Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 AĞUSTOS1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
CUMHURIYErTEN
ÖZGEN ACAR
"Bayan'Tap ve "Bay"lap
Türkçe, Batı dillerine kıyasla "feminist" bir dil... Iki cinsi-
yeti ayıran ikikelimevar. "Say"ve "i>ayan..."OysaIngiliz-
ce, Fransızca ve Almancada böyle değil... Batı dilleri, "ba-
yan "ları ikiye ayınyor. Bu dillerde bayanlara hitapta "kız-
lık"ve "kadınlık" ayrı kelimelerle vurgulanıyor.
örneğin Ingilizcede "bay" kısaca "Mr"dir. Bekâret ke-
meri günlerinden kalma olsa gerek, kız "Miss", kadın ise
"Mrs"d\r. "Mrs"öeki V harfi, kadının evtilik ileyaşamına
giren bir erkeğin varlığını anlatır ve "Mr"deki 'r'den bulaş-
mıştır.
Fransızcada "dişi"ye, erkekle "yasa/"tanışıklığına göre
kıza (Türkçe okunuşu ile) matmazel "Mlle" ve kadına ma-
dam "Mme" diye hitap edilir. Almancada kız "Frâulein"-
dır. Yaşamına evlilikle giren erkekle Alman bayan artık
"Frau"dur.
Her üç Batı dilinde "kızlık" kavramı "yasal erkek" ile
degişir. Evlilik öncesindeki erkek ya da erkeklerin varlığı-
na karşın dişi yine Ingilizcede "Miss", Fransızcada "Mlle"
ve Almar»cada "Frâulein"d\r.
Türkçede ise ister evlilik öncesi ve ister sonrasırtdaki
erkeklere karşın, dişi daima "bayan"dır. Bundan dolayı
Türkçe "feminist" bir dildir. Son yıllarda Batı'da, özellikle
Amerika'da, "kadın haklan" ve "kadın özgürlüğü" savu-
nuculan "Miss" ve "Mrs" aynmına şiddetle karşı çıkarak,
topkı Türkcedeki gibi bir kelime ürettiler. "Mrs"tanımlama-
sındaki erkek 'r' harfini atıp, ister kız ister kadın olsun
"Ms" diyoriar. ("Miss" Kelimesi (Mis) ve "Ms" kelimesi
ise (Miz) okunuyor.) Böylece dişilerin "kızlığı"ve "kadınlı-
ğı" gibi farklı kavramlar Ingilizcede kaldırıldı. Şimdi öteki
ülkelerin dişileri de aynı arayış içinde...
• • •
6 haziran tarihinde bu köşede "Dinozor Titizliği" başlıkh
yazımda şöyle bir cümle vardı: "....Hemen ertesi günü bir
bayan okurdan kısa bir eleştiri notu aldım...."
Bu cümledeki "bayan" kelimesi üzerine Istanbullu bir
doçentten ilginç bir tepki mektubu geldi. Şimdi doçentin
"bayan" olduğunu yazsam, belki kendisinden yine tepki
görebilirim! Doçent okurum, mektubunun girişinde aynen
şöyle diyor:
"6 Temmuz 1992 Pazartesi günü 'Dinozor Titizliği'baş-
lıklı yazmızda dikkatimi çeken bir noktaya sizin de dikkati-
nizi çekmek istedim: Yazınızın 2. paragrafının sonunda
'hemen ertesi gunü bir bayan okurdan kısa bir eleştiri notu
aldım' diyorsunuz. Okurunuzun ya da eleştiriyi yapan oku-
runuzun BAYAN olması sizin için çok mu önemli? Yani
kadınları kayırıyor musunuz, yoksa aynmcılık mı yapıyor-
sunuz? Bu yaklaşım diğer yazarlarda var zaman zaman.
Dil/kalem sürçmesi de olsa BAY/BAYAN aynmına, bura-
da hiç gerek yokken, gerek duymuş olmanız hepimiz için
çok düşündürücü."
Sayın doçente acaba şimdi (kendi deyimiyle) kadınlan
kayırdığımı mı, yoksa ayrıcalık yapnğımı mı söylesem?
Adını açıklamak istemediğim bir okurdan söz ederken
"sayın"anlamında "bay okur"yada "bayanokur"deme-
nin "kayırma "yada "ayr//77c/Wr"olduğuna "okurlar"im\z
karar versin.
• • •
1 haziranda bu köşede gazetemizin 6 ortağının da "ba-
yan" olduğunu vurgulamış ve çalışan "bayan'lanmızdan
bazılarımn bir listesini yayımlamıştım. Gazetemizde 36
yöneticiden 12'sinin kadın olduğuna da övünerek dikkati
çekmiştim. O yazı şöyle bitiyordu:
"Daha 50kadarkadın çalışanımız var. Onları da gelecek
haftaiarda tanıtacağız... 'Cumhuriyet' için bir de 'Erkekle-
rin gazetesi' derler. Oysa gördüğünüz gibi 'Cumhuriyet'te
kadınlar etkin..." "Cumhuriyet"\n kadınlarından bir liste
daha bugün:
Istanbul Haber Servisi'nde Figen Atalay, Berat Gürtçı-
kan ve Hürriyet Uymaz; Ankara'da Günseli önal, Ayşe
Sayın ve Güneş Gürson, Izmir'de Türey Köse tanıdığınız
değerli "muhabire "lerimizdir.
Istanbul'da "Iç Politika Serv/s/"nde Ayşe Yıldırım ve De-
nizTeztel, Iş-Ekonomi'de llkin Aydın, Eser Atilla, Esin Sun-
gur ve Deniz Şahin, Dış Haberler'de Adalet Can, Arzu
Çakır, Kültür'de Handan Şenköken ile Figen Yanık ve gra-
fik uzmanımız Nazan Tacer ile çizer Piyale Madra, tanıdı-
ğınız imzalar arasındadır. "Cumhuriyet Pazar Dergisi"-
nden Aynur Çolak ve "Bilim-Teknik Dergisi"n6en Tüles
Hasdemir ile düzeltme servisinin yükünü taşıyan Hatice
Tuncer, Mahmure lleri ve Aliye Uçar da Cumhuriyet'in
"bayan 'larıdır.
Bir başka yazıda "idaremizin kadınlar"\r\a deginece-
ğim. Amacımız ne kimseyi ayırmak ne de kayırmak... "6a-
yan okurlarımızdan" bir ricamız var "Cumhuriyet"ten
neler bekliyorsunuz? "Cumhuriyet'te neler görmek, oku-
mak istiyorsunuz? Lütfen bana yazın ki "erkeksi" Cumhu-
riyet'te "kadınsı" görüş ve isteklere de geniş yer verelim.
özgen Acar
Cumhuriyet Gazetesi
Türkocağı Caddesi 39/41
Cağaioğlu 34334/lstanbul
Sevgi dolu, mutlu bir hafta dileğiyle.
Memur sendikayayavaş ısımyor•Prof. Gülmez: Memurlara getirilecek toplu pa- •Eğitim-îş Başkanı Altunya: Hükümet, progra- • Kurulmuş bulunan 18 memur sendikasının 100
zarlık sistemi, ILO belgelerinin gerisine düşmemek mında, "Kamu görevlilerine sendikal hak ve özgür- bin dolaymda üyesi bulunuyor. Uzmanlar, bu sen-
zorundadır. Türkiye'nin de onayladığı uluslararası lükleri tanıyacak gerekli yasal düzenlemeler yapıla- dikalann, bütün kamu çahşanlannın en fazla yüzde
belgeler ortadayken, "Ben kamu görevlileri için cak" demekle, kurulmuş bulunan memur sendika- 10'unutemsilettiklerini, toplu pazarhk hakkının iş-
grevsiz toplu pazarhk düşünüyorum" demek, hü- lannın yasal olmadığı izlenimini vererek, hakkımız- lerlik kazanmasının ön koşulunun, katüım ve Ör-
kümet programı ve koalisyon protokolüyle çelişir. da olumsuz etki yarattı. gütlenmenin yaygınlaşması olduğunu vurguluyor.
DOĞANAKIN
ANKARA - Hükumetin, ka-
mu çalışanlannın örgütlenme-
lerine ilişkin hiçbir düzenleme-
ye gitmemesi nedeniyle toplu
pazarhk hakkına ilişkin belir-
sizlik sürerken, memurlar için
benimsenecek sendikal düzenin
boyutlan tartışıhyor.
Türkiye ve Ortadoğu Amme
İdaresi (TODAJE) öğretim
üyesi Prof.Dr. Mesut Gülmez,
memurlara sağlanacak toplu
pazarlık düzeninin ILO belge-
lerinin gerisine düşmemesi ge-
rektiğini vurgulayarak, "Tür-
kiye'nin de onayladığı belgeler
ortadayken, 'ben kamu görevli-
leri için grevsiz toplu pazarlık
düşünüyorum' demek, hükü-
met programı ve koalisyon pro-
tokolüyle çelişir" diye konuştu.
Eğitim-Iş Genel Başkanı Ni-
yazi Altunya, kamu görevlileri-
ne tarunacak sendikal hak ve
özgürlüklerle ilgili yasal düzen-
leme yapılacağinını açıklanma-
sının kurulu sendikalann yasal
olmadığını izlenimine yol açü-
ğını söyledi.
Memurlar arasında örgütlü
olan 18 sendıkanın yaklaşık
100 bin dolayında üyesi bulu-
nuyor. Türkiye ve Ortadoğu
Amme İdaresi (TODAİE) öğ-
retim üyesi Prof. Dr. Mesut
Gülmez, Türkiye'nin de imza-
ladığı uluslararası sözleşmele-
rin, memur sendikacıuğının
çerçevesini gösterdiğini, grevsiz
bir toplu sözleşme düzeninin,
hükümetin vaatleriyle çelişece-
ğini vurguladı.
Bakanlar Kurulu'nca kabul
edilen Sendika özgürlüğü ve
Sendika Hakkının Korunması-
na İlişkin 87 sayıh sözleşmenin
parlamentoda onaylanmasm-
dan sonra, "Bu sözleşrnede
grev yok. Sözleşme metninde
olmayan bir hakkı ben, dene-
tim organının karanyla ulusal
hukukuma sokamam" şeklinde
itirazlann gündeme gelebilece-
ğine dikkat çeken Gülmez, bu
sözleşmenin onaylanmasmın
ardından memurlar için grevsiz
bir sendikal düzen benimsen-
mesi halinde, ILO'daki sorun-
KİMt KURUYEMİŞÇt OLDU, KİMt ÇİÇEKÇt
Ne vamp, ne vampir;
videocunun
kasası tamtakır•Televizyon kanallannın hızla artmasından sonra, yüz-
lerce video kulübü, müşterisizlik nedeniyle kapanıyor.
Art arda yayına geçen özel kanallar, video satışı ve kaset
kiralamalanna darbe vuruyor.
ADANA (Cumhuriyet Gûney Ü- kulüplerini kapatan meslektaşlan-
nın başka iş alanlanna kaydığı ve
Ame Parinaud'nun 'Masum Kan'ı da videoculara bekledikleri kazancı getirmedi.
kri Bûrosu) - TV kanallannın hızla
artmasından sonra Türkiye'deki
yüzlerce video kulübünün mûşte-
risizlik yüzünden kapandığı bildi-
rildi.
Birbiri ardına yayına geçen özel
TV kanallannın video aygıu saüşı
ve kaset kiralamalanna tam anla-
mıyla darbe vurduğu gözleniyor.
Dayanıklı tüketim mallan satışı
yapan Yücel Sevin, video satışla-
nnda önemli oranda azalma oldu-
ğunu söyledi.
Televizyonun armağanları
Yücel Sevin, "TRTden sonra or-
taya çıkan özel TV kanallannın he-
diyelı yanşmalar düzenlemesi ve
kaliteb fılmleri ekrana geürmesi do-
layısıyla vıdeoya ilgı azalmışur. Son
zamanlarda hiç video satarnıyoruz.
TV sunduğu hedıyelerle müşterimızi
ekrana bağhyor. Aynca her gün ya-
yımlananfilmlerde bizim ışimizi iyi-
ce zor duruma sokuyor. Bunun dı-
şuıda yurttaşlar bırakın video
almayı, eündekini dahi satmaya çalı-
şıyor. Yurttaşlar elindeki kuman-
dayla ıstedı^ kanalı ve Fılmi seyret-
me olanağına sahıp durumdadır.
Ben işyenmde videonun dışmda baş-
ka eşya da satügım için zaranmı
bunlardan kapabyonun" dedi.
Işlerin durması nedeniyle video
kendisiyle birlikte 5-6 işyerinin mes-
leğini sürdürdüğünü belirten video
kulübü sahıbi Ruhı Uğurses de
"Adana'da video kulüp sayıa gıttik-
çe azalıyor. tşyerlenni kapatan arka-
daşlannuz ışsizlık nedeniyle kuruye-
mişçilik, çiçekçilik yapıyorlar. TV
kanal arüşlanrun ılk zamanlarda vi-
deo kasetlerine zaran azdı. Ancak
daha sonra TV'lerdekı rekabet yü-
zünden kalitelifilmlerekrana getiri-
lince işler durdu. Bu nedenle de yurt-
taşlanmız videoya ügi göstermiyor.
Böyle giderse, ben de dığerleri gjbi iş
alanınu değiştirmeyt düşünüyonun"
diye konuştu.
Tek söz sahibi Amerikalılar
Kaset kıralamalannın da oldukça
pahahya mal olduğunu anlatan vi-
deo kulüp sahiplerirun ortak yakın-
ması da şöyle:
"Adana'da 5-6 ay öncesine kadar
tek Türk firması olarak Ulusal Vi-
deo Fibh A.Ş. vardı. Ancak o da
Videocular Derneğı gibi işlevinı yıti-
rerek kapandı. Bu durumda ABD
şirketleri video sektöriinde tek söz
sahibi oldular Video fılmlerine dc-
ğer venrken, kendı hayat standartla-
n ve Avnıpa düzeyinde hareket edi-
yorlar. Bu da bizim gücümüzü aştı-
gından, müşteriye kaliteli film
sunmamıza engel oluyor".
Turizmcilerin umudu, borçların ertelenmesi
•İki trilyon 70 milyar lira kredi alan ve vadesi gelen ödemeleri
iki kez ertelenen turizm yatınmcılan, yeni bir geri ödeme planı
isteğini dile getiriyor. Turizm Yaünmcılan Derneği Başkan Yar-
dımcısı Türkeri, "Borç affı istemiyoruz, borçlar hibe edilsin
demiyoruz. Ödeme planlannın düzeltilmesiyle 100 milyon dolar-
lık bir destek sağlanırsa direnç buluruz, güç buluruz" diyor.
güç buluruz" diyor.HÜSEYİN ERCÎYAS
tZMİR - İçinde bulunduklan parasal
darboğazı aşma çabasındaki turizm ya-
ünmalan, kredi borçlannın ertelenme-
sini istiyor. Bugüne dek 2 trilyon 70
milyar İira kredilendirilen, vadesi gelen
ödemeleri iki kez ertelenen turizm yatı-
nmalan, yeni bir geri ödeme planı iste-
ğini dile getiriyor. Turizm Yatınmcılan
Demeği Başkan Yardımcısı Yılmaz
Türkeri, "Borç affı istemiyoruz, borçlar
hibe edilsin demiyoruz. ödeme planla-
nnın düzeltilmesiyle 100 milyGn dolar-
lık bir destek sağlanırsa direnç buluruz,
Geçen yıllarda devlet desteğini ve teş-
vigini yanında gören turizm sektöriinde
önemli yaunmlar gerçekleştirdi. "Tu-
rizm hamlesi"nin başlaüldığı, 1985 yı-
lından bu yana arsa tahsisleri ve altyapı
yaünmlan ile teşvik edilen turizm yaü-
nmalanna geen haziran ayı sonuna
kadar 2 trilyon 70 milyar lira tutannda
kredi açıldı. Türkiye Kalkınma Bankası
kaynaklanndan Merkez Bankası rees-
kont kredisi ve döviz kredileriyle des-
teklenen turizm yatırunalart son 5 yılda
mevcut kapasiteye 105 bin yatak ekledi.
Turizm yaünmalanna açılan kredile-
nn hangj kaynaktan kullandınhrsa o
kaynağa geri alınmalan öngörüldü.
Döviz kredilerinin de döviz karşıhğı
Türk Lirası değerinden geri aunması,
kur garantisiz bu kredılenn döviz kurla-
nnda meydana gelen arüşlar yaünmlan
etkiledi. 1990 yılı ağustos ayından 1991
yılı mart ayma kadar süren, etkısini ge-
çen yıl temmuz ayına kadar sürdüren
Körfez bunalımı tüm ülke ekonomısiru
oldugu kadar turizm sektörünü de etki-
ledi.
Türkiye Kalkınma Bankası Genel
Müdürü özal Baysal, Körfez bunalı-
mmdan önemli ölçüde etkilenen turizm
yatınmalanndan kredi alacaklannın
tahsılinden zaman güçlükler olduğunu
söyledi. Baysal'ın verdiği bilgjye göre
turizm sektörünün içine düştüğü fınans-
man darboğazının aşılması için Yüksek
Planlama Kurulu'nun 18.2.1991 tarihli
karanyla Türkiye Kalkınma Bankası ile
borçlandığı kuruluşlann 31.12. 1990 ve
31.8.1991 dönemlerinde vadesi gelen
anapara ödemeleri ve faizleri ABD Do-
lan'na çevırilerek ilk taksidi 31.8.1992
tanhinde başlamak üzere 2 yıl ertelendi.
Sûre av sonunda doluvor
Turizm yatınmcüannın Yüksek
Planlama Kurulu karan doğrultusunda
borçlan dövize endekslenerek 2 yıl erte-
lenen borçlannı ödemelen için tanınan
süre bu ay sonunda dolacak. İçine düş-
tükleri fınansal darboğazı bir türlü aşa-
madıklannı belirten turizm yaünmcıla-
n geri ödeme planı gözden gecirilerek
yeniden erteleme istedi.
Bu arada Türkiye Kalkınma Bankası
yetkilileri, hükümetten turizm yaünm-
cılannın kredi borçlannın ertelenmesine
ilişkin herhangı bir karar ulaşmadığını
belirtti.
MÜFTÜLER VE VAİZLER BÖLGE TOPLANTISI
Diıı adamları terörûtartıştı
•Diyarbakır'daki toplantıda söz alan Diyanet İş-
leri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, din adamlanna,
teröre karşı büyük görevler düştüğûnü söyledi ve
"Terörün sonu hüsrandır" dedi.
DtYARBAKIR (Cumhuri-
yet) - Diyanet İşleri Başkanı
Mehmet Nuri Yılmaz, devletin
ve milletin terör gibi çok ciddi
bir tehlikeyle karşı karşıya bu-
lunduğunu belirterek "Terörün
sonu hüsrandır" dedi. Yılmaz,
teröre karşı din adamlanna bü-
yük görevler düştüğûnü, Islam
dinınin halka ıyı anlatılması ge-
reküğini söyledi.
Diyanet işleri Başkanhğı ta-
rafuıdan düzenlenen 'Müftüler
ve Vaizler Bölge Toplanüsı'run
üçüncüsü dün Diyarbakır Kül-
tûr Sarayı'nda yapüdı. Toplan-
tınm açış konuşmasını yapan
Diyarbakır Müftüsü Mehmet
öden, Türkiye'de ekonomik
geüşmenin hızla sürdügünü
' tü
kaydederek, sosyal ve dini ko-
nularda da gerekli önlemlerin
alınmasını istedi.
Dicle Üniversitesi Rektör
Vekili Prof. Dr. Sedat Antürk
de üniversite bünyesinde İlahi-
yat Fakültesı'nin açümasımn
karariaştınldığmı, toplumun
aydın din adamlanna gereksi-
nimi bulunduğunu belirtti.
Daha sora söz alan Diyarba-
kır Valisi İbrahim Şahin, "Gü-
neydoğu'nun hassas bir bölge
olduğunu, yabancı mihraklann
Türkiye'yi bölmek istedıkerinı"
vurgulayarak terör ve işsizliğin
bölgede en önemli sorun oldu-
ğuna dikkat çekti. Vali Şahin,
bölücü örgüt mensuplannın
tLAN
MALATYA ASLİYE1. HUKUK
HAKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1991/276
Davacı Seval özen (Erkut) vekili tarafından davalı Hasan Hayn Erkut
aleyhıne mahkememıze açılan şıddeüı geçimsıziık nedenıyk boşanma da-
vasınınyapıimakta olan duru$ması sırasında venlen ara karan gereğınce:
Davab Hasan Hayn Erkut adına da\eüye çıkanlmış, teblığ edılmemış,
zabıtaca da adresı temın edılmedığınden bu defa ılanen tebhgat yapılma-
ana karar venlnuş olduğundan, bu davalının duruşma tanhı I 10 1992
(ünü saat 9.00'da mahkememızde buzat hazır bulunmaa veya kendısıni
bir vekille temsil eturmesı. aksı takdırde yokluğunda karar venleceğı bu-
susu davetiye yerine geçmek üzere ilan olunur. 10.7.1992
B4»lV
son günlerde din adamlanna
yöneldiklerini kaydederek
"Din adamlan hizmeüerini ya-
parken bu durumu göz önüne
almalıdırlar. Herkese görev dü-
şüyor. Sizler toplumu yönlen-
dirmekle bölgeye büyük bir
hizmet yapmış olacaksınız" de-
di.
Diyanet İşleri Başkanı Meh-
met Nuri Yılmaz da milletin ve
devletin terör gibi çok ciddi bir
olayla karşı karşıya bulundu-
ğuna dikkat çekerek şunlan
söyledi.
"Terörün sonu hüsrandır.
Kadın, çocuk, polis ve subay
demeden herkesi öldüren bu ca-
nilerin dınle, diyanetle ve insan-
lıkla hıçbir alakalan yoktur. Bu
canilere karşı bizlere büyük gö-
revler düşüyor. Halka İslam
dinini iyi anlatmalıyız. tslamda
ırkçıhğa yer olmadığını söyle-
meliyiz. Irk üstünlüğüne dayah
teoriyi dinimizin reddettiğini
vurgulamahyız. Devlet olma-
dan dinin aşaması mümkün
değildür. Devletin birtakım
eksikleri olabilir, bunu bahane
edip bu canilerin yanında yer
almamahyız. Bazı Müslüman
kardeşlerimiz bu insanlann et-
kisindedir."
Yılmaz, dış mihraklann önce
Ermeni, daha sonra PKK terö-
rünü hortlattığını söyledi.
Diyarbakır'da gerçekleştiri-
len toplantıya Güneydoğu'daki
müftü ve vaizler katıldı.
Monachus
monachus
için
tiyatro
Foça GençlikTiyatrosu, "Bahkçı ve
Deniz" adlı müzikalle, dikkatleri bir kez
daha Akdeniz foklannın (monachus
monachus) korunmasına çekmeyi
amaçlıyor. İlçeden 30 gencin katılımıyla
oluşan tiyatronun kurulmasına
önderlik eden İlksen Dinçer'in yazıp
yönettiği müzikali, "su darnlası"
rolündeki anlatıcı yönlendiriyor. Yazar
ve yönetmen İlksen Dinçer, gençlenn
coşkulu ve ıçtenliklı katkılanyla
canlandırdıklan oyunuyla ilgili olarak
şunlan söylüyor: "Sanatla bilimsel
gerçekleri, Akdeniz içiru Akdeniz foku
için duyduğumuz kaygılan bu oyunda
birleştirip, vermeye çalıştık. Ana
hedefrmiz, insanlann kendilerini,
denizin ve Akdeniz fokunun yerine
koyabilmelerini sağlamak. Boylelikle.
durumun ciddiyetini kavramalanna
önayak olmak. Bir de Akdeniz fokunu
koruma çabalanna herkesin katkıda
bulunmasını sağlayabilmek."
(Fotoğraf: ŞEVTCİ AVCI)
lann artaracak süreceğini vur-
guladı.
Toplu pazarUk hakkının,
tüm kamu görevlileri için işler-
lik kazanmasının ön koşulunun
"sendikalaşma" olduğunu vur-
gulayan Gülmez, "Bugün sen.-
dikalaşma, ne yazık ki çok sı-
nırh bir düzeydedir. En iyimser
tahminlerle, memurlann belki
yüzde 10'unun sendikalaşabil-
diğıni söyleyebiliriz. Bu rakam
yeterli değildir. Dolayısıyla me-
murlann, Herşeyden önce ve
herşeye karşın sendikalaşmas
gerekir. Ya kurulan sendikala-
ra girmeleri ya da sendikalaş-
manın olmadığı alanlarda ör-
gütlenmeyi hızlandırmalan
gerekir" diye konuştu.
Personel rejimi değişikhğinde
toplu pazarbk hakkı ve katıhm
mekanizmalannın gözardı edil-
mesinin çok yanhş sonuçlar
doğuracagmı anlatan Gülmez,
şöyle devam etti:
"Herşeyden önce ilke olarak,
sorunlara yaklaşımda tek yan-
cıbğı ve otoriterliği bir tarafa
bırakmak, iki yanlılığı ve de-
mokraükliği benimsemek gere-
kir. Kamu personel rejimi,
kendi mantığı içinde şimdiye
kadar Türkiye'de hep tek yancı
bir temele dayandığı için, çok
gen sayılabılecek düzeydeki ka-
tılma mekaruzmalan bile hicbir
zaman işletilmemıştir."
Ankara'da metro
bilmecesi
Inşaat
burada,
kredi
nerede?
TUNCAYÖZKAN
ANKARA - Başkent'in kös-
tebek yuvası haline gelen tozlu,
bol çukurlu yollannda "seke se-
ke" yürümeye alışan Ankarah-
lara belediyelerinin sunduğu
can simidi metronun geleceği
beürsiz. Metro inşaaürun sür-
düğü Kızılay'da önce 32 dük-
kanlık bir yeralü çarşısının
yapılacak olmasına, yurttaşlar,
"Metro mu yapıhyor, göz mü
boyanıyor?" diye soruyorlar.
Belediye yetkilileri ise bu kaygı-
lann yefsiz olduğunu belirterek
."Başkent'ı 2000'li yıllara hazır-
lıyoruz" diyorlar. Yetkililer,
metro için kredinın ne zaman
bulunacağı sorusuna ise, "en
geç eylülde" yanıtını veriyorlar.
Ankara'da Metro çabşmala-
n, 1989 seçımlen öncesınde hız-
landı. Murat Karayalçın 'ın
Belediye Başkanı seçilrnesinin
ardından da Kızılay Meydanı
trafığe kapaülarak toplam 78
milyon dolara malolacak yeral-
tı çarşısı ve ortak istasyonun
inşaatına başlanıldı.
EGO Genel Müdürü Cihan
Altınöz, "Toplam yapım süresi
48 aydır. Tican kredilerle ilgjli
hazırlıklar, beklediğimiz gibi,
en geç eylül ayında tamamlan-
dığı takdirde, Ankara Metrosu,
1995 sonuna kadar tamamla-
nabilecektir" dedi.
Çevre dersi
kâğıt üstünde
kaldı
• MiUi Eğitim Bakam Kök-
sal Toptan'ın çevre dersinin
önümüzdeki öğretim yılında]
mutlaka okutalacağını açıkla-
masına ve program hazırian-
masına karşın, dersin kitabı
da henüz yazılmadı.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Çevre Bakanhğı'nın ku-
rulmasının ardından, buyıl lise-
lerde okutulması öngörülen
çevre derşı konusundakı belir-
sizlikler gjderüemedi. Mılli Eği-
tim Bakanı Köksal Toptan'rn
çevre dersinin önümüzdeki öğ-
retim yıhnda mutlaka okutala-
cağını açıklamasına ve prog-
ram hazırlanmasına karşın,
dersin kitabı da henüz yazılma-
dı.
Milli Eğitim Bakanlığı'nca
dersin ana haüannı belirleyen
program hazırlandı. Program-
da, "Çevre ve İnsan" dersinde
öğrenciye "çevre bilıncini geliş-
tırmek, çevreye duyarh, olum-
lu, kalıcı davranış değişiklıkleri
kazandırmak, doğal ve tarihi
değerlerin korunmasıru sağla-
manın" öğretilmesı amaçlanı-
yor.
Programda, "Temel Ekoloji
Bilgisi, Biyocoğrafya, Ekolojık
Değişmeler, Yaşadığımız Çev-
re, Kaynaklanmız, Doğal Ha-
yat, Çevre ve Sağhk, Çevre
Kirlenmesi, Yapay Çevre" baş-
lıklı konulann derste işlenmesi
öngörülüyor.