15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 EYLUL1992 ÇARŞAMBA— 12 DIZIYAZI İngiliz subayı Luke, Türk yurtseverliğinin şahlandığını söylüyordu: Türkler.,Yunan yönetiminde yaşayamaz İngiliz Belgelerine Göre ANADOLU YANIYOR Dr. Salâhi R. Sonyel "^ ıınan ışgalı altındaki bölgedcya- pahalıya mal olacağını vc uzun süre >ıvan MüMümanlara karşı Mk sık'cı- kan dökülmcsinc volaçacağını vurgu- ııaycıler. hırsızlıklar. soygunculuk ve 'uuırdıı adalclM/lık oluvor. Manisamüftüsün- 1919 v ,|, cvlülünde İzmir'e gclirilcn donalmışolduğumbırvazıda.oradaki > c n ı Yıinan erlcri. kcnt içindc yürür- kcn şu Narkıyı söylüyorlardı: _0_ to eder ve İngiliz yönetımını. bağlaşık- İzmir'deki İngiliz Başkonsolosu Ja- ! a r ft l a g 0 ™ * ^ b u a s k e r ' e r i o r a d a n me,Morga,inWk,kKom.sen S S ^ a E ^ S l ^ S S « canavarca davramşlara karşı koruya- bilecek b nr." Yunan V üksek Komiseri'ne suikast 1919 yılı ağustos ayı ortalarında, Efcs'ın vaklaşık olarak 12 kilometre kınlnrmdaki demirvoluna dinamit konuluvordu. Bu demiryolu. Yunan- kırııı Avdm'la olan bağlantılannı sağ- lıvordu. Anlaşılan Yunan Yüksek Komiseri'nin içinde scvahat etmekte oldıığu uıgonu ha\ava uçurmak ama- cı güdülüvordu: ama İngiltcre Dışişle- ıı Bakanlığı sorumlulanndan N. D. Pcıcrson. 22 ağusıosta kaleme aldığı bir yorumda, "Dinamiti oraya herhalde. Amiral Calthorpe'a 1 ağustosta şunu bildiriyordu: "Yunan kesimi dışında bulunan Alaşehir yakınlannda bir Yunan milis gücü Türkleri öldürü- yor." Bu haberi. İngiltere Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden C.E.S. Pal- mer, 5 ağustosta şöyle yorumluyordu: "Aydın iii şimdi Makedonya'nın en kötü günlerini andınyor." Bu sırada Yunanlar Papazlı köyü yakınındaki 5 Türk köyünün sakinlerini öldürüyor ve köyleri yakıyorlardı. Buna içerle- yen Türkler Papazlı'da bulunan Yu- nanlara saldınyor; kanb çarpışmalar oluyordu. îzmir bölgesindeki Yunan işgalinin sınıriandınlacağı, 3 ağustosta İstanbul yönetimine bildiriliyor: 4 ağustosta Odemiş'teçarpışmalar oluyor, 22 Tür- kün cesedi bulunuyordu. Bu olaylar kaydedilirken, 7 ağustosta Erzurum Kongresi sona eriyor, Heyet-i Temsili- ye kuruluyor. Türk Kurtuluş Savaşı'- run ilkeleri belirlenıyor; 8 ağustosta Aydın çarpışmalan oluyor; Yunan- lar 300 kayıp veriyordu: Yine bu sıra- da, Menemen olaylannı soruşturmak için İzmir valisinın başkanlığı altında kurulmuş olan komisyonun raporu- nun bir sureti, İstanbul yönetiminin Dışişleri Bakanlığı'nca, ağustos orta- lannda Yüksek Komiserlere gönderi- liyordu. Bu komisyonun bulgulan, İngiliz subayı Teğmen Higham'ın bul- gulanna uyuyorsa da öldürülenlerin sayısı biraz kabank gösteriliyordu. Menemen'de 300-400 kadar ve çeşitli yerlerde 1.300 kişinin öldürülmüş ol- duğu kaydediliyordu. Batı Anadolu'da süriip gitmekte olan olaylardan oldukça kaygılanan İngiliz Yüksek Komiseri Vekili Ami- ral Richard Webb, Dışişleri Bakanı Vekili Lord Curzon'a 17 ağustosta gönderdiği yaada, Anadolu'daki Yu- nan ve İtalyan askerleri ülkeden büs- bütün çekilirse, Bağlaşıklann, Tür- kiye'de karşılaşmakta olduklan güç- lüklerin büyük ölçüde ortadan kalkmış olacağını vurguluyordu. İn- giltere Dışişleri Bakanlığı yetkililerin- den C.E.S. Palmer da, 29 ağustosta kaleme aldığı yorumda bu görûşe katı- lıyor, söz konusu bölgenin Yunanla- ra verilmemesi için henüz umut oldu- ğunu, esasen bu bölgeyi yönetmede "Türklerden daha yeteneksiz oldukla- nnı kanıtlamış bulunduklanm guluyordu. öte yandan, İngiltere'nin Bağımsız mes Morgan da 11 ekimde kaleme al- İşçi Partisi'nin Londra şubesi onur dığı bir yazıda, bu şikâyetleri deniz ko- sekreteri Ernest E. Hunter, İngiltere mutanı Fitz Maurice'in de doğruladı- Dışişleri Bakanlığı'na 25 ağustosta şu ğını, ancak 50.000 yerine 20.000 goc- karan gönderiyordu: "Bu miting, Yu- menin var olduğunu kaydediyordu. nan (Helen) askerlerinin Küçük On birgünönce(yani30eylülde)gön- Asya'da yapmakta olduklan toptan dcrmiş'olduğu yazıda da şöyle dıvor- yıkım ve kınmlan tüm gücüyle protes- dıı: Müslümanlara her çcsit zulüm vapıl- dığından şikâyet ediliyor. O yöredeki İngiliz askeri karargâhından aldığım bır ya/ıda şöyle dcniliyor: 17 cylüldc, Cicdı/ Irmağı vakınında iki Türk kadı- nının ccsctlerı bulunmuştur; öldürül- ıııüşlcrdir. Kesrcli Hacı Ali'nin orıağı HUIUM Eicndı. tüıün satın almak için kcnte gıdcrkcn 8 Yunan askeri tarafın- dan öldürülmüş vc üzcrindeki 2000 cck." TL çalıtımışlır. Durumu Yunan Yük- Evlülün sck Komiseri Steryiadis'c bildirdim. Kc!»rc yakınlannda daha birçok cina- ycılcr ışlenmiştır. Babıali'nin. Yunan- iılann Müslümanlara ezgi yapmayı sürdürdüklen yolundaki şikâyetlerin- dc bıraz gerçek payı olduguna kuş- kum voktur." "Şimdi ki fuslanclla İzmir'e geldi. Fes ortadan kalkacak. Türkün kanı akacak: Şimdi ki İzmir'i aldık. Ayasofya'vauçalım: Camilcr verle bıredilecck Vc onlann üzerlcrinc haç dikilc- y j doğru. Yunanlar. kendi işga! bölgelcrindeki Müslüman- lan. Yunan işgalinden ve Yunan reji- minden memnun olduklanna dair Sıvas Kongresi 4 cylüldc oturumla- ıına başlarkcn Anadolu'daki durum Kongrcnın zorla imzalattınldığını açıklıyordu. Bu sırada Bağlaşıklann güveninı yitiren 3. Damat Ferit kabinesi iktidardan çeki- liyor, yerini. 2 ekimde Ali Rıza Paşa yönetimi alıyordu. Öte yandan Mus- lafa Kcmal'in, Anadolu'da yaratmış Tire'vi ziyarct cdcn İngiliz istihbarat M;rvisi mcnsubu Yüzbıışı Sılley. 24 cy- lüldc kaleme aldığı bir raporda. orada- ki Yunan jskcrlcrinin Müslüman kadınlanna tccavüz clliklerinı; Müs- lüman köylerininsoyulduğunubildiri- yor: Tırc kaymakamına alfen. köyle- rın adlannı şöyle açıklıyordu: Arap- karlı. BüvükkimMC. Küçükkimse. Dağdere. Saman. Arpaderc. Dedegöl Ki/ılcagcdik. Karagüzcl. Karaağaç, du. İngiltere Dışişleri Bakanlığı yetki- lilerinden George Kidston. 6 ekimde kaleme aldığı bir yorumda şöyle di- yordu: "... Yunanlann İzmir çıkarması. tüm İslam dünyasında genel bir fesat yaralmış; Türk ımparatorluğunun bir yanından öteki vanına dek, keskin bir kin yaratmıştır. Şöyle ki Türkleri, Kürtleri, Tatarlan ve Araplan kor- Türk tutuklular hapishanelerde sürekli Yunan >e İngiliz askerlerinin gözetimindeydiler. İlalyanlar koymuştur""dıyordu. Bu sı- rada Batı Anadolu'da olaylar sürü- yordıı. İstanbul yönetimi sorumlula- nndan İsmail Ccnani.ingiliz Yüksek Komiseri'ne 30 ağustosta gönderdiği yazıda. Yunan askerlerinin Menderes lnnağı'nın güneyinde bulunan Kala. Kay'a. Kcmcr. Dağ. İcari. Tahtacı. Hamitycr. Arzular. Eğrek. Kovacık. Tckt'ur. Fcte. Handc. Iğıtlı. Kireli. Be- kunç bir direniş ruhu içinde birleştir- ^sirli. Kara Evhed. Dağcedil (4 kez sal- m iş ve Türk hükümetinin Asya Türkt- dırıya ıığradı). Akçcşchir. Şamköy (3 yesi'ndeki tüm güç ve saygmlığını kcz). Selatin (2 kez) ve Darmere. Deni? Yarbayı Harry C. Luke'un 23 cylüldc İstanbul'da kaleme aldığı bir rapordan öğrcnildiğine göre İzmir'- dcki Yunan Yüksek Komiseri Sıeryia- dis gibi Yunan önderleri. İzmir'in iş- ların oldukça kötü davrandıklarını ve olumsıi7 bir izlenim yarattıklannı ka- bullcnıyorlardı. Luke. Yunan ordusu- nun İ/mir'dcn kaldınlmasını öneri- yor. Yunan yönetiminin. halkının c/ıci çoğunluğu Türk ve Müslüman olan bir bölgeyi yönetiminde tutması- ııın ııskcr vc para bakımlanndan ona yıtırmesıne ve Doğu Anadolu'da Musiafa Kemal'ce bir ihtilal yönetimi kurulmasına yol açmıştır. Bu Anadolu hükümeti, tüm Doğu'daki tehlikeli ve gayri memnun öğeleri birleştirmiştir." Türk milis gücü sahnede İngiliz belgelerine bakılacak olursa. bu sırada. Batı Anadolu'da da birçok Türk öğeleri, Yunan istilacılannın uy- gulamakta olduğu ımha siyasetine karşı koymaya çalışıyordu. Bunlar- dan. Aydın ve Muğla yöresı milis gücü komutanı Demırcı Mehmet Ete. Yu- nan başkomutanına 20 Ekim 1919 ta- rihınde gönderdiği yazıda şöyle diyor- du: "Yunan askerlerinin Aydın'a girişi. y üzy ıllar boyunca düzen ve uyum için- de yaşamış bulunan Rum ve Türk halklannın lalihsizliğinin başlangıcını oluşturmuştur. Türklerc kötü işlem yapılmakta olduğunu ve bunun son günlerde arttığını öğrcnmiş bulunuyo- rum. Bu durumu sizin de dilemediğini- ze eminim. Türk vc Müslüman olduk- lan için uygarlık haklanndan yoksun bulunduklan sanılan kardeşlerimize karşı uygulanmakta olan bu kötü işle- min sürüp gitmesi. bize. misilleme davranışında bulunma hakkını ver- mekle birlikte. uygulamakta olduğu- muz siyaset ve almış olduğumuz ter- biyeye göre adalete saygı gösterdiği- miz için şimdilik yeterince kan akıtıl- mış olduğu kanısındayız." Dcmirci Mehmet Efe, Yunan baş- komutanına kısa bir süre sonra Na- zilli'den gönderdiği "ivedi" işaretli yazısında şu uyanda bulunuyordu: "Yunanlann (Rumlann) İzmir ve dolaylannda yaşayan Müslümanlara karşı hiçbir neden olmadan uygula- makta olduklan barbarlık ve kan dö- kücü davramşlara son vermenizi siz- den defalarca rica ettim. Bu yapılmaz- sa misilleme davranışına geçeceğime dair sızı aynca uyardım. Son ojaylar. bu uyanlanma kulak asılmadığını ka- nıtlıyor. Bu yazıyı alır almaz. Müslü- man ofduklan ve Yunan savına yar- dımcı olmaya karşı çıktıklan nedeniy- le. İzmir ve dolaylannda hapse alılmış bulunan genç ve yaşlılan özgür bıra- kacaksınız. Müslümanlara karşı güç. şiddet ve gereksiz baskı kullanılması- na son verilmelidir. Şimdiki durum sürersc. pek makul ve doğal olarak Rum ve Yunanlardan. Türk kardeşle- rimize karşı girişmiş olduklan yasa dışı zulme karşı hiç dc beklenmedik bir biçimde öç alacağız. Aynca Yunan ulusu dünya haritasından silinecektir. Çünkü. cürüm ve suç üzcrine hiçbir ulus kurulamaz. Boşuna yine Türk ka- nı akıtmayınız. çünkü tarih sizi eze- cektir. İçeride (Anadolu'da) çok sayı- da Hıristiyan bulunduğunu bilmeli ve ona göre davranmahsmız. Yanıtınızı bekliyorum." Mehmet Efe. İstanbul yöneıiminin Savaş Bakanı Cemal Paşa'ya 3 kasım- da. Yunan kesimini sınırlayan Milne hattını saptamış bulunan İngiliz işgal ordusu başkomutanı General Milnc'- ye de 11 kasımda gönderdiği yazılar- da. Türk ve Yunan güçlerine aynlan yeni hatlara çekilmeye karşı çıkıyor. General Milne'yı. Yunanlan Âna- dolu'yu boşaltmaya ınandırmaya ça- ğınyordu; şu uyanda bulunuyordu: "Ölünceye dek tırnak ve dişlerimizle kendi kendimizi savunmak zorunda kalacağız." İzmir Valisi. Demirci'nin bu tehditlerine karşı çıkıyor ve ilçedeki Osmanlı katlannı da buna karşı çık- maya uyanyordu. Akhisar'daki Türk milis gücü ko- mutanı Ethem Bey de İngiliz deniz varbayı Harry Luke'e. "Türk halkının Yunan istilasına karşı son kişiye dek direneceğini" söylüyordu. Luke'e göre halk arasında Türk yurtseverliği ger- çekten şahlanmış bulunuyordu. Yu- nanı asla kabul etmemeye kararhdır- lar... Olaylar da göstermiştir ki Rumlar. Türklerin işgali altında yaşa- yabilirler. ama Türkler.. Yunanlann yönetiminde asla yaşayamazlar" di- yordu Yarbay Luke. SİHFCEK Kamıdaş biziNiyazovyapmaya niyedeniyor ımm AZERBAYCAN CEPHESİNDE Hicran Öge Goltz -3- Sabah Çıldıran'a yola çıkmak için gece gelen askerlenn banyo yapması- nı. ycmek. su ve silah ikmalini bekler- ken, cephaneliğe gidiyorum. Tümü Rus malı ve caydıncı silahlar. 700 met- reden 25 kilometreye kadar menzilli toplar ve mermileri. Zırhlı araçlar. Çok azı "dost ülkelerden"yardım ola- rak gelmiş. Bir çoğu ise satm alınmış. Sonra yeniden yola koyuluyoruz. Bir süre asfalttan gidip. 26 kilometre uzunluğundaki dar bir yola sapıyoruz. Yolun üstü bir kanş toz kaplı. Gözgö- zü görmüyor. Ağzımızı, bumumuzu mendille kapatıyoruz. Yanımızdan geçen araçta cephede apandisit krizi tutan bir asker kıvranıyor. Tedavi için Akdam'a götürüyorlar. Yol boyu. mayına çarparak parçalanmış tank- larla dolu. Canyatak köyündeyiz. ama ortada köy kalmamış. Hemen hemen tamamı yanmış olan Canyatak, bir Ermeni kö- yü. Azeriier, köyü aldıktan sonra ka- çan Frmenilerin geri dönme umutlan- nı ortadan kaldırmak için ateşe ver- mişler. Köyü geçtikten sonra yine çok bo- zuk bir orman yolunda ilerliyoruz. Önden çekişlı araç. ürmanmakta zor- lanıyor. Bir yağmur yağsa. bellı ki kul- lanıİamaz duruma gclecek bu yol. Derken yol. ortaya yığılmış ağaç ve taş parçalanyla kesıliyor. Mayın ya da bubi olabilir. El yordamıyla yoklaya yoklaya engeller kenaraatılıyor. Nefe- simi tutuyorum Çok şükür. ka/asız belasız geçıp gidiyoruz... Bin 248 metre yüksekte giderken. uçak yolculuğu yapar gibi hissediyo- ruz: yalnızca sıklıkla hava boşluğuna rastlanan bir uçak yolculuğu! Sonun- da Çıldıran yalunlanndayız. Kamptaki askerlere dinlenme veril- miş. Çoğu, sahip olduklan tek ceketle- rine sanlmış, uyuyor. Bir yatak var, o da komutanın. Nereye gidilirse, bu ya- tak oraya taşınıyor. Mayanlann bir kısmı, ağaç kovuklannda saklanıyor. Söylemekte sakınca görmüyorum, çünkü karşı tarafın tüm ağaçlara bombardıman açması ya da tek tek araması mümkün değil. Roketler ve roketatarlar ise yerin yüzünde serili. Fuzuli'den sonra. burada da Şuşa'dan tanıdıklara rasthyorum. İsmail Allah- verdiyev, "Çıldıran'a girecekük. ko- mutanımız vurulunca moralimiz bo- zuldu. biz de buraya çekildik" diyor. Kırk yaşlanndaki Ismail'in ömrünün 7 yılı hapiste, 5 yılı da savaşta geçmiş. Daha ne kadar savaşacağı da belli de- ğil. Van yoğu. 3 yaşındaki kızı. Aylar- dır göremediği yavrusunu dilinden düşürmüyor. Öturduğumuz yerden. Azerilerin bir kaç noktadan topla dövdüğü Çıl- dıran'ı görebiliyoruz. Bir ara yakınlar- da bir yere bir top mermisi düşüyor. "Saklanın, Ermeniler bizi gördü" fer- yadıyla, hemen yanımızdaki ağacın arkasına atıyoruz kendimizi. Aslında düştükleri belli değil. Bir grup asker de, Ermenilerden ele geçirdıkleri ma- yınlarla, onlann yolunu maymlamak üzere harekete geçiyor. Öğleden beri vadide yaralı yatanlan ve ölüleri getir- mek üzere inenler, az sonra sedyelere "kaçmanın hiç bir yaran olmadığını da koyduklan arkadaşlanyla görünüyor- biliyoruz hepimiz. Nereye atacaklan lar. "Ölü yok" diyorlar, ama bana pek belü mi ki! Fakat arkası gelmiyor. Biz de usul usul eski yerimize dönüyoruz. Az sonra bir haber geliyor. Meğer Azeri topçu hedefi iyi hesaplayamadı- ğından, neredeyse Niyazov oluyormu- şuz!. İlerleyen saatlerde Çıldıran bulanık- laşıyor. Akşam çöküyor. Bunun ya- nında. yanan birevin ve kurumuş otla- nn dumanı da Çıldıran'ı iyi görmemizi engelliyor. Hava serinliyor. ama sivri- sineklerin umurunda değil. Onlara mutlaka kan gerek. Top ve roketler ar- tık kıpkırmızı ilerliyor. Ancak, nereye öyle gelmiyor. Top sesleri de seyreli- yor. Biraz sonra tamamen susuyor. Uyku tulumuna, bir askerin verdiği paltoyla giriyorum, yine de üşüyorum. Yattığım yer meyilli olduğu için, her an dipsiz çukurlara yuvarlanacak bir duygu içindeyim. İJyumayan yalnızca ben değilim. Sırhavent-Çıldıran yolu işliyor. Araç- lar yakınlaşınca farlanm küçültüyor- lar. Koyun değil, 32 taşıt sayıyorum saat 3.30'a kadar. StRECEK Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın Cumhuriyet'e demeci Elçibey: Ermeni işgali bitmeden savaşbitmez Barı-, 11,111 laıaflar ve l krayna, Be- ya/ Rusya, Ka/akistan, Rusya'nın temsilcileri loplanmalı. HtCRAN ÖGE GOLTZ BAKÜ - Azerbaycan Cumhurbaş- kanı Ebulfeyz Elçibey. Ermenistan ordusu Azeri topraklanndan çekil- medikçe hiçbir ateşkes anlaşmasını kabul etmeyeceklerini söyledi. Elçi- bey, kalıcı bir ateşkes için bölgeye uluslararası gözlemciler gönderilme- si gerekuğini belirtti. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey sorulanmızı şöyle yanıtladı: Azeri Savunma Bakanı Ralüm Ga- :i\ev, Soçi'de bir ateşkes anlaşması imraladı. Bukonudane KÖvlevebilirsi- niz? ELÇİBEY - Ateşkes hakkındaki belgelerc bakmak gerekir. Aıeşkesin gerçekleşmcsi ve sürekliliği için bir mekanizma hazırlanmalıdır. Bunun için de taraflar ve Ukrayna. Beyaz Rusya. Kazakisıan. Kusya'nın tem- silcileri toplanmah. bir mekanizma lıa/ırlamalı ve ondan sonra ateşkes olmalıdır. Gözlemciler de ateşkesten sonra gelişecek olaylan, olası ihlalle- ri gözlemlemelidir. Bu mekanizma hazırlanmazsa ateşkes söz konusu olamaz. Şimdi de savunma bakanlan gö- riiştü ve ateşkesin gerçekleşmesi için ne tür önlemler alabileceklerini ka- rarlaşürdılar. Savunma Bakanı böyle bir bclgeyi imzalama retkisine sahip mivdi? ELÇİBEY - Ermenistan'ile Azer- baycan arasında banş olacaksa. ateş- kes için böyle bir kâğıda imza atma- ya ben de razıyım. Ben bir ilerleme kaydedilmesini istemiştim. Daha ön- ce Kazak'ta da Dışişleri Bakanlığı temsilcileri göriişüp,fc«lgelerimzala- dılar. Amaç AGİK'in rehberliğinde bu meseleyi sonuçlandırmak için adımlaratmaktı. Bu anlaşma ilk kez Moskova'dan vavıntlandı. Savunma Bakanı sizin is- temediğiniz bir anlaşmavı mı imzala- dı> ELÇİBEY - 25-26'sında ateşkesin olması diye şart var orada. Onu işle- tecek mekanizmanın yaratılması gi- bi. Bu mekanizmanın olmaması nedeni ile şimdiye kadar anlaşmalar üç dört kez bozuldu. Halk, 'bu ne- dir?" diye soruyor. Yann, onlann ne devlet başkanlanna ne de savunma bakanlanna güvenleri kalacak. Onun için bu işin kontrolünü, de- vamhhğını gerçekçiliğini istiyoruz. Siz Laçin ve Şuşa 'yı geri almadan önce aieşkes olmaz demiştiniz. Bu ko- mıda ayrıntıları verebilir misiniz? ELÇİ BEY - Evet, biz önce bu şartı koymuştuk. Şimdi de bir şart koyu- yoruz. Sınırda ve Laçin'de ateşkes olduğu günün ertesi oraya bir göz- lemci grup gclmelidir. Oradan Kara- bağ'a silah geçişi önlenmelidir. İkinci şartımız toprağımızdaki işgal kuv- veılerirun ıki. üç gün içinde çıkması- dır. Yoksa ateşkesin hiç bir anlamı olmayacaktır. „ StRECEK POLTITKA VE OTESI MEHMED KEMAL Nerede Dûnkü VUPİVİ ••> Tek parti döneminde (1945'ler), Ankara'da sadece Ulus çıkardı. Sonra Namık Ambarcıoğlu'nun haftalık Çankaya'sı, Necmi Erkmen'in günlük Ankara Postası... Bu gazeteler siyaset yapmazlardı. 1945'ten sonra partiler kurulmaya başlayınca Ça- nakkale Milletvekili Niyazi Çıtakoğlu Başkent'i yayım- ladı. Başkent, kentin Hergele Meydanı denilen semtin- de ahşap bir evdeydi. Gazete deyince aklınıza bugün- küler gelmesin. birkaç kasa hurufat, pedaldan bozma bir baskı makinesi, o kadar. Ulus gazetesi köşe yazarlarından Sabahattin Sön- mez, Dikkat diye bir gazete denemesine girişti ise de tutturamadı. Başkent, Dikkat'le birleşti. Ardından Kuv- vet çıktı. Bu gazetenin kurucuları arasında eski Berlin Büyükelçisi Hamdi Arpağ ile Güzel Sanatlar Matbaası sahibi Ali Rıza Baskan vardı. Başkent, Dikkat, Kuvvet arasında da anlaşmazlık bit- medi. Hamdi Arpağ ile Ali Rıza Baskan, Kuvvet gazete- sini çıkardılar. Ben bu gazetelerin hepsinde muhabir olarak çalıştım. Kısa bir süre de Kuvvet'in sorumlu müdürü oldum. Kuvvet, Demokrat Parti yanlısı idi. Baş yazıları Prof. Fuat Köprülü ile Hikmet Bayur, dış politika yazılarını da Tevfik Rüştü Aras yazıyordu. Bir süre sonra Mümtaz Faik Fenik, Zafer gazetesini kurdu. Zafer basımevi daha derli toplu idi. Bu arada birkaç gazete daha çıktı, ama tutmadı. Bazı İstanbul gazetelerinin Ankara büroları vardı. İs- tanbul gazetelerinin Ankara muhabirlerini şöyle sıra- layabiliriz: Mekki Sait Esen (Cumhuriyet), Sabahattin Sönmez (Vatan), Emin Karakur Tanin (Vakit), Ertuğrul Şevket (Tan). Haber kaynağı olarak bunların dışında Birleşik Büro ile Akba vardı. Birleşik Büro'yu. (Ankara Palas'tan) zengin bir toprak ağasının oğlu Raif Meto yönetirdi. Genç gazetecileri alır, onları bir süre muha- bir olarak çalıştırır, sonra değiştirirdi. Akba, bir kitabe- vi idi. Sahipleri Bilal Akba ile Adil Akba'ydı. Bu kitabevi hem istanbul gazetelerinin dağıtımını yapar, hem de bu gazetelere haber yetiştirirdi. O zamanlar teleks, faks yoktu; telefon pahalıydı, telgrafta gecikmeler olur- du. Haberler mektupla (özel ulak) gönderilirdi. Cumhu- riyet'in bürosu vardı. Haberler evlerden verilirdi... Teleksle haber vermeye ilk kez mavi başlıklı Yeni is- tanbul başladı. öteki gazeteciler gelir, bu telekse şaş- kınlıkla bakarlardı. Haber verilmeye başlanacagı zaman merkezden hat istenir, haberi verenle alan kar- şı karşıya gelirdi. Servis bitince telefon edilir, hat kesti- rilirdi. Haberler ince bir banda yazılır, bu bant sayfaya yapıştınlırdı. Teleks görevlisi ayrıydı. 1950den sonra, her kentte pıtırak gibi gazete çıkma- ya başladı. Demokrat Parti iktidarı resmi ilanlarla ga- zete beslemeye başladı. Türedi ilan gazetelerine bu yüzden "besleme basın" denmeye başlandı. Kim siya- sal iktidarı tutuyorsa ona bolca ilan verilmeye başlan- dı. Şimdiki Basın-ilan Kurumu resmi ilanların gazete- lere hakçadağıtılması için 1960tan sonrakurufmuştu. Bugün gazetelerin türlü illerdeki kadrolarına bakıldı- ğında eskilerle ölçülemez. Zaten gazeteler neredeyse her ilde baskılar yapıyor. Bugün gazeteler istanbul'da mı çıkıyor, başka ilde mi bilinmiyor. Bugünün gazeteleri teknik bakımdan erişilmez bir düzeydedirler. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/Sürtme yoluyla kâgıt ya da bir baş- ka düzgün yüzey üzerine aktarılan grafık karakteri.2/ Anadolu'da kurul- muş eski bir uygar- lık... Sakat kimse.3/ Yardım eden, yar- dımcı... Bir soru eki.4/ Deniz ticare- tinde, masrafı çıktık- tan sonra kazancın sermaye ve tayfa ara- sında bölüştürülme- si.5/ Kil ve kum ka- 9 nşınu, san renkli verimli balçık... Af- rika'da yaşayan, bacaklan beyaz çiz- gili bir hayvan.6 Argoda esrar... En- der, seyreİc... Kesintilerden sonra ka- lan miktar.7/ Çabuk ve kolay kav- rayan... "— derdiyle hoşem el çek ilâ- cımdan tabib/ Kılma derman kim helâkim zehr-i dermanındadır" (Fu- zuli).8/ Kerestesi ve reçinesi çok be- ğenilen bir orman ağacı... Vilayet.9/ Bataklık gazı... Temel, esas. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Balda ve birçok meyvede bulunan bir tür şeker.2/ Bir gıda maddesi... Bir tehlikeyi belirtmek amacıyla dikilen işaretli değ- nekJ/ Göğüs kemiği arkasında bulunan içsalgı bezi... Kesme.4/ Kale hendeği... Verdi'nin ünlü bir operası.5/ Kanda ve öbür vücut sıvılarında asitlik düzeyinin anormal derecede yüksek olması... Yabanıl hayvan barınağı.6/ Parlaklığı ya da hızı azalmış olan... Tarla sının.7/ İlave... İngiltere ile Fransa arasındaki deniz.8/ Bir sanat yapıtında işlenen konu... Asya'da bir başkent.9/ Her tür orgaaik yağa verilen ad... Bir nota. İLAN BAYBURT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Dos\ano 199^46 Davacı Şengül Karakoyun târdfından da\alı Erdınç Karakoyun aley- hine mahJcemernHe açılan Ş.G.N. boşanma davasımn mahkememizde yapılan açık yargüaması sırasında verilen ara karan gereğınce. Davalı Bayburt ılı merkez Kırkpınar köyücilt no: 11901. sayfa No: 51 ve kütük sıra no: 25'te nüfusa kayıth Nıvazı ve Ganime oğlu 25.02.1969 doğumıu Erdinç Karakoyun'un tüm aramalara rağmen açık adresi tespit edilemcmiş ve adına dava dılekçesi leblığ olunamamış olduğundan ilanen tebliğ yapılmasına. bu nedenlerle yargılamanm 12.11.1992 günü saal. 09. 00'a bırakılmasma karar verilmiş olup. Davalı Erdinç Karakoyun'un duruşma günü mahkememizde haar bulunması veya kendisini bir vekjlle temsıl ettırmesı. duruşmada hazır bulunmadığı ve kendisini bır vekille temsıl ettirmediği takdırde HUMK' nun 213 ve ilgıh müteakip maddelen uyannca duruşmanın yoklugunda yapılıp karara bağlanacağı meşruatlı davetıye yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 50352 İLAN KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1992/373 Davacı Kocasinan Belediye Başkanlığı tarafından davalı Kadriye Kalıp aleyhine açılan hukmen tescil davasımn yapılan yargılaması sı- rasında verilen ara kararı gereğince; Davalı Kadriye Kalıp adına tapuca kayıth bulunan Kocasinan il- çesi Yenice İsmail Mahallesi 177 ada, 114 parsel numaralı taşınma- zın da\alı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Kocasinan Belediyesi adına tapuya kayıt ve lescili istendiği, ancak yapılan tüm aramalara rağmen davalınm adresi lespit edilip da\ a dilekçesi tebliğ edilmediğinden ilanen tebliğine karar verilmiş olup, yukarıda nite- likleri yazılı taşınmaz maliki Mehmet Emin kızı Kadrıve Kalıp'ın yar- gılamanm bırakıldığı 5.11.1992 günu saat 09.00'da yukarıda esas numarası yazılı mahkememiz dosyası yargılamasında hazır olması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksı takdirde yargılamanm yok- luğunda surdürulüp karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 50339
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle