Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18AĞUST0S1992SAU CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Altııı Leopap
Lew'in
• Kültür Servisi
- İsviçrede düzenlenen
Locarno Film Festivali sona
erdi. Hong Kong'lu kadm
yönetmen Caria Lew,
"Quiyue" (Autumn Moon)
adlı fılmjyle bu yılki Altın
Leopar Ödülü'nün sahibi
oldu. Lew, ödülünü festival
yöneücisi Marco MüIIer'den
aldı.
"Mikpofiş"le
kolayokuma
• lÜHA-BeyazıtDevlet
Kütüphanesi'nde çekilen
mikrofişlerden herkesin
yararlanabileceği bildirildi. 3
sene önce başlatılan mikrofiş
uygulamasında önceliği eski
ye değerli kitaplar alıyor.
İsteyenler bu mikrofişleri
kütüphanede
okuyabilecekler.
Osmanhca gazetelerie
başlatılan uygulama değerli
el yazması eserlerle devam
edecek.30martta
uygulamaya başlanan görme
özürlüler için kitap kayıt
kasetlerinden de
yararlanılabilecek.
EmilyBponte'nin
hayatı
• KültürServisi-Yazar
Emily Bronte'nin hayatı
filme konu oluyor.
Hollywood, Sinead
O'Connofm Bronte'yi
canlandıracağı filmle
yazarlann hayatına ilgi
gösterilmediğine dair iddiayı
kınyor. Paramount
şirketinin yeni prpjesinin ne
kadar iş yapacağ) şımdiden
merak edilmeye başlandı.
Westernler
birinci sırada
•tÜHA-Clint
Eastvvood'un son westerni
"Unforgiven"ın
(AfTedilmeyen) hasılaü 15
milyon dolara ulaştı. Film
böylece geçen hafta ABD'de
en çok hasılat yapan film
oldu. Geçen haftanın hasılat
sıralamasındaki diğer fılmler
şöyle: Gösterime bu hafta
giren "RaisingCain", 6.2
milyon dolar, "Ninja 3" ise
5.9 milyon dolar hasılat
yaptı. Bugüne kadar toplam
hasılaü 25.7 milyon dolar
olan "Death Becomes Her"
7.8 milyon dolar, ve toplam
hasılaü 82.8 milyon dolar
olan "'League of Their
Town"ise 4.2 milyon dolar
hasılat yaptı.
Kültür
varlıklarına
destek
• ANKARA-Kültür
Bakanlığı, özel hukuka tabi
gerçek ve tüzel kişilerin
mülkiyetinde bulunan
korunması gerekli taşınmaz
kûltür varhklannın onanmı
için bu yıl 200 milyon liraya
kadar kredi verecek ve 75
milyon liraya kadar da
yardımda bulunacak.
Taşınmaz kültür varhğının
acıl onanm gerektiren
yapılar olması, SİT alanı
içerisinde veya karakteri
bozulmamış korunması
gerekli sokak veya meydan
üzerinde yer alan yapılar
olması da fondan
yararlanmak için gerekli
şartlar arasında bulunuyor.
Kültür Bakanlığı'nın Resmi
Gazete'de yayrmlanan
duyurusuna göre taşınmaz
varlıklann yardımdan
yararlanabilmesi için Tabiat
Varlıklannı Koruma Yüksek
^Kurulu'nun ilke karannda
'belirtilen 1., 2. ve 3. grup
kapsamına girmesi
gerekiyor.
Pinter'ın
portresi
• Kûltür Servisi - Harold
Pinter'ın, Justin Mortimer
tarafından yapılan portresi
National Portrait Gallery'de
törenle tanıtıldı. Portreyi
gören Lord Longford,
damadının üzgün çehresini
görünce portrenin çok
hüzünlü olduğunu belirtti.
Lady Antonia Pinter da aynı
fikirde ama portrenin gerçeği
yansttığmı, bu ifadenin
Harold Pinter'ın insan
haklan yüzü olduğunu
beıirterek "Poz verirken
kimbibr dünyanm
neresindeki mazlumlan
düşünüyordu" dedi.
3. Uluslararası İstanbul Bienali küratörü Vasıf Kortun:
Sanatdünyamızeanlanacak• 16 ekim-30 kasım tarih-
leri arasında gerçekleştiri-
lecek bienale 15 ülkeden 70
sanatçı 100'den fazla yapıt-
la katılacak. Bienal için
Türkiye'den Selim Birsel,
Gülsün Karamustafa, Ha-
kan Onur, Hale Tenger ve
Canan Tolun seçildi.
Kultûr Senisi- 3. Uluslararası İstan-
bul Bienaü'ne iki ay kala, Haliç'teki eskı
Feshane yenı Eczacıbaşı Sanat Müzesı
hummalı bir çabşmayla açılışa hazırla-
na dursun, biz bienabn düzenleyicısi-
küratör Vasıf Kortun'la hazırlıklar ve
beklentiler üzerine konuştuk. Kortun
bienalin amacı, konusu ve tasanmına
girmeden önce kendi görevını açıkladı,
çünkü küratörlük bizde oldukça yeni ve
tanınmayan bir kavram. Amerika'da
19. ve 20. yüzyıl sanat tarihı eğjümi gö-
ren Kortun, bienalin sanatçılannın be-
lirlenip toplanmasında, serginin oluştu-
rulup sürdürülmesinde odağı oluşturu-
yor. Beral Madra'nın düzenlediği ilk iki
bienalden farkü bir tasanmı olan 3. bie-
nal, konu, mekân ve kaülım açısından da
farkhhklar içeriyor. Tek bir geniş
mekânda, kültürel farkbbğın üretimi te-
ması çerçevesinde oluşturulan bienale,
16 ekim-30 kasım tarihleri arasında 15
ülkeden 70 sanatçı 100'den fazla yapıtla
kaülıyor.
Ana tema kültürel farkbhğın üretimi
İstanbul'a ne kadar yakışan bir konuy-
sa, yaşlan 30 civannda olan genç sa-
natçılar ıçın de o denli ilginç ve sıcak bir
konu. 'Hepsi neden söz ettiğimizi he-
men anladılar ve çok çarpıcı fikirler
ürettiler' diyen Kortun sanatçılann bir-
birlennden bağımsız ve habersiz olarak
çabşüklannı da ekliyor. Hemen her ül-
kenin belirli bir yaraücı kavramı var; ör-
neğm Ruslar 'başyapıt' temasının işlen-
diği 10 yapıtla Kanadah 7'ler Grubu
'Kanadalıyız ama Kanada değiliz" esp-
risiyle, Bulgarlar post-komünizm döne-
miyle ilgili ve Rumenler sürpriz olacak
Kortun sergi mekanı olarak Feshane'yi çok seviyor. (UĞUR GÜNYÜZ)
bir Osmanlı etkisi temasıyla kaülıyor.
Türk sanatçılar ise îstanbul konulu
'Megalopol' kavramı üzennde çabşı-
yorlar. Yapıtlann bir kısmı bienal sü-
recinde gerçekleştirilecek olan enstalas-
yon üpi çalışmalar. Resim ağırlıklı olan
pek çok yapıt ise şimdıden hazır.
KATILANLAR- Her ülkenin
kaülımı, aynlan alan açısından eşit tu-
tulmaya çahşılmış, bu açıdan Türkiye'-
den katıhm geçen bienallere oranla
kısıtlanmış. Bu nedenle beş genç sanat-
çımız seçilmiş: Selim Birsel, Gülsün Ka-
ramustafa, Hakan Onur, Hale Tenger
ve Canan Tolon.
Yabancı sanatçılar arasında oldukça
popülerisimlerdevar, örneğin Belçika'-
dan Jan Fabre, İtalya'dan Sergio Fer-
mariello ve Kanada'dan Jana Sterbak.
Bütün sanatçılann ortak özellığini Kor-
tun şöyle açıklıyor. 'Şimdiye kadar ge-
rek müzik gerek diğer dallarda hep
ünlü, asıl vurucu işini 20 yü evvel
yapmış, tüketime hazır ya da çoktan tü-
ketilmiş sanatçılar çağnlmış. Oysa biz
risk alarak, bu abşkanlığı kınp gelecekte
parlayacak. çağm nabzını tutan genç in-
sanlar seçip dinamizm ve heyecan yarat-
mak istedik.'
ELEŞTtRİLER- Sanatçılann anti
demokratik yöntemle seçildiğine ilişkin
eleşürilere karşı Kortun'a görüşünü so-
ruyoruz. Kendisine henüz doğrudan
eleştiriler ulaşmasa da eleştirinin gerekli
ve istenen bir şey olduğunu belirten
Kortun, 2. bienalden başlayarak Türki-
ye'deki eleştiri ortamını değerlendiri-
yor:'Bizde yıllarca kapalı olan sistem sa-
nat ortamını da olumsuz etkilediğinden
insanlarda işten çok isime önem veri-
byor. Bu yüzden tartışmalar ısimler et-
rafında yapıhyor, 2. bienalde basında
çıkan yazılann düzeyi çok düşüktü,
oysa ortada koca bir sergi vardı. Dün-
yanm hiç bir bienabnde 'ben niye yo-
İcum' diye eleştiri gelmez. Biz burda mil-
b takım seçmiyoruz, belli bir konu kap-
samında, uygun kişileri , Jale Erzen,
Günsel Renda, Nilgün Özayten, Oya
Eczacıbaşı'dan oluşan Danışma Kuru-
lu ve ben, yapılmış işleri görerek, bienale
uygunluğuna göre değerlendirip seçi-
yoruz. Bu her yerde böyledir. Proje ve
dosya üzerinden seçim yapan 91 Sao
Paolo bienab çok ağır eleştiriler
almışür. Zaten ben isimlere takılmayın,
önce görün sonra konuşun diyorum ve
bienaün yapıcı bir tarüşma ortamı sağ-
layacağını ümit ediyorum. Amaçlanmız-
dan biri de adalet içindeki sanat dün-
yamıza yeni ilişkiler ve dış tanıümla
acıhm ve canhlık getirmek. Sanatçı,
eleştirmen ve yazarlar buluşup tanışa-
caklar, aynca bienal süresince altematif
etkınlıkler düzenlenmesini, sergiler açıl-
masını diliyorum."
BÜTÇE - Dünyanm belü başb 4-5 bi-
enali ile karşılaşünldığında çok kısıtb
bir bütçeye sahip olan bienal sponsorlar
ve yardımlarla düzenlenebiliyor. Sao
Paolo'nun 22 milyar, Kassel'de beş
yılda bir yapılan Documenta'nın 105
milyarhk bütçelerine karşın 3. bienabn
bütçesi sadece 2.5 milyar Ûra. Kortun 2.
bienalde İstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı'nın büyük zarar ettiğini, tek
sponsorun Asü Nadir olduğunu haürla-
tarak arük reklam vermek için takas
yoluna gittiklerini, kısıtb sayıda insan
davet etmelerine rağmen konaklama
masraflannın sorun olduğunu aktan-
yor. Sanatçılar yardımda bulunarak
resmi otel olan Dedeman'da kalacaklar.
Gebnek isteyen Rus ve Hollandab tele-
vizyon ekiplerinin yanı sıra bir çok ya-
bana yazar ve eleştirmen bekleniyor.
Büyük gazetelerde yazılar, sanat dergi-
lerinde reklamlar bienabn geleceği için
vazgeçilmez öğeler. Kortun bundan
sonraki bienallere insanlann kendilikle-
rinden gelmek isteyeceklerini bebrterek,
istanbuJ'un ayn bir anlamı ve çekiciliği
olduğunu, arük dışarda sesimizin
çıktığlnı ve çok ilgi topladığımızı belirti-
yor. Tek üzücü nokta, gümrük yasalan
yüzünden gelen eserlerin gen dönmeleri
zorunluluğu. Yerb yapıtlarda sanatçıla-
ra geri verHecek. Gönül bu eserlerin ko-
leksiyon olarak kazanılmasını isterdi.
Gelecekte modern sanat müzelerimizin
kendi koleksiyonlan olması dı'leğıyle...
Amerika'da kitaplan satış rekorlan kıran Pulitzer ödüllüToni Morrison
Yaşaıııdeliliğiııdeııvazgeçnıiyor
Kültür Senisi- ABD'de son
yıllarda yazdığı kitaplarla satış
rekorlan kıran zenci bir kadm
yazar var. Adı Toni Monison.
Toni Morrison "ABD'nin ya-
şayan en büyük yazan" olarak
niteleniyor. 1989'da"Beloved"
adb kitabıyla Pubtzer ödülü ka-
zanan Toni Mofrison'un yak-
laşık iki ay önce piyasaya çıkan
"Jazz" isimli romanı, öykü ve
roman dabnda bütün saüş re-
korlanru kınyor.
Le Nouvel Observateur der-
gisinde Toni Morrison'la ilgili
yayımlanan yazıda son roma-
nının ABD'de bütün saüş re-
korlannı altüst ettiğine deği-
nilerek şöyle denildi:
"*Bu zenci romana aynı za-
manda edebiyat dışı klasmanı
da 'Playing in the Dark' adb ki-
tabıyla altüst etti. Kitap, Toni
Morrison'un ABD edebiyaüna
damgasını vurmuş zenci yazar-
larla ilgili olarak yazdığı dene-
me. Morrison bir yıldız, hatta
şimdiden efsane habne geldi."
Morrison efsanesi yaklaşık
altmış yıl önce Ohio eyaletinin
küçük bir kenünde başladı. Ço-
cukluk yaşammı Morrison şu
sözlerle anlaüyor "Annemle
babam yoksul insanlardı. Za-
• "ABD'nin yaşayan
en büyük yazan " ola-
rak nitelenen Toni
Morrison, zamanı ku-
caklayan,tırmalayan,
inceleyen ve derinleme-
sine araştıran bambaş-
ka bir kuşağın insanı.
• Kitaplanndan hiç
biri inanılmaz yaşam
deliliğini hiçbir şekil-
de kaçırmıyor. Ondan
önce başka bir Ameri-
kalı yazar,duygulann
bu boyutunu yakalaya-
bilmişti. O da William
Faulkner'dı.
manımın çoğunu köşe başında-
ki kütüphanede geçiriyordum.
Kütüphanede çok fazla kitap
yoktu. Raflarda ne bulduysam
okudum. Şiir, İngüiz ve Ameri-
kan edebiyaü klasiklen. O sıra-
lar aklım edebiyatta değildi. Be-
nim için varsa yoksa danstı.
Dansöz olmak istiyordum.
Dans kurslanna gitüm, ama
yanda bırakmak zorunda kal-
dım. Çünkü bunun parasını
karşılayacak olanağımız yok-
tu." Bundan sonrası mı? Edebi-
yat ajanlannın önemsemediği
yazarlan ortaya çıkarma işini
üstlendi. Buna koşut olarak da
eğitimcilik yapmaya başladı.
Bunun sonucunda Princeton
Üniversitesi Edebiyat Fakülte-
si'nde öğretim üyebğine getiril-
di.
Bu işi yıllardır yapıyor.
Toni Morrison öğretim üye-
bğinı bırakabilir ve kendini ta-
mamıyla yazarbğa verebibrdi.
