Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7EYLÜL1992PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREV DEVAMI 15
GUNCEL
CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Her iki adayı dinteyen partili "eski genç/er", bir görüşe
göre hangisini destekleyeceklerini kararlaştıracaklar.
Kimine göre dün öğleden sonra bir araya gelen eski
CHP'li parlamenterler ya Baykal ya da Tuncer diyecekler-
di.
Her iki toplantıdan, taraf olacak tek bir adayı destek yeri-
ne daha değişik bir kararın çıkması olasıydı.
Kurultaya önemli ölçüde yön verecektoplantı, salı günü
il başkanlarını bir araya getirecek. Bu toplantı Tuncer'le
Bayfcal'ın sürükledrği iki görüşten hangisinin kurultaya
egemen olacağının ilk göstergesi sayılıyor.
Nitekim iki aday görüşlerini irdeleyen konuşmalarla ya-
vaş yavaş ortaya çıkıyor. Önceleri yakın çevreleri ile ka-
muoyunu bilgilendirirken, artık doğrudan açıklamalarla
kurultay havasına giriyorlar.
Örneğin çalışmaları bugüne kadar hatasız ve güçlü bir
performans ile yürüten Erol Tuncer "çirkin birmücadele"
yönteminden yakınıyor. "Karşı tarafın" her önüne çıkana
" Tuncer'inCHP'yiSHP'ye 'yamamaya'çalışacağmı" pro-
paganda ettiğini anlatıyor ve parti içi siyasetin bu derece-
ye düşürülmesini yadsıyor.
Baykal: Ne olacağı belli
Baykal, sabah, evinde. Her kafadan bir sesin çıktığı bu-
günleri Baykal, "8u dönemlerin özelliği budur. Bir süre
sonra çözüm gelir. O çözüme intibak eden herkes gereği-
ni yapmaya başlar" diye niteliyor.
Açıklamaları arasınasıkıştırdığı bircümle ilginç: "Aşağı
yukarı ne olacağı da belli" diyor.
Aşağı yukarı belli olan sonucun oybirliğiyle herkesin ka-
tılacağı bir mekanizmayla gerçekleşmesini istiyor. Yeni
yönetimin, yenı genel başkanın " ilk furda"güven verici bir
destekle çıkmasından söz açıyor ve.. yineliyor cümleyi:
"Ne olacağı aşağı yukarı belli".
O zaman zorunlu soru geliyor:" Geliyorum demek mi is-
tiyorsunuz ?" Baykal elbette çok dikkatli; "Öyle bir şey
söylemiyorum" diye karşılık veriyor.
Ne var ki Baykal da biz de " "Ne olacağı belli" sözünün
altında yatan ciddi duyumsatmayı biliyoruz. Genel baş-
kanlığa seçileceğine inanıyor Baykal, ancak bir koşulla.
Saltçoğunluğun arandığı birseçimde ilkturdadelegelerin
büyük çoğunluğuyla seçilmeyı istiyor. *
Baykal'm başka ilginç irdelemeleri var. Diyor ki: " Ben il
başkanlarının alacağı kararı kabul ediyorum diye bir açık-
lama yapabilirim". Demek ki il başkanlarının çoğunluğunu
yanında görüyor.
Baykal'm önemli handikapı CHP'yi üçüncü sol partiye
dönüştüreceği, ötekilerle bütünleşmeyi sağlayamayaca-
ğını öne süren görüşler. SHP ile DSP'nin CHP ile nasıl bir-
leşeceğini Baykal şöyle anlatıyor:
"Şu anda SHP ve DSP'ye dayalı ikili, kısır, pratikte bir
denge var. Her iki parti birbirinin varlık nedeni. Güçlü bir
parti CHP açılırsa bu statik, kısır dengeyi seyyal, akışkan,
güçlü bir yapılanmaya taşımak mümkün olur.
SHP birleşmem diyor, çünkü elindekinden memnun. Ya
CHP açılınca elindekinin önemli bir kısmı CHP'ye kayar-
sa... Milletvekilleri, örgüt, kamuoyundaki prestij... CHP
bunu yapamaz mı? Ali Topuz, Günay... Bir kadro el ele ve-
rirsek yapar. DSP tabanı zaten kaymaya hazır."
Baykal, CHP ile " yeni bir çekim merkezi'nm ortaya çı-
kacağını söylüyor.
Tabii, kendi genel başkanlığında.
Özel TV'ye vergi denetimi
• Baştarafı 1. Sayfada
riyle ilgili olarak "vergilen-
dirilmedikleri" biçiminde yan-
Uş bir imaj oluştuğunu savunan
Maliye yetkilileri, şöyle konuş-
tular:
"Oysa bunlan faaliyete geç-
tikleri tarihten itibaren vergi-
lendirmeye başladık. Eski Ma-
liye Bakanlanndan Adnan
Kahveci'nin kamuoyunda epey
etkisi olan açıklamalan yaptığı
sırada biz vergilendirme konu-
sunda bütün hazırlıklanmızı
tamamlamıştık. Bu şirketlerin
vergilendirilmemesi gibi bir du-
rum kesinlikle söz konusu ola-
maz. Fiili merkez ve hizmetten
yararlananlar Türkiye"de oldu-
ğu sürece vergilendirme de ola-
cak."
Türkiye'ye yönelik olarak
Almanya'dan yayın yapan in-
terStar ve Teleon'un Türkiye
temsilciliğini geçtiğimiz günler-
de kurulan Prime Holding üst-
lendi. 10 milyar lira sermayeyle
başta Kemal Uzan olmak üzere
Uzan Ailesi'nin ve Ayşegül
Akay'ın ortakhğıyla kurulan
Kumbaracı
UBaştarafi 1. Sayfada
Karayollan ve
Devlet Su İşleri salonlannda
yapılmasım sağladık. Memur-
lanmızm bundan memnun ol-
duklannı saruyorum. Gerek
partimizın anlayışı doğrultu-
sunda. gerekse koalisyon pro-
tokolü ve hükümet programı
çerçevesinde kamu çahşanlan-
nın sendikalaşmasından yana
olduğumu ve çahşmalan her
zaman destekleyeceğimi, bir en-
gellemenin kesinlikle söz konu-
su olamayacağını kamuoyuna
açıklamak isterim" dedi.
Konuyu tekrar ınceleteceğini
belirten Kumbaracıbaşı. "Her-
hangı bir yanhşhk yapılmış
mıdır? Buna da bakacağız. Fa-
kat çalışanlanmız açısından
bağlayıcı olan. benim, kamu
çahşanlannın sendikalaşması-
na taraftar olduğum. bunu des-
tekleyeceğim ve engellenmesine
müsaade etmeyeçeğime ilişkin
bu sözlerimdir" diye konuştu.
Doğu ve Güneydoğu'da görev yapacaklar
10 bin öğretmene güvenlik soruşturması
GOZLEMUĞUR MUMCU
UFLKTEKtN
ADANA- Milli Eğitim Ba-
kanlığı. Doğu ve Güneydoğu'-
da görevlendireceği öğretmen
adav lan hakkında "güvenlik
sorûşturması" vapmayı karar-
laştırdı. Geçen dönem sınav
yapmadan işe aldığı 17 bin öğ-
reimen için güvenlik soruştur-
masına gerek duymayan ba-
kanhğın, terör olaylanndaki
hızlı tırmanma nedenıyle böyle
bir yola başvurduğu belirlildi.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafın-
dan atandığı halde henüz göre-
ve başlatılmayan binlerce öğ-
retmen de "bölge halkına uyum
sağlamalan ıçin" amacıyla özel
eğitimden geçirilmeye başlandı.
Yanlış personel poliükası ve
terör göçü nedeniyle ortaya çı-
kan açığı gidermek üzere acil
olarak 10 bin öğretmeni istih-
dam etmeyi kararlaştıran Milli
Eğitim Bakanhğı, eskiden ol-
duğu gibi aday öğretmenleri
gmenlik soruşturmasından ge-
çirecek. Daha önce gazetelere
verdiği iş ilanını, "yanhşhk ol-
du" diye geri çeken MEB. il
milli eğitim mudurluklerine
gönderdiği birgenelgede, öğret-
menlik için başvuracaklann
mutlaka güvenlik soruşturma-
sından geçirilmesini istedi. Milli
eğitim müdürlükleri de bu uya-
n üzerine 3 eylülden başlayarak
başvurulannı kabul etmeye
başladığı üniversite mezunlan-
na "personel güvenlik soruştur-
ması" ve "arşiv araştırması"
formlan vererek doldurmalan-
nı istiyor. Daha önce karakola
veya cezaevine herhangi bir ne-
denle düşülüp düşülmediği gibi
sorulann yöneltildiği güvenlik
formlannın, doldurulduktan
sonra il emniyet müdürlüğü ve
Emniyet Genel Müdürlüğü ar-
şivlerince de ayn ayn kontrol
edıleceğine dikkat çekilerek
adaylar uyanlıyor.
Milh Eğitim Bakanhğı, ilk
kez sınav yapmadan geçen şu-
bat ayında başvurulannı kabul
etliği çoğu ilkokul öğretmen
adayı 17 bin üniversite mezunu
hakkında güvenlik soruştur-
ması işlemi yapmamıştı. Ba-
kanlık bu başvurular sırasında
sadece adaylara "Hakkınızda
bilgi almacak kişiler kimlerdir"
sorusunu yazılı olarak yöneltti-
ği bir formu doldurtmakla ye-
tinmişti. Ancak bakanhk, bu
sorulara aldığı yanıtlarda adı
geçenlere de herhangi bir soru
yöneltmeden atama işlemi yap-
mıştı
Geçen şubat ve mart aylann-
da alınan başvurular aradan 5
ay geçmesine karşın atamayla
sonuçlanmayınca gazetelerde
'PKK'yı Saddam destekliyor'
Holding'de şirket olarak inter-
Star ve Teleon'un hissesi bulun-
muyor. Yetkililer bu şirketlerin
hissedarhğının önümüzdeki
günlerde gerçekleşebileceğini
behrtiyorlar.
Diğer özel tele\ izyonlann
ana şirketleri ve Türkiye temsil-
cileri şöyle:
Fransa'dan yayın yapan
Show TV'nin Türkiye temsilcisi
Aks Televizyon, İngiltere'den
test yayını yapmaya başlayan
K.anal-6'nın Artı Yayıncılık. yi-
ne İngiltere'den yayın yapan
HBB (Has TV)'nin temsiJcisi
Has Bilgı Birikim. Türki\e'den
sinyal yayını yapan Flash TV-
nin ise Göktuğ Elektronik.
Özel televizyon şirketlerinin
vergüendirihnesi konusunda
bilgi veren Shovv TV'nin temsil-
cisi Aks"ın Muhasebe Müdürü
Gürbüz Kuşçu, Aks'ın Shovv
TV'nin reklam ve pazarlama
faaliyetlerini yürüten ve prog-
ram satan bir şirket olarak ku-
rulduğunu belirterek. "Biz
Show TV'de yayımlanmak üze-
re reklam kabul edip, kendi fa-
turamızı kesiyoruz. Sonra da
Shovv TV'ye gönderi>oruz. Ay-
nca program satıyoruz. Bu faa-
liyetlerimiz Türk vergi mevzua-
tına uygun olarak hem Kurum-
lar Vergisi'ne hem de KDV'ye
konu oluyor. Yasal engeller
kalktığında bu şirketler birleşe-
cek. Odediğimiz vergi mıktan-
run artıp artmayacağını görece-
ğiz." dedi.
Türkiye'de yayın yapmaya
karar verdiği için sinyal yayını-
nı başlattıklan halde program
yayımlamayan Flash TVnin
temsilcisi Mehmet Göktuğ. ya-
sa değişikliğini beklediklerini
belirterek. "Bizim \ergilendiril-
memiz diğerlerinden farklı ola-
cak. Çünkü biz bütün faaliyet-
lerimizı Türkiye'den yapaca-
ğız." dedi. Uydu araalığıyla
yayın yapan televizyonların şir-
ket merkezlerinin Liechtenstein
veya Cebelitank gibi vergi mev-
zuatı hafıf ülkelerde olduğuna
işaret eden Göktuğ. temsilcile-
rin Türki>e"de vergi ödemesine
karşılık ana şirketlerin vergi yü-
künün az olduğunu savundu.
• Baştarafı 1. Sayfada
ladı. Kesilen kurbanın kanı
ÖzaFın pantolonuna sıçradı.
İlçe merkezinde eşi Şemra
Özaî ile el ele yürüyen Özal'a
Uluderelilerin sevgi gösterişin-
de bulunduklan gözîendi. İlçe
merkezinde ve bir lokantanın
terasında kurulan bir kürsüden
yaklaşık bin kişilik bir kalabalı-
ğa seslenen Cumhurbaşkanı'na
Uluderelilerin, '"Baba", "En
büyük Özal" sloganlanyla kar-
şıladılar.
Özal konuşmasının başmda
Uludere'ye gelen ilk Cumhur-
başkanı olduğunu anımsattı.
Yöre halkının zorlu.bir bölgede
yaşadığını belirten Özal. devle-
tin burada yaşayan halka her
türlü desteği yapmaya hazır ol-
duğunu vurguladı. Yöredeki en
önemli problem olan terörün
halen devam ettiğini belirterek,
"Aslında bu meselenin bu şekil-
de devam etmesinin kimseye bir
faydası yok, sadece yörede ya-
şayan insanlara zaran var" di-
yen Özal, yöreye geliş amaanın
sorunlar hakkında yerinde bilgi
alarak bir çözüm bulmaya ça-
lışmak olduğunu söyledi.
Konuşmasından sonra kür-
sünün bulunuğu.terasta bir süre
oturarak söyleşen Özal'a. Ali
Mirzaoğlu adındaki yaşlı bir
Uludereli, "Rica ederim beyim,
bir merhamet edin bize. Can
güvenliğimiz yoktur. Ne dışan-
ya çıkabiliyoruz ne içeriye gire-
biliyoruz. Nereye gidelim, nere-
ye kaçalım" dedi. Bu arada bazı
Uluderelilerin Cumhurbaş-
kanı'na can güvenliğinin sağ-
lanması istemlerini içeren dilek-
çeler verdikleri görüldü.
SHP Uludere İlçe Başkanı
Gürgün Ürek de 6500 nüfuslu
Uludere'nin üçte ikisinin can
güvenliği ve işsizlik nedeniyle
göç ettiğini belirterek. "Sizin
bizlere jahip çıkmanızı istiyo-
ruz. Bizleri korkudan kurtann.
bizlere sahip çıkın, hükümet,
demokrasi ve şefTaflığı söyle-
mekle yetinmesinler bunu sağ-
lasınlar bunu istiyoruz" dedi.
Özal'ın. "Demokrasi derken
ne istiyorsunuz sorusu üzerine,
"Okul. iş, can güvenliği, hasta-
ne. doktor istiyoruz efendim"
diyen Urek. bölgenin ekono-
mik kaynaklannın yetersizliği-
ni vurgularken de lrak toprak-
lannı eliyle işaret ederek. "Eski-
den bizden oraya hayvan
giderdi, şimdı oradan bize geli-
yor" dedi. Özal da bu durumu
işle herhangi bir ilgisi bulunma-
dığını belirterek, "Orada para
yok burada var. Ounun için ge-
liyor" dedi. Özal, Ürek'in "hij-
kümetten kuru ile yaşı birbirin-
den ayırt etmesini istiyoruz"
sözleri üzerine de terörle sonu-
na kadar mücadele edileceğini
vurgulayarak, "Terörle müca-
dele kime dayarursa oraya ka-
dar gjder" dedi.
Cumhurbaşkanı göç konu-
suna değjnirken de bunun zo-
runlu olarak yaşanacağını vur-
gulayarak, yöreden beş yüz bin
kişinin batıya ya da diğer yöre-
lere taşınması halinde birçok
sorunun daha kolay çözülebile-
ceğini söyledi. Özal, "Buradaki
nüfus eninde sor.unda. ister is-
temez ya GAP bölgesine ya da
batıya gidecek, ama buradan
vatandaşlanmız nereye gider-
lerse gitsinler devlet bir aynm
yapmaz. hepsini kucaklar" de-
Ozal, Uludereli bir gencin,
>öre halkının ya batıya ya da
Suriye ile Irak'a göç ettiklerini
söylemesi üzerine, Suriye ve
Irak'ta da durumun kanşık ol-
duğunu vurgulayarak,"Baka-
cağız, iyi bir hal çaresi bulaca-
ğız" diye konuştu.
Özallar Uludere'den aynlır-
ken, yolda karşılaştıklan hami-
le bir kadınla bir süre konuştu-
lar. Halime Altürk adlı kadının
dokuz tane çocuğunun bulun-
duğunu öğrenen Özal, çocuk
sayısının fazla olduğunu söyle-
yince, Halime Altürk. "Daha
ne var ki. Onlan size yetiştiriyo-
rum" dedi. Özallar'ın. bu yanıt
üzerine kahkahalarla güldükle-
n gözîendi.
Öğlen yemeğjni Uludere İlçe
Jandarrna Komutaplığı'nda er-
lerle birlikte yiyen Özal. burada
iki subay, bir astsubay, bir uz-
man çavuş ve bir ere saat hediye
etti. bölük komutanlığına da
imzalı bir fotoğrafını verdi.
Cumhurbaşkanı Özal, gaze-
tecilerin Uludere'deki ilgiyi na-
sıl değerlendirdiğine ilişkin
sorusu üzerine, "Yaşamak için
çok zor bir yer burası. Çok me-
seleleri var. Güneydoğululann
hepsini PKK'lı gibi görmek
mümkün değil. Çaresi az olan
insanlar var burada" dedi.
Semra Özal da aynı soruya,
"Destek, yardım bekleyen in-
sanlar var. Önemli sağlık so-
runlan \ar" karşılığını verdi.
Özal daha sonra helıkopterle
Hakkâri'ye bağlı Çukurca ilçe-
sine geçti. Özal'ın helikopteri,
Uludere'den Çukurca'ya gelir-
ken Türk-Irak sınır çizgisinin
üzerinden geçti.
Özal, Çukurca Hükümet
Konağı önünde vatandaşlara
hitap ederken şunlan söyledi:
"Farklı halklardan olabiliriz
ama aynı milletteniz. Bizi bir-
leştiren bir nokta var; aynı din-
deniz. Türkiye hepimizin.
Bugün memleketimizi bölmek
için teröristlere destek olan
kim? Onlara silah veren kim?
Saddam Hüseyin. Elimizde ıs-
patlı deliller var."
. İlçe sakinleriyle söyleşen
Özal, daha sonra geçeen gün-
lerde saldınya uğrayarak 10
erin şehit edildiği Alan Jandar-
ma Karakolu'na giderek incele-
melerde bulundu.
"Güvenlik soruşturmalan mı
>apıhyor?" sorusu yöneltilmiş-
ti. Bu sırada bir MEB yetkilisi,
"Kesinlikle hayır. 17 bin kişinin
dosyasındaki bügiler teker te-
ker kontrol ediliyor. Elimizdeki
personel savısı az olunca atama
işlemi gecikiyor, güvenlik so-
rus.turması değil" yanıtıru ver-
mişti. MEB'den bir diğer yetkili
de "Bu dönem neden güvenlik
soruşturmasına gerek duyul-
du" sorusuna yanıt verirken,
terör olaylanndaki tırmanma-
ya dikkat çekerek şöyle dedi:
"Bu dönem başvurulannı al-
dığımız mezunlann atamalannı
iküıci döneme yetiştirmeye çab-
şacağız. Atamaya açık illerin
büyük bölümü güneydoğu ve
doğudadır. Öğretmen adayına
5 merkezden birini seçme ola-
nağı tanındı ama bu 5 merkez
de hassas bölgededir, soruştur-
manın nedeni de bu."
Özal'ı Yüksekova'da karşıla-
yanlar arasında DYP Hakkâri
Milletvekili Mustafa Zeyda da
bulunuyordu. Hükümet mey-
danında "Öz baba hoşgeldiniz"
pankartı dikkat çekti. Özai,
Alan Karakolu'nda incelemer
lerde bulunurken 30 ağustosta
meydana gelen olaylar konu-
sunda askerlerden bilgi aldı.
Askeri yetkililer, karakola İran
topraklanndaki karakolun bu-
lunduğu bölgeden havan atışı
yapıldığını söyleyerek, üzerinde
Arapça yazılar bulunan havan
ve el bombası örnefclerini
Özal'a gösterdiler. Asayiş Böl-
ge Komutanı Korgeneral Öz-
gen, karakola ateş açılan İran
karakolunun bulunduğu bölge-
ye karşılık verilmesini kendisi-
nin onlediğini söylemesi üzeri-
ne Özal. "Ben olsaydım ateş
emri verirdim. O zaman daha
da bö>le bir şey yapamazlardı"
dedi.
Özal. geceyi Tatvan'da geçir-
di.
Sultanahmet cezaevinde şenlik
Mazda bayisi kundaklandı
Şamdan ve Clup 29
9
a
bombalı saldırı
yüz kişi tarafından davul zurna eşliğiyle açıldı. Açıkhava Sineması'nın bulunduğu iç avluda
toplanan gnıp, halay çekip şarkılar söyİerken emniyet müdürlüğünden bir yetkili, yasal işlem-
ler tamamlanmadığı için cezaoinin boşaltılmasını istedi. Ankara Birlik Tiyatrosu Yönctidsi
Gülderen Göker ve Halkevleri Genel Merkez \ önetkisi Cihat \ ıldız ise emniyet yetkilileriyle
konuşarak akşamki sinema gösterimi için izinleri olduğunu ve hazırlık yapacaklarmı belirtti-
ler. Korsan gösteri suçlamasını kabul etmediler.
Hülya'yı
• Baştarafı 1. Sayfada
Atıla Coşkun. Genel Yayın
Koordinatörümüz Hikmet Çe-
tinkaya, Sorumlu Yazı İşleri
Müdürümüz Füsun Özbilgen"-
in de aralannda bulunduğu çok
sayıda eski yeni Cumhuriyet ça-
hşanı katıldı.
Genç yaşta kaybeıüğimiz
Hülya Akyol'un (32) cenazesi
daha sonra Karacaahmet Me-
zarlığı'nda toprağa verildi. Bu
arada TBMM Başkanı Hüsa-
mettin Cindoruk, Başbakan
Süleyman Demirel ve çok sayı-
da kurum ve kuruluş da gazete-
mize mesaj göndererek, Ak-
yol'un ailesi ile Cumhuriyet'e
başsaâlığı dileğinde bulundu-
lar.
lâlmaz'ın
• Baştarafi İ. Sayfada
gibi kısa bir uçuş yapan özel
uçağın sol motorunda anza
meydana geldi. Uçak saat 17.10
sıralannda Trabzon havaalanı-
na zorunlu iniş yaptı.
Yılmaz, Trabzon havaala-
nında gazetecilere anzanın ola-
bileceğini belirtirken. ANAP
Genel Başkan Yardımcısı Şa-
dan Tuzcu kendilerini Allah'ın
koruduğunu söylemekle yetin-
di.
İstanbul Haber Senisi-Eti-
ler'deki Şamdan ve Clup 29'a
dün geçe bombalı saldın düzen-
lendi. Ölen >a da yaralananın
olmadığı saldınlan Dev-Sol
üstlendi. Etiler. Nispetiye Cad-
desi üzerindeki kışük Şamdan
ve aynı caddenin Seheryıldızı
Sokağı'yla kesiştiği noktada
bulunan Clup 29 adlı gece ku-
lüplerinde dün gece saat 22.00
sıralannda birbiri ardına iki bü-
yük patlama sesi duyuldu. Eti-
ler Karakolu'nun arkasındaki
bölgede meydana gelen patla-
malar üzerine olay yerine giden
polis ekiplerinin yapuklan
araştırma sonucu kışhk olarak
kullanılan ve henüz sezon açıl-
madığı için içeride kimsenin
bulunmadığı Şamdan ve Clup
29'a yüksek güçte bomba atıldı-
ğı anlaşıldı.
Olaydan sonra gazetemizi tele-
fonla arayan bir kişi saldın>a
Devrimci Sol Silahlı Devrim
Birlikleri adına üstlenerek,
"Son günlerdeki katliamlan
protesto etmek amacıyla Şam-
dan ve Clup 29'u bombaladık"
dedi.
öte yandan Aabadem, Sara-
yardı Caddesi üzerinde bulunan
Dentaş A.Ş.'ye ait Mazda bayi-
sinin açık otoparkında önceki
gece 24.00 sıralannda yangın
çıktı. Olay yerine gelen polis ve
itfaiye ekipleri, yaklaşık 700
aracın bulunduğu otoparktaki
yangına müdahale ettiler. İtfa-
iyenin çabalarına karşın yangın
sırasında 4 araç tamamen, 3
araç ise kısmen yandı.Baa gaze-
telen arayan bir kişi, saldınyı
PKK / ERNK adma Şırnak'ta-
ki olaylan protesto etmek ama-
cıyla düzenlediklerini söyledi.
Göle ilçesinde güvenlik kuvvet-
lerinin düzenlediği operasyon-
da bir PKKTı ölü. 2 PKK'fı sağ
ele geçirildi. Nusaybin'de bir
polis memuru uğradığı silahlı
saldın sonucu şehit oldu.
Beşiktaş'ın adı var
HAVA DURUMU TURKIYE'DE DUNYA'DA
IVleteorolotı Genel Mudur
\\tfyi nden alınan bılgıye flö-
fe >urdun kuıey ve ıç kesim-
lençok bulullu, Marmara'nm
dojusu, Karadenu, Iç Anado-
lu, Doftu Akdenız ile OoOtı
fVrudohı'nun kuıeyt sajânak
yajşiı. Ğ^w yerteı aç* w »
t>utnu geçecek Havasıcak-
hQı uı^ey ve batı kesımlerde
htssedikr deıecede azaJacak Rûzgâr kuzey ve doğu yurdun kujeybatısında guney ve
bot yMerden orıa kuvvene batı Mlgetefimızde yer yer kuvvetlı olarak esecek De
mzknmirte ruzgâr Batı Karadenızde gûnbatısı ve karayel, Dogu Akdenız de gûnbatı-
9iwloöos dıöerdemzienmzdeyıldızvekaıayelden3-5, Karadena Marnuraile Egede
ywyer 6-7 kuvvetınde saane 10-21 denız rmlı tiızla esecek Van Gölu nde hava. az
tmütlu geçecek
Adana
Alyon
AJrı
Ankara
Mlalya
Aydın
Bursa
Çanakkale B
Dıyaftukır A
Edvne B
Y
Y
Y
B
Y
Y
Y
Y
Y
Eskışahır
Islanbui
Kats
Konya
Meısın
Samsun
Trabzon
Zonguldak ¥
32° 22°
18° 8°
27° 11"
21» 10»
30° 20°
28° 17°
22° 14°
23° 17°
37° 18°
22° 13°
26° 10°
20° 9°
21° 15°
27° 17°
26° 8°
24° 10°
29° 22°
30° 16°
24" 16°
20° 15°
Amsıerdsm
Amman
Aliiıa
Baodal
Brüksrt
Cenevre
Fıankiuıi
Lelko$a
PetersDurg
Londra
Madnd
Mılano
Moskovı
Munıh
Oslü
P»IIS
Pıag
Rıyad
Roma
Vıyana
Y
A
A
A
B
B
B
Y
y
Y
A
A
Y
B
Y
eB
A
A
B
18°
34°
25°
38°
18°
16°
19°
36°
18°
1B°
33°
26°
22°
20°
15°
20"
16°
41°
26°
17°
yaOrariu A-açtk B-buiutiu G-guneşb K-kartı S-Sftk Y-yaOmurtu
• Baştarafı U, Sayfada
Geçen yıl başlayan sakathk-
lar dizisinden bu sezonda fazla-
sıyla nasibini alan Siyah-beyaz-
lılar ideal kadrolanna yaklaşık
bir 11 ile futbol alanına çıktılar.
Ancak neden sakatlandığını
kimsenin anlayamadığı B.
Metin oyunu erken terk edince
forvetteki güç dengesi Beşiktaş
aleyhine bozuldu. Metin'den
boşalan yeri Zeki ile kapatmak
isteyen Gordon, ikinci yılda en
iyi maçına başlayan Zeki'nin
olumlu futboluna da engel ol-
du. Çünkü Zeki. Feyyaz'ın ola-
ğanüstü çabası ve özverili oyu-
nu yanında öylesine sınttı ki
Beşiktaş oyun boyunca tek for-
vetli gibi göründü. Zeki'nin ge-
çen sezon arada bir oynadığı
maçlarda attığı bazı goller Gor-
don'u Zeki'den santrfor yarat-
maya itmişti.
Oysa Gordon, Merîmet'i ile-
riye alsaydı, Feyyaz-Mehmet
işbirliği takımın atak gücünü
artüracak ve forvette yaratıcı
bir Beşiktaş izleyebilecektik. Ne
var ki Beşiktaş bu yanlışlığa. ge-
çen yıllardaki tempo, pres ve
organize kanat ataklannın yok-
luğuna karşın adırun ve yar-
dımlaşma duygusunun varlı-
ğıyla Türkiye'de kazanmasını
biliyor. Ancak dünkü oyununu
sürdürürse Avrupa'da başanb
olması zor bir olasılık.
MBaşiaraJı I. Sayfada
Partinin ideolojik doğrultusu, Mustafa Kemal'in
"Bizi yok etmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi
yutmak isteyen kapitalizme karşı ulusça savaşmayı
uygun gören bir doktrini izleyen insanlarız" sözleri
ile belırlenmiştir.
Halkçılık' ve 'halk hükümeti' o günlerin dillerden
düşmeyen kavramlarıdır.
'Cumhuriyet. kullanıla kullanıla Türkçeleşen Arap-
ça kökenli bir sözcüktür, Arapçada cumhur' halk
demektir, cumhuriyet de halkın kendi kendisini yö-
netmesi.
Cumhuriyet, Latince halkın çıkarları' anlamına ge-
len 'respublica' sözcüğünden türetilmiştir. 'Demok-
rasi' de Yunancada halk' anlamına gelen demos'
ve erk' anlamına gelen 'kratos' sözcüklerinden üre-
tilmiş cumhuriyet ile özdeş kavramdır.
Cumhuriyet ve demokrasi, bu sözcük anlamları ile
egemenliğin halkta olması, halkın kendi kendisini yö-
netmesi demektir Birbırlerme karşıt çeşitli rejimler,
Cumhuriyet' adını almışlardır. Leninist örgütlenme
modeli ile yönetilen sosyalist ülkelerde 'halk demok-
rasileri'rim geçerli olduğunu ileri sürmüşlerdi.
Proletarya diktatörlüğü ile yönetilen eski Doğu Al-
manya 'Demokratik Almanya' adını kullanmıştır.
Kullanılan sözcüklere ve devlet adlarına göre bi-
çimsel değerlendirmeler yapmak görüldüğü gibi biz-
leri yanıltıcı sonuçlara götürür.
örneğin, ingiltere ve isveç, krallıkla yönetilir, an-
cak bu ülkelerde demokrasi vardır, lrak, iran, Libya
gibi devletler, 'cumhuriyet' olduklannı ileri sürerler,
ancak bu ülkelerin hiçbirisinde demokrasi işlemez.
Bu ülkelerde uvaulanan reıimlerin iceriklerine. öz-
lerine bakmak, degerlendirme ve nitelemeyi, söz gelişi
bu ülkelerde düşünce ve örgütlenme özgürlüklerinin
ve bağımsız yargının olup olmadığı gibi ölçütlere baş-
vurarak yapmak gerekir.
CHP'ye de böyle bakmak gerekir.
CHP, bu ideolojik doğrultusunu koruyabilmiş mi-
dir?
Hayır.
Temelinde ve kökeninde tam bağımsızlık' inancı
yatan CHP. bu siyasal ve ideolojik doğrultusunu koru-
yabilmiş değildir. Emperyalizme karşı verilen silahlı
savaş sonunda kurulan devlet, 1920'li yılların söy-
lemlerinde yer alan 'bizi yutmak isteyen kapitalizme
karşı' da örgütlenmiş değildir.
1930'lu yılların devletçiliği de birçok diplomalı ca-
hil'\n sandığı gibi 'kolektıvist' sistem değildi.
Devletçilik 30lu yıllarda özel girişimi ve pazar eko-
nomisini büsbütün dışlayan bir sistem olarak ortaya
çıkmadı. Devletçilik. kapitalist dünyanın içine sürük-
lendiği '28 bunalımı' ortamında koşulların gerektirdi-
ği Marksist kuramla hiçbir kan yakınlığı bulunmayan
kendine özgu ve geçici bir modeldi.
Devletçiliğin amacı da o günlerde 'fertlerin hususi
teşebbüslerini ve faaliyetlerini esas tutmak olarak
tanımlanmıştt.
CHP'nın siyasal ve ideolojik doğrultusu, bugün Batı
demokrasilertni oluşturan özgürlükçü ve katılımcı
demokrasiyi benimseyerek, kendisini bu yönde yeni-
leyerek ve bu amaçla yenıden yapılanarak ve örgüt-
lenerek bulunab'lir.
Halkçılık' eğer, Mustafa Kemal'in dediği gibi 'sos-
yal duzenini emek temeline dayandırmak' ise o
zaman CHP'nin Türkiye'de hemen hemen herkesi ku-
şatan ve giderek egemen ıdeoloji haline gelen ser-
best p/yasa fetişizmi'ne karşı emekçi sınıf ve tabaka-
lara güven veren ve onların ülke yönetimıne demok-
ratik katılımlarıni sağlayan bir parti kimliği ile açılma-
sı yararlı olur.
Işte o zaman gerçekten 'halkçı', gerçekten demok-
rat' ve gerçekten de cumhuriyetçi' olunur. Yoksa
öteki partilerin bir kötü kopyası..
PENCERE
• Baştarafi 2. Sayfada
ettiği bütçe geliri yüzde 19 dolayındadır ve bu oran 1972'-
deki yüzde 20.6'lık düzeye göre aza/ma göstermektedir.
Merkezi hükümetgelirleri, aynı dönemde, İspanya'da yüz-
de 19.7'den 29.4'e; Irlanda'da yuzde 30dan yüzde 46.8'e;
Fransa'da yüzde 33.4'ten yüzde 40..9a ve Belçika'da yüz-
de 35'ten yüzde 43.7'ye yükselmiş bulunuyor. Bu veriler
Türkiye'de devletin ekonomik yönden ne ölçüde 'küçük'
bırakıldığını açık biçimde kanıtlıyor."
•
Neoliberalizmin esip kavurduğu Türkiye'de sol, ideolo-
jik yıkıntı içinde; ama, asıl yıkıntı arabesk kapitalizmin çü-
rük yapısında yaşanıyor...
Devlet vergi alamıyor; dışa ve içe yüksek faizle borçlanı-
yor, enflasyona teslim oluyor, kısırdöngü içinde döneni-
yor. Devletçilik yasak, devlet yatırım yapmayacak; özel
sektör de yatırımda yetersiz kalınca, gelsin KİT edebiyatıy-
la birlikte işsizlik!..
Ne güzel neoliberalizm değil mi!..
SALÎH N. NEFTÇİ
• Baştarafi 7.Sayfada
Munzam karşılıklar ve disponibiliteden arta kalan mev-
duatlar bankalarca kredi olarak dağıtılıyor.
• • •
Şimdi bankadan kredi kullanarak ev veya otomobil al-
mak isteyen biraileyi düşünün. Bu kredilerin geri ödemesi
uzun süre alıyor.
Oysa bir bankanın size verdiği kVediyi geri almak için
beş, on yıl beklemesi kolay değil. Ekonominin şartları de-
ğişebilir. Tasarrufçular, başka alanlara yönelebilirler.
Bankanın aniden nakit paraya (likiditeye) ihtiyacı olabilir.
Bu nedenler banka açısından uzun vadeve yayılması
gereken kredilerin çekiciliğini azaltıyor.
• • •
'Senede dönüştürme' bu sorunları azaltan yeni bir yön-
tem.
Banka bir mal karşılığı kredi açıyor. Daha sonra bu kre-
diye 'dayalı' bir senet çıkarıp toplumun her kesiminden
yatırımcılara satıyor.
Kredi alandan elde ettiği faizden komisyonunu düşüyor.
Senedi alan yatırımcıya faiz olarak aktarıyor.
Kredi, sermaye piyasalarında alınıp satılabilen bir sene-
de dönüşmüş oluyor.
• • •
Şimdi krediler 'senede dönüştürüldü' diyelim. Bu senet-
ler istendiği an başkalarına satılabilir. Banka, kredileri bir
kaç yıl 'taşıma' yükümlülüğünden kurtulur.
Uzun vadeli kredilerin 'likidite'si artmış olur. Maliyetler
düşer.
Kredi piyasaları gelişir.
• • •
Ama bu sürecin birtakım tehlikeleri de yok değil. örne-
ğin, 'senede dönüştürme' sonucunda, kredi riskini kimin
üstlendiğini kestirmek zorlaşıyor.
Bu gibi tehlikeler Batı'da halen araştırma konusu. Ama
bu yeniliğin Türkiye'deki esas olumsuz etkisi kamu kesimi
üzerinde olacak. Çünkü bu senetterin satışından elde edi-
len kaynaklar, disponibiliteye tabi değil. •
Bankalar bu kaynakları istedikleri gibi kultanabilecek.
Bir kısmını uzun vadeli kamu kağıtlanna yatırma zorunlu-
lukları yok.
'Senede dönüştürmenin' gelişmesi durumunda Ha-
zine'nin uzun vadeli kağıt satması güçleşecek.