Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8EKİM1993CUMA CUMHURİYET SAYFA,
EKONOMI 11
TahsinKaran
atağageçti
• ANKARA (ANKA)-
Vestel'in yönetiminden
a>Tildıktan sonra kendi
şirketini kuran Tahsin
Karan, bu alandaki
girişimlerini sürdürüyor.
Dayanıkh tüketim mallannı
üretimi yapmak üzere
kurduğu Becel A.Ş.'nin
sermayesini 40 miİyar liraya
çıkartan Karan, birde
pazarlama şirketi oluşturdu.
Becel'in mallannı
pazarlayacak olan Karya
Dayanıkh Tüketim Mallan
Pazarlama A.Ş.'nin
sermayesi lrailyarlira olarak
belirlendi.
TESKAvrupa
Bconomi Evi'mJe
• ANKARA (ANKA)-
TESK, Avrupa Ekonomik
Topluluğu'nun bir kuruluşu
olan Avrupa Ekonomi
Evi'ne üye olarak bir
temsilcilik açü. TESK'ten
edinilen bilgiye göre, AT
içinde kendisini kabul
ettirmek ve uluslararası
ilişkileri geliştirmek amaayla
Avrupa Ekonomi Evi'ne üye
olanTESK4ekimde
Brüksel'deki temsilciliğinin
açıhşını gerçekleştirdi.
Avrupa Ekonomi Evi'nin
TESK ile beraber 20 üyesi
bulunuyor.
Pamuk primi
• ANKARA (AA)-
Üreticiden gelen şikâyetler
üzerine, tûccara yapılan
pamuk saüşlan destekleme
primi ödenmesi uygulaması
kapsamına alındı. Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı ile Hazine
ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı'mn dünkü
Resmi Gazete'de
yayımlanan tebliğine göre,
çırçır ışletmeleri dışında
kalan tüccar ahmlannın
toplam kütlü alımlan
ıçerisinde önemli bir yer
tutması nedeniyle, ikinci
aşamada ahmlannın da
destekleme priminin
uygulama kapsamına
alınması uygun görüldü.
devletdesteği
• ANKARA (AA)-Bazı
yörelerde, hububatta yüzde
95'e veren oranlarda süne
zaran görühnesi üzerine,
üreticilere destek olmak
amaayla Toprak Mahsulleri
Ofısi (TMO), yûzde 20'nin
üzerinde süne ve kımıl zaran
bulunan buğdayı almakla
görevlendirildi. Dünkü
Resmi Gazete'de
yayımlanan Bakanlar
Kurulu Karan'nagöre
TMO, yüzde 20'nin üzerinde
süne ve kımıl zaran bulunan
buğdayı kilosu 1400 liradan
alarak ayn depolayacak. Bu
buğdaylann satış fıyatı ofis
tarafından beürlenecek.
SEFAHATHANL
5-14 Ekım arssı
CAZ GÜNLERİ
İMER DEMİRER
Dörtlüsü
Ayşe Gencer tVokaO
Imer Demırere [Tromoet)
Nılufer Ruacan (Pıyano)
VtahmLJt Yalay CBas]
Cantcut Ûzgci CDavuU
Be^ogkı Cuntrr/eu AtlM Pasa|i gnjnde sagda
251 22 45
ÎLAN
PINARBAŞIKADASTRO
MAHKEMESt'NDEN
Dos>a No: 1992/23
Davacı Esef Şahin davalılar
Fevn Şahin ve arkadaşlan aley-
hıne mahkemenuze açılan ka-
dastro tespitine itiraz davasının
yapılan duruşmasında verilen
ara karan gereğince;
Davahlardan, aşağıda isimle-
n yaalı davalılann bütün ara-
malara rağmen açık adreslen
tesptt edılemedığıden dava di-
lekçeleri tebliğ edilememiştir.
Pınarbaşı ilçesi Oğuzlar (Sı-
radan) köyü Kötügüney mevki-
indeki gaynraenkulün kadastro
çalışmalannda 159 ada 87 par-
sel ile davalılar üzerine yazıldığı.
davacı Esef Şahın'in bu yerin
kendısine ait okluğunu ve ka-
dastro tespitinin yaptığı işlemin
iptali ile adına yazılrnasını dava
etmiştir.
Kendilerine dava dilekçeleri
tebliğ edilemeyen Güllü Şahin,
Kamile Şahin, Döndü Şahin,
Meryem Şahin, Yaşar Şahin,
Yalçın Şahin ve Taşkın Şahin'in
mahkememizde yargılaması de-
vam eden davanın duruşması
4.II. 1993 günü saat 09.30'da
mahkememizin duruşmasında
hazır bulunmalan. aksi halde
yokluklannda karar verileceği
dava dilekçesi yerine kaim ol-
mak üzere ilan olunur.
Basuu 51440
Eurobusiness Dergisi Türkiye'deki özelleştirme programının uygulanmasma az şans veriyor
'Çiller'inkredisitükeniyor'•Derginin yorumuna göre. Tansu Çiller kendisine tanman
krediyi tüketmeye başladı. Türkiye'nin Doğu ve Batısı
arasmdaki gelişmişlik farkınm yok edilmesi özelleştirme
programına bağlı. Ancak Çiller'in özelleştirme programını
hayata geçirmesi pek de kolay görünmüyor.
Ekonomi Şervisi - "Türkiye gecen kasım
aymda tarihinde ilk kez bir bayan
başbakan ile tanıştı. Tansu Çiİler, göreve
geldiğinde büyük bir hızla projelerini
hayata geçinneye girişti. Çiller'in
kendini ispatlanıak içüı fazla zamanı
yoktu ve görevinin ilk bir kaç aj ı bir
politik balayı şeklinde geci\ ordu. Tansu
Çiller, büyük çatışmalara sahne olan
Güneydoğu Anadolu Bölgesine yaptığı
gezi ile büyük alktş topladı. Ancak bu
gezinin en can aİKi noktası bu bölgeye
yapmayı düşündfiğü yatmmlan gezi->i
sırasında acıklaması oldu. PKK ülkemn
Güneydoğusunda kontrol altına
alınamayan bir terör havası esthiyor ve
bu saldınlarmı ülkenin turizm
bölgelerinden Antalya'ya kaydınyordu."
Bu anlatım aylık yayımlanan
Eurobusiness dergjsinin eylül sayısında
yer aldı. Derginin yorumuna göre,
Tansu Çiller kendısine tanınan krediyi
tüketmeye başladı. Türkiye'nin doğu ve
batısı arasındaki gelişmişlik farkınm
neden olduğu bu çatışmalara Çiller'in
en büyük yanıtı. özelleştirme programı.
Ancak Çiller'in özelleştirme programını
hayata geçirmesi pek de kolay
görünmüyor. Çiller devlete ait
kuruluşlardaçalışanlara fazla ücret
ödemeyerek ve verimsizçalışan
KİT'leri elden çıkararak, enflasyonu
aşağıya çekmeyi planlıyor. Ancak
bunun hiç de kolay bir çalışma olmadığı
geçen ağustos ayında anlaşıldı.
İşçilerin protestosu
Devlete ait kuruluşlarda calışan işçiler,
Çiller'in bu politikasını protesto ettiler.
Özelleştirme programınının işleyişinde
önemli bir yeri olan Kamu Ortaklığı
İdaresi, 20 devlet kuruluşunun hisse
senetlerinesahip. KOİ bu şirketlerin
satışından bu yılın sonuna kadar4O0
milyon dolargelirbekliyor.
KOİ'nin sahibi bulunduğu hisseler
arasında Türkiye pazannın önemli bir
otomobil üreticisi olan Tofaş'ın yüzde
5'i, Türk demir çelik piyasası içinde
önemli birpayasahip Ereğli Demir
Çelik fabrikalannın yüzde 10'u
bulunuyor.
Her şeye rağmen özelleştirme
çalışmalannın başanlı olabilmcsi için
Tansu Çiller'in halkı bunun Türkiye
için en iyi yol olduğuna ikna etmesi
gerekiyor. Ancak şu anda Çiller
akademik kariyerine, güçlü ve etkili
tavnna rağmen halkın kalbindeki ve
DYP'lilerin kafasındaki yerini
kaybetmeye başlıyor.
Nejat Eczacıbaşı'nın ve Türkiye'nin 50 yıllık sanayi serüveni
Bahk yağmdan ilaç kralhğmaEkonomi Servisi - İstanbul-
un Aksaray semtinde bir mut-
fakta konsantre bahk yağı üre-
terek Türkiye'nin ilk'lerinden
birine imzasını atan Nejat Ec-
zacıbaşı yerli ilaç sanayiinin de
kunıcusu oldu. İ940'lı yıllarda
bahk yağı ve bebek maması
üretimiyle başlayan maratonu
geçtiğimiz gün, arkasmda 10
trilyon lirayı aşkın cirosuyla 33
şirketlik bir grup bırakarak
noktalayan Eczacıbaşı, sera-
mik, kâğıt. kozmetik ve inşaat
malzemeleri sektörlerinde de
ilk'lerdendi.
Birinci Dünya Savaşı nede-
niyle ilkokulu özel hocadan
ders alarak bitiren, Intematıo-
nal ve Robert Kolejlerinden
sonra da Almanya'da Heidel-
berg Üniversıtesi'nde kimya
okuyan Nejat Eczacıbaşı, 1949
yıhnda Smai Kalkınma Ban-
kası'ndan "hatır-gönülle' aldığı
810 bin liralık kredi sayesinde
Türkiye'nin ilk yerli ilaç fabri-
kasını kurdu.
Okul yıllanndan ben akhnda
olan seramik yatınmmı da yine
aynı yıllarda gerçekleştirdi.
Eczacıbaşı, gece yapıp sabah
sattığı balık yağlan, çuval
içinde imalathaneye taşıyıp
ambalajladığı bebek mamalan-
ndan, inşaattan kâğıda dağılan
bir şirketler grubu kurma
başansmı " O zamanlar yatınm
y apacağuıız fonlar bu gunkü gibi
yüksek faizli değildi. Devletin
nıtumu özel sektör yanlısıydı.
Gelişmeye açık bir ekonomi
içindeydik. Kazandığım paralan
geiecek gördüğüm sektörlere
aktardim" sözleriyle açıklıyor-
du.
TÜSİAD'ın 12 kurucu üye-
sinden biri olan Nejat Eczacı-
başı, geçen mart ayında yöneti-
mini ikinci kuşağa devrettiği
grubunun 2000'li yıllar strateji-
sinideçizmişti.
Eczacıbaşı'nın "tyi yetişmiş
genç kadrolarta ûluslararası
şirket kimliğine" ulaşma hedefı
Yapı Grubu'nun Almanya ve
İngiltere'de, İlaç Grubu'nun ise
Rusya'da kurduğu şirketlerle
yaşama geçti.
PORTRE / NEJA TF. ECZACIBAŞI
Türkiye'nineczaasıtzmir'de 1913 yıhnda dünyaya gelen Dr. Nejat F. Eczacıbaşı, ilk ve
orta okulu İzmir'de, liseyi Istanbul'da Robert Kolej'de okudu.
1930'larda Heidelberg Universitesi'ndeki kimya yüksek öğrenıminin
ardından. Chicago Üniversitesi'nde master ve Berlin
Üniversitesi'nde de doktora yaptı. 1937'de doktorasını verdikten
sonra, Kaiser VVılheim Enstitüsü'nde, hormonlar üstünde yaptığı
çalışmalar nedeniyle 1939'da Nobel Odülü'nü kazanan Prof.
Butenandt'ın yanında, biyokimya alanında bir buçuk yıl süreyle
araşürmalarda bulundu. Dr. Eczacıbaşı, Türkiye'yedönüşünde
tstanbul'da 1942 yıhnda ilaç ve gıderek seramik sağlık gereçleri
üretimine başladı. 1lk moderrı Türk ilaç fabnkası olan Eczacıbaşı
İlaç tesislerini, 1952'de Levent'te kurdu. Nejat F. Eczacıbaşı. sanat
ve kültür alarundaki geniş katkılanylada tanmmaktaydı. Dr.
Eczaabaşı, TÜSİAD. Türk Eğitim Vakfı ve tzmir Kültür, Sanat ve
Eğitim Vakfı'nın kuruluşlanndagörev aldığı gıbi, Uluslararası
İstanbul Festivallen'ni düzenleyen Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı ve
Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferans Heyetı ile Dr. Nejat F.
Eczaabaşı Vakfı'nın kurucusu ve yönetim kurulu başkanıydı. Dr.
Eczaabaşrnın öncülüğüyle 1959'da kurulan Eczaabaşı Bilimsel
Araştırma Ödül Fonu ise bugüne kadar tıp. kimya ve eczacılık
dallannda 12? bjlimsel projeyi destekledi; 43 bilimsel calışmayı da
Eczaabaşı Tıp Ödülü ile armağanlandırdı.
ŞİRKETLERİ
Flnans Grubu
Türk tüketkisinin yakından tanıdığı Silen, Selpak, Solo, Orkid, Finsan Smai ve Ticari Yat.
Prima. İpana gibi markalarla özdeşleşen Nejat Eczacıbaşı'nm Eczacıbaşı Yatınm Holding
Türk sanayisine attığı imza. kişilik özellikleriyle de pekişiyordu. Eczacıbaşı Menkul Değerler
iiaccrubu
Eczaabaşı İlaç
Eczaabaşı Hastane Ürünleri
Eczaabaşı Kimyasal Ürünler
Eczaabaşı İlaç Pazarlama
Procter ve Gamble Sağ. Ür.
Eczacıbaşı Tüketim Ür. Paz.
Ec. Rhone Poulenc İlaç Paz.
Girişim Pazarlama
Yapı Grubu
Eczaabaşı Yapı Gereçleri
Eczaabaşı Seramik
Eczaabaşı Karo Seramik
Ec. Mutfak ve Banyo Gereçlen
Eczacıbaşı Banyo Küvetleri
Dasa Dağıtım ve Satış
Eczacıbaşı İnşaat
İntema İnş. veTesisat Mal.
Esan Endüstriyel Hammaddesi
Doğa Madencilik
Kâğıt Crubu
İpek Kâğıt
Sanıpak Sağlık Ürünleri
Kaynak Tekniği
Eczacıbaşı Sigorta
Eczacıbaşı Bılgi İletim
Pinel Pazar Araşurma
Ekom Eczaabaşı Dış Ticaret
İHRACATTA GİYİM EŞYAS1ONDE
FTO, dampingli
ithalata savaş açü
KONUK YAZAR ÖMER FARUK BATIREL
İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi öğrenci karnemi
kaybettim. Hükümsüzdür.
DENİZÜLGES
ANKARA (AA) - Yıhn ilk
yedi ayında ihracat, geçen yılın
aynı dnemine göre yüzde 3.3'-
lük artış gösterirken en çok ih-
raç edilen ürünlerin başını gi-
yim eşyası, demir, çelik ve ma-
mülleriyle tütün çekti.
Edinilen bilgiye göre bu yılın
ocak-temmuz döneminde ihra-
cat 8 milyar 333.5 milyon dolar
düzeyinde gerçekleşirken ihra-
catın 2 milyar 194.8 milyon do-
larhk kısmını giyim eşyası. 1
milyar 197.2 milyon dolarlık
kısmını da demir, çelik ve ma-
mülleri ihracatı oluşturdu.
Bu dönemde 305.7 milyon
dolarlık tütün dış satımı yapılı-
rken büyüklük sıralamasına
göre sentetik ve suni devamlı ve
devamsız hfler ihracaından
268.6 milyon dolar, mensucat-
tan mamül diğer eşya ihracatı-
ndan 207.6 milyon dolar. deri
giyimeşyasmdan 204.3 milyon
dolar. konserve ihracatından
ise 179.4 milyon dolarlık döviz
girdisi sağlandı. Bu yılın ocak-
temmuz döneminde seçilmiş
mallar bazında en yüksek ihra-
cat artışı canlı hayvanda ya-
şandı.
İstanbul Ticaret Odası Baş-
kanı Atalay Şahinoğlu, "Tekstil
sanayini batma noktasına geti-
ren fırsatçılar, hazineyi de vergi
kaybına uğratıyorlar"dedi.
Tekstil sektöründe bu fırsatçı-
lara karşı önlem ahnmasmı iste-
yen Şahinoğlu, konuyla ilgili
olarak yetkili makamlara baş-
vurduklannı ve kesin çözüm
önerileri getirdiklerini söyledi.
Uzakdoğu ve Avrupa'dan
getirüen dampingli veya beyan
dışı mallann iç piyasada pazar-
İTO Başkanı Şahinoğlu
lanmasının sektörü zorladığını
vurgulayan Şahinoğlu sözlerine
şöyle devam etti: "Hammadde
beyanıyla nihai mal getirümesi,
itnal edilen malların miktariarı
ile değerlerinin eksik beyan edil-
mesi sektörü zorluyor. Sonucu
işci çıkarmaya kadar uzanan
haksız rekabet ortamında yapı-
lan eksik, yanlış ve yanıltıcı be-
yanlar Hazine'nin de büyük ver-
gi kayıplarına uğramasına yol
açıyor."
Tekstil sektörünü "ülkenin
lokomotifi" olarak gördüklerini
açıklayan Şahinoğlu, tekstil
sektörünün yüzde 40'lara ula-
şan ihracat payı ile ülke ekono-
misine katkıda bulunduğunu
hatırlattı.
Ege İhracatçılar Birliği Genel
Sekreteri Sabahattin Gazanfer,
kurutulmuş sebze ihracatında
büyük artış olduğunu bildirdi.
Gazanfer. son iki yılda ülke-
nin ihracat kalemlen arasına gi-
ren kurutulmuş sebzenin bü-
yük bir potansiyel oluşturduğu
belirtti.
Kamu bütçesinde tasarruf?
r
ürkiye'de vergi ödemeyenlerin
ya da ödemek istemeyenlerin bir
savı var. "Devlet israf ediyor",
"paralan çar-çur ediyor" derler.
0 yüzden de devlet her yıl tasar-
rufa kalkışır, tasarruf genelgeleri
yayımlar. Bu savurganlığı önlemenin ayrıntılı!
çarelerini arar. 1994'te katrilyona ulaşacağı
tahmin edilen devlet bütçesinin hem hazırln
ğında hem de uygulamasında aynı haykı-
rışlan duyacağız. Aman tasarruf! Nereden?
Ülkemizde içinde bulunduğumuz yıl iti-
barıyla devlet (merkezı örgüt) GSMH'nın yak-
laşık üçte birı (%32.3) kadar para harcamak-
tadır. Bu harcadığı paranın hepsi de ulusal
kaynakların kullanımı anlamına gelmemekte-
dir. Bu oran, 1923te %12.9, 1930'da %16.3,
1950'de %19.6, 1990'da ise %22.4 idı. Son ikı
yılda (1992 ve 1993) bir sıçra-
ma görülmektedir. Aslında
devletin harcamasında reel
olarak 1930'dan bu yana pek
fazla bir gelişme yoktur. Son
yıllardaki sıçramalar büyük
ölçüde borç faizlerinden kay-
naklanmıştir. 1990'da GSMH'-
nın %3.5 olan borç faizleri,
1992'de %5.4'e çıkmıştır.
1993 çıkışına da, fonların büt-
çe içine alınması yol açmıştır.
Gerçek hizmet göstergesi
olan kamu mallan ve yarı ka-
musal hizmetlerin toplam değerinin (1930-
1990 arası) değişim incelemesi de bu görüşü
doğrulamaktadır (X). Kısacası devletin halka
sunduğu reel hizmet değerınde 60 yıldır fazla
bir değişme yoktur. Tasarrufun reel olarak
yapılacağı bir kalem de yoktur. Devlet birinin
cebınden alıp diğerine aktardığı transferleri
büyüterek harcamalarını artırmaktadır. Ta-
sarruf belki burada yapılabilir.
Devlet memuruna 1930'da GSMH'nın %5.
2'sini verirken, 1950'de bu oran %9'a
çıkmıştır 1970'te %7.6'ya düşen personel gi-
deri / GSMH oranı, 1990'da %6.9'a inmiştir.
Son iki yılda %10 dolaylanna doğru bir çıkış
görülmektedir. 1930'dan bu yana onca kadro
genışlemesı yapılmışken (sadece 1980'den
bu yana olan genışleme ıkı katbr), hakça ol-
mayan bir tasarruf aylıklan reel olarak arttır-
Ülkemizde içinde
bulunduğumuz yıl
itibanyla devlet
GSMH'nın üçte biri
kadarpara
harcamaktadır. Bu para
ulusal kaynakların
kullanımı anlamına
gelmemektedir.
mama ile sağlanmaktadır. Yatmmlar ise reel
olarak en çok kırılan kalemdir. 1930'da
GSMH'nın %3.2'si kadar yafirımla başlanmış-
ken, 1960da bu oran %5.5'e çıkmıştır. 1990'da
varılan nokta, tekrar %3.4'tür. 1993 oranı %3.
8'dir. Devletin merkezı yatırımını da artı-
rmadığı görülmektedir.
Asılkısıntı ise, kamu kurumlarının iletme gi-
deri olan, kırtasiyesi, yakıtı, suyu, elektriği,
bakımı vb. tüketim ve hizmet malı, demirbaş
alımlarını ifade eden diğer carilerde
yapılmıştır. 1930'da GSMH'nın %7.2'si olan
personel dışı kamu tüketimi 1950'de %4.9'a,
1970'te %40'a, 1990'da ise %2.5'e inmiştir.
1993'de de bu oran %2.5 civarında gezinmek-
tedir. Mutlak değer olarak 1993 rakamı 35 tril-
yondur. Işte tasarruf yapalım denen kalem,
1930'dan bu yana üçte birine indirilen ve hala
üzerinde fırtına koparılan bu
küçük kalemdir.
Bütçeye açık verdirip yüz-
de 100e yakın nomınal ve
yüzde 20'yi aşan reel faizle
borçlanıp, bu borcu ödemek
için bütçedeki reel hizmet de-
ğeri düşürülürken, borç fai-
zini unutup, devletin işleyişi
için can suyu olan diğer cari-
lerle uğraşmanın anlamı an-
laşılamamaktadır. 35 trilyonu
(1994de herhalde 60 trilyon
olur) harcamayıp, hepsini ta-
sarruf edip, zaten bu konudaki ödeneklerden
yeterince mahrum kurumları tam olarak
yakıtsız, susuz, kâğıtsız, telefonsuz, büro ma-
kinesiz bıraksaydık acaba nasıl olurdu. Vergi
almadığımızdan ödemek zorunda kaldığımız
73 trilyonluk borç faizinin yarısı kadar tasarruf
etmiş olurduk! Bütçe açığını 51 trılyondan 16
trilyona düşürür, kamu hizmetini tamamen
durdururduk. Düşünmeye değer değil mi?
(X) Bkz. Batırel. Ömer F. Turkish Fiscal
System An Overvievv, The Journal Contempo-
rary Management, Marmara University, No: 6,
June 1993 ss. 154-155.1930da %13.6olan bu
rasyo, 1990'da %13.1 olarak bulunmuştur. Ve-
riler: Maliye ve Gümrük Bakanlığı BÜMOK:
Bütçe Başlangıç Ödeneklen ve Gelir Tahmin-
leri (1930-1991) ve 1993 Bütçe Gerekçesi'nden
alınmıştır.
MIKRO
DÎNÇ TAYANÇ
Müesses Nizam (!)
Hava ışıl ışıl... Üç dostumla yollara vuruyoruz ken-
dimizı. Üçünün de ortak 'dertleri' var; evlenmeye hazı-
rlanıyorlar! Evlenmek demekle olmuyor! Durup iki kez, üç
kez düşünmek gerek! Önce ev bulacaklar, sonra evi dö-
şeyecek eşyaları... Ben gözlemekle yetiniyorum, olup bi-
tecekleri...
Dostlardan biri 'asgari ücretli.' Brütü 2 milyon 497 bin
500, nete vurulduğunda 1 milyon 563 bin 470 TL aylık geliri
var. Bölüyorum dolara, eline geçen net 125 dolar 68 sent!
Dostlardan ikincisinin brütü, neti biraz 'karışık.' Kendi-
si, sayılarına nice sayılar katılan üniversitelerden birinde
öğretim üyesı ki, adının başına "Prof" gelmecesine. Yan
ödemeleri, konut yardımı, fazla mesaisi filan derken eline
net geçen paranın ayda 8 milyon 400 bin TL olduğunu
söylüyor. Onunkini de bölüyorum Amerikan Dolan'na,
675 dolar ve 75 sent ediyor.
Dostların üçüncüsünün öyle brütle, netJe hiç ilgisi yok.
Kendisi işadamıdır. Üretir de, alır da, satar da... Kendi
demesiyle' yıllık geliri 300 milyon TL dolayında. Hatın
kalmasın diye onunkini de bölüyorum dolara, 24 bin 115
dolar ve 75 sent gibi hatın sayılır1
bir meblağ çıkıyor.
Durup soluklanıyorum. 1992 verilerine göre, Türkiye'de
kişi başına düşen milli gelir, dolar bazında bin 931 Ameri-
kan Doları Bu kez de çarpıyorum Türk Lirası'yla, 24 mil-
yon 21 bin 640 TL/yıl gibi bir şey çıkıyor. Kısacası, ayda 2
milyon bin 803 TL ve de 33 kuruş(!)
"Gün boyu iyi eğleneceğim" diye geçiriyorum içim-
den...
• • •
önce Bağdat Caddesi'nde evlere emlak komis-
yoncularına girilip çıkılıyor. Asgari ücretli dostuma da,
Prof. dostuma da hane yok!' Çünkü bu Cadde-i Kebir'de
evler öyle 2-3-5 milyon TL ile ölçülmüyor! işler 'dolar bazı-
na' oturtulmuş! Oturtulunca da 5-6-7 binlerle ölçülür ol-
muş (işin içine dolar girince, rakamlar da küçülüyor mu
ne!).
Işadamı dosta bakıyorum, hafiften kızarıp bozarmada.
Ama dolar bazında bulamadığı evi, üstelik de azıcık deniz
manzaralısından, Suadiye taraflarında 10 milyona bulu-
veriyor.
Bulunca da konut sorununa' duyduğu iigi anında yok
oluveriyor! Artık bütün ilgisi, komple mutfak' ya da salon
takımlarında. Diğer iki dostum da 'umarsız' kaldıkları-
ndan mı ne, ona ayak uyduruyorlar.
Cadde-i Kebir'de mağaza bolluğundan geçilmiyor.
Türlü çeşitli mutfak ve de salon takımları vitrinlerden taşı-
yor. Taşıyor da burada da asgari ücretli dost ile Prof. dos-
tun 'keseciklerine' uygun bir şey yok!
Gene ne varsa benim işadamı dostumda var. Biraz
dolandıktan sonra, yan yana iki mağazadan 'kelepir'
fıyatına 2 milyon 400 bin Italyan Lireti'ne (çarpıyorum TL
ile 24 milyon TL'cik ediyor) bir komple mutfak ile 10 bin
dolara (gene çarpma işlemi yapıyorum, 124 milyon 400
bin TL çıkıyor) 'orta halli' bir salon takımı alıyor.
Alınca da ansızın yorulduğunu', dahası sıkıldığını'
ayrımsayıveriyor.
Dört dost birbirimize bakışıyoruz. Asgari ücretli dost
patlıyor: "Bu cadde, üst sınıflann dolaşıp, alışveriş ya-
pabilecekleri bir yer. Beni niye getirdiniz? Ben gene kı-
yılara, köşelere gidip bir ev ve de yerli malı bir şeyler
bulayım."
Işadamı dostum, bıyık altından gülerek "Ne yapalım,
müesses nizam (kurulu düzen demek istiyor) dedikleri
bu. Herkes kesesine göre bir yer ve eşya bulabiliyorsa,
müesses nizam iyi işliyor demektir" diyor.
Bu kez de sazı Prof. dostum alıyor: "Ben yıllardır mües-
ses nizam dediğin ortamda. bu müesses nizama gençler
yetiştiriyorum. Ama kendi düzenimi kurmaktan aciz
kaldım. Ne gidip kıyı köşe semtlerde oturabiliyorum
(adının başındaki Prof'u ne denli önemsediğini anlatmak
istiyor), ne de gelen gidene karşı yüzümü kara çı-
kartmayacak eşyalar alabiliyorum."
Işadamı dostum, bu kez bıyıklarıyla gülüyor: "Kim dedi
sana yurtdışında doktora yaptıktan, üstelik de yabancı
üniversitelerde yerin hazırken, gelip Türkiye'ye yerleş
diye? Buradaki müesses nizamı bilmiyor muydun? Üste-
lik bak, ben de müesses nizama yeterince ayak uy-
duramamışım ki, Çiftehavuzlar'daki o 7 bin dolarlık evi
tutamadım! Kimbilir orada da kimler oturuyordur..."
Bu kez, bendeniz dayanamayıp patlıyorum: "Bu senin
dediğin müesses nizam, daha düne kadar sosyal bir
sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis
etmeye veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya
memleket içinde müesses iktisadi veya temel nizamlar-
dan birini devirmeye matuf(...) diye başlayıp, adamı 8
yıldan 15 yıla kadar içeri tıkmaya yetip de artan 141 e gi-
rerdi. Şükretki, kaldırdılar!"
Bir kahkaha duyuluyor yanıbaşımdan. Asgari ücretli
dostum kahkahayı atan. "Yürü bre müesses nizam/
Endamını seyredeyim/Taşıdığın otoriteden/Kendimi azat
edeyim" diyor ve ekliyor: "Benim müesses nizamım, ak-
şamın bu saatinde, sizleri bir kottuk meyhanesi davet et-
mekten öte geçemez. Yürüyün! Yediğiniz içtiğiniz mues-
seseden!"
Ana fikir Müesses nizamları kuranlar, 'gayrımüesses'
düzenlerden öcü gıbı korkarlar.
Ana fikrin anafikri: Müesses nizamın tahakkümüne bo-
yun eğenler de. 'gayrımüesses' nizamları düşlemekten
bile öcü gibi korkanlardır.
Devlet harcamaları
Yatınmlar durdu,
tüketimarttı
ANKARA (AA) - Türkiye'-
de 1970-1980 döneminde yıllık
ortalama yüzde 6.9 oranında
artan ulusal yaünmdaki (gay-
risafı yurtiçi yatınm) artış oranı
1980-1991 döneminde yılda or-
talama yüzde 2.3'e indi. Tür-
kiye'de 1980-1991 döneminde
bir önceki 10 yıllık döneme gö-
re devlet harcamalan azahrken
özel tüketim arttı.
Dünya Bankası verilerine da-
yanılarak yapılan hesaplamala-
ra göre. Türkiye'de 1970-1980
yıllan arasındaki 10 yıllık dö-
nemde gayrisafi yurtiçi yatınm-
lann toplamı yılhk, ortalama
olarak yüzde 6.9 oranında arttı.
Yıllık ortalama artış oranı,
1980-1991 döneminde ise yüzde
2.8*e geriledi.
Öte yandan. tüketim tarafına
bakıldığında ise 1970-1980 dö-
neminde yıllık ortalama yüzde
6.3 olan genel devlet harcama-
lan artış oranının, 1980-1991
yıllan arasındaki dönemde yine
yılhk ortalama olarak yüzde 3.
5'a gerilediği görüldü. Böylece,
1980-1981 döneminde devlet
harcamalanndaki yıllık ortala-
ma artış oranı bir önceki 10 yıl-'
lık döneme göre yıllık ortalama
olarak 1.3 puanlık bir ivme ka-
zandı.
Dünyada durum
Yatınm ve harcamalardaki I
gelişmelere dünya genelinde
bakıldığında ise Türkiye'nin de
yer aldığı "düşflk orta gelir gru-
bu ülkeleri" kapsamında 1980-
1991 döneminde ortalama gay-'
risafı yurtiçi yatınmlar, yıllık
bazda ortalama olarak binde 7
oranında geriledi. ı
Buna karşı. aynı dönemde i
söz konusu ülkelerde ortalama',
olarak özel harcamalar yıllık
bazda yüzde 3.6. genel devlet
1
harcamalan da yüzde 1.1 ora-
nında artış yaşadı.
Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) Başkanvekili
Hasan Denizkurdu, Türkiye'-
nin yakaladığı yüzde 12'lik bü-;
yüme hızının tüketim kaynaklı
olduğu görüşünü savunarak
"Bu, sağlıkh bir durum değil-
dir, aşırı tüketim mutlaka ön--
lenmeli" dedi.