Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 MAYIS1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Nicu'ya
Çavuşesku nun
oğlu Nicu, mahkemede zor saatler
geçiriyor. Bir y andan satcının tonlu
kattiamla suçladığı oğul Çavuşesku, öte
yandan da şeker hastalığn la pençeleşiyor.
16 yd kesinleşmiş hapis cezası bulunan
INicu'nun bu da> asına bakan > argıç,
duruşnianın başlaması \e bitimi sırasında,
sanığın, istersea.vağa kalkmayabiJeceğinj
söyledi. (Fotoğrâf: RELTER)
Saatte
13kaza
İstanbul Haber Servisi - Tûrki-
ye Trafik Kazalannı Önleme
Demeği ile merkezi Lüksem-
burg'da bulunan Uluslararaa
Yol Güvenliği Teşkilatı'nın or-
taklaşa düzenledikleri "5. Dünya
Trafik Kongresi" başladı.
Kongrenin açılışında konuşan
TBMM Başkan Vekili Yıldınm
Ava, kazalann önlenmesinde
trafık memurknnın yeterli olma-
>acağını. belirtti.
İstanbul Valisi Hayri Kozakçı-
oğlu da. İstanbul trafiğine her
gün 500 aracın eklendığini bildi-
rerek, bu araç yükünun kaldınla-
bilmesi için ayda ortalama 60
kilometre yeni yol yapılması ge-
rektiğini kaydetti.
Türkiye Trafık Kazalannı Ön-
leme Derneği Başkanı Hitay
Güner, Türkiye'de, 1990 yılında
her bir saatte 13 trafık kazasının
meydana geldiğini kaydetti.
BuNadia,
oNadia
Eski olimpiyat
şampiyonu
cimnastikçi Nadia
Comaneci, iç ,
çamaşırı
reklamlarına
model oldu.
kanada'nınçesitli
kentlerinde duvar
afışleriy le ilgi
çekenNadia'nın
Nadia olduğunu
anlamak için,
afişteki
cimnastikçilik
günlerinden kalma
fotoğrafına da
dikkat etmek
gerekiyor.
Bankadan kaçtı sirke sığındı
Avusrralya'da birsirkteçalışan Terry Fowler, karavanmı bir arkadaşıyla
pay laşıyor: Bengal kaplanı Raca'yla... Geceleri Terry'y le yatan 2.5 ay lık Raca,
günde 3 kilo et yiyor, 4 litre süt içiyor. Terry Fowler'ın, kaplanla uyumaktan daha
ilginç bir yönü de, 26 yd bankacılık yaptıktan sonra sirk dünyasına kanşması.
(Fotoğraf:AP)
49 öğrenci
erikten
zehirienditZMİR (Cumhuriyrt Ege Bti-
rosu) - Aliağa ilçesinde 49 ilko-
kul öğrencisi zehiriendi. Okul
önündeki saücıdan alıp yedikleri
erikten zehirlendikleri belirtilcn
öğrencüer, tzmir'deki hastanele-
re kaldınlarak tedavi altına ahn-
dı.Aliağa Fatih llkokulu'nun öğ-
leci öğrencilerinden 49'unun
ders sırasında fenalaştıklan gö-
rüldü. öğretmenleri ve okul yo-
netimince ilçedeki sağlık kuru-
luşlanna götünllen öğrencilerde
zehirlenme belirtileri gözlendi.
Zehirlendikleri anlaşılan öğ-
rencüer, Aliağa Belediyesi ve di-
ğer kuruluşlann taşıtlanyla tz-
mir'deki hastanelere gönderildi.
lzmir'e ilk getirilen ve Dr. Beh-
çet Uz Çocuk Hastanesi'nde te-
davi altına ahnan çocuklann mi-
deleri yıkandı.
HABERLERIN DEVAMI
OLAYLAB1N
ARDBNDAKI
GERÇEK
MBaştarafi 1. Sayjatta)
ve özal yönetiminde sap ile sa-
man birbirine karışmış, devlet
yönetimine anarşi girmiştir. Yet-
ki ve sorumluluk arasmdaki
vazgeçilmez dengeler yitirilmiş-
tir. Bu bakımdan kuşkulu yak-
laşımlar sürecektir. Çankaya'mn
ilişkiye geçtiği yabancı devlet
adamları ve dipiomatlar Sayın
özal'ın anayasaya göre saptan-
mış yetkilerinin sınırlannı bile-
meyecekleri için konuşmalanna
bakarak yorumlar yapmakta,
yanltş izlenimlere kapılmakta-
dırlar. Bu, onlann suçu değildir;
Cumhurbaşkanımızın sorum-
suzluğudur.
Türkiye'nin AT politikasını
saptayacak olan yetkili, koalis-
yon hükümetidir. Demirel hükü-
metinin dışında devletin dış si-
yasetini biçimlendırmeye kalkış-
mak -eğer birfantezi hevesinden
doğmuyorsa- ne anlam taşır?
Belki de Sayın özal, temas etti-
ği yabancı kişilere bu konudaki
özelfikirlerini anlatmış olabilir.
Dışişleri Bakanhğı 'nın açtkla-
masında işin bu boyutu yoktur;
ama "yanlifhklar komedyası"
nın bundan sonra süreceği de
anlaşılıyor. -k * *
ı^Çetîn'den
muhalefete
sert yanıt
STRASBOURG (AA) - Dı-
şişleri Bakanı Hikmet Çetin,
muhaJefetin "hükümet Karabağ
konusunda ılımlı davranıyor"
şeklindeki eleştirisiyle ilgili ola-
rak "Ne istiyorlarsa açık söyle-
sinler. Kaçamak yok. Öyle ge-
nel sözlerle bu işin altından kal-
kamazlar. Soruyorum: Ne isti-
yorlarsa açıkça söylesinler" de-
di. Çetin, şunları söyledi:
"1990'da Baku'nün ortasın-
da dozerlerle insan öldürülür-
ken, onlar iktidardaydılar. Bu-
nu Sayın Başbakan da belirtti.
O zaman ne yaptılar? Ben de
bunu sormak istiyorum."
Çetin, Strasbourg'da yaptığı
temaslar sırasında ve her plat-
formda, sürekli olarak Azer-
baycan'daki çatışmaların dur-
ması ve Ermenilerin işgal ettik-
leri topraklardan çekilmesi için
çağrıda bulunduklarını belirte-
rek, "Iki önemli olay dünyanın
gözleri önünde devam ediyor.
Birisi Karabağ, birisi Bosna-
Hersek. Dünya bu konularda
çifte standart uygulayamaz" de-
di.
Siyaset Dışandan Içeriye
MBaştarafi 1. Sayfada)
bulunduğumuz haftanın olası nabzını verirdi.
Dün, koalisyonun ağırlıklı kanadı DYP grubuna çevril-
mişti gözler Demirel'in iç ve dış dünyamıza bakışını irde-
leyecek konuşması, birkaç açıdan merakla bekleniyordu.
Giderek artan dış gezilerle sorunlar arasında -bir dos-
tumuzun söylediği gibi- Demirel, Türkiye'yi yönetmeye ne
kadar zaman ayırabilecekti, ilk soru buydu. ikincisi ise
muhalefetle ilgiliydi. özelde Karabağ gibi -yaşamsal de-
ğer kazanan- bir sorundaki hükümet becerisi ya da bece-
riksizliğiyle ilgili görüşlere Demirel'in vereceği yanıtlar
önem kazanıyordu.
Demirel, söze gülerek, güldürerek girdi. Sonra birden
iç ve dış sorunları bütün ağırlığıyla anlatmaya, hele Kara-
bağ konusunda muhalefete ağır biçimde yüklenmeye
başladı. öncelikle vurgulamayaçalıştığı şuydu: Hükümet,
iç ve dış sorunlara aynı ağırlıkta eğiliyor, değer veriyor,
gerekeni yapıyordu. ötesi "boş laf'tı!
Devletin "yutkunduğu"
konular
Ana muhalefet Mesut Bey, hükümeti Karabağ ve
Bosna-Hersek'te "şaşkın, kararsız ve çelişkilerle dolu"
politikalar izıemek ve "celâllenmekte" geç kalmakla suç-
luyor.
Demirel'i, muhalefete ağır saldırıya yönelten de galiba
bu içerikteki suçlamalar oluyor. "işte Meclis kürsüsü" di-
yor; gelin, ne yapılması gerektiğini, neyin eksik uygulan-
dığını, buyurun söyleyin, demeye getıriyor.
Uluslararası platformlarda gerekenin yapıldığına di-
rençle değinen Demirel, Şuşa'nın, şimdilerde de Laçin'in
elden çıkışına neden olan başka bir uluslararası gelişme-
ye ustaca değiniyor.
8 Mayıs'ta Tahran'da Ermeni, Iran ve Azeri liderlerinin
yaptığı toplantıda "ateşkesin bir hafta sonra" başlaması-
na Rafsancani'nin ön ayak olduğunu, böylece Ermenilere
silahlı müdahale için yedi gün gibi önemli sürenin tanındı-
ğını anlatıyor.
Yine ustaca anlatımla, Ermenilerin, Sovyet döneminde,
bağımsızlığa bir adım kaldığını hesaplayarak milis yetiş-
tirdiklerini, silahlandıklarını ve "saldırı gününü bekledik-
lerini" açıklıyor. Tersiyle orantılı mantık, Azerilerin hazır-
lık yapmadıklarını göstermiyor mu?
Demirel, "mahzurlu" bulduğundan olacak, "bazı konu-
ları, Türkiye'nin elini tutan, Azerileri yenilgiye sürükleyen
bazı gerçekleri" söyleyemediğini itiraf ediyor. "Soruna
zarar verecek " kimi şeyleri söyleyemediği için "mazur"
görülmesini istiyor.
Söylemekle söyleyememek arasına devlet yöneticiliği
girince, "İşte böyledir, yutkunuyoruz" demekle yetiniyor.
Oysa, Demirel'in gizlediği bir iki ana nokta kuliste açık-
ça irdeleniyor. Birincisi, Azerilerin Karabağ'ı gözden çı-
kardıkları, Karabağ için "yeterince" savaşmadıkları,
AGİK'e göre Azeri toprağı sayılan Karabağ'da Azerilerin
nüfus çoğunluğu olmadığı.
İkincisi; Demirel, dış dünyaya Karabağ için askeri mü-
dahaleyi aklımızdan geçirmediğimiz mesajını veriyor.
içeride muhalefete ve kamuoyuna üzerine basa basa şu
gerçeği duyuruyor: "Azerbaycan, bizden askeçi müdaha-
le istemedi" diyor.
Yutkunup söyleyemediği üçüncü noktaysa; siyasal kar-
maşaya sürüklenen Azerbaycan'da 7 Haziran seçimleri
başarıyla yapılabilirse Türkiye'nin "muhatap bulacağı-
na" değiniyor. Ikili ilişki ve görüşmelerdeki zaafiyeti üstü
örtülü biçimde dile getiriyor.
Şuşa'nın düşmesi Bakü'deki siyasal kaynaşmayı etkili-
yor.
Karşılıklı "ihanetsuçlamalarından"geçilmiyor. Herge-
çen gün seçimin akıberi gündemde ağırlık kazanıyor.
Dün, Milli Istiklal Partisi lideri itibar Memedov kampanya-
yı askıya aldığını açıklayarak Bakü'de "bir şeyler döndü-
ğünü" duyumsatıyor.
Türkiye'de ise dış siyaset, hızla içe kayıyor.
Komıt
Şehir Tiyatrosusanatçılanndan İstanbulBelediyesi'nedilekçe:
Tiyatroyu tiyatrocular yönetirKültür Servisi - İstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi Şehir Tiyat-
rolan'nda bir grup sanatçı,
yönetıme ilişkin ortak görüş ve
istemlerini bir örnek dilekçeler-
le Belediye Başkanı Prof.
Nurettin Sözen'e iletüler. 62
imzalı dilekçeler, bugünkü yö-
netimemuhalif görüşlü Haşmet
Zeybek ve Aslan Altın'ın yöne-
tim kuruluna. Başar Sabuncu'-
nun da Repertuar Kurulu üye-
lıklerine büyük oy çoğunluğuy-
la seçilmelerinden sonra verildi.
Dilekçeler, yurtdışında bu-
lunduğu için Belediye Başkanı
Nurettin Sözen'e ulaşamadı.
İki yıl önce "demokratik ve ka-
tılımcı" yönetim sağlamak ge-
rekçesiyle. yapılan yönetmelik
değişikliğinin amacına ulaşma-
dığını vurgulayan sanatçılar.
verdikleri dilekçelerde eleştiri
ve önerilerini sıraladılar. Dilek-
çelerde Yönetim Kurulu'na be-
lediyenin başka kurumlanndan
2 üyeniıi de atanması nedeniyle
"yönetımde sanatçılann azınlı-
ğa düşürüldüğü" ve böylece
•"kurumun sanatsal bağımsızlı-
ğının zedelendiği" belirtıldi.
Genel Sanat Yönetmeni'nin be-
lirleyici kimi sanatsal yetkileri
tek başına kullanması sonucun-
da "kişisel yönetimin süregitti-
ğı" seçilmiş Yönetim Kurulu
üyelennin özverili çabalanna
karşın. "katılımcıhğın yollan-
nın tıkandığı" eleştirilerine yer
\eren sanatçılar,"yaygın, dü-
zeyli ve yaratıcı bir tiyatro ka-
mu hizmeti sunabilmesine
yönelik" istemlerini sıraladılar.
Tiyatro sanatı dışından ata-
nan üyelerin yerini "seçimle
göreve getirilen sanatçı üyelenn
almasıru" isteyen Şehir Tiyat-
rosu sanatçılan, "belirleyici
sanatsal yetkilerin, sanatçılann
çoğunluğunda kurulacak Yö-
netim Kurulu'nca kullamlma-
sına olanak verecek bir yönet-
melik değişikliğinin zorunlulu-
ğuna" dikkat çekerek. 12 Eylül
sonrasmdan bu yana birleştik-
leri ilkeyi yinelediler: "Tiyatro-
yu tiyatrocular yönetir".
Bir örnek dilekçeleri imzala-
yan 62 Şehir Tiyatrosu sanatçı-
sınm isimlen şöyle: Aslan Altın,
Alev Gürzap, Atacan Arseven,
Aslan Kaçar, Aliye Uzunata-
ğan, Ahmet Uz, Arif Akkaya,
Aydan Burhan, Başar Sabun-
cu, Bilkay Tekben, Burçin Ora-
loğlu. Bercis Fesci, Celile To-
yon, Cengiz Keskinkılıç,
Candan Sabuncu, Dinçer Çek-
mez, Deniz Uyguner, Ersan
Uysal, Erhan Abir, Erol Kes-
kin, Ergün Işıldar, Erdal Öz-
yağcılar, Filiz Kutlar, Filiz
Toprak. Feyza Zeybek, Feri-
dun Karakaya, Güzin Özyağa-
lar. Gökhan Mete, Gül Akelli,
Hale Akınlı, Haşmet Zeybek,
Hitay Daycan, Hüsnü Demira-
lay. Ilhan Kilimci, Leyla Alün,
Macit Koper, Mustafa Aslan,
Metin Çekmez, Metin Çoban,
?)aci Türkay, Nedret Güvenç,
Oya Aydonat, Orhan Hızh,
Oktay Sözbir. Orhan Alkaya,
Rıdvan Çelebi, Radife Baltao|-
CLUB LETOONIA 'da bronzlaşmakçojk hoş.
Üstelik aşağıdaki fiyatlarla...
16-20 mayıs
O t e l :
(Günlük Y.P. - Açık büfe) 270.000
özel fiyatlarımız: Club: (Günlük Y.P.- Açık büfe) 220.000
Tenis, Windsörf, Kano, Mini Golf, Animasyon.
Kara sporları ve motorsuz su sporları ücretsizdir.
CLUB & HOTEL LETOONIA
48300 FETHİYE PHONE: (615) 14966 (10 LINES), Fax: (615) 14422,
TELEX: 50840 TTZUTR.
lu, Suphi Tekiner, Sezai Gül-
şen, Süleyman Balçın, Sükan
Kahraman, Sevil Uluyol, Tom-
ris İncer, Türkân Kafadar,
Tanju Tuncel, Uğurtan Ata-
kan, Haldun Ergüvenç, Ümran
İnceoğlu, Vildan Gürelman,
Yavuz Şeker, Zihni Kûçümen.
Dilekçe veren Şehir Tiyatro-
su sanatçılan, daha önce kendi
aralannda düzenledikleri top-
lantılarda, kaülımcılığın bütün
yollannın tıkandığıru. Yönetim
Kurulu'na belediye tarafından
tiyatro dışından iki kişinin
atanmasıyla tiyatronun siyasal
baskı altına alındığını belirtti-
ler. Tiyatronun belli bir gasp
edilmişliğin alünda olduğuna
değinerek, sanatsal bağımsızlı-
ğın zedelendiğini, 'boyah tiyat-
ro' yapıldığmı savundular.
Aynca Şehir Tiyatrolan'nın şir-
ketleşme ve vakıflaşma tehlike-
siyle karşı karşıya olduğuna
dikkati çektiler. Devlet Tiyat-
rolan'ndaki yeniden yapılan-
manın en üst düzey yöneticileri
ile kurum çalışanlan arasında
özgür ve verimli tartışma orta-
mı sağlayacağını belirterek,
Şehir Tiyatrolan'nda da böyle
kaülıma ve demokrat bir yöne-
timin gercekleşmesi dileğinde
bulundular.
tzciler
Atatürk'ün
iziııde
ANKARA (AA) - Gençlik
Haftası çerçevesinde yer alan
60 kilometrelik ergin izci yürü-
yüşü, 16 mayıs cumartesi günü
Kurtboğazı'ndan başlayacak.
İzcıler, Sarayköy, İstanbul-
Ayaş yol kavşağı ve Hipod-
rom'da kamp kuracaklar.
Kamp kuracaklar. Kamplarda,
bannma ve beslenme hizmetle-
rinin tümü. yürüyüşe katılacak
ızcılerce gerçekleştirilecek. Ge-
ceien düzenlenecek eğlenceler-
de izci oyunlan, skeçler. parodi-
ler sergilenecek, şarkılar söyle-
necek.
OJMHÜRÎYET
YOLUNDA
YUBUS Nadi
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad 39-41 Cağaloğht-lstanbul
OdemeH Ö k
Pasaportumu kaybettim.
Hükümsuzdür.
F.SERRA ARIKÖK
MBaştarafi 1. Sayfada)
lığından yararlanan 11 kişinin
ise hiç peşin ödemeden konut
sahibi olduğu öğrenildi. Hal-
kah'daki konutlardan aynlan
büyük bölümünün 1987 yıhnda
satıldığı, değerlerinin de odö-
nemde 27 milyonla 100 milyon
lira arasında değiştiği öğrenildi.
Müdürlüğü kontenjanından ko-
nut sahibi olan bu "ünlülerin"
adlan şöyle:
"Cumhurbaşkaru Özal'ın kı-
zı Zeynep Özal (Esat Bütün'e
devretti), eski Bakanlardan Ka-
zım Oksay (iki konutundan bi-
rini Sevtap Süel'e devretti),
ANAP'lı eski Meclis Başkanve-
kili Abdülhalim Aras (Ali Yıl-
maz ile Safiye Gül'e devretti),
eski Bakanlardan Şükrü Yü-
rür'ün oğlu Cemil Yürür (Bekir
Cumurcu'ya devretti), eski Ba-
kanlardan Ercan Vuralhan
(Konutunu Vesile-Şerpil Gül-
tekin'e devretti), eski Bakanlar-
dan Mustafa Kalemli (İki
konutundan birini Hüseyin Çı-
nar'a devretti), Halil Şıvgın,
eski Bakanlardan Ahmet K^ara-
evli'nin eşi Naide Karaevli.
Cumhurbaşkaru Özal'ın mane-
vi oğlu rekortmen halterci Na-
im Süleymanoğlu, ANAP
Genel Başkan Yardımcısı Fah-
rettin Kurt, Cumhurbaşkaru
Özal'ın eski Özel Kalem Müdü-
rü, ANAP Milletvekili Hüseyin
Aksoy, MGK eski Genel Sek-
reteri emekli Orgeneral Sabri
Yirmibeşoğlu ile eşi Türkan
Yirmibeşoğlu, Devlet Bakanı
ve Hükümet Sözcüsü Akın Gö-
nen, Emlakbank eski Genel
Müdürii Engin Civan (2), Baş-
bakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu eski Başkanı Kutlu Sa-
vaş, Muzaffer Başkaynak (ko-
nutunu Abdullah Ayaydın'a
devretti), Nuh Mehmet Kaşık-
çı, Rahmi Gümrükçüoğlu (ko-
nutunu Ismet Alver'e devretti),
eski Bakanlardan Halil Şıvgın'-
ın kızkardeşi Remziye Şıvgın,
Merkez Bankası Başkanı Rüş-
dü Saracoğlu, eski Bakanlar-
dan Şükrü Yürür (konutunu
Ali Nevzat Küçükoğlu'na dev-
retti), eski Bakanlardan Zeki
Yavuztürk (jki konutundan bi-
rini Fatma İpsala'ya devretti),
Şükrü Yürür Tevfik Ertürk'-
ten, oğlu Cemil Yürür de Sabri
Deliç'den aynı yöntemle konut
satın aldılar, Oğuz Çarmıklı, es-
ki Beden Terbiyesi Genel Mü-
dürü Kemal Kamiloğlu, Bülent
Öztürkmen, Cahit Kavak.
Özallann aile doktoru Cengiz
Aslan (2), Tuncay ve Tuncel
Aksoylu, Uğurtan Akına (ko-
nutunu Selçuk Öğrendil'e dev-
retti), eski Başbakan Yıldınm
Akbulut (tahsisi yapıldı, ancak
satış gerçekleşmedi), eski Mil-
letvekılleri Abdülrezzak Cey-
lan, Adnan Ekmen, İbrahim
Gürdal, İbrahim Aksoy, Hilmi
Özen, Mehmet Ali Eren, Hüs-
nü Okçuoğlu (iki konutundan
birini Ösman Rasim Türkay'a
devretti), Ziraat Bankası Genel
Müdürii Coşkun Ulusoy (üç
konutundan ikisini Mehmet
Kazancı ile Ertuğrul Nasan
Çubuktepe'ye devretti)- THY
Genel Müdürvekili Ertuğrul
Alper ile MGK üyesi Nejat Tü-
mer'in oğlu Çetin Tümer ve
eski Hava Kuvvetleri Komuta-
nı Halil Sözer, emekli Orgene-
ral Sabri Deliç.
KİT Komisyonu'na ulaşan
raporlarda, bunlann dışında
banka mensubu olmamalanna
karşın, banka mensuplanna
uygulanan uygun olanaklar ile
kendilerine İconut satışı yapı-
lanlar ile bu yolla edindikleri
konut sayılan da şöyle belirtil-
di:
"Eski Bakanlardan ANAP
TBMM Gnıp Başkanvekili
Mustafa Kalemli (3), eski Ba-
kanlardan İmren Aykut, eski
Bakanlardan Şükrü Yürür (3),
eski Bakanlardan Cemil Çiçek
(3), Genelkurmay eski Ikinci
Başkanı Mehmet Önder,
MGK eski Genel Sekreteri
Sabri Yirmibeşoğlu (3), Ziraat
Bankası Genel Müdürii Coş-
kun Ulusoy (6), Merkez Ban-
kası Başkanı Rüşdü Saracoğlu
(2), Emlakbank eski Genel Mü-
dürii Engin Civan (2), Vakıflar
Bankası eski Genel Müdürii İs-
met Alver ve Tank Açıkahn."
GOZLEM
UĞURMUMCU
• Ba$tarafi 1. Sayfada)
aldıkları kredileri geri ödemiyorlar
Emlakbank, bu kredi işlemleri ile devlete trilyonluk fa-
turalara mal olan bir "kredi serbestpazar/"dır!
;
Bu serbest pazardan, bazı ANAP milletvekilleri de dü-
şük faizli krediler ile edindikleri katlarla paytannı alıyortar. •
12 Eylül askeri rejimi ile destekli liberal ekonomi, işte
böyle işliyor.
Devlet bankaları, iktidaryakını şirketlere, emir-kuman-'
da zinciri içinde ve emirle, pek de liberal biçimde açılı-
yor.
12 Eylül askeri rejimi "milli güvenlik" gerekçesiyle
banka çalışanlarına da grev yasağı getiriyor!
Liberalizm, sermeye kesimine işliyor, emek kesimine;
gelince yasak sınırlarına giriveriyor!
Gazeteleri şöyle bir karıştırın, Emlakbank'tan milyarlık
kredilerle büyüyen şirketlerin yatlı gezileri ve Lale
Devri'ni anımsatan geceleri ile ilgili renkli haberlere
rastlayacaksmız.
"Sivii toplum " ve ağızlarından hiç düşürmedikleri libe-
rallik, iktidar yakını şirketlerin ballı-börekli ve yatlı-katlı
kredi yağmaları söz konusu olunca var, işçi hakları ve iş
güvenliği söz konusu olunca yok!
Bir bakan çıkıyor, Avrupa ülkelerinde geçerli işçi hak-
larını Türkiye'de uygulatmak için kollarmı sıvıyor.
Sivil toplum ve demokrasi adına bu bakana destek
olunması gerekmez mi?
Nerede liberaller ye nerede sivil toplumcular?
Aramayın, bulamazsınız.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğul-
tay, Uluslarası Çalışma örgütü'nün (ILO) 158 sayılı söz-
leŞmesine koşut bir yasa tasarısı hazırlatıyor.
Bu tasarıya göre işverenler, işçilerini neden göster-
meksizin işten çıkartamayacaklar. İşçi, işten atılırsa
mahkemeye başvurabilecek.
H e p s i b u . • •' • -u
'' M
*
Işveren kesimi, bu tasarısı nedeniyle Moğultay'a karşı
savaş açtı. Ellerinden gelse Moğultay'ı bir kaşık suda bo-
ğacaklar.
Moğultay'ın, İş Güvenliği Yasası'nı hazırlamak dışında
işverenlere göre bir bağışlanmaz suçu(!) daha var. O da
yurtdışında iş yapan müteahhitlerin Türkiye'den alıp gö-
türdükleri işçileri sigortalamaları zorunluluğu getirmesi
ve bunu sıkı bir denetime bağlamak istemesidir.
Bugün büyük müteahhitlik şirketleri, işçilerini yurtdı-
şında sigortasız çalıştırıyorlar.
İş güvenliği yasasına karşı işveren kesiminin gösterdi-
ği tepkiler, sebest pazar ekonomisinin anlı-şanlı işadam-
larımız tarafından nasıl anlaşıldığını gözler önüne seri-
yor.
Serbest piyasanın iki ayağı var: Biri sermeye, öbürü
emek.
12 Eylül'den bu yana devlet, sermayeyi güçlendiriyor;
bunu yaparken de emekçileri ve emekçi örgütleri işçi
sendikalarını devlet eliyle eziyor.
İşin kabaca özeti budur.
12 Eylül askeri rejimi DlSK'e karşı savaş açtı. Aynı dö-
nemde MESS Başkanı Turgut özal cunta hükümetinin
başbakan yardımcısı oldu. MESS'e karşı emek kavgası
veren DİSK yöneticileri de aynı günlerde idam istemle-
riyle yargılandılar. işçi liderleri, İstanbul Sıkıyönetimi'-
nde işkenceli sorgulardan geçirildiler.
Yargılama sonunda Askeri Yargıtay kararı ile aklanan
DlSK'in malvarlığına ANAP hükümeti döneminde çıkart-
lan "Gasp Yasası" ile el kondu.
Hani nerede liberallik, nerede sivil toplum ve nerede
serbest pazar?
Beylerimiz, 12 Eylül askeri rejiminin sağladığı kolaylık-
lara ve iş barışı adına hazırlanan ve uygulanan "uniform
görüşlere" o kadar alışmışlar ki, demokrasi kendilerine
bir numara büyük geliyor!
KÎFlerdeki hataların
bedeli 50 trilyon
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - TBMM KİT KÖmisyo-
nu Başkanı DYP'li Mehmet
Gazioğlu'nun. bazı eski
ANAP'h bakanlann Emlak
Bankası'ndan "uygun koşullar-
la" konut aldıklan iddiası, yeni
iddialan da gündeme getirdi.
Eski Bakanlar İmren Aykut ve
Şükrü Yürür. herkesle aynı ko-
şullarda konut aldıklannı bildi-
rirken. aynı şekilde konut alan
öteki milletvekillerinin de açık-
lanmasını istediler. Aykut ve
Yürür, dava açmaya hazırlan-
dıklannı bildirdiler ve bazı
SHP'lilerin Emlakbank'tan
çok sayıda konut alıp sattıklan-
nı öne sürdüler. Gazioğlu de-
netlenen KIT'lerde usulsüz
harcama, yolsuzluk ve kurumu
zarara uğratma nedeniyle 50
trilyonluk bir kaybın sözkonu-
su olduğunu açıkladı.
KİT Komisyonu Başkanı
Gazioğlu'nun Emlakbank'ın
torpıi;. konutlanyla ilgili açık-
laması, dün TBMM kulislenn-
de tartışıldı. Torpilli konutlar-
dan 3 tane aldığı öne sürülen
Şükrü Yürür, konuy la ilgili ola-
rak Cumhuriyet'ın sorulannı
yanıtlarken. Emlakbank'tan
yalnızca bir konut aldığını bil-
dirdi ve çok sayıda milletvekili-
nin de aynı yolla konut sahibi
olduğunu açıkladı.
Öte yandan Gazioğlu Cum-
huriyet'e yaptığı açıklamada,
denetimler sonucunda karanlık
bir tablonun ortaya çıktığını
söyledi. Bu kuruluşlann çoğu-
nun "müşteri bulunamasa bile
bedava satılmasını" öneren
Gazioğlu şöyle dedi:
"Denetimleri hiçbir ard ni-
yetle yapmıyoruz. Hesaplan
ibra edilmeyen kuruluşlann ço-
ğu hakkında bütün partilerin
görüş birliğiyle karar verildi.
Tek tek kuruluş adı veremeye-
ceğim ama denetlediğirnife
KITlerde yolsuzluk, usulsüfc
harcama, yönetim hatalan ve
kurumu zarara uğratma sonu-
cu meydana gelen maddi kayıp
50 trilyon lirayı buluyor. "
DDY'nin 2 trilyonluk zaran-
nın bir trilyonunun faiz borcu
olduğunu anımsatan Gazioğlu,
"KİT'lerin en büyük sorunu sj-
yasetçilerin devrede olması. Bu
kuruluşlann çoğunun yöneti-
mine maalesef siyasi kökenliler
geliyor. Asıl çözümlenmesi ge-
reken bu "dedi.