Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 OCAK1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
GÜNCEL
CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
ni halktan gizleyenlerle ilgilj savlar.
Ikinci çarpıcı olay, siyasete yeni boyutlar getirmesi
olası by-pass tasarıları.
Hükümet, Meclis'te atılım ayları yaşamak istiyor. Re-
form diye nitelediği kimi yasa tasarıları var ki, belli başlı-
ları, örneğin adalette reform. Eğitimde -üniversitede-
reform. Vergilerde reform.
Meclis haftanın her günü sabahtan gece yarılartna
dek -nerede o günler- toplanabilse, gündemindeki ya da
komisyonlarda birikmiş işleri temizleyebilir mi, kuşkulu.
Bu nedenle, her hükümet, kimi konulara öncelik veri-
yor. Koalisyon hükümeti de aynı aşamada. DYP Grup
Başkanvekili Güneş Müftüoğlu, dün Başbakan Demirel'i
ziyaret edecek, "ivedi ve oncelikli yasalar" konusunda
görüşmeler yapacak, bugün toplanması beklenen Mec-
lis Danışma Kurulu'na öneriler götürecekti.
RPdışında hemen her partinin verdiği Çernobil araş-
tırma önergeleri 19 Ocak günü görüşülecek. Bir hafta
sonra, 26 Ocak'ta, RP'nin soruşturma isteyen önergesi
ele alınacak.
Çalışma takvimini bu btçimde düzenleyen Meclis Da-
nışma Kurulu'nun son toplantısında ilginç kimi çizgiler
sergilendi.
RP'ye göre, araştırma önergelerinden bir sonuç çık-
maz. Çernobil konusunda araştırmalar yapacak komis-
yonlar kurmaya gerek yok. Doğrudan soruşturmaya
geçilmeli.
Ctddiolmazsa
Oysa, öteki partilerin mantığı daha sağlıklı. Once
araştralım. Çernobil'in Türkiye'ye etkilerini, geçmiş hü-
kümetin halkın sağlığıyla ne ölçüde oynadığını ya da
oynamadığını saptayalım. Sağlıklı belgeler, kanıtlar ele
geçerse, bütün partilerin katılımıyla Meclis soruşturma-
sı acalım, diyorlar.
Elbette dogruyu gösteriyorlar. Üstelik yasal açıdan ki-
min soruşturma alanına alınacağı henüz saptanmış
değil. Bir bakan mı yoksa bütünüyle Bakanlar Kurulu
üyeleri mi? Bir başka önemli örnek; TÖ'nün durumu ne-
dir? Bugün Cumhurbaşkanlığı görevini yapan devrin
başbakanının -gerek görülürse- Yüce Divan'a gidip git-
meyeceği üzerinde çeşitli, belli belirsiz savlar öne sürü-
lüyor.
RP'nin -CHP'nin de desteklediği- soruşturma önerge-
si, bu soruları yanıtlamıyor. Soruşturma açılmasını iste-
diği tek kişi; zamanın Sanayi Bakanı Cahit Aral.
Sorumluluk eski bir bakana mı takılı kalacak? Öteki
partilerin sorduğu ve araştırma önergesiyle yanıt ara-
mayı istedikleri başlıca soru bu.
Kimi demeclerin dışında Çernobil etkilerinin halktan
-YÖK'ün açıklama yapılmamasını isteyen yazısı dışın-
da- gizlendiğini kanıtlayan belgeler yok ortada. Bu ne-
denle hukuksal açıdan kimlerin sorumlu olduğu henüz
saptanamıyor.
Suç duyuruları Adalet Bakanlığı'nda inceleniyor. Ba-
kanlık hukuksal incelemeler yaparken Meclis Araştırma
Komisyonu devtetin elindeki bilgileri, belgeleri ortaya
çıkarmaya çalışacak.
Sorunu, heyecana kapılmadan ele alıp incelemek ve
çıkacak kesin verilere göre harekete gecmek gerekiyor.
HAVA DURUMU TÜRKİYEDE DUNYADA
•oloji Genel Mu-
dürlüğu'nden alınan bılgt-
ye göre, Marmara, Kara-
denız, Iç Anadolu'nun
kuzey ve doğusu, Doğu
Akdenız ite Doğu ve Gu-
neydoğu AnadcHu yağıslı.
öığer yerter parçalı az bu-
lutlu geçecek Yağışlar
Doğu AKdemz kıyılannda
yağmur diğer yerlerde karla karışık yağmur ve kar şeMınde olacak Haa stcaklh
ğı azalacak Rûzgar kuzey ve doğu yonterden hatrf, ara sıra orta kuvvette ese-
cek Denızlerınnızde rûzgar, Marmara ve Ege'de yıldc ve poyraz, Karadenız ve
Akdenız de yıldız ve karayefcJen 3-5. yer yer 6 kuvvetınde saatte 10-21, yef yer 27
denız mili hızla esecek Van Gölû'nde hava, kar yağşlı geçecek
Aaana
Afyon
A$n
Aritara
Antalya
Aydm
Bursa
Çanakkale
Df^rbakır
Etkme
Erzurum
Eskişehır
Isanbul
Izrm
Kare
Konya
Samsun
Trateon
ZongıAfe*
Y
B
K
K
B
B
K
K
K
K
K
K
K
B
K
B
K
K
K
12
-2*
-4°
0
-
8*
9"
3"
4"
4'
3"
-6*
-r
4*
8*
-6*
•y
4"
4'
•3"
4"
•«r
-12'
-5*
r
-V
-r
-T
-r
-5"
-M*
•6*
1"
0*
•W
«r
rr
-r
#
Amman
AHna
Baödal
Bruksel
Cenevre
FrankKvt
lefcoşa
POershırg
Londra
Madrıd
Milano
Moskova
Mû'.ıh
Pans
Prag
Rıyad
Roma
vlyana
Y 7'
Y 14'
B 8 '
Y 16"
Y r
A 9'
B 8'
Y 12'
K (T
Y 8'
A 12-
A 7"
B -4'
B 6'
B 12"
B 6
#
A 25"
A 9"
B 8 '
r aç* ^ b buiutlu ^ yağmurtu • stslı Q kartı A-açrt B-buUKı frgüreslı K-kart S-ssJı Y-yağmuriu
OLAYLAREV
ARDTJNDAKI
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
bilecek çoğunluğm sağlanama-
masında bu gerçekliğin de payı
vardır.
Şimdi koalisyon hükümetin-
den yansıyan haberlere göre
anayasanın geçici J5'inci mad-
desini değiştirmek üzere bir giri-
şimin yanı sıra Atatürk'ün vasi-
•yeti çiğnenerek kapatılan Türk
Dil ve Tarih Kurumları'nı aç-
mak üzerine çalısmalardan söz
açüıyor.
Anayasanın geçici 15'inci
•naddesi 12 Eylül yetkili ve so-
rumlularına hesap sorma kapıla-
rını kapatmakladır.
Önce bir ilke kararuür: 12 Ey-
lül sorumlularına hesap sorula-
bilmeli mıdir? Bu soruya 'haytr'
diyecek olanların gerekçeleri ne
olacaktır?
1993 Türkiye'sindeki kuvvel
dengelerinin bu kapıyt açıp aç-
mayacağı bir ayrt sorudur.
12 Eylülgeneralleri, Atatürk '-
ün vasiyetini çiğneyerek Türk
Dû ve Tarih Kurumİarı 'mn kapı-
sına kilit vurdular; aynı adlarla
bvrer devlel dairesi kurdular;
kurmakla kabnayıp, bu tasarru-
fu 82 Anayasasına geçirdiler.
Şimdi bu engeli aşmak için hü-
kümetçe alınacak önlemler doğ-
ru mudur? Desteklenmesi gere-
kir mi?
Bu soruya 'hayır' diyecek
olanların da ne gerekçe göstere-
cekleri meraka değer...
'83 rejmi'nin bütün mevzuatı-
nı aşmak için yapılacak her tür
girisim ve çaba, Türkiye'de de-
mokrasinin kurulmasıyla an-
lamdaştır. Bu bakundan lafı eğip
bükmeden temel hedefe doğrult-
makta yarar var. Ülkemiz ya
çağdas anlamında demokrasiye
layıktır ya da '83 repnû'ni 21 '-
inciyüzyıla taşıyacaklır.
Koalisyon hükümetinin ger-
çek demokrasiye dönük her tür
girisimini desteklemeyi, bir siya-
set değil, hukuk devletigeregi ve
insan hakları ve özgürlükleri için
iraçınümaz sayıyoruz. Bu bir
ığdaşl'k sorunudur; partküik,
kıstr politika ve dar görüş açıla-
nnın üstünde tutulması gereken
ortak bir hedeftir.
Koalisyon hükümetinin bu
yolda sözünü tutup tutmaması
da siyasal iktidarm değerini ölç-
mekte temel sayılacaktır. , , ,
Barış Gücü
U Raştmafı 1. Sayfada
BOSNA'DA BARIŞ İÇİN DUA - Çeşitli üJkeferin dini liderleri, lüüya'Mı Asasi kentimfe,
Bosna-Hersekte banş için du etmek unacıyla bir ara>a gekfiler. Papa 2. Jean Paul topbntıya
katılan Saraybosnalı Müslünuuıİann Hderi Jacob Selinoski'yi sıcak biçimde karşıladL
tslam ülkeleri
mBostarofıi. Sayfada
bc tcşkil etmıştir" dedi. Islam
Konfcransı örgüıü Gcncl Sek-
rctcri Hamid Al Gabid isc,
AFP'ye yaptığı açıklamada.
bugün başlayacak toplantıda
Bosna-Hcrsck'c BM gözeli-
minde askeri müdahale yapıl-
ması için islam ülkeierinin
Bau'ya çağnda bulunacaklan-
nı söykxli. Gencl Sekrctcr Ga-
bid. "Arap ülkeleri uluslararası
hukuk vc BM çcrçcvcsindc
Bosna'ya askcr göndermcyc
hazırdır"dedi.
Cumhurbaşkanı Turgut
Szal, Aralık ayı başında
Ciddc'de yapılan İslam Dışişlc-
i Bakanlan olağanüstü toplan-
usında BM Güvenlik Konscyı
kararlanna uyuhnası için Sır-
bislan'a 15 ocaka kadar süre
tanınması yolunda Güvenlik
Konseyine bir çagnda bulu-
N»iirtfrr»V iürcnia.
Kilercioğlu, ^zeteciktre ziyare
tine ilişkin bilgi verdi.
Bosna-Hersek Başbakan
Yardıması Hakkı Turayliç'in.
kendisiyle görüşlükten hemen
sonra, Sırp milislercc öldürül-
mcsı olayını da değcrlcndıren
Kilercioğlu, şunlan soyledi:
"Ziyaretimizin hcdefl Bosna
Hersek ve Hırvaüı yetkililerle,
Türkiye'nin yaptığı insani yar-
dımları dcğcrlcndirmek vc so-
runlar varsa bunlan çözmekti.
Saray Bosna'ya inerken her-
hangi bir ateşlc karşılaşmadık.
Ancak, Saray Bosna yanık ko
kuyordu. Müthiş bir koku her
tarafı sarmışiı, binalar yanıyor-
du."
Kilercioğlu, Turayliç ile çok
güç koşullar altında görüştüğü-
nü, Turayliç'in Türkiye'den acil
tıbbi malzeme. yağ, ilaç vegjyisi
istediğini bildirdi. Turayliç'in
öldürülmesinin kendisinc bü-
yük aa verdiğini belirten Kiler-
cioğlu, şöyle konuştu:
"Tanklar yolu kesiyor. Fran-
sız albayı zırhlı araçtan çıkan-
yorlar ve içeri girip Turayliç'i
tanyorlar. Kimsenin burada
BM gücüne güvenı kalmamış.
Bari!} görevHterine sordum, Siz
niçin buradasınız. amacını/
ne?' Bana. 'işjmiz burada dur-
mak' dediler. Banş gücü disip-
linden uzak ve kimseyi koruya-
mıyor. Banşı da koruyamı-
yor."
"BanşGûcülaubati"
Kilercioğlu, saldınnın hedefi-
nin Türk heyeti olduğu yolun-
daki sözlerinin anımsatılması
üzerine, şunlan söyledi:
"Öncelikle Dışişleri Bakanlı-
ğı bizi uyardı, aynca pilotlara
verilen brifing sırasında da bu
kaygı dite getirildi. Biz havaala-
nına indikten sonra başlayan
havan saldınsı ve havaalanının
yansmın Sırplann denetiminde
olması, BM banş kuvvetlerinin
laubali oluşu, bende böyle bir
düşüncenin uyanmasına yolaç-
ü."
Yaptığı incelemeler sonunda,
Türkiye'den gönderilen bütün
yardım malzemelerinin. bölge-
deki halka ulaştığı bılgısini aldı-
ğını belirten Kilercioğlu, Tu-
rayliç'in Türkiye'den askeri
müdahate istemediğini söyledi-
ğini aktardı. Kilercioğlu, bölge-
de kısa sürede banş sağlanma-
ması dunımunda savaşın yayı-
lacağından kaygı duyduğunu
ifadeetti.
biumindc de saldırgana karşı <"i^
BM yasasının 7. bölümü çerçe-
vcsindc kuvvel kullanılmasının
istcndiğıni anlattı.
Sözkonusu çağnnm BM Ge-
nel Kurulu tarafınan da benim-
scndığinc dikkat çeken özal, 15
ocak tarihinc 5 gün kaldığınıvc
Bosna-Hersek*te katliam, teca-
vüz vc açlıklan ölcnlerin dcvam
cttiğini ıfadc clli.
BM Güvenlik Konseyi'nin
duruma cngel olmak için etkin
önlemler alacağına dair haia
taimin cdici işarcllerin bulun-
madığını belirten özal, son ola-
rak Bosna-Hersek Başbakan
Yardıması Hakkı Turayliç'in
katkdilmesinin, Sırp tarafının
arabuluculuk gayretlerine say-
gısızlığmın son bir ömeğıni
oluşlurduğunu söyledi. Ozal,
şöylc konuştu:
"Cenevre'dc yapılan müza-
kerelerin ikinci bolümünün arc-
fcsindc bu cinayctin vuku bul-
ması, yalnız insan hayatına
saygısızlık değil, uluslararası
topluma karşj da yeni bir cydan
okumadır. Batılı dostlanmıan
Bosna-Hersek konusunda uy-
guladığı çiflc standartlar maa-
lcscfbugjbi sonuclarvermekte-
Bu cinayctin BM gücünün
gözlcri önündc işlenmcsi de
şimdi kcndisinden etkin ön-
lemkler alınması beklenen
BM'nin Bosna'daki inanırlığı-
Cumhurbaşkanı Ozal, Tür-
kiye'nin topiahnüda uluslara-
rası camianın Bosna-Hersek'-
tcki drama karşı kayıtsızkk ve
hareketsızliğ inden duyduğu
üzümüyü dılc gcürccegini söy-
ledi.
Cumhurbaşkanı özal, Sena-
gal'in başkenü Dakar'a vanşın-
dan sonra, dün Filistin Devlet
Başkanı Yaser Arafat ile görüş-
tü.
Meridyen Oteli'nde Cum-
hurbaşkanı Özal'ın ikamet etti-
ği odada gerçekleşen görüşme-
de Dışişleri Bakanı Hikmct
Çetin de bulundu. Görüşme-
den sonra Cumhurbaşkanlığı
Sözcüsü Büv ükelçi Kaya Tope-
ri. yaptığı açıklamada. Bosna-
Hersek ve Filistin konulannı
ele alan iki liderin bu konularda
görüş birlıği içinde olduklannı
söyledi.
Arafat da gazetecilerin soru-
i yanıtl^rlfcp rnmhnrhaş-
kanı Ozal'a israıl'ın işgal altın-
dakı topraklardaki uyulamala-
n ve sınırdışı ettiği Filıstinliler
konusunda aynntılı bilgi verdi-
ğini belirterek Türkiye'nin bu
konularda sağladığı destekten
dolayı Filistin halkının teşek-
kürlerini ilettğini kaydetti.
60 Türk
Bosna'ya
sızmak istedi
BELGRAD (AFP) - Bosna'-
daki Sırplar, Bosna-Hersek
Başbakan Yardıması Hakkı
Turayliç'in cuma günü öldürül-
mesinden BM Gücü'nü sorum-
lu tuttular.
Tanjug ajansının haberine
göre Sırp komutanlan, Turay-
liç'in öMürülmesindcn birkaç
saat önce bir Türk ucağının 14.
30'da Saraybosna Havaalanı'-
na indiğini ve uçaktan 'isimleri
anons cdilmemiş' 60 Türkün
çıktığını ileri sürdüler.
Sırplar'ın iddiasına göre BM
Koruma Gücünün (UNPRO-
FOR) bir yetkilisi, 60 Türkün
uçağa geri göndcrilmesi için
emir verdi vc Türk pilolundan
Türkiye'ye dönmesi istendi.
Fransız Albay Patrice Sartre'a
da işlemlcri dcnctleme görevi
veriklı.
Ancak Sırplann iddiasına
göre 5-6 Türk, gnıptan kaçarak
Saraybosna'nın Müslüman ke-
simine sızmayı başardı. Gru-
bun geri kalan bölümü ise bir
süre sonra UNPROFOR tara-
fından 20 kilometre uzaklıkta
Hırvaüann kontrolündeki Ki-
seljak bölgesine götıiriildü.
Sırplann iddiasına göre bun-
dan sonra olaylar şöyle gelişti:
Saal 17.00 sulannda, i«,inde
Albay Sartrc ile Hakkı Turay-
hc'ın bulunduğu BM zırhlı ara-
a, 'Kiseljaka Türklerle göıüş-
meye gıderken' Sırplar laraftn-
dan rutin kontrol için durcu-
nıldu. Turayliç'in araçta
olacağı daha önce bildirilmeoi-
ginden bir Sırp muhafız, yetki'i
subaylar gelinceye dek, Turay-
lic'i tulmak istedi. Ancak Albaj
Sartre, tabancasına davrandı,
Turayliç de Sırplar'a hakaret
Rıımın iİ7Pnne RIP'TİC"
rine hakim olamayan Sırp mu-
hafızaleşaçu.
SırpJar, UNPROFOR'un
Boşnaklara yardım için gönde-
rilen silah vc mücahitlenn Sa-
raybosna Havaalam'na inmele-
rine izin verdiğini ileri sürerek
BM'yi suçluyonar.
GOZLEM
E r b a k a n i n klZl 'hatİp'-Refah Partisi Gcnel Başkanı Necmettin ErbakaıTın kuı Elif Ertakaıv RP ş
kanlığıHaramlar Komisvonuncadün Fatih'teki RenkDüğûnSalonu'ndadûzedenen"tstonbuluny«*^
e
*?îDognıU
Ele, Gönül Gönüle" başlıklı toplantıv a 'hatip' olarak katıldı. Bilkent Ünivenatesı MımariA Bohamı oğreaoa Hıf Erbakan ın
konuşmasını bine vakın başörtülü kadm dinledi. Tüm dünyadaki Müslüınaıılann kattedildığıııı, ışkeoce ve zuhım gonhpnu
anlatan Elif Erbakan da hükümeti eleştiri yağmunjna ruttu ve koalisyonu Bosna Hersck kattaamına "seyırcı kataıakla suçla-
dı. Toplantıda aynca tesettûr defilesi ve tivatro gösterileri sunuldu. 1 Fotoğrat:MUHARREMAYDIN)
130 bin ton radyasyonlu çay içtik
ÇALIŞANLAREV SORULARI
SORUNLARI
lUmaz Şipal
20.000 üra (KDV içinde)
Çağdas Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğtu-hlanbul
ödeae»
ŞÜKRANKETENCİ
Resmi bilgilere dayalı istalis-
tiklcr, 1986 ürünü, 130 bin to-
nun üzerinde radyasyonlu çayı
afıyctlc içiiğimiz, ya içirildiği-
nıiz gcrçcğini ortaya koyuyor.
Türkiye Atom Eneıjisi Ku-
rumu'nun dönem başkanı
Prof.Ahmcd Yüksel Ozcmrc'-
nin açıklamasına göre, 1986 yılı
ekım ayında ellerinde paketlen-
mcyc hazır 1986 ürünü. 0 ile 89
bin bekercl düzeyindc radyas-
yon içeren 145 bin lon çay sto-
ku bulunuyonnuş. Bu çaylan
harmanlıyarak, 55 bin tonluk
bir önccki yıldan kalmış rad-
yasyonsuz çayla birlikte, kiloda
12 bin 500 bckereli geçmemck
üzcrc radyasyonlu olarak sat-
maya karar vennişler.
Ozemre, 12 bin 500 bekerlel-
lik radyasyonlu çayın, demin
bir litresindc 370 bekercllık bir
kırlcnmc anlamına geldiğini,
bunun da AT ülkelerinde çay-
dan daha fazla tükclılen gıda
maddesi sül için aldığı üst sınır
olduğunu. insana zarar venni-
yeçcğini savunuyor.
Öncelikle Özemre'nin bugün
söylediğini halkımız o gün bil-
miyordu. Bilscydiniz içcr miy-
diniz?
Dünyanın her yerinde. özel-
likle kirlcnmenin çok olduğu
ülkclerde, cldc daha lemizi ol-
madığı için konulan üst sınırlar,
Türkiye'de hiçbir zonınluluk
yokkcn, bile bile radyasyonlu
çay içirilmesinin gcrck'çcsi ola-
bilir mi?
Halkımızın sütten çok daha
fazla çay içmc alışkanlığı oldu-
ğu gerccği dc bir yana,
O/cmre'nin piyasada satılan
çaylara ilişkin koyduklannı
söylcdiği 12 bin 500 bekrcllcki
lavanın aşılmadığı da doğru de-
ğil. Bizim 27-28-29 kasım gün-
lcri Rizc, Bursa. İstanbul bak-
kallanndan aldığımız vc Bcrlin
Scnatosu Radyoaktif Ölcüm
Mcrkczindc I aralık günü ana-
liz cllirdiğimiz çcşilli marka 9
paket çayda, 6500 ile 26 bin 300
bckcrcl arasında değişcn yük-
sck kırliliklcr çıkmıştı. 5 aralık
gününden başlıyarak, gazclc-
mİ7 manşetinden bu sonuçlan
açıklamış. halımızı radyasyon-
lu çay içmeme konusunda
uyarmaya çalışmışlık.
Sonradan diğer basının da
katıldığı yayınlar ve tartışma-
larda, büyüklerimiz sizin karşı-
nıza. ellerinde çay bardaklan ile
çıkmış, bizi "ard niyetli karan-
hk güçler" olmakla suçlayıp,
"a7 radyasyonlu çay iyidir" dc-
mişlerdi. Halkın çok azı bizim
uyanlanmız doğrultusunda da-
ha az ya da çay içmeme yolunu
secmiş, çogunluk," az radyas-
yonlu çayın cinsel gücü artırdı-
ğı",'" sağhğa yararlı olduğu"
fclvalannı dinlemeyi yeğlemiş-
li.
Tabii ki bu çaylan içenlerin
az ya da çok kesin zarar gördü-
ğü ya da kansere yakalanacak-
lan gibi bilim dışı bir iddia söz
konusu olamaz. Ancak o za-
man da Türkiye'den konuştu-
racak bilim adamı bulamadığı-
mız için. az radyasyonlu çayın
içirilmcsindc bir sakınca olma-
dığı iddialannı, tahlilleri yaptır-
dığımız Berlin Ölçüm Merkezi
uzmanUınna yorumlatmış. ga-
/cıcmizdc dc yayınlamışlık.
Uzmanlar. zorunluluk olma-
dıkça. bile bile asla radyasyon
yüklcnmcsi yolunun scçilemi-
ycccğjni, cn küçük ölcülerden
bile kaçınılması gereklığini, in-
sanlann 7ütcn bilmcdcn vc zo-
runlu hallcrlc çok fazla radyas-
yon aldıklannı açıkhyorlardı.
Hcm Türkiye'nin çay içme alış-
kanlığı içinde bctirlcncn sınırla-
rın çok yüksck vc sakıncalı
olduğunu söylüyor, hem de,"
Anlamıyoruz, bile bile, zorun-
luluk olmadan fazladan rad-
yasyon vcrmek niyeT'diye soru
yöncltiyorlardı.
Bizim rasllaniı tahlilc götür-
düğümüz örncklcrde bile, uz-
manlara göre "içirilmcmeli",
Özcmrc'yc göre "içirilmcli" dc-
nilcn. 12 bin 500 bekerelhk sı-
nır. 26 bin bekerel ile iki katına
çıkmış bulunuyor. Kaldı ki da-
ha yüksck radyasyonlu çayla-
rın da içirildiği kanıtlanmış
gcrçeklcr olarak orlada duru-
yor. Herşeydcn önce özel sektö-
rün ürünlcrindcçok daha insaf-
sız ölçülcr vardı. Onlarda
harmanlanacak radyasyonsuz
cski çay yoklu. Ağırlıklı ürctim-
lcri. çayın cn fazla kirlendiği
mayıs sürgününe dayanıyordu.
Bı/ım sürckli çay örneği alıp
yurl dışında lahlil eltirecek hali-
miz yoktu. Habcrciliktc hedef
olayı kanıtlamaklı. Ancak özcl-
dc çcvrcdcn bülün mcraklıla-
nn. tabbi analiz yapabilccck
labaraluan clindc bulunduran
bilim çcvrclcrinin, sürckli ana-
lız yaptıklannı vc 40 binli. üze-
rinde, radyasyonlu çay örnekle-
ri bulduklannı biliyoruz.
Buc ça>da radyasyon olayını
biklırcn Doç. Scmiha Arayıcı-
nın Rize'den hediye olarak ge-
lirdıği özcl pakellcrdc 45 bin
bckcrcl çıkmıştı. Almanya'ya
ihraç cdilen caylanmızda çıkan
ortalama radyasyon miktan ise
60 bin bckerclc ulaşıyordu. Bizc
göre hanmanlama bclki uzun
sürcli yayınlanmızdan sonra,
radyasyonu düşüımc ölçülcri
gozctilcrck yapıldı, ancak öncc-
sindc lamamen kcyfl idi. Belli ki
yurt dışında vc özel paketlerdc
daha yüksck değcrlcr. kalitcde
önemli olan yeni ürctimin daha
yüksck oranlarda kullanılması
ile ilgiliydi.
Nc kadar mikiarda radyas-
yonlu çayın bizc içirildiği gerçe-
ğine gelincc. Polilikaaların te-
lcvizyonda tartışırken söylcdik-
lcri gibi bir biünmez değil.
Bulunması çok kolay. Eldc
26 bin ton kadar gömülü rad-
yasyonlu çay var. Çay-Kur'un
1986 ürünü ürctimi Özemrc'yc
göre 145 bin ton, Tekclin yıllık
istatislilerine göre ise 140 bin
lon. Kabaca gömülü çayı çıkar-
dığımızda Çay-Kur ürünü ola-
rak 120 bin ton radyasyonlu
çay içtiğimizi var sayabiliriz.
Çok az bir miktar yakmayı. ya
da arada içilmedcn orda bura-
da kalmış olmayı. yine küçük
rakkamlarla ıhraa da içilenden
düşcbiliriz. Ancak daha kirli
olarak özcl sektör üretiminı
katmamız gerekiyor ki, nerc-
dcn baksak en iyimscr hesapla
130 bin tonluk bir radyasyonlu
çayı afıyctle icmiş bulunuyoruz.
Afiyct olsun.
UĞUR MUMCU
• Baitarafi 1. Sayfada
Marksızm, burjuva uygarlığını ve burjuva milliyetçili-
ğini aşarak insanların eşit olduğu sömürüsüz bir dünya
yaratacaktı.
Ne oldu sosyalist uygarlık?
Ne oldu Marksıst hümanizma?
Dağılan eski Sovyetler Birliği'nde Ermeni-Azeri çatış-
maları, daha önce Bulgaristan'daki Türk azınlığa karşı
yapıian baskılar ve en son Bosna-Hersek'te yaşanan
dram, sosyalist insanlık ve uygarlık anlaytşının milliyetçi
duyguları yok etmek bir yana en kanlı şoven eğilimleri
beslediğini ortaya koymuştur.
Bütün bunlar, sosyalizm ve insanlık adına utanç verici
ve yüz kızartıcı olaylardır.
Ideolojiler, daha demokratik toplum ve daha uygar
dünya kurdukları ölçüde saygınltk kazanırlar.
Yoksa. bu ıdeolojiler, en acımasız diktatörlüklerin,
baskıların ve işgalci militerdevletlerin resmi söylemleri
olurlar.
Bugun Bostıa-Hersek'te oluk oluk kan akıyor.
Sosyalist Yugoslavya'dan geriye sosyalizm ve uygar-
lık adına kala kala Bosna-Hersek kıyımları ve jenosidi
kaldı!
Irzlarına geçilen çocuklar, kadınlar; açlığa ve soğuğa
terk edilmiş bebeler, yaşlılar ve on binlerce ölü hangi
uygarlığın sonucudur?
Ekonomik kaynağı ve ideolojik kökeninde, Asya-Afri-
ka halklarının acımasızca sömürülen emekleri yatan
burjuva uygarlığı; bugün, insanlık ve uygarlık söylevleri-
ne karşı utanç verici suskunluğuna bürünüyor.
Nerede insan hakları?
Nerede Helsinki Sonuç Bildirgesi?
Ve nerede Paris Şartı?
Yugoslavya'da bugün yaşananların binde biri sosya-
list Yugoslavya'da yaşansaydı; siz görürdünüz Beyaz
Saray'ı, görürdünüz Birleşmiş Milletler'i, görürdünüz.
Güvenlik Konseyi'nü.
Görürdünüz Batılı hükümetleri?
Görürdünüz Batı'nın insan hakları örgütlerini?
Görürdünüz, Batı televizyonlarını, haber ajanslarını?
Bosna-Hersek, Batı uygarlığı için de bir utanç konusu
ve yüz karasıdır.
Peki petrol kaynaklarını ellerinde tutan İslam devletle-
rinin yapacakları hiçbir şey yok mudur?
Petrol ambargoları koyulamaz mı?
Batı'ya bu yönde baskı yapılamaz mı?
"İslamkonferanslan"neye yarıyor?. Ve ünlü "Rabıta"
örgütü ne için ve kimler yararına kullanılıyor?
Bütün bu yaşadıklarımız; "sömürü" adı verilen kor-
kunç ve iğrenç sistemin, Marksizmi de kapitalizmi de
Islamcı ideolojiyi de kendisine araç yaptığını gösteriyor.
Eski sosyalist ülkelerde burjuva milliyetçiliğinden de
geri can alan, kan döken şoven akımlar; bu şoven akım-
lara lojistik destek sağlayan Doğulusu ve Batılısı ile si-
lah şirketleri, her türlü etnik kargaşadan yarar uman
Batılı-cokuluslu sömürge sistemi ve Batılı şirketlerle
kurdukları "petro- dolar ortaklığı" ile Islamcı ideolojiyi
serbest piyasada pazarlayan Arap milliyetçiliği...
Yeniden soralım:
- Bosna-Hersek'te petrol kaynaklan olsaydı, Batı hiç
bu kadar sessiz kalır mıydı?
Bosna-Hersek utancı, bu sorunun yanıtında saklıdır.
Mehmet Akif, "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış ca-
natiar" derken yıllar önce ne kadar da haklıydı.
Ne yazıkfci-uygarltk;bugün Bosna-Hersek'tebtrcana»-"
varlığm adı, soyadı, kimlik kartı ve pasaportudur!..
Anayasa Mahkemesi
UBaftarafı I Sayfada
s
iy
a s i
sistemde de bazı dcğışik-
kova'ya"denildiğini hatırlatarak
"Şimdi nereye giderlerse gitsin-
ler" dedi
Fıkirlerin de aynı serbest pi-
yasadaki gibi taruşılması gerek-
tiğini belirten Özal, yasak
şeylere merakın daha çok oldu-
ğunu söyleyerck "Fikirler
münakaşa cdilmcdiği, tartışıl-
madığı takdirde başka vasıta-
larla ifade edilir, bu da bir
ülkenin aleyhine olur" dedi.
Solun cskiden kendisini fıkir
dünyasına hakim gördüğünü,
kendisini ilerici gördüğünü ifa-
de eden Özal, "1980'e kadar
hep solla mücadele ettik. Ben
bunlara "şer cephesi' diyorum.
Mücadele bazen kaba kuvvetle
yapılmıştır. Bunu da doğru bul-
muyorum. Geçen devrede sol
kendisini fıkir bakımından üs-
tün görürdü. 'MC sadece kaba
kuvveti elinde tutar, fikri değü"
derlerdi. Ama 1980 sonrasında
Türkiye'nin idaresine milliyet-
çiler hakim oldu. Değışımın
hepsini biz yaptık. Çok ilerisiru
yapüğımız için de bana karşı
çok kızgındırlar. Bugün hangi
mevkide olursa olsun tek hedef
benim. Çünkü biliyorlar ki geri-
den geliyorlar. Şimdi onlar
tutucu, statükocu, biz ilerici-
yiz" dedi.
Güneydoğu ve Doğu'da so-
runun birlik ve beraberlikle
çözülmesi gerektiğini söyleyen
Özal.Osmanlı İmparatorluğu-
nun insanlan bir arada tutmayı
başardığını, Türkiye Cumhuri-
yeti'nin bunu başaramadığını
öne sürdü.
Turgut Özal, kendisinin yeni-
likçi olduğu için çeşitli çevrele-
rin hep hedefi olduğunu, bir
dönem "Anayasa bir kere çiğ-
nense ne olur" dediğinin iddia
edildiğini belirterek ""Anayasa
Mahkemesi raportörü iki kıl
tüy köşe yazan yazdı diye rapor
tutmuş. Ee ne yapahm başkanı
öyle olursa raportörü de böyle
olur" dedi.
Konuşmasının son kısmında
münakaşaya açalım. Bilim
adamlan çıksın tartışsın" dedi.
Özal, etnik farkhhklar olan ül-
kelerde başkanlık sistemi
bulunduğunu ve başkanlık sis-
teminin bu ülkeleri bir arada
tuttuğunu savundu.
Nükleer santrallar ve Çerno-
bil kazası ile ilgili bir soru üzeri-
ne Özal, bu kazadan etkilenen
diğer ülkelerde değil de Tür-
kiye'de kıyamet koptuğunu
belirtti. Çayda belli oranda rad-
yasyon bulunduğunu, ancak
bunun zararlı olmadığını belir-
ten Özal "Bakük ki halk çıkan-
lan laflardan dolayı çay
içmemeye başladı. 40-50 bin
ton çayı gömdük. Belki de siya-
si olarak radyasyonu kullana-
rak gündemi değiştirmek
istiyorlar" dedi.
Özal, Anayasa Mahkemesi
Başkanı ile ilgili bir soruya kar-
şılık da Anayasa Mahkemesi
Başkanı'nın görevini kötüye
kullandığını ileri sürerek şunla-
n söyledi:" Benim atadığun
üyenin bir ara maaşını vennedi.
Sonra vazgeçti. Korktu... Bu,
bir nevi hakkı gasp etmek. Gö-
revini kötüye kullanıyor. Yapı-
lan hukuk dışı gibi geliyor
bana. Bunu, şer cephesine men-
sup ohnayan ciddi hukukçular
çok daha iyi bilirler."
Cumhurbaşkanı
• Baştarafi 1. Sayfada-
önce söylediği "Anayasa bir
kere çignense ne olur?" sözünü
şimdi vadsımaya kalktığı anım-
satılınca da, "Ben söyledikleri-
min hesabını her zaman
verecek adamım. Hiçbir sözü-
mü inkâr etrnedim ve dönme-
dim" dedi. Özden. Özal'ın "şer
cephesi" sözlerini ise "Şimdi
hukukçulan da mı cephelere
böleceğiz? Bizim adalet, ahlak,
hukuk ve insanlık cephesinden
başka hiçbir cepheyle alakamız
yoktur" diye yanıtladı.
70 çeşit uykusuzluk
• Baştarafi 1. Sayfada
sıslemi sayesinde;
kalp atışları, kanın oksijenlen-
mcsi. solunum hareketlcri, be-
yin faaliyetleri. göz ve çene kas-
lannın hareketlerinin kaydcdı-
lcrck nc tür bir hastalık olduğu-
nun saptanabileceği açıklandı.
Konferansla ele alınan dığer bir
konu da, uyku sırasında solu-
num durması nedeniylegörülen
sleep apne hastalığı oldu. Ge-
nclliklc fazla kilolu olan hasla-
larda görülcn bu hasıahğın.
uyku sırasında horlama, derin
uykuyu alamama. solunum
durması nedeniyle gece içinde
yaklaşık 750 kez uyanma gibi
belirtileri olrfuğu kaydedildi.
Bu hastalığın tedavisinde; ilaç.
ameliyat, ve CPAP dcnilen bir
alet kullanıldığı da belirtildi.
Konfcransta. geçici uyku bo-
zukluğu olanlann. yalmadan
önce hafif bir yemek ycmeleri,
her gün aynı saatie yatıp kalk-
nıalan ve günlük egzersizler
yapmalan önerildi.