25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9EKİM1993CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Beton dev' içîn 30 milyar gerekli Park Otel'in şimdi de yıkımı sorun olmaya başladı. Beyoğlu Belediyesi, yıkım için kendi olanaklannın yeterli olmadığını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Turizm, Bayındırlık ve Çevre bakanlıklannın maddi katkısını istiyor TOKTAMIŞ ATEŞ MEHMET DEMtRKAYA Park Otel'in fazla katlannın yıkımı için 30 milyar lira gerekiyor. Elmas testerelerle bloklar halınde kesilmesi düşünülen betonlann nakli, vinç kirası ile kullanılacak elektrik ve su parası bu bedelin dışında. "Beton Dev" olarak da nitelendiri- len Park Otel inşaatının durdurulması sorununun ardmdan. şimdi de yıkımı sorun olmaya başladı. Beyoğlu Beledi- yesi, yıkım için kendi olanaklannın ye- terli olmayacağını, bunun için İstan- bul Büyükşehir Belediyesi, Turizm. Bayındırhk ve Çevre bakanlıklannın maddi katkıda bulunmasını istiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, da- ha önce Beyoğlu Belediyesi'ne yazdığı bir yaada, yetkinin kendilerine veril- mesi halinde yıkımı yapabileceklerini bildirmişti. Yıkımın sürüncemede kalması üze- rine CHP Genel Sekreteri Ertuğnıl Günay, CHP İstanbul İl Merkezinde Beyoğlu Beledıye Başkanı Hüseyin Aslan ve diğer yetkililerden bilgj afdı. CHP Genel Merkezi'nin konuyu ya- kından takip ettiğini belirten Ertuğrul Günay, yıkım konusuyla ilgili basında çıkan haberlerin uyancı olduğunu söyledi. Yetkililerden aldığı bilgiye gö- re, yıkımın 30-50 milyar lira gerektir- diğini söyleyen Günay şöyle dedi: "Yetkililerk vapügımız toplantHİa. yıkımm savsaklanmasına göz yumma- yacağımızı söyledim. Önümüzdeki gûn- lerde ilgililerle ortaklaşa bir çahşma dfi- zenleyeceğiz. Üniversite çevTeleri, kûl- tfir ve sanat çevreleri, çevreci kunıhış- larla ortak yöotem oluşturmaya çalı- şacağız." Beyoğlu Belediye Başkan yardıma- sı Nusret Avcı, yıkımın ne şekilde yapılabileceği ve maliyetinin ne ola- cağı konusunda bir hesap yapürdı- klannı söyledi. Şimdiye kadar ellerin- de böyle bir veri bulunmadığını belir- ten Nusret Avcı, Hollanda'daki B + BTEC fırmasına yaptırdıklan etüde göre. yıkımın iki buçuk milyon dolar karşüığı Türk Liraa'na yapılabileceği- ni açıkladı. ParkOtelin A ve Bblok- lanndaki 32 bin metrekarelik alanın 10 bin 900 parçaya kesilip aynlması- nın hesaplandığını belirten Avcı, yapılan yıkım etüdü ile ilgili şu bilgileri verdi: "Yıkımı. 50 teknik adam, günde 12 saat çaltşma esasına göre 300 iş gü- nünde gerçekleştirecek. 16 elmas teste- re >e delici makine kullanılacak. İki bu- çuk milyon dolara. yıkımdan çıkan parçalann taşnnası, kullanılacak >indn kirası. elektrik ve su parası dahil değil. Büyükşehir Belediyesi, Turizm Bakan- lığı, Bayırdırlı Bakaniığı ve Çevre Ba- kanuğı'nın katkıda buluıunası gereki- yor. Finans temini için çalışmalar de- vam ediyor." fstanbul Büyükşehir Belediyesi Ge- nel Sekreteri Tuğrul Erkin, yıkım için her türlü yardıma hazır olduklannı, ancak işin doğru dürüst yapılmasını arzuladıklannı söyledi. Beyoğlu Bele- diyesi'nin istemesi halinde onlar adına yıkımı kendilerinin yapabileceklerini belirten Tuğrul Erkin. daha sonra şöy- le dedi: "Daha önce bu rûr yıkımlarda. ilçe belediyesine \vıkın' di>e ihtarda bulunu- yorduk. Yıkmadıkları zaman da, yö- netmeliğin ilgili maddesine göre, onlar adına biz yıkıyorduk. Ama Beyoğlu Be- lediyesi, Danıştay'da da\a açarak yö- rvetmeliğin o maddesini iptal ertirdi. Bi- zim onlara baskı yapma gücümüz kal- madı. İşin yaptlması için gereken ha/ırlıkları yapsınlar, teklifte bulun- sunlar, biz çözüm bulalun." Yıkım sorumluluğunun Beyoğlu Belediyesi'ne ait olduğunu söyleyen Erkin, "Paramız olsa yıkanz, diyorlar. Bunu da gazete haberlerinden öğreni- yoruz, Bize yapümış yazılı bir başvunı da yok" dedi. Beyoğlu Belediye Başkan Yardım- cısı Hıdır Kaya, Park Otel inşaatı ruh- satlı olduğu için, yıkım parasının mü- teahhitten alınmasının olanakb görül- mediğini söyledi. Yıkımın bütün mas- raflan ile birlikte 100 milyar liraya yaklaşacağını belirten Hıdır Kaya. "Yıkılacak olan kısun için, bugünkü değerle 300 milyar lira harcanmış ol- ması gerekir" dedi. Biııbir suratMadonna kumpanyası • Seks sembolünden, 18. yüzyıl asilzadesine, hippi'den generale her türlü 'imaja' girerek orduyla, Amerika'yla, erkeklerle, kendiyle ve seyircilerle dalga geçti. •'Yaşam bir fahişedir, bazen yatınp becermek istersin, bazen arkanı dönüp kaçmak istersin' diye özetledi, şarkılan, gösterileri ve skeçleriyle bize vermeye çahştığı 'yaşam felsefesini' Madonna. TUNA ERDEM Sirk, çadır tiyatrosu, kum- panya, Fransız revüsü, Broad- way müzikali, kabare, pornog- rafi, modern bale, güldürü.... Önceki gece Madonna'nın İnö- nü Stadyumu'nda gerçekleştir- diği 'Girlie Show' tüm bunlann bileşimiydi. Binbir surat Ma- donna ise seks sembolünden, jl8>^«Szy»l asilzadesine, hippi'- derr generale Her türlü imaja' girerek orduyla, Amerika'yla. erkeklerle, kendiyle ve seyirci- lerle dalga geçti. 40 bini aşan seyirci kitlesi de en az gösteri kadar renkliydi. gençler, orta yaşlılar. erotizm uğnına gclip sıkılmaya başla- yınca sağa sola "sarkmay a' baş- layanlar, çocuklanyla gelen ai- leler, protokol için özel olarak sahanın ortasma kurulan özel platformda ANAP Genel Baş- kanı Mesut Yılmaz'ın eşi Berna Yıhnaz, Hıncal Uluç, Leyla Umar, Mefamet Ali Birand. Cem Uzan, bir milyona girilen VIP (Çok Önemh Kişiler) tribünün- de Mustafa-CaroUne Koç, Cem Bovner, saha içinde, Madon- na'mn tarzını kapmaya gelrruş mankenler. şeref tribününde zirvedeki mesîektaşmı görmeye gelrruş Sezen Aksu- Sertap Ere- ner, Levent Yüksel gibi şarkıcı- lar. Gösterisıyle, dillere destan Madonna'sıyla ve seyircisiyle 'postmodern bir kaos.' Kırmızı perdelerin üzerinde gidip gelen ışıklar ve bir sirkin Madonna erotik gösterisinde dansçılarıyla sevişmeyi andıran pozisyonlara giriyor. Danslar sırasında kasılıp maske> e dönüşen yüzû, konuşurkendoğaOaşıyor, gelişigüzel akan sdzcükleri sanki o an içinden geldiği gibi konuşuyormus izlenimini veriyor. perdelerinin acmak üzere oldu- ğu izlenimi yaratan bir müzik ancak perdeler ağır ağır kalktı- ğında ardından bir sirk değil. erotik bir şov ortaya çıkıyor. Sahnenin tavanından bir gü- müş boruya tutunarak ağır ağır kayan. kadının üzerinde ip gibi bir bikini. alünda başka bırşey yok. O. akrobatik hareketlerle inedursun, Madonna gözlerin- de deri bir maske, elinde kırba- cıyla beliriyor sahnenin üzerin- de ve son albümüne adının ve- ren'Erotica'yı söylemeye baş- lıyor, kırbaanı kah şaklatarak kah bacaklannın arasına soka- rak. Bu carpıcı giris aslında iki sa- atlik şovun tek pomografik sahnesini oluşturuyor. 'Erotika'nın ardından seslen- dirdiği'Fever'(Ateş) şarkısında sahneyi kaplayan alevier ara- sında kaybolduktan sonra gös- terinin yönü değişiyor. Madon- na bundan sonra da dansçıla- nyla sevişmeyi andıran pozis- yonlara giriyor, ama bunlar ba- şanh bir koreografı ağırlıklı dans gösterileri oluyor artık. Madonna'nın "Girlie Shovv" dünya turnesi çerçevesinde git- tiği her ülkede aynen tekrarla- dığı şovu, teknolojinin imkan- lanna yaslanan mega-star şpv- lanndan değil. Daha çok eski şaşaalı müzikalleri andınyor. Lazer gösterileri, havai fişekler gibi teknik olanaklardan çok. renk renk tüller, bastonlar, şemsiyeler, danslar ve akrobasi numaralan gibi tüm eski müzi- kal numaralan na yaslanıyor şovu. Tiyatro perdeleri. şarkı ara- lanna serpiştirilen skeçler. küçük aynnülarda anlammı bulan göndermelerden oluşan tiyatrovari gösteri, dev ekranla- ra yansıyan detay çekimler ol- masa stadyum boyutlannda aslında kaybolup gitmeye yaz- gıh. Zaten. Madonna'nın gön- lünde her zaman oyunculuk yatıyor. Her seferinde başansız olmasına karşın üsl üste fılm çe- virmeyi sürdürüyor, hatta ne cinsellik ne de güldürü öğesi olan bir oyunda makyajsız bir yüz ve kapalı bir tayyörden olu- şan kostümüyle rol aldı. Broad- vvay'de sahnelenen oyun öylesi- ne kötü eleştiriler aldı ki; rekor sayılacak bir sürede gösterim- den kalktı. Madonna tiyatroda değerinin anlaşılmadığına inanmış olacak ki; konserlerine bir tiyatro izlenimi katmaya uğ- raşıyor. Madonna bir'seks yıldızı' olarak tanımlanıyor. Oysa seks yıldızı olmaya aday bir fiziği vok. Kash kollan ve bacaklan. kısacık boyu, şarkı söylerken çizgi çizgi olan yüzü ve boynuv- la karizmatik olabilir, ama sek- si değil. Zaten, ona seks sembo- lü değil. seksin ve toplumun seksle ilgili saplantılannın bir karikatürü gözüyle bakmak ge- rekiyor herhalde. Madonna'- nın güzel, çekici ve 'kadınsı' ol- mak gibi bir kaygı taşımadığı ortada. komik peruklardan, saçlannın sımsıkı örten bandı- na. tümüyle erkeksi kıyafetler- den. seksi bikinilerine kadar tüm kıyafetler onu güzelleştir- meyi değil. o an için seçtiği rolü abârtarak karikatürleştirmeyi amaçlıyor. "Yaşam bir fahişedir, bazen yatınp becermek istersin, bazen arkanı dönüp kaçmak istersin" diye özetledi, şarkılan, gösteri- leri ve skeçleriyle bize vermeye çahştığı 'yaşam felsefesini' Ma- donna. Danslar sırasında kası- lıp maskeye dönüşen yüzü, ko- nuşurken doğallaşıyor, geli- şigüzel akan sözcükleri sanki o an içinden geldiği gibi konuşu- yormuş izlenimini veriyordu. Erkeklenn erotik şovlannı izle- mek için konserlerine dolduğu- na şüphe yok. ama kadınlann neden Madonna hayranlığma kendilerini kaptırdıklan da bu konserde anlaşıldı: Madonna hem erkeklikle dalga geçiyor. hem de ezen erkekliğin intika- mını temsili olarak tüm kadın- lar yerine alıyor. Rıılı, karizma ve zeka • Ne var ki sahnedeki tüm görkeme karşın seks imgeleri, zaman zaman çok plastik ve zorlama görünüyor. Durmaksızın devam eden gösteride Madonna'nın enerjisine hayran kalmamak, döktüğü tere saygı duymamak elde değil. BURAK ELDEM Rengarenk spotlann üzerinde dansettığı kırmızı kadife perde yavaş yavaş yukan kalkarken, az sonra neler izleyeceğirnize ilişkin spekülasyonlar da zihinlenmizde dolaşmaya başlıyor. "Girlie Sl»w'*, on yıl öncesinin küçük İtalyan göçmeni. bugünün me- gastan Madonna Ciccone'nincin- sel imgeleri faztasıyla yoğun ve cüretkar kullandığı, göz boyayıa bir şov olacak. Repertuvar "EJO- tica" albümü üzerinde yoğun- laşırken, ticari ölçüler uzantısı- nda yaptığı kimi eski disko par- çalannı da kalabahk dans grubu eşliğinde seslendirecek Madon- na. Hatta. belkı daha ilk yanm saat dolmadan sıkıldığımızı his- sedeceğiz. "Giriie Show"un ilk dakika- lan, bu düşüncelerimizi haklı çıkanr nitelikte. Sahneye cinsel cazibesini abartıh bıçimde ortaya koyan giysileri ve çıplak göğüslü dansçılanyla çıkan Madonna, gösterisine "Erotica" ile başlıyor. Sahne düzenı, ışıklar ve ses siste- mi kusursuz. a. Elli bine yaklaşan ızleyici kitle- sinin tezahüratıyîa başlayan şov. Madonna'nın son albümünde yer verdiği başanlı bir 'cover ver- sion' olan "Fe>er"la sürûyor. Ardından "Vogue" ve "Express Y'ourseir'le tempoyu koruyor Madonna. Ne var ki sahnedeki tüm görkeme karşın seks imgele- ri, zaman zaman çok plastik ve zorlama görünüyor. Yinede dur- maksızın devam eden bu gösteri- de Madonna'nın enerjisine hay- ran kalmamak, döktüğü tere saygı duymamak elde değil. Ikinci bölümde şov biraz daha renkleniyor. Madonna ve dans grubu. "Çiçek Çocuklan' gıysile- riyle sahnede altmışh yıllann son dönemini carilandınyorlar. Işı- klar ve koreografi kusursuz. Bu bölüm, 'hippy" ruhuna uygun, et- kileyici bir "org"la sona erdiğin- de yavaş yavaş Maddy'nin şovu- na ısındığımızı hissediyoruz. He- men ardından, hızla değişen sah- ne düzeniyle birlikte karşımızda kırklı yıllardan canlı bir tablo be- liriyor. Silindir şapkası. siyah takım el- bisesi ve bastonuyla Mariene Di- etrich kılığında sahneye gelen Madonna, yavaş yavaş bir kaba- re atmosferi yaşatmaya başbyor bize. Sesini ne denli geniş ve renk- li kullanabildiğine. sahnenin her santimetrekaresine ne denli ha- kim olduğuna hayretle tanık olu- yoruz. Bu kez Karayipler'de sıcak ve hareketli bir lımandayız. Enine çizgili denizci tişörtü ve bluciniyle Madonna, yeni bir imajla çıkıyor karşırnıza: Ellıli yıllann müzikal fılmlerin- deki "aptal sanşuTı oynuyor. Ses tonundakı çocuksu saflık, yüzün- deki sempatik tebessüm ve sa- man altından su yürüten "çapkuı kız" bakışlanyla, bir dönem Ma- rilyn Monroe'yla özdeşleşmiş bir resmi çiziyor. Karayip kokulannı önce "I'm Breathless" albümün- deki "1*111 Going Bananas"la ah- yoruz. Hemen ardından. başanü bir manevrayla "La Isla Booita"- ya geçiyor. Yavaş yavaş Madon- na'nın karşı konulması zor cazi- besine ve karizmasına ka- pıldığımızı hissediyoruz. İzleyiciyle "Merhaba tstanbul" diye başlayan diyaloğu, bölüm arasında şırin esprilerle süslediği "yaşam fefaefesi' dersleriyle sü- rüyor. Ve ardından, şovun belki de en güzel bölümlerinden biri başlıyor. Fonda bir Amerikan bayrağı, önde Amerikan askerleri ve baş- lannda bir komutan: Madonna. Militarizmin ve ABD ordusunun ipliğini pazara çıkardığı bu bö- lümde yalnızca müzisyenliğine değil, oyunculuğuna da şapka çı- kanyoruz Madonna'nın. Final, mistik bir atmosfer ve etkileyici bır dekor eşliğinde "olay 1 " şarkısı "Justify My Love"la başlayıp. bis'e dek uzamyor. Stadyumu terk ederken. bugü- ne dek izlcdiğımiz en görkemli şovu, sahnede iki saati aşkın bir süre ter dökerek ve aldığı her ku- ruşu hak ederek bize sunan Maddy'ye teşekkür ediyoruz içi- mizden. İki hafta önce İnönü Stadı'nda teknolojinin tüm olanaklannı kullanarak parlak bir sirk göste- risi sunan Mkhael Jackson'ın Şovu. perşembe gecesinden sonra iyice sönük kalıyor artık bellek- lerde. İki megastar arasındakı büyük farkın sırnysa üçsözcükle özetlcnebilir: Ruh, karizma ve zeka. Sahneye cinsel cazibesini abartıh biçimdc ortaya koyan giysile- ri ve çıplak göğüslü dansçılanyla çıkan Madonna, gösterisine 'Erotica'ile başlıyor. (Fotoğraf: HATİCE Tl NCER) Notlar Kırmızı noktalı statkonseri • Madonna şarkı aralannda kostüm değiştiriyortabii. 'Her şarkıya yeni bir kostüm" biraz yanıltıcı, değişen genellikle sutyen çünkü. METtN HAKYERt Şişhane'den başlayan. Tarla- başı bulvanyla "meydana" çıkan trafık, alışılmışın dışında bir Madonna yüküyle yüklüy- dü dün. Randevular AKM'ye çıkıyor, Gümüşsuyu'ndan Mit- hat Paşa'ya sarkıyordu. Stada yaklaşıldıkca bellı belirsiz bir "Pro-Madonna" sesi gittikçe aşina. "bizden biri" havasını ve- riyordu. Yonca Evcimik. Ma- donna'nın alt grubu olarak. ilk kez milb okıyor. Madonna de- korundan •t ea>ta»fek"-biraz- dan kendısine terk edeceği sah- nede "Abone" satıyordu. Madonna uğruna yollara dö- külenler. Elton John gibi. Bon Jovi gibi standartlaşan bir yaş grubunu oluşturmuyordu. Cadde çocuklan jikslerden. ke- nar mahalle gençliğine. çocuğu- nu komşuya bırakamayan "ya- nm kalmış hayat" annelerin- den. Çiller gençliğine, "Abi bir gören olur mu acaba?"cılardan "Merak ettik geWik"çilere ka- dar yayılan kozmopolit bir kitle statta yerini almıştı. Dünyanın her yerinde oldu- ğu gibi İstanbul'da da Kıan Gösterisi' (Girlie Shovv), ipten sahneye sarkan yan nü (aççık seççik) 'shovv girl'lerden biri- nin, akrobatik-erotık inişiyle başladı kırmızı noktalı stat konseri... "Show'un ılerleyen saatlerinde RTL'den uydu bağ- lanüsız canlı yayın... Tutti Frutti'nin penaltı noktası civa- nnda örgütlenmiş durumu. Şarkı aralanna serpiştirilmiş erotik çağnşımlı video klip se- naryolan. Biraz daha abartılsa kışlada 'aç, aç' geceleri... Madonna bir "gerçegin" üze- rine parmak basıyor. "Hayat bir fahişedir. Kimi kez onu şey edersin. kimi kez umursamaz- suı." Bu hayat dersine kitleden yanıt. Yeaaah!... "Her şarkıya yeni bir kostüm" biraz yanıltıcı. değişen genellikle sutyen çün- kü. Her şeyi çılgın bir gece için örgütleyen, maytaplan, fosfor- lu çubuklan ve tabii biralan zu- lalayan kitle. gjderek "evcilleşi- yor". Öyle tahminleri haklı çı- karacak bir çılgınlık yaşanmı- yor. Kitle giderek yazlık bahçe sineması sakinlerine dönüşü- yor. Madonna'nın görece ağır şarkılan başladığında saha içi- ne yayılmış Madonnasever kit- le ufak ufak tavsamaya. belli belirsiz dağılmaya. kendi arala- nnda. "Dün akşam Ayfer'i gör- düm. Selamı var" muhabbetine, saha içinde sonbahann son ılık akşamı gezintisine, hatta esne- meye, "Karşıya nasıl geçicen" organizosyonuna başlıyor. Nerde Bon Jovi'nin çılgın Çiller gençliği, nerede Michael Jak- sona feda edilen gırtlak efektle- ri. Elton John'daki kıvrak dans fıgürleri... Kızın gösterisi erotizmdcn ıbaret de değil. Marjinal ya da alternatif hayal. cinsel özgürlük ve şiddet... Ama itaat ve disip- lin. Şarkının orta yerine 'şırak' diye inen 50 yıldızlı dev Ameri- kan bayrağı. Gezicı. Amcnkan kültürünü yayma kumpanyası. Amerikan bayrağına. önce cılız protesto ıslıklar. Sonra ka- nıksanan kabul... Altıncı filonun Dolmabah- ce'dc döküldüğü denizden. Modonna çıktı dün. Gerçekten Bıktım... Bundan bir süre önce YÖK'le ilgili bir yazımın başlığı- nı, "Bıktım bu YÖK'ten..."diye atmıştım. Aradan geçen süre içinde 'bıkkınlığımı' arttıracak öylesine çok şey ol- du ki; yazmaktan, konuşmaktan sıkıldım. Ama tepiki gel- mediği zaman, işleryoluna g/rd/'sanıyorlar bazıları. Ve bu nedenle hem bıkarak ve hem de 'bıktırdığımızı' bile- rek, aynı şeyleri tekrar tekrar yazmak zorunda kalıyo- ruz. Geçenlerde Hasan Yazıcı dostum da yazdı. İstanbul Üniversitesi şimdiye kadar 58 kişiye 'onur üyeliği' ver- miş. Bunlar arasında bence onura layık olanlar da var, olmayanlarda. Neyse, sorunumuzo değil. Ancak Hasan Yazıcı, benimdedikkatimiçeken ilginçbirtespityapmış. Kurulduğu günden 1983e kadar 29 kişiye onur üyeliği veren istanbul Üniversitesi, 1983ten 19893'e kadar 29 kişiye daha onur üyeliği vermiş. Anlaşılan ya üniversite- mizin onuru ucuzladı ya da sokaktaki onurlu insan sayısı arttı... Ancak daha ilginç bir husus olarak, İstanbul Üniversi- tesi'nin 540. kuruluş yıldönümü ve açılışı nedeniyle yapı- lan torende Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel in yanı sıra 9 kişiye daha onursal üyelik verilmiş. Bunlardan biri de YOK sisteminin 'banisi'Sayın İhsan Doğramacı. Diğerlerini öğrenemedim. Anlayamıyorum, Sayın Demirel'le Sayın Doğramacı'ya aynı gün fahri doktorluk vermek kimin aklına gelmiş. Ama kimin aklına gelmişse, vallahi bravo. Sayın Demirel'in 1991 seçimleri öncesinde "YÖK'ü yok edeceğiz" sloganının, bızim gibi safların kandırılmasından başka bir boyutu olmadığını bundan iyi anlatamazlardı. Umarım akıllanırız. ûğretim Üyeleri Derneği, bir basın toplantısı yaparak bu tutum ve davranışları haklı olarak kınadı. 6 Ekim 1993 tarihinde bir basın bildirisi yayımladılar. Ama bu bildiri rahmetli kebapçı Yafes'in gayrimeşru çocuğu ve anası kadar bile basınımızın ilgisini çekmedi. Bu bildiride sorunlar madde madde sıralandıktan sonra aşağıdaki paragrafa yer verilmiş: "Özelde İstanbul Üniversitesi'nin, genelde de Türk üniversitesinin bilim haysiyetinin giderek aşındığını en- dişe, esef ve üzüntüyle izlemekteyiz. Söz konusu onur- sal doktoralardan sorumlu rektör ve senato üyelerinin bugüne kadar olan ve kişiselçıkarlardan kaynaklandığı- nı kuvvetle tahmin ettiğimiz karar ve uygulamalannı şid- detle kınarız. Sorumsuz uygulamalardan aşınan bilim haysiyeti, üniversitelehmizden de ote, tüm Türk ulusuna aittir." Bu bildirinin açıklandığı basın toplantısında 15-20 oğ- retim üyesi ve bir dizi gazeteci varmış. Ve tam yedi sivil polis. insana çok gülünç gelen trajik bir durumla karşı karşıyayız. Bir grup öğretim üyesi bir basın toplantısı yapıyor ve bu toplantıyı ızlemek üzere tam yedi memur görevlendiriliyor. Acaba bu memurlar hocalan muhte- mel birsaldırıdan korumak için mi gönderilmişlerdi?Ve istanbul'un göbeğinde böyle bir manevi baskı uygulanı- yorsa acaba Güneydoğu da neler yapılmaktadır? Yaklaşık 300.000 nüfuslu Ümranıye de düzeni sağla- makla görevli polis sayısı sadece 8. Öğretim Üyeleri Derneği'nin basın toplantısını izlemeye gönderilen polis sayısı 7. Gülelim mi, ağlayalım mı, bilemiyorum. Bu konuda son bir hususa daha değinmek istiyorum. istanbul Oniversitesi, kufuiuşunun 540. yılı ve Ateıfürk'ür? üniversite reformunun 60. yılı dolayısıyla 5-10 Ekim 1993 tarihleri arasında bir kutlama prograrfıı düzenlemiş. Sergiler, konferanslar, paneller, konserler ve spor mü- sabakaları var. Kimbilir bunlardan bir kısmı için ne ka- dar ciddi çalışmalar yapılmış, ne kadar yorulunmuştur. Emeği geçenler sağolsun. Ama bunlar arasında iki gün de Tav/a Şampiyonası' yapılıyor. Belki inanması zor ama işte, bildiğimiz tavla. Doğrusu tavlayı pek severim ve kimse bileğimi kolayı- na bükemez, ama insaf edin. Bir üniversitenin 'kutlama programında' piknikte de olsa, bahçede de olsa tavla şampiyonasına yer verilir mi? llkokul müsameresi mi bu? Ayrıca tavla şampiyonası koyuyorsanız, 'pişpirik'ln günahı ne? Kaldı ki; madem böylesi bir şenlik düzenli- yor 540 yıllık üniversitemiz, 'uzun eşek' gibi, 'kırlangıç takla' gibi oyunları neden koymazlar? Haksızlık bu... Hatta deve güreşi de konulabilir. Inanın bıktım. Gerçekten bıktım. Bunları dile getirmek- tenyoruldum. Amainsanlarsustukça, birileri iyibirşey- ler yaptığını' sanıyor. Onun için yazıp duruyoruz. ' Nazıın Hikmere maliye engeli • ANKARA(ANKA)-KültürBakanıFıknSağlar'ın "Yasaklan yasaklayacağız" girişimi ile kitaplan depolardan çıkanlarak kütüphaneleri süsleyen Nazım Hikmet'in yaşamım konualan belgesel programı Maliye Bakanlığına takıldı. Kültür Bakanlığı'nca projesi onaylanan vedesteklenmesi öngörülen Nazım Hikmet belgeseli. 8 aydır Maliye BakanlığYndan ödenek alamadı. Ağarr basın Han kurumunda • ANKARA (ANKA) - Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar. Basın İlan Kurumu'nda İçişleri Bakaniığı temsilcisi olarak görev yapacak. Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazete'de yayımlanan karanyla Basın İlan Kurumu'nda İçişleri Bakaniığı temsilcisi olarak görev yapan eski Emniyet Genel Müdürü Yılmaz Ergun, bu görevinden alınarak yerine, kalan süreyi tamamlamak üzere Mehmet Ağar getinldi. Aydıniık ve Onbinler A.Ş. • Haber Merkezi -Aydıniık gazetesinin ortaklanndan Onbinler A.Ş., gazete ile ilişkilerini sürdürme konusunu yeniden değerlendirme karan aldı. Aziz Nesin'in yaptığı çağnyagöre, 16ekimde Bilar'da biraraya gelecek olan" Onbinler A.Ş.'nin ortaklan. hem Aydıniık gazetesiyle ilişkilerini görüşecek hem de şirketin geleceği konusunda karar verecek. Aydıniık gazetesinin başyazan Aziz Nesin. bır iddiaya göre İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçekin gazetede günlük yazılar yazmaya başlaması üzerine, yazılanna ara vermişti. Lionsların dünya hizmet günü • İstanbul Haber Senisi- 8 Ekim Dünya Lions Hizmet Günü. İstanburdaçeşitlıetkinliklerlekutlandı. Bakırköy Belediyesi ve Tüm Lions Kulübü üyelerinin işbirliğı ile Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda düzenlenen kan ve organ bağışı kampanyasında konuşanTürk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk. Türkiye'de 13 yerde organ nakli merkezi bulunmasına karşın. yılda sadece 200civanndanakil_yapılabildiğini söyledi. Bakırköy Belediye Başkanı Ali Talip Ozdemir ise konuşmasında, kan bağışı konusuna dikkat çekti. Özdemir ile eşi Öznur Özdemir organ bağışında bulundular. Aynca Piyerloti lionslan, Gaziosmanpaşa 50. Yıl îlkokulu'nda yardıma muhtaç 30 çocuğu sünnet ettirdiler. Ekmege zam • İSTANBUL (AA>- İstanbul'da ekmek fıyatlanna 500 lira zam yapıldığı bildinldi. Ekmek Sanayii İşverenleri Scndikasrndan verilen bilgiye göre. sendika ile Fınncılar Odasının dün yaptığı toplantıda. halen 2 bin 500 liraya satılan 32Ogram ekmeğin fıyatına 500 lira zam karan alındı. Zamb fiyattan ekmek satışına bugünden itibaren başlanacağı bclirtildi. Ekmek Sanayii İşverenler Sendikası Başkanı İsmail Hakkı Keceli.ekmeğeyapılanzammıngirdi fiyatlanndaki ariıştan kaynaklandığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle