29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 AĞUSTOS1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 KISLALFMN KOMGl PROF. SIKRİ SISA Gl'REL Deııktaş, Kıbrıs'ta rakipsiz Prof. Şükrü SinaGürel, 1950 yılında İzmir'de doğdu. Mezunu olduğu SBF'de, halen Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi. Bir Ortadoğu, Kıbns ve Türk-Yunan ilişkileri uzmanı. "Kıbns Tarihi" başlıklı iki ciltlik bir yapıtı var. Türk-Yunan ilişkileri ile ilgili bir incelemesi de yakında yayınlanacak. New York'ta niçin öncelikle toprak sorunu görüşülüyor?Türkiye ne gibi hatalar yaptı? ÇekiçGüç'ûn süresi uzatıhrken ödün alınamaz mıydı? KKTC muhalefeti nasıl bir tutum içinde? Denktaş çekilirse, ya da KKTC halkı, uzlaşma formülüne "hayır" derse ne olur? Son seçimlerde DSP'nin İstanbul'dan milletvekili adayı olan Prof. Gürel, bu konulardaki görüşlerini, yazanmız Prof. Ahmet Taner Kışlalı'ya anlattı. Yrilardır birbirleri ile bağlantısı olmayan, birbirlerinin dilini konuşmayan, belki son üç kuşağı ilişkiye hiç girmemiş iki halk söz konusu. Bunları yapay bir biçimde bir arada yaşamaya zorlamak, adada yeniden kan dökülmesi sonucunu doğurabilir. En uygun çözûm şu: İkisi birden ileride bir araya gelme iradelerini şimdiden belirtebilirler. Zaman içerisinde işbirliği yaparak ve bu işbirliğinin meyvalannı birlikte toplayarak, yakınlaşmayı sağlayabilirler. Ve sonunda da, istiyorlarsa bir araya gelebüirler. K1ŞLALI: tstenenz önce yöntem konusundan başlayalım. New York'ta niçin öoce toprak sonınu tek başma ele alınıyor? GÜREL: Güvenlik Konseyi'nın 750 sayılı karan, toprak ko- nusuna öncelık verilmesini istiyor. Bu, Birleşmiş Mılletler Ge- nel Sekreteri'nin mutlaka böyle bir yöntemi benimsemesinin zorunlu olduğu anlamına gelmiyordu. Ama Güvenlik Kon- seyi'ne de, Gali'ye de yön veren, büyük ölçüde Güvenlik Kon- seyi'nin sürekli üyeleri ve başta da ABD. Gerek ABD gerekse Ingıltere, öteden beri Denktaş'ı meselenin dışına itmek istiyor- lardı. Bu olmazsa, Denktaş'ı önce bir toprak ödününe zorlayıp, ondan sonra başka konulan görüştürmek amaandaydılar. Bir de, bana sorarsanız, Türkiye, gecen ay New York'ta başlayan görüşmelerin henüz ilk aşamasında, Denktaş'a gereken desteği vennez gibi göründü. Dolayısıyla da, toprak konusunun önce- likle görüşülmesi mümkün oldu. Oysa toprak konusunu, ana- yasa ve garantiler konusundan soyutlayarak ele almak yanüş. KIŞLALI: Türk tarafmm, toprak konusundaki yaklaşmu ne- dir? GÜREL: Türk tarafı, daha işin başında, toprak konusunun da, öteki konular gibi, önce ilkeler düzeyinde ele alınmasını sa- vunuyordu. Yüzde kaç toprak kıme kalacak diye değil de, neye göre, hangi ölçütlere göre kime ne kadar toprak kalacak diye. iki taraf arasında, nüfus açısından büyük eşitsizhk var. Iktisadi kalkınmışlık açısından büyük eşıtsizlik var. Dünyaya acılma bakunından büyük eşitsiziik var. Ve Türk tarafının eko- nomisi daha çok tanma dayalı. Do- layısıyla, bunlan gö- zeterek toprak ko- nusu ele alınmahydı. Aynca İngiliz üslen- nin egemenliğı, muhtemelen yakın bir gelecekte adada- ki ınsanlara bırakı- lacak. Kim o üslere bitişik topraklara sahipse, gelecekte de egemenlik hakkını o iddıa edecek. Ayn- ca, kıyı