Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS1992 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUSLER
ÖrnekBir Ulıısal Model:
ASELSAN
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) askeri muhabere-elektronik sanayii
ürünlerine olan gereksinimlerinin karşılanmasında dışa bağımlılığı en az
düzeyeindirmek maksadıyla kurulmuş olan ASELSAN, savunma sanayiinde
örnek bir ulusal modeli oluşturmaktadır.
TANJUERDEM EmekliAmiral
1985 yılında modern savunma sanayilerini
kurup. geliştirmek ve TSK modernizasyonunu
sağlamak amacıyla "Savunma Sanayii Geliştir-
me ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ve Savun-
ma Sanayii Destekleme Fonu" kurulmuştur.
Yasayla kurulan bu başkanlık (Şimdi müste-
şarlık) ve fonun tesisiyle devleün standart işlem-
feri dışında serbest ve çabuk hareket edebilecek
bir düzenek (mekanizma) oluşturulmak isien-
miş ve sektördeki yatınm ve tiretim faaliyetleri
ağırlıklı olarak özel sekıör ve yabancı sermayeye
acılmıştır. Fonda, 1991 yılına kadar 3 trilyonTL
ve giderek artan sürckli bir kaynak yaratılmıştır.
Bu kaynak, yurt içinde kurulacak sanayi dal-
lannın yatınm. üretim ve siparişlerinde; iştirak,
teşvik. tedarik, ARGE vbg faaliyetlerin finans-
manında kullanılacaktır.
Ulusal sanayileşme ve teknolojik gelişme açı-
sından projelerin teknik bilgi paketlerinin ahn-
ması, sistematik bilgi binkımı sağlanması asıl
hedef olmalıdır. Bu hedeflere devlet dcnetimi ve
yönlendirmesiyle ulaşılabilir.Seçilecek silah sis-
temlerinin teknolojisi, taktik performansı, lojis-
tik desteği ve uygun maliyeti önem taşır. Seçim
karan ve üretimde olası gecikmeler nedeniyle
pahalı ve demode sistemlerin envantere girmesi
mümkündür.
Bu olasılığı en aza ındirmck ve savunma sis-
temlerinin ekonomiye yükünü azaltmak mak-
dasıyla uluslararası müşterek proje çalışmalan-
na katılım, uzmanlaşmaya gidilerek belirli pay-
lann alınması da düşünülebilir.
Müşterek üretimde Türk ortağın nesnel (ob-
jektiO ölçülerle saptanması, aracılann dışlanma-
sı; projenin uygun maliyetlerle. zamanında ve
sağlıklı gerçekleştirilmesi için zorunludur.
Yatınmın ülkenin bağımsızhğına ve kendine
yeterliliğine katkı sağlaması. dış pazarlara açıl-
maya olanak vermesi ve off-set sistemleri ile
ekonomik kalkınma ve ödemeler dengesini
olumlu etkilemesi de düşünülebilir.
ASELSAN modeli
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) askeri mu-
habere-elektronik sanayii ürünlerine olan gerek-
sinimlerinin karşılanmasında dışa bağımlılığı en
az düzeye indirmek maksadıyla kurulmuş olan
ASELSAN. savunma sanayiinde örnek bir ulu-
sal modeli oluşturmaktadır.
ASELSAN'ın bu duruma gelmesi kolay ol-
mamıştır. Özellikle 1985-1990 döneminde
TSK'nın muhabere-elektronik modemizasyon
projelerinin bir bölümü ulusal teknolojiye katkı
sağlamayan yabancı ortaklık özel kuruluşlara
verilmişür. Oysa askeri muhabere-elektronik sa-
nayiinin en belirgin özelliği emniyetin ve gizlili-
ğin sağlanması. bu itibarla da ulusal olma gere-
ğidir. ASELSAN zamanla sektörde yetkinliğini
kanıtlamış ve son yıllarda giderek Genel Kur-
may Başkanlığı ve MSB'den gördüğü destekle
TSK/nın muhabere-elektronik modemizasyon
projelerinin üretim merkezi olmaya başlamıştır.
ASELSAN'ı örnek bir ulusal model olarak
göstermemizin somut nedenleri vardır.
* ASELSAN özel bir şirket olmakla beraber
hisseleri ve yönetim ağırîığı TSK Güçlendirme
Vakfı gibi Silahlı Kuvvetler-Halk dayanışması-
nın çekirdeği olan ulusal bir kurnluşa aittir.
* ASELSAN, TSK gereksinimlerini üç temel
yöntemle üretmektedir. Bunlar: İmalat hakkı ihe
birlikte satın alınan teknik bilgi paketi özümse-
nerek ve geliştirilerek kendi beyin gücümüzle
yeni birçok ürünlerin sistem. tasanmı. prototip
çalışmaları. üretimin gerçekleştirilmesi,
Kapsamlı ARGE çalışmalan sonucu tümü ile
ulusal nitelikte tasarlanmış sistemlerin üretimi-
nin gerçekleştirilmesi.
Ortak silah işbirliği projelerinde teknik bilgi
paketi sağlanarak ortak üretim ve ARGE faali-
yetlerinin gerçekleştirilmesi yöntemleridir. Bu
faaliyetlerinde, özgün şirket konumunun verdiği
olanaklarla Silahlı Kuvvetler ve üniversite ileet-
kin işbirliği veeşgüdüm sağlanmaktadır.
Birinci yönteme bir kısım telsizler ve elektro-
optik cihazlann üretimi, ikinciye elektronik sa-
vaş sistemleri ve en etkin teknolojiyi taşıyan tel-
sizlerin üretimi. üçüncüye ise Slinger Hava Sa-
vunma Füzesi güdüm sisıemi ve uçaklar için sey-
rüsefer sistemi üretimleri örnek olarak gösterifc-
bilir.
ASELSAN her üç yöntemle sayılan 24"ü aşan
sistem ve cihaz üreimekte olup. henüz üretim
planlama aşamasında olan 12 büyük proje gün-
demdedir. ASELSAN'da üretilen teknoloji ile
tasanmlan ulusal düzeyde geliştirilip imal edilen
sistemler. 1991 yılında toplam satışların (310
milyar TL) yüzde 52'sini oluşturmaktaüu\
* ASELSANın ARGE faaliyetlerine özgüle-
diği (tahsis ettiğı) kaynak. satışlannın ortalama
yüzde 7"sidir. ARGE çalışmalan şirket bünye-
sindeki 157"si doktor ve mühendis olan 268 kişi-
lik bir kadro ile yürütülmektedir. Bu değerler
sektördeki dünya büyükleri ortalaması ile eşdc-
ğerdir. Veriler ASELSANı askeri elektronik
alanında dışa bağımlılığı en aza indiımede. öz-
gün ulusal teknolojiyi TSK hizmetine sunmada
başansının nedenlerini açıklamaktadır. ARGE
çalışmalan ASELSAN'ın öz kaynaklan ile ya-
pılmaktadır. Bu çalışmalara ileri endüstrileşmiş
ülkelerde olduğu gibi MSB"nin ve SSM'nin an-
lamlı kaynaklar özgülemesi. Türkiye'ye askeri
elektronikte aşama yapma olanağı verecektir.
* Radar gibi stratejik sistemlerin teknoloji-
lerini kazanmak ve üretimlerini üstlenmek
maksadıyla ulusal bir mikroda'ga ve radar tek-
nolojileri merkezi kurulmuştur.
* Türk güvenlik güçlerinin özellikle güncel ve
yaygın gereksinimi olan kritik önemi Körfez Sa-
vaşı'yla da kanıtlanan elektro-optik teknolpjisi-
nin kazanılması ve ürünlerinin ülkemizde üreti-
mi, geliştirilmesi, bakım ve onanmlannın yapıl-
ması maksadıyla SSM'ce ASELSAN bünyesin-
de Elektro-Optik Teknoloji Merkezi kurulması-
na karar verilmişıir. Halen uygulama aşaması-
na gelinen projenin gerçekleştirilmesiyle geceleri
çevre güvenliği ve muharebe etkinliği anlamlı
şekilde artmış olacaktır.
* ASELSAN, askeri elektronik alanında geli-
şirken kapasite olanaklan içinde siyil alanda
kullanılan muhabere elektronik sistem ve cihaz-
lannı üretip satmaktadır. ASELSAN'ın satışla-
nnın ortalama yüzde 45"i sivil alandadır. Dış
satıma önem veren ASELSAN'ın 1991 yılı dış
satımı lOmilyondolardır.
* ASELSAN. TSK'ya danışmanlık yapabile-
cek düzeydedir.
Sonuç
Savunma sanayii faaliyetlerinin ulusal tabana
oturtulmasını. endüstri-Silahlı Kuvvetler-üni-
versite işbirliği ve eşgüdümünün etkin sağlan-
masını. sadece kâra dayanan bir üretim-satış fel-
sefesi yerine çağdaş. ileri teknolojilerin geliştiril-
mesi için bilinçli olarak bilgi birikimi ve ARGE
calışmalanna önem veren. ulusal merkezlerin
kurulup geliştirilmesini istiyorsak; başanlı
ASELSAN modelinin örnek alınması. sektörde
kaynak yaratarak alılım yapma>a kararlı olan
ülkemiz içinrasyonelbir hareket larzı olacaktır.
PENCERE
ARADABIR
Prof.Pr. FERİDUN YENİSEY
Hukuk Devleti, Terör,
Bekâret DemthniDemokratikleşme amacı ile reformlar yapılmasının gün-
demde olduğu bu günlerde hukuk devleti ilkelerine saygılı ol-
duklarına inanılan bazı devletlerde, son yıllarda meydana
gelen gelişmeler dikkat çekicidir.
Ingiltere: 1974 yılında IRA'nın bombalı saldırısı 21 kişinin
ölmesine, 184 kişinin yaralanmasına neden olmuş, bunun
üzerine terörle mücadele konusunda bazı düzenlemeler
yapılmıştır. "Prevention of Terrorism Acts" adlı kanunla dev-
letin yetkileri genişletilmiş; fakat terör kavramı yasada tanı-
mlanmamıştır. 1984 yılında kabul edilen ve gözaltılık sanı-
kların haklarını düzenleyen "Police and Criminal Evidence
Act' 1989 yılında değiştirilmiş ve yakalanan terör suçu sanı-
klannın polis tarafından yedi güne kadar gözaltındatutulması
kabul edilmiş, öbür sanıklara tanınan haklardan (Poliste alı-
nan ifade sırasında savunman -avukat- bulundurma hakkı
vb.) terör suçu sanıklarının yararlandırılması yolu ka-
patılmıştır (Morgan R. 1992 "Pre - Trial Detention in England
und VVales", in Dünkel F. and Vagg eds). 1974'ten beri İngilte-
re'de terör eylemlerinden dolayı 6932 kişi yakalanmıştır. Bun-
ların altı bini haklarında herhangi bir dava açılmadan salıve-
rilmişlerdir. Bu gruba giren tutuklu ve hükümlüler bir infaz
kurumunda onbeş günden fazla bırakılmamakta ve sürekli
olarak bir kurumdan diğerine gezdirilmektedirler.
Federal Almanya: Alman Ceza Usul Kanunu'nda (StPO) te-
rörle mücedele amacı ileyapılan ilkdeğişiklikler, 1974yılında
Baader Meinhof davası ile ilgili olarak yapılmıştır: Savun-
man'ın yasaklanması (m. 138 a-d StPO), bazı hallerde sanık
hazırolmadanduruşmayapılabilmesi (m.231 a-b StPO), aynı
müdafiin birkaç sanığı savunmasının yasaklanması (StPO
146) gibi değişiklikleri, 1976 yılında "terör suçu" yaratan Al-
man Ceza Kanunu'nun (StGB) 129 a maddesi izlemiştir. Bu
madde ile sınırlı sayıdaki belli suçlarda tutuklama yetkisi ge-
nişletilmiş (m. 112/3 StPO) ve terör sanığı ile savunucusunun
yazışmaları,hâkimdenetimialtınasokulmuştur(rn.148StPO),
1977 yılında Schleyer'in kaçırılmasından sonra, terör sanığı
ile savunmanının temasları, eylem devam ettiği sürece tama-
men yasaklanmıştır. 1985 yılında bu hüküm biraz yumu-
şatılmış ve sanık ile savunmanı arasındaki ilişkinin, "devlet
tarafından belirlenen ikinci bir savunman aracılığıyla yapı-
Imasına" izin verilmiştir (Mahkeme Teşkilatı Kanunu'nun 34
a maddesi). 1978 yılında yapılan bir başka değişiklikle, terör
suçu kuşkusu mevcut bulunan durumlarda "evde arama yap-
ma yetkisi" genişletilmiş, sokaklarda "polisin denetim nokta-
ları kurabilme" olanağı yaratılmış ve terör sanığı ile savun-
manın görüşmesi sırasında araya "ayırıcı bir cam" konul-
ması uygulaması getirilmiştir (m. 148/2 StPO). 1986yılında ise
bilgisayar destekli polis araştırmaları yapılabilmesi kabul
edilmiş (m. 163 d StPO), terör suçunun cezası ağırlaştırılmış,
terör suçuna tahrik suçu yaratılmış (m. 130 StGB) ve terörle
mücadele amacıyla "Merkezi Başsavcılık" oluşturulmuştur.
1989 yılındaki degişikliklerle de pişmanlık duyan terör sanık-
larına cezadan indirim yapılması olanağı sağlanmıştır (m.
129aStGb).
Tehlikeli Suçluların Tutukluluk Durumları ve Cezanın İn-
fazı: Tehlikeli suçlu kavramı içine girenler; akıl hastalarından
başlayarak, şiddet eylemlerıne katılanlar, tekerrür halinde
suç işleyenler ve özellikle terör suçu işleyenlerdir. Batı ka-
nunlarınida "tehlikeli suçlu kavramı"nın net bir şekilde tanım-
lanmadığı ve bunun doktrine bırakıldığı görülmektedir. Av-
rupa Konseyi de (R. 82, 17) dar anlam vermekten yanadır.
Burada "zor (difficult) hükümlü" terimi kullanılmış ve kaçan,
kaçmaya çahşan ve sisteme uymayanların "zor hükümlü" ol-
duğu belirtilmiştir. Tehlikeli hükümlünün ise, "toplum ya da
hapishane sistemi için tehlike yaratan kişiler" olarak tanım-
landığı görülmektedir.
Belçika'da bu tür tehlikeli hükümlüler tek kişilik hücrelerde
yatırılırlar. Ancak tamamen dış âlemle bağlantısını kesmek
şeklinde izole edilmezler. Tehlikeli hükümlülerin bütün eşya-
ları her gün hücrelerinden dışarıya alınır ve tekrar yerleştiri-
lir, hücre gece aydınlatılır, hükümlüler gündüz hücrelerinden
dışarıya çıkartılırlar. Avluya çıktıklarında da her gün hücrele-
rinde arama yapılır. Bu hükümlülerin ilk8günlerinde 15daki-
ka da bir hücreleri gözlenir. Bu kategoriye giren suçluların
çalıştırılmaları kabul edilmemiş, ziyaretçileri ile görüşmeleri
ve mektuplaşmaları engellenmiştir.
Vücudun Muayenesi: Ceza yargılamasında hüküm verilir-
ken kullanılan kanıtların elde edilmesi için, devlete arama,
zapt (elkoyma) ve benzeri yetkiler verilmiştir. Kanıt elde et-
menin bir yolu da, sanığın ya da mağdurun vücudunda iz, be-
lirti aramak için muayene yapılmasıdır. Bekâret kontrolü, cin-
sel hürriyete karşı işlenen suçlarda yapılması gereken bir iş-
lem olabilir. Genel kurallara göre, hiç kimse kendisi ya da
yakınlarının aleyhine kanıt vermek zorunluğunda değildir
(AY 38). Devlete açık, belirli hukuk normları ile yetki verilme-
dikçe, rızası yoksa sanığın vücudunda muayene yapılamaz.
Alman Ceza Usul Kanunu'na eklenen 81 a maddesi ile vücu-
du muayene etme yetkisi düzenlenmiştir: Sanık kendisini
muayene ettirmeye zorunlu ise de, aktif bir şekilde katkıda
bulunmak zorunda değildir (Roxin C. 1987, "Strafverfahrens-
recht" 20. Aufl., München, 210).
Sonuç: Ceza hukukunda temel haklar kısıtlanır. özgürlük
asıldır: ınsanlar yasa ile yasaklanmamış olan her şeyi yapa-
bilirler. Ancak kamu görevlilerinin harekete geçebilmeleri
için, yasa ile, "hak kısıtlama yetkisi" verilmiş olmalıdır. Bu
nedenle, toplumun her türlü tehlikeden ve suçtan korunması
için gerekli olan yetkiler yasa ile düzenlenmelidir. Yetki yasa
ile verilmediği takdirde, devlet süjeleri pasif kalabilir veya
"kraldan fazla kralcı" olabilirler. Her iki haldede, bundan top-
lum zarar görür.
TARTIŞMA
Özel TV'lerdeki Reklamlar
Güzel bir fılm seyretmek için ekran başına geçenler, bir süre sonra
reklamlar yumağı içerisinde kendilerini bulmakta.
a^en yıllarda Türkiye'de çıkartılan
ir yasa ile özel TV şirketi kurmak ar-
tık mümkün olmuş durumdadır. Bu ya-
saya göre halen yayın hayatlannı sürdü-
ren "Star". "Teleon" ve "Show TV",
günde 24 saat yayın yaparak hem geniş
kitlelerin kendilerini seyretmelerini sağ-
lamakta. bunu yaparken de bir yandan
varolma mücadelesini sürdürmektedir-
ler. Bu. çok doğaldır. Çünkü 24 saat ya-
yın yapacak kadar masrafa giren özel
TV'ler. bir yandan da parasal kaynak
sağlama peşindedirler. Göründüğü ka-
danyla maddi desteklerinin büyük bir
bölümünü, özellikle kaliteli fılmlerin ara-
lannda sıkça yayımladıklan reklamlar-
dan elde etmektedırler. Bu sıklık o kadar
fazladır ki. eğer "Kemal Sunal" fılmi ya
da Oscarlı bir fılm gösteriliyorsa, ortala-
ma 100 dakikalık bir zaman dilimi içeri-
sinde her 20-30 dakikada fılm kesilmek-
te. yerini 5-15 dakika arasında değişen
reklamlara bırakmaktadır. Üstelik ke-
sintıler tumın en neyecan verici sahnele-
rinde yer almakta, fılmin gizemine kendi-
sini kaptırmış bir seyirci aniden gerçekle-
şen değişiklik sonucu karşısında reklam-
lar dızesini seyretmek zorunda kalmak-
tadır.
Yaklaşık 10 yıl kadar önce ilk kez TRT
televızyonunda rastladığımız bu uygula-
Lütfen Yetsin Artık!
Evet, Moda'da bir sokak var adını cumhuriyet tarihinin önde gelen
mimarlanndan birinden alan. Ve şimdi o sokaktaki üç Emin Onat
evinden her şeyi ile en fazla ayakta olandan başlanıyor yıkıma.
Bu toplumda yaşamak ya da bu ülkede
var olan evrensel değerlerin. bireylerin
değil. insanın uygarlık tarihinin değerleri
olduğu bilincinden dolayı sürekli işkenceye
maruz kalmamız artık yetti.
İstanbul Belediyesi. Kadıköy Belediyesi
sizler değil misiniz Moda'daki o sokağa
Emin Onat Sokağı adını verenler?
Evet, Moda"da bir sokak var adını cum-
huriyet tarihinin önde gelen mimarlann-
dan birinden alan. Ve şimdi o sokaktaki üç
Emin Onat evinden her şeyi ile en fazla
ayakta olandan başlanıyor yıkıma.
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi. İs-
tanbul Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fa-
külıcsi. İstanbul Adalet Sarayı, Ankara
Emnıyeı Sarayı. pek çok kamusc.l ve özel
yönetim kuruluşunun binalannın proje
müellifı ve herhalde hepsinden de önemli
olarak Anıt Kabir'in mimarlanndan biri
Emin Onat. Moda'daki sokağa onun adı-
nın verilmesi de bu yüzden.
Şimdi Moda'daki evlerden birinin sahip-
leri ile bir müteahhit belediye ile Kültür ve
Tabiat Varhklannı Koruma Kurulu ile gir-
dikleri şüpheli ilişkiler sonunda bu evi yı-
kıp yerine bir apartman yapabilmenin
koşuîlannı yaratrruşlar.
On beş yıl kadar önce benzer bir olay
Ankara'da Kavaklıdere Şaraplan'nın sa-
hiplerinin evleri ile ilgili olarak yaşanmıştı.
Evlerden biri yıkıldı (müteahhite verildi.)
Yıkmak isteyenler "Buraya Emin Onat
Plaza yapacağız" bahanesi ile kurulu koru-
ma karanndan vazgeçirtti, bugün insanla-
ra soruyorum Emin Onat Plaza Ankara'da
nerede diye. kimse bilmiyor, ne plazayı ne
Emin Onat'ın tasarladığı evi.
İnsanın aklına geliyor. acaba bu ülkede
bir insanın bir Rembrandt resmi olsa, 'bu
resim benim. ona istediğimi yapanm' deyip
zarar verebilir mi diye. Bir müteahhit arsası
ma fılm arasında yer alan tek bir reklam-
la bitiyordu. Gerçi öyle yerlerde bu da
tepki doğuruyordu, ama tek reklamın kı-
sa sürede geçiştirilmesi fazla önemsenme-
yebiliyordu.
Özel TV'lerde durum böyle değildir.
Güzel bir fılm seyretmek için ekran başı-
na geçenler, bir süre sonra reklamlar
yumağı içerisinde kendilerini bulmakta.
film ne denli güzel olursa olsun filmden
zevk alamadıklan gibi. reklamlan da
protesto etmektedirler.
Özel TV'ler 24 saat yayın yaptnak zo-
runda değildirler. Normal bir periyot
dahilinde yayın yapabilirler; ancak ora-
dan tasarruf edebilecekleri tutan, reklam
kesinülerinden karşılayabilirler. Bu sa-
deçe bir öneridir.
Özel TV'lerin maddi kaynak bulmalan
tamamen kendi sorunlandır. Ama bu
kaynağı bulacagım diye fılm aralanna
konan sıkça reklamlarla seyirctlen bu-
naltmalan. kamuoyu yoklamalan ile or-
taya çıküğında reklam alacak şirket
bulamayacaklardır.
KEMAL GÜNEŞ
Ziraat Yüksek Mühendisi
kıymetli diye bir Emin Onat evini, o evin
bulunduğu sokağa mimanmn adını veren
belediyeye rağmen o ülkenin kurucusunun
kabrini tasarlamış mimann bir yapıtını o
ülkenin devletine rağmen yok etme yetkisi-
ni nasıl olur da birilerinden alabilir.
O evin sahipleri belki kendi çocuklukla-
nnı geçirdikleri mekânlara, oradaki anıla-
nna ve sahip olduklan değerlere ve geçir-
dikleri yaşama saygı duymuyor olabilirler.
bir müteahhidin onlara vereceği apartman
daireleri ve paralarla o geçmişi satın alabi-
leceklerini zannedebilirler ama kendi mad-
di çıkarlan için bu ülkenin yok edilen tari-
hinden bir parçayı nasıl verebilirler bu
topluma?
Kültür ve Tabiat Varhklannı Koruma
Kurullan acz içinde olabilirler müteahhit-
ler ve mülk sahipleri karşısında, ama bura-
da bir uygarlık suçu işlenmektedir ve bu
ülkeye nihayet yıllardır yaşadığı evini terk
edip konuta gitmemeyi bilen bir kişi başba-
kan olmuştur. Umutlanabilir miyiz acaba
bundan?
Dr. M.Y.Adam
Mimar/İstanbul
Puf... Puf... Puf...
Birinci Dünya Savaşı!.. Bağdat demiryolu yeni döşeniyor.
Kömür yok. Lokomotif odunla çalışıyor. Tren ormanlık yerde
duruyor. Asker ağaç kesiyor. Ateşçi kütükleri kazana atıyor.
Puf... Puf... Puf... Toroslar at sırtında geçilecek. İran içlerin-
den Orta Asya'ya doğru sefere çıkılacak...
Nereye?
Turan'a...
Hayallerimizin kanatları öylesine güçlüdür ki bizi at sırtın-
da istediğimiz yere taşıyabilir; uçak ve füze çağında dış poli-
tikanın imgelem sanatına taş çıkartacak kadar şişirilmesine
şaşılmaz... Gün geçtikçe Türkiye'de gerçekçi politika yapmak
güçleşecek.. Hayat bize nice acı ders verse de aklımızı ba-
şımıza devşirmemiz çok zor...
•
Körfez savaşında yaşadıklarımızı ne çabuk unuttuk!..
Hani Ankara, Amerikan'ın bölgede 'alt süper gücü' olarak
Ortadoğu'ya girecekti, dünya politikasının dengelerine ağır-
lığımızı koymuştuk. Savaş sonrası masada yerimizi ve payı-
mızı alacaktık.
Ne diyordu Özal:
— Bir koyup 20 alacağız."
Televizyonda caf caflı yayın, Bush'la telefon görüşmeleri...
Demeç... Nutuk... Alkış... Kıyamet... Coşku... Türkiye'nin Kör-
fez savaşı sürecindeki atak siyasetine Batı alkış tutuyor Özal'ı
göklere çıkarıyordu.
Sonra?..
Ne bir koyup 20 aldık, ne masaya oturduk, ne sofrada pa-
yımıza bir şey düştü... Kuzey Irak'tan Anadolu'ya dönük so-
runlar yığıldı; ABD'nin 'çekiç güç'ü Güneydoğu'ya oturdu.
Irak'a uygulanan ambargo ve abluka nedeniyle Türkiye mil-
yarlarca dolar yıtiriyor; savaş sonrasının bütün ağırîığı üstü-
müze yığılıyor.
Gazete koleksiyonlarını bir kanştırın!.. O günkü salyasü-
mük palavralar sayfalar arasında kuruyup kaldı. Ankara, Özal
sayesinde "aktif, enerjik, kişilikli' politika mı izlemişti? Yoksa
Amerikan güdümünde 'kraldan çok kralcı' mı olmuştu?
"Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür"; ama, aradan unutula-
cak kadar zaman geçmedi. Bugün Saddam, Irak'ın başın-
dadır, Türkiye savaşın faturalarını ödemeye devam etmekte-
dir w
Azerbaycan'da ve Bosna-Hersek'te olan bitenler karşısın-
da yine coşkulu yazılar okuyoruz:
— Kalkın ey ehli vatan...
— Enerjik dış politika...
— Müdahale isteriz...
Çok güzel...
50 milyar dolar dış borç üstüne bir de Anadolu'nun Gü-
neydoğusu'nda başı belaya dolanmış Türkiye'nin tepesinde
Damokles'in kılıcı 'çekiç güç' gibi sallanıyor. ABD'nin ve Ba-
tı'nın rüzgârı da bu kez ters yandan esiyor...
Karşımızda Saddam yok...
Petrosyan var...
Saddam Müslümandı...
Petrosyan Hıristiyan...
Saddam Araptı...
Petrosyan Ermeni...
Kuveyt'te petrol vardı...
Karabağ'da petrol yok...
Ankara, "enerjik ve atak dış politika"yı nasıl yürütür?
Amerika'nın doğrultusunda pehlivanlık yaparak televizyon-
larda peşreve girişmek kolaydı.
Ancak bu kez işimiz güç...
Turan'a dönük hayallerimizin suya düşmesini istemiyorsak,
Orta Asya'ya açılan kapıda gerçekçi dış politikaların nasıl yü-
rütüleceğini daha doğru dürüst bir yaklaşımla değerlendir-
mek zorundayız.
T.C.
ANKARA ASLİYE 6. HUKUK
MAHKEMESİ
1991/210
Davab: Sebahattin Kolçak, Demetevler îvedik Cad. Palas Apt. 4/16
Ankara.
Davaa: Sibel Kolçak vekiü tarafından aleyhinize açılan "boşanma"
davasımn mahkememızde yapılan duruşma sırasında:
Adınıza çıkarüan davetiye bila tebliğ iade edilmiş, zabıta tahkika-
tından da adresiniz meçhul kaldığından, dava dilekçesinin ve duruş-
ma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olup, duruşmanın bıra-
kıldığı 2.6.1992 günü saat 09.40'da bizzat mahkememizde haar bu-
lunmanız veya bir vekil tarafından temsil edilmediğiniz takdirde
HUMK:nın 377. ve 213 maddesi gereğince tahkikat ve yargılamaya
yokluğunuzda devam edilip karar verileceği dava dilekçesi ve duruş-
ma günü yerine kaim olmak üzere ilanen duyurulur.
Basın: 27522
tLAN
GEVAŞ ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1991/111
Davaa Mehmet Canip Kuvanç tarafından davalı Tatvan-Tokaçb kövü
kütük l'de kayıth Tahir kızı 1968 doğumlu SEZAN KUVANÇ aley-
hine açılan TERK NEDENİYLE BOŞANMA davasmda davaUnın ad-
resi meçhul bulunduğundan dava dilekçesi kendisine tebliğ edileme-
miş olduğundan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir.
Son olarak Oruç Reis Caddesi 7. Sokak kat 4, daire 8, no 2 lanir'-
de ikamet ettiği anlaşılan davalı Sezan Kuvanç, 16.6.1992 günü saat
9'da delilleri ile birlikte mahkememizde hazır bulunması, duruşmaya
gelmediği gibi kendisini bir vekille de temsil ettirraediği takdirde
H.UM.K.'nun 509 ve 510. maddeleri uyannca dunışmalann gıyabm-
da devam olunacağı ve gıyapta karar verileceği dava dilekçesi yerine
kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basm: 47512
SAYIN MÜZİK ÖĞRETMENLERİ
ORTAOKULLAR İÇİN 5 YIL SÜREYLE DERS KİTABI SEÇİLEN
HAYAT KAYNAĞI MÜZİK"ıı
Öğrencilerin Benimseyecekleri Çaadaş bir Repertuar ve
ilgi ve Üretkenlikterini Arttıracak Yaratıcılık Alıştırmalarıvla
bir Arkadaş Yayınevi - SALİH AYDOGAN ürünüdür.
TANIDIĞINIZ BİR YAYINEVİ
YEPYENI BİR KITAP
TANIDIĞINIZ BİR YAZAR
Ücretsiz örnek kitaplarımız okullara gönderilmektedir.
Edinemeyen öğretmenlerimiz telefon ve posta ile
istekte bulunabilirler. j.lul
Kitabımız, Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulunun 1.5.92 gün
ve 126 sayılı karan ile ortaokullar için ders kitabı seçilmiştir.
SAYIN TURKÇE Oğretmenleri
Değerli yazar ALİ ÇİÇEKLİ'nin ORTA OKUL 1-2-a Türkçe Ders kitaplarını görmeden kitap se-
çimini yapmayınız.
— Kitaplar M.E. Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu'nun 6.5.1992 gün ve 133,138,130 sayılı karan
ile 1992-1993 öğretim yılından itibaren beş yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilmiştir.
— Kitaplar yöntem, içerik bakımından Çağdaş Edebiyat düşüncesi ile hazırlanmış, Türk ve
Dünya edebiyatının en seçkin yazarlarını içinde toplamıştır.
— Kitaplar 1. HAMUR KÂĞIT 4 renkli ofset baskı olarak bastırılmıstır.
— İsteyen öğretmenlere örnek gönderilir.
Gendaş Yaytncılık A.Ş.
Çaîalçeşme Sk. No. 19
Tel: 527 10 20 Cağaloğlu-İST.
a r k a d a ş KÜLTÜR MERKEZİ : Mithatpaşa Caddesi 28A -CD ANKARA
Tel: 434 46 24 (4 Hat) Fax: 435 60 57
ÖZEL BORA
SÜRÜCÜ KURSU
82. DÖNEM KAYITLARI
DEVAM EDİYORI
Hafta sonu-Hafta içi ve
Akşam kursları devam ediyor
Dershane:
ÜSKÜDAR: 343 87 82-310 92 86
KOZYATAĞI: 362 47 33
TARABYA: 262 08 18
İNGİLtZCE'yi 8 ayda
konuşun sizi
Amerikalı
dostlanmızla
tanıştıralım.
Bahariye Cad. 62/3
349 59 38
i
TEŞEKKÜR
Kızımız DAMLA'nın ameliyatını başanyla
gerçekleştiren tstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi
Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Sayın,
Prof. Dr.
ALAADDİN ÇELİK'e
ve ekibine teşekkür ederiz.
NİLAY-HAKAN DERMAÎS
tLAN
İSTANBUL 1. SULH HUKUK
HÂKİMLİGİ'NDEN
1992/119 Vasi
Küçüklüğü sebebiyle Ali Alp Emir'e teyzesi Olcay Vardal'ın vasi
tayinine mahkememizce 6.5.1992 tarihinde karar verilmiştir.
İlan olunur. 6.5.1992
Basın: 5523