Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 TEMMUZ1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Kadinlarin prOtestOSU - Güney Kore'deka-
dınlara yönelik saldırı ve tecavüz olaylarının giderek artış gös-
termesi ülkede tedirginJik yarartı. Kadınlar, saldırıları önlemek
amacıyla önceki gün yiirürlüğe giren >asanın yetersizliğinden
vakınırlarken, hükümet yetkilileri de giivenlik öniemlerinin art-
tınldığını açıkiadılar. (Fotoğraf: Reuter)
Eskişehir'de
su
paniği
ANKARA (AA) - Eskişehır-Jn
şebeke suyunda vapılan tahlil-
de sııda hiç bulunmaması gere-
kcn niıril \e amonyak yüksek
do/da bulundu.
Eskişchir Anadohı Ünivcrsiıc-
si İ-'cn-Edebıjaı Fakültesi
Dck.ını Prol'.Dr. Ersoy Can-
kiher. uıptığı jçıklamada. şc-
lıir şebeNİnın 32 ayrı yerindcn
alııuın numunelcrde. kullanıla-
bılirlik açisindan asla bulun-
maması gcreken nitril \c
ampmoğa rastlandığını bildir-
di. İçme suyuna lağım kanştıgı
ıddıa cdildi.
'Yüzer restaurant' yüzemedi - Ha-
«aii'vi etkisi altına alan ntosinı yağışlan günlük yaşamı olum-
suz > önde etkiliy or. Bölgenin ünlü \ üzer restaurantı "Ho Tav" da
yağmurdan payını aldı. Nehrin taştnası ü/erine dubaları su al-
tında kalan >üzer restaurantın. biiyük bir revizyondan sonra
kullanılabilir halc geleceği kaydedildi.
Yoksulluğun
faturası
kadınlara
ANKARA (AA) - Hacettepc
Lnivcrsıtcsi Sosyal Hizmetler
Yüksckokulu öğrctim üyesi
Yrd.Doç.Dr. Çiğdcm Ankan,
c\lılik süresince kadınlann
\iizde 84"iinün sık sık tokaıla-
nırkon. > iizde 70'inin yumruk-
landığını. yüzde 43"ünün ise
iıastanclık olana kadar dövül-
diiğünü bclirtti.
Çığdem Arıkan, Ankara"daki
I üm sos>al yardımlaşma ve da-
yanışma vakıflanna başvuran
loplam 161 kadın üzerinde
vaptığı araşıırmanın 5 yil sür-
dürdiieünü bildirdi.
İ ş b a ş a dÜŞÜnce - YeniDelhTdeTIRşoförlerinin
başlattığı grev. ülkede taşıma sektörüne büyük bir darbe vurdu.
Eşy alannı bir yerden başka bir yere götürmek isteyen Yeni Del-
hililer, babadan kalma usul ile öküzlerin çektiği araçları kulla-
nıyorlar. Kamyoncular ise hükümetin uyguladığı verginin azal-
tümaması halinde kontak açmayacaklarını açıkiadılar.
HABERLERIN DEVAMI
Çiller geçer
MBaştaraft 1. Sayfada
tşadamlan tepkilerini "Biz bun-
ları zaten biliyoruz, okunması-
na gerek yok" sözleriyle dile ge-
tirdiler.
Süresinin dolması ûzerine
protokolü okumasmı tamam-
îayamadan konuşmasını kesen
Inönü, bu kez iş adamlan tara-
fmdan iş güvencesi yasasına
iliskin elesürilere hedef oldu.
Işadamlan Inönü'ye "Bir ta-
raftan sosyal devlet dünyada
çöktü diyorsunuz, Türkiye'nin
de serbest piyasa ekonomisine
geçtiğinden bahsediyorsunuz,
diger laraftan ise, iş güvencesi
yasasını çıkarmak istiyorsu-
nuz, bu çelişkiyi nasıl açıklarsı-
rûz?" biçiminde soru yöneltti-
lcr. İnönü'nün bu soruya yarut
olarak sadece "Endişelenmeni-
ze gerek yok dengeyi tutturaca-
ğız" dediği öğrenildi.
tşadamlan, fnönü'nün ko-
ntışmasının. özellikle Demirel
ve Çiller'e kjyasla içerik açısın-
dan daha az detay taşıdığını
söylediler. tnönü, Dünya Eko-
nomik Formu'ndan çıktıktan
sûnra "Başbakan Demirel'in
yapüğı gibi" bir basın toplanüsı
düzenledi. tnönü, burada iş gü-
vencesi yasasırun yeniden ko-
misyona götürülmesiyle ilgili
görüşünü soran ve "Yoksa bu
tâsan buzdolabına mı kaJdırıl-
A?" diyen gazetecilere, "Yok
canım. Bizim bakanlanmızjn
hiçbiri buzdolabı gibi soğuk de-
ğildir. Aksine, hepsi sıcak in-
sanlardır. Bu mesele halledile-
cektir" biçiminde esprili bir
yarut verdi.
İnönü'den sonra, ekonomi-
dWı sorumlu Devlet Bakanı
Tansu Çiller kürsüye geldi. Çil-
ler, iktidarlannın ilk altı ayında
ekonomiyle ilgili vaadlerini
Önemli ölçüde yerine getirdikle-
rini, enflasyonu düşühip büyü-
rneyi hızlandırdıkiannı söyledi.
Ancak, başta özelleştirme ol-
rriak üzere bu dönemde, bazı
könuJarda bekJenilen hedeflere
ujaşmada gerekli performansı
gösteremediklerini belirten Çil-
ler, bundan sonraki dönemde
kamu fınansmanının kontrolü-
nün daha kolay olacağuu bil-
dirdi.
•rÇiller, daha sonra başlayan
panelde eski DPT müsteşan AK
lîgrel ile tartıştı. Tigrel'in,
".Hükümetin bu performansla
h«deflerine varamayacağı ve
eafiasyonda hedeflepen raka-
mın gerçekçi olmadığı" yolun-
dİaki sözleri Çiller'i kızdırdı.
Tansu Çiller, "Enflasyondaki
d^şüşün konjonktürel olmadığı-
rft, yıl sonunda geçen yıbn altın-
4« bir enflasyon oranının ger-
çekleşeceğini" vurguladı.
Paneli degerlendiren iş;
adamlan, "ÇiUer hocalığı ile
bastırdı" yorumunu yaptılar.
Paneli izleyenler, özel sektörün
en aandan sonbahara kadar,
Çiller'e destek verme eğilimin-
<te olduğunu ifade ettiler.
Toplantı sonrasmda eski TÜ-
StAD Başkanlanndan Feyyaz
Berker ile ayaküstü sohbet eden
Çiller, Berker'in "Sen ocak
ayında yaptığın basın toplantı-
stiıda söylediklerini video ola-
rak izlet. İnsanlar enflasyon
konusunda söylediklerinizi
ıinutuyor" sözlerine şöyle kar-
şıhk verdi:
"Enflasyonun düşeceğini ilk
4ylardan itibaren hep söylüyo-
rpm." Berker, Çiller'e, her ke-
Simde enflasyonun yükselme
endişesıni içeren psikolojik bir
beklenti olduğunu hatırlattı.
Çiller ise, "îşte bunu brmak la-
âm. Îşte bunun için ben yap-
rham gereken şeyi yaptım ve
DİE'den önce enflasyon raka-
mım açıkladun. Amacım bek-
lentileri bir an önce kırmaktı"
tarşılığınj verdi. Genel değer-
lendirmelerde, Devlet Bakanı
Çilleı'in isadamlanndan "ge-
çer not" aldığı gözlendi.
GTJNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
'
:
SAVAŞ
YILLAMNDA
BÎR SÜRGÜN
Kemal Sülker
10.000 lira (KDV içinde)
Ç^ğdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-Istanbul
ÖdemeH gönderiJmez.
• Baştarafi 1. Sayfada
önce Bismillahirrahmanirrahim (Esirgeyen ve bağışlayan
Tanrı adına) diye başlıyordu.
Bu geleneği bilenler, kuşkusuz irkildiler:
Laik cumhuriyetin başbakanı yeni bir başlangıcın ilk
ışaretini mi veriyordu? Belki de laik cumhuriyette bun-
dan böyle kimi toplantılara, törenlere, görüşmelere
Bısmıllah ile başlanacaktı.
Demirel, telefonun bir ucunda, sorumuzu gülerek ya-
nıtladı:
Şöyle oidu. Basın toplantısında sualler sordular,
sordular. Bitti sualler. Tam kalkacaktım. Birisi fırladı.
TÖ'nün imza hakkının kendinde olduğunu ifade eden
son demecini sordu.
Yeniden başhyoruz anlamma, 'Bismillah' dedim.
Yeni bir şeye başlarsın ya, işte o manada."
Başbakan imza skandalının kabak tadı vermeye baş-
ladığını görüyor.
Tartışmalara değinirken "havanda su dövüldüğün-
den" söz ediyor. Oyle ki tartışmalar artık bireyselliğe
dönûşmüş, "dedim-dedi" havasına girmiş.
istanbul'daki son basın toplantısında söylediklerini
bize kısaca yinelemekle yetiniyor, TÖ'nün imzaya hak-
kı olduğunu kanıtlayacak tek bir anayasa maddesi
göstermesini istiyor.
"Geçmişten bir örnek gösterse ya... Sunay zamanın-
dan, Korutürk, Bayar zamanlanndan, hatta Kenan
Evren zamanından..." diyor.
Son anket: İndirin!
Oysa Başbakanı imza skandalını tazelemek için
aramamıştık. Amacımız başka bir noktaya değinmekti.
Kimi gazetelerle gazetecilerin desteğini alan TÖ, hak-
sızlığa uğrayan bir kişiydi sanki! Belki de yeni bir siya-
sal strateji uyguluyor; mazlum, masum bir kahraman
olmanın yolunu arıyordu.
Demirel yine hafifçe güldü. "Ama bu hafta başında
bana verilen -PİAR araştırma grubunun- anket sonuç-
ları tam tersini gösteriyor" dedi. Kimi yayınlarla
Çankaya'nın üstün çabalarının Tö'yü masum ve maz-
lum insan kımliğine getiremeyeceğini Demirel, şöyle
açıkladı:
"Halkın yüzde 45'i artık 'indirin' diyor. Daha önceki
anketler; tam altı ay yüzde 30 'indirin', yüzde 30 'şimdi-
lik yerinde kalsın', yüzde 30 da 'dokunmayın' diye
sonuçlar verdi.
İmza olayından sonraki son anket ise, yüzde 45 'indi-
rin' diyor. Yüzde 30'lardan, 33lerden birden yüzde
45e sıçrama görülüyor. Son ankette yüzde 33 'şimdi-
lik dokunmayın' derken, geriye kalan yüzde 22 'şimdi-
lik askıda bırakın' diyor."
Böylece TÖ'yü artık Çankaya'da görmek istemeyen-
lerın sayısında önemli bir artış gözleniyor. Düne oran-
la bugün "antipati" olgusu giderek büyüyor. İmza
skandalının TÖ'ye yaramadığı ortaya çıkıyor.
Başbakan'a göre, TÖ'nün "her yaptığı falso." Gaze-
telerin, yüzde 21.75le Çankayaya çıkan insana, orada
ne işin var diye sormamasına hayret ediyor.
Havaalanlarından TÖ'nün resimlerini indirenleri el-
bette kınamıyor. Şöyle diyor:
"Ne zamandan beri cumhurbaşkanlannın resimleri
havaalanlarına konuldu? Yoktur. Oralarda bir tek insa-
nın, o da büyük Atatürk'ün resimleri olabilir. Gazete-
ler, 'TÖ'nün resimlerini indırmeyin' diyorsa oralar
resim galerisine doner. Olur mu böyle şey?"
GAP'ta 24 temmuzdaki büyük törene TÖ'nün çağrılıp
çağrılmayacağı sorularını, "Daha vakit var'' diye kar-
şılıyor.
Demirel. Okluk'tan ağır tahrikler gelmezse TÖ olayı-
na bir süre ara vermeye kararlı.
Azeriler yaraları sarıyor
UBaStarafil.Sayfa& Nahçıvamk-.n çevres.ndeki
gurlemelenyle zaman zaman tr- stratejik toplar hâlâ Ennenile-
kilerek çay içip kaymak yiyor, rin elinde. Bu tepelerden ve
kahvaltımıa yapıyoruz. Sohbet kente gjren çıkan tüm araçlar
sırasında rütbesiz komutaruar yOğun ateşe tutuluyor. Çarpı-
•Şımdi Akdam'a kadar eskisi şanlann arasında 17 yaşındaki
kadar top güllesi düşmüyor. gençlerden tutun, 60 yaşındaki
Günde ancak bir ıki tane. Çün- dinç dedelere kadar her yaştan
kü Ermenilerin elindeki bazı insanlar. Çarpışmalar sırasında
stratejik mevzileri geri aldık. Azeriler zaman zaman önemli
Inşallah yakmda Askeranagi- mevzileri ele geciriyorlar.
receğiz ve Akdam'm güvenliğı- Ancak buralarda tutunamıyor-
ni sağlamlaşuracağız" diye bu ıar. Örneğin Akdam'a geldiği-
rahathğın nedenini açıklıyor- mizde Askeran'a yolu açan
Iar. Akdam'da kapalı pazar ye- Ketik kenti ile çok önemli stra-
ri Ermenilerin top güllelerine tejik mevki konumundaki Pir
hedef olmuş. lOOmetreuzunlu- Ve Karakaya tepelerinin Erme-
ğundaki tek katlı koca bina nilerden alındığı müjdesi gel-
tamamen yanmış. Halk, hara- mişti. Birkaç saat sonra siper-
beye dönmüş binanın etrafmda lerden dönen askerlerin tepele-
meyvesini, sebzesini satıyor. rin tekrar Ermenilerin eline
Kahvehaneler açık, taksiler işli- geçtiği Ketik'e ise gjrilip sonra
yor... geri çıkıldığı haberi, komutan-
Karabağ'da hâlâ silahlar ko- lan sessizliğe boğuyor. Ak-
nuşuyor. Bir tarafta Ermeniler dam'ın hemen girişindeki
Karabağ'ın yüksek tepelerin- komutanlık binasının önü ana
den çevredeki Azeri yerleşım babalarla dolu. Bir yaşlı kadın,
birimlerini yoğun top ve roket komutanlara cepheden kacan
ateşine tutarken, karşı taraftan oğlunun cezalandınlmaması
Azeri Türkleri Karabağ'daki için yalvanyor. Bir yaşlı baba
Ermeni mevzilerine karşı saldı- oğlundan haber almaya çalışı-
nlannı sürdürüyorlar. Ermeni- yor. Bir diğeri günlerdir haber
ler eski sınırlanna dönmedikçe alamadığı oğlunu göreceği
silahlann susması çok uzak bir umuduyla cepheye giden ara-
olasıhk olarak görülüyor. balara binmeye calışıyor. Ara-
Çarpışmalar son birkaç haf- ıa n nda Akdam'a birlikte geldi-
tada Akdam, Terter ve Akdere ğjm^ bir de Türk var. Hol-
çevresındeyoğunlaşıyor.Akde- îandadan kalkıp iki ay önce
re çevresınde Azeri askerleri iç kansını, ailesini bırakıp Ak-
bölgelere kadar ilerlemişler. dam'a çarpışmaya gelen karde-
Ancak Azeri ordusu, Ermenile- •*--• " -"-----—
Hüviyetimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
NESLtHAN YA VAŞ
rin geri çekilmesinin askeri bir
taktik olabileceği düşüncesin-
den hareketle ihtiyatlı davranı-
yor. Buna karşın cephenin
geneline bakıldığında Azerile-
rin son günlerdeki başanlan
somut olarak gönilebiliyor.
Son haftalarda Ermenilerin el-
lerindeki 56 yerleşim biriminin
şimdilik 32'si Azeri Türklerince
geri alınmış. Hatta ortahkta
Azerilerin önümüzdeki günler-
de büyük bir karşı saldın başla-
tacağı söylentileri dolaşıyor.
Ancak saldı nnın nerede ger-
çekleşeceği bilinmiyor.
Karabağ'da çarpışmalann
şiddetlenmesi basın mensupla-
nnın bölgede bulunmasını da
zorlaşunyor. Geçen hafta
Azerbaycan televizyon muha-
birinin Ermenilerce vurularak
öldürülmesi, ilgililerin bazı böl-
gelere basın mensuplannı sok-
mama karan almalanna yol
açmış. Çarpışmalann yoğun ol-
duğu Akdam, Terter ve Akdere
kentlerine gazetecilerin girme-
lerine izin verilmezken, yalnızca
Gubatlı, Zengilan ve Kazak
bölgelerine girmelerine izin ve-
riliyor. Bu kentler daha çok
Ermenistan ile Azerbaycan" ın
şınır bölgelerini oluşturuyor.
Özellikle Zengilan ve Gubatlı
cevresinde durum oldukça ger-
gin. Ermeniler, Karabağ'a La-
çin'den açılan koridora karşılık
Azerbaycan'ın Zengilan bölge-
sinden saldınya geçerek Naha-
van'da koridor açacaklan dü-
şüncesiyle bu bölgeye askeri
yığınak yapıyor.
şını anyor. Türk gönüllünün
Nahçivanik'te çarpıştığı belirle-
niyor. Komutanı. "Bilirem,
gayretli çocuktur" diye onur
verici sözler söylüyor. Kardeşi-
ni arayan ağabey ise sinirli.
"Allah masaya akıl koyup kar-
deşime ne kadar istersen al
demiş. O da hepsini almış" diye
söyleniyor. Bu konuşmalar sü-
rerken akla Ankara'da kendisi-
ne 6 çocuğunu cepheye savaş-
mak için nasıl gönderebileceği-
ni soran bir vatandaşa Azer-
baycan Cumhurbaşkaru
Elçibey'in söyledikleri geliyor:
"Biz asker istemiyoruz. Sonra
bunun altından kalkamayız.
Çünkü hiç farkına varmadan
olayı Müslüman-Hıristiyan
kavgasına dönüştürdüler. Bu
da çok tehlikeli bir durum. Siz
yinedesağolun."
Bu kez Terter'e geçiyonız.
Terter'de halk gününü, ya çok
katlı bina kenarlannda ya da
top güllelerinin ulaşamadığı
meydanlarda geçiriyor. Zaman
zaman kente düşen gülleler ne-
deniyle halkta korku hâkim.
Askeri kesim ise hareketlilik
içinde. Tanklar, kamyonlar
caddelerden hızla gelip gidiyor.
Moraller yüksek. Çünkü çar-
pışmalarda Azeri askerleri üs-
tünlük sağlamış durumda. Son
iki haftada çoğu Ermenilere ait
Margıışavan, Talış, Maraga,
A-şağı Çayh. Yukan Çayh ve
Ağdakent Ermenilerden alın-
mış. Şimdi sıcak çatışmalar bu
kentlerin cevresinde sürüyor.
Daha önce Ermenilerin Terter'-
in hemen girişine kadar sokul-
duklannı anlatan askerler, Ter-
ter'in Ermenistan tarafındaki
girişinde üzerinde Lenin portre-
sini taşıyan delik deşik olmuş
tabelayı gösteriyor. Terter'e ge-
lişimizden hemen önce 5 top
güllesi düşmüş ve 5 ev yanmış.
Olü ve yaralı olmamış. Terter'-
den 8 kmTik uzaklıktaki 17 ha-
ziran günü Azerilerin eline ge-
çen Marguşavan'a gitme isteği-
miz zorla kabul ediliyor. Bir-
kaç kilometre yol aldıktan son-
ra top ve silah sesleri giderek
yakınlaşıyor. Yol boyunca ma-
yına çarpıp yanarak kullanıl-
maz hale gelmiş tank. zırhlı
araç ve kamyon kalıntılannı ge-
çerek Marguşavan'a ulaşıyo-
ruz. Ermeni kenti tamamen
boş. Top mermisine hedef ol-
mamış bina kalmamış. Tüm
binalar ya yanmış ya da bir kıs-
mı çökmüş durumda. Kent
Azeri askerlerince mayın temiz-
liğinden geçirilmiş. Ancak hâlâ
patlamamış mayınlara rastlanı-
yor. Bu nedenle karayolunun
dışında tek sıra halinde bir ön-
dekinin bastığı yere basarak
ilerlenebiliyor. Boş kentte ağır
makineiiier, kaleşnikof, top ve
art arda patlayan roket sesleri
birbirinegiriyor. Azeri askerleri
sırayla siperlere gidip savaşı-
yor. Siperlerden gelenler ise sa-
vaşın yorgunluğunu çay. ek-
mek ve meyveyle kann doyu-
rup biraz uzanarak gidermeye
çalışıyor. Sabah saatlerinde ikı
Ermeni tankını topla vurdukla-
nnı anlatan askerler daha son-
rada Ermenilerin tanklan vu-
ran top bataryasıru vurduklan-
nı anlatıyor.
SSK yöneticileriiıe 5 yıl hapis istemi
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - SSK yöneticileri hakkında
Çalışma ve Sosya! Güvenlik es-
ki Bakanı İmren Aykut'un kur-
duğu SİSATEV Vakfi'na ayn-
calık sağlayarak, görevlerini
kötüye kullandıklan ve kuru-
mu zarara uğrattıklan gerekçe-
siyle dava açıldı. SSK eski genel
müdürleri Mehmet Karadu-
man ve Zafer Yalçın Sayın ile
yönetim kurulu üyeleri Enver
Toçoğlu, Zeki Çakmakçı, Cen-
giz Karahan, Akdemir Akmut
\e Mehmet Emin Sungur'un,
bu olay nedeniyle 5'er yıl hapis
cezasına çarptınlmalan istendi.
Aynı olay nede^iyle, Çalışma
ye Sosyal Güvenlik eski Bakanı
İmren Aykut hakkında, SSK
yöneticileri hakkındaki dava-
nm açılmasına da olanak sağla-
yan bakanhk teftiş kurulu ra-
poru, gerekli yargılamanın
yapılabilmesi için Aykut'un do-
kunulmazlığının kaldınlması
istemiyle Başbakanlığa gönde-
rilmişti. Başbakanlığın, Aykut
hakkında dosyayı, ANAPTi es-
kı bakanlar Mustafa Taşar,
Ercüment Konukman ve Halil
Şıvgm için uygulanan yöntem-
le, yakın bir tarihte TBMM'ye
göndermesi bekleniyor. Bu
prosedürün tamamlanması ha-
nedeniyle Yüce Divan yolu açı-
lacak. •
AnkaraCumhuriyet Başsav-
o Vekili Özden Tönük'ün ha-
zırladığı ve nöbetçi Asliye Ceza
Mahkemesi"ne gönderilen id-
dianamede, sanık SSK yöneti-
cilerinin, Aykut'un kurduğu
SİSATEV Vakfi'na, büyük pa-
rasal olanaklar sağlayan ihale-
leri usulsüz bir biçimde verdik-
leri ve bunun sonucunda da
kurumu zarara uğrattıklan öne
sürüldü. SSK'nın Ziya Gökalp
Caddesi'ndeki işhanında bulu-
nan otoparkının da vakfa, iha-
leye çıkanlmaksızın 1989 yılın-
da aylık kirası 5 müyon liradan
kiraya verildiği belirtilen iddia-
namede, "SSK'nın Üsküdar
Zeynep Kamil Hastanesi'nin
karşısında bulunan 27 bin 788
metrekarelik arsası ise mevcut
arsayı kullanan kiracınm, kira
sözleşmesinin uzatılmaması ne-
deniyle 1989 yılı kasım ayında
arsayı tahliye etmesinden son-
ra. SSK yönetim kurulu tara-
fından bu arsa ŞÎSATEV'e açık
arttırma sureti ile kira ihalesine
girilmeden kiralanmıştır" de-
nildi.
SSK'ya bağlı sağlık tesisleri-
nin verimli ve kaliteli hale geti-
rilmesi amacıyla kurum hasta-
ünde, Aykut hakkında, SİSA- nelerinin yapanadığı bilgisa-
TEV Vakfı'nın uygulamalan yarlı tomografi, ultrasonografi.
radyoloji ve nükleer tıp tetkik-
lerini yap-işlet-devret modeline
göre ihale edilmesinin kararlaş-
tınldığı belirtilen iddianamede,
"Ancak, SİSATEV Vakfı'nın
26 eylül 1989 tarihli teküfı üze-
rine. SSK Genel Müdürlüğü
Önerisi doğrultusunda. bu iha-
leden vazgeçilerek, bu konuda
vakıf ile sözleşme imzalanmış-
tır. SSK'nın SİSATEV ile ihale
açmaksızın imzaladığı 3 kasım
1989 tarihli bir başka sözleşme-
de ise, SİSATEV'e ait merkez-
de yapılacak tetkiklere ait be-
dellerin her ay sonunda vakıf
tarafından düzenienecek fatu-
ralara istinaden fatura tarihin-
deki Avrupa para birimi (ECU)
karşılığında hesaplanmak sure-
tiyle ödeneceğinin kararlaştınl-
ması, SSK tarafından yakfa
yapılan ödemeleri her a> itiba-
riyle önemli ölçüde arttırmış-
tır"^örüşüne yer verildi.
SlSATEV'in SSK ile imzala-
dığı sözlesmelerdeki taahhütleri-
ni de yerine getirmediği öne
sürülen iddianamede, "Vakıf,
taahhütlerine karşın Ankara
Hastanesi bünyesinde kurulu
görüntüleme merkezinde rad-
yoloji ünitesi kurmamış, sözleş-
meye aykın bu durum bilindiği
halde bu sözleşme SSK tarafın-
dan geçerli kabul edilmiştir"
denildi.
Stefan'ın kılıcını, Romanya Dı-
şişleri Bakanı Adrian Lestase
göıürdü.
400 yıl sonra
• Boştarafi 1. Sayfada ya Dı-
şişlen Bakanı Adrian Lestase,
kılıcı, "aziz" unvanı verilen Ste-
fan Cel Mare için bugün Ro-
manya'nın kuzeyindeki Putna
Manastın'nda düzenienecek
törende sergilenmek üzere ülke-
sinegötürdü.
Topkapı Sarayı Müzesi yet-
kililennın verdiği bilgiye göre
15. yuzyıla ait kılıç. yaklaşık
400 yılı aşkın bir süredir müze-
nin silah seksiyonunda sergile-
niyor.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın da geçen cuma günü
müzeyı ziyaret ederek incelediği
Stefan'ın kılıcını ülkelerine'go-
lürmek için Rumenler uzun bir
süredir hükümet düzeyinde gi-
rişimlerde bulunuyordu. Ru-
menler. Türk hükümetine. "Siz
kılıcı bize verin, biz de Ro-
manya'daki Türk eserlerini size
verelim" demiş. ancak bu teklif
Türk hükümetince reddedil-
mişti. 24-26 haziran tarihlerin-
de düzenlenen Karadeniz
Ekonomik İşbirliği Bölgesi top-
lantısına katılmak üzere İstan-
bul'a gelen Romanya Cumhur-
başkanı lon lliescu, konuyu
yeniden gündeme getirdi. llies-
cu. Başbakan Süleyman Demi-
rel ve Dışişleri Bakanı Hikmet
Çetin'e kıhcın Romanya apsın-
dan taşıdığı önemi dile getirdi.
Bu kez yanıt biraz daha olum-
luydu. Demirel ve Çetin'in iste-
ğiyle konu Bakanlar Kurulu'-
nda ele alındı ve kıhcın "sergi-
lenmek üzere" Romanya'ya
gönderilmesine karar verildi.
Romanya Büyükelçiliği Baş-
kâtibi Valeriu Veliman, 2 tem-
muz günü kılıcı Romanya'da
teşhir etmek için bir süre önce
Türk hükümcti ile temasa geç-
tıklenni doğrulayarak Cumhuj
riyet'e konuyla ilgili şu bilgileri
verdi:
"Romanya. 1457-1504 yıllan
arasında yaşayan ve Moldova'-
da tahtta kaldığı 47 yıl içinde
Hristiyanlık kalesinin korun-
ması için mücadale eden Boğ-
dan Voyvodası III. Ştefan'a
kısa bir süre önce 'azizlik unva-
nı' verdi. Bu amaçla 2 Temmuz
1992 günü, Romanya'ııın kuze-
yinde yer alan Putna Manas-
tın'nda bir kutlama töreni
düzenienecek. Biz Romanya
olarak Stefan'ın Türkiye'de bu-
lunan kılıcını bu törende sergi-
lemek istiyoruz. Bu gerek
Romanya halkı için, gerek Tür-
kiye ile Romanya arasındaki
dostluk ilişkilerinin pekişmesi
açısından büyük önem taşıyor.
Bu kılıa 2 temmuz günü ülke-
mizde yapılacak törende gör-
mek istiyoruz. Romanya ola-
rak Stefan'ın kıbcını ülkemize
götürmek arzusundayız. Türk
hükümetinin bu talebimize
olumlu bakmalan ve sergile-
mek için götürmemize izin ver-
meleri 'Türkiye'nin Romanva'-
ya yaptığı büyük bir jest'tir."
Dünya Ekonomik Forumu'-
na katılmak için dün sabah İs-
tanbula gelen Romanya Dışiş-
leri Bakanı Adrian Lestase
akşam ülkesine dönerken Ste-
fan'ın kılıcını da götürdü.
GOZLEM
UĞUR MUMCU
• Baştarafi 1. Sayfada
yasa ile uygun bulunan uluslararası anlaşmayı onayla-
yıp, yayımlıyor. Yetki bu kadar!
Uluslararası anlaşmaları kimlerin imzalayacakları ko-
nusunda iki yasa ve bir de yasa gücünde kararname yü-
rürlüktedir.
Yasalardan biri 1963 yılındaçıkarılan 244 sayılı "Millet-
lerarası Anlaşmalann Yapılması, Yürürlüğü ve Yayım-
lanması ile Bazı Anlaşmalann Yapılması için Bakanlar
Kuruluna Yetki Verilmesı'•" başlıklı yasadır.
Bu yasanın 1.maddesinde,"milletlarası anlaşmalann
parefe edilmesi, imzalanması" için bir Bakanlar Kurulu
Kararnamesi çıkarılacağı yazılıyor.
Bu madde de şöyle bitiyor:
- Bu kararnameler Resmi Gazete de yayımlanmaz.
Hiç kuşkusuz, Bakanlar Kurulu böyle bir kararname çt-
karmıştır. Ancak bu kararname, Resmi Gazete'de yayım-
lanmadığı için kararnamede ne gibi hükümler getirilmiş-
tir, bunu bilmeye bizler için olanak yoktur. Bu kararna-
meyi, cumhurbaşkanı da başbakan da yetki ve görevieri
gereğincebilirler.
Bu konudaki ikinci yasa, 1969 yılında çıkarılan 1173 sa-
yılı "Milletlerarası Münasabetlerin Yürütülmesi ve Koor-
dinasyonu Hakkındaki Yasa "dır.
Bu yasa, 244 sayılı yasanın bir maddesini de değiştir-
miştir.
Bu yasanın 1. maddesi şöyle başlıyor:
- Milletlerarası Hukuk ve Anayasa gereğince cumhur-
başkanının ve başbakanın yetkileri saklı kalmak şartıy-
la...
Bu koşul ile uluslararası anlaşmalar. bu anlaşma ön-
cesi "temas ve müzakereler" Dışişleri Bakanlığfnca
yerine getiriliyor. Anlaşmalar da Dışişleri Bakanlığı ve il-
gili bakanlıklarla işbirliği içinde sorumlu bakanhk veya
"merci eliyle'' yapılıyor.
Yasanın 1. maddesinin 5. bendinde geçici görevle
uluslararası anlaşma imzalayacak yetkililerin "hüküme-
tin emir ve talimatını Dışişleri Bakanlığı kanalıyla" ala-
cakları yazılıyor.
Bu yasada da "Uluslararası anlaşmaları cumhurbaş-
kanı imzalar" diye hiçbir açıklık yok.
Bu iki yasa dışında 1983 yılında Özal hükümetince çıka-
rılan 13.12.1983 gün ve 189 sayılı yasa gücündeki karar-
name, 1173 sayılı yasanın bukararnameyeaykırı hüküm-
lerini kaldırırken yasanın "uluslararası kuruluşlarla iliş-
kilerin yürütülmesi" ile ilgili maddelenni saklı tutuyor.
Bu konudaki "pozitifhukukkurallan"anayasası, yasa-
sı ve kararnameleri ile bunlardır..
Cumhurbaşkanı özal, "Gerek anayasa ve ilgilikanun-
lanmıza, gerek uluslararası hukuka göre cumhurbaşka-
nının, başbakanın ve dışişleri bakanının herhangi bir
yetki belgesine gerek olmaksızın " anlaşmayı imzalaya-
caklarını söylüyor ve yetkinin "kanunen ve teamülen"
bulunduğunu ileri sürüyor.
Anayasada böyle bir yetki yok, 244 ve 1173 sayılı yasa-
lar ile 189 sayılı yasa gücündeki kararnamede de böyle
bir yetkiyi düzenleyen maddeler yer almıyor.
Anayasa, hiç kimse ve organın "kaynağını anayasa-
dan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağım" açık
açık yazıyor.
Siyasal rejim, "başkanlık sistemı'"ne değil, cumhur-
başkanına simgesel yetkiler tanındığı, başbakanın ve
hükümetyetkilerinin etkinliğine dayalı "parlamentersis-
tem"dir. Busistemde Bakanlar Kurulu, "hükümetin ge-
nel siyasetini" saptar, başbakan da bu siyasetin yürütül-
mesini gözetir. Bu sistemde, cumhurbaşkanları değil,
başbakanlar, etkili ve yetkrtidirler.
Cumhurbaşkanı, gerçi anayasaya göre "devletinbaşı"
dır, bu özelliği nedeniyle "Türkiye Cumhuriyeti'ni tem-
sil" eder. Ancak "devletin başı ve temsilcisi" olarak kul-
lanacağı yetkiler, anayasada tek tek sayılmıştır. Bu yetki-
ler arasında "uluslararası anlaşmaları imzalama yetki-
si" yer almıyor.
Uluslararası anlaşmaların kimler tarafından, nasıl im-
zalanacağı konusunda çıkarılan yasalarda da böyle bir
yetki yer almış değildir.
Sayın Özal, başbakanlığında "Davos toplantılarını"bir
holdingi devreye sokarak "Dışişlerinin dışında" yürüt-
müştü. Bugün de Başbakan Demirel, KEİB toplant/larını
"Cumhurbaşkanı'nın dışında" yürütüyor.
Olan bu.. Anayasal ve yasal durum da böyle...
Memura en az 2 milyon
• Baştarafi 1. Sayfada
deflerinin gerçekleşmesini
çok zorlayacaktır" dediler.
Bakanhk bünyesinde yapı-
lan çalışmalarla çok sayıda
seçeneği içeren tablolann hazır-
landığını beürten yetkililer, şöy-
le konuştular:
"Bu konudaki çalışmalar asıl
olarak teknik boyuttadır. Bize
verilmiş oranlar yolctur. Bilgi-
sayar yardımıyla, her seçeneğin
bütçeye getireceği ek yük. net
maaşlara yansıyan artış oranı
gibi konularda, çok kısa sürede
hesap yapabiliyoruz. Maaş he-
saplanmasında oldukça fazla
değişken vardır. Temel baa
katsayılarla oynayarak bir se-
çenekler yelpazesi hazırlıyoruz.
Bu seçenekîeri istenirse 500'e,
1000'eçıkarabiliriz."
Bakanlar Kurulu'nun, ya ha-
zırlanan seçenekier üzerinde
düzeltme yapacağını ya da
mevcut seçeneklerden birini be-
ninseyebileceğini belirten yetki-
liler. "Bizim yaptığımız hazır-
lıklar tamamen karar verme
sürecinde hükümetin işini ko-
laylaştırmayı amaçlamaktadır"
dediler. "Ortada bir bütce var,
hedcfler var. Bunlara bakınca
zam oranının çok yüksek olma-
sını beklememek lazım. Akli ve
teknik hesaplar bunu söylü-
yor" diyen yetkililer, karann
bir de politik yönü olduğuna
işaret ederek." Şimdiden bir
oran vermek mümkün değil,
ancak hükümet bir sürpriz ya-
parak zam oranını yüzde 27-34
arasında ve belki de daha yük-
sek belirleyebilir"dediler.
Başbakan Süleyman Demi-
rel'in. Isparta gezisi sırasında,
katsayı hesaplamalanrun. hü-
kümetin 1992 yılı için hedefledi-
ği yüzde 52'lik enflasyon hede-
fine uygun olarak yapıldığını
söylemesinin. zam oranının yıl-
lık yüzde 60"ı geçmeyeceği anla-
mına geldiği belirtilirken, Mali-
ye Bakanlığı yetkilileri, kamu-
nun aylık personel giderinin
yaklaşık 6,5 trilyon lira olduğu-
nu, hazinenin bunu bile öde-
mekte zaman zaman sıkınüya
düştüğünü kaydettiler.
Memur maaş katsayısına
bağlı olarak ücretleri değişen
SSK emeklilerine her ay verilen
550 bin lirahk sosyal yardım
zammının. prim karşılığı olma-
dığı için SSK'yı çok zor durum-
da bıraktığı bildiriliyor.