şeridinin bü- yük olması. da Türk tarafı için önemli. Şimdi bütün bu ilke ve ölçütler bir ke- nara bırakıhyor. KIŞLALI: ABD'- nin yanlı tutumunu, Rum lobisinin etkisi ve yaklaşan seçiınler nedemyle anlamak biraz olanaklı. İngü- tere'nin ve Güvenlik KoBseyi'nin diğer da- imi fiyelerinin bu tu- tumu desteklemeieri- ni nası açıklıyorsu- nuz? GÜREL: Ingilte- re'nin zaten Kıbns'- la ilgili geçmişi çok parlak değil. Bağımsızlıktan önce de sonra da, Ada'da ezilen küçük grupla, Türk halkının kaderi ile hiç ilgilenmedi. 1974'de, statüyü garanti eden tarailardan bi- risi olmasına rağmen, hiçbir şey yapmaya yanaşmadı. Şimdi de, başka konularda olduğu gibi, bu konuda da Amerika'nın dü- men suyundan gidiyor. Rusya ise çok güç durumda ve ABD'- nin her dediğini yapıp biraz yardım almak istiyor. Unutmamah ki, Yunanistan bağımsızhğını da, daha sonra Osmanlı aleyhine genişlemesini de, hep Baülı devletlerin desteği ile sağladı. Türki- ye ile ilişkilerinde hep Batıyı kullanma eğüiminde. Şimdi ise AT üyesı. Makedonya'yı bile, AT ve ABD, Yunanistan'ın yüzün- den tanımıyor. KIŞLALI: Körfez bunaummın cözümüne katkısı nedeniyle, hiç değDse Kıbns ve benzeri kooularda Türkiye üzerindeki dış baskı- larm azalacağı umuluyordu. Niçin öyle olmadı? GÜREL: ABD'den "Hadı bu Kıbns ışini çözün, kurtulun" telkınini, Türkiye'yi yönetenler davet ettiler. Sayın Özal'ın, da- ha 1984 yüında Amerika'dan dönüşünde, ayağının tozu ile, "Kıbns işi Türk dış poliükasının kamburu haline gelmiştir, bu işten kurtuknak gerekır" dediğini hatırlıyorum. Körfez bunalı- rru sırasında, ulusla- rarası koşullar Kıbns'ın bir süre ön plana çıkmasını en- gelledi, ama ondan sonra ABD bu ko- nuyu yeniden ele aldı. ABD'de bu yıl başkankk seçimlen- nin yapıhyor olması ile de son derece bağ- lanulı tabii. KIŞLALI: Batı için çok önem taşryan Çekiç Güç'fin süresi uzatıbrken, hiç değilse Kıbnsla ilgili bazı güvenceler sâğlanamaz mıydı? GÜREL: Tabii ki sağlanabilirdi. Ama Türkiye, Çekiç Güç konusunda daha TBMM'nin iradesi ortaya çıkinadan olumlu tutum takınan bir hükümetle işe başladı. Çekiç Güç'ün kendi çe\Tesinde oluşturacağı etkılerle ilgili olarak Türkiye'nin kaygı- lanması gerekir. Madem ki, süresinin uzatılmasına karar verile- cekti, bari bunun bedeli istenseydi. KIŞLALI: Sayın Özal, Kıbns sorununu Türkiye için ayakbağı g£bi gördöğünü açığa vurarak bir yol açtı. Cılız da olsa, "ver de kurtuT potitikasmı savunanlara rastianryor. Vermek, gerçekten de Türkiye için kurtuluş olacak mı? GÜREL: Bence bu birçözüm değil. Bunu Sayın Özal'la bera- ber, Dev-Genç'çilikten Islamcılığa, oradan da son dönemde Amerikancılığa kadar gıden zigzaklı bir çizginin sahibi bazı eski arkadaşlanmız da savunuyor. Tavırlannda şu gariplik de var. Biryandan Türkiye'nin büyük oynamasını istiyorlar. Türkiye'- nit büyük devlet olacağını söylüyorlar. Hatta, Hatay kadar Mnsul ve Kerkük'ün de hakkımız olduğu kanısındalar. Ama iş Knns'a gelince, "verelim de kurtulahm" diyorlar. Çok büyük tutırsızlık. Büyük oynamanın yolu, ABD başkanının, Ingil- teiî'nin veya Mitsotakis'in küçük hesaplanna alet olmaktan geanez. Büyük oynamanın yolu, tutarh bir çizgide, haklıdan yaıa tutum belirlernektir. Diyelim ki, Kıbns sorununu, Yuna- rıistan'ın ve ABD'nin istediği gibi çözdük, Güzelyurt'u da ver- dii. Anayasa ve garantiler konusunda da duyarlı olmadık. He- nan bizi ATa mı alacaklar? Ya da Yunanistan, bunun kar- şalgmda Ege konusunda bızun isteklenmizi kabul mü edecek? Ftyır.. Verebiliriz, ama kurtulacağımızı zannetmıyorum: İIŞLALI: Toprak konusunda, KKTC muhalefeti Denktaşia mjvgörüşte mi? JÜREL: Birçok konuda Denktaş'tan farklı görüşte olan paiiler ve muhalefet liderleri var. Bunlann aşında, Özker Öz- gâr ve partisi CTP ile Mustafa Akına ve partisi TKP var. Öteki rahalefet partileri, bu ulusal konuda Denktaş'la aşağı yukan a a ı düşünüyorlar. KISLAU: Ama asıl büyük muhalefet partileri de bu ikisL GLREL: Geçenlerde bir sempozyumda, Fransız Sosyalist Krüsi'nin sorumlusu, bana, Türkiye'den gıden göçmenlerin Gerçekten de söylenebilir. Bugün bir cumhurbaşkanlığı seçimi olsa, Sayın Denktaş bir kez daha ve çok biryiik farkla kazanır. Kamuoyu yoklamalan da bunu gösteriyor. Zaten böyle olmasaydı, Denktaş'ı bu meselenin dışında bırakmak isteyen güçler başarıh olurlardı. desteği sayesınde Denktaş'ın ayakta kaldığı yolunda bir soru yöneltti. Ashnda tam tersi. Son Cumhurbaşkanlığı seçimleri de, Türkiye'den gitmiş olan göçmenlerin, daha çok muhalefetle biriikte hareket etüklerini gösteriyor. Oysa Kıbnshlar, ulusal sorunu teslim edecekleri insan olarak, son çözümlemede yine Denktaş'ı görüyorlar. Mustafa Akına bir demecınde, "Güzel- yurt kadar toprak her yıl Türkiye'de erozyon ile denize akıyor" dıyordu. Bu tavırla ulusal konulara yaklaşmak olmaz. Ya da, Rum tarafındaki bazı sol partilerin dümen suyundan giderek ulusal sorunlara yaklaşümaz.Unutulmamab ki, AKEL'in kuruluş bildirgesınde "enosis" amaç olarak tanımlanıyordu. Bizim so- lumuz ile Yunan ve Rum solunun ulusal sorunlara yaklaşımı arasında ciddı fark var. KIŞLALI: İki büyük muhalefet partisinin farkb yaklaşımına karşın, ulusal sorunda Kıbrıs Türk halkının büyük coğunluğunun Denktaş'ın arkasında olduğu söylenilebilir mi? GÜREL: Gerçekten de söylenebılir. Bugün bir cumhurbaş- kanhğı seçimi olsa, Sayın Denktaş bir kez daha ve çok büyük farkla kazanır. Kamuoyu yoklamalan da bunu gösteriyor. Za- ten böyle olmasaydı, Denktaş'ı bu meselenin dışında bırakmak isteyen güçler başanh olurlardı. KIŞLALI: Ana muhalefet partflerinin Meclisi boykot etmeJe- riyle, KKTC parlamentosu adeta tek partiü bir görünüm kazandı. Demokrasiye gölge düşüren ve ulusal davaya da zararlı olan bu durum daha ne kadar sürecek? LBP içinde bir grup milletvekilinin başlattiğı ve Meclis Başkanı Hakkı Atun tarafından da destek- lendiği izlenimi veren hareket, sorunun çözü- münü kolaylaştıracak mı? GÜREL: Kolay- laştırabilir. İçlerinde Denktaş'ın oğlunun da bulunduğu bir grup UBP milletvekilinin böyle bir harekeü baş- latması çok yararlıdır. En azından umut ver- mektedır. Sayın Hakkı Atun da özel konuşmalannda, tek partıye dayalı bir mec- lıs görünümünün hiç de hoş olmadığını söy- lüyor. KIŞLALI: Saym Denktaş, ABD'nin yö- nettiği basküardan bu- nalıp da, "Ben bu işte yokum" deyip istifa etse ne ohır? GÜREL: Kıbns'ta ciddi bir liderlik bu- nalımı doğar. Kıbns'- ta şu anda Denktaş'ın karşısına başka bir li- der bulunabileceğinı zannetmiyorum. Böy- le bir gelişme, Türk kamuoyunun da, mutlaka konuya daha başka türlü sahıp çıkmasına yol açacaktır. KIŞLALI: Biraz düşünce cimnastiği yapalun. Diyelim ki, Sa- yın Denktaş çekildi, onun yerine bir başkası bukındu ve o da daya- tüan bir çözumü kabul etti. GÜREL: Güvenlik Konseyi karan, Kıbns'la ilgili herhangi bir uluslararası düzenlemenin, iki tarafta da halkoyuna sunul- masını öngörüyor. Sanınm Denktaş'ın ve Kıbns Türk halkını temsil eden başkalannın en fazla güç aldıklan nokta da bu. "Nasıl olsa bunu en sonunda halkımıza götüreceğiz" diye düşü- nüyorlar. Denktaş'ın içine sındıremediği bir çözümü Kıbns Türk halkının kabul edebileceğini sanmak en azından saflıktır. KIŞLALI: Kıbns Türk halkı, dayatılan bir çözüme "hayır" dediği zaman, Rumların Batüı dostlaruun > apabilecekleri ne kalı- yor? Çünkü çözümün iki tarafta da halkoyuna sunulmasmı peşi- nen kabul eden onlar. GÜREL: Sayın Denktaş da, Güvenlik Konseyi üyelerine onu söylüyor zaten: "Diyelim ki, Kıbns Türk halkı sizin bu istedik- lerinizi kabul etmedi. Çünkü bunlan hem güvenliklerine, esen- liklerine, hem de onurlanna aykın buldu. O zaman ne yapacak- sınız? 18 yıldır kan dö- külmeyen bu adaya asker yoUayıp, Türk insanını zorla yerin- den koparmak için kan mı dökeceksiniz? Ambargo ise zaten yıllardır uyguluyorsu- nuz?" Batı'nın yak- laşımında bir çarpıklık olduğu açık. Kimbğini tanımak ve tamtmak isteyen Litvanyalı ise bu iyi, ama Makedonyalı ise bu kötü. Slovak ve Hırvatlannkı olabiür. ama Kıbns Türk halkını- nki olamaz. Böyle bir yaklaşım kabul edılebilir gibi değil. Bos- na-Hersek'te Sırplann uyguladıklan soykınm Avrupa'nın ve ABD'nin nasihatlan ile karşılarurken, Kıbns Türk toplumuna yaptınmlar uygulanması trajikomık olur. KIŞLALI: New York göruşmeleri sonuçsuz kahrsa, neler ola- binr? GÜREL: KKTC üzerindeki özellikle ekonomik baskılar za- ten son derece ağır. KKTC'nin dünyaya açıldığı tek pencere Türkiye. Dolayısıyla KKTC'ye yapabılecekleri daha fazla bir- şey yok. Türkiye'ye baskı uygulamayı deneyebilirler. Bunu da. Türk hükümetinin önceden düşünüp ona göre tutum takınması gerekıyordu. Bu tesbmıyetçı bir tutum olmamalı. Kıbns Türk halkını, ancak seçilmiş temsilcilerinin temsil ettiğı vurgulanma- Uydı. Ancak son günlerde, Sayın Hikmet Çetin'in açıklamalan bu yöndedır. KIŞLALI: New York'ta sonuç çıkmazsa, KKTC'nin Türk cumhuriyetleri tarafından tanuıması gündeme gelebilir mi? GÜREL: Keşke böyle bir çaba daha önce gösterilseydi. O konuda da çok geç kabnmış sayılmaz. Ama şimdi öteki Türk cumhuriyetleri de, Batı dünyasında kendilenne sağlam bağlan- ular aramakla meşguller. Yeni bağunsızlıklanru kazandıklan dönemde, böyle bir adım atmalan daha kolay olabilırdi. Ama bugünkü görüşmeler başansız olursa, o zaman Kıbns'taki iki ayn siyasal birimin yaşamını sürdürmesi'kaçınılmaz olacaktır. Zaten yıllardır bırbu-len ile bağlantısı olmayan. bırbirlennin di- lini konuşmayan, belki son üç kuşağı ilişkiye hiç girmemiş iki halk söz konusu. Bunlan yapay bir biçimde birarada yaşamaya zorlamak, adada yeniden kan dökülmesi sonucunu doğurabi- lir. En uygun çözüm şu: İkisi birden ilerde biraraya gelme irade- lerini şimdiden belirtebilirler. Zaman içensinde işbirliği yapa- rak ve bu işbirliğinin meyvalannı biriikte toplayarak, yakınlaş- mayı saglayabilirler. Ve sonunda da, istiyorlarsa biraraya gele- bilirler. KIŞLALI: Kıbns sorunu çözûlse, Türk-Yunan ilişkileri bun- dan nasıl etkilenir? GÜREL: Kıbns sonınu Yunanistan'ın istediği gibi çözülse de, Yunanistan'ın varolan ciddi sorunlan gerçekçi ve akılcı bir yaklaşımla birarada çözmek üzere ele alma tutumunu benimse- yeceğine ihtimal vermiyorum. KtM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK PİKNİK PİYALE MADRA ( ' • ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES a P . ı n HARBİ SEMtH POROY c } o . , o * t 1 ATT'UJkmrmi BRafrt TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Ağustos NÜER'İN BA&MSIZUĞJ.. 1960'TA SÜGÜM, BİR OteTA AFKİKA ÜU££SI OCAV NİJBZ BAĞIMStZLIĞtNA ICAVÜŞTV. eE2/IY<&,UBrA,ÇAD,Nİ- JEZYA, OAHOMBY, YU&V&I \/OUm VE M4L/ İLB S/A/fg- LAR1 BULUNAN NİJER, 13. YÜZYIUN İKlNCt VA&SIAI DA FRAUSIZLAgM fŞGAÜNB UĞeAMIŞ, 2O. YÜZr£ 8AŞLA&NPA M BU DevLETlN KOLOUiSİ DURUMU- MA &BLMiÇn- İ36O'TA BA6MSfZU6lNt KAZANIg- KEH, GBNEL VALİ OLAN HAMAUI û/'oe/ BAŞKANUĞIMA SEÇILMlŞjl- ALTf MlLYONA NÜFUSUUUU YÜZPE setcseAJSep MÜSUJMAN OLAKI HlJER, AYNI ADI 7»ÇiyAN NEHRlN(SOLPA) GEÇrrĞl 8ÖLGE P/pA/DA, ÇDK GEUIÇ VEf!İM~ £/Z TOPRA/tU&l SAH/PTJG. 8U NEDENLE Pe SIK S/K AÇUK SOfSUNUYLA T.C. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ STAJYER GELİRLER KONTROLÖRLÜĞÜ GİRİŞSINAVI MalıyeveGümrükBakanbğıGelır)erGenelMüdurluğü"ncel6. 17.18 Eylül 1992 tanhlennde saat 9 00"da ba^lamak üzere Ankara, Istanbul. lz- mır ve Adana'da Stajyer Gelırler Kontrolörlüğû gınş sınavı açılacakür. Sınavı kazananlar, 3 yıllık staj dönemı sonunda yapılacak "Yeterlık Sınavı"n] da kazandıklan takdırde Gelırler Kontroloni olarak goreve de- vam edeceklerdtr Sınava katılabılmek ıçın- a) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48. maddesındekı nıtelıklere sahıp olmak; b) 1.1.1992 tanhinde 30 yaşını doldurmamış olmak; c) Eğıtım suresı en az dört yıl olan Siyasal Bılgıler, tkUsat. Ijletme, Hu- kuk, Iktısadı ve 1dan Bılırnler fakülte ve vüksek okullan veya aynı süre eğıtım veren ve bunlara denklığj Yüksek Oğretım Kurulu'nca kabul edı- len ülkemızdekı ve yabana ulkelerdekı faküİle ve yüksek okullann bınn- den mezun olmak. j) Oelırler Konırotorluğu karakter ve nıtelıklennı haız bulunmak (Bu husus Gelırler Genel Müdürluğü'nce zamanında yapılacak araştırmalar- la tespıt edılir.) gerekır. lsteklıler, sınav için gerekh belgeler ile sınav konulannı behrten "Sınav Broşürü"nü Malıye ve Gümrük Bakanbğı Gelırler Genel Müdürlüğü Gelırler Kontrolorlen Bınmı Yonetıcıbğı. Hükumet Meydanı. Tarhana Sokak, No 6/ 2 06050 Ulus ANKARA adresınden veya Gelırler Kontro- lorlen Ankara. istanbuL lzmır ve Adana Grup başkanlıklan ile Ankara'- dakı Gelırler Kontrolorlen Eğitım Grup Başkanlığı'ndan sağlayabılırler. Başvunılann. en geç 21 Ağustos 1992 Cuma günü mesaı bıtımıne ka- dar yukanda belırtılen adrese gereklı belgeler ile bırükte yapılması veya postd ile göndenlmesı (Postadaki geakmeler kabul edılmez) gerekmekte- dır llan olunur Basın. 33636
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle