Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18AĞUSTOS1992SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Fiskobirlik'e 3
tpîlyon
• fJNYE(Cumhuriyet)-
Ünye Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanı Aydın
Yılınaz, 9 bın braolarak ilan
edilen fındık paralannın
peşin olarak ödenebilmesi
için Fiskobirlik'e 3 trilyonluk
bir kaynağın gerekli
olduğunu söyledi. Yanlı bir
açıklamada bulunan Başkan
Yılnnaz, "Fındığa verilen
fıyat herkesı memnun etti. Bu
yıl tahmini rekolte 600
milyon kılo olarak tespit
edilmiştir. Rekoltenin
yansının Fıskobırlik'çe
alınacağı düşünülürse,
yaklaşık 3 trilyonluk bir
kaynak gerekecektir. Bu
kaynağın sağlanması ve
ödemelerin zamanında ve
peşin olarak yapılması tek
isteğimızdir" dedi.
Sofya'yaotobüs
lıracı
• İş-Ekonomi Servisi-
Mercedes-Benz Türk AŞ,
Sofya Beledıyesi'nden aldığı
toplam 25 adetlikO 302 T
belediye tipi otobüs
siparişinin lOadetlikilk
partisini Sofya Belediyesi
yetkililerine teslimetti. Doğu
Bloku'nun çözülmesine
kadar COMECON işbirliği
çerçevesinde İkarus
otobüsleri kullanan Sofya
Belediyesi de Polonya ve
Romanya'dakı bazı
belediyelergıbi
Mercedes-Benz Türk AŞ'nin
ürettiği0302Tüpi
otobüsleri tercıh etti.
Kerevitaş
kapatıldı
• YALIKÖY (Cumhuriyet) -
Yaklaşık 6 yıldan bu yana
Fatsa ilçesine bağlı Yalıköy
kasabasında faaliyet
gösteren Kerevitaş, il
hıfzıssıhha kurulu tarafından
"bir daha açılmamak
üzere" kapatıldı. Kerevitaş
için çalışma ruhsatı
olmaması, çevreye pis koku
ve sınek türetmesi nedeniyle
sahılden kaldınlması
yolunda karar alındı.
Konuyla ilgili olarak
Yalıköy Belediye Başkanı
Ziya Şen, "Uzun süredir bu
işletmenin sağlıksızlığı ve
çevreye yaydığı pis koku için
eleştiri aJıyordum. Sahıle bile
çıkamaz olduk. İlgili
kuruluşlargeldıler,
incelemesini yaptılar ve
kapaülmasını uygun
buldular. Kendilerine
faaliyetlerinin devamı için en
uygun yeri gösterdik" dedi.
Alüminyumda
indiPim
•KONYA(AA)-
Konya'nın Seydişehir
ilçesinde kurulu Etibank'a
ait alüminyum işletmesinde
üretilen külçe alüminyumun
kilo fiyaünda 84 lira indirim
yapıldı. Yenidüzenlemeyle
külçe alüminyum kilosu
11.578 liradan 11.494 liraya
indirildi.
Demir-çelik
ürünlerine zam
• İş-Ekonomi Servisi -
Türkiye Demir ve Çelik
Jşletmeleri (TDÇİ) Genel
Müdürlüğü'ne bağlı
Karabük ve Iskenderun
Demir Çelik
Fabrikalan'nda üretilen
mamüllerin fıyatlanna
yüzde 6 oranında zam
yapıldı. TDÇİ'den yapılan
açıklamada yeni fiyatlann
bugünden itibaren geçerli
olduğu bildirildı.
Demir-çelik ürünlerinin,
boyutlanna ve niteliklerine
göre minımum ve
maksimum fıyatlan, KDV
dahil şöyle:
YnMlyıt
Kütük demir
Düzyuvarlak demir
Nervürtüyuvarlak
Profil demir
Kösebentdemir
Pikler
2.053-2.207
2.407-2.347
2.451-2.526
2.677-2.963
2.375-2642
1.263-1.516
Sofya'ya otobüs
Iraa
• İş-Ekonomi Serrisi -
Mercedes-Benz Türk AŞ,
Sofya Belediyesi'nden aldığı
toplam 25 adetlikO 302 T
belediye tipi otobüs
siparişinin lOadetlikilk
partisini Sofya Belediyesi
yetkililerine teslim etti. Doğu
Bloku'nun çözülmesine
kadar COM ECON işbirliğj
cerçevesinde İkarus
otobüsleri kullanan Sofya
Belediyesi de Polonya ve
Romanya'daki bazı
belediyelergibi
Mercedes-Benz Türk AŞ'nin
ümtiğiO 302 T tipi
otobüsleri tercih etti.
TV kanallannın artması reklam pastasından basının payına düşen dilimi büyüttü
Ozel televizyon basınayaradı
EStN SUNGUR
Özel televizyon kanallannın
çoğalması, reklam pastasının
bölüşümünde basının işine ya-
radı. Ancak basının içine düş-
tüğii tiraj sorunu, kalınlaşan di-
limin yüksek tirajlı üç gazete
arasında paylaşılması sonucu-
nu doğurdu. Büyümesi duran
televizyonun reklam pastası di-
liminde ise TRT kendi payını
özel televizyonlara bölüştürdü.
Özel televizyon kanallannın
artmasının reklam verenlerde
"etkinlığin" azaldıgı görüşünü
doğurarak, basına doğru bir
yönelme yarattığını belirten
reklamcılar, geçiş döneminin
tamamlarup ayakta kalacak
kanallann belli olmasından
sonra pastanın bölüşümündeki
eğılımin değişeceğini savundu-
lar. Özel radyolann da reklam
pastasından radyoya düşen pa-
yı ciddi bir biçimde değiştirece-
ğini savunan reklamcılar, "An-
cak yine de basın her zaman
önemini koruyacak" dediler.
Bileşim'in rakamlanna daya-
nılarak yapılan hesaplamaya
göre 1985 yılında yüzde 36'sını
basının, yüzde 59'unu TRT'nin
ve binde 5'ini de radyonun aldı-
ğı reklam pastasımn bölüşümü
Magic Box'ın yayına başladığı
1990 yılında yüzde 55.8 basın,
yüzde 43.5 televizyon ve binde 7
radyo olarak değişti. 1992'nin
ilk 6 ayında ise basının payı
yüzde 52.3, televizyonun yuzde
47.5 ve radyonun binde 2 oldu.
Basının reklam pastası dilimi
İlk 6 ay kıyaslaması (milyon TL.)
Radyo 3.712.5 Radyo 3.839.0 Radyo 4.702.0 TRT
291.289.0
/ 1990 Top/am: 583.629.6 1 9 9 1 Toplam: 1017.119.1
1992
Toplam: 2608.908.0
Teieon
71.193.0
Show TV
301.159.0
dikkat çekici biçimde artarken,
daralma gösteren televizyonun
dilimi ise TRT'nin kan kaybı ile
bölüşüldü. 1990'a kadar elek-
tronik basında tek basına olan
TRT, 1990'da kendi dılıminin
yüzde 2.9'unu Magic Box'a
verdı. I99l'de payını yüzde 44.
6'ya çıkaran Magix Box, elekt-
ronik basına yönelen reklam-
lardan TRT'ye düşen bölümün
1990dan I99l'e yüzde 97'den
yüzde 55.4'e inmesine neden ol-
du. Elektronik basının 1992'nin
ilk 6 ayında kendi içinde yaptığı
bölüşüm ise şöyle oldu: TRT
yüzde 23.5, Inter Star yüzde
46.5, Teieon vüzde 5.7 ve Show
TV yüzde 243.
Reklam pastasımn dilimlen-
mesinde ortaya çıkan değışıklik
reklam tarifelerine de yansıdı.
Tanfelerde ortalama birim fi-
yatlar üzerinde yapılan incele-
me, 6'şar aylık dönemlerde
TRT'nin 1991'e bir saniyelik
reklam tarifesini yüzde 69.8 art-
tınrken, 1992'de bu artışı yüzde
38.6'da bıraktığjru gösterdı.
1990'da yayına başlayan İnter
yüzde 83.7, 1992'de yüzde 93.5
olarak belirlendi.
Reklam pastasımn bölüşü-
mü konusunda yorum yapan
Hürriyet gazetesinin Reklam
Müdürü Ayşe Torun, basının
6 aylık ortalama fiyat karşılaştırması (TL.)
Mmyalar
TRT(süre/sn.)
Stari (süre/sn.)
Teieon (süre/sn)
ShowTV(süre/sn)
Basın (sûtun/cm.)
\m
501676
-
-
-
68.152
1«1
852025
483954
-
-
125160
ite
1180493
925182
313.944
1.229.923
242.171
VfafelKf
M/11 11/tt
69.8
-
-
-
83.7
38.6
91.2
-
-
935
Star ise 1992'de bir saniyelik kendi payına düşen dilimi ciddı
reklama yüzde 91 zam yaptı. bir biçimde arttırdığını belirte-
Basının bir sütuna bir santimlik rek "Basına düşen dilımin med-
reklama yaptığ»«am ise 1991'de yalar arasındakı paylaşımı da
önemli şekilde değıştı. Daha
önce bırbirine yakın pay alan
Çok sayıda gazete vardı. Şimdi
ise yüksek ürajlı 3 gazete dilim-
den arslan payını ahyor" dedi.
Torun'a göre Hürriyet, Milhyet
ve Sabah tarafından paylaşılan
dilimde, dördüncü bir gazeteye
daha yer var. Bu gazetenin han-
gisi olacağı ise tirajlarla belirle-
necek. Şhow TV'nin Reklam
Müdürü Yusuf Gökçek ise tele-
vizyonun içinde bulunduğu
durumun gecici olduğunu belir-
terek "Şu anda bir geçiş döne-
mindeyiz. İnter Star, Teieon,
Show TV açıldı. Kanal 6. Flash
TV, Has TV geliyor. Başka
birtakım projeler var. Ama
bunlann hepsi ayakta kalma-
yacak. En iyi programı yapan,
en çok seyredilenler yaşayacak
ve bunlann reklam pastası dili-
mi de büyüyecek" dedi.
The Economist dergisi hükümetlerin çevre politikalannı değerlendirdi:
Batı, çevre korumada 'ileri gitti'
İş-Ekonomi Servisi- Batıda, hükümetlerin çevre
koruma politikalannda "çok ileri gjttiği" öne
sürülüyor. Dünyanın önde gelen ekonomi
dergilerinden The Economist, çevre koruma ile
ilgili uygulamalann maliyet-yararmuhasebesi
yapılmaksızın ilerletildiği yorumunda bulundu.
Çevre konusunda titızlık gösteren ülkelerden
Almanya'da yasalar, firmalann şampuan
şişelerinden yoğurt kaselerine kadar her şeyi
yenıden ışlemelenni zorunlu kılıyor. 1995 yılında
zorunlu hale getırilecek yasayla kullanılmış
ambalajlann yüzde 80'i toplanıp ve bunlann da
yüzde 80'i yeniden işlendiğinde yapılan
masraflann, çevreye sağlanan yaran aşacağı
tahmin ediliyor. Çevre harcamalanndaçok eliaçık
davranan ABD'de yıllık harcamalann, GSMH'nin
yüzde 2'sini geçtiği ve bunun da Amerikan güvenlik
harcamalannın yüzde 40'ına denk düştüğü
belirtiliyor. Birçok Batılı ülke, çevre korumaya
ilişkin yasalannda da yenilikler yapıyor. Amerika.
1970'te koyduğu "Temiz Hava Yasasfnı 1990'da
yeniden düzenledi. İngiltere'de iş çevreleri
tarafından 'katı' bulunan bir çevre koruma yasası
yürürlükte. AT, kirli sular, atık maddeler,
kanalizasyon ve başka maddelerle ilgili
uvgulanmasını istediği koşullan tartışmaya açtı.
Çevre koruma ile ilgili kesin hesaplar
yapılamaması, bu konuda saglıklı yaşalann
yapılmasını engelliyor. Amerika'nın İşletme ve
Bütçe Ofisi'ne göre bu konuda rakamlar, 200.000
dolardan 5.7 trilyon dolara (yaklaşık olarak
Amerika'nın GSMH'neeşit) kadar vanyor.
Somut rakamlara ulaşmada bilimin de yetersiz
kalmasından dolayı hükümetler, nedeni
açıklanamayan tehlikelerin önüne geçmek için
yasaklan arttınyorlar.
The Economist'te göre, çevTe için maliyet -yarar muhasebesi \ apılnrn or.
Anlaşmazlıkta
anlaştılar
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Çankaya Belediye Baş-
kanı Doğan Taşdelen, Bele-
diye-İş Sendikası ile snlaşmaz-
lığın sona erdığinı belirterek,
toplusözleşmenın bugün imza-
lanacağını açıklarken, Bele-
dıye-İş Genel Teşkilatlandırma
Sekreteri Ali Başdemir, ücret
ödeme şekli, zamanı ve iş gü-
vencesi ile ilgili bazı maddelerde
belediye ile anlaşamadıklannı
söyledi.
Çankaya Belediye Başkanı
Doğan Taşdelen, dün Fen Işleri
Müdürlüğü'nde. işçilere toplu-
sözleşmenın bugün ımzalana-
cağını acıkladı. Taşdelen, sen-
dıka ile aralannda sürtüşme
olmadığını vurgulayarak, "Ya-
nn (bugün) bu maddeler imza-
lanacak"dedi. Taşdelen, gün-
lük işçi yevmıyelerinin birinci
grup işçiler için 115 bin lira,
ıkınci grup işçiler için 125 bin li-
ra, üçüncü grup işçiler için de
135 bin lira olacağııu belirtti.
Taşdelen'in verdiğ^ bilgiye gö-
re, anlaşmanın imzalanması
halinde, işe yeni giren kıdemsiz
birinci grupta yer alan bir işçi-
nin maaşmın çıplak net 3 mil-
yon 61 bin lira, ikıncı grupta yer
alan bir işçinin maaşmın çıplak
net 3 milyon 274 bin lira, üçün-
cü grupta yer alan bir işçinin
maaşmın da çıplak net 3 milyon
493 bın lira olacağını söyledi.
KONUKYAZAR
Kaııııı kesiıııi bir boyutu ile küçülmeli
İZZETTEN ÖNDER
tstanbul Üniversitesı Iktısat Faktil-
tesi Malıye Bölumu.
Piyasa bir araçtır. Bu araç,
ekonomide kaynaklann nasıl
kullanılacağına ve yaratılan ge-
lirin nasıl dağıtılacağına, farklı
sistemlerde farklı işlev ve bo-
yutlarda karar ortamı hazırlar.
Piyasa sisteminin işleyişi, ka-
rn,u İcesimine kesin bir gereksi-
nim duyar. Kamu ve özel ke-
simler birbirini dışlamaz; tam
tersine, kamu kesimi, özel kesi-
min işleyişi için gerekli altyapıyı
hazırlar. Bu anlamda, kamu
kesimi, özel kesimin kurulup
güvenlik içinde geliştirilebilme-
si için kaçınılmazdır. Bu neden-
le tüm çağdaş ülkelerde, özel
kesimin yanında kamu kesimi
vardır ve hemen hepsinde
kamu kesiminin ekonomik
payı Türkiye'dekinden yüksek-
tir. Özel kesimce üretilebilecek
mal ve hizmet üretimine girrne-
den. topluma sadece kamu hiz-
meti sunan bir kamu kesiminin
bulunduğu birekonomiyi, 'kar-
ma ekonomi' olarak nitelemek
de teknik olarak hatalıdır.
Batı ekonomilerinde, özellik-
le 1940'lardan sonra gelişen
sosyal devlet kavramı cerçeve-
sinde devletin boyutlan olduk-
ça büyümüştür. Özel kesımın
işleyişine doğrudan altyapı hiz-
meti sunmayan, fakat sosyal
düzcne katkıta bulunarak siste-
min devammı sağlamaya yöne-
lik söz konusu sosyal harcama-
lann büyümesi, özel kesimde
yaratılan gelirlerin kamu otori-
tesi yolu ile giderek daha yük-
sek oranda tırtıklanması olarak
algılanmıştır. Dünya kültürünü
fakirleştirircesine tek boyuta
indirgeyen son jıllann geüşme-
leri, sistemlerarası mücadeleleri
şimdilik ortadan kaldınrken,
kaynaklara hakim gruplan
daha güçlü kılmış ve böyle-
amaçlarla kaynak ayırmaya is-
teksiz hale getirmişür. Aşın sos-
yal harcamalann kaynak kul-
lanımında etkinlik ve bireylerin
çalışma dürtülerinde ileri sürü-
len olumsuz etkileri ile de güç-
lendirilen görüşler, söz konusu
harcamalann kısılması gereğini
gündeme getirmiş bulunmak-
tadır. Özünde ideolojik neden-
Bu konunun, kamu kesiminin
küçültülmesi şeklinde değil de,
karma ekonomi sisteminin
sona erdınlmesi bıçiminde gün-
deme getırilmesinin daha doğru
olacağı ve buna dayanarak da
bu tartışmanın başka ortamda
yapılması gerektiği kanısında-
yım.
Karma ekonomi kavramına
girmeden salt kamu kesiminin
küçültülmesi demek, devletin
temel görevlerini yerine getir-
landığımız arabalarla altındaki
yollar uyumlu değilse, Türki-
ye'de kamu kesiminin büyük
olmadığı gerçeğini istemesek de
kabul ediyoruz demektir. Bu
yetersizlikleri daha ne kadar
küçültebilıriz! Bunun da ötesin-
de, Türkiye'de henüz çağdaş
sosyal devlet anlayışı ve buna
dayalı kamu harcaması yoktur.
İleride gelişecek toplumsal ta-
lepler, kaynaklan bu yönde
daha da zorlayabilir.
• Piyasa sisteminin işleyişi, kamu kesimine kesin bir gereksinim duyar.
Kamu ve özel kesimler birbirini dışlamaz; tam tersine, kamu kesimi, özel
kesimin işleyişi için gerekli altyapıyı hazırlar. Bu anlamda, kamu
1
- simi,
özel kesimin kurulup güvenlik içinde geliştiriiebilmesi için kaçınılmazdır.
lere dayanan, fakat satış ve pro-
paganda sloganlan ile topluma
pazarlanan kamu iktisadi ku-
ruluşlannın özelleştirilmesi fık-
ri ile de beslenen tüm bu görüş-
ler, 'kamu kesiminin küçültül-
mesi' başhğı altında ve biraz da
karmaşık bir görüntü içinde ile-
ri sürülmektedir. Tüm bu gö-
rüşlere bir de 'kamuda israf
sloganı eklenince 'piyasa' kav-
ramı gjbi, 'kamunun küçültül-
mesi' kavramı da, önünde du-
rulamaz bir fikir görüntüsü ka-
zanmaktadır.
Türkiye'de de kaynaklara
hakim çevrelerin, çok dar ve
kısa vadeli bir görüş sonucu
topluma yaymaya çalıştığı, di-
ğer kesimlerin de. modaya uy-
mama yalnızlığına itilmemek
amaa ile desteklediği 'kamu-
nun küçültülmesi' fıkri devamb
gündemde tutulmaktadır. Bu
tartışmayı sağbklı bir zemine
oturabUmek için bazı kanşıklık-
lann düzeltilmesi gerekmekte-
dir. Bunlardan birincisı, KIT'-
lerin özelleştinlmesi sorunudur.
mek için giriştiği harcamalann
kısılması demektir. Böyle bir
savın arkasında, kamu kesimi-
nin gereğinden fazla büyük ol-
duğu görüşü bulunmalıdır.
Türkiye'de 'görüntüsel' ola-
rak kamu kesimi büyüktür. Bu
bir gerçektir. Büyük olan bu
bölümün, bu hali ile enflasyonu
ciddi olarak beslediği de doğru-
dur. Fakat büyük olan, birinci
işlevi ile tanımlanan ve topluma
gerçek anlamda kamu hizmeti
sunan kamu kesimi değil, fakat
ikinci işleyişi ile kısmen gizlen-
miş, kısmen su yüzünde görü-
len ve devamlı emilen 'ana' nite-
liğındelu kamu kesimidir Bunu
kanıtlamak için büyük teorik
tartışmalara ya da uluslararası
karşılaşürmalara girişmek za-
man kaybı yaratır. Utanırcası-
na okul kampanyalan yapıyor-
sak; düzgün işleyen emniyet.
adalet, tapu vb. gibi hizmetlerin
olduğuna inanmıyorsak, temel
bayındırlık ve altyapı hizmetle-
rinde ciddi \etersizlikler oldu-
ğunu düşünüyorsak, kul-
Tüm kamu kesiminin, ikinci
işleyip biçimi ile bir ana gibi sa-
ğîlan yönü ise gerçekten büyük-
tür. Üstelik bu büyüklüğün
tümü de bütçe hesaplanna
yansımamaktadır. Kamu kesi-
minin bu bölümünü büyüten
bazı kalemleri, nezaket kural-
lannı aşmama endişesi içinde,
şöylece sıralayabiliriz: Vergi
ayncalıklan, ucuz krediler,
ödenmeyen kamusal yükümlü-
lükler. vergi dışı Tınansman
yöntemlerinin topluma ve büt-
çeye yıküğı yük vb...
Açıktır ki, kamu kesiminin
topluma gerçek hizmet sunan
bölümü ile, toplumun sadece
bir bölümüne çıkar sağlayan
bölümü birbiri ile çatışma için-
dedir. Şu anlamda ki, toplam
kamu kesimi hacmi değişme-
dikçe, biri büyüdükçe diğeri da-
ralır. Toplumun şanssız yanı,
kamunun küçülmesi/küçültül-
mesi tezinin, bu kesimin ikinci
bölümünü cömertçe kullanan
gruptan gelmesidir. Bu görüş.
lcamu kesiminin topluma ger-
çek hizmet sunan bölümünün
küçültülmesini amaçlamak-
tadır. Böylece özel kesimde
kaynaklara hakim olanlar, ger-
çek toplum hizmetinde kullanı-
labilecek potansiyel kaynaklan
da kendi hizmetlerine almaya
çalışmaktadır.
BÖyle bir yaklaşım ve uygu-
lama, toplumsal hızmetleri.
maddi ve beşeri sermaye oluşu-
munu ve hatta özel kesimin işle-
yişi için gerekli ortamı oluştu-
ran yapılan yıkabileceği ve top-
lumun geleceğinı çökerteceği
için tehlikelidir.
Kamunun küçültülmesi tezi
diğer kesimlerden gelse ve başa-
nlı olsa, kamunun sömürülen
bölümü, topluma gerçek hiz-
met sunan bölümü lehıne kü-
çülme eğilimine girebılir. Böyle-
ce toplumun geleceği daha
saglıklı bir temele oturtulurken.
özel kesim için de uzun vadede
daha elverişli' bir ortam ya-
raülmış olunur. Böyle bir geliş-
me, siyasal otoriteyi ekonomik
güç odaklanndan anndınrken.
onu, toplumun gerçek ihtiyaç-
lannın ve geleceğinin hizmetine
koşmak anlamına gelır ki bu
bayağı bir güç ister!
Işte demokrasinin önemi de
buradadır. Demokrasi, sadece
kaynaklann hakça dağıtılması
için değil, fakat toplumun gele-
ceğinin de çok daha sağlam te-
mellere oturtulabilmesi için ge-
reklidir. Demokrasi, yoğun ide-
olojik bombardıman altında,
istekli de görünse, robotlann
metalik seslerinin yankılandığı
bir ortam degildir. Demokrasi,
kendi çıkarlan ve toplumun ge-
leceği hakkında bilinçli fıkir sa-
hibi birey ve onlann örgütleri-
nin eşit yoğunluktaki seslerinin
yankılandığı ve kararlan etkile-
dıği ortamdır.
IŞÇENEV EVRENINDEN
ŞÜKRAN^ETEIVCİ
Çökfiş
Bankacılık işkolunda 35 bin ile en fazla üyeye sahip Ba-
sisen sendikasının genel kurul raporuna göre, işkolunda
çalışanların yüzde altmışı kendilerini savunacak bir örgü-
te sahip değil. Bankaların gundeminde otomasyonla bağ-
lantılı çok yoğun bir işçi çıkarması var. 12 Eylül hukuku ile
kamu bankalarında çalışanlannın örgütlenme, işkolunun
genelinde ise grev hakkının ellerinden alındığı işkolu çalı-
şanları büyük bir hak kaybı süreci yaşıyor. 12 Eylül önce-
sinde işkolu ücret ortalaması en yüksekler sıralamastnda
iken, en gerilere düşmüş bulunuyor. Bankalarda yasalar-
dan ve sözleşmelerden gelen haklara uyulmadan, çalışa-
nın izni alınmaksızın ve karşılığı tam ödenmeksizin fazla
çalıştırma genel bir uygulama halini almış bulunuyor.
Banka çalışanlannın, sendikalarının gerek gerçek ücret-
lerde gerekse kazanılmış haklarda çok önemli geriye gidi-
şi durduracak güçlü bir karşı çıkışı görülmüyor. İşkolu
çalışanlan ve sendikalarında çok önemli bir moral çöküş
yaşanıyor. Sadece bankacılık iş kolunda mı?
En son sayfamızda dün çıkan haber, bu iş kolundan bir
örnek verdiği için konuya oradan girdik. işçi ve sendikalar-
da büyük bir çöküş süreci, genel olarak bütün işkollarını ve
sendikalarını kapsar biçimde ve çok ciddi, tehlikeli boyut-
larda yaşanıyor. En kötüsü de sorunlar paylaşılmadan,
dayanışmasız, saklanarak örtbas edilmeye çalışılıyor.
Sendika liderlerimiz çöküşü kamuoyundan gizleyebildik-
leri ölçüde geçiştirebileceklerini mi umuyorlar, yoksa da-
ha çıkarcı davranıp saklayarak başarısızlıklarını da sakla-
dıklarını mı sanıyorlar bilemiyoruz. Ancak sorunların
gündeme gelmemesi, tepkisizliği, önlem alınamamasını
da birlikte getiriyor. Içten içe onulmaz yaralar alınıyor. Za-
man işçi ve sendikal haklar aleyhine hızlı gelişmelerle
akıp gidiyor.
Bir dost sohbetinde şair Gülsüm Akyüz, duyarlılığının
verdiği tepki ife bakın nasıl ilginç bir karşılaştınma yapıyor:
'Madenciler direnişinde Özal bile grev ertelemeyi ağzına
alamazdı. Büyük bir kamuoyu tepkisi ile karşı karşıya ka-
lırdı. Madenci buna izin vermezdi. Belediye isçilerinin
grevinde, halk yığınları işçinin karşısında bir tavır aldı. Hü-
kümetin grev ertelemesi nerdeyse alkışla karşılandı. işçi
çıkarmasının, taşeronluğun reklamı yapılıyor. işçiden,
sendikalardan ses yok. Toplumsal tepkiler yok oluyor."
Beiediye işçileri ile dayanışmaya gidenlerin izlenimleri
daha da çarpıcı..Grev gözcülerinin, konuklara greve çıkış
nedenlerini, ne istediklerini dahi anlatamadıklarını, bilme-
diklerini, ilgisiz ve duyarsız olduklarını, bazen ontar adına
savunma yapmak durumunda kaldıklarını anlatıyorlar.
Şöyle bir ciddi ciddi düşününce, gelinen noktayı değer-
lendirince, ürkmemek, dehşete kapılmamak kolay değil.
"İşçi haklarında, sendikalizmde yaşanan çoküntüyü 12 Ey-
lül sürecinde bile böylesine ağır yaşamamıştık" diye bir
sonuca varsak, size ilk bakışta abartı gelebilır. Ancak
unutmayalım ki 12 Eylül'de, askeri güç karşısındaki susu-
şun, boyun eğişin çok haklı maddi temelleri vardı. Toplu-
mun bütün kesimleri gibi, işçi sınıfı ve örgütleri de silahlı
askeri güç karşısında, hakların geri gidişine, gaspına karşı
çıkamamışlardı. Yapabileceklerini yapmayanlar, örneğin
Türk-iş'in yapmaması gerekenler açısından ise savunma
"örgütlerimizi kapattırmadık. Hele bir sivil iktidarlar gel-
sin, haklarımızı geri alırız. Biz yok olmamayı başardık"tı.
tTabii ki doğru ve haklı bir savunma değildi. Yapılabilecek-
lerin yapılmaması, en azından yapılmaması gerekenlerin
yapılmış olması.'örneğin askeri güce dayanan iktidara
bakan vermek, politikalannı desteklemek gibi" olumsuz
sonuçlarını vermeye devam ediyor. llkesiz, kötü sendikâ-
cılık en büyük tahribabnı işçiler ve sendikalar üzerinde
yapmış bulunuyor. Uzun yıllar standartlarını, değer yargı-
larını yitirmiş olarak sürdürülen sendikacılık hareketi, sivil
iktidarlara geçiş sürecinde, daha çok işçi tabandan gelen
zorlama ile biraz toparlanacak gibi görüldü ise de kötü
alışkanlıklar süreç içinde belirleyici oldu.
12 Eylül'ün hızlı hak kayıpları ANAP iktidarlarında aynı
tempoda ve enflaşyonla bağlantılı gerçek ücretler ve toplu
pazarlık düzeni içinde de yaşanınca, sürekli yoksullaşma-
ya işçi tabandan ciddi tepkiler geldi. Bahar ve yaz eylem-
leri olarak bilinen kamu isçilerinin yüzbinlerle katıldıkları
pasif direnişler, çelik, SEKA ve büyük madenci grev ve di-
renişleri bu tepkilerin en bilinçli, en örgütlü ve güçlü ör-
nekleri.. Ancak giderek tabandan kopan, 12 Eylül'ün yoz-
laşması ile zaten bozuk yapısı, iyice çarpıklaşan sendikacı
kimliği, tabandan gelen bu olumlu yönlendirmeye yanıt
veremedi. Yıllarla sendikal sandıktan çıkabilmek elbette
büyük zekâ ve yeteneği gerektiriyordu. Yetenekler olumlu
yönde değil, olumsuzlukta ve yerini korumak üzere kulla-
nılınca, tabandan gelen olumlu tepki ve yönlendirilmeler
de yozlaştırıldı. Güzel her izi silmek, yok etmek üzere her
şey yapıldı. Akıl almaz ilkellikte bir toplusozleşme, ücret
sendikacılığı politikası sürdürüldü. işverenlerle anlaşarak
değil elbette, ancak anlaşma anlamına gelen bir politika
izlenip, sözleşme masasında iyi para alınıp, ondan sonra
sözleşme yükünden kurtulunmak üzere onbinler, toplam-
da yüzbinlerin işten atılmasına seyirci kalındı. Yaygınla-
şan ve sendikalizmi öldüren, yasaya karşı hile olan taşe-
ron uygulamasına da ses çıkarılmadı. Böylece toplusoz-
leşme ile ücret artşı alabilen ve işini koruyabilenler
giderek aztnlık ve mutlu azınlık oldu. Toplumsal destekler
de yitirildi.
Evet, işte böylece demokrasi ve sendikal haklar vaat et-
miş birkoalisyon iktidarında, sendikal haklar, sendikalizm
1963'ten bu yana yaşanmış en büyük, en tehlikeli çöküş
sürecini yaşıyor. Siyasi iktidarı, işvereni ve tabii ki başta
sendikalizm bu gerçeği görüp acil toparlanma önlemleri,
etkili çareler aramazsa, acısını toplum olarak hep birlikte
çekeceğiz..
bügüeri kendisine verildiğinde
olduğunu kendi kendine bulabilen
aranryor
Sekretaip daktilo, £aks, fotofaapi
malmeieri, hatta tarihan bilgtsayar
gU tûm büro araçlannı kuüanaMnıek.
do^alama' denince kâğvi de&p doşyaya
takmaktan ötede şeyier anbyabümek.
yabmca kcndine söytenenfcri degO,
soyfcnEnierden yapnaa gerekffl
söytenmemişşftteideyalalav-iitmek
vebir'sağkoTolabûmek
anlamına gekfağinin bflncmde ohıp
re net ücret tafcpfeıini eÜEyoddai
mektupiannı "Esto ^ans Liımted,
Göztepe, Bagdat Cadtfcst 261/3,
Kadıkâj' 81060 IstanbuT adresine
posJalamalan rica olunur.
Doğrudan başvurular kabul
edümeyecddir.
Esin Ajans
REKLAMCILIK / DANIŞMANLIK LIMITED