Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12MAYIS1992SALI CDMHURİYET SAYFA
17
Monarşi
isteriz
Bükreş'io Devrim
Mey<tanı, önceki gün
binlerce monarşi
yanİBSinın Kral Mikael
lehinde gösterilerine
sahne oldu. Slogan
atanlar arasında,
sürgündeki kraliyet
aüesinin fotoğraflannı
taşıyan küçiikler de
vardı.
(Fbtoğraf: REUTER)
Canto
Grande
isyanı
Penı'nun Canto
Grande cezaevinde
Aydınlık Yol
militanlarınca
çıkarılan
ayaklanmada, ölü
sav KI 30'a
yükseldi. İki de
polisindeolümıine
tolaçanolavların
ardından. Lima
emniyetine bağlı
özd tim (yüzkri
maskeli), Canto
Grande'de
olağaniistü
önJemlere
bas>unıyor.
Prens Charles
Bogazköy'de
ÇORüM -(Cumhıfriyet)Prens
Charles. Çorum ili Boğazkale !
ilçesinin hemen yanında yer
alan. yazılı kaynaklarda Hattu-
şa (Hattuşaş. Hattusha ya. da
Khattuşas) diye anılan İÖ 2 bin
yıl boyunca Ajıadolu ve Su-
riye'de çok güçlü bir impara-
torluk kurmuş olan Hititlerin
başkenti Boğazköy'de. üç saat
süreyle Hitit krallannın konu-
j ğu oldu.
' Galler Prensi için, Sungurlu
kent merkezindeki Hitit Hotel
iki ay önceden kapatılmıştı. Ge-
ce Sungurlu'ya gelip otelin 26
numaralı odasında tek başına
kalan Prens Charles. telefonla
Londra'yı aradı ve uzun uzun
görüştü. Sabah kahvaltısını İn-
giltere'den getirdiği kaşar pey-
niri ve kahve ile yapan prensin
yanında bir koli de beyaz şarap
vardı.
Saki ve
spor
21. yüzyılın ilk
futbol dünya
kupası
organizasyonunu
ustienecek olan
Japooya'da
hazırlıklara
şimdiden
başlandı. LiberaJ
Demokrat Parti
lideri Ictairo
Ozavre (solda)
Tokyo'da
du/enlenen bir
davette, Pele ve
Arjantin
büyiıkelçisiyle bir
saki fıçısını
açarken.
(Fotoğraf:
REUTER)
HABERLERIN DEVAMI
OLAYLARIN
ARDENDAKI
GERÇEK
• Baştarafı 1. Sayfada
on iki yaşlarmda çocukları, hiç
âüşünmeden hırsızhkla suçla-
tnak, karakollara çekmek, sav-
cüıklara sevk etmek, damgala-
mak 'mevzuat hazretleri'nin ge-
reği olarak yerine getirilir.
Hiç kuşkusuz bütün bunlann
önüne geçmek için kamuoyu se-
ferber olmahdır.
; Büyüklerin görevleri küçükle-
ri korumak değil mi!..
Büyüklerin büyüklüklerini
tam anlamında bilemedikleri
toplumda salt 23 Nisan Çocuk
Bayramı'yla küçüklerin küçük-
lüklerini mutlu yaşayabildikte-
rine inanmak çok güçtür.
• • •
Bakaıı
• Baştarafı 1. Sayfada
din dersi öğretiminin de bu
çerçevede ele alındığını anımsa-
larak. "Bütün bu gelişmeler
plurken. bu konuda bir tarüş-
maya girmek. konuyu tartış-
maya açmak doğru değü" dedi.
Konunun öncelikle hükümet
ortaklan arasında görüşülerek.
bir uzlaşma zemini bulunması
gerektiğini de kaydeden Oktay.
"Bu tiir konularda önce oturup
konuşmak esastır. Bu yapılma-
dan konuyu doğrudan kamuo-
yu önünde jartışmanın, koalis-
yonun yapısı da gözönünde
tutulursa doğru olmadığına
inanıyorum" diye konuştu. Ok-
tay, partisinın belli olan görü-
şünün. din dersinin zorunlu
olmaktan çıkanlması yönünde
plduğunu ifade etti.
Oktay. Toptan'ın kesin bir
ifade kullanmayarak. konunun
uzlaşma yoluyla çözüme ka-
vuşturulacağını söylediğini de
anımsatarak. "Sayın Toptan.
'Bir uzlaşma yolu buluruz' de-
diğine göre. söylediği hususlar-
da kesin kararlı olmasa gerek"
diye konuştu.
İnsan haklarından sorumlu
Devlet Bakanı Mehmet Kahra-
man da, koalisyonun bir uzlaş-
ma hükümeti olduğunu anım-
satarak, konu açıklığa kavuş-
madan kişisel açıklama
yapmanın doğru olmadığını sa-
vundu. Türkiye'de değişik din
ve mezhepten insanlar bulun-
duğuna da dikkat çeken Kah-
raman, değişik din \e mezhep-
lere bağlı kişileri kapsayıcı bir
din eğitiminden yana oldukları-
fıı açıkladı. Kahraman. "İki
parti bunu tartışır ve bir uzlaş-
ma noktası bulur. Türkiye'dekı
herkesin din ve inanç özgürlü-
ğünü rahatça ifade edebileceği
bir anlaşma noktası bulunur.
Yalnızca bir kesimm dinsel
inançlannı yansıtan öğretim
sistemi. demokratik devlet an-
layışına sığmaz" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Köksal
Toptan, din \e ahlak dersi ko-
husundaki sözlerinin kendi ki-
şisel göriişü olduğunu söyledi.
Toptan. kişisel görüşünü açık-
lamasının koalisyonda sorun
yaratacağını sanmadığını belir-
terek. "Bu konuda SHP"nin
görüşünü aldınız mı?" sorusu-
ha, şu yanıtı verdi:
, "Ben kişisel görüşümü söylü-
yorum. Onlarda kişisel görüşü-
nü söylüyor. Görüş almam mı
gerekir? Onlar kendi fıkirlerini
açıklamak için bana sormadı-
lar. Ben de kendi fikrimı açıkla-
fnak için onlara soraıam. Bun-
da tartışılır bir şey de yok aslın-
da. Oturup konuşuruz.
İLİzlaşmazlık çıkmaz."
! Toptan, "Din eğitimi, bu-
günkü şekliyle mi devam edc-
fcek?" sorusuna da. "Uygulama
gözden geçirilebilir. Uygula-
tnayla ilgili birtakım şikâyetler
•bana da geliyor. Onlar gözdcn
geçirilir. Öğretilen zaten din
Idersi değil. dîn kültürü ve ahlak
Ibilgisi dersi. Onu çok iyi ayır-
Jnak lazım. İslam dininin de bir
mezhebini öğretiyor değilız.
Öyle olursa. yanlış olur tabiı.
Genelde bir din kültürü dcrsi-
idir. Bunun tersine bir uygula-
jna varsa. o yanlıştır. Bunun
Jdüaeltilmesi gerekir. Din kültü-
|rü, ahlak bilgisi dersi kalmalı.
Jheryerde böyle" yanıtını verdi.
Çocuğa damga Firmaların yeni aşkı
ÜMİTOTAN
İZMİR - K.B. sekiz yaşında.
On iki yaşındaki arkadaşlan
O.Ö. ve M.Y. ile Üçkuyular
Yumurtacı Ahmet Akdeniz
Camifnin bahçesınde top oy-
nuyor. Arkadaşlan bir ara giri-
yorlar caminin içine. O da
koşuyor peşlerinden.
Caminin içinde tahta bir ku-
tu var. O.Ö. ile M.Y. açıyor
kutuyu. Çocuklar ellerini kutu-
nun içine daldınyorlar. Kutu
"camiye yardım sandığı." İçin-
de para var.
Tam bu şırada caminin ima-
mı Remzi Özdemir giriyor içeri.
Çocuklara "suçüstü..." İmam
Ozdemir, caminin kapısını ka-
patıp ufakhklan "teslim alı-
yor."
Camide "suçlular" olduğuna
göre yapılacak tek iş, bugünler-
de pek moda olan bir telefon
numarasını çevirmek... Anyor
İmam Özdemir 055'i; "Cami
soyuluyor" diye. Polis ekipleri
yine bir soygunla karşı karşıya
olduklannı sanıp camiyi san-
yorlar. İçeriye daldıklannda, üç
küçük çocuk karşılıyor kendile-
rini. Çocuklan alıp doğruca
Güzelyalı Polis Karakolu'na
götürüyorlar.
Haberi önce K.B.'nin halası
Ferahi Yıldınm öğreniyor. Ko-
şuyor karakola:
- İçeri girdiğimde üç çocuk
süklüm püklüm bir köşedeotu-
ruyordu. Ben şoka girmiştim.
Yalnızca 'K... senin burada ne
işin var' dediğimi hatırhyorum.
Polisler çocuklara iyi davranı-
yorlardı. Caminin imamı san-
dıkta ne kadar para olduğunu
bilmediğin), üç çocuğun ailesin-
den bırer nıilyon istediğini söy-
ledi. Ben araya girdim. "İmam
efendi bu çocuklar o kadar pa-
rayı harcayabilirler mi" diye
sordum. Yaklaşık üç saat kara-
kolda kaldık.
Üç çocuğun da ailesi, çocuk-
lannın bırakılmasını istiyor.
Ancak bu olanaksız. Polisler
"Olay doğrudan karakola inti-
kal etseydi sorun olmazdı. An-
cak 055 ile bildirilince durumu
savcılığa intikal ettirmek duru-
mundayız" diyorlar. Bunun
üzerine K.B.'nin babası aile
avukatlannı çağınyor. Hemen
karakola koşuyor Avukat Me-
tin Cengiz:
- Karakola girdiğirnde K.,
'"Metin amca yahu, bizim bura-
da ne işimiz var" diye sordu.
Karakol hemen gazeteciler gel-
di. Karakol polisleri yardımcı
oldular da olay gazetelere geç-
medi. Yoksa küçücük çocukla-
nn gözJeri bantlı fotoğraflannı
görecektiniz. Çocuk suçlanru
polisin eünden almak lazım.
Büyûk insanlar bile korkuyor
karakoldan. Küçük çocuklann
karakolda ne işi var. Bu olay ti-
pik bir Türkiye gerçeği.
Elbette olay, karakolda bit-
miyor. İşin birdesavcılık boyu-
tu var.
- Karakola gittiğimde ayak-
lanm titriyordu...
K.B.'nin babası olayı öğren-
diğinde duyumsadıklannı böy-
le anlatıyordu. Akşamın 23.30'-
unda çocuklanyla birlikte evle-
rine dönen aileler perişan
durumda. Sabah, savcıhğa git-
mek için yeniden Güzelyalı
Karakolu'na gidiliyor. Sonrası
K.B.'nin babası E.'den dinJeye-
lim:
- Üç çocuk ve üç baba sabah
karakoldaydık. Babalar ve
oğullar gibi. Istampa açıldı.
Üzerinde TC Emniyet Müdür-
lüğü Güzelyah Polis Karakolu
yazılı damga mavi mürekkebe
bandınldı. Diğer çocuklara vu-
rulurken bizimki şaşkındı. Yani
anlayacağınız, çocuklar evrak
gibi mühürlendi. Yanımıza bir
de polis verdiler. Evraklar po-
liste, evraklann ekleri de bizim
kucaklanmızda. İnsarun tüyleri
diken diken oluyor. Savcı bi-
zimkini hemen bıraktı. Diğerle-
rini adli tıbba gönderdi. Suç
işlemeye müsait mi araştınlsın
diye.
K.B. olayın pek ayırdında
değil. "Neler olduğunu anlaya-
madım, ama korkmadım" di-
yor. Ancak "damga"ya takmış
kafasını:
- Sol koluma damga yaptılar.
Neden olduğunu babama sor-
dum. Babam da pek anlatama-
dı. Arkadaşlanm camideki
kutudan bir şeyler aldı. Ama ne
olduğunu önce anlayamadım.
Yardım sandığının parasıymış.
Benim arkadaşlanmdan bıri
çok fakir. O zaman arkadaşım
o sandıktan para alabilir. Eğer
alamayacaksa, neden para top-
luyorlar?
K.B.'nin annesi de babası da
kimya mühendisi. Bir yandan
çocuklannın "afışe" olmasını
istemiyorlar, diğer yandan da
böyle bir olayın ortaya çıkma-
sıyla bundan sonra başka ço-
cuklann da aynı biçimde dam-
galanmamasını istiyorlar.
Damga neden vurulur?
Adli soruşturma, adli
tabipliği ilgilendiriyor ya
da bir hastane raporunu
gerektiriyorsa ilgilinin ko-
lu mühürlenerek bu ku-
rumlara gönderiüyor.
Damga. suçun niteliğine
göre karakollarda ya da
savcılıklarda sanığın kolu-
na vuruluyor. Damgada.
gönderilen karakolun ya
da savcılığın adı yazılıyor.
Uygulama, sanığın bir
başkasıyla kanştınlma-
masını amaçbyor. Kara-
kollardan savcıhklara
gönderilen ilgililerin ya da
sanıklann damgalanma-
sında da kişilerin değjş
tokuş yapılmaması amaç-
lanıyor. Kola damga daha
çok bekâret, ırza geçme ve
trafikle ilgiL davalarda uy-
gulanıyor. Trafik kazala-
nyla ilgili suçlarda olaya
kanşanlar, başkalanyla
kanşünlmasın diye kolla-
nndan damgalanıyor. Sa-
nıklann alkol kontrolüne
gönderilmesinde de aynı
yöntem uygulanıyor.
Amaç, istenilen kişinin al-
kol kontrolünün yapılma-
sı. Irza geçme davalannın
çoğunluğunda da ilgılıler
damgalanıyor. Yine amaç,
sadece ilgilinin muayenesi-
nin yapılması, bir başka
kişiyle kanştınlmaması.
Hukukçulara göre "ko-
la damga"nın hiçbir yasal
dayanağı bulunmuyor,
Hukukçular, burada dev-
letin yurttaşına güvensizli-
ğinin ortaya çıküğını ve
uygulamanın çağdışı oldu-
ğunu vurguluyorlar.
• Baştarafı 1. Sayfada
kendisine çeker oldu.
Yapı Kredi Bankası 1989 yı-
lında kuruluş yıldönümü dola-
yısıyla Bolşoy Balesi'ni getirdi.
Bir bankanm böylesine ünlü bir
bale topluluğunu Türkiye'ye
getirmesi, sanat çevrelerinde ve
Türkiye'de büyük yankı uyan-
dırdı. Ve o günden sonra ban-
ka, bu olayı gelenek haline ge-
tirdi. Tom Jones, Gilbert
Becaudj son olarak da Modern
Folk Üçlüsü Yapı Kredi'yle
anıldı.
Yapı Kredi Bankası. tek ör-
nek değil. Anadolu Endüstri
Holding'e bağlı Efes Pilsen de,
1990 yılından bu yana düzenle-
diği Blues Festivalleri'yle tüke-
ticilerine adını değişik bir şekil-
de duyuruyor. Sermayelerini
müziğe yükleyen fırmalar her
geçen gün artarken, birçok ün-
lü sanatçı da Türkiye'den rüz-
gâr gibi geçip gidiyor: Vestel
tarafından getirifen Julio İglesi-
as, Anadolu Otomotiv'in getir-
diği Roberta Flack, Raks'ın
getirdiği Vaya Condios...
Şimdilerde ise Türkiye'de Pa-
varotti ve Michael Jackson riiz-
gân esiyor. Ege Seramik'in 20.
kuruluş yıldönümü nedeniyle
getirdiği ünlü tenor Luciano
Pavarotti. 9 haziranda Abdi
İpekçi'de izlenebilecek. 200,
400, 600 ve 900 bin lira olmak
üzere dört grupta satışa çıkan-
lan biletlerin 900 bin liralık
olanlannın tümü tükendi.
Dünyanın en ünlü ve en pa-
halı tenoru olarak tanınan Pa-
varotti'nin Türkiye fıyatı ise sır
gibi saklanıyor. Yetkililer, fiya-
tı bol sıfırlı bir rakam olarak
ifade ederken kulislerde ünlü
tenorun maliyetinin 6-7 milyar
lirayı bulduğu söyleniyor. So-
nuçta, Türkiye'ye 4 TIR'la ge-
lecek olan Pavarotti'nin 5
TIR'la döneceği kesin.
Michael Jackson'a gelince...
1992 yüı için Pepsi İntematio-
18 yaşından küçüklere
• Baştarafı 1. Sayfada
len TBMM Genel Kurulu'nda
onay için bekJeyen BM Ço-
cuk Hakları Sözleşmesi doğ-
rultusunda yeniden düzen-
Ieniyor. Yasa tasarısı ile,
"suçlu çocuklar" için yaş sının
I5*den 18'e çıkanbyor. Buna
göre, 18 yaşına kadar tüm ço-
cuklar. işledikleri suçlar nede-
niyle çocuk mahkemelerinde
yargıç önüne çıkacaklar. Tasan
aynca, 15 yaşından küçük ço-
cuklann kesinlikle tutuklana-
mayacaklan hükmünü de geti-
riyor. Bu düzenleme ile alt sının
üç yılı aşmayan özgürlüğü bağ-
layıcı ceza gerektiren suç işleyen
15 yaşını doldurmamış çocuk-
lar tutuklanamayacak. Tasan,
bu durumdaki çocuklar için, ai-
levi durumlan da gözönünde
tutularak. bir aydan üç aya ka-
dar süre ile kabul merkezlerine
yerleştirilerek, burada.tutulma-
lan koşulunu getiriyor. Tasan,
adli ve idari makamlar önüne
götürülüp, getirilmeleri sırasın-
da çocuklara kelepçe ya da an-
cir vurulmasıru da yasaklıyor.
Tasannın gerekçesinde. kelepçe
ya da zincir vurulması, "onur
kıncı" bir davranış olarak nite-
DR. HAYDAR DUMEN
ARTIK HER 15 GÜNDE BtR StZLERLE
Dr. Haydar Dümen, her 15 g ü n d e bir
de^işen konularda bir dizi konferans
veriyor. r3eşincisi 12 Mayıs'ta...
Saat 17.00de...
Konu. "KADIN CİNSELLİĞİ VE
LEZBÎYENIİK"
Yer: Kenterler Tiyatrosu...
Konu ile ilgili dia gösterisini
İsa Çelik sunacak...
Konferanslara giriş
• ücretsizdir!
Mutlaka katlın. Geçmişten
bugüne, cinselliğin tüm
yönleriyle tanışın!
Tamamen ücretsiz olan bu konferanslar
ALO BİLGrnin katkılanyla
gerçekleştirilmektedir.
leniyor.
Tasan, küçüklerin işledikleri
hafif suçlar nedeniyle yargıç
önüne çıkanlmalannı da önle-
yen yeni bir düzenleme de ıçeri-
yor. Bu düzenleme ile cumhuri-
yet savalanna. kamu davası
açılmasını erteleme yetkisi veri-
liyor. Tasan, hükümlü tutuklu
çocuklann cezaevlerine konul-
malannı da engelliyor.
Halen TBMM Genel Ku-
rulu'nun gündeminde onaylan-
mayı bekleyen BM Çocuk
HakJan Sözleşmesi de, aynı
doğrultuda düzenlemeler geti-
rilmesini öngörüyor.
1 er öldü
BingöFde
4PKK'h
öldürüldü
DİYARBAKIR (Cumhuriyet)
- Bingöl'de güvenlik güçleriyle
çatışmaya giren 4 PKK'lı öldü-
rüldü, olayda bir er de yaşamı-
nı yitirdi.
Ölağanüstü Hal Bölge Valili-
ği'nden yapılan açıklamaya gö-
re alınan bazı duyumların değer-
lendirilmesi üzerine Bingöl'ün
Karlıova ilçesine bağlı Soğukpı-
nar köyü bölgesinde 10 mayıs
gilnü yürütülen çalışmalar sıra-
sında bir grup teröristle karşıla-
şıldı. Güvenlik güçlerinin "tes-
lim ol" çağnlarına ateşle karşı-
lık veren PKK'lılarla çıkan ça-
tışmada 4 militan öldürüldü.
Çatışmada yaralanan jandarrna
eri Sadettin Doğan kaldırıldığı
hasıanede kurtarılamadı.
Bekaa'yı
boşalttı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - İçışleri Bakanı İsmet Sez-
sin. Suriye'nin denetımındeki
Bekaa Vadisi'ndeki PKK
kamplannın tümünün kapatıl-
dığını söyledi. Sezgin, PKK
kamplannın nereye taşındığı
konusunda kendilerinde bilgi
bulunmadığını. ancak bu
kamplann Kuzey Irak'a taşın-
masının mümkün olmadığını
söyledi.
Sezgin. Cumhuriyefin sonı-
lannı yanıtlarken. PKK'nın
Bekaa'daki kamplannı boşalt-
tığı konusunda basında çıkan
haberlerin tümüyle doğru oldu-
ğunu açıkladı. Bakan Sezgin'e
yönelttiğimiz sorular ve yanıt-
îan şöv le:
- PKK'nın Bekaa dan aynl-
dığı konusunda size resmi bilgi
geîdi mi?
SEZGİN - Resmi bilgi gel-
mez ki zaten. Biz Bekaa
Kampını boşaltlık" derlcr mi
adamlar...
- Basında bu konuda veralan
haberler doğru mu?
SEZGİN - Hepsi doğru onla-
nn.
- Abdullah Öcalan'ın Güne>
Kıbns'a gittiği yolunda haber-
ler \ar...
SEZGİN - Övle sövlüyoriar.
Bızc PKK ora>a gıtti dı\c hü-
kümelc resmi bir şe> söyîemez-
ler.
- Bekaa'daki Mahsun Kork-
maı Akademisi dışındaki
kamplarda boş;ıltıldı mı?
SEZGİN - Hepsinı kaldırdı-
lar. Bekaa'da hiçbir faalıyetleri
kalmayacak. Her döncm için
aeçerli bu.
" - Şu anda Bekaa'da PKK hiç
kalmadı dıyebılırmıyı/?
SEZGİN - Discbiİırsını/
- PKK ncrc\c uışınmış oKıbı-
lır?
SEZGİN - Nc bılcşım. Onu
ben bıKem. herhaldc Türkiye'-
ye gelmediler.
nal'a "Tamam" diyen Jack-
son'ı Türkiye'ye de Pepsi getiri-
yor. Organizatör ise Ahmet
San. Türkiye'deki medya ajans-
lığmı Starl yapacak. Pepsi'yle
Michael Jackson arasında yapı-
lan anlaşma uyannca, Jackson,
12 Avrupa ülkesi ve Asya'da
bir dizi konser verecek, maliyeti
de Pepsi yüklenecek. Jackson,
1992 yılı boyunca Pepsi dışında
hiçbir firmanın reklamını ya-
pamayacak.
Gilbert Becaud da geçenlerde
Svviss Otel'de bir konser verdi.
Türk-Fransız Dostluk gecesi
için gelen Becaud'nun biletleri
yemek ve içki dahil 500 bin lira-
dan satıldı. Fransız-Türk Tica-
ret Odası'nın düzenlediğ kon-
ser için Becaud'nun para
almadığı belirtiüyor. 500. Yıl
Vakfı da 16 temmuzda düzenle-
necek özel gecesi için Rika Za-
ray ve Margarita Zimmer-
mann'ı getiriyor. Fiyat konu-
sunda henüz bir anlaşma
yapılmadığı söyleniyor.
Ünlü sanatçılan getirenler
salt büyük fırmalar değil. Örne-
ğin Galatasaray Lisesi Ortaköy
Bölümü Okul Aile Birliği de
Ortaköy'deki binalann onan-
mına İcaynak sağlayabilmek
için Adamo'yu getiriyor. Kon-
seri Hürriyet, Tofaş, Renault,
Tatko, Transtürk. Aır-France
ve Turizm Yatınm Bankası
destekliyor. Adamo'nun mas-
raflar dışında yaklaşık 30 bin
dolara (200 milyon lira) geldiği
söyleniyor.
Firmalann son zamanlarda
depreşen müzik aşklannın ne-
deni değişik bir imaj yaratmak.
Efes Pilsen Grubu Pazarlama
Müdürü Semih Maviş, düzen-
ledikleri Blues Fesuvallerle, ca-
zı seven tüketicilere seslerini
duyurmayı ve kültürel etkinlik-
lere destek vermeyi amaçladık-
lannı söylüyor.
1990 temmuzunda Julio İgle-
sias'ı getiren Vestel Şirketler
Grubu'nun Yönetim Grubu
Başkanı Tahsin Karan, o za-
tnanlar İglesias için 350 bin do-
lar (yaklaşık 2.3 milyar lira)
harcadıklannı ancak bunun
kat kat üzerinde gelir elde ettik-
lerini vurguluyor. Karan, 2-3
gecelik bir konser için harcanan
paranın da şirketin yıllık pro-
mosyon gjderinin yûzde 15-20'-
sine karşıbk geldiğıni belirtiyor.
Birzamanlar Al Bano-Romi-
na Povver ve Gloria Gaynor'ı
getiren Giyim Sanayicileri Der-
neği Başkanı Turgut Yılmaz,
"Bizim amaamız farklıydı" di-
yor. Şirketlerin bu olayı reklam
amaçlı yaptıklannı söyleyen
Yılmaz, "Biz kendi ortaklan-
mızı eğiendirmek için bu sanat-
çılan getirdik" diye belirtiyor.
Peki neden yabana sanatçı?:
"Çünkü o zamanlar yerli sanat-
çılar çok daha büyük rakamlar
istiyorlardı."
Amaçlar farklı da olsa olay
aynı. Bazılan reklam, bazılan
özel geceler, bazılan da bina
onanmına kaynak sağlayabil-
mek için ünlü sanatçılan getiri-
yor. Böylece de müzik salt
ruhun gıdası olmaktan çıkıp
kuruluşlann da temel gıda
maddeleri arasında yerini ah-
yor.
GOZLEM
UĞUR MUMCU
• Baştarafı 1. Sayfada
birkaç günle de sınırlı kalmamıştır.
Ecevit, 28 mayıs günlü yazısında 27 Mayıs Ihtilali'ni
şöyle selamlıyordu:
- Dün Türkiye de büyük inkılap gerçekleşti, kökleşti. Bu
inkılap vatandaş şuurunda boy verdi, gençlik kanı ile su-
landı. Ordu ile pekişti.(.) Türk milleti, ordusuyla övün-
mekte ne kadar fıaklı olduğunu bir kez daha gördü.
Gerçek kahramanlığın dürüstlük demek olduğunu, şefkat
demek olduğunu, medeniyet demek olduğunu, tek keli-
me ile insanlık demek olduğunu, kahraman Türk ordusu
dünkü davranışında bir kere daha gösterdi. (..)Türkiye
halkı, dün sabah uyandığında güneşin ışığı ile beraber
hürriyetin aydınlığına da kavuştu (..) Sağ olasın Türk or-
dusu! Günaydm Türk milleti!
CHP'nin yayın organı Ulus gazetesi yazarı Ecevit, 3
Haziran 1960 günlü 'Yeni devrin kültür ocaklan' başlıklı
yazısında da 'Devrimci Türk Ordusu'nun halkeğitimi ala-
nında öncülük yapması gerektiğini ileri sürerek şu öneri-
debulunuyordu:
- 'Halkevleri' ve 'Halkodaları'nın eskiyapılan alınıp 27
Mayıs 1960 ruhunu kuşaktan kuşağa yaşatacak, o ruhun
ateşini Türk milleti yaşadıkça yanar tutacak birer kültür
ocağı kurulabilir.
Ecevit, bu yeni 'Kültürocaklan'n\n Milli Birlik Komitesi
eliyle 'parti ile hiçbir ilişkisi olmayan ve bir kamu mües-
sesesi olarak' kurulmasını öneriyordu.
Şimdi gelelim be-'gelere:
13 Ağustos 1960 günü Ankara'da 'TürkKültürDerneği'
adıyla bir demek kurulmuş; derneğin kurucuları arasın-
da, Milli Eğitim Bakanı Prof. Fehmi Yavuz, Bakanlık Müs-
teşarı Nuri Kodamanoğlu, Prof. Hilmi Akın, Emniyet
Genel Müdürlüğü'nde Oaire Başkanı Ali Çankaya ve
Avukat Şahap Homriş de yer almışlardı.
Bakanlar Kurulu'nca hazırlanan ve 10 Eylül 1960 günü
Devlet Başkanı ve Başbakan Orgeneral Cemal Gürsel
imzasıyla Milli Birlik Komitesi'ne gönderilen Türk Kültür
Derneği ve şubelerine devredilecek binalar hakkındaki'
tasannın 1. maddesinde, Halkevleri' ve benzeri binala-
nn 'Türk Kültür Derneği'ne verilmesi öngörülmüştü.
'Türkiye Ülkü ve Kültür Birliği' kurulması hakkındaki
yasa önerisi, Milli Birlik Komitesi üyeleri, Sami Küçük,
Sezai Okan, Kadri Kaplan, Şefik Soyuyüce, Orhan Erkan-
lı ve Numan Esin tarafından hazırlanmıştır.
Yasa önerisinin 3.maddesinin gerekçesinin bir bölü-
münü okuyalım:
- ...Bu teşkilat, gövde olarak ayakta ve hayatta bulunan
Atatürk inkılaplarını ve Atatürk mefkûresini kucaklayarak
onun ruh ve bütünlüğünü ona inanmış ve onu kıskançlık-
la muhafaza etmiş münevverzümrenin muayyen zaviye-
sinden tekrar genişleterek millet bünyesinde ve memle-
ket ölçüsünde gayelerine götürecek; 27 Mayıs inkılabı-
mızın milli ruh ve vahdetini ve imanını muvazeneli, şamil
ve dinamik ve tamamiyet ve devamlılık içerisinde bulun-
durulup millete muasır medeniyet seviyesine tekamülü-
müzün mesut kaderini yaratacaktır.
Ecevit, Ulus gazetesindeki köşesinde Ülkü ve Kültür
Birliği Nedir?' başlıklı yazısı ile bu yasa önerisine karşı
çıkıyor, tasarıyı haklı olarak, Arap rejimlerindeki 'Milli Is-
tikamet bakanlıklarına' benzetiyordu.
Ecevit'in öngördüğü MBK tarafından kurulacak 'kamu
müessesesi' niteliğindeki 'Kültür Ocaklan' aynı sakınca-
ları doğurmayacak mıydı?
'Ülkü ve Kültür Birliği' düşüncesi Kurmay Albay Muh-
terem Seral tarafından ortaya atılmış, bu öneri, bazı MBK
üyelerince de benimsenmişti.
Kurulan bu örgütün başına getirilen Alparslan Türkeş'-
in dünürü Avukat Şahap Homriş, yıllar sonra MİT Hukuk
Müşavirliği'ne atanacak ve Homriş, bu görevini 1980 ön-
cesinde Ecevit hükümeti zamanında da sürdürecekti!
Bugün 27 Mayıs İhtilali'ne karşı çıkan Sayın Ecevit, her
27 Mayıs günü eski Cumhuriyet Senatosu ndaki Milli Bir-
lik Grubu'na giderek ihtilalcilerin bayramlarını kutlaya-
cak, bu nazik tutumunu, 1981 yılı 27 Mayıs günü ihtilal
liderlerinden Orgeneral Fahri Ozdilek'in evindeki kutla-
malara katılarak sürdürecekti.
Sayın Ecevit, kısa özgeçmişindeki 'Kurucu Meclis üye-
liğini' unutabilir. Ama arşiv unutmaz. Ne bu üyeliği unu-
tur ne DP milletvekillerinin Yassıada'da 'anayasayı ihlal'
suçundan bir an önce yargılanmalarını isteyen 'fırkacı
fıkra yazarı' Sayın Ecevit'in ihtilali ve ihtilalcileri destek-
leyen yaztlarını!...
Bahara alerjimiz var
• Baştarafı 1. Sayfada
İnsanlann genel olarak açık
yerlerinde bitkilerle temastan
birkaç saat sonra veya gün ici-
de kızanklık. şişme ve su dolu
küçük kabarcıklann oluşma-
sıyla alerjiye yakanlandıklan-
nın anlaşıldığına dikkat çeken
uzmanlar, kaşıntının bütün bu
değişimlerde ana unsuru teşkil
ettiğini ve yayılmaya müsait bir
gelişim gösterdiğini belirtiyor-
lar.
Bahar ve yaz mevsimiyle bir-
likte yiyeceİclerde değişiklikler
olduğuna dikkaıi çeken Aksoy.
" Besin olarak yenen hermadde
sistemik alerjik reaksiyonlara
sebebiyet verebilir. Fakat bazı
yiyecekler diğerlerine göre daha
aJerjiktir. Besinin uzun zaman
pişirilmesi, alerjenik özelliği
azaltır. -Kızartılması ise yeni biı
takım alerjenlerin meydana
gelmesine neden olmaktadır.
Besin aierjisi olan bir kişinin şi-
kâyetleri her bahar mevsiminde
poien v e diğer etkenler nedeniy-
le daha da artış göstermektedir.
Yani normalde dokunmayan,
alerji yapmayan yiyeceklerde
de alerji ile karşılaşilabilinir"
diye konuşuyor.
Peki bunca alerji çeşidine
karşı vücudu duyarlı kişiler ne-
lere dikkat etmeliler ya da nasıl
tedavi edilebilirler sorusuna ise
Dr. Meriç Aksoy şu yanıtı veri-
yor: "Tedavide önemli olan
şebebi ortadan kaldırmaktır.
Öncelikle alerjenle olan her
türlü temasa engel oiunmalıdır.
Ruzgârlı günlerde bahçelerde,
kırlarda dolaşmaktan kaçın-
malı. gerekıyorsa alerjiyi geçı-
ren ilaçlar( antihistaminik)
alınmalı. Yine yağmur sonrası.
toprak aierjisi olan kişiler için
rahatsız edici olabilir. Eğer ba-
har alerjisinden şikâyetçiyseniz
rahatsızlığınızın derecesine ve
yaşınıza uygun antihistaminik-
ler aiabilirsiniz. Sulu pansu-
manlar. steroidli kremler de
kullanmak sizleri rahatlatacak-
tır. Alerjik kişileri polenlerden
korumak her zaman mümkün
olmayabilir. Cilt problemlerinin
yanında astım, saman nezlesi
gibi hastaüklarda spesıfik aşı-
larla yapılan hiposensitizasyon
fayda sağladığı halde farklı bir
mekanizma ile meydana gelen
geç tip aJerjilerden polenlere
bağb deri aleıjilerinde hipesen-
sitizasyondan faydalanma çok
sınırlıdır .Bu mevsimde hemen
hemen bütün yiyecekler alerji
yapma şansına sahiptir. Ama
bu mevsime özgü çilek, doma-
tes. patlıcan, bıber, kabak, sala-
talık alerjiyi başlatmasa bile
alerjik halîerde dikkatli yen-
mesi gereken gıdalardır."