09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS1992 PAZAR 8 PAZAR YAZSLAK1 Kacbııaerotizııısatıııakkolayıııı? Aröksıyaset Danimarka'nın entelektûel seks dergisi Cupido'nun kadın- larla başı dertte. Gerçi seks der- gilerinin hemen hepsinin kadın- larla başı dertte, ama Cupido'- do özcllikle kadınlara yönelik olmayı amaçhyor. Derdi, ka- dınlan seks objeleri olarak sun- makla suçlanmak değil. Aksi- ne, erkekleri yeterince seks objesi olarak sunamamakla suçlanmak. Kadınlar arük seks dergileri- nin sayfalannda erkek eti gör- mek istiyorlar. Yalnız bu iş, er- kek eti göstermekle yetinilecek kadar basit değil. İşin burasına erkeklerle kadınlann fantezile- rinin farkhlığı giriyor. Kadın- lar, motosikletine yaslanmış sert bakışb bir erkeğin bir kare- nin çerçevesine hapsedilmiş çıp- lak fotoğraflanndan heyecan- lanmıyorlar. Kadınlarla erkeklerin fantezi dünyalan farklı. Hatta kadınla- ra göre erkeklerin fantezi leri yok denecek kadar sınırlı. Bir erkeği baştan çıkarmak için, şuh bakışlı çıplak bir kadırun KOPENHAG resmi yeterli. Erkeklerin fantezılerinin sırurhlığı sevışır- ken de kendini gösteriyor. Er- keklerin büyük bir çoğunluğu sevişirken başka bir şey düşün- mediklerini söylüyor. Sevişir- ken fantezi kuranlann çoğunun dünyası da fınncının kizının ya da Brigitte Nielsen'in ötesine geçemiyor. Kadınlarsa sevişir- ken bambaşka dünyalara gir- diklerini, belki de denemeye hiçbir zaman cesaret edemeye- cekleri şeyleri düşlediklerini an- latıyorlar. Bundan dolayı kadı- nlara basıt durumlan yansıtan erotik fotoğraflar yeterli olmu- yor. Kadınlar, erkek etiyle ye- tinmiyorlar. Fotoğraftakj erİce- ğin, gecmişi ve geleceği olan bir sürecin bir anbk karesi olarak algılanabilecek bir durumun içine yerleştirilmesini istiyorlar. Şimdiye kadar sadece erkek- lere yönelik yayımlanan erotik dergiler, işin içine kadınlar gi- rince zorlanıyorlar. Bunda ero- I tik erkek fotoğ- raflan bul- I manın zorluğu kadar, kadın- FERRUH i a n n e r o t i k YILMAZ yayınlan er- keklerle ayru — ^ — ^ ^ ^ ^ şekilde kullan- ma alışkanlıklannın olmaması da etkili oluyor. Ekonomik bağunsızbklannın artmasıyla erotik yayınlar için cazip bir pa- zaroluşturmaya başlayan kadı- nlar, bu alanda henüz yeni ol- duklanndan kendi erotik kim- liklerini de tam anlamıyla tanımıyorlar. Ne istediklerini tam olarak bilmiyorlar. Bu yüz- den erkeklere yönelik erotik dergi haarlamaya abşkın yayıncılar, kadınlan esnetme- yecek fotoğraf bulmakta zor- lanıyorlar. Cupido'nun başka bir derdi de Norveç kaynaklı olması. Cinselliğin halen tabu olduğu muhafazakâr Norveç'te varbk nedenini tabulan zorlamaya dayandıran Norveç Cupidosu, İsveç ve Danımarka pazanna girdığınde farkh bir okuyucu kitlesi buldu karşısında. Por- noyla 30 yıl önce tanışan Dani- markalı kadın ya da erkek, eş- cinselliğin utanılacak bir şey ol- madığmı, sado-mazoşist eği- limlerinin gayet normal oldu- ğunu okumak, başkalannın da aynı eğilimlere sahip olduğun bilmek ihtiyacını hissetmiyor. Cinsel özgürlüğünü yıllardır kullanan Danimarkalı ya da İs- veçli, başka arayışlar peşinde. Entelektûel kesimin erotik der- gisi olmaya soyunan Cupido da bu yüzden bu arayışın dergisi olmak zorunda. Cupido'nun yenı redaktörü şimdi "Hoş bulduk" yazısında erkekleri sevdiğini, onlarla se- vişmekten büyük hazduyduğu- nu ilan eden genç bir kadın. Belki kadınlann erotik kımlik arayışında iz sürücü olabilecek. Cupido'yu yeniden imaj dergisi yapabilecek bir seçim bu. Ama kadınlarla erkeklerin fantezileri gerçekten farklıydı; kadınlar erotik fantezilerini dile getire- cek anlatım biçimlerini henüz geliştirememişlerse Cupido'- nun işi zor gibi gelıyor bana. İş "erkek eti" sergflemekle bitmiyor.. sabit fiyat garantisiyle bir imkan daha Boiciffcoy Çobançeyne Merkez Moh Değırmenbohçe Caddesi I H I A S YUVA S İ T I S I 503 0165 503 04 62-503 02 52 551 65 02 - Sil 66 35 552 96 84 - 552 96 09 • 552 96 33 [fılınıı Mııt«*ıı 1 tııı /•»|i»lı fltıi|*lıı'ıı l»»ı f»fc.lı| GAZETESİ GÜVENCESİYLE Hemen taşııt 5 yılda öde ® İçiyle, dışıyla - çehresiyle, çevresiyle... Dost evler sunduk sizlere... 1000 dairelik İhlas Yuva Sitesi artık herşeyiyle hazır. Güvenle, huzur içinde yaşayabileceğiniz son 300 daire için yeni bir fırsat daha var önünüzde... Dilediğiniz taksitleri seçin. Anahtarınızı, topunuzu olın yuvanızo kurulun. Sizi bekliyoruz, bu davet görvp-beğenmeniz, yeni yvvanızı seçmeniz, aıtahfanmzı, tapunuzu almanız; dairenİze taşınnanız fçlndir. GELİN GÖRÜŞELİM zaıııaıııgeldiKuzey'e sonbahar erken ge- lir. Hava serinler, yaz yorgu- nu, güneş yanığı insanlar, ka- pah yerleri yeğlemeye başlar- lar. Artık zamanıdır politik havanın kızışmasının... Sosyal demokratlar yeni se- zona dinamik bir şekilde giri- yorlar ama sorun, dışlannda değil, içlerinde. 1976'ya dek ülkeyi 44 yıl arahksız olarak yöneten, 1976ve 1979secimle- rinde iktidar koltuğunu kısa süreli olarak -burada hiçbir küçümseyici, alaya anlam taşımayan- burjuva koalis- yonlanna bıraküktan sonra yeniden başa geçen sosyal de- mokratlar, ilk kez parti bütün- lüğünü sarsan bir sorunla karşı karşıyalar. Her ne kadar içlerinde, İcendilerine, geklik- leri bölgenin adına uygun ola- rak "Dala grubu" diyen bir muhalif grup varsa da durum farklı. Dalahlar, parti bütünlü- ğünü korumaktan yanalar. Eleştirileri, İsveç sosyal de- mokrasisinin kökünü oluştu- ran geleneksel "işçi hareketi"- nin ilkelennden bugünkü yö- netimin koptugu görüşünde toplanıyor. Partinin içinde bu- lunduğu sorun, AT üyeliğin- den kaynaklanıyor. Bu sorun, patenti alındığı için kızıl bayrağı simge yapan ve onu taşıma hakkını, komü- nistlerde bile görmeyen görü- şün sınırlannı aşıyor. Son genel seçimlerden önce -yani, iktidan burjuva koalis- yonuna terk etmeden önce- parti başkanı ve o zamanki Başbakan Ingvar Carlsson, alelacele AT'ye üyelik başvu- rusunda bulunmuştu. Bugün ise partinin ileri gelenlennden her bin bir başka şey söylüyor AT üyeliği konusunda. Örne- ğin, partinin ıdeologlanndan önce Maliye Bakanı Allan Larsson, iki yıl sonra yapıla- cak olan halkoylamasmda ATye evet mi hayır mı diyece- ğini bibnediğini söylüyor. Kendisiyle aynı zamanda ba- kanlık yapmış olan Mats Hellström ise AT dışında kal- manın. Avrupa dışında kal- makla aynı şey olduğunu söy- ^leyerek üyehkten yana konu- şuyor. Eskı kabıne sekreteri, Pal- menin ve daha sonra Carls- son'un dış politikada sağ kolu Pierre Schori, AT üyeliğinin, İsveç'in tarafsızlığına gölge düşürmeyeceğini savunurken eskı Dışişleri Bakanı Sten An- STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN dersson, İsveç'in bağımsızlığı için risk olabilecek hiçbir şeye yanaşılmamasını önererek -üstü kapalı da olsa- ATye "sıcak bakmıyor." Şimdi ne olacak? Önce halkı AT konusunda aydınlatmak için sıkı bir kam- panya açılacak. Sosyal de- mokrat partinin, İsveç işçi ha- reketinin eğıtim örgütü olan ABF'yle birlikte başlatacak- lan kampanyanın açılış sem- pozyumuna, 1000 partili ve çok sayıda yabana sosyal de- mokrat konuk katılacak. 23 eylülde başlaülacak bu kam- panyayla halkın, halkoyla- masına dek AT konusunda aydınlatılacağı umuluyor. Parti yönetimi, çoktan "ATye evet" demiş durumda. Ya taban, buradaki deyişle "çi- men kökleri" aydınlatıldıktan sonra nedıyeceİc? Tut ki gerek tarafsızlık ge- rek kadm-erkek eşitliği ve ge- rekse çevre korunması ko- nulannda ikırciklenerek "ha- yır" demeyi daha uygun göre- cekler. O zaman ne olacak? Parti resmi görüşünü değiştirecek mi, yoksa halka, "Bizi seven arkamızdan gelsin" mi denile- cek? Bu konuda kimseden çıt çıkmazken iktidardaki koa- Üsyonun en büyük partisi Mo- derat Parti, veryansın ediyor. "Hem bizim sözümüze gelip, ATye üyelik başvurusunda bulundular hem de konunun üzerinde tartışıyorlar, kam- panya açıyorlar" diyorlar. Tu- tucular, sosyal demokratlann bu tavırlanyla "ATye hayır" diyen tarafın ekmeğine yağ sürdüklerini ve aynca İsveç'in Avrupa'daki prestijini rencide ettiklerini ilen sürüyorlar. Görünen o ki bu konu, en çok sosyal demokratlan et- kikyecek. Ortak kanı, tsveç'in ATye üye olması konusunda dizginlerin, sosyal demok- ratlann elinde olduğu yönün- de. Ne var ki bu evet-hayır ko- nusunun, 103 yaşındaki parti- nin geleceği açısından bir dö- nüm noktası oluşturacağı da açık. Pazarbir güneştir gri yaşamınııza Çalışmamak veya miskin miskin oturmakla özdeştir pa- zar günü. Niçin tatildir? Nıçin İngiliz- cede "sunday" güneş günüdür de Türkçede "pazar" ahşveriş günü? Farkbdır pazar günleri ve aynı değildir her ülkede. Kenar mahallede bir pazar günü ile şehrin pahalı semtındeki pazar farklıdır. Amsterdam'da pazar güzel- dir, belki New York'ta da öyte... İnsanaklar, işkoşuştur- masmdan alıkoymuşlardı ken- dilerini, fınn, bakkal-çakkal, sigaracı açık değildir ama esrar yine de bulunur. Gazete de çıkmaz, çıksa kim satacak? Reklam gazeteleri bi- sikletli çocuklarla dağıtılır. Cumartesi çıkan gazete 150-200 sayfa gibi bir ansiklo- pedik cüsseye sahiptir, oku okubitmez. Cumhuriyet Hafta ise per- şembeden gelmiş ve pazan bekler yine, pijamalanmızla, burnumuzu kanşürarak oku- ruz pazar yaalannı tüm "dü- zeltme hatalanyla." Hafta arası birkaç gün güneşli oldu- ğu için hafta sonu büyük bir olasılıkla yağmurludur Ams- terdam'da; hatta temmuz- ağustostabile. Yine de gidilir plaja, upuzun kumsalda yürünür, midye ka- buklan ayaklar altında hışır- dar. Balık yenir her çeşidiyle, seyyar saücıdan ucuza, gerçek- ten ucuza. Deniz kahverengi- dir, Kuzey Denizi'dir ama ismi gibi soğuk değildir. En temiz sulanndandır Avrupa'nın. Şehirde turist kaynar, kafe- teryalar üklım tıklım, er ve er- baş girebilir nüktesiz ve "aile için" yerleri ayn değildir. Kah- veler acı, biralar küçüktür, sandviçler büyük, yemekler pahahdır. Hep pazar günleri düşünü- lür Türkiye pazarlan: Zoraki eş dost ziyaretleri, çocuklarda ertesi gürikü okul "iç sıkıntısı", yapılmayan ev ödevleri, evin ortasında tepi- nen çamaşır makinesi, börek- çörek, hafıf sakallı erkekler, haftahkla çalışanlann bilardo- langırt salonu ziyaretleri, abur-cubur yemeler, yosma- larla pazarbk, varsa araba yı- AMSTERDAM HÜSEYtN GÜNGÖR kanışı. Sonra çoluk-çombak şehir turu, mecburi haftabk gusül-aptessel yıkanmalar, maç telaşı, kavga-küfür, bira- hane sohbetleri, bol resimli ga- zetelerin ızlenişi, televizyona esaret. Nöbetçi subayı astegpıen- dir, askerler biçimsiz saç tıraş- lanyla ucuz porno-sinemalar- da inzibattan kaçarlar, terörist tatil yapmaz, trafık pobsı kü- für eder, muhallebiciler, pasta- neler limonata satarlar, disko- lardaki matineler yeni yetme- lerle dolar taşar, lunaparka gi- dilir. sekobnde kusulur, Ba- kanlar Kurulu toplanır, curn- hurreisi denize girer, emekbsi bastonunu parlatır, hasat yeri- ne gidiür, traktör hayali kuru- lur, koca bir boş gündür bu, can sıkıhr, hatta kitap bile okunurmuş oralarda bazan, intihar planlan yapılır, mek- tup atılır, varsa çocuk dövülür, saz, gitar çabnır, rejim bozu- lur, koşuya çıkılmaz, erkenden yatılmaz, umut taşıyanlar ko- lay uyur, diğerleri zaten uyuya- maz... Normal bir rahathk, formel bir tatil: Işte pazar. Ortaköy'de de öyle, Amsterdam'ın orta- sında da öyle. Yıllık izinler hep pazar günü biter, hep pazar günleri tamir edilir ıvır-zıvır, büyük bir kah- valtı yine pazar günleri yapılır ailecek. Sucuklu yumurta ve taze ekmek anca yurtdışında özlenir. Böyle günlerde yazar olu- nur, böyle günlerde unutulur eve ekmekle tuz götürmeler (tümceçalıntıdır). Yaşam süresinden eşit bir gün dılimi, pazarlan yine eksi- lir, çocuklar bugün de doğar, pazar günlerinde de ölebiliriz ama ismı ne olursa olsun "gün" bizım için doğar, her ne kadar bu ışığa layık olmayan- lar olsa da!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle