Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahibi: Cumhurijçt Maıbaaahlc ve Gazetecilik TOrk Anonim Şirketi adına tç Politika: Mefcnet Ifczkan, lstanbul Haberleri: Şesay Kalkaa, Dış Haberler Eıgan B«Jo, &o»t w «ıron Cumhunyet Maıbuahk w ouradiik T.A^ Tortocajı c*ı 39/41 Cıjaiojhı
Bcriı NMU • Genel Yayın Yöneuneni: Özşca Aar • Genel Ysyın KOhür: Mirçtt B»l»>whhr, Makalder Sami Kanörta, Spor: AbdflHudir YicctaUB, Düzeltme: 34334 Ut. PK: 246 UuubuL TA 512 05 os (20 hat), Ttia: 22246. Fu: (D 526 60 72 • Baninr
Koordinatörfl: Hfltmet ÇMİnkıym • Yazj ljleri Müdürleri: Ttaum Öıbilgea Abdnlimh f u n • Koordinatör: AJunct K o r a b n • Mali Işler: Erol Erkıt • Muhasebe: A«k«nu Zıyı Oök»ip Biv tnioiapS. No: 19/4.1*1-433 n 41-47. Wa: 42344, Fte(«) 433 0S65
(Sorumlu), OUI Bafiufiç • Yaa lşleri Müdüı Yardımcıa: Sattm Alpuiaa Bfikat Yemtr • Bütçe-Planlama: SCTJI Osmanbejeojlo • Idare: Hfisejria Gürer • lşletme: • hmir. H Zıy» Biv 1352 s. 2/3. Td: 13 12 30. Tdcc S23S9. Fa* (si) 19 53 60 # % :
• Sayfa DOzeni Yönetmeni: Ali Atar • Adana Tfcmsücisi: Çctia YlfeBotlu öadcr Çdik • Bilgi-Işlem: NaD 1B«1 • Personel: Sevgi BosUncıoglu Jnomı Cad. 119 s. No: 1 K* 1. ıu 19 37 52 (4 bu). Tcta 62155. Fu: nıı 19 25 78
TAKVİM: I2MAYISI992 fmsak:3.58 Güneş: 5.43 Öğle: 13.05 İkindi: 17.00 Aksam:20.18 Yatsı:21.55
Vajina
mantarı
• İstanbul HaberServisi-
Vajınal mantar hastalığının
tedavisinde son iki yıldır
kullanılan " Flucan" adh
ilacın yüzde 97 başan
sağladığı ve yan etkilerinden
iyice anndınldığı bildirildi.
Pfızer İlaçlan AŞ larafından
üretilen "Flucan "ın
150 mg'lık tek doza •
düşürülmü'ş yeni üretimi dün
Swiss Otel'de düzenlenen bir
toplantıylatanıtıldı.
Toplantıda konuşan İÜ
CerTahpaşa Tıp Fakültesi
DoğumveKadın
Hastalıklan Kliniği
Perinatoloji Bilim Dalı
Başkanı Prof. Dr Vildan
Ocak, Flucan adlı ilacın
vajinal mantar hastalığında
kesin tedavi sağladığını
belirterek " İlaç sayesinde
hastalığın rhiksetmeriskide
önemli oranda
azalmaktadır" dedi.
Pıhtı
önleyici
• İstanbul Haber Servisi -
Bacak damarlannda oluşan
pıhtıyı (bacak ven trombozu)
engelleyici "Fraxiparine "
adb ilaç, Türkiye'de de satışa
sunuldu.
"Başanlı bircerrahi girişim.
başanlı kılınmalıdır"
sloganıyla Türkiye'de ilk kez
satılmaya başlanan
"Fraxiparine", özellikle
kalça ameliyatlannda yüzde
60 ve genel cerrahide riskli
olarak lanımlanan
hastalarda yüzde 25-30
oranında görülen pıhtı
komplikasy onunu yüzde
3-5'leredüşürüyor.
Alanında dünyaca ünlü
FransızSanofıileTürk
ortağı Doğu İlaç'ın piyasaya
sunduğu yeni ilacın ameliyat
öncesi verilmesinin
komplikasyonu önleme
açısından büyük yaran
olduğunu belirtti.
19 Mayıs
kıyafetleri
tstanbul Haber Servisi -
19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve
Gençlik ve Spor Bayramı'nı
kutlama hazırlıklan
tamamlandı. "tleriye dönük
ve çağdaş" bir kutlama
törenı düzenlendiğini
belirten yetkililer,
lstanbullulan 19 Mayıs günü
İnönü Stadı'na bekliyor.
İstanbul'daki kutlamalara,
2447'si281isevedengi
okuldan, 15O4'üKu!eli
Askeri Lisesi'nden, 450'si
Polis Koleji'nden olmak
üzere toplam 4401 öğrenci
katılaçak. Polis Koleji ile
Kuleli Askeri Lisesi
öğrencilerinin özel gösteriler
yapacağı törende, 28 okulun
öğrencileri de altı tablo
oluşturacak.
Sahilde
yapılaşma
•TRABZON(AA)-
Karadeniz Teknik
Üniversitesi öğretim üyesi
Doç. Dr. RecaıBiİgin,
Karadeniz kıyılannın,
özellikle 1980 yıhndan sonra
gelişigüzel yapılaşma ile
bozulmaya başladığına
dikkati çekerek
"Kjyılanmızda yapılaşma,
zaman geçirilmeden sağlıkh
bir çizgiye oturtulmalıdır"
dedi. Doç. Dr. Bilgin, yaptığı
açıklamada, Hopa'dan
Sinop'a kadar olan kıyı
şeridinde son 10 yıl içinde
çarpık kentleşmenin
hızlandığını belirterek
şunlan söyledi: "Karadeniz
kıyılannın bozulmasında, en
önemli etken. denizden
kum-cakıl ahnmasıdır.
Aynca bunlan bilinçsizce
kurulan balıkçı bannaklan
ve konutlaşma izlemektedir.
Deniz, dere ve göl kayılannda
yapüaşmalar irdelenerek
sağlıkh ve geleceğe yönelik
önlemlerin acilen alınması
•gerekmektedir."
Kırklareli Şeytanderesi'nde bir renk cümbüşü: Çingeneler zamanı
Kakava'dahüznünkarşıhğı yok• Çeribaşı Kakava
çağnsıru yapmadıkça
Kakava bayramı başla-
maz:
Kamata mançez
Bilekten palançez
Akine nanay
Dikine nanay
Lop aşağıya (mançez)
Lop yukan mançez
Diklem toparles
Kuklam toparles
Peşkana tahtaya yat
Sağına selam
Soluna selam
Paşa devle-sa
Ve aliküm selam.
ZAFER AKNAR
KIRKLARELİ- "Kapı zili
çalsa kalkıp oynayacak bu in-
sanlar..." diyor kalabahğın için-
den bir ses. Böylesi bir görün-
tüyle ilk kez karşılaştığı yüzün-
deki şaşkınlıktan belli. Işte bu
tek cümleyle özetlenecek bir bi-
çimde başladı ve bitti Kakava
şenlikleri.
Şenliklere ilk gelenler, Şey-,
tanederesi köprüsüne yaklaş-
tıklan zaman ilk şoklannı ya-
şadılar. Uzaktan betimlenmesi
zor bir renk cümbüşü vardı. Ye-
şil fonda kırmızının, pembenin,
morun en canlısıyla usta bir res-
samı kıskandıracak kadar güzel
bir tabloydu karşınızda duran.
Görsel şoku atlattıktan sonra
dik yamaçtan ağır ağır Şeytan-
deresi'ne inince bu kez yaşanan
duygu şoku. Hüznün karşıhğı
yok bu diyarda. Birbiri ardına
edilen ağız dolusu küfürler bile
Şeytanderesi'nde yaşusı, genci, kansı, kaanıyla tam bir insan seli var. En güzel at arabası birincisi Pala Hüseyin bir tarafta, bir tarafta zumacılar. (Fotoğraf: ZAFER AKNAR)
insanlann neşesini kaçıramı-
yor.
Kuzu çevirenler. sabahın ilk
saatlerinde alkol sınınna yakla-
şanlar. paçalan sıvayarak dere-
nin bir yakasından diğer ya-
kasına geçenler, kızlara göz
eden bıyıklan yeni terlemeye
başlamış delikanhlar. siyah ten-
lerini kırmızı rujla açan gelinlık
çağına gelmiş genç kızlar. Ka-
kava şenliğinin ilk göze çarpan
insan manzalan bunlar.
Ama bu insanlar aranınca.
sorulunca ortaya çıkıyor.
"Çakıcı" lakabıyla tanınan
Mustafa Halat bunlardan biri.
I900'lü yıllann bıçkın deli-
kanlısı, Çingenelerin en yaşlısı,
eski çeribaşısı. Geleceği daha
beşikte dayısı tarafından. kun-
dağına çakı sıkıştınlarak belir-
lenmiş. Bu lakap ona kavgayı.
acımasızlığı, cinayeti ve bir de
ağız dolusu küfür etmeyi getir-
miş. Yıllar sonra bıçkınlığını
başka bir insan değil de "roma-
tizma" almış.
Geçmişi ve şimdiyi görüp de
hüzünlenen nadır insanlardan
bir insan:
"İnsanlar sadece eğleniyor-
lar. Bu şenliği ilk başlattığımız-
da var olan her şey şimdi yok
gibi. Şenlik üç gün öncesinden
başlar, dut ağaçlannın gölgesi-
ne niyei küpleri konur ve bun-
lar son gün açılarak okunurdu.
Herkes birbirine yanm elini
uzatırdı" diyor.
Kısa sohbetten sonra uzak-
laşıyoruz. Çakıcı Mustafa,
kuzu çevirmelerin dumanında
kaybolup gidiyor. Şeytandere-
si'nde yaşlısı, genci. kansı, kıza-
nıyla tam bir insan seli var. Her-
kes yıkanıyor. Bir inanca göre
derede > ıkanan insanlar tüm yıl
içinde işledikleri günahlanndan
annıyor. Eğer şenlikte ölüm sizi
bulursa bu hüzün vermiyor.
Çünkü günahsız ölmek bir şans
sayılıyor.
Göğüsleri ayaklanndan
önde gıden bir grupla karşılaşı-
voruz. Bunlar diğer insanlar-
dan farklı. Şenlik boyunca dü-
zenlenen en iyi at arabası. en iyi
boyacı sandığı. en i>i bahçe
yarışmalannın birincileri. Bu
yanşma kimseye bir şey ifade
etmese de onlar "nam olsun "
sözüyle bu ödülü kıymetlendi-
riyor.
Hüsevin Cahil. namı diğer
Pala Hüseyin en güzel at ara-
bası birincisi. üç yıldan bu yana
da şenliğin çeribaşısı. Cakasın-
dan yanına vanlmıyor. Çevre-
sinde harbi delikanlı diye bilini-
yor. Onunla konuşmak hcrkcsc
nasip olmaz. Neyse ki bizi red-
detmiyor.
Raconlardan racon kesiyor.
Ve ince sohbete dalıyor.
Boy pos ve endam yerinde. O
yolun üzerinde yürümüyor da
yol onun arkasından koşuyor.
'Abe yav'lı, 'kızan'lı sohbet-
ler birbirine ginyor. Güneş
ödünç verdiği parlaklığı renk-<
lerden alıyor. Hüzün?.. Hüz-'
nün bu diyarda vc bu vakitte
karşıhğı yok...
Gorbi son günlerini aıılatıyor Aslanlar ve
• Başkanlığımın son günleriydi. Bir konsere gitme-
ye karar verdim. İlk kez Mahler dinliyordum. Mü-
ziğin bizim durumumuza, perestroyka döneminin
bütün hırslan ve çabalamalanna dokunduğunu
hissettim.
Haber Merkezi - Dağılan
SSCB'nin eski Başkanı MihaU
Gorbaçov, son kitabını yazdı.
Bu yıl sonunda baskıya girecek
olan kitabında Gorbaçov, baş-
kanlığı döneminin son günleri-
ni ve son saatlerini anlatıyor.
Haftalık Time dergisi, Gor-
baçov'un kıtaplanndan alıntı-
lar yapmış. Gorbaçov bir bö-
lümde şunlan anlatıyor:
"Başkanlığımın son günle-
riydi. 14 aralık günü bir konse-
re gjtmeye karar verdim. Clau-
dio Abbado, Mahler'in Beşinci
Senfonisi'ni yönetiyordu.
Konser, Moskova'daydı. İlk
kez Mahler dinliyordum. Her
nasılsa Mahler'in müziğinin bi-
zim durumumuza, perestroyka
döneminin bütün hırslan ve ça-
balamalanna dokunduğu izle-
nimini edindim. Konsere ra-
hatlamak için gelmiştim. Ama
rahatlayamadım. Müziğin
içinde boğulmuştum sanki.
Kanm Raisa Maksimovna'nın
tepkisi de aynı oldu. Konser-
den sonra Claudio Abbado'yla
karşılaştık. Raisa Maksimov-
na ona, 'Bu müzik beni çok
sarstı. Hiçbir çıkış yolu ol-
madığı kamsına kapıldım'
dedi. Ama yönetmen buna şu
sözlerle karşı çıktı: 'Hiç çıkış
yolu yok mu? Size kaülmıyo-
rum. Tabii ki bir çıkış yolu var.'
Hakhydı. Müziğin temasını
iyice dinlediğiniz zaman yaşam
ve ölümü hissedebilirsiniz. Ka-
ranhk ve mücadele dolu bir
plan üzerinde bir ışık da gö-
rebilirsiniz."
Gorbaçov'un kitabında
daha sonra Komünist Parti"-
nin nasıl KGB'yle özdeşleştiği
ve perestroyka sürecini baş-
lattığı. hiçbir şeyden kork-
madığı, korksaydı hiçbir işe gi-
rişme cesaretini kendinde bula-
mayacağı da anlaülıyor. Ki-
tabın bağlantılı bir bölümünde
de şu cümleler yer alıyor:
"Aleksander Soljenitsin, bir
keresinde politikada orta yolu
izlemenin yapılabilecek en zor
şey olduğunu söylemişti. Kendi
deneyimlerimden onun ne ka-
dar haklı olduğunu doğrulaya-
bilirim. Bir keresinde bir yerde
benim bir karikatürüm çıİcmış-
tı. Karikatür beni iki elimde iki
sepet taşırken gösteriyordu. Se-
petlerden biri solcular. diğeri
de sağcılarla doluydu. Solcular
'Biraz daha sola'. sağcılar da
'Bıraz daha sağa' diyorlardı.
Hoş bir espri. Aynı zamandada
benim içinde bulunduğum
durumu tam olarak anlatıyor-
du."
Kitapta daha sonra çeşitli
toplum kesimleri temsilcileriyle
daha fazla yuvarlak masa top-
lantılan yapılması, demokratik
güçlerle saflann daha sıkılaştı-
nlmasının gereküği, ama bunu
başaramadıklan belirtilerek
şöyle bir görüş yer alıyor: "Biz
bunu yapsaydık devletleşme
çahşmamız daha iyi ve belki de
ödenen bedel daha düşük ola-
caktı. Ama ne yazık ki zaman
dan kaybettik."
Bunun ardından 1991 yazın-
daki darbe girişiminden söz
ediliyor ve şu değerlendirme
yapılıyor: "Darbe, sadece dev-
letin değil. bütünüyle toplumun
çözülmesini hızlandırdı."
Bir başka bölümde de Gor-
baçov, şimdiki Rusya Federas-
yonu Başkanı Boris Yeltsin'in
kendi arkasından neler çevirdı-
ğini şu cümlelerle anlatıyor:
"7 aralık günü Boris Yeltsin.
Minsk'te Ukrayna Devlet Baş-
kanı Leonid Kravçuk ve Beyaz
Rusya Devlet Başkanı Stanıs-
las Şuşkeviç'le görüşmeye git-
meden önce kendisine orada ne
görüşeceklerini sordum. Bana
görüşmede Şlav cumhuriyetle-
rinin bir birlik kurmalannın
gündeme gelebileceğini söyledi.
Ona bunun kabul edilemez bir
Gorbaçov, yıl sonunda baskıya girecek kitabında başkanlıgının son günlerini anlatı> or.
şey olduğunu beliruim. 9 aralık
pazar günü Şuşkeviç beni tele-
fonla aradı. "Bir anlaşmaya
vardık. Bunu size de okumak
istiyorum' dedi. Ne anlaş-
masından söz ettiğini bilmedi-
ğimı söyledim. Yanıtı şu oldu:
'Uluslararası destek almaya
başladık. Başkan Bush'la da
görüştük." Sözünü yanda kes-
tim: "Demek bunu ABD Baş-
kanı'na anlattınız. Ama kendi
cumhurbaşkanınızın bundan
haberi yok. Ayıp size.'
Şaşkınlıktan neredeyse dilim
tutulmuştu. Şuşkeviç bana
olanlan anlatırken Yelısin de
öbür telefonda Bush'la görüşü-
yormuş meğer. Yeltsin'le gö-
rüşmek istediğimi bildirdim.
Minsk'ten dönüşte beni aradı.
Görüşmemiz gayet gergin bir
hava içinde geçti. Kendisine
SSCB'yi yıktıklannı, bunun ba-
zı çcvreler tarafından siyasi bir
darbe olarak nitelendiğini ve
kendi ülkelerinin cumhurbaş-
kanlanndan önce durumu
ABD Başkanfna haber verdik-
lerini söyle>erek dikkatini çek-
tim."
Yine bir başka bölümde
Gorbaçov. bütün büyük Batılı
ülkelerin liderleriyle konuyu
görüştüğünü ve hepsinin veni
kurulacak bağımsız devletler
konusunda kaygılannı dile ge-
tirdiklerini anlatıyor. Bu bö-
lümde ABD Dışişleri Bakanı
James Baker'ın 10 ayn devletin
kendi dış politikalannı oluştu-
racaklan. ancak bu devletlerin
kimlerin ordulanna kimin baş-
komutan olacağı sorusunu or-
taya attığını belirtiyor.
Başka bir bölümde de Gor-
baçov. nasıl istifa ettiğini ve
kendisine. görkemli olmaktan
çok uzak bir veda töreni düzen-
lendiğini belirterek ""Martin
Luther King. iktidann geçici.
elde edilmesi çok fazla istenil-
meyecek bir şey olduğunu.
özellikle de iktidann her şeyin
üstünde tutulan bir değer hali-
ne getirilmemesi gerektiğını
söylediğinde hakhydı" diyor.
efsanelerDış Haberler Servisi - Ame-
rika'da yaşlan 35 ile 55 arasın-
da değişen. sanatlannın doru-
ğıihdaki cazcılar. "genç aslan-
lar" \e 'vaşayan efsaneler'
arasında sıkışıp kaldılar.
Newsweek dergisi, ülkenin
en yetenekli cazcılannın nasıl
sadece yaşlan yüzünden hak
ettikleri üne bir türlü kavuşa-
mamış olduklannı anlatan bir
yazıya yer verdi.
Newsweek'te sözü edilen
cazcılardan biri Bobby Wat-
son. Walson 1976 yılında
cazın Evcrcst Tcpcsi olarak
tanımlanan New York'a gel-
diği zaman bu tepeyi fcthct-
meye kararhydı. Konusunda
kolej eğitimi gören \e uzun
yıllannı alto saksofona vcrcn
VVatson. Art
Blake>'ın ünlü
Jazz Messen-
gers grubuna
katıldı ve bura-
da bir süre
çaldı. Artık li-
dcrlik için her
şeyi tamdı ve
kendi adım du-
vumak için ha-
rekele geçti.
Artık kurallar değişmiş
kontrat imzalamadı. Bu liste-
ye daha bir çok son dcrece
yetenekli cazcıyı örneğin pi-
yanist James VMIIiams'ı vc
vibrafoncu Ste\e Nelson'u ck-
lemek mümkün.
Haklı olsun ya da olmasın.
Amerikan caz cndüslrisinin
yaşla ilgili saplantısı hâlâsürü-
yor. New York'un önde gclen
caz kulübü Bradlev'in patro-
nu Wendy Cunningham'ın dc-
diği gibi "gençler \e yaşa\an
efsaneler yeğlenip arada ka-
lan nesüler ihmal ediliyor.'
Aslında caz scverlerin ço-
ğunluğunu 30. 40 hatta 50"-
lenindckı erkcklcr oluşturu-
yor. Fakat plak şirkctlcri cn
çok plak alan grubu el üsıün-
de tutuvorlar. Bu amaçla da
öncülüğünü rock'n rolfun
yaptığı bir takti-
^ . 7. ği u\guluvor \c
• Amerikan caz en- sl a r varâmor-
dÜStrisinin yaşla İlgi- lar. Piyasaya
li saplantısı hala sü- >cniçıkuğ'ıhaldc
rüyor. Gençler ve
yaşayan efsaneler
bir anda şöhret
yapan gençler
yaşhlann \ol-
yeğlenip aradaki ne- lannı tıkıyoriar.
siller ihmal ediliyor. O l c
v'ndan
cazın ihmal edi-
len nesline ait sanatçılar
kcndilerinc aanmasını iste-
VV'ynton Marsalis gibi \ oktan
bir gcccdc var olan "genç as-
lanlar" türemişti. Bobby VVat-
son kendi başına 14 albüm
yaptı. Bugün 38 yaşında ve
Columbia Records onun bir
albümünü piyasaya çıkart-
maya hazırlanıyor. Fakat
Boby NVatson'u çok az sayıda
insan tanıyor.Benzeri bir du-
rum 36 yaşındaki pıyanisı
Mulgrev Miller'ın başın-
dan geçti. 21 yaşındayken
Duke EUington'un >erini ala-
cağı söylenen ve 100'den çok
albümde çalan Miller'ı artık
hiç kimse hatırlamıyor. Döne-
minin en güçlü ve en yaratıcı
saksofoncusu olarak bilinen
52 yaşındaki Sonny Forhıne'-
de 1981'den beri ÂBD'de hiç
miyorlar. En iyileri rahatça iş
buluyor. Bu insanlar için
önemli olan para ve ün dcğii.
onlar sanailannı daha geniş
kitlclerc ulaştıramamaktan
yakınıvorlar. Caz. Amerikan
müzik endüstrisinin saüş-
lannın sadece yüzde 5'ini
oluşturuvor. Müzisyenleriçin
ise caz sınırsız bir mcvdan
okuma anlamına geliyor. Da-
vulcu Elvin Jones ile turneye
çıkan Sonny Fortunc. "Bu
müzik sizden tüm vcrcbilc-
ceklerinizi ister. bizim besini-
miz cazdır" diyerek bclki de
bütün diğer mcslcklaşlannın
hislcrini dile gctiriyor. Fortu-
ne"ün dediği gibi 'Caz her
şeye rağmen hayatta kalmaya
devam ediyor."
Acılı ye, ağnlarım dindir
• Saygın bilim dergisi
New Scientist'te yayım-
lananbir araştırmaya
göre baharatlı ve acı ye-
mekler vücuttaki ağrı-
aa sistemini kamçılıyor.
EDİPEMtLÖYMEN
LONDRA - "Acılı"" sevenler,
acaba baharatın tadını sevdik-
leri için mi yiyorlar? Yoksa, far-
kındaolmadanvücudun 'acılf-
ya duyduğu doğal gereksinme-
yi mi karşılıyorlar?
Bol baharatla yapılan ye-
meklerin ya da üzerine baharat
ekilerek yenilen kebaplann. vü-
cuttaki "ağn-acı sistemi"ni
kamçıladığı, ağn-acıyı dindir-
mek için beynin "doğal ağn ke-
siciler"i kana salgıladığı. böyle-
ce kişide "morfın almış gibi bir
etki" ortaya çıktığı öne sürülü-
yor. Saygın bilim dergisi "New
Scientisf'te yayımlanan bir
araştınnanın sonuçlanna
bakılırsa. acılı yemek; bir tat
alışkanhğından çok, vücudun
acı duygusuna "endorfın" adlı
doğal ağn kesicileriyle verdiği
doğal yanıt ve bir fıziki alışkan-
hk.
"Endorfın" adlı doğal ağn
kesicilerin. vücutta bir ölçüde
uyuşturucu etkisi yaptığı 1970'-
lerden beri biliniyor. Kimyasal
yapısı, afyon türevi en güçlü ağ-
n kesici madde morfıne benze-
tildiği için "doğal morfın" anla-
mında "endorfın" denilen bu
maddeler sinir uçlannda etkili.
Sadece ağn kesici değil, fakat
strese karşı doğal koruyucu
kimyasal kalkan. ince bağırsak
çeperindeki otomatik kasılma-
lann doğal denetçisi ve ruhi
dengenin de barometresi sayı-
lan "endorfın"ler hormon salı-
nımında da önemli. "Acılı" ile
"endorfin"ın ilişkisi olduğunu.
Avustralya Duyu Araştırma-
lan Merkezi bilim adamlann-
dan Dr. John Prescoıı one
sürdü. Acı bıberdeki ""capsaı-
cin" maddesi ile yaptığı araştır-
manın sonuçlannı yorumlar-
ken. "Acılı baharat. tat duygu-
sunu bastırmaktan çok. ağızda-
ki sinir uçlannda acı duygusu-
na yol açmakta. beynin dikkati
tattan acıya kaymaktadır" di-
yor. Bunun anlamı. "acıh"nın.
ağız içi. gözlcr. üst ve alt çene,
yanak ve damak. kısaca tüm
ağız bölgesinin duyulannı laşı-
yan "trigeminal sinir"i uyarma-
sı; bunun sonucunda da bey-
nin, acı uyansının nitelik ve ni-
celiğıne bakmaksızın. otomatik
olarak "doğal ağn-acı kesici en-
dorfınleri" sisteme salması.
Uyuşturucuetkili 'endorfinler'-
ın yarattığı doğal tatmin. sü-
rekli acılı yenildiği takdirde vü-
cut tarafından ""aranır"" hale ge-
liyor.. Nitekim "düzenli koşu
(jogging) yapanlann da buna
alıştıktan bir süre sonra artık
vazgeçememeleri ve koşmazlar-
sa ""eksiklik hissetmeleri" de'
yine jogging sırasında endorfın
salgılanmasından ve vücudun
bir süre sonra bunsuz yapama-
masından. Dr. Prescott'un
araştırması. vücudun sırf bu
doğal ağn kesicilerin yarattığı
tatmin hissi uğruna. otomatik
olarak "acılı istcdiği"nc işarct
ediyor. »
900 900 501
Gnsei yollo bulaşon hostolıklar
900 900 504
Gebelikte cinsel ilişki
900 900 512
Kadınlorda cinsel soğukluk
900 900 513
Cinsel saplantılar
900 900 514
Sertieşme scrunları
900 900 517
Erkek cinsel anatomhi
900 900 518
Kodın cinsei anotomisi
900 900 526
Erken bosalma
900 900 527
llkgete
900 900 536
MoslurbcBYOn
^DOKTOR
I Törkiye'nin her yermden serytsleıimizin 1 dokikası 5833 TLdv.;
I Oflolamo servh ûresi 3 dakikodır. PK.16Torabya/lst. j