Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21TEMMUZ1992SALJ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 1
Avnkattan
Kıbrıs'ta resital
• Küttür Servisi - İstanbul
Barosu avukatlanndan
Yasemin Eğinlîoğlu, Kıbns'ta
piyano resitallen verecek.
Tûrkıye ile Kuzey ICıbns Türk
Cumhuriyeti arasında
imzalanan kült iir protokolü
çerçevesinde 8-10 ağustos
gûnleri arasında
gerçekleştırilecek resitallerde
Yasemin Eğinlioğlu, çeşitli
bestecılenn yapıtlannın yanı
sıra kendi doğaçlamalannı da
seslendirecek.
Selda Bağçan'dan
"Ziller ve İpler"
• Kültür Servisi- Selda
Bağcanınyenı bestelerinden
oluşan ve "Ziller ve Ipler" adını
taşıyan son kaseti çıkü. "Ziller
ve İpler", sanatçının 1991
yılında "Koçero" isimli
kasetini yayımlamak için
Kültür Bakanhğı'ndan izin
alamayışı üzerine yazılan bir
hiciv. Kaset protest rock
tarzındaki iki parçanın
ardından Akdeniz şarkılan ile
sürüyor. Her çalışmasma iki
Azeri şarkı koymayı gelenek
haline getiren sanatçı, bu kez de
geleneğini sürdürmüş. "Oku
Tar" ve "Silahlan Yandınn",
iki şirin anonım türkü.
Kristal Küre
Apjantin filminin
• KARLOVY VARY(AA)-
Çekoslovakya'da
düzenlenen 28'incı Kristal
Küre Film Festivali'nde
Arjantinli yönetmen Ennque
Gabriel Lipschutz'un ilk
uzun metrajlı filmı
"Krapatchouk" bırincilik
ödülüne layık görüldü.
Fransa, Belçika ve İspanya
ortak yapımı olan filmın
konusu Fransa'yaçahşmaya
gelen ve Paris'te kaybolan iki
çiftçinin başından geçen
olaylar. Film yanşmaya
katılan 17 aday arasından
seçildi. Festivalin
düzenlendiği Karlovy Vary
kenti özel ödülünün de Rus
yapımı ve Hüseyin
Eerkenov'un yönettiği
'Kholod-Soğuk' adlı fılme
verildiğı kaydedıldı. İranlı
yönetmen Muhsin
Makmalbafa'nın sinema
tarihinin işlendiği "Bir
Zamanlar Bir Film Varmış"
adh uzun metrajlı fılmine de
özel ödül verildiği belirtildi.
Boyancı'ların
sergisi Fransa'da
• ANKARA( ANKA)-Sema
ve Ertürk Boyancı'nın
resimleri 1-30 ağustos
tarihlerinde Fransa'nın St.
Etienrie kentinde sergilenecek.
Villa Cotivere Galerisi'nde
düzenlenecek sergide Sema
Boyancı'nın 40 özgün baskı
resmi yeralacak. Resimler
arasındaki 14gravür
Kapadokya konusunu
içeriyor. Diger gravürler ise
mitolojik 'hayat ağacı' ile ilgili
konulan kapsıyor.
Bektaş'tan
'Akşehir Evleri'
m Kültür
j Servisi-
jCengiz
Bektaş'ın
J Akşehir
Evleri' adlı
kitabı,
Yapı-End-
üstn
] Merkezi
Yaymlan'-
nın 'Evlerimiz' dizisinden
yayımlandı. Şair, yazar. mimar
Cengiz Bektaş'ın 'Kuşadası
Evleri'. Şirinköy Evleri' ve
"Babadağ Evleri' adlı kitaplan
da daha önce aynı dizi
kapsamında yayımlanmışü.
Bektaş, 'Akşehir Evleri' adlı
yeni kitabında kentın coğrafya
ve tarihinin yanı sıra genel
yerleşmeilkelerinı, usta-işveren
ilişkilenni. evlerin özeUiklerini
ve türlerinı, yapım yöntemini
ve ustalannı anlatıyor.
Türk-Rus
ilişkileri
kutlamaları
•ANKARA(AA).
Türkiye'den Dostlarözel
Grubu'nun başkanlığında
gerçekleştirilen ve 21
temmuz-7 ağustos tarihleri
arasında Moskova'da
yapılacağı duyurulan,
Türk-Rus ilışkilerinin
başlangıanın( 1492) 500.
yudönümü kutlamaları 31
ağustosa ertelendi.
Dışişleri, Turizm ve Kültür
Bakanhklan ile ilgili
bakanlıklarla koordineli
yürütülecek etkinükler,
Moskova'da Kremlin
Meydanı'nda Manej
Uluslararası Sergi
Salomı'nda
gerçekleştirilecek.
15 eylüle kadar sürecek
etkinükler boyunca çağdaş
Tûrk ressamlannın
sergilerinin yara sıra
multivizyon, lazer ve ha vai
fışek gösterilerisunulacak.
Yazar Turan Dursun öldürüldü, yazar Salman Rüşdü yaşıyor, ama ölüm tehdidi altında
Aynı yüzün iki ayrı görünüşü
SUNUŞ
Kültür Servisi - Hint asülı İngiliz
yazar Salman Rüşdü, 1989yılmdan
bu yana 'insan içine çıkamıyor'.
Rüşdü'nün tam 3 yıldır 'insan içine
çıkamamastntn' nedeni, Şeytan Ayetleri' adlı bir kitap yazmış ol-
ması. Romanında İslamiyeti aşağıladığı gerekçesiyle Ayetullah Hu-
meyni tarafından hakkında 'idamfermanı' çıkartılan Rüşdü, o gün
bugündür İngiliz polisinin koruması altında ve durmadan ev değişti-
rerek yaşıyor. Bu arada 'Geceyarısı Çocukları' adlı bir kitabı daha
yayunlanan Rüşdü, son günlerde, A vrupa ülkelerinin yöneticilerine,
Humeyni'nin idamfermanuıı kaldırması için İran 'a baskı yapma-
ları yolunda çağruarda buhmuyor. Bazı ünlü yazarlar, Rüşdü'ye
destek veren 'açık mektup'Jar yazıyorlar. Bunlardan biride ülke-
mizde 'Artemio Cruz'un Ölümü', 'Koca Gringo', 'Deri Değiştir-
mek', 'Körlerin Şarkısigibiyapıtlarıyla tanınan Meksikalıyazar
Carlos Fuentes 'açık mektup 'unda, Rüşdü 'yü 20. yüzyılm son kur-
banı, 21. yüzyüın da ilk kurbanı olarak niteliyor: 'Şair Osip Man-
delstam 'm, Walter Benjamin ve Richard Wright gibi yazarlartn
acılarmı devraldm. Ama aynı zamanda ileride ortaya çıkacak aye-
tullahlarm kurbanlarınm acılarmın habercisi oldun.' Orhan Pa-
muk da bu konuda. Türkiye'den bir bakışla bir yazı kaleme aldı.
'Cevdet Bey Ve Oğultarı', 'Sessiz Ev', 'Beyaz Kale', 'Kara Kitap'
gibi romanların yazarı Orhan Pamuk, yazısında, Türkiye 'de 1990
eylüHinde öldürülen Turan Dursun'a değinerek, 'Salman Rüşdü'-
nün ve Turan Dursun 'un yüzlerinin aynı yüzün iki ayrı görünüşü
olduğunu biliyorum' dedi. Pamuk, Din Bu', 'Allah've Kulleteyn'
gibikitaplarm ve '2000 'e Doğru 'nunyazarı Turan Dursun 'un öldü-
rülmesine seyircikalanların, Rüşdü'yeyönelik tehditle ilgilenirken
ne kadar içten olabileceklerini sordu. Aşağıda, Carlos Fuentes'in
Rüşdü'ye mektubu ile Pamuk 'un yazısını bir arada sunuyoruz.
20. Yüzyıl'ın son kurbanı
• Sevgili Salman, senin yaşama ve yazma hakkını yok
sayan bağnazhk, bunu, soğuk savaşın sona ermesiyle
doğan ideolojik boşluğu şiddetle doldurmaya yönelen
hoşgörüsüzlük adına yapıyor. Seni desteklemekten,
yanında olmaktan, seni anlamaya çalışmak ve düşün-
mekten başka ne yapabiliriz?
olojik boşluğu paldır küldür, ama
şiddetle doldurmaya yönelen hoş-
görüsüzlük ve aşın tutuculuk adı-
na yapıyor....
Sen, 20. yüzyıhn son kurbanı,
ama 21. yüzyüın da ilk kurbanı ol-
dun. Şair Osip Mandelstam'ın,
CARLOS FUENTES
Sevgili Salman, son kez geçen yıl
buluştuğumuzda Londra ya-
kınlannda oturan saygıdeğer bir
hanımın, bir İngilizdost ve yazann
evinde birlikte akşam yemeği ye-
miştik.
Ama bu hanımın
adını vermemız
olanaksız. '
Adını verirsek,
senin cellatlannın
canice öfkeleriyle
yüz yüze bırakabi-
liriz onu da.
Yalnızca bu du-
rum bile sevgi ve
irademizin, çevre-
mizde gittikce bü-
yüyen hoşgörüsüz-
lük ve bağnazhk
tarafından nasıl bir
umarsızltk çukuru-
na atılabileceğıni
göstermeye yeterli.
Çağımızda bir-
çok yazar ideoloji
ya da devlet güven-
liği adına mahkum
edıldi, hapse atıldı,
öldürüldü ya da in-
tihara süruklendi.
buB
b,n
çîrndeU
İİe£ Salman Rûşdû: 3 yıkbr ölüm tehdidi alfnda.
me felsefelerinin sapkınlıklannın
kurbanıydılar....
Senin yaşama ve yazma hakkını
yok sayan bağnazhk ise artık bunu
ilerleme adına yapmıyor, soğuk
savaşın sona enşinin bıraktığı ide-
Walter Benjamin ve Richard
VVright gibi yazarlann acılannı
devraldın. Ama aynı zamanda ile-
ride ortaya çıkacak ayetullahlann
kurbanlannın acılannı haber ver-
din. Seni desteklemekten, yanında
olmaktan, seni anlamaya çalışmak
ve düşünmekten başka ne yapabi-
liriz? Yapıtlannda, olası savun-
manın ipuçlan, dahası belki de
hem senin, hem bizim kurtuluşu-
muzun ipuçlan yaüyor.
Çünkü tepende sallanan idam
fermanından da korkunç bir teh-
like var:
Can sıkıntısı ve unutulmak....
Kitabındaki kişiler, fil-tann
maskelerine bürünmüş olarak bir
jet uçağından düşüyorlar. Ama
düştüklen yer ashnda Londra de-
ğıl. Düştükleri yer, yabancının,
kurbanın, Yahu-
dinin, Filistinli-
nin, zencinin,
Kızılderilınin, ço-
cuk ve kadının,
eşcinselin, Mc
Carthy kurbanı
komünistin, Sta-
lin kurbanı de-
mokratın yattığı
kınk aynalar me-
zarlığı. .
Kitabında, bü-
tün büyük yazar-
lar gibi sen de
kendimızı tanı-
mamız için bir
'başkası'na gerek
olduğunu anı-
msatıyorsun.
Bizlere, hiç kim-
senin kendi başı-
na gerçekliğin tü-
münü göremeye-
ceğini anlatıyor-
sun...
Dilerim, yakı-
nda yine bir araya
geliriz. Ben sana boğa güreşi an-
latınm. sen de bana kriketten söz
edersin.
Dilenm, o zaman, birbirimize
yüksek sesle nerede ve kiminle ol-
duğumuzu söyleyebiliriz.
Meksikalı yazar Carlos Fuentes'in 'Arkadasım Salman Rüşdü'ye Mektup'başlıklı buyazısı 'New Perspectives Quar-
lerly' adlı dergiden alınmıştvr. Kısaca NPQ adıyla bilınen dergi bir suredır Türkiye'de de yayımlanmakiadır.
'Seyreden' ne kadar içten?
•Turan Dursun'un öldürülmesine seyirci kalan bizler,
Salman Rüşdü'ye yönelik tehdit ile ilgilenirken ne kadar
içten olabiliriz? Unutmayalım: Salman Rüşdü'nün yüzü-
nü çok iyi tanıyoruz, Turan Dursun'unkini değil. Rüşdü'
nün ve Dursun'un yüzlerinin aynı yüzün iki ayn görünüşü
olduğunu biliyorum.
kaldı. Karanlık bir köşede vunıl-
maktan korkmayan bir çevırmen.
bir yayıncı çıkar da kitabı yayı-
mlar diye, zamanında TC hükü-
meti *Seytan Ayederi' ru yasak-
lamıştı. Daha sonra Rüşdü'nün
kendisı de kitabının başka dillere
ORHAN PAMUK
Salman Rüşdü gerçek biri mi,
yoksa bir hayal mi? Gazetelerin,
televizyonun imgeleri ve >
r
üzleri
sokakta rastladıklanmızdan daha
gerçek kılan o sihirli dünyasının
kurallanna göre
fazlasıyla gerçek
biri olmab Salman
Rüşdü. Hatta, son
üç yılda sürekli
karşımıza çıkan yü-
zünü her görüşü-
müzde, biz kenar-
da köşede yaşama-
ya alışkın olanlann
hissetüği gibi kendi
gövdelerimizden
bile daha gerçek ol-
mab Salman Rüş-
dü.
öte yandan, ha-
yaü gunlük aynnü-
larla. köşede so-
kakta gördükleriy-
le yaşamaya alışmış
olanlanmız için
Salman Rüşdü'nün
yüzü, tıpkı bir za-
manlar yalnızca
fılmlerde gördüğü-
müz ananaslar ve
tropikal meyvalar
gibi gerçek olmak- Turan Dursun: 2 yıl önce öldürüldü.
tan fazlasıyla da
çevriimesine izin vermeyecefini
açıkladı.
uzak. Ne sokakta karşılaşabilme
ihtimalimiz var onunla, ne de
yazdıklannı herhangj bir şekilde
edinip okuma fırsatımız.
Humeyni' nın ölüm fetvasıyla
birlikte yalnızca 'Şeytan Ayetleri'
nin değil, Rüşdü'nün öteki kitap-
lan nı da çevirme çabası yanda
Rüşdü'nün gerçek olmadığma
bizler ıyice inanmış olmalı>TZ kı
'tsiamcr . 'Bberal' , 'Marksist' ya
da 'demokrat' kanatlardan pek- az
kimse bütün bu olup bitenlerle ilgi-
lendı. Bu noktada, Turan Dursun'
a sahip çıkılmayan bir ortamda
Salman Rüşdü'yü savunmaya
kalkışmanın boşluğundan da söz
edenler çıkabilir. O zaman. Sal-
man Rüşdü ve *Seytan Ayetleri'
olayının en son aşamasmı ya da
Rüşdü'nün en son demecini oku-
manın, Salman Rüşdü'nün yüzü-
nü dergilerde, gazetelerde bir kere
daha görmenin bizim için ne an-
lamı olduğunu kendimize sor-
malıyız.
Turan Dursun'un öldürülmesi-
ne seyirci kalan bizler Rüşdü'ye
yönelik tehdit ile ilgilenirken ne
kadar içten olabi-
briz?
Sessiz seyircile-
rin ıçtenliği de bir
içtenliktir, denile-
bibr belki. Üste-
lik Salman Rüş-
dü'nün yüzü bize
hiç olmazsa sessiz
birer seyirci oldu-
ğumuzu bir kere
daha hatırlatıyor.
Unutmayalım:
Sabnan Rüşdü'-
nün yüzünü çok
iyı tanıyoruz, Tu-
ran Dursun'-
unkini değil.
Rüşdü'nün ve
Turan Dursun'-
un yüzlennin
aynı yüzün iki
ayn görünüşü ol-
duğunu bili-
yorum. Birincisi-
ni yeterince sa-
vunabilseydik
ıkincısının ölümü
bu kadar kolay
ohnazdt. Birincisine seyirci kab-
rken, ikınasıne de seyirci kala-
cagınuzı sezdirmış olduk. Sokak-
lara çıkıp bizler gibi yürüyemeyen
Sabnan Rüşdü ile Turan Dursun'-
un yüzlen, o sokaklarda yürüyüp
yalnızca 'seyredenlerin' yüzlerin-
den çok daha gerçek.
20. ULUSLARARASI İSTANBUL FESTfVALİ
Ars Nova, bugün
Aya Irini'de
Dört ses
dörtnefes
Kültür Servisi - 20. Ulus-
lararası İstanbul Festivali'nde
bugün Aya İnni'de Rönesans
dönemi gjysileri içinde 'dört
ses' dinleyeceğiz. Soprano So-
fia Gonzalez de Leon , Alto
Magda Zalles . Kontrtenor
Mario tvan Martinez ve Bas
Claudio Valdes Kuri' den olu-
şan Meksıkab Ars Nova top-
luluğu, Aya Irini'de, Ispan-
ya'nın kolonisi olan ve o çağ-
da Yeni ispanya diye adlan-
dınlan Meksika'da yaraülan
müziklerden örnekler suna-
cak.
Ars Nova Dörtlüsü, bu
ayın başında Barcelona ken-
tinde düzenlenen '500 Yıl Bo-
yunca Amenka'dakı Yerel ve
Melez Müzik' konulu dünya
kongresınde de Meksika'yı
temsil etti.
1984 ydında kurulan toplu-
luk, erken müzigin, aynca îs-
panya'nın Meksika'yı fethet-
mesı sonucunda ortaya çıkan
ve yerii halk ile Afrika'dan ge-
len zencilerin yerei müzikleri-
nin ve Avrupa'run çoksesli
müziğinin bileşiminden olu-
şan sömürge müziğinin tanı-
nmasında da çok elkilı oldu.
Eski müziğe büyük bir tut-
kuyla bağb olan Ars Nova
üyeleri, Ortaçağ ve Rönesans
dönemlerinin yalnızca tarihçi-
leri ilgüendirmediği, in-
sanbğın zengjn ve canh kültür
mirasırun bir parçasını oluş-
turduğu düşüncesinden yola
çıkıyoıiar.
FESTİVALDE
BUGÜN
• Ars Nova Dörtlüsü (A va
İrini, 18.30)
FESTİVALDE
YARIN
• Susanna Mildonian arp re-
sitali t Cemal Reşıt Rev
Konser Salonu, 18.30)
Hemçal^or hem deyönetiyor
• Heinrich SchiıY, günü-
müzde viyolonseli ke-
man kadar gözde bir
çalgıya dönüştüren mü-
zisyenlerden. Ama Rost-
ropoviç, Barenboim,
Ashkenazy, Başmet gibi
Schiff de solistlik ve şef-
lik uğraşlannı bir arada
yürütüyor. Schiff, Al-
man Oda Filarmoni Or-
kestrası'nın genç üyeleri
ile geleneksele çağdaş bir
soluk getirdi.
EVİN tLYASOĞLU
Heinrich ScfaüT yönetimınde-
kı Alman Oda Filarmoni Or-
kestrası, geçen cumartesi ak-
şamı İstanbul Festivali'ne
abşıhruşın dışında bir program-
la kaüldı. Topluluk, Vivaldi ve
Dvorak gibi çok tanınmış iki
bestecinın arasına sandviç gibi
yerleştirilmiş ıkı çağdaş bestecı-
yi, Hartmann ve Lutoslawski' yi
sundu.
Her ikısi de Avrupa'daki sa-
vaş bunabmını kendi ülkelerin-
de yaşamış, 20. yüzyıbn aa-
lannı tatrruş besteciler. Karl
Amadeus Hartmann (1905-
1963) Almanya'nın karaba-
sanını, Nazi baskısını solumuş.
Witold Lutoslawski (1913) ise
yapıtlannı Polonya'nın aa-
lanyla yoğurmuş.
Gerçekten de yeni bir güzel-
duyumun, 20. yüzyıbn ton duy-
gusunun getirdiği yapıtlar din-
ledik.
Heinrich Schiff, çelloyu
çağımızda keman kadar gözde
bir çalgıya dönüştüren müzis-
yenlerden biri. Yorulmak dur-
mak bihneden çabşan bir sa-
natçı. Bir yandan, çello için
yazıbp gözardı edilmiş tarihteki
yapıtlan gün ışığına çıkarma
araştırmalan yapıyor, onlan al-
layıp pullayıp Philips gibi bir
plak şjrketının listesine soku-
yor. Ote yandan çağdaş nıce
bestecinın çello için yazdığı
yapıtlann ilk seslendirisini ya-
pıp bestealenyle uzun çalışma-
İar sonunda yıne plağa dönüş-
türüyor.
Heinrich SchifT çalarken, müzik yalnızca o güzelim Stradivariuş çellodan değil, sanatçmın bü-
tün bedeıünden de dalga dalga yayüıyordu. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL)
Dmitri Şostakoviç'in ikı çello
konçertosunu Maksim Şosta-
koviç yönetiminde bir arada
plağa abnası, Elgar, Penderec-
ki. Lutoslawski. Zimmermann,
Henze, Schnittke'nin çağdaş
yapıtlannın yanı sıra Vieux-
temps, Dvorak, Sibelius, Rah-
maninov ve Glazunov gibi bes-
tealerin bugüne kadar unutul-
muş yapıtlannı bulup ortaya çı-
karması, Schiffi öteki çelbstler
arasında seçkinleştiriyor.
SchifTin bu çalışmalan arası-
nda hem solist hem de orkestra
şefı olarak dünyanın dört bir
yanında gerçekleştırdıği turne-
ler giderek dikkati çekiyor.
Ünlü çellıstlerden Mstislav
Rostropovıç, pıyanist Vladimir
Ashkenazy ve Daniel Barenbo-
im. vıyolacı Yun Başmet gıbı
zamanımızın nice sanatçısı so-
listlik ve şeflik uğraşlannı bir
arada yürütüyor. Derler ki iyi
bir orkestra şefı mutlaka or-
kestra içindeki çalgılardan biri-
nin ustası olmab. Heinrich
SchifT, Alman Oda Filarmoni-
si'nin yayb çalgılannı yönetir-
ken sanki her yayın çalgıya de-
ğişinı ayn ayn yaşıyordu.
SchifTin kendi solistliğinde de
müzik yalnızca o güzel 17.
yüzyıl Stradivarius'undan de-
ğil, sanatçının bütün bir bede-
ninden de dalga dalga yayılı-
yordu.
Vivaldi'nın Pıeta'daki yetim
kızlar yurdunda öğretmenlik
yaptığı sıralar bestejediğı, genç
kızlann çalması ıçın yazdığı, çe-
şit çeşit çalgı bileşimlerinden
oluşan konçertolannın sayısı
500'ü bulur. Vivaldi, ikı çalgı
için bırçok konçerto yazmışsa
da tek bır çello konçertosu bes-
telemiş olması ılginçtir. SchifT,
gerek Michael Müller'le pay-
laştığj iki çello konçertosunda,
gerek kendi seslendirdiği Si Mi-
nör konçertoda, Vivaldi'ye bir
20. yüzyıl yorumu getirdi. Ya-
şayan, pınl pınl, net dinamik-
lerle çalgılann bir arada soluk
abp vermesıni dinledik.
Hele Dvorak'ın Mı Majör
Yaylıçalgılar Serenadı'nda san-
ki bütün yayb çalgılar kendi
gruplan içinde tek bir çalgıya
ındırgenmış. keman, vıyola,
çello ve kontrbastan oluşan bır
kuartet nıtclığı kazanmıştı.
Heinnch SchifT, Alman Oda
Filarmoni Orkestrası'nın genç
üyelenyle geleneksele çağdaş
soluklar getirirken gclenekscl
konser programlanna da gün-
cel renkler kaimış oldu.
Önceki gün Marmaris'te ölmüştü
GülcanTunççekiç
toprağaveriliyor
• Ankara Devlet Balesi eski başbalerinlerinden Gül-
can Tunççekiç (Kraner) önceki gün geçirdiği ani
bir rahatsızhk sonucu girdiği komadan kurtu-
lamamıştı. Marmaris'te tatilini geçirmekte olan
sanatçı 50 yaşındaydı.
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu) - Ön-
ceki gün ölen
Ankara Devlet
Opera \ e Bale-
sı eski başbale-
nnı Gülcan
Tunççekiç
(Kraner) bu-
gün Marma-
ris'te toprağa
veriliyor. Ge-
çirdığı anı bır
rahatsızlık so-
nucu girdığı
komadan kur-
tulamavan
Gülcan Tunç-
çekiç ellıvaşın-
daydı. Sa-
natçının cena-
zesi. bugün
Marmaris'te
kılınacak öğle
Gülcan Tunççekiç, 1973'te 'Çeşmebası' ba-
lesinde Engin Akaoğlu'yla birlikte.
namazından sonra vasiyeti üzerine yine Marmaris'te loprağa
verilecek.
1942 vılında Kınkkale'de dünyaya gelen Gülcan Tunççekiç
(Kraner). 1960-1961 döneminde Ankara De\let Konservaıu-
\an Bale Bölümü'nü bıtırmış. aynı yıl Ankara De\leı Balesı-
ne katılmıştı.
'Kuğu Gölü" . 'Fındıkkıran' ve 'Çeşmebaşı' gıbı bale yapn-
lannda başrol oynayan sanatçı. ansiklopedilere giren ilk Türk
bale sanatçısı olmuştu.
İngiltere Kraliyet Akademisi Bale Bölümü'nde de öğrenım
eören Gülcan Tunççekiç. 1967 yılından emekh olduğu 1981
\ılına kadar Devlet Opera ve Balesi Genel Müdurlüğü'nde
çeşıtlı görevlerde bulunmu$tu. Daha sonra Hacettepe Ünıversıtesı
Devlet Konservatuvan Bale Bölümü'nde öğretim üyebğı va-
pan sanatçı. evlı vebırçocuk annesıydi
'Gözlüklü Marü'Kültür Seoisi - Reşıi Aşç-
ıoğlu'nun yayımladığı çevre
sağlığı gazetesı 'Gözlıiklü
Martfnın ikincı sayısı vavı-
mlandı. İlk sayısı 11 Hazıran
1992 günü piyasaya çıkan
"Gözlüklü Martı". Marmara
Denızı'nde nesli tükenen
balık türlen dızısını başlatmış
\e okurlanna "uskumru" ve
"kılıç balığı" posten
dağıtmıştı.
"Gözlüklü Martı" temmuz
sayısında ajnı dızıyı >urduriı-
yor ve bu kez okurîanna bar-
bunya' ve 'dıl balığı po>ten
dağıtıyor.
Derginın y enı sa> ısmda Av -
fer Akter'ın "Rıoddkı Yeşıl
Randevu'nun Ardından"
başlıklı değerlendırmesıne de
ver venlıvor.