Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ1992 PAZAR
8 PAZAR YAZHARI
Daııimarkalı
nasıl
kızclınlır?
KOPINHAG
FERRUH
YILMAZ
"Türkkr çok sakin insanlardır ve birbir-
lerine lcarşı çok kibar davranırlar. Sadece
arada bir, birisi kızdığı zaman taban-
pasını çıkanp öbürûnü yere indiriverir"
diyordu şu sıralarda Ankara'da yaşayan
Danimarka'run gezgin şairi Henrik
Nordbrandt.
Türklerin tabancaya davranması için
çok derin nedenler de gerekmez. Karşı-
sındakinin, annesını de kapsayan cinsel
eylemli o sihirü cûmJeyı söylemesı yeterli-
dir. Çok sakin olan Türk insanının kanı-
nın beynine sıçraması, kendisını doğru-
dan ılgılendirmeyen cinsel bir eylemle
yakından ilgilidir. Başkasının annesine
duyulan cinsel ilgiyi dile getirmek, canına
susamakla eşanlamlıdır. En şiddetlı da-
Laşmalann bilecinayete dönüşmesi için, o
cinsel eylem ifade eden cûmlenin telaffuz
edilmesı mutlaka gereklidir, yoksa cina-
yet için, "Kan beynime sıçradı hâkim bey"
dedirtecek me^nı neden yok demektir.
Kişinin kendisıne yönelik sözler ayıu et-
kiyi yaratamadığı gibi, "Ne hıyar
adamsın" gibi sevgi gösterilerinin ifadesi
olarak bile algılanabilir.
Kjzgjnlık ifadesini karşısındakinin ak-
rabalannı cinsel eylemin nesnesi olarak
tanımlamakta bulan bu dil kültürel yapı-
lanma, Kuzey Avrupa ülkelerine gelen
Tûrkler açısından büyük sorunlar yarat-
maktadır. Kızgınlığın ifadesi için gerekli
olan şifre-deşifre nnciri, deşıfre halkasın-
da kınlmakta, Kuzey Avrupalı. Türk mi-
safıhnin ne demek istediğini anlaya-
mamaktadır.
Hatta daha ileri gıdip, "Aaa, annem se-
nin gibi genç delikanlıyı buldu da, bunu-
yor mu" ya da "Kızkardeşim de uzun za-
mandır biriyle birükte olmamıştı, istersen
sizi buluşturayım" diyerek, Türk in-
sanının küfür etme sevkini kırmakta,
onda psikolojik tatminsizlikler oluştur-
maktadır. Karşısmdaki öyle sanmasma
rağrnen, ashnda dalga geçmemekte, sade-
ce cinsel eylemin küfür olarak kullanıla-
bileceğini tam olarak tahayyül edemedi-
ğinden, aşağılamanın bu çeşidine kayıtsız
kalabilmektedir.
öyleyse bir Kuzey Avrupalı, örneğin
bir Danimarkalıya nasıl hakaret edilir?
Onu kızdıracak, aşağılayacak, ilıklerine
kadar dokunacak o sihırli sözcük nedir?
Benim kendi çevremde yapüğım küçük
çaph subjektif araştırma, böyle sıhirli bir
sözcüğün olmadığını göstermekte. Cinsel
eylem ifade eden hıçbir cûmle, Danimar-
kabda şaşkınlıktan başka bir tepki yarat-
mazken, "eşek" ya da "ayı" gibi sözcük-
ler sadece, "inatçı" ya da "sevımli koca
bebek" anlamlannda kavranmaktadır.
Aile efradıyla ilgıli aşağılamalara gösteri-
lecek en büyük tepki, "Sen benim annemi
nereden tanıyorsun" türünden olurken,
Danimarkalıya hakaret etmenın biricik
yolu, doğrudan kişiliğıni yaralamaktan
geçmektedir.
Danimarkalılar birbirlerini en çok
zayıf noktalanndan vurarak yaralamak-
ta, ince bir istihza ile söyledikleri kinayeli
laflan keskin bir silaha dönüştürmekte,
mamafıh istihzayı çakmayan yabancı ha-
kareti anlamamakta, Danimarkahnın
gözûnde pişkin bir tavır takınmaktadır.
Iki taraf da birbirlerinin şifrelerini çöz-
mekte zorlanınca, ortaya esash bir kültü-
rel çatışma çıkmaktadır.
Isvecli kadınlarda tecayüz korkıısuBarbro F. 23 yaşında. Bizdeki lise üçe denk
olan gymnasium'dan aynlmış 16yaş,ınday-
ken. Okulunu bitirmeden öncekı son yaz
taüli sırasında çahşuğı işyeri ve iş, ona il-
ginç gelmiş. Üniversite ve yûksekokul baş-
vurulan yerine, iş yaşanynı denemeye ka-
rar vermiş. Kısa sürede ahşrruş düzerüi geli-
re. Birkaç ay, son eşinden ayrı yaşayan an-
nesiyle yaşamayı sürdürmüş. Babasıyla
fazla bir ilişkisi yok. Noel'den Noel'e bir
kutu çikolata. Hepsi bu.
Geçen yıl bakmış süpermarkette kasiyer
olarak calışmanın bir geleceği yok. Evin-
den taşınmasına yol açan aşk da çoktan
bitmiş. Kirayı tek başına ödemek güç geli-
yor. Gymnasiumdaki puanlan fena değil.
Başvuruyor yükseköğrenime. Bu arada,
yabancı dilıni güçlendirmek için bir gece
kursuna kaydoluyor. Gece dedıysek, kurs-
tan çıkışı 21.00 fılan, daha geç değil. Kurs-
tan dönerken bir kez, bir gece de diskotek-
ten dönerken bir başka kez saldınya uğru-
yor. TVde, kamerayı sırüna tutarak ko-
nuşturdular Barbro'yu. Her iki saldından
da hemen çığlığı basması nedeniyle hafif
kurtulmuş, ama kızcağız, hava karannca
dışan adımımı atmam diyor. Eh, Stock-
holm'de kışlan havanın daha 14.00'te ka-
rardığını düşünürsek durum kötü.
Barbro'nun sorunu, Stockholm'de her
hafta ırzına geçilen -bunu polise bıldırecek
cesarette olan- kadınlann istatistiğine dahil
olmak istememesi. Bir tek Stockholm'de
her hafta yaklaşık beş kadının ırzına geçi-
lirken bu tavn anlamak güç değil. Baa ve-
rilere göre îsveçliler, dünyanın en çok özel
kursa giden halkı. Çoğu bunu iş saatleri dı-
şında yapıyor. Aynca parklarda, göl kıyı-
lannda kosmayı, köpek gezdirmeyi çok se-
viyorlar. Ozgürce dolaşmayı, çağdaş bir
toplumda yaşamanın temel özelliklerinden
biri sayıyorlar. Şimdi kadınlar, bu haklan-
nı kullanabilmek isüyorlar. Bunlan ne
yapmalı? özgürlüklerine karşı çıkılamaya-
cağı için, nasıl korumalı?
En azından Stockholm'ün oldukça bela-
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
b dış semtlerinden biri olan Farsta'da polis,
bunu pek iyi yanıtlayamıyor. Geçen kış ba-
şında "Farstalı adam" diye söz edilen ve
çok sayıda kadına saldıran -ırza gecme sö-
zünü yinelemekten nefret ediyonım- adam
henüz yakalanamadı. Kadın örgütleri,
metro girişlennde, cinsel saldında bulu-
nanlarla nasıl mücadele edıleceğı konusun-
da dersler verdi. Şu ana dek adam, yaptı-
ğıyla kurtulmuş durumda...
Çok uzun süredir görülmeyen bir sıcak-
lıku yaz geçiren İsveç'te yaz aylannda, cin-
sel suçlann yaklaşık üçte bir oranında arttı-
ğı açıklanıyor. Şıddete dayalı diğer suçlar-
daki artış da bunun yansı oranında. Cinsel
suçlann artış göstermesi, Emniyet Müdürü
Björn Eriksson'u fazla şaşırtmryor. Kendi-
si, basının bu konu üzerine düşmüş olması-
nın, cinsel saldınya uğrayanlara, polise
başvurma cesareti verdiği görüşünde. Ba-
sın konunun üzerine düşmemiş olsaydı, or-
tada herhangı bir sorun olmayacak mıydı?
Sorun yalnızca. bizim Barbro'nun akşam
kurslanna gitmeyi bırakmasıyla mı çö-
zümlenecekti? Ya da komşu genç kızın,
okuldan döndükten sonra hemen önü-
müzdekı gölün kenannda koşmaktan cay-
masıyla mı?
Dagens Nyheter'in 12 temmuz tarihli sa-
yısının başmakalesi bu konuya aynldı. İs-
veç'in şınn kasabalanndan Mariestad'da
ansızın yok olan 22 yaşındaki bir kızın, bü-
yük bir olasılıkla cinsel saldın ardından öl-
dürüldüğünü yazan başyazar, birçok sal-
dınnın. daha önce benzeri suçlardan hü-
küm gjymiş ve kısa süre içinde izinli olarak
serbest bırakılrruş sabıkalilarca gerçekleşti-
nldiğinı arumsatarak şöyle devam ediyor
"Şiddet, tüm toplumu çarpıyor. Saldın-
ya uğramaktan korktuklan için kadınlar,
geceleri sokağa çıkamıyorlar. 22 yaşındaki
Helena Andersson'un yaptığı gibi eğlence
yerinden eve geç vakit gitmeye cesaret ede-
miyorlar. O zaman insan kendine, bu kız
bunu neden yaptı diye soruyor. Neden sal-
dınlma riskini göze aldı?
Ne var ki yanıt, kızın herhangi bir yanlış-
hkta bulunmadığıdır. Sorun, bu sorunun
sorulmasmdadır."
Yazar sonuca şöyle vanyor
"Kadınlara uygulanan şiddeti, bireyle-
rin psikolojik rahatsızlıklanna bağlı diye-
rek geçiştıremeyiz. Sorun, 'terapi'yle geçiş-
tirilemeyecek şekilde bizim kültürümüzde-
dir."
Barbro F., ne yapacağını bibniyor. Işye-
nme yakın bir işyerinde çalışan komşu
kadın, karanlık kış sabahlannda aynı oto-
büse binmemizi istiyor. özgürlüklerine
çok düşkün İsveçli kadınlar, korku içinde
yaşıyorlar.
Bush, başkanlık yarışındapuan kazanmaya çalışıyorABD Başkaru George Bush, Ohio-Brookeville'dc parti tamftarlaruun niyor. Teksaslı milyarder işadamı Ross Perot'nun aday otanayacağmı
düzenlediği bir pikniğe katılarak hayranlan ile el sıkıştı. Sonbaharda açtklamasından sonra Demokratlar'ın adayı Bill Clinton'ın başan gra-
yapdacak başkanlık seçimterinde yeniden başkan secÛmeyi bekleyen fiğinin hızla yükseldiği beürtiliyor. ABD başkanlık yartşının Bush ile
Busfa'un, yapılan son kamuovu yoklamalannda puan kaybetüği gözle- Clinton arasında heyecanlı bir çekişmeye sahne obnası bekleniyor.
Yıuıaıı adasında
lıkohııakGülümsedi gök gözleri. "Türk-
sünüz, hoş geldiniz" dedi kınk
Türkçesiyle. "Yorgunsunuz-
dur" dedi. Hemen iki sandalye
çekti altımıza,dükkâmnenserin
köşesine oturttu bizi. Sonra
müşterilerle ilgilenmeye döndü.
Altmış yaşlannda gösteriyor-
du. Hediyelik eşya satıyordu.
Yorgun değildik ama seya-
hatimizin onuncu gününde
Türkçe bir ses duymak hoşu-
muza gitmişti. İnci gibi Samos,
Patmos Leros adalanru dolaş-
mış Ege'nin tertemiz denizinde
yüzmüş, bozulmamış, kirletil-
memiş, korunmuş güzelliklerini
seyredcrken katlettiğimız kendı
güzelliklerimize hayıflanrruştık.
O yüzden şimdi îstanköy'de
(Yunancası Kos) karşılaşüğı-
mız bu Türklere de gıpta ile
bakıyorduk. Bütün adalarda
olduğu gibi İstanköy'de de bü-
tün yüzler gülüyordu. Her mil-
letten insan sereserpe denizin
MUSTAFA
YAVUZ
Siyah-beyaz sevgisizliğî oraııtüı arüyorBrooklyn'de yaşıyor ve ulaşım so-
rununuzu çözmek için trenden ya-
rarlanmak zorunda iseniz, ye-
raltırun o loş, rutubetli yan ka-
ranlıgına kanşmadan önce bazı te-
mel aynntılan titizlikle gözden ge-
çirmek zorundaanızdır. Çünkü o
alacakaranlık dünyanın bütün şey-
tanlan o aynnülarda gjzleniyorlar
her zaman. Öncelikle kullanacağı-
nız tren, gideceğiniz noktaya kadar-
ki mesafede hangi bölgelerden geçe-
cek bu çok önemli. Brooklyn'de
gönlünüze göre güvenli bir hat bul-
mak güç mü gözüküyor, o halde
hangi saatlerde yolculuk yapa-
caksınız bunu gözetmekte yarar var.
Bu konuda da gerekçeler tercih yap-
ma şansınızı elinizden alıyor ve iste-
mediğıniz saatlerde, istemediğjniz
kasabalardan geçen zorunlu ve ol-
dukça korkulu bir yolculuğa aday
iseniz hiç değilse şu marjinal önlemi
mutlaka uygulamabsuur Yolculuk
öncesi mümkün olduğu ölçüde en
eski görünümlü elbiselerinizi seçe-
rek bir kıyafet yaratmalısınız kendi-
niz için. Ve evden aynlmadan önce
son bir kez daha cüzdan kontrolü,
malum içinde olabildiği ölçüde az
miktar para bulunması lazım.
Rodney King davasının ardından
gelişen Los Angeles olaylanmn ya-
tıştınlması aynı günlerde siyah top-
lumun sinirlerinin de yatışünldığı
anlamına gelmiyordu. Aksine daha
da bilenmiş kızgınlıklar şiddete dö-
nüşen bireysel ya da küçük grup ey-
lemleri şeİclinde dile getiriliyordu.
Zenei gettolannın içinden geçen
trenlerde yolculuk yapan beyazlara
arük sadece cüzdanlanndaki para
için değil, derilerinın rengınden ötü-
rü de saldınyorlar. Rap gruplan şar-
kılanndaki küfür dozunu alabildi-
ğince artürdılar. Şarkılarla da yetin-
Nl-AVVORK
METİN
DORBEK
meyıp basm kanaüyla toplumuna
açıklan cihat çağnsı yapanlar bile
çıktı aralanndan. Güney Bronx'b
rap şarkıası Sister Souljah, (Lisa
VVilbamson) \x>% Angeles olaylan
konusunda kendisiyle görüşen New
York Post muhabirine şöyle söylü-
yordu: "Şayet her gün siyah siyahı
öldürüyorsa, neden obnasın ki bir
hafta süreyle de beyazlan öldür-
sek." Bu arada başkanlık yanşının
demokrat adaylanndan Bill Cbn-
ton, bir toplantıda Souljah'ı Klu
Klux Klan liderlerinden David Du-
ke ile kıyaslayarak şarkıayı ulusal
bir figür haline dönüştürüyordu.
Şu günlerde New York'ta "Hot
Ice-T adıyla bilinen rap grubunun
son albümündeki "Cop Killer" şar-
kısı taıtışılıyor. Şarkının tamamın-
da polislere karşı beslenen kinin
ulaştığı dev boyutlan gözlemek ola-
sı. "Bu gece ödeşeceğiz, öl, öl, öl do-
muz, öl" gibi ifadeleri içeren şarb,
New York Polis Teşkilatı yetkilileri-
ni ayağa kaldırmaya yetti. Albümü
piyasaya süren 'Time Warner Şirke-
ti' ise şu an pobs teşkilatınm boy he-
defı durumunda. Tüm temel polis
birimlerinden yetkililer açıklamada
bulunarak, kamuoyunu aynı şirke-
tin yapımcıhğı altında büyük rek-
lam kampanyalan beraberinde he-
nüz gösterime sunulan 'Batman'in
Dönüşü' adlı filmi protestoya
çağırdılar. Ancak fılmin bir hafta
içerisinde 40 mılyon dolann üzerin-
de hasılat yaptıg^na bakıbrsa çağn-
lan pektlikkate alan çıkmadı. Diğer
yandan 'Hot Ice-T grubunun üyesi
Tracy Marrow artan tepkiler karşı-
sında şunlan söylerken inandına
olmaktan ne kadar uzak olduğunun
pekâlâ kendisi de farkındaydı. "Be-
yaz şarkıcı Eric Clapton, 'I shot The
Sheriff diye şarkı bestelerken polis
düşmaıu olarak suçlanmıyor da biz
neden suçlanıyoruz."
Son tahblde görünen şu ki Ame-
rika'da at renklerin harman olduğu
bir süreçte uyumlu bir toplum gö-
rüntüsüne doğru ilerlenemiyor. Si-
yahlann beyaz düşmanbğı her geçen
gün artarken beyazlann siyahlara
karşı hissettikleri sevgisizlik aynı
oranlarda katlanarak çoğabyor.
Brooklyn'de trene binmek iyice
güçleşti şu günlerde. Yeraltı dünya-
sının o alacakaranlığında kafalann-
da karanlık düşünceler geliştiren in-
sanlar dolaşıyor.
kucağma atıyorlardı kendileri-
ni. Ama bir başka acı gerçek
yaşanıyordu.
2170 Türk aa çekiyordu ts-
tanköy'de. Sistemli bir asimi-
lasyonla karşı karşıya idiler.
Dillerini, dinlerini, soylannı
unutturmaya çabşıyordu "Yu-
nan Kurtuluş Cephesi" adb fa-
natik örgüt.
" 1525 yıbndan beri yaşadığı-
mız bu topraklardan göçe zor-
lanıyoruz. 18 bin kişiden 2170
kişi kaldık. 1971'den beri okul-
lanrnız kapatıldı. Çocuklanmız
yedi yaşından sonra Türkçeyi
unutuyorlar. Yunan okullann-
da ise sadece Useye kadar oku-
yabibyor çocuklanmız. Üniver-
site ve yüksek okullara abnmı-
yorlar. O yüzden de bürokrasi-
de görev alamıyoruz. Bize layık
görülcn işler işçibk, çöpçülük
veya ticaret. En küçuk bir
Türk-Yunan krizinde evlerimiz
dükkânlanmız taşlanıyor. Ca-
milerimizde (sadece bir tek ca-
mileri var. diğerleri kapatıhp
dükkân yapılmış) ezan okuya-
mıyoruz. Müftülüklerirniz ka-
paüldı. Vakıflanmız işlemez
hale getirildi. ölülerimiz için
hükümet bir cenaze arabaanı
bile bize çok görüyor..."
Batı Trakya'da yaşayan Yu-
nan uyruklu Türklerin Lozan
Antlaşması'yla birtakım hakla-
nnın olduğunu fakat kendileri-
ni hiçbir anlaşmarun koruma-
dığını Yunan makamlan tara-
fından yok sayıldıklannı söylü-
yorlar gözleri nemli.
Orada kaldığımız dört gün
boyunca biz de aynı kaderi pay-
laştık ve bir Yunan adasında
azınbk obnanın acısını yüreği-
mizde yaşadık.
TJC
İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ
İSKİ
İSTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
İHALE DUYURUSU
Aşa&da özellikleri belirtilen kapalı zarf ile teklif alma yöntemindeki ihale ile ilgilenenler, ihale dosvası-
nı İSK1GENEL MÜDURLJUĞU TİCARET İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI'NDA görebüir ve dosya be-
delini tSKÎ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ merkez veznesine yatırarak alabilirler.
lsteklilerin şartnameye uygun hanrlayacaklan kapalı teklif mektuplannı ihale tarihinde saat 11.00'e ka-
dar aşağıda belirtilen adreste GENEL EVRAK MÜDÜRLÜĞÜ'ne giriş, tarih ve numarasını içeren alındı
makbuzu karşıhğında teslim etmeleri geıekmektedir. Teklif zarflan saat 14.00'te İhale Komisyon Başkan-
lığı'nca açüacaktır.
İSKİ NO
T-10407
T-10392
T-10424
T-10409
tŞİN ADI
Çeşitli çap ve
miktarda vantuz
ve vantuz topu
1 Ad. 50 m' kapasi-
teli CTP su tankı
Çeşitli çap ve miktar-
da U manşon ve
kelebek vana
4 adet 0 350 mm
Çek valf
KEŞtF
BEDELİ
289.000.000
75.000.000
342.000.000
50.000.000
İHALE
TARİHİ
GEÇİCt
TEMİNAT
4.8.992 14.450.000
5.8.992 3.750.000
6.8.992 17.100.000
7.8.992 2.500.000
DOSYA
BEDELİ
100.000
30.000
100.000
10.000
NoU 1- Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz.
2- İSKİ 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olraayıp ihaleyi yapıp yapmamakta,
dilediğine kısmen veya tamamen yapmakta, uygun bedelin tespit ve takdirinde serbesttir.
ADRESİ: İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Aksaray Meydanı 34410 Aksaray-İSTANBUL
TEL: 588 38 00 (35 Hat)
TELEX: 23923 ISU-tr
FAX: 588 38 83 B ^ . 3 3 2 9
,
İMÜCADELE
İMUCJkDMLE
J "Infaz politikası" boşa çıkarılacaktır...
JGünler zam haberleriyle geliyor
J Kürtçe eğitim, Kürt halkının hakkıdır
J Sahte birlik çağrılarını değil,
mücadeleyi yükseltelim
• HEP'te neyin ve kimin birliği?
• Son dönemde yoğunlaşan "cephe",
"birlik" çağrılarının altında yatan
nedenler...
JDikkat polis var!..
J Memur ve işçi mücadelesi yeni
adımların eşiğinde
J MHP-MÇP tartışmasının içyüzü
S'Amcalar'a dikkat!"... Latin Amerika'da
devrim mi, reform mu?... Grup Yorum:
"Teslim olmayacağız"... Doğramacı gitti,
YÖK yerinde kaldı... "Çocuğumu
işkencecilere teslim etmem"...
MalezyaTılsımı
Saloma'nınkendisi
• Bu bir anma festivali ve resimdeki ölmüş bir Ma-
lezyalı şarkıcı, adı Saloma. İnce, buğulu bir ses; aşk
şarkılan ve hüzûnlü Malay ezgileri söylermiş
Alabildığine yeşil bir ülkedir
Malezya. yemşeyil. Oranın be-
reketi için, "Ayakkabılannızı
kapının önüne bırakmayınız.
Kr \ı \ı ı \IPI
ŞANSDM
DURAK
İNGİLİZCE'yi 8 ayda
konuşun sizi
Amerikalı
dostlanmızla
tanıştıralım.
Bahariye Cad. 62/3
349 59 38
TBMM A.S.
"•Asgarl ücret 907 bin, Miîletveklli Maaşı 25 Milyon... Patron Meclisl'nde
Emekçlnln Adı Yok! Milletvekillerinin asli görevi: iş ve ihale takipçiliği...
iktidar Merkezieri: MGK, Genelkurmay ve kullsler...'
•Polisler İlk Kez İşkence Tutanaklarına İmza Attı
Kızıltepe'nin Tek Gazetecisi Şimdi ne Yapsın? • Diyarbakır'da
Zorla Kepenk Kapatma »YÛK: 12 Eylül'ün MHP Kadrolan
Üniversite Yönetimine »Eylürde Avrupa "Uzun Yürüyüş"e
Çıkıyor» îstanbul'da Polis ve Sendikaya Rağmen İşçi Direnişi
•Küçükarmutlu Meksika mı? »Çin Sosyalizmi Evlere Şenlik
•Almanya Dişlerini Adriyatik'te Gösterdi • Yavuzer Çetinkaya ile
Son Söyleşi •îzmir'de Palmiyelerin Hûznû Şiire Vurdu
tFLASA DAİR ÎLAN
T.C.
HACIBEKTAŞ tCRA VE ÎFLAS
MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı: 1992/166 Esas
Muflisin adı, soyadı, ikametgahı: Halkuı Tüketim Kooperatifi Ha-
cıbektaş yukarıda adresi yazüı Halkın Tuketim Kooperatifi'nin Ha-
cıbektaş Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Hacıbektaş Asliye Hukuk
Mahkemesi'nin 13.2.1992 Gün ve 1991/214 Esas 1992/30 karar sa-
yüı karanyla iflasın tasfiyesine karar verümiş bulunduğu ttK'nun 166.
maddesi gereğince tebliğ ve ilan olunur. 17.7.1992
Basın: 33276
Santral Market'e dalıyorum.
Adına kanmayın, ashnda be-
desten bozması, serin serin bir
çarşı... Baştan aşağı örtülü bir
kadın ressam çekıyor ilgimi; ba-
şını tuvalinden kaldırmadan
İLAN
ANKARA KONKORDATO
KOMİSERLİĞFNDEN
Ankara. llkız Sokak No. 21 6 sayılı adreste şekeralık ımalatı ile ıştıgal
eden borçlu önder Şekercılik lmalat Tunzm Tıc Ltd Şti "nın vekılı Av
M Bılgehan Merkı'nın konkordato taletn Ankara 4 lcra HRımlığınm
3 6.19*12 tanh ve 1992 344-410 sayılı karan ile kabul edılerek borçluya
karar larıhınden ıtıbaren 2 ayuk mehıl venlmı^ olup komıserlık gorevı ta-
rafıma tevdı edılmıştır
Bu kere borçluya venlen mehilın bıtım tanhınden itıbaren 2 a> daha uza-
tılmış olup alacaklılann borçlann konkordato tekhfını müzakere etmek
lizere 21 9.1992 günü saat 17.00"de Ankara 4 lcra Hâkımlığı kalemınde
loplantıran yapılacağı ılan olunur. 14.7 1992
Basın. 32947
bir bakarsınız sabaha yeşeriver-
miş!" derler.
9 eyaletten oluşan bir fede-
rasyon olan Malezya'da baş-
kent Kuala Lumpur ve Penang yonu. Anlaşılan bu kentte şu
gibi büyük şehırlerde, geniş ünlü "Malezya Tılsımı"nı bula-
yüzlü, elmacık kemikleri çıkık, mayacağım. Denizin öte yaka-
gözleri çekik, ağızlan iri ve ten- sına, Borneo'ya doğru uzanma-
leri koy-u üpik Malezya ırkını b, bir başka zaman.
pek göremezsiniz. Buralarda
halkın yüzde 6CTı Çinlidir. Res-
mi din de İslam olmasına kar-
şın, yüzyıllardır Budistlerle, Ta-
ocularla, Hindularla yaşayıp
mozayikleşmenin etkisıyle ol-
dukça yumuşak bir İslamiyettir namusuyla resim yapıp saüyor!
bu. Batı'yı model alan Doğulu Yine de çevresi, tuvale bakan
yürek yakan mı olduğunu kes-
tirmeye çalışan erkek izleyici-
lerle dolu... Tam kendimi kap-
tırmış seyrederken billur gibi
bir ses kapüyor çarşının kubbe-
sini: Airmata Dı Kuala Lum-
pur... Tavandan sarkıtüan ip-
lerde ıri kara gözlü, esmer bir
renmansız koşmanın getirdiği kadın asılmış. Bu bir anma fes-
nefes darlıgı burada da var. tivali ve resimdeki ölmüş bir
Çin mahallesi kentin en kala- Malezyah şarkıcı, adı Saloma.
balık bölgesi, sanki tüm Çin o ince, buğulu bir ses; aşk şarkıla-
küçücük mahalleye sığmış gibi! n ve hüzünlü Malay ezgileri
Yaşlı tüccarlar, dükkânlannın söylermiş. Çarşının bir köşesin-
önünü ıstila eden seyyar saücı- de, giysileri siyah bukleli peru-
larla hanl hanl pazarlık eden ğu ve gramofonu gibi bazı özel
turistlere karşı son derece ilgı- eşyalan sergjleniyor. Kuala
Lumpur'daki Malezya tılsımı,
ülkelerin tipik bir kenti Kuala
Lumpur. Afılli geniş caddeleri
Batılı, çıplak ayaklan Doğulu,
Amerikan usulü fast-foodlan
yiyen eller, yüksek binalann
pencerelerinden sarkan kafalar
Doğulu... Çabuk gelişmenin,
uygar dünyanın ardından ant
sizler. yuvarlak gözlüklen, bon-
cuklu hesap makineleri ve san
defterleriyle meşguller...
Çin mahallesinden cıkınca
Kuala Lumpur pili bitmiş
oyuncak bir şehır gibi gıderek
yavaşlıyor etrafımda. Geniş,
tenha caddeler ve kentin, tarihi
\c mimarisıyle gurur duyduğu
sayılı >apılardan biri tren istas-
Saloma'nın ta kendisi... Hemen
ilk kasetçiye koşuyorum, saücı
önce anlamıyor, sonra tüm eski
hatta biraz ölmuş şarkıalann
müzigj gibi dükkâmn gerisindeki
tozlu raflardan bir kaset çıkan-
yor, fiyatı daha da ucuz. Salo-
ma'nın kaderini 9.5 Malezya
Dolan'na satın alıyorum.