15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2S9 HAZİRAN1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA Moğolistan seçimleri%*£SLta- ikinci ser- best secimler önceki gün yapıldı. Seçimlere ilginin biiyük ol- dugu belirtiliyor. Bu yaşlı çift de başkent Ulan Bator'da oy kuUanan kişilerden sadece ikisi. (Fotoğraf: REUTER) Liselilere çözüm DİYARBAKIR (AA) - Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nce 7 lisede okuyan öğrenciler ara- sında yapılan araştırmada, en çok kişilerarası duyarlıhk. dep- resyon ve düşmanlık belirtileri görüjdü. DÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Remzi Oto tara- fından yapılan. "lise öğrencile- rinde ruhsal belirtilerdağılımı" konulu araştırmanın sonuçlan açıklandı. Diyarbakır kent merkezinde 7 genel liseden, "labakah ör- nekleme" metoduyla 105'i kız, 291 "i erkek olmak üzere 396 li- se öğrencisine, ruhsal belirti tarama testi uygulandı. Öğrencilerde en yüksek de- ğerler kişilerarası duyarlıhk olarak belirlendi. Bunu dep- resyon ve düşmanlık belirtileri izledi. riGazetecUerCe- m i y e t i t a r a f ı n d a n 'Yı- lın Devlet Adamı' secilen TBMM Başkanı Hüsamettin Cin- doruk'a ödülii önceki gece duzenlenen bir törenle verildi. Ür- güp Dinler Otel'de duzenlenen törende Kayseri Gazeteciler Ce- miyeti Başkanı Şemsettin Çetinsöz'den ödülünü alan Cindo- ruk, "Basın biir değilse, millet de biir degildir" dedi. 540 gün askerlik ANKARA (AA) - Milli Sa- vunma Bakanı Nevzat Ayaz'ın 10 eylülde yürürlüğe gireceğini açıkladığı erken terhisten ya- rarlanamayacak erler, 540 gün askerlik yapacak. Askeri Yargıtay 5. Dairesi'- nin verdiği karara konu olay- da; terhis mahiyetinde izinli gönderileceği belirtilerek gö- revli karakoldan bölüğe gel- mesi emredilen ve sivil elbise giyerek komulana çıkan er, 2 gün sonra terhis edileceğini öğ- renince görevli bulunduğu ka- rakola dönmeyerek memleke- tine gitti. Terhis belgesi gelme- diği için tekrar birliğine teslim olan er "firar" ve "emre itaat- sizlikten" mahkemeye verildi. Yerel mahkemenin verdiği karan temyizen inceleyen As- keri Yargıtay 5. Dairesi, saruğı terhis süresini tamamladığı ge- rekçesiyle suçlu bulmadı. Jackson'ın Münih konseri şarkıcısı Mkhael Jackson dörf yıllık bir aradan sonra geçen- lerde Miinih'te sahneye çtktı. Son albiimii "Dangerous"taki parçalan seslendiren Michael Jackson'ı 70 bin kişilik bir ka- labalık izledi. (Fotoğraf: REUTER) HABERLEREV DEVAM OLAYLAEIV ARDENDAKI GERCEK • Baştarafi 1. Sayfada kimsenm merak etmediği bir ko- nu olarak kıyıda köşede külle- necekti. Sayın özal'ın projeyi anlaşıl- maz biçimde sahiplenmesi üze- rine Şükrü Elekdağ, Milliyet ga- zetesinde açıklama yaptı. Sayın Büyükelçi, önce bir kurumun düzenlediği söyleşi toplantısm- da fikri ortaya atmış. Ama Elekdağ'ın, "Karadeniz Işbirli- ği ve Refah Bölgesi" başlığı al- tında yazdığı makalesi, 20 Şubat 1990da Cumhuriyet'te yayım- lanmıştır. Bu ilk yazıdan sonra konuya ilişkin ö'teki makaleleri gazetemizde çıkmıştır. Bu durumda Sayın Elekdağ- ın hakkını teslim etmek, kendi- sini de kutlamak gerekir. Sayın özal'ın KEİB projesini benimsemesi ne kadar güzel ve doğruysa, tek başınafikrisahip- lenmek istemesi o kadar yanlış bir davranıştır. Kamuoyu Türkiye'ye Rusya- dan doğal gaz taşımafikriniki- min ilk kez ortaya attığını bil- miyor. Göletlerde balık üretimi- ni kim düşünmüş? Kerkük- Yumurtalık Petrol Boru Hattı- • m öneren kimdir? Sanat ve tek- nik okullannı ortaya atarak ger- çekleştiren eğitimciler kimler? Avrupa Könseyi'ne girmek ki- min aklına geldi? Kim bu ışi ko- ' tardı? Adını bile anımsamadığı- mız yü'zlerce binlerce insana şükran borçluyuz. Modern itfa- iye örgütünü kim kurdu, anım- sıyor musunuz? Ülke ve devlet yaşamı böyle- sine akıp giderken Cumhurbaş- kanı Özal'ın "benci" karakteri- ni ortaya çıkaran tutumunu eleştirmek gerekiyor. Alçakgönüllülük kişiye çck şey kazandırır; tersi de iepkiler - yaratır. • • • Israilile yakınilişki HALUK GERAY •> ANKARA - İsrail Cumhur- başkanı Chaim Herzog veya başbakanlığına kesin gözüyle bakılan İzak Rabin'in, önü- müzdeki aylarda Türkiye'ye gelmesi bekleniyor. Dışişleri bakanhğından bir heyet. ziya- ret öncesi görüşmelerde bulun- mak üzere, İsrail'e gidecek. Önümüzdeki aylarda, Mısır ve Tunus başbakanlan ile Güney Afrika dışişleri bakanının Tür- kiye'ye geleceği bildiriliyor. Edinilen bilgiye göre, İsrail Cumhurbaşkanı Chaim Her- zog veya geçen hafta yapılan seçimlerden sonra hükümeti kurması beklenen İsrail İşçi Partisi lideri İzak Rabin'in Tür- kiye'ye gelmesi bekleniyor. Dı- şişleri çevreleri, ziyaret tarihinin kesinlik kazanmadığını belirte- rek. Türkiye'nin Telaviv'deki temsilciliğinin 1992'de büyü- kelçilik düzeyine çıkarüldığına dikkat çekiyorlar. Kaynaklar, bundan sonra İs- rail'le diplomatik temaslann başlamasının normal bir süreç olduğunu, bölge politikasında elkii olan Türkıye ve İsrail ara- sındaki ilişkilerin önem kaza- nacjğı yorumunu yapıyorlar. İsraJ Cumhurbaşkanı Herzog veyî Rabin'in Türkiye'ye yapa- cakan ziyaretin ayru zamanda "Seârad" Yahudileri'nin İs- pan/a'dan Osmanlı imparator- lugvna gelişlerinin 500'üncü yılı kutamalan çerçevesine denk dilşceği bildiriliyor. Herzog ve- ya Rabin'in programlannın uygın olmaması durumunda, lsral Dışişleri Bakanı'nın gele- bLlexği bildiriliyor. "Vıtkililer, daha önceki İsrail hSkimetlerinin tutumlanndan da»h yumuşak bir politika izle- n£=cği mesajlannı veren Ra- bLoın. İsrail'de kurulacak yeni hCilimetin öncelikli hedefınin b^Bin sağlanması ve Filistinli- \em ün özerk bir yönetim kurul- m^aı olduğunu açıkladığına dL-Jcat çekiyorlar. G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada düşürmek istiyorlar. Başkası yerine oy verildiği iddiala- rıyla da parlamentonun" dedi. Başbakan'a göre, "Devlet arşivindeki tozlu dosyalarda bulunan belgeler asla sahte olamaz'dı. Bakanlara göre, savları anayasa hukuku açısından kar- şılamak, örneğin dün de sözünü ettiğimiz anayasanın 121. maddesinden yola çıkarak halka, hükümetin niçin Mec- lis'e kararname gönderemediğini açıklamak gerekirdi. Demirel, bu türden anlatımların pratik açıklamalar bek- leyen halkı fazla ilgilendirmeyeceği ve çekmeyeceğini söylüyordu. Ancak, kısa bir duraksamadan sonra muhalefetin çaba- larını şöyle açıkladı: "Havanda su dövüyorlar!" Ancak, gelişmekte olan durumun havanda su dövmekle eşleşmeyeceğini anlamış olacak ki Isparta-Antalya yolu- nun yapımını başlatan törenden sonra gazetecilerin oto- büsüne geldi ve hem kendi düşüncelerini hem de sorular- la kimi konuları açıklayan uzunca bir basın toplantısı yaptı. Arayışlar genişliyor Demirel önce sahtekârlık savları üzerinde Meclis'teki tartışmalardan bu yana söylenenleri üç aşağı beş yukarı yineiedi. Olağanüstü hal uzatmalarında anayasa gereği hükümet bir kararname çıkaramaz, ancak hükümet kararı- nın Meclis'te onaylanmasını isteyebilirdi. Geçen hükümetlerin ve bugünkü hükümetin yaptıgı da buydu. Hükümet kendineoy istemiyordu. Ulusal birgörevi yerine getirenlere nefes aldıracak, görevlerini yapmaları- nı sağlayacak bir istekte bulunuyordu. Kararnamenin üzerine bu nedenlerle bakanlar kurulu- nun prensip kararı yazılsa ya da hükümetin kararnameye bağlayamayacağı konulardan söz eden bir ibare yerleşti- rilse, ne değişecekti. Önemli olan dünden bugüne uzanan çizgide aynı metin, aynı istekti. Başbakan sakin götürdüğü basın toplantısının bu nokta- sında, "Sahtecilik izafe edenleri ve edecekleri müfteri ilan ediyorum" dedi. Başbakan, olayları saptırdığı kanısıyla bir başka nokta- ya parmak basıyordu. Doğrusu bu kertede haklıydı da. Gerek olağanüstü hal, gerekse Çekiç Güç sürelerini uzatan oylamalar, bir güvenoyu anlamında değildi. Bir ya- sa, Meclis'ten nasıl ki bulunanların bir fazlasının oyuyla geçerse, aynı işlem bu iki konu için de söz konusuydu. Olağanüstü halin 223 oyla kabul edilmesini hükümetin kri- ze doğru gittiği anlamında görmek elbette bu aşamada fazla anlam taşımıyordu. 223 oyu küçümseyenler iki saat sonra Çekiç Güç'e 228 oy verilmesini nedense anımsamı- yorlardı. Başbakan, ayların tartışmasını bu kez uzun uzun yanıt- ladı. Tö ile ilgili duyguları bir yana, 1983 rejiminden arın- mamız için cumhurbaşkanlığına mutlaka bir yeni biçim vermek gerekiyordu. Sezinleyebildiğimiz kadarıyla Demirel, henüz yeterli sa- yı olan 300'ü bulmuş değil. Bize kalırsa bulması da çok zor. Ancak dünkü basın toplantısında dolaylı biçimde ifade etti- ği gibi bir yandan Meclis'te destek sayısını çoğaltmaya çalışacak, öte yandan Tö'yü indirecek cumhurbaşkanlığı seçimi yöntemini halkoylamasına sunacak fikir jimnastiği yapıyor. Daha doğrusu, Tö konusunun iki ayağını sağlama bağ- lamaya çalışıyor. Birinci ayagında anayasa değişikliğiyle cumhurbaşka- nını halka seçtirecek. Ancak, bu işlemleri yapmaya girişir- ken ya da yaparken TÖ'nün yerine geçecek kişiyi sapta- mış olacak. Böylece, 80öncesinin korkulu rüyası, cumhurbaşkanlığı seçimindeki biçimsizlik baştan giderilecek. Ne çare, TÖ'nün yerine gelecek olanı saptamakta daha şimdiden kimi güçlükler var. Aslında, yeni bircumhurbaş- kanını bir hafta on gün içinde selamlayabiliriz. Yeter ki Refah Partisi "fcend/neuygı/n"bircurrıhurbaşkanıadayın- da direnmesin. Demirel, bütün bunları da gözönünde tutarak, önümüzü- deki günlerde cumhurbaşkanlığı ve yeni cumhurbaşkanı üzerinde "mutabakat" arama olasılığına değiniyor. Önümüzdeki günlerde yeni gelişmeler olabilir. Başbakan Demirel, 25 temmuzda GAP'ta yapılacak bü- yük törene Tö'yü de davet ederek devletin tepesindeki çatışmayı şimdilik giderebilir, erteleyebilir. Böylece Time dergisinin Ankara'ya ilettiği bir dileği de karşılayabilir. Dilekdeşu: Time Dergisi Atatürk Barajı önünde Demirel ile Tö'yü yan yana gösteren bir fotoğraf istiyor! Biz amıeiîiiziıı karnında flamenko yaparız AHUANTMEN Yağmura karşın hazırlıklann sürdüğü, ancak ne yazık ki yağ- murun baskın çıkmasıyla bir iki saat sonra gösterinin iptal edil- diği Açıkhava Tiyatrosu'nun kulisinde kırmızıu siyahlı, kah- verengili, turunculu giysileriyle genç kadınlar koşuşturuyor. Ayaklannda terlikler var, ama kanlan fıkır fıkır.'taka taka tak" ediyor ayaklan. Belli ki sahneye çıkmak için sabırsızla- nıyorlar. Ünlü flamenkocu Christina Hoyos'un gösterisi için sahnede saldalyeler dizili. Yağmurun az sonra bu sahnede yer alacak muhteşem gösteriyi gölgeleyip gölgelemeyeceği henüz belli de- ğil. Gösteriye birkaç saat kala, Christina Hoyos'un odasında- yız. Tipik bir İspanyol kadın du- ruyor karşımızda. Beyaz tenli, siyah saçlı. Anlamlı yüzü ile gü- lümsüyor, önce biraz soğuk. ama anlatmaya başladıkça sı- cakkanlılığı kendini gösteriyor. Çocukluğundan bu yana dans eden. ama hep dans eden Chris- tina Hoyos, flamenkoyu nasıl keşfettiğini ya da ne arüama geldiğini açıklayamıyor, ama yaşamının tümünü kaplayan bu tutkuyu nasıl yaşadığı ve na- sıl sevdiğini görmek hiç de zor değil. Nasıl dans etmeye başladığı- nı bile tam olarak anımsamı- yor, daha doğrusu, dans etme- diği bir zamanı anımsayamıyor artık: "Açıklayamıyorum. Bir duy- gu bu. İspanyol müziğini din- lerken dans etme gereği duyu- yordum. Bak yine açıklayamı- yorum, içimden gelen bir duygu işte! Benim durumum, öteki flamenkocu kızlardan oldukça farkhydı. İspanya'da genelde anneler kızlannı flamenko okullanna götürürler, dans et- sin, ilerde dansçı olsun diye. Ama benim okula gitmemin nedeni. zaten önceden dansçı olmamdı. Ben her zaman dans ediyordum. Okula gitmemin nedeni de daha fazla öğrenebil- mekti." -İspanya'da kızlannın fla- menkocu olmasmı isteyenler çokmu? - Evet. insanlann hoşuna gi- diyor bu. Flamenkonun ilk or- taya çıktığı Endülüs'te bebekler annelerinin karnında dans ederler. Çünkü anneler hami- leyken de dans ederler... Yani bebekler annelerinin karnın- dayken daha flamenko dinler- ler, bu müzikle, dansla tanışır- lar. Ben dans etmek için doğdu- ğuma inanıyorum. Biliyorum, başka bir ülkede doğmuş olsay- dım, yine dansçı olurdum, belki bir balerin, belki bir folklorcu. -Göbek dansı izlediniz mi hiç? Seviyor musunuz? -A, evet bayıldım. Türkiye ile İspanya arasında belli yakınlık- lar var sanki, müzdkte, hareket- lerde. Flamenkoya biraz ben- zettim bu müzigi, dansı. -Siz 12 yaşında bir çocuk ti- yatrosunda dans etmeye başla- dınız, ama profesyonel anlam- da dans etmeniz. 16 yaşında- "Antonio Gades ile tanışmanız- la oldu. Gades'Ie çalışma:: yaşamınızı nasıl etkiledi? - Sevilla'da bu müziği, dansı duyumsamayı öğrenebilirsiniz, ama o kadar. Işık, sahne düze- ni, ses. yani o profesyonel at- mosferi öğrenmek ise olanak- sız. Gades'le tanıştığımda çok küçüktüm ve ondan her şeyi öğrenmek istiyordum, Sevilla'- da öğrenemeyeceğim her şeyi. Meslek yaşamımın en önemli noktalanndan biriydi Gades'le tanışmam. -Ancak Antonio Gades ile sürekli çalışmadınız. Daha doğrusu birkaç kez aynlıp yenı- den birleştiniz. 1969 yıhndan 1975'e dek birlikteydiniz sonra aynldınız. 1980'lerdeikinci bir- likteliğiniz başladı samnm... - Bunlara aynlık olarak bak- mayın. 1975 yılında Gades her- kesten uzak sakin bir yere gidip yaşamını gözden geçirmeye ka- rar verdi. Dans etmeyi bir süre için bıraktı. yalnızca düşüne- rek, balık tutarak sakin birkaç yıl geçirdi. 1980'lerde Spanish National Ballet'nin yönetmeni oldu, o sırada ben de yeniden onunla birlikte çalışmaya baş- ladım. -"Kanlı Düğün'", "Carmen" gibi fılmlerle kendinizi sinema- da da kanıtladız. Sanınm se\i- yorsunuz sinemayı... Tiyatroyu yeğliyorum. Çünkü sinema harcadığımız tüm enerjiyi. çabayı yakalaya- mıyor bence. Ama tabii sinema yoluyla geniş kitlelere ulaşma olanağı var ve bu da çok önem- li. Sizin ülkenize gelmeden önce filmlerimle tanınıyordum, değil mi? -Evet, doğru.Carmen'de gös- terdiğiniz performans, eleştir- menlerden olağanüstü övgüler aldı hatta bugüne dek dans et- miş en iyi Carmen sayıldınız. Carmen karakterinin sizin için önemli bir yani var mı? - Evet, Carmen'in meslek ya- şamımda yeri çok önemli. Car- men için ilk kez bir bale sahne- lendi. Aynca Carmen'den sonra Christina Hoyos, 'Chris- tina Hoyos' oldu. Ondan önce, Antonio Gades'le dans eden Christina Hoyos'tum. Car- men'den sonra Carmen'i can- landıran Christina Hoyos ol- dum! -Flamenkoya çağdaş bir yo- rum katıyor musunuz? -Ben flamenkoyu değiştir- mek istemiyorum. Eskiden na- sıl yapılıyorsa, ben de öyle yapmak istiyorum. Ama fla- menko yine de çok genç bir dans stili ashnda. Bu yüzden çağdaş bir yorum getirmek de- ğil. ama dansın kendi karakte- rini bozmadan yeni hereketler katmak istiyorum. -Dans etmeseydiniz, ne yapı- yor olurdunuz? -Bu soruyu soran herkese ay- nı yanıtı veriyorum: Gerçekten bilmiyorum... Christina Hoyos'un cumar- tesi akşamı yağmur nedeniyle iptal edilen konseri, dün akşam Açıkhava Tiyatrosu'nda ger- çekleştirildi. Sanatçının ikinci konseri ise bu akşam saat 21. 30da yine Açıkhava'da. Tüketicflere mahkeme • Baştarafi 1. Sayfada taslağında şu hükme yer verildi: "Garantı belgesi kapsamın- da olan mallann, teslimi veya montajı tarihinden itibaren bir aylık süre içinde gerek malzeme ve işçilik, gerekse montaj hata- lanndan dolayı anzalanması halinde tüketici, malın ücretsiz olarak değiştirilmesini veya ödediği bedelin aynen iadesini satıadan isteyebilir" lmalatçılar, satuklan malla- nn teknisyen kadrolan ile ye- dek parça stokunu bulundur- mak zorunda kalacaklar. Garanti süresi içinde, garanti kapsamındaki onanm ve ye- dekparça bulma ve servis hız- metleri bedelsiz olacak. Ticari reklam ve ilanlar içıh ayn bir reklam kurulu oluşturulacak, bu kurul, reklam ve ilanlan de- netleyecek. Yasa taslağı gereği Sanayi ve Ticaret BakanhğVnın eşgüdü- münde bir " tüketici konseyi" oluşturulacak. Çeşitli kamu ku- ruluşlannın temsilcilerinden oluşacak konsey, tüketici so- runlan. gereksinim veçıkarlan- nın korunmasına ilişkin önlem- leri araşürmak ve sorunlann tüketicinin lehine çözülmesi için çalışmalar yapacak. Aynca, belediye örgütlerinin bulunduğu yerlerde, anlaşmaz- lığa düşen üretici ve tüketiciler arasında uzlaşma arayacak bir "'tüketici sorunlan hakem heye- ti" kurulacak. Kararlan bağla- yıcı olan bu heyete gidilmeksi- zin, tüketici mahkemelerine başvurulamayacak. Tüketici mahkemelerinde açılan dava- larda ıspat yükü, bu heyetin alevhine verdiği tarafa ait ola- cak. Taslağa göre, yasanın uygu- lanması ile ilgili olarak üretici, imalatçı, saücı ve tüketiciler arasında çıkacak her türlü an- laşmazhk tüketici mahkemele- rinde çözülecek. Tükeuci mahkemelerinin yasanın yürür- lüğe girmesinden sonra en geç bir yıl içinde Adalet BakanlığV- nca kurulmasını öngören taslak uyannca, tüketici, tüketici ör- gütleri ve bakanlıkça açılacak davalar. her türlü resim ve harçtan muaf tutulacak. Tas- lakla, ayıplı mal satan ya da yasaya aykın davranışta bulu- nan üreticiler hakkında 300 bin liradan 10 milyon liraya kadar para cezasına hükmedılmesi öngörülüyor. Aynca, yasa ile yasaklanan türde reklam ya da ilan verenler hakkında, reklam kurulunun karan ile 5O milyon liradan 500 milyon liraya kadar para cezası kesilecek. Aynı suçu uyanya karşın işiemeye devam edenler hakkında para cezası iki katına çıkanlacak. Taslak uyannca. tüketiciyi koruma ve destekleme fonu da oluşturulacak. Bağ-Kur iflasuı eşiğinde IBaştarafi 1. Sayfada mı ve faizlerini silmişti. Kuruma bu şekilde gelen kaynağın da yardımıyla, bugüne kadar ancak emekli, dul ve yetim ayhklannı ödeyebilen kuru- mun, 6 aydır sürüncemede bulunan yeni yasa taslağının, bu yasama döneminde yürürlüğe girmemesi halinde, sözkonusu ödemelerini de yapamayacak duruma gelebileceği bildirildi. Kunım kaynakla- n, Bağ-Kur'un uzun bir süredir, sigorta- Ulann hastane ve ilaç giderlerini karşıla- yamadığını anımsattılar. Kurumun, hastane, eczane ve ilaç fırmalanna bor- cunun 300 milyan aştığı belirtildi. Hükümetin, geçici rahatlama sağla- ması için sağladığı hazine yardımırun da, borçlan nedeniyle kuruma tümüyle ula- şamadığı saptandı. Hazineden sağlanan 300 milyar liralık yardımın 240 milyar li- rasına, Halk Bankası'nın, Bağ-Kur'un borcuna karşılık el koyduğu belirlenir- ken, sözkonusu yardımın ancak 60 mil- yar lirasının kuruma gelebildiği saptan- dı. Hükümetin af uygulamasıyla "suni te- neffüs" yapürdığı kurumu, tümüyle yaşa- ma döndürmek amaayla, Çabşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğul- tay tarafından haarlanan yeni Bağ-Kur yasa taslağı, 6 aydır sürüncemede bulunu- yor. Şubat ayında son şeklini alarak. ba- kanlıklann görüşüne sunulan taslak, DYP'li bakanlann görev yaptıgı bakanlık- lann, görüşlerini geç göndermeleri nede- niyle, Başbakanlığa ancak ma>ıs ayında ulîişünlabildi. Bir aydır, Bakanlar Ku- rulu'nun gündeminde bulunan taslağa iliş- kin, Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nın ise bugüne kadar henüz bir görüş bildirmediği saptandı. Aralannda ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller, Maliye ve Gümrük Bakanı Sümer Oral ve Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu'nun da bulunduğu alt komis- yonda, üzerinde anlaşmaya vanlması üze- rine. Bakanlar Kurulu'nca da kabul edile- rek, bakanlann imzasına açılan taslak, bu üç bakanm henüz imzalamamalan nede- niyle TBMM'ye sevk edilemiyor. Bu ba- kanlann, kendilerinin de bulunduklan alt komisyondan geçen taslağın iki maddesin- de değişiklik yapılmasını istedikleri belir- lendi. Topçu. Cumhuriyet'in sorusu üzeri- ne, emekii olan sigortalının ış yerini kapat- maması halinde yüzde 20 oranında sosyal güvenlik destek primi odemesi ve Esnaf Kefalet Kooparetifleri'nden borç almak is- teyen sigortaiının kuruma borcunun olma- masını öngören maddelerde değişiklik yapılarak, bu uygulamalann yürürlükten kaldınlmasını istediklerini söyledi. Topçu, tavirlannın herhangi bir şekilde yasanın engellenmesi ya da geciktirilmesi diye yo- rumlanmamasını da isteyerek, "Biz. olabil- diğince güzel bir yasa çıkması için uğraşı- yoruz. Bu değişikliklerin de yapılmasından sonra, yasanın kısa sürede Bakanlar Ku- rulu'ndan geçerek, yasala^mak üzere Mec- lis'e sevk edileceğini tahmin ediyorum" dedi. Bağ-Kur kaynaklan ise, bu düzenle- melere, esnaf ve çiftçi örgütlerinin karşı çıkmadığmı, getirilırken bu örgütlerin ona- yının alındığıru söyledıler. Bakanlar Kurulu'nda oluşturulan alt komisyon, Bağ-Kur için öngöriilen ek gelir kaynaklannı taslaktan çıkarmıştı. DYP'li bakanlann isteği üzerine çıkanlan bu ek gelir kaynaklan arasında TV reklam gelir- leri, elektrik ve PTT hizmetleri, piyango ge- lirleri ve gümrüğe terkedüen mallann saü- şından elde edilecek gelirlerden belli bir oranın, kuruma aktanlması öngörülüyor- du. Taslakta aynca, Bağ-Kur sigortaprim- lerinin. vergi dairelerince tahsil edilmesı önerisi de yer alyordu. GOZLEM UĞUR MUMCU • Baştarafi 1. Sayfada 1977 gehel seçimlerindeki seçmen sayısının 1983 se- çimlerinde daha da artması gerekirken seçmen sayısın- da yaklaşık bir milyon azalma olursa bu seçmen kütükle- rine ve bu kütüklere göre yapılmış seçimlere ve seçim sonuçlarına inanabilir misiniz? Ben kendi hesabına inanmıyorum. Birileri seçmen kütüklerinde sahtecilik yapıyor. "Milli irade" denen seçmen çoğunluğu, temelinde sahte seç- menlerin bulunduğu bir aritmetiğe dayanıyor. Parti ön seçmenleri de öyle değil mi? "Naylon delege" adı verilen sahte seçmenler, ön se- çimlerde sahte adayları belirliyorlar. Sizler ve bizler de gidip genel seçimlerde bu "sahte adaylar" için oy kulla- narak bu sahtecilik işlemlerine suç ortaklığı yapıyoruz. Demokrasimizin vazgeçilmez öğeleri olan siyasal par- tilerimiz, daha henüz parti üyelerinin kayıtlarını bile tuta- mıyorlar! Tutamadıkları için ön seçimlerde hangi partili daha çok sahtecilik yaparsa, seçimleri o kazanıyor. Sistem bu.. Ne yaparsınız? Toplu sözleşmelerdeki yetkili sendikayı belirleyecek işçi sayısında da aynı türden işlemlere başvuruluyor. Mali sistemimiz de öyle değil mi? Serbest meslek sahiplerinden vergi kaçırmayanların sayısı, vergi kaçıranlardan az mıdır, çok mudur? Vergi kaçakçılığı Türkiye'de başlı başına bir bilim oldu. Büyük holdinglerde muhasebe teknikleri ile yapılan "bilonço oyunlar. 1 " da sahteciliğin bir başka türü değil midir?. Hükümetimiz ne yaptı? Sahtecilik yoluyla vergi kaçıran k ne kadar sahtekâr varsa bunları bir çırpıda affediverdi! "Ekonomik başarılar" diye sunulan ihracat da sahteci- liğe dayanmıyor mu? Nedir "hayali ihracat"? Yapılmayan dışsatım karşılığında sahte faturalar dü- zenleyerek yurt dışından döviz getirmek, bu yetmiyor- muş gibi yapılmayan bu dışsatım karşılığında devletten "vergi iadesi" adı altında paralar almak. Yurt dışına mal gönderilmiyor, gönderilmeyen mal karşılığında kimler ne amaçla Türkiye'ye döviz yolluyor- lar? Kimler olacak, kara paracılar! Silah kaçakçıları, uyuşturucu madde kaçakçıları, altın kaçakçıları. Hayali ihracat, '*ara paranın aklanması" operasyonu olarak hem mali sistemde hem siyasal sistemde yerini alıyor. Bunu içindir ki ANAP döneminde Pasaport Yasası de- ğiştirilerek her türlü kaçakçıya pasaport sağlanıyor. Bü- yük şirketler ile ünlü uyuşturucu kaçakçılarının banka hesapları arasında para köprüleri kuruluyor. Bir de bakıyorsunuz, altın kaçakçılığı sanıkları, gazete ortaklan arasına katılıyor; bir de bakıyorsunuz uyuşturu- cu madde kaçakçılığı suçundan yargılananlar, yeni kuru- lan gazete patronları arasında "arzı endam"ediyorlar. Hayali ihracat olayı aa rastlantı degildir, sahte seçmen kütükleri ve naylon delegeler de! Bunlar, bu düzenin türlü cilalar ve renklerle gizlenen gerçek temelleridir. Söz sahtecilikten açılmışken soralım: - Vı//ar önce imam-hatip lisesini bitirenlerin üniversite sınavlarına girebilmeleri için DPT yazısında tahrifat ya- pan kimdi? I Kim olabilir dersiniz? Bosna-Hersek için gözler • Baştarafi 1. Sayfada kili olan Mitterrand, havaala- nında gazetecilere yaptıgı kısa açıklamada, "Saraybosna'nın dış dünyaya açılmasına katkıda bulunmayı umut ediyorum" de- di. Bir gazeteci Mitterrand'a Sa- raybosna'da ne yapacağını sor- du. Mitterrand bu soruyu şöyle yanıtladı: "Gözlemde buluna- cağım ve dinleyeceğim". Fransa Cumhurbaşkanı üç aydır süren Saraybosna kuşat- masının kaldırılması ve kentte yaşayan 300 bin kişiye insani yardım ulaştınlması için çaba harcayacak. Saraybosna Havaalanı'nda BM Barış Gücü Komutanı Ge- neral Lewis Mackenzie tarafın- dan karşılanan Mitterrand, da- ha sonra Bosna-Hersek Devlet Başkanı Alia İzzetbegoviç'Ie birlikte başkanlık sarayı yakı- nındaki bir hastaneyi ziyaret et- ti. Ajanslar, Mitterrand'ın has- taneyi ziyaret ettiği sırada Sa- raybosna'ya bombalann düştü- ğünü bildirdiler. İzzetbegoviç'in mesajı Mitterrand'ın Saraybosna'ya gitmesine, Bosna-Hersek Devlet Başkanı Alia İzzetbegoviç'in bir mesajının yol açtığı bildiriliyor. AA ve Reuter'in haberlerine göregeçen hafta biryardım kon- voyu ile Saraybosna'ya giren Fransız yazar Bernard Henri Levy, izzetbegoviç'in kendisine Mitterrand'a Uetilmek üzere dra- matik bir mesaj verdiğini söyledi. Levy, mesajda İzzetbegoviç'- in "Şu anda bir Varşova getto- sunda yaşıyor gibiyiz. Son nefe- simize kadar mücadele edeceğiz. Bilmelisiniz ki son kişi kalana ka- dar direneceğiz" şeklinde bir ifa- deye yer verdiğini kaydetti. Mesajında İzzetbegoviç'in Mitterrand'dan yardım etmesini istediğini belirten Levy, "Bu ku- şatma altındaki bir adamın, yar- dım etmeye hazır bir adama mesajıydı" şeklinde konuştu. Mısır'dan övgü Mısır, Mitterrand'm Saray- bosna ziyaretini övgüyle karşıla- yarak' 'cesurca bir girişim'' ola- rak nitelendirdi. Mitterrand Saraybosna'yı zi- yaret ederken Bosna-Hersek'teki iç savaşa çözüm bulma çabaları- nı yoğunlaştıran ABD Başkanı George Bush da Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, tngiltere BaşbakanıJohn Major ve Kana- da Başbakanı Brian Malroney'i arayarak bunalımhakkındatele- fonla konuştu. Sırbistan'ın başkenti Belg- rad'da dün duzenlenen büyük gösteride yaklaşık 70 bin kişi Devlet Başkanı Slobodan Milo- seviç'i protesto ederek istifasını istedi. MİNE-CENK Evlendiler 27.06.1992 MUTLUDOĞAN-ARTUN AİLELERİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle