Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS1992 PAZAR
PAZAR KOMJKLARI
Turan Yılmaz, Prof. Dr. Türker ve SSK Genel Müdürü Kılıçdaroğlu ile ilaç sonmvnu konuştu
Haçtadevlet
politikası yok• • Tiirkiye 'dekı ilaç tüketimuıe
bakıldığında, kantu kurumlarımn üaç için
ödedikleri rakamlar dagöz önünde
lutulduğunda, bir israftan söz edilebilir
mi?
TÜRKER - Türkiye'de rasyonel bir ilaç
tûketiminden bahsetmek son derece güç-
tür. Bu durumun kuşkusuz çok çeşıtli
nedenleri vardır. Fakat en önemli neden,
öteden beri izfcnmiş ve izlenmekte olan
yanlış politikalardır. İlaan üretim ve tü-
ketiminin mutlak olarak devletın kontrol
ve denetıminde olması gerekir. Devleün
Sağhk Bakanlığı ılgjli dairesi (tlaç ve Ec-
zacılık Genel Müdürlüğü) araalığı ile
ilaç politikası yürütülmeye çalışıhr. Bu-
rada tüm ağırhk, ilacın üretimini kontro-
le yöneliktir. Üretim işlevlerinin de çağ-
daş. anlamda yürütülebildiğıni lcimse
iddia edemez. Halbukı günümüzde en
önemli sorun, ilaan tüketimini kontrol
altına almaktır. tşte bizde, henüz yerleş-
memiş ve belkJ de uzun yıllar yerleştirile-
meyecek hata kaynağı budur. Günü-
müzde, geh'şmiş Batılı ülkelerin ilaç
sorunu dendiğinde, ilk üzerinde durduk-
lan nokta, tüketimi kontrol altına almak
ve rasyonel ilaç kullanımını sağlayabil-
mektir. Bu kapsamlı kontrol mekaniz-
maa bahse konu ülkelerde devlet, ilgili
meslek odalan, hatta bazen meslekle ilgî-
si olmayan derneklerin bir eşgüdüm için-
de çahşmalanna olanak tanıyacak şekil-
de örgûtlenmiştir. Türkiye'de inanılmaz
boyutlarda ilaç ısrafı vardır. Yapüğımız
bir araşürmada ortaya çıkan somut so-
nuç, tüm sağlık harcamalannın yüzde
50, bazı yıllarda yüzde 70'e kadan ilaç
için piyasa eczanelerine ödemiş olmasıy-
dı. Gelişmış Batı ülkelerinde bu oran
yüzde 10-12'nin üzerine çıkmaz. Bu ne-
denle sualinize verebıleceğim kısa cevap,
ülkemizde korkunç bir ilaç israfı ve bi-
linçli olmayan bir ilaç tüketiminin halen
güncelliğini koruduğudur.
Alaç kullanımı gerçekten
bir kültür sorunudur. Bu
kültürden noksan
olduğumuzu açıkça
söyleyebilirim. Vatandaş,
herhangi bir sağhk
sorununun giderilmesinde
ilacı tek çare olarak görür.
Gerçekten hayat kurtana,
ıstırap giderici son derece
etkili ilaçlanmız vardır ve
biyolojik bilimlerdeki
gelişmeler çok daha etkili
olanlann keşfine ve ilaç
sıfatını ahp tüketim arzına
neden olmaktadır. Ama
unutmamak gerekir ki ilaç
zamanında, dozunda ve
mutlak olarak hekim
kontrolünde alındığı sürece
yararlı bir tüketim
maddesidir.
İlaçkuUananı birkültür sorunu
mudur? Türkiye 'de bu alandayaşanan
sonmlargöz önünegetirildiğinde, böyle
birkültürdenyoksun olduğumuz
söylenebilir mi?
TÜRKER - İlaç kullanımı gerçekten bir
kültür sorunudur. Bu kültürden noksan
olduğumuzu açıkça söyleyebilirim. Va-
tandaş, herhangi bir sağlık sorununun
giderilmesinde ilaa tek çare olarak gö-
rür. Gerçekten hayat kurtana, ıstırap
giderici son derece etkili ilaçlanmız var-
dır ve biyolojik bilimlerdeki gelişmeler
çok daha etkili olanlann keşfine ve ilaç
sıfatını alıp tüketim arzına neden olmak-
tadır. Ama unutmamak gerekir ki ilaç
zamanında, dozunda ve mutlak olarak
hekim kontrolünde alındığı sürece ya-
rarlı bir tüketim maddesidir. Aksi du-
rumlarda insanın amansız düşmanı ola-
bilir. Işte, bizdeki en önemli noksanlık
bu gerçeğin sıradan vatandaşımız tara-
findan bilmmemesi ve bunun öğretile-
memiş olmasıdır.
•^•ÂM kültür nasıl verilebilir?
TÜRKER - Eğer Sağlık Bakanhğı vatan-
daşta ilaç bilincini yerleştirmek istiyorsa,
bunu vatandaşın anlayacağı dilde yazıh
ve sözlü basm ve yayın organlan ile hiç
ara vermeden dinamik olarak sürdürme-
lidir. Hatta bu konuda sürekli periyodik
yayınlar da çıkarmahdır. Mevcut yaym
organlannda yeni ilaçlar hakkında bilgi
verebilecek özel bölümler oluşturulup
hiç ara vermeden yetkili uzman farma-
kologlann yazılannı yayımlamalıdır. Bu
son önerimiz, kuşkusuz hekim ve eczaa-
lara yönelik bir eğitim şeklidir. Bugün
yeni ilaçlar hakkında hekim ve eczaaya
üetilen bilgi büyük ölçüde ilaç reklama-
lan araahğı ile olmaktadır. Verilen bu
bilgiler, çok defa abartmalı ve sürümü
artırmaya yöneliktir. Bu konu, büimsel
yönden hekim ve eczaanın devamlı lite-
ratür takip etmesini zorunlu kılan bir
olaydır. Konu meslek odalan, bakanlık.
tıp ve eczaalık fakültelerinin bir eşgü-
düm içinde programlı çalışmalan ve ör-
gütlenmeleri ile oluşturulabilir.
^gg Bir de ilaç ikmlarıkonusu var
galiba...
TÜRKER - Geçen kış aylannda grip
hastalığının yaygın olduğu bir dönemde
bir günlük gazetede yapımafirmanında
adı verilerek bir antibiyotiğin (ilacın pa-
tent adı da yaalarak) gribin kesin ilacı
olduğu yazılmıştı. Bu yazıyı okuduktan
sonra Ankara'daki birkaç eczaneye tele-
fon ederek aynı ilacın bulunup bulunma-
dığını sorduğumda, eczacılardan aldı-
ğım cevap çok ilginçti. Aynen şöyle
söylediler "Ne olduğunu anlayamadık.
KAZEM
TÜRKER
/ Mayıs 1928 'de Erzurum 'un İspir
kazasmda doğdu. İstanbul Tıp
Fakülıesi'nden 1952yümdamezun
olduktan sonra, aynıfakültenin
FarmakolofiEnstitüsü ve Tedavi
Kliniği 'nde mezuniyet sonrası eğitimini
sürdürdu, dortyü sonra iç hastalıklan
uzmanıoldu.
196447 ile 1970-72 yülarmdaABD
Ohio eyaleti Clevelandkentindeki
ClevelandClinic 'te hipertansiyon
araştvrma böKbnünde laboratuvar
sorumlusu olarak araştırmalarmı
sürdürdu. 1967 vdtndaprofesör olduktan
sonra 1972-78yûlarında Sağlık
Bakanlığı Eczaalık Genel
Müdürlüğü'nae damsmanlık vaptı. 1973
ve 1974 te TÜBÎTAKbüimödüllerini
kazandı. Gazetemizde bilim, üniversiteler,
üaç ve değişik ülkesonmlan konusunda
makaleleribuhmuyor. Türker, halen
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Farmakoloji Anabilim Dalı Baskanı
olarakgörevyapıyor.
Bugün pek çok vatandaş gelip bu ilaa al-
dılar ve şu anda mevcudumuz kalmadı".
İşte size bilinçsiz ilaç tüketimi hakkında
tipik bir örnek. Buradaki hatalar: 1. Adı
verilen antibiyotik, bir grip ilaa değüdi.
2. Mutlaka hekim kontrolünde reçete ile
verilmesi gerekli olan çok spesifik bir an-
tibiyotikti. 3. Eczacı bu ilaa reçetesiz
vermişti. Durum tarafundan Sağlık Ba-
kanı Sayın Dr. Yıldınm Aktuna'ya bildi-
rilmişti. Buna benzer aynı kapsamda
başka olaylar da olmuştur ve bunlar ba-
kanlık makamına bildirilmiştir. Ama ne
gibi yasal işlem uygulanmış veya nasıl bir
önlem alınmışür, bunu şu anda bilemi-
yorum.
^^MBu örnektenyola çıkarsak
önerileriniz neler olur?
TÜRKER - 1. Kurumlar ödedikleri ilaç
giderlerinin hangi etken maddeler için
olduğunu uzman hekim ve eczacı farma-
kologlann görüşüne sunacak şekilde re-
çetelerin retrospektif kontrolünü yap-
mahdırlar. Bu konuda meslek odalan ve
üniversitelerden yardım görebüirler. Bu
işlem dinamik olmalıdır ve reçete dö-
kümlerinden çıkacak sonuçlara dayanı-
larak etken madde miktarlan, yapılan
ödemeler, akut ve kronik hastahk ensi-
dansı böylece tespit edilip verilen ilacın
yerinde ve gereğinde kullanıhp kullanıl-
madığı anlasılacaktır. Her kurum bu
verileri mutlaka yayımlamalıdır. İşte tü-
ketimin kontrolü bizde yoktur derken
kastetüğunizin bir bölümü budur. 2. He-
kimler ve eczacılar ilaçlar hakkında di-
namik bilgi geliştirme gereğine dört elle
sanlmalıdırlar. 3. Tıp fakültelerinde far-
makoloji ve tedavi mezuniyet sonu kurs-
lanna son derece önem verilmeli ve
mezuniyet sonrası eğitim programlann-
da değişiklik yapılarak iç hastalıklan,
çocuk hastalıklan, intaniye bilim dalla-
nnda rotasyon programlanna mutlaka
en az 6 aylık farmakoloji rotasyonu so-
kulmahdir. 4. İlaç endüstrisi ilaçlar hak-
kındaki tanıtma ve reklam programlan-
nı geliştirmelidir. 5. En önemli görev
kuşkusuz devlete düşmektedir. Devlet
görevinin sadece üretimi kontrol degil,
bundan daha önemli olarak ilaan tüke-
timini kontrolle görevli olduğunun biün-
cine şahip olmalıdır.
1 ^ İlaç tüketimi ve kullanımı konusunda
ortaya çıkan sorunlarm, Türkiye nin
genelolarakyasadığı sağlık sorunları ile
iliskisinikurarmısınız?
TÜRKER - Türkiye'de henüz rayına
oturamamış genel sağhk politikası ile
ilaç sorununu birbirinden ayırmak
mümkün değildir. Bugün büyük sağhk
kurumlannın poliklinjklerindeki vatan-
daş çilesini hepimiz biliyoruz. Bir heki-
nıin günde SO'nin üzerinde hastaya
bakması ve onlann dertlerine çare bul-
ması hiçbir zaman ınandıncı olamaz.
Ülkemizde bu durumun önlenmesinde
tek çare uzun yıllar ihmal edilmiş ve ha-
len yürüriukte olan 224 nolu Sağhk Hiz-
meüerinin Sosyalizasyonu Yasası'nı
etkili bir biçimde uygulamaktır. Hizme-
tin periferden başlaması ve koruyucu
hekimlik hizmeti bu yasanın ana hedefi-
dir. Hekimlikte semptomdan teşhise
yönelme ve bu bakış açısından hastayı
inceleme bir kuraldır. Ne var ki yukanda
bahsettiğimız uygunsuz koşullarda he-
kim çok defa semptomdan tedaviye geçer
Sonuçta bilinçsiz ilaç tüketimi devreye
girer. Reçeteye fazla miktarda ilaç yazıl-
masının esas nedenlerinden biri budur.
Yine farmakoloji bilimindeki gelişmeleri
yakından izleyemeyen birçok meslekta-
şımızın aynı hataya düştüklerine tanık
otmaktayız. Bunlar arasında özel çalışan
mesleğın en yüksek düzeyine gelmiş
olanlar da vardır. İlaan bilinçsiz kulla-
nılmasında diğer en önemli nedenlerden
birisi brmızı ve yeşil reçete dışında mut-
laka hekim kontrolünde ve reçete ile
alınması zorunlu ilaçlann piyasa eczane-
lerinden rahatlıkla ve tıpkı bir bakkal-
dan peynir satın alırcasma rahaüıkla
alınabilrnesidir. Bu, Türkiye'nin kronik
bir sorunudur. Halledilmesi son derece
kolaydır. Yeter kı devletin otoritesı yasa-
lar, aamasız bir şekilde uygulanabilsin.
• 1 İlaç konusunda bir devlet
politikasmm varlığından söz edilebilir mi?
Bukonudabelirlenecek devlet
politikasmm ana hatlarmı çizer misiniz?
Yanidevlet, bu konuda neleriyapmalı,
neleri yapmamalı?
TÜRKER - Çağdaş anlamda devletin
maalesef bir ilaç politikası yoktur. Sağhk
Bakanlığı tüm gücünü ilaç üretımi üzeri-
ne yoğunlaştırmışür. Bunun en önemli
nedenlennden biri halen bakanlığın ilgili
genel müdürlüğünün adından kaynak-
lanmaktadır. Eczaahk Genel Müdürlü-
ğü. Anımsadığun kadanyla yasa icabı
genel müdür mutlaka eczaa olmalıdır.
Bu bakımdan bu kurum yıllardan beri
sadece ilaan üretimi ile ilgili işlevlere
ağırlık vermiştir. Yanı bizdekı farmasö-
tüc sanayisinin bakanlıkla olan ilişkileri
ki bunlar ruhsat ahna, üretme, kontrol
ve fıyatlandırma işlevleridir. Bugün tüm
gehşmiş ülkelerde böyle bir kurum elbet-
teki vardır, ama bu genel ilaç kurumlan-
nın sadece bir alt şubesi şeklinde işlev
görür. ABD'de bu kurumun adı Food
and Drug Akministration, yani Gıda ve
ilaç Kurumu'dur. Bu kurum ilaan üreti-
mınden çok tüketim sonmlan üzerinde
işlevini sürdürür.
WIMListeyayımlayarak ucuz ilaç
kullanımmagidilmesi. sorunlarm
çözümündeetkili olur mu?
TÜRKER - İlaçlann ruhsat almasında,
ilaan etkenliği veriskiile etkenlik ve ma-
liyet oranlannın saptanması gerekir. Bu
ise uluslararası ciddi bilimsel literatürün
değerlendirilmesiyle mümkündür. Bu-
nun üzerinde duruyorum. Çünkü, ilaç
evrensel bir tükeüm maddesidir. Bir kişi
veya kuruluşun ilaç hakkında fetva ver-
mesi hiçbir şey ifade etmez. Bilim dünya-
smın görüş ve eleştirisine açıldıktan ve
değişik bilim adamlarının teyidinden geç-
tikten sonra değer kazanır. İşte bu nok-
tada. verilecek yeni ruhsaün aynı hastalı-
ucuza tedavi
JJaçlistesinin
hazırlanmasının zaman
alacağı düşüncesiyle,
SSK'daikiönemli
uygulama başlattık.
Bunlardan ilki, aynı aktif
maddeleri taşıyan
ilaçlardan (eşdeğer), en
ucuzunun ahmını yapmaya
başladık. îlaç konusunda
başlattığımız ikinci
uygulama ise bazı ilaçlann
ayakta tedavi gören
hastalara yazılmasını
yasaklamak oldu.
y i ilaç tüketimine
bakıldığındaortaya çıkan tabloyu
değerlendirirmisiniz? Özellikle kamu
kurumlarınm ilaç için ödediklerirakamlar
göz önünde tutulduğunda bu durum israf
olaraknitelendirilebilirmi?
KILIÇDAROĞLU - Gerçekten de Tür-
kiye, ilaç açısından savurgan bir ülke.
İlaç fiyatlanndaki anormal tırmanış ve
ilaç çeşitliliği açısından Türkiye, özellikle
değerlendirilmesi gereken bir ülke. Ka-
mu kurumlannın sağlık harcamalan da
önemli boyutlara ulaşmış. Maliye Ba-
kanlığı, SSK ve Bağ-Kur ilaç harcamala-
nnı disipline etmeye çabşıyorlar. örne-
ğin, SSK'nın ilaç giderleri her sene katla-
narak artmaktadır. 1987 yılında 108
milyar lira dolayında olan ilaç gideri,
1991 yılında 1 trilyon 342 milyar liraya
yükselmiştirv
Oran olarak 5 yıl içinde
yüzde binin üzerinde artış olmuştur. Di-
ğer bir anlaümla ilaç tüketimimiz 5 yılda
değer olarak 12.5 kat artmışür. Bu tır-
manışın sosyal güvenlik kuruluşlanna
ciddi yük getirdiği bir gerçektir.
Kurum, ilaç fiyatlannı denetleyememek-
tedir. Bu konuda hiçbir yetkisi de yok-
tur. İlaç fıyatlan her yıl katlanarak artar-
ken prim artışlan aynı oranda artmadı-
ğından, sağlık harcamalanmız içinde
SSK Genel Müdürü, ilaç konusunda bilinçsiz davranıldığını savundı»
ğın tedavisinde kullanılan ruhsatlı pre-
paratlarda bir üstünlüğü ortaya cıkarsa
ruhsat almaya hak kazanır. Son 10 yıl
içinde ülkemizde bu ölçütler dikkate
almmadan pek çok ilaca ruhsat verildiği-
ni üzüntü ile izliyoruz. Burada ilaç üreti-
cilerinin dayanağı, serbest pazar ekono-
misı kurallarının ilaç için de geçerlı
olduklanndan harekettir. Şunu önemle
vurgulamak gerekir ki serbest pazareko-
nomisinin en geçerli olduğu ülkelerde
ilaç denen tükeüm maddesi kesinlikle
devletin sıkı denetimi altındadır. Fiyat
sorunu sadece bizde değil, birçok ülkede
de sorun olarak devam etmektedir. Fi-
yatlandınna işlevi çeşitli çeşıtli yönleri
olan bir konudur. Türkiye'de ilaan pa-
halı olduğu her zaman iddia edilir, ancak
endüstri her zaman zarar ettiklennden
bahseder. Benim anlamadığım bir nok-
ta, zaranna çalışan birendüstri nasıl olu-
yor da toplu ilaç ihalelerinde ilaan fıya-
tından önemli ölçüde ındirim yapabili-
yor. Bu nokta yoruma acıkur. Önemh
bir konu da pahalı ilaç sloganının yaygın
olarak sürmesi. Ancak pahalı ilaçtan zi-
yade pahah tedavi sloganı yerleşirse ilaç
etkisi hakkında epeyce yol aldığımıza
inanacağım. Bazı kurumlann eşdeğer
ilaç listeleri yayımlayarak hekimlerine
daha ucuzunu tercih edin ve şikayetleri-
nizi bize rapor edin bildirileri hiçbir za-
man geçerli değildir. Lütfen. ilaa değil,
tedavinin fiyatını değerlendirme cihetine
gıdebilsinler. ilacın etkisini, tesirini de-
ğiştirecek o kadar çok faktör vardır ki
bunlan tayin ve tespit zannedildiğinden
çok daha güçtür, hele hele de bizim gıbi
polifarmasinin gecerliUğini koruduğu
ülkemizde.
- İlaçkonusundayaşanansorunlarnasıl
aşılabilir?
TÜRKER - Tek çare, vereceği bilimsel
kararlarda özerk, milli bir ilaç enstitüsü-
nün kurulması ve yasama geçirilmesidir.
ilaan payı gıderek kurumun aleyhine
büyümektedir.
^^B İlaçkullanımı birkültürsorunu
mudur? Türkiye 'de bu alandayaşanan
sonmlargöz önünegetirildiğinde, böyle
bir kültürden yoksun olduğumuz
söylenebilir mP
KILIÇDAROĞLU - Bilinçli ilaç kullanı-
mı, kuşkusuz bir kültür sorunudur. Top-
lumun bilinçli ilaç kullanımı konusunda,
asgari düzeyde de olsa eğitümesi, bilgj-
lendiriunesi gerekir. Ancak gerçekçi ol-
mak gerekırse, Türkiye'de halkımızın bu
kültüre sahip olduğunu söylemek müm-
kün değildir. Kaldı ki şimdi toplum yan-
lış biçimde koşullandınlmaktadır. Çok
ve pahalı ilaç yazan hekim, iyi hekim ola-
rak görülmektedir. Bu tehlikeli egilim
maalesef belli bir altyapı buhnuştur. Bu
yanlış eğılimin süratle giderilmesi gere-
kir. Böyle bir eğüimin doğmasını bazı
hekimlerimiz, yoğun hasta trafiğine bağ-
lamaktadırlar. Bu hekimlerimiz, polikli-
niklerde çok sayıda hastayla karşı karşı-
ya kaldıklannı, dolayısıyla semptomatik
tedaviye yönelcLklerini belirtiyorlar. Ya-
ni; "Ben çok sayıda ilaç yazanm, bu ilaç-
lardan biri veya ikisi hastanın hastalığı-
na iyi gelebilir.'" Bu düşünce tarzı, az
önce belirttiğim yanlış kanının toplumda
yerleşmesine yol açmışür. Kuşkusuz bu
davTanış, hekimin hastasına yeterince
zaman ayırmamasmdan kaynaklan-
maktadır.
^KMBu nasıl verilebilir ya da edmüebüir?
Bu konuda kurumlaraya da kisilere düşen
görevler nelerdir?
KILIÇDAROĞLU - öncelikk bu kültü-
rün verilmesine hekimlerden başlamak
gerekir kanısındayım. Hekimlerimiz,
rasyonel ilaç kullanımı konusunda okul-
dan başlayarak eğitilmelidir. Belki böyle
düşündüğum için bazı hekimler bana kı-
zacaklardır. Ama unutuhnamalı, eğiti-
KEMAL
KILIÇDAROĞLU
1948yüuıda doğan Kemal
Kılıçdaroğlu, yükseköğrenimini
Ankara İktisadi ve Ticari İlimler
Akademisi'nde tamamladı.
1971 yılmda, Maliye Bakanlığı 'nda
hesap uzman yardvncısı olarak
göreve bastayan
Kılıçdaroğlu, 1974
yılında hesap uzmanı oldu. Mali
konularda araştırmayapmak üzere
biryü Fransa'dakaldı. Yurda
döndükten sonra anüan bakanlücta
sırasıyla Gelirler Genel Mûdurlüğü
Daire Baskanlığı ve Gelirler Genel
Müdür Yardımcüığıgörevlerinde
bulundu.
1991 yüından itüjaren Bağ-Kur
Genel Mûdurlüğügörevini
yürütmekte iken 10.6.1992 tarihinde
SSK GenelMûdurlüğü 'ne atanan
Kemal Küıçdaroğlu, evli ve üç çocuk
babası.
Yabançı düi Fmmsızça.
Türfcer, Türkiye'de Oaçiann bakkakUn neynir ekmek ister gibi satm jdmdığmı söyledL
min yaşı yoktur. Hatta hekimler, kitleleri
eğıtmelıdırler. Hammaddesi dışandan
gelen bir sektörde ilaç savurganhğının,
Türk ekonomısine maliyetini düşünmek
gerekir. Bu nedenle gereksiz yazılan bir
ilaan ekonomiye maîyeti küçümsenme-
melidir.
Hekimlerimiz dışında sağlıkla ilgili ku-
rum ve kuruluşlann da toplumda sağhk-
lı bir ilaç kültürünün oluşması için ciddi
çaba göstermeleri gerekir. Orneğin;
Türk Tabipler Birliği, Türk Eczaalar
Birliği, Sağlık Bakanlığı, üniversiteleri-
miz, hatta ilaç üreticisi fırmalar. Bu ku-
ruluşlann kitle iletişim araçlannı kulla-
narak toplumu eğitmeleri gereğin de
ötesinde bir zorunluluktur. Ama bu ku-
ruluşlann, halkımızın bilinçli ilaç kulla-
nımı konusunda çaba harcadıklannı
sanmıyorum. Belki bu kuruluşlanmız
"Biz çaba harcıyoruz" diye itiraz edecek-
lerdir. Ama ben inanmıyorum. Çünkü,
bakın size oldukça yaygın bir örnek ve-
reyim. Bugün hemen hemen her ilaan
üstünde reçeteyle satılacağı yolunda bir
ibare vardır. Ama siz bu ilaa en yakın
eczaneye gidip reçetesiz saün alabilirsi-
niz. îlaa veren eczaa, reçete sortnaz.
Konuyu bilen Sağlık Bakanbğı hiçbir
şey yapmaz. Avrupa Topluluğu'na aday
olan Türkiye'de bu tür manzaralara yer
oknamalı.
^•1 îlaç tüketimi ve kullanımı konusunda
ortaya çıkan sorunlarm Türkiye 'nin genel
olarakyasadığı sağlık sorunları Ue
iliskisinikurarmısmız?
KILIÇDAROĞLU - İlaç tüketimi ve
kullanımı, ülkemizin sağlık hizmetlerin-
den soyutlanamaz. Az önce de söz etti-
ğim gibi yoğun hasta birikimi nedeniyle
hekim hastasına yeterli zamanı ayırama-
maktadır. Sağhk alanında devlet ve özel
kuruluşlar yeterli yaünrn yapmamakta-
dırlar. Devletin kalıcı bir sağlık politika-
sının varlığından söz edilemez. Koruyu-
cu hekimlik ve çevre sağlığına gerekli
önem verilmemektedir. Bütün bu sorun-
lar da ilaç tüketimini savurganhk boyu-
tunda pompalamaktadır.
^ • i Sağlık sektöründegörevyapan başta
hekimler ve eczacılarolmak üzere tüm
görevlilerimizin bukonudayeterli
birikime, eğitime sahip olduklan
söylenebilir mi? Bu konudayapüması
gereken nedir?
KILIÇDAROĞLU - Gereksiz yazılan
bir ilaan savurganlığa yol açacağını, re-
çetesiz verilen bir ilaan da insan sağlığı
için tehlike oluşturacağmı herkes bilir.
Bunun için ne hekim, ne de eczaa olmak
gerekir. Bunun ölçüsü, sorumluluğunu
bilmektir. Türkiye'de sanıyorum tartışıl-
ması gereken konu bu. SorumluluğÂın
bilincinde hekim, eczaa, Sağhk Bakanlı-
ğı, SSK.. bunlara ihtiyaç var. Çünkü
sağhklı kültür birikimi sonımluluğunu
bilen kişilerin katkılanyla oluşur. Bilgi-
niz var, ama bilginizi ve deneyiminizi ki-
şisel çıkarlannız için kullanıyorsanız,
topluma yararh olamazsınız.
^ ^ İlaçkonusunda birdevlet
politikasmm varlığından söz edüebilir mi?
KILIÇDAROĞLU - Az önce sağlık ko-
nusunda devletin saglıkh ve kalıcı bir
politikasının olmadıgını söylemiştim.
Doğal olarak sağhklı bir ilaç politikası-
nın varhğmdan da söz edileceğini sanmı-
yorum.
^mBu konudabelirlenecekdevlet
politikasmm anahatlarmı çizermisiniz?
Yani devlet bu konuda neleriyapmalı,
neleriyapmamalı?
KILIÇDAROĞLU - Bu sorunuzun ya-
nıü çok boyutlu. Dolayısıyla kapsamh
Amaç
yanıtlamak zor. Ancak şunu söyleyebili-
rim. Türkiye'nin bazı konularda aulım
yapması gerek. Şöyle sıralayabUirim. Ai-
le planlamaa daha ciddi ve etkili sürdü-
rülmelıdir. Sağhk yaünmlanna özel sek-
tör daha büyük sermaye ayırmahdır. Bu
konuda devleün ek teşvikler getirmesi
gerekir. İlaç konusunda dünyayı yeni-
den keşfeüneye gerek yok. AT ülkelcri-
nin yapüğını yapabiliriz. Ancak bunun
yapılması için Sağhk Bakanhğfnın ka-
rarh bir pohüka izlemesi gerekir. Koru-
yucu hekimlik bizde yeni. Bu konuda da
atıhm yapmak gerek. Kitle ileüşim araç-
lan halkın bibnçlendınlmesı konusunda
daha iyi kullanılabibr.
^ ^ B îlaç tüketimikonusunda liste
uygulamasınagidibnesiyada ucuz üaç
kullanımmagidümesi, sorunlarm
çözümünde etkili bir önlem olarak
saydabilir mi? Bualanda başkayapılması
gerekenler nelerdir?
KILIÇDAROĞLU - llaçta liste uygula-
ması Türkiye dışında Avrupa ülkelerinin
tamamında vardır. İnsan sağlığı için ge-
rekli olmayan ilaç tüketimi, kurumumuz
ve ülkemiz için büyük bir ekonomik ka-
yıpür. SSK'da ilaç listesi uzun zamandır
uygulanmaktadır. Ancak listeye zaman
içinde fazla miktarda eşdeğer ilaç girmesi
sonucu, liste istenilen işlevi yapamaz ha-
le gelmiştir. Bunun üzerine SSK, Bağ-
Kur, Emekb Sandığı, Sağhk Bakanhğı,
üniversite, Türkiye Tabipler Odası, Tür-
kiye Eczaalar Bırbği'nın konu ile ilgili
yetkililerinin kaühmıyla yeni bir ilaç lis-
tesi hazırlanması konusunda uzlaşma
sağlanarak gerekb calısmalara baslan-
mışür. İlaç hstesinin hazırlanmasının
zaman alacağı düşüncesiyle, SSK'da iki
önemli uygulama başlatük. Bunlardan
ilki, aynı aktif maddeleri îaşıyan ilaçlar-
dan (eşdeğer), en ucuzunun ahmını yap-
maya başladık. Bu uygulamayı başlattı-
ğımız genelgede hekimlerimıze şunu da
söyledik. "KuUandığınız ucuz eşdeğer
ilaan tedavi edici işlevi konusunda kuş-
ku verici gebşmeler saptarsanız bize ya-
zın, biz de Sağhk BakanhğTna bildireüm
ve bu ilaan ruhsaünı iptal ettirehm",
Türkiye'de ilk kez yapüğunız bu uygula-
manın sonuçlannı önümuzdekı aylarda
alacağız.
R.Leçetesiz verilen birilacın
da insan sağlığı için tehlike
oluşturacağını herkes bilir.
Bunun için ne hekim ne de
eczacı olmak gerekir.
Bunun ölçüsü,
sorumluluğunu bilmektir.
Türkiye'de sanıyorum
tartışılması gereken konu
bu. Sorumluluğun
bilincinde hekim, eczaa,
Sağhk Bakanhğı, SSK...
Bunlara ihtiyaç var. Çünkü
sağhklı kültür birikimi
sorumluluğunu bilen
kişilerin katkılanyla
oluşur.
ilaç konusunda başlatüğımız ikinci uy-
gulama ise bazı ilaçlann ayakta tedavi
gören hastalara yazılmasını yasaklamak
oldu. Çünkü bu ilaçlann ancak yatarak
tedavi gören hastalara ve doktor gözeti-
minde verilmesi gerekmektedir. Bunlar
çok güçlü ve pahalı, genellikle organ na-
killerinde kulanılan antibiyoüklerdi.
Doğal olarak bu denb güçlü antibiyotik-
lerin nezle olan hastaya venlmesi önlen-
mehydi. Biz bunu yapük. Şimdi, geçmiş-
te büyük ölçüde saün ahnarak stokla-
nan bu ilaçlann, stoklannı nasıl eritece-
ğimizi düşünüyoruz. Bu uygulamayı da
SSK olarak ilk kez biz başlatmış bulu-
nuyonız.
SSK olarak bizim ilaç konusundaki te-
mel yaklaşımımız şudur. Bir kurum için
rasyonel olan, insanı en ucuz koşullarda
tedavi etmektir. Pahah ilaç daha etkili ise
o zaman Sağhk Bakanhğı'nın ucuz ilaca
ruhsat vermemesi gerekir. Türkiye'nin
ilaç konusunda yasadığı sorunlardan bi-
risi de budur.
^ ^ B îlaç konusundayaşanan tümbu
sorunlarm çözümü için önerileriniz
nelerdir?Bu önerilerinyasamageçirümesi
nasılmümkün olur?
KILIÇDAROĞLU - Sağhk BakanlığT-
nın bu konuyu dünya standartlannda
ele ahp radikal cözümler üreünesi gerek-
mektedir. İlaç konusunda sağhklı bir
politikanın üreüldiğıni ve ızlendiğinı
sanmadığımı belirtmiştim. Bu poliüka-
lan üretecek ve izleyecek kadrolar var-
dır. Benzer ülkelerin izlediği poliükalar
incelenerek ülkemizde de uygulanabilir.
Kamu kesimi için ortak ilaç hstesi hazır-
lanabüir. İlaçlann aktif madde kontrolü
titizlikle yapıhnahdır. Üaçlara ruhsat ve-
riürken yan etkileri ve yararlıhklan ile
ilgili araşürmalara önem verilmelidir.
IĞç denetiminde söz sahibi Sağlık Ba-
kanhğı ohnah, ancak Sağhk Bakanhğı
koşullandırümamahdır. Reçetesiz üaç
satımının önlenmesi sağlanmahdır. Üaç
işverenlerinin ilaç savurganlığı konusun-
da çok daha duyarlı ohnalan gerekir. Bu
konuda yapılması gereken bir diğer uy-
gulama da karumca "propagandist"
uygulamasına son vermektir. Propagan-
dist, hekimi koşullandırmaktadır. Kim
ne derse desin, bu bir gerçektir ve bunun
binlerce örnegi verilebilir. "Propagan-
dist" uygulamaa yerine, daha çağdaş
olanı seçmek gerekir. llaçlar tüm boyut-
lanyla yazıh olarak tanıülır ve hekimlere
gönderilir. örneğin dersi olarak hekim
ilaa propagandistin dihnden değil, bir
dergiden öğrenmeli ve tanımahdır kanı-
sındayım.