Ama bunu yapmadı. İlk ro^
manı "Masmavi Göz" 1970'li
yıllann başında yayımlandı.
Bunun ardından "Saloman's
Song"(Süleyman'ın Şarkısı) ve
"Tar Baby"i (Ziftten Bebek)
yazdı. Hepsinde de ABD'deki
zencılenn sorunlannı ışbyordu.
Esas paüamayı ise 1988'de
yapü. "Beloved" (Sevgilim)
adlı romanı bütün ABD'yi
sarsü. Öyküyü tek cümlede
özetlemek gerekirse roman, be-
beğini kölelikten kurtarmak
için içi yana yana onun canına
kıyan zenci bir kadının başın-
dan geçenleri ve acılannı an-
laüyor. Toni Morrison, ABD
toplumu karşıü bir insan mı
yoksa başkaldıncı mı diye bir
soru gelebilir insanın akbna.
Ama gerçekte Morrison ikisi de
değil. Toni Morrison, zamanı
kucaklayan, ürmalayan, incele-
yen ve derinlemesine araşüran
bambaşka bir kuşağın insanı.
Kitaplanndan hiçbiri inanıl-
maz yaşam deliliğini hiçbir şe-
kilde kaçırmıyor. Ondan önce,
başka bir Amerikab yazar, duy-
gulann bu boyutunu yakalaya-
bilmişti. O da William Faulk-
ner'dı.
Kurtuluş dizisinin çekimleri sürüyor
Komandolar ölüme
zor ikna edildi
ANKARA (AA)-Kurtuluş
Savaşı destanının anlaııldığı
"Kurtuluş"adb dizinin, büyük
taarruz ve Yunanın geri çeİcih-
şini konu alan bölümleri Af-
yon'un Kocatepe itçesi do-
laylannda çekibyor.
TRT Genel Müdürü Kerim
Aydın Erdem, filmin senansti
Turgut Ozakman, TRTden
bir grup yetkiliyle çekimleri ye-
rinde izleyerek yöneünen Ziya
öztan'dan bilgi aldı. Sette
incelemelerde bulunan Erdem,
Kurtuluş dizisinin şu anda Av-
rupa'daki en önemli prodüksi-
yonlardan biri olduğunu, çe-
kımler için. 20 milyara yakın
para harcandığını bebrtti. Er-
dem, çekimlerin eylül ayı so-
nunda bitmesinin beklendiğini
söyledi. Filmin yönetmeni
3000 askere rollerini anlaür-
ken oldukça zorlanıyor. Bü-
yük taaruz başladığında, rol
gereğı askerlerin bazılannın
barikatlan aşarken patlayan
bombalarla vurularak yeredüş-
melen gerekiyordu. Ancak
Isparta'dan gelen komando
erlerinin hepsi barikatlan
ustabkla aşarak yere düşmedi-
ler. Komandolan uyararak ne-
den rollerini yapmadıklanru
soran Öztan, "Komando öl-
mez" yanıtını aldı. Komando-
lann bu yanıtı, çekimi izleyen-
ler ve diğer oyunculann güİme-
lerine neden oldu. Komando-
lar, komutanlan araabğıyla
"ölüme" zor ikna edilerek ta-
arruz sahnesi ikinci çekimde
gerçekleşebildi.
TRT Ankara Televizyon
• Kurtuluş Savaşı anlatan dizinin Büyük Taaruz
sahnesinin çekimlerinde rol alan 3 bin komando
eri, patlayan bombalarla ölmeleri gerekirken bari-
katlan ustalıkla aştılar. Yönetmenin uyansıyla
ölüme güçlükle ikna edildiler.
Ziya Öztan ise çekimlerin bir
yıb doldurduğunu ifade ederek
çahşmalan hakkında şu bilgi-
leri verdi:
"Bugüne kadar Kurtuluş
Savaşı'nı anlatan bu kadar bü-
yük bir prodüksiyon yapıl-
madı. Biz dev bir kadroyla,
kısıtlı ve zor şarüarda bu işi yap-
maya çalışıyoruz. Şu anda fil-
mimizde 400 oyuncu, Türki-
ye nın çeşıth bölgelennden ge-
len 3000 asker görev yapıyor.
Türkiye'deki çeİamler yakında
tamamlanacak, İngiltere'de
çekilecek birkaç sahnemiz
kaldı."
Kavurucu sıcak alünda ger-
çekleşen büyük taarruz sahne-
sinin çekimleri sırasında za-
man zaman esprili olaylar da
yaşanıyor. Ancak Ziya Öztan
Müdürlüğü tarafından gerçek-
leştirilen filmin çekimleri şu
ana kadar370değişık mekânda
yapıldı. Çekim hazırbklan sa-
bah saat 05.00'te başbyor ve
bazen geceyansına kadar da
sürüyor. Her biri 60 dakika
olarak 6 bölüm halinde hazır-
lanan dizinin 1993 yıh başın-
da yayına gireceği tahmin
edıbyor.
Senaryosunu Turgut özak-
manın yazdığı, yapımcılığını
Mustafa Şen Sinerkaya'nın,
görüntü yöneünenliğini Co-
Uen Moliere'in yaptıgı filmde
Mustafa Kemal Atatürk'ü
Ruücay Aziz, İsmet İnönü'yü
Savaş Dinçel, Fevzi Çakmaİc'ı
Mahmut Cevher, Hab'de Edip
Adıvar'ı Ayda Aksel canlan-
dınyor.
Luciano Pavarorti Marlon Brando
Zayıflaıııakünlü
erkeklerin de sorunuATtNA (AA> Rejim, fizikı
görünümlerine büyük önem
veren ünlü sanatçılann en bü-
yük sorunlanndan biri. örne-
ğin sesi, kaprisleri ve iri cüsse-
siyle de dünyaca ünlü tenor
Luciano Pavarotti'nin rejim
yapüğına dair sözlerinin doğru
olmadığı ortaya çıkü.
İki İtalyan gazeteci, Pava-
rotü'nin evi yakınında bir dai-
re kiralayarak, ünlü tenorun
evi önündeki çöp kutusunu
"yakın markaja"aldılar.
Gazeteciler, "bu gayretleri-
nin semeresini"görmekte ge-
cikmediler.
Pavarotti'nin evi önündeki
çöp kutusunda boş çikolata ve
bisküvi kutulan bulunca,
aradıklan haben yakaladılar:
"Pavarotti'nin rejimi yalan."
Rejim yapüğına dair beyan-
lannın gerçek olmadığının an-
laşılmasma öfkelenen Pa-
varotti ise, "sadece evi önün-
deki çöp kutusundan sorumlu
bir muhafız "tuttu.
Pavarotü "çikolatab ve bis
1
küvib' diyetini" sürdüredur-
sun, sinema dünyasınm yaşa-
yan efsanelerinden Marlon
Brando ise sadece sıvi gıda ala-
rak kısa sürede tam 15 kilo
kaybetti.
Tarüşılmaz oyunculuk gü-
cünün yanısıra, "firtınalı" ya-
şamıyla da tanınan Brando,
hedefınin 50 kilo kaybedinceye
kadar rejimi sürdürmek oldu-
ğunu açıkladı.
Son zamanlarda fibnleri ye-
rine, oğlunun işlediği cinayet
nedeniyle adı gazetelerde çıkan
68 yaşındaki Marlon Brando,
halen 145 kilo ağırlığında.
Dekoratör ve ressam
Acar Baskııt: Herşeyi doğadabulmakmümkün
Kûltür Senisi- Çengelköyde
yüreğini denize açmış, bah-
çesinde çeşit çeşit ortancalann,
sardunyalann olduğu bir yalıda
resim yapmayı düşlemiş miydi-
niz? Doğanın size sunduğu bin-
bir tondaki armağanlanyla bü-
tünleşmek istiyorsanız, işte,
Acar Başkut'un atölyesi böyle
bir ortamda sizi resimle bütün-
leşmeye çağınyor.
Uzun yıllardır İstanbul Dev-
let Opera ve Ba-
lesi'nde baş de-
koratörlüğü sür-
düren Acar Baş-
kut, aynı zarnan-
da Mimar Sinan
Üniversitesi Sah
ne ve Görüntü
Sanatlan Bölü-
mü'nde öğreüm
üyeliği yapıyor.
Üç beyin ameli-
yaü geçiren ve
vücudunun sağ
bölümünü kulla-
namayan 57 ya-
şındaki sanatçı
buna karşın sol elini kullanarak
çabşmalannı gerçekleştiriyor.
Acar Başkut'la 1958 yıbnda
aldığı Çengelköy'deki yabnın
bahçesinde, kendi deyişiyle "gö-
nül bahçesi"nde görüştük.
12 Temmuz 1992 tarihinden
itibaren "doğayı sevip de ula-
şamayanlar"la "resmin 'R'sin-
den anıamayanlar"a bir çağn-
da bulunarak atölye çalışma-
lanna başbyor Acar Başkut.
Sanatçı, yalnızca 5-6 öğrencisi
olduğundan dem vurarak bu-
nun nedeninin yaz mevsimine
denk gebnesi olabiJeceğini söy-
lüyor. Derslerini bahçede veren
Başkut'un öğrencilerinden Ay-
bn Mitrab, 'gönül kapısı'nı res-
mine konu abr ve bir yürek şek-
ünde kestiğı yapraklarla onu
ortaya çıkarür. Mitrab, Acar
Başkut'un akademiye ka-
zandırdığı genç bir yetenek.
Acar Bey'le 'gönül bahçesi"-
ndeki doğal
atölyesinde
çabşmalan
üzerine söy-
lesiyoruz.
"fnsanın do-
ğayla bütün-
leşmesi gere-
kir" diyor ve
ekbyor: "Her
şeyi doğada
bulmak müm-
kün". Bu ara-
da kendisini
tohum saçan
bir bitki ile öz-
deşleştirerek
üreümin, sürekli çoğabnanın,
çoğalünanın yüceliğini vurgu-
luyor. Atölyeye gelen öğrencile-
re ilk iki hafta, desenlerinin güç-
lü olabilmesi için el bileğini açıcı
egzersizler yaptırdığını söylü-
yor. Ondan sonraki aşama ise
doğadan gözlem yoluyla desen
çabşmalan. Bu çahşmalar haf-
tada iki gün ve üçer saat şekbn-
de gerçekleşiyor. Acar Başkut'-
okul yıllanndan sözederken re-
sim derslerini Kemal Zeren'den
Ressam Acar
Başkut, yaptığı
çocuk figürleri
için, "kalbim
güleç ama
hüzünlü,
rnasum çocuk
yüzleri
yaptım "diyor.
Ressam Acar Başkut, 'herkes başka amaçla ders kırarkeo ben oltamı abr balığa çıkardım 'diyor.
aldığını belirtiyor.
"Okul yıllanmda" diye baş-
hyor sözlerine, "...herkes başka
amaçlarla ders kırarken ben ol-
tamı abr balığa çıkardım" di-
yor. Ve denize, doğaya olan tut-
kusunun da daha sonra resim-
lerine yansıdığını bebrtiyor.
Çalışmalanndan örnekler içe-
ren iki albümden birinde, İstan-
bul Devlet Opera ve Balesi'nde
1990 yıbnda gerçekleştirilen
•"Kerem" operasının çabşma-
lan var. Bu opera için 8 ayını
dekor hazırlamalanyla geçirdi-
ğini ve Türk minyatürlerinden
esinlendiğini söylüyor. Burada-
ki dekorlann bazılannın işçi-
bğini özellikle kendisinin
yaptığını, ancak o zaman içine
sindiğini de sözlerine ekleme-
den duramıyor.
Sanatçının akrilik ve yağlı-
boya tekniğinde spatula üe
çabştığı resimlerinı içeren ikinci
albümde ise genelbkle konusu-
nu İstanbul'dan alan manzara
resimleri, yerini resimleri
çabşüktan sonra son dönem ör-
neklerinde de olduğu gibi fıgür
ağırhkb konulan işliyor. Bu
kompozisyonlann odağı "Bir
İçimlik Sigara" başbğını taşı-
yan tablosunda olduğu gibi
Türk köylüsü. Bütün resimleri-
ni akribk üzerine yağbboya tek-
niğinde ve spatula ile çabşüğını
bebrtiyor. Bu arada Başkut'un
"Ana" ısimb tahta baskı bir
çabşması UNICEF tarafından
"Ana ve Çocuk" başbğı alünda
1993 yılı için kart olarak basıla-
cak. Akribk ve yağbboya ile
çalışüğı resimlerinden örnekler
içeren ikinci albümde ise
manzara resimlermden çocuk
resimlenne, eşinin portresi ve fi-
gür ağırbkb çabşmalan yer ab-
yor.
Sanatçının ilk dönem re-
simlerinde mavinin egemen ol-
duğu görülür-
ken son dönem
yapıtlannda
mavi yerini san-
ya bırakıyor.
Hüzün kokan
son dönem
yapıtlan için
"Neden san"
sorusuna, eliyle
Boğaz'ın kirli
sulannı göstere-
rek yanıt veri-
yor. Konusu
çocuk olan figü-
ratif yapıtlan
için "Kalbim
güleç, ama hüzünlü, masum ço-
cuk yüzleri resimledim" diyor.
Ve genellikle 'bir rengin alünı
çizerek resmetmeyi' sevdiğini
söylüyor.
Son derece duyarlı ve bu du-
yarblığını çabşmalanna da ak-
taran sanatçının 17 tablosun-
dan oluşan ilk kişisel sergisi, bu
yıl sanatevi ve atölye habne ge-
ürdiği Çengelköy'deki yabsı-
nda yer almakta. istanbul âşığı
olan ressam Acar Başkut, re-
İnsanın doğayla
bütünleşmesi
gerektiğini
savunan
sanatçı, bir
İstanbul aşığı.
Genellikle eski
İstanbul'u
resmddiyor.
simlerinin konulannı genellikle
eski İstanbul'dan seçmiş ve bazı
konulan defalarca işlemiş. Bu-
nun nedeni, tablolannda duy-
gulannm, düşüncelerinin, kısa-
cası orada yaşamının hir par-
casının yatmasında.
Yalı, iki katlı şirin bir yapı.
Giriş kaünda aralannda eşinin
bir portresinin de bulunduğu
resimler yer abyor. İkina kata
kırmızı halıyla İcaplanmış basa-
maklardan
çıkıbyor. Sağ-
daki ilk oda şe-
ref odası. Bura-
da babası tiyat-
ro yazan Cevat
Fehmi Başkut'-
un ve Muhsin
Ertuğrul'un fo-
toğraflan, Rus-
ya'da yapüğı
çalışmalan-
ndan oyun de-
korlan için
hazırlanmış ör-
nekler, "Ana"
isimli tahta
baskı çalışması ve bir çerçeve
içinde 3 adet madalyonu var.
Bir sonraki odada ise sa-
natçının aralannda iki de sürre-
abst tarzda çabşüğı son dönem
yapıtlan yer almakta. Eğer bir
gün yolunuz Çengelköy'e dü-
şerse, Acar Başkut'un renkü
dünyasma açılan"gönül bahçe-
si"ni görmenizi öneririz. (Sergi,
her gün 10.00-18.00 saatleri
arasında gezilebibr. Çengelköy,
Yalı Kuleli Cad.No:63)