eski düşmanlıkla-
nnı sürdürmenin yanı sıra ortak ge-
leneklerine ve inançlanna da hâlâ
sıkı sıkıya bağlılar. Sözgelimi, ba-
takhğın ortasında Hufcyd adında
büyülü bir adanın bulunduğuna
inanılıyor. Saraylar, palmıyeler, nar
bahcelen ve devasa sığırlarla dolu
bu adaya yanlışlıkla yolu düşen bın-
nin büyüleneceğı ve aşiretıne dön-
düğünde konuşamayıp sadece an-
lamsız sesler çıkartacağ sanılıyor.
Salgın hastalıklann kol gezdiği
nemli batakhk bölgesi. bır labırent
şeklinde yayılan su yollan ve 5, 6
metre yükseklikteki kamışlanyla
yabancılar için ulaşıma tamamen
kapalı bır bölge olarak kalmıştır.
Bölge, bu nedenle tarihın hiçbır dö-
neminde merkezı yönetim altına alı-
namamış ve yüzyıllardır isyanlann
ortaya çıktığı yer olma özelliğini ko-
rum'uştur. Orneğin. 1869'dan 1883
yılına kadar Basra civanndakı ba-
taklıklan kurutmak zorunda bırakı-
lan Afrikalı köleler Basra'yı yağma-
layıp. Ahvaz kentini ele geçırmış ve
Bağdat'ın bırkaç kilometre yakınla-
nna kadar ilerlemişlerdi. Dönemin
halifesı nihayet ayaİdanmayı bastır-
mayı başardığmda birlikleri. isyan
lidennin başmı zaferle Bağdat'a ta-
şımışlardı. Buna rağmen batakhk,
çok uzun süre yabancılann idaresi
altına girmeyi reddetti Osmanlılar,
I. Dünya Savaşı sırasında hem
Türklerin hem de İngılizlerin kamp-
lanna baskınlar dıizenleyen Batak-
hk Araplanyla sık sık çarpışmak zo-
runda kahyordu.
Batakhk bölgesine düzenlenen ilk
büyük işgal, 1980'lerde sekiz yıl sü-
ren İran-lrak savaşı sırasında ger-
çekleşti. Bırliklerine hareket serbes-
tisı tanımak isteyen Irak, sınınndakı
pek çok bölgeyi kunıttu. 1991 'deki
Körfez Savaşı'nın ardından güney
Irak'ta gerçekleşen bir Şii ayaklan-
ması bastınlınca. aralannda ordu
kaçaklannın da bulunduğu onbin-
lerce ısyancı batakhğa kaçtı. Ma-
danlar tarafından konımaya alınan
bu insanlann bü>oik çoğunluğu bu-
gün İran'a kaçtılar.
Anlaşılan Madanlar, Saddam
Hüseyin'in gerilla hareketini bastır-
mak.amaciyla bu kadar ilen gidebi-
leceğini hiç hesaba katmamışlardı.
Belkı de koca batakhk bölgesinin
gerçekten de kurutulabıleceğini dü-
şünememişlerdı. Irak'taki İslami
Devrim Yüksek Konseyi'nın başı
olan Ayetuüah Humeyni Bekir Ha-
kim. Tahran'da yapılan bir görüş-
mcde "Irak hûkümeti, kendi ideoloji-
sini ve siyasi programmı Batakhk
Araplanna kabul ettirmekte başan-
sız oldu. Bataklık Araplan kendi
kendine yeten bağunsız bir toplum.
Yer değiştirebiliyorlar. Ancak Sad-
dam Hüse\ in'inki gibi birrejim,ken-
di konrrolü dışındaki herkesi her za-
man bir tehdit olarak görür. Bu ne-
denle rejim, bataklığın tüm yaşam
kaynaklannı kesmeye, yalnızea böl-
gedeki insanlan değil hayvanlan da
öidürüp orayı bir çöle çevirmeye ka-
rar verdi" diye konuştu.
Devlet tarafından yönetilen Irak
medyası ise Batakhk Araplanna yö-
nelttıklen saldınlarda aşın ırkçı bır
tutum izleyerek bölge halkını"Iraklı
ohnayan aşağı bir ırk" olarak tanım-
lıyor. Hükümct. Kuzey Irak'ta yap-
tığı gjbi rejimin kirli işlerini üstlen-
meye gönüllü Batakhk Araplanna
para ve silah vererek aşiretleri birbi-
rine düşürüyor. Hakim, "Rejim, bir
hükümet milisi kurmak amacıyla hiç
bir sosyal smıfı ya da konumu olma-
yan insanlara silahlar, yiyecek ve
para verdi. Aflelerini gecindirmek ve
geieneksel liderliğe karşı koymak
için bunu kabul edenler oldu" dedı.
Böylesi bir kültürün yok olmasıyla
dünya ne kaybeder? Belki de umur-
sayan çok az kişi çıkacakür. Ancak
Irak'ta yaşanmış bir başka olayı
anımsayın: 1980'lerde kuzey Irak'-
taki en isyankar Kürt aşıreti olan
Barzanileri. Köylerini terketmeye
zorlanıp pis kamplara toplandıktan
sonra 12 yaşının üstündeki erkekle-
nn çoğu ortadan kayboldu. Kadı-
nlann ve çocuklann tutulduğu
kampta su yoktu. Geçimlerini sağ-
lamalanna yarayacak hiçbir şey
yoktu. Umutsuz kadınlar Erbil ve
Bağdat'ın sokaklannda hayat kadı-
nı olarak çahşmaya başladılar.
Bir yaşam tara yokedildı. Batak-
lıkta sürdürükn kampanyanın
amacı da aynı gözüküyor. Üstelik
de istediklenni başarmalanna çok
az kaldı.
Chris Hedges
Honduras Devlet Başkanı sözverdi
Artık sivil yönetimle ordunun işbirliğine son verilecek. Demokrasi işlerliğe kavuşturulacak
H
onduras'ın seçimle işbaşına
gelen yeni cumhurbaşkanı,
ülkenin iki önemli gücüyle
mücadele edeceğini söyledi. Cum-
hurbaşkanı Carlos Roberto Reina'ın
güç olarak gördüğü iki unsur, silahh
kuvvetler ve yasadışı etkınliklerde
bulunan devlet adamlan ve iş adam-
lannın yol açüğı yoz düzenden olu-
şuyor.
Cumhurbaşkanı Reina muhale-
fettekı Liberal Partinin bir üyesi.
İşbaşına gehr gelmez söz konusu iki
kuvvete karşı savaş açüğı takdırde
çok büyük bir dırenişle karşılaşaca-
ğını bihyor. 67 yaşındaki eskı dıplo-
mat, secmenlerden ihüyacı olan des-
teği göreceğinden emin, çünkü
halkın artık değışırn ıstediğini bili-
yor. Yıllardır diktatörlük veya aske-
n idareyle yönetilen Hondurashlar,
artık demokratik bir yönetim iste-
diklerinı oylanyla behrttiler.
İ
İktidardaki güçlere
karşı çıkdamıyor
Yeni Cumhurbaşkanı, partısı ile
birlikte baskı yönetimine karşı yıl-
lardır mücadele verdiklenni behrte-
rek şöyle konuşuyor^Tutuklandık,
cezaevlerine tıkıldık, sürgüne gönde-
rildik ve\a birdenbire ortadan yok ol-
duk." Bu sözleriyle bir Latin Ame-
rika ülkesı olan Honduras'ta, ikti-
dardaki güçlere karşı gelenlerin si-
yasi kıyıma uğradıklannı ima ediyor.
Cumhurbaşkanhğı seçimlerini
kaybeden adaylardan Oswakk) Ra-
mos Soto verdiği bır demeçte, Rei-
na'nın vaat ettiği değişildiklen
yaptığı takdirde, silahh kuvvetler ta-
rafından devrileceğini öne sürdü.
1980'h yıllarda ABD, Honduras'ı
Güney Amerika'daki etkinh'klerini
gerçekleştirmek için bir basamak
olarak kullanıyordu. Dolayısıyla Si-
Yeni yönetim öncesinde Honduras başkanlan genelkurmayla samimi ilişkiler icindeydi.
lahh Kuvvetler'in desteğine ihtiyacı
vardı. Latin Amerika'nın en fakir
ülkelerinden biri olan Honduras'ta,
Silahh Kuvvetler bütçeden en bü-
yük payı aüyordu.
Reina ordunun bütün defterlerini
kamuoyuna açacağını ve bütçesini
kısacağmı söylüyor. Ülkesinde bü-
yük bir temizliğe girişiceğini, işe ön-
ceh'kle yargı organlanndan başla-
yacağını kaydediyor. Sistemden çı-
kar sağlayan işadamlannın ve poh-
tikaalann, Reina'nın temizlik hare-
katından rahatsız olacağına kesin
gözüyle bakıhyor.
Ülkede bulunan yabancı bir dip-
lomat, Reina'nın bu ahlakı devrimi
gerçekleştirmek için gerekli enerjiye
sahip olup olmamasının en önemli
sorun olduğunu belirtiyor.
Bır Liberal Parti lideri, iktidara
gelmekle dene>imlerini zenginleştir-
me şansına sahip olduklannı öne sü-
rerek. "Carlos Reina'nın dûrüstlü-
ğüne güveniın var. Ancak ikrJdarda
kalmak istiyorsa bedeüni çok ağır
ödeyecek" diye konuşuyor. Reina
bu iddialan reddederek. "Ben 50 yıl-
dır başkalannın yaptığuu yapmak
için mücadele etmedim" dıyor.
Reina, Londra ve Paris'teeğitimi-
ni tamamlamış bır hukuk adamı.
1960'dan 1963e kadar ülkesinmPa-
ns elçiliğini yapmış. Londra'da da
tıcaret ateşesı olarak bulunmuş.
Tüm yaşamı boyunca ülkesinin kal-
kınmasında etkin bir rol oynamak
istemiş. Artık ıpler elinde.
Mike O'Connor
Fiji: Parlamento 19 ocakta feshediliyor
Lautoka ~^
~~—öuva
1
^.VANUA
•
\
£t lîloıt^t
FÜİ
PASİFİK OKYANUSU
YENİ ZELANOA
H
Fijı'nin geçici devlet başkanı Ratu
Sir Kamisez Mara parlamentonun
feshedilmesini kabul etti. Buna göre
parlamento 19 ocakta feshedilecek ve bunu
izleyen 37 gün içinde seçimlere gidilecek.
Başbakan Sitiveni Rabukanın ısıeğı üzerine
feshedıhnesı kabul edilen parlamento üç gün
önce hükümetın önerdiğı bütçe tasansıru
onaylamamıştı.
Muhalefet, koahsyon hükümetinin 7 üye-
sini kendi tarafına çekerek bütçenin kabul
edilmemesini sağladı. Yedi üyenın muhale-
fetten yana o> kullanması ve bütçenin onay-
lanmaması. koalisvon hûkümeti için önemli
yenilgi oluşturdu. Bu yerulgınin temeh
1987'de yapılan hükümet darbesınde yatı-
yor. Darbeden sonraki ilk genel seçim 1992
yıhnda yapıldı ve burada milletvekilkrinin
ikiye aynldığı gözlendı. Bir kısım milletveki-
linın darbeyi gerçekleştiren General Rabu-
ka'dan, dığerlennin de darbeyle dağıtan eskı
hükümetın Maliye Bakanı Joseph Kamika-
mica'dan yana olduğu görüldü. Spnuçta Ra-
buka, muhalefet partısinin (Fijı İşçi Partisi)
desteğini alarak başbakan oldu.
Başbakan olduktan sonra aldığı eleştiriler
5 kasımda parlamentoya sunduğu bütçe ta-
sansında kesin olan tek şey, bölgeden kaçan
binlerce kişinin Jran'da ya da hükümetin
toplama kampjannda çürümekte olduğu.
doruğa çıktı. ÖzeUikle kamu harcamalan
bütce tasansının en çok eleşürilen bölümü-
nü oluşturdu. Muhalafetin tasan>ı reddet-
mesı üzerine Başkaban Rabuka, Cumhur-
başkanı Mara'ya parlamentonunun feshe-
dilip yeniden seçıme gıtmesmi önerdi. Mara
karan ahnasında etkili olan nedenlen şöyle
açıkhyor:
"Bütçenin kabul edilmemesi sadece baş-
bakana değil, aynı zamanda hükümete gü-
vensiziik oyu>la aynı anlamda. Bu durumda
başbakanın önerisini kabul etmekten başka
çare bulamadun". Mara'nın önenyi kabul
etmesı uzenne Rabuka televizyondan halka
seslendı:
"Tüm vatandaşlardan sakin obnalan ve
bu beklenme> en krizi çö/ecek anayasal süre-
ci kabul etmelerini istiyorunı. Barışın bozul-
maması için hiçbir vasadışı olayın gerçekleş-
memesi gerekli."
Romenhaberahna
örgütügizinikoruyor
R
omanya'nın. daha önce işle-
diği suçlarla tanınan ve ye-
niden şekillendirilen habe-
ralma servisinin şefi. söyleşi teklifı-
ni kabul ediyor. Tıpkı casus ro-
manlanndaki gibi... Yeni semsin
başında, daha önce Romanya'nın
komünist beyinlerinin eğitildiği
akademide profesör olan, VirgO
Magureanu bulunuyor.
Secuntate adıyla bihnen eski gizli
polis örgütünün anti-terönst, "ana-
yasanın savunucusu" gibi rollennı
resmi olarak üstlenen servisin şefi
Magureanu, görevi hakkında pek
de Batılı ohnayan görüşlere sahip.
Kendısiyle, eskisiyle karşılaştınl-
dığında çok daha sıcak bir görünü-
me sahip olan, servisin yeni karar-
gahında söyleşi yapıyoruz. Önce.
Romanya Senatosu'nun çok yakın
bir zamanda onayladığı, devletin
korunması ve *4
mesleki" sırlarla
ilgili geniş kapsamh bir yasa hakkı-
nda konuşuyoruz. Romenlerin
çoğu, yeni yasayı geriye doğnı
atılrmş bir adım olarak nitehyor
Yasa, "bilimsel, teknolojik ve eko-
nomik etkinlikleri" gızlilik kap-
samına sokuyor.
Magureanu. "Demokrasilerde
basm, ya yavnnlamayı reddederek
ya da ilgili tarafları büginin kay-
nağından haberdar ederek, bu tip en-
formasyonlan saklı tutar" dıyor ve
ekliyor: "Her nevse, zaten yasa ta-
sansımn aynntılannı bilmek benun
işim değil. Ben, ilkesel önem taşnan
sorunlarla ilgilenirim.'"
Romen Haberalma Servisi (Hü-
kümet. "Enformasyon Senisi" diye
adlandırmayı tercih ediyor), 1990
martında, diktatör Nikolay Çavu-
şesku'nun görevinden alınıp eşı
Elena ile birlikte idam edilmesinden
üç ay sonra kuruldu.
53 vaşındaki Magureanu, Çavu-
şeskulann kısa süren soruşturma-
sında da görülüyordu.
IBatılı üikelerin
yanıt beklediği sorular
Eskiden politik bir tutuklu olan
Gabriel Andreescu, "Açıklamalar
yaptığı su götürmez ama konuş-
malan içerikten yoksun" diyor.
Andreescu konuşmasını şöyle sür-
dürüyor:
"Devlet sırlanyla ilgili yeni yasa
korkunc. Kabul edilirse, görece
daha demokratik olan bir anayasayı
paçavraya çevirecek."
Batılı hükümetlerin dört yıl bo-
yunca Romanya'ya yönelttikleri ve
hiçbir zaman tatmin edici bir yanıt
alamadıklan sorular şunlar: Magu-
reanu'nun servisindeki kaç üye Se-
curitate'tan geliyor? Eski Securita-
te üyelerine ne oldu? Paralı ajan-
lann kalbura çevirdiği bir toplum-
da. bu görevi hâlâ sürdüren kaç
ajan \ar?
Kuşkusuz hiçbir gerçek casusun,
tüm içtenliğiyle açıhnası beklene-
mez.
Magureanu. totaliter propogan-
da konusunda uzmanlaştığı Mark-
sist-Leninıst yıllanndan devralmış
olsa gerek, ruhsuz bir ses tonuyla
konuşuyor: "Eski Securitate'taki
bfitûn çauşanlann yaklaşık yüzde
17-20'si bizünle birlikte."
Magureanu eylül aymda Parla-
mento'ya birbirinden farkh rakam-
lar verdi. Ancak bu rakamlann an-
lamlı bir bütün ifade edebileceği bir
bağlam sunmadı.
Yine de Securitate'ın resmı kade-
melerinın bir noktaya kadar temiz-
lendiğı su götürmez. Romanya'-
dakı Batılı yatınmcılar, şimdı işa-
damlığına soyunan eskı Sepuritate
görevlîlenn. en sevimh ohnasa da
en güvenilir ortaklan oluşturduğu-
nu söylüyor.
IŞavaş suclulannın
listesı açıklanacak mı?
Magureanu, eski Secuntate üyle-
nni ıçeren üstenin basılıp basılma-
ması konusunda şunlan söylüyor:
"Şimdiye dek hiçbir ülke. suçlu ol-
madıklan takdirde görevlilerin isim-
lerini açığa >ıırmadı." Sonra da,
dört yıldır verilen fakat hiç yerine
getırilmeyen bir sözü tekrarlıyor:
"Savaş suclulannın listesini çıkar-
maya niyetliyiz."
Servıs bünyesinde çalışan ajan
sayısı sorulduğunda. Magureanu'-
nun Halkla İlişkiler Müdürü Niko-
lay Ulienı. patronundan önce yeti-
şiyor: "Yeteri kadar çok değil."
Ancak, Magureanu daha sonra,
gizlı. vakur bir ses takınarak. şa-
kayla kanşık "OMukça çok" dıyor
ve ekliyor:
"Bütün haberalma örgütleri. ajan
çalıştırdıklarını kabul ediyor. Her
servis kendi işbirlikcilerine güvenir.
Çok üeriye gitmemek ve demok-
ratik ülkelerde kullanılanlardan
daha başka amaçlarla kullanma-
mak koşukıyla biz de kendi
adamlannuzı yaratmaya çaltşıyo-
nız."
Magureanu, oğlunun eğitim gör-
düğü ABD'yi ilk kez geçen yaz
ziyaret etmiş. Merkezi Haberalma
Örgütü CIA'nin Şefi R. James Wo-
obey Jr."dan da bır randevu kopar-
maya çahşmış ama geri çevrihniş.
Söyleşinin başında Magureanu,
Çavuşesku'nun görevden alınması
sırasında yaşanan ve hiçbir zaman
açığa kavuşturalamayan olaylarla
ilgili, çahşanlann yeni hazırladığı
bazı "ender bulunur bdgelerle" ilgi-
lenip ilgılenmeyeceğımizi sordu.
Ulieru, gerçekten ilgılenip ilgilen-
mediğimizden iyice emin oldu.
Evet. dedik. Belgeler elimize hiç
ulaşmadı