29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 TEMMUZ1992 PAZAR CUMHURfYET SAYFA 13 BURNUMUN KENARI Liderlerin yakınJan, SSK borçlusuymuş. Onlara "yüzsüz" demek haksızhk olur. Baksanıza adamlar, liderlerden "yüz" almışlar! kurtarılmış sayfa Hazırlayan:Kemal Gökhan BURNUMUN ÖBÜR KENARI Türkiye'de 6-7 milyon bakıma muhtaç insan varmış. 6-7 tane bakıma muhtaç işadamından onlara sıra gelmiyor ki bir türlü! 1AGMAAAA!Ağızlanndan sular, yağlar damlatarak yiyorlardı. Ama uzun uzun çiğniyorlardı. Parmak uçlannı ya- laya yalaya... Tek damlasını boşa akıtmadan. Devri saadet başlayacaktı. Fırtına öncesi sessizlıkti bu. Derken işaret verildi: "Yağ- maaa!" Ustalaşmışlardı bu işte. Kaç yıllık gelenekti bu. Yeni ve acemi olanlar, yanlannda- kinden kopya çekiyordu. Bir hayb de sükûnet icerisindey- diler. Ağızlanndan sular, yağ- lar damlatarak yiyorlardı, ama uzun uzun çiğniyorlardı. Parmak uçlannı yalaya yala- ya, tek damlasını boşa akıt- madan. Içlerinden birkaç kendini bümez, hısterik kah- kahalanna engel olamaya- cakü. "Nihahayt!" Yıllardır nasıl da sabretmişlerdi?.. Na- sıl bir çığlıktı bu tannm. Nasıl bir birikmiş açlık... Vuslat Hanım yeni bir şiire koyulmuştu. Daha doğrusu, Semra Harum'a yazdığı şiirde tashihleryapıyordu... "Gönûl dolusu eller / Gül kolulu eller/ Süleyman Bey'e cereyanı / Ve- ren yine o eller..." "Sıra bizde" diyorlardı... Çocuklanna da yediriyorlar- dı... Onlara da öğretiyorlardı. Kadının gözleri kan çana- ğıydı... Açhktan ayakta dura- cak hali kalmamıştı. Baba'nın ellerine sanldı. "Açım" dedi. Baba, "Bu kadınla ilgilenil- sin" diye emir verdi. "Ha-hu, tamam canım, şey edilir..." dediler. "Bize sen söz verdin, sen ilgılen" diye ayak diretti. Baba'nın canı sıkıldı. Kadıru uzaklaştırdı. Kadın açtı. Olimpiyat bugün desinler Istanbul hazır Anakent Belediye Başkanı Sözen, "Bugün olimpiyatlan İstanbul'da yapacağız desin- ler, bız hazınz" dedi. Baa çevrelerde, "Biz olim- piyat değil, turnuva bıle dü- zenleyemeyiz, hele İstanbul'- da imkânsız abi" şekündeki tartışmalann arasında bomba gibi patlayan bu iddiayı Sözen şöyle sürdürdü: "Olimpiyat köyümüz mü yok? Kardeşim, biz yıllarca gecekondu mafyasına neden göz yumduk. Vennz ıhaleyi, bir bayram tatılinde bize olimpiyat köyü kurarlar. Yı- yecek içecek sorunu mu ola- cak? Seyyar köfteci ve koko- reççiler ne gûne duruyor? Adamlar bir gecede altı olim- ptyatlık seyırciyi doyuracak köfte yoğurur, kokoreç dizer- ler." Ulaşım gereksinmelerini korsan taksi ve minibüslerle karşılayabileceklerini belirten Sözen, bankacılık hizmetlen- ni Tahtakale esnafının, reh- berlık hizmetlerini Laleli ve Kapalıçarşı hanutçulannın, güvenlik hizmetlerini Kûrt Recep, Laz Cemal ve Çerkes Fahir'in üstleneceğini belirte- rek en büyük eksiğin sağlık hizmeüeri alanında olduğu- nu, ancak bunu da Anadolu'- da yaygın hizmet veren hoca, üfurükçü ve büyöcûlerin transferiyle çözümleyebite- ceklerini söyledi. Oyunlann naklen yayınlan konusunda da bir pürûz ol- madığını behrten Sözen, Kor- san Radyo ve Televizyoncu- lar Birliği KRTB ile iletişim içerisinde olduklannı sözleri- ne ekledi. "Bu kadro dünya- nın hiçbir yerinde yok. önü- müzde Barcelona Olimpiyat- lan var. Göreceksinız bu işi yüzlenne gözlenne bulaşüra- caklar. Bızse mükemmel bir organizasyon vaat ediyoruz" dedi. Muzaffer Çetinkaya ıncır çekirdeğî Arnk yatlara, limanlara da girmek gerekiyor. Sadece gecekondu kesimınde kalmaklabirşey yapamazsınız. MKTUIYA Öıgür müzıkçı Soyunuk gezmek tehlikelidir! Sadece yatakta soyunuk olmaklazım. ANAPmıUelveküı 20yıldırbuülkede soytanlık yapıyorum. Smemaoyuncusu Ben sosyal demokrat değilim. Demokratik solda birpartinin genel başkanıyım. BflLBKTECCTtT DSPGenelBaşkanı Evü bir erkekle beraber olmaya karşıyım. Ama âşık olursam ne yapanm bilmiyorum. Benartık vatandaş Doğramaa'yım İHSAN DûâRMMCI YÖKeskıBaşkanı Biraz daha sabredin tiunvutmHm Başbakan IES! Suskıın, gizemli ve acımasız Duyarlı, hüzünlü, hassas îzmirli genç bir çocuk. Yazılanmı severek okuyormuş. Sa- ğolsun. Üniversitede okuyor. Okulu tatile girinoe, çantasmı kapıp Istanbul'a yanıma geldi. Ama bir dertli kı sormayın gitsin. "Abi, sen yazılannda şiirden, hüzünden, eski du- yarlıklardan bahsediyorsun, ama bunlann karşıbğı hayatta yok ki" diyor. Birçok kez gönülden bağlanmış. Sevdiği kadınlan hep uzun yola çıkmak icin sevmiş. Nafıle. Kendi deyişiyle hep "ikinci keman" olmuş. Tutul- duğu kızlar hep bir başkasıyla yollanna git- mişler. Bizim duyarlı çocuğa hep yalnız ve bedbaht akşamûstleri kalmış. Kınk şarkı- lar... Eli yüzü düzgün. Okumuş etmiş. Esprili, bilınçli. Üstelik duyarlı. Öyle ki hep gözleri ıslak. Ve en güzeli içi dışı bir. Egosu çınlçıp- lak ortada. Peki öyleyse neden bizım çocuğa yalnız ve bedbaht akşamûstleri düşüyor? Ne- den kınk şarkılar? Ben çok az karşılaştım. Ama arkadaşla- nmdan biliyorum. Onîarla çok konuştum bu konuyu. Ne yaak ki kadınlar sert, suskun ve gizemli adamlan seviyorlar, onlara bağlanı- yorlar, âşık oluyorlar. Biraz tuhaf, ama ger- cek bu.. "Oğlum" dedim, bizim Izmirli çocuğa. "Değişür kendini. Bir kere az konuş. Senin için dışın bir. Düşündüğünü anında söylü- yorsun. Sus biraz. Kendine gizemli bir insan süsü ver. Ne düşündüğünü anlamasın karşın- daki kız. Seni ilginç bulsun. Yahu ne derin insan desin, bak nasıl da susuyor diye seni merak etsin. Sen ufuklara dal. Gözlerini kısıp etrafa aldınşsız gözlerle bak. O anda ne dü- şündüğün önemlı değıl. Midendeki gazı, uza- mış ürnaklannı, ışını gücünü düşünebilirsin. Mühim değil. Sen yeter ki sus ve uzaklara bak. O sana ısrarla ne düşündüğünü soracaJc. Hiçbir şey de. Ya da kafadan at mesela. 'Şu tuhaf değil mi?* de. Ya da orada bir yerde oruran bir çocuğun üzerindeki ceketın ne ka- dar değişik renklerle bezeli olduğunu söyle. O kadar ama yine sus. Gözlenni uflca dik. O bunlann anlammı merak edecektir. Mutlaka sandalyenin alünda bir hikmet arayacakür. Ama yok, yağma yok, hemen öğrenemez. O meraklar içinde kıvranırken aniden çok sıkıl- dığını ve yürüyüş yapmak istediğini söyle ona. Ve sert hareketlerle oradan aynl. Hari- ka olur. Şaşıracak ve deliye dönecektir. Önce seni sıktığını, senin gibi derin ve içli bir adamı anlamsız sorulanyla boğduğunu ne denli sığ ve boş kafalı biri olduğunu düşünecektir. tş- ler yolunda oğlum. Hiç taviz yok. Çektiğin acılannı, terk edilişlerini düşün. Yumuşa- ma." O seni akşam evden telefonla arayacakür. tyi olup olmadığını, seni sıkıp sıkmadığın] so- racakır. Sen yine bir şey deme. "Benim soru- num kendimle, içimdeki canavarla uğraşıyo- rum, hiçbir şeyin farkında değilim" de mese- la. Bak bu iyi: "Içimdeki canavar, ya da vahşi duygularla çarpışmak." Bu söz onu sarsa- cakür inan.. Böyle devam et. Dediğim gibi zarnan za- man böyle "vahşet", "canavar" gibi sözler koy o yoksul cümlelerin arasına. Gör bak o zamanneoluyor.. Bunlan İzmirli çocuğa söylüyorum, ama bir de gelin siz bana sorun. Neler çekiyorum. Mümkün değil ben böyle yaparnam. Benim de egom çjplaktır. Ve hiçbir ilışkiye böyle da- nışıkb döğüşüklü giremem. Ikimız de sustuk sonra. "Abi dedi, bu söye- diklerini yapamam. Bu söylediğin kusura bakma, ama tam bir dangalakhk. Böyle yap- maktansa bırak ben hep 'ikıncı keman' kala- yım daha iyi, hiç olmazsa kendim olurum" diye de ekledi. Masamıza bir hüzün çöktü. Rakımızı aay- la yudumladık. Sessızliği o bozdu. "Abi, de- di. Biliyor musun. Şu koca fzmir kentinde beni bir tek menapozlu annem beküyor, baş- ka kimse değil." Kendimize yalnızhğımıza, çınlçıplak egomuza içtik. Ve hep konuştuk... Nof Bu anlattığtm olayı hüzünlü, duygusal ve egosu çıplak birkız dayaşayabüır. Sözkonusuyay- gm birkarakterdir. Cınsiyet ânemlideğıMr. CEZMİERSÖZ TARİHTE HERHANGİ BİR GÜN MLMTAZ ARIKA \ Büyük. Tark. doshı Amerikalı U/A/DİMN NESf BBGENİLMfYOR? TARİHTE BU6ÜN, S/MG£S/Win/ T/MİZİH S/MGESÎ ŞeÇ/LMeSİME ÇOK TAU AUtAtcSfZ Sie AeÜŞru 8 StZUKLA G£ÇrMfG. ASCMA SfKAGSA/VfZ, f / û& °tf:e , oevce- OUR. 8£NC£, UtNPf, f'Çifii OAt/A DE Ş fff'/Z Sf'MG£ OCUIZOU. OLAN U/A/P' SIM6ES/NI Tüe/OYE'YE ı YANCr/ ALM/Çr/ : "HİHPl SlK SfK *CA&AeM4S/yiş4 tUSlMIZt PE&İLj AMA,/tMEei&İA/fA/ eE£>OETT/Ğl gtB StMGEYl Posr re MûTTE&ıt: g/ç üt*:£Y/ wanu£t:rsrEMrmeaz" Süper biryarışma başlıyor... Süper! Süper! Süper! Y4LANRUZGARIEvet sevgılı Burun okurları Yepyenı bir yanşmaya başlıyoruz. Yarışmamız bir hafta surecek ve hem sıze, hem yarışmava katılanlara hem de Türk mızah tarihinehiçbir şey kazandırmayacak Yanşnıanın bir ana kuralı var. "ÇU- gmcasma ve keruünden geçerek yalan söylemek!" " Yalanı öyle söyleyecek, öyle söyleyeceksiniz ki, okurları iıuuıdtr- rnatuz bir şey değil, asd söylediğiıüzyalana siz de inanacaksıntz..." Bu hafta yarışmacılarımızı tanıiarak ışe başlamak istedik. Meclıs harajını aşan yarışmacılarımızdan bir kısırn daha sonra "gündemde olma" barajını aşamayarak elendıler... Kalanyedı varışmacıvı aşağıda tanıttık. Bu "süzme" yarışmacı/ar önümüzdeki hafta vinebuköşede varışacaklar İŞTE YAR1ŞMACILAR Serendam genç bir kızımız. BacakJan, göğüsleri ve ideolo- jisı yeni silikonlanmış. Kaportaya 92 görünumü venlmış. Aslmda 65 trafik çıkışlı olmasına rağmen TÜSÎAD garajı arabası. (Ne arabası ya?) Heyecanını biraz azaltmak ıçın "Silikon kanser yaptyormuş, hiç korkmadınız mı silikon- Jandjnrken?" d i y o r u z ^ ^ ^ ^ G e v r e k gevrek gülüyor: "Bizi mi kanser ^ ^ B B j l ^ L v apacakmtş milleti mi?" diyor. Hemen _^^tJ0^M^_ çocuğu yol latıp konserve ^^R"^-*" ^H^ kahkaka aldınyoruz. B o ş ^ ^ B , 1 ^ ' a r zamanlannda boş vaatlerde ^PR»s *^f?^^ bulunmayı, ata binmeyi seven *" Serendam tatillenni Zincırbozan'da yapıyor. Tankut, mahallesinde vahşı liberal olarak tanını>or. Çok rahat bir yanşmacı Sataşılmadıkça sinırlenmiyor. Ostüne \anldığmda küsuyor. Yanşmamızm çekimleri sürerken ıki kez küsüp Marmans'e gitti. Baa kararname- leri imzalamakta gecikmek ıçin kolunu teammüden kırdı. Koltuğundan "ne olur ne olmaz" diyerek kalkmayan ya- nşmacımız evli ve Sultan Süleyman'ın hazinelerinin tek varisı. Bilgisayarda Redkıt vurmayı, gündemde kalmayı ve her işe burnunu sokmayı seven Tankut, evli ve zengin babası. ROGRAM PATRCK SVVAYZE* JENNIFER GRE î Serdal, uzun boylu, gözlüklü, şekilde görüldüğü gibi biri. Gelecek programlarda oynamayı seviyor. Enteresan tonlamasıyla pek çok sıradan vatandaşın evden kaçıp, "snowman" olarak özel TV'lere başvurmasına yol açtı. Düşmanlan tarafmdan mirasyedılıkle suçlanan Serdal'ın ashnde ne yer, ne ıçer, ne suya ne sabuna dokunur bir hab' var. Düşmanı da olduğunu pek sanmıyoruz. Kendısın- den başka kimseye zaran yok. Kurultaylardan arta kalan zamanlannda kurultaylara katılmayı ve eğer yine boş za- man kalabılırse kurultaylara katılmayı çok seviyor. Kübra, Neşe'nın kepek derdi, Ayşe Abla'nın çamaşır suyu ve Güzin Ablası'nın komşusu. "Papatja gibisuı enli ve mağnır" şarkısmın kendısi için yazıldığını söylüyor. Boş zamanlannda Türk kadınını korumayı, güçlendir- meyi ve ihalelendırmeyı seven Kübra aynı zamanda Efe's ormanlanna bol ve gür ağaç dikme faalıyetlerinin de ön- cüsü. Aynca ahş-veriş etmeyi, ıl başkanhğı yapmayı ve ülke yönetmeyı seviyor. Evli ve tek kocalı olan Kübra ya- nşmaya New York'tan katılıyor. ı/ı Maksırt, işi başından aşkın bir zat. İkıdebirde "Yapa- cak çok işimiz rar" diyor. Koyu bir milli takım taraftan olan Maksut, camı. olmayan gözlük takmayı, James Bond fılmlennde dublörlük yapmayı ve Fransız reklam- lanndan nefret etmeyi sevıyor. Yanşmaya Türki Cumhu- riyeti Türkiye'den kaulan Maksut evli ve geçimsiz bir ba6a sahibi. Mezgit uzun yoldan geliyor. Yorgun, susamış. Top oy- namış, acikmış. Bulmuş yolda bir erik. "Hani ya erik" "Yidik!" Bu yanşmaya çok iyi haarlanmış. u Yalanm var- sa arap olayrni" dedi ve resimdeki şekii aldı. Yanşmaya Bursa'dan kaulan Mezgit Çavdar'ın mirilmi- nlmilyarder oğlunun yamnda ofısboy olarak çabşüğını söylemesi üzerine daha fazla arap olamayacağı için nor- mal haline döndüğünü gözlerimizle gördük. Ve son olarak da "Yüzsüz Kraderier"... Ağızlan, dille- ri, mıdeleri, hanlan, hamamlan var, yüzleri yok. Bütün zamanlannı yiyerek, içerek ve ..çarak geçiren Yüzsüz Bi- raderler'in 470 kişilik bir aileyi temsilen yanşmamıza ka- tıldıklan ve hükümetlerarası olduklannı öğreniyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle