Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 PMAYIS 1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
CUMHURIYETTEN
OKURLARA
ÖZGENACAR
AsbveKopyası ile Ozürier•••
Gönümüzde "Menem modeli" tartışılıyor. Arjantin
Cumhurbaşkanı Carlos Menem, enflasyonu önce yüz-
de 3 binlere çıkarmış Sonra iki yılda yüzde 70'lere
düşıjrmüş. Böylece büyük başarı sağlamış. Deniliyor
ki: "Menem modelini uygularsak enflasyonu önleriz."
Türkiye'de fiyat artışını yüzde 3 binlerin üzerine çıkar-
tıp tîirden yüzde 70e düşürmenin anlamı ne? Enflas-
yon zaten yüzde 70...
Genelde Türkiye'deki aydınların ortak yanıigısı bu.
Bir zamanlar sağda modaydı "Küçük Amerika" mode-
li... Sonra Japon ve Kore modellerine övgü yağdırıldı.
Soldta ise Çin ve Moskova modellerinin üstünlüğünün
yanı sıra Arnavutluk modeli dahi tartışıldı.
Oysa, Türkiye'nin kendine özgü koşullarının ve o ül-
kelerin farklı sorun ve olanaklarının varlığı her neden-
se gözardı edildi.
Bir zamanlar "Bab-ı Âli"de "Cumhuriyet" modellik
yapıyordu gazetelere. 'Cumhuriyet gibi ciddi bir gaze-
te çıkarmak" amacıyla bazı gazete sahipleri kasalarını
açtılar, dev kadrolar kollarını sıvadılar. Ama hiçbiri tut-
madı, hiçbiri "Cumhuriyet" olmadı.
Hiç unutmam, Cumhuriyet'in değerli yazı işleri mü-
dürlerinden Erol Dallı ve rahmetli Kayhan Sağlamer,
1968'de gazeteden ayrılıp "Yeni istanbul'u yonetme-
ye başlamışlardı. Düşkırıklığını daha sonra Dallı, bana
şöyle anlatmıştı:
"Cumhuriyet'i yıllardır biz çıkarmıştık. Cumhuriyet'i
biz yönetmiştik. O halde Cumhuriyet'ten daha iyisini,
ancak biz yapabilirdik. Para vardı. Kadro bizdik. Ama
beceremedik. Iş işten geçtikten sonra anladık ki biz bir
gazete yapmıştık. Ama "Cumhuriyet" yapamamıştık.
Çünkü ona Cumhuriyet'in ruhunu ve okurunu vereme-
miştik."
Yeni Gazete, Yeni Istanbul, Ortam, Yeni Ortam, Hür
Gün ve Söz gibi gazeteler de "Cumhuriyet gibi ciddi
olmak" iddiası ile ortaya çıkmışlardı. Ama olmamıştı,
hiçbiri tutmamıştı. Tutunamamışlardı...
Işin ilginç yanı, benzeri bir durum 5 kasımda "Cum-
huriyet" içinde de yasandı. özünden ve okurundan
koparılan bu gazete "Cumhuriyet" dahi olsa, kendisi-
ne yapılmak istenen aşıyı kabul etmemişti. Kopyacılık
ne kadar yanlışsa, özünden uzakiaşmak da o kadar
yanlıştı.
• • •
Biz, "Cumhuriyet"in Türkiye'nin gündemini belirle-
diğini iddia edecek değiliz. Son on gün içinde "kiracı-
ların bildirim verme zorunda olduklarına" ilişkin habe-
rimiz, önce "Sabah" ve sonra "Milliyet'te sekiz sütu-
naçıkarıldı.
"Nahcıvan ' başlığımızın ardından bazı yazarlar
"paniğe gerek yok" derken, Dış Haberler Servisimiz
ilk kaynak olarak Haydar Aliyev'in özel demeci ile
olayların ciddiyetini kanıtladı. Işte Cumhuriyet'i gazete
yapan öğelerden biri de bu ciddiyetti. Nitekim "Milli-
yet", Nahcıvan olayının üzerine sekiz sütunluk başlıkla
gitme gereğini üç gün sonra duydu.
"Gençler sevişmek istiyor" başlıklı ve araştırmaya
dayalı haberimiz, birinci sayfada, "Öldüren bekâret"
haberi ile acı bir biçimde doğrulandı.
Gazetelerimiz Bosna-Hersek çatışmalarını ya da Al-
manya'daki havaalanı grevlerini, dış haberler sayfala-
rında bölük pörçük işlediler. Hersek olayının Avrupa-
daki Türk gurbetçi işçileri ve yakınları, kendi özel
araçları ile Avrupa'ya tatile gidecek Türkler ile ulusla-
rarası karayolu filomuz üzerindeki etkileri de araştırıl-
mıştı. Almanya'daki grevlerin Türk turizm ve hava taşı-
macılığı üzerindeki etkileri de sadece "gazete"mize
yansımıştı.
Bu güzel örneklerle övünecek değiliz. Çünkü bu ara-
da çok büyük hatalar da yaptık.
Devlet Bakanı Tansu Çiller'in ABD dönüşünde açık-
ladığı "bir milyar liralık kaynak" haberini, VVashington
Büromuz ile yazı işlerimiz yanlış algılayınca Dünya
Bankası'nın kredi kaynakları ile Çiller'in tahvilleri bir-
birine karıştı.
Geçen hafta "hatalarımızın sabırla karşılanıp, bağış-
lanması dileğinde" bulunmuştuk. Bu haftaki hataları-
mız bağışlanmayacak kadar büyüktü. Bir başlığımız
şöyleydi: "Dış borç stokumuz azalıyor." Bu başlığı ko-
yan arkadaşımız herhalde, "döviz ve altın stokumuzun
azaldığını" sanmış olmalıydı, günlük telaşı içinde.
"Sözlü" anlamına gelen "şifahi" kelimesi bir başlı-
ğa "şifayi" olarak yansımıştı. Israrlı düzeltilere karşın
sabah elinize aldığınız gazete yine "şifayi" kapmış
olarak çıktı.
Hiç kuşkusuz, yanlışlarımızın önemli bölümü dikkat-
sizliğin yanı sıra gazeteyi yetiştirmenin telaşı ve henüz
biigisayara tam alışamamış olmamızdan doğuyor.
Sadece bizde değil, öteki gazetelerdeki hataların,
genelde Türkçe bilmezliğimizden, Türkçeye gereken
önemi vermeyişimizden kaynaklandığını da söylemek
isterim.
"Sözlü" kelimesi dururken, özünü ve dilbilgisini bil-
mediği bir başka dilin sözcüğü olan "şifahi" elbette
kullanılmamalıydı.
Bugünkü kuşak, ortaokul ve liselerde dahi Türkçeyi
ve dil bilgisini ögrenemiyor. Hatta gazetecilik eğitimi
veren üntversitelerin mezunları da "Türkçesiz" katılı-
yor aramıza.
Bir yanda Osmanlıcanın, bir yanda Batı dillerinin dü-
men suyundan gidince ortaya bir bocalama çıkıyor.
"Şifahi" kelimesini "şifayi" diye başlığa çıkaran sek-
reter arkadaşımız, öteki meslektaşları gibi hiç yadsı-
madan "bypass yasası" diye de başlık atabiliyor.
Ingilizce "piknik" kelimesi, Fransızcaya girdiği için
Fransız aydını ingilizceden uyarlanmış bir Fransızca-
ya "Franglese" diye şiddetle tepki gösteriyor. Oysa
başta Türkiye Cumhurbaşkanı olmak üzere Türk aydı-
nı, Türkçenin "TURK-EBESK-ELESE" oluşumuna övü-
nerek katkıda bulunuyor.
Türk basını bugün kendi okuruna, "bypass, kaos,
kriz, derby" gibi kelimelerin ne anlama geldiğini sorsa
nasıl bir sonuç ortaya çıkar? "Bypass yasası"na "te-
ğet yasası" ve "kaos"a karmaşa, "kriz"e bunalım
demek varken, neden acaba bu yabancı kelimeler
özenle seçilir ve Türkçe dışlanır? Şimdi de kalkmış Or-
ta Asya Türklerine Istanbul Türkçesi öğretecekmişiz!..
Haydi hayırlısı...
Yanlışlarımızdan dolayı özür diliyor, daha bir süre
sabır ve anlayışınıza sığınıyoruz.
• • •
Yuvaya dönüş sürecinin sürdüğünden söz etmiştim.
Değerli yazar Uğur Mumcu'nun "Gözlem"leri 7 ma-
yısta yeniden başladı. Mumcu'nun önemli yanı, yazar-
lıktan öte mesleğe yeni başlamış bir "muhabir" gibi
haber üretmesidir. Son örneğini de "Apo'ya devlet
bursu" haberinde gördük. Hukuk eğitiminin yarattığı
kılı kırk yaran bir araştırmacılığının ürünü olan yeni di-
zileri kendisinden beklemeye herhalde okurun hakkı
olsa gerek.
Cüneyt Arcayürek, Ankara'yı "Güncel" çizgide yaz-
mak için yuvaya döndü. Her saniye haber soluduğunu
ve kokladığını bildiğim Arcayürek'in aynı zamanda An-
mArkasıSa.l6,Sü.7'de
Ula'da intihar atmosferi sokaklara yayıldı; bekâret testi heveslisi müdür, yasaya aykın olduğu için konuşmuyor
'Hepimiz Güzide'nîn atladığı yerdeyiz'
• UlaAtatürkLisesi'nde,
15 gün kadar önce Güliz
Gökçeoğlu'nundaintihar
girişiminde bulunduğu or-
taya çıktı. Hayata karşı ya-
pılan kababklar artarken,
bekâret testi önerisinin sa-
hibi MüdürTuran Kabasa-
kal, konuylailgili sorulara
yasayı korumak kaygısıyla
cevap vermiyor; 657 sayılı
Devlet Memurlan Yasası'-
nı gerekçe gösteriyor.
ÖZCANÖZGÜR
ULA - "Bekâret kontrolü"
sözünün ölümle sonuçlandığ,
15 yaşındaki genç kıan artık
havasmı soluyamadığı özsoy
ailesinin evinde acı, sokağa taşı-
yor...
Çok değil, 4 gün önce don-
durmacı baba Ersin Özsoy'un
evinde Ula Atatürk Lisesi bi-
rinci sınıf öğrencisi Güzide'nin
varlığı, hayatın bir parçasıydı.
Ta ki o güne okul müdürü Tu-
ran Kabasakal'ın baba Öz-
soy'u çağınp "Kızına dikkat et.
Erkeklerle dolaşıyor. En iyisi
bakireliğini kontrol ettir" dedi-
ği ve Güzide'nin bu sözleri du-
yup yaşamına son verdiği güne
kadar.
Güzide Özsoy'un ölümü adli
kayıtlara "intihar" diye geçti.
Ölümünden sonra yapılan
otopsı sonucu alınan "bakire-
dir" raporu da adliyenin tozlu
raflannın arasına yerleştirildi.
Şavcılık dosyayı kapatü. ama
Özsoy ailesinin evinden Ula so-
kaklanna taşan acı, henüz kül-
lenmedi.
Dipsiz bir uçurumun dibinde
bitip giden hayatın sonrasında
Özsoy ailesinin evindeyiz. Ula-
lılar, Güzide'nin arkadaşlan
başsağlığına geliyor. Baba Er-
sin özsoy ve Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi öğrencisi ağabey Yal-
Kendisini 150 metrelik > ardan atan Güzide'nin anncsi Sunay Özso> .babaannesi Fatma Özso> * e akrabaları çaresi/.kcndi acıları-
na bakıvor. hayatları acıları olmuş. Babası >e kardeşi ise konuşmak ve insan >üzü görmek istemi\or.
cın, âdeta evden kaçmışlar. Aa-
lannı dindirecek sözlere bile
dayanacak halleri kalmamış.
Her gelen ziyaretçiyle acısı
yenilenen anne Sunay Özsoy,
kalabahkta bizi fark ettiğinde
yüzündeki isyanla haykınyor:
"Yazdıklannız, çektiğiniz re-
simler ne zaman işe yarayacak.
Yavruma nasıl kıydılar.
Ahhhh. ne deyem... Yavrum
gitti ah..."
Anne Sunay, kızının en yakın
arkadaşı Aylin Şenol'u görünce
bizi bırakıp cığlıklannı sürdü-
rüyor:
"Ahh, kızım, kızım benim.
Bak Aylin öğle yemeğine gel-
miş. Sen de gelirdin şimdi. Gel-
medin, bir daha gelmeyeceksin.
Hoca, Allahım bilsin seni. Ciğe-
rin yanar inşallah.."
Güzide'nin sınıf arkadaşı
Aylin, daha fazla dayanamayıp
evden aynlırken kendisiyle ko-
nuşmak istiyoruz. Önce çekini-
yor, sonra gözleri yaşlı, arkada-
şını bize anlatmaya çalışıyor.
Kendisinden aynı sınıfta 15 gUn
kadar önce bir başka kız öğren-
cinin intihara teşebbüs ettiğini
öğreniyoruz... Aldığı çok sayı-
da hapa rağmen ailesi tarafin-
dan kurtarılan genç kızın adı
Güliz Gökçeoğlu. Aylin Şenol,
sorulanmıza yanıt vermek iste-
miyor. "O kurtuldu" demekle
yetiniyor.
Öğ.-endiğimiz bu yeni olay
üzerine Atatürk Lisesi'ne gidip
makamında olan okul müdürü
Turan Kabasakal'ı ziyaret edi-
yoruz. Okul müdürü Kabasa-
kal, daha önce olduğu gibi "657
sayılı Devlet Memurlan Ya-
sası'nı" gerekçe gösterip sorula-
nmızı yanıtsız bırakıyor. Biz
odasında otururken ilçe kay-
makamı telefonla . anyor:
"Kaymakam bey, yine gazete-
ciler geldi. Soru soruyorlar"
diyor. Karşı taraftan kayma-
kam Sait Eker, "Hayır' diyor.
Müdürün elinden telefonu alıp
soruyu ilçe kaymakamına yö-
neltiyoruz:
"- Kaymakam bey, bu okul-
da daha önce de intihar olayı
olmuş. Olanlan müdür beyden
değil de kimden öğreneceğiz?"
"-Müdür bey açıklama yapa-
maz. Biz de yapamayız. Olayla
ilgili gerekli soruşturma açıl-
mıştır. Sonuçlanınca sonuçtan
yetkililer haber verir."
Okuldan çıkıp tekrar özsoy
ailesinin evine dönüyoruz. Yoî-
da Ula Belediye Başkanj Ümit
Karaaslan ile karşılaşıyoruz.
Genç kızın cesedi 150 metre de-
rinlikteki uçurumun dibinde
bulunduğunda orada olan Be-
lediye Başkanı Karaaslan hâlâ
olayın etkisi altında, "Bu olayın
üzüntüsü gececek gibi değil.
Halk tedirgin. Okul müdürü-
nün Ula'da kalmamasında ya-
rar var" diyor.
Tekrar eve geldiğiıruzde ba-
ba- oğul özsoylar hâlâ yok.
Bizi amca Ali Özsoy karşıladı.
"Biz kana kan istemiyoruz,
Ula'yı bu müdürden kurtarsın-
lar" diyen Ali özsoy, bizi alıp
Güzide Özsoy'un kendisini at-
tığı uçuruma götürüyor. Uçu-
ruma vardığımızda amca Öz-
soy gözleri yaşlı şunlan söylü-
yor:
"Kardeşimin iki evladı vardı.
Artık biri yok. Ikisi de çok ze-
kiydi. Oğlumuz üpta okuyor.
Onun dünyası da karardı. Sı-
navlannı bırakıp geldi. Hepi-
miz mahvolduk. Kızımız inti-
har edecek biri değildi. Bütün
kabahat müdürde. Kardeşimle
ayn, kızla ayn görüşseydi bu ol-
mazdı. Kardeşim müdür ile
konuştuğunda kızını abp eve
gelmek istemiş. Müdür 'okul-
dan çıkınca geÛr' diye bırakma-
mış. Bıraksaydı bu olmazdı..
Kız ortadan kaybolduğunda
müdür eşiyle birlikte evimize.
geldi. Durmadan kızı kötülü-
yorlardı. ölüsü bulunduktan
sonra eve gelip özür dilemek is-
tedi. Getirir miyiz? Biz kan iste-
miyoruz, ama yetkililerin yapıl-.
ması gerekeni yapmasını bekli- -
yoruz."
Muğla'ya döndüğümüzde
ilin en yetkilisi Muğla Valisi La-
le Aytaman ile görüştük. Vali
Aytaman olaydan duyduğu
üzüntüyü dile getirirken "Şu
anda kaymakamlık ve milli eği-
tim gerekli bilgileri topluyor..
Hele bir bilgiler toplansın, gere-;
ken yapılacaktır" diyordu.
Dini vakıflar Orta Asya'ya koşuyor
AYŞESAYIN
ANKARA - Türkiye'deki ba-
zı vakıflar, Türki cumhuriyetle-
re el attı. Türk Diyanet Vakfı,
Türk Dünyası Araştırmalan
Vakfı, Türk Ocakları Eğitim ve
Kültür Vakfı, bu cumhuriyetler-
den öğrencilere yaklaşık son 2
yıldır, din adamı yetiştirilmek
üzere burs veriyor, Türkiye'den
de öğretmen ve öğrenci gönde-
riyor.
Kırgızistan, Özbekistan,
Moğolistan. Azerbaycan,
Türkmenistan gibi cumhuriyet-
lerden secilen öğrencilere de
Kuran kurslan ve İlahiyat fa-
kültelerinde burslu eğitim
olanağı sağlanıyor. Türk Diya-
net Vakfı, bu cumhuriyetlere,
dini kitap, Kuran, dini içerikli
video kasetleri yardımının yanı-
sıra, cami yapımı için kampan-
ya başlattı. " Diyanet işleri
Başkanlığı geçtiğimiz Ramazan
ayında 72 din adamını bu cum-
huriyetlere gönderdi. Türki
cumhuriyetlerinde Türk vakıf-
lannın yanısıra, İran ve Suudi
Arabistan da faaliyet gösteri-
yor.
Türki cumhuriyetlere yöne-
lik en yoğun faaliyeti Türk
Diyanet Vakfı yürütüyor. Burs
olanaklannın yanısıra, dini
malzeme yardımı da yapan
vakfın amacı. bu bölgelerdeki
Türkilere İslamiyct bilincini
aşılamak, İran ve Arabistan et-
kisine karşı koruyucu rol üst-
lenmek. Vakıf. bu kapsamda
şimdiye kadar Azerbaycan'a
bin Kuranı Kerim. Bağımsız
Devlet Topluluğu (BDT) için-
deki Türki cumhuriyetlere 3 bin
Kuran okumaya giriş kitabı.
Moğolistan'a 5'00 Kuran, 500
Kuran alfabesi. 150 alfabe kase-,
ti. 10 tane de görüntülü yayın
bandı gönderdi. Vakfın yardım
lıstesinde aynca Gürcistan Ba-
tum Camii ve Kafkasya havzası
içindeki Türkilere gönderilen
yaklaşık 2 bin 500 adet dini ki-
tap ve kaset bulunuyor. Vakfın.
eğitim faaliyetleri içinde yera-
lan yardımlar şöyle sıralanıyor:
• Diyanet İşleri Başkanlığı
aracıhğı ile Türkiye'ye gelen ve
halen İstanbul Müftülüğü'ne
ait Kuran kurslannda okuyan
Özbekistan. Türkistan, Çeçen,
Dağıstan, İnguş. Avar, Moğo-
listan. Balkar ve Çerkes uyruk-
lu toplam 197 öğrenciye aylık
150 bin lira burs veriliyor.
• İslam Kalkınma Ban-
kasının burslusu olarak Tür-
kiye'yc gelen ve çeşitli fakülte-
lerde okuyan Moğolistan
uyruklu 3 öğrenci Ankara'da
uygun dairelere yerleştirildi.
• Dağıstan dini iradesince
din görevlisi yetiştirmek ama-
cıyla 50. çeşitli fakültelerde
okumak üzere Türkmenistan'-
dan gönderilecek 40, yine
Kazakistan'daki Fababi Vakfı'n-
ca saptanacak ve çeşitli üni-
versitelerde eğitilecek 40,
Kırgızistan Kadıhğı'nca sapta-
nacak ve Türkiye'deki İmam
Hatip liselerine kayıt yaptıra-
cak 20. fakültelere gönderilecek
70, Azerbaycan ve Kafkasya
Müslümanlan Dini İdaresi'nce
saptanacak ve İmam Hatip lise-
leri ile İlahiyat fakültelerinde
eğitiiecek öğrencilere de burs
verilmesi kararlaştınldı.
• Diyanet Vakfı. 1992-93
öeretim vılından itibaren de
İmam Hatip liseleri ve İlahiyat
fakülteleri ve çeşitli fakültelerde
eğitim görecek Kırgız, Özbek.
Kazak ve Türkmenistan uyruk-
lu toplam 160 öğrenciye burs
verecek. Vakıf. Türk dünyası
ile kültürel ilişkileri artırmak
amacıyla da Azerbaycan'da bir
matbaa ve yayınevi kurmaya
hazırlanıyor. Matbaanın kuru-
luşunu, Azerbaycan Ansiklo-
pedisi Neşriyat Müdürlüğü ile
Diyanet Vakfı'nın kurduğu
GİNTAŞ adlı şirket üstleniyor.
Vakıf. yüzde 51 hissedar oldu-
ğu şirkete 1 milyon dolar serma-
ye koydu.
20 dolara öğretmen
Türki cumhuriyetlerde,
Diyanet Vakfı dışında Türk
Dünyası Araştırmalan Vakfı
ile Türk Ocaklan Eğitim ve
Kültür Vakfı'nın sıkı ilişkileri
bulunuyor. Türk Dünyası
Araştırmalan Vakfı, milli ve
manevi duygulan pekiştirmek
ve bu cumhuriyetlerdeki genç-
lere. Türkiye Türkçesini öğret-
mek amacıyla, öğretmen
gönderme, okul yaptırma işle-
vini üstleniyor. Vakıf Başkanı
Prof. Dr. Turhan Yazgan. çeşitli
cumhuriyetlere şimdiye degin 12
öğretmen gönderildiğini. önü-
niüzdeki yıl bu oranın artabile-
ceğini' söyledr.' Yaz"garl. yfeni
öğretim yılında, Kazakistan'ın
Kazan. f ataristan'ın Alaboğa,
Özbekistan'ın Alma-Ata ve
Türkmenistan'ın Çimkent
kentlerinde dört lise açacaklan-
nı bildırdi. Yazgan. 20 do-
Iann bu ülkede yaklaşık 2 bin
ruble yaptığını, bunun da BDT
standartlannda yüksek bir ra-
kam olduğunu belirtiyor. Türk
Dünyası Araştırmalan Vakfı
faaliyetlerini Özbekistan'da
İpekyolu Vakfı. Kazan'daki
Pedagoji Enstitüsü. Çimkent'te
Yesevi Üniversitesi Türkoloji
bölümüyle ortaklaşa yürütü-
yor.
Türk Ocaklan Eğitim ve
Kültür Vakfı'nın faaliyetleri
daha çok öğrencilere yönelik.
Vakıf. Türki cumhuriyetlerden
gelen öğrencilcre burs veriyor.
] 'Allah'ın izniyle iddialıyız' diyen Devlet Bakanı
Gönen, yetiştirecekleri öğrenci tipini açıkladı:
Çağdaş, Atatürkçü,
bîlgîli ve maneviyatçı
The Marmara Oteli Opera Salonu'nda yapılan 10. Antika Kitap Mûzayedesi'nde, ilk kez eksik
siz sattşa sunulan Paul Rycaut'un 1687-1700 tarihli üç çiltlik Osmanlı Tarihi' 20 milyon 500 bin
lirayla en pahalı kitapoldu. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL)
20.5 milyon liraya 'Osmanlı Tarihi'-
Kültür Senisi - Librairie de
'era'nın dün The Marmara
Oteli Opera Salonu'nda düzen-
lediği 10. Antika Kitap Müza-
.edesi'nde ilk kezeksiksiz satışa
;unulan Paul Rycaut'un 1687-
1700 tarihli üçciltlik "Osmanlı
Tarihi" 20 milyon 500 bin lira-
a alıcı bulaıak müzayedenin
cn pahalı eseri oldu.
Yaklaşık dört saat süren 10.
Antika Kitap Mûzayedesi'nde
satışa sunulan en son kitap olan
15 milyon lira açılış fıyatlı "Os-
manlı Tarihi'ni Serdar Sadı-
koğlu satın aldı.
Müzayedenin 17 milyon lira
açılış fivatlı en pahalı eseri Taş-
çızade El-Hac Hafız Osman
Efendi tarafından yazılmış olan
altın yaldızlı ve tezhipli Kuran-ı
Kerim ise abcı bulamadı. Bu fi-
yatı aşarak müzayedede satılan
ikinci en pahalı eser ise, 8 mil-
yon 500 bin lira açılış fıyatlı
nadir bir kitap oldu: Leon Par-
villee'nin çiniler başta olmak
üzere 15. yüzyıl Türk mimari-
sinde kullanılan dekoratif un-
surlan renkli taşbaskısı levha-
larla açıkladığı "Architecture
Et Decoration Turques Au XV
E. Siecle". 17 milyon 500 mil-
yon liraya epey bir çekişme so-
nunda Moris Hazbay tarafın-
dan satın alındı.
Sahaf İbrahim Manav'ın Jak
Deleon eşliğinde yönettiği mü-
zayedenin en eski tarihli kitabı,
6 milyon 500 bin lira açılış fıyat-
lı. 1572 tarihli Giovanni Pietro
Contarini'ye ait "Historia Del-
le Cose Svccesse Dal Principio
Della Gverra Mossa Da Selim
Ottomano A Venetiani" adlı
eser ise alıcı bulamadı.
19. yüzyıl başlannda Osman-
lı kıyafetleri hakkında hazırlan-
mış kapsamlı kitaplardan biri
olarak ilgi çeken 8 milyon 500
bin lira açılış fivatlı "The Cos-
tume of Turkey". müzayedede
bulunmayan "meçhul birine"
17 milyon liraya satıldı.
ADANA (Cumhuriyet Güney
İlleri Bürosu) - Devlet Bakanı
ve Hükümet Sözcüsü Akın Gö-
nen, Türk milli eğjtimine daha
fazla kaynak ayıracaklannı be-
lirterek. "Yüreği imanla car-
pan. Atatürkçü. çağdaş, bilgili.
manevi değerlere bağlı öğret-
men ve öğrenciler yetiştirece-
ğiz" dedi. Gönen, on binlerce
ünivcrsite mezununun işsiz ol-
duğuna dikkat çekti ve "Beyin
cnflasyonunu önlemek için
planlama yapacağız" diye ko-
nuştu.
Bir özel dershanenin düzen-
lcdiği "21. Yüzyıla Girerken
Türk Milli Eğitiminde Arayış-
lar" konulu sempozyumda
konuşan Devlet Bakanı Akın
Gönen. bir toplumun ayakta
kalabilmesi ve başat ülkeler
arasına girebilmesi için çağın
bilimini elinde tutmasının şart
olduğunu vurguladı. Sempoz-
yumun yapıldığı Seyhan Kül-
tür Merkezi'ne. "Selamünaley-
küm" diyerek giren Bakan
Gönen. Fatih Sultan Mehmet-
in Haliç'e boğazdan gemi indir-
meyi akıl edecek teknolojiyi
kullanabildiği için İstanbul'u
fethctmeyi başardığına dikkat
çekti. Konuşmasının bir bölü-
mü, "Allahüekber" sözleriyle
kesilen Devlet Bakanı Gönen.
"O halde biz de bugün ne yapa-
cağız" sorusunu yönelterek
şöyle devametti:
"Dünyada birinci güç olma-
nın yolu bilim ise. bu teknoloji-
yi çitfçıyc. askere yansıimaksa
bizde bunun için gerekli ortamı
sağlayacağız. O zaman birinci
işimiz bilime. eğitime, araştır-
maya önem vermektir. Bugün
milli eğitime verdiğimiz kaynak
az. ama bunu arttıracağız".
Devlet Bakanı Gönen, milli
eğitimin en temel felsefesinin
öğretmen ve öğrencinin yetişti-
rilmesi konusu olduğunu vur-
gularken de şunlan söyledi:
"Okuma yazma bilen sayısı,
üniversite ve üniversite mezunu
sayısı tek başma gelişmişlik öl-
çüsü değil. Atatürk ilke ve inkı-
laplannı bilen, yüreği imamla,
memleket sevgisiyle çarpan,
imanlı. manevi değerlerine sa-
hip eğitim personeü ve öğrenci
yetiştirmek hedefimizdir. Al-
lah'ın izniyle iddialıyız. Milli
eğitime aynlan kaynağa önce-
lik vereceğiz. Genç kuşaklar
çağdaş bilimi, çağdaş teknoloji-
yi bilebilir, bunlan öğretebilirsi-
niz, ama yetmez. Manevi değer-
ler de gereklidir".
TBMM İnsan Haklan Ko-
misyonu üyesi Eyüp Aşık ile
RP Milletvekili Abdüllatif Şe-
ner, MÇP Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlu, DYPmilletvekilleri
Turgut Tekin. Mustafa Küpeli,
Yalçın Öğütcan ile çok sayıda
konuğun izlediği sempozyum-
da. daha sonra Ç.Ü. Tıp Fakül-
tesi Dekanı Prof. Dr. Tuncay
Özgünen, M.Ü. İlahiyat Fakül-
lesi öğretim üyesi Prof. Dr.
Cahit Baltaa, Erciyes Üniversi-
tesi İlahiyat Fakültesi öğretim
üyesi Ahmet Uğur, Çukurova
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Çcıin Yiğcnoğlu konuştular.
Anneler
Lriınu
mesajlarla
kutlaııdı
İstanbul Haber Senisi - An-
ncler Günü dün çeşitli etkinlik-
lcrlc kutlandı. Cumhurbaşkanı
Turgut özal, yayımladığı mesaj-
da tüm Anneler Günü'nü kut-
layarak, "Bu güzel günde Bal-
kanlar'da, Kafkasya'da kan
ağlayan anneler var. Onlann
ıstırabını gönülden paylaşıyo-
ruz" dedi.
Başbakan Süleyman Demirel
de. mesajında, Tûrk toplumu-
nu güçlü yapan şeyin aile oldu-
ğunu. ailenin temel diregini ise
annelerin meydana getirdiğini
söyledi. Demirel, "Hayata an-
lam kazandıran, annenin sevgi-
si ve anneye olan sevgidir. Bu
güzel günde her günü sevgi
sembolü olan bütün annelere
üstün gayret ve fedakârlıklan
nedeniyle sevgimizi, saygımızı,
minnet ve şükranlanmızı suna-
nm" dedi.
Atatürk Çocuk Yuvası ço-
cuklan, Seyranbağlan Huzure-
vinde kalan yaşhlann Anneler
Günü'nü kutlarken, Türk Ka-
dmlar Birliği'nce de "Yılın
Annesi" seçilen Şükran Da-
ban'a şükran plaketi verildi.
Törende konuşan Şosyal Hiz-
metler ve Çocuk Esirgeme Ku-
rumu Genel Müdürü Arslan
Kaya, "Annelerimiz bu toplu-
ma değerli evlatlar yetiştiren
mimarlanmızdır. Sadece çocuk
doğurup büyüten anneleri de-
ğil. çocuk doğurmadığı halde
bütün çocklan bağnna basan
gönül dağarcığı geniş anneleri-
mizin de Anneler Günü'nü kut-
luyorum" dedi.
Istanbul Gençlik ve Spor İl
Müdürlüğü ile Üsküdar Beledi-
yesi'nin ortaklaşa düzenlediği
"Anneler Günü" yürüyüşü dün
yapıldı. Yaklaşık 50 kadar anne
çocuklanyla birlikte Şemsi Pa-
şa Meydanfndan Harem'e ka-.
dar yürüdü.
İstanbul Büyükşehir Beledi-"
yesi Zabıta Ekipleri, Anneler;
Günü dolayısıyla 2!eynep Ka-_
mil Hastanesi. Istiklal Caddesi,
Gülhane Parkı, Şişli Etfal Has- •
tanesi, Bakırköy ve Süleymani-'
ye Doğumevi ile Ortaköy,"
Kartal ve Pendik meydanlann-"
da çiçek dağıttı.
İstanbul Büyükşehir Beledi-,
ye Başkanı Nurettin Sözen'in^
yurt dışında olması nedeniyle
Başkan Vekili Yusuf Baha
Gürcan, Darülaceze'de Anne-T
ler Günü'nü kutladı. ;
Kadıköy Belediyesi'nce An-,
neler Günü nedeniyle yaptın-
lan heykel de dün törenle açıldı.
Göztepe Bağdat Caddesi üze-"
rinde bulunan heykelin açılışın- '
da bir konuşma yapan Kadı-
köy Belediye Başkanı Cengiz
Özyalçın, heykeli Türk kadını- -
na armağan eltiklcrini belirte- -
rek. hergün annelerin yanında".
olacaklannı sövledi.