Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA__ CUMHURİYET 12MAY1S1992SAU
16 HABERLERIN DEVAMI
BURASITÜRKİYE
HALUKŞAHİN
YIIHI En Keyifli Yazısı
Artık alışkanlık oldu. Son üç yıldır mayıs ayının kütür kü-
tür can erikleri gibi tat vermeye başladığı şu günlerde yı-
lın en keyifli yazısını yazıyorum: Beşiktaş'ın şampiyonluk
yazısını.
Her şeyin ya sallantıda ya da sürüncemede olduğu, en
olurgörünen işlerin bozulduğu, postadaki mektuplann sır-
ra kadem bastığı, nişanların atıldığı ve insanların açık art-
örmayla satıldığı şu kaygan ve kaypak dönemde yalnız
Beşiktaş'ın kara beyaz treni tam zamanında istasyona gi-
riyor.
Bu treni çalışma, ciddilik, dayanışma, kardeşlik, disipiin
ve inanç gibi belki biraz eski moda değerlerden oluşan bir
lokomotif çekiyor.
Daha doğrusu bunların çagdaş çerçevelerde yorumu:
Uzmanlığa saygı, uzun dönemli plana yaşama hakkı, öz
kaynağagüven...
Ben üç yıldır yılın tam şu sıralarında yazdığım Beşiktaş'-
ın şampiyonluk yazısında, "show" öğesi düşük olduğu için
bir süredir pek rağbet görmeyen bu değerlerin ve yönte-
min Türkiye'ye de örnek olabileceğini söylüyorum. Söyle-
yen başkâtarı da var.
Beşiktaş böyle giderse, Mayıs'tan Mayıs'a da olsadaha
çok söylenecektir. Ne iyi.
• * »
1980'ler Türkiye'sine egemen olan değerler konusunda
pırılölı bir kitap (Cilalı imaj Devri) yazmış olan Can Koza-
noğlu bu türden yazılara, Fenerbahçeli olduğundan ola-
cak, biraz bozulmuş. Sonra bu kızgınlığını şöyle rasyonali-
ze etmiş:
"Ve bazı Beşiktaşlılara çok kızıyorum. Taraftarlığın ras-
yonel bir açıklamasını yapmak gerekmiyor, yapılamaz da
zaten. 'Ben bu takımı çok seviyorum' de, iş bitsln. Yok hem
taraftarlığın coşkusunu yaşayacak, hem de taraftarlığma
rasyonel, üstelik toplumcu bir açıklama getirecek. Beşik-
taş yenince ilericilik kazanmış olacak. Bu açgözlülükten
başka bir şey değil." (Ekonomik Panorama, 10 Mayıs,
1992)
Yok be kardeşim. Bu söylediklerimizin ilericilikle gerici-
likle, toplumculukla liberalikle bir ilgisi yok. Artık o terimle-
rin bir şeylerin açıklanmasında pek bir işe yaramadıklarını
hepimiz biliyoruz. Söylediklerimiz çok daha basit, temel
şeylerle ilgili. En azından , benim niyetim öyle.
Her şeyin karmaşık bir entrika gibi yaşandığı ve bu yüz-
den en iyi entrika yapanların en başarılı sayıldığı günümüz
Türkiyesinde Beşiktaş'ın başarısı neredeyse sıkıcı dene-
cek kadar açık ve yalın olduğu için önem taşıyor.
Bize çok eskiden öğretilmiş (ya da öğretilmiş olması ge-
reken) bazı şeyleri hatırlattığı için anlamlı...
Ne gibi mi?
"Çalışan kazanır" gibi.
Geçen yıl Amerika'da "en çök satan kitaplar" listesin-
den aylarca düşmeyen bir kitap vardı: adı "Gerçekten Bil-
mem Gereken Her şeyi Anaokulundayken Öğrendim."
Yazarı Robert Fulghum, gerçek bilginin, hatta bilgeliğin
en basit olaylarda gizli oldugunu söylüyor, mutluluğa gi-
den yolun da oradan geçtiğini söylüyordu. işin hoş tarafı,
tüm bunların, herkese, daha anaokulundayken öğretilmiş
olmasıydı.
İşte "gerçekten bilmemiz gerekenler" listesinden bazı
örnekler:
"Paytaş."
"Mızıklama."
"Bir şeyte işin bitince, aldığın yere koy."
"Kendi kirlettiğini kendin temizle."
"Başkalarına ait olan şeyleri alma."
"Birisini kırınca özür dile."
"Dtşarıya çıkınca arkadaşlarından ayrılma. El ele tutuş."
'Tuvaletten çıkınca sifonu çek."
Bu kadar basit. Bu kadar temel. Oarısı tüm kulüplerimi-
zin başına. Tüm kurumlarımızın, tüm insanlarımızın...
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Mühim bir eser
12 MAYIS 1932
Vilâyet Ziraat müdürü Tahsin
B. İstanbul Vilâyeüne ait çok
şayani dikkat bireser vücude
getirmiştir. İstanbul Vilâyetinin
ahval ve vaziyeti umumiyei
ziraiyesi ismini taşıyan bu eser
çok şayani dikkattir. Eserde
vilâyet ve mülhakatındaki
arazinin cinsi, çiftliklerin kime
ait olduğu, nüfusu, mesahai
sathiyesi, yapılan zeriyat
miktan, nehırler, dereler,
sulann tahbl neticeleri,
kullanılan ziraat alâtveedevatı, İSTEYS^T
sebzecibk, bağcılık,
tavukçuluk, hayvanat hakkında malûmatı ihtiva etmektedir.
•»!>•«. barurı' M«r. u'1>**
'•«L TLEROEN »KINlK
ıkıntı ve
uzüntüden
husuie gelen
.1?. <n n^ı
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Fidel Castro'nun demeci
12 MAYIS 1962
Küba Başbakanı Fidel Castro, birkaç gün önce Matancas'ta
yapmış olduğu ve bugün baan tarafından yayınlanan
konuşmasında, Küba Marksist-Leninist Partisi içinde bir
buhrana yol açan "Sektarizm" ve diğer hatalan yeniden tenkit
etmiştir.
Castro, bu arada partinin halkın güvenini kazanana kadar
birleşmiş ihtilâlci teşekküller (O.P.İ.) adını taşıyacağını ve
şimdibk sosyalist ihtilâlin Birleşik Partisi P.U.R.S. adını
almıyacağını belirtmiştir.
Başbakan Castro, "diğer hatalar" beyanında Marksist ilkelere
sadakatsizliği, kast ahniyetini, yolsuzluklan, yakın akrabalan
önemli mevkilere getirme temayülünü, adam kayırmayı ve
oportûnizmi saymışür. Castro, bu arada birçok keyfı hareketi
de tenkitetmiş ve "bütün bu hatalar kanşıklık ve anarşi
doğurdu ve hoşnutsuzluk meydana getirerek ihtilâli zayıflattı"
demiştir.
Küba Başbakanı devamla demiştir ki: "Sosyalizm anarşi
demek değildir. Fakat her tarafı müdahale edilen de anarşi
olmuştur. Bir işçi bu bakımdan hoşnutsuzluğunu ifade ederse,
haklıolacakür."
VEFAT
1908 (1324) Iskeçe doğumlu
aile büyüğümüz
NECDET
KIRCTyı
10.5.1992 günü kaybettik,
aamız sonsuzdur. ,
KIRCI ve GÜZEY AİLELERİ
"Çocuklarunı koltuğım
• Baştarafi 1. Sayfada
Ve emziğinin biri ağzında biri
elinde küçük oğul: Senat.
Emine Hasiç Bosna-Hersek'-
te savaş çıkınca iki çocuğunu
alarak Saraybosna'dan kaçmış.
Bir Boşnak Müslüman. Zaten
'Boşnak' sözcüğü de 'Bosnalı'
anlamına geliyor. Kocası hâlâ
orada savaşıyor; babası, amca-
sı, kayınpederi savaşıyor; kom-
şulan, akrabalan da öyle...
Emine Hasiç'e yaşını sormu-
yorum. Yaşı yurdunu sevenle-
rin yaşında, yurdundan ayn
kalanlann yaşında, özlemlerin,
gurbetlerin, sılalann yaşında...
Bir elinde yanmamış sigarası,
ötekinde yeşil bir çakmak, göz-
leri dipsiz bir dalgınlığjn sula-
nnda anlaüyor Emine Hasiç:
"Savaştan önce Saray-
bosna'nın merkezindeki ünlü
katedralin yan tarafından bir
bilgisayar programlama fır-
mam vardı. İşlerim son derece
iyiydi. Ailemle oldukça mutlu
bir hayat yaşıyordum."
Mutlu günlerinin üzerine sa-
vaşın gölgesi düşüyor. Vatanın-
dan ayn düşmüşe 'vatan'dan
başka ne sorulabilir?
Önce sözün üzerinden sava-
şm gölgesini aralayahm:
"Hırvatistan'da savaş başla-
yınca bu savaşın Bosna-Her-
sek'e de atlayacağım biliyor-
duk. Bununla ilgili olarak
kocam ve arkadaşlan hüküme-
te ve yetkili organlara sık sık
uyanlarda bulundu. Ama maa-
lesef Bosna-Hersek yönetimi
bu uyanlan dikkate almadı.
Hırvatistan'da savaş sürerken
Bosna-Hersek topraklanndan,
özellikle de Saraybosna içinden
büyük ölçüde askeri mühim-
mat ve teçhizat geçiyordu."
Tarih 13 Mart 1992. Geceya-
nsı silahlar konuşmaya başlı-
yor. Sabaha karşı bir Sırp
komşusu hanım Emine Hasiç'i
telefonla arayarak Saray-
bosna'da savaşın başladığmı,
'lütfen' işyerine gjtmemesini
söylüyor.
Böylece ilk olarak işyerini
terk ediyor Emine Hasiç. Bu,
birinci aynbğı...
Sigarasını yakıyor, sözün
kandilinide...
"Aynı günün akşamı "Baş
Çarşı' denilen, Müslümanlann
yoğun olarak bulunduğu semt-
te bir Müslümanın düğünü var-
dı. İki Sırp papaz, düğün alayı
geçerken aleyhte hareketlerde
bulundu, el kol hareketi yaptı.
Düğün alayındaki bir delikanh
silahını çekerek iki papazdan
birini öldürdü. Asıl olaylar da
böylece başlamış oldu."
Gözümün önüne Birinci
Dünya Savaşı'nın başlaması
geliyor.
Ve 15-16 mart günleri Sırp
ordusu Saraybosna'nm strate-
jik noktalanna yerleşmeye baş-
lıyor. Federal ordu ve topçular,
kenti işgal etmeye haarlanıyor.
Bu sırada Devlet Başkanı Alia
Izzetbegoviç televizyonda ko-
nuşarak halkı sakin olmaya
çağınyor. Fakat Sırp ve Müslü-
man mahalleler arasında çok-
tan barikatlar kurulmuş, milis-
ler ellerini silahlannın tetiğjne
dayamıştır.
Savaşın kızgın baltası değdiği
her yeri ve her şeyi yakmaktadır
artık.
Bu ortamda Emine Hasiç'in
şimdilık Türkiye'de son bulan
kaçış öyküsü de yazılmaya baş-
lanıyor.
Yüzüne bir hüzün bulutu mu
iniyor, umudun güneşi mi parb-
yor gözbebeklerinde pek belli
değil. Ama umutsuzluk yok
onun ikliminde; boyun eğmek
yok; kaderi kabullenmek,
inançsızlığı yüklenmek de...
Birden ayağa kalkıyor, sonra .
oturuyor. Oğlu Senat'ı kucağı-
na ahyor, kızı Maya'run boynu-
na sanlıyor.
Şimdi sıra yaşadığ kenti terk
edişinde. Bu. ikinci aynlığı...
"Savaş hükmünü sürerken
ben, kocam, aile büyükleri ve
bir avukat arkadaş toplarup
durumu görüştük. Ben, kocam-
la birlikte kaçmayı önerdim. Ve
kocamı kırdım. Kocamsa bizı
kent dışında emin bir yere gö-
türmeyi teklif etti. Şimdi onun-
la kavga ettiğime pişmanım ve
onun ne kadar haklı oldugunu
görüyorum.
O sırada Saraybosna Havaa-
lanı açıktı. Belgrad üzerinden
Türkiye'ye gelmek üzere büet
aldım. Sırplar bize uçak büeti
sattılar, arkasından da havaala-
nını trafiğe kapattılar. Yüzlerce
insan biletleri ellerinde, ortada
kaldı.
Şansıma UNICEF yetişti.
Federal Ordu'yla yapılan bir
anlaşma gereği, kadın ve ço-
cuklann bir başka ülkeye nakli-
ni sağlamıştı UNICEF.
Üç bin çocuk Saraybosna'-
dan Belgrad'a aktanlacaktı.
Ben de çocuklanmı alarak ha-
vaalanına gıttim. Fakat Fede-
ral Ordu'daki kimi general, bu
anlaşmaya uyarken kimisi uy-
muyordu. Bu yüzden Sırp as-
kerleri havaalanına giden oto-
büslere ateş açtı. Şoförler
cocuklan koltuklann altına
saklamak zorunda kaldüar."
Yolculuk çok kötü koşullar-
da 40-45 dakika sürüyor. UNI-
CEF'in uçaklan yanında Sırp-
lann askeri malzeme taşıyan
uçaklan da var. Sıcaklık elli de-
rece, oturacak yer yok. Belg-
rad'a inince askerlerden oluşan
bir koridordan geçiliyor. Ve bir
otele yerleşiliyor. Otelin önü de
muhafızlar tarafından tutul-
muş...
Emine Hasiç artık üçüncü
kaçışının hazırbğında. İşyerin-
den, yaşadığı kentten sonra ül-
kesini de terk edecek...
Bir ara çocuklannı otele bıra-
karak otelden çıkıyor. BirTürk
seyahat acentesi buluyor. San-
caklı bir Müslüman ilgileniyor
kendisiyle. Çok tehlikeli bir iş,
ama yapacak da başka bir şey
yok.
Istanbul'a gelecek bir oto-
büste iki kişilik yer buluyor
Emine Hasiç,
"Ertesi gün çocuklanmı ote-
lin mutfak penceresinden kaçı-
rarak otobüse yetiştim. 7-8'i
Müslüman, ötekiler Sırptı yol-
culann. Sırp askerleri belli nok-
talarda kimlik kontrolü yapı-
yordu. Ben en arkadaydım iki
çocuğumla. Bir seferinde Sırp
askeri tam benim kimliğimi so-
racak, Sancaklı şoför imdadı-
ma yetişti. "Yahu ne bakıyor-
sun, o da bir Sırp işte" dedi.
Asker de kimliğime bakmadan
otobüsten indi. Bu ise benim en
büyük şansımdı. Eğer yakalan-
saydım şimdi kimbilir neredey-
dirn. O vatandaşa çok müteşek-
kirim."
Şoförün adını soruyorum.
Duraksamadan söylüyor:
"Gürses Turizm'in şoförü
Ahmet..."
"İstanbul" diyorum, İstan-
bul sözcüğünü duyunca umu-
dun fılizi yeniden sürgün veri-
yoryüzünde...
"Daha önce bir kez gelmiş-
tim Istanbul'a. O zaman tanıdı-
ğım bir aile vardı. Hemen ona
gün sürmüş, 19 gündür de İs-
tanbul'da.
Kaçış öyküsünün heyecanı
yerini 'vatan hasreti'ne bırakı-
yor. Şimdi yürekte yanan 'dö-
nüş'ün heyecanı, umudu, bek-
lentisi...
Gözleri doluyor, sanki Sa-
raybosna'da 'ünlü katedral'in
önünde:
"Ülkem güzel bir ülke. Sırp
milliyetçilerinin yarattığı bu
katliam bir gün duracak. An-
cak orada kalıcı banşın sağlan-
ması Saraybosna'da bir tek
Sırp milliyetcisinin kalmaması-
na bağlı. Çünkü bu savaş bizle-
rin Sırp halkıyla olan ilişkilerini
son derecede zedeledi. Ama ne
olursa olsun ülkeme bir an önce
dönmeyi düşünüyorum."
Küçük Senat iç odada oyun-
caklannın dünyasında. Maya,
olanlara inanamıyor gibi. Sa-
raybosna'da bile savaş oldugu-
nu unutup sokakta paten
yapmak istermiş. Soru sorar-
sam yanıtlayacağını söylüyor.
Ne sorulabiür ki savaş ortasm-
da bile oyunu düşünen küçük
bir kıza? Boynuna sanlıp kir-
piklerinin ucundan öpmek isti-
yorum.
Dûşleri silah sesleriyle hacze-
dilmiş çocuklar geliyor gözleri-
min önüne.
Emine Hasiç sözü ahp Saray-
TRT kavgası
• Genel Müdiir Erdem: Ben TRT'yi dünyanın .
ikinci büyük televizyonu haline getirdim.
• Kİ1 Komisyonu Ba^kanı Gazioglu: Starl'in480 -
kişiyle yaptığı işi siz 13 bin kişiyle yapıyorsunuz. *
telefon ettim. Gelip beni aldılar. bosna'ya çağınyor beni. "Her
On gün kadar kaldım bu evde. kentin bir kalbi vardır" diyor,
Ancak aile kalabalıkü, çok ço-
cukluydu. Kendilerini daha
fazlarahatsızedemezdim.Bana
Yugoslav Göcmenleri Der-
neği'nden söz ettiler. Dernekle
ilişki kurdum. Genel Sekreter
Selim Yusufoğlu çok ilgilendi.
Başkan Zahit Gürdal da bu evi
buldu. Çok teşekkür ediyorum
kendilerine...
Emine Hasiç'in Saraybosna'-
dan İstanbul'a yolculuğu beş
'•'Saraybosna'nm da bir kalbi
vardır. Bu kalbinin sevgisi bü-
tün insanbğı banndırmaya ha-
zır."
Emine Hasiç'le savaşlann,
yokluklann obnadığı, çocukla-
nn gönüllerince oyun oynaya-
bileceği yakın bir gelecekte
Saraybosna'da buluşmak üzere
sözleşiyoruz.
Hem de o 'ünlü katedral'in
önünde...
ANKARA(Cumhuriyet Bû-
rosu)- TBMM KİT Komis-
yonu'nun TRTnin 1990 yıh
kesin hesaplannı ibra etmeye-
rek kendisine mahkeme yolunu
açması, Genel Müdür Kerim
Aydın Erdem'i kızdırdı. Er-
dem, kurumun hesaplannın ib-
ra edilmemesi üzerine sinirlene-
rek komisyon başkanı DYP'li
Mehmet Gazioğlu'na, "Ben
TRT'yi, dünyanın ikinci büyük
televizyonu haline getirdim"
dedi. Gazioglu ise "Ama
Starl'in 480 kişiyle yaptığı işi,
siz 13 bin kişiyle yapıyorsunuz"
karşıbğını verdi.
TRTnin 1988, 89, 90 yıh ke-
sin hesaplannın görüşüldüğü
KİT Komisyonu'nda Erdem,
hem iktidar hem de muhalefet
partilerinin milletvekilleri tara-
fından sert biçimde eleştirildi.
Muhalafet milletvekilleri tara-
fından "İktidann borazanı"
olmakla suçlanan Erdem'e en
ağır eleştirileri yöneltenler ise
DYP ve SHP'liler oldu. Komis-
yonun SHP'li Başkan Vekili
Hatay Milletvekili Fuat Çay,
Erdem'i "Yeni iktidarla uyum
sağlamaya çalışmakla" suçladı
ve "Sizin yerinizde olsam çok-
tan istifa ederdim" dedi.
Komisyonun DYP'ü Başka-
nı Gazioglu ise Erdem'e, top-
lantıdan sonra da eleştiri yağ-
dırdı. Gazioglu, 1990 yıb kesin
hesaplannın ibra edilmemesi
üzerine kendisine, "TRT'yi,
dünyanın ikinci büyük televiz-
GUNCEL
• Baştarafi 1. Sayfada
"bizim müdahalemiz" olabilir mi? Sezinlediğimize göre
Başbakan şöyle düşünüyor: Neresine müdahale edece-
ğiz? Kıbns, ki bizim canımız, "On beş yıl Kıbns'ı yutmadık
mı? " Sindirmek anlamında bir sözcük "yutmak."
Kuşkusuz "her şeyin bir vakti, bir zamanı var". BM Gü-
venlik Konseyi, başvurumuzu dikkate alarak soruna ke-
sin çözümler getirebilir mi? Mantık elbette doğru. "Soru-
nu çözecek başka bir yol, BM'den başka bir zemin yok."
Gerçekten, Demirel, bu yıl "leyleği havada görmüş" ki,
14 mayısta Bologna'da (Italya) konuşuyor, 18'inde Maca-
ristan'da olacak. 25-26 mayıs arasında Moskova'da. 31
mayısta, gündemde Arnavutluk var...
llginç gezi, galiba Brezilya. Çevre toplantsı. Dünyanın
önemli isimleri bir araya geliyor 10-15 haziranda. Siyasal
sambalar yapılacak Brezilya'da ve Başbakan, Başkan
Bush'la bir araya gelecek. Başka ikili görüşmeler de ya-
pacak.
Zirvede işitilmemiş öyküler
Demirel, Aşkabat'taki zirvenin "çok iyi geçtiğini" söy-
lerken kuşkusuz, ayrıntıya girmiyor. Hele "Orta Asya'da
yapılacak çok iş" olduğuna değinirken, Rafsancani'li
Iran'ın gizliden gizliye yürüttüğü işlerden söz etmiyor.
Ne var ki başka kaynaklardan alınan bilgiler değişik
renklerde. Aşkabat'ta zirvenin iki seansında yaşanan işi-
tilmemiş iki gerçek öykü hem güldürüyor hem de düşün-
dürüyor.
Dikkat edilirse, zirveden sonra yayımlanan ortak bildiri-
•de her şey, örneğin gaz boru hattı, Karabağ, Bosna-Her-
sek var. Ama Kazakistan'ın zengin petrol yataklarını
Iran'ın Basra Körfezi'ne taşıyacak 'pipeline'a tek sözcük-
ledeğinilmiyor.
Kazakistan'a petrcflün stratejik bir madde olduğu, zaten
akaryakıt sorununda gözden ırak tutulmayan Iran'a bir de
Kazak petrolünün verilmesinin boru hattını finanse ede-
cek Batılıların işine gelmeyeceği, hele gereken fizibilite
raporları olmadan böylesi bağlantıların gereksizliği "ta-
rafımızdan" anlatıldıktan sonra...
Kapalı oturumlardan birinde, Kazakistan Devlet Başka-
nı Nazarbayev ayağa kalkt. Iran Cumhurbaşkanı Rafsan-
cani'yi şaşkına çeviren bir cümle söyledi: "Petrol boru
hattının yapımından vazgeçtik!" dedi. Buz gibi bir hava
esti iran heyeti üzerinden ve daha önce sonuç bildirisinde
yer alması beklenen petrolle HgilPparagraflar hemen "ip-
tal edildi."
Yine kapalı oturumlardan birindeTürkmenistan Başba-
kanı Kerimov, Iran lideri Rafsancani'ye döndü, "Tacikis-
tan'da silahlı iç kavgayı Iran körüklüyor" diyerek söze
başladı. Rafsartcani, "Iran'ın hiçbir ülkenin iç işlerine ka-
nşmadığını" söylemesine karşın Kerimov, duraksamak-
sızın hemen Tacikistan'a telefon etmesini, oradaki etkile-
yebilecegi liderlere kavgayı durdurmalarını söylemesini
istedi.
Rafsartcani, istemi "daha sonraya" ertelemeye çalıştı,
ama Kerimov'un direnciyle karşılaştı. Zirveye katılan öte-
ki liderlerin önünde Tacikistan'ı aradı. Şii ve Iran yanlısı
olan müftüyü bulamadı. Ne var ki Tacikistan Cumhurbaş-
kanı Rakhmon Mabiyev'le ilişki kurabildi.
Türkiye, "böylesi gelişmeler içeren uluslararası bir
konferansla ilk kez karşılaşıyordu". Ancak dün sabah
ajansların geçtiği haberde şunlar yazılıydı:
"Tacikistan'da 'taraflar bir koalisyon için' görüşmeye
hazırlanıyorlar."
Deıııiıel, Bush'tan
6
ügi
9
istedi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Başbakan Süİeyman
Demirel, ABD Başkanı George
Bush ile görüşerek, Karabağ
olaylan konusunda ilgisini iste-
di. Başbakan, Bush'tan, BM
Güvenlik Konseyi'nin harekete
geçirilmesi konusunda destek
istedi. Demirel. Bush'un Erme-
nistan Devlet Başkanı Petros-
yan ile görüştüğünü beürterek,
ABD Başkanfna Bosna-Her-
sek'te meydana gelen olaylar-
dan üzüntü duyduğunu da dile
getirdi. şılık verdi.
Demirel, hükümeti, Karabağ Başbakan Süİeyman Demi-
ve Nahcıvan olaylanna "seyirci rel, dün Ekonomik Koordinas-
kalmak"la suçlayan ANAP yon Kurulu toplanüsına gebşi
Genel Başkanı Mesut Yılmaz sırasında gazetecilerin, hükü-
ile DSP lideri Bülent Ecevit'i metin izlediği dış pobtikaya ibş-
sert bir dille eleştirdi. Demirel,
Yılmaz ve Ecevit'e, "Aman ca-
nım, dinime küfreden bari
Müslüman olsa.'Kendileri hızb
Emlakbank'ı soymuşlar
• Baştarafi 1. Safyada
Emlakbank Genel Müdürü
Şükrü Karahasanoğlu bazı fır-
malara ibşkin aynntılı bilgi ve-
rirken ESKA Insaat Grubu'n-
dan tahsil edilmesi gereken
batık kredi tutannın 8.7 milyar
lira, Camel Turizm'den de 8.3
milyar b'ra oldugunu belirtti.
Bankaya borçlu olan başta
Kutlutaş grubu obnak üzere di-
ğer firmalarla riskin tasfiyesi
görüşmelerinin devam ettiğini
bildiren genel müdür, bankayı
zor duruma sokan bir başka
konunun da Denizbank'tan sa-
tın alınan gayri menkul oldugu-
nu söyledi.
Karahasanoğlu, Deniz-
HAVA DURUMU
bank'tan 255 milyar liraya alı-
nan binanın halen 190 milyar
lirasının ödenemediğini, bu ne-
denle de Denizbank'ın, Emi-
nönü'nde bulunan binayı geri
abnasını istediklerini söyledi.
Emlakbank konutlannın
metre kare fıyatının 4 milyon li-
ra oldugunu acıklayan Şükrü
Karahasanoğlu. bankanın
1990 yıb toplam reklam gideri-
nin de 20 milyar bra oldugunu
bildirdi. Bankanın konut satış-
larmdan büyük zarara uğradı-
ğını ve Anadolu Bankası ile
birleşmesinin. Emlakbank'a iyi
sonuç getirmediğjni kaydeden
genel müdür, bankaya fahiş fı-
yatlarla satılan arsalann soruş-
olmuşlar da ne yapmışlar? Çır-
pınıyonız. didiniyoruz. Mesele-
yi ele silah alarak çözmek
mümkün değil" sözleriyle kar-
turmalannın devam ettiğini
bildirdi.
Emlakbank Genel Müdürü,
İstanbul Ataköy'de milletvekil-
lerine satılan konuüann, banka
personebne uygulanan şartlar
çerçevesinde satışının yapüdığı-
nın belirlendiğini söyledi. Ka-
rahasanoğlu, banka personeli-
ne konutlann yüzde 25'i peşin
obnak üzere yüzde 15 kredi fai-
zi uygulandığını bebrterek bu
rakamlann normal vatandaşla-
ra yüzde 50'si peşin olmak üze-
re yüzde 36 kredi faizi şekbnde
uygulandığını kaydetti.
Genel müdür, toplam 10 mil-
letvekiline İstanbul Ataköy'de
konut satışının yapıldığının
saptandığını bildirdi. Komis-
TÜRKİYE'DE
kin sorulannı yanıtladı. Demi-
rel, Karabağ ve Nahcıvan
konusunda ANAP lideri Mesut
Yılmaz ile DSP Genel Başkanı
Bülent Ecevit'in eleştirilerini
yanıtlarken, "Ne yapılacak da
yapılmamış" diye sorarak,
"SÖyleyeceklerini düşünerek
yon üyesi milletvekillerinin ıs-
ranna rağmen KİT Komisyo-
nu Başkanı Mehmet Gazioglu,
izin vermediği için İstanbul
Ataköy'de konut alan milletve-
killerinin isimleri açıklanmadı.
İbra edilmedi
Öte yandan TBMM KİT Ko-
misyonu, Türkiye Emlak Ban-
kası'nın 1988, 1989 ve 1990 yıl-
lanna ilişkin hesaplannı ibra et-
medi.
KİT Komisyonu'ndan Başba-
kanbk Yüksek Denetleme Kuru-
lu'nun ağırlıkla batık kredilere
ilişkin saptamalan banka genel
müdürü Şükrü Karahasanoğlu
tarafından da doğrulandı.
DÜNYA'DA
söyleseler daha iyi olur. Dünya-
da bu arkadaşlardan başka
adam mı yok? Daha fazla söy-
lemeyeyim, 'Demirel taham-
mülünü kaybetti' derler" diye
konuştu.
Başbakan Demirel, dün ak-
şam görüştüğünü bildirdiği
ABD Başkanı George Bush'-
tan Karabağ olaylan konusun-
da Ugi istedi. Demırel, Bush'un
Ermenistan Cumhurbaşkanı
Petrosyan ile görüştüğünü bil-
dirdi.
yonu hab'ne getirdim diyen Er-
dem'e, "Ama, Starl'in 480
kişiyle yaptığı işi, siz 13 bin ki-
şiyle yapıyorsunuz. Çok başan-
b olduğunuzu söyleyemezsiniz.
Bugün TRT, Türkiye'de çok
tutulan bir kanal değil" yanıtını
verdi.
TRT'nin Meclisle ilgili haber-
leri veriş biçimini de eleştiren
Gazioglu şöyle konuştu:
"Meclis'te görülen müzakere-
lcrden daha önemb çok mu
konu var? TRT'nin, Meclis'in
açık olduğu günlerde gûnde bir
saat ayınp, eskiden radyoda ol-
duğu gibi 'Mecbs Saaü' progra-
mı yapması lazım. Millet ora-
da, seçtiklerinin ne yapüğı
bülün detaylanyla görür. Seçi-
lenler de, seçmenleri ne yapüğı-
nı gördüğü için daha dikkath'
olur. Meclis'te millet arasındaki
köprü, televizyondur. Biz KİT
komisyonunda, KİTlerin bi-
lançolannı, faaliyetlerini denet-
liyoruz. Siz, KÎT Komisyonu'n-
dan, 'ibra edildi' veya 'ibra
edilmedi' diye haber veriyorsu?
nuz. Neden ibra edibnediğini^
ne kadar zaran oldugunu ver-
miyorsunuz. Türkiye KİPleri
özerkleştirme, özelleştirme sü-
recine girmiştir. Bu konuda
kamuoyunun oluşturubnası ge-
rekir. Onun için bize yardım
etmeniz gerekir. Hangi kuru-
mun kaç kişi çabştırdığuıı, kaç
lira borcu olduğünu verin ki,
kamuoyu da bunlann artık
özelhştirilmesi gerektiğini gör-
sün."
Ermenistan î
• Baştarafı 1. Sayfada
cıvan ve Ermenistan arasında-
ki sınır bölgelerini bombala-
ması ile başladığı iddia edildi.
Azerbaycan'ın bu bölgelere
gerçekleştirdiği bombardı-
manlann, bu cumhuriyetteki
aşın unsurlara karşı olan
Nahcıvan Cumhurbaşkanı
Haydar Aliyev'in durumunu
sarsmaya yönebk olduğu da
iddia edilen bildiride, Erme-
nistan'ın, AGİK, İran veya
"diğerlerinin" arabuluculuk
girişimlerinin devamı için ça-
balanna devam edeceği beUr-
tildi.
Azerbaycan Devlet Başkan-
Vekili Yakup Mehmedov, dün
televizyonda yaptığı konuşma-
da Şuşa'nın Ermenilerce alindı-
ğını kabul etti. Ve kentin kay-
bedilmesini "hainlik" olarak ni-*
teledi. AA'nın haberine görc,
Mehmedov, Şuşa'nın duşmesin-
de sorumluluğu olanlann bunun
bedelini ödeyeceğini söyleyerek,
savunma bakanlığının cumarte-
si günü Şuşa'nın kurtanldığı yo
lunda haber vermesini eleştirdi.
Memedov, Rusya Devlet Baş-
kanı Boris Yeltsin'e ve hafta so-
nunda Aşkabat'ta toplanan 7
ülkenin liderlerine de birer me-
saj gönderdi.
Şuşa'yı ele geçiren Ermenile-
rin Laçin'i de alarak Ennenis-
tan'ı Karabağ'la birleştirmek is-
tediklerini söyleyen Memedov,
Karabağ konusunun cuma gü-
nü Taşkent'te yapılacak BDT
doruğunda ele almmasını istedi.
Ermeni birliklerinin, Şuşa'yı
ele geçirdikten sonra, Ermenis-
tan'la Karabağ arasında dar bir
koridor oluşturan Laçin bölge-
si üzerinde saldınlannı yoğun-
laştırdıklan bildiriliyor.
Turan Ajansı, cephedeki
Azeri kaynaklara dayanarak
verdiği haberde, Enneni mili-
tanlann Karabağ'dan Laçin'e
doğru ilerlerken Zaraşb köyünfl
ele geçirdiklerini ve Laçin'e sa-
dece 20 km. uzakbkta bulun-
duklannı kaydetti.
Devlet Bakanlığı Meteoroto|i
Genel Mûdüriüğü'nden alınan
bılgıye göre, Trakya ile Do<Ju
Anadolu'nun gûneydoğusu
sağanak ve gökgûrûltülü sa-
ğanak yağışlı, ötekı yerter az
bulutu ve aç* geçecek HA-
VA SICAKLIGI Havasıcaklı-
ğında önemtı bir değışık ot-
mayacak. Rüzgâr, kuzey ve
batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Denızlerirrnale riagâr, Kara-
denız'de gûndoğusu ve poyraz, ötekı denizlerimizde gûn batısı ve lodostan 2-4
kuvvetinde, saatte 4-16 denu mili hızta esecek. Van Gölü'nde hava, parçalı bulut-
lu, bir ara sağanak yagışlı geçecek.
Adana
Afywı
AJn
Ankara
Antalya
Aydtn
Bura
Çanakkale
öyarbakır
Edıme
Erzurum
Eskşetiır
istanbul
Izmır
Kats
Konya
Meran
Samsun
Trataon
A
A
A
A
A
A
B
B
B
Y
A
A
B
A
A
A
A
A
A
25°
23°
15°
23°
27°
30°
27°
25°
24°
27°
16°
24°
23°
29°
15°
23°
25°
21°
20°
14°
8°
6°
10°
14°
14°
10°
13°
10°
12°
2°
8°
13°
14°
4°
8°
15°
13°
12°
ZonguMak A 20° 12°
apk bulırtu yaomurtu aslı y, an A-açık B-bulutlu G-gûneşlı K-kartı S-sıslı Y-ya(|murlu
Batı'da ve özellikle Üçüncü Dünya'da örnekleri görülen
gazeteci yazar türünün ülkemizdeki seçkin adlarından
biridir, Hikmet Çetinkaya.
"Parola Ankara İşareti Çankaya" kitabıyla da Türkiye'nin
çalkantılı gerçekliğinde kişiliğini ve kaleminin varoluşunu
kanıtlamıştır.
İLHAN SELÇUK
SEL YAYINCILIK
Merkez: Nariıbahçe Sok. No 8-4 Cağaloğlu / İST. Tel.: 511 10 05
Şube: istiklal Cd. Fitaş Pasajı, Dünya Sineması Kitabevi Beyoğlu / İST.