15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
228 KA2JRAN1992 PAZAJ CUMHURIYET SAYFA 13 BURNUMUN KENARI Birileri Fikri Scğlar'ın başını istemiş ya, Baba bu işe çok kızmış. "Beni Kemal Özkan'la (scsyetenin meşhur fenni sünnetçisi) karştırdınız galiba!" demiş. kurtarılmış sayfa BURNUMUN ÖBÜR KENARI Merkez Bankası Başkanı Saracoğlu'na göre geleceğimiz, Avrupa'nın elindeymiş. Hem üzüldük hem sevindik; hiç olmazsa geleceğimiz varmış... Ben de ımsketlerinii alır «iderini!23 Haziran. Saat 12:15. Harbiye Orduevi - Semra Özal, yamnda eşi olduğ^u hal- d e çorbasından saç kılı çıima- sına sınırleniyor. Aynı gün. Saat 16.30: MGK toplantısı - Toplantıya arı ve- rildığı sırada Ozal, Demurel'ın yanına gidiyor. Bir süre stssız- oe konuşuyorlar. Deanirel kahkahalarla gülmeye başlı- yor. Kimse ne olduğunu uıla- yanuyor. Aynı gûıu Saat 19*37 - Ana uçağı - Dışişleri Bakaru Hik- met Çetin, uçakta bir ara Demirel'in çağnsı üzerire şe- kerlemesine ara verip Başba- kan'ın yanına gidiyor. Demı- rel kısa bir süre Çetin'le gö- rüştükten sonra Çetin'e teşekkür ediyor. Çetin kahka- hadan kmlıyor. 24 haziran- Saat 09:38 De- mirel'in önceden uyanlanna karşın Çetin, o sabah gereken saatte uyanamıyor ve Cum- hurbaşkaru'yla yapması gere- ken telefon görüşmesinesekiz dakika gecikiyor. Yine de te- lefon ediyor. Teleföna Semra Hanım çıkıyor. Sinirli bir şe- kilde "Ne var" diye soruyor. Çetin, Demirel'in KEİB zir- vesi ile ılgili olduğu sanılan bir konuda dileklerini ıletiyor. Semra Özal, "Turgut Bey'in • Karadeniz zirvesinde skandal... Yabancı heyet- ler şaşkın... Söylentiler muhtelif... Ancak doğru ve geç haberde basınm tek ismi Burun, dakika dakika skandalı izliyor ve sizler için açıkhyor. böyle bir şeyi kabul edeceğinı hiç sanmıyorum. Cumhur- başkaru dururken o iş Başba- kan'a dûşmez" diyor. Aynı saatlerde Harbiye Orduevı'nde ÖzaVa telefon- da iletilen bllgiler bu kez res- mi bir şekilde Cumhurbaş- kanı'nın Basın Sözcüsü Kaya Toperi'ye yazıb olarak da iletiliyor. Ozal daha da sı- nirleniyor. Semra Hanım'a dönerek; "Yürü hanım. Ben de o zaman tnisketlenmı alır Marmaris'e giderim" diyor. Aynı gün. Saat 11.05. Ba- sın, skandalı geç de olsa ha- ber ahyor. Başbakan ve Dı- şışlen Bakanı Okluk Ko- nutu'ndan iki kez Özal'ı anyorlar. Telefonda, Semra Hanım'a ait olduğu iddia edılen ses, "Saym abonemiz, bu bir teyp kaydıdır. Aradı- ğınız numaradaki Cumhur- başkanı sıze çok kızmıştır. Kararlanruzı tekrar gözden geçirip aynı numarayı bir kez daha deneyiniz" diyor. Aynı gün. Saat 1530. Baş- bakan, sonunda bekknen açıklamayı yapryor. "Bildi- ğiniz gjbı KEİB Zirvesi'ne Sayın Özal'ı da davet ettık. Mesela, geçen gün kendilen Çanakkale'den Hoşmelim tatlısı getirtip parti verdikle- ri halde, bizi çağırmamışlar- dır, ama bız kendilerini bu zirveye davet ettik. Neyse... Ancak geçenlerde (23 hazi- ran) MGK toplantısma.ara verildiğj sırada, Sayın Ozal yanıma gelerek bir Karade- niz fıkrası anlattı. Bu fıkrayı ben de biliyordum, ama bu versiyonu çok daha komikti. Tutturdu açıs konuşmasın- da bu fıkravı ben anlatacağım diye. Kardeşim, olmaz ö>le şey. Bu zirve bizim. Fıkrayı ona kapüracak halimiz yok ya. Kendisine ikinci fıkrayı anlatabileceğini gerek yazılı olarak, gerekse Dışişleri Ba- kanı aracılığıyla sözlü olarak ıletmemize rağmen davetı- mizi reddetti. Mesele bu- dur." Fıkrayı merak eden okur- lanmıza: Karadenizlinin kansı ece- liyle öbnüş. Cinayet süsu vermiş. Geçmişe mazi, Gökova gazi 1984: "Gökova'daısrarlıyım" TurgutÖzal(Dönemin Başbakanı) 1992: "Gökovacinayettir" Süleyman Demirel (Bu dönemin Başbakanı) No'olmuştur? Aradan sekiz yıl mı geçmiştir? Olabilir. Bi- naenaleyh, Gökova Termik Santralı alenen inşa edılmiş- tir. Cinayet işlenmiştir beyler. Bitmesine yüzde on kalmıştır kardeşim. Biz Rio'da söyle- diklerimizi neye dayanarak söylemişizdir? "Dün dündür, bugün de bugündûr" diyecek halimiz yok herhalde. Gö- kova'nın taşınması için kaç para gerekmektedir? Buynın hesaplayın bakalım. Şaka de- ğil kardeşim, 3 buçuk trilyon. Bız tnlyon telaffuz edilecek derken, hükümetin trilyon sarf edecek hab vardır rrıı de- mışiz? Bu kadar parayı biz bulmuşuzdur da bu işi yap- mamış mıyız? Ha? Buyrun söyleyin! Biz, bunun zaranna inanmışızda, halktan gizlemiş mıyız? Buyrun, Rio'da söyle- diklerimiz ortada. Diy mi? Bu cinayet işlenmiştır. Bu cinayet çoktan işlenmiştir beyler. Bize şimdi siz tutup da, sümme ha- şa, mevtayı diriltin demek istı- yorsatuz, buyrun kardeşim, Allah yukarda, buyrun kar- deşim... Bunlar, bu devrin başbaka- nı Demirel'in henüz söyleme- dikleri. Ama olası bir İconuş- ma metni. Umanz yanılınz. Başka çözüm yollan yok mu? Olmaz olur mu? 1) Gökova Termik Santralı yerinden oynatılmayacak, ama santrahn yalnızca telefon santralından şehirler ve mil- letlerarası görüşmelerde ya- rarlanılacak. 2) Santral, bütünüyle Yeşil- ler Partisi'ne hibe edilecek, tesislerin parti binası olarak kullanılmasına izin verilecek. 3) Özal'm vaktiyle geliştir- diği öneriye uyulacak, başta bacası olmak üzere santrahn bütünü yeşile boyanacak, hatta orman süsü verilecek ve tarla acmak için yakılacak. 4) Santral beş yıldızlı turis- tik tesis hahne getirilecek, böylece anlamsız ve zorlama "bacasız sanayi turizm" ben- zetmesi sona ermiş olacak, etinden sütünden ve tırnakla- nndan yararlanılacak... 5) Demirel, ilgimizi başka bir yere çekmek için Ermenis- tan'a savaş açacak, il sayısını on üç bine çıkaracak veya Tuttı Furitti'ye yanşmacı ola- rak katılacak. 6) Ya da şöyle veya böyle santral oradan taşınacak. Ama bu kez de gjttiği yerin halkı tarafından "Bu ne ya? Huzurumuzu bozuyor. Ne gi- ren belli ne çıkan belli. Bir daha bekâra santral verirşek iki olsun" şeklinde eleştiriler alacak. Ya da zaman gösterecek kardeşim. Beklenecek ve gö- rülecek. rI I r I ıncırçekirdeğî Kendimi tabii ki sapına kadar erkek hissediyorum. •Sanat Günefi' Daha kısa etek giyerek Erbakan'ın yanına bile oturabilirim. MBJfflUSEFE ANAPMUIetrekiB Özal gözlüğünü çıkarsın. ERCAN NMUMN EskiMiiS Sanmma Bakam Bana kımse katsayıyı sormasm. MaSye ve Gümrök Bakam MHP'yi sokakta bırakamayız. MHPpiç değil. ALPAISUNTORKEf MÇPGenetBafAam Türk toplumunda karar veren kadındır. NMCALULUÇ Gazeteci Baba çevreciyse çevresini temızlesin. MESUTYHMAZ ANAPGeneiFafkaıu Dikkat! Kırılgan dostluk! Türk-Yunan dostluğu- nu neler bozabilir? Ha- vanın fazla nemli olması mı, yoksa sabah kahval- tısında Mitsotakis'e ve- rilen yumurtanın bozuk çıkması mı? Trafığin bo- zuk olması ya da kentsel kirühğe yol açan gürültü mü? Ya da Mesut Yıl- maz'ın "Mitsotakis Kıb- ns'ın tamamıru vermeye niyetli" türünden açıkla- malan mı? Gazetelerin "Kahpe Yunan bizle da- laşmak isterken bilmem ne oldu" türünden baş- lıklan mı yoksa? Ya da "Musakka bi- zim yemeğimiz, onu Yunan'a vermeyiz" kav- gası mı? Türk kahvesi Yunan kahvesi aynmcı- lığı veya işkembe salata- smı önce biz bulduk münakaşası mı? Türk-Yunan dostlu- ğunun kınlgan yapısm- da hangi faktörün daha etkili olduğu tartışıla dursun Mitsotakis'in eşi, "Gelinen bu güzel nok- tada hâlâ Türk-Yunan dostluğunda adım atıl- mazsa, bu siz politikaa- lann beceriksizliğinden başka bir şey olamaz" diyor. Bu tartışmalar Ame- rika'da yapıhnca anlaş- ma sağlanamıyor da Türkiye ve Yunanistan'- da yapıhnca işler güzel- leşiyor. Acaba bunun nedeni Amerika'da daha becerikli politikacılann buhmması olabilir mi? Yukanda, tatilden dönen vatandaşlardan sonuncusunu görmektesiniz. Ashnda çok yanmış görünen bu vatan- daşımız bir göz aldatması sonucu öyle algılanıyor. Çok yanan o değil; hiç yanamayıp kuğu ya da peynir gibi be- yazlaşan diğer vatandaşlarımız bizi bu yanılgıya sürüklüyor. TARİHTE HERHANGİ BİR GÜN MÜMTAZ ARIKAV 28 Haziran PARMAKU RSKORL 8OB . 8O8, tŞA&BTf Ptt-AM UEMEPEN "UYY!" OtYE , OAHA SO/V^A DA PE, BUYUK 8MZ Of=?C£YL£ Ç.tZGlSr'NE SorLE Bt'R KEfcoG Ğ OLA/V fc($/y/ Olağanüstü hal light! Diyet uygulamaları başla- yan Güneydoğu bölgemızde olağanüstü hal kaldınlamaz- ken sansür ve sansürsüz ola- ğanüstü hale gecileceğı belirti- lıyor. "Olağanüstü hal light" adı venlen bu yeni üründen yiyen bölge halkı "Alıştığımız lezzet yeni ambalajında" derken, imalatcılar (yani) yetkililer "perhize yumuşak geçiş" şek- linde yorumlar yapıyorîar. Tadı ve kokusu aynı olan "olağanüstü üght"ın, sansür ve sürgün olmadan da \enile- bileceğı söylenedursun, "Siz hâlâ annenizin hallennde mı- siniz, babanın olağanüstü hal light'ı pıt diye yanıbaşınızda" şeklinde yorumlarla da karşı- laşmak mümkün. Ancak "gerçek yetkiü ağular" ıse "Bız bunun tiryakisiydik kar- deşim. Sansürsüz ve sürgün- süz olağanüstü hal, dumansız sıgaraya benzıyor. Ne tad\ var ne de tuzu" dıyorlar. Tİ Dağ Belediye işçileri Sözen'e gözdağı vermiş. Istanbullulara da çöp dağı!.. Otoburlar Yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye'de halkın '•ot"la beslendiği ortaya çıkmış Bilıyoruz me kardeşim, yeter I meee! j Evtilik j Evlilik, ömrü uzatıyormuş. j Hem de iki seksen bir doksan ı uzatıyor! HAFTANINYORUMU Ben sana nıenıunım Sendikal haklan ve mutfaksal ihtiyaçlan için yürümekle taban aşındıran memurlar, Ankara gj- rişinde poh'sler tarafından karşüandı ve dövülmek suretiyle eylem yapmama konusunda ikna edildi. Tarih, 22 Haziran 1992. Demirerin açıklaması: "Polis memura iyi mua- mele etti." Moğultay da "Hükümet teminaüntzdrr" diyor. Memurlar da teminat coplan isabet eden yerlerin- de biten güllerin dikenlerini ayıklatmak için has- tanelere koşuyorlar. Tarih, 22 Haziran 1992. Adres sormak için yanına yaklaşüğımız trafık polisine "Memur bey..." diyoruz. Bilerek ya da bilmeyerek bize yanlış adres tarif ediyor. Düşü- nunce hatamızı anlıyoruz: "Memur olunmayacak gündeyiz." Tarih, 22 Haziran 1992. Sabah gazetesinin haberi: "Kocalanmız 5 milyon lira maaş alsın, lojman- lardan çıkahm" diyen,polis eşleri, başka hiçbir koşulda lojmanlan terk etmeyeceklerini söylüyor- lar. "Hükümet yüzde 28 zam verecekmiş. Bu enf- lasyonda bu kadarcık zam, bir de üstüne şimdi kira işi çıkanrlarsa biz ne yapanz" diye soruyor- lar. İçlerinden biri de "Gerekirse Ankara'ya yürü- rüz" diyor. Mizah değil, aynıyla vaki. Memur var, memur var. Biri "Ben memurum" diyor, diğeri de çaresiz "Ben sana memurum" diyor. En Büyük Göötz -N'olduya?Nebuhal? - Abi sorma yaa... Moralim çok bozuk. - Hayrola? - Ağbi, Gassaray'ın libero sorunu uykulanmı kaçınyor ya... - E, çözülmedi mi o iş? - Çözüldü gibi de o yüzden moral sıfır abi. - Ha, şu mesele. - Di mi abi ya? Yakışır mı bizim gibi delikanlı takıma? - Yakışmaz. - Düşünsene bi ke-^, tnbünden bağınyor Fenerliler: "En büyük Götz, başka büyük yok!" Ya da, "Göötz buraya, Göötz buraya!" Çocuk da safsaf gidiyor yanlanna tabii. Tek kelime Türkçe bilmediğjne göre. Çık da oyna öyle maç- ta. Bitirir bu olay takımı abi. - Oğlum demokrasilerde care tükenmez. - Nası abi yaa? - Götz'ü -kusura bakma-... - Estağfurullah... - Götz -sözüm mecüsten dışan- önce Türk olucak... - Aman abi. N'apıyorsun sen? Herifi Gassaray'dan nasıl kurtancaz diyoruz, sen bütün memlekete mal ediyor- sun... - Dur gözüm, alakası yok. Sonra da hemen admı değişti- receksın. - Helal abi be... Ee, peki ne koyulur ki bu herife ad olarak- tan? - Büyük Götz diyeceksin. - Çüşş... O da nerden çıktı abi? - Politika hocam. Adamın biri adıyla uğraştı di mi? Ca- mia olarak diyceksin ki "Anam, büyük Götz'le uğraşma- yı bırakın da siz küçük Götz'le uğraşın." - Küçük Götz kim abi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle