Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL1992 PAZARTESİ
8 DUNYADA GEÇEN HAFTA
Yetmişyılın
hesabısoruluyor
ALİKIŞLAK
MAORİD - Savahk ekipleri
geçen yıl Moskova'da
Sovyetler Birliği Komünist
Partisi'nin Merkez Komite
binasına girdiklennde, 'belge
yok etme makineleri' işlerini
bitimıışler, belgeler,
dokümanlarçoktan kıymaya
dönüşmüşlerdi. Yinede yetmiş
küsur yıllık bir sistemden geri
kalan sergilenecek daha
yığınlarla 'kirli çamaşır' var,
günahlanyla, sevaplanyla.
Savcılardidik didik edecekler
dokümanlan. "suçlular'
aranacak. Yetmiş yılın hesabı
kimeçıkanlabilirkıTSuçlu, bir
bütün olarak tanhtir,
sorgulayıp, yargılayın. Hazine
arayıcısı savcılar gün ışığına
çıkar
dıklan KGBnın
belgelerinı "Kremlın'in
Suikastı" adlı bir kitapta
toplamışlar. tspanyalda El
Pais gazetesi kitabın
"Komünizm Hayaleti İçin
Para" bölümünü satın almış,
yayımlıyor. Birefsane.bir
hayalet miydi komünizm, var
olmadı mı hiç? Belgelere göre
daha düne kadar, 1989 yılında
bile, dünyanın her bir
köşesinde 90 komünist
partisme yüz milvonlarca
dolarlık parasal yardımlar
yapılıyordu. Komünist
partiler, sol işçi fcHareketine,
uluslararası yardım fonuna,
yazılı ya da sözlü ısteklenni,
ihtiyaçlannı bildıriyorlardı.
Irak Komünist Partisi, silahb
kavgalaniçinsilahlı
guruplann genişletilmesi için
yardım isterken Jsrail
Komünist Partisi,
memurlanna 3000 dolardan
daha az bir maaş vermenin
insancaolmayacağjru. buna
göre para gönderilrnesıni
istiyordu. Amerika Bırleşik
Devletleri Komünist Partisi
Başkanı Gus Hall
mektubunda "Paradan
konuşmak hoşuma gitmiyor,
ama kurt evin catısındayken
ses tonunu yükseltmek
gerekiyor"diyordu. Partilerin
ihtiyaçlannı karutlamalan,
yardımı hak etmeleri
gerekiyordu. Hall, Amerikan
emperyalizmine ve Reagan
yönetimine karşı verilen
kavgada, partisinin en önemli
faktör olduğunu, partilerinin
yerini başka birşeyin
tutamayacağını savunuyordu.
fspanya Komünist Partisi de
350 bin dolar yardım almış
belgelere göre. İspanya
Komünist Partisi yöneticileri
ise böyle biryardım aldıklannı
kabul etmiyorlar. Üstelik o
yıllarda İspanya Komünist
Partisi ile SBKP'nin aralannın
pek iyi olmadığını
belirtiyorlar. Gorbaçov,
yabana ülkelerin komünist
partilerine parasal yardım
İSPANYA
yapıldığını 1980 yılında
Politbüro üyesi olduğu zaman
öğrendiğini, genel sekreter
olduğu zaman ise yardımın
düzenlemesıni yapüğını, ama
makbuzlan ımzalamadıgını
söylüyordu savaya. Politbüro
üyesi ve Gorbaçov'un
yardımcısı Yakovlev ise
komünist partilere yardırru
doğruluyor, "Elbette, bir sürü
insan bu parayla yaşıyordu"
diyor ama bu yardımlann
miktannı küçümsüyordu.
SBKP'nin, halkına işlediği
cinayetlerin yanında bu para
hiç kalıyordu. Yakovlev'e göre
yüz milyarlarca dolar
harcanıyordu buğday alımı
için. Bu para tanmsal
altyapıya harcansaydı buğday
ithal etmek gerekmeyecektı.
Ama binlerce kişiyi besleyen
buğday mafyasının ekmeği
kesilmiş olacaktı o zaman da..
Emperyalizmin bir fıyatıvardı.
Komünizmin de. Soğuk savaşı
sürdürebilmenin fıyatı.
Dünyanın her bir yerinde
komünist partiler
emperyalizme karşı ayakta
kalmak durumundaydılar.
Halklar ağırödediler elbette
bunu. Hâlâ da ödemekteler.
Savcılarellerinde büyüteçleri,
tarihin sayfalannda
komünizm hayaletinın
parrnak izlerini ararkeneski
İideri Gorbaçov, yok olan
komüzmin ardmdan
Ispanya'nın Kanarya
Adalan'nda tatileçıktı.
İspanya krallık ailesinin ve
hükümetinin konuğu olarak
on beş günlüğüne İspanya'ya
gelen Gorbaçov ve Raisa
tatillerini on beş gün daha
uzatuklannı açıkladılar.
Perestroyka'nın babası, ustası
Gorbaçov yorgun. Bol bol
yüzüyor, yürüyor.Üç gün
aralıksız uv uyacağmı
söylüyor. Biryandanda
yeniden bir demokratik
Sovyetler Birliği
Konfederasyonu liden olmayı
düşlüyor, politikadan
aynlmadığını, istese de
aynlamayacağını belirtiyor.
Yeltsin'eçatıyor: sık sık fıkrini
dcğiştinnekle suçluyor,
Yeltsin'e "Perestroyka'nın
çocuğu" diyor.
Gorbaçov tatiün tadını
çıkanrken Yeltsin de
Moskova'da küplere biniyor;
Gorbaçov'u gezilerinden ve
konferanslanndan kazandığı
paralarla köşeyi dönmekle,
"kral tatiller" yapmakla
suçluyor. Gorbaçov yinede
çok şanslı. Şimdıye kadar
SBKP liderleri hep görev
başında dünyaya veda
ederlerken Gorbaçov, genç
emekliliğinden sonra Kanarya
Adalann'da tatil yapıyor.
Polis yememiş,
içmemiş, fîşlemiş
ADEMSAĞLAM
ZÜR JH - Isviçre'de geçen haf-
ta, yine fışlemeye yönelik suç-
lamalar gündemdeki ağırlığını
korudu. Federal Polis Büro-
su'nun yasalara aykın olarak,
900 bin kişiyi fışlemesi ortaya
çıkınca ülke bunalımın eşiğın-
dendöndü.
Uygulamadan şimdilik
kaydıyla vazgeçildi. Fişlemeye
yönelik olaylan soruşturan ve
sonuçlannı basın vekamuoyu-
na açıklayan Sosyal Demokrat
Parti Milletvekili Moritz
Leunberger. "Adalet Ba-
kanlığı'na bağlı güvenlik güç-
lerinin fışlemeye karşı çıkması
beklenirdi.
Ancak bugerçekleşmedi. Hak-
lannda gizli sicil tutuimuş bi-
reylerin ne yazık ki çoğunun
habersiz olduklan gerekçesiyle
söz konusu fişlemenin, önce
sahiplerine iade edilmesi ve
sonra bizzat devlet tarafından
ortadan kaldınlarak, bu uygu-
lamadan vazgeçilmesi gerekti-
ğini"söyledi.
Gizli polis örgütü tarafından
fişlenmiş 900 bin kışıden, 2 bi-
ninin İsviçre vatandaşı olduk-
lan acıklandı.
İSVİCRE
Genye kalanlann tümü ise ül-
kede yaşayan yabanalar. Fiş-
lenenler listesinde, FDA yani
İsviçre Komünist Partisi üyele-
ri ileçeşitli banş dernekleri ve
Üçüncü Dünya ülkeleriyle da-
yanışma sürdüren örgüt ya da
topluluk üyeleri ve eski sosya-
list ülkelerle ilişkileri bulun-
muş olanlann yer aldığı belir-
lendi.
Fişleme uygulamasının olduk-
ça ilgjnç yanı da İsviçre'de
özürlü yurttaşlara yardım yap-
mak üzere kurulmuş olan iki
örgütün kurucu ve yönetici-
lerinin dahi fışlenerek, salgı-
ndan nasiplerini almış olma-
lan. Buna karşın, İsviçre'de en
radikal kadın örgütlerinden
bir tek feministin "fışlenme
onuruna' ermemiş olması,
şaşırtıcı karşılandı. Toplam 6.5
milyon insanın yaşadığı küçük
İsviçre'de yaklaşık 900 bin ki-
şinin gizli poliste sicillerinin tu-
tuimuş olması, insan haklan,
demokrasi ve bireysel özgür-
lüklerin savunuculuğunu kim-
seye bırakmayan İsviçre toplu-
mundainanılmasıgüçbir
.sürpriz olarak nitelendi.
Stasiııiıı hayaleti hâlâ dolaşıyorDfLEK ZAPTÇfOĞLU
BERLİN - Eski devlet güvenlik
örgütü "'Stasi"nin gölgesi Doğu
Almaîıya'nın üzerinden kalkmadı;
tümüyle kalkması için herhalde daha
çok uzun yıllargerekecek. Halle
kentinin sakinleri bunu son
zamanlarda bütün yakıcılığıyla
hissediyor. 4500 kişinin adını içeren
bir liste, zaten reel sosyalizmden
çarpık kapitalizme geçişin sancılanyla
kıvranan şehirdeki ilişkileri kökünden
sarsü. Her şey postacılann 30 ayn
adrese dağıttığı bol hacimli paketlerle
başladı. Belediye başkanından
encümen üyelerine ve yerel gazetelere
kadar bir dizi adrese gönderilen ve
üzerinde gönderenin adı yazmayan
paketlerde eskiden "Stasi" için
muhbirlik yapmış olan 4500 kişinin
ısmi, açık adresi, kod adı ve numarası
kayıtlıydı. 1986-89 yıllan arasında
muhbirlik yapan bu insanlar,
Demokratik Almanya tarihe
kanştıktan sonra "masum
vatandaşlar" olarak kentte
hayatlannı sürdürmekteydiler.
Duvann yıkılmasına öncülük etmiş
olan muhalif gruplar listeyi dernek
binasının ginşine astılar. Akın akın
gelen, saatlerce kuyrukta bekleyen
halk, listede kendi babasının, kızının,
kardeşinin, komşusunun adını gördü.
Ağlayanlar, baygınlık geçirenler,
başını eğıp sessizce, kaçarcasına
uzaklaşanlaroldu. Dernek üyeleri o
gün kentte cinayet işlenebileceğinden
korktular. Ama cinayet işlenmedi
Halle'de. Babasına, kızına,
komşusuna "Bunu neden yaptın?
Neden benim hakkımda her şeyi gidip
onlara anlattın?" diye soranlar
çoğunlukla ayru cevabı aldı: "Stasi'yle
ALMANYA
sadece bir iki kere konuştum. Önemli
bir şey söylemedim. Zaten beni
zorladılar, şantaj yaptılar. Ben
herkesin iyiliğini istedim." Bazılan
kapıyı kimseye açmayıp inzivaya
çekıldi; kimisi mahkeme karanyla
üstedeki adının üzerine kara bant
attırdı.
Sürprizlerden birini de muhbirlerin
kendileniyaşadı. Stasi, onlann
yakınlannı da gizlice muhbirliğe
zorlamış; böylece muhbıri muhbire
takipetlirmişti. Demokratik
Almanya'da "Stasi" örgütünün
başındakileristihbarat toplama
uğraşına öylesine kaptırmışlardı ki
kendilerini. birinin içtiği biranın
markasından, giydiği tççamaşınnın
numarasına kadar ellerine geçen her
bilgi kınntısını büyük bir ütizlikle;
ünlü Alman titizliğiyle kayda
geçirmişlerdi. Dosyalarda, çoğu
aynntıdan oluşan binlerce bilgi vardı.
Muhbirler, kendilerinin de muhbirler
tarafından izlendiğini bilmedcn ikili
bir hayat sürmüştü. Toplum
"izleyenler" ve "izlenenler" olarak
ikiye bölünmekle kalmamış, aynı
insan iki kimliği birden de
taşıyabilmişti. Elbette "Stasi"nin
varlığı ve ne yaptığı herkesçe
biliniyordu. Bilınmeyen, kimin bu
çarkın içinde hangi işleve haiz
olduğuydu.
Kuşkunun kol gezdiği toplumda
insan ilişkilerine korku ve eüvensizlik
hâkim olmuştu. İnsanlar devlete karşı
en küçük eleştırilerini bile sadece en
güvendikleri yakınlanna anlatmışlar,
dinlenme korkusuyla kendi evlerinde
bile alçak sesle konuşmayı
yeğlemişlerdi. Halle'de muhbır
listelerini halka açan dernekçiler, iyi
mi kötü mü ettikleri konusunda
kararsız. Çünkü isimlerin açıklanması
insanlan verimli tarüşmalara değil.
karamsarlığa ve hayal kınkhğına
sürükledi.
Kimi ilişkiler bir daha tamir
olunmayacak ölçüde zedelendi,
koptu. Kimin gerçekten şantaj ve
baskı aitında muhbirliğe zorlandığı,
kimin bunu "zevk için" yaptığı
anlaşılamadı, çünkü bu tür aynmlar
arasında çizgi çekmek de olanaksızdı.
Geriye vatandaşlanna güvenmeyen,
onlann heradımını izleyip kayda
geçirmeyi marifet sayan, herkesin
birbirini takip ettiği ve kimsenin
başkasına güvenmediği şizofren bir
toplum yaratıp buna "sosyalist",
kendine de "demokratik" diyen
Almanya'nın adı kaldı.
HeyBarbara, dikkatetsenebiraz!
Hani, ABD Başkanı George Bush ve eşi Barbara Bush'u tanımasak, bir
komedi filminden alınmış bir kare di\ eceğiz yukandaki fotoğrafa. Kuze.v
Carolina'nın Ashville kentinde şakır ştkır yağmur vağıyor. Barbara Bush,
devasa şemsivesini açmış, eşi ABD Başkanı George Bush'un
destekçileri önünde \ apacağı konuşma öncesinde Cumhuriyetçi Parti
v etkilileri iie sohbet ediyor. İşte ne olu\ orsa o anda oluyor ve Barbara, sağına
soluna ve özellikle de arkasına bakmadan şemsijcsini çe\iri\eriyor. Başkan
Bush, bu bekJenmedik manevra karşısında şemsiyenin gazabından kaçayım
derken, dûsmekten kıl pa> ı kurtuluv or. Barbara ise eşinin \ aşadığı telaş ve
panikten habersiz, partililerle çene çalmayı sürdüriiyor.
ABD'de bugünlerde her şey kasım ayında yapılacak başkanlık secimlerine
endekslenmis göriinüyor. Bush ve rakibi Demokrat Parti başkan aday ı Bill
Clinton eyalet eyalet dolaşarak seçilerlerse Amerika'yı nasıl düze
çıkaracaklannı anlatıyorlar. Cumhuriyetçi Parti Kurultayı ardmdan atağa
geçerek Clinton ile arasındaki oy farkını yüzde 3'e kadar indiren Bush, son
kamuoyu yoklaması ile yine kara kara düşünmtye başladı. Ünlü televizyon
kuruluşu CNN "in > aptırdığı anket, geçen sürc içinde, Clinton'ın farkı yeniden
açarak 15 puana çıkardığını gösterdi. Bush'un ani gerileyişinde
\V ashington'ın, Florida sahilkrini ezip geçen Andrew kasırgası sırasında
görülen aczinin büyük payı bulunuyor. (Fotoğraf: REUTER)
Kiıııdenıiş Fraıısızlarpolitikayla ilgUenmez?
SABETAY VAROL
PARİS - Maastricht Anlaşması'na
"evet" ya da "hayır" için 20 eylülde
yapılacak referandum geçen haftadan
itibaren sadece Fransa'yı değil bütün
Avrupa'yı çok yakmdan ilgilendirmeye
başladı. Avrupa Komisyonu Başkanj
Jacques Delors. Fransa'da Maastricht
reddedilirse görevinden istifa edeceğini
duyurdu. Bizzat Alman Başbakanı
Helmut Kohl, Fransız televizyonundan
doğrudan doğruya bu ülkenin
kamouyuna hitapederek Fransızlan,
birlik anlaşmasına evet demeye çağirdı.
İspanyol başbakanı Felipe Gonzalez,
"evet" lehine kampanya yürüten
Fransız sosyalistlerinin mitingine
kaülarak, Pirene ötesi fıkırdaşlanna
omuz verdi. Londra'da Başbakan John
Major, Alman meslektaşı Helmut Kohl
ölçüsünde Fransadaki kampanyaya
angaje olmak istemcdi: "Ingilizler,
benzen bir propaganda kampanyası
sırasında başka ülkeyönetieilerinin
kendi içişlerine burunlannı
sokmasmdan hoşnut olmazlar"
şeklinde fıkir yürültü. Major, bu kuralı
Fransızlara da uyguladı ve Başkan
Mitterrand'ın Maastricht Anlaşmasf nı
kendi Fransız kamuoyuna öğretmen
gibi anlattığı iki saati aşkın programda
Kohl'le birlikte arzı endam etmeyi
reddetti. O giine kadar "hayır"ı en
ölçülü biçimde savunan siyaset adamı
De Gaullecü politikacı Philippe
Seguin'in de Fransa devlet başkanını
kibarca, ama aamasızca sorguladığı
TV programı son yıllann izlenme
rekorunu kırdı. Kim demiş ki
Fransızlar politika ile ilgilerini kesti.
Yine bu ülkenin siyasi tarihinde ilk kez,
birTV programı, İcamuoyunun
eğilimlerini ciddi şekildeetkiledi.
Mitterrand'ın son derece başanh ve
ikna edici konuşma üslubunun, eski
ABD Başkanı Ronald Reagan'i
FRANSA
aratmayacak aktörlük yeteneğine
eklendi. Sekseninemerdiven dayamış,
mesleki yaşamının da sonbahanna
erişmiş. kamuoyu yoklamalannda
popülerliğinı iyice yitinniş olan adam,
bir kez daha Fransızlar nezdinde
inandına olmayı becerdi. Gerçi son
günlerde tandans zaten evete
dönmüştü.. Ama programın ertesi günü
yapılan sondajlar evetlerin hayırlara
fark yapmaya başladığını ortaya
koydu. Siyasi gözlemciler, 45 yıldır bu
işlerin içinde olan kurt politikacı
Mitterrand tarafından Maastricht
Anlaşmasfnın "Güvenliği arttıncı" bir
bclgegibi sunulmasının bu sonuçta
başlıca rolü oynadığı inananda.
Konuşması sırasında Mitterand,
1985'te imzalanan "tek senet"in ''tek
pazar" Avrupasıru yarattığını, bunun,
beraberinde büyük belirsizlikler
getirdiğini anlattı. François Mitterrand,
Maastricht'in tek pazar Avrupası'run
ortaya çıkardığı boşluğu kapatmak için
kaleme alındığinı ifade etti. Avrupa'yı
tehdıt eden faktörler arasında,
"kriminalite'yi", salgın hastalıklan,
kontrol dışı göçü, Batı'ya da sirayet
edebilecek doğudaki yeni
milliyetçilikleri ve Amerikan-Japon
ekonomık taarruzlannı saydı. İktidar
ve belli başb muhalefet partileri ile tüm
siyaset alemi Fransa'da evet oylannın
hayırlardan fazla çıkması için yoğun bir
kampanyaya gırmış durumda.
Komünist Partisi, aşın sağa Ulusal
Cephe Partisi yanında, merkez sol,
merkez sağ ve merkezci partilerin ileri
gelen isimlerinden sadece çok azı
"hayır" cı. Eski başbakanlardan
Jacques Chirac, evet kampanyasına çok
geçkatıldı. Çünkü liderliğini yaptığı De
Gaullecü parti BBC'de (Cumhuriyet
İçin Birlik) Maastricht karşıtlan
çoğunlukta.
AT'de
tedirgin
bekleyiş
İNGİLTERE
EDİPEMİLÖYMEN
LONDRA-Avrupa
Topluluğu'nun, 1993*ten
itibaren ekonomik ve siyasal
bakımdan nasıl
bütünleşeceğini, bunun hangi
aşamalarda nasıl
yapılacağını, yeni üyelerin
nasıl alınacağını ve başka
düzınelerle aynntıyı sıralayan
Maastricht Anlaşması,
nihayet İngjltere'de de kitap
olarak basıldı. Konuya çok
daha yakın ilgi duyan
Fransa'da çok daha önce
basılmıştı. Hatta
Mıtterrand'nın
Sorbonne'daki dramatik
tiyatro şovundan önce de
Liberation gazetesi,
Maastricht Anlaşmasf nı
paragraflar halinde
yayımlanmış, yandaşlan ile
karşıtlannın görüşlerini
yan yana sütunlar halinde alt
altasıralamışü. jlkenin
cumhurbaşkanı neredeyse üç
saatsürenbirşovile
görüşlerini açıküyordu.
îngiltere'de "Avrupa
Topluluğu Konusunda
Maastricht Anlaşması" adiı
kahn kitap ise, "Devlet
Kitaplan Satış Bürolan"nda
alıcı bekliyor. Fransa.
Maastricht'i reddederse,
Birleşik Avrupa Planı suya
düşecekmiş, fazla aldıran
yok. Geçen hafta, AT
tartışmalanıiegeçti.
İngilizler, "Aman şu
Fransızlar şunu reddetse de
biz de kurtulsak, herkes de"
havasında. Ama kader, AT
Dönem Başkanı olduklan
için de bu konuda tamamen
yansız tutum takınmak
zorundalar. Aylar
öncesinden kararlaştınlmış
üç önemli toplantı işte tam bu
sıraya rastladı. Maliyeve
ekonomi bakanlan her
zamanki olağan sorunlannı
tartışacakken, kendilerini
geçen cumartesi, aniden •
sterlin-liret-frankın "güç
durumu"na çare arar
buldular.
Bugün ise AT devlet ve
hükümet başkanlan dışında
kalan AT'nin en yüksek •
görevlileri Londra'da
.toplanıyor. "Eğer Fransa
hayır derse" olasıbğını
tartışacaklar. Hafta sonunda
ise AT dışişleri bakanlan,
"genişleme ve yeni üyeler"
konusunu görüşecekti.
Ama onlar da gündemlerini
değiştireceklerFransa hayır
derse, Birleşik Avrupa Planı
Danimarka'dan sonra ikinci
ve ölümcül bir deprem
geçirecek. Plan, yeniden ele
alınacak.
Çünkü AT Kuruluş Yasası,
Tek Avrupa Senedi gibi
kararlaryürürlükte. Bunlara
göre ortaya yeni bir Plan
çıkartılacak. Çünkü kimsc,
Almanya'yı Avrupa'nın
ortasında kendi haline
bırakmak istemiyor.
Acaba bütün bunlar
Türkiye'yi ne kadar
ilgilendiriyor? Ve Türkiye'de
kimin umurunda?
PAMUKBANK PAMUKBANK
SI13IÎ
Y A Ç A L I N I R S A