22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9KASIM1993SAU CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 KDVzamnnna tütetici tepMsi •tZMİR(ANKA)- Merkezi tzmir'de olan TüketiciVakfıBirliği, hükûmeti, KDVzammına karşı eylemle tehdit etti. Yönetiminde Türk-tş, Kadınlar Birliği gibi örgûtlerin de yer aldığı Tûketici Vakfı Birliği Başkanı Dündar Soyer düzenlediği basın toplantısında özellikle zorunlu tüketim maddelerindekiKDV artışuıın geri çekilmesini istedi. YılmazMÜSİAD'ın konugu • İZMİR (ANKA) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, îzrnir'de Müstakil Sanayici ve İşadamlan Derneği(MUSÎAD) üyelerine 12 kasım cuma günü yemekli toplantıda son siyasal gelişmelerle ilgili görüşlerini anlatacak. Daha önce RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, BDP Genel Başkanı Aydın Menderes'in konuk olduğu MÜSİAD'ın toplanülanna kaülacak olan ANAP lideri Yılmaz, 13 kasım cumartesi günü de partisinin Ödemiş ilçe mitinginde konuşacak. Renauirdan zam •İSTANBUL(AA)- Renault, ürettiği otomobillerin KDV dahil perakende saüş fıyatlannı yüzde 2.5 ile yüzde 4.89 arasında değişen oranJarda arttırdı. Renault Mais'ten dün yapılan açıklamaya göre, zamdan sonra Renault'ın en düşük fıyatlı modelı olan R. 12 Toros'un KDV dahil saüş fıyaü yüzde 2.5 oranındaki artışla 114 milyon 608 bin liradan, 117 tnilyon 474 bın liraya, en yüksek fıyatlı modeli olan R.21 Concorde'un fıyatı ise yüzde 4.89 oranındaki artışla 291 milyon 724 bin liradan, 305 milyon 977 bin liraya çıktı. Tekstildemodel arayışı • ADANA(AA)- Ülkemizde, tekstil sektöründe ihracat ve ihracata yönelik üretimin, yanlış fıyat ve maliyet poliikalan sonucu ükanma noktasına geldiği, bu ükanıklığın, geliştirilecek yeni bir modelle aşılabileoeği belirtildi. Tekstil ve Haar Giyim Dış Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kayaalp Cinel, mevcut ihracat modelinin ükanma modelinin ükanma noktasına geldığjni, 1990 yıbndan bu yana, 10 milyar ECU dolayında kalan ihracat rakamlannın, bunun bir göstergesi olduğunu söyledi. Cinel, şunlan söyledi: "Ülkemizde, 1983-1989 yıllan arasında, dış ticaret sermaye şirkeüeri üzerine oturtulan ihracat modelinin, 1994"tetamamen terkedilmesi beklenmektedir." İhracattahazıp gryim atağı • İZMİR (AA) - Ege Hazır Giyim ve Konfeksion İhracatçılan Birliği Başkanı Hüdaı Kurt, iç piyasada hazır giyim ve konfeksiyon ürûnlerinin çok yüksek fıyatlarla satıldığını belirterek, ihracatçılann sahip bulunduğu kaasitenin bir bolümünün iç piyasaya sürülerek fiyatlann aşağı çekileceğini ileri sürdü. Yurtdışma 200 bin liraya ihraçedilen bir bluzun iç piyasada yaklaşık 1 milyon liraya saüldığına dikkat çeken Kurt, "Dünyanın hiçbir yerinde asgari ücrete eş bir fıyatla bluz saülmaz. Türkiye bugün bu noktadadır" dedi. Kömöp ithalizni • ANKARA (ANKA)-İl özel idarelerine de hava kirliliğinin ödenlenmesi amacıyla, Büyükşehir Belediyeleri ve demir çelikçiİerle aynı koşuüarla kömür ithal izni verildi. Bakanlar KuruhTnun konuya ilışkin karan Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, il özel idareleri de Büyükşehir Belediyelerini ve Demir-Çelik tesislerinin üretimdekuHanmak üzere gerçekleşürdığı ithalattaki ile aynı tutarda vergi ve fon ödeyerek, taşkömürü ve linyit ithal edecek. Bu kuruluşlann gerçekleştirdiği her iki cins kömürün ithalatında da yüzde vergi ve ton başına 7 dolar fon almıyor. Berke Barajı'nda Dünya Bankası kredisinin kesilmesi tehlikesi ortalığı kanştırdı Uzaıılanııbaşıderttençıkmıyor SAMtHAZMİEZER ADANA - Çukurova Elektrik A.Ş. ta- rafından yapımı sürdürülen Berke Barajf- nda çalışmalann, Dünya Bankası kredisi- nin kesilmesi olasıbğ) yüzünden durabile- ceği bildirildi. ÇEAŞ'ta yönetimi ellerine geçiren Uzan ailesinin yanı sıra, eski yöne- tim, Sanayi Odası ve hükümet de krize yol açan gelişme de dahil, şirketteki uygula- malara yetennce ilgi göstermemekle suç- lanıyor. Berke Barajı ve Hidro Elektrik Sant- rali'nde inceleme yapan Dünya Bankası'- na baglı uzmanlann, baa teknik eksiklik- ler ve yetersizlikler belırlemesi üzenne. ÇEAŞ Yöneüm Kurulu Başkanı Ketnal Lzan'a bir rr.sktup yazdığı ve gerekli ön- lemlerin ahnmaması durumunda kredinin kesilebileceğini bildirdiği ka>dedildi. Dünya Bankası ve yan kuruluşu olan IFC'nın, kredi sağlanan şirketlere liste ve- rerek denetleme kurulu oluşturduğu, bu kurulun iki yılda bir inceleme yaptığı ve rapor verdiği belirtildi. ÇEAŞ'ta Uzanlar'ın yönetıme gelme- sine karşı küçük ortaklarla birlikte mü- cadele veren Avukat Zafer Saka, kredi ve- rilen yatınmlann projeye uygunluğunun Dünya Bankası tarafından sürekli denei- lendirdiğıni, Berke Barajfnda eksiklik tes- pit edildiğini kaydederek- "Parçalı olarak ödenen kredi kesilebiur. Dün>a Bankası, koşuDan uygun görmezse kredinin geri ka- lan kısmını ödeme>ebiliyor. Yalnız hükü- metin burada teminatı var. Dürna Bankası krediyi hükümetin garantishİe veriyor. Kredi geri ödenetnez hak' gelirse hükiimet- ten istenebilir" dedi. ÇEAŞ'çdann ahı tuttu ÇEAŞ'ta yönetim değişikliği, işçi çıkar- ma, elektrik kesintileri, enerji hatlannın bakımsızlığı gibi olumsuzluklar karşısı- nda eski yönetim. Sanayi Odası ve hükü- metin ılgisiz kaldığını da savunan Saka şunlan söyledi: "Eski >önetimin Lzanlar'la işbirliği \ar. Küçük ortaklann organize olmasını engeiü- yorîar. Açıkça bfldiklerini söytemiyorlar. Ticaret ve Sanayi Odalan da bu getişmeleri bili>orlar, ama konunun üzerine gitmiyor- lar. Bu şirketin 25 bin ortağı >ar.3-5 kişinin değfl herkesin, bütün yabnmcıian baklan konınmalı. Hic kimse sesini çıkarmıyor. ÇEAŞ bölge elektriğinin yüzde 3yini karşılıyor? Bütün sanayitesiskri oradan enenj alıyor. Üretim durursa ne olacak? Bunlaruı karştsuıda Sanayi Odası'ndan tıs yok. Kredi sözleşmelerini \apanlar eski yö- netkiler. Sözkşmelerin altında imzalan var, sorumluluklan var. 'Ben >önetımden aynldım bana ne' diyebilirler nri? Toplu Konut Fonu olarak kesilen para var. Haksız kesikliği yolunda karar çıkarsa bu parayv geri ödemeleri gerek. ÇEAŞ'm se- netferi borsada 10 bin lira. L'ç sene önce de 10 bin lira idi. Bunun müsebbibi kimdir? Şirkette çalışan 1400 kişiden 600'ünü ÇH kardüar. Hatlaruı bakımı yapdamıyor. Çok büyük kesinriUr olabilir. Sanayi Odası yönetimi ÇEAŞ gibi bir olayla ilgilenmi- yorsa istifa etsin. Hükümet de ilgisiz kalı- yor. Eski yöneticiler, tam organize oluna- cakken, Don Kisotluğa gerek >ok diyorlar. Yönetimi Uzanlar'a secimsiz teslim ettiler. ÇEAŞ olayı, sermaye piyasasında bazı yöntemlerin en somut ömeği, birçok şeyin anahtandır." ÇEAŞ'ta örgütlü Tes-tş Sendikası 2 Nolu Şube Başkanı Metin Korur, şirketin Dünya Bankası nezdinde en itibarlı mües- sese konumunda olduğunu, bugün geli- nen durumdan üzüntü duyduklannı bil- dirdi. Korur. "Berke'deişdurabilir. Bunun sonucu hiç iyi olmaz. Çukurova'nın ekono- misi söz konusu. Berke'de para toprağa gö- mülmüş. Ne yapılıp edilip bitirilmeli. Enerji ve Tabü Kaynaklar Bakanlığı bu konuda tavır belirieyecek diye duydınn" dedi. Çukurova Elektrik A.Ş. ile ilgili sorunu diyalogla çözebileceklerinı belirten Adana Sanayi Odası Başkanı Hacı Sabancı ise ge- reken ügiyi göstermediklenne ilişkin eleş- tiriyi şöyle yanıtladı: "ÇEAŞIa ortak arayış içerisindeyiz. Şirket el değistiriııce anzalar arttı. Yeni yönetim eski çahşan- ların büyük bölümünü uzaklaştırdığı için belki birtakım acemilikleri olacak. Bu işleri diyalogla çözeceğiz. Vazışmalanniız var. Bir de Adana'daki yönen'cileriyle gorüşme yaptldı ve bir komite kuralım denfldi. Mu- hatabmız ÇEAŞ'ın buradaki yöneticHeri. Bu görüşmelerin, aravtsların sonucuna ba- kalım. Çözebiliyor muyuz görelim. Bundan sonra genel merkez yöneticiieriııe konuyu götürecek miyiz onu anlayalun." İtalya'da son haftalarda artarda patlak veren rüşvet ve yolsuzluk skandallan sonucunda borsalar ve liret ağır yaralar almaktan kurtulamadı. CAM SEKTÖRÜ ttalya Cumhurbaşkanı bir yandan ortalığı yadşörmaya çaltşırken, bir yandan da İtalya'nın 1.Dünya Şavaş'ındaki zaferinin kutlamalanna katıldı.(Fotoğraf: AP) Rüşvet, Italya'yı fena sarstı Ekonomi Senisi- Italya'daki rüşvet ve yolsuzluk skandallan. politik boyut- ları aşarak ekonomiyi ve borsalan da etkılemeye başladı. Skandalın etkileri- ni haftanın ilk günü yaşamaya başla- yan borsalarda hisse senetlerinin fıyat- lan hızla düşerken, devlet tahvil ve bonolanna taîebin de azaldığı görüldü. Skandallar sonucunda. İtalya'da ye- ni bir hükümet bunalımını doğabilece- ğinden endişelenen iş çevreleri; güven- lik hizmetlilerinin hükümet yetkilileri- ne verdiği rüşvetler konusunda yeni bilgi sızıntılan olabileceğini göz önün- de tutarak, menkul kıymetler borsasın- da hisse senetleri fıyatlannın düşüşüne yol açarken, İtalyan Lireti de uluslara- rası borsalarda Amerikan Dolan ve Ahnan Markı karşısında değer kaybet- ü -.. Öte yandan İtalya Cumhurbaşkanı Luigi Scalfaro da, borsalardaki kan- şıklığı önleyebilmek amaayla girişim- lerde bulunuyor. Scalfaro adının hiçbir şekilde skandallara kanşmamış olma- sından da yararlanarak, bir zamanlar içişleri bakaniığında üst düzey görev- deyken. kendisine bağh olan gizli ser- vislerin, ban hükümet yetkililerine ve bakanlara rüşvet verdiği iddialannın doğru ohnadığını söyleyebiliyor. Saygınhklannı koruyan İtalyan poli- tikacılan da cumhurbaşkanının yanın- da yer alarak "İtalya'da hala güvenilir devlet kuruluşlan ve bakanlar olduğu- nu" savunuyorlar. Ekonomik ve politik gözlemciler, borsalardaki krizin çabuk atlaülabil- mesi ve güvenin yeniden sağlanabilme- si durumunda, ülkenin yeni bir hükü- met bunalımma sürüklenmekten kurtulabileceği görüşündeler. Başbakanhk Danışmanı Tigrel'den özelsektöre uyarı: Rekabetehazırolun Danışman Ali Tigreh'AT fir- maları geliyor." ANKARA (ANKA) - Başba- kanhk Başdanışmanı Büyükel- çi Ali Tigrel, özel sektörün Av- mpalı fırmalarla rekabet et- meye haar olması gerektiğini bıldirdi. Tigrel, hükümetin gümrük birliği koşuUannda özel sektöre yardıma olabil- mek için çok etkili önlemler al- manın kapsamh hazırlığı içinde olduğunu söyledi. Tigrel, Türkiye'nin AT'ye üye olmadan gümrük birliğini gerçekleştime durumunda olan ilk ülke sıfaünı kazandığını hatırlatü. Tigrel. "Türkiye'nin haklı beklentisi, AT'ın gecikmiş yü- kümlülüklerini gümrük birliğin- den önce veya hemea sonra ye- rine getime'iradesiııi tarrışma- ya yer vermeyecek şekilde açıklaması ve bu açıklamasınm gereklerini yerine getirmesi- dir" dedi. Tigrel, gümrük birliğinin iş- lejişinde Türkiye'nin başanlı olmasının asıl sonımluluğunu Türk özel sektörünün yükle- neceğine dikkat çekti. Tigrel, "Türk özel sektörii, yainızca serbcst rekabet şartiarımn be- lirleyici olduğu ve tüketicinin menfaatinin yüksek bir ölçüde gözetildiği bir pazar ortamında Avrupalı firmalarla başanlı bi- çimde rekabet etmeye kendini hazırlamak zorundadır" dedi. Aynalar umut yansıtıyor ANKARA (AA) - Son yıllarda özel- likle mobılya ve dekorasyon alanında kullanımı hızla yaygınlaşan cam ve aynayı üreten fırmalar, bu sektörün geleceğinden son derece umutlu. Türkiye'nin ilk ayna fabrikası olma özelliğini taşıyan K.C.S. Koyunlu de- koratif Cam ve Ayna Sanayi ve Tica- ret AŞ Genel Müdürii İhsan Hibnioğ- lu, şirket olarak bu sene 20 müyar lira yaünma girdiklerini ve özelükle flotal ayna üretimi üzerinde durduklannı belirterek, "Yine bu yü yaptığımız çalışmalar sonucu artık biz de büyük boyunaki camları ayna yapabileceğiz. Yapacağunız bu aynalar kalite yönün- den Avrupa şartlanna uygun olacak" dedi. KCS'nın üretim kapasitesinin yılda 3 milyon metrekare olduğunu ve şu anda bu üretimin (işleme ayna ola- rak) ancak yüzde 5'ini Avrupa pazan- na ihraç ettiklerini belirten Hilmioğlu. şöyle devam etti: "Aslında Türkiye'de talebin üzerin- de üretim yapıyoru/. İhracatla bu faz- layı karşıİamayı dİKÜnüvoruz. G«le- cekten umuthıyuz. Creteceğimiz bfi- yük boyut aynalar ile Avrupa'nın ilk 10 fırması arasuıa gireceğiz. bu çok iyi olacak. Bunlarla Avrupa pazanna gir- oıiş olacağız. Biz büyük boyutta ay- nayı Gümrük Birliği'nde Avrupa ile re- kabet edebilmek için de üretme karan aklık." Hilmioğlu, şirket olarak Türkiye'- de ayna kullanım hevesini artırmak için çalışmalar yaptıklannı da kayde- derek, "Avnıpa'da ev başına ayna kul- lanmu 2 metrekare iken Türkiye'de ba rakam 0.2 merrekaredir" dedi. Hilmioğlu. özellikle kırsal kesimde ayna kullanımının çok düşük olduğu- nu, oralarda hâlâ cep aynalan ile ida- re edildiğini söyledi. IŞÇININ EVRENINDEN ŞÜKRANKETENCİ 'Ankara'da Törk-İş Vardır' "Ankara'da Türk-İş Vardır", Türk sendikacılık hareketi için simge olmuş bir cümledir Sendikacılığın siyasal, sos- yal VB ekonomik yaşamdaki etkinliğini, ağtriığını anlatmak için kullanılır. Bir zamanlar bu ağırlığın çok fazla olması ile övünülürdü. Şimdilerde ise yok olduğundan yakınılıyor. Nedenleri olmalı, değil mi? Ankara'da gerçekten Türk-lş'in olduğu yıllarda, 14 Mart 1966 Pazartesi günü Türk-lş'in 6. Genel Kurulu'nda, Genel Başkan Seyfl Demirsoy'un tenkitlere cevap konuşması- ndan bir bölümü birlikte okuyalım.. "Arkadaşlanm, hür sendika rtareketinde, birbirimizi kontrol mekanizmasını kurmak mecburiyetindeyiz.. 8/2/ tek şey yıpratır arkadaşlanm. Bir sendikacıyı hita- beti yoktur, yazışması yoktur, netice almasını bilmez diye kimse mahkûm etmez. Ama hesaplarında ufak bir hata görülürse, bunu cemiyet affetmez. Kendisini alır, paspas yapar ve bir daha da işçi huzuruna çıkamaz. Bu kongrede aldığınız kararlarla artık yalnız sendikalar, federasyonlar Türk-iş'ideğil, Türk-İş idarecileri de, Türk-lş'in diğerorgan- ları da sizleri denetleyeceklerdir. O takdirdedir ki birbirimi- ze atttan üste, üstten alta kontrol mekanizmasını kurduğu- muz anda, hur sendikacılığa büyük bir itibar getirmiş olu- ruz. Ufak bir suiistimal hikayesinde. 'Ahmet yaptı' denmi- yor, 'sendikacılar yaptı' den'ıyor. Böyle haberleri duyunca üzülmekteyiz. Sendikacılar hesaplarında çok dikkatli davranmalıdıriar. Dikkatli davranmayanların akıbetlerini görmüşsünüzdür. Dev gibi gözükenler bir gün karınca ha- line gelmişlerdir.. Şimdi ismini anmak istemediğim. birisi sendikanın pa-' rasını çarçur ediyor. Bu zat bana geldiği vakit 'Beni niye tutmuyorsunuz' dedi. Genel sekreterimle beraberdik. 'He- sap/ann muntazam çıkarsa seni tutarız. Hesaplann rnunta- zam çıkmazsa semtimize dahi uğrama' dedik. Sözlerimi lcra Heyeti adına bitirmek istiyorum. Türk-İş idarecileri muvaffak olmuşlarsa. sizlerin büyük yardım- larını görerek muvaffak olmuşlardır. Türk sendikacılığı hürdür. 'Ben' değil, 'biz' diye da/'ma konuşacağız. TürkJş lcra Heyeti muvaffakiyetini Yönetim Kurulu'na, Denetim Kurulu'na, Onur Kurulu'na, temsilcilerine sizlere veperso- nele borçludur. Huzurlarınızdan ayrılırken, işçiye götüre- ceğiniz bir şey vardır. Şunu söyleyeceksiniz: Ankara'da hükümet vardır. Başbakan vardır, Bakanlar vardır ve An- kara'da Türk-İş vardır.'' Bir de bugüne bir bakalım. Türk-iş'in bugünkü yöneti- minin, 'siyasete ağırlığını koymak" gibi büyük bir iddia ile düzenlediği, Adana'da yapılan, Başkanlar Kurulu ve İşçi Kurultayı ile ilgili haberleri izlediniz mi? Arkadaşımız Utuk Tekkı'in bildirdiğine göre yoğun protestolar arasmda, an- cak 3 saat süren işçi Kurultayı'ından beklenenlere göre alı- nan sonuç tam bir "fiyasko." Uzun hazırlıklar sonunda. 11 aylık boş bir yönetim dö- neminin ardından ilk kitle önüne çıkış sınavı. bu yönetimin değil işçi ile birlikte siyasete ağırlığını koymak, işçinin karşısına çıkamayacak konumda olduğunu gösterdi. Uzun hazırlıklı, özel yandaş grupların yerleştirilebildiği Adana'- daki bir kapalı salon toplantısı, protestolar nedeni ile üç sa- atte sona erdirilmek zorunda kalınıyorsa tabana açık, ör- neğin Istanbul'da bir toplantı nasıl yaptlabiiir? Ya da mey- danlarda miting düzenlenip işçi kitlesinin karşısına nasıl çıkılabilir? Ankara'da bir Türk-tş'in olduğundan nasıl söz edilebiltr? Ankara'da Türk-iş'in olduğu 19661ı yıllarda. Türk-lş'in başı- nda, "Birbirimizi kontrol etmeliyiz" diyen bir Seyfi Demir- soy var. Sendikacının hesaplarında en küçük bir hata gö- rülmesinin affedilmeyeceğini savunan, toplumun onu pas- pas yapacağını düşünen ve en küçük hatası olanın değil desteklenmesi, yanına gelmemesini isteyen bir Demirsoy. Ve bugün Türk-İş yönetiminde "harçlıkçı" olarak anılanlar bulunuyor. Gazetelerde akıl almaz kirlilik, yolsuzluk öykü- leri yer alıyor. Yolsuzluk, görevini kötüye kullanma suçları- ndan yargılananlar hesaplann başında duruyor. Türk-İş Başkanlar Kurulu bu konuları tarhşmayı ckJdi bile bulmu- yor. Tabü işçinin yaşamsal sorunlan da ister istemez tarb- şrnaya değer ciddiyetle görülmüyor. Zorunluluk nedeni ile gündeme geldiğinde de ciddiyetle tarbşılmıyor. Böylesi bir Başkanlar Kurulu'nun ardından da işçinin yaşamsal so- runlanna ilişkin, ciddi bir karar alınamadan dağılınıyor. Sözde kararların eyleme dönüştürülmesine yönelik işçi Kurultayı da yöneticilenn protesto edildıği, işçinin güven bunalımını yansıtan bir tepki toplantısına dönüşüyor. Ankara'da bir Türk-iş'in kalmadığı, yeniden Ankara'da bir Türk-lş'in yaratılması gerektiği gerçeği gözler önüne seriliyor. Geçen yılın ilk 10 ayında 32 bini aşan üretim, bu yıl 45 bini geçti Araçparkında arbş lıızlaııclı Tipter Çefcicl Kamyon lUHnyoiM Otomobil Ototoüs Minibüs mrnns Trafctör Toptam Otomotiv sektöründe uretım (adet) * Ocak-ekim 1992 1993 178 16.417 13.709 211.403 1.097 9280 5.251 17.672 27&0W : 309 24.617 15.549 270119 1.600 9810 6.333 24.721 '" '^3.058 Değişim (yüzde) 7A 50 13 28 46 6 21 40 Ekonomi Senisi - Otomotiv sektöründe geçen yıl ekim ayında 32 bin 447 adet olan üretim rakamı, bu yılın aynı ayında 43 bin 684adete yüksel- di. Bu gelişmeye paralel otomo- tiv sektörünün ilk on ayhk üre- timi de yüzde 28'lik aıiışla 353 bin 58 adete ulaştı. Geçen yılın ocak-ekim döneminde 275 bin 7 adet araç üretilmişti. Otomotiv Sanayii DerneğT- nden yapılan açıklamaya göre. ilk on ayda üretilen araçîann yüzde 77'lik kısmını otomobil- îer oluştunırken. üretilen oto- mobil sayısı yüzde 28 oranında artarak 270 bin 119 adete ulaştı. Ekim sonu itibanyla otomo- tiv sektöründe üretim cekicide yüzde 74'lük artışla 309 adet, kamyonda yüzde 5O'h'k artışla 24 bin 617 adet. kamyonette ise yüzde 13'lük artışla 15 bin 549 adete yükseldi. Söz konusu dönemde oto- büs üretimi yüzde 46 oranında artarak bin 600 adet, minibüs üretimi yüzde 6 oranında arta- rak 9 bin 810 adet, midibüs üretimi yüzde 21 oranında ar- tarak 6 bin 333 adet, traktör üretimi de yüzde 40 oranında artarak 24 bin 721 adeti buldu. Konuk yazar Topal Vergi Sistemi ve Türkiye Ş.ÖMER BEKAR(*) Türk Vergi sisteminin aksayan yönleri bu- güne kadar çok yaaldı. çok konuşuldu. Yıl- lar yılı iktidara gelen her hükümetin ilk söy- lediği sözlerden birisi: "^'ergi Reformu" ya- pacağı, "Çok kazanandan çok, az kazanan- dan az vergi alacağız". Hep cek'li, cak'lı laf- lar. Bu laflan ilk duyduğumuzda belki biraz rahatlayacağız, ama zaman geçince bu "cek- cak'iardahi unutulacak ve>ine herkes bildi- ğini okuyacaktır. Sonra gelsin bütçe açıklan, gelsin ahnamayan vergiler ve enflasyon. Nasıl olsa sıİuşınca emisyona başvururuz. Basanz çil-çil banknotlan olur, biter. Nasıl olsa seçime şunun şurası üç-beş ay kaldı. Taşlamayı burada kesip biraz da meselenin özüne inmek ve TVS'deki aksayan taraflan özet halinde sergilemek istiyorum: 1) Hayat standardı denen ilkel vergileme sistemi, kelle vergisine dönüşmüş, esas ama- a olan "oto-kontroP mekanizmahğı işlevini çoktan yitirmiş. vergi sistemini "beyan esa- smdan" çıkarmıştır. 2) Ortalama kâr hadleri yine benzer şekil- de işlevsiz ve sadece bir fonmalite olarak dur- makta, yeri gelince de sadece küçük esnafın canını yakan bir araç halinde kullanılmak- tadır. 3) Götürü vergileme esası, ülkeyi adeta vergi cenneti haline geü'rmekte. ka>it dışı ekonomı>i körükleyip ona hız vermektedir. Aynca belge düzenini tamamen yok etmeye yönelik ilkel bir sistemdir. Ya tamamen kal- dınlmalı, ya da koşullanna göre yeniden gözden geçirilmeli, hudutlan akıllıca tespit edilmelidir. 4) Gerçek vergileme ve gerçek muhasebe -tıpkı kalkmmış ülkelerde olduğu gibi- ka- yıtlann bir "den- ge" içinde görül- düğü Bilanço esasma göre uygu- lanmahdır. Aksi halde ülkemizde olduğu gibi denge- ler altüst olmak- tadır. O halde to- pal bir yapıya sa- hip olan "İşJetme hesabı esasına" göre defter tutmak ortadan kaldınlmalı. "oy" hesaplan yapılmamalıdır. 5) Şu günlerde gündemde olan tek düzen hesap planı acilen yürürlüğe konmalı. ancak daha etken ve daha verimli olabilmesi için -anlaşılabilirliğin ötesinde- uygulanabilir ha- le getirilmeli gereksiz formalıtelerden anndı- nlmalıdır. 6) Küçük esnaf, tüccar ve biz muhasebeci- leri camndan bıktıran. bir vergi mi? Yoksa bir iç-istikraz mı? Ne olduğu net bir şekilde ifade edilemeyen peşin vergi (geçici vergi) ta- mamen kaldınlmalıdır. Çünkü vergi huku- kuna göre "Vergi kesin bir ödemedir. Geri almması söz konusu değildir."( 1) oysa bu ver- gi "mahsup" yolu ile geri alınmaktadır. 7) Kayıt dışı ekonomi adeta özendirilmek- te ve yine ülkemiz vergi cenneti olarak nite- Eğer gerçekten vergi ahnmak isteniyorsa, körlükler ve topallıklar, daimi bir komisyon mârifeti ile yeniden irdelenmeli, doğru ve güzel olana bir an önce kavuşulmahdır. Aksi halde devlete söylenecek bir söz vardır o da şudur: Vergini alamıyorsan suç kimin? lenmektedir. Anayasa madde 73'e istinaden, herkes gücü nisbetinde bir vergi ödeyeceğine göre bu türden ekonomi de vergilenmeli, rant kazançlar vergi dışı kalmamahdır. 8) İşçi, memur vb. çalışanlar bütçenın %60-70'lere varan bir kısmını karşılamak durumunda bırakılmamalı, emek gelirlerine daha yumuşak yaklaşılmalıdır. 9) Vergi iadesi, KDV, belge düzeni ve gö- türülük arasında öylesine uyumlu bir bağ kurulmalıdır ki, KDV pazarlık payı dışında kalmalıdır. Malumdur ki peşin ele geçen her seferinde veresiye alacaktan değer olarak büyüktür. İ0) Ülkemizde devamlı uygulanmakta olan klasik bütçe anlayışının güzel yönleri ahnarak, modem bütceleme sistemlerine (ppbs. sıfır esaslı bütçe, pb vb.) geçilmeli, masraf daireleri durumunda olan bakanlıklann har- caması, kunışuna kadar denet- lenmelidir. 11) Vergi ka- zasındaki (vergi yargısı) yığıl- malan asgari dü- zeye çekme yolun- da alınacak tedbirler yeniden gözden geçiril- meli ve bu mercilere ivme kazandınlmahdır. Bunun için yargı öncesi işletnler yeni baştan düzenlenmelidir. Zira; a) VUK Md. 173 (pişmanlık müesseseji) önemini ve işlevini yitirmiştir. Mükellef, ta- biri caiz ise "pişman olduğuna bm pişman" ol- maktadır. b) VUK Md. 376 (indirimler). günün şart- lanna uygun ve özendirici değildir. c) VUK'da adeta yama halinde duran uz- laşma müessesesi, gerçek anlamınm dışında işlemektedir. Çünkü uzlaşmaya giren mü- kellef veya munasebecilerin "evet" veya 'iıa- yır" demekten başka söz hakkı yoktur. Ko- misyonun dediği dediktir. d) Düzeltme talepleri ve itirazlar boş birer hayalden ibarettir. Süre kaybıdır. Bu zincirin halkalannı daha da uzatmak mümkündür. 12) Türk Vergi Sistemi içinde muhasebeci ve müşavirlerin yeri net bir şekilde ortaya konmalı, devlet muhasebecilik yapmamalı ve bu işin patronluğunu TÜRMOB'a bırak- malıdır. (TÜRMOB: Türkiye Serbest Mu- hasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odalan Birliği) Eğer gerçekten vergi ahnmak isteniyorsa, yukanda saymaya çalıştığım, körlükler ve topallıklar. daimi bir komisyon mârifeti ile yeniden irdelenmeli, doğru ve güzel olana bir an önce kavuşulmahdır. Aksi halde devlete söylenecek bir söz vardır o da şudur: Vergini alamıyorsan suç kimin? •) Mali Müşavırler Muhasebeciler Bırlığı Demefı Genel Başkanı 1) Kaneu Selım, Vergi Hukuku
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle