Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28KASIM1993PAZAR
HABERLER
Yılmaz, Çiller'i1
gölge gibi' izliyor
• ANKARA (UB A) - AN AP
Genel Başkanı Mesut
Yılmaz bir yandan Başbakan
Tansu Çiller'i adım adım
izlerken öte yandan
'köstebekleri" aracılığıyla
Başbakan in her hareketini
kontrol etmeye çalışıyor.
Yılmaz, görevlendirdiği
'köstebekler' aracılığı ile
Başbakan Çiller'in kaüldığı
bütün toplanülarda yapüğı
konuşmalan banda
kaydettiriyor ve Çiller'in
konuşmalannı dinleyip, ona
göre yanıt veriyor. Yılmaz,
bunun son örneğini,
Başbakan Çiller'in 4
kasımda Istanbul'da yaptığı
basın toplantısı ile 16 kasım
günü DYP grubundaki
konuşmalarda söylediği
sözteri belgeleyerek ortaya
koydu. 'Köstebekleri' çok
sıkı çalışan Yılmaz, Çiller'in
tstanbul'daki basın
toplantısında Demırerin
PKK'nın ateşkesini kabul
ettiği yolundaki sözlerinin
Başbakanlık tarafından
deşifre edilmiş metnini ele
geçirdi. Yılmaz, aynı sözleri
DYP grubunda da söyleyen
Çiller'in bu konuşmasını da
kasete aldırdı ve her ikisini de
daha sonra kullandı.
"Basın ve toplum
sustunulacak"
• ADANA (Cumhuriyet
Güney İlleri Bürosu) - Çağdaş
Hukukçular Derneği (ÇHD)
Şube Başkanı Avukat Fahri
Doğan, Terörle Mücadele
Yasası'nda yapılmak istenen
değişikliklerin amacının
'Silahlı mücadeleyi ezmek
değil. demokratik haklan
kısmak olduğunu' ileri
sûrdü. ÇHD Şube Başkanı
Fahri Doğan. gelişen bazı
olaylann bahane edilip
demokratik haklann
kısıtlanmasını doğru
bulmadıklanm vurguladı.
Terör yasası değişikliği ve
idam cezalannın intaz
edilmek istenmesinin sadece
silahlı mücadeleyi ezmeye
yönelik olmadığı görûşünü
savunan Fahri Doğan,
şunlan söyledi:" Amaçlan,
ülkede yükselen ekonomik,
demokratik hak
mücadelesini, geniş halk
yığmlannın. işçilerin,
memurlann sınıfsal
mücadelesini geriye
atmakür. Demokratik kitle
örgütleri. sendikalar. siyasi
partiler ve basın ûzerine
getirilen kısıtlamalar
toplumun demokraıik sesini
kısmaya yöneliktir. Bu yasa
ile konuşma özgürlüğü.
düşünce özgürlüğü
kısıtlanmayacak, tamamen
ortadan kalkacaktır.
RPr ABD'nin
elçisinden
pahatsc
• ANKARA (AA) - RP Genel
Başkan Yardımcısı Ahmet
Tekdal. partisinin giderek
güçlendiğini ıfade ederek
"RP'lılerinsanlığın
kurtuluşu için değişrneyen
gerçekleri ortaya getiriyor"
dedi. RP il başkanlan ve il
müfettişleri aylık olağan
toplantısı bugün genel
merkez binasmda yapıldı.
Toplantıda konuşan RP
Genel Başkan Yardımcısı
Ahmet Tekdal. RPnin
giderek güçlendiğini. kendi
ikbalini savunan insanlann
akın akın partiye katıldıgmı
söyledi. Bundan bazı kişilerin
telaşlandığını öne süren
Tekdal. ABD'nin Ankara
Büyükelçisi'nin de bu kişiler
arasında yer aldığını ve
partisine karşı olumsuz tavır
sergilediğini öne sürdü.
Tekdal. Dışişleri
Bakanlığı'nın bu kişiyi
Türkiye'nin iç işlerine
kanşmaması yönünde
uyaımasını istedi.
Taner'den
Çiller'e teşekkür
• ANKARA (ANKA)-
Çevre Bakanlığı bütçesinin
Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda
görüşülmesine başlandı.
ANAP İstanbul Milletvekili
Güneş Taner. Almanya'da
PKKnın yasaklanması için
Başbakan Çiller'e yürüttüğü
çalışmalardan dolayı
teşekkür etti ve iki yıldır
hükümetin ilk kez bir çivi
çaktığmı söyledi. Çevre
Bakanlığı bütçesi
görüşülürken konuşan
Güneş Taner, Avrupa'nın
PKK'ya yönelik tavırlanru
ve son olarak Almanya'nın
yasaklama karanndaki
başansından dolayı
Başbakan Tansu Çiller'e
teşekkür ettiğini belirterek
" Ûlke için hayırlı bir iş yaptı.
İlk kez iki yıldır bir çivi
çakıldı. Biz ülkemiz için
hizmet eden herkesi takdir
ederiz. İki senede bir değil,
her zaman böyle olaylar
yaşanmasını bekliyoruz"
dedi.
Kitabıkıntarmasavaşı
Kitaba terör aracı olarak bakılamayacağını söyleyen Bakan Kahraman, terör
yasasına eklenen maddenin çıkarılması için milletvekillerini yardıma çağırdı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İn-
san Haklanndan Sorumlu Devlet Ba-
kanı Mehmet Kahraman, Terörle Mü-
cadele Yasası'nda değişiklik öngören
tasanyla ilgili tartışmaîarda. "kitap"
unsunınun gözardı edildiğini bildirerek
"Kültürel gelişmeye, düşüncenin açıklan-
masına yasak geliyor. Kitabı kurtara-
lım" dedi. Kahraman, milletvekillerini
bu konuda duyarlı olmaya çağırdı.
• İnsan Haklanndan Sorumlu Devlet Bakanı
Kahraman, Terörle Mücadele Yasa Tasansı'na eklenen
"mevkute niteliğinde bulunmayan basılı eserler" deyiminin
düşüncenin açıklanması yolunu tümüyle ortadan
kaîdırdığını bildirdi. Kahraman, "Düşünce nasıl
açıklanacak?" dedi.
Krizi aşma formûlfi
Hükümette bunalıma neden olan "la-
iklik krizTnin aşılmasının mümkün ol-
duğunu belırten Kahraman, yürürlük-
teki yasanın birincı maddesinde laiklik
unsurunun bulunduğuna, ancak aykın
hareketlere verilecek cezanın belirtilme-
dığıne dikkat çekerek "8. madde krizi,
birinci maddeye cezai yaptırımlar konu-
larak aşılabilir ya da 8. madde tanımla-
ma yapılmaksızın şiddet unsuruyla bir-
likte cezalan düzenler" dedi. Kahra-
man, TCKnın kaldınlan 163. maddesi-
nin geri getirildiğı şeklindeki değerlen-
dirmelere katılmadığını bildirdi ve hem
düşünce, hem de inanç özgürlüğünü sa-
vunduklannı vurguladı.
Kahraman. Cumhuriyet'in konuyla
ilgili sorulannı yanıtlarken laiklik tartış-
malan sırasında, kitabı terör araa ola-
rak gören düzenlemenin gözden kaçtı-
ğını, Adalet Komisyonu'nda tasanya
eklenen "mevkute niteliğinde bulunma-
yan basılı eserler" deyiminin, kitaptan
broşüre, pankarttan ses ve görüntü ka-
setine kadar bütün kültür ürünlerini
kapsadığınj söyledi. Tasannın yasalaş-
ması durumunda. düşüncenin açıklan-
ması ve ifade edilmesi özgürlüğünün tü-
müyle ortadan kaldınlacağını vurgu-
layan Kahraman, "Bu fıkra, kitabın
yanı sıra bilimsel çalışmaları, tezleri, bro-
şûrleri. araştırmaları. ses >e görüntü ka-
setierini, afişleri. hatta partilerin pan-
kartlannı da kapsamaktadır. Düşünce ve
inancı sözle ifade edebilirsiniz. vazıyla
açıklarsınız. Bu fıkra yasalaşırsa düşün-
ce nasıl açıklanacak? Bu kültürel geliş-
meyi önleyiei bir düzenlemedir" dedi.
Hükümetin benimsediği tasanda bu
fıkranın bulunmadığmı bildiren ve mil-
letvekillerini hükümet tasansına sahip
çıkmayaçağıran Kahraman, kitabın'te-
rör aracı" olarak görülemeyeceğini be-
lirtti.
Kahraman, bu konuda SHP grup yö-
neticilerini uyardığmı da bildirerek "Ki-
taba yasağı kaldırdığımızı söylüyoruz,
bunu demokratikleşmenin önemli bir adı-
mı sayıyoruz, ancak yeni yasaklar getiri-
yoruz. Bunu hiçbir arkadaşunın kabul
edeceğini sanmıyorum" dıve konuştu
Kahraman. "mevkute niteliğinde bu-
lunmayan basılı eserler" fıkrasının Ana-
yasa Mahkemesı'nce iptal edildiğini de
anımsatarak anayasaya aykın bulunan
bir fıkranın yeniden yasaya ekleneme-
yeceğini söyledi. Anayasa Mahkemesi'-
nin gerekçeli ıptal karannın gözönünde
bulundurulmasını isteyen Kahraman,
yasak kapsamını genişletmenin bir an-
lamının olmadığını vurguladı ve "Ana-
yasaya aykın bu fıkra tasandan çıkarıl-
malıdır. TBMM Plan ve Bütçe Komisyo-
nu üyelerivle tüm millervekili arkadaşla-
nmı bu konuda duyarlı olmaya çağınyo-
nım. Bunu bir SHP'li olarak değil, dc-
mokrasiyi savunan bir hukukçu olarak
anunsatmak isthorum" dıye konuştu.
Krizin aşılması yöntemi
Devlet Bakanı Mehmet Kahraman,
koalisvonda bunahma neden olan "la-
iklik krizf'nin aşılabileceğini de belirte-
rek bunun için şu yöntemi önerdi:
"Yürürlükteki Terörle Mücadele Ya-
sası'nın 1. maddesinde terörün tanımı
yapıhrken cumhuriyetin laik duzeninin
değiştirilmesine yönelik eylemler de sayı-
lıyor. Ancak bunun için yaptınm getiril-
miyor. Bu maddeye cezai yaptırımlar ko-
nuîursa sorun aşıîır ve 8. maddeye gerek
kalmaz. Ya da 8. maddeye şiddet, cebir,
baskı. tehdit, > ıldırma gibi unsurlarla uy-
gulanacak cezalar \azılır, sorun yine
aşılır. Bö>lece hem inancı ifade hem de
düşünceyi açıklama özgürlüğü açısından
bir sıkıntı kalmaz. Konunun siyasi malze-
me olarak kullanıJması da engellenmiş
olur. Şiddeti, tebdidi hiç kimse tasvip et-
mez. Düşünce, inanç \e banş ortamında
özgürce ifade edilebilmeb'dir. Suç ve ceza
şiddetJe birlikte olmalıdır."
Kağıthane
Direnen
işçilere
Divriği'den
yardmıgeldi
İstanbul Haber Servisi - Div-
riği Belediye Başkanı Muhar-
rem Yağbâsan ve Divriği'deki
çeşitli kuruluşlann temsilcileri.
Kağıthane Belediyesi tarafın-
dan 11 ay önce işten çıkanlan
işçıleri ziyaret ettiler. Divriği
heyeti. direnişçi işçilere 72 mil-
yon lira para ve iki çuval pirinç
yardımında bulundu.
Divriği'den gelen heyet, Ka-
ğıthane Belediyesi önünde dire-
nişçi işçilerin sloganlanyla kar-
şılândı. "Hakhya, kazanaca-
ğız", "Kazanan biz olacağa"
sloganlannı atan işçiler, Di\-
riği'den gelen grupla birleşerek
direnişin sürdürüldüğü lokale
kadar \r
ürüdüler. Divriği heyeti
adına konuşan Maden İş Sen-
dikası Divriği Şube Başkanı
Murtaza Yıldınm. 340 Kağıt-
hane işçisinin yaklaşık 1 yıldır
açlığa. yoksulluğa karşı müca-
delesini sürdürdüğünü anım-
sattı. Kendilennin Divriği ma-
den işçileri, belediye başkanının
Divriği halkı adına, Kağıthane
işçileriyle dayanışmak için bin
küometreden geldiklerini ifade
eden Yıldınm. "Kağıthane işci-
lerini sokağa atan zihniyet, hepi-
mizin içinden parçalann yandığı
Sıvas Vladımak Oteli'ni yakan
zihniyettir" dedi. Direnişin sürdürüldüğü bina çevresinde önlem alan poiis,ziyarettensonra binayıboşalttı. (Fotoğrat. "ı AHYA KOÇOGLU)
Karayalçın, 37 kişinin yakılarak öldürülmesini, 'insanlık ayıbı ve barbarlık' olarak niteledi
SHP, Sıvas davasınakatılıııak istedi
GÖKSEL POL4T
ANKAR.4 -SHP Genel Baş-
kanı ve Başbakan Yardımcısı
Murat Karayalçın. Sıvas'ta 37
kişinin yakılarak öldürüldüğü
olaylardan SHP'nin de zarar
gördüğünü belirterek partisi-
nin. bu olaylarla ilgili davalara
müdahil olarak katılması için
Ankara Devlet Güvenlik Mah-
kemesi'ne (DGM) başvurdu.
Karayalçın, SHP Hukuk
Müşaviri Avukat Şerif Fele-
koğlu araahğıyla önceki gün
Ankara Devlet Güvenlik Mah-
kemesi (DGM) Başkanlığı'na
verdiği djlekçede, SHP'nin laik
ve demokratik düzenin kurucu-
• SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, partisi adına Ankara
Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda. SHP'nin laik ve
demokratik düzenin kurucusu ve güvencesi bir parti olarak Sıvas olaylanndan
zarar gördüğünü ve bu nedenle davaya müdahil olarak katılmaları
için karar verümesini istedi.
su ve güvencesi bir parti oldu-
ğunu vurgulayarak sanıklann,
"laik ve demokratik düzeni şid-
det ve zor kullanarak değiştir-
me\i ve TBMM'yi zorla görevi-
ni yapmaktan alıkoymak suçla-
nnı işlediğini" belirtti.
"SHP, laik ve domakratik dü-
zene karşı olan bu şiddet eyle-
minden ve vatandaşlarımızm ya-
şam hakkına olan saldından za-
rar gönnüştür" diyen Kara-
yalçın, "insanlık ayıbı ve bar-
barhk" olarak nitelediği katlia-
mın, uygarolsun olmasın hiçbir
insanın kabul edemeyeceği bir
olay olduğunu söyledi. Kara-
yalçın, SHP adına yaptığı baş-
vuruda. şu görüşleri dile getirdi:
"Sanıklar, çağımızda insanlık
ayıbı tanımlamasıvla bile tanım-
lanamayacak şiddet eylemleri>-
le 37 güzel insanı, diri diri jaka-
rak öldürmekle suçlanmaktadır-
lar. Bu, korkunç bir ola> dır. L'y -
gar olsun, ounasm hiçbir insamn
insan olarak kabul edemeyeceği
bir olaydır. Hiçbir inanç ve dü-
şünce böyle bir barbarlığı kabul
etmez. Başkasına düşüncenizi
zorla kabul ettiremezsiniz.
Sanıklar ayrıca laik ve de-
mokratik düzenin şiddet ve zor
kullanarak değiştirümesi ve
TBMM'yi zorla görevini yap-
maktan alıkoymak suçlarını iş-
lemişlerdir. V'ideo bant kayıtla-
rındaki 'Bırakın cehennem ate-
şinde yansınlar' gibi konuş-
malar inanılacak gibi değildir.
SHP laik ve demokratik dü-
zenin kurucusu ve güvencesi olan
bir parti olarak. laik ve demok-
ratik düzene karşı olan bu şiddet
ev leminden ve \ atandaşlanmızın
yaşam hakkına olan saldından
zarar görmüştür. Bu nedenle de
davaya müdahil olarak katıl-
mak istemektedir."
Kara\alçın, bu nedenlerle
SHP'nin davaya müdahil ola-
rak katılması yönünde karar
alınmasını istedi. DGM'nın.
Karayalçın"ın bu isteminı. önü-
müzdeki duruşmada karara
bağlaması bekleniyor.
Sıvas davasına 3 Ocak 1994
tarihinde Ankara'da devam
edilecek.
HAFTAYABAKIS
AHMET TANER KIŞLALI
Mesut Yıhnaz'ın
•Çağdaş'l!) Yüzû_.
Asık bir suratla ağır ağır konuşarak 'ciddi'devlet ada-
mı olunmaz! Modaya uygun pahalı şeyler giyip, sol üst
cebine mendil koymakla da 'çağdaş olunmaz!
'Ciddi' devlet adamı, kısa vadeli 'ucuz' çıkarlar uğru-
na, devletin geleceğini tehlikeye atabilecek adımlar at-
maz. Muhalefette de olsa, kendisini yarının iktidarı ola-
rak görür ve devletin sorumluluğunu sırtında hisseder...
'Çağdaş 'siyaset adamı ise 'demokratik yaşam biçimi-
ni' korumayı en öncelikli görev sayar. Laikliği kabul et-
memiş Müslüman toplumların, demokrasiye ve çağa ni-
çin uzak kaldıklannın bilincindedir. Bütün Arap ülkele-
rinin, küçücük İsrail'in ancak yüzde 4'ü kadar bilim üre-
tebilmelerinden üzüntü duyar...
'Ciddiyet' ve 'çağdaşlık' insanın görüntüsünde değil,
davranışlarında ve o davranışlara yön veren kafanın
içinde olmalıdır!..
•••
ANAP'ın sayın önderi, ilk büyük yanlışını 'terör' konu-
sunda yaptı. Bir süre önce toplumda şok etkisi yaratan
terörist kıyımlar sırasındakı tutumu, 'ciddi' devlet adamı
niteliği ile bağdaşmıyordu.
Verdiği demeçier, devleti yıpratıcı, teröre karşı sava-
şım verenlere olumsuz etki yapıcı, teröristin hedeflediği
psikolojik ortamın yaratılmasına katkıda bulunucu nite-
likte idi.
Adeta -iktidarı yıpratacak bir fırsat yakaiadığı için-
memnun olmuş gibiydi!
Sayın Mesut Yılmaz, bu kez de 'laiklik' konusunda
benzer bir tutum içinde.
Laiklik karşıtı eylemlerin Terör Yasası kapsamından
çıkarılmasına etkin' destek verdi. Koalisyonun bu ne-
denle yıkılmanoktasınagelmesini ise büyük bir 'mesut'-
lukla karşılayacağını saklamadı..
Böylece bazı davranışlarının bir 'rastlantı' olmadığı
ortaya çıktı. Örneğin, Mılli Eğitim Bakanlığı'nın şeriatçı-
lara tesliminde büyük katkıları olmuş bir eski bakanı,
şimdi de 'hararetle' koruyup kollaması gibi..
•••
Devletin, seçerek, parasını ödeyerek, Almanya'ya
gönderdiği çok sayıdakı imamlann çoğunluğu kadın eli
sıkmıyorlar..
Bu imamlardan -hem de ilahiyat 'master'\ olan- birta-
nesi. vıdeo ile saptanmış bir konuşmasında şöyle diyor:
Kanuni Sultan Süleyman zamanında Fransa 'da disko-
lar açılmıştı. Kanuni hemen Fransa Kralı'na sert bir
mektup yolladı. Eğer onları hemen kapatmazsan, ordu-
mu toplayıp geliyorum' dedi. Aceie kapatmak zorunda
kaldılar."
'Taraf dergisi, geçen ayki sayısında şunları yazıyor:
"Şanlı Sıvas kıyamı yaygınlaşarak devam edecektir. Sı-
vaslı kardeşlerimize destek olmak ve onların yaktığı
meşaleyi yurdun her tarafına taşımak boynumuzun bor-
cudur. O gün Sıvas'ta olmamanın telafisi, 29 Ekim'de
her tarafta olmaktır. Cumhuriyet devriminin hesabı so-
rulacaktır.'
Ve 'Müslüman Gençlik' Murath'da bildiri dağıtıyor:
"Atatürkçü kâfirleri Sıvas'taki gibi yakalım demiyoruz,
ama bu cezayı hepsinin hak ettikleri hakikattir.."
Işte devleti temsil eden 'ılımlı ve bilgiii'(\) din adamla-
rı... işte Mesut Bey vebenzerierinin 'etfr/n'desteğisaye-
sinde Terör Yasası kapsamına girmekten kurtarılmak
istenen ıltmstz'\ar..
DYP'ye girmeden önce 'laiklik elden gidiyor' diye kı-
yameti koparan Sayın Bedrettin Dalan; laikliğin kendi
partisinin iktidarmda 'emin ellerde' olduğunu gördüğü
için mi susuyor?
Atatürkçü Işın Çelebi dostumuz, acaba Mesut Bey'in
yanında çok 'mesut' olduğu için mi, laiklik karşıtı tırma-
nış karşısında hiç endişeduymuyor?
Bir din devletinin toplumun iyiliğine olacağına inanan-
lara sözüm yok! Saygım var...
Ama tersine inandıkları halde. suskun kalanları kını-
yorum. 'Laiklik' uğruna gerekirse koalisyonu bozmayı
göze alabilen Sayın Karayalçın ı ise alkışlıyorum...
Unutmayalım ki. bugün susanların, yarın konuşmaya
ne haklan ne de olanakları kalabilir!..
•••
Demokrasinin kökeninde 'farklı olana hoşgörü' vardır.
Ve bu hoşgörü, farklı düşünceye hoşgörü' ile başlar.
Bir toplumda ne kadar düşünce özgürlüğü varsa, o ka-
dar da demokrasi var demektir.
Ama 'özgürlüğü yok etme özgürlüğü' yoktur!
Bir kişinin 'tekil' olarak düşüncesini açıklaması baş-
kadır... O düşüncenin 'örgütlü've 'sistemli'^ olarak, toplu-
ma kabul ettirilmesi için çaba gösterilmesi başkadır..
Laiklik karşıtları özgürlük istemiyorlar; kendilerinden
farklı düşünenlerin özgürlüklerini ellerinden almak isti-
yorlar!
Bu gerçeği görmezden gelenlerin ödeyecekleri 'öe-
del' çok ağır olur.
ANAPkararnamesiiptal
ANKARA (ANKA) - DYP-SHP koalisyon hükümeü
döneminde 18 KHK"yı iptal ettiren ANAP'ın iktidardayken
çıkardığı memurlann özlük haklannı düzenleyen KHK'sma
ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçesi, 1.5 yıl
gecikmey le yay ımlandı. ANAP iktidannın 9 Nisan 1990'da
çıkardığı memurlarvediğerkamu görev lilerinin özlük
haklannı yeniden düzenleyen kanun hükmünde
kararnamenin iptaline ilişkin 5 Şubat 1992 günlü karan
Resmı Gazete'de yayımlanarak \ ürürlüğe girdi. SHP'nin ana
muhalefet partisi sıfatıyla yaptığı başvuru üzerine ahnan iptal
karan, KHK'nındayandığıyetki kararnamesinin
mahkemece daha önce iptal edılmesine dayandınldı.
Demokratik Sol Parti GenelBaşkanı Bülent Ecevit Cumhuriyet eyazdı (2)
Tehlikelerkapıda, ama görecekgöz yok...Bu seçımlerin çoğu da Güneydoğu
Anadolu'da yapılacaktır: ve yine PKK
baskısı altında. büyük olasıhkla şimdiki
DEP milletvekillerinden daha hırslı
bölücüler. daha hınçlı PKK'alarTBMM'ye
gireceklerdir. İçimizdeki bazı ihanet
yuvalanyla dışardaki belli güçler de bu
sonucu. Türkiye'nin bölünmesi için bir
"referandum" gibi değerlendireceklerdir.
Ben bu tehlikeyi, daha sekiz ay önce,
anayasa değişıklıkleri için TBMM Başkanı
Sayın Cindoruk'un düzenledıği toplantıda.
bütün parti liderlerinin önünde belirttim.
sözlerimi tutanağa geçirttim. Çaresini de
gösterdim. Ara seçim, nısbi temsil sisteminin
mantığına aykın olduğu için bu sistemin
uygulandığı ülkelerden çoğunda ara seçim
yapılmaz; boşalan milletvekillikleri aynı
partilerden yedeklerle veya başka üyelerle
doldurulur. Bunu hatırlatarak anayasadan
ara seçimle ilgili maddenin çıkanlmasını
önerdim. Ara seçim, nisbi temsilin
mantığına şu nedenle aykındır: Diyelim ki 6
milletvekili çıkaran bir bölgede A partisi 5
milletvekilliği, B partisi de 1 milletvekilliği
kazanmış! Fakat B partisinin tek
milletvekilliği boşahrsa ara seçim
yapıldığında. o milletvekilliği, hak
edilmediği halde, A partisine gjder. Sözünü
ettiğjm sekiz ay önceki toplantıda bunlan da
anlattım. Ama başka hiçbir parti lideri
benim uyanmı ve önerimi önemsemedi. O
yüzden şimdi bu konuda da büyük bir
tehlike kapımızagelipdayandı. Fakat
hükümette de DSP dışındaki partilerde de
hâlâ bir kıpırdanma yok.
Bu arada hükümet ne yapıyor?
Güneydoğu'da güvenlik sağlama ko-
nusunu. Meclis'teki partilerle değil, Güney-
doğu Anadolu'dan getirttiği aşiret reisleriyle
göriişüyor. Bölgenin güvenliği, zaten, köy
koruculuğu yoluyla, bir ölçüde aşiret reisle-
rine ve büyük toprak ağalanna havale ediı-
mişti. Şimdi bu feodal güçlerin güvenliğe
katkısı büsbütün arttınlmak isteniyor. O>-
sa köy koruculuğu denemesinden bir sonuç
alınamadığı bellı. Bir devletin başta gelenış-
levi yurttaşlann güvenliğini sağlamaktır.
Devlet bu ışlevinı devlet dışındaki güçlere
aktardı mı halkın gözünde tüm güvenibrliği-
ni yitirir. hatta "devlet" olmaktan çıkar.
Osmanlı İmparatorluğu'nun çözülme aşa-
masında. Sultan Abdülhamit. çaresizlikten.
Güneydoğu Anadolu'nun güvenlığjni teo-
dal güçlere kurdurulan "Hamidiye Alaylan"
na devretmiştı. Bunun sonucu olarak da
feodal yapı büsbütün kökleşmişti. Üstelik
güvenlik açısından umulan sonuç da sağla-
namamıştı. Demokratik Sol Parti'nin gö-
rüşüne göre. Güneydoğu Anadolu sorunu-
nun dış kaynaklan bir yana. içimizdeki
kaynaği, bölgenin feodal yapısıdır. Bu feo-
dal yapı sürdükçe. ne halk özgürleşebilir. ne
demokrasi işle\ebilir, ne kalkınma sağlana-
bilir. ne de devîet devletliğini gösterebilir.
Doğal sürecin işlemesine fırsat verilse. hele
gerçek bir toprak rclormu da yapılsa, Gü-
neydoğu Anadolu'nun feodal yapısı kendili-
ğinden çözülürdü. Ama devlet buna Osman-
lı döneminde de, Cumhuriyet döneminde de
fırsat vermemiştir. Çok partili demokrasiye
geçildikten sonra bile, çoğu partiler, tek tek
secmenlerle ilgılenecek yerde. feodal güçlere
dayanma. örgütlerinı onlara kurdurtma, oy-
lannı onlara toplatma kolayalığmı
seçmişlerdır. Köy koruculuğundan
beklenen yarar sâğlanmadıgı halde. şimdi
devlet, güvenlik işîevini daha da büyük
ölçüde feodal güçlere aktarmakla,
Güneydoğu'da büsbütün havlu atmış
oluyor. Bu durumda halk devlete nasıl
güvensin?... Bir yandan bölücü terör örgütü-
nün bir yandan da feodal güçlerin baskısı
arasında kalan halk, ister istemez, birinden
binne teslim oluyor ve teslim olmak zorunda
kaldıkça da dev lete küsüyor. Köy koruculu-
ğunun yeni uygulanmaya başladığı sırada,
Güneydoğu'daki köylülerin bana söylediği
bir sözü şimdi bir kez de ben haykırma gere-
ğıni duyuorum: "Devlet devletliğini bilmeli-
dir!" Devlet devletliğini bilmez oldu mu mil-
letın başına neler gelebileceği artık açık seçik
görülmüş olmalıdır. Ama. galiba, devleti yö-
netenlerde. Mevlana'nın dediğı gibi, "göre
cek göz yok".
-BİTTİ-