19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK1993CUMARTESİ 12 DIZIYAZI E T K İ N SOVYETLEREGÖRESTRUMA YIKÎMBATIRDI? Struma'nın batmlması üzerineSovyetTASS Ajansı'nın 25 Şubat 1942 tarihli haberi 'İzvestia' gazetesinde şöyle yeralıyordu: Hitlcrcilcrin yeni canavarlık olayı Hitlerciler 750 göçmen taşıy an > apuru torpilledi. Cenevre, 25 Şubat (TASS). BulgaristarTa ait "Struma' gemisinin Almanlar tarafmdan karadeni/'de batmlması olayı \erlitoplumçe\relerindebü\üköfl<euyaııdırdı. Gemide Rumen makamlarınır. eröründenkaçan Filistin'e giden 750 Rumen Yahudisi vardı. Bu kişiler, gemiye binmeden önce Rumen makamlarından ve Almanlardan çok çile çekti. Mülteciler gemide yemeksiz ve son derece kötü sağlık koşullarında kaklı. Sonuçta ilk günlerde birkaç kişi öldü. Almanlar, dün nihayet yaptıkları açıklamada •Struma' gemisinin 'meçhul bir savaş gemisi', tarafından batırüdığını, biitün yolcularının öldüğünü utanmazca bildirdi. Ölüm gemisi Struma'yı torpillemenin yükümlülüğünü bugüne değin ne Almanlar, ne İngilizler, ne de Ruslar üstlenmiştir; hepsi kendince 'haklı'dır! Çıkarsavaşımnkurbanları -7- Ne savaş şırasında ve ne de o günden bu yana hiçbir ülkeden. Struma'nın kendi deniz kuvvetleri- ne ait bir denizaltı tarafından batınldığma ilişkin resmi bir açıklama yapılmış değil. Buna karşıhk, İkinci Dünya Savaşı'ndan yıllarca sonra bile Al- manlar'tn Struma'yı kendılerinin batırmadıklannı kanıtlamaya çalıştıklan görülmektedir. Almanla- ra göre bır Sovyet denizalüsı Struma'yı yanlışlıkla batırmıştır. Sovyetler Birliğı ıse yanlışlıkla bile olsa Struma'yı kendi denızaltısının batırmış oldu- ğu savıru kabul etmemektedir. Struma'yı kimin batırmış olduğunu anlayabil- memiz için önce Almanlann kendılerini aklamak için öne sürdükleri bu "yanlışlık" varsayımını açı- klamamız gerekıyor. Frankfurt savcısının araştırması 1 96O'lı yıllann başında Frankfurt savcısı. Struma ve Mefkûre'yi kimin batırdığını araştınp ortaya çıkarması için askeri tarih ardştırmacısı Dr. Jürgen Rohwer'i görevlendirdi. Dr. Rohvver. Struma açısından, savaşın başlangı- cmdan 1941 yılının şubat ayı sonuna değin Alman donanması arşiv kayıt ve belgelerini inceledi. Vardığı sonuç şuydu: Alman Tuna Denizaltı Filo su bu tarihlerde Karadeniz'e çıkmamıştı. Varna'- da üslenen savaş gemileri ise ttalyan sarnıç gemile- rine eşlık ederek onlan korumakla görevlendiril- mişlerdi. Kaldı ki, 20-28 Şubat İ942"de bu görc\e de çıkmış değillerdi. Demek ki, Struma herhangi bü" Alman gemisi tarafından batınlmamıştı. Dr Rohwer. araştırmalannı yaparken Sovyetler Birli- ği Donanması Askeri Tarih Bölümü Başkanı Kaptan Eçkazova ıle dc görüştü ve ondan Stru- ma'nın battığı tarihlerde Sovyet SC 213 kodlu de- nizaltısının bu bölgede bulunduğunu ve bu denı- zaltının İstanbul Boğazı'nın 14 mil kuzey-kuzey- doğusunda kımliği saptanamayan bir gemiyi 24 Şubat 1942'de batırmış olduğunu öğrendi. Bu ve- rilere dayanarak, Dr. Rohwer, bu Sovyet denı- zaltısının Struma'yı y anlışjıkla baurdığı sonucuna vardı. Dr. Jürgen Rohvver araşürmasını ve ulaştığı so- nuçlan. Frankfurt'ta 1964'te basılan "Die Versen- kung der jüdiscnen Flüchtlingstranporter Struma ıınd Mefkûre im Sdmarzen Meer (Febnıar 1952, August 1944)" (Yahudi Kaçaklan Taşıyan Struma ve Mefkûre Gemilerinin Karadeniz'de Battşı - Şubat 1942, Ağustos 1944) adı alünda yayımladı. Rene Greger de daha önce sözûnü ettiğimiz ve Marine-Rundsch.au dergisinin arabk 1983 ta- rihli 12. sayısında Dr Rohwer'in ulaşüğı sonu- cun doğruluğunu belirtmiş bulunuyor. İngiliz ajanları Yahudilere yardım eden Amerikalının peşinde G erçekte Almanlann, Struma'yı batırmala- nnda değil. fakat bu gemınin Filistin'e sağ- salim ulaşmasında çıkarlan vardı. Niçin böyle olduğunu anlamamız için dünkü bölümde tngilizlerin Filistin-Yahudiler-Araplar karşısında izlemiş, olduklan politikayı anımsamamız yeter. Şunu da belirtelim, Romanya'mn Alman gü- dümünde olduğu ve Alman askejlerinin bu ülkede bulunduğu bu sırada: 1- Almanlar, Struma daha yola çıkmadan önce bunu engellerlerdi. Unutmayalım ki, haftalarca gazetelere ilanlar verilerek bu Yahudıler'in Ro- manya'dan Struma ile aynlacaklan duyurulmuş- tu. Başka bir deyişle. bu 769 kişi Romanya'dan gizlice aynlmış değillerdi. 2- Varsayalım ki herhangi bir nedenle geminin Köstence'den aynlmasına Almanlar engel ola- mamışlardı. O zaman eğer bu gemiyi bauracaklar- sa niçin İstanbul'a ulaşmasına izin verdiklen soru- su yanıtsız kalacaktır. Buna karşılık. Struma'nın Boğazlar'dan geçtik- ten sonra yoluna devam ederek Filistin'e varmış olduğunu düşünelim. Bu durumda İngıltere bü- yük bir sorunla yüz yüze kalmış olacaktı. Bu in- sanlan Filistin'e kabul etse Araplann tepkisine yol açacaktı, ta oraya değin binbır güçlükle ulaşabil- miş bu Yahudıleri gerisın geriye çevirse ("Nere- ye?'' diye de sormak gerekır) Filistin'de yaşayan Yahudıleri bu kere olduğundan çok daha hınçlı bir biçimde karşısına almış olacaktı. O halde Stru- ma'nın Filistin'e (Hayfa'ya) gitmesi, bu durum İngiltere'nin başına bıiyüİc bir sorun olacağı için, Almanlar'ın ışine gelmekteydi. GerçektenTİe Maria Arsene'ın belirttiğine göre; Romanya'da Gestapo bu düşünce ıle bu Yahudi- lerin Romanya'dan çıkıp gıtmelerine izin vermişti (sayfa 17) ve üstelik, Almanya'nın Ankara Büyü- kelçisi Von Papen'in görüşü bu insanlann Filis- tin'e gjtmelerinin İngilizleri güç durumda bıraka- cağı ve hatta bu durumdan kurtulmak için Stru- ma'yı batırmak zorunda kalacaklan ve Almanya'- Romanya İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafındanyazüan buyazı, Yahudilerin Romanya'dan çıkmalarına izin verildiğinibildiriyor. (Maria Arsene'in kitabmdanj Çevirisişöyle: Gizli İÇİŞLERİ BAKANLIĞI EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Sayı: 55912-S ' 13 Eylül 1941 Siyonist Teşkilatı'nda Alyia Komitesıne. 4 Eylül 1941 tarihli isteğiniz üzerine bugüne değin •Struma' ile gitmek üzere kayıtlannı yaptırmış, ve bundan sonra da yaptıracak olanlara. bütün göçrnenlik işlemlerini bitirdikten sonra gitmeleri için izin verileceğini bildiririz. Bu arada, gitmek için kay ıtlannı yaptırmış olan ve çalışma kamplannda bulunan Yahudilerin de ülkeden aynlmalannın sağlanabilmesi için bir listesini vermeniz gerekmektedir... UINISTCHUI. AFACtmiOM K T D I M DIRECTIUNEA GENERALA A POLIT'EI *. I CI.IT»7I. ı > ii.ru. • I * p * t l ; U > r t dln 4 Z*ffi r ı i l'-'l, t s k r ^ " •* taıcıİ, »«T pot.» i VASUL ,,STRUMA" I " " * LOCUKI LIMITAZE T bîcnüBtitan fi inscrieri b: Cnmitetııi ..ALY Vaponıl ,,STRÜMA Ölüm gemisi Struma'yı betimleyen bir çizim. nın da bunu propaganda malzemesi olarak kulla- nabileceği yolundaydı (sayfa 306). Kitabında. Dr. Rohvver'in saptadığı birolgu bi- zim için ayn bir önem taşıyor. Rohwer dıyor ki. "I944'te fik> vönetkni önceki kararlann (emirierin) tersine, o sıralarda görülen ilk kaçak > olcu gemisi ne tehlikeli yerlerde refakat ederek \ol göstenniş >e yardım etmiştir." (sayfa 97) İngiltere ise Yahudi göçmenlerin Filistin'e geç- melerinden o denlı kaygılanıyor ve bunu engelle- mek için öylesine çaba harcıyordu ki, mütlefikı Amerika'nın Yahudi mültecilere yardımcı olması ıçın Türkiye'ye gönderdıği Hirschmann'ı ıstihba- rat elemanlannca adım adım izletıyor ve kendisi- nin savaştaki en büyük desteği Amerika'nın bu diplomatı ıçın salt bu nedenle koca bir dosya tutu- yordu(Hirschmann. sayfa 50). Neden yanlışlık olsun? S truma neden bır Sovyet dcnizalıısınca yan- lışlıkla batınlmış olsun? Herhangi bırdevie- tin bır savaş gemisi kimlığını saptayamadığı bir gemiyi niçin batırsın? Ya bu gemi kendilenne aitse ya da müttefiklerinin bir gemisi ise? Ya da Yahudi mültecileri taşıyan bir gemi ise? Sovyetler Birliği'nin o larihlerde Y'ahudilerle bır sorunlan olmaması bır yana. Yahudıler. Alman-Sovyet sa- \aşında Sovyetler'in doğal yardımalanydı!.. Doğal ve doğru olanı. bir denizaltının, batı- racağı geminın önce kımlığıni belirlemesidir. Kaldı ki, Struma. Türk karasulannın hemen bi- timınde batınlmış bulunuyor. Bunun bir Türk ge- misi olması en akla gelen olasılık olmalıydt Bır de Sovyet İzvestia gazetesı Struma'nın batınlması- ndan hemen öncesinde şu haberi dünyaya \e özel- ükle Türkiye'ye duyuımuşsa bir Sovyet deni- zaltısının Türk karasulannın hemen yanı başında batıracağı herhangi bir geminin bayrağını sapta- mak bakımından çok daha fazla lilizlik gösterme- sigerekirdi: "İrimat edilir haberkre göre. önümtbdeki gün- lerde bir üçüncü Türk ticaret vapunı mtUiyeti bi- linme\en bir denizaltı tarafından bahnlacak >e bu \apurun tayfası kurtulacakhr. Çünkü içinde bir- kaç Alman ajanı bulunacak >e sahit olarak kut- lanılacaktır. Denizaltının mürettebatı ise Sov\et işaretlerini taşıyacaklardır. Ta ki sonradan bu al- çaklık So>yetler Birliği'ne yükletilebilsin. tşte Al- manlann verdiklen gizli emir budur (Ulus. 23 Arahk 1941)... 25 Şubat 1942, Vakit gazetesi H azır o günlerin gazetclerinı kanştırmaya bdşlamışken örneğın 25 Şubat 1942 günlü Vakit gazetesinde yer alan şu habcn de oku- yalım: " <V.nkara, 24 AA.-İstanbul'dan bir Bulgar limanı- na müteveccihen yola çıkan 200 tonluk Çankaya motonınun İstanbul Boğazı'na yakın Türk karasu- larında bir denizaltı tarafından batınldığı.. haberi alınmıştır." Eldekı venler. Çankaya'nın. buyük bır olası- lıkla Yahudi mültecileri almaya giden bir gemi ol- duğunu düşündürüyor. Şimdi bir de 26 Şubat 1942 günlü İkdam'da Çankaya'yı batıran "meç- hul" denizaltının gemıden kurtularak filikalan bi- nenleri top atışına tuttuğunun yazılı olduğunu be- lirtelim. Bcvbelli kı. Struma da Çankaya da aynı günde ve aynı denizaltı tarafından batınldı. Bir günde yanlışlıkla ikı gemi batırmak kolay anlaşilır bır şey olmasa gerek! Dr. Jürgen Rohvver, kitabının 99. sayfasında 1941 yılında Köstence \e İslanbul Boğazı ara- sında sefer yapan 23 gemıden 12'sinın Sovyet veya İngiliz denizaltılan tarafından torpillendiğıni ve batınldığını da araştırmasının ortaya koyduğu bır sonuç olarak belırtiyor. Bütün bu gerçekler karşısında. sonılması ge- reken soru. Struma'nın. Yahudi yolculan Filis- tin'e ulaşsaydı başına içinden çıkılamaz bir iş açı- Stnıma'Din yolculan, Romanya'dan gizli çıkmamıştı. Gidecekleri aylar önceden biliniyordu. Struma'ya yolcu buimak için hetn Yahudi Alyia Komitesi hem de gemi acentesi gazetelere ilanlar vermişti. lacak olan İngıltere'ye ait bir denizaltı tarafından batınlmış olup olmadığıdır. Bu sorunun bugüne değin niçin ortaya atılmadığının yanıtı ise belki de savaştan sonra hızla düzclip gelişen ve bu kere Or- tadoğu'da birbirlerinin desteğinc gereksinim du- yan ingiltere ve fsrail ilişkilerinde saklıdır. Burada. Struma Karadeniz'e gerisin geriyegön- denldiğine göre İngiltere'nin böyle bir yola baş- vunmasina gerek kalmamış olduğu düşünülebile- cektir. O zaınan, şunu da düşünmek gerekir: Stru- ma. Türk römorklannca niçin iyice açığa çekilip bırakılmamıştır da 3 mil olan karasulannın hemen bitiminde bırakılmıştır? Meteorolojinin verdiği bilgi B ız, yıllar sonra bugün Devlet Meteorolojı İşleri Genel Müdürlüğü'nden o gün rûz- gann ne yöndenestiğini ve şiddetini sorduk. Aldığımız yanıt şöyle: "İlgideki yazılar ile istenüş olduğunuz bilgi için rasat kayıtlarımız incelenmiş. 24 Şubat 1942 ta- rihinde İstanbul \ön Bunıu >e Florya dvanndaki ha>anın parçalı çok bukıtlu ve yağmuriu, rüzgann genellikle Kuzey-Kuzeydoğu yönlerinden 10 knot, saarte 8-12 deniz mili hızla estiği ve tahmini dalga yüksekliğinin 1-1.5 metre civannda olduğu tespit edilmiştir. Başka bir deyişle, sabah eğer Struma torpille- nerek batınlmasaydı, kısa bir süre sonra kıyıya vurmuş veyolcular karaya çıkarak ülkemize ayak basmış oİ4caklardı. Struma'nın makinelen çalışır durumda olmadığına göre bir yere gidcmeyecek olan bu geminin karaya doğru sürüklenebileceği ve o zaman da bu insanlann Türk topraklanna ayak basabilecekleri hiç kimsenın. o donemde, hiç mı aklma gelmemiştir? Bunlar. belki de hep yanıtsız kalacak sorular. Ama yanıtlunması gereken sorular... BİTTİ ÇALIŞANLARIN / SORULARI - SORUNLARI / YILMAZ ŞİPAL Katsayı artışı ve ikramiye farkı S Mcmurlar emekli olduklan tarihten sonraki ilk artıştan doğacak emekli ikramiyesi farkını alabilirler mi? Örneğin, Aralık 1993'te emekliye avrılacağım. Ocak 1994'teki artıştan sonra doğacak emekİi ikramiyesi farkı- nı alabilir mi\im? Konuyla ilgili yasa maddesi var mı, varsa bu maddenin çıkış tarihini bildirir misiniz? OJ.A.) YANIT: T C Emekli Sandığı Yasası'nın 39. maddcsinde "Emekli Aylığı Bağlanacak Haller" bclirtilmiştir. Bu bclırlemede. kadın iştirakçilerden 20. erkek iştirakçilerden 25 fiıli hızmcl yılını dolduranlar islekleri üzerine emekli olmaya vccmcklî aylığı ilecmeklı ikramiyesi dc almaya hak kazanmakta- dır. Yasanın ek 20. maddesi uyannca. "emekli, adi malullük, \azife malullüğû aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan; asker,si- vil tüm iştirakçilere, her tam fıili hizmet yılı için" emekli aylığı bağlanmasına esas tutarlann bir aylığı emekli ikramiyesı olarak verilmcktedir. Emekli aylığını bağlatıp, emekli ikramiyesini de alanlardan kimlerin emekli olduklan tarihten sonra oluşan değjşikliktcn ya- rarlanacağı. yine ek madde 20'de açıklannuktadır. "İştirakçilerden, kanunlarla belirienen bekleme süreleri sonunda kadrosuzluk veya yaş haddi sebebiyle emekliye sevk edilenler ve vazife malullüğû hükümlerine göre vazife malullüğû aylığı bağla- nanlar ile ölüm sebebiyle haklarında emeklilik işlemi uygulananla- ra: emekli edildikleri veya aylıklarının bağlandığı tarihi takip eden ilk mali yılbaşında gösterge veya ek gösterge rakamlarında meyda- na gelecek artışa bu tarihte yürûrlükte olan aylık katsayısı uygu- lanmak suretiyle ikramiye farkları. emekli ikramiyesi ile ilgili bfikümlere göre ay nca ödenir. Yukandaki fıkray a göre emekliye aynlanlara emekli edildikleri veya aylıklarının bağlandığı tarihi takip eden Uk katsayı artışından doğan ikramiye farkları aynca ödenir." Yasa, ıştirakçilerden: a) Yasalarla belirienen bekleme süreleri sonunda kadrosuzluk ncdcniylc emekli cdilenlcre, b) Yaş sınınnı doldurduklan için istekleri dışında emekli olan- lara. c) Vazife malulü olup vazife malullüğû aylığı bağlananlara, d) Ölüm nedcniyle görevleri sona erenlere, Emekli ikramiyesini aldıktan veya almaya hak kazandıklan tarihten sonraki ilk katsayı artışından ve ilk mali yılbaşındaki göstcrgelcr ve ek göstcrgeler ile katsayı artışından doğan ikrami- ye farklarınm aynca ödenmesirii öngörmüştür. Ancak.T.C. Emekli Sandığı Yasasf nda, "kadıniştirakçilerden 20, erkek iştirakçilerden 25fiilihizmet yılını" doldurup istekleri ile cmcklı olanlara ikramiye farkı ödcnmesine ilişkin bir uygulama öngörülmcmiştir. POUTIKA VE OTESI MEHMEDKEMAL Bir Zamanlar... Kimisı "Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer" der, kimisi de "Onpara etmez'der. Ankara Belediyesi'- nin, "BirZamanlarAMara"diyeyayımladığı birfotoğraf albümü var. Yetmiş yılı aşkın yaşam içinde bu albüm bana neleri anımsatıyor, neleri unutturuyor. Albümü Be- lediye adına Belko Limited Ortaklığı yürütmüş. Başkaca kimlerin emeği geçmişse uzun bir iiste olarak vermiş- ler. Sayfayı çeviriyorsunuz: "Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'dır' diyor. Anayasa, Madde: 3. Ardın- dan Atatürk'ün birsözü geliyor. "Ankara'nın ve Ankara- lılann benim gönlümde bambaşka bir yeri vardır." Belediye Başkan Vekili Vedat Aydtn, "Ankara, birulusal imecenin ürünüdür" diyor, doğrudur. Geçmişi zengin bir kentin tarihine eğilirken şurdan burdan örnekler ve- receğim. Bir kent için en önemli öğe sudur. Ankara'nın su dağıtımı var. Bir kenti kurarken önce suyu düşünür- ler. Biz de sudan başlayalım. Romalılar, Elmadağ dan taş borularla su getirmişler. Elmadağ'dan Atpazan'na kadar taş borularla getirilen su, Hisar kapısı yanında bir depoda toplanmış. Sonra kentin çeşitli yerlerine dağıtılmış. Taş borular birbirine dayanıklı bir harçla tutturulmuş. Bağlantıda vanalar kul- lanılmış. Savaşlar, kavgalar, türlü savsaklamalar kentin su da- ğıtım sistemini bozmuştur. Daha sonra dağıtım onarıl- mışsa da eski sistem bir türlü yerine konamamıştır. Su, tarih boyunca kent için bir sorun olmuştur. önemli bir başlangıç daha var: 1892'de kente tren ge- liyor. Fotoğrafta iki katlı ıstasyon binasını görüyoruz. Bugünkü garın yanında bir gölge. Son yüz yıl içinde, nedense, Ankara'nın ünlü yangınla- rı var. Suyu olan bir kentin yangını da olacak. Son yüz yılın başında 1917,1992 ve 1927 yıllarında üç büyük yan- gın oluyor. Bunlardan en büyüğü hiç kuşkusuz 1917 Hi- sarönü yangınıdır. Bugün Kale parkı olarak bilinen yerde çıkan yangın kentin yarısını kül ediyor. Yangın At- pazarı'ndan Hacı Bayram eteklerine, Tabakhane ma- hallesi kıyılarına kadar uzanıyor. Yangını o yıllarda Ankara'da sürgün olan Reflk Haltt Karay şöyle özetliyor: "Yangın iki gün, iki gece devam etti. Yakacak bir şey bulamadı. Söndü.'' Lord Klnross da yangını ve yangın sonrasını şöyle anlatır: "Savaş şırasında bütün bir şehri kaplayan yangın nü- fusu yirmi bine indirmişti. Yangından kalan lekeler kale- nin eteklerinde birer yara izi gibi duruyordu. Kaleden çepeçevre çöplük, ağaçsız bir ova görülür. Burası kışın kar altında kalır, yazın güneş altında kavrulur." Fotoğraflara bakıyoruz: 1930lardan sonra bir imar ve asrileşme hareketi başlıyor. Şehrin hemen her yerinde bir "asrileşme" tabelasına rastlıyoruz: "Asri bakkali- ye", "Asrikebapçı", (Anafartalarda) "Asri helalar", öy- lesine ün salar ki bir yeri tarif ederken, "Asri helaların şurasında, burasında " denir. "Asri helalar"ın sağa doğ- ru dirsek yaptığı yerde "Adliye sarayı" vardır. Kentin 'imar' planı uygulanacaktır ama kim uygulaya- caktır? Gazi Paşa, "Ben," der. "Gücünüz yetmez" der- ler. Bunca savaşları kazanmış bir general mi imar' planını uygulayamaz?" , Gerçekten de bir süre sonra Gazi Paşa'nın da gücü- nön yetmediğı anlaştlır. Şehir darmadağın 'imar' edilir. Bunca yıldan sonra Ankara, bugün, yeniden 7mar'edil J mektedir. Bunun belgesi de "Bir Zamanlar Ankara" al- bümüdür. Bir kentin nerden başlayıp nereye geldiğinin, daha nereye ulaşacağımn zincirleme gostergesi... Bu Ankara'nın hali.. ya Istanbul'un hali nicedir? BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Bir özlü sözlc birlikte kullanılan işaret. 2/ Çe- şitli renklerde kareli olan kumaş... Vücutta biriken azotlu madde 3/ Senar- yosunu Yılmaz Güney'in yazdığı ve Şerif Gören'in yönettiği. 1982 Cannes Film Şenliğinde Altın Palmiye ödülünü kaza- nan film... İncc yapıb. 4/ Satrançta bir taş... Gü- ney Amerikada yaban hayvanlannı yakalamak için kullanılan kement. 5/ Belirti... Yumurtalık. 6/ Evren... Bir nota. 7/ Aynı adlı ottan elde edilen ve suyla kanlarak tutkal gıbi kullanı- lan toz... Eski dilde kılıç. 8/ İri ve siyah taneli bir üzüm cinsi. 9/ No- tada durak işareti... Argoda küfür. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Padişah divanı kaleminin başı. 2/ Yankı... Afrika'da bir ülke. 3/ Jacques Demy'nin tanınmış bir fıl- mi... Yesilırmak'ın antik dönem- lerdeki adı.4/ Duman lekesi... Organlan uyaran ve guçlendiren ilaç. 5/ Avmpa'da bir ırmak... Kürkü değerli yırtıcı bir hayvan. 6/ Bir el işini gerçekleştirmek için özel olarak yapılrruş nesne... Radyumun simgesi. 7/ Güney Amerika yerlilerinin oklanna sürdükleri çok güçlü bitkisel zehır.. Kök, sap ve yaprak şeklin- de farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı. 8/ Yunan mitolojisinde kavga tannçası... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyım sözü. 9/ Hiroşima'ya atom bombasını atan ABD uçağının adı. İLAÎŞ CEYHAN 2. AŞLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1990 21 Davacı Malıye Hazinesı vekili ile davalılar Zedeli Cesur mirascı- lan vs. arasındaki tapu iptali. tescil. men'ı müdahaledavasında: Yukanda numarası yazılı mahkememız dosyasında davalı olan Abdülkerim ve Hatice kızı Emine Duru. Ali Şevki ve Hatice kızı Emi- ne Doruk. Durdu. Mehmet ve Ayşeoğlu Retnzi-Cesur. Durdu Meh- met oğlu Haa Cesur. Mustafa Hayri çocuklan Ramazan Cesur. Osman oğlu Nedım Çetınkıran, Tevfik oğlu Abdülkerim Doruk gös- terilen adre&lennde buiunamadıklanndan ve yapılan araştırmada da adresleri tespit edilemediğinden adlanna dava dılekçesi ve dunışma günunün ilanen tebliğine karar verilmış olmakla, Adı gecen davalılann Ceyhan 2 Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 3.2.1994 günü saat 09.00'da yapılacak olan duruşmada bızzat bulun- malan veya bir vekille temsil olunmalan hususu 7201 sayılı tebligat kanununun ilgili maddeleri gereğınce ilanen tebliğ olunur. 25.11.1993 Basm: 53275 tLAN GÜMÜŞHACIKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Davaa Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü'nün davalı Fatma Altunyay, Saniye Altunyay, Haydar Altunyay. Ali Altunyay aleyhine açılan 4.310.721 TLriicuanalacak davasının yapılan yargı- laması şırasında davalılardan Fatma Altunyay "a çıkanlan davetiye- nin tcblığ edılmediği ve adresinin de nerede olduğunun bilinmediği belirtildığinden. davalı Fatma Altunyay'ın dunışma günü olan 24.2. 1994 saat 9 00'da mahkememizin 1993 12 esas sayılı dosyasına gel- mesi veya kcndısıni bir vekil ile temsil ettirmesi. aksi takdirde davaya yokluğunda dcvunı olunacağından. dava dilekçesi tebüğine kaim ol- mak üzere ilanen tebliğ olunur. Basm: 53211
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle