29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 AĞUSTOS1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CUMHURIYErTEN ÖZGEN ACAR "Bayan'Tap ve "Bay"lap Türkçe, Batı dillerine kıyasla "feminist" bir dil... Iki cinsi- yeti ayıran ikikelimevar. "Say"ve "i>ayan..."OysaIngiliz- ce, Fransızca ve Almancada böyle değil... Batı dilleri, "ba- yan "ları ikiye ayınyor. Bu dillerde bayanlara hitapta "kız- lık"ve "kadınlık" ayrı kelimelerle vurgulanıyor. örneğin Ingilizcede "bay" kısaca "Mr"dir. Bekâret ke- meri günlerinden kalma olsa gerek, kız "Miss", kadın ise "Mrs"d\r. "Mrs"öeki V harfi, kadının evtilik ileyaşamına giren bir erkeğin varlığını anlatır ve "Mr"deki 'r'den bulaş- mıştır. Fransızcada "dişi"ye, erkekle "yasa/"tanışıklığına göre kıza (Türkçe okunuşu ile) matmazel "Mlle" ve kadına ma- dam "Mme" diye hitap edilir. Almancada kız "Frâulein"- dır. Yaşamına evlilikle giren erkekle Alman bayan artık "Frau"dur. Her üç Batı dilinde "kızlık" kavramı "yasal erkek" ile degişir. Evlilik öncesindeki erkek ya da erkeklerin varlığı- na karşın dişi yine Ingilizcede "Miss", Fransızcada "Mlle" ve Almar»cada "Frâulein"d\r. Türkçede ise ister evlilik öncesi ve ister sonrasırtdaki erkeklere karşın, dişi daima "bayan"dır. Bundan dolayı Türkçe "feminist" bir dildir. Son yıllarda Batı'da, özellikle Amerika'da, "kadın haklan" ve "kadın özgürlüğü" savu- nuculan "Miss" ve "Mrs" aynmına şiddetle karşı çıkarak, topkı Türkcedeki gibi bir kelime ürettiler. "Mrs"tanımlama- sındaki erkek 'r' harfini atıp, ister kız ister kadın olsun "Ms" diyoriar. ("Miss" Kelimesi (Mis) ve "Ms" kelimesi ise (Miz) okunuyor.) Böylece dişilerin "kızlığı"ve "kadınlı- ğı" gibi farklı kavramlar Ingilizcede kaldırıldı. Şimdi öteki ülkelerin dişileri de aynı arayış içinde... • • • 6 haziran tarihinde bu köşede "Dinozor Titizliği" başlıkh yazımda şöyle bir cümle vardı: "....Hemen ertesi günü bir bayan okurdan kısa bir eleştiri notu aldım...." Bu cümledeki "bayan" kelimesi üzerine Istanbullu bir doçentten ilginç bir tepki mektubu geldi. Şimdi doçentin "bayan" olduğunu yazsam, belki kendisinden yine tepki görebilirim! Doçent okurum, mektubunun girişinde aynen şöyle diyor: "6 Temmuz 1992 Pazartesi günü 'Dinozor Titizliği'baş- lıklı yazmızda dikkatimi çeken bir noktaya sizin de dikkati- nizi çekmek istedim: Yazınızın 2. paragrafının sonunda 'hemen ertesi gunü bir bayan okurdan kısa bir eleştiri notu aldım' diyorsunuz. Okurunuzun ya da eleştiriyi yapan oku- runuzun BAYAN olması sizin için çok mu önemli? Yani kadınları kayırıyor musunuz, yoksa aynmcılık mı yapıyor- sunuz? Bu yaklaşım diğer yazarlarda var zaman zaman. Dil/kalem sürçmesi de olsa BAY/BAYAN aynmına, bura- da hiç gerek yokken, gerek duymuş olmanız hepimiz için çok düşündürücü." Sayın doçente acaba şimdi (kendi deyimiyle) kadınlan kayırdığımı mı, yoksa ayrıcalık yapnğımı mı söylesem? Adını açıklamak istemediğim bir okurdan söz ederken "sayın"anlamında "bay okur"yada "bayanokur"deme- nin "kayırma "yada "ayr//77c/Wr"olduğuna "okurlar"im\z karar versin. • • • 1 haziranda bu köşede gazetemizin 6 ortağının da "ba- yan" olduğunu vurgulamış ve çalışan "bayan'lanmızdan bazılarımn bir listesini yayımlamıştım. Gazetemizde 36 yöneticiden 12'sinin kadın olduğuna da övünerek dikkati çekmiştim. O yazı şöyle bitiyordu: "Daha 50kadarkadın çalışanımız var. Onları da gelecek haftaiarda tanıtacağız... 'Cumhuriyet' için bir de 'Erkekle- rin gazetesi' derler. Oysa gördüğünüz gibi 'Cumhuriyet'te kadınlar etkin..." "Cumhuriyet"\n kadınlarından bir liste daha bugün: Istanbul Haber Servisi'nde Figen Atalay, Berat Gürtçı- kan ve Hürriyet Uymaz; Ankara'da Günseli önal, Ayşe Sayın ve Güneş Gürson, Izmir'de Türey Köse tanıdığınız değerli "muhabire "lerimizdir. Istanbul'da "Iç Politika Serv/s/"nde Ayşe Yıldırım ve De- nizTeztel, Iş-Ekonomi'de llkin Aydın, Eser Atilla, Esin Sun- gur ve Deniz Şahin, Dış Haberler'de Adalet Can, Arzu Çakır, Kültür'de Handan Şenköken ile Figen Yanık ve gra- fik uzmanımız Nazan Tacer ile çizer Piyale Madra, tanıdı- ğınız imzalar arasındadır. "Cumhuriyet Pazar Dergisi"- nden Aynur Çolak ve "Bilim-Teknik Dergisi"n6en Tüles Hasdemir ile düzeltme servisinin yükünü taşıyan Hatice Tuncer, Mahmure lleri ve Aliye Uçar da Cumhuriyet'in "bayan 'larıdır. Bir başka yazıda "idaremizin kadınlar"\r\a deginece- ğim. Amacımız ne kimseyi ayırmak ne de kayırmak... "6a- yan okurlarımızdan" bir ricamız var "Cumhuriyet"ten neler bekliyorsunuz? "Cumhuriyet'te neler görmek, oku- mak istiyorsunuz? Lütfen bana yazın ki "erkeksi" Cumhu- riyet'te "kadınsı" görüş ve isteklere de geniş yer verelim. özgen Acar Cumhuriyet Gazetesi Türkocağı Caddesi 39/41 Cağaioğlu 34334/lstanbul Sevgi dolu, mutlu bir hafta dileğiyle. Memur sendikayayavaş ısımyor•Prof. Gülmez: Memurlara getirilecek toplu pa- •Eğitim-îş Başkanı Altunya: Hükümet, progra- • Kurulmuş bulunan 18 memur sendikasının 100 zarlık sistemi, ILO belgelerinin gerisine düşmemek mında, "Kamu görevlilerine sendikal hak ve özgür- bin dolaymda üyesi bulunuyor. Uzmanlar, bu sen- zorundadır. Türkiye'nin de onayladığı uluslararası lükleri tanıyacak gerekli yasal düzenlemeler yapıla- dikalann, bütün kamu çahşanlannın en fazla yüzde belgeler ortadayken, "Ben kamu görevlileri için cak" demekle, kurulmuş bulunan memur sendika- 10'unutemsilettiklerini, toplu pazarhk hakkının iş- grevsiz toplu pazarhk düşünüyorum" demek, hü- lannın yasal olmadığı izlenimini vererek, hakkımız- lerlik kazanmasının ön koşulunun, katüım ve Ör- kümet programı ve koalisyon protokolüyle çelişir. da olumsuz etki yarattı. gütlenmenin yaygınlaşması olduğunu vurguluyor. DOĞANAKIN ANKARA - Hükumetin, ka- mu çalışanlannın örgütlenme- lerine ilişkin hiçbir düzenleme- ye gitmemesi nedeniyle toplu pazarhk hakkına ilişkin belir- sizlik sürerken, memurlar için benimsenecek sendikal düzenin boyutlan tartışıhyor. Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi (TODAJE) öğretim üyesi Prof.Dr. Mesut Gülmez, memurlara sağlanacak toplu pazarlık düzeninin ILO belge- lerinin gerisine düşmemesi ge- rektiğini vurgulayarak, "Tür- kiye'nin de onayladığı belgeler ortadayken, 'ben kamu görevli- leri için grevsiz toplu pazarlık düşünüyorum' demek, hükü- met programı ve koalisyon pro- tokolüyle çelişir" diye konuştu. Eğitim-Iş Genel Başkanı Ni- yazi Altunya, kamu görevlileri- ne tarunacak sendikal hak ve özgürlüklerle ilgili yasal düzen- leme yapılacağinını açıklanma- sının kurulu sendikalann yasal olmadığını izlenimine yol açü- ğını söyledi. Memurlar arasında örgütlü olan 18 sendıkanın yaklaşık 100 bin dolayında üyesi bulu- nuyor. Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi (TODAİE) öğ- retim üyesi Prof. Dr. Mesut Gülmez, Türkiye'nin de imza- ladığı uluslararası sözleşmele- rin, memur sendikacıuğının çerçevesini gösterdiğini, grevsiz bir toplu sözleşme düzeninin, hükümetin vaatleriyle çelişece- ğini vurguladı. Bakanlar Kurulu'nca kabul edilen Sendika özgürlüğü ve Sendika Hakkının Korunması- na İlişkin 87 sayıh sözleşmenin parlamentoda onaylanmasm- dan sonra, "Bu sözleşrnede grev yok. Sözleşme metninde olmayan bir hakkı ben, dene- tim organının karanyla ulusal hukukuma sokamam" şeklinde itirazlann gündeme gelebilece- ğine dikkat çeken Gülmez, bu sözleşmenin onaylanmasmın ardından memurlar için grevsiz bir sendikal düzen benimsen- mesi halinde, ILO'daki sorun- KİMt KURUYEMİŞÇt OLDU, KİMt ÇİÇEKÇt Ne vamp, ne vampir; videocunun kasası tamtakır•Televizyon kanallannın hızla artmasından sonra, yüz- lerce video kulübü, müşterisizlik nedeniyle kapanıyor. Art arda yayına geçen özel kanallar, video satışı ve kaset kiralamalanna darbe vuruyor. ADANA (Cumhuriyet Gûney Ü- kulüplerini kapatan meslektaşlan- nın başka iş alanlanna kaydığı ve Ame Parinaud'nun 'Masum Kan'ı da videoculara bekledikleri kazancı getirmedi. kri Bûrosu) - TV kanallannın hızla artmasından sonra Türkiye'deki yüzlerce video kulübünün mûşte- risizlik yüzünden kapandığı bildi- rildi. Birbiri ardına yayına geçen özel TV kanallannın video aygıu saüşı ve kaset kiralamalanna tam anla- mıyla darbe vurduğu gözleniyor. Dayanıklı tüketim mallan satışı yapan Yücel Sevin, video satışla- nnda önemli oranda azalma oldu- ğunu söyledi. Televizyonun armağanları Yücel Sevin, "TRTden sonra or- taya çıkan özel TV kanallannın he- diyelı yanşmalar düzenlemesi ve kaliteb fılmleri ekrana geürmesi do- layısıyla vıdeoya ilgı azalmışur. Son zamanlarda hiç video satarnıyoruz. TV sunduğu hedıyelerle müşterimızi ekrana bağhyor. Aynca her gün ya- yımlananfilmlerde bizim ışimizi iyi- ce zor duruma sokuyor. Bunun dı- şuıda yurttaşlar bırakın video almayı, eündekini dahi satmaya çalı- şıyor. Yurttaşlar elindeki kuman- dayla ıstedı^ kanalı ve Fılmi seyret- me olanağına sahıp durumdadır. Ben işyenmde videonun dışmda baş- ka eşya da satügım için zaranmı bunlardan kapabyonun" dedi. Işlerin durması nedeniyle video kendisiyle birlikte 5-6 işyerinin mes- leğini sürdürdüğünü belirten video kulübü sahıbi Ruhı Uğurses de "Adana'da video kulüp sayıa gıttik- çe azalıyor. tşyerlenni kapatan arka- daşlannuz ışsizlık nedeniyle kuruye- mişçilik, çiçekçilik yapıyorlar. TV kanal arüşlanrun ılk zamanlarda vi- deo kasetlerine zaran azdı. Ancak daha sonra TV'lerdekı rekabet yü- zünden kalitelifilmlerekrana getiri- lince işler durdu. Bu nedenle de yurt- taşlanmız videoya ügi göstermiyor. Böyle giderse, ben de dığerleri gjbi iş alanınu değiştirmeyt düşünüyonun" diye konuştu. Tek söz sahibi Amerikalılar Kaset kıralamalannın da oldukça pahahya mal olduğunu anlatan vi- deo kulüp sahiplerirun ortak yakın- ması da şöyle: "Adana'da 5-6 ay öncesine kadar tek Türk firması olarak Ulusal Vi- deo Fibh A.Ş. vardı. Ancak o da Videocular Derneğı gibi işlevinı yıti- rerek kapandı. Bu durumda ABD şirketleri video sektöriinde tek söz sahibi oldular Video fılmlerine dc- ğer venrken, kendı hayat standartla- n ve Avnıpa düzeyinde hareket edi- yorlar. Bu da bizim gücümüzü aştı- gından, müşteriye kaliteli film sunmamıza engel oluyor". Turizmcilerin umudu, borçların ertelenmesi •İki trilyon 70 milyar lira kredi alan ve vadesi gelen ödemeleri iki kez ertelenen turizm yatınmcılan, yeni bir geri ödeme planı isteğini dile getiriyor. Turizm Yaünmcılan Derneği Başkan Yar- dımcısı Türkeri, "Borç affı istemiyoruz, borçlar hibe edilsin demiyoruz. Ödeme planlannın düzeltilmesiyle 100 milyon dolar- lık bir destek sağlanırsa direnç buluruz, güç buluruz" diyor. güç buluruz" diyor.HÜSEYİN ERCÎYAS tZMİR - İçinde bulunduklan parasal darboğazı aşma çabasındaki turizm ya- ünmalan, kredi borçlannın ertelenme- sini istiyor. Bugüne dek 2 trilyon 70 milyar İira kredilendirilen, vadesi gelen ödemeleri iki kez ertelenen turizm yatı- nmalan, yeni bir geri ödeme planı iste- ğini dile getiriyor. Turizm Yatınmcılan Demeği Başkan Yardımcısı Yılmaz Türkeri, "Borç affı istemiyoruz, borçlar hibe edilsin demiyoruz. ödeme planla- nnın düzeltilmesiyle 100 milyGn dolar- lık bir destek sağlanırsa direnç buluruz, Geçen yıllarda devlet desteğini ve teş- vigini yanında gören turizm sektöriinde önemli yaunmlar gerçekleştirdi. "Tu- rizm hamlesi"nin başlaüldığı, 1985 yı- lından bu yana arsa tahsisleri ve altyapı yaünmlan ile teşvik edilen turizm yaü- nmalanna geen haziran ayı sonuna kadar 2 trilyon 70 milyar lira tutannda kredi açıldı. Türkiye Kalkınma Bankası kaynaklanndan Merkez Bankası rees- kont kredisi ve döviz kredileriyle des- teklenen turizm yatırunalart son 5 yılda mevcut kapasiteye 105 bin yatak ekledi. Turizm yaünmalanna açılan kredile- nn hangj kaynaktan kullandınhrsa o kaynağa geri alınmalan öngörüldü. Döviz kredilerinin de döviz karşıhğı Türk Lirası değerinden geri aunması, kur garantisiz bu kredılenn döviz kurla- nnda meydana gelen arüşlar yaünmlan etkiledi. 1990 yılı ağustos ayından 1991 yılı mart ayma kadar süren, etkısini ge- çen yıl temmuz ayına kadar sürdüren Körfez bunalımı tüm ülke ekonomısiru oldugu kadar turizm sektörünü de etki- ledi. Türkiye Kalkınma Bankası Genel Müdürü özal Baysal, Körfez bunalı- mmdan önemli ölçüde etkilenen turizm yatınmalanndan kredi alacaklannın tahsılinden zaman güçlükler olduğunu söyledi. Baysal'ın verdiği bilgjye göre turizm sektörünün içine düştüğü fınans- man darboğazının aşılması için Yüksek Planlama Kurulu'nun 18.2.1991 tarihli karanyla Türkiye Kalkınma Bankası ile borçlandığı kuruluşlann 31.12. 1990 ve 31.8.1991 dönemlerinde vadesi gelen anapara ödemeleri ve faizleri ABD Do- lan'na çevırilerek ilk taksidi 31.8.1992 tanhinde başlamak üzere 2 yıl ertelendi. Sûre av sonunda doluvor Turizm yatınmcüannın Yüksek Planlama Kurulu karan doğrultusunda borçlan dövize endekslenerek 2 yıl erte- lenen borçlannı ödemelen için tanınan süre bu ay sonunda dolacak. İçine düş- tükleri fınansal darboğazı bir türlü aşa- madıklannı belirten turizm yaünmcıla- n geri ödeme planı gözden gecirilerek yeniden erteleme istedi. Bu arada Türkiye Kalkınma Bankası yetkilileri, hükümetten turizm yaünm- cılannın kredi borçlannın ertelenmesine ilişkin herhangı bir karar ulaşmadığını belirtti. MÜFTÜLER VE VAİZLER BÖLGE TOPLANTISI Diıı adamları terörûtartıştı •Diyarbakır'daki toplantıda söz alan Diyanet İş- leri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, din adamlanna, teröre karşı büyük görevler düştüğûnü söyledi ve "Terörün sonu hüsrandır" dedi. DtYARBAKIR (Cumhuri- yet) - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, devletin ve milletin terör gibi çok ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya bu- lunduğunu belirterek "Terörün sonu hüsrandır" dedi. Yılmaz, teröre karşı din adamlanna bü- yük görevler düştüğûnü, Islam dinınin halka ıyı anlatılması ge- reküğini söyledi. Diyanet işleri Başkanhğı ta- rafuıdan düzenlenen 'Müftüler ve Vaizler Bölge Toplanüsı'run üçüncüsü dün Diyarbakır Kül- tûr Sarayı'nda yapüdı. Toplan- tınm açış konuşmasını yapan Diyarbakır Müftüsü Mehmet öden, Türkiye'de ekonomik geüşmenin hızla sürdügünü ' tü kaydederek, sosyal ve dini ko- nularda da gerekli önlemlerin alınmasını istedi. Dicle Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Sedat Antürk de üniversite bünyesinde İlahi- yat Fakültesı'nin açümasımn karariaştınldığmı, toplumun aydın din adamlanna gereksi- nimi bulunduğunu belirtti. Daha sora söz alan Diyarba- kır Valisi İbrahim Şahin, "Gü- neydoğu'nun hassas bir bölge olduğunu, yabancı mihraklann Türkiye'yi bölmek istedıkerinı" vurgulayarak terör ve işsizliğin bölgede en önemli sorun oldu- ğuna dikkat çekti. Vali Şahin, bölücü örgüt mensuplannın tLAN MALATYA ASLİYE1. HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1991/276 Davacı Seval özen (Erkut) vekili tarafından davalı Hasan Hayn Erkut aleyhıne mahkememıze açılan şıddeüı geçimsıziık nedenıyk boşanma da- vasınınyapıimakta olan duru$ması sırasında venlen ara karan gereğınce: Davab Hasan Hayn Erkut adına da\eüye çıkanlmış, teblığ edılmemış, zabıtaca da adresı temın edılmedığınden bu defa ılanen tebhgat yapılma- ana karar venlnuş olduğundan, bu davalının duruşma tanhı I 10 1992 (ünü saat 9.00'da mahkememızde buzat hazır bulunmaa veya kendısıni bir vekille temsil eturmesı. aksı takdırde yokluğunda karar venleceğı bu- susu davetiye yerine geçmek üzere ilan olunur. 10.7.1992 B4»lV son günlerde din adamlanna yöneldiklerini kaydederek "Din adamlan hizmeüerini ya- parken bu durumu göz önüne almalıdırlar. Herkese görev dü- şüyor. Sizler toplumu yönlen- dirmekle bölgeye büyük bir hizmet yapmış olacaksınız" de- di. Diyanet İşleri Başkanı Meh- met Nuri Yılmaz da milletin ve devletin terör gibi çok ciddi bir olayla karşı karşıya bulundu- ğuna dikkat çekerek şunlan söyledi. "Terörün sonu hüsrandır. Kadın, çocuk, polis ve subay demeden herkesi öldüren bu ca- nilerin dınle, diyanetle ve insan- lıkla hıçbir alakalan yoktur. Bu canilere karşı bizlere büyük gö- revler düşüyor. Halka İslam dinini iyi anlatmalıyız. tslamda ırkçıhğa yer olmadığını söyle- meliyiz. Irk üstünlüğüne dayah teoriyi dinimizin reddettiğini vurgulamahyız. Devlet olma- dan dinin aşaması mümkün değildür. Devletin birtakım eksikleri olabilir, bunu bahane edip bu canilerin yanında yer almamahyız. Bazı Müslüman kardeşlerimiz bu insanlann et- kisindedir." Yılmaz, dış mihraklann önce Ermeni, daha sonra PKK terö- rünü hortlattığını söyledi. Diyarbakır'da gerçekleştiri- len toplantıya Güneydoğu'daki müftü ve vaizler katıldı. Monachus monachus için tiyatro Foça GençlikTiyatrosu, "Bahkçı ve Deniz" adlı müzikalle, dikkatleri bir kez daha Akdeniz foklannın (monachus monachus) korunmasına çekmeyi amaçlıyor. İlçeden 30 gencin katılımıyla oluşan tiyatronun kurulmasına önderlik eden İlksen Dinçer'in yazıp yönettiği müzikali, "su darnlası" rolündeki anlatıcı yönlendiriyor. Yazar ve yönetmen İlksen Dinçer, gençlenn coşkulu ve ıçtenliklı katkılanyla canlandırdıklan oyunuyla ilgili olarak şunlan söylüyor: "Sanatla bilimsel gerçekleri, Akdeniz içiru Akdeniz foku için duyduğumuz kaygılan bu oyunda birleştirip, vermeye çalıştık. Ana hedefrmiz, insanlann kendilerini, denizin ve Akdeniz fokunun yerine koyabilmelerini sağlamak. Boylelikle. durumun ciddiyetini kavramalanna önayak olmak. Bir de Akdeniz fokunu koruma çabalanna herkesin katkıda bulunmasını sağlayabilmek." (Fotoğraf: ŞEVTCİ AVCI) lann artaracak süreceğini vur- guladı. Toplu pazarUk hakkının, tüm kamu görevlileri için işler- lik kazanmasının ön koşulunun "sendikalaşma" olduğunu vur- gulayan Gülmez, "Bugün sen.- dikalaşma, ne yazık ki çok sı- nırh bir düzeydedir. En iyimser tahminlerle, memurlann belki yüzde 10'unun sendikalaşabil- diğıni söyleyebiliriz. Bu rakam yeterli değildir. Dolayısıyla me- murlann, Herşeyden önce ve herşeye karşın sendikalaşmas gerekir. Ya kurulan sendikala- ra girmeleri ya da sendikalaş- manın olmadığı alanlarda ör- gütlenmeyi hızlandırmalan gerekir" diye konuştu. Personel rejimi değişikhğinde toplu pazarbk hakkı ve katıhm mekanizmalannın gözardı edil- mesinin çok yanhş sonuçlar doğuracagmı anlatan Gülmez, şöyle devam etti: "Herşeyden önce ilke olarak, sorunlara yaklaşımda tek yan- cıbğı ve otoriterliği bir tarafa bırakmak, iki yanlılığı ve de- mokraükliği benimsemek gere- kir. Kamu personel rejimi, kendi mantığı içinde şimdiye kadar Türkiye'de hep tek yancı bir temele dayandığı için, çok gen sayılabılecek düzeydeki ka- tılma mekaruzmalan bile hicbir zaman işletilmemıştir." Ankara'da metro bilmecesi Inşaat burada, kredi nerede? TUNCAYÖZKAN ANKARA - Başkent'in kös- tebek yuvası haline gelen tozlu, bol çukurlu yollannda "seke se- ke" yürümeye alışan Ankarah- lara belediyelerinin sunduğu can simidi metronun geleceği beürsiz. Metro inşaaürun sür- düğü Kızılay'da önce 32 dük- kanlık bir yeralü çarşısının yapılacak olmasına, yurttaşlar, "Metro mu yapıhyor, göz mü boyanıyor?" diye soruyorlar. Belediye yetkilileri ise bu kaygı- lann yefsiz olduğunu belirterek ."Başkent'ı 2000'li yıllara hazır- lıyoruz" diyorlar. Yetkililer, metro için kredinın ne zaman bulunacağı sorusuna ise, "en geç eylülde" yanıtını veriyorlar. Ankara'da Metro çabşmala- n, 1989 seçımlen öncesınde hız- landı. Murat Karayalçın 'ın Belediye Başkanı seçilrnesinin ardından da Kızılay Meydanı trafığe kapaülarak toplam 78 milyon dolara malolacak yeral- tı çarşısı ve ortak istasyonun inşaatına başlanıldı. EGO Genel Müdürü Cihan Altınöz, "Toplam yapım süresi 48 aydır. Tican kredilerle ilgjli hazırlıklar, beklediğimiz gibi, en geç eylül ayında tamamlan- dığı takdirde, Ankara Metrosu, 1995 sonuna kadar tamamla- nabilecektir" dedi. Çevre dersi kâğıt üstünde kaldı • MiUi Eğitim Bakam Kök- sal Toptan'ın çevre dersinin önümüzdeki öğretim yılında] mutlaka okutalacağını açıkla- masına ve program hazırian- masına karşın, dersin kitabı da henüz yazılmadı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Çevre Bakanhğı'nın ku- rulmasının ardından, buyıl lise- lerde okutulması öngörülen çevre derşı konusundakı belir- sizlikler gjderüemedi. Mılli Eği- tim Bakanı Köksal Toptan'rn çevre dersinin önümüzdeki öğ- retim yıhnda mutlaka okutala- cağını açıklamasına ve prog- ram hazırlanmasına karşın, dersin kitabı da henüz yazılma- dı. Milli Eğitim Bakanlığı'nca dersin ana haüannı belirleyen program hazırlandı. Program- da, "Çevre ve İnsan" dersinde öğrenciye "çevre bilıncini geliş- tırmek, çevreye duyarh, olum- lu, kalıcı davranış değişiklıkleri kazandırmak, doğal ve tarihi değerlerin korunmasıru sağla- manın" öğretilmesı amaçlanı- yor. Programda, "Temel Ekoloji Bilgisi, Biyocoğrafya, Ekolojık Değişmeler, Yaşadığımız Çev- re, Kaynaklanmız, Doğal Ha- yat, Çevre ve Sağhk, Çevre Kirlenmesi, Yapay Çevre" baş- lıklı konulann derste işlenmesi öngörülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle