Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5MAYIS1992SAU
16
BURASITURKİYE
HALUK ŞAHtN
Kopkunun Parmakları
Los Angeles'taki zenci patlaması Amerika'yı televizyon
dizilerinden tanıyanları çok şaşırtmış olmalı. Amerikalı si-
yahları doktor, yargıç, profesör, bilim adamı gibi rollerde
ve o müthiş bolluk içinde şunca zaman seyrettikten sonra,
geçen hafta olup bitenleri açıklamak zor kuşkusuz.
"Bu zenciler de bulmuşlar da bunuyorlar," diye düşü-
nenler olduğunu biliyorum.
öte yandan, Amerika'yı dürüst sanat eserlerinden tanı-
yanlar hiç şaşırmamışlardır. örneğin, Lavvrence Kasdan-
ın şu sıralar oynayan Grand Canyon (Şehrin Kalbi) filmin-
den tanıyanlar... Los Angeles'ta geçen bu filmde o dehşet
verici patlamanın yanmakta olan fitil uçlarını görebilirsi-
niz. Ve Amerikan rüyasını bir kabusa çeviren korkunun
parmaklarını...
Dünyanın bir numaralı rüya fabrikası Hollyvvood'u da sı-
nırları içinde bulunduran Los Angeles'ta havaya iki zehirli
öğe egemendir: gündüzleri hava kirliliği (smog), geceleri
korku!
Korkunun temelinde Amerika'nın bölünmüşlüğü, daha
doğrusu kaynaşrnamışlığı yatar. Bir yanda çoğu zengin
beyazlar, öte yanda çoğu yoksul siyahlar... Kentin merke-
zinde bir "kara delik" gibi yoğunlaşmış olan siyahların bir
gün korkunç bir patlamayla kentin varoşlarına saldıracak-
ları korkusu beyazların bilincinin en derin kıvrımlarına
yerleşmiştir.
Bu korkunun açık seçik ortaya dökülmesine.kültürel sı-
nırlamalar her zaman izin vermez. Korkan kişinin karan-
lıkta ıslık çalması gibi başka havalardan çalınır, farklı
öyküleranlatılır.
Oysa korku dağları bekler... Daha doğrusu, derin vadile-
ri andıran gökdelenli caddeleri...
• * •
Tom Wolfe'un "Şenlik Ateşi" adıyla dilimize çevrilen
"The Bonfire of Vanities" romanını okudunuz mu? (Ya da •
filmini gördünüz mü?) Birfırsatını bulursunuz okuyun; ora-
da günümûz Amerika'sımn gerçekçi ve çok da eğlenceli
bir portresini bulacaksınız.
Romanın başlarında, başarılı ve genç borsa simsarı ha-
yatının hatasını yapar: JFK havaalanından otomobiliyle
kente dönüşte, yanlış sapaktan çıkar ve kendisini zenci
mahallesi Bronx'ta bulur. Çıkış o çıkış, hayatında bir daha
hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır...
Kasdan'ın yukarıda andığım filminde de böyle bir kara-
basan sahnesi vardır: zengin beyaz avukatın lüks otomo-
bili geceyarısı zenci mahallesinde bozulmuştur. Frankeş-
tayn'ın sabaha karşı tabutunun kapağmı kaldırmasından
çok daha tüyler ürpertici bir sahnedir bu. Aynı kenti payla-
şan ama aralarında sonsuz bir uçurum bulunan insanlar
karşı karşıya gelmektedir.
Terörden tüm çektiklerimize rağmen, biz Türkiye'de ya-
şayanların zor anlayabileceği bir korkudur bu.
Amerikan "best-seller" listelerinin tepelerinde uzun sü-
redir Stephen King gibi korku yazarlarının bulunmasının,
Hollyvvood'un durmadan korku ve şiddetfilmleri üretmesi-
nin psikolojik temelinde de bu olguyu buluruz. Tuzukuru
beyaz Amerikalı her an bir şeylerin ters gideceği ve sahip
olduğu herşeyi kaybedeceği korkusuyla yaşamaktadır.
Ve popülerkültürendüstrileri, bu korkuyu kovboyfilmle-
rinde yılan yağı satan doktorlar örneği, süslü şişelerde
Amerikalıya satmaktadır.
* * * Beyazların korkusu Amerikan denkleminin biryanı-
dır; öte yanında ise zencilerin ham öfkesini buluruz.
Los Angeles'teki haksız yargı kararı dünyanın başka bir
yanında almsaydı ne olurdu? Herhalde haksızlığa uğra-
yanlar ile onlara sempati duyanlar toplanıp yürüyüşe ge-
çer, hükümet konağının önünde büyük bir miting yapar,
sloganlar atar, marşlar söyler, belki adliye binasını işgâl
eder, ülke çapında boykotlar, direniş hareketleri başlatır-
dı. Davaiarı o kadar haklı ki, sonunda mutlaka kazanırlar-
dı. Hangi çağda yaşıyoruz? Bir insanoğluna televizyon
kamerasının gözü önünde atılan o acımasız dayağı Ameri-
kan ırkçılığı bile örtbas edemezdi.
Ama Amerikan zencileri ne yapıyorlar? Hürraa mağaza-
ları yağma etmeye! Hürraa fırsattan yararlanıp Amerikan
rüyasının bir aksesuarı olarâk kendilerine reklamı yapı-
lan malları kapıp kaçmaya.
O müthiş haksızlığı protesto ederken bile düşmanlarının
onlara layık gördüğü rolleri oynuyorlar. O müthiş öfkeleri
mağaza raflarından bedava renkli televizyon kapmayaça-
lışırken heba olup gidiyor...
Ve yağmalar sona erip yangmlar söner sönmez, Ameri-
kan rüyasını temsil edenler, hayatın normale döndüğünü
muştuluyorlar!
30 YIL ÖNCE CumhuriYet
Ne zaman ve nasıl?
5MAY1SI962
İşsizliklcn sızlanan v apı
işçilcrinin Ankara'da iansız
olarak giriştiklcri göstcri
yürüyüşünü uygun bulacak
dcğiliz. Dcmokratik
kanunlann hükum sürdüğü
ülkclcrdc haklan korumanın
cn doğru yolu clbcllc kanun
sınırlan içindcn gidcn yoldur.
İlgilı makamlar izin vcrmcdilerse işsiz > apı işçileri
vatandaşlanmızderllcrinı çeştli araçlarla kamu oyuna belkı
daha lcsirli birşekildcduyurmak ımkânını herhalde
bulabilirlcrdi.
Ancak içine bir takım tahrikçiler karışmış vc usulsüz
yapılmış da olsa. Ankara'daki gösteri y ürüv üşü üzcrindc
durmak. hafifbiralarmçanını hatırlatanolayıngcrcklirdiği
tcdbirlcri vakil gcçırmcden bulmak zorunda olduğumuzu
unutmamalıyızdtr. İki partı arasındaki sürlüşme
noklalannı törpülcycrckyurdumuzsiyasalhavasını
y umuşatmaya çalışan Koalısyonu Kuvvcilcndirmc
Romisyonu'nun sayın üycleri. kcndi ıççatışmalannı bir an
durduruparadabirsokağakulakvcrselcrivicdcccklcrdir.
Sokaktan gclcn şu izınsizgürüllülcr. hürriyct içinde
kalkınma gayretlcri daha fazla gecikürilirsc. dcmokrasimizi
ilcridcncgibiakıbetlerinbcklcdiğinianlatmayayctcr
sanınz. Bütünhürdünyamilletlerı.yurttaşlannahergün
artan bir refah vcmutluluk sağlarken bız. bulunduğumuz
cephc içinde sanki bir istisna tcşkil cdiyormuşuz gibi bülün
gayrclimizisadecekısırpoiitikaoyunlannaharcarsak.
bilinmcz. koalısyonu kurtarabilir miyiz. ama sonunda
demokrasiyi muılaka kaybcderiz.
Dikla rejimlerinin lemcl direği her zaman vc her ycrde
ckonomik ncdcnlcrc dayanır. Aelık \c scfalel başka şeyc
bcnzcmez.
Birinci Cihan Harbi sonrasında Almanya'nın uğradığı
felaketlerc. anıayışsız politika ile a> rıca galip dc\ lctlcr de
scbepolmuşlardır. Konunun bu yönüne burada
dokunmayaycrolmasagcrcktir.
Herhalde şu var ki dcğişcn sosyal vc ekonomik koşullara
bünyelerini uyduramıyan rcjimlerergeçyıkılmaya vc-cn
kötüsii- yerlerini dikta rcjimlcrine kaptırmav a
mahkûmdurlar.Birülkede ekonomik sefalcinedenli
artarsa. ona karşı bir gün patlak vcrccck tcpkı dc o nispeue
şiddetli olur.
Karma hükümet kurulduğu gündcn bcri. birçok ya/arımız
bu gerçekleri hatırlatarak sorumluları uy armaya gay ret
ediyorlar. İklidan yürütmesini bcklcdığımı/ parıilcr isc.
hâlâ koalisyonu nasıl yaşatacakları kaygusundadırlar
Bilmcyizbunları kim uyandıracak. nc zaman uyandıracak.
nasıl u\andıracak?.
NADİR NADİ
Söz üniversitede
Araştırma görevlileri araştırdıBu çalışma üniversitelerin ye-
nîden yapılanması süreci içeri-
sinde 'araştırma görevlileri1
tarafından gerçekleştirilmiştir.
Yeni oluşturulacak "Universite-
ler Yasası'nda asistanlann sta-
tüsüne, akademik ve yönetsel
kurullann oluşumuna ve özlük
haklanna yönelik önerileri içer-
mektedir.
1. Genel görüşler
Üniversiteler. özerklik ve de-
mokratiklik ilkelerine uygun
olarak yapılanmalıdır. Buna
göre.
1.1. Üniversiteler özerk kuru-
luşlardır.
1.2. Mevcut katı merkezjyet-
çi sistem tümüyle terk edilerek
demokratik yönetimin en
önemli koşullanndan biri olan
katılımcı sistem benimsenmeli-
dir.
1.3. Öğretim elemanı ve öğ-
rendleri ilgilendiren sorunlann
demokratik bir biçimde çözürn-
lenebilmesi için bunlann üni-
versite ve fakülte yönetimine
katılması ilke olarak kabul edil-
meüdir.
1.4. Üniversiteninözgürce bi-
lim ve sanat üreten bir kurum
olabilmesi için özellikle tüm or-
ganlann secimle oluşturulması
ve demokratik katıfımın sağ-
lanması zorunludur.
1.5. Seçilmiş organlann özde-
netimini sağlamak için seçim ile
gelen tüm yöneticilerin, gerekli
görülen durumlarda, kendileri-
ni secen kurullarca geri çağnl-
ması olanağı getirilmelidir.
1.6.657 sayıh Devlet Memur-
lan Kanunu kapsamında ele
alınan sicil ve özlük haklan uy-
gulaması kaldınlarak, demok-
ratik ve katıhmcı üniversite
modeli çerçevesinde yeni bir
düzenlemeye gidilmelidir.
2. Oluşturulacak yeni yasada
asistanlann statüsü
Yeni düzenlenecek yüksek
öğrenim yasasında asistanbk
statüsünün getirilmesi, aynca
araştırma görevliliği statüsüne
yer verilmemesi bağlamında
aşağıdaki tanım esas alınmalı-
dır.
2.1. Ti
Asistanlar, öğretim üyeliğine
kaynak oluşturmak amacıyla,
gerekli bilimsel çalışmalan ya-
pan ve fakülte, bölümlerde bağ-
lı bulunduklan anabilim dalın-
ca yürütülen öğretim faaliyetle-
rine aşağıda belirtilen esaslar
kapsamında katkıda bulunan,
daimi statü ile çalışan öğretim
elemanlandır.
2.2. Haklar ve görevler
2.2.1. Asistanlar, uzmanlık
alanının gerektirdiği bilimsel ve
sanatsal çalışmalan yaparlar.
2.2.2. Asistanlar, uzmanlık
konulanyla ılgili çalışmalarda
bulunmak, bilgi ve görgülerini
arürmak amacıyla bağlı bulun-
duklan üniversite tarafından
giderleri karşılamnak üzere, bo-
lüm başkanlıklannca. en az bir 2.2.6. Asistanlar, anabilim
yıllığına yurtdışına gönderilir- dahndaki laboratuvar, proje,
atölye ve öğretimle ilgili faali-ler.
2.2.3. Asistanlar, akademik
ve yönetsel kurullar dışında hiç-
bir idari görev (sekretarya, kü-
tüphane ve arşiv hizmeteri gibi)
yapmak ve yardımcı olmakla
yükümlü değillerdir.
2.2.4. Asistanlar. kendi talep-
leriyle, uzmanlaşacağı konular-
da gelişmelerini sağlamak için
bölüm kurulu önerisi ve fakülte
yönetim kurulu karanyla belli
sürelerde özel veya kamu kunı-
luşlannda görevlendirilebilir-
ler.
2.2.5. Asistanlar doktora ça-
lışmalannı tamamlayıncaya
kadar teorik ders veremezler.
Üniversite öğrencüerinin büyük kısmı, hazırlannıakta olan yasayla pek ilgili ve bflgfli değil. bgUenenlerin de çoğu umutsuz. Bazılan ise, devrim obnadan bu işlerin
düzelmeyeceğini düşünüyor. Ama, hepânin ortak noktası mevcut sistenmı kötü olduğu.
yetlere haftada en fazla beş saat
yardıma olabilirler. İki ile beş
saat arasındaki görevlerinden
dolayı ek ücret almahdırlar.
2.2.7. Lisanüstüçalışmalannı
yapmakta olan asistanlar, haf-
tada 2 günden az olmamak
kaydıyla araştırma izni kulla-
nabilmelidir. Tez aşamasına
gelenler, tez ve uygulama çalış-
masına destek sağlamak ama-
cıyla katkı ödeneği almalı, ya-
zım ve uygulama aşamasında
ücretli izin kullanabilmelidir.
2.2.8. Fakülte yönetim kuru-
lu karanyla asistanlar. döner
sermaye çalışmalanndan öğre-
tim üyelerinin aldığı payın yan-
sından az olmamak üzere. bö-
lüm kurulunca belirlenecek
oranlarda pay almalılar.
2.2.9. Uygulamalı eğitim ve-
ren üniversite asistanlan 2.2.6.
maddesinde belirtilen süreler-
de. uygulama çalışmalan ya-
parlarken iş güvenliği sağlan-
malı. kaza sigortası yapılmah,
iş riski ve yıpranma payı olarak
ek ücret almalıdırlar.
2.2.10. Sanat eğitimi veren
kurumlarda "sanatçı" öğretim
üyeliği statüsü oluşturulmalı,
bu kurumlarda görev yapan
asistanlar bu statüye bağlı ola-
rak tanımlanmalıdır.
3. Akademik ve yönetsel yapt
Başlangıçta beİırtilen genel
görüşler ile akademik ve yönel-
sel kurullarda demokratik katı-
lımın sağlanması bağlamında,
tüm kurullarda asistanlar tem-
sil edılmelidir.
4. Diğer öneriier
4.1. Akademik unvanın ge-
rektirdiği idari ve mali haklar,
yükseltmelerde, kadro duru-
muna bakılmaksızın sağlanma-
lıdır. Akademik yükseltmelerde
bilimsel yetkinlik esas alınmalı,
bu konuda objektif kriterler ge-
liştirilmelidir.
4.2. Asistanlar. siyasi partile-
re ve sendikalara ü>e oiabilmeli
ve siyasi etkinlikierde buluna-
bılmelidir. Derneklere kurucu
üye ve üye olmada idari izin ko-
şulu aranmamalıdır.
4.3. Asistanlığa girişte ve
akademik yükseltmelerde gü-
venlik sonışturması yapılma-
malıdır.
4.4. Lisansüstü öğretim fa-
külteler tarafından yürütülme-
lidir. Enstitülerde bulunan
araştırma görevlileri, kadrola-
nyla birlikte ilgili fakültelere
asıstan kadrosu olarak aktanl-
malıdır.
Öğrenciler, Yükseköğretim Yasa tasansıyla ve YÖK'le ilgili neler düşünüyor
Dkokıd açar gibi üniversite açıyorlar
İstanbul Haber Servisi - Üniver-
site öğrencileri, yeni hazırlanan
yüksek ögretim yasasıyla pek il-
gili değil. İstanbul Universi-
tesi'nin çeşitli fakültelerinde
yaptığımız kısa turda, YÖK'le
ilgili konuşmak istedığimiz öğ-
rendlerin bir kısmı hıçbir şey
söylemedi. Büyük çoğunluğu
da, "tlgüenmiyorum" diyerek
yanıt vermekten kaçındı.
İstanbul Üniversitesi Felsefe
Bölümü 3. sınıf öğrencisi Kor-
kut Yddız, yeni hazırlanan yasa
hakkında hiçbir bilgisi olmadı-
ğını belirtirken, "YÖK'ün iyi
bir şey olmadığını biliyorum"
demekle yetindi.
Tarih Bölümü öğrencisi Ali
Şen Akpınar, "YÖK'ü kaldıra-
cağız vaadleriyle başa gelenler,
şimdi reforme etme yoluna gj-
diyorlar. Oysa, YÖK'ün üni-
versiteler üzerindeki tahribaü
refonnlarla onanlamaz" diye-
rek, YÖK sisteminin tamamen
kaldınlmasından yana olduğu-
nu belirtti. ögrenci ve öğretim
görevlilerinin örgütlenerek si-
yasal platformda seslerini du-
yurabilmeleri gerektiğini söyle-
yen Akpınar, okullardan uzak-
laştınlan hocalann geriye
dönmelerirun sağlanmasını is-
tedi. Akpınar, öğretim üyeleri-
nin derslerde yetersiz kaldığını,
her önüne geîenin öğretim gö-
revlisi olamaması gerektiğini
sözlerineekledi.
Kendilerini Müslüman
Gençlik olarak tanımlayan bir
grup öğrenci ise, olaya radikal
baktıklannı ifade ederek,
"YÖK'ün değiştinlmesi ya da
ıslah edilmesi bizim açımızdan
çözüm getinneyecektir. İslami
düzen geldiğinde, İslami şartla-
nn getirdiği düzen içinde oluşa-
cak olan eğitim ve öğretim siste-
mi kendiliğinden cözüme
kavuşacakür" şeklinde konuş-
tular.
Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğ-
rencisi olan Lutfi Şen, üniversi-
telerdeki özerk eğitimin, bu
hükümetle ve bu yasalarla ger-
çekJeşemeyeceğini dile getirdi.
Siyasal Bilgiler Fakültesi Mali-
ye Bölümü 3. sınıf öğrencüerin-
den biri ise, yasada belirsizlikler
olduğunu ileri sürerek, YÖK'-
-
ün öz olarak aynı kaldığını ve
değişikliğin şekılde yapıldığını
savunarak, üniversitelilere bir
oyalama taktigi uygulandığı
inancında olduğunu söyledi.
İnşaat Mühendisliği 4. sınıf
öğrencisi Coşkun Ydmaz ise,
yeni kurulacak üniversiteler
için, "Varolan üniversiteler ile
bilim üretimini gerçekleştiremi-
yorken, yenileriyle ne yapacak-
sınız? Bilgi donanımı yeterli
olmayan asistanlar, ihtiyacı
karşılayacak öğretim elemanla-
rvnın eksıkliğı nedeniyle dersle-
re giriyor ve kaliteyi düşürü-
yor" derken, İnşaat Mühendis-
liği 3. sınıf öğrencisi Yüdız
Eroglu da, "ilkokul açar gibi
üniversite açılmaz" diyerek,
açılması açıklanan üniversiteler
hakkındakı görüşleriru dile ge-
tirdi.
Tarih bölümü öğrencilerin-
den Nursel Ülküseven de yasay-
la ilgili gelişmeleri takip edeme-
mesine karşın YÖK'ün kaldı-
nlması ve üniversitelerde
uygulanan polıs baskısının so-
na erdirilmesi gerektiğini belirt-
ti.
Yasa oluşturulurken öğren-
cilerin düşüncelerine başvurul-
madığından yakınan Yıldız
Üniversitesi İnşaat Mühendisli-
ği Fakültesi 4. sınıf öğrencisi
Kemal Gök, "Merkeziyetçi sis-
temin, yeni yasada süslenerek
özünü koruduğu gözüküyor."
diyor.
19 Mayıs Üniversitesi ilk adımı atnıış, kabnış
CEMİLCtĞERtM/
SALtM SÜRMEÜ
SAMSUN -19 Majns Üniver-
sitesi, susan bir üniversite. öğ-
retim üyeleri ve öğrenciler,
üniversitedeki birçok uygula-
madan rahatsızlık duyuyor,
ama düşüncelerini özgürce
açıklamaktan kacınıyor.
Bu üniversitede sorun çok.
Eğitirn Fakültesi Yabana Dil-
ler Eğitimi Ingilizce bölümünde
hiç öğretim üyesi yok. İngilizce
dersleri, yıllardır araşürma gö-
revlileri tarafından veriliyor.
Üstelik, bölümün kontenjanı
bu öğretim yılının başında 40'-
tan 80'e çıkanbyor. Sınıflar
çok kalabalık. Dersane yeter-
sizligi nedeniyle kanşık ders
programlan düzenleniyor. Saat
10.00'da dersten cıkan bir öğ-
renci, saat 15.00'teki ikinci der-
se kadar bekJemek zorunda
kabyor.
Kantinler çok küçük ve pis.
Verdiği hizmet, çay ve simitten
öteye gitmiyor. Yemekhaneler
bakımsız. Laboratuvarlar ge-
rek fıziksel, gerekse teknik ola-
rak yetersiz. Kütüphane ve ça-
lışma salonlan, öğrencilerin
gereksinimini karşılayamıyor.
11 bin nüfuslu üniversitede,
konferans, konser, sinema ve ti-
yatro etkinlikleri için 500 kişilik
tek bir salonun bulunması, üni-
versitenin sosyal ve kültürel
yaşamırun renksizliğinin bir
göstergesi.
Öğretim üyesi bulunmayan
bölümlerde ögrenciJer, üsanüs-
tü öğrenim göremiyor. öğren-
ciler, sağlıkb dinlenme ve çalış-
ma ortamlanndan yoksun.
Konuşma cesareti gösteren,
ama adlannın açıklanmasını is-
temeyen öğrencilerin verdiği
bilgiye göre, üniversitede legal
bir öğrenci derneği yaşaülama-
mış. Ama, öğrenciler Türk
Ocaklan'na üye olmalan konu-
sunda desteklenmiş.
1975 yılmda 26 Tıp Fakültesi
öğrencisi ile öğrenim yaşamına
başlayan 19 Mayıs Üniversi-
tesi'nden bugüne kadar 11.557
öğrenci mezun oldu. Üniversi-
tede halen 10.337 öğrenci bulu-
nuyor. Samsun, Çorum, Amas-
ya ve Sinop'taki 6 kampusta
tamamı 19 Mayıs Üniversitesi'-
ne ait binalarda Eğitim, Fen-
Edebiyat, İlahiyat, Mühendis-
lik, Tıp, Ziraat fakülteleri ile
Samsun Eğitim Yüksek Okulu,
Sağlık Hizmetleri Meslek Yükr
sek Okulu, Amasya Eğitim
Yüksek Okulu, Amasya Mes-
lek Yüksek Okulu, Sinop Su
Ürünkri Yüksek Okulu, Fen
Bilimlen Enstitüsü, Sağlık Bi-
limleri Enstitüsü ve Sosyal Bi-
limler Enştitüsü'nde öğrenim
veriliyor. Üniversitede, 70 pro-
fesör, 48 doçent, 87 yardımcı
docent, 129 öğretim görevlisi,
19 uzman, 53 okutman, 302
araştırma görevlisi var.
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE DÛNYA'DA
Devlet Bakanlığı Meteo-
rotoji Genel MûdüriĞğü n-
den alınan bitgiye göre
yurdun doğu kesimteri
parçalı çok bulutiu, İç
Anadolu'nun doğusu, Or-
ta ve Doğu Karadenizin tç
kesimleri, Doğu Akdeniz
ile Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgeleri yağmur w yer yer sağanak yağışlı geçecek. Hava st-
caklığında önemli bir değişiklik olmayacak Rüzgâr kuzey ve doğu yön-
lerden hafif, ara sıra orta kuvvette. yağış alan yerterde yağtş anında kuv-
vetJi olarak esecek. Zongukt* A
B 14°
•0} «* X0nwiu U
A-jçık B-bukjtkı G gûneşlı K kartı S-aslı Y-yaOmuriu
ÇALISANLARIN
SORULARl/SORUNLARI
YILMAZ ŞtPAL
"Yüksek tekniker mi, tekniker mi?"
SORU: Bir kamu kurumunun Emlak İnşaat Müdürlüğü'nde,
Teknik Hizmetler Sınıfı'ndan, mayıs 1988'de emekli
otdum. Yüksek tekniker okulu mezunu olduğum için,
1982 yılında bana 1. derece 4. kademe kadrosu veril-
di. Oysa ki emeklilik belgeme yüksek tekniker yerine
tekniker yazılmıştır.
Emekli maaşım yüksek tekniker mi, tekniker mi
olduğum göz önüne alınarak hesaplanmtştır? Bir de
bugün ne olması gerektiğini açıklamanızı bekliyo-
rum.
H.B.
YANIT: 12 Aralık 1984günlü Resmi Gazete'de yayımlanan
243 sayıh yasa hükmünde kararname ile teknikerler de yüksek
tcknikerler ile emekli aylığı yönünden aynı statüde yer almıştır.
Bugün almanız gereken emekli aylığmm hesabı ise şöyledir:
(1) Genel emekli aylığı: 1.500 (genel ayhk göstergesi) +
1.500 (1. dereceden ayhk alan yüksek tekniker ve teknikerlere
1992"de uygulanan ek gösterge) = 3.000 (Toplam gösterge)
3.000 (Toplam gösterge) x 523 (genel ayhk katsayısı) = 1.
569.000 x % 82.92 (32 yıl 11 ay hizmet karşılığı ayhk bağlama
oranı) = 1.300.692 TL. (genel emekli aylığı)
(2) Taban emekli aylığı: 1.000 (taban ayhk göstergesi) x 823
(taban ayhk katsayısı) = 823.000 x 82.92 (32 yıl 11 ay karşılığı)
= 682.404 TL. (ta'ban emekli aylığı)
(3) Kıdem emekli aylığı. 375 (25 yıl ve daha fazla hizmet kar-
şılığı kıdem aylık göstergesi) x 523 (kıdem ayhk katsayısı) x
82.92 (32 yıl 11 ay hizmet karşılığı ayhk oranı) = 162.620 TL.
(kıdem emekli aylığı)
(4) Özel hizmet tazminatı: 140.164 (özel hizmet tazminatına
esas) x % 82.92 (32 yıl 11 ay karşılığı oran) = 116.219 TL. (özel
hizmet tazminatı)
(5) Toplam ayhk: 1.300.692 TL. (genel emekli ayhğı) +
682.404 TL. (taban emekli aylığı) + 162.620 TL. (kıdem emek-
li aylığı) + 116.219 TL. (özel hizmet tazminatı) = 2.261.935
TL. (toplam emekli aylığı).