Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞAYFA
16
BİZ BİZE
ERDAL ATABEK
Beyin Yeniden
Keşfedilirken...
On beş milyar hücre. Her hücrenin uzantılarıyla birbiriy-
le ilişki kuran bağlantıları. Her hücrenin diğeriyle kurduğu
ortalama bin bağlantının zenginleştirdiği büyük bir iletişim
ağı. Elektro-kimyasal iletinin bu bağlantılararacılığıylasü-
rekli devrede olduğu başdöndürücü hareketlilik. Beyın
dediğimiz, insanı insan yapan organ bu. Bugün bile üze-
rinde çalışılırken hayranlık uyandıran, her gün yeni bir
yanı keşfedilen, heniiz tam olarak anlayamadığımız de-
ğerli organımız...
Newsweek dergisi son sayılarımn birinde bu konuya ge-
niş yer verirken yeni "beyin haritalarfnın araştırıldığını,
biçimlendiğini duyuruyordu. Yeni keşiflerin önemli bir ya-
nı, daha önce "belirli bir merkez' tarafından yönetildiği
sanılan birçok işlevin, bir merkezden değil; çeşitli bölgele-
rin "birlikteçalışması"ylayapıldığınınanlaşılması. "Emir
verici merkez" yerine "birlikte karar üreten bölgeler'in
beyin işlevlerini yapttğının anlaşılması, toplum hayatımız
için de uyarıcı olmuyor mu?
İnsan beyninin nasıl çalıştıgının anlaşılması, gerek bire-
yin yetişmesi, gerekse toplumsal örgütlenmeleri işleyişi
açısından önemli gerçekleri de aydınlatıyor. Bireyi yetişti-
rirken, "tek tipleştirme"nin seçilmesi, beyindeki zengin
bağlantıların kullanımını fakirleştirip, daha çok belli yolla-
rın trafiğe açıktutulmasına benzetilebilir. Böyle yetiştirilen
insanların dargörüşlülüğü, kendi bildiğinin dışında bir ger-
çeği görmemekte inatlaşması, önyargıları bizi neden şa-
şırtsın ki? Insanın robotlaştırılmasının bilinen yöntemi de
bu değil mi? Çeşitli, zenginleştirici, çok renkli uyarılar yeri-
ne tek biçimli, kalıpçı, tek renkli uyarı kullanılırsa "dü-
şünme'nin yerini "koşullanma'nın alacağı açıktır. Bu
duruma gelen bir insan da ancak kendinin tanıyacağı uya-
rılara yanıt verecek, diğerlerine karşı kayıtsız kalacaktır.
Böyle yetişen insanlar da demokrasinin çoksesliliğine de-
ğil, otokrasinin teksesliliğine uygun bir davranış göstere-
ceklerdir.
Toplum hayatımızda da düşünmenin değil; ezberleme-
nin öğretilmesi aynı sonucu vermiyor mu? Kendisine öğ-
retilenden başkasını öğrenenin, kendisine söylenenden
başkasını söyleyenin cezalandırıldığını. dışlandığını gö-
ren insanın beyin işlevlerindeki çoraklaşmaya şaşılır mı?
Böyle durağan, kendi karar vermesine alışmamış, hareket
edebilmek için başkasının talimatına gerek duyan insanla-
rın üretici, yaratıcı olabilmeleri olanaklı mı? Böyle insanlar
ancak uygulayıcı olabilirler. Hem de söylenenleri yapar-
ken bile korkan, yanlış yapma kaygısıyla adım atmaktan
çekinen, ancak kendi gibilerle olduğu zaman cesaret ka-
zanan insanlar başkatürlü nasıl olabilir?
Beyin işleyişinde "tek merkezli otorite"nin yerine "çok
merkezli bölge'lerin olduğunun anlaşılması, toplumlarm
günümüzdeki beklentileri açısından da önem taşımıyor
mu? Bugünün toplumsal motivasyonlarında "katılım'ın
taşıdığı önem, bizim hayatımızda aileden eğitime, çalış-
madan boş zamanlara kadar eksikliğini duyduğumuz bir
davranış değil mi? Bireylerin katılımıyla zenginleşen top-
lumsal hayat, özünde "demokrasi' demek değil mi? Baş-
kalarının kararıyla hareket etme yerine "ortak karar üreti-
mi", bugün aile yapısından eğitimin yeniden düzenlenme-
sine, iş veriminin-iş kalitesinin arttırılmasına kadar haya-
tın her alanını ilgilendirmiyor mu?
Çağdaşlaşma, sanıldığı gibi telefon sayısının, sürücü
ehliyetinin artması değil, "kişilikli insan yetiştirme-adaletli
toplumda yaşama-sosyal refahın arttınlması ve paylaşıl-
ması" demektir. Çağdaşlaşma, insan beynine saygt du-
yulması, onu "uzaktan kumandayla çalışan elektronik bir
düğme" saymak yerine "özgürce gelişen, özgürce çalı-
şan insanın beyni" olarak kabul etmekle olacaktır.
Bu da ancak insana değer vermekle oiur...
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Her iki lcrepin en canlı
Ve cazip renkleri vardır,
Boyalan iabittir, Ki; bir
Z&num tohn&z ve çıkmaz!
İlk Mektep Muallimleri
Ders scnesi nihayetinde ilk
mektep muallimleri arasında
tasfıye yapılacağı. mektep
mezunu olmıyan muallimlerin
çıkanlacağı yazılmıştı. Bu şayia
hakkında Maarif müdürü
Haydar Bey şöyle demektedir.
"- Şon senelerde mekteplerini
bitiren pek çok genç muallim
varsa da bunlann iş
bulamadıklan haberi yanhşür.
Bilhassa ben bu muallim
çokluğu yüzünden bir tasfıye
yapılacağını tahmin etmiyorum. Her ders senesi sonunda
mekteplerdeki tetkikatımıznelicesini Vekâleıebildirmekteyiz.
Şu muhakkaktır ki ehliyetsiz olan muallimler çıkanlır. Her
sene olduğu gibi bu sene de ilk mekteplerde tetkikat yapacak
ve bunun neticesini Maarif Vekâletine bildireceğiz".
Yeni matbuat davalan
Haber gazetesinin 6 mayıs tanhli nüshasında intişar eden "yeni
bir usul mü. ayhklann bir kısmı erzak ve bono ile mi
verilecek?" başlığı altında intişar eden yazı müheyyiş mahiyette
görülmüş, mezkûr gazetealeyhine Müddeiumutnilikçeyeni bir
dava ikameedilmiştir. Bundan başka "Köroğlu" gazetesinin
de 7 mayıs tarihli nüshasında intişar eden bazı yazılar
müstehcen mahiyette görüldüğünden bu gazete aleyhine de
dava açılmıştır.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
14'ler yıllık izinlerini aldı
11 MAYIS 1962
13 Kasım 1960 günü abnan bir kararla Milli Birlik
Komitesindeki görevlerinden affedilen ve 19 kasım tarihine
kadar da yurt dışındaki çeşitli büyükelçibklerimize müşavir
olarak tayin olunan 14'lerin iki yıllık müddetleri 20 Kasım
1%2 tarihinde sona ermektedir. 14'lerden bazılan bundan bir
müddet evvel Paris'te toplanmışlar ve bu yüzden de kendileri
hakkında Dışişleri Bakanlığınca bir tahkıkat açılarak ihtar
verilmiştir. Mütaakıben 14'lerden üçü Orhan Kabibay,
Muzaffer Özdağ ve Rıfat Baykal yılbk izinlerinden bir
müddetini Türkiye'de geçirmek istediklerini bildirrnişler.
Dışişleri Bakanlığı da üç müşavire birer haftalık izin venmişti.
İzne rağmen müşavirlerTürkiye'ye gelmemişlerdir.
Öğrenildiğine göre 14'lerden Yeni Delhi"de bulunan Alparslan
Türkeş hariç olmak üzere diğerleri 27 Mayısı Roma'da
kutlamaya karar vermişlerdir. Alparslan Türkeş hasta
olduğundan bu toplantıya katılamıyacak, fakat diğerleri
Roma Müşaviri Şefık Soyuyüceye misafır gelerek birkaç gün
kalacaklardır.
Gene haber almdığına göre 13 müşavir Roma'da
buluştuklannda 27 Mayıs Devriminin yıldönümünü kutlamak
üzere yapılacak törene de katılacaklar ve mütaakıben de
aralannda toplanarak bazı kararlar alacaklardır. 14'ler yurda
dönüp dönmemeyi, dönülecekse bunun hangi tarihte olacağıru
da gene bu toplanüda kararlaştıracaklardır. Bu bakımdan
Roma toplantısına önem verilmektedir.
Müşavirler, Bakanlıktan yıllık izinlerini almış olduklanndan
bulunduklan yerlerden Roma'ya gelişlerinde de Paris
toplantısında olduğu gibi bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
11 MAYIS 1992 PAZARTESİ
|~ıı •• * C'nlü Fransız şarkıcı Gilbert Becaud. önceki gece Türk-Fransız
v d l S H S O H n i Z f f â i l G a l a Gecesi'nde çağnlılara bir müzik şöleni verdi. Türk-Fransız
Ticaret Derneği'nin Swissotel'de düzenlediği geceye 11 kişilik müzisyen ve teknisyen ekibiyle ka-
tılan Gilbert Becaud, aralannda "Et Maintenant", "Quand II Est Mort Le Poete", "L'lmportant
C'cst La Rose" ve "L'Indiffrence"ın da bulunduğu unutulmaz sarkılarnla Svvissotel'in Balo Sa-
lonu'nda birazda nostaljik bir "Oıanson" rüzgârı estirdi. (Fotoğraf: İBRÂHİM GÜNEL)
Filipinler yeni
f T
başkanı seçiyor
v
MAN1LA (AA) - Filipinler"-
de bugün devlet başkanhğı par-
lamenio vc >crel yönetim se-
çimleri yapılacak.
Fılipinliler. Corazon
Aquino'nun yerine scçecekleri
devlet başkanının yanı sıra
kongre üyeleriyle vali ve beledi-
ye başkanlannın da dahil oldu-
ğu 17 binden fazla görevliyi
belirlcmek amacıyla sandık ba-
şına gidecckler. Devlet başkan-
lığı seçimine dcvrik Devlet
Başkanı Ferdinand Marcos'un
dul eşi Imelda Marcosda katılı-
yor.
Scçimler öncesinde. komü-
nıst gerillalar pusu kurarak 15
güvcnlik görevlisini öldürdü.
Eski Savunma Bakanı Fidel Ramos'un destekçileri, Manila'-
daki mitingte. (Fotoğraf: REUTER)
HABERLERIN DEVAMI
Çileli Bafa, balıklı günlerini anyor
AYDIN.
• Baştarafı 1. Sayfada
1978"de kamulaştınlıp yöre
köyleri için bir kooperaüf kuru-
luncaya dek sürdü Bafa'nın
kavgası. Ardından kooperatifi
yaşatma savaşımı başladı.
Balık dışarıdan geliyor
Şimdilerde Bafa"da suskun-
luk yaşanıyor. Gölde artık ba-
lık kalmadı. Geçmişte yıllık 300
tona kadar sağlanan üretimi 14
tona geriledi. Göl kıyısında,du-
varlarında "fresh fish" yazılı
balıkçı lokantalannda artık
Bafa'nın ünlü yılan balığı, saza-
nı. kefalı. levreği satılmıyor.
Balık dışandan getiriliyor.
I978"de kurulan balıkcılık koo-
peratifi iflas etti. Kooperatifin
fcshi gündemde. Dalyan ihale-
yc çıkanldt. Toplam borcu 1
milyara yaklaşan kooperatif
ihalcyc sokulmadı. İki kişinın
katıldığı ihaleyı, Gürhan özte-
kin adlı inşaat mühendısı ka-
zandı. Bafa'yı ilk yılı 150 mil-
yon liradan 5 yıllığına kiraladı.
Bafa'nın balıkçılan endişeli. Bir
yandan "Eskı günler geri mi ge-
liyor" diye soruyor balıkçılar,
diğer taraftan "Nasıl bu duru-
ma gelindi" sorusuna yanıt bul-
maya çalışıyorlar...
Sınırh Sorumlu Bafa Gölü
Çevre Köyleri Balıkcılık Koo-
peratifi levhasının ön yüzünde
hoş geldiniz, arkasında güle gü-
le yazıyor. Kooperatif binalan
terk edilmış. Bir zamanlar ba-
bklarla dolu azıklar şimdi boş.
Kooperatifin soğuk hava depo-
su önünde lastikleri patlak
kamyoneti duruyor. İdare bi-
nası dalyanın yeniden ihaleye ve-
nlmesinden sonra içindeki bel-
gelerle birlikte yanmış. Bahçe-
nin ortasında Atatürk büstü
duruyor. altında bir yazı:
"Köylü milletin efendisidir."
Kala kala bir tek çoban köpeği
kalmış. Bizi içeri sokmamak
için bahçe kapısında bir süre
havhyor, sonra binalann arka-
sındaki bahçede kayboluyor.
Oysa neler yaşanmıştı bu koo-
peratif kuruluncaya dek.
Kamulaştırma
63 yaşındaki balıkçı lbrahim
Çetin, o günleri "dün gibi"
anımsıyor. Sakızburnu Dalyanı
o zamanlar "bir gelin" gibi süş-
lenmiş. Çetin. "1978 yılıydf di-
yor, gününü anımsarruyor. "28
ağustos" dediğimizde başıyla
doğruluyor: "Evet, ağustos."
O gün Sakızburnu Dalyanı'-
nında sevinç yaşanıyordu. Tek-
neler süslenmiş, herkes en güzel
giysilerini giymişti. Kaçak ava-
lıkla geçen çileli günlerin sona
ermesi kutlanıyordu. Dönemin
Köy İşleri ve Kooperatifçilik
Bakanı Ali Topuz, "Bundan
böyle Bafa Gölü'nden göl çev-
resindeki hak sahibi köylüleri-
miz yararlanacaktır. Yıllardır
haklan ellerinden alınmış, bu
nedenle çeşitli acılara katlanmış
köylülerimizin acılan dinecek.
Yeni mülkiyet biçimi onlara ge-
niş özgürluğü getirecektir. Bura-
da demokratik halk kooperatifi
modelini kuracağız" diyordu.
"O gün bayram vardı, bay-
ram" diye anlatıyor 63 yaşında-
ki balıkçı ve kooperatif üyesi
İbrahim Çetin. "Artık kaçak
avlanmak yok. Ağa yok. Dile-
diğin gibi balığa çık kimse kan-
şamaz. Göl artık bizim."
Neden mi bu kadar sevinçliy-
di köylüler? Çünkü göl "ağa"-
ya aitti ve avlanmak yasaktı.
Yıllarca ağanın silahlı adamla-
nnın karşısında canlannı yitir-
mek pahasına balığa çıkmışlar-
dı. Bafa'da yaşanan kavga son
buluncaya kadar 6 kişi yaşamı-
nı yitirmiş, kimi bacağından,
kolundan olmuştu.
Yolsuzluk tartışmaları
Aradan beş yıl geçmeden,
kooperatifte yolsuzluk tartış-
maları başlamış, köyler arasın-
da anlaşmazlıklar belirmişti.
"10 yerine 9 yaz" dıyen ortak-
lar. tuttuklan balığı tüccara sat-
maya başlamışlar. Kocakaya
artık balıkçılığı bırakmış. Lo-
kantaalık yapıyor Bafa'da.
"Zaten artık balıkcılık bitti" di-
yor."Ya kooperatif diye sonı-
yoruz, yanıtlıyor:
- O da ha bitli ha bitecek. Her
şey satıldı. Geriye hiçbir şey
kalmadı. Gölü de bir ihaleyle
başkasına verdiler.
- Nasıl bu duruma geldi?"
- Hiçbirimiz kooperaüfçiligi
bilmiyorduk. Bizim için çok ye-
ni bir şeydi. Birçok anlaşmazhk
oldu. Her yıl yeni başkanlar se-
çildi. Her gelen bir tokat attı.
Yönetim kurulunda çoğunluk
hangi köydense o köye ağırlık
verildi. Devlet ilk dönemde bi-
raz yardım etti. Ama sonra hiç-
bir yardım gelmedi. Biz bize
kaldık. Kooperatif içinde tar-
tışmalar çıktı. Balığını koope-
ratife veren parasını zamanında
alamadı. Geç ödemeye başladı-
lar."
Bafa'daki balıkcılık koope-
ratifinin iflasmdan sonra dal-
yan bir ihaleyle 5 yıllığına kira-
ya verilirken kooperatif yöneti-
cileri hakkında da soruşturma
başlatılmış.
Kooperatifin vergi dairesine
olan borcu 280 milyon. SSK'ya
150 milyon, Mal Müdürlüğü'-
ne de 100 milyon. Böylece top-
lam rakam 1 milyar lirayı aşı-
Avrupa'dan Hollywood'a Devlet
• Baştarafı 1. Sayfada
kendi ritmini buluyor. Açış filmi
olan dedikodulu "Temel İçgüdü"
(Basic Instina'i) kaçırdık. (Can-
nes sonrası, Paris'te yakalayaca-
ğız). Ama filmin dedikodusu,
tartışmalan sürdüğü gibi bu ve-
sileyle "Cannes'ı şereflendiren"
günümüzün "mega-star"ların-
dan Mıchael Douglas Beye-
fendi"yle perdenin yeni Kim
Novak'ı diye tanıtılan Sharon
Stone Hanımefendi'nin ilgipç
beyanlanna da tanık olduk. İş-
te bu ünlü kişilerin filmlerini
savunmalanndan birkaç yansı-
ma.
Douglas, yönetmen Paul
Verhoeven'i ve "sağlam bir po-
lisiye entrika" içeren senaryoyu
beğendiğini. ama bu fılmde oy-
namayı kabul etmesinin başka
bir temel nedeni olduğunu söy-
>or:
"Amerika'da halen pek sağ-
Uk.li bir hava yok. tnsanlar seks-
ten. beslenmeden, sigara içmek-
ten ve bunun gibi birçok keyifli
şeyden kaçıyor. Toplumsal bir
baskı, insanlann tümüyle ozel
olması gereken yaşam bölgele-
rini git gide daha çok denetim
altına alıyor. "Temel îçgüdü" ise
şiddet. cinsel heyecanlar ve
"kötülük" üzerine "ilkel", te-
mel bir fım.
Douglas, Los Angeles olay-
lan sırasında kentte fılm çeki-
yormuş. Olaylan dehşetle anı-
yor:
"Stüdyoyu boşaltıp çekimi
durdurmak zorunda kaldık.
Yukandan kent alevler içinde
HAVA DURUMU
görünüyordu: Tıpkı körfez sa-
vaşında. tutuşmuş petrol boru-
lanyla Kuveyt gibi. Asıl kaygı
verici olan, ırkçı davranışlar de-
ğil. Sosyo-ekonomik durum ve
siyahlann genelde hâlâ çok
yoksul olmalan. "Orta sınıf"
denen ve eskiden Amerikabla-
nn ait olmakla övündükleri
kesim yok oldu. "Orta sınıf
yok artık, zenginler vo yoksul-
lar var. Son filmim "Falling
Down" biraz da bunu anlatı-
yor".
Yönetmen Paul Verhoeven
ise aralannda en dertli olanı.
"Robocop" filminin yaratıcısı,
tüm filmlerinin Amerika'da ge-
çerb olan sansür sistemiyle ça-
tıştıgını. bu ülkede her alanda
ilerlemeye karşın toplumun
fılmlerdeki seks ve şiddete bakı-
şının hâlâ oldukça "çocuksu"
olduğunu söylüyor.
ABD'de geçcrli olan yeni uy-
gulamaya göre bu tür filmler
eskisi gibi "X" kategorisine de-
ğil. "11 yaşından küçükler gö-
remez" kategorisine giriyor.
Ama uygulamada değişen bir
şey yok. Bu tür filmler ulke ça-
pında ancak birkaç yüz sinema-
da gösterilebiliyor (Birkaç bin
yerine), afiş ve resim asamıyor.
gazete ilanı veremiyor. video pi-
yasasına giremiyorlar.
Ve bu yüzden Verhoeven, fıl-
mini tam 9 kez sansüre sokmak
zorunda kalmış. Her seferinde
yeni pazarlıklarla... Ve sonuç
olarak fılm. asıl versiyonundan
"42 saniyesi kesilmiş olarak"
ABD"de gösteriliyor.
Baştarafı 1. Sayfada
meslek örgütleri, basın sektö-
ründeki sendikalar ile üniversi-
telerin temsilcileri de görev ala-
cak. Son şekli verilen taslak ile
TÜYDAK'a, Basın llan Kuru-
mu ve TÜBİTAK modeli bir
özerk isleyiş getiriliyor.
Kültür Bakanı Fikri Sağlar
tarafından hazırlanan taslağın
gerckçesinde. Türkiye'de yayın
alanında son yı1larda ortaya
büyük sorunlar çıkıığı anımsa-
tılarak "Bu sorunlann en başm-
da ise dağıtım konusu yer al-
maktadır. Teknolojinin en son
vcrilerinin basın ve yayın alanı-
na yansımasına karşın, dağıtım
alanında eski yöntemlerle yeti-
nilmek istenmesi, var olan bü-
yük kuruluşlann dağılması
veya eski etkinliklerini yitirme-
lcri hcr açıdan dağıtım alanında
olumsuz yansımalar yaratmış-
tır" denildi. Son yıllarda yaşa-
nan "televizyon şoku"nun kit-
leleri giderek kitap, gazete ve
dcrgilerden uzaklaştırarak "ek-
rana esir bir duruma getirdiği"
bclirtilen gerekçede, "Böylesine
bir sürcç. kitap ve yayın piyasa-
stnı gerilelirken u!usal kültürü-
müze de önemli bir sekte vur-
maktadır. Halk. ekranın reha-
veti içinde teknolojinin ürünle-
rinc kapılıp giderken okuma
gibi bcyinsel çaba isteyen birca-
ba ortadan silinmektedir. Türk
halkı her yıl açılan yeni televiz-
yon kanallan sayesinde artık
daha azokurbirdüzeyegelmiş-
tir. Her açılan televizyon kanalı
hcm okur sayısını duşüımüş
hem de baskı sayılannı azalt-
mıstır'" görüşüne yer verildi.
TÜRKİYE'DE
yor.
DSl'nin, taşkın seti ve yaşa-
nan kuraklık sonucu Bafa'daki
su seviyesi bu yıl 2 metre düş-
müş. Böylece Serçin ve Kapıkı-
n çevresinde sulann çekilmesiy-
le yeni tanm alanlan açılmışr
DYP tarafından yörede gerçek-
leştirilen araştırmanın da orta-
ya koyduğu gibi Bafa çevresin-
deki köylerin sahip olduğu
verimli tanm toprağı alanı sı-
nırlı. Serçinliler şimdilerde orta-
ya çıkan yeni tanm topraklannı
işleyerek geçimlerini sağlamaya
çalışıyorlar.
Demirel:
Aşkabat
zirvesi barışa
hizmetetti
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türkmenistan"ın baş-
kenti Aşkabat'ta yapılan zirve-
de Türk dış politikası destek
buldu. Başbakan Süleyman De-
mirel, zirveye katılan ülkelerin
Bosna-Hersek ve Karabağ ko-
nusundaTürkiye'nin, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'ne
yaptığı girişimleri destekledik-
lerinibildirdi.
Aşkabat'tan dönen Demirel,
Esenboğa Havalimaru'nda
yaptığı basın toplantısında, zir-
veye katılan ülkelerin Kara-
bağ'da yaşanan "vahşeti" kına-
dıklannı kaydederek Türkiye'-
nin, BM Güvenlik Konseyi'ne
yaptığı girişimlerin desteklendi-
ğini açıkladı. Zirvede. Federal
Ordu desteğindeki Sırplann
saldınlannın sürdüğü Bosna-
Hersek'teki olaylann da kınan-
dığını belirterek katılımcı ülke-
lerin. burada kan dökülmesinin
engellenmesi için mutabakata
vardıklannı ifade etti. Demirel,
zirve için "İyi toplantıydı. Ban-
şa hizmet etmiştir" dedi.
Başbakan Demirel, Türkme-
nistan, Kırgızistan, Kazakis-
tan, Özbekistan, Pakistan, İran
ve Türkiye'nin katıldığı zirve-
nin "başanlı" geçtiğini kayde-
derek bu bölgede işbirliği im-
kânlannı arttırmak ve yeni
işbirliği alanlan yaratmak için
bir araya geldiklerini söyledi.
Bölgedeki ülkelerin, doğalgaz.
petrol. pamuk ve çeşitli maden-
İer gibi doğal kaynaklar açısın-
dan zengin olduğunu söyleyen
Demirel, bu cumhuriyetlerle
Avrupa bağlantısının zayıf ol-
duğunu, bunun giderilmesinin
tek yolunun da eski İpek Yolu"-
nun "ihyası" olacağını belirtti.
Bölgede mal hareketliliğini
yaratmanm başka bir çaresi ol-
madığını kaydeden Demirel.
zirveye katılan ülkelerin İpek
Yolu hattından geçecek demir-
yolu ve karayolu bağlantılan-
nın bir an önce bitirilmesi için
karara vardıklannı açıkladı.
Demirel. zirvede Türkmenis-
tan doğalgazının Avrupa"ya
gececeği hemen hemen tek yo-
lun Türkiye olduğu konusunda
var olan mutabakatın "pekişti-
rildiği"ni söyledi. Kazakistan"-
daki petrolün de Türkiye'yc
indirilmesinin toplantıda konu-
şulduğunu kaydetmekle ycli-
nen Demirel. toplantıda karar-
laştınlan kararlann takibi için
de toplantılar yapılacağını bil-
dirdi.
İç kavganın sona crmcyc baş-
ladığı Afganistan'a "dışarıdan
kanşılmaması" konusunda gö-
rüş bırliğine vanldığını söylc-
ycn Demircl. Tacikistan'da
yaşanan olaylara da kimsenin
müdahalc etmcmesi gcrcktiği
konusunda anlaşmayavanldî-
ğını belirtti.
DÛNYA'DA
Devlet Bakanlığı Meteomloji
Genel Mûdûrlûğü'nden aiınan
bügtye göre yurdun doğu te-
simlerı parçalı buluDu. Doğu
ve Gûneydoğu Anadolu'nun
doğusu yağışlı. diğer yerler
az bulutlu ve açık geçeek
HWA SICAKLIĞI- Artacak
RÛZGÂR: Kuzey ve bat yön-
lerden hafîf arasıra orta kuv-
vette esecek. DENİZLERDE,
Doğu Karadeniz"de günbatısı ve karayel, Akdenııde gûn batısı ve lodos dığer de-
nizlerimtzde yıldız karayelden saatte 10-21 denız mılı esecek. Van Gölü'nde hava
yağışlı geçecek Rüzgâr, batı yönlerden hafıf ara sıra orta kuvvette esecek Göl
kûçük dalgalı olacak
27° 14°
21° 5°
9° 4°
22° 8°
25° 13°
28° 12°
23° 8°
24° 11°
18° 12°
25° 10°
10° 5°
23°
Menem: Amaç her
durumda kâr etmek
İstanini Haber Servia - Arian-
tin Cumhurbaşkanı Carios Me-
nem, Türk işadamlanna Arjan-
tin'de istedikleri her alanda yaü-
nm yapabüeceklen çağnsında
bulunarak "Sermayenin anava-
tanı yoktur. Amaç, nerede olursa
olsun kâr etmektir" dedi.
İstanbuTdaki gezisini tamam-
ladıktan sonra kaldığı Çırağan
Oteli'nde bir basın toplanusı dü-
zenleyen Menem. Türkiye'ye
yaptığı ziyaretten çok etkilendiğı-
ni, "büyük beklentileri olan ve
geleceği çok uzak olmayan bir ül-
ke" olarak tanımladığı Türkiye'-
ye büyük bir sevgj ve saygı duy-
duğunu söyledi.
Konuk Cumhurbaşkanı, "enf-
lasyonu düşürme konusunda
Türk hükümetine tavsiyede bu-
hmup bulunmadığı" biçimindeki
soruya şu yanıü verdi:
"Bu. y"alni2ca Türkiye'nin ve
Anantin'in değiL dünyanın sonı-
nu. Biz, Arjantin'de enflasyonu
önleme konusunda başanlı bir
mücadele verdik. 1989'da yüzde
üç binlerde olan enflasyon, ge-
çen nisan ayında oldukça düş^i-
rüldü. Türk yetkiüfere, ülkemiz-
de enflasyonu nasıl düşürdüğü-
müzü anlatüm. Ancak onlar,
zaten sorunlann nasıl çözümle-
neceğjni büiyorlar."
Türkiye'de nükleer santral ya-
pımı ile ilgili bir soru üzerine de
bu konuda Brezilya, Uruguay,
ŞiB, Bolivya ve Paraguay üe çeşit-
b anlaşrnalan bulunduğunu,
Türkiye ziyareti sırasında konu-
nun resmi düzeyde ele ahnmadı-
ğını söyledi. Heyette bulunan
Aıjanun Ulusal Nükleer Ajans
Başkanı'nın konuyla ilgili görüş-
meîer yapüğını belirten Menem,
"Arjanu'n, dünya banşı için
önemli adımlar aüyor. Nükleer
12PKK'h
öldürüldü
KAHRAMAİMMARAŞ (AA)
- Kahramanmaraş'ta, güvenlik
kuvvetleriyle silahlı çatışmaya
giren bölücü örgüt üyesi terö-
risılerden 12"si ölü. 2'si sağ ele
geçırildi.
Bölgede arazi arama-taraması
yapan güvenlik kuvvetleri.
merkez ilçeye bağlı Karamanlı
köyü dağlık kesiminde önceki
gün öğle saatlerinde bir grup te-
röristle karşılaştılar. Güvenlik
kuvvetlerinin 'tesb'm ol' çağnsı-
na ateşle karşılık veren terörist-
lcrle çıkan çatışmada 12 terörist
silahlanyla birlikte ölü olarak
ele geçırildi. Silahlı iki terörist
de sağ olarak yakalandı.
enerjinin banşçı amaçlada insan-
lığın yaranna kullanılması taraf-
tanyız"dedi.
Konuk Cumhurbaşkanı, "Ar-
jantin ve Türkiye arasında ben-
zeriikler olup olmadığr sorusu-
na da "İki ülke arasında birçok
benzerlikler var. Dünya küçül-
dükçe. alışkanhklar, geknekler,
kültürler birbirini tamamhyor.
AnantırJı bir yazann dedıği gibi;
ben, Arjantin değil, dünya vatan-
daşyım'' yanıtıru verdi.
Carlos Menem, bu sabah Tür-
kiye'den aynlacak.
Halıcı
• Baştarafı 1. Sayfada
masında, Menem'e, "zamanı-
nın süper devjeti" diye niteledi-
ği Osmanlı İmparatorluğu'n-
dan günümüzc kalan büyük
eserler ve camiler hakkında
bilgi verdi.
Sultanahmet Camii'nden
sonra Ayasofya Müzesi'ne ge-
çen Carlos Menem, camiden
müzeye giderken otomobile
binmek yerine yürümeyi tercih
etti. Yürüyüşü sırasında çevre-
de bulunan turistlerden de ilgi
gören Menem, Türk, yabancı
ayırt etmeden el uzatan her-
kesle tokalaştı.
Ayasofya Müzesi'ni gör-
dükten sonra abşveriş yapmak
üzere Nuruosmaniye Caddesk.
üzerindeki Bazaar 54'e gjden
konuk Cumhurbaşkanı, bura-
da toplam 130 milyon braya
3'ü büyük, 10'u küçük obnak
üzere 13 hab satın aldı.
Topkapı Sarayı'nı da gezen
Menem, yayık ayranı ve vişne
şurubu içerek Hazine Bal-
konu'ndan İstanbul'u seyretü.
Menem, daha sonra Sepetçi
Kasn önünden bindiği gemi ile
Boğaz turu attı.
Boğaz gezisi sırasında, Ar-
jantin ve Türk heyetinden gezi-
ye katılanlarla bol bol hatıra
fotoğrafi çektiren Carlos Me-
nem, fotoğraf çektirmek ya da
konuşmak üzere yanına gelen
hanımlann yanaklannı öpme-
yideihmaletmedi.
Geziden sonra, kendisinı iz-
leyen gazetecilerle Çırağan
Oteli'nin lobisindeki koltuk-
larda "samimi" bir basın top-
lanüsı yapan Menem, toplan-
tıyı, birkaç dilde teşekkür
ederek bitirdi. Sempatik dav-
ranışlanyla ilgi çeken konuk
Cumhurbaşkanı "şükran" ve
"inşallah" kelimelerini de yerli
yersiz kullanarak, çevresinde-
kileri güldürdü.
B 19°
aslt
u *raç* B-bulutlu Gipjneslı K-tariı S-ask Y.yaGmımı
Aslıve Kopyası ile Ozürler...
• Baştarafı 3. Safyada
kara Temsilciliği'ni yüklenirken, gerçekte en önemli
görevinin "genç gazetecileri" yetiştirmek olduğunu da
söylemeye gerek yok. Arcayürek'in önümüzdeki paza-
ra yapacağı sürprizini ben de merakla bekliyorum.
Yuvaya dönüş sürüyor ve önümüzdeki ay başında da
sürecek...
istanbul'da istihbarat şefi olarak genç ve enerjik ga-
zetecı Şenay Kalkan ve Dış Haberler Servisi'nin başın-
da deneyimli Ergun Balcı yeniden masalarının başına
oturdular. Serpil Gündüz arka sayfanın, Yurdagül Er-
koca iç politikanın sorumluluğunu yüklendiler.
Celal Üster, Kültür Servisi'nin başına geçer geçmez
bazı yeniliklerin hazırlıklarına da hemen başladı. Han-
dan Şenköken, Ayşe Yıldırım, Zafer Aknar, Sinan Gök-
çen ve Ali Tevfik Berber de haber, fotoğraf ve röportaj-
ları ile yeniden karşınıza çıkıyorlar.
Ankara Bürosu'nun Yasemin Çongar'ı dış politika
olaylarını gerçek içyüzü ile birlikte size aktarırken, Ev-
ren Değer de savunmanın yanı sıra dış politika haber-
lerine de imzasını koyacak.
Ayşe Sayın kültür-eğitim, Güneş Gürson iş-sendika
ve çevre, Sertuğ Çiçek ekonomi, iş-sendika haberleri
ile yuvaya dönen geleceğin ümidi gençlerimizdir.
Izmir Bürosu'nun şefliğini Serdar Kızık yeniden yük-
lenirken, imzalarını altı ay öncesinden çok iyi anımsa-
dığınız Ümit Otan, Hakan Kara, Türey Köse, Hüseyin
Erciyas, Nüvit Tokdemir, Merih Ak, Necati Aygın'ın ha-
berlerinin sekreterliğini yine Işık Ersan yürütecek.
Adana Temsilcimiz Çetin Yiğenoğlu, bir yandan ye-
rel basın kurultayının hazırlıklarınt sürdürürken, bir
yandan da bürodaki görevine İstihbarat Şefi Mehmet
Aka ve muhabir arkadaşımız Mustafa Dertli ile birlikte
döndü. Bu arada bölge muhabirlerimiz Şanlıurfa'da
Mehmet Faraç, Iskenderun Murat Bayar, Ergani Yaşar
öztürk ve Kozan'dan da Cezmi Volkan Varan dönüş
sürecindeki arkadaşlarımız oldular.
Ciddi, fakat sevimli Cumhuriyet'e yakışır daha güzel,
daha dogru haberler vermek ve daha az yanlışlıklar
yapmak umuduyla..