Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 EKİM1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
Saddam'ın Şiilerekarşı sonsilahı: Su
Haber Merkezi - Çekilen uydu
fotoğraflan Saddam Hüse-
yin"in, Irak'ın güneyindeki
bataklıklan sistemank olarak çağ-
daş bir çöle dönüştürdüğünü ortaya
koyuyor.
Bölgedeki gözlemcilenn ifadeleri-
ne göre, su yollan kurak alanlara
çevnlerek, Şii olan Batakhk Arapla-
n evlenni terk etmeye zorlanıyor ve
Eski Ahıt günlerinden beri olduğu
gibi korunan bir kültür yok edılıyor.
CIA uydulannın çekuğı fotoğraf-
lar, bu trajedıye tanıklık ediyor. Fo-
toğraflar, Saddamın mühendisleri-
nın, doğal su yollannın yönünü de-
ğiştirmek için kanallar açuğıru, as-
kerlerin de halkı zorla köylerinden
çıkardığını gösteriyor.
Saddam'ın silahlanna,
atılan bombalara,
roketlere karşın
yaşamlannı
sürdürmeyi
başarabilen Şii
Batakhk Araplanna
çevrilen son silah çok
daha tehlikeli.
Silahlann yok
edemediği bu batakhk
halkını, susuzluk
tarihe gömebilir.
Güney Irak'taki 15 bın kilometre
karelik alanın kurutulmasıyla bir-
likte, batakhk halkı ve beş bin yılhk
kültürleri yok edilmek istenıyor. Bu
insan ve çevre katliamı, Irak hükü-
meti yalanlasa da uzun zamandır
planlanıyordu. Bağdat yönetimi.
kurutma işleminin. tanmsal kalkın-
ma planlan çerçevesinde yüriküldü-
ğünü ve sonuçlanndan. bölgede ya-
şayan halkın yararlanacağını ıleri
sürüyor.
Bu arada. Birleşmiş Milletler'in
Irak içın kurduğu özel bir komis-
yon. geçen ay üç batakhk köyüne
kimyasal silah atıldığı iddialannı in-
celiyor.
Komısyon. kimyasal silah kul-
lanıp kullanılmadığının kolayhkla
anlaşılabileceğini, Bağdafın bunun
misillemeye neden olacağını bıldiği-
ladı, topraktaki pirinçler kavnıldu.
Sonra insanlar, su için yollara dökfil-
düler"dıyor.
Köyde kalanlar, sıcakhğın sıfınn
aluna düştüğü arahk ayında saldın-
ya uğrar.
Bu yıl şubat ayında, El Acer, ta-
mamen terk edilmişti. Evler yakıl-
mış, okul, hastane yerlebır edilmişti.
Yalnızca, kentin ortasında mezarlar
duruyordu.
Köyün yaşlılanndan bir erkek
"Biz vermeyi bilen bir halkız, ihtiyacı
olana hep yardım etmişizdir. Yoklan
geçenleri ağırladtğımız, kannlarını
doyurduğumuz ayrı bir ev bile vardf'
dryorve ekliyor:
"Şimdi ne sığınmız, ne ineğiıniz
kaWı. Şimdi orurup, birileri bize ek-
mek pişirecek un versin diye bekler
oMuk. Şimdi çocuklanmız su içebil-
SHI diye, bataklık kıvılannı keşfe
çıkıyoruz."
Himmet'teki sığıranacılann çoğu-
nu, kocalannı kaybetmiş kadınlar ve
çocukları oluştunıyor. Köyün her kö-
şesinde esaretin kokusunu duyabilir-
siniz. Daha önce özgür yaşamış olan
halklar. burada esir yaşamı sürüyor.
Arada bir çatışmalar çıkıyor, yüzler-
den kızgmlık okunuyor.
ISu silahı
çoketkili
Saddam'ın bombalarından ve susuzluktan kaçan Bataklık Araplanndan bazılan Himmet'te kendilerine yeni bir yaşam kurmuş.
ni. bu yüzden, gaz saldınsı başlattığı
söylentilerini çıkarabilmek için bö-
cek zehiri, hatta un kullanmış olabi-
leceğini söylüyor.
Bunlar doğru olsun olmasın, Sad-
dam'ın bataklıklan kontrol aluna
almak için sıstematik bir kampanya
yurüttüğüne kuşku yok. Kürt ayak-
lanması sırasında ele geçirilen belge-
ler. SaddanVın projeyi 1988 aralı-
ğında imzaladığını gösteriyor. Aynı
belgeler, Irak Savunma Bakanı Ha-
san El Mecit'in şu sözlerini aktan-
yor. "Bataklık köykriniıu kontrol
edilmesi çok daha kolay olan knru
arazilere aktanlması olasılığı göz
önüne alınıyor."
Yangınlar. terör, cinayet, batak-
lık halkının açlığa mahkum edilme-
si, suya zehır katılması, ekonomik
ambargo, ırmaklann üstüne baraj-
lar kurulması. hepsi büyük bir pla-
nın parçası.
Irak ordusuna göre, Arahk 1991
ile Ocak 1992 arasında 70 batakhk
köyü yıkıldı ve 50 bın kişı yurtlann-
dan edildi. Saldınlar 1992 yılı bo-
yunca sürdü ve hala sürüyor. Dicle'-
nin Amara bataklığını besleyen
ayaklan. toprak bentlerle kesıldi,
Fırat'a barajlar kuruldu.
Gelen son uydu fotoğraflan, ikı
ırmak arasında kalan ve 200 bin Ba-
taklık Arabının yurdu olan batak-
tıklann şimdi kupkuru olduğunu
gösteriyor.
Bataklık Araplan da atalan gibı
kamıştan yaptıklan evlerde oturur,
balığa çıkar, manda sütü içer ve
küçük tekneleriyle su yollannda do-
laşırdı. Şimdi içme suyu bulabilmek
için yola çıkan bu halk. Saddam'ın
teröründen kaçan Şii sığınmacılann
yaşadığı Himmet"e geliyor.
Himmet'e varabilenler, gecelen
çoluk çocuk yola devam ettiklerini,
gündüzleri saklandıklannı söylü-
yor. Yaşlı bir kadın "Her yanımızı
çamura bulayıp. kokuşmuş çukurlar-
da saklandık" diyor.
Amara Bataklıklan'ndaki El
Acer köyünün öyküsü, ötekı bütün
köyler için anlatılabilir. El Acer kö-
yü, 1991 Ekimi ile 1992 Nisanı ara-
sında sürekli bombalanır. Geçen yıl
20 mayısta bir düğün törenine atılan
roketler, bardağı taşıran son damla
olur. Damat ve dokuz yaşındakı kız
kardeşi dahil en az 13 kişi ölür. İki
ailenin üyeleri de Himmet'e kaçar.
Ne var ki El Acer köyünün çilesi
bitmez. Geçen yıl temmuz ayında
düzenlenen bir saldında 30 kışı ölür
Köy halkından biri "Kurakhk baş
gösterdi. Hayvanlanmız öhneye baş-
Hastane çadınnın önündeki kuy-
ruğun sonu hiç gelmiyor. Küçük ço-
cuklann çoğu kanlı ishal ya da difte-
riye tutulmuş. Annelerin mcmele-
nnden süt gelmiyor, yenı doğan be-
bekler ölüyor.
Çadınn hemen yanındaki bir ba-
nnakta, kadınlar, ölen üç yaşındaki
bir kız çocuğu için ağıtlar yakıyor.
Kadınlar, sandallanyla topladıklan
kamışlardan kulübeler kurmaya uğ-
raşıyor.
Bazı uzmanlar, Irak'ın Bataklık
Araplannı yok etme amacını güt-
mediğııu. İran'ın bölgeye sızmasmı
engellemeye çalıştığını söylüyor.
Amaç ne olursa olsun, sonuç aynı
kapıya çıkıyor: Amara batakhkla-
nndaki su kurudu, mandalar öldü,
balıklar yok oldu, kamış yataklan
kurudu.
Açılan ateşe. atılan bombalara,
tutuklamalara rağmen hayatta kal-
mayı başarabilen Bataklık Arapla-
nna çevrilmiş yeni silah, tümünden
çok daha etkili: Su. Susuz yaşanmı-
yor.
Leninyüzyıldaha
aramızda kalabilir
JN'ctu JJork Sunrs
D
r. Sergei Debov. sabah saat-
lerinde Vladimir İlyiç Le-
nin'in anıt mezanna gire-
rek, yıllara meydan okuyan mum-
yanın ellenni ve yüzünü, formülü-
nü yalnızca kendısinin bıldiğı ılaç
ile yıkıyor.
Debov. haftanın iki günü Lenin'-
in mumyasının bakımını yapıyor.
Ne var İci bundan böyle bu işlemi
yapmasına gerek kalmayabılır
73 yaşındaki mumyalama ustası.
42 yıldır gözü gibi baküğı mumya-
nın elinden ahnıp gömüleceğı söy-
lentilerinin yaygınhk kazanmasına
karşın, görevini aksatmadan sür-
dürüyor.
Siyasi ve ekonomik konularda
köklü bir değişım sürecıne giren
Rusya, komünist gecmişinin ızleri-
ni Lenin'le beraber tarihe gömme-
ye hazırlanıyor. Ancak Ruslar, ya-
şamlannı bunca yıl yönlendiren li-
derlerine karşı son görevlerini ye-
rine getirmek için şimdiden hareke-
te geçtiler. Şon haftalarda Kızıl
Meydandaki Lenin mozolesinin
önünde uzun kuyruklar oluşturan
Ruslar, saygı, sevgi ve gözyaşlany-
la kristal bir korunak içindeki
mumya ile vedalaşmaya geliyor.
Biyolojik Yapı Laboratuvan Şefı
Depov, Lenın'i bunca yıl bozulma-
dan. neredeyse canlı gibi korumayı
başardığıru söylüyor. Bir basın top-
lantısında, 70 yıldır korunan cese-
din aynı bakımladaha lOOyıldaya-
nabileceğini ileri süren Depov. 15
derece ısı ve yüzde 70 nem oranının
sabit tutulmasının en önemli koşul
olduğuna ışaret ediyor. Aynca. ta-
butun sıkı bir şekilde kapatılıp. mü-
hürlenmesi halinde gömüldükten
sonra da cesedin 20 yıl daha bozul-
mayacağını belirtiyor.
Depov'un "ticari sır" dediği kim-
yasal kanşımla haftada iki kez Le-
nin'in kumaş ile örtülmemiş bölge-
leri, elleri ve yüzü yıkanıyor. 18
ayda bir, vücudun tamamı tabut-
tan çıkartılarak bu kanşıma batın-
lıyor. Böylece çürümenin önüne ge-
çiliyor.
Fıltreden geçınlerek mumyaya
yansıtılan pembe tonda bir ışık cil-
de son derece canlı bir görüntü ka-
zandınyor. Depov, bu pembe ışığın
ziyaretçiler için gerekli olduğunu.
kadavranın korku veren beyazhğı-
na bazı insanlann dayanamadığını
belirtiyor. Pembe ışığın kullanılma-
sı ile ziyaretçi sayısında büyük artış
kaydedılmiş.
Depov, Lenin'in vücudunun çü-
rüyen bölümlerinin balmumu ile
doldurulduğu suçlamalannı saçma
olarak nitelendırerek "Lenin çok iyi
konmuyor. Bu konuda size gmence
veririm" diyor. Depov bir tıp dok-
toru olmasırun yanı sıra biyokimya
konusunda da uzman. Lenin'in
mumyalanması sırasında tüm iç or-
ganlannın doğal olarak çıkarüldı-
ğını ve sonuç olarak kadavranın
ağırlığının 50 kiloya düştüğünü
açıkhyor. Lenin'in beyninin ise Be-
yin Enstitüsü'nde saklandığını be-
lirtiyor. Marcia Kunstel
Tibef in bağımsız naksız bir rüya mı?
£t
B udistlerin manevi lideri D«-
lay Laraa, Le Monde'un
yaptığı söyleşide. on
yıllardır bırbirleriyle sayaşan İsrail
ile Filistin Kurtuluş Örgütü ara-
sındaki antlaşmanın umut ve ıyim-
serlik getirdiğini belirterek söze baş-
ladı: " Arafat ile İsrail en sonunda uz-
laşma düşiincesinde buluşru. Orta-
doğu'da olanlar niye Tibet'te v aşan-
masm ki?".
Tibetlilerin manevi
lideri Dalay Lama.
kırk yıldır sürdürdüğü
bağımsızhk
savaşımında hiç
yılmadı. Çin
hükümetinin baskısını
sürdürmesine karşın,
Tibet'in bir gün özerk
bir cumhuriyet olarak
yaşayabileceğine
inanıyor.
Çin'e kısa bir süre önce aracılar
gönderdiğini \e Deng'e mektup yaz-
dığını söyleyen Dalay Lama. bu gı-
rişimlerinin nedeninın Tıbet soru-
nuna çözüm bulmak için Pekin'le
göriişme yapmak dışında bir çözüm
görememesı olduğunu belirtiyor:
"Ama 14 yıldır, tüm çabalanma ve
ödfinlere karşın bir tek yanıt bile ala-
madım".
Çinli yöneticiler. Tibet'in bağım-
sızlığının olanaksız bir rüya olduğu-
nu ve özerklikle yetinihnesi gerekti-
ğini savunan Dalay Lama'ya karşı
tutumunu niye değiştirmiyor? Da-
lay Lama'nın bu soruya yanıtı şöyle:
"Belld bizim Lsteklerimizi dikkate al-
mayabileceklerini düşünüyorlar. Bel-
ki de açılımın çok karmaşık \ e hassas
olmasından korkuy orlar. Ya da onla-
n hassas yapan bir suçluluk yönleri
>ar ve görüşmeleri reddederek bas-
kıyla yetinmevi yeğliyorlar." Çın'le
bırleşmenın ön koşulsuz olması dü-
şüncesınden vazgeçmeyen Dalay
Lama. Çın'e yapılacak baskılann
etkili olabileceğini düşündüğünü
belirtiyor: "Bu yöndeki çalışmalar
sonucunda birçok hükümetin desteği-
ni kazandık. Bu bizi cesaretlendiri-
yor. Bizim tutumumuz Çin'i ikna et-
meyi deneyebilecek hükümetlerin işi-
ni kolaylaştınyor." Ancak hıçbır hü-
kümetin, Pekin'in öfkesinden kor-
karak. kendisini resmi olarak kabul
etmeyi reddetmesinden üzüldüğünü
söylüyor: "Hiç kimseyi zor duruma
sokmak istemiyorum."
Dışanda olduğu gibi içeride de ye-
terince etkili olan, Çin'deki demok-
ratik harekete güvenen Dalay
Lama, zaman ıçinde Çin'de demok-
ratik bir atmosferin oluşacağını ve
bir gün dış baskılann Pekin üzerin-
de etkı yapacağını umduğunu belir-
tiyor: "Daha önceleri insan haklarry-
la ilgili yabancı eleştirileri iç işlerine
kanşma olarak niteleyen Çin, son iki
yıldır bu sorun üzerine eğiliyor ve iyi-
leşmeler görülüyor."
Dalay Lama. durumun daha iyi
hale gelmesi için yenı ödünlerin ve-
nlmesinin olanaksız olduğunu. veri-
lebılecek her türlü ödünün verildiği-
nı belirtiyor: "Verilen ödünler. bugün
birçok fibetli tarafından eleştirili-
yor. Eleştiri y apanlar y alnızca genç-
İer değil. yaşlılar da beni eleştirijor.
Tibet'te oİduğu kadar Tibet dışından
da eleştiriler geliyor. Çin'le antlaş-
mak için içtenliğin yeterli olmadığmı
savunuyorlar. Böyle düşünenlerin sa-
yısı her geçen gün artıyor. Ancak şid-
det yöntemlerinin yalnızca ahlaki
açıdan hatalı olmadığmı, aynı za-
manda çok körü sonuçlar getircceği-
ni onlara anlatmakta başarüı olaca-
ğunı sanıyorum."
Pekın, Dalay Lama'da düşlediği
birisini buluyor: Ilımlı. pragmatik.
diyaloğa açık, ikna etme yeteneğine
sahıp, uzun zaman askeri ışgal altın-
dakı bir ülkenin halkını yatıştırabı-
len bir kişilik. Bununla birlıkte, ne
Deng, ne de öteki Çinli yöneticiler
bu şansı kullanmaya ıstekli gözükü-
yor. Dalay Lama. aslında yönetıcı-
lerin tüm olumsuz açıklamalanna
karşın kendisıyle doğrudan bağlan-
tıyı korumak ıstedıklennı söylüyor.
ancak Tibet'te işler kötüye gıdıyor
"Bu yıl baskıyı arttırdılar. Yalnız-
ca Tibet'te değil, a>nı zamanda Ti-
betlilerin yoğun olduğu bölgelerde de.
V üzlerce kişi tutuklandı. Çinliler bu
kişileri kökiü bir Tibet düşüncesi taşı-
dıkları için tutukladı. Son günlerde
çok önemli bir gizli belge ele geçirme-
yi başardık. Bu belgede, Tibetlileri
azınlık yapmak amacıyla. Çinlilerin
Tibet'e göç ettirilmesi öngörülüyor".
Dalay Lama tüm bunlan yüzün-
deki gülümsemeyi bir an bile eksik
etmeden anlatıyor. Önümüzdekı
beş ya da on yıl ıçinde Potala sarayı-
nın bulunduğu başkent Lhassa'ya
"Açıklamak mı? Niçin. elbette açıklayabiunm...
Özgürlüğü tadamayan ülke
"Dünyamn damı" adı verilen Tibet, 1950 yıhndan bu y'ana Çin Halk
Cumhunyetf nin işgali alünda yaşıyor. Resmi adı Tibet Özerk Bölgesi,
ancak ülkede özerk bir yönetim yok.Çin birlikleri 1950yıhnda ülkeyi iş-
gal ettiğınde Tıbet ekonomik açıdan çok geri kalmıştı. Çinliler. yollar,
köprüler. hastaneler ve okullar inşa ederek ülkeyi modernleştirmeye
gırişti. 1959 yılının mart ayında bağımsızhk içın bir ayaklanma yaşandı,
ancak Çin ayaklanmayı şıddetle bastırdı. Ayaklanmadan sonra.
soylulann ve tapmaklann mülklen kamulaştınldı, tanm kol-
lektifleştirildi ve budistlerin toplu olarak ibadet etmeleri yasaklandı.
Dalay Lama, Tibet'te tinsel ve siyasi lidere verilen ad. Dalay Lama'nın
gerçek adı Tenzin Gyatso. Tenzin. 23 yaşında budistöğretiye sadık bir
öğrencıyken 1959 yılındakı ayaklanmayı yaşadı. Çin birlıklennin
ayaklanmayı bastırmasından sonra Hindıstan'a iltica etti ve bağımsızhk
mücadelesinı yıllar boyunca buradan sürdürdu. 1989 yılında Nobel Banş
Ödülü kazanan Dalay Lama. Tibet'in tam bağımsızlığını kazanmasının
çok zor olduğunu kabul ediyor ve ülkesinin Çin'e bağlı kalmasını, ancak
kendı ıçınde tam bir demokrasiye sahıp olmasını savunuyor.
< r t B E T
Lkasa
Sigaze
• jGyângçg
-8HUTAN
ÇİN
geri dönmeyi umduğunu sözlerine
ekliyor. Çin hükümeti onun geri
dönmesi için daha önceden bir da-
vette bulundu, ama Dalay Lama
bunu kabul etmedı: "6 milyon Tibet-
linin durumu diizene sokulmadan be-
nim geri dönüşümün künuşulması bir
işe yaramaz. Sorun çözürnlendikten
sonra, benimle birlikte sürgûndeki
Tibetlilerin birçoğu geri dönecektir."
1950-1959 yıllan arasında olduğu
gıbı Pekin iktidannın kuklası olma-
yacağını söylüyor: "Tibet'e geri dö-
nüşümde geçici başkan olmak istemi-
yorum. Resmi belgelerde belirttiğim
gibi döner dönmez seçimle geçici bir
hükümet kurulacak. Ve ben yetkile-
rimi bu hükümete vererek basit bir
rahip olacağım. Lider olarak kal-
mam belki Tibeüikre güven verecek,
ancak bu demokrasinin gelişmesi için
bir engel oluşruracak. Halkın güven-
diği basit bir vatandaş olursam onla-
ra daha çok yardını tdebilirim." An-
cak. Tibet'te demokrasinin başa-
nsının. Pekin'in otoriter rejimi için
daha da kabul edilmez bir durum
oluşturacağının farkında değil mi?
Çin'de kaldığı 9 yıl boyunca
marksizm konusunda uzmanlaşan
Dalay Lama, budizmle marksizm
arasında karşılaştırma yapmaktan
hoşlanıyor: "Ekonomik kuram ola-
rak marksizm, kara önem veren ka-
pitalizmin tersine, kara dep onun
dağıtımına önem veriyor. Çaltşanla-
ra ve gereksinim duyanlara yardım
ermek manevi olarak doğnıdur. Bu
yüzden sömürücülere karşı sert ön-
İemler haklı görülebihr."
IÇinli yöneticiler
gerçek Marksist değil
Dalay Lama. Çinli komünist yö-
neticilerin gerçek marksist olmadı-
ğmı belirtirken, onlann kinin ve sı-
nıf savaşının üzerine çok düştükleri-
ni ve merhameti bir yana bıraktıkla-
nnı sözlerine ekliyor.
İşsizlikle, değer yargılann krize
girmesiyle şaşkınlık içinde bulunan
Batı'da, Dalay Lama'nın bu konu-
daki ve anlaşılmamak üzerindeki
düşüncelerini dınlemek oldukça ilgi
çekici. Dalay Lama, budizmi iyi an-
layanlann sayısınm az olduğunu,
budistlerin çoğunluğunun budizmi
tam olarak anlayamayabileceğini
belirtiyor. Bu da yeni bir budizmin
ortaya çıkması tehlikesim berabe-
rinde getiriyor.
Yedi yüzyılda Çin'e yerleşen bu-
dizmin Batı'da yer edinmesi için bu
kadar zaman gerekecek mi? "Bunu
bilmiyorum. Çağımızda haberleşme
daha iyi işliyor. Ama Batı kültüründe
sabırsızlığa aşırı bir eğilim var. Oysa
manevi gelişim zaman ister. Bu oto-
raatik bir makine değildir. tlk baştaki
hayranlıktan sonra zamanla düş k>
nklığı gelmesi ve tımudun tehlikesi
var"
Patrke de Beer
Jean-Pierre Langellier