24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 28 HA2İRAN1992 PAZAR ÖRÜOLAYLAR VE GÖRÜŞLER -Anayasa Değişildiklerive Ordu "TSK'ye ilişkin anayasal değişiklik tasanlan; amaç, kapsam, içerik ve .getireceği sonuçlar bakımından ülkenin savunma ve güvenliğini ters yönde ^tkilevecek niteliktedir. MASAN SAĞLAM Eski Milli Eğitim Bakanı İktidara gelen koalisyon hükümetinin "de- rnokratikleşme ve şeftaflaşma" sloganı ile yeniden başlattığı "'anayasa değişiklikleri", ölkemizin gündeminde yerini almış; siyasal jDartilerde, kamuoyunda ve basında önemi öl- çüsünde sürekli tartışılmaktadır. Değişiklik tasanlan ya da önerileri arasında dikkat çekici olanlardan birini de, Türk Silah- la Kuvvetleri (TSK) ile sivil otorite arasındaki ilişkilerin yeniden düzenlenmesi oluşturmak- tadır. TSK'ye ait değişiklikler Geniş kapsamlı ve sistemin temeline yönelik değişiklikleri içeren tasanlar özetle şunlardır 1. Savunma ve güvenJik işlerini tamamen bir- birinden ayınnak, 2. Genelkurmay Başkanlığı'nı (Gnkur. Bşk.), üç kuvvet komutanlığı ile birlikte, Milli Savun- ma BakanlığVnın (MSB) çatıst altında topla- mak, bu yönde: a. Emir-komuta düzeni dahil TSK'ye ait bü- tûn bürokratik yapıyı MSB'ye bağlamak, b. Devlet protokolünü, bu doğrultuda yeni- den düzenlemek, destek hizmetleri. savunma sanayii gibi kurum ve kuruluşlan bünyesinde toplaması nedeniyle, normal öbür bakanlıklar- dan ayn bir yapıda teşkilatlandırmak. 3. Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) mev- cut görev ve yetkilerini değiştirmek ya da tama- men ortadan kaldınmak. Eğer varlığı öngörülü- yorsa, yalnızca danışma organı olarak çalışünl- masını düzenlemek, bugüne dek olan etkinliğini azaltacak biçimde yeniden teşkilatlandırmak, 4. MİT'in yapısını değiştirmek ve yeniden ör- gütlemek. Başkanı dahıl, yeteri dışında askeri personeli bu örgütten ayınnak, 5. Anayasal değişikliklerin yanı sıra yeni ka- nunlarla da devlet yönetimindeki asker katkısını kısıtlamak ya da sınırlamak düşünülmektedir. Güdülen amaç sivil-asker ilişkilerini, demok- ratikleşme sloganı doğrultusunda yeniden dü- zenlemek, askerin rolünü, gücünü azaltarak ve sınırlayarak sivil otoritenin güçlü varlığını ve ge- niş etkinliğini kanıtlamak, bundan iç polıtıkada yararlanmak, dış poliükada ilişkileri ve işbirliği- ni kolaylaştırmak, ordunun siyasi yönetime el koyma olasıhğmı anayasal hükümlerle önlemek olabilir. Değişikliklerin kapsamı Bu tasanlar ve benzeri görüşler, TSK'nin dev- Jet içerisindeki görev yetkilerini, komutanlık bağlanüsını, gücünü ve etkinliğini, emir-komuta ve disiplin yapısını, anayasal kurumlardaki yeri- ni, statüsünü, örgütlenmesini, nihayet yönetim ve işleyiş biçimini türnüyle temelden değişü'rme- yi öngören çarpıcı, ciddi ve geniş boyutlu deği- şiklikleri kapsamaktadır. Gnkur. Bşk.'nın statüsü ve rolü: Gücürtü ana- yasadan alan Gnkur. Bşk.'nın görev, yetki ve sorumluluklan, bugüne ulaşan statüsü ve rolü uzun ve çetin yıllann deneyim ve birikimlerin- den ve ülke gerçeklerinden kaynaklanan olu- şumlarla belirlenmiştir. Bunlann en belirgin noktalan şunlardır: Gnkur. Bşk.'nı "Silahlı Kuvvetler'in Komu- tanfdır (1). Bu, onun hiçbir dönemde değişme- yen asli görevidir, değiştirilemez ve Milli Savun- ma Bakanlığı (MSB) gibi başka bir makama bağlanamaz. Komutanhk görevini uhdesinde bulunduran "Gnkur. Bşk. Savaşta Başkomuıanlık görevleri- ni Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir" (2). Savaşmfiiüveen etkin gücü TSK olduğuna göre Cumhurbaşkanı"nın vereceği yetkiler çerçeve- sinde Gnkur. Bşk.'nın Başkomutanhğı fıilen yönetmesi de kuşkusuz gayet doğaldır. Demokratik devlet düzeni içerisinde "Gnkur. Bşk. görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan'a karşı sorumludur." (3) TSK'nin Başbakan'a bağlı olması değil de; MSB'ye bağlanması nasıl oluyorda demokratik kural ve ilkelere uyuyor, bunu anlamak gercek- ten güçtür. Gnkur. Bşk.. kuvvet komutanlan ve J. Gn. Komutanı ile birlikte, başkanı Cumhurbaşkaru olan Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) üyesi- dir. Bu kurul genelde milli güvenliğe ilişkin gö- rüşleri saptar ve Bakanlar Kurulu'na önerir. Esas karar ve uygulamalan yönetmek Bakanlar Kurulu'nun yetki ve görevidir (3). MGK, ne TBMM'nin ve ne de Bakanlar Kurulu'nun üs- tünde görev yapan bir organdır. Yapüncı gücü de yoktur. Göriildüğü gibi Gnkur. Bşk.nın devlet siste- mi içindeki statüsü ve rolü, onun görev, yetki ve sorumluluklan ile bağlantüı ve genelde sınırlı olup, ülkenin koşullan. konumu ve gerçek de- ğerleriyle çerçevelenmiştir. Demokratik devlet düzeniyle bağdaşmayan hiçbir yanı da yoktur. O halde, demokrasi ile yola çıkan anayasal değişiklikleri, bu çerçevede temel gerekçeden yoksundur. Sorunun asıl amacını, başka görüş ve eğilimlerde, geçmişin tepkilerinde ve baa po- litik içerikli görüşlerde ve anlamsız önyargılarda aramak gerekecektir. Gnkur. Bşk.'nın bağlantısı Gnkur. Bşk.'lığı 1949-1960 yıllan dışında hiç- bir zaman MSB'lığı'na bağlanmamıştır. 1961 Anayasası ile en uygun makam olan Başbakan- lığa bağlanmıştır. 1970 yılında yürürlüğe konan Gnkur. Bşk.lığı için 1324 ve MSB.'lığı için de 1325 sayılı kanunlarla her iki makamın görev, işlev ve yetkileri, sorumluluk alanlan belirlen- miştir (4). Her iki makam bugüne dek uyumlu, anlayışlı ve saygın ilişki ve işbirliği halinde görev ve hızrnetlerini bilinçle yürütmüşlerdir. Ancak burada Gnkur. Bşk.'bğının MSB'lığı'na bağb bulunduğu istikrarsız ve huzursuz dönemi, sivil- asker ilişkisinin çatladığı ve karşıhklı güvensizli- ğin artüğı o aşamayı ve sonuçlannı anımsama- mak mümkün değildir. Sakıncalar Tasan sahiplerinin, önce Türkiye'nin stratejik değerini, coğrafı konumunu ve buna bağlı sa- vunma ve güvenlik gereksinim ve gerekçelerini tüm faktörleri ile derinliğine değerlendirmeleri gereklidir. Ülkemiz küreset değişimler yarunda çevresel ve ulusal nitelikli iç ve dış tehditlere ma- ruzdur, ciddirisklerlekarşı karşıyadır. Türkiye, Batı ülkelerinden apayn özellikleri, sosyal ve yapısal değerleri, köklü gelenekleri ve onur dolu taıihsel zenginlikleriyle güçlüdür. Bu dayanak noktalannı asla yıkamazsınız. Bir ka- lemde Gnkur. Bşk.'lığmı MSB.'lığına bağlaya- mazsınız ve Gnkur. Bşk.'lığının rol ve statüsünü değiştiremez ve dışlayamazsıruz. Nasıl ki ülke- mıze ABD Kongresini, İngiltere'nin Lordlar ve Avam kamaraiannı aynen yapısı ile getiremi- yorsanız; askeri kanattan ABD'nin Joint StafT- ını, İngiltere'nin de Board emir-komuta sistemi- ni aynen getirip monte edemezsiniz. Aksi halde, oturmuş ve işlerlik kazanmış sağlıklı devlet siste- mini güç kaynaklanndan ayınr, dağıtırsınız. Bu doğrultuda Türkiye'nin savunma ve güvenlik politikasında konsept ve stratejisinde geri dö- nülmez hatalar yapar, çatlaklar açar ve derin boşluklar yaratırsınız. Kaldı ki yeniden şekillenen ve belirsizliklerle dolu yaygın sancılan sürerken esintileri ve ağır siyasal ve askeri yükümlülükler ve iç içe sorunlar halinde ülkemize yansımaktadır. Bunun yanı sı- ra Türkiye, Balkanlar, Kaflcasya ve Ortadoğu'- da oluşan ve çevremizi saran çatışmalar ve geliş- meler içınde güçlü yerini ararken ve tarihsel atıbm ve yükümlülükler içerisine cesaretle girer- ken, yanında güçlü TSK'yi, ulusal gücü yansıtan çağdaş yapıda uyumlu sivil-asker bütünlüğünü görmek zorundadır. Durum hajen bu iken, uzun yıllann getirdiği deneyim ve birikimler sonucu, uyum ve etkinlik- le işleyen ve güçlü bir yere oturan sivil-asker iliş- kilerini temelden sarsmak, ulusai gücün simgesi- ni ve güvencesini oluşturan bu tarihsel ocağı anayasa gücüyle zorlanarak, önyargı ve saplan- tılar içinde modeller peşinde devlet organlann- dan ayıramaz ve toplumda kökleşen saygınlığını ve onurunu yok yere kıramazsıruz. Bu girişim, yüce Atatürk'ün deyimi ile acaba "gaflet ve da- lalet" olmaz mı? Sonuç • TSK'ye ilişkin anayasal değişiklik tasanlan; amaç, kapsam, içerik ve getireceği sonuçlar ba- kımından ülkenin savunma ve güvenliğini ters yönde etkileyecek niteliktedir. • Tümü ile tasan, TSK'nin öz yapısını, bağ- lanüsını, emir-komuta düzenini, Başkomutan- lık statüsünü, disiplin anlayışını sarsacak; devlet içinde sivil-asker ilişki ve işbirliğini sınırlayacak. asker katkısını kaldıracak unsurlar taşımakta- dır. • Bu hali ile tasan orduyu ister istemez iç poli- tikanın içine çekecek, yansız "ulusal ordu" sta- tüsünü değiştirmeye zorlayacak, ordunun ülke- de rolünü ve gücünü azaltacak, saygınlığını ve güvencesini zedeleyecektir. Bu, dar sınırlar için- de akademik çizgjde dış modellerin hazırlandığı, sonuçlan sarsıa ve düşündürücü ciddi bir du- rumdur. • Küresel, çevresel ve ulusal gelişim ve deği- şimler, ülkemizin gerçekleri ve özellikleri iyi de- ğerlendirilirse, TSK'nin güçlü, köklü, saygın ve uyumlu yeri daha iyi anlaşılacak ve korunacak; sivil-asker ilişkilerinin. demokratik ve çağdaş düzey ve anlamda daha da güçlendınlmesi gere- ği duyulacaktır. Bu oluşum. devletin ulusal hedef ve çıkarlan, güç ve etkınliği ve aydın geleceği için gereklidir. I .'1982 Anayasası Mad. 117,3 2. 1982 Anayasası Mad 117/4 3.1982 Anayasası Mad. 118 4. Gnkur. için 1324 sayılı kanun MSB. için 1325 sayılı kanun TC ANKARA ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1989/667 Adresi Meçhul Davalılar: 1- Döndu Akan (Gülüzar ve Ayşe ola- rak da bilinir.) 2- Şerife Gökçimen, Merkez Gökdere Mah. Kastamonu 3- Sebahat Akkuzu, Merkez Gökdere Mah. Kastamonu Mahkememizden verilen 6.3.1991 gun ve 1989/667 esas, 1991/115 sayılı karar davalılardan Seher Akçınlıoğlu (Akgör) tarafından tem- yiz edilmiş olup, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 10.2.1992 gün ve 713-1310 sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş olup, davacı vekili tarafından verilen 10.3.1992 kaydiye tarihli dilekçesi ile bozma ilanunın kaldırılarak usul ve yasaya uygun olan mahkeme ka- rarının onanması için lashihi karar talebinde bulunmus olduğu yu- kanda adları yazılı adresi meçhul davalılara ilanen tebüğ olunur. 6.5.1992 ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ DOSYA NO: 1991/106 DAVACI: Akbank T.A.Ş. 1 Vekili: Av. Ibrahim Avaroğlu Davalı: Kani Yalçın, Lale Sokak 17/10 Maltepe/ANKARA Davacı tarafından davalı aleyhine açılan 9.600.000.-TL.'lık ala- cak davasının yapılan yargılamasında; Davalı adına çıkartılan dava dilekçesi ve durusma gününe ait teb- ligat bilatebliğ iade edilmiş olup yapılan Emniyet arastırmasında da, davalının adresi tespit edilemediğinden adına dava dilekçesi ve du- ruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşma günü 10.7.1992 günü saat 10.10'a talik edilmiş olup, HUMK'nun 213. maddesi gereğince dunısmada hazır bulunmadığı- nız takdirde yargılamaya yokluğunuzda devam edileceği hususu ila- nen tebüğ olunur. TERME ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1991/25 Davacı Yıldız Sağlam tarafından davalı Bayram Gökmen aleyhi- ne açılan alacak davasının duruşmasında davalının adresinin ye- tersizliği nedeni ile tebligat yapılamadığı, tüm aramalara rağmen adresinin tesbit edilemediğinden bahisle davalı adına tebligatın ilan yolu ile yapümasına karar verilmiştir. Karar gereğince davacı Yıldız Sağlam tarafından davalı Bayram Gökmen aleyhine Terme Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılan alacak davasından dolayı davalı Bayram Gökmen'in bu dava ile ilgili her- hangi bir diyecekleri varsa Terme Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1991/25 esas sayılı dava dosyasına başvurmalan ve iş bu ilanın neşir tarihinden iübaren 15 gün sonra kendilerine tebligat yapılmıs sayıla- bileceği hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 48486 PENCERE Hepimizin Göbek Adı: NiyaziL. Dostum Coşkun özdemir, doktordur, nörologdur, profe- sördür, İstanbul Tıp Fakültesi'nde öğretim üyesidir, sakin bir kişiliği vardır; ama, yıllardan beri süregelen bir tedir- ginliği yüreğinde taşıyor; ne zaman rastlasam yineler: -GidişçokkötüL. Hayır, politikadan sözaçmıyor özdemir, YÖK'ün üniver- site yaşamına iök gibi çökmesinden sonra tıp fakülteleri- nin durumunu vurguluyor. Ne var ki bu sakin ve dengeli adamın, sesini yükseltmeden yansıttığı gerçeğin anlamı- nı, kamuoyuna duyurabilmiş değiliz. Anadolu'dakileri bir yana bırakın, İstanbul Tıp Fakültesi'nde bile çözülüş böyle sürerse, yarın öbür gün ne olacak? Diploma alan öğrenci- ler, hastalarıyla karşılaştıkları zaman doktorculuk mu oy- nayacaklar? • istanbul Tıp Fakültesi'nden bu yıl mezun olan 401 genç hekim, AKM'de düzenlenen bir törenle diplomalarını aldı- lar. Dönem birincisi Dr. Alpay Sezer'in ve "arkadaşları adına konuşan" Dr. Oktar Üzümcügil'in söylediklerinden aktarmalar yapıyorum. Genç hekimler diyorlar ki: "- Belamızı anyorduk, tıp fakültesine girdik; cep delik, cepken delik, yannımız belli değil. Hepimiz Türkiye'nin en başarıh öğrencileri olarak bu mesleği ve fakülteyi tercih ettik. Şu anda hiçbir geçerli nedeni bulunmayıp bu torene gelmeyen hocalarımız var. Kendi çabalarımızla bir şeyler öğrenmeye çalıştık. Biliyor musunuz, bizleri neler bekli- yor? Mecburi hizmet, herkes sıcak yatağmda uyurken kar- şılıksız tutulan nöbetler. Günde yüz hastaya bakıp hiçbiri- ne yaramayacağız. Sınıfların kalabalıklığı ve bazı öğretim üyelerinin ilgisizliği yüzünden bir doğum olayını bile izle- yemedik, bir hastaya bir dikiş atamadan mezun oluyo- ruz." Genç doktorlar üzülmesinler.. Ünlü bir özdeyişimiz var: "Acemi nalbant mesleğini gâ- vur eşeğinde öğrenir." Peki, gâvureşeği' kim? Sorulurmu? ; • Genç hekimlerin törende yaptıkları konuşmaları oku- yunca, Doktor özdemir'i anımsadım. Yalnız özdemir mi? Tıp alanında bugünkü 'dramatik' durumu gören, kahrolan ama elinden bir şey gelmeyen nice doktor var. Türkiye "bir ucu Hindistan'da, bir ucu Belçika'da bir garip ülke- dir". Toplumun onda biri ya hey!... Gerisi, sen öle, ben ka- la!.. Zengin kesim için büyük kentlerde üst üste hastaneler açılıyor; dışardan ve içerden en yetkin hekimler büyük üc- retlerle bu merkezlerde görevlendiriliyor; Amerika'dan en gelişmiş aygıtlar satın alınıyor; tıp ticarete dönüştü; sağlık davasının temel ilkesi: Altta kalanın canı çıksın!.. Mutlu azınlık, sağlık sorunlarmı çoğunlukla yurtdışında çözümlemeye bakıyor. Halkımız renkli televizyonlaradalmış, ya Brezilya'da tü- retilen "sabun köpüğü" dizileri izliyor, ya da Amerika'da üretilen "genç doktorlar" veya "hasfane'dizileriniseyre- derek eğleniyor. Trafik kazalarında, hastane kapılannda ya da koğuşlarında,, terör olaylannda ölmeye öylesine alıştık ki tepkilerimiz ancak alaturka acemaşiran üzerin- den arabesk vaveylaya dönüşüyor; felaket başımıza geldi Arkası 17. Sayfada Ama Pumukkaie'vi cok sc\i\orum. ımukkak'M knruvanuzîanız. \artn bİ7c na<ıl bir dunva fnrakacaksınız?' »orsa. bırakın hi/ knruvaltm. \ Recbel • KORE Darhan • UGAM>\ BIZE BIRAKTIKLARINIZLA 1 m ANILACAKSINIZ AMUKKALE'YI EYAZ BIRAKIN ur • TtRKn E Can • TURKİTE "PAMUKKALE BEYAZ KALACAK... SONSUZA KADAR."Lygatlık, doğal, tarihsel ve çevresel kültürü ile bir biitündür. Bu evrensel ilke doğrultusunda, doğaya ve çevreye özel önem veren Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Sayın Suleyman Demirel ve Sayın Erdal İnönü'nün liderliğinde Dünya Kültür Mirası içinde yer alan değerlerimizi dünya kültürüne ve gelecek nesillere kazandırmaya kararlıdır. İlk adım Pamukkale... Pamukkale.Dünyada bir başka benzeri olmayan kültür varlığımız... Türkiye ile birlikte tüm dünyaya ait bir kültür mirası...Sadece çağımızın değil, yarınların, gelecek ncsillerin mirası .. Pamukkale.Türkiye'nin doğayı ve çcvreyi koruma gibi evrensel ilkelere sahip çıkılması ve kültürel değerlerimizin korunması konusundaki kararlılığının ilk büyuk adımıdır. Pamukkale gelecek nesillere bembeyaz bırakılacak ve sonsuza kadar tıeyaz kalacaktır.Türkiye, bunun için yapılması gereken herşeyi, hiçbir ödün vermeden yerine getirecektir. UNESCO'nun desteklediği ve T.C. Kültür Bakanlığı tarafından yurütülccek Pamukkale'yi kurtarma projesi için ilk adtm yarın atılıyor... T.C. Hükümeti, Sayın Suleyman Demirel ve Sayın Erdal İnönü'nün liderliğinde uygarlığa, doğaya, tarihe saygılı herkesi Pamukkale'yi kurtarmak için başlatılan girişimi desteklemeye çağırıyor. Gelin, Pamukkale'yi kurtaralım...Gelin, Pamukkale'nin beyazı Türkiye'nin ve insanlığın yüz akı oLsun. İLK A D I M PAMUKKALE Suleyman DEMİREL Başbakan , J Erdal INÖNU Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı K Ü L T Ü R B A K A N L I Ğ I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle