Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24EKİM1993PAZAR
12 DIZIYAZI
B A S I N D
RUMHURİYEJ
^ ^ T A R T I Ş M A S I
NALAN SECKİN
SUNUŞ
İnsanmkinde olduğu gibi, devletyaşammda da küometre
taşları vardır. Türkiye tarihinin en önemlikilometre taşlan
BMM'nin açılması, yani devletin kurulması,
Cumhuriyet 'in ilanı ve demokratik düzenin ayrümaz
parçası çokpartilisiyasalyaşamageçilmesidir. Bu üç olay
içiride en zorlugerçekleştirilen Cumhuriyet 'in ilanı
olmuştur. Çünkü, günümüzde olduğu gibi 70 yıl önce de
Cumhuriyet 'in amansız karşıtları vardı. Mustafa Kemal'in
çevresindeki akılcı din adamları Cumhuriyet 'i alkış ve
dualarlaselamlarken, yeni yönetimingetirdiğihükümet
dışında kalanlaryaygara basmak ve çalakalem eleştiriyap-
makıangerikalmıyorlardı. Tıpkı.Falih Rıfkı'nın
Cumhuriyet 'in ikmından sonra Akşam Gazetesi'nde kaleme
aldığı başyazısmdaki örneklemesigibi:
' '-Neden hükümet yanlısısmız?
"-Büyükelçi olmak için...
"-Neden hükümete karşısınız?
"-Büyükelçi olamadığun için..."
' 'Büyükelçi" 2000 'liyıllar öncesindeki Türkiye'de
' 'iktidar "yada' 'bakanlık' 'layer değistirebilir.
Mustafa Kemal'in karşıtları, Cumhuriyet aleyhinde
kamuoyu oluşturmaya önce "fısütı gazetesV'yle başladılar.
BMM kurulunca. ilkgün değilse bile, ayı ardmdan
kendilerinigösterdiler; alınan her kararaya karşı oy
verdiler,yada çekimser kaldüar. BMM 30Ekiml 922'de
"Osmanlı Devleti'nin son bulduğu"kararınıalmca
tutucular karşıtlıklarını dışa vurdular. Padişah
Vahdettin 'in İngilizler 'e sığınıp kaçmasma hiç değinmediler
ama ''Cumhuriyet''sözcüğünü duyunca, günümüzdeki
' 'İkinci Cumhuriyet'' çığırtkanları gibi kalemşör kesildiler.
Dizıde, Cumhuriyet ilan edüirken buyönetim biçimine
karşı çıkan veonusavunangörüssahiplerininyazılarıyla,
Cumhuriyet 'e oy veren ve bu erdemliyönetimin 50. yıluıı
gören 2. dönem milletvekülermin anilarvu bulacaksınız.
NALANSEÇKÎN
'Şayak kalpaklı adam' tarihselkarannı vermişti: 'Cumhuriyet'dedi. Gerküer hemen çırpınmayakoyuldu:
6
Ne demekCumhııriyet?'
Yd 1973. 'Ne demek' çığlıklarına karşın kurulmuş cumhuriyet 50 yaşında. 1923'te 'Cumhuriyet'diyen 12 milletvekiHnden 8"i (Soldan sağa: İsmet İnönii, Fahrettin Altay, Ka/ım Vehbi Oral, İhsan
Hamit Tigrel, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve arka sırada sağdan sola: Şeref Uluğ ve Ekretn Rize -gözlüklü- 2. sıra soldan ikinci Remzi Güreş) işte budur'der gibiler. (Yazarın özel arşivinden)
- 1 -
"Mflli Möcadefe" adh eşsız kitabın
sayfalan utkuyla kapaülmış. devrim-
lerinki açılmaya hazırlanılıyordu. tşe
Meclis'ten başlanılması zorunluluğu
.vardj. "Şayak kalpaklı adam" 1923
• Martı'nın son gûnlerinde "Meclis ye-
'. nilenip hükümet biçûninin adı konma-
'. dıkca, ulus ve ülkenin ağır ve sonmdu-
hık isteyen işterini çekip cevirmenin
olanaksızlığını" düşünüyordu. Seçim
yapılmah. gelenler anayasada gerekli
değişikliği gerçekleştirerek yönetimi
"Cumhuriyet" olarak adlandırmalıy-
dı.(l)
"Şayak kalpaklı adam"ın adı Mus-
tafa Kemal Paşa'ydı ve Büyûk Millet
Meclisi Başkanı'ydı. Aslında bu dü-
şüncesi yeni değildi. Taa Manastir'-
daki öğrencilik yıllanna dayanıyor-
du. Selanik'in k'ıyı gazinolanndakı
kaçamaklannda arkadaşlanna. "Bir
gün gelecek seni bakan yapacağmT
diyetakılırdı.
Yıllar sonra o güne ilk adım atıldı
ve 1919 Temmuzu'nun bir Erzurum
gecesinde Mazhar Müfit'e (Kansu)
"Yaz çocuk" dedi ve ekledi:
"1- Zaferden sonra hükümet şekli
Cumhuriyet olacakür. 2- Padişah ve
hanedan hakkmda zamanı getince ge-
reken işiem yapdacaktır. 3- örtünme
kalkacaktır. 4- Fes kalkacak, uygar
uluslar gibi şapka giyikcektir. 5- Latin
harfleri kabul edikcektir." (2)
BMM Başkanı, konutu Ankara is-
tasyonunda bulunan Başbakan Rauf
Orbay'ı telefonla aradı. "Bakanlar
Kurulu'nu toptaym, ben de gelece-
ğün.." dedi.
Gündem: Meclis'in yenilenmesiy-
di. Hükümet kısa bir tarüşma sonun-
da öneriyi kabul etti. Şimdi sıra Ana-
dolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk
Grubu yöneticilerindeydi. Bakanlar
Kurulu'na onlar da çağnldı. Aralan-
. ndanbirkaçıbaşlangıçtaistemıyersiz
bulup şaşırdıklannı söylediler. Bu ne-
denle görûşme ertesi güne değin sür-
düyse de, sonuçta anlaşma sağlandı.
Erken seçim önerisini grup da benim-
seyince iş, yasa taslağını Meclis Baş-
kanlığı'na sunmaya kalıyordu. Genel
Kurul, 120 milletvekilinin imzasını
taşıyan önergeyi 1 Nisan 1923'te ya-
salaştırdı. Karar uyannca Meclis,
ikinci dönemini lamamlamadan
ağustos ayında halka gidecekti.
Ancak, bu secıme katılacaklarda
öncekilerden farklı bir özellik aranı-
yordu. Milletvekili adaylan, Mustafa
Kemal'in kaleme aldığı, Anadolu ve
Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'-
nun 8 Nisan 1923'te yayımladığı '9 il-
ke'yi benimsediklerini bildirmek zo-
rundaydı. (3)
Ne demek Cumhurivet?
geçilmez biçimde Türk ulusunun ger-
çek ve tek temsilcisi TBMM'nin
manevi kişiliğinde toplanmış bulun-
duğuna daır 1 Kasım 1922 tarihli ka-
rar hiçbir şekilde değiştirilemez bir
ilkedir.
Maddelerin içerikleri ortalığı kanş-
urmaya yetti. Yaklaşık beş aydır sa-
man altından su yürüten din devleti
ve saltanat yanlısı tutuculara yayhm
ateşi başlatürdı.
Camîde, kışlada, okulda, Rahvede,
köy odasında kulaktan kulağa fısı-
ldanan dedikodu gün yüzüne
çıkanldı; konuyu aydınlaücı konfe-
rans ve konuşmalar kaynak gösterile-
rek gazetelerde soru açıldı: "Ne de-
mek CumhuriyetTT
Aslında çekişme yeni değildi. tkiye
bölünme ve bunlann da aralannda
üçlü gruplar oluşturmalan taa 1921
başına, ilk anayasa değişikbğinin ger-
çekleştiriküği döneme uzanıyordu.
Gruplanna toplandıklan kahve (Te-
sanüt) adım yakışüran "Biriikçfler"le
manı) eski Başbakan Rauf Orbay ve
Meclis'teki ikinci gruptan görüyor-
lardı. (5).
Cumhuriyetfelaketmiş!
• • Ç buçuk yıl önce BMM'yi açar-
1 1 ken kendisini "kafirtik"le suçla-
%M yanlara arkadaşlan araalığıyla
Kuranı Kerim armağan eden Musta-
fa Kemal yönünden bu sorunun da
çÖzumü vardı. Bir yandan yakın
dostlan Yunus Nadi, Ziya Gökalp,
Ahmet Ağaoğlu, Celal Nuri, Falih
Rıfkı ve Ruşen Eşref gibi gazeteciler
yazılanyla görüşlerini desteklerken,
milletvekiUeri de yurdun dört bir
yamna dağjlacaklar, konuya ilişkin
aydınlatıa konuşmalannı yoğunlaştı-
racaklardı.
Ekonomi eski bakanı Mahmut
Esat Bozkurt, Ankara'dan İzmir'e bu
amaçla gitti. Tilkilik'teki Gençlerbir-
liği lokalinde "Cumhuriyet" hakkın-
dakonferansveriyordu.TevhidiEfkâr
Yalnız bir cumhurbaşkanı seçmek, boş
olan o makamı doldurmakla iş olup bi-
ter. Ben Ankara'dayken Halk Partisf-
nin benimsediği biçim buydu. Llusal
egemenliği çiğneyici hiçbir karar alın-
madı. Savaş ilan etmek, barış yapmak,
bütçenin incelenmesi gibi öteki önemli
işler gene BMM'nin yetkileri arasında
bulunacak ve cumhurbaşkanına sınırlı
bazı yetkikr verilecektir."
Tevhidi Efkar, haberini şu yorum
özetiyle noktaladı:
"Hiçbir cumhuriyete benzemeyen
bir cumhuriyet kurmak ne denli başan-
h olabilir? Burası anlaşılamamaktadır!
Çünkü, tüm dünya hükümetlerinin ce-
şitli denemeler sonucu kabul ettikleri
devlet biçimini btrakıp da ikide bir yö-
netim biçiminüzi başkalaştırmaya ve
değiştirroeye ülkenin sabrı yoktur.
"Anlayamadığımız bir şev daha var:
Üç buçuk vıldan beri uygulanan ve ta-
rihin eşini hiç kavdetmediği bir başa-
nyla da taçlandırılan devlet biçûninin
(BMM Hükümeti) acaba ne gibi sa-
B,ir Erzurum
gecesinde ve daha
1919yılındasanşın
bir adam Mazhar
Müfit'e (Kansu)
"Yaz çocuk"
dedi." 1-Zaferden
sonra hükümet şekli
Cumhuriyet
olacaktır. 2- Padişah
ve hanedan hakkında
zamanı gelince ge-
reken işlem
yapılacaktır. 3-
Örtünme
kalkacaktır. 4- Fes
kalkacak, uygar
uluslar gibi şapka
giyilecektir. 5- Latin
harfleri kabul
edılecektir."O,
Atatürk'tü.
B
ildirgenin ilk iki maddesi şöy-
leydi: llke: 1- Egemenlik
kayıtsız ve koşulsuz ulusundur.
Halkın kendi kendisini yönetmesi
esastır. Ulusun gerçek ve tek
temsilcisi TBMM'dir. TBMM'nin
dışında hiçbir kişi, kuvvet vemakam
ulusun yazgısına egemen olamaz.
Bundan dolayı yasalann
hazırlanmasında, devlet örgütünde,
yönetimde. genel kültürde ve
ekonomik yaşamda ulusal egemenlik
esaslanna göre davranılacakür.
llke: 2- Saltanaün
kaldınldığına ve ulusal
egemenliğin bölünmez ve vaz-
"Müiiyetçiler" ve "Komüastler", de-
ğişiklikle ilerleme ve aşama yapılma-
smı istiyorlardı. Kendılerine "MiHi-
yetçüer" diyen ikinci grupta da "Ye-
nilikçüer", "Tutucular" ve "Uberal-
ler" yer ahyorlardı. (4)
Gazeteciler, Tevhidi Efkâr'da Velit
Ebuzziya, Tanin'de Hüseyin Cahit
(Yalçın), Vatan'da Ahmet Emin
(Yalman), Ikdam'da Ahmet Cevdet
veAkşam'daNecmettinSadak, "Cum-
huriyet^ karşı görüşlerini kâğıda dö-
kerken, bol-bol eski muhaliflerin gö-
rüşlerinden yararlanıyor, dur-
maksızın a>Tu soruyu yineliyorlardı:
"Ne demek Cumhuriyet?!''
Soru sahipleri baş desteği de "Ben
padişaha ve halifeye duyarüukla bağu-
yım. Bizde kamu birliğini korumak
güçtûr. Bunu ancak herkesin erişeme-
yeceği ölçüde yüksek görüuneye ahşd-
nuş bir kat sağiayabUir. O da padişah-
lık ve haüfelik katıdır. Bu katı kaldır-
mak ve onun yerine başka nitelikte bir
kat koymaya çaltşmak, yıkıma yol
açar ve büyük acı doğurur, bu hiç uy-
gun ounaz" diyen (Hamidiye Kahra-
haberi okurlanna "Cumhuriyet bir
çık«ş yolu değil, felaket!" yorumlu
başhğıyla saptırarak duyurdu. Habe-
ri Istanbul'a beş günde ulaşan gazete-
nin muhabirine göre, Mahmut Esat
Bey (bir avuç aydına seslendiği) ko-
nuşmasında özetle şöyle diyordu:
"...Efendiler, Fransa'da olduğu gibi
sınıriı birliğe, Amerika'da olduğu gibi
kuvvetler aynlığına dayalı bir cumhu-
riyet biçimini benimsemek, ülkemiz
için bir felaket ohır. Bu iki biçimden bi-
rini kabul etmek eskiye dönmek, geri-
ciliğj benimsemek demektir. Bunlar-
dan birini kabul etmekle halkçıuğı,
ulusculuğu kurmak için yülardır dök-
tüğümüz kan, harcadığımız emek yok
olacaktır. Hükümet, genel poütikasını
çiftçinin sabanıyla çizmeudir. BMM
üyeleriıun çoğunluğu çiftçi ounaudn-.
"Oysa ölçüye ve kuvvetler ay nlığına
dayanan modeli kabul etmekteki amaç
açıkjhr.
. "Llkemiz için uygun olan yönetim
biçiıni, birliğe dayanan cumhuriyettir.
Kuvvet birtiğine dayanan cumhuriyet,
ulusal egemenlik esaslannı çiğnemez.
kıncalan görüldü de, cumhuriyet ku-
ruunasına zonmluluk duyıddu?
"Mahmut Esat Bey bu yönü açıklar-
sa kendi hesabnnıza çok sevineceğiz."
İmzasını kullanmadığı yorumu yet-
medi, Velit Ebuzziya, başyazısında da
cumhuriyete ver yansın etti.
Durumun sorumlulan
B
u karşı çıkışa yanıt İleri Gazete-
si'nden geldi. Gazetenin sahip
ve başyazan Celal Nuri (İleri)
ateşli bir cumhuriyet yanlısı, aynı za-
manda Gelibolu milletvekili ve devle-
tin yeni şeklini belirleyecek değişikliği
gerçekleştirecek Anayasa Komisyo-
nu'nun da sözcüsüydü.
Celal Nuri "cumhuriyet karşrtlan"
na köşesinden şöyle seslendi:
"Suçlama ve görûslere karşı çıkma,
acıdır ki, hiçbir büünsel esasa dayan-
mamaktadır. Bunun »cindir ki sric sık
alaya ve ekştirel yazılar kaleme aluı-
makta..
"Bugün birçok görüş sahibi yöneti-
mimizi ekştimıekte, açık hatalar bui-
maktadıriar. Fakat eleştiri bicimkri
yanltştır. Yönetimi kim düzenler, işleri
yoluna kim koyar? Hükümet... İşte
projektörü oraya dikmemiz gerekiyor.
Düzenli bir yönetim, düzgün bir hükü-
met.. Onu da düzenli bir devlet kurar!.
"Yüzyülarca bir hükümet etinde ka-
lan, ardından da on vıldan fazla savaş-
larda yuvarlanan ve sonunda devrimle
varlığını kurtaran ulusumuz, yeni bir
yönetime muhtactır. Bu yönetimi yeni
bir hükümet getirecek ve düzenleye-
cektir. Ve bunu da ancak devleti ktır-
duktan sonra başaracağız. Bundan do-
layı bize 'Yönetiminiz şunu kapsamak-
taıur' diye Hüseyin Cahit Bey gibi,
Ebuzziy aoğlu Velit Bey gibi, hele hele
karşı çıktşlarıyla pek çok ün yapnuş
kimselerin ağızlanna geieni söylemele-
ri doğnı değildir.
"Hangi çağda bulunduğumuzu bu
beyler pek iyi bilemiyorlar. Tüm nok-
sanlanmızın sorumlulan, bizi bu duru-
ma getirenlerdir.
"Cumhuriyet yanlılan çağm gerek-
krinipekâlâbildiklerinden,bugüngüzel
bir hükümet (ve dolaytsıyla bir yöne-
tim) kurmak için devlet yönetidîerine
güç veriyoriar. Devlet örgütü iki daki-
kada kuruhnaz, kurulamaz!
"Önce ihtiyaçlar derin derin düşü-
nülmelidir.
"Bizim ihtiyacımız neyedir? Her
şeyden önce bir hükümete!
"Banş sağlaıuncaya değin sahnede
başka sorunlar vardı. O dönemde tek
amacumz savaşı kazanmaktı. Bunun
icindir ki anayasa konusundaki eksik-
liklerimiz giaerilemiyordu. Fakat or-
tam doğaUaşmca bu gereksinim sınrtı.
"Devlet somut bir temsikiye muh-
tactır. Bu temsiki tüm manevi değerie-
ri, devleti, hükümeti, toplumu, ortakh-
ğı kişiliğinde toplaınalıdır. Yabana
devletier bizimle yeniden ilişki kura-
caklardır. İşte bunlaria konuşacak bir
kişi gereklidir.
"Ku»etlerin ayrüması, ulusun ege-
menüğini doğrular.
"Cumhurbaşkanmı Meclis. yani
ulus seçecek. Dolayısıyla bu makama
sahip olan da ulustur. Llusumuzun ba-
şında yalnız babasuun oğlu olan biri,
bir suhan, ya da somürgeciliktc olduğu
gibi bir yabancı değil, ulusun başı sayı-
lan bir yıırttaş bulunacak.
"Hukuk bilginlerinden Feu'\ Moro
der ki: 'Özgüriüğünü kazanmtş bir ül-
kenin başında bulunan kimsenin. hal-
kının seçtiği bir kişi ohnası, o ulusun
onurunun, namusunun gereğidir." İşte
bundan ötürüdür ki, Türk halkı cum-
hurbaşkanını kendisi seçecektir. Ulu-
suna hizmet eden her kişinin bu yüce
makama erişebihnesi, politikanm, de-
mokrasinin gereğidir. Bizde yeteneğini
sözle değil, çahşmalanyla kanıtlayan
tek kişi de Mustafa Kemal'dir. Çünkü
Gazi Paşa, bir ulusun ancak beş-ata
yüzyılda bir yetiştirebileceği bir dahi-
dir."
(1)- (NUTUK, Cilt: 2, ATATÜRK,
Mustafa Kemal -1927)
(2)- (Mustafa Kemal'in Cumhuriyet
Defteri Alptekin, Mahmut-Variık
Dergisi Kasım 1972)
(3>- (Doğnı YoU Gökalp, Ziya -1923)
(4)- (Kuvayı MUIiye Ruhu, Ağaoğlu,
Samet -1964)
(5)- (Türk Devrim Tarihi, Kili, Suna)
Yarın: 'i$lm daha
bltmemlstlr'
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
İstedikleri Ne?
Bir terör uzmanıyla konuşuyorum. Gerçekte, adının ya-
zilmasında bir sakınca görmüyor. Ancak, elimin, dilimin
alışmaması için ben yazmıyorum; belki -yine izniyle- yaza-
rım adını. Onunla konuşurken heyecanlanıyorum; Uğur
Mumcu geliyor gözümün önüne. Soruyorum:
- Uğur Mumcu'yla konuşmuş muydunuz?
-Evet, diyor konuştum. Son olarak, Devlet Konukevi'ndö
Doğan Avctoğlu 'nun oğlunun nikâh töreninde, bir direğin
dibinde konuştûk. Bana Abdullah öcalan olayını, Kesire
olayını anlatti, çok ilginç şeylerdi. Bunlan, Uğur'un öldürül-
mesinden sonra çıkan, "kürt Dosyası" adh kitabında göre-
medim, şaşırdım!
Uğur'un "Kürt Dosyası" adtyla yayımlanan -kendisinin
görmediği- kitabında, Ocalan'ın, Kesire'y'e evlenmeleri
şöyle anlatılmaktaydı:
"Abdullah Öcalan, bugunlerde Gazi Üniversitesi'ne bağ-
lı Basın-Yayın Yüksekokulu öğrencisi Kesire Öcalan ile 24
Mayıs 1978 günü Ankara Gençlik Parkı nikah salonunda
evlendi. Abdullah Öcalan ın tanıklığını Muzaffer Hayat yap-
tı. Kesire Yıldırım'ın tanığı da, Tuncelilibiryakınıydı. Kesire
Öcalan, Tunceli'nin Mazgirt ilçesinde, çevresinde CHP'li
olarak tanınan Yıldınm ailesinin büyük kızıydı. Aile Alevi
kökentiydi. Ancak Kürt değildi. Aile 4O'lı yıllarda Tunceli'-
nin Mazgirt ilçesinden Elazığ'ın Karakoçan ilçesine yerles-
mişti. Baba Ali Yıldınm, dava vekilliği yapmaktaydı. Kesi-
re, Karakoçan Yenimahallede oturan Ali Yıldırım'ın altı
çocuğunun en büyüğüydü. 21 Ekim 1951 tarihinde doğmuş,
doğum tarihini sonradan düzelttirmış, Elazığ Lisesi'ni 1973
yılında bitirdikten sonra, Karakoçan ilçesinde Yeniköy llko-
kulu'nda öğretmenlik yapmış, 1974 yılında da Ankara'da
Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu'na girmişti.
Kesire, Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu Radyo
ve Televizyon Bölümü'nü 1977-78 ders yılı Şubat dönemin-
de bitirdi. Üç ay sonra da evlenip, hemen Diyarbakır'a gitti-
ler..."
Uğur'un kitabintn 31. sayfasında başlayan Kesire böUJ-
mü, çok ayrıntıya girmeden böyle sürüp gidiyor. Ama,
uzmanın Uğur'dan dınlediği bölüm yok!
Terör uzmanının asıl anlattığı, ABD'nin, PKK'ya yaptğı
yardımlar. Şöyle dıyor.
- PKK silahları nereden alıyor? Nereden geliyor bunlar?
Amerika'nın yardım ettiği kesin. PKK'cılar, narkotik işlere
bulaştılar. Bu işler öyledir: "Şu kadar mal karşılığı şu kadar
silah!"
Uzmana göre: Türkiye terörist avından vazgecip, Ame-
rika'nın "siyasal çözümde direnmemesini" sağlamak ol-
malı. Nedir Amerika'nın "siyasal çözüm" önerisi? Bu, bir
anlamda Lozan'ın yerle bir edilmesi anlamındadır. "Bask"
modelinden vazgeçilmesini sağlamalıdır Türkiye. ABDöte-
den beri, 36 Paralel'in üstünde, kendi denetiminde, kısmen
bağımsız bir Kürt devleti kurulsun ıstiyor. Türkiye henüz
karar verebilmiş değil. Askersel çözüm mü, siyasal çözüm
mü? Genelkurmay'ın, polisin askersel çözümden yana ol-
dukları kesin gibi. Terörle savaş ise, henüz başlamadı
uzmana göre; bu konuda bir eşgüdüm yok; bir "Terör Müs-
teşarlığı" yok. Terörle ılgilı olayları yönetecek bir merkez
yok. jandarma ayrı, polis ayrı, asker ayrı çalışıyor. Terörist
avlamakla, terör önlenebilir mi? Kaynağı kurutmak gerek-
mez mi?
Güneydoğudaki sonolaylar, gazetecilere, siyasal parti-
lere yönelik baskıiar, gerçekte şaşırtıcı değildir. Abdullah
Ocalan'ın. PKK'nın şaşkınlığının açık belirtisidir. PKK için,
Öcalan için basın özgürlüğü, demokrasi önemli değildir.
Demokrasiden yararlanarak, Türkiye'de bin yıla yakın sü-
redır kardeşçe yaşamış insanları birbirlerine düşman ede-
rek, ABD'nin ıstediği "KürtDevleti'ni kurabitmektir. Neye
mal olursa olsun. Apo, Güneydoğu'da daha çok Kürt köyle-
rine saldırıyor, onları yakıyor, üç aylık çocuklar Kürt çocuk-
lan! O daha kolayına geliyor. "Keklik" avına dönüştürüyor
eylemlerini. Kürt kökenli devlet adamlarıyla, kimı milletve-
kiUeri onun gözünde "fcefr//*"tirler. Pekı, Türkiye'de, PKK'-
nın asıl arkasında ABD'nin olduğu anlaşılıyor mu? Yoksa:
- Canım nereden çıkarıyorsunuz? Bak, Clinton bile, Tan-
su Çiller'e, "PKK terör örgütü!" dedi.
Uzmanımız dıyor ki:
- £ee, dedi de ne oldu? Hem Clinton kim? Amerika 'da güç
odakları ıçınde üçüncü sırada bile değildir! Dev tröstler var
orada.
Egemen güçler, Türkiye'de yeni bir faşizmin kurulması-
na mı oynuyorlar? Onlar için Türkiye'de demokrasi olmuş
olmamış önemli değil mi? "United States of America gibi,
United States of Turkey olsun! Mustafa Kemal Türkiyesi'nin
devrimci niteliği, bağımsızlığı, bütünlüğü öldürülsün! Ame-
rikanofillerln yürekleri yağ bağlasın. Yoksul Kürdün, yoksul
Türkün anası ağlayacakmış, ağlarsa ağlasın. Bin yıllık
Türk-Kürt kardeşliği, düşmanlığa dönüşsün!" istedikleri bu
mu?
Demokrasi ne güzel! Bundan ödün vermemeliyiz. Ülke-
de bir sıkıyönetim ilanına karşı çıkmalıyız. PKK'nın Güney-
doğu'da gazetelerin dağıtılmasını, bürolannın çalışmasını
yasaklaması, demokrasi ile özgürlükle bağdaşmayan fa-
şistçe bir davranıştır. Orada yalnız "Özgür Gündem "in sat-
tırılmak istenmesi ise, anlaşılması güç olaydır. Ozgür
Gündemciler, buna karşı çıkmalıydılar. Biz. yazar olarak,
ÇGD olarak onların özgürlüklerinı savuna geldik. Yine de
savunuyoruz. Ancak, demokrasiden, özgürlüklerden ya-
rarlanarak, demokrasinin, özgürlüklerin yokedilmesine
izin vermemeliyiz. "Özgür Gündem"de yazan "Ali Fırat"
imzalı kişi, Abdullah Öcalan mıdır? Ali Fırat, "Binyılınrüya-
sı gerçekleşiyor" diyor. Ali Fırat, yani Öcalan, dağlarda
yaptığı konuşmalan banda aldırıp, sonra bunlan toplatır-
mış. Gönderirler, fakslarlarmış "Özgür Gündem"e. Dilin-
den, kaleminden kan damlarmış! Ona da birşey demem, o
da yayımlanmalı. Ama, mertçe olmalı; Türk generalini vu-
rup, Kürt çocuklarını öldürüp, sözde "demokrat" geçinerek
değil! Bu, herkesi kör âlemi sersem sanmak demektir.
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3
1/ İç Anadolu'da. birçok
kuş türünü banndıran bir
göl. 2/ Belirtiler... Demir-
yolu. 3/ Hoşgöriisü geniş,
açıkyürekli ve güvenilir
kimse... Arapça bir söz- 4
cükte kısa "ı" ve "i" sesi-
ni okutan işaret. 4/ Ağzı-
mızdaki dişlerin bir 6
bölümüne verilen ad... İl-
kel benlik. 5/ Kaçan kim-
seyi ele geçirmek. 6/ Bir
nota... Osmanlı devletin-
deki sivil rütbelerden biri.
7/ Damızlık dişi hayvan... Akarsu
yatağı. 8/ İskambilde koz... Yük-
sek bir makama sunulan mektup
ya da dilekçe. 9/ Tellal.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tekirdağ'ın bir ilçesi... Spor
karşılaşması. 2/ Vücuttaki AIDS
virüsünü saptamakta kullanılan
test... So>xından gelinen kimse. 3/
"Aşk söyletir en — türküleri / Ay
buluta girdiği gecelerde" (Cahit
Sıtkı Tarancı)... Eski Türklerde
ölüler için yapılan tören. 4/ Ödeşme, razı olma... Etrafı suyla
cevrili kara parçası. 5/ İlaç... Uluslararası Çahşma Örgütü'nün
simgesi... Güzel sanat. 6/ Borç ödeme... Arka geri. 7/ Uzerinde
maden dövülen demir araç... Bir yerde oturan, ikamet eden. 8/
Bir çoğul eki... Dökülen tohumlarla ertesi yıl çıkan tahıl. 9/
Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri... Tuzla-
nıp kurutulmuş yiyecek.