Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21TEMMUZ1992SAU
8 DIŞHABERLER
Biı
%
zamanlar Bosna-Hersek vardı
Dört aydır süren kanlı iç savaşta, Sırplarla Hırvatlar ülkenin %85'inden fazlasını ele geçirdi
Dış Haberter Servisi - Bosna-Hersek'te
öncekı akşam saat 19.00'da başlayan
ateşkes bır saat sürdü. Bir saatlık sessizliğin
ardından top ve ağır makineli tûfekkr gece
boyunca tekrar ateş kustu.
Başkent Saraybosna'da çatışmalar önce
Başkanhk Sarayı ve Bosna savunma
güçlenrun karargahının bulunduğu
semtlerde yoğunlaştı. Gece yansından
sonra da kent merkezınden banliyölere
kaydı. Bu arada, Brüksel'de toplanan AT
Dışişleri Bakanlan dün Yugoslavya'tun
BM ve dığer uluslararası kuruluşlardan
atılması çağnstnda bulundular.
Devlet Tutuklulan Değiştinne
Komisyonu Başkanı FilipVukoviç,
Bosna-Heı sek'tekı tutuklama
kamplannda 10 bini çocuk, 58 bin kişi
bulunduğunu bıldırdi. Vukoviç,
Saraybosna televizyonuna yapüğı
açıklamada, bu kamplardaki tutuklulann
yüzde 90'ının avil olduğunu ve yalnızca
başkenün 60 km. güneyindeki Kalinovik
kampında l -5 yaşlan arasında 52 çocuk
bulunduğunu beurtti.
Ashnda ateşkesin devamı sağlansa bile
Bosna-Hersek fiilen ortadan kalkmış
durumda. Sırplar ülkenin büyük
bölümünü ele geçirdiler. Geri kalanını da
Hırvatlar sessizce denetim aluna aldılar.
Ülkenin yaklaşık % 85'inden fazlası Sırp
ve Hırvatlar tarafından denetim alüna
alındı. Nüfusun % 46'sıyla bu büyük
toplumu oluşturan Müslümanlannelinde
ise ülkenin % 15'inden az bir parçası kaldı.
Dört aydır devam eden kanlı çatışmalarda
en az 8 bin kişi yaşamını yitirdı. 1.3 milyon
kişi de evini yurdunu tcrkederek göcmen
durumuna düştü.
Sırplarla Hırvatlar arasında geçenyıl
yapılan pazarlıkta Müslüman halka
ülkenin % 5'i dolayında toprak
bırakılacağına ilişkın haberler çıkmıştı.
Bosna-Hersek'in şimdiki dunımu bu
haberleri doğrular nitelikte.
Batı Avrupa ve ABD'ninyapüğı baskılar
ise Bosna-Hersek'in kanlı paylaşımını ön-
leyemedi. Finlandiya'nın başkenü Hel-
sinki'de önceki hafta yapılan AGİK (Av-
rupa Güvenlik ve tşbirliğj Konferansı)
zirvesinde Sırbistan'a karşı BM yaptınm-
lannın uygulanmasını denetlemek amacıy-
la NATO ve BAB'm (Baü Avrupa Birliği)
Adriyaük'te Sırbistan'a karşı abluka uygu-
laması kararlaştınldı. Ne var kı The Econo-
mist dergısının de belirttiği gibi ablukarun
bir gövde göstensi olmaktan ötede anlamı
yok. Abmkaya katılan savaş gemilerinın,
ticaret gemilerini durdurup arama yetkileri
yok. Baühlar, ticaret gemilerinin taşıdıkla-
n yükü ancak radyo aracılığı ile soruştura-
bılecekler.
Gerçek şu ki Batılılann Sırbistan'a bir as-
keri müdahalede bulunmaya niyetleri yok.
ABD ve Baü Avrupa, Vietnam ya da Afga-
nistan'ı andıran yeni bir batağa saplan-
maktan korkuyorlar. Bosna-Hersek'e
yapılacak birmüdahalenin, Körfez Sa-
vaşı'nda çölde Saddam Hüseyin'in ordula-
nna karşı düzenlenen saldından çok daha
çetin ve kanlı olacağının büincindeler. Ay-
nca Kuveyt'tepetrol vardı. Bosna-Her-
sek'te ise petrol bulunmuyor.
Uyum içinde değiller
Siyasal alanda ise Baülılar birbirleri ile
uyum içinde değiller. Avrupa, bunahmın
başlangıcından bu yana görüş birliğine
vanp kararmekanizmasını tek merkezde
toplayamadı. ABD ise başlangıçta
bunahmın çözümünü Avrupa'ya bırakıp
seyirci kalmayı yeğledi. Ancak Avnıpa'nın
bir şey yapamadığını görünce soruna
müdahale etti. Ne var ki seçim yıünda
olması nedeniyle Başkan Bush
Bosna-Hersek'te bir serüvene aülmaktan
çekiniyor. Aynca ABD ile Fransa arasında
giderek ürmanan gerginlik de Atlantik'in
iki yakası arasında işbirliğini engelliyor.
Fransa, Avnıpa'daki bunalımlarda, AT
ülkelerinin ağırlıkh rol oynamasını istiyor.
Washington ise Fransa'nın ABD'yi devre
dışı bırakmak istedığinden kuşkulanıyor.
Fransa, Bosna-Hersek'te diplomatik
çabalann, BM aracıhğı ile yürütülmesini
savunuyor. ABD ile tngiltere ise BM'nin
zaten Hırvatistan'da ateşkesi sağlamak ye
Saraybosna'ya insani yardım yapmak gjbi
görevleri üstlendiğini, bunlann yanı sıra
bir de Bosna-Hersek'te banşı kurma
görevini yerine getiremeyeceğinı öne
sürüyorlar
Baühlar birbirleri ile çekişırken,
Bosna-Hersek de haritadan siliniyor.
Cunüuıriyetmuhabirleri Bosna-Hersek
bunalımını çeşiüı ülkeler açısından
irdelediler.
TüRKÎYE
AT, krizde çîfte standart uyguluyor• Ankara'ya göre ATnin eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden bir kısmını ta-
nıyıp, bir kısmını tanımama politikası Sırplann saldırganhğını artürdı.
HALUKGERAY
ANKARA - Türkiye, Bosna-
Hersek'teki olaylann, Avrupa
Topluluğu'nun(AT),
Balkanlar'da uyguladığı "çifte
standardın" sonucu olduğuna
inanıyor. Yetkililer, Bosna-
Hersek'te son ateşkese
uyuhnadığı takdirde kan dö-
külmesinin önlenmesı için as-
keri müdahale dışında yol
gözükmediğini, ancak müda-
hale yapılmasının "zor oldu-
ğunu" belirtiyorlar.
Ankara, siyasi bır çozüm için
BM tarafından konan yaptın-
mlann uygulanmasına devam
edilmesini ve müdahale için uy-
gun zamanın kollanması
gerektiğini behrtiyor. Ankara,
bu nedenle, yapünmın kontro-
lu için Adriyatik'e güç gönderil-
mesini olumlu karşıhyor.
Dışişleri çevreleri, ATnin
eski Yugoslav cumhuriyetle-
rinden bir kısmını tanıyıp, bir
kısmını tanımama politikası-
nın, Sırplann saldırganhğını
arürdığını belirtiyorlar. Tür-
kiye'nin en başından beri, eski
Yugoslav cumhunyetlerinin
tamamırun ayınm yapılmadan
tanınması gerektiği görüşünü
savunduğunu behrten
yetkiüler, bu görüşün doğru-
luğunun, olaylarla kanıüandı-
ğını savunuvorlar.
Balkanlar'da etkinligin ABD
ve Türkiye'ye geçtiğini gören
ATnin, sonradan devreye gir-
diğine dikkat çeken dışişleri
kaynaklan, gelinen son aşama-
da, ATnin de kuvvet kullanı-
hnası gerektiğini kabul ettiğini,
ancak çaüşmalann ulaşüğı b o
yuüar nedeniyle, böyle bir mü-
dahalenin zor olduğunu belirti-
yorlar.
Dışişleri çevreleri, sokak so-
kak, mahalle mahalle çaüş-
malann sürdüğü bir ortamda,
askeri müdahale yapılmasının
zor olduğunu belirterek, kimin
sivil, kimin milis, kimin
Boşnak, kimin Sırp olduğunun
ayırdedilmesinin zor olduğu bir
ortamda, ülkelerin risk almak
istemediklerini söylüyorlar.
Yetkililer, bununla bırlikte,
askeri müdahale seceneğirun
her zaman canlı tutuhnası ge-
rektiğini söylüyorlar.
Ankara'daki Baüh diplo-
matlar, Türkiye'nin Bosna-
Hersek'e ilişkin olarak. ulus-
lararası toplumu harekete ge-
çiren bir güç olarak ortaya
çıküğını belirterek, Türkiye'nin
aktif politikası sonucu,
kendisini Balkanlar'da mutla-
ka hesaba kaülması gereken bir
unsur olarak kabul ettirdiğini
söylüyorlar.
Türkiye, başta ABD olmak
üzere Baüh ülkeler, Birleşmiş
Mületler ye Avrupa Güvenlik
ve İşbirliği Konferansı nez-
dinde şimdiye kadar çeşiüi gj-
rişimlerde bulunarak, müda-
hale yapıhnası için çağnda bu-
lundu.
AGİK nezdinde yapüğı giri-
şimlerde, Sırbistan'ın AGİK ta-
ahhütlerine uymadığı yolunda
kararlar çıkanlmasında etkili
okJu.
ALMANYA
Iııisiyatifi
çle alımyor
DtLEK ZAFTÇ1OĞLU
BERLİN -Yugoslavya parçalanırken
Hırvaüstan'ı ve Slovenya'yı herkesten
önce tanımakta acele eden Almanya, Bos-
na-Hersek'teki dram karşısında inisiyatifi
eline almıyor. Fransa Cumhurbaşkanı
Mitterrand'dan sonra tngiltere Dışişleri
Bakanı Hurd de Saraybosna'ya gjderken
hiçbir Ahnan politikacı Balkanlara avdet
etmedi. Bunda kuşkusuz Almanya'nm as-
keri müdahalede çekimser davranan ABD
ile atak Fransa arasında kalması kadar iç
politik nedenler de rol oynuyor.
Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsız-
hğını tanımak, diplomatik bir adımdı ve
moda slogan "uluslann kendi kaderini ta-
yin hakkı" çerçevesinde demokraük bir
karar olarak görünüyordu. Almanya'nın
Sırp çetelerinin Bosna'da böylesine terör
estireceğini önceden kesüremediğini söyle-
mek, sanınz yanhş ohnaz. Balkanlarda
patlak veren iç savaşın diplomasiyle, "te-
miz" yöntemlerle durdurulamayaca& an-
laşıldıktan sonra "kırlı" adımlara Ahnan-
ya kolay kolay yanaşamıyor.
Bosna-Hersek'ten gelen bûtün kara ha-
berlere karşın Abnanya şu sırada tek bir
konuyu tartışıyor: Ahnan ordusu askeri
müdahaleye kaülmah mı? Anayasa orduya
"sadeçe NATO bağlamında ve yurt savun-
ması için" davranma yetkisi veriyor. BM
Banş Gücü'ne kaühin bile anayasanın
sırurlannı zorlarken Adriyatik'e savaş ge-
misi yollamak, hatta olası bir askeri ope-
rasyona kaübnak anayasaya resmen
aykın. Hükümet, "Bayyera" adh kruvazö-
rü Adriyaük'e gönderirken bunu göze aldı;
ama ilk Ahnan askerlerinin tabutlarla geri
dönmesi Almanya'da hükümetin düşme-
siyle sonuçlanır. "Vietnam sendromu" adı
verilen bu etkiden Kohl hükümeti çok kor-
kuyor. (
Muhalefettekisosyaldemokratlar,"Bav-
yera" knıvazörünün gönderihnesi yüzün-
den zaten anayasa mahkemesine baş-
vurdular. Yugoslavya'run parçalanması-
nda ve bugün Bosna'da yasananlarda Al-
manya'nın da katkısı düşünülünce. o ka-
rarlara kaülan Sosyal Demokratlar Parti'-
nin bugün konuyu iç poliükaya malzeme
yapması anlaşıhr gjbi değil. Saraybosna bir zamanhr Yugodavya'nBi en hareketli, en sevünli kentierinden biriydL Şimdikrde Bosna-Hersek'inbaşkentinde ölüm kolgeziyor.
BELÇÎKA
Batı, ic savasa bıılasıııak istemiyor
SABETAYVAROL
J ^ 3 J
Arnerikan savaş gernikriyleBAB'aaitdenizgüçleri, deniz'de sürekK olarak üstlenmış olan ıttifak jar-
B.M. Güvenlik Konseyi'nin 713 ve 757 sayıh gonunda "Stanavformed" adı verilen deniz gü-
karaıiarmdan aldıklan yetkiye dayanarak ve cunden savaş gemilentahsıs etti.
"gözetleme" görevi için tarihte ikinci kez yan yana Bihndiği gih NATO'nun Akdeniz'de daimi de-BRÜKSEL - Olası bir nrmanıştan çekindikleri
için şimdiki aşamada kara ve hava kuvvetkrini
Yugoslavya'dald içsavaşa bulaşürmaya nryetü
ohnayan Baüh ülkeler, ekonomik ambargonun uy-
gulanışını deniz güçleriyle "'gözeüeme görevi" üe
yetinmeyı uygun bukiu. Bunun için hem NATO
hem de Baü Avrupa RrMği'ne (BAB) ait savaş
gemileri, bir gözetleme operasyonunu yürürlüğe
koydular. Söz konusu operasyon, Yugoslav
içsavaşma son vermektençok, bu iki askeri kuruluş
arasındakj üişküıin geleceğe dönük bicirranı
somutlaşürmaya yönelik gerçek büyükhıkte bır
deniz tatbıkannı andınyor.
Harekât, geçen perşembe günü sabahtan itibaren
Adnyauk denizinde başladı. Başka bir deyişle,
saf tuttular. Buna karşüık Baü dünyasının, kimi
varsayımlara göre birbuterini "tamamlayıa", kimi
varsayımlara göreisebirbirieriyte "rekabet" haHnde
olan iki kuruluşu, ilk kez resmen B.M. Güvenlik
Konseyi kararlanna dayanarak ortak operasyona
kaülmış oluyor. NATO'nun Körfez Savaşı'na
kaühmıdolayb kahnışü.
Harekât sahasının, Avrupa'ya, Basra Körfezi'ne
oranla coğrafi açıdan çok daha yakın oluşu ve do-
layısıyla BAB'ın siyasi rolünün bu kez daha önemli
oluşu, NATO'nun ise ilk kez resmen böyksi bir
operasyona kaühşı her iki kuruluş açısından tarihı
önem taşıyor.
İki kuruhıştan NATO, bu operasyon için, Ak-
niz gücü bulundurmasının birkaç aylık bir geçmişi
var. Ne var ki 'Navacformed" olarak adlandınlan
eski Akdeniz "Çagn Kuvyeti"nin süreklilik kaza-
nmasından oluşan bu yeni güç, hem Çağn Kuvve-
ti'nin ortak harekât deneyimlerine hem de NATO'-
dan gden sofistike bir alt yapıya sahip. Buna
karşıhk Bati Avrupa Birliği'ne mensup gemiler, sa-
dece bu operasyon için bir araya gebnış. Lojisük,
haberleşme, havadan gözeum ve gereksınimlerin
karşılanması gibi konularda her türlü ön hazırlıktan
yoksun.
özeüe üpkı Körfez savaşı'nda olduğu gibi ope-
rasyonun altyapısını yüzde yüze yakın bir oranda
NATO, bu özel durumda NATO'ya bağh "Stana-
vformed" karşdayaca^BAB gemileri ise daha çok
bandıra taşıyacak.
Bu koşuIİarda Baü Avrupa Birliği'nın NATO'-
nun yanında neden operasyona kaüldığı sorusu
sorulabilir. Bu sorunun yanıü daha çok politik
içerik taşıyor. Birinaa, NATO'nun asken kana-
dında yer abnayan amaAkdeniz'in askeri açıdanen
güçlü ülkesi olan Fransa'nın ortak operasyona kaü-
hnası ancak BAB kanabyla mümkün olabiüyor.
Baü Avrupa Birliği'ne, NATO'nun dışında bir
kimlik kazandırma görüşünde olan Paris, bir
anlamda bu firsattan yararlanmış oluyor.
Bir yandan AvrupaTopluluğu'nun konüolün-
deki BAB'a "savunma kirnhğı" kazandırma eğilı-
minin halen revaçta bir görüş olduğu, diğer yandan
Yugoslav krizuıin başından beri Avrupa
Topluluğu'nun aktif bır siyasi rol üstlenmış oluşu.
harekâtta BAB'ın kaukmınınıvaz geçümez kilıyor.
YUNANİSTAN
Atiııa, Belgrad9
a
destek verdi
STELYO BERBERAKİS
ATtNA - Yunanistan, eski
Yugoslavya'run bölünmesine
başından karşı çıkan ülkeler-
den bıriydi. Üyesi olduğu Av-
rupa Topluluğu(AT) içinde Sı-
rbistan ile iyi ilişkilerini sürdü-
ren tek ülke durumundaki Yu-
nanistan, Bosna-Hersek gibi
diğer cumhuriyetlerin de
bağımsızlıklannın tanınması-
na karşı çıkıyordu.
Yunanistan hükümetınının
bu tutumu diğer muhalefet
paıtileri tarafından da destek-
îendı. Öyle kı hükümet, Bosna-
Hersek'i diğer AT ülkeleri gibi
tanımak zorunda kaldığında,
muhalefet parülennın şıddeth
tepkileriyle karşüaşü. Yuna-
nistan, başından beri, yeni Yu-
goslavya Federasyonu'nun
bölünmesiyle şiddet olay-
lannın aıtacağı ve bu bölün-
menin genel olarak Balkan ül-
kelerinin zaranna olacağı gö-
rüşünü savundu.
Almanya başta olmak üzere
bazı AT ülkelerinin Bosna-
Harsek ve Slovenya gibi
bağımsızhklannı ilan eden
cumhunyetlerı tanımaya baş-
lamalanna ; Yunanistan res-
men karşı çıkü. Ancak geçen
arahk ayında yapılan AT do-
ruk toplanüsında Yunanistan
bu tutumundan vazgeçmek
zorunda kaldı ve diğer AT ül-
keleri tarafından tanınan cum-
huriyetlerin bağımsıziıklannı
kabul etti. Ancak Yunanistan,
bağımsızhğını isteyen Make-
donya Cumhuriyeti'nin bu
adla tanınmasına şiddetle karşı
çıkü.
Gösterdiği bu tepkilerin so-
nucunu geçen ay Lizbon'da
yapılan AT donik toplanüsı-
nda alan Yunanistan , adını
değişürdiği andan iübaren bu
cumhuriyeü de taruyacağıru
açıkladı. Sırbıstan ile hala iyi
ılışkıler içinde bulunan Yuna-
nistan. daha sonra Sırbistan ve
Karadağ'dan oluşan yeni ve
küçük Yugoslavya'yı destekk-
meye başladı. Bu bağlamda
yeni Yugoslavya Federasyo-
nu'nun AT ülkeleri tarafından
tanınması için faaliyeüer gös-
terdı Hatta Makedonya
Cumhuriyetinin de bu yeni
Yugoslavya sınırlan içine alı-
nması için cahşü. Ama bu yön-
deki faahyetleri sonuçsuz
kaldı.
INGILTERE
Londra
9
mn derdi
Paris'in çelnu
EDtPEMtLÖYMEN
Londra - Bosna Hersek bu-
nalımmın başından beri etkin
olan Ingiltere, çarpışan üîraf-
lan iki hafta süreyle bır ateşke-
se ikna etu. Bu olumlu adımda
arü puan, Avrupa Topluluğu
adına arabuluculuk ile görev-
lendirilen Lord Carrington'm.
Ateşkese, bir de "ağır silah-
lann Birleşmiş Milletler dene-
timine bırakıtaıası" karan eş-
lik ediyor. Bunun hangi tür si-
lahlan nasıl kapsadığı, taraf-
lann bunu ne ölçüde kabul
edeceği henüz belh değilse de
ateşkese uyulmasına bir an-
lamda BM'in de mraf ohnası
önemli bir adım.
Bosna konusunda ilk kez
yetkin ve saygın bır uluslara-
rası nitelikte devlet adarnı
arandığında herkes eski İngihz
dışişleri bakanı ve NATO eski
genel sekreten Lord Carring-
ton üzerinde fıkir birliğine
varmıştı. Lord Carnngton"ın
uzun aylardır sonuçsuz kalan
arabuluculuk girişimleri üzeri-
ne Fransa, bu misyondan vaz-
geçıhnesini, konunun BM gibi
daha genış bir forumda ele ah-
nmasını önermeye başlamışü.
G-7 Doruk Bildirisi'ne Ingjlte-
re, "Yugoslavya bunahmında
Lord Carrington'ın çabalan,
esas forumdur" ifadesini eklet-
meyi başardı. Daha sonra da
çarpışan taraflar, acele Lond-
ra'ya davet edikfa. Eğer Lond-
ra'daki görüşmelerde hiç bir
olumlu adını aülamasaydı,
tngiltere'nin prestiji sarala-
cakü.
tngiltere, bir yandan Bos-
na'da banş sağlanması kaygısı
ile hareket ederken, bir yandan
da Fransa'nın diplomatik çel-
melerine üikıhnamaya çah-
şmak zorundaydı. Mitter-
rand'ın Saraybosna'ya yapüğı
"şövalyece" ziyaret, asker ve
helikopter gönderme karan,
sorunda ABD'yi dışlamaya
yöneük ve Baü Avrupa Bir-
üği'ni öne çıkartan tutumu sü-
rekli olarak İngiltere'de huzur-
suzluk yaratü. tngiltere,
ABD'yi Bosna konusunda da
Avnıpa'nın yanında tutmaya
özen gösterdi.
FRANSA
Uluslararası
konferans zorunlu
MIŞELPERLMAN
PARİS - Bosna-Hersek ko-
nusunda Fransa'nın bilinen
tutumu, Cumhurbaşkanı
François Mitterrand üıra-
fından, hiçbir tereddüde yer
bırakmayan biçimde yınelen-
miş bulunuyor.
Geçen 14 temmuzda, başlıca
3 TV kurumunun gazetecile-
riyle yapüğı uzun bir söyleşide,
Mitterrand, özelhkle 2 noku
üstünde durdu: 1) Kendisinin
ıstediğı ve "ister ıstemez" ger-
çekleşeceği görüşünde olduğu
uluslararası konferans, 2) Pa-
ris'in, sadece kendi gırişimiyle
Balkanlar'da savaşmayacağı
ve Fransa'nın, BM kararlannı
uygulayacağı.
Mitterrand, aynca, Elyse
Sarayı'nda kabul ettiği yeni
Yugoslavya'run Başbakanı
Milan Panıc'e de tutumunu
iyice vurguladı. 80 dakikahk
görüşme sırasında. Yugoslav
devlet adamının, Mitterrand'-
ın, uluslararası konferans öne-
risini "kayıtsız şartsız" destek-
lediği öğrenikli.
Fransa'nın Yugoslavya'da,
BM üniforması alündaki aske-
ri personeli, yeni üikviyelerle,
bu ay sonunda 2 bin 900 kişilik
bir kuvvet oluşturacak. Aynı
zamanda, Mitterrand geçen-
lerde Saraybosna'ya yapüğı
göze çarpıcı kîsa ziyaretiyle
kendisinin ve ülkesinin Bosna-
Hersek konusunda kesin
tavnnı ortaya koydu. Tarihi
bağlar açısından, Yugoslavya
sorununun başında Sırplardan
yana çıkan Fransa'nın sonra-
dan tutumunu nasıl değişürdi-
ği biliniyor.
Bu arada, dikkat çeken di-
ğer bir husus da, Fransa'nın
banşı koruma gücü olarak Baü
Avrupa Birliği (BAB) askeri
birliklerini ön plana çıkan-
rken, ABD'nin. NATO'yu da
devreye sokmayı başardığıdır.