Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18AĞUSTOS1992SALI CUMHURtYET SAYFA
HABERLER
Ecevit'ten
açıklama
• Iç Politika Servisi • DSP
Genel Başkanı Bülent Ecevit,
SHP Genel Başkanı Erdal
Inönü Haci Bektaş töreninde
olduğu için kendisinin
katılmadıgına ilişkin baa
gazetelerdeçıkan haberlerin
doğru olrnadığını açıkladı.
Ecevrtf^Sptığı yaalı basın
açıklamasında yoğun bir
çalışması olduğu için
Ankara'da kaldığını. Hacı
Bektaş'a gidemediğini
belirtti. DSP'yi temsilen
törene ve şenliklere kaülması
için bir heyet yollandığını
vurgulayan Ecevit, ancak
protokolü düzenleyenlerin
törende DSP heyetine yer
vermediğini. konuşma
olanağı sağlamadıklannı
bildirdi. Ecevit, DSP
heyetinin ılçe merkezinde
dolaşarak söyleşiler yaptığını
açıkladı.
Simavi
yargılanıyor
• ANKARA (AA) - Terörle
M ücadele Yasası'nın
"basının sorumluluğu"nu
düzenleyen 6. maddesine
aykın yayın yaptıklan
gerekçesiyle haklannda dava
açılan Hürriyet Gazetesi
sahibi Erol Simavi ile
gazetenin Sorumlu Yazı
Işleri Müdürü Hasan Kılıç'ın
AnkaraDGM'de
yargılanmalanna devam
edildi. Ankara DGM'dedün
yapılan duruşmada,
sanıklara suç isnat edilen
3713 sayılı Terörle M ücadele
Yasası'nın "basının
sorumluluğu"nu düzenleyen
6/1 maddesinin Anayasa
Mahkemesi tarafından
kısmen iptal edildiği dikkate
alınarakve Anayasa
Mahkemesi karannın Resmi
Gazete'de yayımlanmasının
beklenmesi kararlaştınlarak
duruşma ileri bir tarihe
bırakıldı.
SHP'de toplantı
haftası
• ANKARA (ANKA)-SHP,
ağustosayınınson
haftasında üç büyük ildeki
KadınveGençliİc
Komisyonu üyelerini
Ankara'da toplayacak. SHP
Genel Merkezi'nce
dûzenlenccck toplantılarda
Ankara, İstanbul ve
Izmir'deki il ve ilçe
Kadın-Gençlik Komisyonu
üyeleriyle, CHP'nin
t Dplayacağı ilk kurultay
öncesi gelişmeler tartışılacak.
SHP Genel Merkez yönetimi
aynca yeni yasama yılında
gerçekleştirilecek çalışmalar
konusunda Kadın ve
Gençlik Komisyonu
yöneticilerinin görüşlerini
alacak.
HEP'ten yasa
teklîfi
• ANKARA (ANKA)-
HEP, "•yargısızinfazlar"a
karşı yasa teklifı hazırladı.
Teklifte, polisin silah
kullanma yetkileri
sınırlandınlıyor. Arama ve
elkoyma yetİcisi, vali ile
kaymakamlann yazılı iznine
bağlanıyor, gözaltı süresi en
çok 48 saatte indiriliyor.
HEP Parlamento Sözcüsü.
Şırnak Milletvekili Mahmut
Alınak. Polis Vazife ve
Selahiyetleri Yasası'nın
değiştirilmesine ilişkin yasa
teklifıniTBMM
Başkanlığı'na sundu.
Teklifle.azınlık
soruşturmasında ifade alma
yetkisi yalnızca cumhuriyet
savcısına verilirken. polisin
arama ve elkoymaya ilişkin
tasarruflan, vali ve
kaymakamın yaalı emir
vermesirîe bağh hale
getiriliyor.
Ören'de anayasa
paneli
• BLRHANİYE
(Cumhuriyet)-
Burhaniye-Oren 4. Kültürve
Sanat Festivali'nde
gerçekleştirilen "Anayasa
Değişiklikleri ve
Demokratikleşme"
panelinde, "82
Anayasasf nın biraskeri
rejim anayasası olduğu ve
mutlaka demokrasi
ana> asasına dönüştürülmesi
gerektiği" vurgulandı. Halit
Çelenk, Talat Turan,
Mustafa Yalıner, Veli
Yılmaz ve Dr. Semih
Gemalmaz'ın konuşmacı
olarak katıldıklan panelde.
günümüzde anayasal
sorunlann büyük boyutlara
ulaştığı. bir an önce
çözümlenmesi gerektiği
belirtildi. Hukukçu-yazar
Halit Çelenk, anayasanın
yasalann anası olduğunu
vurgulayarak, "İnsan
haklanna uygun, saygılı
anayasa 1961 Anayasası'ydı.
Bu anayasa bile dışa bağımlı
tekelci sınıf tarafından hoş
karşılanmadı. Egemen sınıf
bundan rahatsız oldu" dedi.
Özal-Yılmaz gerginliği sonrası parti içi yorumlar:
KarşıhklıelenseçekildiGÜNSELİ
ÖNAL
DİDİM
ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz'ın,
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a
karşı sert tavır alması. gerek
Yılmaz, gerekse Özal yanlısı
eski ve yeni parlamenterlerce
hoş karşılanmadı. Özal'ın Di-
dım toplantısına katılan Gire-
sun Milletvekili Burhan Kara.
"O sert cümlelere gerek yoktu.
Özal olumlu bir konuşma
yapmışü, şimdi ilişkilerin yeni-
den sertleşmesinden endişe edi-
yorum" dedi. Özal yanlısı mil-
letvekillerinden Talat Zengin
de, Mesut Yılmaz'ı "vefasızlı-
kla " suçlayarak, "Sayın Öza!
istemeseydi, aday bile ola-
mazdı. Mesut bey, parti küçük
olsun, benim olsun anlayışıyla
haraket ediyor. Mesut bey, ola-
• Aşik: İkisi de birbirine el ense çekti, ama ikinci hareketi ikisi de yapamadı. tek
dalmayı göze alamadılar.
• Kara: O sert cümlelere gerek yoktu. Özal olumlu bir konuşma yapmıştı. Şim-
di ilişkilerin yeniden sertleşmesinden endişe ediyorum.
• Zengin: Yılmaz. Özal istemeseydi, aday bile olamazdı. Mesut bey parti küçük
olsun benim olsun zihniyetiyle hareket ediyor.
ğanüstü kongreden kaçamaz.
Madem örgüt onu destekliyor-
muş neden kongreden kaçı-
yor?" diye konuştu.
Yılmaz'ı destekleyen ve
Özal-Yılmaz ilişkilerinin sert-
leşmesinden kaygı duyan mil-
letvekillerinden bir grubun,
Yılmaz'ı, Özal'a karşı sert ifa-
deler kullanmaması için uyar-
mayı düşündükleri öğrenildi.
Trabzon Milletvekili Eyüp
Aşık, Özal'ın Didim toplantısı
ve Yılmaz'ın demeçlerinden
sonra gelinen noktayı değerlen-
dirirken, "İkisi de birbirine el
ense çektiler. Ama ikinci hare-
keti yapamadılar, tek dalama-
dılar. Tek daldıklannda. ikisin-
den biri kaybedecekti, bunu iki-
si de göze alamadı" diye konuş-
tu.
Mesut Yılmaz'ın, parti il top-
lanülan ve genel başkan olması
nedeniyle daha iyi durumda ol-
duğunu belirten Aşık, "Mesut
bey bir hata yaptı, görevden
aldığı örgüt yöneticilerinin hep-
si de kongre delegesi. Durumu
şu anda iyi, ama olağanüstü
kongreye gidilirse, durumu kri-
tikleşir. Mesut bey büyük açık
vermiştir" dedi.
Son gelişınelerin ardından
Yılmaz'ı destekleyenlerin ara-
şında yer alan Burhan Kara,
Özal'ın Didim'de kendisinden
beklenen mesajı vermeyip,
olumlu bir konuşma yapması-
na karşın, Yılmaz'ın Özal'a yö-
nelik sert ifadeler kullanma-
sından kaygı duyduğunu bil-
dirdi.
Kara, özal'ın olağanüstü
kongre için işaret vermesini
bekleyen eski milletvekillerinin
bugün bir tabanının kalmadığı-
nı belirterek. "Bu arkadaşlan-
mız, Özal'ın göstereceği bir
adayı destekleyerek, genel baş-
kan yapmak ve yann o genel
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, sert muhalefete ilk defa Maltepe'de baştodı. (Fotoğraf:UĞUR GÜNYÜZ)
ANAP Genel Başkanı Yılmaz, sabnnın taştığını söyledi:
Sert muhalefete başhyorum
• Önceki gün Istanbul'da görkemli bir kalabalıkla karşılanan
ANAP Genel Başkanı Yılmaz, dün Maltepe'de partililere, "9 aydır
sabrettim, sert muhalefete ilk defa Maltepe'de başhyorum" dedi.
AYŞE YILDIRIM
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 9
aydan beri sabrettiğini belirterek, "Artık
burama geldi, sert muhalefele başlıyorum"
dedi. Türkiye'deki grev hakkının önündeki
tek engelin hükümet olduğunu ileri süren
Yılmaz. "Allah'tan dilerim ki Sayın Demi-
rel Türk siyasetine gelmiş son baba olsun"
diye konuştu.
Dün istanbul Maltepe'de özel bir oku-
lun açıhşını yapan Mesut Yılmaz, daha
sonra beraberinde milletvekiİleri Cem
Kozlu, Safa Giray. Salih Ergun, Temel
Gündoğdu. Halit Dumankaya, Selçuk
Maruflu, Rasim Zaimoğlu, Engin Güner,
Yusuf Pamuk, Kadir Ramazan Coşkun,
Şadan Tuzcu. Mehmet Çevik. Mustafa
Parlak, Yusuf Namoğlu, Ersin Taranoğlu,
Cumhur Ersümer, İsmail Sancak ile Mal-
tepe ve Tuzla ANAP ilçe teşkilatlannın
açıhş törenlerine kaüldı. Coşkulu bir kala-
balık tarafından karşılanan Yılmaz. Petek
otobüsünden halka hitap etti. 9 aydır mu-
halefette olduklannı. bu süre içinde partili-
lerin kendisini sert muhalefet yapmamakla
eleştirdiklerini belirten ANAP Genel Baş-
kanı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"9 aydan beri sabrettim. Bizim muhale-
fetimizde. parti menfaati ülke menfaatinin
üstüne çıkmasın istedim. Yıkıcı değil, yapı-
cı muhalefet yapmaya çalıştım. Ama artık
burama geldi. Sert muhalefele ilk defa
Maltepe'de başlıyorum, kollanmı burada
sıvıyorum."
Konuşmasını muhalefbti eleştırmekle
sürdüren Mesut Yılmaz. hükümeti işçinin
grev hakkını elinden almakla suçladı.
"Kendi belediye başkanlannın beceriksiz-
liğjni işçiye yüklediler" diyen Yılmaz, "
Böyle bir şey bizim zamanımızda olsa yeri
göğü ınlctirlordi. Herkes gördü ki, Tür-
kiye'de grev hakkının önündeki tek engel
hükümetin kendisidir. Artık babalardan
medet ummayın. Grev erteleyen sahte de-
mokratlara güvenmeyin" şeklinde konuş-
tu.
Memur zammı konusunda da hükümeti
eleştiren Yılmaz, konuşmasına şöyle de-
vam etti:
"Sayın Başbakap muhalefetteyken 'ikti-
dar çare yeri' derdi. Şimdi iktidar sızlanma
yeri oldu. Önceden memura verdiğimiz
yüzde 56'lık zammı az bulurken, kendileri
iküdara gelince yüzde 29 zammı çok gör-
düler. Sayın Demirel. 'Daha fazlasına dev-
letin takati yetmiyor' dedi. Sanki devletin
takati bir sene önce daha fazlaydı. Birsene-
de ne değişti? Değişen yalnızca Demirel'in
koltuğu oldu."
Bu hükümetin, Avrupa Konseyi'nin kı-
nadığı ilk hükümet olduğunu ifade eden
Yılmaz, "Bu hükümet. meçlis kürsüsünde
ilk sahte evrak kullanan, bir bakanıri vergi
kacırdığını övünerek ilan ettiği ilk hükü-
mettir. Kurtancı baba bize dedi ki 'tek kur-
tana benim'. Ancak gördük ki baba "ma-
sala baba' oldu. Şimdi bize vaat ettiklerini
niçin yapamadığını anlatıyor. Allah'tan di-
lerim ki Sayın Demirel Türk siyasetine gel-
miş son baba olsun" diye konuştu.
Akaryakıt zammı. vergi affı ve yeşil kart
konusunda da hükümeti eleştiren Yılmaz,
"Size yeşil kart vermeyen bu hükümete si-
zin göstereceğiniz bir kart var. Kasım se-
çimlerinde onlara kırmızı kart gösterin"
dedi. Bu sırada ANAP milletvekili, eski ha-
kem Yusuf Namoğlu cebinden kırmızı kar-
tı çıkartarak Mesut Yılmaz'a uzattı. Halk
arasından birisinin İki anahtar' diye bağır-
ması üzerine Yılmaz, "Anahtarlann şaka
olduğunu kendisi de söyledi" diye yanıt
verdi.
Konuşması vatandaşlar tarafından sık
sık, "Mesut Başbakan" sloganlanyla kesi-
len ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 1
Kasım seçim kampanyasını da başlatüğını
bildirdi. Yılmaz. konuşmasını "Türkiye'de
siyaseti artık aldatmacadan. kandırmaca-
dan kurtaralım. Siyaset, özü sözü bir in-
sanlann olsun. Yeni babalar çıkmasın. Sizi
uyutmak için masal anlatmasın" diye ta-
mamladı.
Öte yandan Köy Hizmetleri İstanbul İl
Müdürü Bahtiyar Uyanık'ın dün görevin-
den istifa ederek ANAP Maltepe Belediye
Başkanlığı'na aday olduğu bildırildi.
başkana dayanarak bir yerlere
gelmek arzusundalar" dedi.
Yılmazjn Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'a yönelik sert
açıklamalan. Özal yanlılan ta-
rafından da sert bir biçimde
eleştirildi. Özal yanlısı Talat
Zengin, Yılmaz'ı "vefasızlıkla"
suçlayarak. "Çifte standartlar-
la konuşuyor. Sayın Cumhur-
başkanı kendisini desteklediği
zaman, Cumhurbaşkanı'nm
konumunu hiç gözden geçinni-
yordu. Cumhurbaşkanı eşi ve
yakınlanyla kendisini destekle-
diği zaman niçin Cumhurbaş-
kanının konumunu gözden ge-
çirmedi? Menfaati olunca sesini
çıkarmıyor. Sayın Özal isteme-
seydi, aday bile olamazdı. "
dedi.
Zengin, ANAP Genel Baş-
kanı Mesut Yılmaz'ın olağa-
nüstü kongreden "kaçamaya-
cağını" belirterek, şunlan söy-
ledi:
"ANAP'ı, Özal'ın fıkirleri-
nin dışına çıkaramazlar, o za-
man parti olmaz demek olur.
Mesut bey . parti küçük olsun,
benim olsun anlayışıyla hara-
ket ediyor. Madem örgüt yanı-
ndaymış, niçin kongreden
korkuyor? Çünkü, örgütler
suni. Seçimle gelmiş 45'e yakın
örgütü görevden aldılar, müte-
şebbis kurullar var. Onlar dele-
ge bile değü']
Zengin. Özal'ın ANAP'm
"gerçek sahibi"olarak "parti-
nin rotasından çıkanlmasına
izin vermeyeceğini" ve 1993'e
ANAP'ın olağanüstü kongresi-
ni yapmış olarak gireceğini söz-
lerine ekledi.
Yılmaz'ın "nefs-i müdafaaya
zorlamasınlar" yolundaki de-
mecinin bir gazetenin manşe-
tinde yer aldrğı gün, olağanüstü
kongrenin toplanmasını iste-
yen muhalif eski ve yeni millet-
vekilleriyle görüşmek üzere Di-
dim'e gelen Özal. beklenen
çıkışı yapmadı. özal, muhalif-
lerin partinin başına dönmesi
ve olağanüstü kongrenin top-
lanması yönündeki sorulanna
karşın, parti içi konulara gir-
mekten özenle kaçındı. özal'ı
zorlayanlardan eski milletvekili
Hazım Kutay, "Sayın Yılmaz'-
la Okluk'ta yaptığımtz görüş-
meyle ilgili çeşitli rivayetler
çıkıyor. Bir gazetede çıkan ha-
ber ile rahatlamıştık. Ama ardı-
ndan sızin açıklamanız çıktı.
Şimdi de buraya geldiniz, bir
haftadır stres içindeyiz. Parti-
nin bir kavga ortamına getiril-
mesinden korkuyoruz. Bize bir
mesaj verin" dedi. özal yanlısı
İstanbul Milletvekili Naci Ekşi
de, "Mesut-Yılmaz'ı eleştiriyo-
ruz. beğenmiyoruz. İktidar al-
ternatifı haline gelen partimiz.
yoluna Mesut beyle mi devam
edecek?" diye sordu.
Toplantıda, olağanüstü
kongre beklentileri de dile geti-
rildi. Ancak Özal, bütün bunla-
ra karşılık verirken. muhalifle-
rin kendisinden bcklediği işare-
ti vermedi.
KONUK
YAZAR Abdullah Baştürk'e konukluk...
ATAOL BEHRAMOĞLU
"4. Burhaniye-Ören Sanat ve Kültür
Festivali"ndeki şiirdinletisi için sabahın
erken saatlerinde Burhaniyeye geldim.
Aynı otobüste yolculuk yaptığımız
Grup Kızılırmak'tan arkadaşlarla önce
festival komite merkezine sonra da Ab-
dullah Baştürk Dinlenme Tesisleri'ne
geldik... Kahvalüdan sonra, gece yolcu-
luğunun yorgunluğunu atmak için din-
lenmek istiyordum. Fakat tesislerin re-
sepsiyonunda. duvarda asılı Abdullah
Baştürk portresini görmemle başlayan
düşünceler. anılar, duygular çağnşımı
dinlenme gereksinimini erteletti...
Yol boyunca. dinletide hangı şıirleri-
mi okuyacağımı düşünüyordum... Na-
sıl bir izleyiciyle karşılaşacağım. o anda-
ki duygulanm neler olacak. hangi şiirle-
rimi okumayı canım isteyecek... İzleyi-
ciyle, o çok önemli ilk iletişimi nasıl ku-
racaşm... Girişte Baştürk portresini
gördüğüm anda sorun çözümlendı. İz-
leyiciler arasında işçiler belki olmaya-
cak. ama ben yine de işçi sınıfına en
yakın olduğunu düşündüğüm şıirlerim-
le başlayacağım yannki dinletiye... "Be-
beklerin Ulusu Yok" adlı kiıaptan. "Si-
lah Fabrikasında Çahşıyordu" adlı şiı-
rimle...
Bu karar. işçi sınıfı ve sanat iliskisi
konusunda zihnimi hep kurcalayan so-
rulan bir kez daha düşündürdü bana...
Yıllar önce, "Mannesman Grevinin
100. Gününde" başbklı bir yazımda ilk
kez aynntılanyla tarüşmaya çalıştığım
sorunları...
Bilincimle de duygulanmla da işçi sı-
nıfına, halka yakın olan bir yazanm...
Kendım de bir yazı emekçisiyim... Ama
işçi sınıfının. halkın somut yaşamıyla
somut bağıntılardan kopukluğunu her
zaman duyumsadım... Öysa şiir, soyut
düşüncelerden çok. somut ilişkilerle
beslenir.
Hakiki bir sanat eseri, konusu. biçi-
mi. içeriği ne olursa olsun, halkın ve işçi
sınıfının eğitim düzeyi ve olanaklange-
liştikçe onlara da er geç ulaşacaktır. işçi
sınıfına ulaşabilmek için konuda ve bı-
çimde basitleştırmecijiğe. sınırlar koy-
maya hiç gerek yok. İnsanı ilgilendiren
sorunlar, duygular, kaygılar, sanat ya-
pıtındaki işlenişlerinin başansı oranm-
da. her toplumsal kesimde. her zaman
vankı bulacaktır. Özellikle yundışında
çalışan işçiler önünde yaptığım şiir oku-
malannda bunun örneklerini çokça ya-
şadım. En karmaşık, en bireysel olduğu-
nu düşündüğüm şiirlerimin bile. işçi
sınıfından insanlara ulaştığını gör-
düm... Ama onlarla somut bir yakınlığı
yaşayamavışın ve bunu şiirlcrle yeterin-
ce yansıtamayışın eksikliğini de hep ta-
şıdım içimde...
Halkla. işçi sınıfı »la somut ilişki nasıl
kurulur? Gidip bir işçi semtinde ya da
bir gecekonduda oturmak düşüncesi,
bir "narodnik" düşü olmaktan sanınm
çok fazla anlam taşımıyor. Bu anlamda
en gerçekçi ve somut ilişkilerin. yine de
sendikalar ve bu türden dernekler yo-
luyla kurulabileceğini düşünüyorum.
1970'li yıllarda, TYS Genel Sekreteri
olduğum sırada bir konuşmamızda sev-
gili Kemal Türkler'e. bizi çağınn, gele-
lim fabrikalarda. işçiler önünde şiirleri-
mizi okuyalım demiştim. (Aynı yıllarda
Bekir Yıldız'la bir fabrikanın yemekha-
nesinde işçiler önünde yaptığımız ko-
nuşmalann izlenimleri zihnimde cap-
canlı.) Türkler. belki de düşüncemi yete-
rince açıklayamadığımdan, dostca ve
yakınlıkla, "Şiirlerinizi yazmanız bizim
için yeterli destektir" gibi bir yanıt ver-
mişti. Baştürk'le bu türden bir konuş-
mamız olmadı. Onunla ilk kez bir ya-
bancı sendikacılar topluluğunun ziyare-
ti sırasında. bir yemekte karşılaşmış, ko-
nuşmasını yabancı sendikacılara tercü-
me etmiştim. Siyasal içerikli bu konuş-
mayı yaparken sözcüklen seçmede ve
cümleleri oluşturmada zaman zaman
zorlandığını. fakat aynı zamanda man-
tık sağlamlığını, yalınlık ve içtenliğini.
coşkusunu izlerken, halktan bir insanın
o konuşma süresinde bile kendini nasıl
oluşturup geliştirdiğine tanık olmanın
heyecanını duymuştum...
Baştürk'ün portresi buralara getirdi
beni... Şu anda onun, bahçesi yeşillikler
içinde. çam ağaçlan ve yüzme havuzla-
nyla süslü yazlık e\inde konuğum...
Onun, Türklerin, Türkiye işçi sınıfının
yazlık evi... 12 Mart'la. sonrasındaki ci-
nayetler zinciriyle başlayıp süren. 12 Ey-
lül'le canavarlaşan faşizm. işçi sınıfını.
örgütlerini. liderlerini, işçi sınıfının tüm
kazanımlannı ve ona sunulan tüm ola-
naklan yok etmek istedi... Bu dinlenme
tesisleriyle ilgili olarak da ne çirkefler sı-
çratılmak istendi... Yaşanılan niceacila-
ra rağmen. resepsiyondaki portresinde
hoşgörüyle ve kararlılıkla gülümsüyor-
du Abdullah Baştürk... Odamın te-
rasının yeşilliklere, ışıklı bir güne açık
kapısından çocuk sesleri dolu>or içeri,
çimenleri sulayan fıskıyenin dönerken
çıkardığı ses işitiliyor. Festivalin prog-
ramında. "Kamu Çalışanlannın Sendi-
kalaşması" başlıklı bir de panel var. tüm
sendikacı arkadaşlara sesleniyorum:
Şairlere, yazarlara, fabrikalarda. işçiler
önünde konuşmalar yapmak. yazdıkla-
nnı okumak olanaklannı yaratın, bu
hem işçi sınıfı için, hem de o şair ve ya-
zarlar için yararlı olacaktır...
POLÎTİKA GÖNLÜĞÜ
HtKMET ÇETÎNKAYA
Somında Ne Olacak?..
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın Manisa'dan son-
ra istanbul'da yaptığı gövde gösterisi, özal'a umut bağla-
yaniarı kara kara düşündürmeye başladı...
Yılmaz, önceki akşam İstanbul Atatürk Havalimanı'nda
coşkulu topluluğu görünce, çevresindekilere gülümsüyor
ve şöyle diyordu:
"Çok iyi, çok iyi... Örgüt bize sahip çıkıyor..."
Yüzlerce araçlık bir konvoy ve çok sayıda partili. Elbet
bunun bir anlamı var. Didim 'de ilgi görmeyen Cumhur-
başkanı Özal'a İstanbul ANAP örgütü sanırız yanıt veriyor:
"Biz genel başkanımızdan hoşnutuz..."
Mesut Yılmaz, Manisa'da özal'ı açık açık eleştirmişti.
Konuşmasında sert muhalefet yapacaklarını söylemişti.
Onun için de şöyle demişti:
"Kararlı ve sert muhalefet için Manisa'da kolları sıvıyo-
rum..."
InterStar TV'ye verdiği demec ise özal ile aralarındaki
bağların koptuğunu gösteriyordu. Konuşmasında da bir
gözdağı havası vardı...
Acaba Mesut Yılmaz bunları niçin söylüyordu? Bir
ANAP rüzgârı mı estirmek istiyordu?
ANAP Genel Başkanı Yılmaz önce, 43 il başkanından
destek alıyordu. Özal'ın Didim'deki toplantısında bu du-
rum açık seçik ortaya çıkmıştı.
Yılmaz'a soruyorlardı:
"Olağanüstü bir kongreye ne diyorsunuz. ANAP'ta ge-
nel başkanlık sorunu varmı?"
Yılmaz yanıt veriyordu:
"Hayır öyle bir şey yok. Benim parti tabanından aldığım
izlenim o yolda değildir..."
Manisa'daki toplantıda atılan sloganlar da ilginçti:
''Yılmaz-Pakdemirli elele..."
O zaman ortada bir şeyler vardı. ANAP içindeki Nakşiler
Yılmaz'ın yanma gelmişlerdi.
Ne demekti bu?
"Mesut Yılmaz'ın bileğini kimse bükemez..."
Burada duralım ve Mesut Yılmaz'ın açıklamasına bir
göz atalım:
"Sayın Cumhurbaşkanı'nm bu tür eleştirilerinin ve de-
ğerlendirmelerinin yerinde olmadığını düşünüyorum. Ma-
alesef tüm çabalanma karşın, Sayın Özal'la 82 Anaya-
sası 'ndaki 'cumhurbaşkanının konumu' ve parti yönetimi
konulannda bir uzlaşma sağlamaya muvaffak olamadım.
Genel Başkan olduğum tarihten itibaren, hatta Genel Baş-
kan seçilmeden önce kurucu genel başkan olarak Sayın
Özal'ın önerilerine açık olduğumu ve bu önerilere değer
vereceğimi ifade ettim. Ancak Sayın Özal'ın partiyle ilgisi-
nin, partinin iç yönetimine müdahale boyutuna varması
bence partiyi güçlendirecek bir husus değildir. Aynca bu-
nun, Sayın Cumhurbaşkanı nın tarafsızlığıyla ilgili tartış-
maları da daha hızlandıracağmdan endişe ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı maalesef, duygusal davranan ve
şahsi meniaatlerini parti menfaatinin üzerinde tutan dar
bir grubun etkisi altındadır. Ben bu şartlar altında, parti-
min bu gellşmelerden mümkün olduğu kadar az etkilen-
mesi için çaba harcamam gerektiğini düşünüyorum ve o
yönde davranıyorum."
Mesut Yılmaz'ın açıklamasını okuduktan sonra şöyle di-
yebilirsiniz:
' Yılmaz, özal a meydan okuyor.
Biz bu konuda kuşkuluyuz. Nedeni ise açık:
"Mesut Bey, yann Okluk Koyu'na giderse hava değiş-
mezmi?"
Çünkü bugüne dek hep böyle oldu ANAP'ta işler. önce
karşıhklı meydan okumalar ardından hiçbir şey olmamış
gibi öpüşüp koklaşmalar...
İnsan ister istemez şaşırıyor...
Ve soruyor:
"Oyun içinde oyunun sonu ne olacak?"
Tüm bunlar bir kenara ANAP'ta genel başkan adayı ara-
yışı yapaydır. Dün değindik bugün de yineliyoruz.
O halde bu gürültü niye?
Gayet açık. ANAP'ı diriltmek. 1 Kasım seçimlerine
rüzgârlı bir havada girmek...
Mesut Yılmaz diyor ki:
"Bizim iktidarımız döneminde yapılan yerel seçimler o
zamanki muhalefet parti başkanları için ne kadar önem ta-
şımışsa, üu seçimler de benim için o kadar önem taşır. Ta-
bii ki bu seçimler iktidar faktörünün de bir ölçüde etkili ola-
cağı seçimlerdir. Biz bu seçimlerde mümkün olan en iyi
sonucu almak için çabalayacağız..."
işte asıl mesele burada...
Kamuoyunda ANAP gittikçe eriyor. Canlanması için de
değişik yöntemler gerekiyor.
"Yılmaz, Özal'a kafa tutuyor..."
"Helal olsun. Kimsenin yapamadığını yaptı..."
Dün bir taksi şoförü şöyle diyordu:
"Mesut Yılmaz, Özal'ı bile dinlemiyor. Erkek adammış
vallahi..."
Evet, aslında olayın gerçek yüzü budur.
Şimdi Mesut Yılmaz sahnededir. Parti örgütü kendisine
sahip çıkmaktadır. Kimi gazeteler, özel TV'ler Yılmaz'ı
desteklemektedir.
ANAP'ta tartışma daha sürecek...
Sonunda ne mi olacak?
özal ile Yılmaz barışıp birlikte ANAP selamı verecek-
ler...
Semra Özal, Sabah'taki
dizinin durdurulmasını istedi
Asım'ınaıııları
malıkemeyolunda
ANKARA (Cumhuriyet Bö-
rosu) - Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın kızı Zeynep'in eski ko-
çası Asım Ekren'in anılan.
Özallan rahatsız etti. Cumhur-
başkanı Özal'ın eşi Semra
Özal. Çanakkale'de tatil yapan
avukatlan Bilgin Yazıcıoğlu'-
nu arayarak, Asım Ekren'in,
Sabah Gazetesi'nde yayınla-
nan anılan için gerekli yasal
yollara başvurmasını. gerekir-
se anılann yayımını durdur-
masını istedi. Tatilini yanda
keserek, Ankara'ya dönen
Yaacıoğlu, anılan incelemeye
başladığını belirterek, gerekli
yasal yollara başvurulacağını
söyledi.
Yazıcıoğlu. Özallann rahat-
sızlığının. ailesırlan ileevülikte
yaşananlann kutsallığından
kaynaklanan gızlıliğin bozul-
masından kaynaklandığını ifa-
de ederek, "Para için yapılan,
ne olursa olsun. hiç hoş değil"
dedi.
Yazıcıoğlu, anılann gazete-
de anonsunun yapılmaya baş-
lanmasıvla birlikte. Özallarla
zaman zaman telefonla görüş-
tüğünü de belirterek, şunlan
söyledi:
"Sayın Özal ailesine damat
olmanın bir takım vecibeleri ve
sorumluluklan olduğu inan-
cındayım. Kim olursa olsun,
şu veya bu şekilde evlilik birliği
içerisine girmiş, bunu yaşamış,
sonunda aynlmış olsun, aile
sırlan ve yaşanan hayatın kut-
sallığı olması gerekecektir. Ya-
şananlan muhafaza edebil-
mek, o kişinin karakter yapısı
ileorantılıdır.
Açıklamalarda çirkin, şahsi-
yet haklannı rencide edici, ka-
ralayıa, gerçekdışı sözler bu-
lunmaktadır. Elbette ki, bun-
lann cezasına, o kişinin katla-
nacağmı sanıyorum. Hukuki
gereği yapılacaktır. Sayin Özal
ailesinden aldığım talimat bu-
dur."
Asım Ekren'in. yayınlanma-
ya başlanan anılannın yapılan
anonslannda yer alan, "Yasal
bir kredı ışındcn ötürü Efe
Özal, 80 milyon aldı, ama be-
nim payımı vermedi" şeklinde-
ki ifadelerin. Semra Özal'ı si-
nirlendirdiği öğrenildi.