15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MAYIS1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Nicu'ya Çavuşesku nun oğlu Nicu, mahkemede zor saatler geçiriyor. Bir y andan satcının tonlu kattiamla suçladığı oğul Çavuşesku, öte yandan da şeker hastalığn la pençeleşiyor. 16 yd kesinleşmiş hapis cezası bulunan INicu'nun bu da> asına bakan > argıç, duruşnianın başlaması \e bitimi sırasında, sanığın, istersea.vağa kalkmayabiJeceğinj söyledi. (Fotoğrâf: RELTER) Saatte 13kaza İstanbul Haber Servisi - Tûrki- ye Trafik Kazalannı Önleme Demeği ile merkezi Lüksem- burg'da bulunan Uluslararaa Yol Güvenliği Teşkilatı'nın or- taklaşa düzenledikleri "5. Dünya Trafik Kongresi" başladı. Kongrenin açılışında konuşan TBMM Başkan Vekili Yıldınm Ava, kazalann önlenmesinde trafık memurknnın yeterli olma- >acağını. belirtti. İstanbul Valisi Hayri Kozakçı- oğlu da. İstanbul trafiğine her gün 500 aracın eklendığini bildi- rerek, bu araç yükünun kaldınla- bilmesi için ayda ortalama 60 kilometre yeni yol yapılması ge- rektiğini kaydetti. Türkiye Trafık Kazalannı Ön- leme Derneği Başkanı Hitay Güner, Türkiye'de, 1990 yılında her bir saatte 13 trafık kazasının meydana geldiğini kaydetti. BuNadia, oNadia Eski olimpiyat şampiyonu cimnastikçi Nadia Comaneci, iç , çamaşırı reklamlarına model oldu. kanada'nınçesitli kentlerinde duvar afışleriy le ilgi çekenNadia'nın Nadia olduğunu anlamak için, afişteki cimnastikçilik günlerinden kalma fotoğrafına da dikkat etmek gerekiyor. Bankadan kaçtı sirke sığındı Avusrralya'da birsirkteçalışan Terry Fowler, karavanmı bir arkadaşıyla pay laşıyor: Bengal kaplanı Raca'yla... Geceleri Terry'y le yatan 2.5 ay lık Raca, günde 3 kilo et yiyor, 4 litre süt içiyor. Terry Fowler'ın, kaplanla uyumaktan daha ilginç bir yönü de, 26 yd bankacılık yaptıktan sonra sirk dünyasına kanşması. (Fotoğraf:AP) 49 öğrenci erikten zehirienditZMİR (Cumhuriyrt Ege Bti- rosu) - Aliağa ilçesinde 49 ilko- kul öğrencisi zehiriendi. Okul önündeki saücıdan alıp yedikleri erikten zehirlendikleri belirtilcn öğrencüer, tzmir'deki hastanele- re kaldınlarak tedavi altına ahn- dı.Aliağa Fatih llkokulu'nun öğ- leci öğrencilerinden 49'unun ders sırasında fenalaştıklan gö- rüldü. öğretmenleri ve okul yo- netimince ilçedeki sağlık kuru- luşlanna götünllen öğrencilerde zehirlenme belirtileri gözlendi. Zehirlendikleri anlaşılan öğ- rencüer, Aliağa Belediyesi ve di- ğer kuruluşlann taşıtlanyla tz- mir'deki hastanelere gönderildi. lzmir'e ilk getirilen ve Dr. Beh- çet Uz Çocuk Hastanesi'nde te- davi altına ahnan çocuklann mi- deleri yıkandı. HABERLERIN DEVAMI OLAYLAB1N ARDBNDAKI GERÇEK MBaştarafi 1. Sayjatta) ve özal yönetiminde sap ile sa- man birbirine karışmış, devlet yönetimine anarşi girmiştir. Yet- ki ve sorumluluk arasmdaki vazgeçilmez dengeler yitirilmiş- tir. Bu bakımdan kuşkulu yak- laşımlar sürecektir. Çankaya'mn ilişkiye geçtiği yabancı devlet adamları ve dipiomatlar Sayın özal'ın anayasaya göre saptan- mış yetkilerinin sınırlannı bile- meyecekleri için konuşmalanna bakarak yorumlar yapmakta, yanltş izlenimlere kapılmakta- dırlar. Bu, onlann suçu değildir; Cumhurbaşkanımızın sorum- suzluğudur. Türkiye'nin AT politikasını saptayacak olan yetkili, koalis- yon hükümetidir. Demirel hükü- metinin dışında devletin dış si- yasetini biçimlendırmeye kalkış- mak -eğer birfantezi hevesinden doğmuyorsa- ne anlam taşır? Belki de Sayın özal, temas etti- ği yabancı kişilere bu konudaki özelfikirlerini anlatmış olabilir. Dışişleri Bakanhğı 'nın açtkla- masında işin bu boyutu yoktur; ama "yanlifhklar komedyası" nın bundan sonra süreceği de anlaşılıyor. -k * * ı^Çetîn'den muhalefete sert yanıt STRASBOURG (AA) - Dı- şişleri Bakanı Hikmet Çetin, muhaJefetin "hükümet Karabağ konusunda ılımlı davranıyor" şeklindeki eleştirisiyle ilgili ola- rak "Ne istiyorlarsa açık söyle- sinler. Kaçamak yok. Öyle ge- nel sözlerle bu işin altından kal- kamazlar. Soruyorum: Ne isti- yorlarsa açıkça söylesinler" de- di. Çetin, şunları söyledi: "1990'da Baku'nün ortasın- da dozerlerle insan öldürülür- ken, onlar iktidardaydılar. Bu- nu Sayın Başbakan da belirtti. O zaman ne yaptılar? Ben de bunu sormak istiyorum." Çetin, Strasbourg'da yaptığı temaslar sırasında ve her plat- formda, sürekli olarak Azer- baycan'daki çatışmaların dur- ması ve Ermenilerin işgal ettik- leri topraklardan çekilmesi için çağrıda bulunduklarını belirte- rek, "Iki önemli olay dünyanın gözleri önünde devam ediyor. Birisi Karabağ, birisi Bosna- Hersek. Dünya bu konularda çifte standart uygulayamaz" de- di. Siyaset Dışandan Içeriye MBaştarafi 1. Sayfada) bulunduğumuz haftanın olası nabzını verirdi. Dün, koalisyonun ağırlıklı kanadı DYP grubuna çevril- mişti gözler Demirel'in iç ve dış dünyamıza bakışını irde- leyecek konuşması, birkaç açıdan merakla bekleniyordu. Giderek artan dış gezilerle sorunlar arasında -bir dos- tumuzun söylediği gibi- Demirel, Türkiye'yi yönetmeye ne kadar zaman ayırabilecekti, ilk soru buydu. ikincisi ise muhalefetle ilgiliydi. özelde Karabağ gibi -yaşamsal de- ğer kazanan- bir sorundaki hükümet becerisi ya da bece- riksizliğiyle ilgili görüşlere Demirel'in vereceği yanıtlar önem kazanıyordu. Demirel, söze gülerek, güldürerek girdi. Sonra birden iç ve dış sorunları bütün ağırlığıyla anlatmaya, hele Kara- bağ konusunda muhalefete ağır biçimde yüklenmeye başladı. öncelikle vurgulamayaçalıştığı şuydu: Hükümet, iç ve dış sorunlara aynı ağırlıkta eğiliyor, değer veriyor, gerekeni yapıyordu. ötesi "boş laf'tı! Devletin "yutkunduğu" konular Ana muhalefet Mesut Bey, hükümeti Karabağ ve Bosna-Hersek'te "şaşkın, kararsız ve çelişkilerle dolu" politikalar izıemek ve "celâllenmekte" geç kalmakla suç- luyor. Demirel'i, muhalefete ağır saldırıya yönelten de galiba bu içerikteki suçlamalar oluyor. "işte Meclis kürsüsü" di- yor; gelin, ne yapılması gerektiğini, neyin eksik uygulan- dığını, buyurun söyleyin, demeye getıriyor. Uluslararası platformlarda gerekenin yapıldığına di- rençle değinen Demirel, Şuşa'nın, şimdilerde de Laçin'in elden çıkışına neden olan başka bir uluslararası gelişme- ye ustaca değiniyor. 8 Mayıs'ta Tahran'da Ermeni, Iran ve Azeri liderlerinin yaptığı toplantıda "ateşkesin bir hafta sonra" başlaması- na Rafsancani'nin ön ayak olduğunu, böylece Ermenilere silahlı müdahale için yedi gün gibi önemli sürenin tanındı- ğını anlatıyor. Yine ustaca anlatımla, Ermenilerin, Sovyet döneminde, bağımsızlığa bir adım kaldığını hesaplayarak milis yetiş- tirdiklerini, silahlandıklarını ve "saldırı gününü bekledik- lerini" açıklıyor. Tersiyle orantılı mantık, Azerilerin hazır- lık yapmadıklarını göstermiyor mu? Demirel, "mahzurlu" bulduğundan olacak, "bazı konu- ları, Türkiye'nin elini tutan, Azerileri yenilgiye sürükleyen bazı gerçekleri" söyleyemediğini itiraf ediyor. "Soruna zarar verecek " kimi şeyleri söyleyemediği için "mazur" görülmesini istiyor. Söylemekle söyleyememek arasına devlet yöneticiliği girince, "İşte böyledir, yutkunuyoruz" demekle yetiniyor. Oysa, Demirel'in gizlediği bir iki ana nokta kuliste açık- ça irdeleniyor. Birincisi, Azerilerin Karabağ'ı gözden çı- kardıkları, Karabağ için "yeterince" savaşmadıkları, AGİK'e göre Azeri toprağı sayılan Karabağ'da Azerilerin nüfus çoğunluğu olmadığı. İkincisi; Demirel, dış dünyaya Karabağ için askeri mü- dahaleyi aklımızdan geçirmediğimiz mesajını veriyor. içeride muhalefete ve kamuoyuna üzerine basa basa şu gerçeği duyuruyor: "Azerbaycan, bizden askeçi müdaha- le istemedi" diyor. Yutkunup söyleyemediği üçüncü noktaysa; siyasal kar- maşaya sürüklenen Azerbaycan'da 7 Haziran seçimleri başarıyla yapılabilirse Türkiye'nin "muhatap bulacağı- na" değiniyor. Ikili ilişki ve görüşmelerdeki zaafiyeti üstü örtülü biçimde dile getiriyor. Şuşa'nın düşmesi Bakü'deki siyasal kaynaşmayı etkili- yor. Karşılıklı "ihanetsuçlamalarından"geçilmiyor. Herge- çen gün seçimin akıberi gündemde ağırlık kazanıyor. Dün, Milli Istiklal Partisi lideri itibar Memedov kampanya- yı askıya aldığını açıklayarak Bakü'de "bir şeyler döndü- ğünü" duyumsatıyor. Türkiye'de ise dış siyaset, hızla içe kayıyor. Komıt Şehir Tiyatrosusanatçılanndan İstanbulBelediyesi'nedilekçe: Tiyatroyu tiyatrocular yönetirKültür Servisi - İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi Şehir Tiyat- rolan'nda bir grup sanatçı, yönetıme ilişkin ortak görüş ve istemlerini bir örnek dilekçeler- le Belediye Başkanı Prof. Nurettin Sözen'e iletüler. 62 imzalı dilekçeler, bugünkü yö- netimemuhalif görüşlü Haşmet Zeybek ve Aslan Altın'ın yöne- tim kuruluna. Başar Sabuncu'- nun da Repertuar Kurulu üye- lıklerine büyük oy çoğunluğuy- la seçilmelerinden sonra verildi. Dilekçeler, yurtdışında bu- lunduğu için Belediye Başkanı Nurettin Sözen'e ulaşamadı. İki yıl önce "demokratik ve ka- tılımcı" yönetim sağlamak ge- rekçesiyle. yapılan yönetmelik değişikliğinin amacına ulaşma- dığını vurgulayan sanatçılar. verdikleri dilekçelerde eleştiri ve önerilerini sıraladılar. Dilek- çelerde Yönetim Kurulu'na be- lediyenin başka kurumlanndan 2 üyeniıi de atanması nedeniyle "yönetımde sanatçılann azınlı- ğa düşürüldüğü" ve böylece •"kurumun sanatsal bağımsızlı- ğının zedelendiği" belirtıldi. Genel Sanat Yönetmeni'nin be- lirleyici kimi sanatsal yetkileri tek başına kullanması sonucun- da "kişisel yönetimin süregitti- ğı" seçilmiş Yönetim Kurulu üyelennin özverili çabalanna karşın. "katılımcıhğın yollan- nın tıkandığı" eleştirilerine yer \eren sanatçılar,"yaygın, dü- zeyli ve yaratıcı bir tiyatro ka- mu hizmeti sunabilmesine yönelik" istemlerini sıraladılar. Tiyatro sanatı dışından ata- nan üyelerin yerini "seçimle göreve getirilen sanatçı üyelenn almasıru" isteyen Şehir Tiyat- rosu sanatçılan, "belirleyici sanatsal yetkilerin, sanatçılann çoğunluğunda kurulacak Yö- netim Kurulu'nca kullamlma- sına olanak verecek bir yönet- melik değişikliğinin zorunlulu- ğuna" dikkat çekerek. 12 Eylül sonrasmdan bu yana birleştik- leri ilkeyi yinelediler: "Tiyatro- yu tiyatrocular yönetir". Bir örnek dilekçeleri imzala- yan 62 Şehir Tiyatrosu sanatçı- sınm isimlen şöyle: Aslan Altın, Alev Gürzap, Atacan Arseven, Aslan Kaçar, Aliye Uzunata- ğan, Ahmet Uz, Arif Akkaya, Aydan Burhan, Başar Sabun- cu, Bilkay Tekben, Burçin Ora- loğlu. Bercis Fesci, Celile To- yon, Cengiz Keskinkılıç, Candan Sabuncu, Dinçer Çek- mez, Deniz Uyguner, Ersan Uysal, Erhan Abir, Erol Kes- kin, Ergün Işıldar, Erdal Öz- yağcılar, Filiz Kutlar, Filiz Toprak. Feyza Zeybek, Feri- dun Karakaya, Güzin Özyağa- lar. Gökhan Mete, Gül Akelli, Hale Akınlı, Haşmet Zeybek, Hitay Daycan, Hüsnü Demira- lay. Ilhan Kilimci, Leyla Alün, Macit Koper, Mustafa Aslan, Metin Çekmez, Metin Çoban, ?)aci Türkay, Nedret Güvenç, Oya Aydonat, Orhan Hızh, Oktay Sözbir. Orhan Alkaya, Rıdvan Çelebi, Radife Baltao|- CLUB LETOONIA 'da bronzlaşmakçojk hoş. Üstelik aşağıdaki fiyatlarla... 16-20 mayıs O t e l : (Günlük Y.P. - Açık büfe) 270.000 özel fiyatlarımız: Club: (Günlük Y.P.- Açık büfe) 220.000 Tenis, Windsörf, Kano, Mini Golf, Animasyon. Kara sporları ve motorsuz su sporları ücretsizdir. CLUB & HOTEL LETOONIA 48300 FETHİYE PHONE: (615) 14966 (10 LINES), Fax: (615) 14422, TELEX: 50840 TTZUTR. lu, Suphi Tekiner, Sezai Gül- şen, Süleyman Balçın, Sükan Kahraman, Sevil Uluyol, Tom- ris İncer, Türkân Kafadar, Tanju Tuncel, Uğurtan Ata- kan, Haldun Ergüvenç, Ümran İnceoğlu, Vildan Gürelman, Yavuz Şeker, Zihni Kûçümen. Dilekçe veren Şehir Tiyatro- su sanatçılan, daha önce kendi aralannda düzenledikleri top- lantılarda, kaülımcılığın bütün yollannın tıkandığıru. Yönetim Kurulu'na belediye tarafından tiyatro dışından iki kişinin atanmasıyla tiyatronun siyasal baskı altına alındığını belirtti- ler. Tiyatronun belli bir gasp edilmişliğin alünda olduğuna değinerek, sanatsal bağımsızlı- ğın zedelendiğini, 'boyah tiyat- ro' yapıldığmı savundular. Aynca Şehir Tiyatrolan'nın şir- ketleşme ve vakıflaşma tehlike- siyle karşı karşıya olduğuna dikkati çektiler. Devlet Tiyat- rolan'ndaki yeniden yapılan- manın en üst düzey yöneticileri ile kurum çalışanlan arasında özgür ve verimli tartışma orta- mı sağlayacağını belirterek, Şehir Tiyatrolan'nda da böyle kaülıma ve demokrat bir yöne- timin gercekleşmesi dileğinde bulundular. tzciler Atatürk'ün iziııde ANKARA (AA) - Gençlik Haftası çerçevesinde yer alan 60 kilometrelik ergin izci yürü- yüşü, 16 mayıs cumartesi günü Kurtboğazı'ndan başlayacak. İzcıler, Sarayköy, İstanbul- Ayaş yol kavşağı ve Hipod- rom'da kamp kuracaklar. Kamp kuracaklar. Kamplarda, bannma ve beslenme hizmetle- rinin tümü. yürüyüşe katılacak ızcılerce gerçekleştirilecek. Ge- ceien düzenlenecek eğlenceler- de izci oyunlan, skeçler. parodi- ler sergilenecek, şarkılar söyle- necek. OJMHÜRÎYET YOLUNDA YUBUS Nadi 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad 39-41 Cağaloğht-lstanbul OdemeH Ö k Pasaportumu kaybettim. Hükümsuzdür. F.SERRA ARIKÖK MBaştarafi 1. Sayfada) lığından yararlanan 11 kişinin ise hiç peşin ödemeden konut sahibi olduğu öğrenildi. Hal- kah'daki konutlardan aynlan büyük bölümünün 1987 yıhnda satıldığı, değerlerinin de odö- nemde 27 milyonla 100 milyon lira arasında değiştiği öğrenildi. Müdürlüğü kontenjanından ko- nut sahibi olan bu "ünlülerin" adlan şöyle: "Cumhurbaşkaru Özal'ın kı- zı Zeynep Özal (Esat Bütün'e devretti), eski Bakanlardan Ka- zım Oksay (iki konutundan bi- rini Sevtap Süel'e devretti), ANAP'lı eski Meclis Başkanve- kili Abdülhalim Aras (Ali Yıl- maz ile Safiye Gül'e devretti), eski Bakanlardan Şükrü Yü- rür'ün oğlu Cemil Yürür (Bekir Cumurcu'ya devretti), eski Ba- kanlardan Ercan Vuralhan (Konutunu Vesile-Şerpil Gül- tekin'e devretti), eski Bakanlar- dan Mustafa Kalemli (İki konutundan birini Hüseyin Çı- nar'a devretti), Halil Şıvgın, eski Bakanlardan Ahmet K^ara- evli'nin eşi Naide Karaevli. Cumhurbaşkaru Özal'ın mane- vi oğlu rekortmen halterci Na- im Süleymanoğlu, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Fah- rettin Kurt, Cumhurbaşkaru Özal'ın eski Özel Kalem Müdü- rü, ANAP Milletvekili Hüseyin Aksoy, MGK eski Genel Sek- reteri emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu ile eşi Türkan Yirmibeşoğlu, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Akın Gö- nen, Emlakbank eski Genel Müdürii Engin Civan (2), Baş- bakanlık Yüksek Denetleme Kurulu eski Başkanı Kutlu Sa- vaş, Muzaffer Başkaynak (ko- nutunu Abdullah Ayaydın'a devretti), Nuh Mehmet Kaşık- çı, Rahmi Gümrükçüoğlu (ko- nutunu Ismet Alver'e devretti), eski Bakanlardan Halil Şıvgın'- ın kızkardeşi Remziye Şıvgın, Merkez Bankası Başkanı Rüş- dü Saracoğlu, eski Bakanlar- dan Şükrü Yürür (konutunu Ali Nevzat Küçükoğlu'na dev- retti), eski Bakanlardan Zeki Yavuztürk (jki konutundan bi- rini Fatma İpsala'ya devretti), Şükrü Yürür Tevfik Ertürk'- ten, oğlu Cemil Yürür de Sabri Deliç'den aynı yöntemle konut satın aldılar, Oğuz Çarmıklı, es- ki Beden Terbiyesi Genel Mü- dürü Kemal Kamiloğlu, Bülent Öztürkmen, Cahit Kavak. Özallann aile doktoru Cengiz Aslan (2), Tuncay ve Tuncel Aksoylu, Uğurtan Akına (ko- nutunu Selçuk Öğrendil'e dev- retti), eski Başbakan Yıldınm Akbulut (tahsisi yapıldı, ancak satış gerçekleşmedi), eski Mil- letvekılleri Abdülrezzak Cey- lan, Adnan Ekmen, İbrahim Gürdal, İbrahim Aksoy, Hilmi Özen, Mehmet Ali Eren, Hüs- nü Okçuoğlu (iki konutundan birini Ösman Rasim Türkay'a devretti), Ziraat Bankası Genel Müdürii Coşkun Ulusoy (üç konutundan ikisini Mehmet Kazancı ile Ertuğrul Nasan Çubuktepe'ye devretti)- THY Genel Müdürvekili Ertuğrul Alper ile MGK üyesi Nejat Tü- mer'in oğlu Çetin Tümer ve eski Hava Kuvvetleri Komuta- nı Halil Sözer, emekli Orgene- ral Sabri Deliç. KİT Komisyonu'na ulaşan raporlarda, bunlann dışında banka mensubu olmamalanna karşın, banka mensuplanna uygulanan uygun olanaklar ile kendilerine İconut satışı yapı- lanlar ile bu yolla edindikleri konut sayılan da şöyle belirtil- di: "Eski Bakanlardan ANAP TBMM Gnıp Başkanvekili Mustafa Kalemli (3), eski Ba- kanlardan İmren Aykut, eski Bakanlardan Şükrü Yürür (3), eski Bakanlardan Cemil Çiçek (3), Genelkurmay eski Ikinci Başkanı Mehmet Önder, MGK eski Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu (3), Ziraat Bankası Genel Müdürii Coş- kun Ulusoy (6), Merkez Ban- kası Başkanı Rüşdü Saracoğlu (2), Emlakbank eski Genel Mü- dürii Engin Civan (2), Vakıflar Bankası eski Genel Müdürii İs- met Alver ve Tank Açıkahn." GOZLEM UĞURMUMCU • Ba$tarafi 1. Sayfada) aldıkları kredileri geri ödemiyorlar Emlakbank, bu kredi işlemleri ile devlete trilyonluk fa- turalara mal olan bir "kredi serbestpazar/"dır! ; Bu serbest pazardan, bazı ANAP milletvekilleri de dü- şük faizli krediler ile edindikleri katlarla paytannı alıyortar. • 12 Eylül askeri rejimi ile destekli liberal ekonomi, işte böyle işliyor. Devlet bankaları, iktidaryakını şirketlere, emir-kuman-' da zinciri içinde ve emirle, pek de liberal biçimde açılı- yor. 12 Eylül askeri rejimi "milli güvenlik" gerekçesiyle banka çalışanlarına da grev yasağı getiriyor! Liberalizm, sermeye kesimine işliyor, emek kesimine; gelince yasak sınırlarına giriveriyor! Gazeteleri şöyle bir karıştırın, Emlakbank'tan milyarlık kredilerle büyüyen şirketlerin yatlı gezileri ve Lale Devri'ni anımsatan geceleri ile ilgili renkli haberlere rastlayacaksmız. "Sivii toplum " ve ağızlarından hiç düşürmedikleri libe- rallik, iktidar yakını şirketlerin ballı-börekli ve yatlı-katlı kredi yağmaları söz konusu olunca var, işçi hakları ve iş güvenliği söz konusu olunca yok! Bir bakan çıkıyor, Avrupa ülkelerinde geçerli işçi hak- larını Türkiye'de uygulatmak için kollarmı sıvıyor. Sivil toplum ve demokrasi adına bu bakana destek olunması gerekmez mi? Nerede liberaller ye nerede sivil toplumcular? Aramayın, bulamazsınız. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğul- tay, Uluslarası Çalışma örgütü'nün (ILO) 158 sayılı söz- leŞmesine koşut bir yasa tasarısı hazırlatıyor. Bu tasarıya göre işverenler, işçilerini neden göster- meksizin işten çıkartamayacaklar. İşçi, işten atılırsa mahkemeye başvurabilecek. H e p s i b u . • •' • -u '' M * Işveren kesimi, bu tasarısı nedeniyle Moğultay'a karşı savaş açtı. Ellerinden gelse Moğultay'ı bir kaşık suda bo- ğacaklar. Moğultay'ın, İş Güvenliği Yasası'nı hazırlamak dışında işverenlere göre bir bağışlanmaz suçu(!) daha var. O da yurtdışında iş yapan müteahhitlerin Türkiye'den alıp gö- türdükleri işçileri sigortalamaları zorunluluğu getirmesi ve bunu sıkı bir denetime bağlamak istemesidir. Bugün büyük müteahhitlik şirketleri, işçilerini yurtdı- şında sigortasız çalıştırıyorlar. İş güvenliği yasasına karşı işveren kesiminin gösterdi- ği tepkiler, sebest pazar ekonomisinin anlı-şanlı işadam- larımız tarafından nasıl anlaşıldığını gözler önüne seri- yor. Serbest piyasanın iki ayağı var: Biri sermeye, öbürü emek. 12 Eylül'den bu yana devlet, sermayeyi güçlendiriyor; bunu yaparken de emekçileri ve emekçi örgütleri işçi sendikalarını devlet eliyle eziyor. İşin kabaca özeti budur. 12 Eylül askeri rejimi DlSK'e karşı savaş açtı. Aynı dö- nemde MESS Başkanı Turgut özal cunta hükümetinin başbakan yardımcısı oldu. MESS'e karşı emek kavgası veren DİSK yöneticileri de aynı günlerde idam istemle- riyle yargılandılar. işçi liderleri, İstanbul Sıkıyönetimi'- nde işkenceli sorgulardan geçirildiler. Yargılama sonunda Askeri Yargıtay kararı ile aklanan DlSK'in malvarlığına ANAP hükümeti döneminde çıkart- lan "Gasp Yasası" ile el kondu. Hani nerede liberallik, nerede sivil toplum ve nerede serbest pazar? Beylerimiz, 12 Eylül askeri rejiminin sağladığı kolaylık- lara ve iş barışı adına hazırlanan ve uygulanan "uniform görüşlere" o kadar alışmışlar ki, demokrasi kendilerine bir numara büyük geliyor! KÎFlerdeki hataların bedeli 50 trilyon ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM KİT KÖmisyo- nu Başkanı DYP'li Mehmet Gazioğlu'nun. bazı eski ANAP'h bakanlann Emlak Bankası'ndan "uygun koşullar- la" konut aldıklan iddiası, yeni iddialan da gündeme getirdi. Eski Bakanlar İmren Aykut ve Şükrü Yürür. herkesle aynı ko- şullarda konut aldıklannı bildi- rirken. aynı şekilde konut alan öteki milletvekillerinin de açık- lanmasını istediler. Aykut ve Yürür, dava açmaya hazırlan- dıklannı bildirdiler ve bazı SHP'lilerin Emlakbank'tan çok sayıda konut alıp sattıklan- nı öne sürdüler. Gazioğlu de- netlenen KIT'lerde usulsüz harcama, yolsuzluk ve kurumu zarara uğratma nedeniyle 50 trilyonluk bir kaybın sözkonu- su olduğunu açıkladı. KİT Komisyonu Başkanı Gazioğlu'nun Emlakbank'ın torpıi;. konutlanyla ilgili açık- laması, dün TBMM kulislenn- de tartışıldı. Torpilli konutlar- dan 3 tane aldığı öne sürülen Şükrü Yürür, konuy la ilgili ola- rak Cumhuriyet'ın sorulannı yanıtlarken. Emlakbank'tan yalnızca bir konut aldığını bil- dirdi ve çok sayıda milletvekili- nin de aynı yolla konut sahibi olduğunu açıkladı. Öte yandan Gazioğlu Cum- huriyet'e yaptığı açıklamada, denetimler sonucunda karanlık bir tablonun ortaya çıktığını söyledi. Bu kuruluşlann çoğu- nun "müşteri bulunamasa bile bedava satılmasını" öneren Gazioğlu şöyle dedi: "Denetimleri hiçbir ard ni- yetle yapmıyoruz. Hesaplan ibra edilmeyen kuruluşlann ço- ğu hakkında bütün partilerin görüş birliğiyle karar verildi. Tek tek kuruluş adı veremeye- ceğim ama denetlediğirnife KITlerde yolsuzluk, usulsüfc harcama, yönetim hatalan ve kurumu zarara uğratma sonu- cu meydana gelen maddi kayıp 50 trilyon lirayı buluyor. " DDY'nin 2 trilyonluk zaran- nın bir trilyonunun faiz borcu olduğunu anımsatan Gazioğlu, "KİT'lerin en büyük sorunu sj- yasetçilerin devrede olması. Bu kuruluşlann çoğunun yöneti- mine maalesef siyasi kökenliler geliyor. Asıl çözümlenmesi ge- reken bu "dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle