Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
HakimiyetiMilliye
9
deyayımlanan
telgraf; Padişah Abdülaziz Oğlu
Abdülmecit imzasını taşıyor ve
"Cumhurbaşkanı Mustafa KemalPaşa
Hazretleri'ne'' diye başlıyordu...
B A S I N D
CUMHURİYEJ
T A R T I Ş M A S I
NJtlJUI
Halife'den gelen kutlama
-5-
Cumhuriyet'in ilanı ertesi günkü
gazetelerin ikinci baskılannda muştu-
lu bir haber olarak yer aldı. Gazeteler
haberlerinin başına, dün gece An-
kara'dan özel muhabirimizden aldığı-
mız önemli telgraflar kaydmı düşme-
yi de unutmadı.
Bu habcrlerden birine göre, dün
BMM'nın bahçesinde ve çevresinde
büyük bir kalabalık vardı. Herkes, sa-
bah toplanan Halk Partisi Grubu'-
nun hükümet bunalımını çözecek ka-
rannı büyük bir merakla bekliyordu.
Grup öğle üzeri bir yemek tatili
yapmış, fakat milletvekilleri dışarda
bekleyenlere ferahlatıcı bir haber ve-
rememişlerdi. Merakh halk müjdeyi
ancak karanhk bastıktan sonra ala-
bilmişti.
İkdam Gazetesi, Jstanbul'un dün
gece olağanüstü bir görünüm yaşadı-
ğını biidiriyordu. Bütün caddeler
(elektrikle) aydinlaülmış. bayraklarla
donatılmış, Sultanahmet Alanı'nda
bando-mıaka çalmış, halk sokaklara
dökülmüştü.
Dün gece gene. Dışişleri Bakanhğı
Delegesi Dr. Adnan Adıvar da olayı
bir yazıyla İstanbul'da bulunan ya-
bancı ülke temsilcilerine duyurmuştu.
Doktor Adıvar yazısına "Teınsilci
Efendi" diye başlamış. olup biteni an-
iattıktan sonra. "Saygılanmın kabu-
Kinü rica ederim efendim" diye bitir-
mişti.
Yenigün Gazetesi. Cumhuriyet'in
kabulünden İstanbul'daki yabancı-
lar. özellikle Fransızlar'ın çok hoşnut
kaldıklannı aktardı. Gazete, Fransız-
lar'ın olayla ilgıli görüşlerini alması
için bir yazannı görevlendirmiş. o da
Avrupanın deneyimli temsilcilerin-
den şunlan dinlemişti:
"...üçâncü Napolyon döneminde
düşmanlarına başeğmek zorunda ka-
lan KransEİar, 1871 Savaşı'ndan sonra
Ban ettikleri Cumhuriyet sayesinde,
bugün tek söz sahibi >e her istediklerini
yapabilir durumdadırlar.
"DolavKiyla, her şeye karartı, özel-
Kkle düşmanlarına karşı metin bir du-
rurn alan, onlara hak ettikleri darbeyi
indirerek yetenekli olduklarını göste-
ren Türkler'in, bugün ilan ettikleri
Cumhuriyet sayesinde gercekten pek
çok kazanç sağla\acaklarına kuşku
yoktur. Savaşın durdurulmasıyla yeni-
len Türkler'i, savaşa ara verilmesi icin
varılan anlaşmadan sonra yücelten
Mustafa Kemal Paşa'nın cumhurbaş-
kanı seçilmesi çok yerindedir.
"Dünya, Türk Hükümetinin Cum-
huriyet'e dönüştürülmesiyle dc> lete ge-
rekli biçimin verildiği karusındadır.
Düşmanlarına karşı ne pahasına olur-
sa olsun bağımsızlıklannı savunan ve
koruyan Türkler, geleceklerinin aydın-
lık olması için iyi bir çtğır acmışlardır.
Cumhuriyetçi Fransızlar'dan başka,
öteki yabancdar da Cumhuriyet'in
Tûrkiye ve Türkler için mutlu, uğurlu
ve kutlu olsun dilerter."
Yenigün Gazetesi, Cumhuriyet'in
JCars ve Edirne'de de büyük bir sevınç
içinde parlak törenlerle kutlandığını
bildirdi. Haberi alan Edirneliler so-
kaklarda halay çekip çiftetelli oyna-
mışlardı. Yurdun dört yanındaki coş-
kunluk göz kamaştınrnitelikteydi.
îlk Cumhuriyet Hükümeti
G azeteler ortak haberlerinde ise
ilk Cumhuriyet Hükümeti'nin
başkanlığına Malatya Milletve-
kili İsmet Paşa Hazretlerinin
atandığını belirttiler. Gazeteler. Dı-
şişleri Bakanlığı'nı da Başbakan'ın
üstlendigini bildirdikleri 1. İnönü Hü-
kümeti'nin şu üyelerden oluştuğunu
kaydettiler:
Genelkurmay Bakanı: Fevzi Paşa
(Mareşal Çakrnak. Istanbul)
Dinişleri Bakanı: Mustafa Fevzi
Efendi (Sarhan, Saruhan-Manisa)
İçişleri Bakanı: Ferit Bey (Tek, Kü-
tahya)
Milli Savunma Bakanı: Kazım Pa-
şa (Karabekir. Karesi-Balıkesir)
J.enu[.enigünGazetesi,
Cumhuriyet'in Kars ve Edirne'de de büyük bir sevinç içinde
parlak törenlerle kutlandığını bildirdi. Haberi alan Edirneliler
sokaklarda halay çekip çiftetelli oynamışlardı.
Yurdun dört bir yanındaki coşkunluk göz
kamaştınr nitelikteydi.
Basında tartışmalar hâiâ sürüvordu, ama son Halife
bile Cumhuriyet gerçeğini kavnunıştı. Necmettin Sadak: "Önemli bir devrim haberi" Dr. Adnan Adıvar: "Temsilci efendüere" tebliğ
Bayındırlık Bakanı: Ahmet Muh-
tar Bey (Cilli, Trabzon)
Mılli Eğitim Bakanı: İsmail Safa Bey
(Özler.^dana)
Maliye Bakanı: Hasan Fehmi Bey
(Ataç, Gümüşhane)
Ekonomi Bakanı: Hasan Bey (Sa-
ka. Trabzon)
Mübadele ve İmar tskan Bak.:
Mustafa Necati Bey (Uğural, İzmir)
Adalet Bakanı: Seyit Bey (tzmir)
Sağjık Bakanı: Dr. Refık Bey (Say-
dam. İstanbul)
Muhalefeti sürdûrdûler
I
landan önce Cumhuriyet'e şid-
detle karşı olanlar, olay gercek-
leştirilince hafıf yollu çarkeder
gibi göründülerse de. karşıtllıklannı
sürdürdüler.
Yeni yönetim biçiminin eski ve us-
lanmaz karşıtı Tevhidı Efkar Gazete-
si durumu okurlanna "Ankara'da ve-
rilen kararlara göre hükümet şekli
Cumhurivet oluverdi" başlığı\la du-
yurdu.
Başyazar Velit Ebuzziya, Cumhuri-
yet'in kabulü ardından eski Başba-
kan Rauf Orbay'la görüştü. "Cunihu-
riyet'in bir gece içinde ilanı gerekçesi-
nin hükibnetçe açıklanmasını bekledi-
ğini*' söylediğini aktardı, uzun
yazısının flaşına şu bölümü aldı:
"İstanbul'un sayın milletvekili, 'ad
değişikliğinin önemi >oktur. Gelen gi-
deni aratmamalıdır. Bir hükümetin be-
ğenilmesi ve yaşabilmesi halkın istek-
lerine uvgun obnakla. mutluluğunu,
onurunu ve yurdun bağımsızltğını sağ-
lamakla mümkündür" diyor."
Tutucu gazetenin röportajına ya-
nıt. Cumhuriyet yanlısı Hakimiyeti
Milliye. Yenigün ve tleri gazetelerin-
den geldi. Ortak yazı şöyle soifcbuldu:
"... Türkiye, uğursuz Yahdettin'in
Hüseyin Raûf Bey'i son kabul ettiği
1920 Martı'nın 16. gününden başlaya-
rak devrimini Cumhuriyet yönetimine
dönüştürmüştür. Osmanoğulları'nın
İngilizlerle birleştiğini ve dolayısıyla
ulusun kurtuluşunu ancak ve ancak
kendi içinde araması gerekriğini o gün
bize Rauf Bej söylemişti!.. Kaldı ki. bu
gerçek yalnız onun anladığı bir şey de-
ğildi. Nitekim o Malta'v a gitti. biz bu
işlemi yürüttük!."
Cumhuriyetçiler-Rauf Bey ve yan-
daşlan tartışması İkdam yazan Ah-
met Cevdet'i sinirlendirdi, köşesinden
tarihe şu göndermeyi yaptı:
"... Hatırlarda midır?.. Ben kaç kez
söyledim ki, demokrasivi hakkıyla an-
lamak biz Türklerin harcı değüdir. Kı-
rk-elli yıl gectikten ve bu kuşak yerine
başkalan geldikten sonra biz demok-
rasiyi ancak anlayabileceğiz. Bunu an-
lamak çok güçtür, çok..."
(Mustafa Kemal hayranlıgıyla ta-
nınan) Ahmet Cevdet, Cumhuriyet'in
ilanı hakkında görüş açıklamayan
üniversite öğretim üyelerine de kızdı,
uzun yazısında şunlan savundu:
"... Ulusal egemenlik konusu sanı-
rım hiçbir yerde bizdeki kadar bilin-
mez degildir. Ne İtrihat'ı ne İtilafı. ne
Sultan V ahdettin'i ve ne de bugünkü
yöneticiler bu konuyu gereğince anla-
tamadılar. Hep söylerim ya, bizim üni-
versitenin bu konudaki ihmal ve hoşgö-
riisü, sessizliği, görmezlikten geline-
mez. Birkaç haftadan beri ülkemiz
Cumhuriyet dive kalktı kalktı oturdu.
Cumhurbaşkanının görevine dair söz-
ler söylendi. Yurdumuzu en gelişmiş ül-
kelere bile zıt gösterecek düzenleme-
mal'in teşekkür konuşmasını yayı-
mladı. Hüseyin Cahit bir gün sonra
kaleme aldığı "Siyasiyyat - (Politika
işleri)" başlıklı yazısında konuyu şöy-
le yorumladı:
"... Yaşasın Cumhuriyet! BMM'de
alkışlarla kabul, dışarda toplarla ilan
ettiğimiz cumhuriyetin yaşamasını
gercekten isriyor muyuz? İstiyorsak
her şeyden önce şunu bilmeliviz ki,
Cumhuriyet alkışla, duayla, şenlik ve
donanmayla yaşamaz. Onu yaşatmak
ister. Cumhuriyet tılsım degildir. Mil-
let meclisi büyülendi.
"... Ben Cumhuriyetçiyim. Tüm yö-
netim biçimleri içinde en yüce yöneti-
min Cunihuri>et"ten başka bir şey ola-
mayacağı kanısınday ım. Lygar. hu-
kuk ve insan onuru taşıy an bir kişi, son
çağ ordularının yadigan olan yönetim
biçimini beğenmez. Fakat Cumhu-
riyetçi olmakla birlikte bu sözcüğe put
Lkdam Gazetesi,
"istanbul'un dün gece olağanüstü bir görünüm
yaşadığını" bildiriyordu. Bütün caddeler
"elektrikle" aydınlatılmış, bayraklarla donatılmış,
Sultanahmet Alanı'nda bando-mızıka çalmış, halk
sokaklara dökülmüştü.
lerden. hukuk ve yetkilerden söz edildi.
L niversitemiz hiçbir şey söylemedi.
Ağzını bile açmadı. Acaba üniversite-
mizde bu konuda söz söyleyecek hoca
mı yok? Böyle bir iinhersiteye o kadar
odeneğin verilmesini doğnı bulmayız.
Üniversite ya aydıniatıcıhk görevini
yapsın. ya da kapılarını kapatsın.
"... Cumhuriyet sorunu savsaklana-
cak gibi degildir. Zira bir takım yöne-
ticilerin söylediklerinden halkın bu ko-
nuyu iyi kavrayamadığı anlaşılıyor. Bu
kavrayamayıştır ki Ankara ve İstan-
bul'u ikircikli duruma getirdi. Tanrım
ne iyi olurdu asker askerliğiyle, hekim
doktorluğuyla, öğretmen hocalığıyia,
ekonomist ticareriyle ilgilenseydi ve
bunlardan her biri ancak kendi anlaya-
cakları işlerden başkalarına el u/atma-
salardı."
Kutlu olsun efendiler
K endine •tutuculann sözcüsü"
adını veren Hüseyin Cahit'in
Tanin'i. olayı duyururken "Tür-
kiye Devletinin Hükümet Şekli Cum-
huriyet Oldu" başlığını kullandı ve
salt Cumhurbaşkanı Mustafa Ke-
gibi de tapınmam.
"... Anadolu'da BMM karan yur-
da egemen olmaya başladığı dakika-
dan beri Türkiye'de Cumhuriyet ku-
rulmuştu. Aslında var olan Cumhuri-
yet'in ilanı biçiminin garip olduğunu
söylemek de, borcumuzdur.
"... Bu ülkede bugün yüksek ve alt
tabakaların tek dileği, artık şu dırıltılı,
söylentili hükümet biçimi dönemine
son vcrilerek halk yaranna yapılacak
işlere başlanılmasıilır. Eğer dün ilan
edilen Cumhuriyet'in yöneticileri bunu
yapabileceklerine inanıyorlarsa, biz de
kendilerine 'öyieyse cumhuriyetiniz
kutlu olsun efeıidiler" deriz."
Necmettin Sadak da Akşam'daki
yazısında hükümet değişikliğinin ge-
tirdiği Cumhuriyeti "önemli bir dev-
rim haberi" olarak niteledi. özetle
şöyle dedi:
"... Türiü türlii tasanlan yazılarak
aylardan beri tartışılan ve bir türlii uy-
gulanamayan bu esaslar nasıl oldu da
bir gece içinde kabul edildi. partide bu
şekle karşı olan miUetvekilleri >ardı.
Onlar önce neden karşıydılar ve bir-iki
saat içinde düşüncelerini nasıl değiştir-
diler? Yoksa orada değil miydiler?
"... Şimdi karşımızda gerçek bir
buyruk vardır. Hükümet biçimine
'Cumhuriyef adı verilmiştir.
"... Cumhuriyetin Türkiye için huzur
ve mutluluk başiangıcı olmasını tanrı-
dan dilerim."
Vatan'da Cumhuriyet'in kabulüne
ilişkin görüşlerini açıklayan Ahmet
Emin. olayın iki yönü bulunduğunu
bildirdiği yazısını, özetle şöyle sürdür-
dü:"... Birincisi hükümet biçiminin or-
taya konuşu ve benimsenmesi, ikincisi,
en önemli dakikalarda ulusal çıkarla-
rın aleyhine olan politik söylenrilerin
ortadan kalkmasıdır. Bu yararlara
karşılık olay m sakıncalan da vardır.
"... Devletin biçiminin iki saat içinde
pek smırlı tartışmalardan sonra değiş-
tirilmesi doğnı olmamıştır. Hiçbir ül-
kede anayasa sık sık değiştirilmez.
Amerikan Anayasası 150 yıldan beri
en küçük bir değişikliğe bile uğrama-
mıştır. Oysa biz Meşnıtiyet'ten beri
sürekli değiştiriyonız.
"... Getirilen yeni şeklin ülke işlerin-
de göstereceği etkiye gelince: Bu konu-
da kesin bir y argıy a \ armak için işlerin
nasd yüriiyeceğini bekleyip görmek ge-
rekir.
"... Kusurhı görülen bir şekil altında
çok iyi işler yapmak pekala mümkün-
dü. Bu varsayımımızın her durumda
gerçekleşmesine ve dışarda saygınlık,
içerde birlik oluşturacak çalısmalar
yapıbnasına canı gönülden duacıyız."
Karşıtlan Cumhunyet hakkında
görüşlerini yazmayı çalakalem sürdü-
re dursunlar, yabana basın olayı iç-
tenlikle övdü. alkışladı. Dünyadaki
tüm ülke devlet ve hükümet başkan-
lanndan Ankara'ya kutlama mesajla-
n yağdı. İstanbul'dan gelen kutlama
telgrafı ise dikkat çekici ve düşündü-
rücüydü. Hakimiyeti Milliye'de yer
alan telgraf ve yanıtı aynen şöyleydi
"Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal
Paşa Ha/retlerine.
"Bu kez yenilenen hükümet biçimi-
nin ülke ve ulus hakkında hay ırlı olma-
sını Tanrf dan dilerim.
31 Ekim 1923
Padişah Abdülaziz Oğlu Abdülme-
cit"
•'İstanbul'da Müslümanlann hali-
fesi Abdülmecit Hazretlerine.
"Halife hazretlerinin iyi dileklerine
teşekkürlerimi sunanm.
1 Kasım 1923
Türkiye Cumhurbaşkanı Gazi
Mustafa Kemal"
Yarın:Cıktıkaçık
alınla70yılda
tLAN
MAZGÎRT1. NO.LU KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1953/228-504458
KararNo: 1953/2135-1866-1923
ParselNo: 129-563^84
Mahkememizce verilen 03.11.1953-12.9.1953-17.9.1953 tarih ve
1953/228-504458 esaş 1953/2135-1866-1923 karar sayıh hükümleri
üe Mazgirt ilçesi Kirzi (Yazeli) köyü hudutlan dahilinde kalan 129-
563484 no.lu parsellerin tespit gibi davalılar adına tapuya tesciline
karar verildiği. davaa Hasan Gündoğan mirascısı tpek Gündoğan
(Bağış) mirascılan Hasan. Haydar, Gulseren, Ali, Hüseyin, Düzgün,
Suna Bağş, 1953/228 esas, 1953/2135 karar sayılı dosyada aynca da-
valı Haüce Çeük, 1953'5O4 esas, 1953-1866 ka'rar sayıü dosyada da-
vacı Elif Arslan mirasçısı Hacere Arslan'ın adreslen meçhul olduğun-
dan ve kendilerine karar tebliğ edilemediğinden ışbu ilanın gazetede
ilanından 30 gün sonra davaa mirascılan ile davalıya karar yerine
kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 52044
tLAN
MAZGİRT 2. NO.LU KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1993/8
ParselNo: 156
Davacı Orman İdaresi tarafından davalılar Güllü Erdoğan ve 5
arkadaşı aleyhine mahkememizde açılan mülkiyet iddiası davasının
13.10.1993 tarihli oturumunda verilen ara karan gereğince:
Güllü Erdoğan mirascılan ve davalılar Hasan Erdoğan mirasçısı
Süleyman Erdoğan, Hüseyin Erdoğan mirasçılan Kadriye, Fındık,
Hüseyin Erdoğan, Ibrahim Erdoğan mirasçılan Mehmet Şerif Erdo-
ğan, Şahhaydar Erdoğan. Güneş Erdoğan (Arslan) mirasçılan Meh-
met Şer if Arslan. Besi Küçük (Erdoğan) mirasçılan Adil, Pakize,
Mikail. Sezayi, Zafer Küçük'lerin adresleri meçhul olduğundan ve
kendilerine duruşma gününü bildirir daveüye tebliğ edilemediğinden
yukanda adlan yazılı davalılar ve davalı mirasçüannın duruşmanın
auh bulunduğu 19.1.1994 günü saat 09.00'da Mazgirt 2. No.lu Ka-
dastro Mahkemesi duruşına salonuda hazır bulunması veya vekil
bulundurmalan, duruşmaya gctaıedikleri ve vekil bulundurmadıkla-
n takdırde davaya gjyaplannda devam edilerek karar verileceği ila-
nen tebliğ olunur
Basın: 52045
NEVŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo:1990'277
KararNo: 1992/420
Davaa Maliye Hazinesiyle davalılar Nigar Ertaş. Havva Keleş,
Mehmet Uluçay, Fatma Cihangir, Şükran Ergenç (Ayhan), Şerife
Biçer (Turgut) ve arkadaşlan aralanndakı şerhin iptali davası ile ilgili
yukanda numarası yazılı 01.10.1992 tarihli karann hüküm özeti olan
Nevşehir Göreme kasabası. 4 pafta, 567 parselde sayılı gayrimenku-
lün beyanlar hanesindeki krokisinde (a) harfi ile gösterilen bir göz
kiler Mehmet oğlu Mustafa Ertaş ve (b) harfiyle gösterilen bir göz ki-
ler Ibrahim kızı Habibe Durmuş, (c) harfiyle gösterilen bir göz sa-
manlık İbrahim oğlu Mehmet Biçer. (d) harfiyle gösterilen bir göz
kiler Mustafa oğlu Kazım Keleş'e, (e) harfiyle göstenlen bir göz kiler
ve bir göz samanhk Vahdi oğlu Mehmet Uluçay'a (0 harfiyle gösteri-
len bir göz kiler ve bir göz samanhk bir göz ahınn Hasan oğlu Musta-
fa Budak, (g) harfiyle gösterilen bir göz ki'er Seyit oğlu Mehmet
Cihangir'e (h) harfiyle gösterilen bir göz kiler Musatafa oğlu Ali Ak-
doğan'a aittir şerhinin iptaline,
Harç ve masraflann. vekalet ücreünin davalılardan tahsiline Yar-
gıtay yolu açık olmak üzere verilen karar, yukanda yazılı davalılara
ve özellikle Havva Keleş ile Mustafa Keleş'e ilan tarihinden itibaren
onbeş gün içinde temyiz yoluna gıdilmediği takdirde kesinleşeceği ila-
nen tebliğ olunur. 10.9.1993
Basın: 52054
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKCI
N'apipsin Kûrtloğlır?
"Ankara Notlan"mn çatısını çatıyordum; taşlama ustası Ha-
san Çe4ebi, şu dörtlüğü getirdi:
' Bir adam aranıyor, 'Dün dündü' demeyecek/Aynı sakızı yıl-
lar yılı çiğnemeyecekJBir adam, Ya istiklal ya ölüm1
diyebi-
lenJŞu Çevik Gucü yallah diye dehleyebilen!"
•••
Tansu Çiller, dört bakanın yerlerini değiştirince ne mi dü-
şundum' "Medya" basının iyiden iyiye öldüğünü. Türk med-
yasında artık habercilik diye birşey kalmamıştı. Habercilikle
en küçük ilgıleri kalsa, Tansu Çiller, bu karan aldığında bilgile-
ri olmaz mıydı? Medya artık, habercilik yapmıyor, radyo-tele-
vizyon izliyor, haberleri açıklanınca öğreniyori Medya basını-
na kocaman bir sıfır! Tansu Çiller'e de bravo! Tansu Çiller,
artk,''Biz şu kadar büyük gazeteyiz, üç kişi size gelmek istiyo-
ruz, bizimle konuşur musunuz?" oyunlarına gelmemeye mi
başladı? Tek tek kendine güveni olmayan medya basını, artık
"özel", "gizlı" haber de çıkaramıyor. Hep kafadan atıyori
Ansiklopedi veriyor ya patronları, yeter...
Kaç gündür antenlerimi germiş, kurcalıyordum. Yazılıpçizi-
lenlere de artık güven duymuyordum. Acı ama, böyle. Bari
neyin doğru, neyin yanlış olduğunu öğrenebilsem.
Asker çevrelerinde neler oluyor? İlk bunu öğrenmek istiyo-
rum. "Olağanüstü hal" dışında bir olağanüstüiük yok gibi. Bu
iki-üç ay içinde, "Özel Tim"\r\ artması saşırtmamalı. Bu bekle-
niyor. Okullarını yeni bitirenler, "takviye birlikleri", yeni gele-
cek silahlar. havalar da soğumaya başlayınca... Bilmem satır
araları anlaşılıyor mu? Daha çok adamla, daha çok silahla,
"ferör"ün üstüne gitmek!
- Ermeni filan var mı? Gerçi Aktuna açıkladı ama...
- Ermenisi de, Arabı da, Acemi de var. Hepsi var!
"Apo"nun durumu, "dönüşu olmayan yol" diye görülüyor.
Yazıkölenlere, yazık Kürtçocuklanna, Türkçocuklanna! PKK'-
nın pusu kurup öldürduğü parmak gibi çocukların analarının
yaktıkları ağıtları dinliyor musunuz? Tümü, Kürt analan bun-
lar. Kürdün Kürde ettiğinı kimse etmedi! Lice Belediye Başka-
nı:
- Gençler, işsizlikten dağa çıkıyorlar! diyor.
Tuğgeneral Bahtryar Aydın'ın Lice de, karşıdan gelen kur-
şunla öldürüldüğü doğru, Onu devletin öldürduğü yanlış. Tuğ-
general Aydın. Diyarbakır'dan helikopterle geliyor, gamizona
ilerlerken, karşıdan gelen kurşunla vurulup ölüyor. Yanındaki
emir astsubayı da yaralanıyor. Karşıdakilerin hedefi helikop-
terdi. Gerteralin geleceği de bilinmiyordu.
Yazılanlar içinde daha bir dolu yanlış var, hangisini düzelt-
meli? Nevzat Ayaz'ı, Doğan Güreşin istemediği, o yüzden,
Milli Eğitim'e kaydırıldığı da yanlış. SD'nin (Süleyman Dem4-
rel) bu atamalara karıştığı da.
Tansu Çiller, "özelleştirme"de direnecek; ortaklığın bozul-
masını da göze alarak! Biri, bir delilik yapmasa diyorum. Bir
delinin zararı yok da, iki deli olursa, bağlasan olmaz!
Özgür Gündem'in sahibi, Demokrasi Partisi Genel Başkanı
Yasar Kaya, ne zamandan beri tutuklu? Çağdaş Gazeteciler
Derneğı yöneticileri olarak, Yaşar Kaya ile cezaevinde görüş-
mek istedik. Bu amaçla, 19.10.1993 günü, Ankara C. Başsavcı-
lığı'na başvurduk, dilekçemizi faksladık. Başsavcılık, aynı gün
karşılık verdi, Ceza Infaz Yasası ile ilgili tüzüğün değişik 152.
maddesinde belirtilen kişilerden olmamamız nedeniyle, iste-
ğimizin "uygungörülmediği"r\\ bildirdi. "Neyapalım, bizgöre-
vimizi yaptık" diye düşündük. Cumhuriyet Gazetesi'ne eşi
Yurda Kaya geldi, görüştük. ÇGD olarak, Hekimoğlu Ismallin
salıverilmesi için de savaşım vermemiş miydik? Kimin düşün-
cesi, ne olursa olsun, insanların düşüncelerini açıklamaların-
dan dolayı hapsedilmelerine, işkence, eziyet görmelerine
karşıyız. Yıllarca, bunun için savaşım verdik, yine vereceğiz.
Irkçılığa, milliyetçiliğe, şovenliğe varan milliyetçiliğe kesinlik-
le karşı olduk, olacağız. Apo'nun Güneydoğu'da gazetelere
baskı yaparak, haberlesme özgürlüğünü yoketmesi, cinayet-
lerden biridir, en büyüklerindendir. Bundan hemen vazgeç-
melidir. Gazeteler dağitıtamazken, özgür Gündem'in korunup
dağıtılması, Özgür Gündem için ayıptır, kabul edilmemeli, öz-
gür Gündemciler de, PKK'nın bu karanna karşı çıkmaltdır.
Parti örgütlerinin kapatılması. demokrasiye inançsızlıktan
kaynaklanır. özgürlüğe, laikliğe karşı olanfann demokratlıkla
da ilgileri olamaz. Bu, böyle!
Bu ülkede, Kürt-Türk düşmanlığı yaratmak, usla, akılla bağ-
daşır şey değil. Senrer Tanilli'nin sık kullandığı bir deyişle,
"Kız alıp kız vermişiz; etle tırnak gibıyiz!" Osmanh'da, TC'de,
yöneticilerin pekçoğu Kürtlerden olmuş. Apo, hep beğenmedi-
ği TC'nin parasıyla okullarda okutulmuş. Neden, yükselip Kürt
çocuklarını yetiştırmeyi düşünmemiş de silaha sarılmış? Kürt-
lerdüşünmelibunu...
Yakup Kadrf Karaosmanoğlu, Amavuüuğa büyükelçi ola-
rak atandığında Tıran'da. Arnavutlar, Osmanlılan eleştirirler.
Türklerin büyük adam diye neleri varsa ya Arnavuttur, ya Ar-
navut aslındandır. Köprülü Mehmet Paşa. Arnavuttur Namık
Kemal Arnavut, Şemseddin Sami Arnavut, hatta Aiatürk'ün
annesi Arnavut. Bir şölende, Arnavutlann Adliye Nazırı, Türk-
ler yüzünden Arnavutluğun geri kaldığını söyleyince, Yakup
Kadri'nin eşi Leman Hanım, dayanamaz, şu karşılığı verir:
- Bence kabahat gene sizdedir. Madem ki Saray Arnavutlar-
la doluydu ve Abdülhamit devrinin son Sadrazamı Avlonyah
Ferit Paşa idi, nasıl olmuş da bunlar kendi memleketlerine hiç
yardımda bulunmayı düşünmemişler?" (Yakup Kadri Karaos-
manoğlu, "Zoraki D/p/o/naf", s.93)
Paşaları bir yana bırakalım, Mustafa Kemal'in şoförüne dek
Kürttü. Tek otomobil var, o da Mustafa Kemal'de. Bitlisli Kurü-
moğullanndaa ismet Paşa, şoföre seslenir:
- Kürdoğlu boş musun?
- Boşum Paşam!
- Beni Başvekalete bırakıverl
- Başüstüne Paşam!
Kürt, Kürdü taşır. Cumhuriyet, Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Gür-
cü, Çecen, bu ülkede hangi kökenden gelirse gelsin, tüm yurt-
tasların omuzlan üstünde kuruldu. Ferit Meten, her karşılaş-
mamızda bir Kürt Fransızca öğretmenlerini anımsar, takılırdı
öğretmenleri Fransızca parçayı şöyle okurmuş:
- Que faites-vous le boulanger? (N'apirsin Ekmekçi?)
-Je fais dupain pour manger. (Ekmek yapirem ki alem yiye!)
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Turizmin bacasız sa- ..
nayi, kalecinin fıle bekçisi
biçiminde adlandınlması 2
örneklerinde olduğu gibi, «
tek bir sözcükle anlatıla-
bilecek bir kavramı bir- 4
den çok sözcükle anlat- g
maya verilen ad. 2/
Anlayışsız ve kaba kim- 6
se... Vilayet. 3/ KJmileri 7
uğur sayar... Ödenmesi
gereken bir paranın. ala- 8
cağa sayılarak bir bölü- g
münün ödenmesi. 4/
Avrupada bir ülke. 5/ Nikelin
simgesi... Eski Mısır'da güneş tan-
nsı... Romanya'nın para birimi. 6/
Rum korsanlanna verilen ad. 7/
Akaju da denilen büyük bir orman
ağacı... Kemiklerin >njvarlak ucu.
8/ Yoksul... Bir cetvel türü. 9/ Lis-
te başı olmuş hafif müzik parcası...
Bir yaşında keçi yavrusu.
YUKARFDAN ÂŞAĞIYA:
1/ Bilgisayar teknolojisinde, bütün
bir bilgisayar sistemini oluşturan
fıziksel öğeler. 2/ Evin bölümü... Göreceli. 3/ Uzun tüylü bir süs
köpeği... Elektrik akımı devrelerinde birleştirme yapmak ya da
kollara ayırmak için kullanılan kutu. 4/ Lahza... Bir motorda
bilyelerin almaşık devinimini dairesel devinime çeviren mil. 5/
Tütün dizmek, kurutmak ve işlemek için kullanılan üstü kapah
sergi... Dahil. 6/ Pasakh, kılıksız... Yaldızlı. 7/ Hacim. 8/ Yapı-
lan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sa>Tna... Boru sesı. 9/ Türkçe-
nin de yer aldığı dil ailesinin adı... Tahıl yığını.