Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2TEMMUZ1992 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Işkence ve tutukluluk gibi felaketlerin üstüne politik göçmenliğin getirdiği ağırhk ekleniyor
Içiçe geçmiş olağanüstü iki yaşam
• Göçmerüik, ilk başlarda şiddetin, tutuklanmanın etkı alanından uzak
olmanın getirdiği ruhsal bir huzur sağlamaktadır. Bu ilk rahatlamayı izleyen
dönemlerde farklı kültür ve yabancılaşmanın getirdiği mutsuzluklar
eklenmekte. 12 Eylül 1980 askeri harekâtından etkilenen ailelerin çocuklan
da altüst oluşlann acısını an a babalanyla yaşadılar. Okumak ve çalışmak
için Batı Avrupa'ya göç eden gençlerde son zamanlarda ciddi ruh sağlığı
sorunlan tespıt edilmeye başlanmıştır.
Gcnc. Latın Amenka -ozellıklc de
Şılı- askcn cunialan donemındedevleı
lcrorıı u\gulamdlanndan da bılındığı
gıbı lutuklulann kayıplann ana-
babalannda vedıgeryakınlannda dık-
kat çckıcı bır sıkhkta bırden ortaya
».ıkan bcytn kanaması kanser enfark-
lus gibı olumcul hastahklar gorulmuş-
lur
Bı/ım 24 kışılık kuçuk grubumuz-
dakı ınsanlann dordunde benzer du-
runılar ızlcdık Bunlardan uç tanesının
babası bır tanesının annesı çocuklan-
nın nıiuklanmasından hemcn sonra.
hasidlanmışlar ve çok kısa zamanlar-
da olmuşler
Bu konuda daha lazla bır varsayım-
da bulunma olanağımız yok Ancak,
vakından tanıdığım çarpıcı bır ornek-
lenıevlc -.omuıldştırmak ıstıyorum bu
durumu
Isianbul Lnıversıtesı Iktısat Fakul-
ıcsı oğrencısı 2S yaşındakı H K 'nın
tutuklandığını duvan. çocuğunun ne-
reve goıurulduğunu oğrenemeyen ve
oldurulduğunu sanan 51 yaşındakı
baba A A ıçınde bulundugu duruma
ı,ok uzulmuş (vakın akrabalannın da
aynntılanvla açıkladıklan gıbı). bır
kaı, hatta ıçınde mıdesı sancımaya
başlamış Muavenesı sonucu mıde
kanscn tanısı konmuş Amelıyat edıl-
mış Ancak. 51 yaşındakı baba bırkaç
hatta ıçınde vaşamını yıtırmış Boylesı
olum olaylannın tuluklu yakınlannda
gozardı edılmevecek bır sıklıkta görul-
mesını" rastlantı" ıleaçıklamayaçahş-
manın pek kolay olamayacağını duşu-
nuvorum
IŞKENCE SONRASI
RUHSAL SORUNLAR
ıSEROL TEBER
İki olağanüstü yaşam
j tutukluluk yaşantısından
sonra ınsanın. bır de. ıçınde doğduğu
loplumsdllaşiığı bır loplumdan. kul-
tur ortammdan aynlıp yabancı bır
ulkeve gıtmesı polılık goçmen olarak
>aş^ımaNa başlamasmın getırebıleceğı
olumsuzluklar hıç kuşkusuz ayn bır
draşlırmdnın konusunu oluşturabılır
Bunun son kerte karmaşık ve genış
kapsamlı bır konu olduğunu duşunü-
yorum Ancak çok ınce eleyıp sık
dokumadan, bu konuda bazı noktala-
nn altı çızılebılır
Bu durumda ilk kez, çok onemlı ıkı
olağanüstü yaşantı ıç ıçe gırmektedır
İşkence ve tutukluluk gjbı olağanüs-
tü bır felaketı yaşayan ınsanın yaşamı-
na bır de polıtık göçmenlık gıbı yenı
bır olağanüstü yaşantının ağırlığı ek-
lenmckiedır
Hıç kuşkusuz. bu durumun hem
olumlu yanlan vardır hem de olum-
suz Polıtık göçmenlık sürecının ilk yıl-
lannda olumlu yanlar ağır basmakta-
dır genellıkle
Bu durumda. oncelıkle kaba $ıdde-
tın, ışkencenın, tutuklanmanın kayna-
ğından, etkı alanından uzaklaşmanın
getirdiği bır ruhsal huzur, dıngmhk
tespıt edılmektedır Salt bu durum bıle
pek çok eskı tutuklunun, ışkence gor-
müş msanın yenıden tutuklanma kor-
kulanndan uzakta "rahat uyumalan-
na" neden olmakıadır
Bu konuda konuştuğumuz pek çok
ınsan. artık evlennın onlennde bır oto-
mobıl durmasından. kapının çalınma-
sından eskısı kadar korkmadıklarını.
rahatlıkla sokağa çıkabıldıklennı soy-
lemışlerdır Butun bunlar hıç kuşku-
suz çok onemlı rahatlamalardır Vc
boylesı rahatlamalar, ruhsal yapıyı
buyuk baskılardan kurtarmaktd. belli
bır dıngmhk harmonı oluşturmakta-
dır
Ancak, zaman ıçınde. bu ilk rahat-
lamalan ızleyen dönemlerde bu ke<
yenı sorunlann ortaya çıktıklan gorul-
mektedır
Uyumsuzhık başlıyor
Polıtık goçmenler, zaman ıçınde,
ıçınde doğup buyuduklen, cvnmleş-
üklen uğrunda pohlık mucadele ver-
dıklen ortamlardan, kulturlerden,
ınsanlar arası ılışkılerden kopmaya
başladıklannı. buna karşın venı -va-
bancı- topluma pek de kolay uyum
sağlayamadıklannı sezınlemeye başla-
maktadırlar
Burada. ışkenccnın ve tutukluluk
durumunun bozduğu ruhsal yapıya ve
ınsanlar arası ılışkılenn bozukluğuna,
bır de yabancı bır ulkede ve çok kez de
yetennce bılınmeyen bır dılın, tanına-
mıyan bır kulturün getirdiği olumsuz-
luklan. yalıtlanmalan eklemek gere-
kır
Polıtık göçmenlık sürecı uzadıkça.
bıreyın. bu yenı toplumda yahtlandığı-
nı sezınlemesı de o denlı artmaktadır
Kulturel bağlantılar ıstenılen duzey-
lerde kurulamamakta, suçluluk duy-
gulan yabancılaşma ve hatta şeyleş-
me artmaktadır
Ekonomık sorunlar kolaylıkla ço-
zulememekte, yıtınlen eskı meslek ve
toplumsal konumlann yenne yenılen
konulamamaktadır Yapılmaya çalışı-
lan gelıp geçıcı ışler ınsanlan mutlu kıl-
maya yetmemektedır Aynca, bu yenı
çalışma alanlan bıle çok kez basansız-
lıkla sonuçlanmaktadır
Kanımca. yabanı-i bır ulkede geçırıl-
meye çalışılan ilk 3-4 yıllık bır donem-
den sonra zaman, polıtık goçmenlenn
yaşamlannı olumsuz yonlerden etkıle-
meye başlamaktadır
12 Eylül 1980 asken hareketınden
etkilenen kımı aılelcnn çotuklannın
da bugunlerdesergıledıklerı ruhsal du-
rumun oldukça onemlı ozellıkler gos-
terdıklen gozlenmekıedır
Şımdılerde yaşlan 18-25 arasında
olan bu konumdakı gençler, 12 Eylul
1980 asken harekeünı çok kuçuk yaş-
iarda yaşamışlar, tanımışlardır Bu
olağanustu toplumsal olayın ne anla-
ma geldığını kuşkusuz daha o zaman-
lar anlayamamışlar, ayırdına varama-
mışlardır
Ancak, bu hareketın etkısınde kal-
mış aılelennın ıçındekı buyuk altust
oluşlann acısını \e yukunu ana-baba-
lanyla bırlıkteyaşamışlardır
Bızım gorebıldığımız gençler, sonra-
dan okumak ya da çahşmak ıçın Batı
Avrupa ulkelenne gclmışler. kısa ya
da uzun enmlı bır dış-goç harekctıne
katılmışlardır
Ancak ızleyen zdmanlarda bu genç-
lenn (de) çok cıddı ruh sağlık sorunlan
olduğu tespıt edılmeve başlanmıştır
Bu> uk çaresızlıkler ıçınde. psıkıyatrla-
ra gıden bu gençlenn sergıledıklcn
psıko-patolojı -tesbıt edebıldığımız
kadanyla- şoyle ozetlenebılır
Sureklı ya da gelıp geçıcı korkular
A>nca, kısa surelı panık turu yoğun
korku knzlen Boşluk duygusu Kım-
lık bunalımı Yakınlanna ve topluma
guvensızlık Yabancılaşma Uykusuz-
luk Korkulu duşler Yorgunluk In-
sanlarla ılışkı kurma bozukluklan
Öğrenme zorluklan, konsanirasyon
bozukluklan Okul veya çalışma yaşa-
mında başansızhklar Toplumsal
gen-çekılme İzolasyon
Ancak, boylesı bır psıko-patolojı bı-
raz daha yakından ırdelendığındc bu
gençlenn ana-babalanyla aşılması hıç
de kolay olama\an çehşkılı sorunlan
olduğu gorulmektedır
Bu gençler bır yandan buyuk zor-
luklargormuş kovuşturulmuş. kaçak
yaşamaya zorlanmış, ışsız kalmış. tu-
luklanmış, ışkence gormuş. ana-baba-
lannın acılannın paylaşıruk onlardan
kopmamak, hatta onlarla daha çok
butunleşmek ıstemekteler. -ddha doğ-
rusu. bunun zorunluluğunu duymak-
talar, ote yandan da her şeve karşın.
-artık- ne olursa olsun kcndı kışıhkle-
nnı bulmak. kendı kımlıklennı gelış-
tırmek ıçın ana-babalanyla kurmaya
çdlıştıklan bu zorunlu bırlıktehkler-
den ' kaçmak, bırazdaha ozgurleşmek
ıstemekledırler
Ancak, çoğu kez gorulduğu gıbı
boy lcsıne çehşkılı duygulannnebın ve
de dığerı kolay ca uygulanabılmekie;
sonuçta, ruhsal bırdıngınhk oluşturu-
lamamaktadır
Başka sozlerle gençler bu çehşkılı
duygulardan ne bınnı venededığennı
gerçekleştırme olanağını bulamamak-
tadırlar çok kez Somutlarsak Bu
gençler. ne kendı kımlıklennı gerçek-
leştırebılecck bıçımdc ozgurîeşcbıl-
mekte ve ne dc ana-babalanna karşı
olan eskı bağlılıklarını -artık- surdure-
bılmektedırler
Burada. çok zor koşullarda sürdü-
rulmcye çalışılan bır "zorunlu bırhkte-
lık soz konusu olmaktadır Bu du-
rum. bır dış goç hareketı dcnemesıyle
bır kez ddha aşılmaya çalışılmış. ama
gorebıldığımız kadanyla genelde pek
de başanlı olunamamıştır Bu tur
psıko-patolojılenn ıçınde zaman za-
man son kerte cıddı bır 'Borderlıne
Sendromu'nun belırtılennın sergılen-
dığı saptanmıştır
Yakmdan ızledığımız gençlenn bır
kısmında. kronık deprestf bır zemın-
de, zaman zaman klınık tedavıyı ge-
rektırecek boylesı psıkonk epızodlann
ortay a çıktığını oldukça sık gorduk
StRECEK
Öğretim üyesinin 'niteliği' dikkate alınmazsa 'büyük başan'
Profesörün çıkışı asansörden daha lıızlı
Profesörsayılan: 1981'de 2244'ten, 1985'te 1877'ye duşmüş,
1988'de 1962'yeyükselmış(1981 sayısının altmda) ve 1988'de
çıkanlan kolay profesörluk yasası olarak bıhnen yasa ıle
1991 'de 4775'e veya 4672'ye yükselmıştır. Bu sayı bır yılda 2
bının uzenndedır ve ABD, SSCB (BDT) ve Çın dahıl bu,
uzennde duşunülmeye değer bır dunya rekorudur.
TÜRKİYE'DE ÜNİVERSİTE VE
YÜKSEKÖĞRETİM 1870-1991
ITUNCER GÜVENÇ
199 l'de açıkoğretım öğrena oranla-
n Ispanya da \uzde 5 5 ve Pakıstan'-
da yuzde 54 YOK donemınde Tur-
kıyc"deyuzde37 51
Okullaşma oraıdarı: Ünıversıte ve
vuksekokul oğrencılen ıçın 1981'de
yuzde 6 2. 1982"de yuzde 5 8, 1984'te
yuzde 7 1. 1988"de yuzde 8 4, 1989'da
yuzde 8 4, 1990'da yuzde 9 07 ve
1991 de ıse 9 43'tur Buna okul dışı oğ-
rencılen (açık oğretım) de katarsak
oran 1981 de yuzde 6 2'den 1991'de
N uzde 15 9a ulaşmıştır (Tum oğrencı-
İcnn yuzde 37 51 ı televızyon ve mek-
tupla okul dışında oğretım görmekte-
dır) Dahd ılende goruleceğı gıbı okul-
laşmada artış, okul dışı oğretım ıle
sdğldnmıştır Okullaşma oranlannda
artış YOK donemı ıle YÖK oncesı
donemın karşılaştınlmasında venle-
ccktır
Öğretim üyesi saytsı: Öğreüm uyesı
sayısı ıse yenı adlandınlmalarla artmış
ve bu artışta dalgalanmalar gorülmuş-
tur Doktorasını veren asıstanlara yar-
dımcı doçent unvanı venlerek öğretim
uyesı kategonsıne dahıl edılmışlerdır
Aynca YOK Yasasında ve 1988'de
(3455 sayılı yasa basında kolay veya
"kıyak" profesörluk olarak adlandın-
lan) profesörluk vc doçentlık aşamala-
n ıçın kolayhklar getınlmıştır
Profesor sayıları: 1981'de 2244'ten.
1985"ic 1877">e duşmuş. 1988"de
I962\c yuksclmış (1981 sayısının al-
nndai ve 1988'de çıkanlan kolay pro-
lesorluk yasası olarak bıhnen yasa ıle
1991 de 4775"e veya 4672'e yukselmış-
tır Burada oğretım üyesinin nıtehğı
dıkkaie alınmazsa, çok buyuk bır ba-
şarı vardır 1988 yılında başvuran do-
çcnılcnn hemcn hemen tumu, profe-
sor olmuştur Bu sayı bır yılda 2 bının
uzenndedır ve ABD. SSCB (BDT) ve
Çın dahıl bu. uzennde duşünulmeye
dcgcr bır dunya rekorudur
Doçent sayılan: YÖK Yasasında
gctınlen kolayhklara rağmen. pek ar-
lış olmamıştır, bunlar 1981'de 2344'-
len 1986'da2899'ayukselmış 1988 de
2864 e düşmuş ve 3455 sayılı yasayla
(kolay profesorluk) 1991 "de 2433 e
duşmuştür Burada 1981 ıle 1991 ara-
sında on yıldakı artış, sayısal olarak
sadece 89'dur Kalıte bıle dikkate ahn-
madan bu sayı getınlen kolayhklara
rağmen düşundurücudur
Diğer Öğretim elemanlan: Unıversı-
lcyı (lısans) bıtınp yuksek lısans oğre-
lımınc başlayanlan yuksek lısansı bı-
urıp dokıoraya veya uzmanhğa başla-
van ve araştırma görevhsı kadrosuna
veya baijka kadroya atanan oğrencıler
ıle doktorasını bıtınp yardımcı doçent
kadrosuna atanan asıslanlan kapsa-
makıadır
V ardımcı doçent kavramı vc tenmı
\ OK \ asası ıle gclmışlır ve 1981 on-
ccsınde bılınmeyen bır kavramdır Bu
kesım Turkçecğıtım \apan unıversıie-
lerde ders veren doktor asıstanlarla
ODTl'"dc assıstant profesor" veya
asıstan olarak adlandınlan asıstanla-
rı (1750 sayılı yasadakı) kapsamakta-
dır Bu statudekıler. geçıa olarak
atanmaktadır YÖK ıstatıstıklennde
1981 oncesıne aıt bu kesım ıçın savısal
venler bulunmadığından bunlan eskı-
den olduğu gıbı asıstan kesımınde ın-
cehyoruz
Tum bu kesımın geçıcı olarak go-
revlendınldığını de aynca behrtehm
Profesor ve doçent dışındakı oğre-
um elemanlan 1981de 16 bın 328.
1986'da 18 bın 192 ve 1991'de ıse 27
bın 616 olarak venlmıştır Sayısal ola-
rak on yılda 10 bın 933 adet. \ılda or-
Profesor sayıları
lalama 1094 adet artış olmuştur
Fakat bu artış daha çok 1986-1991
arasında olmuştur Bu artış 1981-1986
arasında toplam 1869 \e yılda 373
adet olmuştur ilk beş yılda artış yuzde
11 ve ıkıncı beş yılda artış ıse yuzde 50
olmuştur
Buradakı dengesız gehşmenın nede-
nı yuksekoğretımın 1986^1988'de var-
dığı çıkmaz sonunda YÖK'un getır-
mck zorunda kaldığı kolayhklar ve
nıtehklen vazgeçme zorunluluğunda
kalmasıdır Daha ılende karşılaştır-
malarda bu konuya değınılecektır
Protesor ve doçenilenn dışındakı
elemanlara yuksek lısans ve doktora
oğrencılen olan araştırma gorevlen.
eğıtıme gorevlendınldıklen belırlı
derslerde kaıkılan olan oğretım gorev-
lılen ıle okutmanlar uzmanlar çevın-
cıler ve neyı planladıklan pek açık
olmayan eğıtım-oğretım planlamacı-
lan da dahıldır
Bu arada eğıtım ve oğretım ile hıç
ılışkısı olmayan. başka yerde gorevh
pekçok kışı de vardır Gerçekte bu ka-
tegonnın eğıtım ve oğreume katkısı
olanlann sayı ve oranlan açıklanma-
mıştır
Yuksek nitelikte öğretim üyesi ve ele-
manı vetiştirme: Nıtehkh eleman yetış-
tvmek ıçın her şeyden once araştırma
olanaklannı artttrmak araştıımaya
malı destek sağlamak. kıtaphklan her
turlu yayınlan ızleyebılme olanağı
sağlamak ulusal ve uluslararası bılım-
sel toplantılara katılma olanağı sağla-
mak gerekır Bu da ancak parasal
olanak sağlamakla olur Aynca belırlı
aşamalarda (doktora, doçentlık pro-
fesörluk) adaylarda aranan koşullann
ust duzeyde olmasına ve atamalarda
bır rekabet ortamının var olmasına
bağlıdır
YÖK Yasası ve hemen arkasından
çıkanlan yonetmehklerle profesörluk
ıçın ıstenılen ıkıncı bır yabancı dıl bı-
hnmesınden vazgeçılmışur Dığer bır
dcyışlc doçentlıkte geçılen bır tek dıl-
dekı vabancı dıl, profesorluk ıçın de
yeterlı savılmıştır Bıhmsel yayınlan
ızleyemeyenlenn (ızleme olanağı sağ-
landığı kabul edılerek) nıtehkh oğre-
tım uyesı olması olanaksızdır Bıhmsel
yayınlan bır tek dılde ızleyebılenlenn
nıtelıklen her halde bırden fazla dılde
\zleyenlerden fazla olamavacağı da
açıktır Aynca son yıllarda yabancı
dılde eğıtımın v e yayın yapmanın açık-
çadesıeklendığıdeduşunülurse ıkıncı
yabancı dılın aranmamasının nııelık-
ten aynlma olduğu gorulur
Bundan başka vıne profesorlukte ve
doçentlık aşamasında aranan profe-
sorluk ve doçenıhk tezlennden de vaz-
geçılmıştır Bu da kapsamlı bır çalışma
sunmadan bu aşamalan geçmck ola-
nağı sağlamıştır Bu da nıtelık ara-
maktan ay nlmak demektır
YOK'un getirdiği nıtelıkten uzak-
laştıran bu kolayhklar da yeterh olma-
mış nıtelık pek aranmasa da oğretım
üyelen sayısında duşmeler gorulmuş-
tur Nıtelık aranmadan sayısal artış
sağlanması ve sıstemı sayısal venlerle
ayakta tutmak ıçın 1988'de 3455 sayılı
yasa ıle suresını dolduran doçente pro-
fesor unvanı alma olanağı sağlanarak
bu yasaya gore aynı yıl başvuran do-
çentlerden 2 bınden fazlası profesor
yapılarak bır dunya rekoru kınlmış ve
basında bu yasa "kıyak profesorluk'
yasası olarak adlandınlmıştır
Bu arada, yasanın getirdiği kolav-
hklan dıkkate almadan hakkıyla pro-
fesor olanlar da vardır
Doçentler ıçın getınlen kolayhklar
pek ışe yaramamış ve YOK donemın-
de yetışen doçent savısı çok duşuk
olmuşlur YOK doktor asıstanlara
yardımcı doçent unvanı vererek bun-
lan geçıcı statude olmalanna rağmen
oğretım uyesı olarak kabul eımış fa-
kat kolaylıkldra rağmen doçent vctış-
tıremevınce doçentlığın ortadan kal-
dınlmasi gerektıâını ılen surmuştur
SÜRECEK
ANKARANOTLARI
MUSTATA EKMEKÇİ
Tonguç Baba (4)
Köylü Gepçekçtdip»
Engın Tonguç un Koy Enstıtulerıne yoneltılen eleştırıle-
re yanıtları surerken şoyle dedı
"-ikıncı değınmek ıstedığım eleştırı, cıddı sayılan ve etkı-
lı olan eleştırı Sayın Yalçın Kuçuk'un eleştırılerıi Aydın
UzerıneTezler
1
adlı kıtaplanndakı eleştırıler Şımdı Yalçın
Kuçuk, hep bıldığımız gıbı, zekı bır aydın Hatta, benım çok
hoşuma gıder sıkıyonetım mahkemelerınden bırının ka-
rarında şoyle bır ıfade var Yalçın Kuçuk ıçın yargıç "Şey-
tana pabucu ters gıydırecek derecede zekı bırısıdır" dıyor
Bu da bır suçlama oluyor bır yerde, o kadar zekı ve bılgılı
bır ınsani
Şımdı bu Turkıye dekı aydınları ıncelerken, Köy Enstıtu-
len olayını, bu arada Hakkı Tonguç u da ele alıyor Bırta-
kım eleştırıler yapıyor Eleştırıler şoyle "Fıkrı, bır kere
Ismaıl Hakkı Baltacıoğlu verdı, dıyor, onun yazılarını okur-
sanız İsmaıl Hakkı Baltacıoğlu nda hepsını bulursunuz "
Doğru
1
Hepsı var Şımdı, bır kez bırıncı yanılgı şurada Bır
hareket yapılacağı zaman, o hareketın bırtakım onculerı,
oncullerı var tarıhte Hıç bır zaman, hanı elınızı şakağınıza
koyup da
- Ben şımdı Turkıye eğıtımını çozumleyeceğım, eh şu
anda da bana bır fıkır sadır oldu yukandan ındı ona göre
çozumleyeceğım, dıye bır ınsan ortaya çıkmaz çıkamaz'
O zaman onu kımse cıddıye almaz Boyle bır hareketın ıçı-
ne gıren kımse, kendısmden once gelenlenn duşuncelerı-
nı oğrenmek ıncelemek, onların ıçerısınden kendısıne
yarayacak her şeyı çekıp alabılmek zorundadır Eğer ba-
şarılı olmak ıstıyorsa
Şımdı, kıtaplarmı açıp baktığımız zaman Hakkı Tonguç'-
un, bunların açık açıkyazıldığını goruyoruz Bunun bır gızlı
kapalısı yok kı Bırakın, Ismaıl Hakkı Baltacıoğlu gıbı, ış
eğıtımını bılen bır ılen eğıtbılımcıyı, Emrullah Etendı'den
bılmem kıme kadar Ismaıl Mahır Efendı'ye kadar yaban-
cılardan Pestalozzı'derv Kerschensteıner'a kadar hepsını
yazmış O şunu dıyor o şunu dıyor Ben bunlardan da
yararlandım" dıyor Ahmet Mıthat Efendı bıle var O da
var hepsı var, bu bır buluş değıl Baltacıoğlu nda bu fıkır
vardı" demek tabıı var Hepsınde var Şımdı benzetme
bıraz abartmalı oluyor bu ışın genışlığıyle Ataturk un yap-
tığı ışın genışlığı arasında buyuk tark var ama Ataturk'ua
yaptığı ışler de Ataturk'ten once soylenmış ışler Enver
Paşa, "Latın harflerını alalım'' demış, bılmem kım "Laık
devlet' demış, bılmem ne demış Kalkıp da, "Turkıye'de
Latın harfı uygulandı' dedığımız zaman kımı anımsıyo-
ruz
1
? Uygulayıcısını anımsıyoruz onemlı olan uygulayıcı
Onu yapabılen kışı Ustelık de Hakkı Tonguç'un "Bu ışı ben
keşfettım' dıye bır ıddıası da yok Son mektuplarından bır
tanesınde şoyle dıyor aynen
" Ben, Koy Enstıtulerı olayının bana mal edılmesınden
çok rahatsız oluyorum Çunku bu elbırlığıyle yapılmış bır
ıştır Bu bır kışının yapacağı bır ış değıldı Bunda, bu ışe
katılan herkesın payı var, daha once bunu duşunce alanın-
da soylemış ınsanların payı var dıyor Yanı, boyle bır
ıddıa da yok, falanca mı yaptı, fılanca mı yaptı dıye böyle
bır tartışmaya da gerek yok Yanı, kımse ortaya çıkıp da,
'Bu fıkrın babası benım'" falan dıye şey etmıyor Asıi
onemlı olan Yalçın Kuçuk'un anafıkrı, koyluluk, koylu kesı-
mı koylu sınıfı gerı sınıftır koylu sınıfıyla ışe başlanmaz
Hatta, şoyle bır lafı var bakın Koyluden aydın otmaz
1
Koyluyle aydınlık karla sıcak gıbıdır" dıyor "Ikısı bır araya
gelmez koylu adamdan aydın yetışmez" dıyor "Halbukı,
Hakkı Tonguç koyluden aydın yettştırmeye kalktı, dıyor Bu
utopıdır olmazbu Koylunun bır ozellığı vardır, koylu aydı-
naduşmandır Koylu devleteduşmandır Hakkı Tonguç da
bunlara duşmandır Hem aydına duşmandır hem devlete
duşmandır Onun ıçın bu gerıcılıktır" dıyor Ona getırıyor
lafı, Hıçbır şey yapılmaz koyluyle dıyor
Tonguç'u bır yana bırakalım, koyluyu alalım, "Devlete
duşmanlığı" koylunun nedır? Kastettığın hangı devlet?
Koylu hangı devlete duşman"
7
Kımın devletıne duşman?
Onemlı olan o Şoyle bır ıfade var yıne Canlandırılacak
Koy'de Osmanlı Imparatorluğu nda her paşa, Boğa-
ztçı'ne bır konak dıktığı zaman Anadolu'da bır koy harabe
halıne gelıyordu' dıyor Şımdı bu, devlet duşmanlığı mı,
yoksa halkını somuren Osmanlı İmparatorluğu devletının
eleştırısı mı? "Koyluyu ıdealıze ettı' dıyor, "Gıdın her şeyı
koyden oğrenın dedı, dıyor, "Koylu her şeyı bılır" dedı
dıyor Yok boyle bır şey Açın 'Koyde Eğıtım' kıtabını.ora-
da sayfalarca koylu kımdır, nasıl ınsan dıye anlatılır "işte,
gerçekçıdır şudur, budur, ama zayıf yanlan da vardır, so-
yutlamayapamaz" dıyor Şımdı bu gozukapalı bır koyluluk
methıyesı mı yoksa gerçekçı bır koyluluk değerlendırme-
sı mı? "Her şeyı gıdın koyluden oğrenın demış dıyor iyı,
benı de kanıt gosterıyor Bu tur eleştırı yapanların bır ozel-
lığı var yıne Batılılardan farklı 600sayfalıkkıtapyazıyorsu-
nuz, bunlar gıdıyorlar, cımbızla çeker gıbı o 600 sayfanın
ıçınden ıkı tumce çıkarıyorlar "İşte, zaten oğlu da bunu
demıştı
1
dıye o ıkı tumceyı kullanıyorlar Bırazdan orneğı
vereceğım, o da çok ılgınç
• * •
Hasan Esat Işık'ı uç yıl once yıtırmıştık Bu durüst devlet
adamı dostu saygıyla anıyorum
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Başı kuçuk, kuy-
ruğu kalın ve kısa,
zararsız ve zehırsız
bır yılan 2/ Kuyruk-
sokumu kemığı
Osmanlı padışahla-
rının makam koltu-
ğu 3/ Dokusunda
çoğunlukla gumuş
ya da altın rengınde
tel bulunan kumaş.
Hımalayalar'da ya-
şadığına ınanılan
"Kar Adamı"na ve-
rılen ad 4/ Bılgıçlık
taslayan kımse. Be-
lırlı bır ış ya da hızmetı başarabıle-
cek guçtekı en kuçuk asken bırlık
5/ Çın'de bır kent 6/ Eh ya da aya-
ğı sakat olan kımse Şamanızm'ın
dın adamlarına verılen ad 7/ Teda-
vıde kullanılmak uzere ıçıne belırlı
mıktarda ılaç katılan etkısız madde.
Çıplak vucut resmı 8/ Ilave Islam
inancına göre, kıyamet gununde bu-
tun ölulerın dırüerek toplanacağı yer
9/ Budızm'de ruhun ulaştığı en yuk-
sek mertebeye verılen ad
YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Vıcdan Hayvanlara vurulan
damga 2/ Taş ya da maden çıkanlan yer Argoda "lıra" anla-
mında kullanılan sözcuk 3/ Seyhan İrmağı'nın en uzun ve en
onemlı kolu olan akarsu 4/ Bır göz rengı Arap abecesınde
bır harf 5/ Antmetıkte bır kuvvetın derecesını veren sayı Ya-
kup Kadri Karaosmanoğlu'nun bır romanı 6/ Oy Eskı Turk-
lerde devlet başkanı 7/ Yenı bır mal ya da hızmetın yaratılma-
sını sağlayan etkınhklerın tumu Nazı partısının hucum kıta-
sını sımgeleyen harfler 8/ Eklembacaklıların ve kabukluların
orteneğını oluşturan organık madde Olumsuzluk belırten bır
onek 9/ Eskıden Roma kennne verılen ad Balerınlerın gele-
neksel kostumu