19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8EKİM1993CUMA CUMHURİYET SAYFA, EKONOMI 11 TahsinKaran atağageçti • ANKARA (ANKA)- Vestel'in yönetiminden a>Tildıktan sonra kendi şirketini kuran Tahsin Karan, bu alandaki girişimlerini sürdürüyor. Dayanıkh tüketim mallannı üretimi yapmak üzere kurduğu Becel A.Ş.'nin sermayesini 40 miİyar liraya çıkartan Karan, birde pazarlama şirketi oluşturdu. Becel'in mallannı pazarlayacak olan Karya Dayanıkh Tüketim Mallan Pazarlama A.Ş.'nin sermayesi lrailyarlira olarak belirlendi. TESKAvrupa Bconomi Evi'mJe • ANKARA (ANKA)- TESK, Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun bir kuruluşu olan Avrupa Ekonomi Evi'ne üye olarak bir temsilcilik açü. TESK'ten edinilen bilgiye göre, AT içinde kendisini kabul ettirmek ve uluslararası ilişkileri geliştirmek amaayla Avrupa Ekonomi Evi'ne üye olanTESK4ekimde Brüksel'deki temsilciliğinin açıhşını gerçekleştirdi. Avrupa Ekonomi Evi'nin TESK ile beraber 20 üyesi bulunuyor. Pamuk primi • ANKARA (AA)- Üreticiden gelen şikâyetler üzerine, tûccara yapılan pamuk saüşlan destekleme primi ödenmesi uygulaması kapsamına alındı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'mn dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğine göre, çırçır ışletmeleri dışında kalan tüccar ahmlannın toplam kütlü alımlan ıçerisinde önemli bir yer tutması nedeniyle, ikinci aşamada ahmlannın da destekleme priminin uygulama kapsamına alınması uygun görüldü. devletdesteği • ANKARA (AA)-Bazı yörelerde, hububatta yüzde 95'e veren oranlarda süne zaran görühnesi üzerine, üreticilere destek olmak amaayla Toprak Mahsulleri Ofısi (TMO), yûzde 20'nin üzerinde süne ve kımıl zaran bulunan buğdayı almakla görevlendirildi. Dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu Karan'nagöre TMO, yüzde 20'nin üzerinde süne ve kımıl zaran bulunan buğdayı kilosu 1400 liradan alarak ayn depolayacak. Bu buğdaylann satış fıyatı ofis tarafından beürlenecek. SEFAHATHANL 5-14 Ekım arssı CAZ GÜNLERİ İMER DEMİRER Dörtlüsü Ayşe Gencer tVokaO Imer Demırere [Tromoet) Nılufer Ruacan (Pıyano) VtahmLJt Yalay CBas] Cantcut Ûzgci CDavuU Be^ogkı Cuntrr/eu AtlM Pasa|i gnjnde sagda 251 22 45 ÎLAN PINARBAŞIKADASTRO MAHKEMESt'NDEN Dos>a No: 1992/23 Davacı Esef Şahin davalılar Fevn Şahin ve arkadaşlan aley- hıne mahkemenuze açılan ka- dastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan gereğince; Davahlardan, aşağıda isimle- n yaalı davalılann bütün ara- malara rağmen açık adreslen tesptt edılemedığıden dava di- lekçeleri tebliğ edilememiştir. Pınarbaşı ilçesi Oğuzlar (Sı- radan) köyü Kötügüney mevki- indeki gaynraenkulün kadastro çalışmalannda 159 ada 87 par- sel ile davalılar üzerine yazıldığı. davacı Esef Şahın'in bu yerin kendısine ait okluğunu ve ka- dastro tespitinin yaptığı işlemin iptali ile adına yazılrnasını dava etmiştir. Kendilerine dava dilekçeleri tebliğ edilemeyen Güllü Şahin, Kamile Şahin, Döndü Şahin, Meryem Şahin, Yaşar Şahin, Yalçın Şahin ve Taşkın Şahin'in mahkememizde yargılaması de- vam eden davanın duruşması 4.II. 1993 günü saat 09.30'da mahkememizin duruşmasında hazır bulunmalan. aksi halde yokluklannda karar verileceği dava dilekçesi yerine kaim ol- mak üzere ilan olunur. Basuu 51440 Eurobusiness Dergisi Türkiye'deki özelleştirme programının uygulanmasma az şans veriyor 'Çiller'inkredisitükeniyor'•Derginin yorumuna göre. Tansu Çiller kendisine tanman krediyi tüketmeye başladı. Türkiye'nin Doğu ve Batısı arasmdaki gelişmişlik farkınm yok edilmesi özelleştirme programına bağlı. Ancak Çiller'in özelleştirme programını hayata geçirmesi pek de kolay görünmüyor. Ekonomi Şervisi - "Türkiye gecen kasım aymda tarihinde ilk kez bir bayan başbakan ile tanıştı. Tansu Çiİler, göreve geldiğinde büyük bir hızla projelerini hayata geçinneye girişti. Çiller'in kendini ispatlanıak içüı fazla zamanı yoktu ve görevinin ilk bir kaç aj ı bir politik balayı şeklinde geci\ ordu. Tansu Çiller, büyük çatışmalara sahne olan Güneydoğu Anadolu Bölgesine yaptığı gezi ile büyük alktş topladı. Ancak bu gezinin en can aİKi noktası bu bölgeye yapmayı düşündfiğü yatmmlan gezi->i sırasında acıklaması oldu. PKK ülkemn Güneydoğusunda kontrol altına alınamayan bir terör havası esthiyor ve bu saldınlarmı ülkenin turizm bölgelerinden Antalya'ya kaydınyordu." Bu anlatım aylık yayımlanan Eurobusiness dergjsinin eylül sayısında yer aldı. Derginin yorumuna göre, Tansu Çiller kendısine tanınan krediyi tüketmeye başladı. Türkiye'nin doğu ve batısı arasındaki gelişmişlik farkınm neden olduğu bu çatışmalara Çiller'in en büyük yanıtı. özelleştirme programı. Ancak Çiller'in özelleştirme programını hayata geçirmesi pek de kolay görünmüyor. Çiller devlete ait kuruluşlardaçalışanlara fazla ücret ödemeyerek ve verimsizçalışan KİT'leri elden çıkararak, enflasyonu aşağıya çekmeyi planlıyor. Ancak bunun hiç de kolay bir çalışma olmadığı geçen ağustos ayında anlaşıldı. İşçilerin protestosu Devlete ait kuruluşlarda calışan işçiler, Çiller'in bu politikasını protesto ettiler. Özelleştirme programınının işleyişinde önemli bir yeri olan Kamu Ortaklığı İdaresi, 20 devlet kuruluşunun hisse senetlerinesahip. KOİ bu şirketlerin satışından bu yılın sonuna kadar4O0 milyon dolargelirbekliyor. KOİ'nin sahibi bulunduğu hisseler arasında Türkiye pazannın önemli bir otomobil üreticisi olan Tofaş'ın yüzde 5'i, Türk demir çelik piyasası içinde önemli birpayasahip Ereğli Demir Çelik fabrikalannın yüzde 10'u bulunuyor. Her şeye rağmen özelleştirme çalışmalannın başanlı olabilmcsi için Tansu Çiller'in halkı bunun Türkiye için en iyi yol olduğuna ikna etmesi gerekiyor. Ancak şu anda Çiller akademik kariyerine, güçlü ve etkili tavnna rağmen halkın kalbindeki ve DYP'lilerin kafasındaki yerini kaybetmeye başlıyor. Nejat Eczacıbaşı'nın ve Türkiye'nin 50 yıllık sanayi serüveni Bahk yağmdan ilaç kralhğmaEkonomi Servisi - İstanbul- un Aksaray semtinde bir mut- fakta konsantre bahk yağı üre- terek Türkiye'nin ilk'lerinden birine imzasını atan Nejat Ec- zacıbaşı yerli ilaç sanayiinin de kunıcusu oldu. İ940'lı yıllarda bahk yağı ve bebek maması üretimiyle başlayan maratonu geçtiğimiz gün, arkasmda 10 trilyon lirayı aşkın cirosuyla 33 şirketlik bir grup bırakarak noktalayan Eczacıbaşı, sera- mik, kâğıt. kozmetik ve inşaat malzemeleri sektörlerinde de ilk'lerdendi. Birinci Dünya Savaşı nede- niyle ilkokulu özel hocadan ders alarak bitiren, Intematıo- nal ve Robert Kolejlerinden sonra da Almanya'da Heidel- berg Üniversıtesi'nde kimya okuyan Nejat Eczacıbaşı, 1949 yıhnda Smai Kalkınma Ban- kası'ndan "hatır-gönülle' aldığı 810 bin liralık kredi sayesinde Türkiye'nin ilk yerli ilaç fabri- kasını kurdu. Okul yıllanndan ben akhnda olan seramik yatınmmı da yine aynı yıllarda gerçekleştirdi. Eczacıbaşı, gece yapıp sabah sattığı balık yağlan, çuval içinde imalathaneye taşıyıp ambalajladığı bebek mamalan- ndan, inşaattan kâğıda dağılan bir şirketler grubu kurma başansmı " O zamanlar yatınm y apacağuıız fonlar bu gunkü gibi yüksek faizli değildi. Devletin nıtumu özel sektör yanlısıydı. Gelişmeye açık bir ekonomi içindeydik. Kazandığım paralan geiecek gördüğüm sektörlere aktardim" sözleriyle açıklıyor- du. TÜSİAD'ın 12 kurucu üye- sinden biri olan Nejat Eczacı- başı, geçen mart ayında yöneti- mini ikinci kuşağa devrettiği grubunun 2000'li yıllar strateji- sinideçizmişti. Eczacıbaşı'nın "tyi yetişmiş genç kadrolarta ûluslararası şirket kimliğine" ulaşma hedefı Yapı Grubu'nun Almanya ve İngiltere'de, İlaç Grubu'nun ise Rusya'da kurduğu şirketlerle yaşama geçti. PORTRE / NEJA TF. ECZACIBAŞI Türkiye'nineczaasıtzmir'de 1913 yıhnda dünyaya gelen Dr. Nejat F. Eczacıbaşı, ilk ve orta okulu İzmir'de, liseyi Istanbul'da Robert Kolej'de okudu. 1930'larda Heidelberg Universitesi'ndeki kimya yüksek öğrenıminin ardından. Chicago Üniversitesi'nde master ve Berlin Üniversitesi'nde de doktora yaptı. 1937'de doktorasını verdikten sonra, Kaiser VVılheim Enstitüsü'nde, hormonlar üstünde yaptığı çalışmalar nedeniyle 1939'da Nobel Odülü'nü kazanan Prof. Butenandt'ın yanında, biyokimya alanında bir buçuk yıl süreyle araşürmalarda bulundu. Dr. Eczacıbaşı, Türkiye'yedönüşünde tstanbul'da 1942 yıhnda ilaç ve gıderek seramik sağlık gereçleri üretimine başladı. 1lk moderrı Türk ilaç fabnkası olan Eczacıbaşı İlaç tesislerini, 1952'de Levent'te kurdu. Nejat F. Eczacıbaşı. sanat ve kültür alarundaki geniş katkılanylada tanmmaktaydı. Dr. Eczaabaşı, TÜSİAD. Türk Eğitim Vakfı ve tzmir Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı'nın kuruluşlanndagörev aldığı gıbi, Uluslararası İstanbul Festivallen'ni düzenleyen Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı ve Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferans Heyetı ile Dr. Nejat F. Eczaabaşı Vakfı'nın kurucusu ve yönetim kurulu başkanıydı. Dr. Eczaabaşrnın öncülüğüyle 1959'da kurulan Eczaabaşı Bilimsel Araştırma Ödül Fonu ise bugüne kadar tıp. kimya ve eczacılık dallannda 12? bjlimsel projeyi destekledi; 43 bilimsel calışmayı da Eczaabaşı Tıp Ödülü ile armağanlandırdı. ŞİRKETLERİ Flnans Grubu Türk tüketkisinin yakından tanıdığı Silen, Selpak, Solo, Orkid, Finsan Smai ve Ticari Yat. Prima. İpana gibi markalarla özdeşleşen Nejat Eczacıbaşı'nm Eczacıbaşı Yatınm Holding Türk sanayisine attığı imza. kişilik özellikleriyle de pekişiyordu. Eczacıbaşı Menkul Değerler iiaccrubu Eczaabaşı İlaç Eczaabaşı Hastane Ürünleri Eczaabaşı Kimyasal Ürünler Eczaabaşı İlaç Pazarlama Procter ve Gamble Sağ. Ür. Eczacıbaşı Tüketim Ür. Paz. Ec. Rhone Poulenc İlaç Paz. Girişim Pazarlama Yapı Grubu Eczaabaşı Yapı Gereçleri Eczaabaşı Seramik Eczaabaşı Karo Seramik Ec. Mutfak ve Banyo Gereçlen Eczacıbaşı Banyo Küvetleri Dasa Dağıtım ve Satış Eczacıbaşı İnşaat İntema İnş. veTesisat Mal. Esan Endüstriyel Hammaddesi Doğa Madencilik Kâğıt Crubu İpek Kâğıt Sanıpak Sağlık Ürünleri Kaynak Tekniği Eczacıbaşı Sigorta Eczacıbaşı Bılgi İletim Pinel Pazar Araşurma Ekom Eczaabaşı Dış Ticaret İHRACATTA GİYİM EŞYAS1ONDE FTO, dampingli ithalata savaş açü KONUK YAZAR ÖMER FARUK BATIREL İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrenci karnemi kaybettim. Hükümsüzdür. DENİZÜLGES ANKARA (AA) - Yıhn ilk yedi ayında ihracat, geçen yılın aynı dnemine göre yüzde 3.3'- lük artış gösterirken en çok ih- raç edilen ürünlerin başını gi- yim eşyası, demir, çelik ve ma- mülleriyle tütün çekti. Edinilen bilgiye göre bu yılın ocak-temmuz döneminde ihra- cat 8 milyar 333.5 milyon dolar düzeyinde gerçekleşirken ihra- catın 2 milyar 194.8 milyon do- larhk kısmını giyim eşyası. 1 milyar 197.2 milyon dolarlık kısmını da demir, çelik ve ma- mülleri ihracatı oluşturdu. Bu dönemde 305.7 milyon dolarlık tütün dış satımı yapılı- rken büyüklük sıralamasına göre sentetik ve suni devamlı ve devamsız hfler ihracaından 268.6 milyon dolar, mensucat- tan mamül diğer eşya ihracatı- ndan 207.6 milyon dolar. deri giyimeşyasmdan 204.3 milyon dolar. konserve ihracatından ise 179.4 milyon dolarlık döviz girdisi sağlandı. Bu yılın ocak- temmuz döneminde seçilmiş mallar bazında en yüksek ihra- cat artışı canlı hayvanda ya- şandı. İstanbul Ticaret Odası Baş- kanı Atalay Şahinoğlu, "Tekstil sanayini batma noktasına geti- ren fırsatçılar, hazineyi de vergi kaybına uğratıyorlar"dedi. Tekstil sektöründe bu fırsatçı- lara karşı önlem ahnmasmı iste- yen Şahinoğlu, konuyla ilgili olarak yetkili makamlara baş- vurduklannı ve kesin çözüm önerileri getirdiklerini söyledi. Uzakdoğu ve Avrupa'dan getirüen dampingli veya beyan dışı mallann iç piyasada pazar- İTO Başkanı Şahinoğlu lanmasının sektörü zorladığını vurgulayan Şahinoğlu sözlerine şöyle devam etti: "Hammadde beyanıyla nihai mal getirümesi, itnal edilen malların miktariarı ile değerlerinin eksik beyan edil- mesi sektörü zorluyor. Sonucu işci çıkarmaya kadar uzanan haksız rekabet ortamında yapı- lan eksik, yanlış ve yanıltıcı be- yanlar Hazine'nin de büyük ver- gi kayıplarına uğramasına yol açıyor." Tekstil sektörünü "ülkenin lokomotifi" olarak gördüklerini açıklayan Şahinoğlu, tekstil sektörünün yüzde 40'lara ula- şan ihracat payı ile ülke ekono- misine katkıda bulunduğunu hatırlattı. Ege İhracatçılar Birliği Genel Sekreteri Sabahattin Gazanfer, kurutulmuş sebze ihracatında büyük artış olduğunu bildirdi. Gazanfer. son iki yılda ülke- nin ihracat kalemlen arasına gi- ren kurutulmuş sebzenin bü- yük bir potansiyel oluşturduğu belirtti. Kamu bütçesinde tasarruf? r ürkiye'de vergi ödemeyenlerin ya da ödemek istemeyenlerin bir savı var. "Devlet israf ediyor", "paralan çar-çur ediyor" derler. 0 yüzden de devlet her yıl tasar- rufa kalkışır, tasarruf genelgeleri yayımlar. Bu savurganlığı önlemenin ayrıntılı! çarelerini arar. 1994'te katrilyona ulaşacağı tahmin edilen devlet bütçesinin hem hazırln ğında hem de uygulamasında aynı haykı- rışlan duyacağız. Aman tasarruf! Nereden? Ülkemizde içinde bulunduğumuz yıl iti- barıyla devlet (merkezı örgüt) GSMH'nın yak- laşık üçte birı (%32.3) kadar para harcamak- tadır. Bu harcadığı paranın hepsi de ulusal kaynakların kullanımı anlamına gelmemekte- dir. Bu oran, 1923te %12.9, 1930'da %16.3, 1950'de %19.6, 1990'da ise %22.4 idı. Son ikı yılda (1992 ve 1993) bir sıçra- ma görülmektedir. Aslında devletin harcamasında reel olarak 1930'dan bu yana pek fazla bir gelişme yoktur. Son yıllardaki sıçramalar büyük ölçüde borç faizlerinden kay- naklanmıştir. 1990'da GSMH'- nın %3.5 olan borç faizleri, 1992'de %5.4'e çıkmıştır. 1993 çıkışına da, fonların büt- çe içine alınması yol açmıştır. Gerçek hizmet göstergesi olan kamu mallan ve yarı ka- musal hizmetlerin toplam değerinin (1930- 1990 arası) değişim incelemesi de bu görüşü doğrulamaktadır (X). Kısacası devletin halka sunduğu reel hizmet değerınde 60 yıldır fazla bir değişme yoktur. Tasarrufun reel olarak yapılacağı bir kalem de yoktur. Devlet birinin cebınden alıp diğerine aktardığı transferleri büyüterek harcamalarını artırmaktadır. Ta- sarruf belki burada yapılabilir. Devlet memuruna 1930'da GSMH'nın %5. 2'sini verirken, 1950'de bu oran %9'a çıkmıştır 1970'te %7.6'ya düşen personel gi- deri / GSMH oranı, 1990'da %6.9'a inmiştir. Son iki yılda %10 dolaylanna doğru bir çıkış görülmektedir. 1930'dan bu yana onca kadro genışlemesı yapılmışken (sadece 1980'den bu yana olan genışleme ıkı katbr), hakça ol- mayan bir tasarruf aylıklan reel olarak arttır- Ülkemizde içinde bulunduğumuz yıl itibanyla devlet GSMH'nın üçte biri kadarpara harcamaktadır. Bu para ulusal kaynakların kullanımı anlamına gelmemektedir. mama ile sağlanmaktadır. Yatmmlar ise reel olarak en çok kırılan kalemdir. 1930'da GSMH'nın %3.2'si kadar yafirımla başlanmış- ken, 1960da bu oran %5.5'e çıkmıştır. 1990'da varılan nokta, tekrar %3.4'tür. 1993 oranı %3. 8'dir. Devletin merkezı yatırımını da artı- rmadığı görülmektedir. Asılkısıntı ise, kamu kurumlarının iletme gi- deri olan, kırtasiyesi, yakıtı, suyu, elektriği, bakımı vb. tüketim ve hizmet malı, demirbaş alımlarını ifade eden diğer carilerde yapılmıştır. 1930'da GSMH'nın %7.2'si olan personel dışı kamu tüketimi 1950'de %4.9'a, 1970'te %40'a, 1990'da ise %2.5'e inmiştir. 1993'de de bu oran %2.5 civarında gezinmek- tedir. Mutlak değer olarak 1993 rakamı 35 tril- yondur. Işte tasarruf yapalım denen kalem, 1930'dan bu yana üçte birine indirilen ve hala üzerinde fırtına koparılan bu küçük kalemdir. Bütçeye açık verdirip yüz- de 100e yakın nomınal ve yüzde 20'yi aşan reel faizle borçlanıp, bu borcu ödemek için bütçedeki reel hizmet de- ğeri düşürülürken, borç fai- zini unutup, devletin işleyişi için can suyu olan diğer cari- lerle uğraşmanın anlamı an- laşılamamaktadır. 35 trilyonu (1994de herhalde 60 trilyon olur) harcamayıp, hepsini ta- sarruf edip, zaten bu konudaki ödeneklerden yeterince mahrum kurumları tam olarak yakıtsız, susuz, kâğıtsız, telefonsuz, büro ma- kinesiz bıraksaydık acaba nasıl olurdu. Vergi almadığımızdan ödemek zorunda kaldığımız 73 trilyonluk borç faizinin yarısı kadar tasarruf etmiş olurduk! Bütçe açığını 51 trılyondan 16 trilyona düşürür, kamu hizmetini tamamen durdururduk. Düşünmeye değer değil mi? (X) Bkz. Batırel. Ömer F. Turkish Fiscal System An Overvievv, The Journal Contempo- rary Management, Marmara University, No: 6, June 1993 ss. 154-155.1930da %13.6olan bu rasyo, 1990'da %13.1 olarak bulunmuştur. Ve- riler: Maliye ve Gümrük Bakanlığı BÜMOK: Bütçe Başlangıç Ödeneklen ve Gelir Tahmin- leri (1930-1991) ve 1993 Bütçe Gerekçesi'nden alınmıştır. MIKRO DÎNÇ TAYANÇ Müesses Nizam (!) Hava ışıl ışıl... Üç dostumla yollara vuruyoruz ken- dimizı. Üçünün de ortak 'dertleri' var; evlenmeye hazı- rlanıyorlar! Evlenmek demekle olmuyor! Durup iki kez, üç kez düşünmek gerek! Önce ev bulacaklar, sonra evi dö- şeyecek eşyaları... Ben gözlemekle yetiniyorum, olup bi- tecekleri... Dostlardan biri 'asgari ücretli.' Brütü 2 milyon 497 bin 500, nete vurulduğunda 1 milyon 563 bin 470 TL aylık geliri var. Bölüyorum dolara, eline geçen net 125 dolar 68 sent! Dostlardan ikincisinin brütü, neti biraz 'karışık.' Kendi- si, sayılarına nice sayılar katılan üniversitelerden birinde öğretim üyesı ki, adının başına "Prof" gelmecesine. Yan ödemeleri, konut yardımı, fazla mesaisi filan derken eline net geçen paranın ayda 8 milyon 400 bin TL olduğunu söylüyor. Onunkini de bölüyorum Amerikan Dolan'na, 675 dolar ve 75 sent ediyor. Dostların üçüncüsünün öyle brütle, netJe hiç ilgisi yok. Kendisi işadamıdır. Üretir de, alır da, satar da... Kendi demesiyle' yıllık geliri 300 milyon TL dolayında. Hatın kalmasın diye onunkini de bölüyorum dolara, 24 bin 115 dolar ve 75 sent gibi hatın sayılır1 bir meblağ çıkıyor. Durup soluklanıyorum. 1992 verilerine göre, Türkiye'de kişi başına düşen milli gelir, dolar bazında bin 931 Ameri- kan Doları Bu kez de çarpıyorum Türk Lirası'yla, 24 mil- yon 21 bin 640 TL/yıl gibi bir şey çıkıyor. Kısacası, ayda 2 milyon bin 803 TL ve de 33 kuruş(!) "Gün boyu iyi eğleneceğim" diye geçiriyorum içim- den... • • • önce Bağdat Caddesi'nde evlere emlak komis- yoncularına girilip çıkılıyor. Asgari ücretli dostuma da, Prof. dostuma da hane yok!' Çünkü bu Cadde-i Kebir'de evler öyle 2-3-5 milyon TL ile ölçülmüyor! işler 'dolar bazı- na' oturtulmuş! Oturtulunca da 5-6-7 binlerle ölçülür ol- muş (işin içine dolar girince, rakamlar da küçülüyor mu ne!). Işadamı dosta bakıyorum, hafiften kızarıp bozarmada. Ama dolar bazında bulamadığı evi, üstelik de azıcık deniz manzaralısından, Suadiye taraflarında 10 milyona bulu- veriyor. Bulunca da konut sorununa' duyduğu iigi anında yok oluveriyor! Artık bütün ilgisi, komple mutfak' ya da salon takımlarında. Diğer iki dostum da 'umarsız' kaldıkları- ndan mı ne, ona ayak uyduruyorlar. Cadde-i Kebir'de mağaza bolluğundan geçilmiyor. Türlü çeşitli mutfak ve de salon takımları vitrinlerden taşı- yor. Taşıyor da burada da asgari ücretli dost ile Prof. dos- tun 'keseciklerine' uygun bir şey yok! Gene ne varsa benim işadamı dostumda var. Biraz dolandıktan sonra, yan yana iki mağazadan 'kelepir' fıyatına 2 milyon 400 bin Italyan Lireti'ne (çarpıyorum TL ile 24 milyon TL'cik ediyor) bir komple mutfak ile 10 bin dolara (gene çarpma işlemi yapıyorum, 124 milyon 400 bin TL çıkıyor) 'orta halli' bir salon takımı alıyor. Alınca da ansızın yorulduğunu', dahası sıkıldığını' ayrımsayıveriyor. Dört dost birbirimize bakışıyoruz. Asgari ücretli dost patlıyor: "Bu cadde, üst sınıflann dolaşıp, alışveriş ya- pabilecekleri bir yer. Beni niye getirdiniz? Ben gene kı- yılara, köşelere gidip bir ev ve de yerli malı bir şeyler bulayım." Işadamı dostum, bıyık altından gülerek "Ne yapalım, müesses nizam (kurulu düzen demek istiyor) dedikleri bu. Herkes kesesine göre bir yer ve eşya bulabiliyorsa, müesses nizam iyi işliyor demektir" diyor. Bu kez de sazı Prof. dostum alıyor: "Ben yıllardır mües- ses nizam dediğin ortamda. bu müesses nizama gençler yetiştiriyorum. Ama kendi düzenimi kurmaktan aciz kaldım. Ne gidip kıyı köşe semtlerde oturabiliyorum (adının başındaki Prof'u ne denli önemsediğini anlatmak istiyor), ne de gelen gidene karşı yüzümü kara çı- kartmayacak eşyalar alabiliyorum." Işadamı dostum, bu kez bıyıklarıyla gülüyor: "Kim dedi sana yurtdışında doktora yaptıktan, üstelik de yabancı üniversitelerde yerin hazırken, gelip Türkiye'ye yerleş diye? Buradaki müesses nizamı bilmiyor muydun? Üste- lik bak, ben de müesses nizama yeterince ayak uy- duramamışım ki, Çiftehavuzlar'daki o 7 bin dolarlık evi tutamadım! Kimbilir orada da kimler oturuyordur..." Bu kez, bendeniz dayanamayıp patlıyorum: "Bu senin dediğin müesses nizam, daha düne kadar sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmeye veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya memleket içinde müesses iktisadi veya temel nizamlar- dan birini devirmeye matuf(...) diye başlayıp, adamı 8 yıldan 15 yıla kadar içeri tıkmaya yetip de artan 141 e gi- rerdi. Şükretki, kaldırdılar!" Bir kahkaha duyuluyor yanıbaşımdan. Asgari ücretli dostum kahkahayı atan. "Yürü bre müesses nizam/ Endamını seyredeyim/Taşıdığın otoriteden/Kendimi azat edeyim" diyor ve ekliyor: "Benim müesses nizamım, ak- şamın bu saatinde, sizleri bir kottuk meyhanesi davet et- mekten öte geçemez. Yürüyün! Yediğiniz içtiğiniz mues- seseden!" Ana fikir Müesses nizamları kuranlar, 'gayrımüesses' düzenlerden öcü gıbı korkarlar. Ana fikrin anafikri: Müesses nizamın tahakkümüne bo- yun eğenler de. 'gayrımüesses' nizamları düşlemekten bile öcü gibi korkanlardır. Devlet harcamaları Yatınmlar durdu, tüketimarttı ANKARA (AA) - Türkiye'- de 1970-1980 döneminde yıllık ortalama yüzde 6.9 oranında artan ulusal yaünmdaki (gay- risafı yurtiçi yatınm) artış oranı 1980-1991 döneminde yılda or- talama yüzde 2.3'e indi. Tür- kiye'de 1980-1991 döneminde bir önceki 10 yıllık döneme gö- re devlet harcamalan azahrken özel tüketim arttı. Dünya Bankası verilerine da- yanılarak yapılan hesaplamala- ra göre. Türkiye'de 1970-1980 yıllan arasındaki 10 yıllık dö- nemde gayrisafi yurtiçi yatınm- lann toplamı yılhk, ortalama olarak yüzde 6.9 oranında arttı. Yıllık ortalama artış oranı, 1980-1991 döneminde ise yüzde 2.8*e geriledi. Öte yandan. tüketim tarafına bakıldığında ise 1970-1980 dö- neminde yıllık ortalama yüzde 6.3 olan genel devlet harcama- lan artış oranının, 1980-1991 yıllan arasındaki dönemde yine yılhk ortalama olarak yüzde 3. 5'a gerilediği görüldü. Böylece, 1980-1981 döneminde devlet harcamalanndaki yıllık ortala- ma artış oranı bir önceki 10 yıl-' lık döneme göre yıllık ortalama olarak 1.3 puanlık bir ivme ka- zandı. Dünyada durum Yatınm ve harcamalardaki I gelişmelere dünya genelinde bakıldığında ise Türkiye'nin de yer aldığı "düşflk orta gelir gru- bu ülkeleri" kapsamında 1980- 1991 döneminde ortalama gay-' risafı yurtiçi yatınmlar, yıllık bazda ortalama olarak binde 7 oranında geriledi. ı Buna karşı. aynı dönemde i söz konusu ülkelerde ortalama', olarak özel harcamalar yıllık bazda yüzde 3.6. genel devlet 1 harcamalan da yüzde 1.1 ora- nında artış yaşadı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanvekili Hasan Denizkurdu, Türkiye'- nin yakaladığı yüzde 12'lik bü-; yüme hızının tüketim kaynaklı olduğu görüşünü savunarak "Bu, sağlıkh bir durum değil- dir, aşırı tüketim mutlaka ön-- lenmeli" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle