Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM1993 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
Alı Kemalizmalı...Semra Haıum, ev de son sözun, her zarnan Tur-
gırt Bey tarafından söylendığmı hıç unutmadı
Yıllar her şe>ı değıştınyor, zaman her şeyı değıştı-
np dönuştürüyordu, ama son söz hakkına ılışkın,
Turgut Bey'ın öncehk hakkı olduğu gıbı duru-
yordu Onun sıyasete atılma \ e sıyasetten vazgeç-
me kararlannın açıklanmasmda da son söz yıne
Turgut Bey'ın olmuştu Evdekı son soz hakkı. sü-
reç ıçınde, ülkede son soz hakkına dönuşurken,
Semra Hanım, Turgut Bey ı ımrenerek ve bıraz
da kıskanarak ızlemıştı
Gunu geldığınde, Turgut Bey, eşının "partiyi",
kendısının de "ülkeyi" kurtarmak zorunda kala-
caklannı açık seçık anlayacakü Hıç kımsenın
aklınm ucundan bıle geçmeyen bır devnmı ger-
çekleştırecekü Kadınlara oy hakkı vermenın,
şımdıye dek hıçbır yaran olmamıştı Oy venyor-
kr, seçılebıbyorlardı ama. erkek mıllet baskısı-
ndan yıne de ınım ınım ınlemekten kurtulamıyor-
lardı
First Lady'lik düşii
Turgut Bey'e göre Semra Hanım'ın, Cumhur-
başkaru'run eşı, bır first lady olarak, partının bır
il başkanı sıfatıyla sıyasete atılmasında hıçbır
mahzur yoktu Tam tersıne bu. ulkede yaşanan
köklü değışımı anlatırdı Çağ atlamanın tek başı-
na karutıdır, bıle denılebıhrdı
Ülkerun bır numaralı koltuğuna gıden o zorlu
ve çıleh yolda Turgut Bev'ın yanında, her zaman.
bır tek kışı, Semra Hanım vardı O "Bunca yıldır
sağhğıyla, giyimiyle, ilacıyla ve her türlu ıhtıy acıy-
b meşgul olmuştu" Turgut Bey'ın Turgut Bey
gıbı, yenıleşmeden yana bır sıyaset adammın
böylesıne yakınında olmak doğrudan sıyasetın
içınde olmak demektı Bunun böyle olduğunu,
sonradan, nasıl olsa herkes anlayacaktı
Semra Hanım aslında. başlangıçtan ben. hep
sıyaset yapıyordu
6 Kasım 1983 seçımlen ANAP'ın başansıyla
sonuçlanmıştı. ama seçımden bır gün once
yaptığı konuşmada Turgut Bey'ı "daha şimdiden
yaîancüıkla" suçlayan Evren Pasa'nın. hükûmetı
kurma gorevmı, ona vermeyeceğı kanısı yay-
gınlaşmıştı Semra Hanım, partının de anası ol-
duğunu, o zor gunlerde kanıtlayacaktı Turgut
Bey'e E\ren Paşa'yı kucaklayıp, şöyle guzelce op-
mesıru salık verecektı Herkesın korkudan tır tır
ütredığı gunlerde Semra Hanım. çozum üreoyor,
sevgılı eşını Evren'ın kollanna atarak. seçım zafe-
nnı banşçı bır görantuyle susluyordu O gunlen
anımsayan bazı partılıler, "Hanunefendi olraa-
saydı, Ozal Köşk'e çıkamazdı" dıyecek kadar
abartmışlardı bu ışı
Semra Hanım'a gore ıse bu, bır başan değıl,
kan kocarun bırbırlennın eksıklıklenru tamamla-
malan konusunda sadece, güzel bır örnektı
Sıyaset bır anlamda, sezgı demektı öncehkle
neyı, nerede ne zaman soyleyeceğını sezınleyebıl-
mek güdusuydü, sıyaset Âklında hayahnde ulke-
>emra Ozal, oldu olası,
Turgut Bey 'in evde de,
sıyasette de, kendisinin
sıyasete atılması ya da geri
çekilmesinde de son sözü
söylemesine alışmış; bu
alışkanlıkla onun aldığı
kararlara boyun eğerken, bir
yandan da imrenip
kıskanmaktangeri
kalmamıştı.
nın sıyasal yazgısını elınde tutan tstanbul'un
ANAP İl BaşkanhğYna gelmek gıbı şeyler hıç
yokken. doğrusu böyle şeylen düşunmeye cesaret
bıle edemezken, sıyasal gucun ne olduğunu sezdı
50 yaş gûnu kutlanırken, kendısının de bır sı-
yaset kadını olması durumunda yenı yaşamının,
ne kadar renkleneceğmı düşunmuş, tanımsız do-
yumlara ulaşmıştı
Basının 'Love Story'si
Gazeteler. yaş gunu kutlama habennı "Love
StoryTi Doğum Gunu Dansı" başlığıyla fotoğraflı
olarak yayımlamışlardı Hıç soran eden ol-
mamıştı, ama haber oğlak burcu kadınlannın
özelbklenyle zengınleştınlmıştı Vallahı yaman
şeylerdı bu çocuklar Onlann sayesınde halk
onunla, eşıyle, yaşıyla. burcuj la kısaca, her şeyıy-
le ılgılenmeye başlamıştı Turgut Bey'ın aksıne,
sevıyordu bu çocuklan Semra Hanım, 50 yaş
günu habennı okuduktan sonra gazetecılenn
önemını ılk kez anlayacak \e bır daha hıç unut-
mayacaktı Ve o gûnden sonra tezgahından, nıce
gazetecıler geçecektı Gazetecılığı oylesıne seve-
cek ve benımseyecektı kı, mesleğı sorulduğunda
hıanı alamayıp. vakfının gazetesınde "başya-
zarhk" yaptığını bıle soyleyecektı
Semra Ozal, sıyasetı sevdığını soylerken, taa
1984'un tlkyazı'nda "kadere inanmadığı, tesadüf-
kre inandığı" gıbı ganp bır açıklamaya gerek
duyuyordu Yazgıya ınanmamak, rastlantıya
ınanmak, bıraz tuhaf bır gerçeKçılıktı Semra
Hanım, şu sozlenyle belkı de. sıyasetın soyut
yanını vurguluyordu Soyut ya da somut, o sı-
yasetı çok sevıyor ve bunu saklamıyordu "Ash-
•da siyaseti seviyorum, çfinkıi sivaset benim mi-
zacıma uyuyor. Gayet hareketli. insanı canlı tutan
bir hadise" dıyordu Sozlennde en küçuk bır ya-
paylık yoktu Zayıflamak ıçın spor yapan, ancak
sporu sevdığını söyleyen yalancı tombul kadmla-
ra hıç benzemıyordu Sıyaset derken. sureklı göz-
lennın ıçı guluyordu
Turkıye'de sıyasetten ne anlamak gerekıyorsa,
Semra Hanım da sıyasetı oyle anbyordu "Mesa-
la, örneğin" dıye söze başlavıp "Havatında hiç
komtmist bir insania karşdaşnıadığııu" övüne
övune anlatıyordu Ya da F Alman Malıye Ba-
kanı Mathofer'dan soz ederken "Ailecek görüşü-
rin" demeyı ıhmal etmıvordu
Yalın ve mahzun
Bu kadar yalın bır kadm olmasına rağrnen.
onuüzen, denndenyaralayan şeylervardı "Orne-
ğjn, meseta" Turkıye'de Evrenızm veya ANAP'ta
Ozalızm gıbı şeylenn konuşulmasına çok ûzulü-
yordu
Yok efendım partüen, ANAP Kapıkullan -
ndan, Yeruçenler'den ve Sıpahıler'den oluşuyor-
muş, Yok efendım partı değıl. şırketmış Yok
efendım hanedanmış, prenslermış Aklın alacağı
şey değıldı bunlar Konutçulan, ulkuculen, mu-
kaddesatçılan. sosval demokratlan, kırat sem-
patızanlan, lıberallen, aksaçlılan ıle koskoca bır
partıde, nasıl boyle şeyler olabılırdı ANAP'a ge-
ncı damgası vurulmasma çabşan bazı çev relenn
Turgut Bey'in Atatürk'ü eleştirmesini ve
laikük karşıtlanna
4
yeşil ışık' yakmasını 'politik
kurnazlık' sanıyordu Semra Hanım
T
JL urgutOzal
Kemalizmden geçeli
çok oluyordu ve
A tatürkçülük 'e de
bir türlü
ısınamamıştı. Ama
Semra Hanım öyle
miydi? O, kocasının
Atatürk'ü
eleştirmesini hep
değişim ve
dönüşüm
rüzgarlarının
esmesini
sağlayacak 'küçük
oyunlar' sanıyordu.
haberde Semra Hanım'ın davranışlan, ankete
katılanlann yuzde 72'sınce olumsuz karşılanıyor-
du Anket sonuçkn. magazın basınında Ahu
Tuğba ve Emel Saym'ın ardından uçüncûluğu ka-
pan Zeynep Özal'ın, aılenın en çok tepkı duyulan
ıkıncı kışısı olduğunu gostenyordu Hülya Avşar,
Bülent Ersoy gıbı devlere nal toplatan Zeynep.
annesının onune geçemıyordu
Özallann en çok tepkı alan. en çok eleştmlen
kışısı ne yazık kı Semra Hanım'dı
Semra Hamm aldırmıyor, guleç bır yuzle, tanh
boyunca hep meyveb ağaçlann taşlandığını soy-
lüyordu
Balmumcu ÇıftbğVnm ıçınde kuçuk bır ev
Kışlazade Parkı'nın yanında bu>uk bır konak
Semra Özal, o küçuk evde doğmuş, o buyuk ko-
nakta buv umuştu "Osmanlı Sarayı'na hizmet et-
miş bir ailenin kızsıntz..'" sozlenyle başlayan so-
runun tamamlanmasını beklemeden bır solukta
"Evet" dıyordu, Semra Hanım
"Evet, babamm babası Balmumcu ÇifHiği'nin
sahibi. Besiktaş'ta, hala Balmumcu durağı vardır.
Babamın babası saravda tablekarbaşı ımış. \nne-
min hem babası, hem de dedesı saray da. \nnemin
dedesi mustantik Daha buyuk dedesi ise saray
nazın imiş. Onlan tabiı ben bibniyorum. Amemin
E R B İ L T U Ş A L P
ışıydı bütun bunlar, ona gore O Buyuk Ekım
Devnmı'nın 67 yılı kutlamalanna erkeksı bır do-
pıyes ıle katılmış, beyaz ıpek bluzu ve sıyah
papyonu ıle hem kendısının bberalbğını, hem de
paitısının çağdaşlığını anlatmak ıstemıştı Anla-
mak ısteyenlere tabı Turgut Bey, greyfurt suyu
ıçerken, o. duşman çatlatırcasına ıkı bardak vot-
ka Sımımof yuvarlamıştı
Şımdı, buyuk acısından arta kalanlan toplar-
ken, eskı gunlere sığınmarun dırencıru arttıra-
cağını duşundü. Semra Hanım İktıdarlannın ılk
yıllan, yalıtılmış bır an gıbı gozûnun önünde do-
nuklaştı Sankı her anı yansıtan koskoca bır fo-
toğrafm ıçındeydı O gunlenn keyfinın bır başka
olduğunu duyumsadı
Liderimiz Hamfendidir...
Semra Hamm ın sıyası konuşmalan ya da o
dönemdekı "Hkri beyanlan" herkesı şaşırtıyor,
kımılenne çok ganp ve anlamsız gelmesıne
karşm, kınnlen çok ılgınç ve anlam yuklu duşün-
celen olduğunu soylüyorlardı Semra Hamm ın
konuşmalannı ılgınç bulanlar, onun değışık bır
sıyaset kadını olduğunu söyleyenler. sonuna ka-
yaşgünüyle ilgilihaberleri okuduğu anda, basının
gücünü kavradı Semra Özal. Artık, tezgahından geçen
gazetecilerin haddi hesabı olmayacak ve kendisi de mesleğini
soranlara, 'Papatyaları 'yla ünlenen vakfının gazetesinde
'başyazar' olduğunu söyleyecekti.
dar onunla bırbkte y/uruduler, yukseldıler, ılerle-
dıler Ne vardı yanı, dobra dobra konuşan bır
kadındı. her şeyden once Pat dıye soyluyor, du-
şündüğünu evınp çevırmeden dnlatıyordu Ko-
casının yamnda onun tennı sılmek, çamaşınnı
değıştırmek ıçın değtl, bal gıbı sıyaset yapmak
ıçın dolaşıyordu Başkalan gıbı değıldı, değışık
bır havası vardı Bu gerçeğı yıllar sonra ılk kez
Kapıkullanndan. Ankara Mılletvekıh Rıfat Di-
ker gorecek "Bizim liderimiz Semra Özal
Hammefendidir" dıyecektı Talat Zengin'ın "Par-
timizde milletvekiUerinin Semra Hanım kadar et-
kıh otduğunu söylemek za>allılık olur" açıklaması
daha gerçekçı bulunacaktı
Saraylılık özlemleri
Turkıye'nın gelmış geçmış en populer başba-
kan eşı olarak sıvnlen Semra Hanım'ın davranış
ve sözlen anketlere konu edılıyordu Örneğin. bu
anket sonuçlanna dayamlarak yavımlanan bır
babası vali olarak vefat etti. Onun babası da saray -
dan geldıği içın, dedemi Mekteb-i MüUciye'de
okutmuşlar. Böyle bir saray yakınhğımız >ar."
Boylece kendısını Osmanb Sarayı'ndan geldık-
lenne ınandıran Semra Özal. ıs>ter ıstemez tanhı
çoksevıyordu Tanhı yerlen de SaıtHabmPaşa
Yalısı'na tutkunluğunun nedenı buydu
1985 yıbnı boynunda mınervasıyla (boyunluk)
karşılıyordu. Semra Hanım Özel falcısına göre
sonu tek sayı ıle bıten yıllarda. oğlak kadınlan
yakalannı olumsuzluklardan, uğursuzluklardan
kurtaramıyorlardı Kendı deyışı ıle "Verdiği sa-
dakalar, yaptığı hayıriar onu konıyordu, ama yine
de kem gözterin nazanndan kurhJamıyordu."
Parlamento Muhabırlen Derneğı'nın yıllık balo-
sundan dönerken, gece yansı aüatüklan trafık
kazasında, Turgut Bey tehbkeyı daha onceden
fark etmış ve kapıya tutunmuştu, o ıse, hıçbır
yere tutunamamış, başmı cama çarpmıştı Çünku
Turgut Bey, Semra Hanım'ı uyarmamışü
tnsanın kendısınden başka hıç kımseye güvenme-
mesı gereküğmı, dayamlmaz acüar arasında oğ-
renecektı Yakın çevresıne kazayı anlatırken, fi-
nalı, hıç kımseye hatta Turgut Bey'e bıle guvenıl-
meyeceğım vurgulayarak yapıyordu
Sıyaset, hasta. yaralı dınlemıyordu Lösemıb
çocuklann tedavısı ıçın fstanbul Çapa'da açılan
İdımğın onur konuğuydu. gıtmese olmazdı Gıttı
Kursuye doğru yürudu, mıkrofonun onune gelıp
durdu Mmervab boynunu ılenye doğru uzatıp,
sözlennc "Konuşacak pek halim yok" dıye baş-
ladı ve **Hepinize, saygılar, sevgiler" dıyerek, bel-
kı de tanhın en kısa soylevım verdı
Semra Hamm, evlıbklennın 31 yıldonumunü
kutlarken, Turgut Bey'ın ulkemn, hatta bölgenın
tum sorunlannı çözecek değışım ve donûşûm gû-
cune enştığınden, adı gıbı emındı O gun, Başba-
kanlık Konutu'nun Beyaz Salonu'nda, pas-
tasının mumlannı uflerken ve hıç gereğı yokken,
"Biz hiç mutsuz obnadık" dıye küçuk bır yalan
söylemıştı Oysa töreru ızleyen gazetealer, bıraz
önce Semra Hanım'ın kapı aralığından yükselen
sesımduvup, duymazhktân gelmışlerdı Ogun. 1
Hazıran 1985, saat 22 I5'te özel kalem müdıresı
ve her şeyı Sevinç Toğman'ın kolunda Beyaz Sa-
lon'a gırerken, herkesın gozü onunde Turgut
Bey'ı bır kez daha haşlamış "Renj niçin odamdan
almadınT" dıye sormuştu
Hacıyım ama içerim
Dını sıyasete alet eden, kım olursa olsun, çok
bozuluyordu Duyurulanlar doğru ıse, antılaık
tutumlara yeşıl ışık yakması nedenıyle Turgut
Bey'ı sık sık uyanyor, azarbyor, hatta kuçuk çapta
tarüşmalar çıkanyordu Ona gore "laikliğin
tanımını çok iyi y apmak gerekiy ordu. Hiç kimseye
baskıyla ne soyun, ne gıyin denitefnezdL" Tur-
banın, tesetturun sıyasal sorun olduğu bır ortam-
da, soyunmaktan soz etmesı bazılannı çıleden çı-
kanyordu Semra Hamm aldırmıyor, "Hacı ol-
duğuınu biliyofsunuz, ama içkimi de içiyorum"
sozlenyle tartışmayı noktahyor, çevresındekı yo-
bazlan çıleden çıkanyordu Acı tatb, bunca yıl
suren beraberlıklennde Turgut Bey'e her şeyı ıle
ınanmıştı Onun bır tek sözu ıle carunı bıle verebı-
lırdı, ama dın konusundakı çebşkılenne oldum
olası akıl erdırememıştı Turgut Bey'ın, bu konu-
da kendısınden bır şey sakladığı kuşkusunu uze-
nnden hıç atamamıştı Önce guzel guzel,."Ben
Müslümamm, devlet laik" dıyor. sonra "Üç beş
kız turban taktı diye, Tflrkiye ne ileri, ne de geri gi-
der" dıyordu Ancak Turgut Bey, buraya kadar
doğruyu soyluyor, ış uygulamaya geldığınde
ağırbğını türbanalardan yana koyup karşı olan-
lar ıçın tedbırler abvordu Semra Hanım'ın. "Ina-
nanlara saygısı vardı. ama inananlarm arasına bir-
takun ganp kıyafetlerle sızıp. dıni sıyasete alet
edenlerle sonuna kadar mucadelede kararlıydı."
Bu kural Turgut Bey'm kardeşlen ıçın de ge-
çerbydı, onlardan uzak duruvor onlan "Aynı
doğrultuda olmadığımız kesın. Ö yuzden benı sev-
miyor olabilırkr, hoşlannııyor olabilirkr. Benunle
beraber obnamak icin köşke gelmivor olabtlirier.
'smanlıSarayı'na
yakmlığmakendtsinimandamış
olduğukadar, çevresinide
özallann çokmutlubiraüe
olduğuna mandarmıştı Semra
Hanon. Öyleki, TurgutBey'i
azarladığmda, çevrede
bulunanlarkulaklarmı tıkayıp,
buküçüksürtüşmeyi
duymuyorlardı!
bu normal bir şeydir" sozlenyle uzak tutuyordu
Turgut Bey. Kemalızm'dençoktan vazgeçmış,
Ataturkçulüğe de bır türlü ısınamamıştı ama,
Semra Hamm, çok şükur, öyle değıldı Turgut
Bey'ın Atatürkçulukten yan çızmesıru, değışım
ve dönüşum sürecmın kuçuk bır kurnazlığı ola-
rak göruyordu
Turkıye'nın somurge bır ulke olmasının onun-
dekı en buyuk engehn. Mustafa K.emal'ın tutuş-
turduğu bağımsızlık geleneğı olduğunu bılıy or-
du Danışmanlan Turgut Bey'ın kulağma. Ata-
turk'un yanbşlanndan soz ederek, bu tabunun
ustune gıtmesı gerektığını fısıldamışlardı Bır
darbemn ürunü olarak 55 yaşından sonra sıyase-
te atılıp. one fırlamanın başka çaresı yoktu Ata-
turk'un eleştınlmesı başka. onun Atatürk'u eleş-
tırmesı çok başka bır şeydı
Şıklık ve zarafette üçüncü...
1985, Semra Hanım ıçın bır kabus yılı oldu
Okutuyor, ufletıyor, ama beladan kurtulamıyor-
du Mınervasınm üstune kem gözler ıçın koca-
man bır nazar boncuğu taktı Mavı boncuk, be-
yaz boyunluk ve Semra Hamm ın pembe tenı
üzennde mûthış bır uyum sağlamıştı Mıner-
vamn Semra Hanım'a yakıştığını, ona entel bır
hava verdığıru soyleyenler bıle çıktı
Bır haber ajansı, yapılacak başka ış yokmuş
gıbı "şıklık. zarafet ve eşini temsil veteneğj" gıbı
ıpe sapa gelmez konularda bır anket duzenledı
Şıkhkta Dilek Cindoruk, zarafette Mevhibe tnö-
nü, temsil yeteneğınde Nazmiye Demirel ılk sıra-
lan paylaşülar Semra Hanım, her uç dalda, an-
cak uçüncu olabıkh. Bu, o yılın ıkına düş
kırıklığıydı
Semra Hamm, bır yandan uzüluyor, bır yan-
dan da şaşınyordu Anketler, aılenın en sevılen
kışısının Efe olduğunu gostenyordu Bacak ka-
dar çocuktu Efe Kızıyordu üstelık Çunku aı-
lemn en sevılmeyen kışılen arasında, ılk sırada
kendısı vardı
Anket sonuçlan, yazılı basında günlerce ışlen-
dı Bır yorumcu, Özal aılesını ANAP'ın da-
yandığı sınıf acısından değerlendınrken, aslında
değışım ve donuşümün boyutlannı anlatıyordu
"Ozentı ve gösterişin egemen olduğu orta sınıf
yaşam tarzının kalıpiannı bir tuıiu aşamıyor, tu-
zaklara gonullu duşuyor, yangına korükle gıdiyor.
şöhret vanılmasının kadehlennden uzak duramn
yorlar. Özallann, Turk orta suufına hemçok eazip
hem de çok ıtici gelen bir ozellikleri \ar: Onlara
çok benziyorlar. Kulrur duzeyleri, beğenilen, ozen-
tilen tastamam aynı. Zeki Müren y a da Ajda Pek-
kan'la van yana resim çektirmek Pahalı yerlerden
giyinip kuşanmak. Alışvenş nıtkunu olmak. Luks
arabalarda fıy aka satmak. Eğlence deyince de akı-
Uanna hep aynı şeyler gehvor:
V emek, gazıno. festıval.
Kitaplarla, fikırlerie aralan pek noş değil. Gaze-
telerden en çok, kendi resimlerini çarşaf çarşaf
y ayımlayan haftalık dedıkodu gazetelennı seviyor-
İar. Kalıptan şikayetlen yok. oyundan şikayerteri
yok. İşler onlardan yana gittiğı surece..." (Haluk
Şahın, Nokta 21 Temmuz 1985)
YARIN:Bu kadında iş var.
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
GûzGününde»Sonbahar bır gızlı huzundur, tukenıp gıderken bıle sa-
rı yapraklarını bır yerlere doken Bır gtzlı hazan, bır gızlı
huzun Yarımkafıyelerledeolsabırbırıneyakışıyor Dı-
lımızı sadeleştırmeye aşırı tutkun olanlar, sonbaharı da
değıştırmek ısterler ilk yaz, son yaz demezler mı? ön
yaz son yaz daha yakışıktır Buna onguz, songuz dıyen-
lerdeçıkar Yazı da, guzude bırerontakıylatamamlıyor-
lar Baharı, ılk ve sonla çıftleştırmışler
Sonbahar ya da guz hangısını kullanırsanız kullanın,
bu huzün dolu mevsımın tadını ustat Ahmet Haşim gıbı
çıkaramazsınız "Bahçelerde san çıçeklenn açtığı, ha-
vanın keskın ıncır yaprağı kokulanyla dolduğu, ufuklar-
da gumuş ve bakır bulutlann anlaşılmaz ışler çevırdığı
akşam ustu otları kurumuş tepelerde, yeşıl eşarp, kırmı-
zı ortu, beyaz veya lacıvert elbıselerle dolaşan gençkız-
lann etekten ruzgârda uçuştuğu ve saçlan çozulup
dağıldığı bu mevsımde sonbahar şıırlerınden daha saf
bır konuşma konusu olabılır mP '
Çok uzun bır cumle oldu ama bunu ancak Ahmet Hâ-
şım gıbı sonbahar tutkunu bır şaır yazabılır Sonbahar
şıırlerının de, sonbahar yazılarının da gerıye donup ba-
kıldığında ustası odur Bugun bızım ıçın dahıce olan
yazıları tkdam gazetesının Bıze Gore" koşesınde 1928
yıllarında yazmıştır Ikdam ıçın duşundüklerı şoyledır
"Bir nevı olumden sonra dınlme sırnna eren Ikdam'-
ın sanat ve edebıyat sayfalanna bakmak gorevmı uzeri-
me almış olmaktan utanıyorum "
Ikdam'ın "Bıze Gore" koşesındekı yazıları nasıl bır
guçlukleyazdığını 'Galatasaray' sultanısınden arkada-
şı Abdülhak Şlnasi Hisar anlatır Erken saatlerde gelır
masasına oturur, yazmaya başlar Yazar, sıler, kara-
lar Yazar, sıler, karalar Sonundaolmuşsayar.yanın-
dakılere okur Bıttığı kabul edılen yazıların ılk okuru AH
Naci (Karacan) olur Alı Nacı ıle Haşım, gazetede yanya-
na oturmaktadırlar Oyıllarda yazı devnmı olur Gazete-
lerın okurları eksılmeye başlar Yazarların durumu kötü-
leşır Gene de Haşım okunan bır yazardır Yazı devrımı-
nın tutup tutmayacağı ustune kuşkular vardır Herkesın
fıkrı sorulmakta, goruşu alınmaktadır Gazı Paşa ıle kar-
şılaşmasını şoyle anlatır
"Yenı harflere daır ılk defa goruş alışverışı ıçın Dol-
mabahçe sarayına çağrılanlar arasında Gazı 'yı bızzat
gormeye gıdenlerden bırı de bendım Heyecanım çok-
tu "
Gazı"ye yaklaşabılen yazar ve şaırler çok şey alabıl-
mışlerdır Haşım yaklaşmak ıstemıştır ama hıçbır şey
alamayanlardandır Yahya Kemal, Yakup Kadri, Ruşen
Eşrei, Falih Rrfkı, Gazı nın mılletvekıh ve Buyukelçısı ol-
muşlardır Haşım ıse ancak Duyun-u umumıye'nınçe-
vırmenlığıne çıkabılmıştır Bu koltuğu da çok iyi Fransız-
ca bılmesıne, Galatasaraylı olmasına borçludur
Osmanlı aydınları Ankara hukumetıneyaklaştıkça Ah-
met Haşım hep uzak kaldı Her aydın Ankara yla bağda-
şırken Haşım Izmır'ı, istanbul'u yeğledı Bu davranışı
yapısından gelıyordu, neden, kendı de bılmıyordu Dıye-
bılırım kı yaklaşmak ıstedıkçe Başkent ondan uzaklaşı-
yordu Ikdam da yazdığı koşesınde Gazı ıçın en guzel
makaleyı o yazmıştı Aşağıdan almadan, dalkavukluk
etmeden, eğılıp alcalmadan bır ovgu nasıl yazılır goster-
mıştı
" Gorduğum fotoğraflara gore bıraz şışman, bıraz
yorgun, bıraz hatlan kalınlaşmış bır vucutla karşılaşaca-
ğımı zannederken kapıdan bır ışık dalgası hatınde gı-
ren yoğunlaşmış bır gı/c/e goz/erım kamaştı Gozbebek-
leri en garip ve gızlı madenlerden yapılmış bır çıft
gozun, mavı, san, yeşıl ışıklarla aydınlandığı sınırlı bır
çehre ( ) Altı yuz yıllık bır donemı bır anda ıhtıyarlatan
adamın yuzu, eskı ılahların ığrenç yaşını taşımıyor "
Haşım bır buyuk adama boyle bakıyordu
BULMACA
SOLDANS\Ğ\:
1/ Deıuz dıbıne ındınle- ..
rek ustune balıklar geldı-
ğınde köşelennden çekı- 2
üp kaldınlan ağ 2/ Elçı- o
lık uzmanı Eskı dılde
göz 3/ Kabadayı Rum 4
delıkanhsh 4/ Hububat g
tozu Zanf, kıbar 5/
Arap abecesınde bır 6
harf Eskı Mısır'da gu- j
neş tannsı Bır sonı ekı
6/ Bır ıştekı engellerı yen- 8
me karan Lantan ele- g
mentımn sımgesı 7/
Japonlara ozgu çıçek duzenlenve
sanatı 8/ Bır tür kuçuk zurna 9/
Eskı Turklerde hastalan ıyıleştır-
mek ıçın yapılan buyuye venlen
ad "'Benıderdınleyeter — ettın
, Vok mu ınsafın a zalım soyle"
(Fıtnat Hanım)
YUKARIDAN AŞAĞI\ A:
1/ Daha çok Karadenız bolgesın-
de gıyılen bır tur erkek ayakkabı-
sı Kalsıyumun sımgesı 2/ Ölece-
ğı kesınbkle bılınen bır hastamn.
acısını dındırmek ıçın doktor tarafından öldürulmesı 3/ Bır
alaşımdakı madenlenn ergıme derecesı farkından yararlanarak
bunlan bırbınnden ayırma ışlemı Kup 4/ Tellı çalgılarda tel-
len yuksekçe tutan tahta koprucuk Otlak 5/ Bır sporda enşıl-
mış derecelenn en ustunu Ilgı, ılışkı 6/ Başkalannın sırtından
geçınen kımse 7/ Bır ay adı Ekın bıçıldıkten sonra toprakta
kalan koklü sap 8/ Eskı dılde gunler Avuç ıçı 9/ Taşıma, ak-
tarma Rütbesız asker
TC
BAŞBAKANLIK
GÜMRÜK MÜŞTEŞARLIĞI
HALKALI GİRİŞ.GÜMRÜK
MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı B07 0GUM 1 10 16 Muaf-052 13621
Kerestecıler Sıtesı Kavak Sokak Emır Han No 18 Merter
lstanbul adresınde taalıvet gosteren ve mudurlüğumuzûn asağıda
dokumu yapılan GGB lennden doğan kamu alacağından dolayı 270
985 618 TL ıle avnca hesaplanacak para cezası ve gecıkme zammın-
dan borçlu bulunan lsmoteks Ist Moda Organızasyon Tekstıl Kon-
feksıyon San AŞ fimıasından mezkur kamu alacağmın tahsılı ıçın
çıkanlan 2051 savılı 11 2 1992 unhlı tebbgat fırmanm bebrtılen ad-
reste bulunamamdsı nedenıvle ıade edılmıştır
lstanbul Tıcaret Odası lstanbul Tıcaret Sıpıl Memurluğu ve lst 4
AilıveTıc Mah nezdındevapılanıdantakıbatlarneücesınde,anılan
^ırket ve jenklennın teblıgata esas başkaca adreslen de tespıt edıleme-
mıştır 7201 ^ayılı Teblıgat Kanunu nun 2 maddesı uyannca zabıta
manleuv le teblıgı de nıumkun olunamadığından aynı kanunun 28 ve
31 maddelerı gcreğm«.e teblıgat yenne kaım olmak uzere ılanen tebh-
ğıne karar venlmı^lır
V ukanda belırtılen nedenlerle anılan adreste faalıvet gosteren şır-
ketın belırtılen borcunun
7
gun ıçensınde gumrüğumuz Saymanbk
Mudurlugu veznesıne >atırıldığına daır vezne makbuzunun. Halkah
Gın^ Gumruk Müdürluğu ne ıbraz edılmemesı halınde 6183 savılı
A A T U H kanununun 55 60 ve 114 maddelen gereğjnce ışlem ya-
pıldtdgının bılınmcsı ılanen teblığolunur
Beyamuune no tarih
27087 06 0S 1991
I78S6 22 01 1991
2I4WO5O4 1991
12O87 28O2 1991
Basın 41256