15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ1992 PAZAR 8 PAZAR YAZHARI Daııimarkalı nasıl kızclınlır? KOPINHAG FERRUH YILMAZ "Türkkr çok sakin insanlardır ve birbir- lerine lcarşı çok kibar davranırlar. Sadece arada bir, birisi kızdığı zaman taban- pasını çıkanp öbürûnü yere indiriverir" diyordu şu sıralarda Ankara'da yaşayan Danimarka'run gezgin şairi Henrik Nordbrandt. Türklerin tabancaya davranması için çok derin nedenler de gerekmez. Karşı- sındakinin, annesını de kapsayan cinsel eylemli o sihirü cûmJeyı söylemesı yeterli- dir. Çok sakin olan Türk insanının kanı- nın beynine sıçraması, kendisını doğru- dan ılgılendirmeyen cinsel bir eylemle yakından ilgilidir. Başkasının annesine duyulan cinsel ilgiyi dile getirmek, canına susamakla eşanlamlıdır. En şiddetlı da- Laşmalann bilecinayete dönüşmesi için, o cinsel eylem ifade eden cûmlenin telaffuz edilmesı mutlaka gereklidir, yoksa cina- yet için, "Kan beynime sıçradı hâkim bey" dedirtecek me^nı neden yok demektir. Kişinin kendisıne yönelik sözler ayıu et- kiyi yaratamadığı gibi, "Ne hıyar adamsın" gibi sevgi gösterilerinin ifadesi olarak bile algılanabilir. Kjzgjnlık ifadesini karşısındakinin ak- rabalannı cinsel eylemin nesnesi olarak tanımlamakta bulan bu dil kültürel yapı- lanma, Kuzey Avrupa ülkelerine gelen Tûrkler açısından büyük sorunlar yarat- maktadır. Kızgınlığın ifadesi için gerekli olan şifre-deşifre nnciri, deşıfre halkasın- da kınlmakta, Kuzey Avrupalı. Türk mi- safıhnin ne demek istediğini anlaya- mamaktadır. Hatta daha ileri gıdip, "Aaa, annem se- nin gibi genç delikanlıyı buldu da, bunu- yor mu" ya da "Kızkardeşim de uzun za- mandır biriyle birükte olmamıştı, istersen sizi buluşturayım" diyerek, Türk in- sanının küfür etme sevkini kırmakta, onda psikolojik tatminsizlikler oluştur- maktadır. Karşısmdaki öyle sanmasma rağrnen, ashnda dalga geçmemekte, sade- ce cinsel eylemin küfür olarak kullanıla- bileceğini tam olarak tahayyül edemedi- ğinden, aşağılamanın bu çeşidine kayıtsız kalabilmektedir. öyleyse bir Kuzey Avrupalı, örneğin bir Danimarkalıya nasıl hakaret edilir? Onu kızdıracak, aşağılayacak, ilıklerine kadar dokunacak o sihırli sözcük nedir? Benim kendi çevremde yapüğım küçük çaph subjektif araştırma, böyle sıhirli bir sözcüğün olmadığını göstermekte. Cinsel eylem ifade eden hıçbir cûmle, Danimar- kabda şaşkınlıktan başka bir tepki yarat- mazken, "eşek" ya da "ayı" gibi sözcük- ler sadece, "inatçı" ya da "sevımli koca bebek" anlamlannda kavranmaktadır. Aile efradıyla ilgıli aşağılamalara gösteri- lecek en büyük tepki, "Sen benim annemi nereden tanıyorsun" türünden olurken, Danimarkalıya hakaret etmenın biricik yolu, doğrudan kişiliğıni yaralamaktan geçmektedir. Danimarkalılar birbirlerini en çok zayıf noktalanndan vurarak yaralamak- ta, ince bir istihza ile söyledikleri kinayeli laflan keskin bir silaha dönüştürmekte, mamafıh istihzayı çakmayan yabancı ha- kareti anlamamakta, Danimarkahnın gözûnde pişkin bir tavır takınmaktadır. Iki taraf da birbirlerinin şifrelerini çöz- mekte zorlanınca, ortaya esash bir kültü- rel çatışma çıkmaktadır. Isvecli kadınlarda tecayüz korkıısuBarbro F. 23 yaşında. Bizdeki lise üçe denk olan gymnasium'dan aynlmış 16yaş,ınday- ken. Okulunu bitirmeden öncekı son yaz taüli sırasında çahşuğı işyeri ve iş, ona il- ginç gelmiş. Üniversite ve yûksekokul baş- vurulan yerine, iş yaşanynı denemeye ka- rar vermiş. Kısa sürede ahşrruş düzerüi geli- re. Birkaç ay, son eşinden ayrı yaşayan an- nesiyle yaşamayı sürdürmüş. Babasıyla fazla bir ilişkisi yok. Noel'den Noel'e bir kutu çikolata. Hepsi bu. Geçen yıl bakmış süpermarkette kasiyer olarak calışmanın bir geleceği yok. Evin- den taşınmasına yol açan aşk da çoktan bitmiş. Kirayı tek başına ödemek güç geli- yor. Gymnasiumdaki puanlan fena değil. Başvuruyor yükseköğrenime. Bu arada, yabancı dilıni güçlendirmek için bir gece kursuna kaydoluyor. Gece dedıysek, kurs- tan çıkışı 21.00 fılan, daha geç değil. Kurs- tan dönerken bir kez, bir gece de diskotek- ten dönerken bir başka kez saldınya uğru- yor. TVde, kamerayı sırüna tutarak ko- nuşturdular Barbro'yu. Her iki saldından da hemen çığlığı basması nedeniyle hafif kurtulmuş, ama kızcağız, hava karannca dışan adımımı atmam diyor. Eh, Stock- holm'de kışlan havanın daha 14.00'te ka- rardığını düşünürsek durum kötü. Barbro'nun sorunu, Stockholm'de her hafta ırzına geçilen -bunu polise bıldırecek cesarette olan- kadınlann istatistiğine dahil olmak istememesi. Bir tek Stockholm'de her hafta yaklaşık beş kadının ırzına geçi- lirken bu tavn anlamak güç değil. Baa ve- rilere göre îsveçliler, dünyanın en çok özel kursa giden halkı. Çoğu bunu iş saatleri dı- şında yapıyor. Aynca parklarda, göl kıyı- lannda kosmayı, köpek gezdirmeyi çok se- viyorlar. Ozgürce dolaşmayı, çağdaş bir toplumda yaşamanın temel özelliklerinden biri sayıyorlar. Şimdi kadınlar, bu haklan- nı kullanabilmek isüyorlar. Bunlan ne yapmalı? özgürlüklerine karşı çıkılamaya- cağı için, nasıl korumalı? En azından Stockholm'ün oldukça bela- STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN b dış semtlerinden biri olan Farsta'da polis, bunu pek iyi yanıtlayamıyor. Geçen kış ba- şında "Farstalı adam" diye söz edilen ve çok sayıda kadına saldıran -ırza gecme sö- zünü yinelemekten nefret ediyonım- adam henüz yakalanamadı. Kadın örgütleri, metro girişlennde, cinsel saldında bulu- nanlarla nasıl mücadele edıleceğı konusun- da dersler verdi. Şu ana dek adam, yaptı- ğıyla kurtulmuş durumda... Çok uzun süredir görülmeyen bir sıcak- lıku yaz geçiren İsveç'te yaz aylannda, cin- sel suçlann yaklaşık üçte bir oranında arttı- ğı açıklanıyor. Şıddete dayalı diğer suçlar- daki artış da bunun yansı oranında. Cinsel suçlann artış göstermesi, Emniyet Müdürü Björn Eriksson'u fazla şaşırtmryor. Kendi- si, basının bu konu üzerine düşmüş olması- nın, cinsel saldınya uğrayanlara, polise başvurma cesareti verdiği görüşünde. Ba- sın konunun üzerine düşmemiş olsaydı, or- tada herhangı bir sorun olmayacak mıydı? Sorun yalnızca. bizim Barbro'nun akşam kurslanna gitmeyi bırakmasıyla mı çö- zümlenecekti? Ya da komşu genç kızın, okuldan döndükten sonra hemen önü- müzdekı gölün kenannda koşmaktan cay- masıyla mı? Dagens Nyheter'in 12 temmuz tarihli sa- yısının başmakalesi bu konuya aynldı. İs- veç'in şınn kasabalanndan Mariestad'da ansızın yok olan 22 yaşındaki bir kızın, bü- yük bir olasılıkla cinsel saldın ardından öl- dürüldüğünü yazan başyazar, birçok sal- dınnın. daha önce benzeri suçlardan hü- küm gjymiş ve kısa süre içinde izinli olarak serbest bırakılrruş sabıkalilarca gerçekleşti- nldiğinı arumsatarak şöyle devam ediyor "Şiddet, tüm toplumu çarpıyor. Saldın- ya uğramaktan korktuklan için kadınlar, geceleri sokağa çıkamıyorlar. 22 yaşındaki Helena Andersson'un yaptığı gibi eğlence yerinden eve geç vakit gitmeye cesaret ede- miyorlar. O zaman insan kendine, bu kız bunu neden yaptı diye soruyor. Neden sal- dınlma riskini göze aldı? Ne var ki yanıt, kızın herhangi bir yanlış- hkta bulunmadığıdır. Sorun, bu sorunun sorulmasmdadır." Yazar sonuca şöyle vanyor "Kadınlara uygulanan şiddeti, bireyle- rin psikolojik rahatsızlıklanna bağlı diye- rek geçiştıremeyiz. Sorun, 'terapi'yle geçiş- tirilemeyecek şekilde bizim kültürümüzde- dir." Barbro F., ne yapacağını bibniyor. Işye- nme yakın bir işyerinde çalışan komşu kadın, karanlık kış sabahlannda aynı oto- büse binmemizi istiyor. özgürlüklerine çok düşkün İsveçli kadınlar, korku içinde yaşıyorlar. Bush, başkanlık yarışındapuan kazanmaya çalışıyorABD Başkaru George Bush, Ohio-Brookeville'dc parti tamftarlaruun niyor. Teksaslı milyarder işadamı Ross Perot'nun aday otanayacağmı düzenlediği bir pikniğe katılarak hayranlan ile el sıkıştı. Sonbaharda açtklamasından sonra Demokratlar'ın adayı Bill Clinton'ın başan gra- yapdacak başkanlık seçimterinde yeniden başkan secÛmeyi bekleyen fiğinin hızla yükseldiği beürtiliyor. ABD başkanlık yartşının Bush ile Busfa'un, yapılan son kamuovu yoklamalannda puan kaybetüği gözle- Clinton arasında heyecanlı bir çekişmeye sahne obnası bekleniyor. Yıuıaıı adasında lıkohııakGülümsedi gök gözleri. "Türk- sünüz, hoş geldiniz" dedi kınk Türkçesiyle. "Yorgunsunuz- dur" dedi. Hemen iki sandalye çekti altımıza,dükkâmnenserin köşesine oturttu bizi. Sonra müşterilerle ilgilenmeye döndü. Altmış yaşlannda gösteriyor- du. Hediyelik eşya satıyordu. Yorgun değildik ama seya- hatimizin onuncu gününde Türkçe bir ses duymak hoşu- muza gitmişti. İnci gibi Samos, Patmos Leros adalanru dolaş- mış Ege'nin tertemiz denizinde yüzmüş, bozulmamış, kirletil- memiş, korunmuş güzelliklerini seyredcrken katlettiğimız kendı güzelliklerimize hayıflanrruştık. O yüzden şimdi îstanköy'de (Yunancası Kos) karşılaşüğı- mız bu Türklere de gıpta ile bakıyorduk. Bütün adalarda olduğu gibi İstanköy'de de bü- tün yüzler gülüyordu. Her mil- letten insan sereserpe denizin MUSTAFA YAVUZ Siyah-beyaz sevgisizliğî oraııtüı arüyorBrooklyn'de yaşıyor ve ulaşım so- rununuzu çözmek için trenden ya- rarlanmak zorunda iseniz, ye- raltırun o loş, rutubetli yan ka- ranlıgına kanşmadan önce bazı te- mel aynntılan titizlikle gözden ge- çirmek zorundaanızdır. Çünkü o alacakaranlık dünyanın bütün şey- tanlan o aynnülarda gjzleniyorlar her zaman. Öncelikle kullanacağı- nız tren, gideceğiniz noktaya kadar- ki mesafede hangi bölgelerden geçe- cek bu çok önemli. Brooklyn'de gönlünüze göre güvenli bir hat bul- mak güç mü gözüküyor, o halde hangi saatlerde yolculuk yapa- caksınız bunu gözetmekte yarar var. Bu konuda da gerekçeler tercih yap- ma şansınızı elinizden alıyor ve iste- mediğıniz saatlerde, istemediğjniz kasabalardan geçen zorunlu ve ol- dukça korkulu bir yolculuğa aday iseniz hiç değilse şu marjinal önlemi mutlaka uygulamabsuur Yolculuk öncesi mümkün olduğu ölçüde en eski görünümlü elbiselerinizi seçe- rek bir kıyafet yaratmalısınız kendi- niz için. Ve evden aynlmadan önce son bir kez daha cüzdan kontrolü, malum içinde olabildiği ölçüde az miktar para bulunması lazım. Rodney King davasının ardından gelişen Los Angeles olaylanmn ya- tıştınlması aynı günlerde siyah top- lumun sinirlerinin de yatışünldığı anlamına gelmiyordu. Aksine daha da bilenmiş kızgınlıklar şiddete dö- nüşen bireysel ya da küçük grup ey- lemleri şeİclinde dile getiriliyordu. Zenei gettolannın içinden geçen trenlerde yolculuk yapan beyazlara arük sadece cüzdanlanndaki para için değil, derilerinın rengınden ötü- rü de saldınyorlar. Rap gruplan şar- kılanndaki küfür dozunu alabildi- ğince artürdılar. Şarkılarla da yetin- Nl-AVVORK METİN DORBEK meyıp basm kanaüyla toplumuna açıklan cihat çağnsı yapanlar bile çıktı aralanndan. Güney Bronx'b rap şarkıası Sister Souljah, (Lisa VVilbamson) \x>% Angeles olaylan konusunda kendisiyle görüşen New York Post muhabirine şöyle söylü- yordu: "Şayet her gün siyah siyahı öldürüyorsa, neden obnasın ki bir hafta süreyle de beyazlan öldür- sek." Bu arada başkanlık yanşının demokrat adaylanndan Bill Cbn- ton, bir toplantıda Souljah'ı Klu Klux Klan liderlerinden David Du- ke ile kıyaslayarak şarkıayı ulusal bir figür haline dönüştürüyordu. Şu günlerde New York'ta "Hot Ice-T adıyla bilinen rap grubunun son albümündeki "Cop Killer" şar- kısı taıtışılıyor. Şarkının tamamın- da polislere karşı beslenen kinin ulaştığı dev boyutlan gözlemek ola- sı. "Bu gece ödeşeceğiz, öl, öl, öl do- muz, öl" gibi ifadeleri içeren şarb, New York Polis Teşkilatı yetkilileri- ni ayağa kaldırmaya yetti. Albümü piyasaya süren 'Time Warner Şirke- ti' ise şu an pobs teşkilatınm boy he- defı durumunda. Tüm temel polis birimlerinden yetkililer açıklamada bulunarak, kamuoyunu aynı şirke- tin yapımcıhğı altında büyük rek- lam kampanyalan beraberinde he- nüz gösterime sunulan 'Batman'in Dönüşü' adlı filmi protestoya çağırdılar. Ancak fılmin bir hafta içerisinde 40 mılyon dolann üzerin- de hasılat yaptıg^na bakıbrsa çağn- lan pektlikkate alan çıkmadı. Diğer yandan 'Hot Ice-T grubunun üyesi Tracy Marrow artan tepkiler karşı- sında şunlan söylerken inandına olmaktan ne kadar uzak olduğunun pekâlâ kendisi de farkındaydı. "Be- yaz şarkıcı Eric Clapton, 'I shot The Sheriff diye şarkı bestelerken polis düşmaıu olarak suçlanmıyor da biz neden suçlanıyoruz." Son tahblde görünen şu ki Ame- rika'da at renklerin harman olduğu bir süreçte uyumlu bir toplum gö- rüntüsüne doğru ilerlenemiyor. Si- yahlann beyaz düşmanbğı her geçen gün artarken beyazlann siyahlara karşı hissettikleri sevgisizlik aynı oranlarda katlanarak çoğabyor. Brooklyn'de trene binmek iyice güçleşti şu günlerde. Yeraltı dünya- sının o alacakaranlığında kafalann- da karanlık düşünceler geliştiren in- sanlar dolaşıyor. kucağma atıyorlardı kendileri- ni. Ama bir başka acı gerçek yaşanıyordu. 2170 Türk aa çekiyordu ts- tanköy'de. Sistemli bir asimi- lasyonla karşı karşıya idiler. Dillerini, dinlerini, soylannı unutturmaya çabşıyordu "Yu- nan Kurtuluş Cephesi" adb fa- natik örgüt. " 1525 yıbndan beri yaşadığı- mız bu topraklardan göçe zor- lanıyoruz. 18 bin kişiden 2170 kişi kaldık. 1971'den beri okul- lanrnız kapatıldı. Çocuklanmız yedi yaşından sonra Türkçeyi unutuyorlar. Yunan okullann- da ise sadece Useye kadar oku- yabibyor çocuklanmız. Üniver- site ve yüksek okullara abnmı- yorlar. O yüzden de bürokrasi- de görev alamıyoruz. Bize layık görülcn işler işçibk, çöpçülük veya ticaret. En küçuk bir Türk-Yunan krizinde evlerimiz dükkânlanmız taşlanıyor. Ca- milerimizde (sadece bir tek ca- mileri var. diğerleri kapatıhp dükkân yapılmış) ezan okuya- mıyoruz. Müftülüklerirniz ka- paüldı. Vakıflanmız işlemez hale getirildi. ölülerimiz için hükümet bir cenaze arabaanı bile bize çok görüyor..." Batı Trakya'da yaşayan Yu- nan uyruklu Türklerin Lozan Antlaşması'yla birtakım hakla- nnın olduğunu fakat kendileri- ni hiçbir anlaşmarun koruma- dığını Yunan makamlan tara- fından yok sayıldıklannı söylü- yorlar gözleri nemli. Orada kaldığımız dört gün boyunca biz de aynı kaderi pay- laştık ve bir Yunan adasında azınbk obnanın acısını yüreği- mizde yaşadık. TJC İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ İSKİ İSTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İHALE DUYURUSU Aşa&da özellikleri belirtilen kapalı zarf ile teklif alma yöntemindeki ihale ile ilgilenenler, ihale dosvası- nı İSK1GENEL MÜDURLJUĞU TİCARET İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI'NDA görebüir ve dosya be- delini tSKÎ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ merkez veznesine yatırarak alabilirler. lsteklilerin şartnameye uygun hanrlayacaklan kapalı teklif mektuplannı ihale tarihinde saat 11.00'e ka- dar aşağıda belirtilen adreste GENEL EVRAK MÜDÜRLÜĞÜ'ne giriş, tarih ve numarasını içeren alındı makbuzu karşıhğında teslim etmeleri geıekmektedir. Teklif zarflan saat 14.00'te İhale Komisyon Başkan- lığı'nca açüacaktır. İSKİ NO T-10407 T-10392 T-10424 T-10409 tŞİN ADI Çeşitli çap ve miktarda vantuz ve vantuz topu 1 Ad. 50 m' kapasi- teli CTP su tankı Çeşitli çap ve miktar- da U manşon ve kelebek vana 4 adet 0 350 mm Çek valf KEŞtF BEDELİ 289.000.000 75.000.000 342.000.000 50.000.000 İHALE TARİHİ GEÇİCt TEMİNAT 4.8.992 14.450.000 5.8.992 3.750.000 6.8.992 17.100.000 7.8.992 2.500.000 DOSYA BEDELİ 100.000 30.000 100.000 10.000 NoU 1- Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz. 2- İSKİ 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olraayıp ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine kısmen veya tamamen yapmakta, uygun bedelin tespit ve takdirinde serbesttir. ADRESİ: İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Aksaray Meydanı 34410 Aksaray-İSTANBUL TEL: 588 38 00 (35 Hat) TELEX: 23923 ISU-tr FAX: 588 38 83 B ^ . 3 3 2 9 , İMÜCADELE İMUCJkDMLE J "Infaz politikası" boşa çıkarılacaktır... JGünler zam haberleriyle geliyor J Kürtçe eğitim, Kürt halkının hakkıdır J Sahte birlik çağrılarını değil, mücadeleyi yükseltelim • HEP'te neyin ve kimin birliği? • Son dönemde yoğunlaşan "cephe", "birlik" çağrılarının altında yatan nedenler... JDikkat polis var!.. J Memur ve işçi mücadelesi yeni adımların eşiğinde J MHP-MÇP tartışmasının içyüzü S'Amcalar'a dikkat!"... Latin Amerika'da devrim mi, reform mu?... Grup Yorum: "Teslim olmayacağız"... Doğramacı gitti, YÖK yerinde kaldı... "Çocuğumu işkencecilere teslim etmem"... MalezyaTılsımı Saloma'nınkendisi • Bu bir anma festivali ve resimdeki ölmüş bir Ma- lezyalı şarkıcı, adı Saloma. İnce, buğulu bir ses; aşk şarkılan ve hüzûnlü Malay ezgileri söylermiş Alabildığine yeşil bir ülkedir Malezya. yemşeyil. Oranın be- reketi için, "Ayakkabılannızı kapının önüne bırakmayınız. Kr \ı \ı ı \IPI ŞANSDM DURAK İNGİLİZCE'yi 8 ayda konuşun sizi Amerikalı dostlanmızla tanıştıralım. Bahariye Cad. 62/3 349 59 38 TBMM A.S. "•Asgarl ücret 907 bin, Miîletveklli Maaşı 25 Milyon... Patron Meclisl'nde Emekçlnln Adı Yok! Milletvekillerinin asli görevi: iş ve ihale takipçiliği... iktidar Merkezieri: MGK, Genelkurmay ve kullsler...' •Polisler İlk Kez İşkence Tutanaklarına İmza Attı Kızıltepe'nin Tek Gazetecisi Şimdi ne Yapsın? • Diyarbakır'da Zorla Kepenk Kapatma »YÛK: 12 Eylül'ün MHP Kadrolan Üniversite Yönetimine »Eylürde Avrupa "Uzun Yürüyüş"e Çıkıyor» îstanbul'da Polis ve Sendikaya Rağmen İşçi Direnişi •Küçükarmutlu Meksika mı? »Çin Sosyalizmi Evlere Şenlik •Almanya Dişlerini Adriyatik'te Gösterdi • Yavuzer Çetinkaya ile Son Söyleşi •îzmir'de Palmiyelerin Hûznû Şiire Vurdu tFLASA DAİR ÎLAN T.C. HACIBEKTAŞ tCRA VE ÎFLAS MÜDÜRLÜĞÜ Sayı: 1992/166 Esas Muflisin adı, soyadı, ikametgahı: Halkuı Tüketim Kooperatifi Ha- cıbektaş yukarıda adresi yazüı Halkın Tuketim Kooperatifi'nin Ha- cıbektaş Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Hacıbektaş Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13.2.1992 Gün ve 1991/214 Esas 1992/30 karar sa- yüı karanyla iflasın tasfiyesine karar verümiş bulunduğu ttK'nun 166. maddesi gereğince tebliğ ve ilan olunur. 17.7.1992 Basın: 33276 Santral Market'e dalıyorum. Adına kanmayın, ashnda be- desten bozması, serin serin bir çarşı... Baştan aşağı örtülü bir kadın ressam çekıyor ilgimi; ba- şını tuvalinden kaldırmadan İLAN ANKARA KONKORDATO KOMİSERLİĞFNDEN Ankara. llkız Sokak No. 21 6 sayılı adreste şekeralık ımalatı ile ıştıgal eden borçlu önder Şekercılik lmalat Tunzm Tıc Ltd Şti "nın vekılı Av M Bılgehan Merkı'nın konkordato taletn Ankara 4 lcra HRımlığınm 3 6.19*12 tanh ve 1992 344-410 sayılı karan ile kabul edılerek borçluya karar larıhınden ıtıbaren 2 ayuk mehıl venlmı^ olup komıserlık gorevı ta- rafıma tevdı edılmıştır Bu kere borçluya venlen mehilın bıtım tanhınden itıbaren 2 a> daha uza- tılmış olup alacaklılann borçlann konkordato tekhfını müzakere etmek lizere 21 9.1992 günü saat 17.00"de Ankara 4 lcra Hâkımlığı kalemınde loplantıran yapılacağı ılan olunur. 14.7 1992 Basın. 32947 bir bakarsınız sabaha yeşeriver- miş!" derler. 9 eyaletten oluşan bir fede- rasyon olan Malezya'da baş- kent Kuala Lumpur ve Penang yonu. Anlaşılan bu kentte şu gibi büyük şehırlerde, geniş ünlü "Malezya Tılsımı"nı bula- yüzlü, elmacık kemikleri çıkık, mayacağım. Denizin öte yaka- gözleri çekik, ağızlan iri ve ten- sına, Borneo'ya doğru uzanma- leri koy-u üpik Malezya ırkını b, bir başka zaman. pek göremezsiniz. Buralarda halkın yüzde 6CTı Çinlidir. Res- mi din de İslam olmasına kar- şın, yüzyıllardır Budistlerle, Ta- ocularla, Hindularla yaşayıp mozayikleşmenin etkisıyle ol- dukça yumuşak bir İslamiyettir namusuyla resim yapıp saüyor! bu. Batı'yı model alan Doğulu Yine de çevresi, tuvale bakan yürek yakan mı olduğunu kes- tirmeye çalışan erkek izleyici- lerle dolu... Tam kendimi kap- tırmış seyrederken billur gibi bir ses kapüyor çarşının kubbe- sini: Airmata Dı Kuala Lum- pur... Tavandan sarkıtüan ip- lerde ıri kara gözlü, esmer bir renmansız koşmanın getirdiği kadın asılmış. Bu bir anma fes- nefes darlıgı burada da var. tivali ve resimdeki ölmüş bir Çin mahallesi kentin en kala- Malezyah şarkıcı, adı Saloma. balık bölgesi, sanki tüm Çin o ince, buğulu bir ses; aşk şarkıla- küçücük mahalleye sığmış gibi! n ve hüzünlü Malay ezgileri Yaşlı tüccarlar, dükkânlannın söylermiş. Çarşının bir köşesin- önünü ıstila eden seyyar saücı- de, giysileri siyah bukleli peru- larla hanl hanl pazarlık eden ğu ve gramofonu gibi bazı özel turistlere karşı son derece ilgı- eşyalan sergjleniyor. Kuala Lumpur'daki Malezya tılsımı, ülkelerin tipik bir kenti Kuala Lumpur. Afılli geniş caddeleri Batılı, çıplak ayaklan Doğulu, Amerikan usulü fast-foodlan yiyen eller, yüksek binalann pencerelerinden sarkan kafalar Doğulu... Çabuk gelişmenin, uygar dünyanın ardından ant sizler. yuvarlak gözlüklen, bon- cuklu hesap makineleri ve san defterleriyle meşguller... Çin mahallesinden cıkınca Kuala Lumpur pili bitmiş oyuncak bir şehır gibi gıderek yavaşlıyor etrafımda. Geniş, tenha caddeler ve kentin, tarihi \c mimarisıyle gurur duyduğu sayılı >apılardan biri tren istas- Saloma'nın ta kendisi... Hemen ilk kasetçiye koşuyorum, saücı önce anlamıyor, sonra tüm eski hatta biraz ölmuş şarkıalann müzigj gibi dükkâmn gerisindeki tozlu raflardan bir kaset çıkan- yor, fiyatı daha da ucuz. Salo- ma'nın kaderini 9.5 Malezya Dolan'na satın alıyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle