27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada ni halktan gizleyenlerle ilgilj savlar. Ikinci çarpıcı olay, siyasete yeni boyutlar getirmesi olası by-pass tasarıları. Hükümet, Meclis'te atılım ayları yaşamak istiyor. Re- form diye nitelediği kimi yasa tasarıları var ki, belli başlı- ları, örneğin adalette reform. Eğitimde -üniversitede- reform. Vergilerde reform. Meclis haftanın her günü sabahtan gece yarılartna dek -nerede o günler- toplanabilse, gündemindeki ya da komisyonlarda birikmiş işleri temizleyebilir mi, kuşkulu. Bu nedenle, her hükümet, kimi konulara öncelik veri- yor. Koalisyon hükümeti de aynı aşamada. DYP Grup Başkanvekili Güneş Müftüoğlu, dün Başbakan Demirel'i ziyaret edecek, "ivedi ve oncelikli yasalar" konusunda görüşmeler yapacak, bugün toplanması beklenen Mec- lis Danışma Kurulu'na öneriler götürecekti. RPdışında hemen her partinin verdiği Çernobil araş- tırma önergeleri 19 Ocak günü görüşülecek. Bir hafta sonra, 26 Ocak'ta, RP'nin soruşturma isteyen önergesi ele alınacak. Çalışma takvimini bu btçimde düzenleyen Meclis Da- nışma Kurulu'nun son toplantısında ilginç kimi çizgiler sergilendi. RP'ye göre, araştırma önergelerinden bir sonuç çık- maz. Çernobil konusunda araştırmalar yapacak komis- yonlar kurmaya gerek yok. Doğrudan soruşturmaya geçilmeli. Ctddiolmazsa Oysa, öteki partilerin mantığı daha sağlıklı. Once araştralım. Çernobil'in Türkiye'ye etkilerini, geçmiş hü- kümetin halkın sağlığıyla ne ölçüde oynadığını ya da oynamadığını saptayalım. Sağlıklı belgeler, kanıtlar ele geçerse, bütün partilerin katılımıyla Meclis soruşturma- sı acalım, diyorlar. Elbette dogruyu gösteriyorlar. Üstelik yasal açıdan ki- min soruşturma alanına alınacağı henüz saptanmış değil. Bir bakan mı yoksa bütünüyle Bakanlar Kurulu üyeleri mi? Bir başka önemli örnek; TÖ'nün durumu ne- dir? Bugün Cumhurbaşkanlığı görevini yapan devrin başbakanının -gerek görülürse- Yüce Divan'a gidip git- meyeceği üzerinde çeşitli, belli belirsiz savlar öne sürü- lüyor. RP'nin -CHP'nin de desteklediği- soruşturma önerge- si, bu soruları yanıtlamıyor. Soruşturma açılmasını iste- diği tek kişi; zamanın Sanayi Bakanı Cahit Aral. Sorumluluk eski bir bakana mı takılı kalacak? Öteki partilerin sorduğu ve araştırma önergesiyle yanıt ara- mayı istedikleri başlıca soru bu. Kimi demeclerin dışında Çernobil etkilerinin halktan -YÖK'ün açıklama yapılmamasını isteyen yazısı dışın- da- gizlendiğini kanıtlayan belgeler yok ortada. Bu ne- denle hukuksal açıdan kimlerin sorumlu olduğu henüz saptanamıyor. Suç duyuruları Adalet Bakanlığı'nda inceleniyor. Ba- kanlık hukuksal incelemeler yaparken Meclis Araştırma Komisyonu devtetin elindeki bilgileri, belgeleri ortaya çıkarmaya çalışacak. Sorunu, heyecana kapılmadan ele alıp incelemek ve çıkacak kesin verilere göre harekete gecmek gerekiyor. HAVA DURUMU TÜRKİYEDE DUNYADA •oloji Genel Mu- dürlüğu'nden alınan bılgt- ye göre, Marmara, Kara- denız, Iç Anadolu'nun kuzey ve doğusu, Doğu Akdenız ite Doğu ve Gu- neydoğu AnadcHu yağıslı. öığer yerter parçalı az bu- lutlu geçecek Yağışlar Doğu AKdemz kıyılannda yağmur diğer yerlerde karla karışık yağmur ve kar şeMınde olacak Haa stcaklh ğı azalacak Rûzgar kuzey ve doğu yonterden hatrf, ara sıra orta kuvvette ese- cek Denızlerınnızde rûzgar, Marmara ve Ege'de yıldc ve poyraz, Karadenız ve Akdenız de yıldız ve karayefcJen 3-5. yer yer 6 kuvvetınde saatte 10-21, yef yer 27 denız mili hızla esecek Van Gölû'nde hava, kar yağşlı geçecek Aaana Afyon A$n Aritara Antalya Aydm Bursa Çanakkale Df^rbakır Etkme Erzurum Eskişehır Isanbul Izrm Kare Konya Samsun Trateon ZongıAfe* Y B K K B B K K K K K K K B K B K K K 12 -2* -4° 0 - 8* 9" 3" 4" 4' 3" -6* -r 4* 8* -6* •y 4" 4' •3" 4" •«r -12' -5* r -V -r -T -r -5" -M* •6* 1" 0* •W «r rr -r # Amman AHna Baödal Bruksel Cenevre FrankKvt lefcoşa POershırg Londra Madrıd Milano Moskova Mû'.ıh Pans Prag Rıyad Roma vlyana Y 7' Y 14' B 8 ' Y 16" Y r A 9' B 8' Y 12' K (T Y 8' A 12- A 7" B -4' B 6' B 12" B 6 # A 25" A 9" B 8 ' r aç* ^ b buiutlu ^ yağmurtu • stslı Q kartı A-açrt B-buUKı frgüreslı K-kart S-ssJı Y-yağmuriu OLAYLAREV ARDTJNDAKI GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada bilecek çoğunluğm sağlanama- masında bu gerçekliğin de payı vardır. Şimdi koalisyon hükümetin- den yansıyan haberlere göre anayasanın geçici J5'inci mad- desini değiştirmek üzere bir giri- şimin yanı sıra Atatürk'ün vasi- •yeti çiğnenerek kapatılan Türk Dil ve Tarih Kurumları'nı aç- mak üzerine çalısmalardan söz açüıyor. Anayasanın geçici 15'inci •naddesi 12 Eylül yetkili ve so- rumlularına hesap sorma kapıla- rını kapatmakladır. Önce bir ilke kararuür: 12 Ey- lül sorumlularına hesap sorula- bilmeli mıdir? Bu soruya 'haytr' diyecek olanların gerekçeleri ne olacaktır? 1993 Türkiye'sindeki kuvvel dengelerinin bu kapıyt açıp aç- mayacağı bir ayrt sorudur. 12 Eylülgeneralleri, Atatürk '- ün vasiyetini çiğneyerek Türk Dû ve Tarih Kurumİarı 'mn kapı- sına kilit vurdular; aynı adlarla bvrer devlel dairesi kurdular; kurmakla kabnayıp, bu tasarru- fu 82 Anayasasına geçirdiler. Şimdi bu engeli aşmak için hü- kümetçe alınacak önlemler doğ- ru mudur? Desteklenmesi gere- kir mi? Bu soruya 'hayır' diyecek olanların da ne gerekçe göstere- cekleri meraka değer... '83 rejmi'nin bütün mevzuatı- nı aşmak için yapılacak her tür girisim ve çaba, Türkiye'de de- mokrasinin kurulmasıyla an- lamdaştır. Bu bakundan lafı eğip bükmeden temel hedefe doğrult- makta yarar var. Ülkemiz ya çağdas anlamında demokrasiye layıktır ya da '83 repnû'ni 21 '- inciyüzyıla taşıyacaklır. Koalisyon hükümetinin ger- çek demokrasiye dönük her tür girisimini desteklemeyi, bir siya- set değil, hukuk devletigeregi ve insan hakları ve özgürlükleri için iraçınümaz sayıyoruz. Bu bir ığdaşl'k sorunudur; partküik, kıstr politika ve dar görüş açıla- nnın üstünde tutulması gereken ortak bir hedeftir. Koalisyon hükümetinin bu yolda sözünü tutup tutmaması da siyasal iktidarm değerini ölç- mekte temel sayılacaktır. , , , Barış Gücü U Raştmafı 1. Sayfada BOSNA'DA BARIŞ İÇİN DUA - Çeşitli üJkeferin dini liderleri, lüüya'Mı Asasi kentimfe, Bosna-Hersekte banş için du etmek unacıyla bir ara>a gekfiler. Papa 2. Jean Paul topbntıya katılan Saraybosnalı Müslünuuıİann Hderi Jacob Selinoski'yi sıcak biçimde karşıladL tslam ülkeleri mBostarofıi. Sayfada bc tcşkil etmıştir" dedi. Islam Konfcransı örgüıü Gcncl Sek- rctcri Hamid Al Gabid isc, AFP'ye yaptığı açıklamada. bugün başlayacak toplantıda