15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18AĞUSTOS1992SALI CUMHURtYET SAYFA HABERLER Ecevit'ten açıklama • Iç Politika Servisi • DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, SHP Genel Başkanı Erdal Inönü Haci Bektaş töreninde olduğu için kendisinin katılmadıgına ilişkin baa gazetelerdeçıkan haberlerin doğru olrnadığını açıkladı. Ecevrtf^Sptığı yaalı basın açıklamasında yoğun bir çalışması olduğu için Ankara'da kaldığını. Hacı Bektaş'a gidemediğini belirtti. DSP'yi temsilen törene ve şenliklere kaülması için bir heyet yollandığını vurgulayan Ecevit, ancak protokolü düzenleyenlerin törende DSP heyetine yer vermediğini. konuşma olanağı sağlamadıklannı bildirdi. Ecevit, DSP heyetinin ılçe merkezinde dolaşarak söyleşiler yaptığını açıkladı. Simavi yargılanıyor • ANKARA (AA) - Terörle M ücadele Yasası'nın "basının sorumluluğu"nu düzenleyen 6. maddesine aykın yayın yaptıklan gerekçesiyle haklannda dava açılan Hürriyet Gazetesi sahibi Erol Simavi ile gazetenin Sorumlu Yazı Işleri Müdürü Hasan Kılıç'ın AnkaraDGM'de yargılanmalanna devam edildi. Ankara DGM'dedün yapılan duruşmada, sanıklara suç isnat edilen 3713 sayılı Terörle M ücadele Yasası'nın "basının sorumluluğu"nu düzenleyen 6/1 maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından kısmen iptal edildiği dikkate alınarakve Anayasa Mahkemesi karannın Resmi Gazete'de yayımlanmasının beklenmesi kararlaştınlarak duruşma ileri bir tarihe bırakıldı. SHP'de toplantı haftası • ANKARA (ANKA)-SHP, ağustosayınınson haftasında üç büyük ildeki KadınveGençliİc Komisyonu üyelerini Ankara'da toplayacak. SHP Genel Merkezi'nce dûzenlenccck toplantılarda Ankara, İstanbul ve Izmir'deki il ve ilçe Kadın-Gençlik Komisyonu üyeleriyle, CHP'nin t Dplayacağı ilk kurultay öncesi gelişmeler tartışılacak. SHP Genel Merkez yönetimi aynca yeni yasama yılında gerçekleştirilecek çalışmalar konusunda Kadın ve Gençlik Komisyonu yöneticilerinin görüşlerini alacak. HEP'ten yasa teklîfi • ANKARA (ANKA)- HEP, "•yargısızinfazlar"a karşı yasa teklifı hazırladı. Teklifte, polisin silah kullanma yetkileri sınırlandınlıyor. Arama ve elkoyma yetİcisi, vali ile kaymakamlann yazılı iznine bağlanıyor, gözaltı süresi en çok 48 saatte indiriliyor. HEP Parlamento Sözcüsü. Şırnak Milletvekili Mahmut Alınak. Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası'nın değiştirilmesine ilişkin yasa teklifıniTBMM Başkanlığı'na sundu. Teklifle.azınlık soruşturmasında ifade alma yetkisi yalnızca cumhuriyet savcısına verilirken. polisin arama ve elkoymaya ilişkin tasarruflan, vali ve kaymakamın yaalı emir vermesirîe bağh hale getiriliyor. Ören'de anayasa paneli • BLRHANİYE (Cumhuriyet)- Burhaniye-Oren 4. Kültürve Sanat Festivali'nde gerçekleştirilen "Anayasa Değişiklikleri ve Demokratikleşme" panelinde, "82 Anayasasf nın biraskeri rejim anayasası olduğu ve mutlaka demokrasi ana> asasına dönüştürülmesi gerektiği" vurgulandı. Halit Çelenk, Talat Turan, Mustafa Yalıner, Veli Yılmaz ve Dr. Semih Gemalmaz'ın konuşmacı olarak katıldıklan panelde. günümüzde anayasal sorunlann büyük boyutlara ulaştığı. bir an önce çözümlenmesi gerektiği belirtildi. Hukukçu-yazar Halit Çelenk, anayasanın yasalann anası olduğunu vurgulayarak, "İnsan haklanna uygun, saygılı anayasa 1961 Anayasası'ydı. Bu anayasa bile dışa bağımlı tekelci sınıf tarafından hoş karşılanmadı. Egemen sınıf bundan rahatsız oldu" dedi. Özal-Yılmaz gerginliği sonrası parti içi yorumlar: KarşıhklıelenseçekildiGÜNSELİ ÖNAL DİDİM ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a karşı sert tavır alması. gerek Yılmaz, gerekse Özal yanlısı eski ve yeni parlamenterlerce hoş karşılanmadı. Özal'ın Di- dım toplantısına katılan Gire- sun Milletvekili Burhan Kara. "O sert cümlelere gerek yoktu. Özal olumlu bir konuşma yapmışü, şimdi ilişkilerin yeni- den sertleşmesinden endişe edi- yorum" dedi. Özal yanlısı mil- letvekillerinden Talat Zengin de, Mesut Yılmaz'ı "vefasızlı- kla " suçlayarak, "Sayın Öza! istemeseydi, aday bile ola- mazdı. Mesut bey, parti küçük olsun, benim olsun anlayışıyla haraket ediyor. Mesut bey, ola- • Aşik: İkisi de birbirine el ense çekti, ama ikinci hareketi ikisi de yapamadı. tek dalmayı göze alamadılar. • Kara: O sert cümlelere gerek yoktu. Özal olumlu bir konuşma yapmıştı. Şim- di ilişkilerin yeniden sertleşmesinden endişe ediyorum. • Zengin: Yılmaz. Özal istemeseydi, aday bile olamazdı. Mesut bey parti küçük olsun benim olsun zihniyetiyle hareket ediyor. ğanüstü kongreden kaçamaz. Madem örgüt onu destekliyor- muş neden kongreden kaçı- yor?" diye konuştu. Yılmaz'ı destekleyen ve Özal-Yılmaz ilişkilerinin sert- leşmesinden kaygı duyan mil- letvekillerinden bir grubun, Yılmaz'ı, Özal'a karşı sert ifa- deler kullanmaması için uyar- mayı düşündükleri öğrenildi. Trabzon Milletvekili Eyüp Aşık, Özal'ın Didim toplantısı ve Yılmaz'ın demeçlerinden sonra gelinen noktayı değerlen- dirirken, "İkisi de birbirine el ense çektiler. Ama ikinci hare- keti yapamadılar, tek dalama- dılar. Tek daldıklannda. ikisin- den biri kaybedecekti, bunu iki- si de göze alamadı" diye konuş- tu. Mesut Yılmaz'ın, parti il top- lanülan ve genel başkan olması nedeniyle daha iyi durumda ol- duğunu belirten Aşık, "Mesut bey bir hata yaptı, görevden aldığı örgüt yöneticilerinin hep- si de kongre delegesi. Durumu şu anda iyi, ama olağanüstü kongreye gidilirse, durumu kri- tikleşir. Mesut bey büyük açık vermiştir" dedi. Son gelişınelerin ardından Yılmaz'ı destekleyenlerin ara- şında yer alan Burhan Kara, Özal'ın Didim'de kendisinden beklenen mesajı vermeyip, olumlu bir konuşma yapması- na karşın, Yılmaz'ın Özal'a yö- nelik sert ifadeler kullanma- sından kaygı duyduğunu bil- dirdi. Kara, özal'ın olağanüstü kongre için işaret vermesini bekleyen eski milletvekillerinin bugün bir tabanının kalmadığı- nı belirterek. "Bu arkadaşlan- mız, Özal'ın göstereceği bir adayı destekleyerek, genel baş- kan yapmak ve yann o genel ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, sert muhalefete ilk defa Maltepe'de baştodı. (Fotoğraf:UĞUR GÜNYÜZ) ANAP Genel Başkanı Yılmaz, sabnnın taştığını söyledi: Sert muhalefete başhyorum • Önceki gün Istanbul'da görkemli bir kalabalıkla karşılanan ANAP Genel Başkanı Yılmaz, dün Maltepe'de partililere, "9 aydır sabrettim, sert muhalefete ilk defa Maltepe'de başhyorum" dedi. AYŞE YILDIRIM ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 9 aydan beri sabrettiğini belirterek, "Artık burama geldi, sert muhalefele başlıyorum" dedi. Türkiye'deki grev hakkının önündeki tek engelin hükümet olduğunu ileri süren Yılmaz. "Allah'tan dilerim ki Sayın Demi- rel Türk siyasetine gelmiş son baba olsun" diye konuştu. Dün istanbul Maltepe'de özel bir oku- lun açıhşını yapan Mesut Yılmaz, daha sonra beraberinde milletvekiİleri Cem Kozlu, Safa Giray. Salih Ergun, Temel Gündoğdu. Halit Dumankaya, Selçuk Maruflu, Rasim Zaimoğlu, Engin Güner, Yusuf Pamuk, Kadir Ramazan Coşkun, Şadan Tuzcu. Mehmet Çevik. Mustafa Parlak, Yusuf Namoğlu, Ersin Taranoğlu, Cumhur Ersümer, İsmail Sancak ile Mal- tepe ve Tuzla ANAP ilçe teşkilatlannın açıhş törenlerine kaüldı. Coşkulu bir kala- balık tarafından karşılanan Yılmaz. Petek otobüsünden halka hitap etti. 9 aydır mu- halefette olduklannı. bu süre içinde partili- lerin kendisini sert muhalefet yapmamakla eleştirdiklerini belirten ANAP Genel Baş- kanı, konuşmasını şöyle sürdürdü: "9 aydan beri sabrettim. Bizim muhale- fetimizde. parti menfaati ülke menfaatinin üstüne çıkmasın istedim. Yıkıcı değil, yapı- cı muhalefet yapmaya çalıştım. Ama artık burama geldi. Sert muhalefele ilk defa Maltepe'de başlıyorum, kollanmı burada sıvıyorum." Konuşmasını muhalefbti eleştırmekle sürdüren Mesut Yılmaz. hükümeti işçinin grev hakkını elinden almakla suçladı. "Kendi belediye başkanlannın beceriksiz- liğjni işçiye yüklediler" diyen Yılmaz, " Böyle bir şey bizim zamanımızda olsa yeri göğü ınlctirlordi. Herkes gördü ki, Tür- kiye'de grev hakkının önündeki tek engel hükümetin kendisidir. Artık babalardan medet ummayın. Grev erteleyen sahte de- mokratlara güvenmeyin" şeklinde konuş- tu. Memur zammı konusunda da hükümeti eleştiren Yılmaz, konuşmasına şöyle de- vam etti: "Sayın Başbakap muhalefetteyken 'ikti- dar çare yeri' derdi. Şimdi iktidar sızlanma yeri oldu. Önceden memura verdiğimiz yüzde 56'lık zammı az bulurken, kendileri iküdara gelince yüzde 29 zammı çok gör- düler. Sayın Demirel. 'Daha fazlasına dev- letin takati yetmiyor' dedi. Sanki devletin takati bir sene önce daha fazlaydı. Birsene- de ne değişti? Değişen yalnızca Demirel'in koltuğu oldu." Bu hükümetin, Avrupa Konseyi'nin kı- nadığı ilk hükümet olduğunu ifade eden Yılmaz, "Bu hükümet. meçlis kürsüsünde ilk sahte evrak kullanan, bir bakanıri vergi kacırdığını övünerek ilan ettiği ilk hükü- mettir. Kurtancı baba bize dedi ki 'tek kur- tana benim'. Ancak gördük ki baba "ma- sala baba' oldu. Şimdi bize vaat ettiklerini niçin yapamadığını anlatıyor. Allah'tan di- lerim ki Sayın Demirel Türk siyasetine gel- miş son baba olsun" diye konuştu. Akaryakıt zammı. vergi affı ve yeşil kart konusunda da hükümeti eleştiren Yılmaz, "Size yeşil kart vermeyen bu hükümete si- zin göstereceğiniz bir kart var. Kasım se- çimlerinde onlara kırmızı kart gösterin" dedi. Bu sırada ANAP milletvekili, eski ha- kem Yusuf Namoğlu cebinden kırmızı kar- tı çıkartarak Mesut Yılmaz'a uzattı. Halk arasından birisinin İki anahtar' diye bağır- ması üzerine Yılmaz, "Anahtarlann şaka olduğunu kendisi de söyledi" diye yanıt verdi. Konuşması vatandaşlar tarafından sık sık, "Mesut Başbakan" sloganlanyla kesi- len ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 1 Kasım seçim kampanyasını da başlatüğını bildirdi. Yılmaz. konuşmasını "Türkiye'de siyaseti artık aldatmacadan. kandırmaca- dan kurtaralım. Siyaset, özü sözü bir in- sanlann olsun. Yeni babalar çıkmasın. Sizi uyutmak için masal anlatmasın" diye ta- mamladı. Öte yandan Köy Hizmetleri İstanbul İl Müdürü Bahtiyar Uyanık'ın dün görevin- den istifa ederek ANAP Maltepe Belediye Başkanlığı'na aday olduğu bildırildi. başkana dayanarak bir yerlere gelmek arzusundalar" dedi. Yılmazjn Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a yönelik sert açıklamalan. Özal yanlılan ta- rafından da sert bir biçimde eleştirildi. Özal yanlısı Talat Zengin, Yılmaz'ı "vefasızlıkla" suçlayarak. "Çifte standartlar- la konuşuyor. Sayın Cumhur- başkanı kendisini desteklediği zaman, Cumhurbaşkanı'nm konumunu hiç gözden geçinni- yordu. Cumhurbaşkanı eşi ve yakınlanyla kendisini destekle- diği zaman niçin Cumhurbaş- kanının konumunu gözden ge- çirmedi? Menfaati olunca sesini çıkarmıyor. Sayın Özal isteme- seydi, aday bile olamazdı. " dedi. Zengin, ANAP Genel Baş- kanı Mesut Yılmaz'ın olağa- nüstü kongreden "kaçamaya- cağını" belirterek, şunlan söy- ledi: "ANAP'ı, Özal'ın fıkirleri- nin dışına çıkaramazlar, o za- man parti olmaz demek olur. Mesut bey . parti küçük olsun, benim olsun anlayışıyla hara- ket ediyor. Madem örgüt yanı- ndaymış, niçin kongreden korkuyor? Çünkü, örgütler suni. Seçimle gelmiş 45'e yakın örgütü görevden aldılar, müte- şebbis kurullar var. Onlar dele- ge bile değü'] Zengin. Özal'ın ANAP'm "gerçek sahibi"olarak "parti- nin rotasından çıkanlmasına izin vermeyeceğini" ve 1993'e ANAP'ın olağanüstü kongresi- ni yapmış olarak gireceğini söz- lerine ekledi. Yılmaz'ın "nefs-i müdafaaya zorlamasınlar" yolundaki de- mecinin bir gazetenin manşe- tinde yer aldrğı gün, olağanüstü kongrenin toplanmasını iste- yen muhalif eski ve yeni millet- vekilleriyle görüşmek üzere Di- dim'e gelen Özal. beklenen çıkışı yapmadı. özal, muhalif- lerin partinin başına dönmesi ve olağanüstü kongrenin top- lanması yönündeki sorulanna karşın, parti içi konulara gir- mekten özenle kaçındı. özal'ı zorlayanlardan eski milletvekili Hazım Kutay, "Sayın Yılmaz'- la Okluk'ta yaptığımtz görüş- meyle ilgili çeşitli rivayetler çıkıyor. Bir gazetede çıkan ha- ber ile rahatlamıştık. Ama ardı- ndan sızin açıklamanız çıktı. Şimdi de buraya geldiniz, bir haftadır stres içindeyiz. Parti- nin bir kavga ortamına getiril- mesinden korkuyoruz. Bize bir mesaj verin" dedi. özal yanlısı İstanbul Milletvekili Naci Ekşi de, "Mesut-Yılmaz'ı eleştiriyo- ruz. beğenmiyoruz. İktidar al- ternatifı haline gelen partimiz. yoluna Mesut beyle mi devam edecek?" diye sordu. Toplantıda, olağanüstü kongre beklentileri de dile geti- rildi. Ancak Özal, bütün bunla- ra karşılık verirken. muhalifle- rin kendisinden bcklediği işare- ti vermedi. KONUK YAZAR Abdullah Baştürk'e konukluk... ATAOL BEHRAMOĞLU "4. Burhaniye-Ören Sanat ve Kültür Festivali"ndeki şiirdinletisi için sabahın erken saatlerinde Burhaniyeye geldim. Aynı otobüste yolculuk yaptığımız Grup Kızılırmak'tan arkadaşlarla önce festival komite merkezine sonra da Ab- dullah Baştürk Dinlenme Tesisleri'ne geldik... Kahvalüdan sonra, gece yolcu- luğunun yorgunluğunu atmak için din- lenmek istiyordum. Fakat tesislerin re- sepsiyonunda. duvarda asılı Abdullah Baştürk portresini görmemle başlayan düşünceler. anılar, duygular çağnşımı dinlenme gereksinimini erteletti... Yol boyunca. dinletide hangı şıirleri- mi okuyacağımı düşünüyordum... Na- sıl bir izleyiciyle karşılaşacağım. o anda- ki duygulanm neler olacak. hangi şiirle- rimi okumayı canım isteyecek... İzleyi- ciyle, o çok önemli ilk iletişimi nasıl ku- racaşm... Girişte Baştürk portresini gördüğüm anda sorun çözümlendı. İz- leyiciler arasında işçiler belki olmaya- cak. ama ben yine de işçi sınıfına en yakın olduğunu düşündüğüm şıirlerim- le başlayacağım yannki dinletiye... "Be- beklerin Ulusu Yok" adlı kiıaptan. "Si- lah Fabrikasında Çahşıyordu" adlı şiı- rimle... Bu karar. işçi sınıfı ve sanat iliskisi konusunda zihnimi hep kurcalayan so- rulan bir kez daha düşündürdü bana... Yıllar önce, "Mannesman Grevinin 100. Gününde" başbklı bir yazımda ilk kez aynntılanyla tarüşmaya çalıştığım sorunları... Bilincimle de duygulanmla da işçi sı- nıfına, halka yakın olan bir yazanm... Kendım de bir yazı emekçisiyim... Ama işçi sınıfının. halkın somut yaşamıyla somut bağıntılardan kopukluğunu her zaman duyumsadım... Öysa şiir, soyut düşüncelerden çok. somut ilişkilerle beslenir. Hakiki bir sanat eseri, konusu. biçi- mi. içeriği ne olursa olsun, halkın ve işçi sınıfının eğitim düzeyi ve olanaklange- liştikçe onlara da er geç ulaşacaktır. işçi sınıfına ulaşabilmek için konuda ve bı- çimde basitleştırmecijiğe. sınırlar koy- maya hiç gerek yok. İnsanı ilgilendiren sorunlar, duygular, kaygılar, sanat ya- pıtındaki işlenişlerinin başansı oranm- da. her toplumsal kesimde. her zaman vankı bulacaktır. Özellikle yundışında çalışan işçiler önünde yaptığım şiir oku- malannda bunun örneklerini çokça ya- şadım. En karmaşık, en bireysel olduğu- nu düşündüğüm şiirlerimin bile. işçi sınıfından insanlara ulaştığını gör- düm... Ama onlarla somut bir yakınlığı yaşayamavışın ve bunu şiirlcrle yeterin- ce yansıtamayışın eksikliğini de hep ta- şıdım içimde... Halkla. işçi sınıfı »la somut ilişki nasıl kurulur? Gidip bir işçi semtinde ya da bir gecekonduda oturmak düşüncesi, bir "narodnik" düşü olmaktan sanınm çok fazla anlam taşımıyor. Bu anlamda en gerçekçi ve somut ilişkilerin. yine de sendikalar ve bu türden dernekler yo- luyla kurulabileceğini düşünüyorum. 1970'li yıllarda, TYS Genel Sekreteri olduğum sırada bir konuşmamızda sev- gili Kemal Türkler'e. bizi çağınn, gele- lim fabrikalarda. işçiler önünde şiirleri- mizi okuyalım demiştim. (Aynı yıllarda Bekir Yıldız'la bir fabrikanın yemekha- nesinde işçiler önünde yaptığımız ko- nuşmalann izlenimleri zihnimde cap- canlı.) Türkler. belki de düşüncemi yete- rince açıklayamadığımdan, dostca ve yakınlıkla, "Şiirlerinizi yazmanız bizim için yeterli destektir" gibi bir yanıt ver- mişti. Baştürk'le bu türden bir konuş- mamız olmadı. Onunla ilk kez bir ya- bancı sendikacılar topluluğunun ziyare- ti sırasında. bir yemekte karşılaşmış, ko- nuşmasını yabancı sendikacılara tercü- me etmiştim. Siyasal içerikli bu konuş- mayı yaparken sözcüklen seçmede ve cümleleri oluşturmada zaman zaman zorlandığını. fakat aynı zamanda man- tık sağlamlığını, yalınlık ve içtenliğini. coşkusunu izlerken, halktan bir insanın o konuşma süresinde bile kendini nasıl oluşturup geliştirdiğine tanık olmanın heyecanını duymuştum... Baştürk'ün portresi buralara getirdi beni... Şu anda onun, bahçesi yeşillikler içinde. çam ağaçlan ve yüzme havuzla- nyla süslü yazlık e\inde konuğum... Onun, Türklerin, Türkiye işçi sınıfının yazlık evi... 12 Mart'la. sonrasındaki ci- nayetler zinciriyle başlayıp süren. 12 Ey- lül'le canavarlaşan faşizm. işçi sınıfını. örgütlerini. liderlerini, işçi sınıfının tüm kazanımlannı ve ona sunulan tüm ola- naklan yok etmek istedi... Bu dinlenme tesisleriyle ilgili olarak da ne çirkefler sı- çratılmak istendi... Yaşanılan niceacila- ra rağmen. resepsiyondaki portresinde hoşgörüyle ve kararlılıkla gülümsüyor- du Abdullah Baştürk... Odamın te- rasının yeşilliklere, ışıklı bir güne açık kapısından çocuk sesleri dolu>or içeri, çimenleri sulayan fıskıyenin dönerken çıkardığı ses işitiliyor. Festivalin prog- ramında. "Kamu Çalışanlannın Sendi- kalaşması" başlıklı bir de panel var. tüm sendikacı arkadaşlara sesleniyorum: Şairlere, yazarlara, fabrikalarda. işçiler önünde konuşmalar yapmak. yazdıkla- nnı okumak olanaklannı yaratın, bu hem işçi sınıfı için, hem de o şair ve ya- zarlar için yararlı olacaktır... POLÎTİKA GÖNLÜĞÜ HtKMET ÇETÎNKAYA Somında Ne Olacak?.. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın Manisa'dan son- ra istanbul'da yaptığı gövde gösterisi, özal'a umut bağla- yaniarı kara kara düşündürmeye başladı... Yılmaz, önceki akşam İstanbul Atatürk Havalimanı'nda coşkulu topluluğu görünce, çevresindekilere gülümsüyor ve şöyle diyordu: "Çok iyi, çok iyi... Örgüt bize sahip çıkıyor..." Yüzlerce araçlık bir konvoy ve çok sayıda partili. Elbet bunun bir anlamı var. Didim 'de ilgi görmeyen Cumhur- başkanı Özal'a İstanbul ANAP örgütü sanırız yanıt veriyor: "Biz genel başkanımızdan hoşnutuz..." Mesut Yılmaz, Manisa'da özal'ı açık açık eleştirmişti. Konuşmasında sert muhalefet yapacaklarını söylemişti. Onun için de şöyle demişti: "Kararlı ve sert muhalefet için Manisa'da kolları sıvıyo- rum..." InterStar TV'ye verdiği demec ise özal ile aralarındaki bağların koptuğunu gösteriyordu. Konuşmasında da bir gözdağı havası vardı... Acaba Mesut Yılmaz bunları niçin söylüyordu? Bir ANAP rüzgârı mı estirmek istiyordu? ANAP Genel Başkanı Yılmaz önce, 43 il başkanından destek alıyordu. Özal'ın Didim'deki toplantısında bu du- rum açık seçik ortaya çıkmıştı. Yılmaz'a soruyorlardı: "Olağanüstü bir kongreye ne diyorsunuz. ANAP'ta ge- nel başkanlık sorunu varmı?" Yılmaz yanıt veriyordu: "Hayır öyle bir şey yok. Benim parti tabanından aldığım izlenim o yolda değildir..." Manisa'daki toplantıda atılan sloganlar da ilginçti: ''Yılmaz-Pakdemirli elele..." O zaman ortada bir şeyler vardı. ANAP içindeki Nakşiler Yılmaz'ın yanma gelmişlerdi. Ne demekti bu? "Mesut Yılmaz'ın bileğini kimse bükemez..." Burada duralım ve Mesut Yılmaz'ın açıklamasına bir göz atalım: "Sayın Cumhurbaşkanı'nm bu tür eleştirilerinin ve de- ğerlendirmelerinin yerinde olmadığını düşünüyorum. Ma- alesef tüm çabalanma karşın, Sayın Özal'la 82 Anaya- sası 'ndaki 'cumhurbaşkanının konumu' ve parti yönetimi konulannda bir uzlaşma sağlamaya muvaffak olamadım. Genel Başkan olduğum tarihten itibaren, hatta Genel Baş- kan seçilmeden önce kurucu genel başkan olarak Sayın Özal'ın önerilerine açık olduğumu ve bu önerilere değer vereceğimi ifade ettim. Ancak Sayın Özal'ın partiyle ilgisi- nin, partinin iç yönetimine müdahale boyutuna varması bence partiyi güçlendirecek bir husus değildir. Aynca bu- nun, Sayın Cumhurbaşkanı nın tarafsızlığıyla ilgili tartış- maları da daha hızlandıracağmdan endişe ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı maalesef, duygusal davranan ve şahsi meniaatlerini parti menfaatinin üzerinde tutan dar bir grubun etkisi altındadır. Ben bu şartlar altında, parti- min bu gellşmelerden mümkün olduğu kadar az etkilen- mesi için çaba harcamam gerektiğini düşünüyorum ve o yönde davranıyorum." Mesut Yılmaz'ın açıklamasını okuduktan sonra şöyle di- yebilirsiniz: ' Yılmaz, özal a meydan okuyor. Biz bu konuda kuşkuluyuz. Nedeni ise açık: "Mesut Bey, yann Okluk Koyu'na giderse hava değiş- mezmi?" Çünkü bugüne dek hep böyle oldu ANAP'ta işler. önce karşıhklı meydan okumalar ardından hiçbir şey olmamış gibi öpüşüp koklaşmalar... İnsan ister istemez şaşırıyor... Ve soruyor: "Oyun içinde oyunun sonu ne olacak?" Tüm bunlar bir kenara ANAP'ta genel başkan adayı ara- yışı yapaydır. Dün değindik bugün de yineliyoruz. O halde bu gürültü niye? Gayet açık. ANAP'ı diriltmek. 1 Kasım seçimlerine rüzgârlı bir havada girmek... Mesut Yılmaz diyor ki: "Bizim iktidarımız döneminde yapılan yerel seçimler o zamanki muhalefet parti başkanları için ne kadar önem ta- şımışsa, üu seçimler de benim için o kadar önem taşır. Ta- bii ki bu seçimler iktidar faktörünün de bir ölçüde etkili ola- cağı seçimlerdir. Biz bu seçimlerde mümkün olan en iyi sonucu almak için çabalayacağız..." işte asıl mesele burada... Kamuoyunda ANAP gittikçe eriyor. Canlanması için de değişik yöntemler gerekiyor. "Yılmaz, Özal'a kafa tutuyor..." "Helal olsun. Kimsenin yapamadığını yaptı..." Dün bir taksi şoförü şöyle diyordu: "Mesut Yılmaz, Özal'ı bile dinlemiyor. Erkek adammış vallahi..." Evet, aslında olayın gerçek yüzü budur. Şimdi Mesut Yılmaz sahnededir. Parti örgütü kendisine sahip çıkmaktadır. Kimi gazeteler, özel TV'ler Yılmaz'ı desteklemektedir. ANAP'ta tartışma daha sürecek... Sonunda ne mi olacak? özal ile Yılmaz barışıp birlikte ANAP selamı verecek- ler... Semra Özal, Sabah'taki dizinin durdurulmasını istedi Asım'ınaıııları malıkemeyolunda ANKARA (Cumhuriyet Bö- rosu) - Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kızı Zeynep'in eski ko- çası Asım Ekren'in anılan. Özallan rahatsız etti. Cumhur- başkanı Özal'ın eşi Semra Özal. Çanakkale'de tatil yapan avukatlan Bilgin Yazıcıoğlu'- nu arayarak, Asım Ekren'in, Sabah Gazetesi'nde yayınla- nan anılan için gerekli yasal yollara başvurmasını. gerekir- se anılann yayımını durdur- masını istedi. Tatilini yanda keserek, Ankara'ya dönen Yaacıoğlu, anılan incelemeye başladığını belirterek, gerekli yasal yollara başvurulacağını söyledi. Yazıcıoğlu. Özallann rahat- sızlığının. ailesırlan ileevülikte yaşananlann kutsallığından kaynaklanan gızlıliğin bozul- masından kaynaklandığını ifa- de ederek, "Para için yapılan, ne olursa olsun. hiç hoş değil" dedi. Yazıcıoğlu, anılann gazete- de anonsunun yapılmaya baş- lanmasıvla birlikte. Özallarla zaman zaman telefonla görüş- tüğünü de belirterek, şunlan söyledi: "Sayın Özal ailesine damat olmanın bir takım vecibeleri ve sorumluluklan olduğu inan- cındayım. Kim olursa olsun, şu veya bu şekilde evlilik birliği içerisine girmiş, bunu yaşamış, sonunda aynlmış olsun, aile sırlan ve yaşanan hayatın kut- sallığı olması gerekecektir. Ya- şananlan muhafaza edebil- mek, o kişinin karakter yapısı ileorantılıdır. Açıklamalarda çirkin, şahsi- yet haklannı rencide edici, ka- ralayıa, gerçekdışı sözler bu- lunmaktadır. Elbette ki, bun- lann cezasına, o kişinin katla- nacağmı sanıyorum. Hukuki gereği yapılacaktır. Sayin Özal ailesinden aldığım talimat bu- dur." Asım Ekren'in. yayınlanma- ya başlanan anılannın yapılan anonslannda yer alan, "Yasal bir kredı ışındcn ötürü Efe Özal, 80 milyon aldı, ama be- nim payımı vermedi" şeklinde- ki ifadelerin. Semra Özal'ı si- nirlendirdiği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle