Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S-AYFA CUMHURtYET 28HAZİRAN1992PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
Avustralya ne Uzakdoğu, ne Uzakbatı
Uzakdoğu'yu Doğu'dan ve Batı'dan
ayıran özelliİder. kuşkusuz onun kendi
kültürü, yaşam biçimidir: Uzakdoğulu,
düşünmesinden davranışına, yiyeceğinden
içeceğine, inanandan öğretisine, gelene-
ğinden töre ve törenlerine değin kendınden
obnayanlarla farklıdır. İşte bu farklıhklar
içinde doyasıya yaşarken Uzakdoğu'ya ol-
dukça yakın Avustralya'ya gitmeyi aklı-
nızdan hiç geçirmez, orayı sıze yabancı ol-
mayan Amerika'nın ya da Avrupa"nın bir
parçası sarursınız. Oysa ne büyük bır
yanılgı... Yarulgının korkunçluğunu oraya
gjdip gördüğünüzde anlıyorsunuz. Bura-
da, ne Amerikah zenci saldırganbğı ve gü-
vensizliği ne de Avrupa'nın akıl erdirilmez
kimi çirkinlikleri var.
Evet, Avustralya ne Uzakdoğu ne de
Uzakbaü. Ayn bir kıta, ayn bir gÜ2ellik.
ayn bir bolluk ve de temizlik ülkesi. Gele-
ceğin en sağbklı, en güleryüzlü, en saygılı
ve de tertemiz insanlanrun yaşayacağı bir
üJke olmaya aday. Bir otobüs, tren ya da
vapur yolu sormayasınız: Elinize ücretsiz
ALİRIZA
BALAMAN
• Evet, Avustralya ayn bir kıta, ayn bır güzellik, ayn bır bolluk ve S ^ ^ ^ ^ ^ S f S İ Î
de temizlik ulkesı. Geleceğın en sağlıklı, en guleryüzlu, en saygılı ın- zan yerei Türk gazeteienni de parasız aia-
sanlannın yaşayacağı bir ülke olmaya aday. Bir otobüs, tren ya da
b i l ı r s i n i i
- Burada haftahk ÜC gazete yayım-
j Y J c J j ' J lanıyor: Yorum, Yenı Vatan ve Yenı
yOİU SOrmayaSlIllZ: Elinize UCretSlZ UÇ ayn kltapÇlk tUtUŞtU- Dünya. Gazetelerin gebrleri özel ve biraz
ki i i d l k iiklik il
p y y y p
ruluyor ki içinde üç ay sonra yapılacak değişiklikler bile var.üç ayn kitapçık tutuşturuluyor ki içinde üç
ay sonra yapılacak değişiklikler bile var.
Ancak böyle bir kentte kolay yaşamak için
herkese, her soruyu her yerde sormayacak;
soruyu doğru olarak, doğru adama ve doğ-
ru yerde soracak; en azından da okuryazar
olacaksınız. Birlikte yolculuk yapüğım bi-
risı, durakta havaalanına gidecek 310 nolu
Otobüse bindiğinizde günlük makyajını
yapmış, beyaz eldivenli, güleryüzlü bayan
süriicü, size büetinizi verip paranıa bozar-
ken nerede inmek istediğinizi, özenle ve
sabırla dinhyor, arkadaki yolcu da sizi ite-
lemiyor. Yanhşhkla ön sıraya oturmuşsa-
nız uygun bir zamanda sürücü. sizin bu ku
bedava dağıtılıyor- ve temizliği beslenmeyi
bir sıkıntı olmaktan çıkarmış.
Bu güzel ülkede sayılan ortalama 60.
000'i bulan Avustralya vatandaşı TürkJe-
rin çoğu, Sydney'in bir dlş mahallesi sayı-
lan -trenle merkeze 20 dakıka- Auburn'de
yaşıyorlar. 1968-69-70 yıllannda üç küme
halinde anlaşmab göçmen işçı olarak gel-ralı bilmediğinizi hoşgörüyle karşılayıp bu
otobüsü beklerken durağa gelen her oto- sıranın yaşlı ve sakat yokrulara aynldığını mişler. Önce gelenler, daha sonra yakınla-
büs sürücüsüne "Hava alanı mı" diye soru- haürlatarak yerinizi değiştirmenizi rica edi- nnı da aldırtmışlar. Auburn, tam bir Türk
yor.
Sydney'de yaşayan insanlann, alt ve üst-
geçitli, iki katlı metro trenleri ve iyi örgüt-
lenmiş otobüs sistemleri nedeniyle ulaşım
sorunlan yok. Hava kirliliği en az düzeyde:
yiyecek ve içecek bolluğu -üretim fazlası
yor, sürücüden de anlaşılır bir İngüLzce ile
310 numaralı otobüsü beklemesi gerektiği
cevabını alıyordu, ama o yine de her gelen
otobüsün sürücüsüne aynı soruyu soruyor
ve benzer cevabı alıyordu ki bana dönüp
"Sen sonnaya mı utanıyorsun?" demişti.
mahallesi: Oldukça büyük bir cami, Istan-
bul Pazan, Canb Market. Gıda Pazan,
Merkez Kahvesi, dönerciler. Türkçe alış-
veriş ve sokaklar dopdolu Türkçe... Rakı-
dan pastırmaya, leblebiden bulgura. pey-
nirden sucuğa her aranaru bulmak. müm-
da resmi ilanJara dayah: aralannda resmi
ilan paylaşımı açısından gizli-açık az da ol-
sa çekişme var.
Doğal olarak Türk mahallesınin en il-
ginçmekânı Ankaralı polisemeklisi Çelebi'-
nin Merkez Kahvesi: Selam verin, Türki-
ye'den geldiğinizi söyleyin ve masalardan
birinin ucuna üişin. Türk insanının
sımsıcak havası hemen sizi sanyor. Ardı
ardına sunulan demli çaylar. ayranlar,
kahveler... Dilerseniz pişti partisine katıla-
bilir, bir el tavla atabilir dostlarla sohbete
koyulabilirsiniz. Bu dostlarla geri
kalmışhk ve geüşmişlik üzerine konuşacak
çok şeyler vardı, ama zamanım da
sınırbydı; vedalaşıp aynldım ve dünyanın
bir ucundaki Avustralya'dan Auburn'a
dopdolu, bir Türk günü yaşadım...
saray veSırça
kaybolaıı izler
• Singapur banndırdığı 1500 banka ile
sermayenin amansızca bekçiliğini yapar-
ken dev alışveriş merkezleriyle de tüketimi
körüklüyor.Burada aklınıza gelen her şe-
yin bir şubesini bulmanız mümkün; ünlü
markalann butikleri, Hard Rock Cafe'ler,
hatta Paris'le bütünleşmiş La Fayette...
Singapur bir sırça saray...
Bitki örtüsü, ağaçlan, yollan
trafıği, her şeyi elle yapılmış
bir minyatür Amerika. Ülke-
de çoğunluğu Çinli olan. Ma-
lezyalı, Hintli ve diğer etnik
gruplar "Tek halk, tek ulus,
tek Singapur" sloganı etrafın-
da kenetlenmeyi başarmı-
şlardır.
Singapur banndırdığı 1500
banka ile sermayenin aman-
sızca bekçiliğini yaparken dev
ahşveriş merkezleriyle de tü-
ketimi körüklüyor.
Burada aklınıza gelen her
şeyin bir şubesini bulmanız
mümkün; ünlü markalann
butikleri, Hard Rock Cafe'ler,
hatta Paris'le bütünleşmiş La
Fayette...
Meyve Bahçesi Bulvan'nın
iki yanı tropik ağaçlar ve ma-
ğazalarla dolu. Burası aslında
bir abşveriş bahçesi ve bu bul-
varda herkes piyasaya sürül-
müş bir piyon gibi. Delifrance
kafedekiler paketleriyle mutlu
bir şekilde kekleriyle kahvele-
rini yudumlamakta. '
Çinli kadınlar
Etraf permah ve kestane
boyalı saçlanyla prototiplerini
yumuşatmaya çalışan Çinli
kadınlarla dolu. Caddelerin
keşmekeşine girmeden önce
bir kahve içip kendime gel-
meliyim. Belkı o zamana ka-
dar alışveriş rüzgân da dinmiş
olur.
Singapur sokaklannda So-
merset Mougham'ın ayak izle-
rini arayacağım. Bulmak da
zor olmayacak; Somerset adı
• ya bir caz bar ya da bir mey-
dan olarak çıkar karşınıza.
Ama onu en çok Rafîles'da
bulursunuz. I987'de açılan
RafTles Oteli Singapur'un gu-
rurlandığı az sayıdaki tarihi
yapılardan biri. 1920'lerdeko-
loniyen yazarlann gözde
mekânı olarak otobiyografileri-
ne ve romanlarına da geçmiş.
SîNCiAPl'R
ŞANSIN
DURAK
Mougham'ın dışında Noel
Covvard, J. Conrad ve R. Kip-
ling de otelin devamh müşteri-
leri arasında bulunuyormuş.
RafTles Otel'in restorasyonu
için tam yüz akmış milyon do-
lar harcandıktan sonra Sin-
gapurlu enteller âdet olduğu
üzere burun kıvınp "Eski haü
daha iyiydi!" demişler. Biz es-
ki halini görmediğimiz için be-
ğendik.
Anılar kaldınlmış
Bembeyaz boyası, yüksek
oval pencereleri, parmaklıkb
şık verandası ile bahçesindeki
palmıyelerin arasından beyaz
smokinli, rugan ayakkabıb
Ingiliz centilmenlen görür gibi
olduk!
Ancak Yazarlar Ban'na gir-
diğimizde Singapurlu entellere
hak verdik. Tüm edebi anılar
tavanarasına tıkılan
oyuncaklar gibi otel müzesine
kaldınlmış, bar acımasızca lo-
kantaya çevrilmiş ve anı ola-
rak yalnızca Somerset Moug-
ham'ın duvarda unutulan bir
fotoğrafı kalmış.
Bu durumda en iyisi Raflf-
les'da doğan Singapur Sbng'i
bir başka barda içmek! Ta-
vandaki göstermebk vanti-
latörlerin arkasına saklanan
air conditionun caydıncı se-
rinb'ği bile vız geliyor.
Westin Stamford Oteli'nin
yetmişinci katlanndan birin-
deki barda içiyoruz içkimizi.
Sıngapurışıktan olma birdüşe
dönüşerek sırça fanusun ardı-
na gizleniyor.
Biı ahaııe de
kalmadı
Lincke de
BL-RLÎN
SEVGÜL
ZÜNGÜR
Büyük bir kent olan Sydney'de yaşayan insanlann, alt ve üst gecitli, iki katlı metro trenleri ve iyförgütlenmiş otobüs sistemleri nedemyl
n yok. Hava kirliliği en az düzeyde. Yiyecek ve içecek bolluğu, beslenmeyi sorun olmaktan çıkarmış. Fazlası bedava dağıtılıyor.
Lüks çayevleri, halka açık birahaneler,
high-life bir yaşamın izlerini taşıyan sa-
lonlar ve çekici revü tiyatrolan...
Tüm bunlar Berlin'i simgeh'yordu bir
zamanlar.
özellikle birahaneler. Bir de elbette ki
unutulmaz Paul Lincke. Paul Lincke, Al-
man pop müziğinin yaraücısı olarak yeri-
ni her zaman korudu.
Evet, birahaneler ve Paul Lincke dedik.
Asıl Berbn'i, daha doğrusu asıl Berbnli'yi
anlatabibnek için bu ikisini unutmamak
gerekir. Bunun dışında, yukanda saydı-
klanmızdan çok aa Berbnbler'e aittir.
Çünkü Berbnbler, Alman küçük burju-
vazisinın -üstelik oldukça özgün- bir ör-
neğidir. Birçoklanmn sevimlibkten uzak
bulduklan, fakat asbnda kötücül olma-
yan mizah anlayışlan üe soğukkanb ve
tutkudan uzak bir yapıyı atasözleri gele-
neğine dayanan doğal bir mizah yetene-
ğiyle nasıl bir araya getirdikleri, her za-
man merak konusu, bazen de "düş-
manlık" konusu obnuştur.
Paris, New York, Roma gibi "dünya
başkentlerTyle karşılaştınldığında Ber-
lin'in dıkkati çeken özellikierinden biri de
sokak kahvelerinin bulunmamasıydı. Bu,
Berlinb'ler'in kendilerini sergilemekten
hoşlanmamalanndan kaynaklanıyordu.
Bu kentin insanlan, kapab mekânlarda
oturup kendı aralannda eğlenmekten,
sohbet etmekten hoşlanıyorlardı çünkü.
Bu, entelektüel kesim için olduğu kadar,
halk için de böyleydi.
Berlin, Berlin olalı beri kendini ya-
banalardan kurtaramadı. Pomeranyalı-
lar, Doğu Prusyalılar, Silezyalılar, Hüg-
nolar, Renanyablar, Polonyablar ve Bo-
hemyalılar'dan oluşan bu kent, bu özelli-
ğine rağmen kendini her zaman yabancı-
lara karşı koruma eğibmi gösterdi.
Bu "kendini koruma" eğüimi süredur-
sun, biz Paul Lincke'ye dönelim, yani Al-
man "şlager"ınin babasma. Lincke, Al-
manlarca da kabul edildiği gibi, Alman
"ruhu"nu yansıtan ve bu arada onun
oluşmasına da katkıda bulunan simalar-
dan biri. .
Onun başansı, Alman halkının ruhun-
daki tempoyu yakalamasındaydı. Coşku-
lu, ama içerikten yoksun sözler, bol gü-
rültü ve bol nakarat. Berlin'in kalbi bu
şarkılarda atıyordu. Banalliğe varabilen
şakacüığı, duygululuğu, saygısızbğı, laha-
na ve parfüm kokuian içindeki küçük
burjuvabhğına rağmen dünya karşısında
iddiablığmı koruyordu dünkü Berlin. Ya
bugün...
6
Göçmencelladı
9
Lazermany akalandıİsveç'te "Göçmen Celladı" Lazerman'ın ele
geçişi, İngiltere'de Maxwell'inoğullanmn soruş-
turulması, tam anlamıyla yaz tatüi humması
vurgunu yedi. UEFA '92 hooliganlan da dur-
gun kuzeye alışıknamış canlıhk getirince, diğer
yakıcı haberler, beklenen geriümi yaratamadı;
kaynayıp gitti.
Iskandinavya'da haziran sonu kutlanan ve
resmen bayram sayılan "Midsommarafton =
Yazortası", perşembeden pazartesiye dek res-
miyeti askıya aldığından, radyo dinlemeye sabn
bulunanlar, "Polis. yaz dinlenceleri dolayısıyla
Lazerman'ın sorgulanmasını bayram sonrasına
bırakmıştır" açıklamasını duydular. Göçmenle-
rin azıb celladıyla ilgjb bu açıklama, çoğu göç-
men kanabndan duyurulamadı. Çünkü, günde
birkaç dakikayla sınırb ve mantar gibi bol olan
göçmen radyolannın stüdyolan bayramlarda
açılmaz; banttan yayın yapılır; yanık haberler
yerine, yanık havalar duyulmuş olurdu.
Fransızcası, İngiUzcesi ve zaır.anı olan bir ke-
sım, TV5'ten ya da CNN, ŞKY-NEWS BBC
kanabndan. yani TV'den öğrendiler. Sonra,
STOCKHOLM
EKREM
TÖS
«nnıı Inıtlanan VP hav Kjzlann beklediği kumsahn fotoğrafiyla alünda
, «\M-I c
- ^ t ' a n a n ^e bay- •'d a h a d a
fa z
ıa s ı
-y a z a n b r o s ü r l e
rkap1
mageldi.
ram sayılan Midsommarafton , perşembeden pa- cari Bildt'in kemerleri ve canlan sıkan prog-
zartesiye dek resmiyeti askıya aldığından, radyo din- ramı. bu hesapiann bozulmasında ayn bir et-
lemeye sabn bulunanlar, 'Tolis, yaz dinlenceleri do- ?"en
- Baafirmaiar.1000 krona, Akdeniz kıyı-
Iayısıyla Lazerman ın sorgulanmasını bayram son-
rasına bırakmıştır" açıklamasını duydular.
özelbkle Maxwell'i çok merak eden Isveç kanal-
lan, çeviri yaparak verdiler; görüntüyü aktardı-
klannı bebrttiler. Zaten Lazerman, eli zincirliy-
ken her nasılsa kafasına geçirdiği kazakla yal-
nızca örgü desenleri izletti.
Kuzeyde, yaz aylannda kablolu TV'ler. bu çe-
şit nüanslan iyi değerlendirirler. Ekstra olarak.
yani parasız bağlanan kanallar olur. Bir iki ay
sürer. Hele, Film-Net ve TV-1000 (artı, eksi SF-
Succe), porno programlara getirdikleri arttınmla-
nyla, en ince damarlardan bağlanmayı denerler.
Zaten kuzeyin "boş gömüt bulsa uzanır" bilinen
kesimi, bu •"gratis"^ çok sever. Ama her türlü
eğibmi baltalayan güney sarhoşluğu, tüm ku-
ponsuz ekstralan baltalar.
Gazeteler de koşut yayın yürütürler. İşsizlik
mi tirmanıyor; al sana bir sütun. "Çocuklanna
bakarak dinlence gecirebileceğiniz ailelerin ad-
resleri. kıyıya uzakbklan". Bu yazortası bay ra-
mı üç güne çıkmış da ne olmuş, diye küçümse-
yenler yarubrlar. Yaklaşık birer milyon net
okurlan bulunan Dagens Nyheter'le Svenska
Dagbladet'in yaz başından beridir gezi ilanlan,
ortalama birer buçuk sayfadan aşağı düşmüyor.
Denizler soğuyuncaya dek böyle sürer. Üç gün-
de Paris. iki günde Venedik... "Bu kadar kısa za-
manda ne yapıiır?" diye telefon edin; yani. kızlar
mı bekbyor, erkekler mi, diyecek oldum.
reklamı yapıyor. Caygın ki-
şi, yanya indırdiği biletine paralı ilan verse, üste
borçlu çıkacak. Işte küçük ve parasız ilan be-
nimseyen, tıpkı Türkiye'de üç yıl önce yayı-
mlanmış bit pazan gazeteleri gibi bir furya im-
dada yetişiyor.
Güneşb günleri, tatillerle festivallerle geçen
kuzeyb. Lazerman'la hak ettiğince ilgilenemedi.
Oysa, eylemlerinin yaygınlaşüğı ocak-şubatta,
ele geçtiğinde linç edilmesi olasıbklan söz ko-
nusuydu. Şimdi o, ta Güney Afrika'daki ak-
yamyam ağalannın kampından uzakta, sömest-
rini içeride geçirirken Maxwell'in mahdum-
lannın bir puan ileride olduklan görülüyor.
Eğer İngib'z savasının istemine uyulur da Tene-
riffe açıklannda uygulamab araştırma yapıhrsa
Kanarya Adalan'nı kuşbakışı görmüş olabüe-
cekler.
ITBA
13Temmuz'da
yaz dönemi Ingilizce kurslarımız başlıyor.
Kayıtlarımız başlamıştır.
• NİŞANTAŞI
Süleyman Nazif Sok. 68 Nişantaşı, İstanbul Tel: 232 82 00 (4 Hat)
D U Y U R U
Kuruluşumuzca, aşağıda dökümü yapılan işler fryat ve teklif alma yolu ile yaptırıla-
cak ve satın alınacaktır.
2. Bu alımla ilgıli şartnameler Toros Sokak No: 12 Sıhhıye/ANKARA adresindeki Ik-
mal Inşaat ve Tesıs Daıresi Başkanlığı Ticaret Mûdürlûğünden ücretli olarak temın
edılebilir.
3. Ihaleye ıştirak edecekierin şartnamesine göre hazırlayacakları tekliflenn
15.7.1992 tarihinde en geç saat 14.00'de aynı adresdeki Idari İşler Daıresi Baş-
kanlığı Genel Evrak Şefliğıne getirmeten veya anılan saane olacak şekilde gönder-
meleri şarttır.
4. Kuruluşumuz 2886 sayılı Yasaya bağlı değildir.
5. Teklif edilen fıatlar hem yazı, hemde rakamla açık olarak yazılacaktır.
6. Ihateye girebilmek için;
a) Isteklılerin yasal ıkametgahını gostermesi Idare dilerse yetkili yerierden onayh
belge ısteyebilir.
b) Gerçek kişi olması halinde, Ugisine göre, Ticaret Sanayi Odası veya Esnaf Sa-
natkar siciline yılı içinde kayıtlı olduğunu gösterir belge.
c) Tüzel kişi olması halinde, tüzel kişılığin siciline kayıtlı olduğu Ticaret veya Sana-
yi Odasından veya Idare Merkezinin bulunduğu yer Mahkemesinden veya ben-
zeri bir makamdan ıhalenin yapıldığı yıl içinde alınması, tüzel kişilığin siciline ka-
yıtlı olduğuna daır belge.
d) Idari ve Teknik Şartnameter imzalanacak teklif mektuplarına muttaka eklene-
csktir.
e) Malzemeye ait Teknik özellıkler, marka ve menşei teklif mektubunda belirtıle-
cektir.
f) Fiaflara KDV dahil edilmeyecektir.
g) TSE veya eş değerli belgefer teklif mektubuna ekleneceka'r.
h) Her dosya ıçın ayn zarfla teklif verılecektir.
ı) TSE veya eşdeğerli belgesı olan malzemeler tercih edılecektir.
D.N0 Cİ4Sİ İHALEŞEKU İHALEGÜNÜ UKTAR
238-9Z/ZE 1976-B1^ Model 590 HDMAN «o için kaporta,
karoseri yapmı ve boyama işi yaptınlacaktır
92-ZE/8 Bilgisayarkanırotlüpersoneldevamtakip
sistemi satın alınacaktır.
92-flA/10 Kızılay-Çayyolugûzergahınınönzeının
etûdûnûnyapılması ışıyaptınlacaJdr
FıyakTakif
FıyatTeMf
FıyatTeki
15 7.1992
15.7.1992
15 7.1992
50 adet
5Adet
1 ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
^ EGO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Fiyord cennetiBu pazar bütün dertlerden.
kederlerden, hesaplardan, ki-
taplardan sıynlıp on beş daki-
kabğına olsun Norveç'e, fı-
yordlara gjtmeye ne dersiniz?
İlk durağımız Bergen. Çünkü
Bergen. Norveç'in en güzel fı-
yordlannın bulunduğu bölge-
nin başkenti, aynı zamanda Nor-
veç'in 2. büyük şehri. Bergen'e
havadan, karadan ve denizden
ulaşım mümkün. Kuruluşu 11.
yüzyıla kadar giden bu güzel
kentin nüfusu sadece 270.000.
Her yıl kenti ziyaret eden çok
sayıda turist sadece fıyordlan
değil kenti de geztnekten zevk
alıyor. Çünkü Bergen, deniz ke-
nannda kurulmuş. yat b'manı,
bmanda demirli nefıs yelkenb-
leri, eski, tipik Norveç evleri ile
şirin bir kent. Yat ümanında
her gün kurulan pazardan Nor-
veç'in ünlü somonlannı ve di-
ğer deniz mahsullerini alabilir-
siniz. Ama bunun için yüklüce
bir para ödemek gerekiyor.
Şimdi fiyord turuna başlaya-
biliriz. ama dilerseniz önce fi-
yordlann oluşumundan kısaca
bahsedeyim. Norveç'te fiyord-
lar milyonlarca yıl önce oluş-
muş. Fiyordlann oluşumu için
sıradağlar. nehır yataklan ve
buzullann olması gerekiyor. Bu
üç öğe bir araya gelerek fiyord-
lan oluşturuyor. Deniz kıyılan-
nda ince olan buzullar geri çe-
BtRGCN
TİJEN
MANAS
î
2
kibneye başhyor ve deniz suyu
büyük havzalan su seviyesine
gelene kadar dolduruyor. Bu-
nunla birlikte buzullar tama-
men gözden kaybolmuyor ve
Norveç'e döviz getirmek için
varbklannı sürdürüyorlar. Her
yıl bahar-yaz aylannda birçok
turist bu buzullan geziyor.
Norveç bir fiyord cenneti.
Ülkenin her tarafında fıyord-
lan görmek mümkün. Fiyord-
lan gezerken gördüğünüz her
şey sizi büyülüyor. Dediklerine
göre fiyordlar her mevsim baş-
ka güzel. Baharda dağlardan
akan şelaleler, zümrüt rengi bir
su ve yemyeşil bir doğa sizi ku-
cakbyor. Sonbaharda dağlar
tüm sonbahar renklerini taşı-
yor. kışın ise her yer beyazlara
bürünüyor. Norveç'in en ilgj çe-
kici fiyordu 'Hardangerfjordl,
yüzyıllardır turistler için bir ta-
til beldesi olmuş. Özelhkle ba-
har aylannda çiçek açmış ağaç-
lar ve şelaleler bu fiyorda daha
da bir güzellik katıyor. Bu böl-
ge, 78 kılometre karelik bir bu-
zul ve Norveç'in en büyük Ta-
biat Parkı'nı da kapsıyor.