Bosna-Hcrsck'c BM gözeli- minde askeri müdahale yapıl- ması için islam ülkeierinin Bau'ya çağnda bulunacaklan- nı söykxli. Gencl Sekrctcr Ga- bid. "Arap ülkeleri uluslararası hukuk vc BM çcrçcvcsindc Bosna'ya askcr göndermcyc hazırdır"dedi. Cumhurbaşkanı Turgut Szal, Aralık ayı başında Ciddc'de yapılan İslam Dışişlc- i Bakanlan olağanüstü toplan- usında BM Güvenlik Konscyı kararlanna uyuhnası için Sır- bislan'a 15 ocaka kadar süre tanınması yolunda Güvenlik Konseyine bir çagnda bulu- N»iirtfrr»V iürcnia. Kilercioğlu, ^zeteciktre ziyare tine ilişkin bilgi verdi. Bosna-Hersek Başbakan Yardıması Hakkı Turayliç'in. kendisiyle görüşlükten hemen sonra, Sırp milislercc öldürül- mcsı olayını da değcrlcndıren Kilercioğlu, şunlan soyledi: "Ziyaretimizin hcdefl Bosna Hersek ve Hırvaüı yetkililerle, Türkiye'nin yaptığı insani yar- dımları dcğcrlcndirmek vc so- runlar varsa bunlan çözmekti. Saray Bosna'ya inerken her- hangi bir ateşlc karşılaşmadık. Ancak, Saray Bosna yanık ko kuyordu. Müthiş bir koku her tarafı sarmışiı, binalar yanıyor- du." Kilercioğlu, Turayliç ile çok güç koşullar altında görüştüğü- nü, Turayliç'in Türkiye'den acil tıbbi malzeme. yağ, ilaç vegjyisi istediğini bildirdi. Turayliç'in öldürülmesinin kendisinc bü- yük aa verdiğini belirten Kiler- cioğlu, şöyle konuştu: "Tanklar yolu kesiyor. Fran- sız albayı zırhlı araçtan çıkan- yorlar ve içeri girip Turayliç'i tanyorlar. Kimsenin burada BM gücüne güvenı kalmamış. Bari!} görevHterine sordum, Siz niçin buradasınız. amacını/ ne?' Bana. 'işjmiz burada dur- mak' dediler. Banş gücü disip- linden uzak ve kimseyi koruya- mıyor. Banşı da koruyamı- yor." "BanşGûcülaubati" Kilercioğlu, saldınnın hedefi- nin Türk heyeti olduğu yolun- daki sözlerinin anımsatılması üzerine, şunlan söyledi: "Öncelikle Dışişleri Bakanlı- ğı bizi uyardı, aynca pilotlara verilen brifing sırasında da bu kaygı dite getirildi. Biz havaala- nına indikten sonra başlayan havan saldınsı ve havaalanının yansmın Sırplann denetiminde olması, BM banş kuvvetlerinin laubali oluşu, bende böyle bir düşüncenin uyanmasına yolaç- ü." Yaptığı incelemeler sonunda, Türkiye'den gönderilen bütün yardım malzemelerinin. bölge- deki halka ulaştığı bılgısini aldı- ğını belirten Kilercioğlu, Tu- rayliç'in Türkiye'den askeri müdahate istemediğini söyledi- ğini aktardı. Kilercioğlu, bölge- de kısa sürede banş sağlanma- ması dunımunda savaşın yayı- lacağından kaygı duyduğunu ifadeetti. biumindc de saldırgana karşı <"i^ BM yasasının 7. bölümü çerçe- vcsindc kuvvel kullanılmasının istcndiğıni anlattı. Sözkonusu çağnnm BM Ge- nel Kurulu tarafınan da benim- scndığinc dikkat çeken özal, 15 ocak tarihinc 5 gün kaldığınıvc Bosna-Hersek*te katliam, teca- vüz vc açlıklan ölcnlerin dcvam cttiğini ıfadc clli. BM Güvenlik Konseyi'nin duruma cngel olmak için etkin önlemler alacağına dair haia taimin cdici işarcllerin bulun- madığını belirten özal, son ola- rak Bosna-Hersek Başbakan Yardıması Hakkı Turayliç'in katkdilmesinin, Sırp tarafının arabuluculuk gayretlerine say- gısızlığmın son bir ömeğıni oluşlurduğunu söyledi. Ozal, şöylc konuştu: "Cenevre'dc yapılan müza- kerelerin ikinci bolümünün arc- fcsindc bu cinayctin vuku bul- ması, yalnız insan hayatına saygısızlık değil, uluslararası topluma karşj da yeni bir cydan okumadır. Batılı dostlanmıan Bosna-Hersek konusunda uy- guladığı çiflc standartlar maa- lcscfbugjbi sonuclarvermekte- Bu cinayctin BM gücünün gözlcri önündc işlenmcsi de şimdi kcndisinden etkin ön- lemkler alınması beklenen BM'nin Bosna'daki inanırlığı- Cumhurbaşkanı Ozal, Tür- kiye'nin topiahnüda uluslara- rası camianın Bosna-Hersek'- tcki drama karşı kayıtsızkk ve hareketsızliğ inden duyduğu üzümüyü dılc gcürccegini söy- ledi. Cumhurbaşkanı özal, Sena- gal'in başkenü Dakar'a vanşın- dan sonra, dün Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile görüş- tü. Meridyen Oteli'nde Cum- hurbaşkanı Özal'ın ikamet etti- ği odada gerçekleşen görüşme- de Dışişleri Bakanı Hikmct Çetin de bulundu. Görüşme- den sonra Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büv ükelçi Kaya Tope- ri. yaptığı açıklamada. Bosna- Hersek ve Filistin konulannı ele alan iki liderin bu konularda görüş birlıği içinde olduklannı söyledi. Arafat da gazetecilerin soru- i yanıtl^rlfcp rnmhnrhaş- kanı Ozal'a israıl'ın işgal altın- dakı topraklardaki uyulamala- n ve sınırdışı ettiği Filıstinliler konusunda aynntılı bilgi verdi- ğini belirterek Türkiye'nin bu konularda sağladığı destekten dolayı Filistin halkının teşek- kürlerini ilettğini kaydetti. 60 Türk Bosna'ya sızmak istedi BELGRAD (AFP) - Bosna'- daki Sırplar, Bosna-Hersek Başbakan Yardıması Hakkı Turayliç'in cuma günü öldürül- mesinden BM Gücü'nü sorum- lu tuttular. Tanjug ajansının haberine göre Sırp komutanlan, Turay- liç'in öMürülmesindcn birkaç saat önce bir Türk ucağının 14. 30'da Saraybosna Havaalanı'- na indiğini ve uçaktan 'isimleri anons cdilmemiş' 60 Türkün çıktığını ileri sürdüler. Sırplar'ın iddiasına göre BM Koruma Gücünün (UNPRO- FOR) bir yetkilisi, 60 Türkün uçağa geri göndcrilmesi için emir verdi vc Türk pilolundan Türkiye'ye dönmesi istendi. Fransız Albay Patrice Sartre'a da işlemlcri dcnctleme görevi veriklı. Ancak Sırplann iddiasına göre 5-6 Türk, gnıptan kaçarak Saraybosna'nın Müslüman ke- simine sızmayı başardı. Gru- bun geri kalan bölümü ise bir süre sonra UNPROFOR tara- fından 20 kilometre uzaklıkta Hırvaüann kontrolündeki Ki- seljak bölgesine götıiriildü. Sırplann iddiasına göre bun- dan sonra olaylar şöyle gelişti: Saal 17.00 sulannda, i«,inde Albay Sartrc ile Hakkı Turay- hc'ın bulunduğu BM zırhlı ara- a, 'Kiseljaka Türklerle göıüş- meye gıderken' Sırplar laraftn- dan rutin kontrol için durcu- nıldu. Turayliç'in araçta olacağı daha önce bildirilmeoi- ginden bir Sırp muhafız, yetki'i subaylar gelinceye dek, Turay- lic'i tulmak istedi. Ancak Albaj Sartre, tabancasına davrandı, Turayliç de Sırplar'a hakaret Rıımın iİ7Pnne RIP'TİC" rine hakim olamayan Sırp mu- hafızaleşaçu. SırpJar, UNPROFOR'un Boşnaklara yardım için gönde- rilen silah vc mücahitlenn Sa- raybosna Havaalam'na inmele- rine izin verdiğini ileri sürerek BM'yi suçluyonar. GOZLEM E r b a k a n i n klZl 'hatİp'-Refah Partisi Gcnel Başkanı Necmettin ErbakaıTın kuı Elif Ertakaıv RP ş kanlığıHaramlar Komisvonuncadün Fatih'teki RenkDüğûnSalonu'ndadûzedenen"tstonbuluny«*^ e *?îDognıU Ele, Gönül Gönüle" başlıklı toplantıv a 'hatip' olarak katıldı. Bilkent Ünivenatesı MımariA Bohamı oğreaoa Hıf Erbakan ın konuşmasını bine vakın başörtülü kadm dinledi. Tüm dünyadaki Müslüınaıılann kattedildığıııı, ışkeoce ve zuhım gonhpnu anlatan Elif Erbakan da hükümeti eleştiri yağmunjna ruttu ve koalisyonu Bosna Hersck kattaamına "seyırcı kataıakla suçla- dı. Toplantıda aynca tesettûr defilesi ve tivatro gösterileri sunuldu. 1 Fotoğrat:MUHARREMAYDIN) 130 bin ton radyasyonlu çay içtik ÇALIŞANLAREV SORULARI SORUNLARI lUmaz Şipal 20.000 üra (KDV içinde) Çağdas Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğtu-hlanbul ödeae» ŞÜKRANKETENCİ Resmi bilgilere dayalı istalis- tiklcr, 1986 ürünü, 130 bin to- nun üzerinde radyasyonlu çayı afıyctlc içiiğimiz, ya içirildiği- nıiz gcrçcğini ortaya koyuyor. Türkiye Atom Eneıjisi Ku- rumu'nun dönem başkanı Prof.Ahmcd Yüksel Ozcmrc'- nin açıklamasına göre, 1986 yılı ekım ayında ellerinde paketlen- mcyc hazır 1986 ürünü. 0 ile 89 bin bekercl düzeyindc radyas- yon içeren 145 bin lon çay sto- ku bulunuyonnuş. Bu çaylan harmanlıyarak, 55 bin tonluk bir önccki yıldan kalmış rad- yasyonsuz çayla birlikte, kiloda 12 bin 500 bckereli geçmemck üzcrc radyasyonlu olarak sat- maya karar vennişler. Ozemre, 12 bin 500 bekerlel- lik radyasyonlu çayın, demin bir litresindc 370 bekercllık bir kırlcnmc anlamına geldiğini, bunun da AT ülkelerinde çay- dan daha fazla tükclılen gıda maddesi sül için aldığı üst sınır olduğunu. insana zarar venni- yeçcğini savunuyor. Öncelikle Özemre'nin bugün söylediğini halkımız o gün bil- miyordu. Bilscydiniz içcr miy- diniz? Dünyanın her yerinde. özel- likle kirlcnmenin çok olduğu ülkclerde, cldc daha lemizi ol- madığı için konulan üst sınırlar, Türkiye'de hiçbir zonınluluk yokkcn, bile bile radyasyonlu çay içirilmesinin gcrck'çcsi ola- bilir mi? Halkımızın sütten çok daha fazla çay içmc alışkanlığı oldu- ğu gerccği dc bir yana, O/cmre'nin piyasada satılan çaylara ilişkin koyduklannı söylcdiği 12 bin 500 bekrcllcki lavanın aşılmadığı da doğru de- ğil. Bizim 27-28-29 kasım gün- lcri Rizc, Bursa. İstanbul bak- kallanndan aldığımız vc Bcrlin Scnatosu Radyoaktif Ölcüm Mcrkczindc I aralık günü ana- liz cllirdiğimiz çcşilli marka 9 paket çayda, 6500 ile 26 bin 300 bckcrcl arasında değişcn yük- sck kırliliklcr çıkmıştı. 5 aralık gününden başlıyarak, gazclc- mİ7 manşetinden bu sonuçlan açıklamış. halımızı radyasyon- lu çay içmeme konusunda uyarmaya çalışmışlık. Sonradan diğer basının da katıldığı yayınlar ve tartışma- larda, büyüklerimiz sizin karşı- nıza. ellerinde çay bardaklan ile çıkmış, bizi "ard niyetli karan- hk güçler" olmakla suçlayıp, "a7 radyasyonlu çay iyidir" dc- mişlerdi. Halkın çok azı bizim uyanlanmız doğrultusunda da- ha az ya da çay içmeme yolunu secmiş, çogunluk," az radyas- yonlu çayın cinsel gücü artırdı- ğı",'" sağhğa yararlı olduğu" fclvalannı dinlemeyi yeğlemiş- li. Tabii ki bu çaylan içenlerin az ya da çok kesin zarar gördü- ğü ya da kansere yakalanacak- lan gibi bilim dışı bir iddia söz konusu olamaz. Ancak o za- man da Türkiye'den konuştu- racak bilim adamı bulamadığı- mız için. az radyasyonlu çayın içirilmcsindc bir sakınca olma- dığı iddialannı, tahlilleri yaptır- dığımız Berlin Ölçüm Merkezi uzmanUınna yorumlatmış. ga- /cıcmizdc dc yayınlamışlık. Uzmanlar. zorunluluk olma- dıkça. bile bile asla radyasyon yüklcnmcsi yolunun scçilemi- ycccğjni, cn küçük ölcülerden bile kaçınılması gereklığini, in- sanlann 7ütcn bilmcdcn vc zo- runlu hallcrlc çok fazla radyas- yon aldıklannı açıkhyorlardı. Hcm Türkiye'nin çay içme alış- kanlığı içinde bctirlcncn sınırla- rın çok yüksck vc sakıncalı olduğunu söylüyor, hem de," Anlamıyoruz, bile bile, zorun- luluk olmadan fazladan rad- yasyon vcrmek niyeT'diye soru yöncltiyorlardı. Bizim rasllaniı tahlilc götür- düğümüz örncklcrde bile, uz- manlara göre "içirilmcmeli", Özcmrc'yc göre "içirilmcli" dc- nilcn. 12 bin 500 bekerelhk sı- nır. 26 bin bekerel ile iki katına çıkmış bulunuyor. Kaldı ki da- ha yüksck radyasyonlu çayla- rın da içirildiği kanıtlanmış gcrçeklcr olarak orlada duru- yor. Herşeydcn önce özel sektö- rün ürünlcrindcçok daha insaf- sız ölçülcr vardı. Onlarda harmanlanacak radyasyonsuz cski çay yoklu. Ağırlıklı ürctim- lcri. çayın cn fazla kirlendiği mayıs sürgününe dayanıyordu. Bı/ım sürckli çay örneği alıp yurl dışında lahlil eltirecek hali- miz yoktu. Habcrciliktc hedef olayı kanıtlamaklı. Ancak özcl- dc çcvrcdcn bülün mcraklıla- nn. tabbi analiz yapabilccck labaraluan clindc bulunduran bilim çcvrclcrinin, sürckli ana- lız yaptıklannı vc 40 binli. üze- rinde, radyasyonlu çay örnekle- ri bulduklannı biliyoruz. Buc ça>da radyasyon olayını biklırcn Doç. Scmiha Arayıcı- nın Rize'den hediye olarak ge- lirdıği özcl pakellcrdc 45 bin bckcrcl çıkmıştı. Almanya'ya ihraç cdilen caylanmızda çıkan ortalama radyasyon miktan ise 60 bin bckerclc ulaşıyordu. Bizc göre hanmanlama bclki uzun sürcli yayınlanmızdan sonra, radyasyonu düşüımc ölçülcri gozctilcrck yapıldı, ancak öncc- sindc lamamen kcyfl idi. Belli ki yurt dışında vc özel paketlerdc daha yüksck değcrlcr. kalitcde önemli olan yeni ürctimin daha yüksck oranlarda kullanılması ile ilgiliydi. Nc kadar mikiarda radyas- yonlu çayın bizc içirildiği gerçe- ğine gelincc. Polilikaaların te- lcvizyonda tartışırken söylcdik- lcri gibi bir biünmez değil. Bulunması çok kolay. Eldc 26 bin ton kadar gömülü rad- yasyonlu çay var. Çay-Kur'un 1986 ürünü ürctimi Özemrc'yc göre 145 bin ton, Tekclin yıllık istatislilerine göre ise 140 bin lon. Kabaca gömülü çayı çıkar- dığımızda Çay-Kur ürünü ola- rak 120 bin ton radyasyonlu çay içtiğimizi var sayabiliriz. Çok az bir miktar yakmayı. ya da arada içilmedcn orda bura- da kalmış olmayı. yine küçük rakkamlarla ıhraa da içilenden düşcbiliriz. Ancak daha kirli olarak özcl sektör üretiminı katmamız gerekiyor ki, nerc- dcn baksak en iyimscr hesapla 130 bin tonluk bir radyasyonlu çayı afıyctle icmiş bulunuyoruz. Afiyct olsun. UĞUR MUMCU • Baitarafi 1. Sayfada Marksızm, burjuva uygarlığını ve burjuva milliyetçili- ğini aşarak insanların eşit olduğu sömürüsüz bir dünya yaratacaktı. Ne oldu sosyalist uygarlık? Ne oldu Marksıst hümanizma? Dağılan eski Sovyetler Birliği'nde Ermeni-Azeri çatış- maları, daha önce Bulgaristan'daki Türk azınlığa karşı yapıian baskılar ve en son Bosna-Hersek'te yaşanan dram, sosyalist insanlık ve uygarlık anlaytşının milliyetçi duyguları yok etmek bir yana en kanlı şoven eğilimleri beslediğini ortaya koymuştur. Bütün bunlar, sosyalizm ve insanlık adına utanç verici ve yüz kızartıcı olaylardır. Ideolojiler, daha demokratik toplum ve daha uygar dünya kurdukları ölçüde saygınltk kazanırlar. Yoksa. bu ıdeolojiler, en acımasız diktatörlüklerin, baskıların ve işgalci militerdevletlerin resmi söylemleri olurlar. Bugun Bostıa-Hersek'te oluk oluk kan akıyor. Sosyalist Yugoslavya'dan geriye sosyalizm ve uygar- lık adına kala kala Bosna-Hersek kıyımları ve jenosidi kaldı! Irzlarına geçilen çocuklar, kadınlar; açlığa ve soğuğa terk edilmiş bebeler, yaşlılar ve on binlerce ölü hangi uygarlığın sonucudur? Ekonomik kaynağı ve ideolojik kökeninde, Asya-Afri- ka halklarının acımasızca sömürülen emekleri yatan burjuva uygarlığı; bugün, insanlık ve uygarlık söylevleri- ne karşı utanç verici suskunluğuna bürünüyor. Nerede insan hakları? Nerede Helsinki Sonuç Bildirgesi? Ve nerede Paris Şartı? Yugoslavya'da bugün yaşananların binde biri sosya- list Yugoslavya'da yaşansaydı; siz görürdünüz Beyaz Saray'ı, görürdünüz Birleşmiş Milletler'i, görürdünüz. Güvenlik Konseyi'nü. Görürdünüz Batılı hükümetleri? Görürdünüz Batı'nın insan hakları örgütlerini? Görürdünüz, Batı televizyonlarını, haber ajanslarını? Bosna-Hersek, Batı uygarlığı için de bir utanç konusu ve yüz karasıdır. Peki petrol kaynaklarını ellerinde tutan İslam devletle- rinin yapacakları hiçbir şey yok mudur? Petrol ambargoları koyulamaz mı? Batı'ya bu yönde baskı yapılamaz mı? "İslamkonferanslan"neye yarıyor?. Ve ünlü "Rabıta" örgütü ne için ve kimler yararına kullanılıyor? Bütün bu yaşadıklarımız; "sömürü" adı verilen kor- kunç ve iğrenç sistemin, Marksizmi de kapitalizmi de Islamcı ideolojiyi de kendisine araç yaptığını gösteriyor. Eski sosyalist ülkelerde burjuva milliyetçiliğinden de geri can alan, kan döken şoven akımlar; bu şoven akım- lara lojistik destek sağlayan Doğulusu ve Batılısı ile si- lah şirketleri, her türlü etnik kargaşadan yarar uman Batılı-cokuluslu sömürge sistemi ve Batılı şirketlerle kurdukları "petro- dolar ortaklığı" ile Islamcı ideolojiyi serbest piyasada pazarlayan Arap milliyetçiliği... Yeniden soralım: - Bosna-Hersek'te petrol kaynaklan olsaydı, Batı hiç bu kadar sessiz kalır mıydı? Bosna-Hersek utancı, bu sorunun yanıtında saklıdır. Mehmet Akif, "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış ca- natiar" derken yıllar önce ne kadar da haklıydı. Ne yazıkfci-uygarltk;bugün Bosna-Hersek'tebtrcana»-" varlığm adı, soyadı, kimlik kartı ve pasaportudur!.. Anayasa Mahkemesi UBaftarafı I Sayfada s iy a s i sistemde de bazı dcğışik- kova'ya"denildiğini hatırlatarak "Şimdi nereye giderlerse gitsin- ler" dedi Fıkirlerin de aynı serbest pi- yasadaki gibi taruşılması gerek- tiğini belirten Özal, yasak şeylere merakın daha çok oldu- ğunu söyleyerck "Fikirler münakaşa cdilmcdiği, tartışıl- madığı takdirde başka vasıta- larla ifade edilir, bu da bir ülkenin aleyhine olur" dedi. Solun cskiden kendisini fıkir dünyasına hakim gördüğünü, kendisini ilerici gördüğünü ifa- de eden Özal, "1980'e kadar hep solla mücadele ettik. Ben bunlara "şer cephesi' diyorum. Mücadele bazen kaba kuvvetle yapılmıştır. Bunu da doğru bul- muyorum. Geçen devrede sol kendisini fıkir bakımından üs- tün görürdü. 'MC sadece kaba kuvveti elinde tutar, fikri değü" derlerdi. Ama 1980 sonrasında Türkiye'nin idaresine milliyet- çiler hakim oldu. Değışımın hepsini biz yaptık. Çok ilerisiru yapüğımız için de bana karşı çok kızgındırlar. Bugün hangi mevkide olursa olsun tek hedef benim. Çünkü biliyorlar ki geri- den geliyorlar. Şimdi onlar tutucu, statükocu, biz ilerici- yiz" dedi. Güneydoğu ve Doğu'da so- runun birlik ve beraberlikle çözülmesi gerektiğini söyleyen Özal.Osmanlı İmparatorluğu- nun insanlan bir arada tutmayı başardığını, Türkiye Cumhuri- yeti'nin bunu başaramadığını öne sürdü. Turgut Özal, kendisinin yeni- likçi olduğu için çeşitli çevrele- rin hep hedefi olduğunu, bir dönem "Anayasa bir kere çiğ- nense ne olur" dediğinin iddia edildiğini belirterek ""Anayasa Mahkemesi raportörü iki kıl tüy köşe yazan yazdı diye rapor tutmuş. Ee ne yapahm başkanı öyle olursa raportörü de böyle olur" dedi. Konuşmasının son kısmında münakaşaya açalım. Bilim adamlan çıksın tartışsın" dedi. Özal, etnik farkhhklar olan ül- kelerde başkanlık sistemi bulunduğunu ve başkanlık sis- teminin bu ülkeleri bir arada tuttuğunu savundu. Nükleer santrallar ve Çerno- bil kazası ile ilgili bir soru üzeri- ne Özal, bu kazadan etkilenen diğer ülkelerde değil de Tür- kiye'de kıyamet koptuğunu belirtti. Çayda belli oranda rad- yasyon bulunduğunu, ancak bunun zararlı olmadığını belir- ten Özal "Bakük ki halk çıkan- lan laflardan dolayı çay içmemeye başladı. 40-50 bin ton çayı gömdük. Belki de siya- si olarak radyasyonu kullana- rak gündemi değiştirmek istiyorlar" dedi. Özal, Anayasa Mahkemesi Başkanı ile ilgili bir soruya kar- şılık da Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın görevini kötüye kullandığını ileri sürerek şunla- n söyledi:" Benim atadığun üyenin bir ara maaşını vennedi. Sonra vazgeçti. Korktu... Bu, bir nevi hakkı gasp etmek. Gö- revini kötüye kullanıyor. Yapı- lan hukuk dışı gibi geliyor bana. Bunu, şer cephesine men- sup ohnayan ciddi hukukçular çok daha iyi bilirler." Cumhurbaşkanı • Baştarafi 1. Sayfada- önce söylediği "Anayasa bir kere çignense ne olur?" sözünü şimdi vadsımaya kalktığı anım- satılınca da, "Ben söyledikleri- min hesabını her zaman verecek adamım. Hiçbir sözü- mü inkâr etrnedim ve dönme- dim" dedi. Özden. Özal'ın "şer cephesi" sözlerini ise "Şimdi hukukçulan da mı cephelere böleceğiz? Bizim adalet, ahlak, hukuk ve insanlık cephesinden başka hiçbir cepheyle alakamız yoktur" diye yanıtladı. 70 çeşit uykusuzluk • Baştarafi 1. Sayfada sıslemi sayesinde; kalp atışları, kanın oksijenlen- mcsi. solunum hareketlcri, be- yin faaliyetleri. göz ve çene kas- lannın hareketlerinin kaydcdı- lcrck nc tür bir hastalık olduğu- nun saptanabileceği açıklandı. Konferansla ele alınan dığer bir konu da, uyku sırasında solu- num durması nedeniylegörülen sleep apne hastalığı oldu. Ge- nclliklc fazla kilolu olan hasla- larda görülcn bu hasıahğın. uyku sırasında horlama, derin uykuyu alamama. solunum durması nedeniyle gece içinde yaklaşık 750 kez uyanma gibi belirtileri olrfuğu kaydedildi. Bu hastalığın tedavisinde; ilaç. ameliyat, ve CPAP dcnilen bir alet kullanıldığı da belirtildi. Konfcransta. geçici uyku bo- zukluğu olanlann. yalmadan önce hafif bir yemek ycmeleri, her gün aynı saatie yatıp kalk- nıalan ve günlük egzersizler yapmalan önerildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle