Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 » HAZİRAN1992 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Istanbul
Festivali'nde
değişiklik
• Kültür Senisi-20
Lluslararası
İstanbul Festivali'nde
yapılanprogram
değışıklığınegöre, daha önce
Ziemmuz
perşembe günü Cemal Reşit
Rey Salonu'nda yapılacağı
açıklanan Mehveş Emeç'in
piyano resıiali, sanatçının
rahatsızlığı nedeniyle 26
temmuz pazargününe
ertelendi. 13 temmuz
pazartesi günü Açıkhava
Tiya trosu'nda yapılacağı
belirtilen
VVhiteOakDance
Project-Michail
Baryshnikov'un gösterisi ise
tekniknedenlerden
dolayı 23 temmuz perşembe
günü gerçekleşecek.
2. Sanat
Fuarı'na dogru
Kültür Servisi- Plastik
Sanatlar Demeği'nın geçen
yıl ilkıni düzenlediği İstanbul
Sanat Fuannın ikincisı
18-27 eylül tarihlen arasında
TÜYAP İstanbul Sergi
Sarayı'nda yapılacak. Sanat
Fuan yine galeriler bazında
düzenlenecek ve fuara plastik
sanatlarla bağlantılı sırurlı
sayıda yan kuruluş da
katılabilecek. Geçen yıl
beklenenin ûzerinde ilgi
gören ve yaz ayına
rastlamasına karşın günde
ortalama bin kişi tarafından
ziyaret edilen fuar, bu yıl
İstanbul Sergi Sarayı'nın
büyütülmesiyle geçen
yılkinin iki katı biralanda
gercekleştirilecek.
MichaelJackson
Mönih'te
• Kültür Servisi-Ünlü
Amcrikalı pop müzik yıldızı
Michael Jackson,
sahnelerden dört yıl uzak
kaldıktan sonra ilk 'canlı'
konserinıdüngece
Almanya'nın Münih
kentinde \erdi. Michael
Jackson'ın 'Dangerous' adlı
dünya tumesi Türkiye'yi de
kapsayacak. Jackson,
önümüzdcki ekim ayında
İstanbul'da Ali Sami Yen
Stadyumu'nda bir konser
verecek
İstanbul
Heykeltraşları
Sempozyumu
• Kültür Servisi-Avrupa
Beledıye Başkanlan'nın kendi
âralannda bir diyalog
bluşturma amacıyla
kurduklan
EUROD1ALOQUE
çerçevesinde, 'İstanbul
Heykeltraşlan
Sempozyumu'gerçekleştiri-
lecek. Türkiye'de ilk kez
Vapılan sempozyuma üç
ÎAlman veikıTürkheykeltraş
katılacak. Sanatçılar
Jstanbul Büyükşehir
Belediyesı Kültür IşleriDaıre
Başkanlığı sponsorluğunda
ye bir beledıye kuruluşu olan
iSBAK atölyelenndeonbeş
gün çalışarak yapıtlannı
oluşturacaklar. Sempozyuma
Ârmin Lamben ve Yıldız
Tezcan Stuttgart. Klauz
DuschatveKlaus
H.Hartman Berlin, Erim Bayn
jstanbul'dan katılacaklar
Stûdyo İmge
ikinci baskıda
Kfiltür Servisi- İlk kez 1985'te
bir yıl süreyle yayımlanan ve
kapanan, 1989'dadeğişik
biçimi ile bir kez daha yayın
dünyasında boy gösteren,
ama yine okuyucusuna veda
etmek zorunda kalan aylık
taüzık dergisi Stüdyo İmge,
îhaziran başında yayın
yaşamma geri döndü. Eski ve
yeni kuşak yazarlannı bir
araya getiren derginin ilk
'"sayısı beklenenin ûzerinde
gerçekleşen talebi
karşılayamayınca yayınevi
ikinci baskıyı bu hafta
başında piyasaya sürdü.
Lloyd BNdges
hastanede
-Kültür Servisi- Ünlü sinema
oyuncusu Lloyd Bndges.
[ M abbu'daki evinde aniden
; geçırdığı bir rahatsızhk
L
sonucu Los Angeles
Hastanesi'ne kaklınldı. 79
!yaşındaki Lloyd Bridges'ın
!dunımunun iyiye gıltiği
j hastane yetkililerince
'açıklandı.
Erden Kıral, Halikarnas Balıkçısı'nın 'Mavi Sürgün'ünü sinemaya uyarlıyor
Bahkçı'nın yaşaııu beyazperdede• 5 yıldır ilk kez film çeviren KıraT-
ın 'Mavi Sürgün'ünde, Halikamas
Bahkçısrnı, Budapeşte'de yaşayan
Can Togay oynayacak. Fassbinder'-
in eski gözdesi Hanna Schygulla,
Anadolu'da kaybolmuş lövanten bir
tiyatrocu kadını canlandıracak. Al-
manya'da yaşayan Ayşe Romey ile
Özay Fecht'in de önemli rolleri var.
ATtLLÂ DORSAY
Erden Kmü yeni bir filme başhyor...
Yaprağın kımıldamadığı Türk sinemasında,
yeni birfilminçevrilmesi haberi, kendi başı-
na bir olay. Üstelik Erden Kıral, Türk sine-
masının bugün ömer Kavur'la birlikte en
çok umut bağladığımız birkaç yönetmenin-
den biri. Aynca bu proje, gerek kaynak
aldığı yapıt, yani Halikamas Balıkcısı'run
biyografık romanı "Mavi Sürgün", gerek
bütçe ve kapsam bakımından da son derece
önemli bir çaba.
Bu film üzerine Kıral'la söyleştik.
- Bize bu projeden söz eder misin?
- Bu proje, bir Türk-Alman-Yunan ortak
yapırnı olarak tasarlandı. Almanya'da Ken-
tel Film, Yunanistan'da ise benimle daha
önce "Ayna" fılminde de işbirliği yapmış
olan şirket. Film aynca Eurimages desteği
alıyor ve TRTnin de büyük katİaa olacak.
Hem para hem de olanaklan itibanyla.
Aynca Kültür BakanhğTndan da destek alı-
yoruz. Senaryoyu ben yazdım. Kenan Or-
manlar ve Alman eşi Eli Ormanlar da
kaüldılar. Münih Sinema Okulu yöneticisi
Prof. Linsfeld de senaryo danışmarumız.
Aynca senaryonun son haliru, şu sıralarda
yazar arkadaşım Ferit Edgü yeniden elden
geçinyor. Böylece senaryo için çok uzun ve
titiz bir çahşma yapmış oluyoruz. Senaryo-
nun artık çok çok önemli bir aşama olduğu-
nu biliyorum. Tüm dünyada çok iyi bir se-
naryo olmadan kimse yatınm yapmıyor. Bi-
zim senaryomuz, hem Eunmages'in, hem
Alman Bavyera Televizyonunun çok beğen-
diği ve hemen kaülmayı kabul ettıği bir se-
naryo oldu. Artık sinemada yapılması gere-
ken neyse, o yapılmalı. Oyun tam anlamıyla
kuralına göre oynanmalı. Büyük projelere
gidilmeli. Biz, büyük, ama sağjam bir proje
koyduk ortaya... Küçük bütçeli, önemsiz bir
Erden Knk Mavi Sürgün'ün yönetmem. Hanna Schygufla: Mavi Sürgün'ün oyuncusu. Halütamas Bahkçsc Mavi Sürgün'ün yazan.
film için para arasaydık, sanınm daha zor
bulurduk.
-"Mavi Sürgün" özyaşamsal bir roman. O
yüların, 1920-30'lann Türkiye'sini canlandı-
rmak kolay olacak mı? Aynca Balıkçı gjbi bir
kişüiği perdeye getirmek?
- Güçlükler var tabii. Olay 1925'lerde baş-
lar, 1927'lerde biter. Cevat Şakir, Zekeriya
Sertel'le birlikte Ankara'da, lsüklâl Mahke-
melerin'de yargılanır. Sertel, Sinop'a sürü-
lür, Cevat Şakir ise daha önce hiç bilmediğj
Bodrum'a.. Yolculuk uzun sürer. Orada
yerleşir, bir köylü ktayla tanışıp evlenir,
adını Bahkçıya çevirir. Yüzünü ise toprağa
ve derüze döner, gitgide yahnlaşır, doğaya
yakınlaşır. Orada bir buçuk yıl kadar kahr,
sonra cezası biter, Büyükadaya giünesi iste-
nir. Gider, gözalü süresi tümüyle sona erin-
ce. yeniden ve kendi isteğiyle Bodrum'a dö-
ner ve yerleşir. İşte biz bu dönemi anlata-
cağız. Çok büyük, çok ilginç olaylar yaşar
Cevat Şakir. Sürekli bir iç ve dış yolculuk
içindedir. Zaman zaman babası Şakir Paşa'-
yla, çok sevdiği annesiyle, kansıyla farklı
ilişkiler yaşar, doğaya, Bodrum'a gelince
annır, geçmişteki sorunlannın önemsizliğini
fark eder, kendisi için değil, başkalan için
yaşamaya başlar. Tüm bunlan anlatmak is-
tiyoruz. Bakalım. başarabilecek miyiz?
Aynca bu fılmimi öncekilerden farklı ola-
rak tasarlıyorum. Bu, yaşadığımız "post-
modernist" çağa uygun bir film olacak. Her
şey olabilir bu filmde, her şey denenebilir.
Çok sıkı bir disiplin kurrnamak, anlatımı
serbest biçimde götürmek istıyorum. Filme
çok şey koymak ve herkesin aradığını bul-
masını sağlamak istiyorum. Heyecan vere-
cek birfilmolsun istiyorum. Ban filmlerçok
güzeldir, hayranlık uyandınr. Bazılan ise in-
sana heyecan verir. Ben çok güzel, kusursuz
bir film değil, heyecan verecek birfilmyap-
mayı deneyeceğim.
- Erden, seni öyle beyecanlı görüyorum
ki!.. Bu heyecanı filme gecirebüirsen, sorun
yok. Sahi, kaç yıidır sinemadan uzaksm?
- "Av Zamanr'nı 1988de bıürmışlım O za-
mandan benfilmçekmedim. Ama dışanda da
yönetmenler, en ünlükn bile artık pek sık film
cevıremiyor.
- Bize bu filmin oyuncu kadrosundan söz
eder misin?
- Cevat Şakir'i, biliyorsun, Can Togay
oynayacak. Onu Werner Schroeter'in, "Ma-
lina" fılminde izledim ve çok beğendim. Bu-
dapeşte'de Türk bir ana-babadan doğmuş,
çok yetenekh bir sanatçı. Bence büyük bir
oyuncu, Türk sinemasına çok şey getirecek.
Bence sinemamızda bir "star" doğacak.
Aynca Hanna Schygulla var. O da Ana-
dolu'da kaybolmuş lövanten bir tiyatrocu
kadını oynayacak. Aynca Almanya'da ya-
şayan Türk sanalçılan Ayşe Roman ve Özay
Fecht'in de önemli rolleri var. Daha birçoİc
Türk sanatçısı var. Ama hepsini şu anda açı-
klamak istemiyo'rum.
- Türk sinemasının son durumunu nasü
buluyorsun?
- Izlemeye çalışıyorum. Dışandan teknik
adam, hatta oyuncu alarak uluslararast dü-
zeye erişmek isteyenler var. Reklam esteti-
ğiyle film çekmeyi deneyenler var. Çok ka-
palı, âdeta belirsizliğin sinemasını yapanlar
var. Berlin'de Mem-u Zin'i görünce
şaşırmıştım: Smemasal değeri bir yana, bir
Kürt efsanesını anlatan, Kürtçe konuşun
Kürtçe şarkılar söylenen bir film... Bizde de
çok şeyin değiştiğinı gösteriyordu. Tüm bu
ceşitlılik, bu farklı yaklaşunlar iyi aslında.
Hepsi bir arada varolmalı. Kendini haber
veren, ben geliyorum diyen yönetmenler ve
filmler var.
- "Gizli Yüz", biliyorsun, çok tardşılan bir
film oldu. Sen nasıi buluyorsun?
- Bufilminyanlışı şu bence: Film, metafor-
larla, benzetmelerle, simgelerle dolup taşı-
yor. Ancak bunlann sağlam bir maddi teme-
li yok. Benzetme, metafor, tehlikeli bir iştir.
Örneğjn bir kadının göğüsleri ağzmdan alev-
ler saçan bir canavann simgelen olarak kul-
lanılamaz. Benzetmenin hemen kendısini
kabul etürmesi gerekir. Bu fılmdeki benzet-
meler görsel olarak havada kahyor.
Hikâyesi sonundakapanmıy or,belirsizligi-
nı filmi ızledikten sonra da sürdürüyor. An-
cak Ömer Kavur, usta bir yönetmen. Sine-
ması birçok şeyi kurtanyor. Yine de bu film,
sonuç olarak Orhan Pamuk'un senaryo-
sunun arkasında saklanmtş gibi dunıyor.
- Erden, sen eieştirmenlikle ise baslamıştm. Hfttt
iv i bir eksnrmen otduğunu böylece gösterdm.
Peki, Yılmaz Güney'in önünıüzdeki9Ey-
lül'de yapüacak anma etkinliklerine kaü-
Imayı kabul eder miydin? Çünkü "Yol" filmi-
nin çekimi sırasındâ, o filmin ilk yönetnıeni
olarak Vılmaz'la aranda pek hoş olmayan bir
şeyler geçmisti!
- Film çekmek zor iştir. tnsanın aamasız
olması gerekir. Yılrnaz da acımasızdı. Bu an-
lamda aamasız. Çünkü çok zor bir iş yapı-
yor, Türkiye'de, hem de kafasındaki nlinleri
çekmeye çabahyordu. Yılmaz Güney, Türk
sinemasının en önemli sinemacısıydı. Söyle-
dikleri ve davranışlanyla degıl, yaDtığı film-
lerle arulmah, yargjlanmalı. Ben Vıhnaz'la
olan sorunlanmı içime gömdüm. Ne o sıra-
da, ne de daha sonra bu konuda konus-
madım. Çok sorularla karşılaşüm, sen ae
sordun. Ama konuşmadun. Yılmaz'ın çok
büyük sonınlan vardı, o sırada... lçeriden
her şeyi yönetmeye, herşeye hâkim olmava
çalışıyordu. Pek az insana güvenebıliyordu.
O yüzden. namuslu biçimde acımasızdı.
Onu anlıyorum ve bu konuda çok şey söyle-
mek istemiyorum.
Fazıl Hüsnü Dağlarca ile Kadıköy Vagon Kıraathanesi'nde
aiıııı nöbetçi şiir defteıi
• Dağlarca, Edebiyatçılar
Derneği'nin Onur Ödülü'nü
Vagon Kıraathanesi'nde De-
mirtaş Ceyhun'dan aldı. Dağ-
larca, "O büyük hesaplaŞma
günü tann bana soracak" di-
yor. "Günahlanmı sıralayacak.
Ben de, Ey Tannm, diyeceğlm.
Her yüzyılda, her ülkeden iki üç
büyük şair çıkardın, Türkiye'-
den her yıl 500 şair. Bu da şiir
adına bir günah değil mi?"
REFİK DURBAŞ
"Yaşmu bırak, beni çek" dıyor ve öy-
lece kahyor gözlennın gülen bebeği fo-
toğraf makinesinin objektifınde.
Kadıköy'de "Vagon" kıraathanesi.
İki genç bilardo oynuyor hemen girişte.
Bilardo masasuıın önünde, pencere ke-
nannda başka iki genç iddialı bir tavla-
ya dalmış.
O, sol elinı bastonuna dayamış, tavla
oynayanlan seyrediyor.
O, Türkçe'nin yaşayan en büyük şai-
ri...
O, ülkesinde ve dünyada on beşe
yakın ödülün sahibi...
Evet, Fazıl Hüsnü Dağlarca.
Gözleri tavlanın pullannda ama, aklı
şiirde. Sağ elini omuzuma koyarak an-
latıyor:
"Ben şimdi gideceğim. O büyük nesap-
laşma günü tann bana soracak, "Rama-
zan'da ıçkı ıçtin, hayatın boyunca üç
kez camiye gitün." Günahlarımı sırala-
yacak yani. Ben ne diyeceğim? Ey
tannm, ber yüzyılda her ülkeden iki-üç
büyük şair çıkardın. Ama Türkiye'den
her yıl beş yüz şair. Bu da şiir adına bir
günah değil mi?"
"Tann gecinden versin" diyeceğim sö-
züm ağzımda kahyor.
"Yok" diyor, ti
Oiüm o kadar kolay
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın gözleri tavlanın pullarında, ama aklı şiirde. Dağlarca
bu yüzden tavlada Demirtaş Ceymn'a yerakli. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL)
değil. Ben evi AzraiTin orurduğu mahal- bir kağıt
leye taşıdım. Beni gördü mü kaçıyor.
Korkuyor benden."
Aslında bugün "Vagon"da küçük bir
ödül törenı var. Birazdan Demirtaş
Ceyhun gelecek, Edebiyatçılar Deme-
ği'nin Onur Ödülü'nü verecek Dağlar-
ca'ya. Dağlarca'nın, Ceyhun'un ve be-
nim kaülacağım bir ödül töreni...
Ve gelıyor Demirtaş Ceyhun. Çan-
tasından hemen plaketle ödül belgesini
çıkanyor. Plaket küçük kırmızı bir
kutuda, belge kırmıa kurdeleye sanlı
"Plaketi boynuma as" diyor Dağlarca
ama, ipi yok.
Birlikte belgeyi okuyoruz:
"Edebiyatçılar Onur Ödülü Altın Ma-
dalyası, evrensel sanata ve edebiyatımıza
getirdlkleri katkılar dolayısıyla Sayın
Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya verilnüştir.
ödüllendirme karan, gerekçesiyle birlik-
te demek onur ödülü kütügünün 2. sayfa-
sına 2 sayı ile işlenmiş >e bunun gösterge-
si olarak bu belge hazırlanarak sahibine
sunulmuşhır."
Demirtaş Ceyhun, madalyanın iki
milyon değerinde altın olduğunu söylü-
yor. Dağlarca, "Bende bunun çelengi
var" diyor, "1974'de ahnıştım, bir ban-
kanuı kasasında dunıyor. Ne yapacağımı
bikmiyonım. Devlete vermem, bir özel
banka sahip çıksa da bağtşlasam."
"Yeni şiirler" dıyorum.
Beş defter dolusu şiir, yayımlanmaya
hazır. Her defterde üç yüz şiir var. Bun-
lann dışında bin yedi yüz kadar da dört-
lük.
"Gece yatıyorum" diyor, "sokaktan
bir adam geçiyor. 'baltacm' diye bağırı-
yor. Kalkıp hemen şiirini yazıyorum.'"
Nasıl mı?
Çünkü yatagının başucunda bir def-
teri var ve kalemi. Bu defterin adı "Nö-
betçi Şiir Defteri."
"O an yazmasam uçup gidiyor" diye
ekliyor.
Yanımızdaki iki genç tavlanın başın-
dan kalkıyor. Bu kez tavlanın başına
Dağlarca geçiyor, karşısına Demirtaş
Ceyhun'u abyor.
"NesineT" diye soruyor Ceyhun.
"Sen yabancı değUsin, on bin lirasına
olsun" diyor Dağlarca da.
İlk oyun Ceyhun"un, ikinci oyun da...
Bu sırada Enver Ercan, Dağlarca'ya
Varlık Yaynüan'ndan telif hakkım ge-
tiriyor.
Dağlarca, "Tabii" diyor, "Paranın
kokusunu akün, tavlayı kazanırsm."
Üçüncü oyun da Ceyhun'un. Arük
mücadelenin gereği yok. Dağlarca cüz-
danından iki beş bin lirayı Demirtaş
Ceyhun'un önüne bırakıyor.
Şimdi de ödül almak sırası Demirtaş
Ceyhun'da. Bir değil, hem de iki ödül...
Ikı tane Dağlarca imzalı beş bin Türk
Lirası.
Ve yeni bir ödül töreninde pazartesi
günü buluşmak üzere tavla kapatılıyor.
Çünkü Dağlarca bir gün kahveye çı-
kıyor, bir gün çıkmıyor.
Azraıl'i kandırmarun bir başka >olu
da bu...
Sabahın onu. 20 şair Köprünün eteğinde.
Sürgünköprüde
şiireylemi
Kültür Servisi - "Haksı/ yere
mdhkûm edilen oğlutn Nâzım
Hıkmet açlık grevindedir. Ben
de ölmek istiyorum Gece gün-
düz oruçluyum. Bızı kurtar-
mak isteyenler bu deftere ad-
rcslennı yazarak ımzalasın-
lar."
Dün bir grup genç şair tara-
fından bu defter bir kez daha
açıldı ""sürgün"dekı Galata
Köprüsü ûzerinde Ama kırk
yıl öncesinin Nâzım Hıkmet'ı
özgürlüğüne kavuşsun diye de-
ğil, Köprü'nün yeniden "ha-
yaı"a geçirilmesi için...
L'nkapanı Köprüsü yanına
çekilen Köprü, boynu bükük,
öylece dunıyor orada. "Uğur-
lanırken" boynuna takılan çe-
lenkler saranp solmuş. •"Emi-
nönü"nü okla gösteren yol
levhası yüzünü Haliç'e çe\ir-
miş.
Sabahın onunda 20 kadar
şair Köprü'nün eteğinde top-
lanıyor. Zabıtanın "Köprü
batıyor" uyansına rağmen
Köprü üzerine çıkıyor şaırler.
Açış konuşmasını Sunay
Akın yapıyor:
"Her gün biraz daha beton-
laşan İstanbul'da tarihı yapıt-
lann değen, yok edılince anla-
şılıyor. Galata Köprüsü'nün
dubalan sökülüp kuytu bir kö-
şesine atıldı İstanbul'un. Tıpkı
cesedin parçalara bölünüp yok
edildiği bir "bavul cinayeti' gi-
bı..."
Bu kez defter değil, Nâzım
Hikmet'in annesi Celile Ha-
nım'ın sözlerinin bulunduğu
bir dosya kâğıdı imzaya açılı-
yor. Elden ele dolaşarak imza-
lar atılıyor.
Ardından söz şiire geliyor.
Sunay Akın. Meün Sever,
Mustafa Köz, Nuh Ömer Çeti-
nay. Süha Tuğtepe, Mustafa
Öneş. Refik Durbaş, Erisin
Tezcan. Meat Ünal...
20. ULUSLARARASI İSTANBUL FESTÎVALÎ
Kraliyet Filarmoııi Orkestrası Liıııitecl Şirketi• DÜnyanin Ünlü Ortcestralanndan Kraliyet Filar- Britten'm "Genç Adamm Or- Ulusal Orkestrası'nı yönetmiş- 1986'da Guildhall Müzik Oku-
* 1 ^_**__ ! 1 " 1 1_ T^ 1 * A. irnft-^-r, D a t ı U A r ı " n i ıra I j-»l"t rt \\/î\ ti /""lat lain rsA t~\v\rnd mct^nsi o I . _ * _ J _ _ 1 j _ J _ 1 _ t 1 !•.»!_
moni, bugün ve yann iki konser verecek. Kraliyet kestra Rehben"ni ve John Wii-
Filarmom Orkestrası, üyelerinin hissedar olduğu uams'uı "Yıldız Şayaşian" fii-
bir limited şirket. Topluluğun kendi plak şirketi de ™k
muz
>g>
nden s u ı t l
*s»endıre-
var. 1963'te üyelerinin hissedar
"Guillaume Tell" L'vertürü. olduğu bir limited şirkete dönü-Kühür Servisi - Yehudi Me-
nuhin başkanı ve yardımcı şefi;
Vladimir Ashkenazy müzik di-
rektörü; Andr Previn birinci
şefi; İngiltere Ana Kraliçesi ise
hamisi. Sir Thomas Beecham
tarafından kurulan ve ilk kon-
serini 1946'da veren Kraliyet
Filarmoni Orkestrası bugün ve
yann İstanbul Festivali'nde.
Bugün James Judd yöneti-
mindeki İngiliz Kraliyet Or-
kestrası'nın solisti İcemancı
Tasmin Little. Bugünkü prog-
ramda Gioacchıno Rossini'nin
Max Bruch'un 1 Nolu Keman
Konçertosu ve Ralph Vaughan
Williams'ın 5 Nolu Senfonisi
yer alıyor.
Kraliyet Filarmoni Orkest-
rası'nın yannki konserini Ho-
ward Griffıths yönetecek. Solist
ise piyanist Lucy Parham. İngi-
liz topluluk yann Aaron Cop-
land'ın "Halk İçin Fanfar"
ını, Georges Biftt'nin "Car-
men" süitlerinden bölümlen,
George Gershvvin'in "Rhap-
sody in Blue"sunu, Benjamın
ğ ş
şen orkestraya, Kralıçe tarafın-
dan "Kraliyet" unvanını kul-
lanma hakkı verildi.
Kraliyet Filarmoni Orkestra-
sı, 1986'da kendi plak şirketinı
kurdu ve böylece plak şirketi
sahibi ilk orkestra oldu.
Topluluk, bugüne kadar
yayımladığı 30'dan fazla plakla
300 yıh kapsayan bir repertuan
müzikseverlere sundu.
Bugünkü konsen yönetecek
çlan James Judd, geçen vıl da
İstanbul Festivali'nde Iskoç
ti. Cleveland Orkestrası'nda
Lorin Maazel'in, Avrupa Top-
luluğu Gençlik Orkestrası'nda
Claudio Abbado'nun yardım-
cılıklannı yapan Judd, bugüne
dek Viyana ve Prag Senfoni or-
kestralan. Berlin ve Amster-
dam Filarmoni orkestralan.
Fransız Ulusal orkestralan.
Mozarteum Salzburg ve Suisse
Romande orkestralan. Londra
Senfoni ve Londra Filarmoni
orkestralan gjbi tanınmış top-
luluklan yönetti.
Bugünkü konserde orkestra
eşlığınde Bruch'un 1 Nolu Ke-
man Konçertosu'nu yorumla-
yacak olan Tasmin Little ise
ingiliz genç kuşak kemancılan
arasında önemfi bir yere sahip.
lu'nda altın madalya alan Little
bugüne kadar Masur, Ashke-
nazy. Groves. Tortelier,
Maksymiuk. Menuhin. Davis
gıbi şefier yönetıminde ünlü
topluluklar eşlığınde çaldı.
Yannki konserin şefi Ho-
\vard Griffıths de geçen yılki
İstanbul Festıvali'ne İngiliz
Oda Orkestrasf nın başında ka-
tılmıştı.
İngiliz Oda Orkestrası ile
18. yüzyıl İs\içrelı bestecilerin
yapıtlannı ıçeren bir compact
disc gerçekleştıren Gnffıths,
Zürih Yaylıçalgılar Topluluğu
ile de Mozart'ın yapıtlannı ve
Barok dönemi obua konçerto-
lannı plak yaptı.
Griffıths, Kraliyet Filarmo-
ni Orkestrası ile de Bruch'un
yapıtlannı. Polonya Oda
Orkestrası ile Mozart'ın bütün
korno konçertolannı plağa
aldı.
Yann, Kraliyet Filarmoni eş-
lığınde Gerslnvın'ın "Rhap-
sody ın Blue" adb yapıtını ses-
lendirecek olan Lucy Parham.
1984'te BBC'nin düzenledigi
Yılın Genç Müzisyenı Yanş-
ması'nı kazandıktan sonra
1989'da Uluslararası Genç
Konser Sanatçılan Yanşması'n
da birinci. 1990'da Yılın Genç
Sanatçısı Yanşması'nda da
ıkıncı oldu. Geçen mevsım
Kraliyet Filarmoni ve Liverpo-
ol Filarmoni ile konserler veren
Parham. Sony CBS için bir
plak da doldurdu.
FESTJVALDE
BUGÜN •'
• Kraliyet Filarmoni Orkest-
rası / Atatürk Kültür Merkezi
Büyük Salonu. 18.30
• Cristina Hoyos / Açıkha-
va Tıyatrosu. 21 30
• Saraydan Kız Kaçırma /
Topkapı Sarayı. 21.30
FESTÎVALDE
YARIN
• Kraliyet Filarmoni Orkest-
rası / Atatürk Kültür Merkezi
Büyük Salonu. 18.30
• İstanbul Devlet Klasik Türk
Vlüziği Korosu-Nevzad AÜığ/
Süleymaniye Kültür Merkezi,
21.30