Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28KASIM1993PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
Atldar
Nü'ide
yok ediyor
Mısır'ın Kafr el-Uv ilkoku-
lundaki çocuklar hiç dur-
mamacasına öksürmeye
başladıklannda. eve yollanırlar.
Yaralan azmaya, iltihaplanmaya,
sınıfta bayılmaya, saçlan tutam
tutam dökülmeye, gözleri kitap-
lan okuyamayacak kadar yanma-
ya başladığında da erkenden bı-
rakılırlar.
Çocuklar, Portland Helvan Çi-
mento Fabrikası'nın altından ge-
çerken, ağaçlann, evlerin, ürünle-
rüı ve toprağın üstünü örten süt
rengi tozda ayak izlerini bırakır.
Kerpiç duvarlı evlerinin pencerele-
ri, yanmamış kalsiyum ya da çi-
mento girmesin diye gazete ya da
bezle örtülmüştür.
Hali vakti yerinde olan aileler ço-
cuklanru "tedavi" için uzaktaki eş
dostlara gönderir. Kalanlar, iyile-
şene kadar evde dört duvar arası-
na hapsedilir.
63 yaşındaki çıftçı Mansur Sa-
tim Muhanuned, "Yavaş yavaş her
şey ölüyor" diyor ve eklıyor: "Eki-
nin dörtte ûçü kunıdu. Hayvanlann
iştahı kesüdi, geçen yıl yedi ineğim-
den dördü öMü. Sulamada. kmnı-
zımtırak, kahverengi, san renkli
buiaııık bir su kullanıyoruz, leş gibi
kokuyor. Bazen gözlerim öyle yanı-
yor ki, hiçbir şey göremiyonun."
Endüstrileşme yolunda öyle pal-
dır küldür ilerleyen, gelişmekte
olan pek çok ülke gibi Mısır da,
dev devlet fabrikalannın yol açtığı
ekolojik hasarla yüz yüze. Helvan
gibi sanayi bölgelerindeki bu fab-
rikalar havayı kirletiyor, kimyasal
atıklanru suya kanştınyor.
Çevre, kısa yoldan
sanayileşmeye çalışan
Üçüncü Dünya
ülkelerinin en büyük
sorunu. Antma tesisi
yatınmlanndan
kaçınan devlete ait
fabrikalarhalk
sağlığını ciddi biçimde
tehdit ediyor.
Ancak ağır sanayii devletin elin-
de ve hükümet çevreye verilen za-
rann önüne geçmek yerine, üreti-
min artünimasına. iş olanaklan-
nın açılmasına kafa yoruyor.
Dünya Bankasf nda işletme mü-
dûrü olarak çalışmış olan ve geçen
yıl bağımsız bır araştırma örgûtü
kuran Said Naggar, "Dünyanm en
fazla kirienmiş ülkelerinin. sosya-
lişt ûlkeler oiması tesadüf değil,"
diyor. Naggar sözlerini şöyle sür-
dûrüyor: "Bir zamanlar. kış aybn-
nı geçirebileceginiz, dünyadaki en
güzel bölgelerden biri olan Helvan
ve çevresi, şimdi dcmir, çeük ve çi-
mento fabrikalan yüzünden kirien-
miş durumda. Devlete ait olan bu
fabrikalar antma tesisleri kurmayı
reddediyor."
Kahire ve çevresınde havayı.
sağlığa zararlı san bir toz bulutu
kaplamış. Fabrikalar atıklannı,
ülkenin su gereksinimlerinin yüz-
de 95'ini karşılayan Nıl'e boşaltı-
yor. 58 milyonluk Mısır nüfusu-
nun çoğu, özellikle de kentlerde
yaşayanlar yoğun düzeylerde kur-
şun soluyor, karaciğer solunum
yolu rahatsızlıklanyla boğuşuyor.
Pamuk tarlalannda çahşanlar,
ilaçlar yûzünden zehirleniyor, ta-
baklama endüstrisinde çalışanlar
derinın ışlenmesinde kullanılan
kimyasal maddelere maruz kalı-
yor.
Mısır Çevre Sorunlan Demeğı
başkanı Salah Hafız, "Mevcut ya-
salan uygulamaya kalksak, Nil'e
atık boşaltan biitün fabrikalann
kapatılması gerekiyor" diyor.
Konuyla ilgıli kımseler, hükü-
metin, Helvan endüstri kuşağın-
daki fabrikalann bacalanna filtre
takılmasını sağlayabilecek çevrey-
le ilgili yükümlüîükleri yerine ge-
tirmekle görevli birimlcnnin bü-
rokratik kavgalar, yozlaşma ve be-
ceriksizlık arasında sıkışıp kal-
dığını söylüyor.
ChrisHedges
TheNewYorkTimes
İngiliz
hükümeti Kilise'ninrolünümüüsüencü?Major hükümetinin
sosyal yardımlarda
yapacağı kısıntı yalnız
anne-babalan
kızdınrken,
toplumbilimcileri
hükümetin yeni bir
"Victoria
Çağı"yaratmak
peşinde mi olduğu
sorusunu sormaya
yöneltti.
İ
ngiliz hükümeti tarafından
yalnız annelere verilmekte
olan sosyal yardıma kısıtlama-
lar getirilmesi düşünülüyor. Jngiliz
İçişleri Bakanı Michael Howard, bu
yılki Muhafazakâr Parti Kongresi'n-
de kabınedeki diğer baa üyelerle
biraraya gelerek yalnız annelerle il-
gili konulan gündeme getirdi.
Bakanlar tarafından ortaya atılan
iddialann arasında. yalnız annelere
ödenmekte olan yüksek devlet yar-
dımının bazı kadınlan,"devletle ev-
lenerek" çocuk yapma yolunu seç-
meye teşvik etmesi; yalnız anne-
babalann çocuklannın suça eğilimli
olduğu: ve bazı yalnız kadınlann
devletin konut sahibi yapma liste-
sinde ön sıralara geçmek içın evlen-
meden çocuk yapmaya kalkışması
bulunuyor. Öne sürülen bu görüş-
ler, herhangi bir dayanaklan buhın-
madığı gerekçesiyle tepkilere yolaç-
ü.
Ancak bu ayın başmda, yine ka-
bine tarafından hazırlanmış olan ve
konuyla ilgili istatistiklere ve objek-
tif görüşlere yer veren 48 sayfahk bir
araştırmanın basına sızdınlmasıyla
kamuoyunda büyük tartışmalar
doğdu. Kabinenin elinde tüm bu
bilgiler varken bakanın gene de ne-
redeyse tamamen önyargılara yer
veren bir konuşma yapmış oiması
şaşkınlık yarattı.
Raporda bazı bakanlann iddia
ettiğinin aksine kadınlann devlet
yardımı almak amacıyla hamile kal-
madığı ve yalnız anne-babalann ço-
cuklannın suça eğilimli olmalannm
İngiliz hükümetinin karanndan etkilenen y alnız annelerden biri. Tracey YValton 4 a\ lık kızı Chelsea ile BirminghanTdaki evinde.
nedeninin ise yoksulluk içinde yetiş-
meleri olduğu ortaya seriliyor.
Araştırmalann yalnız annelere karşı
toplumda ve hükümette varolan ön-
yargılan desteklemediğı bildirilıyor.
İngıltere'de I979yıbndanbuyana
400 bin artarak l milyon 300 bin
olan yalnız annelerin sayısmın 2000
yılına kadar 1 milyon 700 bin oiması
bekleniyor. Devlet yardımı alarak
yaşamlannı sürdürenlerin sayısı ise
1979'dakinin üç katı. yani 1 milyon.
Bu sayılar, hükümeti yalnız anneler
konusunda bir önlem almaya zorlu-
yor.
Diğer Avrupa ülkelerindekine
göre Ingiltere'deki evlenmemiş an-
nelenn sayısı daha yüksek. yaşlan
daha küçük. aralannda iş sahibi
olanlannın ise sayısı daha az. Bu du-
rumla yüzyüze kalan başbakanlık
dairesi. bakanlara sunulmak üzere
bir denge paketi hazırladı.
Sunulan bu paketin içinde aile
planlamasında verimli olabilecek
yeni yollann yanı sıra diğer ülkeler-
deki yalnız annelen çalışmaya teşvik
etmekte başan kazanmış yöntemler
bulunuyor. Öte yandan, ülkedeki
yasakoyucular da reşit olma yaşını
13'eindirerek löyaşınınalündakile-
rin de doğum kontrol araçlan ve
servislennden yararlanmalannı sağ-
lamak ıçın uğraşıyorlar. Ancak ba-
kanlıklar bu konuya itiraz ediyor.
Üst düzey hükümet görevlilerinin
konuyla ilgili hazırladıklan kabine
raporunda. alınması planlanan bu
kararlann birinci hedefınin yalnız
anne ya da babalann devlete verdik-
leri yükü azaltmak olduğu belirtili-
yor. Basına sızdınlan bu araştırma-
nın Sosyal Güvenlik Bakanı Peter
Lilley'nin geçtiğimiz temmuz ayın-
da yalnız anneler konusunu kabine-
de gündeme getirmesinden sonra
hazırlandığı bildiriliyor.
I Kabine üyeleri
anneleri suçluyor
Raporda konuyla ilgili alınabıle-
cek bazı önlemlere yer veriliyor:
Yalnız bir anne olmaya ya da öyle
kalmaya teşvik edici koşullan orta-
dan kaldırmak. iş bularak ya da ço-
cuk desteğinden yararlanarak ge-
çimlerini sağlamaİc yönünde onlan
teşvik etmek. yalnız bır anne ya da
babanın kendi ebevcvnlerinin so-
Araştırmalar babasız çocuklann daha sakin olduğunu ortaya koyuyor. Asıl sorun babalar:
'Erkeldik' hastalığı şiddeteyol açıyor
E rkekler "suçlular"ın yüzde
90'nıru oluşturuyor. Cezaev-
lerinde 60 erkek mahkuma
bır kadın düşüyor. Kadınlann er-
kekler ile aynı koşullan paylaşması-
na karşın. erkekler kadar suç işleme-
mesi çeşitli araştırmalara konu olu-
yor.
Kadınlann yetiştirilme tarzına bir
göz atıldığında, yakın çevre-
siyle büyük bir uyum içinde
olduğu görülür. Kız çocuk-
lar kadınlar tarafından bü-
yütülür; çevTeleri kadınlarla
sanlı olduğundan onlann
günlük uğraşlanna daha
yakındır. Kendilerini yedi-
ren, temizleyen. kısaca ba-
kan büyük bir olasılıkla
kadın olduğundan, kız ço-
cuklar oyun kurarken
kadınsı uğraşlara öykünür.
Küçük kızlar daha üç
yaşındayken büyüyünce
anne olacaklannı, ev ışlerinı
üstleneceklerini öğrenir. Üç
yaşın getirdiği bibnç düzeyi
ile en önemli işlevlerinin an-
nelik olduğunu düşünür.
Erkek çocuk için durum
oldukça farklıdır. Kendisiy-
le çok az sayıda erkek ilgi-
lendiğınden. erkek dünya-
sıru kısa beraberiiklerden.
kaçamak deneyimlerden,
resimlerden ve filmlerden öğrenebi-
lir. Erkekliği görerek, bakarak de-
ğil, dolaylı yöntemler ile kazanır. Bu
olgu yalnızca babası olmayan erkek
çocuklar için geçerli değil, babası, işi
gereğı çok meşgul olan çocuklar da
benzer sorunlarla karşılaşır.
Yuvada bırlikte oyun oynayan
çocuklar izlendiğinde bu olgunun
ne denli doğru olduğu görülür. Kız
çocuklann hemen hemen hepsi ka-
dın kişiliğine bürünüp. yetişkin ka-
dın davranışlanna öykünürken. er-
kek çocuklarda bir belırsizlik sezüir.
Erkek çocuk öyküneceği bir kişinin
eksikliği karşısında ne yapacağını
şaşınr. Eğer annesi gibi davranırsa,
diğer kızlar tarafından fazla
kadınımsı olmakla suçlanır. Eğer
ağlayıp eve dönmek isterse erkekle-
cuklardan daha saldırgan oiması
kaçınılmaz. Erkek çocuk için erkek-
lik yalnızca kız gibi olmamakür.
Dolayısıyla erkek çocuk. erkek
dünyasını kendi kafasında yaratma-
ya başlar. Bu işlem olumlu bir şekil-
de benzetme yoluyla değil. karşıt
kavramlar yaratarak gerçekleştiri-
lir. Örneğin erkek olmak, anneye.
Erkekliği öğretecek saygın bir kay-
nağın eksikliği. çocuğu yaşıtlanna
iter. 7 yaşına geldiklerinde erkekhk
kavramı kafalannda oluşmuştur ve
bu kavrama uymayanlan insafsızca
saf dışı etmeye hazır hale gelirler
Erkek çocuk kafasında geliştırdi-
ği erkeklik kavramını evde babasıy -
la veya büyük babasıyla karşılaştı-
rin bu şekılde davranmaması gerek-
tiği hatu-latılır.
Erkek çocuğun karşısında öykü-
neceği saygın bir kişilik olmayınca,
öykü kahramanlanna yönelir. Bat-
man veya Kaptan Spock olmak hiç
de kötü bir seçenek gibi görünme-
meğe başlar. Sabahlan babalar ka-
pıyı çekip nereye gider? Baba gün
boyunca ne yapar? Bu bilinmeyen-
ler karçısında erkek çocuğun. kız ço-
çevredeki kız arkadaşlara, kadın öğ-
retmene benzememekten geçer. Er-
kek çocuk kızlar tarafından kadı-
nımsı olmakla suçlanıp alay edilirse,
yaşamının ilk onur kına deneyimini
tadar. Bu durumda çocuğun erkek
olmayı öğrenmekten başka çıkar
yolu kalmaz. Yapacağı tek şey kız-
lardan farklı olarak yalnızca erkek-
lerden oluşan bir dünyanın sınırlan
içinde kendini güvenceye almaktır.
nr. Eğer arada bir benzerlik bulursa
doğru yolda olduğunu düşünür. Ör-
neğin saldırgan oyunlara fazlaca yer
veren erkek çocuk. eve geldiğinde
babası kendisiyle güreşiyorsa mutlu
olur ve saldınlanna devam eder.
Öte yandan bazı babalar çocukla-
nna kavga etmenin yanlış olduğunu
öğretir. Bu durumda çocuk kendini
bir ikilem içinde bulur. Okuldaki ar-
kadaşlan mı, yoksa babası mı haklı?
Hangisi gerçek erkek? Çocuk eğer
evinde sevgi ve güvence buluyorsa.
okulda arkadaşlannın beklentılen-
ne uykun bır kişilik sergilerken.
e\inde daha sevecen ve yumuşak bir
kişiliğe bürünür. Dolayısıyla erkek-
liğin tek boyutlu bir kavram olma-
dığını öğrenir.
Okulda dersleri iyi olmayan. evde
anne babası kavga eden, ilgı-
siz büyüyen. büyükleri tarafı-
ndan şiddete maruz kalan er-
kek çocuklar sorunlu olmaya
her zaman adaydır. Kız ço-
cuklar da benzer koşullardan
etkilenmekle birlikte, mutsuz-
luk ve bunalımlannı yasaya
ters davranışlarda bulunarak
göstermekten kaçınır.
5 ile 10 yaşlan arasında er-
kek çocuklar şiddetli bır erkek
tanımı gereksinimi duyar. Bu
konuda kavram karmaşası
içine düşerse, toplum tarafı-
ndan kabul edilmeme tehlike-
siyle karşı karşıya kalır. Orta
okul çağında bu uyumsuz ço-
cuklar, a/ınlıkta kaldıklan-
ndan yaşıtlan tarafından bü-
yük bir olasılıkla dışlanır. Do-
İayısıyla bu çocuklar ilgi çek-
mek için "ne kadar erkek" ol-
duklannı kanıtlamak ister.
Kimisi zekası ve yetenekleriy-
le erkekliğini kanıtlarken kimi
de şiddete başvurur. İyi eğitim gören
bir erkek. erkekliğini iş hayatında
yükselmek için kullanırken. eğıtim-
sizler sokaklarda güç kazanmaya
çalışır. Sağlıklı bir toplum için her
sabah kapıyı çekip giden babalann,
sorumluluklannın bilincine vanp
çocuklanna daha fazla zaman ayı-
rmalan ve ilgi göstermeleri gerekır
Angela Phillips
THEGUARDIAN
Alman birliği eski casus şefinin başını yakü
D
MarkusWolfeski
etkinlikleri nedeniyle yeni
dönemde yargılanmasmı
protesto ediyor.
oğu Alman Casusluk Şe-
bekesi'nin eski yöneticisi
Markus Wolf, yedi aydır
sürmekte olan devlete ihanet da-
vasmı Alman yetkililer tarafindan
tezgahlanmış politik bir oyun ol-
makla suçladı.
70 yaşındaki casuslar kralı Wolf,
davasının sonucunda yargıçlara ve
davayı izleyenlere "Bu mahkeme
beni suçlu bulacak" dedi. Mah-
kemenin sonucu 6 aralıkta bildire-
cek olmasma rağmen VVolf, kendi-
sine ceza verileceğinden emin. Tek
merak ettiği bu cezanın ne kadar
olacağı.
Davaya bakan savcılar, 1990 yı-
Imda Moskova'ya kaçan ancak
1991 yılında yargılanmak üzere ül-
keye geri dönen Wolfa yedi yıl ha-
pis cezası verilmesini talep ettiler.
Tüm duruşma boyunca sadece iki
kez söz alan VVolf, bunknn ikinci-
sinde "Ne kadar ceza verilirse verfl-
sin, bu politik bir hüküm olacak"
dedi. Wolf, ilk konuşmasını ise geç-
tiğimiz mayıs ayında duruşmarun
başladığı gün yaptı ve Doğu Al-
man Haberalma Servisi'ni 1953
yılından 1986 yıhna kadar yönetti-
ğini itiraf etti. Mahkeme, kendısini
delil aramak zahmetinden kurtara-
bilirdı, VVolf suçlamalan kabul et-
mişti. Ancak onun tek merak ettiği.
kendi ülkesi dağılana kadar vatan-
daşı olmadığı bir ülkeye ihanetten
nasıl suçlanabildiğjydi.
Wolf. geçtiğimiz çarşamba günü,
"Anayasanın ve Demokrarik Al-
manya'nın yasalan çerçevesinde be-
nim emrimde çalışmış olanlann tüm
sonımluluğnnu kabul ettiğimi yeni-
den belirtiyorum" dedi. Ancak bu-
nun "yasasız bir rejime" ve onun
üst düzey yöneticisine karşı bir gös-
ten duruşması sergilemeyi planla-
yan Alman savalanna yeterli gel-
mediğini belirtti.
VVolf, "Anlaşılan, sosyal adaletin
bulunduğu. siddetin, lekelenmiş bir
milliyetçiliğin ya da dolar gücünün
bulunmadığı bir Almany a Lsteyen bir
insanın başını dik tutarak dolaş-
masına izin verilmiyor" dedi.
VVolf un 1930'larda ve 40'larda
Moskova"da büyümüş ohnasının
izlerini, inandığı komünist ülke
tanımlamasında da görmek müm-
kün Bu ülke, Sovyet birliklerinin
hükümete karşı çıkanlan vurmak-
tan vazgeçtikleri an çöken, vatan-
daşlannın Batı Almanya'ya kaç-
malanru önlemek için 1961'de bir
duvar inşa etmek zorunda kalan
bir yer. VVolfun davasının görül-
düğü mahkemenin başyargıa olan
Klaus VVagner. 120'den fazla casu-
sun davasına başkanlık etmiş.
VVolfun duruşması sırasında onun
aktif ve etkili bir lider olduğu yo-
lunda tanıklık etmeleri için pek çok
Batı ve Doğu Alman ajanı mahke-
menin sürdüğü Bonn'a getirildi.
Tanıkbklanna baş\ urulan ajan-
lann tümü yaptıklanndan dolayı
pişmanlık duymadıklan, herhangi
bir tehdit ya da şantaja maruz kala-
rak çalışmadıklannı açıkça belırt-
melerine rağmen VVolf, "Bu mah-
keme salonunda en küçük bir piş-
manlık hissettivscm bile bu, yasalar
öniinde değil de hazır bulunan insan-
laruı önünde olmuştur ancak " dedi.
Savcılar. casuslara aynntılı bilgi-
ler ve para veren. onlann elde ettik-
leri askeri ve ekonomik sırlan Mos-
kova'ya ileten VVolfun yalnızca ca-
susluktan değil rüşvet ve ihanetten
dolayı da suçlandığmı belirtiyorlar.
VVolfun a\Tikatlan savalar tarafı-
ndan iddia edildiği gibi doğnıdan
bır yolsuzluk ya da ihanet suçu iş-
lenmemış olduğunu kamtlamaya
calıştılar. Ülkesinın sınırlan 1990
yılında paramparça edilmemiş ol-
saydı müvekkillerinin asla devlete
ihanet suçundan yargılanmaya-
cağını belırterek, yargılamanın Al-
man anayasasını ihlal sayılması ge-
rektiğini söylediler. 1991 yılında
Berlın'deki bir yüksek mahkeme.
aynı casusluk şebekesinden başka
bir yöneticinin yargılanamayacağı-
na karar verdi.
Craig R. VVhitney
rumluluklannı artürarak çocuklan-
na destek vermelerini sağlamak. Bu
tasannın kapsamı ıçensinde çocu-
ğun babasının ailcsinin de "çocuğun
gecimini sağlama projesine" katkıda
bulunmasının şart koşulabileceği
belırtiliyor.
Gözden geçirilmekte olan diğer
önerilerin arasında. boşanmış çiftle-
rin ıki ayn yardım ödeneğj almasını
önlemek ve yalnız annelerin aldıkla-
n sosyal yardımın miktannı artır-
mak amacıyla başka çocuk yapma-
lannın önüne geçilmesi de bulunu-
yor.
Yazıda aynca yerel otoritelerin
yalnız annelere konut sağlamada
öncelik tanınması yerine örneğin bir
yurtta geçici yerleşim olanağı sağla-
malannın daha masraflı olabileceği
belirtiliyor. Yalnız annelik çoğu ge-
lişmiş ülkede gıttikçc artmakta ol-
masına rağmen İngiltere'de bu sayı-
nın ortalamanın çok üzerinde oi-
ması endişe yaratıyor. Yardım öde-
neğı alan tek anne-babalann kendi-
lerini ışsız olarak kaydettirmeleri ge-
rekmediğinden iş ve işçi bulma ku-
rumlanyla hiçbir ilişkileri bulunma-
yabiliyor. Bu durumun değişmesi
için bu kişilere mevcut işlerle ilgili
bilgiler gönderilmesi, gönüllü danı-
şmanhk hizmetleri sağlanması, ço-
cuk 5 yaşına geldikten sonra altı
ayda bır görüşmeye gıtmeleri ve ço-
cuk 14 yaşına basüktan sonra anne
ya da babanın işsiz sayılması gibi se-
çenekler sunulması öneriliyor.
İşçi Partisi milletvekillerinden Hi-
lar> Armstrong, raporda yer alan,
hükümetin ucuz çocuk bakımı sağ-
layarak yalnız anne ya da babalan
yardım ödeneğine bağımlıbk tuza-
ğından kurtarması gerektiği yolun-
daki görüşün İşçi Partisi'nin bu ko-
nuyla ilgili görüşlerini destekler ni-
telikte olduğunu belirtti. İşçi Par-
tisi'nin çocuk bakım siyasetinin ge-
liştirilmesine yardımcı olan Armst-
rong, "Yalnız anne-babalann bakan-
lardan gelecek yeni söylevlere ihti-
yaçları yok. Onlann ihtiyaç duyduk-
İan esas şey, çocuklarmı en iyi şekil-
de yetiştirmelerini sağlayacak işe ya-
rar destek." dıyor.
Günümüz ailelerinin
yüzde 25'ini
oluşturduklannı
gösteren istatistiklere
rağmen tek anneler
kendilerini toplum dışı
hissediyorlar.
Sağlık Bakanlığı'nın cınsel eğkimi
daha etkili hale getirmek için çaba
gösterilmesini istediği bildiriliyor.
Ancak. reşit olma yaşının yenıden
belirlenerek 16 yaşının altındakilere
doğum kontrolü sağlanmasına
Sağbk Bakanı cevap olarak"Bu ül-
kede böyle bir admın kabul edilebU-
mesi çok zor. Bu karar, çocuklara
yönelik ciıtsel tacize uy gulanan y aptı-
nmlann hafıflemesine bile neden ola-
büir " dedi.
IYalnız anneler
seslerini yükseltiyor
Yapılması planlanan değışıklikle-
nn kamuoyunda neden olduğu tar-
tışmalar büyük ölçüde basına da
yansıyor. Yalnız anneler, gazetelere
yolladıklan mektuplarla olayı birde
kendi açılanndan dile getirmeye ça-
lışıyorlar.
Anneler, çocuklannın babalan
tarafından umursanmamanın yanı
sıra artık hükümet tarafından da ait
bır sınıfa sokulmaya çalışıldıklannı
belirtiyorlar. İstekleri dışında çocuk
sahibi olmuş annelerin birçoğu,
başta çocuklannın babalan olmak
üzere tüm toplum tarafından zaten
suçlanmakta olduklannı söylüyor-
lar. Günümüz ailelerinin yüzde 25'-
ini oluşturduklannı gösteren istatis-
tiklere rağmen, tek anneler kendile-
rini toplum dışına itılmış hissediyor.
Yeni elbiseler almak. makyaj yap-
mak, kendılennı yeniden iyi hisset-
mek istemelen çoğu ınsana gereksiz
gözüküyor. Toplum. "kendilerini
içine düşürdükleri" durumdan dola-
yı cezalandınrmışcasına bu kadın-
lardan gereksinimlerini en aza indir-
melerini bekliyor.
Hamile kaldığuıda sadece 14 ya-
şmda olan Tracy VV alton, "Ev sahibi
olabilmek için hamile kalırtadım.
Aşık olduğum için ve doğum kontrolü
hakkında çok az şey bildiğim için ha-
mile kaldım. Tanıdığım benim duru-
mumdaki kızların hiçbiri e\ sahibi ol-
mak için hamile kalmadı. Hepimiz
hala ailekrimizle birlikte yaşıyonız "
dedi.
Yoksul Çocuklara Yardım Grubu
sözcüsü. "Hükümetin yalnız anneleri
kurban rolüne sokmaya devam etme-
si ve onlara >erilen yardımı kesmeye
kararlı oluşu bi/.i çok sinirlendirdi.
Bu kişilerin çocukları zaten anne >e
babalarıyla birlikte yaşayan çocuk-
lardan çok daha kötü koşuüarda va-
şıyoriar " dedi.
İngiltere'de disiplin ve sorum-
luluk gibi değerlerle kendi kendini
idare etmesi beklenen yeni bir toplu-
mun ortaya çıkanlması amaçlanı-
yor. Ancak bakanlann bu konuda
güvenilir yol göstericiler olmadıklan
biliniyor. İngiliz gazetelerinde çıkan
yorum yaalannda, bir bakanın ya-
şamının bir toplumsal sınıfın ahlak-
sal değerlendirmesini yapıp yaşantı-
lannı yeniden yapılandırmaya
kalkışmasına izin vermeyecek bi-
çimde ahlaksal değerlerden yoksun
olduğu belirtiliyor.
İngiliz gazetelerinden derleyen:
Aze Marşan