23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ARAUK1993 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Laiksözcüğüniçin "gâvurca"dır.. Batı bilimve tekniğinin getirdiği bütün olanaklan, babalannın malı gibi kullananlar: otomobilden. uçaktan. elektrikten, elektronik beyinlerden, hasta sağaltma yöntemlerinden yararlananlar; devlet ve toplum ilişkileri konusunda Batı'nın ortaya koyabildiği en değerli görüşlerden birini, laikliği yadsıma hakkına sahip değillerdir. Prof. Dr. JALE BAYSAL L aik sözcügü, Hıristı- yanhk öncesi Grekçe- deki laos (halk), laıkos (halksal) sözcüklerin- den gelmektedir. Hıris- tiyanlık döneminde din adamlan için klericus, bunlann dışın- da kalanlar için de laik deyimleri kul- lanılmışür. Fransızca'dakı laisizm sözcüğü, din adamlanndan başka kişi- lere, kurullara. vetkililere. diinya işle- rinde, hatta din işlerinde üstün bir yer verme anlamı taşır. İlerleyen çağlarda din ve devlet ilişkilerini belirleyen yö- netim biçimini ifade etmiş, siyasal ve hukuksal bir içerik kazanmıştır. Tür- kiye'de ilk kullanıldığı günlerden bu- güne kadar, devlet işkrini din işlerin- den ayırma anlamında kullanıldı ve oyle benimsendi. Ülkemizde, laiklik terimini kullan- madan laiklik fıkrini ilk ifade eden. ilk basımevimizin kurucusu İbrahim Mü- teferrika olmuştu... 1730'larda Padı- şah I. Mahmut, Müteferrika'ya u kûf- fann ekser zamanda galebesine ve ehl-i İslamm mağlubiyetine sebep nedir, araştır. biMir" diye emretmiş, Müte- ferrika da "Usul-ül-hikem fı Nizanvül- Ümem" (Milletlerin düzeni üzerine düşünce yollan) adh kitabında, başka nedenlerle birlikte şu noktayı da belirt- mişir. "Günümüzde artık devletler dinden ve gelenekten gelen esaslara göre değil,. akıl ve bilim ilkelerine göre yönerilmek- tedirkr."('> Laiklik; insan düşüncesindeki, felse- fede, ekonomide, politikada ve top- lum yaşamındaki gelişmelerin ürûnü- dür. Olayın tarihçesini kısaca özetleye- lim: "Ortaçağda hayatı biciınlendiren güç, din kurumuydu. İnsan ve doğa. Tann'ya oranla degeriendirüiyordu. Bilimi. febefesi. sanatı ile Ortaçağ kül- tûrii, İslamlıkta ve Hıristiyanlıkta din- sel dogmalara bağlıydı. Dinsel inançia beslenen >aratvcı güçter, hem Doğu'da benı Batı'da biiyük kültürler oluştur- duktan soora. verimliliklerini ve üretici- liklerini yhirmeye başladılar, insanlık tarihinde yeni bir çağ, akıl çağı başladı. Yeni çağın insanı inancını yitirmedi. di- ne karşı da olmadı; ancak, kendisine zorianan inanç kahplan üzerinde dü- şünmeye başladı, din anlayışı değişti." 18. yüzyılda Büyük Fransız Ansiklopedisfnin kuruculanndan D'- Alember, "Pozitif bilim cağına girmiş bulunuyonız" yargısını vermış, Pozitif Bilim Çağı'nı "Aydınlanma Çağı" ızle- mıştir. Kant, Aydınlanma'yı şöyle tanımla- dı: "Kendi düşünme yeteneğini, kendi aklını kuUantna cesaretini göster. En başta da din konulannda." Laiklik, Baü toplumlannda ortaya çıkmış bir fıkirse. bu, o toplumlann Hıristiyan oluşundan değil, İslam dünyasından daha önce. bilimde, fel- sefede ve toplum düzenınde daha ge- lişmiş fikirlere ulaşabılmelenndendir. Pozitif bilimleri yaratmış, Aydınlan- ma çağını yaşayabilmiş olmalanndan- dır. Ziya Paşa'nın ünlü dizelerini hepi- miz biliriz: "DiyarH küfrü gezdim, bel- deter kâşâneler gördüm, / Dolaştun mülk-i İslâmı, bütün viraneler gör- düm." Ne yaak ki İslam dünyası beldeler kâşâneler kuramadığı gibi düşünce alanında da bir zamanlar ulaşüğı üs- tün düzeyi koruyamamış. gelişmesini sürdürememiştir. Geride kalmış, ay- dınlanma çağını yaşayamamış, çağdaş toplum hayatına olumlu fıkirlerle kat- kıda bulunamarmştır. Laik sözcüğü- nün gâvurca (R.P. Başkanı Erbakan böyle diyor) oluşu, Arapça ya da Türkçe karşıüğı bulunmayışı bundan- dır. İslam dünyası, İslam dininin kendi dınamigi içinde mevcut "içtihat" yo- lundan bile yararlanmayı bilmemışür. "Dinde içtihat, bir Müslüntanın nasıl hareket edibnesi gerektiğini bilmediği dini mesele karşeında, kendi reyi ile ka- rar vermesi veya bir alimin bütün bilgi- lerini usul dairesinde kullanarak yeni bir mesele karşısında bir hükme varma- sıdır... Dinin dünya durdukça devam eünesi için bu gibi içtihatlann farz oldu- ğunu unutmamak icap eder.'"1 (') Din Şûrası yapılıyor. abdest alırken ayakkabıyı meshetmek caiz mi değil mi diye tartışıhyor. tslam din bilginle- rinin üzerinde tarüşmalan gereken daha pek çok ve önemli "mes'ele'' var. İşkencenin uluslararası anlaşnıalarla yasaklandığ» bir dünyada dayak (had) cezalan ne olacak? Hırsızlık yapanın eli kesilecek mi? Recmetme (taşlaya- rak adam öldürme cezası), "kBas" ayeti konusunda nasıl bir içtihada gjt- mek gerekli? Kadınlann tanıkhğı. mi- ras haklan ve başörtüsü sorunlan nasıl çözümlenecek? Müslümanlar ni- çin fikir üretmede, çözüm aramada ve bulmada bu kadar tembel ve üşengeç davranıyorlar? Niçin dmimizin bize emanet ettiği o çok değerli "içtihat" yolundan yararlanamıyoruz? Kuran birdir ve tektir, ancak dört büyük mezhep, sayısız tarikat, sayısız tefsir vardır. yorum vardır. Laik Tür- kiye Cumhuriyeti'nin Müslümanlan da kendi yorumlannı getirmek zorun- dadırlar. Çağdaş bilimle ve çağdaş yaşam koşullan ile Müslümanlığı nasıl yaşayacaklannı belırlemeleri gerekir. Batı bilim ve tekniğinin getirdiği bü- tün olanaklan, babalannın mab gibi kullananlar. otomobilden, uçaktan, elektrikten, elektronik beyinlerden. hasta sağaltma yöntemlerinden yarar- lananlar. devlet ve toplum ilişkileri konusunda Batı'nın ortaya koyabildi- ği en değerli görüşlerden birini, laikliği yadsıma hakkma sahip değillerdir. Ortaçağ'ı yeniden yaşayamayız. Ir- maklan tersine akıtamayız. Yaşadığı- mız günde din. ancak, Tann ile birey arasmda bir vicdan sorunu olarak kendi sımrlannı belirlemek zorunda- dır. Bilimi, tekniği, felsefesi. toplum dü- zeni ile dünyanın bugün ulaştığı yerde laiklik karşıtı olmak. aklını. düşünme gücünü ve öz insan değerlerini yadsı- mak (inkâr etmek) demektir. 1 Niyui Bcrkcs, "Uk Tûrk Malbaası Kurucusu- nun Oını ve Fıkn Kımlıiı " Tfct Tarft Kvumı Bd- lettaXXVI (104, Ekıml%2|S 715. 2 Nızn Ipfjrojlo, Çağdaş Egmmdcn Nc Anl:- voruz Yttaba Toplın Yohmi» Çagd«ş Eğittnı. lstanbul, Cem \ dyıncvı. Çdğdaş Yaşamı Dcstekîe- me Demcğı Yayın'lan I 1990. S 16 3 Prof. Yusuf Zjyı Yörijkin, Müdimudık >e Kıatu'ı Kcrim'den Ayrtlertt tdjm Esaslın. \nkara. Doguş Matbaacılık Lld Şu 1993 TARTIŞMA Meclis'teki Madımakyangtnı 2 Temmuzl993 "Sıvas katliamı"nın hemen ardından TBMM'de "olavlann sebep ve sorumlulan ile olaylann oluş şeklininortaya çıkartılması ve maddi zararlann tespit edilmesi amacıjla" bir MeclLs Araştırma Komisyonu oluşturulmuştu. Meclis'te gnıbu bulunan partilerin üyeleri arasmdan seçilen ve 12 üyeden oluşan bu komisyon. cabşmalannı tamamladı ve ilgili raporunu geçen günlerde Meclis Başkanlığı'na sundu. Daha sonra da bu rapor. Meclis Genel Kurulu'nda tartışıldı. Sandıkkisaym mületvekillerimiz bu alçakça saldınnın korkunç sonuçlannı dınlemeye katlanamayacaklar, yürekkri bunaelvermeyecek!.. Ne gezer?.. Sonradan anlaşıldı ki rapor diye ortaya çıkan metin, gerçekten dinlemeye değmez. Şöyle: Raponın "olaylar öncesi gelişmeler" bölümünde, bır anlamıyla da olaylan hazırlayan nedenler sıralanırken, sekiz madde halinde sekız fıilden bahsedilmiş. Bu sekiz fıilin altısı şenliği düzenleyen bizlere ve şenliğekaülanlaraait. Bunlar. "Aziz Nesin'in kamuoyu tarafından bilinen - - düşüncelerinin Sıvas'ta tartışılmaya başlanması", "Ozanlar Anıtı dikilmesi", "Devrim şehitleri adınasaygı duruşunda bulunuhnası", "Aziz Nesin'in "zatenTürk miUeti korkak bir mülettir' demesi", '•Aziz Nesin'inTGRTye 'Ben Muslümanoknak zorunda değüim 1 demesi" ve "Kafe Camisi'nde namaz küımrken Buruciye Medresesi'nde davul çahnmask" Genye kalan iki fıilden biri MİT Bölge Başkam'na ait. MİT Bölge Başkanı. "Bazı kişUerin kendi aralannda vali ve Aziz Nesin'e karşı protesto eylemi yapmak üzere konuşrukİarına dair istihbari bilgiyi başka kimse bulamadığı için Terörie MücadeleŞube Müdürmğü'nden bir polise şifahi olarak Uetmiş." Öteki fiil ise (nihayet katillere sıra geliyor) "Müslüman kamuoyuna başlıklı bildirinin dağıtılması." Rapora göre >- ola>lar öncesi geüşmeler" bunlardır. Pekı katiller kimlerdir? Bunlar naalörgütlendiler. ne zaman örgütlendiler? Hangi olanaklan kullandılar? Bağlantılan kiminleydi? Amaçlan neydi? Bu amacı hangi vasıtalarla ve nasıl gerçekleştireceklerdi? Tüm bunlariçin hangi hazırhklan yapmışlardı? Bunlar raporda yok... Sadece bildiri dağıtmışlar. Bu bildiriyi kim kaleme almış. hangi matbaada basılmış. kimlerdağıtmış? Bunlar da yok. Üstelik ne var bıliyor musunuz? "Bu bikliride eylem çağırısı yaptunakla birlikte, giin belirtUmemiş" saptaması yapılmakta, bu aynnü özenle aranıp bulunmakta. seçilip vurgulanmakta, böylece bildiri ile katliam arasındaki sebep sonuç ilişkisi ortadan kaldınlmak istenmektedir. Komisyon, kalliamın sorumluluğunu şenliği düzenleyenlerin ve bu şenliğe katılanlann üstüne atmaya çahşırken. katilleri işte böyle özenle korumaya, gızlemeye çalışıyor. Seçtigi dil ve Tofaş'ın Türkiye'de ürettigi yeni Tipo'ruın içi o kadar ferah. o kadar geniş ki... böyie bir genişiiği aynı kategorideki başka hiçbır otomobilde bulamazsınız. Yeni Tipo'nun yan darbelere karşı koruyucu lateral barlaria desteklenen kapılannı açtığınızda, sizt 1100 dm 3 '!ük bir ıç mekan karşılayacak, 3 kişınin rahatça yolcuiuk edebileceği arka koltuklan katladığınızda ise karşınıza sizı şaşırtacak genişlikte bir kullanım alanı çıkacak. kullandığı yöntem hep bu amacayönelik. Efendım."Bazı kişilerkendi aralannda protesto eyletni yapmak üzere konuşmuşlar". bunun ne sakıncası var ki? İnsanlar kendi aralannda elbette konuşurlar. Bu tür konuşmalar, gider de koca bir katliama rru neden olur. demeye geüriyorlar sözü. Hem MİT Bölge Başkanı da çok şanssız bır günündeymiş. Koca vilayetin bütün sorumlulan o gün pikniğe gjtmişler. Onun için bulamamış ve katliam hazırlığını bildirememış... Rapor, gerçekleri tersyüz etme üstüne kurulmuştur. **Olaylanı neden olan getişnieler" bölümünde, "devrim şehitleri anısına saygı duruşu" \ apıldığı belirtilmiş ve katliamın bır nedeni olarak gösterilmişti. Daha sonraki bölümlerde de deniliyor ki; "Söz konusu panelin video çekimleri izlendiğinde saygı duruşu anonsunda "Atatürk' isminin gecmediği kesin bir şekilde tespit edilmiştir." Bır kez saygı duruşu, panel öncesi değil. daha ilk açıhşta, sabahki bölümde yapılrruştır. Hem de Atatürk Anıtf naçelenk konulmasından sonra. (Bu çelenk daha sonra katiller tarafından parçalanmışur.) Şenliğin bu bölümünü ben sundum, saygı duruşu çağnsını da ben y aptım. Dedim kı: "Mustafa Kemal Atatürk, Pir Sultan Abdal ve devrim şehitleri aıusına..." Böyle dediğımi çok iyi biliyorum. Bu raporda daha pek çok şey yok, ama belirtecek yer yok. ALİBALK1Z öykücü yazar. Pir Sultan Abdal KûltürSanat Dergisi \ önetmeni PENCERE Abidin Mno Rumelihisar'rta.. Abidin Oino'yu ilk kez Adana'da gormüştüm. Oğrenciy- dim. Bır yaz ikindisi arkadaşlarla birlikte pıyasaya çıkmış- tık, Istasyon caddesinde bir aşağı bir yukarı volta atıyor, avarelik ediyorduk. Halkevi'nin önündeki kaldırımda güne- şin aydınlığına ızdüşümü vuran bir adamı tamttılar - Komünistmiş... O anı 196O'lı yılların başında Paris'teki evinde Dino'ya anlatacağımı Adana'da iken nereden bilebilirdim... Seksenıne yaklaştığı yıllarda bile Abidin'in biçiminde, duruşunda, oturuşunda, kalkışındaki özelliği hemen ayrım- sanırdr, soylu bır incelikten geçmiş yakışıklılığı giyimine kuşamına da yansırdı. Onun yanında dostluk ve mutluluk havası solunurdu. Abidin Dino son yaz tatillerini Türkiye'de geçirdi, daha önceleri Fransa'nın güneyine Akdenız kıyısına inerdi. Ge- çen yaz Antalya'yı yeğledi, bir süre Büyükada'da*aldı. Cumhuriyet'e kankatür çizmek için hazırlanıyordu; ama, onca hayü huy içinde bu ışi nasıl kıvıracaktı? Dostlardan çalışmaya vakit mı kalıyordu?.. • Geçen yaz ağustosun sonuncu pazar günü Abidin Dino ile Büyükada'da buluştok. Sıcakmısıcaktı... Vapur Ada'ya yanaştığında Abidin Dino'yu karşımızda bulduk. Güneşin parlak ışınlarının crtasında yine bir resim gibiydi; açık renklerden oluşan giysileri, beyaz fötr sapka- sıyla bir faytonun önünde beklıyor. O günü birlikte geçirdik... Öğle yemeğınden sonra Abidin Dino elinde koca bir to- markâğıtlageldi: " - Pekb/rşey/eryapamad/m"dedi "şukarikatürlerebir göz atar mısın?" Aman Allahım!. önüme serdiğı kâğıtlarda birbirinden güzel ve çarprcı altmıştan çok desen ve kankatür var. Aklım başımdan gittj, ne zaman yapmıştı bunlan?.. O gün karikatürlerin nasıl yayımlanacağını konuştuk. "Cumhuriyet 2"nın birincı sayfası nasıl olurdu? Hem renk de kullanabilirdik. Her hafta pazar günü, aynı konuya ilişkin bırkaç karikatür bir arada okura sunulurdu. Abidin Dino: " - Bekle," dedi, "Paris'e döndükten sonra renkliterini yapayım, oyle başlayalım." Sonra ekledi: " - Bu ışe karikatürle başladım, karikatürle bitirmek isti- yorum..." •k Abidin Dino Paris'e döndükten sonra birkaç hafta geçti geçmedi; kendisinı aradım: - Nasıl, başlayalım mı? " - Dur, daha renklileri yapamadım; buraya dönünce bir sürü ıvır zıvır iş çıktı!.. Hem kendımi toparlayayım, başla- dıktan sonra gerisini getirmek gerekıyor..." - Başlayalım canım, hepsı harika!.. " - Bırazcıkdahasabret!.." Hastalığını biliyorduk... Hastalığına karşı da hoşgörülü, incelikli, sabırlı ve soylu davranıyordu. Doğanın simyasını yalnız resimlennde gü- zel sanata döken bir adam değıldı; yaşamı güzel sanata dönüşturmüştü. ölecek mıydi?.. Kuşku. Abıdin'ı çevıren dostlarının beynine burgu gibi girmişti, çıkmıyordu • Abidin Dino. Tüm zamanlann bilıncini özümsemış bir sa natçıydı; soyluluğunun seçkınliğınde hakça bır düzenin öz- lemını ınsanlığımn gereği gibi bütün ömrünce benliğinde taşıdı... Yem ı ıpo nun ğeniş iç mekanının yanı sıra konfor özeiliklerinden de çok etkileneceksinız. ö n ve arkadaki rahat oturma ortamını, biniş ve iniş kolaylığı sagiayan ön koıtuklannı ve gensş görüş açtsını hemen fark edeceksitıiz. Tıpo SX ve SLX'te size daha fazla konfor saglamak ıçin dijital gösterge tablosu, eiektrik kontroHü ön carnlar, hidrolik direksıyon ve Tıpo S'te de yer aian merkezı kilrtleme sistemı gibi ayncaiıkian bulacaksınız. Tıpo SLX'te ise alüminyum jantlar ve sizi yazın sıcağından koruyacak air-condition sistemi de var. Yeni Tipo'nun 1.6 It'iik motoru üstün ve farklı... Bu güçlü ve atak motor kurşunsuz benzinle de çalışıyor. Tabii yeni Tıpo'lar da, diğer Tofaş modeHeri gibi, kilometre sının olmaksızın 1 yıtltk mekanik, çürüme ve paslanmaya karşı ise 3 yıtlık öze! Tofaş garantısıne sahip. Tofaş'ın tüm yurdu kapsayan yaygın servıs ağı ile Opar'ın bol ve hesaplı yedek parça güvencesi, Tipo'nun sahip oldu|u üstünlükleri eksiksiz kılıyor. Genış, ferah, konforlu yeni Tıpo'ya sahip olmak öyle güzel ki... güzel ki... güzel ki... güzel ki,. .30 motte'Sen t * n Tûrfaye'de KDV dahıl 161 848.910.- TL'den perakerıde Syaüarta sat!İ~wtotadır İçi o kadar aenış genış TOFAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle