Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYF CUMHURİYET 29 HAZİRAN1992 PAZARTESİ;
12 DIZIYAZI
245fkeli adam. Ortak özellikleri gördükleri işkencenin ruhlannda derinyaralar açması
Işkence bitti, acılar sürayor
E' n genci 20, en yaşlısı 36 yaşındaydı. 12 Eylül döneminde işkence gördüler
ve iaha sonra Almanya'ya yerleştiler. İşkence, günler geçtikçe diğer yüzünü
gösermeye başladı. Ruhsal hastalıklar yüzünden bir kısmı yatakta, bir kısmı
iseyüz yüze görüşmelerle tedavi gördü. İşkencenin üzerinden 10 yılı aşkın
süre geçmesine karşın bedensel ve ruhsal şikâyetleri hâlâ devam ediyor.
İŞKENCE SONRASI
RUHSAL SORUNLAR
ıSEROL TEBER
- 1 —
12 Eylül 1980 askeri hareketinden
sonra lituklanmış, işkence görmüş in-
sanlann bir kesimi sonradan çeşitli
yollarlan Türkiye dışına çıktı. Çeşitli
biçimbrde işkence görmüş bu insanla-
nn birkesiminde, polilik göç hareketi-
ni izle/en zaman süreci içinde, çeşitli
ruh sağlığı sorunlannın ortaya çıküğı
tespit ;<iilmeye başlandı.
Bö)lesi bir bağlam içinde, Al-
manyı'nın Kuzey Ren VVestfalya eya-
letinde çalıştığım psikiyatri kliniğinde,
çeşitli ruh sağlığı, psikosomatik şikâ-
yetlen olan pek çok işkence görmüş
insanlı karşılaştım.
BurJardan, 24 tanesiyle olan ilişkile-
rimiz görece biraz daha derinlemesine
oldu.
Bugün, bu geniş çapb tutuklama ve
işkence uygulamalannın başlamasının
üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçti.
Ancak bu uzun zaman dilimi. işkence
yaşantılannın insanlar üzerindeki izle-
rini silmeye yetmedi.
Bu nedenle de burada görece yakın-
dan tanıdığım işkence görmüş bu in-
sanlann, -aradan geçen 10 yılhk döne-
me karşın- bugünkü ruh sağlık
durumlannı en genel çizgileriyle tartış-
mak istiyorum.
En genci 20 yaşında
İşkence görmüş, bu 24 kişinin tümü
erkek. Yaş ortalaması 28 (en genci 20,
en yaşlısı 36 yaşında). 16 tanesi bekâr;
8 tanesi evli. 14 tanesi, birkaç saatlik
günlük görüşmeler halinde ayakta te-
davi edilmeyeçabşıldı. Diğer, 10 tanesi
yatak tedavisi gördü.
Bu grubu oluşturanlann meslek da-
ğılımlannda, öğretmenler (14) belirgin
bir ağırbğı oluşturuyor. Bunlan, üni-
versite öğrencileri (8) izliyor.
Biz, salt ruhbilimsel konuşmalan-
mız uzantısında, tutuklandıklannı,
işkence gördüklerini söyleyen insanla-
nn anlattıklanndan kuşku duymadık.
Kendilerinin ve varsa yakınlannın
verdikleri bilgilen doğru olarak kabul
ettik.
Ruhbilimler açısından, ruhsal örse-
lenme (psişik travma) durumu, benli-
ğin, -benlik bilincinin-, kolayına algı-
layıp, değerlendirip, uygun yanıtlan
veremeyeceği uyarımlann etkisinde
kalmış örselenmiş yaşantı olarak ka-
bul edilmektedir.
Freud (1920). ruhsal örselenme du-
rumunu, insanın. ruhsal savunma gü-
cünü aşan ve benlik fonksiyonlannı
-kısa ya da uzun süreli olarak- bozan,
olağan dışı uyanmlar akını olarak be-
lirlemiştir.
Norveç. Oslo Banş Araştırmaları
Enstitüsü yöneticisi Johan Galton, gi-
derek klasikleşen ve kurumlar üstü
etik bir saygınîık kazanan, "Yapısal
Şiddet" adb yapıünda, şiddet olgusu-
nu çeşitli yönleriyle tartışmışür.
Galton'a göre insanın, potansiyel
düzeyde bile sahip olduğu bedensel ve
tinsel yeteneklerini, kendisine yönelti-
len çeşitli -olumsuz- etkiler nedeniyle
yeterince gerçekleştirememesi (insanın
kendisini çoğaltamaması) durumu, in-
sana uygulanan şiddetin varlığıyla
açıklanır.
Burada artık, çağın ruhuna uygun
olarak, kaba fızik şiddetten öte, ruhsal
(psişik) şiddet uygulamalarına bile
önemli göndermeler yapılmaktadır.
Örneğin, yaşanan çağın gelişmişlik
düzeyi göz önüne alındığında, değil
kaba fizik işkencelerin yapılmasını,
herhangi bir insanın, tüberküloz has-
talığından ölmesini bile, bu insana bir
tür şiddet uygulaması olarak tanımla-
mak gerekir, günümüzün etik, banş,
demokrasi anlayışına göre.
İşkence çeşitleri
Bütün bu örseleme (travma), şiddet
anlayışlanna karşın, karşılaştığımız
insanlann bize en çok anlattıklan iş-
kence türleri şöyledir:
Falakaya yaürma. ellerinden ve ba-
caklanndan askıya asma, gözleri bağlı
sorguya çekerken çeşitli yerlerine vur-
ma, uzun süreler ayakta tutma. uzun
süreler koşmaya ya da hareket etmeye
zorlanma, vücudun çeşitli yerlerine
elektrik verme...
Cinsel organlan. eğitilmiş köpeklere
ısırtma tehdidi (sadece bir kişi tarafın-
dan anlatıldı), cinsel organlara cop
gibi sert cisimler sokma (sadece 5 kişi
tarafından anlatıldı), ıslatıp soğukta
tutma (sadece 5 kişi tarafından anlatıl- gelmektedir.
dı), tazyikli su altında tutma (sadece 5
kişi tarafından anlatıldı), canlı canlı En çok göriilen şikâyetler
toprağa gömme (sadece 1 kişi tarafın-
dan anlatıldı), hücreye kapama... Sü-
rekli olarak aşağılayıcı, insan onurunu
kıncı hareketlerde bulunma... Küfür
etme...
Rahatstzlık devam ediyor
Görece yakından tanıma olanağı
bulabildiğim, eski tutuklularda. işken-
ce yaşantısının üzerinden ortalama
8-10 yılbk bir zaman dilimi geçmiş ol-
masma karşın. bugünlerde bile, arada
kimi zamanlar geçer. -iyileşir- gibi ol-
masma karşın, son kerte önemli ruh-
sal, bedensel şikâyetler, (ve çok kez de
bunlara bağlı olabileceği düşünülebi-
len). toplumsal sorunlar (hâlâ) süre-
Sergilenen bedensel şikâyetlerin en
sık göriilenleri şöyle özetlenebilir:
Baş ağnları, baş dönmeleri, eklem
ağrılan. ense-bovun-sırt-belkemiği-
kas ağnları;
Kalp-damar. mide-bağırsak sistemi
bozukluklan, idrar yollan ağnlan, so-
lunum sistemi şikâyetleri...
Potenz şikâyetleri...
Bozulan ilişkiler
Hangi türden olursa olsun, işkence
yaşantısı. insarun. yaşamının süreklili-
ğinı kırdığı gibi, ortaya çıkan korkulu. _ _ _ ^ _ _ _ ^ _ _
depres\onlu, kuşkulu ruhsal durum.
insanlar arası ilişkileri de bozuyor. Bi- SIJREC3EK.
reyin gelişmesi, evrimleşmesi duruyor,
entelektüel yetenekler bozuluyor. geri-
lemeler saptanıyor.
Bu koşullarda birey, yalnız kalmak.
toplumdan geri çekilmek duygusuna
kapılmaktadır.
İşkence sonrasında en sık rastlanan
ruhsal belirtilerin özellikle yoğunlaştı-
ğı alanlar şunlar:
L'ykusuzluk, korkulu düşler, yor-
gunluk düşüncesi. çabuk heyecanlan-
ma ve kavga etme eğilimi. korku.
depresif şikâyetler, kuşkulu düşünce-
ler, iç huzursuzluğu, insanlar arası iliş-
kiler bozukluğu, izolasyon. unutkan-
hk, konsantrasyon bozukluğu..
Üniversitede üniformanın gölgesi
1960 darbesinin bazı özellikleri var-
dır. Getirilen ileriye dönük pek çok
reforma rağmen bazı subaylann ken-
dilerini ulusal egemenliğin üzerinde
görme eğilimini doğurmuştur. Bu dö-
nemin en acı olaylanndan biri de nede-
ni anlaşılamayan 147 öğretim üyesinin
üniversiteden atılması olmuştur.
Bunlann arasında uluslararası biüm
adamı hocam Prof. Ratip Berker gjbi
bir kişinin oluşu ise darbecilerin kendi
konulan dışında ne derece başanlı ola-
bileceklerini gösteren bir olaydır.
İkinci cumhuriyet döneminde, An-
kara Üniversitesi'nden koparak sağbk
büimleri ağırlıklı Hacettepe Üniversi-
tesi kurulmuştur (1967). Bu üniversite
Prof. İhsan Doğramacı'run ilk kurdu-
ğu ve çok özel yöntemlerle döner ser-
mayeli, vakıflı, anonim şirketli bir
kurumdur.
Aynca Amerikan Protestan Vakfı
tarafından Robert College Türkiye'ye
devredilerek 1971"de, yine özel statüde
ve öğretim üyelerine getirilen birçok
kolaylıkla Boğaziçi Üniversitesi ku-
ruldu.
Ögrenci olaylan
TÜRKİYE'DE ÜNİVERSİTE VE
YÜKSEKÖĞRETİM 1870-1991
ITUNCERGÜVENC
öğrenci olaylan Türkiye'ye sıçradı ve
olaylar en çok özel statülü üniversite-
lerde gelişti.
12 Mart bunahmından sonra üni-
versitelere eleştiriler çoğaldı. Bunlar
genelde öğretim üyelerinin kendilerini
tam olarak öğretim ve araştırmaya ve-
rememeleri, ticaretle uğraşmalan (12
Eylül sonrası artık ek gelir, döner ser-
maye yasallaşacak ve ticaret ve şirket
kurmaya yeni şekiller verilecektir), öğ-
retim programlannın çağdaşlaştınl-
ması, özel statülü üniversitelere özerk-
lik verilrriesi, üniversitelerin planlı
gelişmesi gereği, öğrencilere girişte fır-
sat eşitliği sağlanması, asistan ve öğ-
rencilerin üniversite yönetimine katıl-
ma gereği gibi bugün de güncel olan
konulardadır. Bu arada 12 Mart Hü-
kümetleri yeni bir üniversite yasası
(1750 sayıb yasa) hazırlar.
Bu dönemde dünyada görülen 1968 Bu yasada üniversite özerkbğine ve
temel ılkelere dokunulmamış, Hacet-
tepe ve ODTÜ, üniversite yasasma
bağlanmış ve tam gün çalışma ilkesi
getirilmiştir. İnceleme ve araştırma
yapma, eşgüdüm sağlama ve hüküme-
te öneri sunma kurulu olarak Yüksek
Öğretim Kurulu (YÖK değil, sonra-
dan anayasaya aykınbğından ilgili
madde iptal edilmiştir), Başbakanbğa
bağlı Üniversite Denetleme Kurulu ve
bir de Üniversitelerarası Kurul oluştu-
rulmuştur.
Bu kurul, üniversiteler arası eşgüdü-
mü sağlamak, öğretim üyesi gereksini-
mini karşılayacak önlemler almak,
ilgili yönetmebkleri hazırlamak üzere
rektörlerden ve her üniversiteden se-
çimle gelen ikişer profesörden oluşur
ve kararlannı Milli Eğitim BakanlığY-
na iletir.
Bu yasada rektörler ve dekanlar öğ-
retim üyelerince seçilir. Üniversitenin
OnL Prof. Ratip Berker 27 Mays'tan sonra üniversiteden atüdı.
en üst organı senatodur, rektör ve de-
kanlar dışında üyeleri fakülte kurulla-
nnca seçilir. Aynı şekilde seçimle olu-
şan Fakülte Kurulu ve Yönetim
Kurulu vardır, tüm kürsü veya bölüm
baskanlan seçimle göreve geür.
Eleştirilecek yönleri olmasına rağ-
men 1750 sayılı yasa üniversiteyi özerk
tutmuş ve seçime dayalı, demokratik
ve eşitler arasında bir yönetim öngör-
müştür. Bu sistemde her öğretim üye-
sinin ve asistan temsilcisinin yönetim
ve denetımde söz hakkı ve etkinliği
vardır.
Tam gün çabşma esası, holding pro-
fesörlerini, ticaret için unvanlannı
araç olarak kullananlan ve özel mua-
yenehanesinden geçmeden üniversite
hastanelerine hasta kabul etmeyenleri,
yasayı karşılanna almava neden ol-
muştur. Öğretim üyebği için öngörü-
len koşullar bazı eksikliklerine rağ-
men, bugün de en iyi sistem olarak
görülmektedır.
Bu \a5cnın uvgulanmasında üniver-
sitelenn aldıklan sonuçlar daha ıleride
karşılaştırmalarda görüleceği gibi
cumhuriyet tanhinde üniversnelenn
en önemli gelışmesidir.
StİRECEK
POIMKA VE ÖTESI
MEHMED KEMAL
Nerde Eski Tüfekler...
Eski solculara eski tüfek denmesi, 1960'tan sonra ortaya
çıktı. Belki sözlü olarak deniyordu ama, yazılısı 1960'lar-
dan sonra parladı. Solculuğun her dönemde kahrını çek-
miş olan Mihri Belli, Yön dergisinde çıkan yazılarında,
'eski tüfek' diye imza atardı. Neden eski tüfek denirdi, çap-
tan düştükleri için mi, polisce mimlendikleri için mi, bilmi-
yorum. Kıvancı da, utancı da üstüne olsun!..
Kadrocular arasında olsun, eski solcular arasında olsun
Mihri Belli başı çekerdi. Solcular içkili 'muhabbetlerinde'
birbirlerine, 'iltifat' olsun diye eski tüfek derlerdi. Eski tü-.
fek, üstat gibi bir iltifat olmaktan çıkmış, bir takılma olmuş-
tu. Dahası var, unutulmaya bile yüz tutmuştu. öykücü Sa-j
lim Şengil'in anılarını yazmasından sonra yeniden canla-
nır gibi oldu. Salim Amca, anılarında solcuların kiminej
eski tüfek diyor, kimini de ayınyordu. Sanki rütbe dağıtır,
gibi tüfekliği esirgiyordu. Zamanla eski tüfekler gibi, eski,
tüfeksizler de çoğaldı. Hele Sovyetler Birliği'nde solculu^
ğun çökmesinden sonra böyle bir ayrım da geçersiz sayılı
dı. ı
Arif Damar'ın son çıkan kitabında bir şiir var ki adı: "Eski
Tüfekler." Arif Damar ki nam-ı evveli Arif Barikaftır, on3
da eski tüfek denir mi? Arif Damar ki ben onu bildim bileli,
hangi mihnetin altına girse hep genç kalmıştır, eski denei
mez. Eski tüfek olmanın vebalini de, günahını da eleştir-f
men Kalpakçıoğlu, Fethi Naci'nin boynuna borç ettiktert
sonra şöyle bir şiir söylemeye davranıyor; aldı Arif DamanJ
bakalım ne söyledi:
"Vebali münekkit Fethi Naci boynuna
Fakir hadisede sadece nâkil
Vak'a-yı Eylül'ün haylice evvelinde
Tahattura şâyan
Ve bir garip sır
Tedavülden hızla derdest edilen
"Çapı nâkıs"
"Çakar almaz" eski tüfekler
- Ah efendim
Yüzünüze güller-
Tekraren revaçta
Ve tezyid-i kıymet arz edermiş
Münekkit Naci'den nakl
"Ece Bar"
"Yakup"
"Çiçek Arif" mahfilinde
Kimlerkimler
"Biz
Eski tüfekler"siz
Kelam etmez eylemezler imiş
Ve münekkit
Gayri Hemingway'e benzetilmeyen
- Sakalından nâşi -
Amca lâkap
Ism-i Salim'i telaffuz edince
O cuma "Cengiz'in meyhanesi "nde
Çekaçek çatladı kadehler
Ve affınıza mağruren
Avam mesel
Gül gül / Kimde can kalır."
Aradan bunca yüzyıl geçtikten sonra Osmanlıca'nın bu4
ruk tadında, Divan şiirinin izinde dizeler döşenmek hayli
zordur. Bunu kıvamında veren Yahya Kemal'dir. Tevfit4
Fikret'in, Mehmet Akif'in aruzları başarılıdır; ama hiçbi»
zaman Divan tadını veremezler. Divan tadı bir çağâ, bt»
döneme yatkındır. Orhan Veli de, "Bir zamanlar bu garrfi
hanede bir dem vardı" diye başlayan gazelinde bunu d«tf
nemişti. •'
Bakıyoruz Arif Damar da denemek istiyor. Arif Damar'l
çok eskiden tanırım. Savaş yıllarının Ankarası'nda gençlfl
ğimiz tükenmiştir. Son kitabında o günleri yad eder gibi. *
Arif Damar, son günlerde bir yalnızlık şairi gibi görünü-
yor. Nitekim kitabın daha başında, yapıtı "Tülin'e" sunar-j
ken şöyle diyor:
Bir şair kendinden başka
Nereye gidebilir ki
Gerçekten de bir şair kalabalıklar içinden çıkıp yalnızln
ğa doğru yönelirse nereye gidebilir ki belki de Bodrum'da
İlhan Berk'in yanına... Yahut kadim dostumuz Nusret Ba*
ban'ın kışlağına... i
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/Üçgen katlanıp
bükülerek başa bağ-
lanan yemeni. 2/
Anlaruı çıkardığı bir
tür salgı... Yapım. 3/
Sicilya, Sardinya ve
Kıbrıs'tan sonra Ak-
deniz'in dördüncü
büyük adası. 4/
Bursa'nın bir ilçesi...
Bütün kutsal Hint
metirderinin başında
ve sonunda tekrarla-
nan mistik hece. 5/
Ekmek... Tıp dilinde
cüzam hastalığına
verilen ad. 6/ Köpek... Bir karides
türü. 7/ Silifke yakınlannda, bir adı
da Olba olan antik Roma yerleşme-
si... Yağ çıkarılan bir cins fasulye. 8/
Bir oyun ya da filmde dinlenme sü-
resi... İlkçağda kendi yasalanyla yö-
netilen bir ya da birkaç kentten oluş-
muş devlet. 9/ Gönüllü ve karşıhk-
sız yapılan... Gözleri görmeyen.
YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/Özel
bir nokta üzerinde belirtilen görüş...
İlenme. 2/ Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmekte kullanılan araç..4
însarun yaradıhş özelliği. 3/ Bir mantarla bir suyosunun ortak,
yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı... Habeş soylusu.)
4/ İlaç olarak kullanılan madde... Tantalın simgesi. 5/ Bir elek-,
trik devresinde belli bir değişim meydana getirmeye yarayan)
araç... Bir nota. 6/ Okumayı öğrenme güçlüğü. 7/ Bir tembihj
sözü... Adriya Denizi'nde kullanılan büyük ve çok hafif gon-j
dol. 8/ Müzikte armoni kurallarına göre üst üste bindirilmiş ses-j
ler... Hayvan yiyeceği. 9/ Balık avlamakta ya da yük taşımaktaj
kullanılan büyük kayık.
YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR
KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DUYURULUR
Kurumumuza bağlı yurtlann bunyesınde bulunan kuçuk işletmekr (lokanta-
kantin, kafeterya. kuru temızleyıci, kuaför, çamaşırhane) için ışletici seçimi
yapılacaklır
lşktici seçımıne ait esaslar ile bu husustaki diğer bilgıler 27 Temmuz 1992-31
Temmuz 1992 tarihleri arasında aşağıda adresleri yazılı bölge mudurluklerı,
Kıbrıs Cad. No: 4 Kurtuluş adresüıdeki Genel Müdurlük Yurt tdare ıe Işlet-
me Dairesı Başkanhğı ıle kuruma bağlı yurt mudurluklerinden öğrenılebilir.
ANKARA BÖLGE MÜDÜRLUĞÜ: Aydoğmuş Sok. No: 4 Kurtuluş'Ankara
İSTANBUL BÖLGE MUDÜRLÜĞU: Tajsavaklar Sok. No: 4 Cağaloglu/!s-
lanbul
İZMlR BÖLGE MÜDÜRLUĞÜ: Birleşmiş MiJletler Cad. No. 16 Varyam/tz-
mir
ADANA BÖLGE MÜDÜRLUĞÜ: Mucahitler Cad. Tellidere 10. Durak
Adana
ESKİŞEHİR BÖLGE MUDÜRLÜĞÜ: Anadolu Üniversitesi Kampüsü içi Es-
kişehır
ERZURUM BOLGE MÜDÜRLUĞÜ: Atatürk Üniversıtesi Kampusu Erzurum
TRABZON BÖLGE MÜDÜRLUĞÜ: K.T.Ü. Kampusü ıçı Trabzon
DIYARBAK1R BÖLGE MÜDÜRLUĞÜ: Yenisehir Mah. KışU Sk. No: 9
Orıs'Divarbakır