28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EKİM1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DUNYADAN Saddam'ın Şiilerekarşı sonsilahı: Su Haber Merkezi - Çekilen uydu fotoğraflan Saddam Hüse- yin"in, Irak'ın güneyindeki bataklıklan sistemank olarak çağ- daş bir çöle dönüştürdüğünü ortaya koyuyor. Bölgedeki gözlemcilenn ifadeleri- ne göre, su yollan kurak alanlara çevnlerek, Şii olan Batakhk Arapla- n evlenni terk etmeye zorlanıyor ve Eski Ahıt günlerinden beri olduğu gibi korunan bir kültür yok edılıyor. CIA uydulannın çekuğı fotoğraf- lar, bu trajedıye tanıklık ediyor. Fo- toğraflar, Saddamın mühendisleri- nın, doğal su yollannın yönünü de- ğiştirmek için kanallar açuğıru, as- kerlerin de halkı zorla köylerinden çıkardığını gösteriyor. Saddam'ın silahlanna, atılan bombalara, roketlere karşın yaşamlannı sürdürmeyi başarabilen Şii Batakhk Araplanna çevrilen son silah çok daha tehlikeli. Silahlann yok edemediği bu batakhk halkını, susuzluk tarihe gömebilir. Güney Irak'taki 15 bın kilometre karelik alanın kurutulmasıyla bir- likte, batakhk halkı ve beş bin yılhk kültürleri yok edilmek istenıyor. Bu insan ve çevre katliamı, Irak hükü- meti yalanlasa da uzun zamandır planlanıyordu. Bağdat yönetimi. kurutma işleminin. tanmsal kalkın- ma planlan çerçevesinde yüriküldü- ğünü ve sonuçlanndan. bölgede ya- şayan halkın yararlanacağını ıleri sürüyor. Bu arada. Birleşmiş Milletler'in Irak içın kurduğu özel bir komis- yon. geçen ay üç batakhk köyüne kimyasal silah atıldığı iddialannı in- celiyor. Komısyon. kimyasal silah kul- lanıp kullanılmadığının kolayhkla anlaşılabileceğini, Bağdafın bunun misillemeye neden olacağını bıldiği- ladı, topraktaki pirinçler kavnıldu. Sonra insanlar, su için yollara dökfil- düler"dıyor. Köyde kalanlar, sıcakhğın sıfınn aluna düştüğü arahk ayında saldın- ya uğrar. Bu yıl şubat ayında, El Acer, ta- mamen terk edilmişti. Evler yakıl- mış, okul, hastane yerlebır edilmişti. Yalnızca, kentin ortasında mezarlar duruyordu. Köyün yaşlılanndan bir erkek "Biz vermeyi bilen bir halkız, ihtiyacı olana hep yardım etmişizdir. Yoklan geçenleri ağırladtğımız, kannlarını doyurduğumuz ayrı bir ev bile vardf' dryorve ekliyor: "Şimdi ne sığınmız, ne ineğiıniz kaWı. Şimdi orurup, birileri bize ek- mek pişirecek un versin diye bekler oMuk. Şimdi çocuklanmız su içebil- SHI diye, bataklık kıvılannı keşfe çıkıyoruz." Himmet'teki sığıranacılann çoğu- nu, kocalannı kaybetmiş kadınlar ve çocukları oluştunıyor. Köyün her kö- şesinde esaretin kokusunu duyabilir- siniz. Daha önce özgür yaşamış olan halklar. burada esir yaşamı sürüyor. Arada bir çatışmalar çıkıyor, yüzler- den kızgmlık okunuyor. ISu silahı çoketkili Saddam'ın bombalarından ve susuzluktan kaçan Bataklık Araplanndan bazılan Himmet'te kendilerine yeni bir yaşam kurmuş. ni. bu yüzden, gaz saldınsı başlattığı söylentilerini çıkarabilmek için bö- cek zehiri, hatta un kullanmış olabi- leceğini söylüyor. Bunlar doğru olsun olmasın, Sad- dam'ın bataklıklan kontrol aluna almak için sıstematik bir kampanya yurüttüğüne kuşku yok. Kürt ayak- lanması sırasında ele geçirilen belge- ler. SaddanVın projeyi 1988 aralı- ğında imzaladığını gösteriyor. Aynı belgeler, Irak Savunma Bakanı Ha- san El Mecit'in şu sözlerini aktan- yor. "Bataklık köykriniıu kontrol edilmesi çok daha kolay olan knru arazilere aktanlması olasılığı göz önüne alınıyor." Yangınlar. terör, cinayet, batak- lık halkının açlığa mahkum edilme- si, suya zehır katılması, ekonomik ambargo, ırmaklann üstüne baraj- lar kurulması. hepsi büyük bir pla- nın parçası. Irak ordusuna göre, Arahk 1991 ile Ocak 1992 arasında 70 batakhk köyü yıkıldı ve 50 bın kişı yurtlann- dan edildi. Saldınlar 1992 yılı bo- yunca sürdü ve hala sürüyor. Dicle'- nin Amara bataklığını besleyen ayaklan. toprak bentlerle kesıldi, Fırat'a barajlar kuruldu. Gelen son uydu fotoğraflan, ikı ırmak arasında kalan ve 200 bin Ba- taklık Arabının yurdu olan batak- tıklann şimdi kupkuru olduğunu gösteriyor. Bataklık Araplan da atalan gibı kamıştan yaptıklan evlerde oturur, balığa çıkar, manda sütü içer ve küçük tekneleriyle su yollannda do- laşırdı. Şimdi içme suyu bulabilmek için yola çıkan bu halk. Saddam'ın teröründen kaçan Şii sığınmacılann yaşadığı Himmet"e geliyor. Himmet'e varabilenler, gecelen çoluk çocuk yola devam ettiklerini, gündüzleri saklandıklannı söylü- yor. Yaşlı bir kadın "Her yanımızı çamura bulayıp. kokuşmuş çukurlar- da saklandık" diyor. Amara Bataklıklan'ndaki El Acer köyünün öyküsü, ötekı bütün köyler için anlatılabilir. El Acer kö- yü, 1991 Ekimi ile 1992 Nisanı ara- sında sürekli bombalanır. Geçen yıl 20 mayısta bir düğün törenine atılan roketler, bardağı taşıran son damla olur. Damat ve dokuz yaşındakı kız kardeşi dahil en az 13 kişi ölür. İki ailenin üyeleri de Himmet'e kaçar. Ne var ki El Acer köyünün çilesi bitmez. Geçen yıl temmuz ayında düzenlenen bir saldında 30 kışı ölür Köy halkından biri "Kurakhk baş gösterdi. Hayvanlanmız öhneye baş- Hastane çadınnın önündeki kuy- ruğun sonu hiç gelmiyor. Küçük ço- cuklann çoğu kanlı ishal ya da difte- riye tutulmuş. Annelerin mcmele- nnden süt gelmiyor, yenı doğan be- bekler ölüyor. Çadınn hemen yanındaki bir ba- nnakta, kadınlar, ölen üç yaşındaki bir kız çocuğu için ağıtlar yakıyor. Kadınlar, sandallanyla topladıklan kamışlardan kulübeler kurmaya uğ- raşıyor. Bazı uzmanlar, Irak'ın Bataklık Araplannı yok etme amacını güt- mediğııu. İran'ın bölgeye sızmasmı engellemeye çalıştığını söylüyor. Amaç ne olursa olsun, sonuç aynı kapıya çıkıyor: Amara batakhkla- nndaki su kurudu, mandalar öldü, balıklar yok oldu, kamış yataklan kurudu. Açılan ateşe. atılan bombalara, tutuklamalara rağmen hayatta kal- mayı başarabilen Bataklık Arapla- nna çevrilmiş yeni silah, tümünden çok daha etkili: Su. Susuz yaşanmı- yor. Leninyüzyıldaha aramızda kalabilir JN'ctu JJork Sunrs D r. Sergei Debov. sabah saat- lerinde Vladimir İlyiç Le- nin'in anıt mezanna gire- rek, yıllara meydan okuyan mum- yanın ellenni ve yüzünü, formülü- nü yalnızca kendısinin bıldiğı ılaç ile yıkıyor. Debov. haftanın iki günü Lenin'- in mumyasının bakımını yapıyor. Ne var İci bundan böyle bu işlemi yapmasına gerek kalmayabılır 73 yaşındaki mumyalama ustası. 42 yıldır gözü gibi baküğı mumya- nın elinden ahnıp gömüleceğı söy- lentilerinin yaygınhk kazanmasına karşın, görevini aksatmadan sür- dürüyor. Siyasi ve ekonomik konularda köklü bir değişım sürecıne giren Rusya, komünist gecmişinin ızleri- ni Lenin'le beraber tarihe gömme- ye hazırlanıyor. Ancak Ruslar, ya- şamlannı bunca yıl yönlendiren li- derlerine karşı son görevlerini ye- rine getirmek için şimdiden hareke- te geçtiler. Şon haftalarda Kızıl Meydandaki Lenin mozolesinin önünde uzun kuyruklar oluşturan Ruslar, saygı, sevgi ve gözyaşlany- la kristal bir korunak içindeki mumya ile vedalaşmaya geliyor. Biyolojik Yapı Laboratuvan Şefı Depov, Lenın'i bunca yıl bozulma- dan. neredeyse canlı gibi korumayı başardığıru söylüyor. Bir basın top- lantısında, 70 yıldır korunan cese- din aynı bakımladaha lOOyıldaya- nabileceğini ileri süren Depov. 15 derece ısı ve yüzde 70 nem oranının sabit tutulmasının en önemli koşul olduğuna ışaret ediyor. Aynca. ta- butun sıkı bir şekilde kapatılıp. mü- hürlenmesi halinde gömüldükten sonra da cesedin 20 yıl daha bozul- mayacağını belirtiyor. Depov'un "ticari sır" dediği kim- yasal kanşımla haftada iki kez Le- nin'in kumaş ile örtülmemiş bölge- leri, elleri ve yüzü yıkanıyor. 18 ayda bir, vücudun tamamı tabut- tan çıkartılarak bu kanşıma batın- lıyor. Böylece çürümenin önüne ge- çiliyor. Fıltreden geçınlerek mumyaya yansıtılan pembe tonda bir ışık cil- de son derece canlı bir görüntü ka- zandınyor. Depov, bu pembe ışığın ziyaretçiler için gerekli olduğunu. kadavranın korku veren beyazhğı- na bazı insanlann dayanamadığını belirtiyor. Pembe ışığın kullanılma- sı ile ziyaretçi sayısında büyük artış kaydedılmiş. Depov, Lenin'in vücudunun çü- rüyen bölümlerinin balmumu ile doldurulduğu suçlamalannı saçma olarak nitelendırerek "Lenin çok iyi konmuyor. Bu konuda size gmence veririm" diyor. Depov bir tıp dok- toru olmasırun yanı sıra biyokimya konusunda da uzman. Lenin'in mumyalanması sırasında tüm iç or- ganlannın doğal olarak çıkarüldı- ğını ve sonuç olarak kadavranın ağırlığının 50 kiloya düştüğünü açıkhyor. Lenin'in beyninin ise Be- yin Enstitüsü'nde saklandığını be- lirtiyor. Marcia Kunstel Tibef in bağımsız naksız bir rüya mı? £t B udistlerin manevi lideri D«- lay Laraa, Le Monde'un yaptığı söyleşide. on yıllardır bırbirleriyle sayaşan İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü ara- sındaki antlaşmanın umut ve ıyim- serlik getirdiğini belirterek söze baş- ladı: " Arafat ile İsrail en sonunda uz- laşma düşiincesinde buluşru. Orta- doğu'da olanlar niye Tibet'te v aşan- masm ki?". Tibetlilerin manevi lideri Dalay Lama. kırk yıldır sürdürdüğü bağımsızhk savaşımında hiç yılmadı. Çin hükümetinin baskısını sürdürmesine karşın, Tibet'in bir gün özerk bir cumhuriyet olarak yaşayabileceğine inanıyor. Çin'e kısa bir süre önce aracılar gönderdiğini \e Deng'e mektup yaz- dığını söyleyen Dalay Lama. bu gı- rişimlerinin nedeninın Tıbet soru- nuna çözüm bulmak için Pekin'le göriişme yapmak dışında bir çözüm görememesı olduğunu belirtiyor: "Ama 14 yıldır, tüm çabalanma ve ödfinlere karşın bir tek yanıt bile ala- madım". Çinli yöneticiler. Tibet'in bağım- sızlığının olanaksız bir rüya olduğu- nu ve özerklikle yetinihnesi gerekti- ğini savunan Dalay Lama'ya karşı tutumunu niye değiştirmiyor? Da- lay Lama'nın bu soruya yanıtı şöyle: "Belld bizim Lsteklerimizi dikkate al- mayabileceklerini düşünüyorlar. Bel- ki de açılımın çok karmaşık \ e hassas olmasından korkuy orlar. Ya da onla- n hassas yapan bir suçluluk yönleri >ar ve görüşmeleri reddederek bas- kıyla yetinmevi yeğliyorlar." Çın'le bırleşmenın ön koşulsuz olması dü- şüncesınden vazgeçmeyen Dalay Lama. Çın'e yapılacak baskılann etkili olabileceğini düşündüğünü belirtiyor: "Bu yöndeki çalışmalar sonucunda birçok hükümetin desteği- ni kazandık. Bu bizi cesaretlendiri- yor. Bizim tutumumuz Çin'i ikna et- meyi deneyebilecek hükümetlerin işi- ni kolaylaştınyor." Ancak hıçbır hü- kümetin, Pekin'in öfkesinden kor- karak. kendisini resmi olarak kabul etmeyi reddetmesinden üzüldüğünü söylüyor: "Hiç kimseyi zor duruma sokmak istemiyorum." Dışanda olduğu gibi içeride de ye- terince etkili olan, Çin'deki demok- ratik harekete güvenen Dalay Lama, zaman ıçinde Çin'de demok- ratik bir atmosferin oluşacağını ve bir gün dış baskılann Pekin üzerin- de etkı yapacağını umduğunu belir- tiyor: "Daha önceleri insan haklarry- la ilgili yabancı eleştirileri iç işlerine kanşma olarak niteleyen Çin, son iki yıldır bu sorun üzerine eğiliyor ve iyi- leşmeler görülüyor." Dalay Lama. durumun daha iyi hale gelmesi için yenı ödünlerin ve- nlmesinin olanaksız olduğunu. veri- lebılecek her türlü ödünün verildiği- nı belirtiyor: "Verilen ödünler. bugün birçok fibetli tarafından eleştirili- yor. Eleştiri y apanlar y alnızca genç- İer değil. yaşlılar da beni eleştirijor. Tibet'te oİduğu kadar Tibet dışından da eleştiriler geliyor. Çin'le antlaş- mak için içtenliğin yeterli olmadığmı savunuyorlar. Böyle düşünenlerin sa- yısı her geçen gün artıyor. Ancak şid- det yöntemlerinin yalnızca ahlaki açıdan hatalı olmadığmı, aynı za- manda çok körü sonuçlar getircceği- ni onlara anlatmakta başarüı olaca- ğunı sanıyorum." Pekın, Dalay Lama'da düşlediği birisini buluyor: Ilımlı. pragmatik. diyaloğa açık, ikna etme yeteneğine sahıp, uzun zaman askeri ışgal altın- dakı bir ülkenin halkını yatıştırabı- len bir kişilik. Bununla birlıkte, ne Deng, ne de öteki Çinli yöneticiler bu şansı kullanmaya ıstekli gözükü- yor. Dalay Lama. aslında yönetıcı- lerin tüm olumsuz açıklamalanna karşın kendisıyle doğrudan bağlan- tıyı korumak ıstedıklennı söylüyor. ancak Tibet'te işler kötüye gıdıyor "Bu yıl baskıyı arttırdılar. Yalnız- ca Tibet'te değil, a>nı zamanda Ti- betlilerin yoğun olduğu bölgelerde de. V üzlerce kişi tutuklandı. Çinliler bu kişileri kökiü bir Tibet düşüncesi taşı- dıkları için tutukladı. Son günlerde çok önemli bir gizli belge ele geçirme- yi başardık. Bu belgede, Tibetlileri azınlık yapmak amacıyla. Çinlilerin Tibet'e göç ettirilmesi öngörülüyor". Dalay Lama tüm bunlan yüzün- deki gülümsemeyi bir an bile eksik etmeden anlatıyor. Önümüzdekı beş ya da on yıl ıçinde Potala sarayı- nın bulunduğu başkent Lhassa'ya "Açıklamak mı? Niçin. elbette açıklayabiunm... Özgürlüğü tadamayan ülke "Dünyamn damı" adı verilen Tibet, 1950 yıhndan bu y'ana Çin Halk Cumhunyetf nin işgali alünda yaşıyor. Resmi adı Tibet Özerk Bölgesi, ancak ülkede özerk bir yönetim yok.Çin birlikleri 1950yıhnda ülkeyi iş- gal ettiğınde Tıbet ekonomik açıdan çok geri kalmıştı. Çinliler. yollar, köprüler. hastaneler ve okullar inşa ederek ülkeyi modernleştirmeye gırişti. 1959 yılının mart ayında bağımsızhk içın bir ayaklanma yaşandı, ancak Çin ayaklanmayı şıddetle bastırdı. Ayaklanmadan sonra. soylulann ve tapmaklann mülklen kamulaştınldı, tanm kol- lektifleştirildi ve budistlerin toplu olarak ibadet etmeleri yasaklandı. Dalay Lama, Tibet'te tinsel ve siyasi lidere verilen ad. Dalay Lama'nın gerçek adı Tenzin Gyatso. Tenzin. 23 yaşında budistöğretiye sadık bir öğrencıyken 1959 yılındakı ayaklanmayı yaşadı. Çin birlıklennin ayaklanmayı bastırmasından sonra Hindıstan'a iltica etti ve bağımsızhk mücadelesinı yıllar boyunca buradan sürdürdu. 1989 yılında Nobel Banş Ödülü kazanan Dalay Lama. Tibet'in tam bağımsızlığını kazanmasının çok zor olduğunu kabul ediyor ve ülkesinin Çin'e bağlı kalmasını, ancak kendı ıçınde tam bir demokrasiye sahıp olmasını savunuyor. < r t B E T Lkasa Sigaze • jGyângçg -8HUTAN ÇİN geri dönmeyi umduğunu sözlerine ekliyor. Çin hükümeti onun geri dönmesi için daha önceden bir da- vette bulundu, ama Dalay Lama bunu kabul etmedı: "6 milyon Tibet- linin durumu diizene sokulmadan be- nim geri dönüşümün künuşulması bir işe yaramaz. Sorun çözürnlendikten sonra, benimle birlikte sürgûndeki Tibetlilerin birçoğu geri dönecektir." 1950-1959 yıllan arasında olduğu gıbı Pekin iktidannın kuklası olma- yacağını söylüyor: "Tibet'e geri dö- nüşümde geçici başkan olmak istemi- yorum. Resmi belgelerde belirttiğim gibi döner dönmez seçimle geçici bir hükümet kurulacak. Ve ben yetkile- rimi bu hükümete vererek basit bir rahip olacağım. Lider olarak kal- mam belki Tibeüikre güven verecek, ancak bu demokrasinin gelişmesi için bir engel oluşruracak. Halkın güven- diği basit bir vatandaş olursam onla- ra daha çok yardını tdebilirim." An- cak. Tibet'te demokrasinin başa- nsının. Pekin'in otoriter rejimi için daha da kabul edilmez bir durum oluşturacağının farkında değil mi? Çin'de kaldığı 9 yıl boyunca marksizm konusunda uzmanlaşan Dalay Lama, budizmle marksizm arasında karşılaştırma yapmaktan hoşlanıyor: "Ekonomik kuram ola- rak marksizm, kara önem veren ka- pitalizmin tersine, kara dep onun dağıtımına önem veriyor. Çaltşanla- ra ve gereksinim duyanlara yardım ermek manevi olarak doğnıdur. Bu yüzden sömürücülere karşı sert ön- İemler haklı görülebihr." IÇinli yöneticiler gerçek Marksist değil Dalay Lama. Çinli komünist yö- neticilerin gerçek marksist olmadı- ğmı belirtirken, onlann kinin ve sı- nıf savaşının üzerine çok düştükleri- ni ve merhameti bir yana bıraktıkla- nnı sözlerine ekliyor. İşsizlikle, değer yargılann krize girmesiyle şaşkınlık içinde bulunan Batı'da, Dalay Lama'nın bu konu- daki ve anlaşılmamak üzerindeki düşüncelerini dınlemek oldukça ilgi çekici. Dalay Lama, budizmi iyi an- layanlann sayısınm az olduğunu, budistlerin çoğunluğunun budizmi tam olarak anlayamayabileceğini belirtiyor. Bu da yeni bir budizmin ortaya çıkması tehlikesim berabe- rinde getiriyor. Yedi yüzyılda Çin'e yerleşen bu- dizmin Batı'da yer edinmesi için bu kadar zaman gerekecek mi? "Bunu bilmiyorum. Çağımızda haberleşme daha iyi işliyor. Ama Batı kültüründe sabırsızlığa aşırı bir eğilim var. Oysa manevi gelişim zaman ister. Bu oto- raatik bir makine değildir. tlk baştaki hayranlıktan sonra zamanla düş k> nklığı gelmesi ve tımudun tehlikesi var" Patrke de Beer Jean-Pierre Langellier
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle