15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ1992PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 v Korkunç Ivan'ın Çariçesi öldü • Kültür Servisi-Rus yönetmen Sergey Ayzenştayp'ın başyapıü 'Korkunç İvan'da canlandırdığı Çariçe Anastaya rolüyle beyazperdede unutulmaz bir izbırakan Lyudmila Çelikovskaya öldü. İkinci Dünya Savaşı'nın zorlu yıllannda oynadığı güldürü fîlmleriyle de geniş kıtleleri sinemayaçeken Çelikovskaya 73 yaşındaydı. Çelikovskaya ilk büyük ününü, 1945'deKonstantin Yudin'in 'Dört Yürek" adh komedisinde elde etmişti. 1941 "deçevrilen, ama Âlman işgali yüzünden gösterilemeyen 'Dört Yürek' 1945'te gösterime girmiş ve 3 yıl gösterimde kalmıştı. 'Korkunç İvan'da İvan'ın gözde kansı Anastasya'yı oynayan Çelikovskaya'nın 1955'te oynadığı 'Poprigunya' adhfilmde Venedik Film Festivali'nde ödül almıştı Çelikovskaya'nın oynadığı hemen bütün filmlerStalin'in ve Kruşçev'in özel kolleksiyonlannda da yer almıştı. El yazmaları korunta altında • ANKARA(AA)-K.ültür Bakanlığı. son üç yıldan beri eski Kültür Bakanbğı'nın altındaki bir depoda kağıt koliler içinde saklanan yaklaşık 2 bin değerli el yazma eserleri koruma altına aldı. Kültür Bakanı Fikri SağJar, koliler içinde sağlıksız koşullarda saklanan bu eserlerin Milli Kütüphane'deözel olarak yapılmış depolora taşınması ıçin talimat verdi. Sağlar, el yazması eserlerin. kuranlann, diğer bilim sanat. tarih eserlerini Milli Kütüphane Başkanlığı, Süleymaniye Kütüphanesi ve Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi'nde toplanacağını, yazmalann bibloyografik denetimınden sonra Milli Kütüphane'de hazırlanan özel depoda saklanabileceğın! belirtti. Olivia Newton John kanser • LOSANGELES(AA)- Ünlü şarkıo ve sinema oyuncusu Olivia Newton-John'un göğüs kanseri olduğu açıklandı. Avustralyalı sanatçının sözcüsü tarafından yapılan açıklamada. kanserin erken teşhis edildiği ve hastalığın tamamen tedavi edilmesinin beklendiği bildinldi. Sanatçının, ameliyat geçinp, geçirmeyeceği konusunda ise bilgi edinilemedi. Olivia NevvtonJohn, 1987yıbnda John Trovalta ile birlikte çevirdiği "Grease" adlı filmi ile ün kazanmıştı. Almanyazarlar İran'ı kınadı •FRANKFÜRT (AA) - Almanya Yazarlar Birliği, Iran'ın Hint kökenli İngıliz yazarSalman Rüşdi hakkındaki ölüm fetvası nedeniyle, bu ülkeyle kültürel veekonomik ilişkilerin dondurulmasını istedi. İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Veîayeti'nin Bonn'a yaptığı ayaret dolayısıyla bir açıklama yapan Almanya Yazarlar Birliği, "Şeytan Ayetleri" adb kitabıyla şimşekleri üzerine çeken Salman Rüşdi'ye yönelik suçlamalara devam edildiği sûrece, İran ile külrürel ve ekonomik alanda var olan üişkJlerin yeniden gözden geçirilmesini istedi. Hayırsevep Guns N'Roses • ROTTERDAM (AA) - ABD'nin ünJü rock grubu Guns N' Roses, Hollanda'nın Rotterdam şehrine 30 bin dolarlık bağışta bulundu Beiediye başkanı, bağışın yaşlılar yurduna ve çocuk hastanesine verileceğini bildirdi. # 20. ULÜSLARARASIİSTANBUL FESTİVALÎ Modern Cıv/ Dörtlüsü"nün kırk vıllık ııstası Milt Jackson Bd tür müzikvar: îyî ve kötüCEMYEGÜL Modem Jazz Quartet ya da Modern Caz Dörtlüsü, 40. kuruJuş yıldönümü turnesinde İstanbul'dan da geçti. Nerdeyse tek başına bir caz tarihi diyebi- leceğirniz ünlü vibrafoncu MOt Jackson, kuruluşundan bu yana dörtlünün değişmeyen üyelerinden. Konser günü yaptığırruz söyleşide Milt Jack- son, çok ilginç konulara değin- di: Modern Caz Dörtlüsü'nün nasıl ortaya çıktığı, müziğin medyalarda nasıl pazarlandığı, ABD'de ırkçıbğın hala nasıl sürdüğü, müziğın geleceği... - Sıkıcı bir sonıyla başlamak zorandaymı maaksef. BiJdiği- miz gibi bu yıl Modem Jazz Qu- artefin 40. kuruloş yıldonümü nedeniyle tumedesiniz. Her şe- yin nasıl başiadığnu anlatır mtsınız? - Evet, böyle sorulardan nef- ret ediyorum habyle. Pekala... Modern Jazz Quartet'in kunı- luşuna taruk olan müzisyenler- den üçü; ben, merhum Kenny Clarke ve John Levris, Ray Brown ile birlikte Dizzy Gilles- pie'run orkestrasının müzisyen- leriydik. Quartet, bu orkest- ranın içinde ayn bir birim gibi oluştu. Dizzy orkestrada nefesb çalanlann dınlenmelerine ola- nak tanımak için konşerlerde bizim dörtlüyü de ayn bir birim gibi caldınyordu. Her şey böyle başiadı. Tekrar birleşmek üzere Dizzy'nin orkestrasından ay- nldığımızda Quartet herkes ta- rafından benimsenmişti. Tek- rar Quartet'i kurmak üzere bir araya geldiğinıizde ise Ray Brovvn bir trioyla çabyordu. •İstanbul Festivali'nde 7 temmuz günü konser veren Modern Caz Dörtlüsü, kuru- luşunun 40. yılını kutluyor. • Ünlü vibrafoncu Milt Jackson, başından bu yana Dörtlü'de. Jackson, efsane toplu- luğun seriivenini, müziğin medyalarda nasıl pazarlandığını, ABD'de ırkçılığı an- lattı. •Milt Jackson, ABD'de ırkçılığın kesin- likle sürdüğü kanısmda. Başkanhk seçim- lerinde oyunu Bill Clinton'a verecek. Çün- kü Clinton mitinglerde saksofon çalıyor. •Milt Jackson'a göre, gelmiş geçmiş en önemli caz müzisyeni Charlie Parker. Ama Jackson'ın listesinde Coleman Hawkins, Dizzy Gillespie ve Lester Young da var. Biz de onun yerini Percy Heath ile doldurduk. Böylece 1952'de Modern Jazz Quartet kurul- muş oldu. - Tekrar sıkıcı etiketlere dön- mek zonındayız maalesef. 1950'ter "free jazz"ın doğuşuna da sahne oldu. Bu tür hakkında- ki düşüncelerirüz nelerdir? Bariz olarak, cool jazz ve Free Jazz mûziğe farklı iki yaklaşmun ürünlerivdi. Nasıl ifade edebilir- sniz bu yaklaşımlan? - "Free foraı." Ben "free form" olarak algıladığım türii sevmiyorum. Eğer özgürlükten bahsediyorsan Bird (Charlie Parker) özgürdü. Eğer müziğin "free fonn" olarak adlandınlan türünden bahsediyorsan, bu odur işte; adı üstünde: "free." Biz okulda müzik eğitimimizi görürken her şeyın bir formu, kalıbı olduğunu öğrendik. Ben formlara abşığım; formlan anyorum. Ben hiçbir zaman "free jazz" çalamam ve onun bir parcası olamam. Daha doğrusu "free jazz" olarak algı- ladığım türün bir parçası ola- mam demeliydim. - FusJon ile rock akraba sayı- hrlar bir bakıma. Yüksek volüm tutkusu buradan kaynaklanıyor olabiür. Materializmin, showun, biraz da avam bir dilk sunumu gibi. Spiritüalitenin fona itilişi - Evet, aynı rock gjbi. Rock müziği jazzdan çok daha po- püler. - Çünkü çok daha iyi pazar- lanıyor. - Evet, çok iyi pazarlanıyor. Jazz hiçbir zaman bu boyutlar- da pazarlanmadı. Eğe pazar- lanmış olsaydı, bugün ne fusion ne de rock olurdu. Çünkü o za- man standartlarjazz müzisyen- leri tarafından belirlenecek ve rock ve fusion müzisyenleri için ekmek, aslanın ağzında ola- caktı. Bu bilindiğınden kolay algılanabilir müzik türleri sırf pazardan pay kapmak için ya- raüüyor ve pazarlanıyor. Örne- ğin country veya western gjbi. Kendi müzıklerini, kendi dinle- yici kitlelerini, kendi medya- lannı, kendi bilgj ağlanru ya- ratıyorlar. - Bu pazarlan da roedya ya- ratryor. - Medya her şeyden sorumlu. Jazz medya için hiçbir zaman önemli olmayacak. Sana bir ör- nek vereyim. Bir Jazz konserin- de hiçbir zaman bir ayaklanma ile karşılaşmazsın. Bunun bir anlamı olmah. Eğer gücü elle- rinde tutanlar gerçekten takdis ve iyi müzik peşınde olsalar!.. Ama değiUer. Bugün ABD yeni bir başkan seçmeye hazırlanı- yor. Ne farkeder kimin başkan seçileceği. Zenginler şatafatı el- lerinde tutmak üzere sistemü dizayn ediyorlar ve edecekler. Fakirleri kalkındırmayı dü- şünmeyecekleri apaçık. Bütün dünyada bu böyle. Hiçbir şey değişmeyecek. Bir hayal ale- minde yaşıyoruz demektir eğer gerçekten bir şeylenn değiş- mekte olduğunu zannediyor- sak. - ABD'de medyanın siyah mü- zisyenlere, sanatçılara bugüne kadar adil davrandığını söyleye- biMr misiniz? Örneğin bugün bû- yük big band lideri Fletcher Henderson'u kimsecikler tanı- mazken, onun bestelerivle üne kavuşan Benny Goodman'ı her- kes tanıyor. - Ve onun topluluğunda da si- yah müzisyenler vardı. Siyah bıüzisyenleri kullanmadan da kadar üne kavuşmasına imkan yoktu. Medya budur işte. Ge- çenlerde televizyonda JVC Jazz Festivab'niizliyordum.öncebir new age topluluğu, ardından da John Lee Hooker sahneye çıktı. John Lee Hooker'ın toplulu- ğundakimüzisyenlerinbirihariç hepsi beyazdı. Bu konser boyunca tüm mü- zisyenlerin defaJarca yakın çe- kim görüntüleri verilir, isimleri ekranda dans ederken, siyah müzisyenin kim olduğunu öğ- renemedik ve yüzünün hat- lannı yakındangöremedik. Ben bunasabotaj derim. - ABD'de ırkçılığın devam et- tiğini sövleyebilir miyiz? - Kesinükle. Gecenlerde yine 15 yaşında bir siyahı poüsler ar- kadan vurdular. Washington DC.'deydi sanınm. Bunlarola- cak. Hiçbir şey değişmeyecek. Rüya gerçekleşmeyecek. - Bu da biraz tuhaf olacak ama, sizin için tüm zamanlarm en önemli jazz müzisyeni kim diye sorsam? - Charbe Parker. - Birkaç isim daha istesem? - Coleman Havvkins. Dizzy Gillespie, Lester Young, Ben Webster. David Byme aıtık Latiıı takıhyor • İstanbul konserine tek başma başlayan Da- vid Byrne, birkaç parça sonunda gitan ve şarkı- lanyla seyircıyi ayağa kaldırmıştı bile. Talking Heads'in eski parça- lannın seslendirildiği an- larda seyirci bir kez daha coştu. MEHMET ULUĞ 10 yıl önce David Byrne ve o zamanki topluluğu Talking Heads'i Amerika'da izleme fır- satını bulduğumda sahnede henüz adını yeni yeni duyurma- ya başlayan ve rock müziğine getırdiği çağdaş yorumla müzik dünyasının 10 yıl için çehresini deâştırecek bir topluluk vardı. O günlerde "sıkı" bir Talking Heads hayranı obnanın yanı sı- ra rock müziğinin dığerakımla- nnı da yakından izliyordum. Aradan geçen zaman içinde müzik eğüimlerim değışti; artık "sıkı" bir caz dinleyicısi olma- nın yanı sıra Avrupa ve Ame- rika'da üretilen ve ticari kaygı- lar ön planda tutulan rokc/pop müziklere alternatif sayılabile- cek, Üçüncü Dünya'dan çıkan Reggae, Afrika, Karayip ve Brezilya müzikleri gibi ritim ve doğaçlama ağırbkb müzikleri yeğlemekteyinı. David Byrne de 80'li yıllann ortasında Talking Heads ile olan çabşmalara ara verince ye- ni arayışlara girdi. Byrne, uzun yıllardır salsa ve merengue gibi Latin Amerikan müziklerine il- gi duymaktaydı. New York'ta yaşadığı süre içinde bu şehrin Latin mahallelerinde 24 saat arabksız çahnan ve dinlenen David Byrne, konser sonunda yoğun alkışlar üzerine sahneye tek başına gekti. "Psycho KiDer'1 adh parçasıyla Açıkhava'daki en güzel konserierden birim noktaladı. (tBRAHİM GÜNEL) salsa, merengue ve Brezilya müzikleriyle sıkı fıkı olan Byrne, bir süre sonra salsa danslanna ve konserlerine gidi- yor. Latin müziklerini yakın- dan izliyordu. David Byrne yeni kuracağı toplulukta bu akımlara yer verme>e karar verdi. Bu karann arkasından ılk çabşmasını "Rei Momo" adı altında. Brezilya ve salsa topluluklanndan bir araya ge- tirdiği müzisyenlerle yaptı. Pazar akşamı David Byrne İstanbullu seyircilerin karşısına son çalıştığı topluluğuyla çıktı. İstanbul konserine solo per- formansla başlayan David Byrne, birkaç parça sonunda . gitan ve şarkılanyla ateşli seyir- ciyi ayağa kaldırmıştı bile. Son derece güçlü lirikler, sanatçının gitanndan fışkıran ateşli ritim- lerin üstüne sıralanı>or ve şarkı söylerken sesini alışılmış tek- niklenn dışında kullanan Byrne, her bir parçayı bir diğe- rinden farkb kılıyordu. Latin müziğin temsilcileri sahnede yerlerini aldıklannda Açıkhava Tiyatrosu'nda enerji üst düzeye erişmişti bile. Ritmi ilk bölümde sadece bir davul makinesiyle sağlayan Byrne, ikinci bölümde bas, davul, tim- bales ve kongalann yaydığı rit- mi süsleyen nefesb çalgılann tüm cabalanna rağmen bir dü- şüş yaşamaktan kurtulamadı. David Byrne'in şarkılan ve gitan arkada tüm gücüyleçalan ve son derece kuvvetli bir salsa orkestrasını andıran toplulukla bir bütünlük sağlayamıyor duygusunu verdi. Talking He- ads'in müziğini yakından tanı- yanlar ya da salsa müziğinin kuvvetbritimlerinisevenler bir- likte bir bocalama geçirdiler kısa bir süre için de olsa. David Byme vokal yapmadığı anlar topluluk inanıimaz güzellikle bir müzik yapıyor, aynı şekilde David Byrne yalnız kaldığı an- lar gene aynı heyecanı veriyor- du. Konser ilerledikçe tekrar yükselmeye başlayan enerji ve artan coşku müzisyenlere de yansıdı. David Byrne'in özellik- le salsaritimlerininyoğun orta- lığı bombaladığı anlarda yaptı- ğı danslarda ve topluluğun "Teak me to the River", "Bur- ning Dovvn the House" gibi Talking Heads'in eski besteleri- ni yeniden seslendirdikleri par- çalarda seyirci bir kez daha coştu. Konserin bitiminde seyirci- nin yoğun istek ve coşkusu üze- rine iki kez geri gelmek zorunda kalan David Byme, sahneyi terk etmeyerek uzun süre bekle- yen seyircıyi kırmadı ve üçüncü defa, bu kez tek başına geri ge- lerek seyircilerin ayakta alkışla- n arasında "Psycho Killer" adb parçasıyla konseri noktaladı. FESTİVALDE BUGÜN John McLaugbJin Lçlüsü / Açıkhava Tiyairosu,21.30 FESTİVALDE YARIN Jilm Hall Dörtlüsü / Atatürk Külıiir Merkezi, 18.30 Chris De Burgh / Açıkhava Tivatrosu,2l.30 Üç ayn mekânda sahnelenen Tosca' operasını canlı yayından 1.5 milyar kişi izledi 27kaıııera ve 5 uEDtPEMİLÖYMEN LONDRA - Tosca Operası, Puccini'- nin, operanın gecmesini istediği saat ve mekânlarda sahnelendi. Yani Roma saat ayan ile cumartesi günü öğle vakti birinci perdesi Saint Andrea Della Valle'de, cumartesi ak- şamı 20.30'da ikinci perdesi Palazzo Farnese'de ve pazar sabahı altıda son perdesi Castel Saint Angelo'da. İki İngi- üz televizyonunun işbirbği ile bu üç ayn saatteki üç ayn perdeyi, canlı yayına bağlanan 45 ülkede bir buçuk milyar in- san izledi. Yayın sırasında 27 değişik kamera ve 5 uydu kullanıldı. Birinci perdede bir ara tenor Placido Domin- go'nun düşerek dizini incittiği de görül- dü. Öte yandan en dramatik bir sahne- de, eserin asbna çok da sadık kalına- madı. Üçüncü perdede Tosca, kendisini kale burcundan Tiber nehrine atar. Puccini zamanında geçerb olan coğ- rafya yok artık. Bugün, Tosca'nın bur- cun dibindeki hediyebk eşya satıalan- nın tezgâhlanna ve turistlerin arasına düşmesi gerekiyordu! Domingo yayın öncesinde gülerek, "Atlayacak, ama o kadar da gerçek olmayacak tabii "dedi. BBC ve ChanneI-4 televizyonlannın iş- birhği ile "Tosca'yı bestecisinin istediği saatvemekândasahneleme"girişiminde, 1990 Dünya Futbol Şampiyonası'nda Pavarotti- Domingo-Carreras'b meş- hur konseri yöneten Zubin Mehta, bu kez de İtalyan Radyo Televizyon Kuru- mu RAJ'nın orkestra ve korosunun başındaydı. Domingo, "Cavaradossi", Amerikab soprano Catherine Malfitano, "Tosca" ve İtalyan bariton Ruggero Raimondi de kötü kalpb Scarpia oldular. Çok kalabalık bir uluslararası teknik ekiple cadarki yayınlardan farklı kılan bir başka özelbk ise sanatçılann, kendileri- ni 24 saatbk bir performansa hazırla- mak zorunda olmalan ve sahneye çı- kmaya abşkın obnadıklan saatlerde de söylemek zorunda kalmalanydı. En ol- madık saat pazar sabahı altı idi. Birinci perde, saat 13.00 sulannda bitiyor, ikin- ci perdeye kadar arada uzun saatler kabyordu. İkinci perde ise 21.30 sulan- nda bitiyordu. Bir şeyler yiyene kadar geceyansı olacaktı. Sabah alüdaki •Pucciııi'nin Tosca' operası, besîecînin istediği saat ve mekânlarda sahnelendi. "Tosça'da oynayaıı sanatçılar, ayn bir stü%oda seslendirilen müziği mi- nik kuJakükJarla izlediîer. ve ilen teknoloji ile gerçekleştirilen yayı- nda kamera. birçok kez Oscar kazanmış olan Vittorio Storaro'daydı. Sahneleme sahnede değil, gerçek bir mekânda yapıldığı için orkestra, belli bir yerde durdu ve şef, sanatcılan ancak te- levizyon monitöründen izleyebildi. Böylece opera, tiyatro, film, televizyon, bilgisayar teknolojisi ve eğlence sanayii bir araya gelmiş oldu. Tosca'nın bu canlı yayınını bugüne üçüncü perdeye nasıl hazır olacakJardı? Tosca'yı canlı izlemeye kararb kaç se- yirci, pazar sabahı saatini kurup yanm saatbk son perde için televizyonunun karşısına geçecekti? Bu sorunlara Domingo. yayından önce şöyle değindi: "Sabah 6'da hazır olmak zor değil. İyi dinlenir ve çabşı- rsanız herhangi bir saatte de hazır olur- sunuz. Ama perdelerin arası uzun. Önce öğle yemeği, sonra akşam, sonra da şa- fak. Hepsine ayn ısınmak, ayn haa- rlanmak gerekecek." Domingo, izleyi- cilerin durumu hakkında görüş bebrt- medi. BBC'de taksitle yayımlanan Tos- ca, ertesi gece de Channel-4'te tekmili birden yayımlandı. Operaseverierin fa- vorilerinden olan Tosca, 14Ocak 1900'- de ilk kez sahnelendiğinde iyi karşılan- mamıştı. Provalara eleştirmenler abn- mamış, sahneleme sorunlan çıktığı de- dikodulan yayıbnıştı. Operanın konusu halk arasında ko- nuşuldukça, sanatçılara tehdit mektup- lan gebr olmuş, hatta ilk gece için bom- ba ihban yapılmıştı. İtalya, o sırada karmaşık milliyetçi duygulann çatışüğ^, üniter sistemi yerine oturmamış, Afri- ka'da diğer emperyabst ülkelerle aşık atmaya çalışan bir ülkeydi. Habeşistan ve Eritre'yı ele geçinneye uğraşuğı bir sırada ülkeyi grevler sarsı- yor, sosyalist hareket ilerliyor, anarşist- lereylem yapıyordu. Böyle bir ortamda, haksızlığın üstün gelmesi, hakbnın yok olması türünden karamsar bir mesaj içeren opera şimşekleri çekti. Sahnelendığı ilk dakikalarda salon da, "Durdurun" diye bağnbnası üzeri- ne perde derhal indirilmişti. Sonradan bunun, salona geç gelenlerin sözleri ol- duğu anlaşıldı. Konserbiletleri satışa sunuldu Michael Jackson çokTehlikelî' Kültür Senisi - "Dangero- us"(Tehlikeli) adı altındaki dflnya turnesinde 4 ekimde İstanbul'a gelecek olan pop müziğinin ünlü ismi Michael Jackson'ın konser biletleri satı- şa sunuldu. İnönü Stadyumu'nda ger- çekleşü'riJecek konserin biletle- ri Vakıflar Bankasfnın tüm şubelerinde satıbyor. İlk etapta 30 bin basılan biletlerin fiyatı 250 bin bra. Saha içi ve açık tri- bün fiyatlannın değişmediği konserde öğrenci indirimi de yapılmayacak. şpn'ın ilk durağı Münih oldu. Ünlü şarkıcının Münih'ten sonra Rotterdam'daki iki kon- serisonundadasahneden "uça- rak" çıkması, merak uyandırdı. Teknik ağırbklı gösteriler gerçekfeştiren - ve konserlerini tam bir teknoloji fuanna dönüştüren Michael Jackson, son şarkısından son- ra sırtına taktığı bir roket yardımıyla havalanarak sah- neden aynbnca, dublör kul- lanıp kullanmadığı tartışma konusu yarattı. Verilen bilgilere göre sa- • 4 ekimde İstanbul'a gelecek çlan pop müziğinin ünlü ismi Michael Jackson'ın İnönü Stadyumu'n- da gerçekleştirilecek konserin biletleri Vakıflar Bankasf nın tüm şubelerinde satışa sunuldu. Michael Jackson'ın İstan- bul'daki bu konserinin spon- sorluğunu üstlenen Pepsi Cola ve İnterStar şirketlerinin ko- nuklan ve protokol için saha- nın iki yanındaki kapab tri- bünler aynldı. Michael Jack- son'ın sahnesi, İnönü Stadı'- nın, eski açık tribününün yer aldığı deniz tarafına kurula- cak. Tribünlere ve saha içine toplam 80 bin müziksever alı- nacak. Toplu bilet satışı, yalnızca konser için özel turlar düzenle- yecek turizm şirketlerine yapı- lacak. Organizasyon yetkible- ri, bu uygulamanın karabor- sacılığı önlemek amaayla yapıldığını bebrtiyorlar. 18 ay süreoek "Dangerous" adb turnesinde Michael Jack- natçının bu tumesinde her konserinde yaklaşık 250 kişi görev yapıyor. Aynca 200'den fazla teknisyen de sözleşmeb olarak bulunuyor. Her konse- rinde ancak üç günde kurula- bilen sahne için 70 kişi çabşı- yor. Pop dünyasının megasLan MichaelJackson'ın "Dangero- us" turnesindeki sahne dekor- lan 33, müzik aletleri ve cihaz- lan ise 18 TIR'la taşmıvor. Or- kestra üyeleri ve teknisyenler için kullanılan otobüs sayısı ise 13. Her konseri için bin ton ağırlığında teçhizat kullanılan Michael Jackson'ın kostümle- rinin ağırlığı ise 2 ton. Ağırbğın yabıızca kumaşlardan değil, aksesuar ve teknik aksamdan kaynaklandığı bebrtiliyor. s i n e m a »J 1111011811 H a n n a Jö g Schvgulla, Erden Kıral'ın çek- tiği "Vlavi Sürgün'" adlı fîbn için dün Roma'dan İstanbul'a TH Y'ye ait bir uçakla üç saat gecikmeli olarak geldi. Havaa- lanından Pera Palas'a gelen Schvgulla, bir süre dinlendikten sonra kısa bir basın toplantısı y aptı. Geeeyi Pera Palas'ta ge- çiren Fassbinder'in eski gözdesi Polonya asıllı ünlü oyuncu, Erden Kıral'ın > önettiği "Mavi Sürgün" adlı filmin çekimleri- ne katılmak üzere bu sabah uçakla I/mir'e gececek. Schvgul- la, Halikarnas Balıkçısı'nın bivografik romanından be> azper- devc aktarılan, avnı adı taşıyan "Mavi Sürgün'''' adlı filmde, Anadolu'da kaybölnıuş levanten bir tivatrocu kadını o\nava- cak.<f-otoeraf İBRAHİM GÜNFL)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle