Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS1992 PAZAR
16 HABERLEREV DEVAMI
Köle tioareti Türkiye'de
MBaştarafi I. Sayfada
run yeni köle işçılen genç Rus,
Rumen ve Polonyalılar, yasa-
dışı yollarla lstanbul'un inşa-
atiannda amelelik yapıyorlar.
Türkiye"ye kamyonlarla so-
kuiuyor, pasaportlan ellcrin-
den alınıyor ve organizatörfe-
re belli bır komisyon ödedik-
ten sonra yerel amelelere
oranJa 3 katı düşük ücretlerle
çahştınbyorlar.
Bugüne dek İstanbul'a yak-
Jaşık 5 bin Doğu Avrupab gel-
miş bulunuyor ve önümüzdeki
aylarda iki katına çıkması
bekleniyor.
Köle işçiler, gazete ilanlan
ve Türk işverenler adına çalı-
şan acenıeler aracılığıyla işe
alıruyor. İşçileri Türkiye'ye
çeken etkenler ise kendi ülke-
lerinde bulunmayan iş ola-
naklan ve döviz.
Türkiye'ye geldiklerinde
kcndilerini 'insan pazarlan'n
da buluyorlar. Buralarda diş-
leri ve kaslan incelenerek sağ-
lık denetiminden geçiriliyor-
lar.
Çarpıcı bir iktisadi canlan-
ma süreci yaşayan Türkiye,
yabancı ziyaretçilere hiçbir kı-
sıtlama getirmediği için eski
'Dcmir Perde' ülkeleri için en
gözde emek pazan niteliğinde.
Kaderin garip bir cilvesi
olarak, pazar, köle işçilerin,
Türkiye'ye birkaç yıl önce yer-
leşmiş vatandaşlannca işletili-
yor.
Türkiye'de kol emekçisinin
ortalama günlük kazancı
80-100 bin TL arasında. Dogu
Avurupalı işçiler ise 30 bin TL
ancak kazanabiliyor. Vasıfsız
işçi çalışürması. emek gücünü
yıUarca Almanya'ya ihraç et-
miş Türkiye için kaderin garip
bir cilvesi.
İşçiler arasında iiniversite
mezunlan da var, kimileri ise
becerilerini ülkelerinde pazar-
layamayan kişiler. Doğu Av-
rupa'da enflasyon öylesine
yüksek ki örnek olarak bir öğ-
retmenin geçinmesi olanaksız.
28 yaşındaki Rumen Manole
Viorel, İstanbul'a 45 gün önce
gelmiş ve geldiğinden beri bir
kez olsun yıkanamamış. Ge-
celeri, çahşuğı inşaatın çatı-
sında böcek ve fareler arasın-
da uyumaya çalışıyor ama
yine de kendini "şansb" sayı-
yor: 'Ben Bükreş'te öğretmen-
dim. Maaşımla. ailemi geçin-
diremiyordum. Buradaki
çahşma koşullannı biliyor-
dum ama dört bir yanımda
böcekler ve fareler cirit atar-
ken uyumakta zorianıyonun.
Acenteler. işcilerin istedik-
lerinde Türkiye'den aynlma-
sını engellemek amaayla pa-
saportlannı ahyorlar. Bir
diğer Rumen, Petre Florin
(20) ise Çaresiz çahşıyorum'
diyor. '14 saat çabşarak geçen
günler ve uykusuz geceleri ar-
ük kaldıramıyorum. Işvereni-
miz, pasaportumuzu aldı ve
'tş bitene kadar da vermem'
diyor. Bu yüzden kalıp çahş-
maktan başka çarem yok.'
Türkiye'de üslenen Doğu
Avrupalı acenteler. Ruslan sı-
nır ötesine gönderdikleri araç-
larla Trabzon'a getirtiyor.
Rumen ve Polonyalılar ise
kamyonlarla geliyor.
Başka çareleri kalmadığı
için göç etmek zorunda kalan
insanlann gıtüği her yerde on-
lan sömürecek insanlann çık-
ması doğaldır. Yalnız İstan-
bul'a özgü bir olgu değil bu,
ltalya, Fransa ve Ispanya'da
da Kuzey Afrikab ırgatlar,
tekstil endüstrisinin en ağır iş-
lerinde çahştınlıyor.'
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
AL- ET
Hovagimy^?.
Rutiin dunvjda tr.
fPfjhur marwi r ' m
C L A V . . R İ E
D E P A R 1 S
ın miccrdcM Mı«n
kcucrlcn Ml\TK
Şık. r.h-; ve '
ııhbi cn *or. \
ITKMM h*nr vc V
ı*m«r ırr.a ».^r'c'.c"
k'o.jcier için zrnpn
t)....:ar f'fkirtîıfı i(,;r,
C L A V E A İ L
vc OCL'I.TA nnû.ı
OILİE
B^r.icjcricr
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Muhafaza teşkilatı
9ACUSTOS1932
Cenup hudutlannda olduğu
gibi Adalardenizi
sahillerindeki gümrük
muhafaza teşkilatı da bu sene
askeri kıtalar halinde tensik
edilmiştir. Zabit, askerve
sivil muhafaza
memurlanndan mürekkep
olan bu muhafaza teşkilatına
mensup olanlann cûmlesi
yeniçıkan kıyafet
kararnamesi' mucibince
tamamen ordu kıyafetini ve
rütbe salahiyetlerini
taşıyacaklardır Zabitlerin
yaka ve şapkalannda rütbe
işaretleri altında açık yeşil
zemin üzerinde açık lacivert kumaş bulunacak, efrat ile
muhafaza memurlan da yaka ve şapkalannda aynı
renkten çuha taşıyacaklardır. Muhafaza memurlannın
sağ yakalannda san madenden M harfi ve sol tarafında
da bolük numarası yaab olacak, muhafaza askerlerinin
sağ yakalannda A ve solunda da bölük numarası
bulunacaktır. Zabitlerin şapkalan ordu zabitlerinin
giydikleri şapkanın aynıdır. Askerlerle muhafaza
memurlanrun şapkalan jandarma şapkası şeldinde olup
şapkanın önünde yuvarlak bir yeşil zemin üzerinde
lacivert çuha bulunacaktır. Şapkalarda, yaan enseyi ve
yanlan güneşten, kışın da kulaklan soğuktan muhafaza
edecek ilaveler vardır. Gümrük muhafaza umum
kumandanı Seyfi Paşa Istanbul'daki kara ve deniz
muhafaza teşkilaünı yeni kanunlann ve yeni vaziyetlerin
icaplanna göre tadil için teşkilatına devam etmektedir.
Mumaileyh Trakya hudutlannda Muariz körfezini tetkik
ve Marmara sahillerindeki muhafaza teşkilaünı teftiş
ederek dün İstanbul'a dönmüştür. Haberaldığımıza göre
bu teftiş ve tetkiklerin esas noktalan şunlardır: Muhafaza
kuvvetlerini lüzumsuz görünen yazı işlerinden ve
dağmıklıktan kurtararak kaçakçılığın asıl membalanna
ve şebekelerine karşı toplamak, onlan asıl vazifeleri
üzerinde çalıştırmak, bu suretle gümrük mıntakalannda
hudut ve sahillerde hem devlet varidatını layıkile korumak
ve hem de ticari muamelata, eşya ve yolcu nakliyaüna
daha çabuk, daha düzgün bir şekil vermektir.
SÖKE İCRA VE tFLAS
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Esas no: 1991/2819
Borçlu: Şuayip Can mirasçısı- Ali Can- Bedrettin Sitnavi Sk. 13-7
Yavuz Selim Fatih istanbuJ
Alacakh Halil Morel vekili avukat Hatice Vaez Garagaji tarafın-
dan İş Bankası A. Ş. Yavuz Selim Şubesi'nin PF 736675 nolu
11.700.000.-TL. bedelli ve yine aynı bankanın PF 736676 nolu
27.500.000.-TL. bedelli çeklere istinaden toplam 48.909.961.-TL. ala-
cağın takip masraflan, vekalet ücreti, % 54 faizi ile birlikte Cahsili
hakkında yapılan icra takibinde örnek 163 ödeme emri yukanda ya-
zılı adresinize tebliğe gönderilmiş ise de adresi terk etmiş olmamz ne-
deniyle tebligat bila tebliğ geri çevrilmiştir.
Zabıtaca yaptırılan tahkikatta adresinin tesbiti mümkün olmadı-
ğından ödeme emrinin 7201 say.U Tebligat Kanunu'nun 28. ve mü-
teakip maddelerine göre kanuni süreye 15 gün ilavesi suretiyle ilanen
tebliğine karar verilmiştir.
Yukarıda yazılı borç ve masraflan işbu Ödeme emrinin gazetede
ilan tarihinden ilibaren 25 gün içinde ödemeniz, takibin dayanağı senet
kambiyo senedi niteliğinde değilse 20 gün içinde mercie şikayet et-
meniz, borçlu olmadığınız veya borcun itfa ve imhal edildiği veya
alacağın zaman aşımma uğradığı hakkında itirazınız varsa sebeple-
rini 20 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek itirazını-
zın kabulüne dair bir karar getinnediğimz takdirde cebri icraya devam
olunacağı, itiraz edilmediği veya borç ödenmediği takdirde 25 gün
içinde tİK'nun 74. maddesi gereğince mal beyanında bulunmanız, bu-
lunmazsanız hapisle tazyik olunacağınız, hiçbir mal beyanında bu-
lunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapisle
cezalandırılacağınız ihtar olunur.
. Basın: 34026 .
Demirel: 2. Cumhuriyet tarbsması anlamsızHükümetin 250. gününü henüz aştığı şu günlerde Baş-
bakan Süleyman Demirel siyaset gündeminden eksik
olmayan, üzerinde sürekli tartışılan konulardaki sorulara
açık seçik ve ilginç yanıtlar verdi.
Örneğin, 2. cumhuriyet Demirel'e göre, " entelektüel bir
zihin cimnastiği. Türkiye bu devirleri çoktan aşmış. Kimile-
ri başka ülkelere imreniyor."
örneğin YÖK. Dün seçilen rektörler üniversite reform
yasasıyla " bir günde gidecek" ve çok daha önemlisi Baş-
bakan'a göre, "bugüne kadar olan muameleler keenlem-
yani geçersiz, olmamış" sayılacak.
Örneğin, demokratikleşmede gecikme mi ? Hayır!
Ve bütün ilginç yanıtlarıyla bir geceyarısı söyleşisindeki
satırlar şöyle:
Zlhin cimnastiği
-Ikinci cumhuriyet tartışılıyor. Bugüne kadar bu konuya
pek girmediniz. Ikinci cumhuriyet tartışmalarına ve konu-
ya nasıl baktığınızı açıklayabilir misiniz?
DEMİREL- Zaman zaman bu tartışma Türkiye'de yapılır.
27 Mayıs 1960'tan sonra da ikinci cumhuriyet sözleri edil-
miştir. Aslında bence çok anlamı olan bir tartışma değildir.
Hele bugün için hiçbir anlamı yok.
Kimseye de bir faydası yok. Bir nevi entelektüel zihin'
cimnastiğidir. Mesele, cumhuriyetin birincisi, ikincisi me-
selesi değildir. Cumhuriyetin ebediliğidir, bir. ikincisi,
cumhuriyetin demokratik bir nitelik kazanmasıdır. Yani
cumhuriyet tabiriyle her şey hallolmuyor. Gerçek cumhu •
riyet! Olay odur.
Gerçek cumhuriyet halk hâkimiyetinin bulunduğu yöne-
timdir, halkın hür olduğu, serbestçe kendisini yönetecek-
leri sectiği veya görevden uzaklaştırdığı bir rejimin adıdır.
Eğer cumhuriyetçi yoksa, cumhuriyet kelimesinin bir anla-
mı yoktur. Türkiye bence bu devirleri aşmıştır.
-Tabii tartışılabilir, tartış- j %
maya bir şey demiyorum
ama içi olan bir tartışma de- I » W > - l\
ğildir. Böyle bir tartışmada i *dfc* Z**" 1
yer almak da istemiyorum.
Neyi tartışıyorsunuz ? Eğer
Türkiye Cumhuriyeti'ne daha
çok demokratik nitelik kazan-
dırmak istiyorsanız, buna mani olan kimse yok. Şimdi her-
kes söylesin, daha ne yapalım da cumhuriyet daha çok
demokratik bir hüviyet kazansm. Ama belki bundan evvel-
ki çeşitli zamanlarda kâğıt üzerinde çok şey vardı. Bunun
bir kısmı uygulamada vardı, bir kısmı yoktu. Oysa bugün
uygulamada çok şey var. Türkiye'de açık rejim var, her
şey konuşuluyor ve herşeyin konuşulmasını da istiyoruz.
-Ama galiba kurumları yeni baştan değiştirmek, sil baş-
tan yapmak diye algılanıyor?
DEMıREL- Ama, yine o bir anayasa sorunu. Biz zaten 82
Anayasası'nın tepeden tırnağa değişmesi gerektiğini sa-
vunarak geldik. Bunda da kim neyi istiyorsa ortaya koyma-
sı lazım. Kuvvetler ayrımına dayalı bir rejim var Türkiye'-
de. Bu rejim aslında parlamento hükürneti öngörür. Yani
halkın sectiği bir parlamentonun güveninedayalı bir hükü-
met.
Eğer ikinci cumhuriyetten Türkiye'nin 83 rejiminden kur-
tulduğu, gerçek demokrasiye yöneldiği gibi hususlar kas-
tediliyorsa, bence başına sayı koymaya lüzum yok.
Bunlar birtakım imrenmelerdir. Fransa'da, 1., 2. cumhu-
riyet, nihayet de Gaulle'ün ilan ettiği 5. cumhuriyet.
Türkiye, bunca yıl içerisinde çeşitli aşamalardan geçti.
BelKi öğreneceği kadar bile öğrenemedi, ama çok şey öğ-
rendi.
Sanıyorum 1992 dünyasında Türkiye'nin en önemli ka-
zançlarından birisi bütün bu zaman içerisinde inişiyleçıkı-
şıyla çok şey öğrenmiş olması ve demokrasi faturasını
ağır da olsa ödemiş bulunmasıdır.
-Değişik öngörüşler, örneğin yeni bir anayasayla fede-
rasyon, konfederasyon arayışları olabilir mi ?
DEMİREL- Türkiye'nin böyle bir şeye ihtiyacı yok. Türki-
ye üniter devleti koruyacaktır. Üniter devleti korumadığı
takdirde, durup durduğu yerde kendi başına iş çıkarır. Tür-
kiye derde, sıkıntıya susamış olamaz. Kendi başına kendi
eliyle çorap örer durumda olamaz.
Türkiye şartlarında bakın, çok çeşitli etnik kökenlerden
gelen insanlann bulunduğu, adeta bir Osmanlı mozayiği-
nin var olduğu ülkede cumhuriyet aslında bir nevi çimento
olmuştur.
Bu, ne kadar demokratikleşırse, Türkiye birliği o kadar
güçlenir. Yani Türkiye'nin birliğini zarara sokacak şeyleri
değil, güçlendirecek şeyleri aramak lazımdır.
Demokratikleşmedekl gecikme
-Biraz önce başka bir konuyu açıklarken demokratikleş-
meye değindiniz. Hükümetin kurulduğundan bu yana
demokratikleşmeye candan ve gönülden bağlılığını göste-
ren işaretler ahnıyor. Ancak demokratikleşmenin ağır git-
tiği ya da yürümediği gibi eleştiriler de görülüyor. Meclisi
ay sonunda toplayacaksınız, belki bazı yasalar geçecek.
Acaba bir yandan yasalar açısından ya da anayasa soru-
nu açısından demokratikleşmeyi hızlandırabilir misiniz ?
DEMİREL- Şimdi zaman zaman bu tartışmalaryapılıyor.
Orta yerde bir koalisyon hûkümeti var. Senelerce birbirine
karşı olmuş iki büyük parti ülkenin büyük sorunları etrafın-
da bir araya gelmişler. Bu büyük sorunlar aslında beş ka-
tegoride toplanabilir. Bunlardan bir tanesi 83 rejiminin
tortulannın silinerek demokratikleşmedir. İkincisi bu terör
belası. Bunu tesirsiz hale getirmek. Üçüncüsü enflasyonu
kontrol altına alıp ekonomiyi yeni baştan rayına oturtmak
ve Türkiye'yi büyümeye doğru yönlendirmek. Dördüncü-
sü, eğitime yeni bir şekil vermek. Beşincisi de sağlık hiz-
metlerine yeni bir şekil vermek. Ve nihayet altıncısı diyebi-
leceğimiz devlet hayatının ve toplum hayatının her kesimi-
ne yenilik getirmek.
Bunlar büyük hedeflerdir. Şimdi bu hükümet daha sekiz
ayını yeni doldurdu. Sekiz aylık bir hükümetten bunların
tümünü niye yapmadın diye ona eleştiri yağdırmak bence
insafla bağdaşmaz. Bu hedeflere varıldığı zaman zaten
hükümetin görevi biter. Bu hedeflere varılacak. Yalnız bu
doğrultuda önemli adımlar atılmıştır. Hepsi için söylüyo-
rum, önemli adımlar atılmıştır. Yalnız demokratikleşme
dediğin zaman, bunun şartları nedir? Birincisi halkın ço-
ğunluğuna dayanan bir parlamento ve parlamento içinde-
ki çoğunluğa dayanan bir hükümet. Çünkü 1991 Türkiyesi'n-
de halkın yüzde 20 oyuna dayanan bir hükümet vardır.
Bunun sona ermiş olması ve halkın aşağı yukarı yüzde 50'-
sine yakın bir oya dayanan ve 7 haziran seçimlerinde de
görü|müştür ki popülarite itibarıyla halkın yüzde 60'ına da-
yanan bir hükümet vardır. Bu hükümet her işi açıklıkla
yapacağını iddia etmiş ve şimdi açıklıkla yapıyor. Demok-
ratikleşmenin birinci şartı bu. İki, bu hükümet gelmiş dev-
letin kapılarını ardına kadar açmıştır. Bu kapıdan içeri
girenin işi görülüyor anlamında söylemiyorum. Işinin gö-
rülüp gerülmemesi ayrı meseledir. işin
;
n görülüp görül-
memesir.de.. Adamın işi dediği şeyde ne kadar haklıdır.
Ve istediği şey ne kadar doğrudur. Hakiı veya doğru olsa
bile o anda yerine getirilebilir mi? Ayrıca, hiç kimse sanma-
sın ki Türkiye'de kırtasiyecilik, bürokratikengellertümüyle
ortadan kalkmıştır. Bu da bir mücadeledir. Ama bu hükü-
met bu bürokratik engelleri ve kırtasiyeciliği ortadan kal-
dırmak için de bir mücadeleye girmiştir. israfsa Türkiye'de
hâlâ israf vardır. Bunlar gerek kırtasiyecilik, gerek israf,
gerekse devletin işleyişindeki ağırlık...
Bunlar akşamdan sabaha çözülecek şeyler değildir.
Bunlar bir devletin, bizim devletin hastalıklarıdır. Bu has-
talıklarla mücadeleye koyulmuş olmak bile demokratik-
leşmeye yönelmedir. Şimdi, bu hükümet gelmiştir, hasta-
ne kapılarını herkese açmıştır. Ve elinden gelen bütün
imkânlarla halkla devleti kucaklaştırmıştır. Alacak borç
hesaplarını tasfiye etmiş ve yeni baştan bir defter açmıştır.
Bu defterin üzerinde gitmektedir. Bunun dışında dedikleri-
ni yapıyor hükümet. Yani demokratikleşme dendiği vakit,
bir anayasa düzenlemesi birinci şarttır. Anayasa düzenle-
mesinde zaten siyasi partiler on maddesinde mutabık kal-
mış. Bu anayasa düzenlemesini meclisin önüne götürme-
ye karar vermiş fakat diğer siyasi partileri bir araya getir-
mek suretiyle kapsamlı konsensüs aramaya girişmiş.
Ondan dolayı bu anayasanın meclise verilmesi bu döne-
mekalmıştır.
- Verilecek mi bu dönem?
DEMİREL- Tabii, tabii hazır metinler.^
-Çıkar mı bu dönemde ?
DEMİREL- Tabii bizim gücümüz yeter onu çıkarma-
ya. Şimdi demokratikleşmede ikinci olay haberleşme-
ye getirilecek olan yenileşmedir. Yani televizyon üze-
rindeki reform hareketidir. Devletin radyo televizyonu-
nu daha iyi düzene koymak ve televizyon tekelini
devletin elinden almak.
-Burada bir şey var. Televizyon tekelini devletin elinden
alalım ama yeni yeni özel televizyonlar çıkıyor. Bunları
zaptı rapta alacak bir düzenleme de gerekmez mi ?
DEMİREL- Aslında bu televizyonların hepsi anayasaya
aykırıdır. Çünkü anayasa televizyonu devlet kurar diyor.
Hepsi anayasaya aykırıdır. Fakat de factodur. Fiilidir. Bu
fiili durumu legalize etmek bakımından, hazırlıklar yapıl-
mış, aşağı yukarı meclisin önüne gidilebilecek duruma
gelinmiştir. Yani bunu yaparken de gayet tabii dünyanın
en uygar memleketlerindetelevizyonun üzerine getirilmiş
olan düzenleme neyse o bizim ülkemizde de olacaktır.
Bunun da tasarısı hazırdır. Ve meclis açıldıktan sonra
meclisin önüne konacaktır.
Şimdi karakolların şeffaflaştırılması olayı bizim'vaatleri-
mizden birisidir. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu tasa-
rısı içinde yer almıştır. Aslında demokratikleşmenin bel
kemiği de o kanundur. Yani adaletin daha süratle yerine
getirilebilmesi ve vatandaşın devletle olan münasebetle-
rinde bühassa yargıyla ilgili münasebetlerinde, Batı'da
mevcutolan usullere benzer usullerin getirilmesi olayıdır.
-öyleyse Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu da bu ba-
kımdan hemen çıkması gereken tasarılardan değil mi?
Keenlemyekün
DEMİREL- Bu kanun çıktı, veto edildi, yeniden meclisin
gündemine geldi.
-Bir eylülden önce çıkabilir mi bu?
DEMİREL- Evet, bir eylülden önce çıkacak. Binaenaleyh
demokratikleşmede gecikilmiş midir? Hayır, gecikilmiş fi-
lan değildir. Yalnız, Türkiye'de rejimin işleyişi bu. Her ka-
nun iki defa görüşüldü aşağı yukarı.
-Bir de bütün anayasayı değiştirecek bir hazırlık yapıldı
mı?
DEMİREL- Yapıldı. Yalnız tabii ki o hazırlığın fiile geçiri-
lebilmesi ancak kanunlaşmayla olur. Tabii bizim anayasa-
yı değiştirecek meclis çoğunluğumuz yok. Ama kimsenin
itiraz edemeyeceği bazı hususlar var. Mesela seçmen ya-
şının 18e düşürülmesi. Bu on maddeye kimsenin itiraz
edebilmesi mümkün değil. Sonra, demokratikleşme dedi-
ğimiz olayın içinde yasakların kaldırılması var.
-Hangi yasaklar?
DEMİREL- Işte parti kapatma yasakları kaldırılmıştır.
Daha doğrusu devirler gel- >,^
miş partileri kapatmış. Bir
yasak dönemini kapatıyor-
sunuz. Ve tabii ki anayasa-
da bu değişikliklerle siyasi
hayata yeni düzenlemeler
getiriyorsunuz.
-Siyasi Partiler Yasası'nı
da düzenlemek gerekmiyor mu ?
DEMİREL- Anayasaya bağlı birtakım şeyler. O on mad-
denin içinde var bu. Şimdi eğitim düzeni. Rektörler tayinle
geliyor. Anayasanın bu maddesi, üç adayı YÖK bildirir, bir
tanesini cumhurbaşkanı seçer diyor. Biz tabii anayasada
değişiklik yapamadığımız için şöyle bir düzenleme getir-
dik. Her üniversite kendi öğretim üyeleri arasından üç kişi-
yi seçsin. Bu üç kişiden birini de cumhurbaşkanı seçsin.
Fakat mecliste bunu altı yaptılar. Ama altı adam seçildi,
YÖK bunu üçe indirdi. YOK altıyı üçe indirirken yüzde 95
sıralamaya uydu.
-Bu yeterli mi efendim ?
DEMİREL- Yeterli olma meselesi değil. Yani temmuz
ayında rektörler tayinle gelmiş değildir. 28 üniversiteden
25'inde en çok oyu alanlar rektör olmuştur. Adım işte bu.
-Burada bir şey var. Hükümetin iki kanadında bir değişik
anlayış görülüyor son zamanlarda. Milli Eğitim Bakanı ar-
tık yeni bir değişiklik yapılmasmda pek yanlı görünmüyor.
Fakat SHP kanadı da bu rektörler seçimini tam seçime
bağlamak istiyor. Bir YÖK tasarısı da hazırlanıyor galiba,
YÖK'ü yeni baştan ele alan. Bunların içine tam seçim ko-
nacak mı efendim ? Sizin de daha önce bu konuda sözieri-
niz vardı.
DEMİREL- Evet, mesele şudur. Bizim elimizde bir üni-
versite reformu var. Biz geçen sekiz ay içersinde üniversi-
te rektörlerinin hepsinden bir çağdaş eğitim nasıl olur diye
rapor aldık. Bir de Milli Eğitim Bakanı, çeşitli kuruluşların
fikrini alarak bir eğitim reformu kanunu hazırladı. Şimdi bu
eğitim reformu kanunu çıktığı zaman rektörler seçimle ge-
lecekti. Rektörler seçimle gelecek, o zaman nasıl olacak ?
Bütün bu muameleler keenlemyekün (geçersiz, olmamış)
olacak. Ve kanun çıkar çıkmaz yeni baştan üniversiteler
oturacak, rektörlerini seçecek. Bir günlük iş bu. Isterse ta-
bii üniversiteler bugünkü rektörlerini seçer, isterse seç-
mez. Ben diyorum ki sekiz ayda anayasa değiştirecek
vakti bulamadık biz. Zaten gücümüz de yoktu. Yapsak yap-
sak bunu yapabilirdik. Buradaki şekle itiraz belki, üç
yerine niye altı oldu. Altı olunca da kıyamet kopmadı.
Üç kişiyi seçseydi üniversiteler ne olacaktı? llk üçü se-
çeceklerdi. Uç yerine altı seçti.
-önümüzdeki dönemde bu yasa çıkabilir mi ?
-DEMİREL- Çıkar. Şimdi
bizim reform hareketi dedi-
ğimiz aslında, üniversitede
reform, eğitim sisteminde
reform, adalet mekanizma-
sında reform. Personel reji-
mi allak bullak. Sözleşmeli,
kadro karmakarışık. Sosyal
güvenlik sistemi karmaka-
rışık. Halkın bir kısmmın sosyal güvenliği yok. Bir kıs-
mı SSK, bir kısmı Bağ-Kur, bir kısmı Emekli Sandığı'na
bağlı. Ondan sonra, işçi emeklisinin sorunları ayrı, es-
nafın sorunları ayrı. Köylünün bir şeysi yok.
-Çiftçiye olan borçları ödediniz sanıyorum ...
DEMİREL- Bize aşağı yukarı toplam borç olarak 42
trilyon borç devredildi. Bir kısmı köylü borçlarıydı, bir
kısmı müteahhit borçlarıydı. Bir kısmı vadesi gelen
borçlar ve faizlerdi. 42 trilyonu şakır şakır ödedik. Pan-
carın aşağı yukarı 4 trilyon borcu vardı. Buğdaym 3 tril-
yon borcu vardı. Aşağı yukarı 10-15 trilyon köylü borcu
vardı. Şimdi yeniden Türkiye hububat mübayaası yapt-
yor. Şu saat itibarıyla 2 trilyon ödenmiştir. Biz ne dedik,
alın terinin, el emeğinin, göz nurunun karşılığını peşin
olarak vereceğiz dedik ve yaptık.
-Buradan başka bir soruya geçmek istiyorum. Ana
muhalefet lideri zaman zaman sizin muhalefet yıtların-
da söylediğinizi alıp size söylüyor. Terör arttı diyor.
Güneydoğu'da durumun daha vahim olduğundan söz
ediyor. Olağanüstü halin yerine konacak formül bir ye-
ni yönetim çalışmaları hangi safhada?
Kimse aklından gecirmesin
DEMİREL- Çalışmalar yapıldı. Yapılmaya da devam
ediyor. Hal şudur, terör arrb eksildi meselesi değil de.
1991 senesi sonu itibarıyla Türkiye'nin girilemeyen
yerleri vardı. Gündüz gidilip de gece gidilemeyen yer-
leri vardı. Türkiye Cumhuriyeti devleti dağına taşına
en küçük kasabasına gidip oturmuştur, bir. İki, terör
arttı değil de terör durmadı demek lazım. Terör durma-
dı ama terör duracaktır. Devlet buna o kadar iyi girmiş-
tir ki. Ve devlet halktan o kadar güzel destek almıştır ki,
bu müspet unsurlar terörü mutlaka tesirsiz hale getire-
cektir.
-Terörün komşularımızla ilgisi ve ilintisinde bugün-
kü durum nedir?
-DEMİREL- Irak hududu
bugün tamamen kapatıl-
mıştır. Iran hududunun ya-
rısı kapatılmıştır. Buralar-
daki sızma geniş çapta
önlenmiştir. Ama Kuzey
Irak aşağı yukarı bu örgü-
tün 7-8 bin adamını barındı-
rır haldedir. Fakat Kuzey
Irak'ta devlet yok] ayrıca başka gruplar var. Bunların
üstüne Kuzey Irak'ta varmak da sorun değil. Fakat
bunların üstüne varılırken başkalarının da üstüne va-
rrtması gibi durumlar vâr. Şimdi Kuzey Irak'taki lider-
lerle bizim işbirliği içinde olmamız gayet doğaldır.
Çünkü Kuzey Irak'taki halk nihayet bizirr, kardeşimiz
olan halktır. Bu halkın zarar görmesini istemiyoruz.
Çok büyük bir itinayla bizi rahatsız eden çetenin üstü-
ne varırken onlara zarar vermemeye gayret sarfediyo-
ruz. Şimdi Türkiye'nin içinde takriben iki bin, iki bin
beşyüz civarında adamları var. Biz zaten hükümet ol-
duğumuz günde bunu böyle devraldık. Devlet bu hadi-
senin olduğu vatan parçasında topluiğne büyüklüğün-
deki her yerde vardır. Bu işin iyi peşindedir.
Büyük şehirlere gelince, büyük şehirlerde olup bl-
tenlerin de devlet tümünü biliyor. Bunların bir ucu da
Almanya'dadır. Suriye'de bir ucu varsa, bir ucu da Al-
manya'dadır. Almanya'daki ucuna da müdahale edil-
miştir. Çünkü artık bu olay, uyuşturucuya dayanıyor.
Buralarda destekleri kaybolmuştur.
-Konu hem içeriyi hem dışarıyı ilgilendirdiği için so-
ruyorum. Kürtdevletiyle ilgili görüşle'riniz nedir?
DEMİREL- Kürt devleti meselesi bugünün meselesi
değildir. Uzun zamandan beri gelen bir olaydır ve
Sevr'de dahi adı geçen bir olaydır. Birinci Dünya Sava-
şı sonunda Mahabat devleti diye bir devlet kurulmuş-
tur. Ondan sonra Kürt olayı vardır. Kürt olayını dünya
zeminine son 10-15 sene zarfında çıkarmışlardır. Ku-
veyt hadisesinden sonra Irak'taki olay Kürt meselesini
yeniden dünyanın dikkatine getirdi. Çünkü Irak yöneti-
mi Kuveyt'ten sonra Kuzey Irak'taki Kürt kökenli, Türk-
men kökenli hatta Arap kökenli unsurların üstüne
vardı. Bana göre hadise artık dünyanın hadisesi haline
geldi. Kuzey Irak bence dünyanın hadisesidir. Yani
Amerikan Kongresi Kürt kozuna destek veren bir karar
vermiştir. Yalnız Irak'ın bütünlüğünün bozulmasını ke-
sinlikle reddeden bir karardır. Fakat Kuzey Irak'ta
meydana gelen devlet boşluğu seçimle neticelendi.
Oradaki liderler seçim yaptılar. Şimdi orada seçilmiş
bir organ çıktı. Bu, devlete dönüşür mü dönüşmez mi
olayı zamana bağlı.
-Ozellikle Amerika'nın ve Batjlı ülkelerin "Kürt dev-
leti olmayacak" yönündeki sözlü güvenceleri yeterli
mi?
DEMİREL- Nihayet devlet sözüdür. Bakınız, Het-
sinki'de Mitterrand'la görüştüğümüz zaman nisanda
geldiği vakit Türkiye'de verdiği sözleri tekrarladı. Ke-
sinlikle bir Kürt devletine karşıyız dedi. Bush'la konuş-
tuk, kesinlikle Kürt devletine karşı olduğunu söyledi.
John Major'la konu^tum, o da aynı şeyi söyledi. Ve biz
kendilerine açıklıkla söyledik ki, biz bu insanların telef
olmasına, aç kalmasına zulme uğramasına karşıyız ve
ikinci bir Halepçe'ye de razı olmayız. Ona seyirci de
kalmayız.
-Zaten demokratikleşmenin içinde Kürtlerin de hak-
larını kullanması yok mu?
DEMİREL- Bizim ülkemizde etnik ayrım yok. Kimseyi
etnik ayrıma tabi tutmuyoruz. Herkes eşittir diyoruz.
Herkes eşit haklara sahiptir diyoruz. Bu eşitlik meka-
nizmasında aksayan bir şey varsa bunu düzeltmek de
bizim boynumuzun borcu.
-Ama Misak-ı Milli sınırlan?
DEMİREL- Kimse aksini aklından gecirmesin.
SÜRECEK
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE DÜNYA'DA
yevre Bakanlığı Meteo-
roloji Genel Mûdûrtüğü-
nden alınan bilgiye göre
bütün bölgelerımiz az bu-
luflu ve açık geçecek. Ha-
va sıcaklığı artmaya
davem edecek. Rüzgâr.
kuzey kesimlerinde, kuzey
ve doğu, cteki yerlerde
gûney ve batı yönlerden
haftf. ara sıra orta kuvvet-
te esecek. Denizterimizde rûzgâr, Batı Karadeniz, Marmara, Kuzey Ege'de
yıldız ve poyraz. Ooğu Karadeniz ile Güney Ege'de yıldız ve karayel. Akde-
niz'de gûnbatısı ve lodostan 2-4, yer yer 5 kuvvetinde. saatte 4-16. yer yer
21 deniz mili hızia esecek. Van Gölû'nde hava, az bulutlu ve açık geçecek
•0- yajmuritı
GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI
İZMİR 6. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN
ZonguMak A
Aaç;« BDuıuriı; G-çineşiı Kun< Ssıs» y-
DOSYA NO: 1992/1 Satış
Mahkemece satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilen ve
satışı lc lf. Klnun hükümlerine göre yapılacak olan gayrimenkul ta-
punun, tzmir Balçova Mahallesi pafta 337, ada 6044, parsel ll'de ka-
yıtlı 483 m!
yüzölçümlü, 148/483 hissesi Mithat Kuyumcu, 217/483
hissesi Mesut Ün, 118/483 hissesi Korkmaz Akın'a ait olup Balçova
Mahallesi 1855/13 sokak ile 1855/2 sokak köşesinde mevcut boş ar-
sadır.
Tapu kaydının şerhler hanesinde 27.4.1977 tarih Y: 4858 H.S: 2766
Mithat Kuyumcu hissesinde haciz şerhi bulunmaktadır.
tmar durumuna göre, inkişaf sahasında kalmakta olup, yol ve ka-
nal borcu olduğu, yıkım ve hafriyat izini alınmazı zorunludur, imar
hattı talebi icabetmektedir ön balıçe mesafesi 5.00 m. arka bahçe me-
safesi 6.40 m. bina yüksekliği 12.80 m. Ç. katsız 4 katlı bina yapımı-
na müsait olduğu belirtilmiştir.
Muammen bedeü: 386.400.000 TL.
1. ihalesi: 15.9.1992 günü saat 11.00-11.15 arasında yapılacaktır. Bu
artırmada verilecek bedel masraflan ile birlikte %75'ini bulmaz ve
alıcısı çıkmaz ise 2. ihalesi aynı mahallede 10. gün sonra yapılacak-
tır.
2. ihalesi: 25.9.1992 günü saat 11.00-11.15 arasrnda yapılacaktır. Bu
artırmada verilecek bedel masraflan ile birlikte kıymetinin (40)'ının
altında satılmayacaktır. lhaleye girmek isteyenler %20 nakti teminat-
lannı Izmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden alacaklan yan ile Va-
kıflar Bankası Kemeraltı Şubesi'ne yatıracaklardır. lhaleye girmek is-
teyenler satış şartnamesini okumuş, kapsamını aynen kabul etmiş sa-
yılırlar. thale bedelinden baskaca alım harcL, damga resmi, katma değer
vergisi alıcısına aittir. Dellaliye ücreti 2464 sayıli kanun hükümlerine
göre alınır. Satış şartnamesi ilan tarihinden itibaren herkese açıktır,
ilan olunur. 24.7.1992 Basın: 34056