Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 1993 PAZARTESİ
HABERLER
Personelsiz
prner
• ANKARA(UBA)>
Personelsiz çalışan
bankalann ardından,
personelsiz PTTler de
hizmete giriyor. Özellikle yaz
aylannda nüfusu 4-5 kat
birden artan turistik
bölgelerdeki aşın talep ve bu
talebı karşılayacak oranda
personcl bulunmamasj
nedeniyle, personelsiz
PTT'lerde öncelik bu
bölgeiereverilecek. PTTnin
yeni hizmeti olan
"personelsiz" PTT üniteleri,
posta ve telefon
haberleşmesini aynı anda
verebiliyor. Üniteler aynca 3
buçuk metre yükseklığinde
dev bir mantar görünümü ile
de büyük ilgi çekiyor.
Konya'daHalı
Müzesi
kuruluyor
• KONYA(AA)-
Konya'da, Vakıflar Bölge
Müdürlüğü ile Müzeler
Müdürlüğû'nce iki hali
müzesi kurulacak. Vakıflar
Bölge Müdürü Erdoğan
Çalışkan. yer belirleme
çalışmalannın son aşamaya
geldiğini beürterek, mûze için
personel tahsisi yapıldığıru
söyledi. Ellerinde 8 bin
antika hab stoku
bulunduğunu ifade eden
Çalışkan, çahşmalann bu yıl
içinde lamamlanmasının
planlandığını kaydetti.
Müzeler Müdürü Erdoğan
Erol da, Konya Etnografya
Müzesi"nin birbölümünün
antika halı müzesi olarak
düzenleneceğini, bu
konudaki çahşmalann
tamamlanmak üzere
olduğunu bildirdi.
GöPtne
özöplülere
okul
• ERZURUM(AA)-
Erzurum'da. görme
özürlüler için okul
yapünlacağı bildirildi. Altı
Nokıa Körler Derneği
Erzurum Şubesi Başkaru
İsrafıl Bayrakçı. yaptığı
açıklamada. okulun ihale
işlemlerinin tamamlandığını
belirtli. I995yılındaöğretime
açılacak okuldan, Doğu
Anadolu Bölgesi'nde
bulunan 200 civanndaki
görme özüriü öğrenci
yararlanacak. Okul
binasının. Erzurum-Çat
karayolu üzerindeki 21 bin
600 metrekare alana inşa
edilecek.
Gömrâğe
terk edilen
mallar
• ANKARA(AA)-Maüye
Bakanlığı-Tasiş Genel
Müdürlüğü İstanbul Tasfiye
İşletme Müdürlüğü,
gümrüğe terk edilen bazı
mallan açık arttırma ile
saüşa çıkardı. Resmi
Gazete'de yayımlanan ilana
göre aralannda siyah-beyaz
TV tüpleri, radyo-teyp
aksamlan. deri çocuk
kemerieri, sebze tohumlan,
kimyevi maddeler, oto yedek
parçası, kütük demir ve ateş
tuğlası gibi çok değişik
tip ve miktardaki mallar,
19 ekim salı gunü açık
arttırma ile satışa
çıkanlacak. Satışa sunulan
mallann saüşa esas
bedellerill2bin5281iraile
413milyon570binlira,
arttırmaya katılabilmek için
yaünlması gereken
teminat miktarlan ise 51 bin
Iiraile20milyon
679 bin lira arasında
değişiyor.
Abhazya
dayanışma
mitingi
•tSTANBUL(AA)-
Kafkas Abhazya Dayanışma
Komitesi Başkaru Dr.
Cemalettin Ümit,
Türkiye'den Abhazya'yı
tanıması, ekonomik destek
vermesi, hava ve deniz
köprüsü kurulması ile çifte
vatandaşlık ilkelerini kabul
etmesini istediklerini bildirdi.
Kafkas Abhazya Dayanışma
Komitesi tarafmdan
Bağlarbaşı Meydanı'nda
düzenlenen "Abhazya
dayanışma mitingi"nde
konuşan komite başkanı Dr.
Cemalettin Ümit,
Türkiye'nin kendilerini sıcak
savaş sırasmda yeterince
desteklemedigini önesürdü.
Ümit, "Şimdi devletimizden
Abhazya'ya her konuda
destek bekliyoruz.
Türkiye'nin Abhazya
Cumhuriyeti'ni lanımasını,
ekonomik açıdan destek
vermesini, Abhazya'ya hava
ve deniz köprüsü
kunılmasını ve burada
yaşayan insanlanmızın çifte
vatandaşlık ilkelerinden
yararlandınlmasını
istiyoruz" dedi.
Sen ıııisiıı insan lıakları diyen...
ÜMtTOTAN
İZMİR - "İşkenceciy e iblis demişsin", "De-
mokratik bir anayasa için im/a toplamışsın",
"İnsana saygı gecesinde. insana saygıdan söz
edip işkenceyi kınamışsın". "İnsan Haklan
Sergisi'nin pankartını dışanya asmjşsm",
"Gel bakalım buraya; söyte, sen misin insan
haklan diyen?»"
Alpaslan Berktay'm işi aslında "insan bede-
nâyle" ilgıli. Berktay doktor. Ama o, insan
haklanna gelebilecek en küçük tehdite
karşı durmayı "mestek" edinmiş. Sonra mı?
Gelsin sorgular, davalar. 42 sorgulama ve 11
davadan "geçen" Berktay, "Sorgular da sor-
gulanmalıdır" dıyor...
Tam 70 yaşında Alpaslan Berktay. tnsan
haklanna saygı ve bunun için ödenmesi gere-
ken "faturalar" babasından, daha çok da an-
nesinden "miras1
" kalmış:
"Babam, düz, sade, önyargısız ve yalansodı.
Ona çok şey borçluvum. Haksızlığa başkal-
drıvı, direnmeyi annemde tanıdım. sevdim.
Çektiğimiz rtim acıların. kovuşturmalann, tu-
tuklama ve sürgünlerin koleksiyonu onun üze-
rineydi. Annem, bir isyan bayrağı gibiydi. 1.
Şube'de Ahmet Topaİoğtu'larla. Davutpaşa
kışlalarında sıkıyönetimcilerle dişe diş müca-
dele ederdi. Demirkırafın 'demokrasisini' aile-
ce dolo dolu yaşadık kısacası."
Üç sorgudan sonra gelen kalp krizi
Babası. üç sorgulamada, üç kalp krizi ge-
çirmiş ve sonuncusunda yaşamını yitirmiş.
Sonra Berktay'ın Türk Solu dergisi, Demok-
ratik Devrim Demeği, "Nato'ya, 6. FBo'ya
Hayır", toprak mitingleri yıllan başhyor. 12
Mart"ta sekiz ay tutukluluk ve en sonunda
İnsan Haklan Derneği...
"İnsana karşı olan her şeyden. ırkçıhktan,
militarizmden. şotenizmdeo, sömürüden, ezen-
lerden >e savaştan tiksinirim, kendimi bildim
bileli" diyor ve insan haklanru dernekle değil.
Alpaslan Berktay: ÖzeUeştirmeye iki günde giden iktidar, iki yılda insan haklarının neresindedir?
Aslında doktor
ama işini
sorduğunuzda
yanıtı "insan
haklan
savunucusu"
oluyor. Alpaslan
Berktay 70 yaşında,
insanlann
bedenlerine
"hak"lanna ne
zaman bir tehdit
olsa karşısına
dikilmiş. Karşıbğında
da gelsin sorgular,
davalar. Berktay
sorgulardan bıkkın,
"sorgular da
sorgulanmalıdır"
diyor.
doğumla başlayıp ölümle süren bir bayrak
yanşı, maraton olarak görüyor Alpaslan
Berktay.
Bu maraton o kadar kolay değil. Ağır bir
faturası var. Anne ve babasının başına ge-
lenleri, gözleri yaşararak yeniden yaşayan
"İnsan Haklan Derneği İzmir Şubesi'nde üç
yda yakm başkanlık yaptun. İnsan Haklan
Vakfı kurucu üyesiyim. Aynca Nüsed. Türk
Tabipler Birliği ve TYS'nin de üyesiyim.
Ağzımızı her açtşımızda suçlu olduk. Ne ya-
parsak yapalım soluğu emniyette alıyoruz. Ne-
ibtis demişim. Panel için duvara
yapıştırdığunız, afiş mi yoksa biküri miymiş?
Bu böyle süriip gidiyor. Artık evdekiler alıştı.
Şu saate kadar gebnezsem, şunlan şunlan
arayın, diyorum."
Berktay, sıra kendini anlatmaya gelince, denbasına şöyle biraçıklama yapmışıın;çalı- "jşkencecilere iblİS demişsin"
oturduğu yerden doğruluyor, o yaşlı be- şma paneline katıumşım; böyle bir panelin — ^ ^
Alpaslan Berktay, sorgu sayısını yaklaşık
olarak 42 olarak arumsıyor. 11 ayn davadan
deninden beklenmeyen devinimle heyecanla
ve yumruğunu sıkarak sürdürüyor:
İHD ile ne alakası varmış? MC adındaki öğ-
renciye işkence yapıldı diye demeç vermişim.
da yargılanmış. "Panelde öcret abmşsın",
"Mitinge çağn yapmışsın". "Işkencecilere ib-
lis demişsin", "Sen ne hakla bartşı savunur-
sun", "Açlık grevindekileri nasıl desteklersin",
"İnsan haklan üzerine konuşma" davalan bit-
miş.
Sırada. bir kongreye başkanhk ederken
haziran listesinde bulunmayan birinin seçil-
mesine göz yummak dayası var. I kasımda
da "Afiş mi, bildiri mi?" davasında yargılana-
cak Alpaslan Berktay.
Ömür biter dava bitmez
"Ömûr biter, yol bitmez" tekerlemesini
yanlış bularak, "Ömür biter, dava bitmez"
diye yorumlayan Berktay, "sorgulann da sor-
gulanmasını" istiyor:
"ÖzeUeştirmeye iki günde girişen iktidar,
iki ydda insan hâklannın neresindedir? Sorgu-
lar da sorgulanmalıdır.
Bir Baki Erdoğan. 10 günde nasıl olur da
gözaltında tüberkülozdan ölüverir? Nerede,
başlangıçtaki sağlık raporu? Nerede, hastane-
ye giriş kaydı? Hastanede, savcdıkta gizlilik.
Saydamhkbumu?
Adalot mekani/ması, baskı aracı olarak gö-
rülmemclidir. I BMMdeki İnsan Haklan Ko-
misyonu. ne is yapar? Niçin gözaltı merkezleri-
ni incekmezler?
Ben diyorum ki, 12 Eylül yargılanmadıkça,
insan haklarından söz edilemez. İmam çıkar-
masj gereken okullardan \ali, emniyet müdürü
ve savcı çıktıkça, ne Uğur Mumcu'nun, ne de
diğerlerinin karilleri bulunamaz."
Alpaslan Berktay, 70 yaşında bir genç.
Günlerini, davalara hazırlanarak geçiriyor.
Koltuğundan yavaşça doğrulup kapıya doğ-
ru ypnelırken. son sözü söylüyor:
"İnsanın temel haklanna gelebilecek en
küçük bir tehdit karşsında bile ayağa kal-
kamıyorsanız. kılınız kıpırdamıyorsa, siz nastl
oluyor da 'insanım" diye ortalarda dolaşabili-
yorsunuzT'
Okıılla yâşam arasında Çiıı Seddi var
nsanlanmızın değişmesindeyenieğitim sisîemi, büyük
görevlere ve sorumluluklara sahip olacaktır. Kalkınma
açısından son derece önemliolan ara insan gücününyeterli
sayı ve niteliğe ulaştırılması, insan haklanna saygılı,
demokrat (farklı siyasal ve ideolojikgörüşlere karşı
hoşgörülü) velaik (farklı inançlara karşı hoşgörülü) in-
sanlann yaratüması, sistemin anagörevini
oluşturmaktadır.
-7-
Bu uygulamanm sonucu olarak, okullarda
başansızhk damgası vurulmuş bulunan bu ço-
cuklanmız, kendine güvensiz, çevredekiler ta-
rafından küçümsendiği kanısına kapılmış; her
konuda başkalanna bağımlı olma ve bâşka-
lanndan destek arama, hatta kopyacıbk ve ez-
bercilik alışkanhğı kazanmış; yctenekleri ve ya-
raüalıgı körelülmiş; korku, nefret, kin, aşağılık
duygusu gibi yıkıcı duygular edinmiş; kitaptan,
okuldan. eğitimden nefret eden bir insan ola-
rak aramıza kanşacaktır.
Cumhuriyeün başından beri sırufta kalma-
lan azaltacak ya da tamamen önleyecek ciddi
önlemlenn almması için 199O'U yıllara dek bek-
lenmiş olması büyük bir hatadır. Ortaöğretim-
de ders seçme ve kredi sistemının 1991 yazın-
da kabul edihnesi. öğrenciyi başanh kılmak ve
sınıfta kalmayı önlemek açısından devrim sayı-
labilecek bir adım olmakla biriikte, bakanlık
bu adımı hiçbir ön haztrlık yapmadan atmış,
sistemin başansına başından gölge düşmesine
yol açmıştır.
Öğretmenlik mesleği
Eğitim
Sisteminjn
Acıklı
Durumu
Prof.Dp.Yaöya
KemalKaya
Yeeni eğitim düzenini uygulamaya geçirirken, yönetim
reformu çahşmalanna başlayarak, zaman,para ve
enerjimizi israfeden mevzuatın değiştirilmesi, ülkenin her
köşesinde istihdam kapasitesiyaratacak sanayinin
özendirilmesi, köy kalkınmasının temeliolan öğretmen,
muhtar ve imam arasında işbirliğinin gelişîirilmesine
öncelik verilerek "okulile hayatarasındaki Çin Seddi'nin •:•
kaldınlması" ilkesinin işlerliğe kavuşturulmasıgerekir.
eğitim yöneticilenrun önderliğine bırakılma-
sından sonra gerçekleşeceğine içtenlikle inan-
maktayım. 1978'de yazdığım ve Türk eğitim
sisıeminin örgütsel ve yönetimsel şorunlannı
inceleyen ve eğitim yöneticisi yetiştirmeye iliş-
kin bir eğitim programı rnodelini de içeren
"Eğitim Yöoetimi: Kuram ve Tûrkiye'deki Uy-
gulama" adlı kitabım bu inancın ürünü ol-
muştur.
14. Milli Eğitim Şurası'nda eğiıim yönetimi
ve yöneticiliği konusunun gündeme getirilmiş
olması, konunun çeşitli yönleriyle tarüşılması.
profesyonel bir yönetici kadronun oluşturul-
masına ve ülkemizde özellikle ortaöğretimin
yeniden örgütlenmesine yönelik çeşitli model-
lerin önerilmesi açısından yararlı olacaktır.
Kurumlaşmış bütüntoplumsal faaliyetler
içinde eğitim, insanın mutlak olarak en önemli'
olduğu alandır. Eğitimde en önemli oian, insan
unsuru ile öğretmendir. Eğitimin özelliğinden
dolayı bu unsurun yerini başka bir şeyle değiş-
tirmek olanağı yoktur.
öğretmenlik, özel bir hizmet öncesi eğitimini
gerektiren ve sürekliliği olan bir meslektir. An-
cak, öğrenci savjsında görülen patlamalar ve
siyasal etkiler, sık sık öğretmen açığının değişik
kaynaklardan, değişik yöntemlerle sağlan-
masım zorunlu kılmış ve öğretmenliğin top-
lumdaki statüsünü ve niteliğini geriletmiştir.
Eğitim tarihımizde, öğretmen olabilmek için
sadece okuma-yazma bilme şartının arandığı
dönemler olmuştur. 1950'lerde, ortaokuldan
belgelilerle ortaokul mezunlan vekil öğretmen
adıyla sınıfa sokulmuşlar, sonradan çıkan bir
kanun uyannca bu vekil öğretmenler kısa bir
kurstan geçirilerek asil öğretmen statüsüne ka-
vuşturulmuşlardır. Yedeksubay öğretmenlik,
mektupla öğretmen yetiştirme, Yay Kur yo-
luyla öğretmen yetiştirme, hızlandınlmış eği-
tim programlanyla birkaç hafta-
da öğretmen yetiştirme, 30 yıllık
planh dönemde görülen uygula-
raalardan banlandır. Sonunda, 6
Kasırn 1981de, 2547 sayıb Yük-
sek Öğretim Kanunu ile öğret-
men yetiştiren kurumlar üniversi-
teye devredilmiştir.
Böylece görûlüyoT ki uzun sü-
redir ülkemiz, tutarlı bir öğret-
men yetiştirme politikasından
yoksundur. öğretmen yetiştirme
yöntemleri, süreleri, öğretmenle-
re verilen idealler ve bilgiler sık
sık değiştirilmekte, sürekülik ka-
zanamamaktadır. Öğretmene ve-
rilecek ve öğretmenin sürekli ola-
rak aktaracağı temel değerlerde ısrar sağla-
namamış. fıkir tartışmaîan temel değerleri
sarsıntıya uğratabilrmştir. Yeni öğretim metot-
lanmn ve bilgilerinin kazandınlmasmdaaktar-
macılıktan kurtanlamamıştır. Çağdaş yöntem-
lerin uygulanması amacıyla yapılan değişiklik-
lerde uygun secimin yapılması, düzenlilik, tu-
tarlılık ve yaygınlık sağlanamamıştır.
Böylece, gençler tarafmdan tercih edilen bir
meslek olmaktan çıkan ve satın alma gücü git-
tikçe küçülen öğretmenin, yaşama stan-
dardınm gerilemekte olduğu apktır. Eğer yet-
kililerce önlem alınmazsa, geleceğin Türkiye-
Sonsöz
si'ni yaratmakla görevli bulunan eğitim sis-
temimizin, öğretmenlerimizin bu durumlan-
ndan olumsuz olarak etkileneceğini tahmin et-
mek hiç de kehanet sayılmayacaktır.
Eğitim yönetimi
Yöneticilik ve eğitim yöneticiliği artık dün-
yada ayn bir meslek ıken, Türk eğitim siste-
minde yöneticilik görevleri, yöneticilik eğitimi
programlanndan geçirilmeden, geleneksel ola-
rak asıl mesleği öğretmenlik olanlara verilmek-
tedir. İstekli ve yetenekli öğretmenlerin seçi-
lerek kapsamh hizmet içi eğitim programlan ile
yöneticilik görevlerine hazırlanmalan her dö-
neınde ihmal edilmiştir. Yönetici atamalan-
nda, özellikle 1973-1980 döneminde egemen
değildir. Yönetim görevlerine gelebilmek için
öğretmen olmanm dışında başanlı öğretmenlik
yıllanndan sonra eğitim vönetım: alanında ser-
tifıka. lisans, bilım uzmanhğı >a da doktora
dereceleri gerektiren yasal koşullar bulunma-
ması nedeniyle her yönetim görevi için fıilen
400 bini aşkın adav bulunmaktadır.
Meslekte esas olan öğretmenlik
Böylece. genel kamu yönetimınde olduğu
gibi eğitim sistemimiz de "meslekte esas olan
öğretmenliktir" felsefesi nedeniyle bir bakıma
amatörler tarafmdan yönetilegelmektedir. Bu
da, sistemin işleyişinde israfçı sınama-yanılma
yöntemine başvurulmasına neden olmuş. yö-
netim görevlerine gelenler, iktidar ya da bakan
değişikliklerinde görevlerini bile tam öğrenme-
. Eğitim düzenimizin, ülkenin sosyo-eko-
nomik gelişmesine ve toplumun siyasal ya-
şamına etkılı katkılarda bulunmasını engelle-
yen önemli yetersizliklerden biri, eğitim ve okul
yöneticiliğinin meslekleşmemiş olmasıdır.
2. Eğitim ve okul yöneticiliğinin ülkemizde
bir meslek olarak gelişmeyişinin ve eğitim yö-
netımimizde yapı ve davranışa ilişkin sorun-
lann giderek önem kazanmasınm temel ne-
deni. dünkü ve bugünkü eğitim yöneticilerinin
kendilerini yönetim görevlerine hazırlayan hiz-
met öncesi bir temel yöneticilik eğitimi prog-
ramlanndan gecmemiş olmalandır.
3. Eğitim sistemimizdeki yönetim kadro-
lannın, yönetimde uzmanlaşmamış ya da belir-
li bir yöneticilik formasyonu kazanmamış kim-
seler tarafından doldurulması geleneceği, siya-
sal güçlerin eğitim üzerindeki olumsuz etkileri-
14. MüH Eğitim Şûrası niçin önentK?Eğitimimizin önceki bölümlerde dile getirilen sayısal
ve niteliksel yetersizlikleri, cumhuriyet döneminde.
heyet-i ilmiyelere, Milli Eğitim Şuralan tarafından
alman kararlara, çeşitli reform komisyonlan tara-
fından hazn-lanan raporlara. Dünya Bankası
tarafından destekli çeşitli projelere karşın, hiçbir
siyasal iktidar tarafından çözümlenememiştir. Özetle
eğitim sistemimiz. 1926 başında 3. Heyet-i İlmiye'nin
koyduğu ilkelerin çok uzağında kalmıştır. Gerçekten
de geçen zaman içinde:
1. Okul ile hayat arasındaki setler kaldınlamamtştır.
2. Ders konulan çevreden, kendimizden alınmamtştır.
3. Kızlanmızın eğitimdeki eksiklikleri
giderilememiştir. Her basamakta. ktzlarımız
arasında okullaşma oranının düşük olduğu
görülmüştür.
4. Eğitimde fırsat ve olanak eşitiiği sağlanamamıştır.
5. L retici eğitim gerçekleştirilememiştir.
14. Milli Eğitim Şûrası sona ererken ve Türkiye
Cumhuriveti'nin 70. vılını kutlamava
hazırianırken egjtimünizin durumu kalın
çizgilerle böyleydi. Eğitim sistcnıimizin bu
dunımundan da. her şeyden önce kuşkusuz eğitim
yönetimi sorumludur. Bu nedenle
İ4. Milli Eğitim Şûrasrnın
gündemindeki ana konulan, daha önceki şuralarda ele
alınmamış bulunan eğitim yönetimi hâlâ çözüm
bekleyen okul öncesi eğitiminin oluşturması buyük
önem taşımaktadır.
olan siyasal ve ideolojik tercihler. takas kuramı
gereğince siyasal amaçlı isteklerin artmasına
yol açmış: bu siyasal istek ve baskılar, görevle-
rinde kalmak isteyen yöneticileri partizan dav-
ranışlara itmiştir. Bu tür davranışlar. toplu-
mun her kesimine sıçrayarak en sonunda ülke-
mizi 11 eylüle getirmiştİr. Araştırma bulgulan;
ülkemizde yönetim görevlerinde bulunanlann
bile yöneticiliği bir meslek olarak görmedikle-
rini, dolayısıyla bir meslek bilincinin gelişmedi-
ğini ortaya çıkarmışür. Gerçekte durum, Mali-
ye, Savunma ve Dışişleri bakanlıklan dışında
kamu yönetiminin diğer alanlannda da farklı
den değiştirilmiştir. Örneğin; cumhuriyet dö-
neminde ortalama olarak her 1 5 yılda bir milli
eğitim bakanı, her 2 yılda bir müsteşar, bir il-
köğretim ve ortaöğretim genel müdürü değiş-
miştir. Oysa araştırmalar, bir yönetıcinin göre-
vini tam olarak öğrenebilmesi için en az 2-2.5
yıllık bir sürenin geçmesi gerektiğini ortaya
çıkaımıştır. Yöneticilerin sık sık değiştirilmesi,
çeşitli örgütsel ve yönetimsel sorunun doğ-
masma yol açmıştır. Kuşkusuz, bu yönetimsel
sorunlar da, bu yazı dizisi boyunca tartışılan
eğitim sorunlanna büyük ölçüde kaynaklık et-
miştir. Özetle:
ni kolaylaştırmaktadır.
4. Türk eğitiminin, dolayısıyla toplumumu-
zun bugünkü bunalımdan kurtanlabilmesi için
eğitim alanındaki yönetim kadrolanna atama-
lann, yasal niteliği olan belli ölçütlere da-
yandmlması zorunludur.
Profesyonel bir eğitim yönetimi kadrosunun
oluşturulmasını, eğitim sistemimizi içinde bu-
lunduğu çıkmazdan kurtarmada, dolayısıyla
gelecek kuşaklann kalkınma gereklerine, çağ-
daş uygarlık düzeyine ve Türk ulusunun temel
niteüklerine uygun olarak eğitilmelerinde bir
güvence olarak görmekte; eğitimde tüm öteki
gelişmelerin, eğitim sistemınin profesyonel
Kalkınma planlannda devlet görüşü olarak
dile getirilen "ülkemizin Batılı ülkeler düzeyinde
bir kalkınmayr başarabılmesi şa da Büyük
Atatürk'ün "Çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne
çıkma" vasiyetmın gerçekleştırilmesi, her şey-
den önce insanlanmızın değiştirilmesine bağlı-
dır. İnsanlanmızın değişmesinde yeni eğitim
sıstemi, büyük görevlere ve sorumluluklara sa-
hip olacaktır. Kalkınma açısından son derece
önemli olan ara insan gücünün yeterli sayı ve
niteliğe ulaştınlması, insan haklanna saygılı,
demokrat (farklı siyasal ve ideolojik görüşlere
karşı hoşgörülü) ve laik (farklı inançlara karşı
hoşgörülü) insanlann yaratılması, sistemin ana
görevini oluşturmaktadır. Unutmamak gere-
kir ki Türkiye"nin geleceği; memur adayı olan
aydınlann coğalmasına değil. üretici faaliyetle-
ri girişkenlikleriyle. yaratıcılıklanyla ve ülke
sevgisiyle ilerletecek. sosyal. siyasal ve ekono-
mik çevremizi huzur duyulacak bir ortama dö-
nüştürebilecek elemanlann yetişmesine
bağhdır.
Bu nedenle geleceğin eğitim düzeni. Türki-
ye'nin sorunlannı çözmeye yetenekli. araştına.
düşünen ve düşüncelerini uygulayarak kişisel
ve sosyal hayatı olumlu yönde etîcileyebilecek
insan gücünü yetişünmeyi hedeflemiş ve bu he-
defleri gerçekleştirebilecek kapsam ve nitelikle-
re sahıp eğitim, öğretim ve ders programlany-
la. yaygın liderlik potansiyelinin yaüığı bütün
halka fıilen açık olacaktır. Kuşkusuz rehberlik.
danışmanlık ve yönlendirme hiz-
metleri. sistemi başanya götüre-
bilecek en önemli etkenlerden
biri olacaktır. Ancak, eğitim
sistemini tek başına kalkınmayı
sağlayacak sihirli bir araç olarak
düşünmek, gerçekçi bir davranış
sayılamaz. Yeni eğitim düzenini
uygulamaya geçirirken, yönetim
reformu çahşmalanna başlaya-
rak. zaman, para ve enerjimizi is-
raf eden mevzuatın değiştirilme-
si, ülkenin her köşesinde istih-
dam kapasitesi yaratacak sana-
yinin özendirilmesi, köy kalkı-
nmasının temeli olan öğretmen.
muhtar ve imam arasında işbirliğinin geliştiril-
mesi konulanna öncelik verilerek. 3. Heyet-i
İlmıye"nin 1926 Ocak'ında geliştırdiğı. "okul ile
hayat arasındaki Çin Seddi'nin kaJdınlması" il-
kesinin işlerliğe kavuşturulması gerekir.
Unutmamak gerekir ki Atatürk'ün belirttiği
gibi: llköğretim ve ortaöğretim. mutlaka in-
sanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmi ve tek-
niği versin. Fakat o kadar pratik bir tarzda ver-
sin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalma-
ya mahkum olmadığına emin olsun.
BİTTİ