Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 OCAK1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 11
Fotoğraflarla
gençlik
• GAZtANTEP(AA)-
Gaziantep Amatör Fotoğraf
Sanatçılan Derneği ile
Şahinbey Belediyesi'nin
ortaklaşa düzenledikleri
"Ulusal Fotoğraf
Yanşması"nda bu yıl,
'Gençlik' konulu
fotoğraflann
değerlendirileceğı
kaydedildı. Gaaantep
Amatör Fotoğraf Sanatçılan
Derneği Başkanı Özalp
Dündar, şunlan söyledi: "Bu
yıl ikincısını
düzenleyeceğimiz
yanşmanın konusunu
'Gençlik' olarak belirledik.
Toplumumuzun yükünü,
acılannı omuzlayan gençliği,
yaşamın her kesitinde,
gerçekveduygusal
ortamlarda yakalayan çok
sayıda ve birbirinden güzel
fotoğraflar bekliyonız."
'Boynuz Kulajjı
Geçer'• KfihürServisi - Anadolu
turnesinden yeni dönen
Nejat Uygur Tiyatrosu, 1993
sezonunu genel istek üzerine
yeni yorum ve parodilen ile
1500 kez oynanan 'Baba
Duymasın" komedisiyle
açıyor. Modası geçmeyen
poütikacıyı hicveden bu
oyunda Nejat Uygur her
dönemde ayakta kalabilen
"Hacıyatmaz" karakteri ile
seçenleri ve seçilenleri
uyanyor. Oyun ocak sonuna
dek perşembe, cuma,
cumartesı 21.00'de, pazar
15.00vel9.00'da
Kocamustafapaşa Çevre
.Tiyatrosu'nda sahneleniyor.
Vynca Nejat Uygur'un
•yönettiği ve genç oyunculann
rolaldığı "Boynuz Kulağı
Geçer" adlı güldürü de salı.
çarşamba21.00'de,
cumartesi 15 OO'de
izlenebılir.
Tan Oral sergisi
• Kültür Servisi - Bandırma
Belediyesi, her yıl düzenlediğı
Kültür ve Sanat Programı
içinde yer alan etkinliklen,
1993'de yeni bir uygulama ile
bütün biryıla yayarak
süreklilik kazandırmayı
amaçhyor. Belediye Kültür
ve Sanat Komıtesi. bu yüın
etkinlik programına Tan
Oral'ın "Çepeçevre' adb
l i d i
bir sergi ile başlıyor.
Mnsancıl'da
müzik
• Kültür Servisi-Aylık
kültür ve sanat dcrgısı
'İnsancıl'ın ocak sayısı çıktı.
Derginin bu sayısında müzik,
şiir ve felsefe konulu
makalelerağırlıkta. Ferda
Ereren'in, "Müziksel Yitiş',
Ozan Yılmaz'ın 'Türk Hafif
QCapitalist) Müziği' ve
Ozkan Manav'ın 'Müzik ve
Simge' başlıklı yaalannın yer
aldığı dergıde bu ay Fatma
Gürerin " Annemın Altın
Büezikleri"adlı öyküsü
okunabilir.
Trabzon'da
kültür sanat
• TRABZON (AA)-
Trabzon'da bu hafta kültür
sanat etkinlikleriyle dolu
günler yaşanacak. Trabzon
Devlet Güzel Sanatlar
Galerisi'ndekı Grup-1
Sanatçılan'rnn 27 adet soyut
yağlıboya tablosunun yer
aldığı resim sergisi, 16 ocak
tarihıne dek gezilecek. Azmi
Aytekin'in insan yaşamı ve
doğadan esjnlenerek yaptığı
yağlıboya resim sergisi de 16
"ocak tarihinedek açık
kalacak. Trabzon Devlet
TiyâTrosu'nda 7-10 ocak
tarihlen arasında Brezilya'lı
yazarGuilhermo
Figuiredo'nun yazdığı
"Ezop" adlı üç perdelik oyun
sahnelenecek. Trabzon
Belediyesi'nin düzenlediğı
Sinema Günleri'nde bugün
Folks' adlı fılm gösterime
girecek.
Doğa resimleri
sergisi
• BURSA (AA)-Ahmet
Vefik Paşa Devlet Tiyatrosu
sanatçısı Oktay Dal ilk
fotoğraf sergisini açtı. Dal'ın
Devlet Tiyatrolan ve Opera
ve Bale Çalışanlan
Yardımlaşma Vakfı (Tobav)
Bursa Şubesi'nde açtığı
?rgıde değışık konularda
.enklı fotoğraflar yer alıyor.
Öte yandan Bursa
Büyükşehir Belediyesi Sanat
Galerisi'nde Abdullah
Arslan'ın"Doğa
Fotoğraflan Sergisi", 15
ocakta " 1993 Uluslararası
SedatSimavi 10. Karikatür
Yanşması Sergisi" açılacak.
5-16 ocak tarihlen arasında
Pakıstan'lı sanatçı Şerif
Faruki'nin "Mulytan ve
Bursa'yı konu alan resim
sergisi ile 19-30 ocak
tarihlerinde Taner
Şekercioğlu'nun fotoğraf
sergisi Osmangazı Belediyesi
Sanat Galerisi'nde.
Ankara'da bugün başlayan 3. Uluslararası Yeni Müzik Festivali'nde birçok yapıt dünyada ilk kez seslendirilecek
Artık 'yarnı'ın müziği yapılıyor
EVtN İLYASOĞLU
Bugün Ankara'da 3. Ulusla-
rarası Yeni Müzik Festivalı
başlıyor. Nedir 'yeni müzik"
1
Kimine göre yirmind yüzyılın
ilk günlerinden başlayıp dün
akşam üsrüne dek yazılan mü-
ziğin tümüdür. Schönberg-
Berg ve Webern ile başlamıştır.
Belli bir tona bağlılığı reddeden
müziktir. On dokuzuncu yüzyıl
romantizmine başkaldıranlann
tümüdür.#
Melodi çizgisini hiçe
sayanlardır. Geleneksel armoni
kurallanna karşı duranlardır.
Kimine göre 1960'lardan sonra
Webern diziselliğini izleyenler-
dir; Boulez'in soyutlamasıdır;
Stockhausen'in dilidir; elektro-
nik seslerin egemenliğidir, gra-
fık notalamanın ürünüdür; ras-
lamsallığın getirdiği yeni tını
birleşimleridir; calgı ve insan se-
sinin yeni arayışıdır.. Kimine
göre dayanılmaz bir kargaşa-
dır, bir denemeler çağıdır yüzyı-
Lımız, yanrun müziği yine gele-
neksel yöntemlerin doğrultu-
sunda olacakür, bu bir geçiştir.
Yeni dil arayışı
Oysa çağlar boyu sanatın her
dah insan yaşamını, toplumsal
olaylan, zamarunın değerlerini
yansıtmıştır. Müzik de diğer sa-
nat dallan gibi aynı işlevi gör-
müştür. Yirminci yüzyıhn ilk
kırk yılında yaşanan savaşlar,
çöken değerler, gelişen teknolo-
ji. bestedlenn buçağı anlatacak
ı Mimaroğlu
Türkiye'den llhaa;
Mimaroğlu, Cen-'
giz Tanç, Kemal
Günüç, Italya'dan
BetinelH, Kanada'-
dan Weinzweig gibi
sanatçılann yapı-
tlannın seslendiri-
leceği festival,
Ankaralı müzikse-
vere bazı yapıtlann
dünyada ilkkezdin-
leme fırsatı verecek. ı Lsmanbaş
yeni bır dil arayışına neden ol-
muştur. Yirminci yüzyılın özel-
liklerini yansıtan bir müzik dili.
Schönberg, Stravinsky, De-
bussy, Hindamith, Bartok Pro-
kofief gibi ilk kuşağın ardından
Yarese, Cage, Messiaen; sonra
Boulez. Lutoslawski, Xenakis,
Ligeti. Berio, Nenze ve Stock-
hausen gibi bestecilerle çeşitli
akımlar içinde bugüne dek var-
dı müzik sanatı. Ancak diğer
sanat dallannın ürûnlen kadar
(Örneğin yeni bir ressamın tab-
losu gibi) hemen kabul gördü-
ğü soylenemez yeni bestelerin
Yine de dünyanın dört bir ya-
nında çalındı. sövlcndi konu
şuldu. eleştinldi. Geleneksel da-
ğarcık arasına sandviç gibi yer-
leştirilip sunuldu veya başlı-
başına yapılan yeni müzik festi-
valleriyle besteci dinleyicisi ile
tanıştı.
Yirminci. yüzyılın bitimine
doğru ilerlediğimiz şu yıllarda
ülkemizde çağdaş müzik ne ka-
dar dinlenir, ne kadar çalırup
bestelenir? Cumhuriyet sonrası
çoksesliliğin dördüncü, beşinci
kuşaklan seslerini duyurmakta
artık. Hem de yalnız yurtiçinde
değil, yurtdışında konser prog-
ramlanna alınmakta. Öte yan-
dan Usmanbaş, Tanç, Fırat,
Mimaroğlu gibi öncü bestecile-
nmiz de çağın yöntemlerini içe-
ren yapıtlar bestelemeyi sürdü-
rüyorlar.
Yeni Müzik-2
Besteci Ahmet Yürür'ün ön-
cülüğü ile Ankara Belediyesi'-
nin üç yıldır düzenlediğı Yeni
Müzik Festivali gerektiği kadar
sesini duyurabildı mi bilemeyiz.
Gerek genç bestecilere çağn
açısından, gerekse uluslararası
daha geniş bir yelpazeye sahip
olmak açısından, eldeki koşul-
lara göre yürütülmekte. Ahmet
Yürür, bu yıl Moskova Yeni
Müzik DemeğTnin müzik top-
luluğunu davet etmış. Kurtulu-
şu 1920'ye dayanan bu dernek
1989'da ünlü çağdaş Rus beste-
cisi Edison Denisov tarafından
yenilenmiş. Topluluk kendi da-
ğarcığındaki yapıtlan getiriyor.
Bu arada 24 Türk yapıtının no-
talan da Dış İlişkiler Kültür
Dairesi Başkanı İsmet Birsel
yardımı ile önceden Moskova'-
ya gönderilmiş. Üç hafta bo-
yunca Ankara'nın değışik sa-
lonlannda konserler yapılacak:
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or-
kestrası Şalonu; Farabi Salonu;
Bilkent Üniversitesi; Gazi Üni-
versitesi; Askeri Mızıka Okulu,
gibi. Üç hafta boyunca tüm et-
kinliklere giriş serbest. Ahmet
Yürür, "CSO konserlerinin
programlannın saptanmasında
dinleyicinin tanıyıp sevdiği ya-
pıtlara öncelik verilmesine kar-
şın, Yeni Müzik Festivali An-
karahlar'a kimsenin bugüne
dek tanık olmadığı, özgün mü-
zik olaylan sunmaktadır" di-
yor. Aslında dünyanın her ye-
rinde bu tür festivallerin ve yep-
yeni bestelerin izleyicisî, dinle-
yicisi sınırlı. Geniş kitlelere ses-
lenmek yerine özgün arayışlan
dar çevrelerde geliştiriyor gü-
nümüz bestecisi.
Programlarda yer alan Türk
besteciler, Mimaroğlu, Usman-
baş, Ertuğrul Oğuz Fırat, Ah-
met Yürür, Hasan Uçarsu,
Kamran İnce, Mehmet Nemut-
lu, Özkan Manav. Cengiz
Tanç, Kemal Günüç, Semih
Korucu ve Melina Doğuduyal.
Uluslararası sanatçılan da şöy-
leözetleyebiliriz:
Rusya'dan Karayev, Deni-
sov, Kasparov, Shoot; Dani-
marka'dan Braem, Hollanda'-
dan Lövendie, ftalya'dan Betı-
nelli, Kanada'dan Weinzweig,
İsvıçre'den Holliger. Bu festı-
\alde çalınacak yapıtlann yüz-
de yetmışi Türkiye'de ilk kez.
>üzde kırkı da dünyada ilk kez
seslendırilmişolacak. Birdeyo-
rumcu ve bestecilerle konser
öncesi veya sonrası konuşma-
lar, tartışmalar yer alabilecek.
3.uluslararası
YeniMüzik
Festivali
6 ocak - Bilkent Üniversite-
si 'nde açılış saaı 16.30. Bilgi-
sa\ ar, s\ ntıviizer vegeleneksel
çalgılarCanıbo'sundan Hap-
penıng' Kemal Günüç 'ün pro-
düksiyonu.
9 ocak - Askeri Mızıka
Okulu Eçe İdil-Meral Beşeli
şan piyano ikilisi. Berio-Brıt-
ten-Usmanbaş ve Kemal Gü-
nüç prodûksiyommun tekrarı.
10 ocak - CSO Salonu, saat
18.00 Yuri Kasparov-Bit-
mevecek Barış Üzerine: Theo
Zöwendie-Altı Türk Halk
Türküsü; Kamran İnce-
Antalya'da Dalgalar; Ahmet
Yürür- Yarı Demir Yarı
Çıplak; İlhan Usmanbas-Ras-
lumsal I-II-1II.
13 ocak - Bilkent Üniversi-
tesi Salonu saaı 15.00 Viktor
Ekimovsky-İkili Oda Çeşitle-
melen; Meinz Molliger-Söz-
suz Şarkılar; Bruno Betmelli-
Sunat, A.Yürür-Karanlık,
Semih Korucu-Piyano Par-
çast Meliha Doğuduyal-Küflü
Yasam; İlhan Usmanbas-
Raslamsal (Çello-Piyano)
III.
14 ocak - DTCF Farabi
Salonu saat 15.30 V.Shoout-
Dört Değişık Anlatı: A.Gentı-
lucci-Şilı. 1973. Ertuğrul
Oğuz Fırat- Yaylı Çalgdar
Dörtlüsü No: 4; Usmanbaş-
Keman ve çello ıçın ikiparça.
15 ocak - Gazı Üniversitesi
Salonu, saat 17.00 Tarnopols-
ki-Geçmiş Bir Günün Yankı-
lurı.
Adnan Saygun ölümünün ikinci yıldönümünde bugün anılıyor
Saygun 'compact disc'te yaşıyor
Türk çoksesli müziğinın öncüsü, besteci,
etnomüzikolog ve öğretmen Ahmet Ad-
nan Saygun (1907-1991), ölümünün ikinci
yılında Istanbul'da anılıyor. Sabah Zincir-
likuyu mezarlığındaki törenden sonra saat
15.00'te bestecinin yapıtlanndan oluşan bir
konser Mimar Sinan Üniversitesi'nde yer
alacak. Konserde Nuri İyicil. Hülya Ardıç,
Mesut iktu, Ayhan Baran, Erol Uras ve
Meral Manizade şan, keman ve piyano
yapıtlannı seslendirecekler.
Her türde, her çeşit çalgı topluluğu solo,
büyük orkestra, şan ve opera için yetmiş-
beş eser' vermiştı Saygun. Yunus Emre
Oratoryosu ile dünyanın dört bir yanında
Türk adını duyuran bestecimiz oldu. Bu-
gün orkestralanmızın programlannda
Saygun'un yapıtlanna pek rastlamasa da
onun plak haline getirilmiş, compact disc
olarak kaydedilmiş eserleri giderek artma-
ya başladı. Özellikle yabana orkestralann
bu CD'lerde yer alması yurt dışında Say-
gun'un öneminı pekişürmekte. Doğal kı,
bir başka sorun da bu tür CD'lerin bazı fir-
malar, bakanlıklar veya bankalar tarafı-
ndan desteklenmesı, armağan amacıyla
bastınlıp piyasaya sürülmemesi. CD'ler
böylece çe|itli raflarda bioJprken dinlcyici^
plak meraklısı, onlara nasıl ulaşsak, bil-
mem hangi bankadan bir tanıdık bulup
nasıl alabilsek kaygısı içinde. Belki bir gün
bu CD'lerin sayısı arttınbp satışa da sunu-
lur. Özel kuruluşlann özel armağanlan
olarak bestecilerimizin yapıtlannı plağa
aldırmalan çok güzel bir girişim, ancak bir
sonrak adım olan halka, piyasaya sürme iş-
'Iemini de gözetmeleri gereİciyor. Bir beste-
cinin anısına yapılacak en güzel hizmet,
kuşkusuz onun müağini plaklarda canlı
tutmaktır. Saygun'un bugüne dek çıkan
uzunçalar plaklannı değil de şimdilerde
Cikan compact dısclennı sırala^alım:
Ahmet Adnan Saygun'un compact disc'lerdeki yapıtlan:
1. tnsan üzerine deyişler op.
60- Işın Güyer. Budapeşte Sen-
foni, H.Şimşek, Hungaraton.
2. Yunus Emre Oratorvosu
op.26- M.Özgüç, C.Ktyıci, P.
Kırgız, B.Ateşoğht, H.Şimşek,
Ankara Devlet Opera Korosu ve
Orkestrası.
3. Koro için çeşitlemeler-
Kültür Bakanlığı Çoksesli Ko-
rosu, H.Şimşek, Hungaraton.
4. Beş Türkü op.41- Ayhan
Baran, Budapeşte FilarmoniOr-
kestrası, H.Şimşek, Hungara-
ton.
5. Yaylı Çalgılar Dörtlüsü
op.27, nö.l- Anadolu Kuarteti,
Hungaraton.
6. Aksak tartüar üzerine 12
prelüd, op.45, Sonatine op.15-
Gülsın Onay, Ritmo / Aulos.
7. Vıyola Kontertosu, op.59 -
Ruşen Güneş, Londra Filar-
moni Orkestrası, Gürer Aykal,
Koch / Schwann.
8. Yunus Emre'den seçmeler,
op23 ve op.41 Türkülerden Seç-
meler- Atilla Manizade, Sofya
Radyo Senfoni Orkestrası, Erol
Erdinç, ÜPR Classics.
9. Piyano Konçertolan : Bi-
rinci konçerto, op.34; ikinci
konçerto op.72, Gülsin Onay,
NDR Hannover Orkestrası,
Gürer Aykal, Schvvann- Koch.
Tuba Inal'ın sergisi dün Vakko Sanat Galerisi'nde açıldı
Bronza saklı duvgularKüttür Servisi - Heykel sanat-
çısı Tuba Inal'ın yeni sergisi.
Izmir'den sonra dün İstanbul-
da Vakko Beyoğlu Sanat Gale-
risi'nde açıldı. Bronz heykelle-
rinde genelde insanı ele alan
înal'ın sergisi, ay sonuna dek iz-
lenebilecek.
1982 yılında Tatbiki Ğüzel
Sanatlar Yüksek Okulu Sera-
mik Bölümü'nden mezun olan
Tuba İnal, çahşmalannı heykel
dalında sürdürmeye öğrencilik
yjllannda karar vermiş.
1980-87 yıllan arasında mer-
rner, torrta ve döküm atötyeîe-
rinde cahşarak tekniğini gelişü-
ren sanatçı, mezun olduktan
sonra da üç yıl İsmaıl Hakkı
Öcal ile çahşmış.
İlk kişisel sergisini 1983 yılın-
da açan sanatçı. 1985'te Galata
Sanat Galerisi'nde, 1990
yılında Vakko Beyoğlu Sanat
Galerisi ve Ankara Galeri
Nev'de, 1991 yıhnda İstanbul
Galeri Nev'de, gecen yıl da
Vakko İzmir Sanat Galerisi-
nde kişisel sergiler açtı. Otuzu
aşkın karma sergiye katılan
Tuba İnal'ın yapıtlan, 2. İstan-
bul Sanat Fuan çerçevesinde
Vakko Sanat Galerileri karma
heykel sergisinde yer aldı.
Heykel çalışmalannı insan fi-
gürü üzerinde yoğunlaşuran
Tuba İnal'ın ana teması insanın
Tuba İnal'ın bronz hejkelleri ay sonuna dek görülebOecek.
yaşadığı duygular. İnal korku,
kaygı ve sevinç gibi duygulan
mermere veya bronza aktan-
rken ele aldığı duyguyu yoğun
biçimde yaşadığını söylüyor.
Sanatçı, "Bu süreç içinde za-
man zaman hazırladığım eskiz-
den tamamen uzaklaşarak yeni
bir fcrma ulaşıyorum. Figürle-
rimde aynnüdan çok formun
bütününe önem veriyorum.
Aynca kullandığım malzeme-
lerde doğal yapıyı da kaybet-
memeye özen gösteriyorum"
diyor.
Yapıtlan yurtiçi ve dışında
çeşitli özel koleksiyonlarda bu-
lunan Tuba İnal, son olarak
Ankara Büyükşehir Belediyesi
Seyrnenler Parkı için dört tarafı
derin rölyefli fıgüratif bir h
kel yapmıştı.
On yıl sonrayine Tartuffe'ü sahneleyen ünlü Fransızyönetmen Jean Louis Martin Barbaz:
E)ininpolitikaya dönüşmesi, büyük tehlike
FATMA ORAN
Türk tiyatrosunun varolması
için büyük çaba gösteren değer-
li tiyatro adamımız Muhsin Er-
tuğrul'un adına yakışacak bi-
çimde yenilenerek çağdaş bir
görünüm kazandınlan istanbul
Şehir Tiyatrolan'nın Muhsin
Ertuğrul Sahnesi; Fransız Kül-
tür Merkezı'nin desteğı ve Jean-
Louis Martin-Barbaz'ın yoru-
muyla gerçekleştirilen Tartuf-
fe'ü, tiyatroya gönül veren
İstanbullulann karşısmaçıkan-
yor.
Tartuffe, Moliere'in 'gerçeği
gülerek söylediğT' bır oyun...
Moliere, Tartuffe'te yalancı,
rezil, jurnalci, casus, ikiyüzlü,
sefıh ve kadın-kız düşkünü, al-
çak mı alçak bir 'tip'i betimli-
yor. Çevresindeki insanlar için
açık bir tehlike oluşturan bu
'tip". bir din adamı. Bütün ko-
nuşmalan sofu ve tatlı sözcük-
lerle süslü olup, en aşağıhk eyle-
mini kutsal kitaptan yaptığı
alınülarla destekleyen bu ada-
mın adı, Tartuffe...
Tartuffe'ü, Orhan Veli'nin
çevirisi üzerinde üç ay süren bir
ekip çalışması sonucu yenileşti-
rerek -ama yine Orhan Veli
adıyla- yorumlayan tiyatro ve
edebiyat adamı Jean-Louis
Martin-Barbaz'a yorumunun
klasik bir yaklaşım mı, yoksa
çağdaş çizgiler mi içerdiğini so-
ruyorum: "Klasik ya da çağ-
daştan neyi kastettiğınize bağlı
bu" diyor Barbaz. Klasik bir
metni sahnelediği zaman çağ-
daş kostüm kullanmayı sevme-
diğinı söylüyor. örneğın. '"Çün-
kü" diyor, "işin modernliği o
kostümde yatmıyor. Modern-
lik eski, arkaik bir metne bakış
açısında vatabilır ancak ve ü-
Barbaz, piyesteki tüm siyasi ve dini koşuilann kendisini UgilendirdiğİBİ belirtiyor. Şehir Tiyatrolan'nda sahneye koyduğu oyunda
17. yiizv ıl ortamuıa ihriyaç duyduklarıru söylüyor.
yatroda da bazı arkaik işaretle-
re ihtiyacımız var; özelükle de
çeviri bir metin söz konusu
olunca. Biz bu yeni metinde
Moliere dilinin zenginliğine
olabildiğınce yakın olmaya ça-
lıştık."
Moliere'in alemınin bugün
sanki Çin'e gitmek gibi bir şey
olduğunu söylüyor Barbaz. Ta-
mamen bambaşka bir yaşam
tarzı keşfettiğimiz ve bu değişik
yaşam tarzının hem o dönem
hakkında bize tanıkhk ettiğini
hem de günümüze koşut olan
yanlanyla bıze ders verdiğini de
ekliyor sözlerine. Burada, Bar-
baz'ı ılgılendiren "1993'te
Fransa'da değil. Türkiye'de
Moliere gibi bir yazara nasıl ba-
kanz? Piyes, çağımızın seyircisi-
ne ne anlaüyor?.." İşte Tartuf-
fe'te göstermeye çalışüklan da
bu olacak...
- Gerçekçi, ama aynı zaman-
da da dönemimize oturtobnıış
bir biçimde, öyte mi?
"Evet. Çünkü tiyatro, hiçbir
zaman tam anlamıyla gerçekçi
olamaz. Tiyatro her halükarda
bır kurmaca, bir yapıtür. Bir
çağ hakkında gösterdiğiniz şey-
ler konusunda seçim yapmak
zorundasınız. Biz de çok klasik
bir metni son derece gündelik
bir alemde sunuyoruz, piyesin
ortarnı bunu gerektiriyor."
- Ömeğin. bu ortamda 'çev-
re'den neler talep edıyorsunuz?
"Resim sanatından çok ya-
rarlanıyoruz. Dekonimuzun
esin kaynağını oluşturan res-
sam, Vermeer. Çünkü 17. yüz-
yılın iç mekanlannı çok iyi res-
metmiş. Aynı zamanda de-
korun kendi içinde de 17. yüzyı-
lın tablolannı kullamyoruz;
çünkü bu tablolarda o döneme
özgü olan bir düşünce ve algıla-
ma tarzının ipuçlan var. Tablo-
lar bize hem dinden hem mito-
lojiden hem de poüukadan söz
ediyor."
- Moliere de piyeste politika
ve dinden söz ediyor. Sizi bu pi-
yeste en çok ilgilendiren şey bu
mu?
"Beni bu piyeste en çok ilgi-
lendiren şey, dinin politikaya
dönüşmesi ve toplum için bü-
yük
Oyle
bir tehlike oluşturması.
Oe saruyorum ki bu sorun
Batı Avrupa dünyasını olduğu
kadar Türkiye'yi de ilgilendiri-
yor."
- Tartuffe'ü ülkemizde on yıl
sonra yeniden sahneiemenizin
özel bir nedeni var mı?
"Tartuffe'ü Türkiye'de bir
kez daha sahnelemeyi kabul et-
tiysem, bu, Moliere'e, özelhkle
de Tartuffe oyununa olan hay-
ranlığımdan ileri geliyor ve on
yılda da yaşlanmış olduğumu
düşünüyorum. Dünya da yaş-
landı. Herkes yaşlandı. Demek
ki piyeşe bakışım da 'değişik'
oldu. Örneğin, bundan on yıl
önce bu kahramanın diru yanı-
na pek fazla eğilmemiştim."
-Klasik bir eserin her döneme
«şık tuttuğu düşünülürse, günü-
müzdeki yansunalan nedir Tar-
tuffe'ün?
"İster İrlanda'da, ister Yu-
goslavya'da, ister Fransa'da,
Cezayir'de ya da Türkiye'de ol-
sun dini sorunlar çok daha gün-
cel bir boyut kazandılar ve bu
sorunlar en vahşi, en korkunç,
en dehşetengiz olaylara nere-
deyse 'gerekçe' oluşturmakta-
lar. Biz sadece tiyatro yapmak-
la yetiniyoruz, siyasetçi değiliz
tabii ki. Bu yüzden elimizdeki
güç son derece kısıtlı. Ama al-
çak gönüllülüğümüzün büyük-
lüğüne sahibiz ve biz de kendi
düzeyimizde bu 'vahim' sorun
konusunda düşünmeye calışı-
yoruz."
- Otuz yıldır Moliere ve Tar-
tufTe üzerine çalıştığınHi biliyo-
nız. Bu konuda son olarak neler
söylemek isterseniz?
"Tartuffe'ü ilk kez 1962'de
çahştım ve inanın Moliere beni
hala sıkmıyor, her defasmda
yeni şeyler keşfediyorum. Tar-
tuffe'ün bu yeni çevirisine kaül-
dığım için Fransızca metni de
bir kez daha keşfettim. Sanıyo-
rum ki biz, oyuncular, yönet-
menler, hepimiz tiyatroda bazı
şeylerin tohumlannı ekiyoruz.
Bu tohumlann yeşermesini sağ-
lamak da seyircinin elinde. Bü-
tün bunlann günün birinde hiç
el değmemiş, bakir bir ormana
dönüşmesini umuyorum. Yö-
netmen olarak bir başka umu-
dum da, seyirciye keyif vermek.
Bence tiyatronun birinci unsu-
ru bu: Tiyatro her şeyden önce
bir zevk, bir keyif olmalı. Ben
popüler diye nitelendirilen ti-
ya.troya da inanan bir kişiyim
ve Moliere'i tanımayan seyirci-
ye bile Moliere'in büyük bir ke-
yif vereceğine inariiyorum..."
Mick
Jagger
50 yaşında
Küitür Servisi-İnanılması güç
ama Mick Jagger, bu yıj_ 50.
yaşgününü kutluyor. Ünlü
rock grubu Rolling Stones'un
solisti, Observer gazetesinin
magazin ekine yaptığı açıkla-
mada. 'Diğer rock müzisyenleri
gibi bir rock fosili olmaya hiç
nıyetim yok" dedi. Özelbkle
ekonomi dalında dünyanın çok
iyi eğitim veren okullan arasın-
da belli bir üne sahip London
School of Economics'te orta
hallı bir öğrenciyken Rolling
Stones'un kurulmasına yar-
dımcı olan Jagger. daha sonra
grubun en ünlü üyesi oldu. Bir
anlamda bohern, hatta poütik
mesajlar da ileten topluluk,
Amerikan Zena müziğiyle çı-
kış yaptı. Topluluk, günden
güne gelişen ve yaygınlaşan
ününü, imaj yaratmada ve
medyalan yönlendirmede usta
-geçmişinden de gelen akade-
mik bilgi birikimiyle olsa gerek-
Mıck Jagger'a borçlu. Birçdk
filmde rol alan. bir ara Nikarp-
gualı bir anstokratla evlilik yp-
şayan Mick Jagger, şu sıralar
dünyanın en ünlü mankenleriiı-
den Jerry Hall'le beraber.