Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet78. Y1.SAYI 2 4 9 0 4 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z I N T E L E V İ Z Y O N 13ARALHM993PAZAHTESİ
Büyük kentlere göç eden Karadenizliler, buralarda "mutfaklarmT unuttular
Hamsikoydum tavaya, başladı oynamaya..
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Geçen ay Trabzon'un Taşbaşı
semtinde meydana gelen "dinamitle
dükkan gemşletme" olayı herhalde
scn yıllarda anlatılan bütün Kara-
deniz fıkralanıu geride bırakır. Taş-
başı, liman ile kentin lam göbeğini
birbirine bağlayan ve yaklaşık 50
metre yüksekliİcte bir kayanın tam
ortasından geçirilen dar bir yoldur.
Zamanla yolun bir tarafına, daha
sonra diğer tarafına küçük kulübe-
ler kurulmuş. Daha sonra kulübeler
dükkana dönüştürülmüş. Dükkan-
lann duvar tarafına olanlan ise za-
man içinde taşlar oyularak genişle-
tilmiş. Ama sonunda uyanık bir es-
naf. taşın oyulması işini kolayından
halletmek istedi ve bunu taşı dina-
mitleyerek yaptı. Dınamilı fazla
kaçırmış olacak ki, genişletme
harekâtı tam 7 dükkanın yerle bir ol-
masıyla sonuçlandı. Dükkan sahibi
herhalde dinamitten sadece taşın
parcalanacağını, dükkanlara bir şey
olmayacağını varsayıyordu.
Yıllar önce avukat bir arkadaşım
vardı. Sohbet ederken şöyle dedi:
"öğleden sonra bende bir gevşeme
oluyor, yoruluyorum. kafam da iyi
işlemiyor. Bana 'scn Karadenizlisın.
bu normal" diyoriar. Kendimden şüp-
helenmeye başladım Acaba sende de
oluyor mu? Bizim için söy lenen şu öğ-
leden sonra hikayesi doğnı mu diye
şüpheleniyorum."
Ve bunun doğru olup olmayacağı
konusunda fikir yürütmeye çabşır-
ken bendeki hinlik de tutmuştu:
"Biliyorsun Karadeniz'de şekerti
yiyecek yoktur. Mutfağında tatlı çe-
şidi yokriır. Sadece bir laz böreği var-
dır. Yüzyıliar boyunca Karadenizli
yeterince şeker alamamış. Halbuki
şekerin yapıştıncı özelliği vardır.
Höcreler arasında bağlayıcı özelliği
var. Sabahtan kalkan Karadenizliler
de arazinin engebeli oluşundan çok
fazla hareket ederler ve vücutlannda-
ki şekeri öğlene varmadan bitirirler.
Vücutta şeker bitince, beyin hücreleri
yapıştırıcı olan şekerden yoksun ka-
İır. Böylece, beynin hücreleri arasın-
daki iHşki de kopar. ge^şer. Bunun
nesiller boyunca sürdüğünü düşünür-
sek. öğleden sonra Karadenizlilerin
kafalannın öğleden önceye göre daha
az çalışması normal."
Bu olaydan birkaç hafta sonra
çay içiyorduk. Dikkatimi çekti. Ar-
kadaşım çayına şeker atarken ancak
dördüncüde durdu. Sordum:
Ne yapıyorsun? Bu kadar şekerli
içilir mi?
Yarutladı:
"Hani demiştin ya."
Doğa ve mutfak
Karadeniz bölgesinde denize pa-
ralel bir sıradağ dızısi vardır.. Arazi,
bu dağdan, denize dik uzanan daha
küçük dağlarla bölünmüştür. Dağ-
BİRIİKTE PİŞİRELİM
Hamsili karalahana dolması
Kullanılacak malzeme:
1 kg hamsi. 1 adetkabuğusoyulmuşdoğranmış
limon, 1 kg karalahana yaprağı, dolma fıstığı. 300 gr.
pirinç. 250 gr. kabuğu çıkanlıp kare doğranmış
domates. 1 1 lt. ciçek yağı, ldemetincedoğranmış
maydanoz. 1 kg. soğan.
kafi miktar tuz, 1 çay kaşığı karabiber.
Yapılışı:
Lahana yapraklannı tuzlu sıcak suda haşlayıp soğuk
suda bir iki su değişimi ile sıkarak sudan çıkanp tek
tek açarak tencerenin kenanna el büyüklüğünde
asın.
Yaprak kınnulannı da tencerenin dibine yayın birde
yağbkâğıtkoyuphazırlayın.
Yağı diğer tencereye koyup ateş üzerinde kızdınp
fıstığı koyup içinde kahverengi olana kadar kızartın.
Soğanlan koyup kevgir ile kanştınp soğanlar biraz
sulanıp kızarmaya başlayınca pirinci ilave edip 2
dakika kanşünn.
Domatesi koyup 1 dakika daha kanştırdıktan sonra
tuzu, karabiberi, maydanozu. balıklan yayarcasına
koyup bir kanştınp kapatarak kaynatıp ağır ateşe
alın. 5 dakika pişmeye bırakın.
Yapraklan sol elin parmak uçlanna doğru yaprağın
sırtı üstte olmak üzere açın. Sağ elinizle ceviz
büyüklüğünde malzemeyi yaprağın üzerine koyup
sağ el ile yaprağın uçlannı önce sağdan sonra soldan
uçlan üzerine koyup parmak uçlanndaki parçayla
üste doğru kıvırarak kendinize doğru parmak
kalınbğında sanp hazır olan tencererun içine koyun.
Tamamı sanldıktan sonra limon dilimlerini üzerine
yayın. Üzerini kalan yaprak vesaplan veyayağlı kâğıt
ile kapatın; tuz serpiştirip ikı bardak su koyup
pişmeye bırakın. Bir kaynatıp sonra 20 dakika pişir-
dikten sonra ateşten alın. îstenirse soğuk istenirse
sıcak olarak servis edilir.
lann arasında hep dereler vardır. Ve
her dere boyu üzerindeki yerleşimler
kendi içlerindc farkb bir kültüre, ye-
mek türlerine sahiptirler. Denize ka-
dar uzanan keskin dağlar iki yaka
arasındaki insanlan birbirinden ayı-
nr. Karadeniz'in doğasından gelen
bu aynlmışhk ve bölünmüşlük. ye-
meklerine. kültürlerine. kişiliklerine
de yansır. Her dere boyuna yerleşen
ilçelerde, birinde yapılan yemek di-
ğerinde yapılmaz. Bütün Karade-
niz'i kapsayan ortak yemek sayısı
bu nedenle çok azdır. Hamsinin, la-
hanarun, pidenin değişik çeşitlerini
yapar Karadenizli, il il. ilçe ilçe.
Onun için de Karadeniz'i temsil ede-
bilecek ortak mutfak oluşturma
zordur. Ve bu nedenle büyük kent-
lerde Karadeniz mutfağının ömek-
lerini sunan lokanta sayısı son dere-
ce azdır.
Ben buna bir başka açıklama da-
ha getiriyorum. İstanbul'a veya di-
ğer büyük kentlere göç eden Kara-
denizliler, buralarda atıldıklan tica-
ret hayaünda "mutfaklannı" unut-
tular. Istanbulda fınncılık, pas-
tacıhk. lokantaalık yapan Kara-
denizlilerin sonunda lahmacun sek-
törünü bile ele geçirdiklerini istatis-
tikler ortaya koyuyor. İstanbul'daki
Karadenizli Iokantacılar, ekmekle-
rini, kendi yöre yemeklerinden de-
ğil, Güneydoğu'nun mutfağından
kazanıyorlar.
Hamsiye yeni çeşitler
Karadenizli yemeğini böylesine
unutunca uluslararası otellerden bi-
ri olan The Marmara, bunu hatırla-
dı ve çeşitli ülke yemek haftalan
içinde Karadeniz mutfağına da son
yıllarda yer ayırdı. The Marmara.
iki yıl önce başlattığı "Hamsi Haf-
tası"n] İspanyol, Italyan. Macar.
Çin, Japon yemekleri arasında rağ-
bet görünce, daha da geliştirdi ve
"Karadeniz, Hamsi Günleri" adıyla
üçüncü kez düzenledi.
Hafta ile birlikte hamsinin gele-
neksel yemek çeşitlerine yenileri ek-
leniyor. Hamsi spagetti, hamsili la-
zanya, hamsi kol böreği, patlıcan bö-
reği hamsili, hamsili mısır unu çor-
bası, Karadeniz salatası. mtsırlı ham-
si salatası, zeytinyağlı hamsili lahana
dolması, hamsili enginar dolması.
hamsili etli pazı dolması. hamsi pila-
kisi, hamsi erişte, hamsi tepsi böreği,
hamsili kara lahanalı pilav. hamsili
soğan pilakisi, hamsili barbunya ez-
mesi, hamsili nohut pilakisi gıbı. liste
Karadenizli Paris'e gidince...
Tath su balığı yenir mi?
Halil Nihat Bey'den mektup:
Ha benum içi cozum Ziyacuğum!
Haçan celduk ahan bu Pariz de-
dukJan melmeçete. Ha bizum Tre-
bizon ne kadardur onun cibi bir şe-
her. Salt bilesun funduk ilan pakur
nedur bilmeyirler. Hamsi da netur
oni da bilmeyirler. Geçen bakdum
bi tane lokantaya haçan yemekJe-
run ceridesine baluk diye yazmış.
Sordum:
"Llan bu paluk ne paluğudur?".
O da dedu bana: "Tatlı su palu-
gu."
Ben de dedum:"Tatlı suyun balu-
ğu yenur mi?"
Ha o dedu:"Yenur midenun cilasu-
dur."
Ben de dedum ona:"Ulan uşak!
Allah kalsun boynun altunda. Hamsi
dururken başka baluk yenur mu?"
Çıkdum o gavur uşağunun lo-
kantasundan vardum dışaru cel-
dum bir derenun çenanna. Baktim
orada bir sakalli eğleniyir.Dedum
çi: " Dayı der musun bana, bu dere-
Kaçan celduk
ahan bu Pariz deduk-
lan melmeçete. Ha
bizum Trebizon ne
kadardur onun cibi
bir şeher. Salt bilesun
funduk ilan pakur
nedur bilmeyirler.
Hamsi da netur oni
da bilmeyirler.
nun adını?"
Haçan bakdu suratuma dedu:
"Sen derler bunun aduna."
Ben de kızdum nıçun bana mah-
taba alayı. Dedum:"Dedum koca
dere sen olur mi?"
Bana cüldi. Görüyorsun ya, bura-
nun uşaklaru böyle alayucu. Sokak
sokak cezdum, yok bir tane kayacu!
Nerde benum Hamamizade . nere-
desun, nerde Çöprülüzade, nerde o
Ercümend midur nedur, tuhaf söy-
ler bir uşak? Bütün millet tüterler
cözlerumde ha:
Bu sabah bizum Şefık Bey'le
çıkduk yüksek bir kulenun tepesine.
Dedular çi buni (Eyfel) adında bir
gavur yapdu. Hay Allah versun la-
yuğunı. ustune bir saat bile koy-
mamış, böyle kule olur mu? Haçan
döndi başcağazum, zannetdum çı.
ha bizum Temel Reizun takasıle ce-
zerum. Karatenuzde. Tenuz dedum
da celdu aklıma Marmara'nun kıyı-
laru da. Gene özledum Hamamiza-
deyu, Üstat Süleyman Nazif nerde-
dur? Ha benum tarafumdan çok se-
lam diyesun. bütün uşaklara da
avru ayru selam devesun. Baki sağ
olasun. Ziyacuğum.
(Akbaba, Sayı 37)
Hamsiname'nin yazanyla 1928'de yapılan söyleşi:
Hamsi kuyruğundan tel kadayıfi
Hamsi Hakkında Hamamizade'-
nuıBeyanatı:
Ünlü Hamsiname'nin yazan
Hamamizade Ihsan ile Trabzon'da
yayunlanan Yeni Yol gazetesinin 20
Mart 1928 tarihli söyleşisi şöyle:
-Bu seneki soğuklann hamsiye za-
ran var mıdır, hamsi niçin iri çıkıyor
ve ne zamana kadar devam edecek?
Hamamizade Ihsan - Bilirsiniz ki
hamsi ta Norveç denizlerinden ko-
parak Karadeniz'e girdikten sonra,
Kuzey'den Azak Denizi'nden bizim
sahillere doğru akar, deniz sulan de-
rinde sıcak ve yüzüne doğru soğuk
olduğu için hamsilerin derin sulara
çekilmesi tabiidir.Şimdi çıkanlar da
hamsilerin daha kabadayı cinsidir.
-Hamsiyi nerede, ne zaman ye-
melidir, ne zaman için daha zivade
faidelidir?
Hamamizade İhsan - Bu sualiniz
Uy Fadime duydun mi?
Yine hamsi çıkayi.
Mübareğin hasreti,
Yüreğimi yakayi.
Kaç gündür
Osmancuğum,
Hamsi deyi ağlayi,
Uşağumun feryadi,
Yüreğumi dağlayi.
Sadi Yaver Ataman
biraz garip, biraz da fazladır. Bu
kutlu yaratığı bulduğunuz zaman
bulduğunuz yerde yemelisiniz. Fai-
deli olduğu vakti de soruyorsunuz.
Bunun için hakim-i meşhur Hay-
yam'ın bir rubaisinde, Arabın ruh
açıcı olduğu zamana ait tavsiyesini
size tekrar edebilirim:
"Hamsi, cuma, cumartesi, pazar.
pazartesi. salı, çarşamba ve perşem-
be günleri geceli gündüzlü yenildiği
zamanlar faidelidir. Bunlardan gay-
ri vakitlerde zinhar yenmemeb'dir."
-Hamsiden kaç nevi yemek yapdır
efendim?
Hamamizade thsan - Hamsiden
yapılan yemeklerin nevileri çoktur
Tabiat sahiplerinin zevk ve keyfıne
bağlı bir meseledir.
Mütehassıslan bundan ittifak
edememişlerdir. Yemeklerin çeşidi
Hamsi destamnda 14 olarak haredi-
yor. başka kaynaklar 19'a. kimi
40'a, kimi 49'a çıkanyor. Hatta
kuyruğundan ve kılçığından tel ka-
dayıfi bile yapıyorlar. Hamsi fle yapılan onlarca çeşit yemek Karadeniz murfağını zenginJeştiriyor. (Fotoğraf: GARBİS ÖZATAY)
uzayıp gidiyor. Bunlan Karadeniz
mutfağına İcazandıran ise mengenli
aşçı Sedat özkan, "Karadeniz mut-
fağı hamsi. kara lahana ve mısır unu-
na dayanıyor. Biz bu ücünden yeni ve
oldukça iyi kartşmlar elde ettik.
Mutfağımızı zenginleştirdîk. Yeni
keşfertiğüniz Karadeniz yemeklerine
göstcrilen ilgi de bunu kamtlıyor" dı-
yor. Sedat Ozkan'ın bu üç malzeme-
den yaptığı yeni yemeklerin sayısı
30'u bulmuş. Eh buna eskilerin de-
>imiyle hamsinin geleneksel 49 çeşi-
dini de katarsak Karadeniz mutfağı
epey zenginleşmiş oluyor.
Karadeniz hamsi günleri süresin-
ce de 50'ye yakın yemek çeşidi müş-
terilere sunulacak. Haftanın bir
özelliği öğlen senisinin de olması.
Keşfedilen yemeklerden en çok il-
gı gören ise hamsili kol böreği, ham-
sili etli pazı dolması ile hamsili kara
lahanalı pilav.
Tatlısı yok
Müşteriler yemeğe Karadeniz sa-
latası ile başlıyorlar. hamsi çorbası
ile devam edip diğer hamsi çeşitlen-
ni tattıktan sonra sıra tatblara geli-
yor. Ama Karadeniz mutfağına
özgü bir tatlı yok. Türkiye"nin pas-
tacılık sektörüne hakim olan insan-
lann doğduklan bölgede geleneksel
yemek çeşıtlen arasında tatlının adı
yok. Bir laz böreği var. Onu da bil-
meyen gerçekten börek sanır.
The Marmara"nın aşçısı da Kara-
deniz'e özgü bir tatlı keşfedememiş
olacak kı, bilinen tatlı çeşitleriyle ye-
tinmek durumundasınız.
Yemeğine evet, müziğine
hayır
Hamsi günlennde bölgeye özgü
tatlısının yanı sıra bir şey daha
eksik: Yöresel müzık ve folklor.
Ama bu Karadenızblerin kabahatı
değil, haftayı düzenleyenlerin hata-
sı. Daha açıkçası bir yanlış kanıdan
kaynaklanıyor. Yetkibler otelın
uluslararası özelbk taşıdığıru ve bu
nedenle Karadeniz yöresindekı mü-
ziğin müşterileri rahatsız edeceğini
düşünüyorlar. Nedense bu uluslara-
ns otel Macar yemeklennı Macar
müziği ile İspanyol yemeklenni İs-
ponyol müziği. ftalyan yemeklerini
Italyan müziği eşlığinde müşterileri-
ne sunarken. sıra kendi ülkesinin ye-
meklerine gelince yöre müziğini yö-
renin yemekleriyle özdeşleştire-
miyor.
O müzık ki, enstrümanı tıpkı mı-
sır koçanına benzer ve püskülü bile
var. O folklorcular ki, başına yine
püskülünü bağlar, mısır koçanına
benzer. Kemençe>le görsel uyum
sağlar. Folklorculann fıgürleri hep
hamsinin çırpınışını canlandınr,
Karadeniz'in hırçın dalgalannı an-
dınr. Ve o hamsi ki Karadeniz'den
çıkar. Müziğinin mutfağı ile böylesi-
ne bütünleştıği. folklorunun boyle-
sine iç içe geçtiği Karadeniz'in ye-
mekleri sunulurken. müziğinden.
folklorundan kopanlıyor. Bu ye-
mekleri ancak bir yabancı müzdk eş-
liğinde yiyebiliyorsunuz.
Sadece basına tamtım amacıyla
düzenlenen açılış gününe gösterme-
lık olarak Maçkab kemençeci ve ho-
roncu "Saffet Genç ve uşaklan"
çağnlmış. Saffet Genç çalıyor ve
önündeki 5 oğlu da horon oynuyor.
Ama sadece ilk gün. o basına tanı-
tım için düzenlenen öğlen açılışında.
Halbuki aynı Saffet Genç ve uşakla-
n yıllarca Kervansaray'da turist
gruplanna gösteri yaptılar. Başka
yöresel sanatçı ve folklorcular aynı
beğeniyle izlendiler.
Otel yöneticilen herhalde İngil-
tere'ye gittiklennde bagi pipe (İrlan-
dalılar ve İskoçyalann ünlü tulumu)
çalınan restoranta gittiklerinde bu-
ruda tulumu büyük birdikkatledin-
liyor ve hoşlanıyorlar. Ama sıra
Türkiye'nin kendi tulumunu dinle-
meye geldiğinde tahammül edemi-
yorlar. Bu. Garba özenenlenn Şark-
lıbğını en güzel şekılde ortaya koyu-
yor bence. Boşuna dememişler. "Ös-
manlı tavşan avlamaya araba ile gi-
der" dive.
NORMIÇ'TEN PROTESTO
"Kimya ödülü
bizim
hakkımız!"
BERGEN (Cumhuriyet)-
Norveç'in Bergen Üniversitesi, bu
yıbn kimya ödülünün Amerikab
araşürmacı Kary B. Mullis'e,
kabum maddesi DNA'yı
çoğaltmak için gebştirdiği PCR
tekniğinden ötürü veribnesini
protesteetti. Bergen Üniversitesi
Tıp Fakültesi. aynı buluşun daha
1969 yıbnda Norveçli Profesör
Kjell tarafından yapıldığını ve
ABD'nin Wisconsin
Üniversitesi'ne bağlı Enzüm Araş-
tırmalan Enstitüsü'ne sunulduğu-
nu açıkladı. Teori olarak hazırla-
nan çabşma, Nobel sahibi
H.Gobind Khorana yla birlikte
1971'de Journal of Molecular
Biology dergisinde yayımlandı.
Erkeklerin erkeklere verdi^ ödül: Nobel
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Nobel Edebi-
yat Ödülü'nün son üç yıl içinde iki
kez kadınlara verilmesi Gordimer,
1991 ve Momson 1993- umut-
landınyor ama. istatistiği fazla de-
ğiştinniyor 1901'den bugüne yalnı-
zca 8 kadın yazar bu ödüle layık gö-
rüldü. AftonUadet gazetesi kapsamlı
bir araştırma yapü ve tüm Nobel
ödüllerinde kadınlann yokluğunu
gözler önüne koydu.
Bu yıl dahil, bugüne dek verilen
toplam 627 Nobel'in sahiplerinden
yalnızca 27'si, yani %4'ü kadın.
Bunlann dağılımı şöyle:
1969'dan beri verilmekte olan
ekonomi ödülüne layık tek kadın
yok; en azından, bu ödülü veren ko-
mitenin tümünü oluşturan erkekle-
rin görüşüne göre.
Fızik ödülü, iki kez kadınlara \e-
rilmiş: 1903'te Marie Curie ve 1963'-
te Maria Goeppert-mager.
Kimya ödülü'ne üç kez kadmlar
layık görübnüş: Marie Curie (1911),
Irene-Jotiot-Curie (1935) ve Dorothy
Crowfoot Hodgkin (1964). Marie
Curie, iki ayn Nobel kazanan tek
kişi. Fizik ve kimya ödüllerini veren
Kraüyet Bilim Akademisi'nin No-
bel Komitesi'nin 300 üyesinden
yalnızca 12'si kadın.
Tıp ödülleri 5 kez kadınlara veril-
miş: Theresa Gerty Cori (1947). Ro-
salyn Yalow (1977), Barbara
McClintock (1983). Rita-Levi-Mon-
taloini (1986) ve Gertnıde Elion
(1988). Bu ödülü veren Karolinska
Enstitüsü'nün Nobel Komitesi'nin
50 üyesinden >alnızca 3'ü kadın!
Norveç Parlamentosu'na bağlı
Nobel Komitesi'nin dağıttığı Barış
ugüne yalnızca 8 kadın yazar bu ödüle
layık görüldü.İsveç'te yayımlanan
Aftonbladet gazetesi Nobel ödüllerinde
kadınlann yokluğunu gözler önüne koydu.
ödülü, 8 kez kadınlara verildi. Komi-
tenin 5 üyesinden 2'sinin kadın ol-
duğunu vurgulayabm. Banş ödülü-
nü kazanan kadınlar şunlar: Bertha
von Sutter (1905). Jane Addams
(1931). Emile Greene Balch (1946),
Betty VVilliams-Mairead Corrigan
(1977). Mother Theresa (1979). Alva
Myrdal (1982). Aung San Suu Kyi
(1991) ve Rigoberta Menchu Tum
(1992).
Nobel Edebivat Ödülü'nü veren
İsveç Akademisi'nin 18 üyesinden
3'ü kadın. Gordimer ve Morrison'la
birlikte 8 kadın yazar bu ödüle layık
görüldü: Selma Lageriöf (1909).
Crazia Deledda (1926). Sigrid Und-
set (1928), Pearl Buck (1938), Gab-
riela Mistral (1945) Nelly Sachs
(1966).
1979'dan beri verilmekte olan ve
birçoklan tarafından Altemarif No-
bel Ödülü olarak tammlanan The
Right Livelihood Award'ın dağılımı.
biraz daha eşitçe: Bugüne dek ödül-
lendirilen bireylerden 27'si erkek.
13'ü kadın. 15 ödül de örgütlere ve-
rildi.
Erkeklerin daha çok erkekleri
yeğlediği genellemesi, belkı edebiyat
ödülleri konusunda tutarlı ama. bi-
lim dallannda yeterli değil. Her şey-
den önce. ödüle aday gösterilenin
profesör olması gerekiyor. Profesör-
îük, uzun bir yolun sonu. İsveç'teki
Bibm Akademisi'nin 12 kadın üye-
sinden biri olan Prof. Inga Fischer-
Hjalmars, kadınlann önündeki en
büyük engelin yuva kurma ve çocuk
yapma olduğunu söylüyor:
"Birçok kadın üst düzeyde okuma-
ya başlıyor ama bir süre sonra, yu> a
kurup çocuk yaparak ara veriyor. Bu
dunımda. Nobel alabilmek için ge-
rekli düıeye çıkabilmek çok güc.
Elimde bir istatistik yok; ancak. No-
bel kazanan kadmlann önemli bir bö-
lümünün çocuk sahibi olmadığmı bili-
yorum. Günde 8 saat çalışma. NobeCi
almak için yeterli değil çünkü."
Prof. Fischer-Hjalmars, Nobelli
erkeklerin çoğunun baba olduğunu.
ancak çocuk bakımı geleneksel ola-
rak kadının payına düştüğü için
bundan olumsuz etkilenmediklerini
söylüyor:
"Biz İsveç'te bu konuda eşitliğe
doğnı epey yol aldık ama, dünya ge-
nelinde dunım geleneksel özeiliğini
koruyor. Benim kadın öğrencilerim-
den biri, çocuk edinme nedeniyle 7
kez doktora çalışmasma ara vermek
zorunda kaldı. Bu durumda. araştı-
rma yapabilmek için gerekli ekono-
mik dcsteği edinmek oldukça güc.
Kadınlann ara verdiği süre içinde er-
kekler oldukça çok yol almış oluyor-
lar.