04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5MAYIS1992SAU 16 BURASITURKİYE HALUK ŞAHtN Kopkunun Parmakları Los Angeles'taki zenci patlaması Amerika'yı televizyon dizilerinden tanıyanları çok şaşırtmış olmalı. Amerikalı si- yahları doktor, yargıç, profesör, bilim adamı gibi rollerde ve o müthiş bolluk içinde şunca zaman seyrettikten sonra, geçen hafta olup bitenleri açıklamak zor kuşkusuz. "Bu zenciler de bulmuşlar da bunuyorlar," diye düşü- nenler olduğunu biliyorum. öte yandan, Amerika'yı dürüst sanat eserlerinden tanı- yanlar hiç şaşırmamışlardır. örneğin, Lavvrence Kasdan- ın şu sıralar oynayan Grand Canyon (Şehrin Kalbi) filmin- den tanıyanlar... Los Angeles'ta geçen bu filmde o dehşet verici patlamanın yanmakta olan fitil uçlarını görebilirsi- niz. Ve Amerikan rüyasını bir kabusa çeviren korkunun parmaklarını... Dünyanın bir numaralı rüya fabrikası Hollyvvood'u da sı- nırları içinde bulunduran Los Angeles'ta havaya iki zehirli öğe egemendir: gündüzleri hava kirliliği (smog), geceleri korku! Korkunun temelinde Amerika'nın bölünmüşlüğü, daha doğrusu kaynaşrnamışlığı yatar. Bir yanda çoğu zengin beyazlar, öte yanda çoğu yoksul siyahlar... Kentin merke- zinde bir "kara delik" gibi yoğunlaşmış olan siyahların bir gün korkunç bir patlamayla kentin varoşlarına saldıracak- ları korkusu beyazların bilincinin en derin kıvrımlarına yerleşmiştir. Bu korkunun açık seçik ortaya dökülmesine.kültürel sı- nırlamalar her zaman izin vermez. Korkan kişinin karan- lıkta ıslık çalması gibi başka havalardan çalınır, farklı öyküleranlatılır. Oysa korku dağları bekler... Daha doğrusu, derin vadile- ri andıran gökdelenli caddeleri... • * • Tom Wolfe'un "Şenlik Ateşi" adıyla dilimize çevrilen "The Bonfire of Vanities" romanını okudunuz mu? (Ya da • filmini gördünüz mü?) Birfırsatını bulursunuz okuyun; ora- da günümûz Amerika'sımn gerçekçi ve çok da eğlenceli bir portresini bulacaksınız. Romanın başlarında, başarılı ve genç borsa simsarı ha- yatının hatasını yapar: JFK havaalanından otomobiliyle kente dönüşte, yanlış sapaktan çıkar ve kendisini zenci mahallesi Bronx'ta bulur. Çıkış o çıkış, hayatında bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır... Kasdan'ın yukarıda andığım filminde de böyle bir kara- basan sahnesi vardır: zengin beyaz avukatın lüks otomo- bili geceyarısı zenci mahallesinde bozulmuştur. Frankeş- tayn'ın sabaha karşı tabutunun kapağmı kaldırmasından çok daha tüyler ürpertici bir sahnedir bu. Aynı kenti payla- şan ama aralarında sonsuz bir uçurum bulunan insanlar karşı karşıya gelmektedir. Terörden tüm çektiklerimize rağmen, biz Türkiye'de ya- şayanların zor anlayabileceği bir korkudur bu. Amerikan "best-seller" listelerinin tepelerinde uzun sü- redir Stephen King gibi korku yazarlarının bulunmasının, Hollyvvood'un durmadan korku ve şiddetfilmleri üretmesi- nin psikolojik temelinde de bu olguyu buluruz. Tuzukuru beyaz Amerikalı her an bir şeylerin ters gideceği ve sahip olduğu herşeyi kaybedeceği korkusuyla yaşamaktadır. Ve popülerkültürendüstrileri, bu korkuyu kovboyfilmle- rinde yılan yağı satan doktorlar örneği, süslü şişelerde Amerikalıya satmaktadır. * * * Beyazların korkusu Amerikan denkleminin biryanı- dır; öte yanında ise zencilerin ham öfkesini buluruz. Los Angeles'teki haksız yargı kararı dünyanın başka bir yanında almsaydı ne olurdu? Herhalde haksızlığa uğra- yanlar ile onlara sempati duyanlar toplanıp yürüyüşe ge- çer, hükümet konağının önünde büyük bir miting yapar, sloganlar atar, marşlar söyler, belki adliye binasını işgâl eder, ülke çapında boykotlar, direniş hareketleri başlatır- dı. Davaiarı o kadar haklı ki, sonunda mutlaka kazanırlar- dı. Hangi çağda yaşıyoruz? Bir insanoğluna televizyon kamerasının gözü önünde atılan o acımasız dayağı Ameri- kan ırkçılığı bile örtbas edemezdi. Ama Amerikan zencileri ne yapıyorlar? Hürraa mağaza- ları yağma etmeye! Hürraa fırsattan yararlanıp Amerikan rüyasının bir aksesuarı olarâk kendilerine reklamı yapı- lan malları kapıp kaçmaya. O müthiş haksızlığı protesto ederken bile düşmanlarının onlara layık gördüğü rolleri oynuyorlar. O müthiş öfkeleri mağaza raflarından bedava renkli televizyon kapmayaça- lışırken heba olup gidiyor... Ve yağmalar sona erip yangmlar söner sönmez, Ameri- kan rüyasını temsil edenler, hayatın normale döndüğünü muştuluyorlar! 30 YIL ÖNCE CumhuriYet Ne zaman ve nasıl? 5MAY1SI962 İşsizliklcn sızlanan v apı işçilcrinin Ankara'da iansız olarak giriştiklcri göstcri yürüyüşünü uygun bulacak dcğiliz. Dcmokratik kanunlann hükum sürdüğü ülkclcrdc haklan korumanın cn doğru yolu clbcllc kanun sınırlan içindcn gidcn yoldur. İlgilı makamlar izin vcrmcdilerse işsiz > apı işçileri vatandaşlanmızderllcrinı çeştli araçlarla kamu oyuna belkı daha lcsirli birşekildcduyurmak ımkânını herhalde bulabilirlcrdi. Ancak içine bir takım tahrikçiler karışmış vc usulsüz yapılmış da olsa. Ankara'daki gösteri y ürüv üşü üzcrindc durmak. hafifbiralarmçanını hatırlatanolayıngcrcklirdiği tcdbirlcri vakil gcçırmcden bulmak zorunda olduğumuzu unutmamalıyızdtr. İki partı arasındaki sürlüşme noklalannı törpülcycrckyurdumuzsiyasalhavasını y umuşatmaya çalışan Koalısyonu Kuvvcilcndirmc Romisyonu'nun sayın üycleri. kcndi ıççatışmalannı bir an durduruparadabirsokağakulakvcrselcrivicdcccklcrdir. Sokaktan gclcn şu izınsizgürüllülcr. hürriyct içinde kalkınma gayretlcri daha fazla gecikürilirsc. dcmokrasimizi ilcridcncgibiakıbetlerinbcklcdiğinianlatmayayctcr sanınz. Bütünhürdünyamilletlerı.yurttaşlannahergün artan bir refah vcmutluluk sağlarken bız. bulunduğumuz cephc içinde sanki bir istisna tcşkil cdiyormuşuz gibi bülün gayrclimizisadecekısırpoiitikaoyunlannaharcarsak. bilinmcz. koalısyonu kurtarabilir miyiz. ama sonunda demokrasiyi muılaka kaybcderiz. Dikla rejimlerinin lemcl direği her zaman vc her ycrde ckonomik ncdcnlcrc dayanır. Aelık \c scfalel başka şeyc bcnzcmez. Birinci Cihan Harbi sonrasında Almanya'nın uğradığı felaketlerc. anıayışsız politika ile a> rıca galip dc\ lctlcr de scbepolmuşlardır. Konunun bu yönüne burada dokunmayaycrolmasagcrcktir. Herhalde şu var ki dcğişcn sosyal vc ekonomik koşullara bünyelerini uyduramıyan rcjimlerergeçyıkılmaya vc-cn kötüsii- yerlerini dikta rcjimlcrine kaptırmav a mahkûmdurlar.Birülkede ekonomik sefalcinedenli artarsa. ona karşı bir gün patlak vcrccck tcpkı dc o nispeue şiddetli olur. Karma hükümet kurulduğu gündcn bcri. birçok ya/arımız bu gerçekleri hatırlatarak sorumluları uy armaya gay ret ediyorlar. İklidan yürütmesini bcklcdığımı/ parıilcr isc. hâlâ koalisyonu nasıl yaşatacakları kaygusundadırlar Bilmcyizbunları kim uyandıracak. nc zaman uyandıracak. nasıl u\andıracak?. NADİR NADİ Söz üniversitede Araştırma görevlileri araştırdıBu çalışma üniversitelerin ye- nîden yapılanması süreci içeri- sinde 'araştırma görevlileri1 tarafından gerçekleştirilmiştir. Yeni oluşturulacak "Universite- ler Yasası'nda asistanlann sta- tüsüne, akademik ve yönetsel kurullann oluşumuna ve özlük haklanna yönelik önerileri içer- mektedir. 1. Genel görüşler Üniversiteler. özerklik ve de- mokratiklik ilkelerine uygun olarak yapılanmalıdır. Buna göre. 1.1. Üniversiteler özerk kuru- luşlardır. 1.2. Mevcut katı merkezjyet- çi sistem tümüyle terk edilerek demokratik yönetimin en önemli koşullanndan biri olan katılımcı sistem benimsenmeli- dir. 1.3. Öğretim elemanı ve öğ- rendleri ilgilendiren sorunlann demokratik bir biçimde çözürn- lenebilmesi için bunlann üni- versite ve fakülte yönetimine katılması ilke olarak kabul edil- meüdir. 1.4. Üniversiteninözgürce bi- lim ve sanat üreten bir kurum olabilmesi için özellikle tüm or- ganlann secimle oluşturulması ve demokratik katıfımın sağ- lanması zorunludur. 1.5. Seçilmiş organlann özde- netimini sağlamak için seçim ile gelen tüm yöneticilerin, gerekli görülen durumlarda, kendileri- ni secen kurullarca geri çağnl- ması olanağı getirilmelidir. 1.6.657 sayıh Devlet Memur- lan Kanunu kapsamında ele alınan sicil ve özlük haklan uy- gulaması kaldınlarak, demok- ratik ve katıhmcı üniversite modeli çerçevesinde yeni bir düzenlemeye gidilmelidir. 2. Oluşturulacak yeni yasada asistanlann statüsü Yeni düzenlenecek yüksek öğrenim yasasında asistanbk statüsünün getirilmesi, aynca araştırma görevliliği statüsüne yer verilmemesi bağlamında aşağıdaki tanım esas alınmalı- dır. 2.1. Ti Asistanlar, öğretim üyeliğine kaynak oluşturmak amacıyla, gerekli bilimsel çalışmalan ya- pan ve fakülte, bölümlerde bağ- lı bulunduklan anabilim dalın- ca yürütülen öğretim faaliyetle- rine aşağıda belirtilen esaslar kapsamında katkıda bulunan, daimi statü ile çalışan öğretim elemanlandır. 2.2. Haklar ve görevler 2.2.1. Asistanlar, uzmanlık alanının gerektirdiği bilimsel ve sanatsal çalışmalan yaparlar. 2.2.2. Asistanlar, uzmanlık konulanyla ılgili çalışmalarda bulunmak, bilgi ve görgülerini arürmak amacıyla bağlı bulun- duklan üniversite tarafından giderleri karşılamnak üzere, bo- lüm başkanlıklannca. en az bir 2.2.6. Asistanlar, anabilim yıllığına yurtdışına gönderilir- dahndaki laboratuvar, proje, atölye ve öğretimle ilgili faali-ler. 2.2.3. Asistanlar, akademik ve yönetsel kurullar dışında hiç- bir idari görev (sekretarya, kü- tüphane ve arşiv hizmeteri gibi) yapmak ve yardımcı olmakla yükümlü değillerdir. 2.2.4. Asistanlar. kendi talep- leriyle, uzmanlaşacağı konular- da gelişmelerini sağlamak için bölüm kurulu önerisi ve fakülte yönetim kurulu karanyla belli sürelerde özel veya kamu kunı- luşlannda görevlendirilebilir- ler. 2.2.5. Asistanlar doktora ça- lışmalannı tamamlayıncaya kadar teorik ders veremezler. Üniversite öğrencüerinin büyük kısmı, hazırlannıakta olan yasayla pek ilgili ve bflgfli değil. bgUenenlerin de çoğu umutsuz. Bazılan ise, devrim obnadan bu işlerin düzelmeyeceğini düşünüyor. Ama, hepânin ortak noktası mevcut sistenmı kötü olduğu. yetlere haftada en fazla beş saat yardıma olabilirler. İki ile beş saat arasındaki görevlerinden dolayı ek ücret almahdırlar. 2.2.7. Lisanüstüçalışmalannı yapmakta olan asistanlar, haf- tada 2 günden az olmamak kaydıyla araştırma izni kulla- nabilmelidir. Tez aşamasına gelenler, tez ve uygulama çalış- masına destek sağlamak ama- cıyla katkı ödeneği almalı, ya- zım ve uygulama aşamasında ücretli izin kullanabilmelidir. 2.2.8. Fakülte yönetim kuru- lu karanyla asistanlar. döner sermaye çalışmalanndan öğre- tim üyelerinin aldığı payın yan- sından az olmamak üzere. bö- lüm kurulunca belirlenecek oranlarda pay almalılar. 2.2.9. Uygulamalı eğitim ve- ren üniversite asistanlan 2.2.6. maddesinde belirtilen süreler- de. uygulama çalışmalan ya- parlarken iş güvenliği sağlan- malı. kaza sigortası yapılmah, iş riski ve yıpranma payı olarak ek ücret almalıdırlar. 2.2.10. Sanat eğitimi veren kurumlarda "sanatçı" öğretim üyeliği statüsü oluşturulmalı, bu kurumlarda görev yapan asistanlar bu statüye bağlı ola- rak tanımlanmalıdır. 3. Akademik ve yönetsel yapt Başlangıçta beİırtilen genel görüşler ile akademik ve yönel- sel kurullarda demokratik katı- lımın sağlanması bağlamında, tüm kurullarda asistanlar tem- sil edılmelidir. 4. Diğer öneriier 4.1. Akademik unvanın ge- rektirdiği idari ve mali haklar, yükseltmelerde, kadro duru- muna bakılmaksızın sağlanma- lıdır. Akademik yükseltmelerde bilimsel yetkinlik esas alınmalı, bu konuda objektif kriterler ge- liştirilmelidir. 4.2. Asistanlar. siyasi partile- re ve sendikalara ü>e oiabilmeli ve siyasi etkinlikierde buluna- bılmelidir. Derneklere kurucu üye ve üye olmada idari izin ko- şulu aranmamalıdır. 4.3. Asistanlığa girişte ve akademik yükseltmelerde gü- venlik sonışturması yapılma- malıdır. 4.4. Lisansüstü öğretim fa- külteler tarafından yürütülme- lidir. Enstitülerde bulunan araştırma görevlileri, kadrola- nyla birlikte ilgili fakültelere asıstan kadrosu olarak aktanl- malıdır. Öğrenciler, Yükseköğretim Yasa tasansıyla ve YÖK'le ilgili neler düşünüyor Dkokıd açar gibi üniversite açıyorlar İstanbul Haber Servisi - Üniver- site öğrencileri, yeni hazırlanan yüksek ögretim yasasıyla pek il- gili değil. İstanbul Universi- tesi'nin çeşitli fakültelerinde yaptığımız kısa turda, YÖK'le ilgili konuşmak istedığimiz öğ- rendlerin bir kısmı hıçbir şey söylemedi. Büyük çoğunluğu da, "tlgüenmiyorum" diyerek yanıt vermekten kaçındı. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü 3. sınıf öğrencisi Kor- kut Yddız, yeni hazırlanan yasa hakkında hiçbir bilgisi olmadı- ğını belirtirken, "YÖK'ün iyi bir şey olmadığını biliyorum" demekle yetindi. Tarih Bölümü öğrencisi Ali Şen Akpınar, "YÖK'ü kaldıra- cağız vaadleriyle başa gelenler, şimdi reforme etme yoluna gj- diyorlar. Oysa, YÖK'ün üni- versiteler üzerindeki tahribaü refonnlarla onanlamaz" diye- rek, YÖK sisteminin tamamen kaldınlmasından yana olduğu- nu belirtti. ögrenci ve öğretim görevlilerinin örgütlenerek si- yasal platformda seslerini du- yurabilmeleri gerektiğini söyle- yen Akpınar, okullardan uzak- laştınlan hocalann geriye dönmelerirun sağlanmasını is- tedi. Akpınar, öğretim üyeleri- nin derslerde yetersiz kaldığını, her önüne geîenin öğretim gö- revlisi olamaması gerektiğini sözlerineekledi. Kendilerini Müslüman Gençlik olarak tanımlayan bir grup öğrenci ise, olaya radikal baktıklannı ifade ederek, "YÖK'ün değiştinlmesi ya da ıslah edilmesi bizim açımızdan çözüm getinneyecektir. İslami düzen geldiğinde, İslami şartla- nn getirdiği düzen içinde oluşa- cak olan eğitim ve öğretim siste- mi kendiliğinden cözüme kavuşacakür" şeklinde konuş- tular. Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğ- rencisi olan Lutfi Şen, üniversi- telerdeki özerk eğitimin, bu hükümetle ve bu yasalarla ger- çekJeşemeyeceğini dile getirdi. Siyasal Bilgiler Fakültesi Mali- ye Bölümü 3. sınıf öğrencüerin- den biri ise, yasada belirsizlikler olduğunu ileri sürerek, YÖK'- - ün öz olarak aynı kaldığını ve değişikliğin şekılde yapıldığını savunarak, üniversitelilere bir oyalama taktigi uygulandığı inancında olduğunu söyledi. İnşaat Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Coşkun Ydmaz ise, yeni kurulacak üniversiteler için, "Varolan üniversiteler ile bilim üretimini gerçekleştiremi- yorken, yenileriyle ne yapacak- sınız? Bilgi donanımı yeterli olmayan asistanlar, ihtiyacı karşılayacak öğretim elemanla- rvnın eksıkliğı nedeniyle dersle- re giriyor ve kaliteyi düşürü- yor" derken, İnşaat Mühendis- liği 3. sınıf öğrencisi Yüdız Eroglu da, "ilkokul açar gibi üniversite açılmaz" diyerek, açılması açıklanan üniversiteler hakkındakı görüşleriru dile ge- tirdi. Tarih bölümü öğrencilerin- den Nursel Ülküseven de yasay- la ilgili gelişmeleri takip edeme- mesine karşın YÖK'ün kaldı- nlması ve üniversitelerde uygulanan polıs baskısının so- na erdirilmesi gerektiğini belirt- ti. Yasa oluşturulurken öğren- cilerin düşüncelerine başvurul- madığından yakınan Yıldız Üniversitesi İnşaat Mühendisli- ği Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Kemal Gök, "Merkeziyetçi sis- temin, yeni yasada süslenerek özünü koruduğu gözüküyor." diyor. 19 Mayıs Üniversitesi ilk adımı atnıış, kabnış CEMİLCtĞERtM/ SALtM SÜRMEÜ SAMSUN -19 Majns Üniver- sitesi, susan bir üniversite. öğ- retim üyeleri ve öğrenciler, üniversitedeki birçok uygula- madan rahatsızlık duyuyor, ama düşüncelerini özgürce açıklamaktan kacınıyor. Bu üniversitede sorun çok. Eğitirn Fakültesi Yabana Dil- ler Eğitimi Ingilizce bölümünde hiç öğretim üyesi yok. İngilizce dersleri, yıllardır araşürma gö- revlileri tarafından veriliyor. Üstelik, bölümün kontenjanı bu öğretim yılının başında 40'- tan 80'e çıkanbyor. Sınıflar çok kalabalık. Dersane yeter- sizligi nedeniyle kanşık ders programlan düzenleniyor. Saat 10.00'da dersten cıkan bir öğ- renci, saat 15.00'teki ikinci der- se kadar bekJemek zorunda kabyor. Kantinler çok küçük ve pis. Verdiği hizmet, çay ve simitten öteye gitmiyor. Yemekhaneler bakımsız. Laboratuvarlar ge- rek fıziksel, gerekse teknik ola- rak yetersiz. Kütüphane ve ça- lışma salonlan, öğrencilerin gereksinimini karşılayamıyor. 11 bin nüfuslu üniversitede, konferans, konser, sinema ve ti- yatro etkinlikleri için 500 kişilik tek bir salonun bulunması, üni- versitenin sosyal ve kültürel yaşamırun renksizliğinin bir göstergesi. Öğretim üyesi bulunmayan bölümlerde ögrenciJer, üsanüs- tü öğrenim göremiyor. öğren- ciler, sağlıkb dinlenme ve çalış- ma ortamlanndan yoksun. Konuşma cesareti gösteren, ama adlannın açıklanmasını is- temeyen öğrencilerin verdiği bilgiye göre, üniversitede legal bir öğrenci derneği yaşaülama- mış. Ama, öğrenciler Türk Ocaklan'na üye olmalan konu- sunda desteklenmiş. 1975 yılmda 26 Tıp Fakültesi öğrencisi ile öğrenim yaşamına başlayan 19 Mayıs Üniversi- tesi'nden bugüne kadar 11.557 öğrenci mezun oldu. Üniversi- tede halen 10.337 öğrenci bulu- nuyor. Samsun, Çorum, Amas- ya ve Sinop'taki 6 kampusta tamamı 19 Mayıs Üniversitesi'- ne ait binalarda Eğitim, Fen- Edebiyat, İlahiyat, Mühendis- lik, Tıp, Ziraat fakülteleri ile Samsun Eğitim Yüksek Okulu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yükr sek Okulu, Amasya Eğitim Yüksek Okulu, Amasya Mes- lek Yüksek Okulu, Sinop Su Ürünkri Yüksek Okulu, Fen Bilimlen Enstitüsü, Sağlık Bi- limleri Enstitüsü ve Sosyal Bi- limler Enştitüsü'nde öğrenim veriliyor. Üniversitede, 70 pro- fesör, 48 doçent, 87 yardımcı docent, 129 öğretim görevlisi, 19 uzman, 53 okutman, 302 araştırma görevlisi var. HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE DÛNYA'DA Devlet Bakanlığı Meteo- rotoji Genel MûdüriĞğü n- den alınan bitgiye göre yurdun doğu kesimteri parçalı çok bulutiu, İç Anadolu'nun doğusu, Or- ta ve Doğu Karadenizin tç kesimleri, Doğu Akdeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri yağmur w yer yer sağanak yağışlı geçecek. Hava st- caklığında önemli bir değişiklik olmayacak Rüzgâr kuzey ve doğu yön- lerden hafif, ara sıra orta kuvvette. yağış alan yerterde yağtş anında kuv- vetJi olarak esecek. Zongukt* A B 14° •0} «* X0nwiu U A-jçık B-bukjtkı G gûneşlı K kartı S-aslı Y-yaOmuriu ÇALISANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL "Yüksek tekniker mi, tekniker mi?" SORU: Bir kamu kurumunun Emlak İnşaat Müdürlüğü'nde, Teknik Hizmetler Sınıfı'ndan, mayıs 1988'de emekli otdum. Yüksek tekniker okulu mezunu olduğum için, 1982 yılında bana 1. derece 4. kademe kadrosu veril- di. Oysa ki emeklilik belgeme yüksek tekniker yerine tekniker yazılmıştır. Emekli maaşım yüksek tekniker mi, tekniker mi olduğum göz önüne alınarak hesaplanmtştır? Bir de bugün ne olması gerektiğini açıklamanızı bekliyo- rum. H.B. YANIT: 12 Aralık 1984günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 243 sayıh yasa hükmünde kararname ile teknikerler de yüksek tcknikerler ile emekli aylığı yönünden aynı statüde yer almıştır. Bugün almanız gereken emekli aylığmm hesabı ise şöyledir: (1) Genel emekli aylığı: 1.500 (genel ayhk göstergesi) + 1.500 (1. dereceden ayhk alan yüksek tekniker ve teknikerlere 1992"de uygulanan ek gösterge) = 3.000 (Toplam gösterge) 3.000 (Toplam gösterge) x 523 (genel ayhk katsayısı) = 1. 569.000 x % 82.92 (32 yıl 11 ay hizmet karşılığı ayhk bağlama oranı) = 1.300.692 TL. (genel emekli aylığı) (2) Taban emekli aylığı: 1.000 (taban ayhk göstergesi) x 823 (taban ayhk katsayısı) = 823.000 x 82.92 (32 yıl 11 ay karşılığı) = 682.404 TL. (ta'ban emekli aylığı) (3) Kıdem emekli aylığı. 375 (25 yıl ve daha fazla hizmet kar- şılığı kıdem aylık göstergesi) x 523 (kıdem ayhk katsayısı) x 82.92 (32 yıl 11 ay hizmet karşılığı ayhk oranı) = 162.620 TL. (kıdem emekli aylığı) (4) Özel hizmet tazminatı: 140.164 (özel hizmet tazminatına esas) x % 82.92 (32 yıl 11 ay karşılığı oran) = 116.219 TL. (özel hizmet tazminatı) (5) Toplam ayhk: 1.300.692 TL. (genel emekli ayhğı) + 682.404 TL. (taban emekli aylığı) + 162.620 TL. (kıdem emek- li aylığı) + 116.219 TL. (özel hizmet tazminatı) = 2.261.935 TL. (toplam emekli aylığı).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle