15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS1992 PAZAR 12 DIZIYAZI Ülkü Ocaklan'ndan gelen Türk-İslam Ülkücüleri MÇP'ye katılmca Türkeş'le çatışma başladı Korkma söıımez bu ocaklar ÜLKÜCÜ HAREKETTE BÖLÜNME TANIL BORA KEMAL CAN ı 1 _ 991/92'de, Türkeş mitosunun parlatılmasına imkân veren iki önemli gelişme oldu: Sovyetler Birliği'nin çözülerek Türki cumhuriyetlerin bağımsızlaşması ve MÇP'nin 19 milletvekiliyle parlamentoya girerek yüksek siyaset zemininde yerini alması... Propagandanın malzemesi, sonuçta,"Yıllardır Turancılıkla suçlandık ama işte haklı çıktık" mesajından ibaretti. 1944'te Turancılık suçlamasıyla yargılanan Başbuğ, bu iddianın simgesi, hatta bizzat kendisiydi. —2 — Aynca. İslamcılaşarak aynlanlann iyicc marjinaUeştiğin] görüyor ve böy- le bir akıbetı istemiyorlardı. Türk- İslam Ülkücüleri. bu. arada kalmanın sonunda, MÇP\e katılmaktan başka yol bulamadılar. Bu yoiun, partiyi kendı çizgileri doğrultusunda dönüş- türmeye de elverebıleceğıni düşündü- ler. Türkeş'in yaşının ilerlemiş oluşu da. uzun \adede onlara şans tanıyor- du. MÇP vönetimi ve Türkeş de, Türk-İslam Ülkücüleri'nin hem popü- laritesınden ve dinamizminden yarar- lanma>ı. hem de onlan bağlamakla, tabandaki İslamcılaşma eğılimini kontrol altına almayı umuyordu. Böy- lece. Yazıcıoğlu ve arkadaşlan 1988 kasımındaki kongrede MÇP yöneti- minegirdiler. Türk-İslam Ülkücüleri'nin MÇP'ye katılması. ülkücü hareketteki ikiÜk görüntüsünü ve MÇP'nin camiayı to- parlayamadığı izlenimini büyük ölçü- de yıktı. Kazanılan moral ve motivas- yon. 26 Mart 1989 seçimlerinde oy oranının yüzde 4.1 'e çıkmasıyla da pe- kiştı. Ne var ki. bu ikilik ve onun ya- rattığı gerilim. ortadan kalkmadı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun basında bir- kaç ayda bir "Başbuğ'un halefî", 'Baş- buğ'a rakip' habcrlenne konu olması, MÇP merkezini fazlasıyla rahatsız ediyordu. Ankara'da kongre heyecanı 1991 yazında Ankara il kongrcsinı, Türkeş'in açıkça desteklediği adaya karşı Yazıcıoğlu'na yakın bir adayın kazanması, bunun üzenne kongrenin iptal edilmesi. ardından aynı sürecin Yenimahalle ilçe kongresinde yaşan- ması. gerginliği günccl politika zemini- nc taşıdı. Merkez. 1989'dan itibaren, Iürkeş mitosunu ve "Lider-Teşkilat- Doktrin" dogmatizmini takviye etme çabasına girdi. Gençlik örgütlenmesi " Lidcr-Teşkilat-Doktrin" üçlemesi- nin uzun yıllar pek amlmadıkıan son- rayineöneçıkanlmasındaamaç. ilkin, iç disiplini ve yönetimin otoriıesini vurgulamaktı. Hareketin İslamileşme sürecinde çok tartışılan, kişileri ve be- şeri otoriteleri mutlaklaşürdığı için terk edilen bu üçlemenin dayatılması- nın ideolojik nedeni de, hareketteki İslamcılaşma yöneliminı bastırmaktı. Türk-İslam Ulkücülen'nin nüfuzu- nun oldukça fazJa olduğu gençlik ör- gütlenmesini disipline etmeye özellikle ağırlık verildi. 30 bin civannda satışa ulaşan Bizim Ocak dergişi üzerinde denetim yoğun- laştınldı. Ülkü Ocaklan'nın izinde 1987'de kurulan Gençlik. Kültür ve Sanaı Ocaklan. görece özerk faaliyet gösteriyorken, 1990 başında Metin Tokdemir'in yerine İrfan Özcan'ın atanmasından itibaren, partinin sıkı gözetimine bağlandı. Türkeş'in yıldızı parlıyor 1991 92'de. Türkeş mitosunun par- latılmasına imkân veren iki önemli ge- lişme oldu: Sovvetler Birliği'nin çözü- lerek Türki cumhuriyetlerin bağımsız— laşması ve MÇP'nin 19 milletvekiliyle parlamentoya girerek yüksek siyaset zemininde yerini alması... Türki cumhunyetlenn dünyanın ve Türkiye'nin gündemine hızla girmesı. MÇP'ye müthiş bir propaganda fırsatı verdi. Propagandanın malzemesi, so- nuçta. "Yıllardır Turancılıkla suçlan- dık ama işte haklı çıktık" mesajından ibaretti. Yanm asn aşkındır dış Türk- ler konusunu işleyen. 1944'te Turancı- lık suçlamasıyla yargılanan Başbuğ, bu iddianın simgesi, hatta bizzat ken- disiydi. Ülkücü hareketin bilgi ve politika önerisi bakımından Türk dünyasına ilişkin sermayesinin büyük ölçüde mi- tolojiden ibaret olmasından gelen za- af, Türkeş mitosuna yüklenilerek ha- fıfletilmeye çalışılıyordu... İttifak ve 91 kongresi MÇP'nin. 20 Ekim 1991 seçimlerine RP ^e JDP'vle"İnananlannittıfakı"nı oluşturarak girmesi sayesinde baraj engelinden kurtularak 19 milletvekilli- ği kazanması. Başbuğ mitosunu besle- yen ikinci olaydı. Bu olay. ilkinden farklı olarak, tamamen Türkeş'in inı- siyatifı vesiyasi maharetiyle gerçekleş- li. Türk-İslam Ülkücüleri, salt barajı geçmeye dönük bir siyasi manevraya karşıydılar. Bu ekipten Yaşar Yıldı- nm, o günlerde, "Seçime tek başına girip yüzde 6-7 oy almanın, hareketin kendi kımliğini koruması bakımından daha iyj" olacağını söylüyordu. Türk- İslam Ülkücüleri, ittifak bir kez kuru- lup "inananlann ittifakı" diye sunul- duktan sonra da tabanda gerçek bir birliktelik zemini için daha fazla gay- retgösterilmesini istediler. İttifak böy- le sunulduysa hakkı verilmeli, barajı aşmaya dönük bir manevra görüntü- sünden sıynlmalıjdı. Ancak Türkeş için, olay gayet açıktı: İş bittikten he- men sonra, MÇP'ye 19 milletvekilliği kazandırmış olarak yuvaya döndü. 20 Ağustos 1981. Başta Genel Başkan Alpaslan Türkeş olmak üzere MHP yöneticileri Sıkıyönetim MahkemesTnde yargdanıyor. Ülkö Ocaklanndan gelen Türk-İslam Ülkücüleri 12 Eylül'de kendilerine uygulanan baskıdan, dolaylı olarak MHP yöneticilerini ve Başbuğ Alpaslan Türkeş'i sorumlu tuttu. MHP'nin devletle işbirliği 12 Eylül'den sonra ülkücüler arasında tartışıldı Devletiıı ülkücüülküsü12 Eylül öncesin- de MHP ve ülkücü hareketin devletin resmi ve yeraltı gü- venlik örgütleriyle işbirliği içinde oldu- ğu kanısı, sadece solda değil, genel kamuoyunda da yaygındı. Bu kanıyı pekiştiren yeterince çok veri vardı: MHP'nin misyonunu devlete yar- dıma olmakla açıklaması; MC hü- kümetlerinin Başbakanı Demirel'in (ünlü "bana sağalar cinayet işliyor dedirtemezsiniz" sözüyle) ülkücü te- rörünü görmezden gelmesi, ülkücü eylemcilerin yakalanamayışındaki sistematiklik; ülkücülerin elinin dev- let imkânlannın cebinde olduğu sez- gısıni kuvvetle uyandıran karanhk olaylar. vs... Tabii MHP.sözcüleri böylesine suçlamalan kesinlikle red- dediyorlardı. 12 Eylül'den sonra, devletin gü- venlik örgütleriyle işbirliğe geçme meselesi, ülkücü hareket içinde de tartışılmaya başlandı. MHP dava- sında ülkücü sanıklara "devletin as- keri, polisı varken size ne oluyor- du?!" diye çıkışılmasırun yarattığı şok, bu yönde bir sorgulamayı baş- latmada başlıbaşına etkili oldu. Ül- kücü hareketin gençlik ve militan tabanında yapüan muhasebede van- lan sonuç. "kullanıldık. işirniz bittik- ten sonra atıldık" yönünde idi. Üst yönetime tepki Öncelikle kendilerini kullanan devlete yönelen tepkinin bir miktan da, buna izin veren, ülkücü gençliği kullandırtan üst yönetime yöneldi. Ancak devlete yönelik tepki 80'lerin ortalanndan itibaren açıkça ifade ediliıken, MHP yönetimine dönük tepki yeri içinde kaldı. 12 Eylül'ün yarattığı mağduriyeti onlann da pay- laşıyor olması, yöneticilere duyulan tepkiyi bastırdı. Hapishane döneminin bitmesin- den sonra, bu yara yine kanamaya başladı. PKK'ya karşı ülkücülerin kullanılması fıkrinin bir yerlerden ifade edilmeye başlandığı 1986/87 döneminde, eski ülkücü gençlik ön- derleri bu tür yoklamalara tepki gös- terdiler. (Eski Ülkü Yolu Derneği Genel Başkanı Yaşar Yıldınm'ın, devlet güvenlik güçlerinin terörle mücadelesini, ülkücülerin balkon- dan seyretmeleri gerektiğini belirten çıkışındaki "balkondan seyretmek" sözü, bu tutumun simgesi haline gel- di. Bölgedeki ülkücü görevliler. özel- likle özel tim mesuplan. devletin PKK'ya karşı mücadelesinin sivil de- ğilse deresmiülkücü kökenli destek- çileri oldular. Devletin isıihbarat ve güvenlik aygıtlan. ülkücü harekeü. teröre karşı sivil destek potansiyel olarak kullanma tasansından da vazgeçmediler. Ülkücü hareket. merkezi düzeyde değil, ama kullanıl- maya daıma elverişli taban dokusuy- la, bu tasanyla elverişli bir zemin sundu. Ülkücü hareketin bütün kesimleri de bu sununun farkında. 1991 kası- mında bircenaze töreninin anti-Kürt protesto gösterisine dönüşmesi üze- rine konuştuğumuz Kayseri MÇP milletvekili Seyfi Şahin şöyledemişti: "Biz oradaki çocuklan hep kontrol etmeye çahştık. Ama onlar oradaki emniyet müdürüne de yakındır, onunla konuşun..." Ülkücülerin anti-terör provokas- yonlannda kullanılması tartışması, Yaaooğlu ve arkadaşlannın istifa- sırtdan sonra ülkücü hareket içinde de yoğunlaşü. MÇP çevreleri ayn- lanlan "provokasyona ve şiddet ey- lemlerine müsait" olmakla suçladı; aynlanlann çevresi ise, devletin istih- barat ve güvenlik aygıtının bizzat MÇP içinde temsil edildiği iddiasını ortaya attı. Yönetimin tepkisi MÇP yönetimi, resmen, sadece ge- nel bir "radikalleş- melerinden korku- yoruz" açıklama- sında bulundu. Kimi yöneticiler. bu korkulannı, ay- nlanlann radikal İslama, İrancı akımlara kapılabilecekleri düşünce- siyle netleştirdiler. MÇP yönetimini ve Türkeş'i kayıtsız şartsız destekle- yen günlük Ortadoğu gazetesinde ise. cpk daha karanhk imalar yer al- dı. Özellikle Ergin Bayramcı. "E>ev- let'" başlıklı köşesinde ağır ithamlar- da bulundu. Bayramcı, 6 temmuzda, "o günkü kargaşa ortamından istifa- de eden bücürlerin iş başına gelme- siyle kaba kuvvetin rağbet görmeye başladığını; bunun ise komünizmin arayıp da bulamadığı fırsat olduğu- nu" yazdı. O bücürlerin ülkücü hare- ketin başına "sardığı felâketlerin sonuçlanna hep birlikte katlanılmış; özellikle liderimiz, o bücürlerin top- lam günahlanndan sorumlu tutulup mağdur edilmiş"ti. Bayramcı, 9 temmuzda, bazı MÇP yöneticilerine yöneltilen MİT ajanlı- ğı, suçlamalanna değinerek MİT düşmanlığını davaya bağlıhğın ölçü- sü sayan anlayışı eleştirdi. 11 tem- muzdaki yazısında, gündeme getiri- len ülkücü-PKK çatışmasına değine- rek şunlan belirtti: "Istifacılann çok iyi bildiğimiz kavgacı mizaçlan ve zihni yapılan göz önünde tutuldu- ğunda aklımıza gelen kötü ihtimal- lerden Yüce Allah'ın Türk Milletini esirgemesini diliyoruz." Suçlamalara yanıt MÇP'den aynlan grup i c ° böylesi suçlamalara "Dinime kuıVeden Müslüman olsa..." havasında karşı- bk veriyor. Bu gnıptan biri, yukan- daki saürlann yazan Ergin Bay- rama'nın kariyerini şöyle anlatıyor: "Bu kişi 12 Mart'tan önce Güneydo- ğu bölgesinde MİT için çalıştı. 12 Mart'tan sonra ülkü ocaklanna gir- di. Bir ODTÜ baskını vardı, orada ortaya çıktı. Sonra yine ortadan kay- boldu. Sonra bir gün, yurtta paüa- yan bir bombayla kolunu kaybetti. Bombayı komünistler attı dendi, ama aslında imalat sırasında olan bir patlamaydı..." MÇP'den aynlan grubun sözcüle- ri, devletin MÇP'deki parmağını, suçlamalar üzerine, isimsiz açıkla- malarla dile getiriyorlar. Son kong- rede Türkeş tarafından yönetime alınan ve bir eski MÇP'liye göre "ilk MKYK toplantısında kendilerini ta- nıurken özal Harp Dairesi'nde çalış- tıklanm" söylemiş olan iki emekli generalin (Turgut Nasün ve Hüseyin Cevizoğlu) adîan hep anılıyor. MÇP yönetiminde birkaç yıldır yer alan emekli binbaşı Ferruh Sezgin, ayn- lan ekibin partideyken de gergin iliş- kiler içinde olduklan ve istihbaratçı teşhisini koyduklan bir isim. Yaaa- oğlu'nun çevresindekilerin İslama ve radikal unsurlan, bu meselede da- ha netler. îstifalann açıklandığı toplantı ön- cesinde, birgenç, MÇP'yi kastederek "bunlar Gladio idi, herkesçe ma- lum" diyor: "Devlet bunlan hâlâ da destekler. Bizim Dergâh'daki saldın- dan sonra, Emniyet'ten baskı yap- mışlar: Sol yapü diyelim, PKK yapu diyelimdiye..." 0^^ Aynı toplantıda. dinleyiciler arasın- da. gözümüze. Mu- rat Ağartıcı ilişiyor. Özal suikastının ar- ^ dından 2000'e Doğ- ru dergisine "özal'ı ben vurdum" açıklamasıyla manşet olan, ülkücü- lerle ve Adana polisi ile karanhk iliş- kileri açığa çıkan (veya ucundan gözüken) genç maceraa, Murat Ağartıa... MÇP'nin aynlanlara, ay- nlanlann MÇP'ye yönelttiği suçla- malann ister tamamı doğru, ister tamamı yanlış olsun; ülkücü hareke- tin, provokasyon meraklılanna ve profesyonellerine" müthiş verimli bir zemin sunduğu çok açık... Aynca Bi- zim Dergâh baskınının başaktörü- nün Türkeş'in eski şoforü payesine sahip olduğunun söylenmesi ve gö- zaltına alındıktan birkaç saat sonra bazı DYP'li milletvekillerinin deara- ya gjrmesiyle serbest bırakılması, geçen haftalarda Ankara Adakale Sokak'taki Briç Kulübü'nü basan maceraa ülkücünün, gelen polislere belindeki silanı Türkeş'in koruması olmakla açıklayıp sıynlması. provo- kasyon meraklılanna tanınan geniş emniyet imkânlanna işaret ediyor... Bu arada MÇP içinde. milletvekı.li- durulmasından dolayı. seçmene ulaşı- masına yol açmıştı. ği kontenjanlannın kullanılması da lamamıştı. Örneğin güçlü olunan Kı- Buna karşılık Aksaray'da. Türkeş'- gerginlikdoğurmuştu. Türk-İslam Ül- rıkkale'de. eski MHT ...il'.^tvekili Ali in yakını (liste başı) Faruk Keskinkı- kücüleri'ne göre, tabana seslenmeyen, Fuat Eyüboğlu'nun liste başı yapılma- lıç'ı tercih oylanyla geçerek milletveki- merkeze yakın isimlerin listelere dol- SJ. bu ilden hiç milletvekili çıkarılama- li seçilen İsmet Gür'ün başansı, Türk- İslam Ülkücüleri'ne göre adayın taba- na uygunluğunun göstergesi. MÇP merkezine göre ise azıak disiplinsizlik- ti... Fakat sonuç olarak, barajı aşama- yacakken neredeyse bir grupluk mil- letvekiliyle Meclis'e girmek, ülkücü tabana büyük moral verdi. Ve "Erge- nekon'dan İkinci Çıkış" olarak kutsa- nan bu başan, doğal olarak, Türkeş'in üstün liderlik yeteneğine yazıldı... MÇP'nin 1991'in son günlerindeki kongresi, bu ortamda yapıldı. Parti içindeki ikilik, ittifak ve seçim döne- mindeki tartışmalarla birlikte. kong- reye taşındı. Bu kongre. MHP-MÇP geleneğinde ilk kez, iki (hatta üç) liste- nin açıkça çarpıştığı tarihi bir kongre oldu: Türkeş'in desteklediği Devlet Bahçelı ekibinin listesine karşı M. Ya- zıcıoğlu ve ekibinin hazırladığı liste; bir de D. Bahçeh'ninkine daha yakın olan. Muharrem Şemsek'in listesi. Ya- zıcıoğlu ekibi, merkezin listesini sade- ce yedi yerden delerek, gücünün çok altında sonuç alabildi. Bunda bir et- ken, son ana kadar. Türkeş'in güçleri- ni takdir ederek yönetimde onlara ağırlık vereceğini umduklan için sis- temli bir hazırhk yapmamış olmalany- dı. Merkezin, oy verme yöntemine iliş- kin kimi taktik düzenlemeleri de dele- gelerin kafasını başanyla kanştırdı ve pek çok muhalif oyu geçersiz kıldı. Bu arada. Şemsek de yönetim dışı kaldı. İkiliğin derinleşmesi MÇP yönetimi. kongreden sonra - Yazıaoğlu ekibini dışlamayarak Baş- kanlık Divaru'nda birkaç koltuk ver- di. Fakat kongre sonrası dönem. "Partiyi düzene sokarak iktidar ortak- lığına haarlama dönemi" olarak sap- tanmıştı ve iç politika çok daha mer- keziyetçi, disiplinli bir çizgiye oturdu. Kongreden birkaç ay sonra yinelenen Yenimahalle ilçe kongresinde, Yazıa- oğlu ekibinin adayı ikinci kez kazanıp kongre de ikinci kez iptal edilince, Ya- şar Yıldınm genel sekreter yardımcılı- ğı görevinden istifa etti. Bu kongre ve istifa kamuoyuna duyurulmadı. Kongrenin hemen öncesindeki gü- venoyu olayı, ikiliği. dışa dönük politi- kada da netleştirmişti. MÇP grubu hükümete güvenoyu verirken. Sıvas- tan milletvekili seçilen Muhsin Yazıcı- oğlu ije Kahramanmaraş milletvekil- leri Ökkeş Şendiller, Esat Bütün, Saffet Topaktaş oylamaya katılma- mışlardı. Maraşlılann temel saiki, "Bölgelerinde PKK'ya karşı olan has- sasiyet sebebiyle. HEP destekli bir hükümete onay vermek istememeleri" idi. Yazıcıoğlu ise soranlara. "İdeolojik muhte\alı bir hareketin oportünistçe davranmaması gerektiğini" açıkladı. Güvenoyu. yakın gelecekte bir koalis- >on için DYP'ye yeşil ışık yakmakla da açıklanamazdı. "Böyle bir koalis- yonun şartlan olduğunda DYP zaten kendisı. icabında araya adamlar koya- rak MÇP'ye gelirdi"... Türkeş'in hü- kümete destek politikası 1992'de istik- rarlı biçimde sürdü. Demirel-Türkeş teması. haftalık olağan görüşme ruti- nine bindi: Demirel MÇP'ye parla- mentoda ve TRT'de yer verilmesini. Hazine yardımı yapılmasını. Türkeş'- in üzerine kayıtlı MHP mallannın Türkeş"e iadesini sağladı; Türkeş Orta Asya ve Kafkasya seferinde Başba- kan'a refakat etti. AJNKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCİ Çok Yazık! Dikili Barış Şenliği'nde, şimdiye dek görülmemiş bir olay oldu. Eskiden, geçmişyıllarda sivil polislertoplantıla- rı engellemeye çalışırlar; kışkırtıcı tutumlarl? konuşmacı- ların sinirlerini altüsi ederler, onları videoya alırlardı. Bu • yıl, daha şenliğin ikinci gününde, kışkırtıcı küçük bir grup, "Cumhuriyet"le ilgili toplantıyı engellemeye kalkt. Küçük grup bağırdı, çağırdı. Büyük kalabalığın onlara katılmama- sı, hatta kınaması karşısında Çamlaraltı'nı bırakıp gitmek zorunda kaldı. Kürsüde, ilhan Selçuk, Hikmet Çetinkaya, Şükran Ke- tenci, bir de ben konuşacaktık. Dikili Belediye Başkanı Osman özgüven, kısa bir konuşmayla konuşmacıları kür- süye çağırdı. Daha yerimize oturmak üzereydik ki bir genç mikrofonu almış, konuşmak istiyordu. önünde, öldürülen gazeteci Yahya Orhan'ın fotoğrafı vardı... Kürsünün sağın- daki küçük grup; - Arkadaşımız konuşsun! diye bağırmaya başlamışö. Bağırıklar, çağırıklar, kiminnedediğianlaşılmazolmuş-' tu. ; - Devlet terörüne son! diye tempo tutuyorlardı. - Katillerden hesap soracağız! - Yargısız idamlara son! - Katiller bulunacak, hesap sorulacak! Mikrofonu İlhan Selçuk aldı, özetle şunlan söyledi: - Arkadaşlar bir dakika, bir dakika! ("yuh" sesleri, pro- testolar) Burada hepimiz dostça, kardeşçe konuşmaya geldik. Dikili Şenliği'nde şimdiye kadar herkes omuz omu- za, kardeşçe, dostça her şeyini dile getirdi; bunu da dile getireceğiz. Burada, biz devlet terörüne karşıyız. (Anlaşıl- mayan protestolar) Öldürülen gazetecilerden söz açmak istiyorum ("Basın şehitleri ölümsüzdür!" sesleri). Meslek- taşımız Yahya Orhan öldürüldü. ("Özgür Gündem de katıl- sın!" sesleri). Arkadaşlar, özgür Gündem için ayrı bir panel düzenlersiniz, konuşursunuz. Beni de çağırırsanız ben de konuşurum. Arkadaşlar, konuşma olanaklarımızı yitirdiğimiz zaman demokrasi olmaz ("özgür Gündem ko- nuşsun!" sesleri). - Devlet terörüne son! (Bir avuç kişi, toplantıda terör mü yaratmak istiyordu?) Bağırtıları çağırtıları durdurma olanağı yoktu. İlhan Sel- çuk konuştu: - Arkadaşlar, Yahya Orhan için bir dakika saygı duruşu- na çağırıyorum! (Herkes ayağa kalktı, kışkırtıcılardan bir bölüğü ise saygı duruşu sırasında da bağrıştılar. Kimi de "Kemalist eşekler!" diye bağırıyordu). .' Yahya Orhan için saygı duruşu bitti. İlhan Selçuk: - Teşekkür ederim arkadaşlar, şimdi öldürülen meslek- taşımız Çetin Emeç için bir dakika saygı duruşu... Yine ayağa kalktık, saygı duruşuna gectik. (Protestocu grup bağırıp çağırmayı sürdürüyordu ("Sahtekârsınız! Devlet terörüne son!"). - Teşekkür ederim! Sevgili arkadaşlar şimdiye kadar bü- tün öldürülen gazeteciler için bir dakika saygı duruşuna... Üçüncü kez saygı duruşuna kalktık. Kürsüden bağırıp. çağıranları süzüyordum. Kimdi bunlar? İlhan Selçuk'un bu denli soğukkanlı olduğunu bilmiyor-, dum. j - Devlet terörüne son! Devlet terörüne son! • - Teşekkür ederim arkadaşlar! Arkadaşlar, devlet terö- rüyle öldürülen arkadaşlarımızı konuşmak istiyorsak, hiç- bir ayrım gözetmeden bütün arkadaşlarımızı bağrımıza basmak istiyorsak, bu panel i yürütmek istiyorsak, o za- man oturup konuşabiliriz. Hiç kimse, hiçbir zaman, gerek devlet terörüyle, gerek başka bir terörle öldürülen kimse- ler arasında en küçük bir ayrım yapmıyoruz. Bizim için, Türkle Kürt birdir; yalnız Kürt değil; Rum, Ermeni, Azeri tüm insanlar bizim için eşittir. Eğer öldürülen kurbanlar arasında, Türktür, Kürttür, Ermenidir, Fransızdır, Alman- dır diye ayrım yapmaya kalkışırsak, teröre karşı olarnayız, trkçı oluruz! (Büyük kalabalıktan uzun alkışlar) Biz, ırkçılıktan ve kaba kuvvetten nefret eden bir topluluk yaratmak istiyoruz. Bizim amacımız, Kürt kardeşlerimizle Türk kardeşlerimiz arasında sevgi ve dostluk yaratmaktır, husumet değil. (Uzun alkışlar) Anadolu'da hep birlikte ya- şayacağız, "özgür Gündem'deki kardeşlerimizle "Cum- huriyef'teki kardeşlerimiz arasında hiçbir fark yoktur. Onlar bizi ayırsalar bile biz onları ayırmıyoruz. (Uzun al- kışlar) Buradaki bütün insanlar bizim kardeşlerimizdir. Içi- mizde en küçük bir öfke yoktur. Onlarla biz Türkiye'de demokrasiyi gerçekleştirmeyi, çalışmayı, tartışmayı isti- yoruz. Hiçbir zaman Türkiye'de Türklerle Kürtler arasında bir fark gözetmiyoruz. Istedikleri kadar bağırsınlar. (Bir yandan bağırmalar sürerken, bir yandan alkışlar.) Burada tartışmak için niye toplandık? lletişim, çağımızda iletişim! Niçin iletişim?.. Acaba, özgür Gündem gazetesinden Yah- ya Orhan öldürüldüğü zaman, Bab-ı Ali basınında neden manşetlere geçmiyor da, başka biri öldürüldüğü zaman Bab-ı Ali basınında manşetlere geçiyor? Burada bir ileti- şim eksikliği neden vardır. lletişim eksikliği şundan vardır arkadaşlar, eğer elinde kuvvet olan başkasını taramaya kalkarsa, o zaman iletişim eksikliği olur. Şimdi, bu arka- daşlarımız, buradaki iletişim; engellemektedirler. Ellerin- de kuvvet olsa, o zaman büsbütün engelleyecekler. (Uzun alkışlar) Eğer bu kadar küçük bir grup, burada bu iletişim engelini yaratmaya tevessül edebiliyorlarsa, yarın iktida- ra geldikleri zaman, bütün özgürlükleri yok edeceklerdir arkadaşlar. (Uzun alkışlar)... İlhan Selçuk'un konuşması çok etkiliydi. Protestocular birdenbire dağıldı; toplantıya başlayabildik. Ertesi günü öğrendim, öğrenince daha da çok üzüldüm. Dikili yakının- da, Bademli'de, Eğit-Sen kampı varmış; Eğit-Sen'li kimi öğretmenler "Cumhuriyef'in toplanbsını engellemek iste- mişler; bu olaylar olmuş. Yazık, çok yazık! BULMACA 7 8 9SOLDAN SAGA: 1/ Bir yaşından üç yaşına kadar olan tay... Briçte, atılan bir kâğıtla eşine oy- namasuıı istediği kâ- |ıdı belirtme. 2/ Ba- şıboş gezen hayvan sürüsü... Güney Amerika'da yaşayan bir yük hayvanı. 3/ Seryum elementinin simgesi... Kalay oksit katılarak donuklaş- tınimış ya da kemik tozu katılarak yan donuk hale getiril- miş cam. 4/ Bağırsaklar... Bir tür tat- h. 5/ tpek gibi düz ve parlak bir ku- maşın üzerinde bulunan tel tel iplik. 6/ Bir geminin ba^ka bir gemiden ya da kıyıdan açılması... Kraliçe. 7/ Sü- rüp gitme, uzama... Kale hendeği. 8/ Ufuklar... On dört üizeden oluşan bir Batı şüri. 9/ Güzel çiçekli bir süs bitkisi... Pirinç ve şekerkamışından elde edilen bir tür rakı. YUKARIDAN AŞAGlYA; 1/ Tarhana, bulgur yapmak için kullanüan kabuğu soyulmuş ve kınlmış buğday... Hücum. 2/ Faiz... Sevgi bağlıbğı. 3/ Bir. nota... Kazak başicanlanna verilen ad. 4/ Yankı... tri taneli be- zelye. 5/ Boksta ve eskrimde rakibin hamlelerini önleme biçi-. mi. 6/ İyi terbiye edilmemiş vahşi binek hayvanı... Bir peygam-; ber. 7/ Bir çeşit pelte... Müstahkem yer. 8/ Buyruk... Yaşmak yapımında kullanılan, tülbent cinsinden bez. 9/ Eski dilde kuş < yuvası... Maksat. '
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle