25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyettmtivaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: özgen Acar •Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetmkava •Genel Yayın Danışraanı. Orhan &inç •Yaa-işleri Müdürleri: Aydın Engin (Sorumlu), Celal Başlangıç • Haber Merkezi Müdürii: İpek Çakşlar • Görsel Yönetmen: AK Acar •Düzenleme: tbrahim VıkJız • İstanbul Habeıien Cevher Kantarcı • Dış Haberler Ergun Balcı • Iş - Ekonomi Dinç Tavanç •Yurt Haberlen: Metımet Saraç • Makaleler: Sami Kanören • Spor: Abdûlkadir Vücetaan • Düzeltme. Abdullah \tata Ankara Temsılcisı: MusUfa Balbay •Haber Müdüru: Doğan Akm AtaturkBulvan- No:125. Kat: 4. Bakanhklar-Ankara Tel. 4193020 (7 Hat), Telex 42344, Fax (4)4195027 •lzmırTemsilcisi:SerdarKızık,H.ZıyaBlv 1352S.2,3Tel 441 l220Telex 52359. F?x: 4419117 • Adana Temsilcia: Çetin Yiğenoğlu Inönü Cd. 119 S. No: 1 Kat 1, Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155, Fax. 3522570 Mûessese Müdürü: Erol Erkut •Koordinatör Ahmet Konıisan •Muhasebe Bülent Yener • Idare HûseyinGürer •İşletme OnderÇelik • Bilgi-tşlem: Nail lnal •Bılgisayar Sistcm: Mürûvet Çiler •Reklam Reha Işıtman Yıyml» tn »e Basıu: Yenı Gûn Haber Aıansı, Basın ve Yayıncılık A.Ş. Türkoaa'fcCad 39 41 CafaloeluMJMİst.PK:246tstanbulTel-5120505Tete*: 22246, Fax: (1)5138595 6EK.İM 1993 lmsak 4 34 Guney5.58 Oele: 11.57 İkmdi: 15 10 Aksam: 17 46 Yatsı: 19.05 Düğmesi yoksa yûreği var • Haber Merkezi - Avrupa'nın moda merkezi Milano"da. hergün onlarca defıle yapılır. Sonbahann sürdüğü şu günlerde. Giorgio Armani de gelecek yıhn ilkbahar-yaz modellerini sundu. Modaanın fotoğrafta görülen veçeşıtli ülkelerden çok sayıda sipariş alan keten kıyafetinin yeleğinde ne fermuar var. ne düğme. Uygarhğın göbeğinde yaşayan hanımlar için bile, giymek.cesaretişi. Ekran, kitabı vurdu • ERZURUM(AA)- Erzurum İl Halk Kütüpnaııesi Müdürü Adnan Adlığ. görsel yayın araçlannın artmasıyla okur sayısının azaldığıru söyledi. Adlığ. son yıllarda kütüphanelere gelen okur sayısında belirgin azalma olduğunu kaydederek "Televizyon. kitaba aynlan zaman gasp etti. Özellikle kanal sayısının artması. bu olumsuz süreci pekiştirdi" dedi. Derskitaplan çilesine son • ANKARA (LBA)- Öğrencı ve \elilerin okullann açılmasından bu yana yaşadıklan kıtap sıkıntısı nihayetsonbuldu. Önümüzdeki haftadan itibaren artık öğrencilerin bütün kitaplannın ellerine ulaşacağı belirtildi. Milli Eğitim Bakanhğı Yayımlar Dairesi Başkanı Bekir Turgut, şımdiye kadar yaşanan sorunun giderilmesi için hızlı bir çalışma yürüttüklerini belirterek "Önümüzdeki hafta başından itibaren meslek liselerinin dahi eksik kitabı kalmayacak"dedi. 34 bin mezun • ERZLRLM(AA)- Atatürk Üniversitesi'nin bugüne kadar 34 bin 282 mezun verdiği bildinldi. Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Erol Oral. Atatürk Üniversıtesi'nin Türkiye üniversiteleri arasında ilk 10 arasında yer aldığmı söyledi. Prof.Dr. Oral. üniversitede 12 fakülte. yüksekokul ve 6 enstitü ile eğitim verildiğini belirtti. Ünıversitenin öğrenci kapasitesinin arttığını kaydeden Prof.Dr. Oral, üniversitede bu öğretim yıhnda, yaklaşık 20 bin öğrenciye eğitim hizmeti verildiğini sözlerine ekledi. Kishalı, hukuk fakültesi dekanı • ERZİNCAN(AA)- Erzincan Hukuk Fakültesi DekanlığTna Atatürk Üniversitesi Öğretim üyelerinden Prof.Dr. Yunus Kishalı getirildi. Görevine başlayan Prof.Dr. Kishalı, fakültenin daha ileri düzeye getirilmesi için çalışacağını belirterek "Erzincan Hukuk Fakültesi. kısa sürede Türkiye'nin seçkin fakültelerinden birisi haline gelecek" dedi. Kitaptoplama kampanyası •SEYDİŞEHİR(AA)- Kony a'ran Seydişehir ilçesinde. belediye tarafından başlatılan kıtap toplama kampanyasına, çeşitli kamu kuruluşlanndan 459 kitap bağışlandı. Belediye Başkanı Mevlüt Kıhnçoğlu. kampanyada Adalet, Orman, Kültür. Çalışma ve Sosyal Güvenlik. Çevre ve Milli Eğitim bakanlıklan ile Vakıflar Bankası, İş Bankası. Diyanet İşleri Başkanlığı, Cumhuriyet Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin katkı sağladıklannı söyledi. Üniversitelersıkıntdıaçdıyor• Yeni öğretim yılına dün başlayan İTÜ'nün açılış töreninde bir konuşma yapan Demirel • Cumhuriyet tarihinde öğretim üyeliğinin ilk kez belli bir sınıfın altına düştüğünü "Ekmek arslanın ağzında. Gençlere ekmeği arslanın ağzından alacak beceri ve teknolojiyi vurgulayan Reşat Baykal "Temmuz 1993 döneminde yapılan ve zaten yetersiz olan kazandırmak lazımdır" dedi. İTÜ Rektörü Reşat Baykal ise konuşmasında, üniversite öğretim zamlann, doçentlerdeki artış oranının diğer öğretim üyelerindeki artışın yansı kadar elemanlannın mali güçlerinin ve saygınlıklannın azaldığı bir dönemde yetenekli gençlerin olmasının, teknik bir hatadan kaynaklandığı düşüncesi ile çok ivedi çözümlenmesini üniversitede kalmalannın özendirici olmaktan çıktığını belirtti. bekliyoruz" dedi. Haber Merkezi-Üniversiteler sorunlarla açıhyor. Önceki gün 18 üniversitede yeni öğ- retim yılının başlamasından sonra dün de İstanbul Üniversitesi (İÜ). İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ). Yıldız Üniversitesi ve Dicle Üniversitesi (DÜ) törenlerle açıldı. Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) Başkanı Mehmet Sağlam ve ITU Rektörü Reşat Bay- kal. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın de katıldığı açılış töreninde. ünıversite öğre- tim üyelerinin ücret ve çalışma koşullannın düzeltilmesi gerektiğini söylediler. Cumhur- başkanı Demirel ise üniversite ile devletin. halk ile üniversitenin karşı karşıya ol- madığını belirterek "Üniversitelerin sorun- lannı beraberce çözeriz" dedi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. dün İstanbul Teknik Üniversitesi. İstanbul Üni- versitesi ve Yıldız Üniversitesi'nde 1993- 1994 öğretim yılının başlaması nedenıyle dü- zenlenen açılış törenlerine katıldı. Cumhur- başkanı Demirel, ilk olarak sabah saat 10. 00'da İTÜ Maçka Maden Fakültesi G Am- fisi'ndeki açılış törenine katıldı. Demirel. İTÜ'dekı konuşmasında. eğitim ve öğreti- mın ülke kalkınmasındaki önemine dikkat çekti. Demirel. İTÜ'nün Türkiye'nin ge- lişmesine büyük katkıda bulunduğunu kaydettı. Yeni üniversitelerin açılmasının eleştırildiğine dikkat çeken Demirel. ancak "hala 100 gençten 85'inin duvann drşında kaldığını" belirterek "Ekmek arslanın ağzı- nda. Gençlere ekmeği arslanın ağzından ala- cak beceri ve teknolojiyi kazandırmak iazım- dır"dedi. YÖK Başkanı Mehmet Sağlam'ın ve İTÜ Rektörü Reşat Baykal'ın ücret politikalan konusundakı eleştinlenni doğal bulduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Demirel. "Bun- ları konuşarak çözeriz. Üniversite ile devlet, üniversite ile halk karşı karşıya değildir. Bun- lann üzerinde bizzat bende duruyonım" dedi. Konuşmasında. İTÜ'nün elinden alı- nmak istenen Taşkışla binasının geri venldi- ğine değınen Demirel, binanın tapusunun da verilmesi için gerekli işlemlerin yapılacağını söyleyince öğretim üyeleri kendisini alkı- şladılar. Devlet, halk. üniversite üçlüsünün uy- garlık yanşında uyum içinde beraber olması gerektiğini söyleyen Demirel. ünıversitelerin dünya ve ülke meselelerinden kendilerini so- yutlayamayacaklannı vurguladı. Cumhur- başkanı şöyle konuştu: "Bilim adamlarmın da Türkiye'nin her me- selesi hakkında ilgili olması lazım. Bu üniversi- teyi siyasete çekmek midir? Ülkenin meselele- rini ortaya koymak için siy asi zemin şart değil- dir. Bir kişi kim olursa olsun, ülkenin meselele- riyle ilgilenmiyorsa vatandaşlık sorumlultığu- na sahip değildir." İTÜ Rektörü Reşat Baykal ise konuş- masında. üniversite öğretim elemanlannın malı güçlerinin ve toplumdakı saygınlı- klannın azaldığı bır dönemde yetenekli ve vasıflı gençlerin üniversitede kalmalannın özendirici olmaktan çıktığını belirtti Bay- kal. "Temmuz 1993 döneminde yapılan ve za- ten vetersiz olan zamlann. doçentlerdeki artış oranının diğer öğretim üyelerindeki artışın \ansı kadar olmasının. teknik bir hatadan kaynaklandığı düşüncesi ile çok ivedi çözüm- Demirel, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Yıldız Üniversitesi'nde. 1993-1994 öğretim yılının başlaması nedeniyle düzenlenen açılış törenlerine katıldı. Öğretimüyelerindeeylemhaztrhğı lenmesini bekliyonız" dedi. Törende daha sonra İTÜ'ye en yüksek puanla giren Tolga Bahşi. Petek Yeğinlioğlu ve Atilla Filizler'e ödüller verildi. Cumhur- başkanı Demirel kendileriyle fotoğraf çekti- ren başanlı öğrencilere "Benimle fotoğraf çektirdiğiniz için teşekkür ederim. Bakarsınız 50 yıl sonra biri cumhurbaşkanı biri başbakan olur. Bugün de öyle" dedi. Demirel. daha sonra İstanbul Üniversite- si'nin açılış törenine katılarak bir konuşma yaptı. İÜ Fen Fakültesi Konferans Salonu'- nda gerçekleştirilen açıhşta Demirel'e "fahri doktorluk" unvanı venlerek cüppe giydirildi. İ.Ü.'de daha sonra yapılan bir törende, YÖK eski başkanı thsan Doğramacrnın da aralannda bulunduğu dokuz profesöre de- •'Fahri Doktorluk" unvanı verildi. Dicle Üniversitesi açıldı Dicle Üniversitesi de dün düzenlenen bir törenle 1993-94 öğretim yılına başladı. Yeni öğretim yılının açış konuşması yapan Rek- tör Prof.Dr. Sedat Arıtürk, üniversitenin bi- limsel, sosyal, kültürel, sportif ve benzeri et- kinlikleri ve yöreye verdiği sağlık hizmetle- nyle önemlı bır konumda olduğunu belirte- rek. "'L niversitemiz Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sosyo-ekonomik ve kültürel ya- şamının vazgeçihnez kurumudur" dedi.İnsan Haklanndan Sorumlu Devlet Bakanı Meh- met Kahraman ile Adalet Bakanı Seyfi Ok- tay dün yapılan Dicle Üniversitesi'nin açılış törenine kauldılar. Mehmet Kahraman tö- rende yaptığı konuşmada, "Üniversitelerin bilim oİuşturan kurumlar olarak aynı zaman- da insan hakları politikasının da oluştunılma- sına katkıda bulunnıasının beklenmesi doğal- dır" dedi. Yıldız Teknik Üniversitesi'nin açılış töre- nine de katılan Demirel'e Rektör Prof.Dr. Turgut L'zel tarafından şükran plaketi veril- di. Üniversitenin Mimarlık Tarihi bölümü araştırma görevlilerinden Nur Lrfalıoğlu da Cumhurbaşkanı Demirel'e Isparta'daki doğduğu e\ hakkında yazdığı tezin kitapçı- ğını verdi. KEMAL YT RTERİ ANK.4RA - Gazi Üniversite- si öğretim üyelennin Cumhur- başkanı Süleyman Demirel'i protesto etmeleriyle tırmanan üniversitelerdekı gerginlik sü- rüyor. "Eğitimin kalitesizleşti- riltnesi" ve "düşük ücretleri'' 1 protesto eden öğretim üyelen. gelecek hafta başında ders bı- rakmaya hazırlanıyorlar. Öğretim Üyeleri Derneği Ge- nel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Altintaş. hükümetin sorunlan- na ilgisiz tavnnı sürdürmesi du- rumunda pazartesi günü derse gjrmeyeceklerinı söyledi. ODTÜ Öğretim Üyeleri Der- neği Başkanı Prof. Dr. Savaş Alpay, hükümeti koalısyon pro- tokolünde yer \erdikleri sözlen tuımaya davet etti. Gazi Üniver- sitesi Iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası llişkiler Bölümü Başkanı Prof.Dr. Yük- sei İnan, önümüzdeki hafta ders yapmayacaklannı ve öğrencile- re sadece üniversite sorunlannı anlatacaklannı aktardı. İnan. • Hükümeti sorunlanna ilgisiz kalmakla suçlayan Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Prof.Dr. Mustafa Altıntaş, pazartesi günü ders bırakma eylemi yapacaklanm söyledi. Gazi Üniversitesi Iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Yüksel İnan da. Çiller'i, bir zamanlar mensubu bulunduğu üniversite camiasını "dejenere" etmekle suçladı. Başbakan Tansu Çiller'i bir za- manlar mensubu bulunduğu üniversıteyi "dejenere " etmekle suçladı. İzmir Oğretim Üyelen Derneği Başkanı Doç. Dr. Se- vinç Köse. üniversitelerin so- runlannın acılen giderilmesi ge- rektiğini bildirdi. Halka söz verdiler Hükümetin ünıversite ve öğ- retim üyelerinin sorunlanna il- gisizliğini sürdürmesi, öğretim üyelerini tavır almaya zorluyor. Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Altıntaş. üniversitele- rin sorun yumağı haline geldiği- ni belirterek. "Cumhurbaşkanf- na yapılan protesto da göster- mektedir ki, bıçak artık kemiğe dayanmıştır"dedi. Altıntaş. her iki koalisyon protokolü ve hü- kümet programmın üniversite- lere ilişkın düzenlemeler içerdi- ğini. ancak verilen sözlerinın tutulmadığını savundu. Hükü- meti. "içtensizliklc " suçlayan Altıntaş. iktidar ortaklannın YÖK'ün kaldınlacağına ılışkın halka söz verdiklerini anımsa- tarak, şöyle konuştu: "Kaldırmak yerine yeni dü- zenlemeye gitmeyi tercih ettiler. Bu hükümetin en büyük çıkmaz- larından biridir. İlk koalisyon hükümeti ile kurduğumuz diya- loglar sonucu umut vcrici geliş- meler yaşandı. Ancak, DYP ve SHP hükümeti şu sıralar prog- ramlarına uygun davranış içinde değildir. Bir içtensizlik var. Bakın haberler çıkıyor, ilkokul- da üniversite diye. Aynı şekilde Mersin'de üniversite otel odası- na sıktştırılmıştır, Denizli'de be- lediye pasajlannda yaşamoıı sürdürmektedir. Bu kavram- lara baktığınızda bunlar bırakın üniversıteyi, okul bile değildir. " ODTÜ Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Alpay, üni- versitelerin sorunlany la hiç kımsenin ilgilenmediğinı belir- terek. ODTÜ Rektörü Süha Sevük'ün Başbakan Çiller'den üç kez randevu istemesıne kar- şın görüşemediğini söyledi. Daha sonra Ankara'da bulu- nan üç üniversitenin rektörü- nün de Çiller'den birlikte ran- devu istediklerini. ancak görü- şemedikleri bildiren Alpay, söz- lerini şöyle sürdürdü: "Sayın Başbakan bir türlü va- kit ayıramadı. Şimdi serbest pi- yasa koşullannın işletildiğinden söz ediliyor. Fakat emeğin pa- zarlanmasında da buna uvulma- lıdır. Bugün bir doçent arkadaşı- mız 8 milyon lira para alıyor. Bir araştırma görevlisi de 4 milyon. Piyasa ekonomisi nedense öğre- tim üyelerinin aleyhine çalışma- ya başladı." Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ulusla- rarası İlişkiler Bölüm Başkanı Yüksel İnan. bugünkü üniver- site yasasını "çağdışı" olarak niteledi. Üniversitelerin mali ve idari özerkliğinin bulunmama- sının vasayı çağdışı kılan birincı etmen olduğunu ifade eden İnan. önümüzdeki hafta ders yapmayı düşünmediklerinı ve bir hafta boyunca gırecekleri derslerde öğrencilere üniversi- tenin sorunlanndan söz ede- ceklenni bildirdı. Demirel'in katıldığı töreni "hak aramak ve Türkiye'nin layık olduğu düzeye gelmesi için uyarıda bulunmak" amaayla protesto ettiklenni belirtti. İzmir Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Sevinç Köse de. "öğretim üyelerinin ders yü- kü> le boğulmuş bir durumda ol- duklarını" belirtti. 29. ULUSAL PSİKÎYATRİ KONGRESİ Sansürdoğumdanitibarenbaşkyor ERDAL ATABEK BLHSA - Dr Rabia Önen, 4 yıldır psikiyatri dalında. Anado- lu Üniversitesi'nde çalışıyor. Genç bir psıkiyatr olarak görüş- lerini şöyle açıklıyor: "Bizûn top- lırnıumuzda insanlann kendi ken- dine sansür koymaları doguşian- ndan itibaren başuyor. Aıuıe ve baba eğitimiyle birlikte başlıyor. Daha çok kontrol altında olmayı da, çevreleriııi de daha çok kontrol etmeyi öğreniyor. Hatta kadınlar birbirlerini erkeklerden daha çok kontrol altına alııiar. Üniversite içindeki çalışmalar da bu kontrol altında yaşama öğretisiyle otokra- rik bir mekanizma içinde yürüyor. En demokratik olması gereken bi- rimlerde bile gerçek bir özgürlük ortamı yaratılamıyor. Bu da so- nuçta verimi düşürüyor. Hiç kim- - se kendi asıl düşüncesini ortaya koyamıyor, herkes çevresinin iste- ğine göre çahşmaya önem veri- yor." Dr. Fikret Aldanmaz da bır genç psikiyatr "İnsanlann sağlıklı, özgür diişünebilmelcri için kafalanndaki ana-babaları- ndan kurtulmaları gerekiyor. Ben- ce Türk toplumunda erişkinleri- miz bile ana-babaları tarafından kontrol ediliyor. Bir davranışan geçeceğimiz zaman çoğunlukla ana-babalanmız gibi davranıyo- ruz, kendimiz gibi olamıyonız. Onlar gibi davranınca ödülİendi- riiiyoruz. Çocuğu yetiştirirken suçlayarak. utandırarak. ceza- landırarak onu kontrol altına alı- yoruz. Ben de böyle yetişmiş birisi olarak üniversitede çalışırken 'buna hocam ne der? Böyie ya- parsam dekan ne der?" diye düsü- nüyorum. Onlar da bir ana-baba." Dr. Çınar Yeııilmez, Anadolu Üniversitesi'nde çalışıyor: "Aslında her şey bize öğretiB- yor. Ana-babalardan başlayarak, eğitim kunımlarında. kitle ilerişim araçlannda her şev bize öğretili- yor. Bu kabuğu kınp çıkmak ol- dukça güç, veya zaman alıyor. Ço- cukluk döneminde öğrenilen bu davranışlar uzun yıllar boyunca etikili oluyor. Bu dönemde yaşa- yan travmalar (zedeleyıcı dav- ranışlar) etkisini sürdüriiyor. Bi- zim 130 hasta üzerinde vaptığımız bir çalışma var. Bu nörotik hasta- lar üzerinde çocukluk çağmdaki fiziksel, ruhsal emosyonel travma- laruı ne denli etkili olduğunu gör- dük. Kişiler arası ilişkilerinde arrmış bir duyaıiılık olduğunu. ki- şisel ilişkilerinde depresyona ben- zer davranışlar edindiğini gördük. En ağır etkiler cinsel travmalar- dan sonra gelişiyor. Fiziksel taciz de çok etkili. (Dövme. vurma gıbı). Emosyonel travmalar da, doğaüstü güçlerle korkutma. ih- maller daha az etkili." Çocuklukta yaşanan ceşıtlı travmalar sonradan pek anı- msanmıyor ama insanın hayatını etkıleyen önemli etkiler bırakabı- liyor. Burada önemlı olan 'in- sanımızın kendi özbenliğini gelişti- rememesi" bilinen deyımıyle "bi- rey olamaması", kendi özgür dü- şuncelerinı gelıştırememesi, orta- ya koyamaması. çevresindekile- rin değer yargılanna göre yaşa- mayı temel ilke olarak kabul et- mesı oluyor. 80'li yıllarda yaşa- nan baskıcı dönemın de önemli etkıleri olduğu anlaşılıyor. İnsan- larda güçlü bir "oto-sansürün oluşması" kişılerin artık kendi ka- buklanna çekilmesi. çevrenin odül-ceza sistemine göre yaşa- masıyla sonuçlanıyor. Bu gerçeklerin çok daha fazla incelenmesı zorunlu. Çünkü bi- reylen birey olamayan, kafalan- nda oto-sansür kurmuş insan- lann oluşturduğu toplumsal ku- rumlar da "demokratik" olamı- yor. Üniversitelerin de bu top- lumsal yapıdan aynlması çok güç. Orada da güçlü bir hıyerarşik yapı hükmünü sürüyor. böylece "bilim ürehnesi" gereken üniver- siteler de bu işlevden uzak bir çalışma ortamı içinde toplumun güncel sorunlannın dışında kalı- yor. Bilim dünyası toplum üze- rinde etkili olma görevinden bu yapısal durum nedeniyle uzak- laşıyor. Kendi M Ç M I İ yapabilen izgür birsyltr okudıkça... Prof. Dr. Özcan Köknel'le göru- şüyoruz. Ö. Köknel kaygılı. Özel- likle ruh sağlığı alanında toplu- mun bilim dışına kaydınldığı- ndan yakınıyor. Türk Nöropisi- kiyatri Derneği olarak bu konu- da yayımladıklan bıldiri hıçbir organda yer almamış. Oysa Prof. Dr. Özcan Köknel medyanın çok iyi tanıdığı bır ısim ama o bile et- kili olamamış. Yayımladıklan bildiride şöyle denildi: Medyum, cinci, şifacı vb" adlarla calı- doğrudan yasalarca yasak- lanmış. bilim dışı telkın. kandı- rma ve oyalama gibi yollarlaetki- levicı olur ve haksız çıkar sağla- ma temel özelliğidir. Demeğimiz üyelerinin meslek alanlanna yöneltilmış bu tecavü- ze, toplum ve bıreylerin ruh sağlığına "kerameti kendinden menkul" bu kışilerce vöneltilmiş bu saldınya duyduğumuz tepki aynı zamanda ınsan aklının sa- vunmasıdır. Kendilerinde insa- nüstü güçler bulunduğunu ilen sürmek. bizim hastalanmızda sık karşılaştığımız bir belırtidır. Bu kişilerin "yeni bir din" y a da "pey- gamberliklerini" ılan etmelen bi- zim için şaşırtıcı olmayacaktır. Ne var kı toplumda belirli işlev ya da görevler üstlenmiş olanlann da içinde olduğu birçok kışının bu "bu bilim dışı. tıp dışı" şifa dağıtıcılanna başvurduğu haber- len bizlen büyük bir şaşkınlığa ve üzüntüye sürüklemektedir. Kimi basın kuruluşlannın, bu tür kışileri ve faalıyet alanlannı "il- ginç" olduğu gerekçesiyle medya gündeminde tutmalan da başka bir üzüntü nedenıdir Bu medya- tik tutumun demokratik ol- madığını çünkü "akli olan"a karşı olduğunu düşünüyoruz. Demokrasinin insan aklına ve bi- limsel nesnelliğe dayalı bır top- lum örgütlenmesi olduğuna inanıyoruz Doğa ötesi düşünce- lerin "üstün insan" düşüncesine varacak kadar antıdemokratik oldueu düşüncesındeyız." Prof. Dr. O Köknel. temel çözümün "kendi seçimini doğnı yapabilecek özgür birey ycriştir- mek" olduğunu söylüyor. Nörtz yaratan etkea olarak medya... Aşağıdaki salondaü "psikiyat- ri kongresi" çalışmalannı sürdü- rürken yukandaki odama çıkıyo- rum. Yoğun çalışma içinde dün- yadan olup bitenleri öğrenebil- mek için televizyonu açıyorum. İnterStar. Hürriyet gazetesine kavga açmış. ver yansın gidıyor. "Toplumu aydınlatma görevini" \apı\or. "alkolik ihtiyar", "Rum çocuğu", "şok belge" başlıklan ekranda. Hürriyet gazetesi de İnterStar televızyonunun sahip- lerini "kaçakçılık"la. "halkı al- datmakla" suçluyor. Ergun Göknel gündemden düş- müş. "Temiz toplum yaratalım" türünden sözler de bu toz duman arasında bır yerlere kaçışmış ol- mali. Moskova'da Yeltsin, parla- mentoyu topa tutuyor. Amen- kan Dolan değer kazanmış. Bor- sa beklemeye geçmiş. CNN canlı yayına başlamış. Kongre salo- nunda Belçikalı profesör "panik bozukluğu"nu anlatıyor. Bu bozukluğun içindeki "kor- kular"ı sıralarken ben de düşünü- yorum. Medya da artık bir korku nedeni değil mi?Örümcek korku- su. uçak korkusu, asansör korku- su. enjeksiyon korkusu. kanser korkusu gibi "fobi"lerin içine artık "medyanın saldınsına uğra- mak korkusu" da girmiş olnıalı. Teknolojinin kendi eliyle yaratıp da sonunda kendisinin korktuğu yenı bır canavar mı medya? Böy- lesine güçlü organlar birbiriyle başedemezken toplumun çaresiz insanı kendini nasıl kurtaracak? Belki de yeni bir kongreyi "gfinü- müz dünyasının çaresiz insanı" konusunda toplamak gerekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle