Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 TEMMUZ1992PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
v
Korkunç Ivan'ın
Çariçesi öldü
• Kültür Servisi-Rus
yönetmen Sergey
Ayzenştayp'ın başyapıü
'Korkunç İvan'da
canlandırdığı Çariçe
Anastaya rolüyle
beyazperdede unutulmaz bir
izbırakan Lyudmila
Çelikovskaya öldü. İkinci
Dünya Savaşı'nın zorlu
yıllannda oynadığı güldürü
fîlmleriyle de geniş kıtleleri
sinemayaçeken
Çelikovskaya 73 yaşındaydı.
Çelikovskaya ilk büyük
ününü, 1945'deKonstantin
Yudin'in 'Dört Yürek" adh
komedisinde elde etmişti.
1941 "deçevrilen, ama Âlman
işgali yüzünden
gösterilemeyen 'Dört Yürek'
1945'te gösterime girmiş ve 3
yıl gösterimde kalmıştı.
'Korkunç İvan'da İvan'ın
gözde kansı Anastasya'yı
oynayan Çelikovskaya'nın
1955'te oynadığı
'Poprigunya' adhfilmde
Venedik Film Festivali'nde
ödül almıştı
Çelikovskaya'nın oynadığı
hemen bütün filmlerStalin'in
ve Kruşçev'in özel
kolleksiyonlannda da yer
almıştı.
El yazmaları
korunta altında
• ANKARA(AA)-K.ültür
Bakanlığı. son üç
yıldan beri eski Kültür
Bakanbğı'nın altındaki bir
depoda kağıt koliler içinde
saklanan yaklaşık 2 bin
değerli el yazma eserleri
koruma altına aldı. Kültür
Bakanı Fikri SağJar, koliler
içinde sağlıksız koşullarda
saklanan bu eserlerin
Milli Kütüphane'deözel
olarak yapılmış depolora
taşınması ıçin talimat verdi.
Sağlar, el yazması
eserlerin. kuranlann, diğer
bilim sanat. tarih
eserlerini Milli Kütüphane
Başkanlığı, Süleymaniye
Kütüphanesi ve Konya
Bölge
Yazma Eserler
Kütüphanesi'nde
toplanacağını, yazmalann
bibloyografik
denetimınden sonra Milli
Kütüphane'de hazırlanan
özel depoda
saklanabileceğın!
belirtti.
Olivia Newton
John kanser
• LOSANGELES(AA)-
Ünlü şarkıo ve sinema
oyuncusu Olivia
Newton-John'un göğüs
kanseri olduğu açıklandı.
Avustralyalı sanatçının
sözcüsü tarafından yapılan
açıklamada. kanserin erken
teşhis edildiği ve hastalığın
tamamen tedavi edilmesinin
beklendiği bildinldi.
Sanatçının, ameliyat geçinp,
geçirmeyeceği konusunda ise
bilgi edinilemedi. Olivia
NevvtonJohn, 1987yıbnda
John Trovalta ile birlikte
çevirdiği "Grease" adlı filmi
ile ün kazanmıştı.
Almanyazarlar
İran'ı kınadı
•FRANKFÜRT (AA) -
Almanya Yazarlar Birliği,
Iran'ın Hint kökenli İngıliz
yazarSalman Rüşdi
hakkındaki ölüm fetvası
nedeniyle, bu ülkeyle kültürel
veekonomik ilişkilerin
dondurulmasını istedi. İran
Dışişleri Bakanı Ali Ekber
Veîayeti'nin Bonn'a yaptığı
ayaret dolayısıyla bir
açıklama yapan Almanya
Yazarlar Birliği, "Şeytan
Ayetleri" adb kitabıyla
şimşekleri üzerine çeken
Salman Rüşdi'ye yönelik
suçlamalara devam edildiği
sûrece, İran ile külrürel ve
ekonomik alanda var olan
üişkJlerin yeniden gözden
geçirilmesini istedi.
Hayırsevep
Guns N'Roses
• ROTTERDAM (AA) -
ABD'nin ünJü rock grubu
Guns N' Roses,
Hollanda'nın Rotterdam
şehrine 30 bin dolarlık
bağışta bulundu Beiediye
başkanı, bağışın yaşlılar
yurduna ve çocuk
hastanesine verileceğini
bildirdi.
# 20. ULÜSLARARASIİSTANBUL FESTİVALÎ
Modern Cıv/ Dörtlüsü"nün
kırk vıllık ııstası Milt Jackson Bd tür müzikvar: îyî ve kötüCEMYEGÜL
Modem Jazz Quartet ya da
Modern Caz Dörtlüsü, 40.
kuruJuş yıldönümü turnesinde
İstanbul'dan da geçti. Nerdeyse
tek başına bir caz tarihi diyebi-
leceğirniz ünlü vibrafoncu MOt
Jackson, kuruluşundan bu
yana dörtlünün değişmeyen
üyelerinden. Konser günü
yaptığırruz söyleşide Milt Jack-
son, çok ilginç konulara değin-
di: Modern Caz Dörtlüsü'nün
nasıl ortaya çıktığı, müziğin
medyalarda nasıl pazarlandığı,
ABD'de ırkçıbğın hala nasıl
sürdüğü, müziğın geleceği...
- Sıkıcı bir sonıyla başlamak
zorandaymı maaksef. BiJdiği-
miz gibi bu yıl Modem Jazz Qu-
artefin 40. kuruloş yıldonümü
nedeniyle tumedesiniz. Her şe-
yin nasıl başiadığnu anlatır
mtsınız?
- Evet, böyle sorulardan nef-
ret ediyorum habyle. Pekala...
Modern Jazz Quartet'in kunı-
luşuna taruk olan müzisyenler-
den üçü; ben, merhum Kenny
Clarke ve John Levris, Ray
Brown ile birlikte Dizzy Gilles-
pie'run orkestrasının müzisyen-
leriydik. Quartet, bu orkest-
ranın içinde ayn bir birim gibi
oluştu. Dizzy orkestrada nefesb
çalanlann dınlenmelerine ola-
nak tanımak için konşerlerde
bizim dörtlüyü de ayn bir birim
gibi caldınyordu. Her şey böyle
başiadı. Tekrar birleşmek üzere
Dizzy'nin orkestrasından ay-
nldığımızda Quartet herkes ta-
rafından benimsenmişti. Tek-
rar Quartet'i kurmak üzere bir
araya geldiğinıizde ise Ray
Brovvn bir trioyla çabyordu.
•İstanbul Festivali'nde 7 temmuz günü
konser veren Modern Caz Dörtlüsü, kuru-
luşunun 40. yılını kutluyor.
• Ünlü vibrafoncu Milt Jackson, başından
bu yana Dörtlü'de. Jackson, efsane toplu-
luğun seriivenini, müziğin medyalarda
nasıl pazarlandığını, ABD'de ırkçılığı an-
lattı.
•Milt Jackson, ABD'de ırkçılığın kesin-
likle sürdüğü kanısmda. Başkanhk seçim-
lerinde oyunu Bill Clinton'a verecek. Çün-
kü Clinton mitinglerde saksofon çalıyor.
•Milt Jackson'a göre, gelmiş geçmiş en
önemli caz müzisyeni Charlie Parker. Ama
Jackson'ın listesinde Coleman Hawkins,
Dizzy Gillespie ve Lester Young da var.
Biz de onun yerini Percy Heath
ile doldurduk. Böylece 1952'de
Modern Jazz Quartet kurul-
muş oldu.
- Tekrar sıkıcı etiketlere dön-
mek zonındayız maalesef.
1950'ter "free jazz"ın doğuşuna
da sahne oldu. Bu tür hakkında-
ki düşüncelerirüz nelerdir? Bariz
olarak, cool jazz ve Free Jazz
mûziğe farklı iki yaklaşmun
ürünlerivdi. Nasıl ifade edebilir-
sniz bu yaklaşımlan?
- "Free foraı." Ben "free
form" olarak algıladığım türii
sevmiyorum. Eğer özgürlükten
bahsediyorsan Bird (Charlie
Parker) özgürdü. Eğer müziğin
"free fonn" olarak adlandınlan
türünden bahsediyorsan, bu
odur işte; adı üstünde: "free."
Biz okulda müzik eğitimimizi
görürken her şeyın bir formu,
kalıbı olduğunu öğrendik. Ben
formlara abşığım; formlan
anyorum. Ben hiçbir zaman
"free jazz" çalamam ve onun
bir parcası olamam. Daha
doğrusu "free jazz" olarak algı-
ladığım türün bir parçası ola-
mam demeliydim.
- FusJon ile rock akraba sayı-
hrlar bir bakıma. Yüksek volüm
tutkusu buradan kaynaklanıyor
olabiür. Materializmin, showun,
biraz da avam bir dilk sunumu
gibi. Spiritüalitenin fona itilişi
- Evet, aynı rock gjbi. Rock
müziği jazzdan çok daha po-
püler.
- Çünkü çok daha iyi pazar-
lanıyor.
- Evet, çok iyi pazarlanıyor.
Jazz hiçbir zaman bu boyutlar-
da pazarlanmadı. Eğe pazar-
lanmış olsaydı, bugün ne fusion
ne de rock olurdu. Çünkü o za-
man standartlarjazz müzisyen-
leri tarafından belirlenecek ve
rock ve fusion müzisyenleri için
ekmek, aslanın ağzında ola-
caktı. Bu bilindiğınden kolay
algılanabilir müzik türleri sırf
pazardan pay kapmak için ya-
raüüyor ve pazarlanıyor. Örne-
ğin country veya western gjbi.
Kendi müzıklerini, kendi dinle-
yici kitlelerini, kendi medya-
lannı, kendi bilgj ağlanru ya-
ratıyorlar.
- Bu pazarlan da roedya ya-
ratryor.
- Medya her şeyden sorumlu.
Jazz medya için hiçbir zaman
önemli olmayacak. Sana bir ör-
nek vereyim. Bir Jazz konserin-
de hiçbir zaman bir ayaklanma
ile karşılaşmazsın. Bunun bir
anlamı olmah. Eğer gücü elle-
rinde tutanlar gerçekten takdis
ve iyi müzik peşınde olsalar!..
Ama değiUer. Bugün ABD yeni
bir başkan seçmeye hazırlanı-
yor. Ne farkeder kimin başkan
seçileceği. Zenginler şatafatı el-
lerinde tutmak üzere sistemü
dizayn ediyorlar ve edecekler.
Fakirleri kalkındırmayı dü-
şünmeyecekleri apaçık. Bütün
dünyada bu böyle. Hiçbir şey
değişmeyecek. Bir hayal ale-
minde yaşıyoruz demektir eğer
gerçekten bir şeylenn değiş-
mekte olduğunu zannediyor-
sak.
- ABD'de medyanın siyah mü-
zisyenlere, sanatçılara bugüne
kadar adil davrandığını söyleye-
biMr misiniz? Örneğin bugün bû-
yük big band lideri Fletcher
Henderson'u kimsecikler tanı-
mazken, onun bestelerivle üne
kavuşan Benny Goodman'ı her-
kes tanıyor.
- Ve onun topluluğunda da si-
yah müzisyenler vardı. Siyah
bıüzisyenleri kullanmadan da
kadar üne kavuşmasına imkan
yoktu. Medya budur işte. Ge-
çenlerde televizyonda JVC Jazz
Festivab'niizliyordum.öncebir
new age topluluğu, ardından da
John Lee Hooker sahneye çıktı.
John Lee Hooker'ın toplulu-
ğundakimüzisyenlerinbirihariç
hepsi beyazdı.
Bu konser boyunca tüm mü-
zisyenlerin defaJarca yakın çe-
kim görüntüleri verilir, isimleri
ekranda dans ederken, siyah
müzisyenin kim olduğunu öğ-
renemedik ve yüzünün hat-
lannı yakındangöremedik. Ben
bunasabotaj derim.
- ABD'de ırkçılığın devam et-
tiğini sövleyebilir miyiz?
- Kesinükle. Gecenlerde yine
15 yaşında bir siyahı poüsler ar-
kadan vurdular. Washington
DC.'deydi sanınm. Bunlarola-
cak. Hiçbir şey değişmeyecek.
Rüya gerçekleşmeyecek.
- Bu da biraz tuhaf olacak
ama, sizin için tüm zamanlarm
en önemli jazz müzisyeni kim
diye sorsam?
- Charbe Parker.
- Birkaç isim daha istesem?
- Coleman Havvkins. Dizzy
Gillespie, Lester Young, Ben
Webster.
David Byme aıtık Latiıı takıhyor
• İstanbul konserine
tek başma başlayan Da-
vid Byrne, birkaç parça
sonunda gitan ve şarkı-
lanyla seyircıyi ayağa
kaldırmıştı bile. Talking
Heads'in eski parça-
lannın seslendirildiği an-
larda seyirci bir kez daha
coştu.
MEHMET ULUĞ
10 yıl önce David Byrne ve o
zamanki topluluğu Talking
Heads'i Amerika'da izleme fır-
satını bulduğumda sahnede
henüz adını yeni yeni duyurma-
ya başlayan ve rock müziğine
getırdiği çağdaş yorumla müzik
dünyasının 10 yıl için çehresini
deâştırecek bir topluluk vardı.
O günlerde "sıkı" bir Talking
Heads hayranı obnanın yanı sı-
ra rock müziğinin dığerakımla-
nnı da yakından izliyordum.
Aradan geçen zaman içinde
müzik eğüimlerim değışti; artık
"sıkı" bir caz dinleyicısi olma-
nın yanı sıra Avrupa ve Ame-
rika'da üretilen ve ticari kaygı-
lar ön planda tutulan rokc/pop
müziklere alternatif sayılabile-
cek, Üçüncü Dünya'dan çıkan
Reggae, Afrika, Karayip ve
Brezilya müzikleri gibi ritim ve
doğaçlama ağırbkb müzikleri
yeğlemekteyinı.
David Byrne de 80'li yıllann
ortasında Talking Heads ile
olan çabşmalara ara verince ye-
ni arayışlara girdi. Byrne, uzun
yıllardır salsa ve merengue gibi
Latin Amerikan müziklerine il-
gi duymaktaydı. New York'ta
yaşadığı süre içinde bu şehrin
Latin mahallelerinde 24 saat
arabksız çahnan ve dinlenen
David Byrne, konser sonunda yoğun alkışlar üzerine sahneye tek başına gekti. "Psycho KiDer'1
adh parçasıyla Açıkhava'daki en güzel konserierden birim noktaladı. (tBRAHİM GÜNEL)
salsa, merengue ve Brezilya
müzikleriyle sıkı fıkı olan
Byrne, bir süre sonra salsa
danslanna ve konserlerine gidi-
yor. Latin müziklerini yakın-
dan izliyordu. David Byrne
yeni kuracağı toplulukta bu
akımlara yer verme>e karar
verdi. Bu karann arkasından
ılk çabşmasını "Rei Momo"
adı altında. Brezilya ve salsa
topluluklanndan bir araya ge-
tirdiği müzisyenlerle yaptı.
Pazar akşamı David Byrne
İstanbullu seyircilerin karşısına
son çalıştığı topluluğuyla çıktı.
İstanbul konserine solo per-
formansla başlayan David
Byrne, birkaç parça sonunda
. gitan ve şarkılanyla ateşli seyir-
ciyi ayağa kaldırmıştı bile. Son
derece güçlü lirikler, sanatçının
gitanndan fışkıran ateşli ritim-
lerin üstüne sıralanı>or ve şarkı
söylerken sesini alışılmış tek-
niklenn dışında kullanan
Byrne, her bir parçayı bir diğe-
rinden farkb kılıyordu.
Latin müziğin temsilcileri
sahnede yerlerini aldıklannda
Açıkhava Tiyatrosu'nda enerji
üst düzeye erişmişti bile. Ritmi
ilk bölümde sadece bir davul
makinesiyle sağlayan Byrne,
ikinci bölümde bas, davul, tim-
bales ve kongalann yaydığı rit-
mi süsleyen nefesb çalgılann
tüm cabalanna rağmen bir dü-
şüş yaşamaktan kurtulamadı.
David Byrne'in şarkılan ve
gitan arkada tüm gücüyleçalan
ve son derece kuvvetli bir salsa
orkestrasını andıran toplulukla
bir bütünlük sağlayamıyor
duygusunu verdi. Talking He-
ads'in müziğini yakından tanı-
yanlar ya da salsa müziğinin
kuvvetbritimlerinisevenler bir-
likte bir bocalama geçirdiler
kısa bir süre için de olsa. David
Byme vokal yapmadığı anlar
topluluk inanıimaz güzellikle
bir müzik yapıyor, aynı şekilde
David Byrne yalnız kaldığı an-
lar gene aynı heyecanı veriyor-
du.
Konser ilerledikçe tekrar
yükselmeye başlayan enerji ve
artan coşku müzisyenlere de
yansıdı. David Byrne'in özellik-
le salsaritimlerininyoğun orta-
lığı bombaladığı anlarda yaptı-
ğı danslarda ve topluluğun
"Teak me to the River", "Bur-
ning Dovvn the House" gibi
Talking Heads'in eski besteleri-
ni yeniden seslendirdikleri par-
çalarda seyirci bir kez daha
coştu.
Konserin bitiminde seyirci-
nin yoğun istek ve coşkusu üze-
rine iki kez geri gelmek zorunda
kalan David Byme, sahneyi
terk etmeyerek uzun süre bekle-
yen seyircıyi kırmadı ve üçüncü
defa, bu kez tek başına geri ge-
lerek seyircilerin ayakta alkışla-
n arasında "Psycho Killer" adb
parçasıyla konseri noktaladı.
FESTİVALDE BUGÜN
John McLaugbJin Lçlüsü /
Açıkhava Tiyairosu,21.30
FESTİVALDE YARIN
Jilm Hall Dörtlüsü / Atatürk
Külıiir Merkezi, 18.30
Chris De Burgh / Açıkhava
Tivatrosu,2l.30
Üç ayn mekânda sahnelenen Tosca' operasını canlı yayından 1.5 milyar kişi izledi
27kaıııera ve 5 uEDtPEMİLÖYMEN
LONDRA - Tosca Operası, Puccini'-
nin, operanın gecmesini istediği saat ve
mekânlarda sahnelendi.
Yani Roma saat ayan ile cumartesi
günü öğle vakti birinci perdesi Saint
Andrea Della Valle'de, cumartesi ak-
şamı 20.30'da ikinci perdesi Palazzo
Farnese'de ve pazar sabahı altıda son
perdesi Castel Saint Angelo'da. İki İngi-
üz televizyonunun işbirbği ile bu üç ayn
saatteki üç ayn perdeyi, canlı yayına
bağlanan 45 ülkede bir buçuk milyar in-
san izledi. Yayın sırasında 27 değişik
kamera ve 5 uydu kullanıldı. Birinci
perdede bir ara tenor Placido Domin-
go'nun düşerek dizini incittiği de görül-
dü. Öte yandan en dramatik bir sahne-
de, eserin asbna çok da sadık kalına-
madı. Üçüncü perdede Tosca, kendisini
kale burcundan Tiber nehrine atar.
Puccini zamanında geçerb olan coğ-
rafya yok artık. Bugün, Tosca'nın bur-
cun dibindeki hediyebk eşya satıalan-
nın tezgâhlanna ve turistlerin arasına
düşmesi gerekiyordu! Domingo yayın
öncesinde gülerek, "Atlayacak, ama o
kadar da gerçek olmayacak tabii "dedi.
BBC ve ChanneI-4 televizyonlannın iş-
birhği ile "Tosca'yı bestecisinin istediği
saatvemekândasahneleme"girişiminde,
1990 Dünya Futbol Şampiyonası'nda
Pavarotti- Domingo-Carreras'b meş-
hur konseri yöneten Zubin Mehta, bu
kez de İtalyan Radyo Televizyon Kuru-
mu RAJ'nın orkestra ve korosunun
başındaydı.
Domingo, "Cavaradossi", Amerikab
soprano Catherine Malfitano, "Tosca"
ve İtalyan bariton Ruggero Raimondi
de kötü kalpb Scarpia oldular. Çok
kalabalık bir uluslararası teknik ekiple
cadarki yayınlardan farklı kılan bir
başka özelbk ise sanatçılann, kendileri-
ni 24 saatbk bir performansa hazırla-
mak zorunda olmalan ve sahneye çı-
kmaya abşkın obnadıklan saatlerde de
söylemek zorunda kalmalanydı. En ol-
madık saat pazar sabahı altı idi. Birinci
perde, saat 13.00 sulannda bitiyor, ikin-
ci perdeye kadar arada uzun saatler
kabyordu. İkinci perde ise 21.30 sulan-
nda bitiyordu. Bir şeyler yiyene kadar
geceyansı olacaktı. Sabah alüdaki
•Pucciııi'nin Tosca' operası, besîecînin istediği
saat ve mekânlarda sahnelendi. "Tosça'da oynayaıı
sanatçılar, ayn bir stü%oda seslendirilen müziği mi-
nik kuJakükJarla izlediîer.
ve ilen teknoloji ile gerçekleştirilen yayı-
nda kamera. birçok kez Oscar kazanmış
olan Vittorio Storaro'daydı.
Sahneleme sahnede değil, gerçek bir
mekânda yapıldığı için orkestra, belli bir
yerde durdu ve şef, sanatcılan ancak te-
levizyon monitöründen izleyebildi.
Böylece opera, tiyatro, film, televizyon,
bilgisayar teknolojisi ve eğlence sanayii
bir araya gelmiş oldu.
Tosca'nın bu canlı yayınını bugüne
üçüncü perdeye nasıl hazır olacakJardı?
Tosca'yı canlı izlemeye kararb kaç se-
yirci, pazar sabahı saatini kurup yanm
saatbk son perde için televizyonunun
karşısına geçecekti?
Bu sorunlara Domingo. yayından
önce şöyle değindi: "Sabah 6'da hazır
olmak zor değil. İyi dinlenir ve çabşı-
rsanız herhangi bir saatte de hazır olur-
sunuz. Ama perdelerin arası uzun. Önce
öğle yemeği, sonra akşam, sonra da şa-
fak. Hepsine ayn ısınmak, ayn haa-
rlanmak gerekecek." Domingo, izleyi-
cilerin durumu hakkında görüş bebrt-
medi. BBC'de taksitle yayımlanan Tos-
ca, ertesi gece de Channel-4'te tekmili
birden yayımlandı. Operaseverierin fa-
vorilerinden olan Tosca, 14Ocak 1900'-
de ilk kez sahnelendiğinde iyi karşılan-
mamıştı. Provalara eleştirmenler abn-
mamış, sahneleme sorunlan çıktığı de-
dikodulan yayıbnıştı.
Operanın konusu halk arasında ko-
nuşuldukça, sanatçılara tehdit mektup-
lan gebr olmuş, hatta ilk gece için bom-
ba ihban yapılmıştı. İtalya, o sırada
karmaşık milliyetçi duygulann çatışüğ^,
üniter sistemi yerine oturmamış, Afri-
ka'da diğer emperyabst ülkelerle aşık
atmaya çalışan bir ülkeydi.
Habeşistan ve Eritre'yı ele geçinneye
uğraşuğı bir sırada ülkeyi grevler sarsı-
yor, sosyalist hareket ilerliyor, anarşist-
lereylem yapıyordu. Böyle bir ortamda,
haksızlığın üstün gelmesi, hakbnın yok
olması türünden karamsar bir mesaj
içeren opera şimşekleri çekti.
Sahnelendığı ilk dakikalarda salon
da, "Durdurun" diye bağnbnası üzeri-
ne perde derhal indirilmişti. Sonradan
bunun, salona geç gelenlerin sözleri ol-
duğu anlaşıldı.
Konserbiletleri satışa sunuldu
Michael Jackson
çokTehlikelî'
Kültür Senisi - "Dangero-
us"(Tehlikeli) adı altındaki
dflnya turnesinde 4 ekimde
İstanbul'a gelecek olan pop
müziğinin ünlü ismi Michael
Jackson'ın konser biletleri satı-
şa sunuldu.
İnönü Stadyumu'nda ger-
çekleşü'riJecek konserin biletle-
ri Vakıflar Bankasfnın tüm
şubelerinde satıbyor. İlk etapta
30 bin basılan biletlerin fiyatı
250 bin bra. Saha içi ve açık tri-
bün fiyatlannın değişmediği
konserde öğrenci indirimi de
yapılmayacak.
şpn'ın ilk durağı Münih oldu.
Ünlü şarkıcının Münih'ten
sonra Rotterdam'daki iki kon-
serisonundadasahneden "uça-
rak" çıkması, merak
uyandırdı. Teknik ağırbklı
gösteriler gerçekfeştiren - ve
konserlerini tam bir teknoloji
fuanna dönüştüren Michael
Jackson, son şarkısından son-
ra sırtına taktığı bir roket
yardımıyla havalanarak sah-
neden aynbnca, dublör kul-
lanıp kullanmadığı tartışma
konusu yarattı.
Verilen bilgilere göre sa-
• 4 ekimde İstanbul'a gelecek çlan pop müziğinin
ünlü ismi Michael Jackson'ın İnönü Stadyumu'n-
da gerçekleştirilecek konserin biletleri Vakıflar
Bankasf nın tüm şubelerinde satışa sunuldu.
Michael Jackson'ın İstan-
bul'daki bu konserinin spon-
sorluğunu üstlenen Pepsi Cola
ve İnterStar şirketlerinin ko-
nuklan ve protokol için saha-
nın iki yanındaki kapab tri-
bünler aynldı. Michael Jack-
son'ın sahnesi, İnönü Stadı'-
nın, eski açık tribününün yer
aldığı deniz tarafına kurula-
cak. Tribünlere ve saha içine
toplam 80 bin müziksever alı-
nacak.
Toplu bilet satışı, yalnızca
konser için özel turlar düzenle-
yecek turizm şirketlerine yapı-
lacak. Organizasyon yetkible-
ri, bu uygulamanın karabor-
sacılığı önlemek amaayla
yapıldığını bebrtiyorlar.
18 ay süreoek "Dangerous"
adb turnesinde Michael Jack-
natçının bu tumesinde her
konserinde yaklaşık 250 kişi
görev yapıyor. Aynca 200'den
fazla teknisyen de sözleşmeb
olarak bulunuyor. Her konse-
rinde ancak üç günde kurula-
bilen sahne için 70 kişi çabşı-
yor.
Pop dünyasının megasLan
MichaelJackson'ın "Dangero-
us" turnesindeki sahne dekor-
lan 33, müzik aletleri ve cihaz-
lan ise 18 TIR'la taşmıvor. Or-
kestra üyeleri ve teknisyenler
için kullanılan otobüs sayısı ise
13. Her konseri için bin ton
ağırlığında teçhizat kullanılan
Michael Jackson'ın kostümle-
rinin ağırlığı ise 2 ton. Ağırbğın
yabıızca kumaşlardan değil,
aksesuar ve teknik aksamdan
kaynaklandığı bebrtiliyor.
s i n e m a
»J
1111011811 H a n n a
Jö g Schvgulla, Erden Kıral'ın çek-
tiği "Vlavi Sürgün'" adlı fîbn için dün Roma'dan İstanbul'a
TH Y'ye ait bir uçakla üç saat gecikmeli olarak geldi. Havaa-
lanından Pera Palas'a gelen Schvgulla, bir süre dinlendikten
sonra kısa bir basın toplantısı y aptı. Geeeyi Pera Palas'ta ge-
çiren Fassbinder'in eski gözdesi Polonya asıllı ünlü oyuncu,
Erden Kıral'ın > önettiği "Mavi Sürgün" adlı filmin çekimleri-
ne katılmak üzere bu sabah uçakla I/mir'e gececek. Schvgul-
la, Halikarnas Balıkçısı'nın bivografik romanından be> azper-
devc aktarılan, avnı adı taşıyan "Mavi Sürgün'''' adlı filmde,
Anadolu'da kaybölnıuş levanten bir tivatrocu kadını o\nava-
cak.<f-otoeraf İBRAHİM GÜNFL)