23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ŞAYFA 16 BİZ BİZE ERDAL ATABEK Beyin Yeniden Keşfedilirken... On beş milyar hücre. Her hücrenin uzantılarıyla birbiriy- le ilişki kuran bağlantıları. Her hücrenin diğeriyle kurduğu ortalama bin bağlantının zenginleştirdiği büyük bir iletişim ağı. Elektro-kimyasal iletinin bu bağlantılararacılığıylasü- rekli devrede olduğu başdöndürücü hareketlilik. Beyın dediğimiz, insanı insan yapan organ bu. Bugün bile üze- rinde çalışılırken hayranlık uyandıran, her gün yeni bir yanı keşfedilen, heniiz tam olarak anlayamadığımız de- ğerli organımız... Newsweek dergisi son sayılarımn birinde bu konuya ge- niş yer verirken yeni "beyin haritalarfnın araştırıldığını, biçimlendiğini duyuruyordu. Yeni keşiflerin önemli bir ya- nı, daha önce "belirli bir merkez' tarafından yönetildiği sanılan birçok işlevin, bir merkezden değil; çeşitli bölgele- rin "birlikteçalışması"ylayapıldığınınanlaşılması. "Emir verici merkez" yerine "birlikte karar üreten bölgeler'in beyin işlevlerini yapttğının anlaşılması, toplum hayatımız için de uyarıcı olmuyor mu? İnsan beyninin nasıl çalıştıgının anlaşılması, gerek bire- yin yetişmesi, gerekse toplumsal örgütlenmeleri işleyişi açısından önemli gerçekleri de aydınlatıyor. Bireyi yetişti- rirken, "tek tipleştirme"nin seçilmesi, beyindeki zengin bağlantıların kullanımını fakirleştirip, daha çok belli yolla- rın trafiğe açıktutulmasına benzetilebilir. Böyle yetiştirilen insanların dargörüşlülüğü, kendi bildiğinin dışında bir ger- çeği görmemekte inatlaşması, önyargıları bizi neden şa- şırtsın ki? Insanın robotlaştırılmasının bilinen yöntemi de bu değil mi? Çeşitli, zenginleştirici, çok renkli uyarılar yeri- ne tek biçimli, kalıpçı, tek renkli uyarı kullanılırsa "dü- şünme'nin yerini "koşullanma'nın alacağı açıktır. Bu duruma gelen bir insan da ancak kendinin tanıyacağı uya- rılara yanıt verecek, diğerlerine karşı kayıtsız kalacaktır. Böyle yetişen insanlar da demokrasinin çoksesliliğine de- ğil, otokrasinin teksesliliğine uygun bir davranış göstere- ceklerdir. Toplum hayatımızda da düşünmenin değil; ezberleme- nin öğretilmesi aynı sonucu vermiyor mu? Kendisine öğ- retilenden başkasını öğrenenin, kendisine söylenenden başkasını söyleyenin cezalandırıldığını. dışlandığını gö- ren insanın beyin işlevlerindeki çoraklaşmaya şaşılır mı? Böyle durağan, kendi karar vermesine alışmamış, hareket edebilmek için başkasının talimatına gerek duyan insanla- rın üretici, yaratıcı olabilmeleri olanaklı mı? Böyle insanlar ancak uygulayıcı olabilirler. Hem de söylenenleri yapar- ken bile korkan, yanlış yapma kaygısıyla adım atmaktan çekinen, ancak kendi gibilerle olduğu zaman cesaret ka- zanan insanlar başkatürlü nasıl olabilir? Beyin işleyişinde "tek merkezli otorite"nin yerine "çok merkezli bölge'lerin olduğunun anlaşılması, toplumlarm günümüzdeki beklentileri açısından da önem taşımıyor mu? Bugünün toplumsal motivasyonlarında "katılım'ın taşıdığı önem, bizim hayatımızda aileden eğitime, çalış- madan boş zamanlara kadar eksikliğini duyduğumuz bir davranış değil mi? Bireylerin katılımıyla zenginleşen top- lumsal hayat, özünde "demokrasi' demek değil mi? Baş- kalarının kararıyla hareket etme yerine "ortak karar üreti- mi", bugün aile yapısından eğitimin yeniden düzenlenme- sine, iş veriminin-iş kalitesinin arttırılmasına kadar haya- tın her alanını ilgilendirmiyor mu? Çağdaşlaşma, sanıldığı gibi telefon sayısının, sürücü ehliyetinin artması değil, "kişilikli insan yetiştirme-adaletli toplumda yaşama-sosyal refahın arttınlması ve paylaşıl- ması" demektir. Çağdaşlaşma, insan beynine saygt du- yulması, onu "uzaktan kumandayla çalışan elektronik bir düğme" saymak yerine "özgürce gelişen, özgürce çalı- şan insanın beyni" olarak kabul etmekle olacaktır. Bu da ancak insana değer vermekle oiur... 60 YIL ONCE Cumhuriyet Her iki lcrepin en canlı Ve cazip renkleri vardır, Boyalan iabittir, Ki; bir Z&num tohn&z ve çıkmaz! İlk Mektep Muallimleri Ders scnesi nihayetinde ilk mektep muallimleri arasında tasfıye yapılacağı. mektep mezunu olmıyan muallimlerin çıkanlacağı yazılmıştı. Bu şayia hakkında Maarif müdürü Haydar Bey şöyle demektedir. "- Şon senelerde mekteplerini bitiren pek çok genç muallim varsa da bunlann iş bulamadıklan haberi yanhşür. Bilhassa ben bu muallim çokluğu yüzünden bir tasfıye yapılacağını tahmin etmiyorum. Her ders senesi sonunda mekteplerdeki tetkikatımıznelicesini Vekâleıebildirmekteyiz. Şu muhakkaktır ki ehliyetsiz olan muallimler çıkanlır. Her sene olduğu gibi bu sene de ilk mekteplerde tetkikat yapacak ve bunun neticesini Maarif Vekâletine bildireceğiz". Yeni matbuat davalan Haber gazetesinin 6 mayıs tanhli nüshasında intişar eden "yeni bir usul mü. ayhklann bir kısmı erzak ve bono ile mi verilecek?" başlığı altında intişar eden yazı müheyyiş mahiyette görülmüş, mezkûr gazetealeyhine Müddeiumutnilikçeyeni bir dava ikameedilmiştir. Bundan başka "Köroğlu" gazetesinin de 7 mayıs tarihli nüshasında intişar eden bazı yazılar müstehcen mahiyette görüldüğünden bu gazete aleyhine de dava açılmıştır. 30 YIL ONCE Cumhuriyet 14'ler yıllık izinlerini aldı 11 MAYIS 1962 13 Kasım 1960 günü abnan bir kararla Milli Birlik Komitesindeki görevlerinden affedilen ve 19 kasım tarihine kadar da yurt dışındaki çeşitli büyükelçibklerimize müşavir olarak tayin olunan 14'lerin iki yıllık müddetleri 20 Kasım 1%2 tarihinde sona ermektedir. 14'lerden bazılan bundan bir müddet evvel Paris'te toplanmışlar ve bu yüzden de kendileri hakkında Dışişleri Bakanlığınca bir tahkıkat açılarak ihtar verilmiştir. Mütaakıben 14'lerden üçü Orhan Kabibay, Muzaffer Özdağ ve Rıfat Baykal yılbk izinlerinden bir müddetini Türkiye'de geçirmek istediklerini bildirrnişler. Dışişleri Bakanlığı da üç müşavire birer haftalık izin venmişti. İzne rağmen müşavirlerTürkiye'ye gelmemişlerdir. Öğrenildiğine göre 14'lerden Yeni Delhi"de bulunan Alparslan Türkeş hariç olmak üzere diğerleri 27 Mayısı Roma'da kutlamaya karar vermişlerdir. Alparslan Türkeş hasta olduğundan bu toplantıya katılamıyacak, fakat diğerleri Roma Müşaviri Şefık Soyuyüceye misafır gelerek birkaç gün kalacaklardır. Gene haber almdığına göre 13 müşavir Roma'da buluştuklannda 27 Mayıs Devriminin yıldönümünü kutlamak üzere yapılacak törene de katılacaklar ve mütaakıben de aralannda toplanarak bazı kararlar alacaklardır. 14'ler yurda dönüp dönmemeyi, dönülecekse bunun hangi tarihte olacağıru da gene bu toplanüda kararlaştıracaklardır. Bu bakımdan Roma toplantısına önem verilmektedir. Müşavirler, Bakanlıktan yıllık izinlerini almış olduklanndan bulunduklan yerlerden Roma'ya gelişlerinde de Paris toplantısında olduğu gibi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. 11 MAYIS 1992 PAZARTESİ |~ıı •• * C'nlü Fransız şarkıcı Gilbert Becaud. önceki gece Türk-Fransız v d l S H S O H n i Z f f â i l G a l a Gecesi'nde çağnlılara bir müzik şöleni verdi. Türk-Fransız Ticaret Derneği'nin Swissotel'de düzenlediği geceye 11 kişilik müzisyen ve teknisyen ekibiyle ka- tılan Gilbert Becaud, aralannda "Et Maintenant", "Quand II Est Mort Le Poete", "L'lmportant C'cst La Rose" ve "L'Indiffrence"ın da bulunduğu unutulmaz sarkılarnla Svvissotel'in Balo Sa- lonu'nda birazda nostaljik bir "Oıanson" rüzgârı estirdi. (Fotoğraf: İBRÂHİM GÜNEL) Filipinler yeni f T başkanı seçiyor v MAN1LA (AA) - Filipinler"- de bugün devlet başkanhğı par- lamenio vc >crel yönetim se- çimleri yapılacak. Fılipinliler. Corazon Aquino'nun yerine scçecekleri devlet başkanının yanı sıra kongre üyeleriyle vali ve beledi- ye başkanlannın da dahil oldu- ğu 17 binden fazla görevliyi belirlcmek amacıyla sandık ba- şına gidecckler. Devlet başkan- lığı seçimine dcvrik Devlet Başkanı Ferdinand Marcos'un dul eşi Imelda Marcosda katılı- yor. Scçimler öncesinde. komü- nıst gerillalar pusu kurarak 15 güvcnlik görevlisini öldürdü. Eski Savunma Bakanı Fidel Ramos'un destekçileri, Manila'- daki mitingte. (Fotoğraf: REUTER) HABERLERIN DEVAMI Çileli Bafa, balıklı günlerini anyor AYDIN. • Baştarafı 1. Sayfada 1978"de kamulaştınlıp yöre köyleri için bir kooperaüf kuru- luncaya dek sürdü Bafa'nın kavgası. Ardından kooperatifi yaşatma savaşımı başladı. Balık dışarıdan geliyor Şimdilerde Bafa"da suskun- luk yaşanıyor. Gölde artık ba- lık kalmadı. Geçmişte yıllık 300 tona kadar sağlanan üretimi 14 tona geriledi. Göl kıyısında,du- varlarında "fresh fish" yazılı balıkçı lokantalannda artık Bafa'nın ünlü yılan balığı, saza- nı. kefalı. levreği satılmıyor. Balık dışandan getiriliyor. I978"de kurulan balıkcılık koo- peratifi iflas etti. Kooperatifin fcshi gündemde. Dalyan ihale- yc çıkanldt. Toplam borcu 1 milyara yaklaşan kooperatif ihalcyc sokulmadı. İki kişinın katıldığı ihaleyı, Gürhan özte- kin adlı inşaat mühendısı ka- zandı. Bafa'yı ilk yılı 150 mil- yon liradan 5 yıllığına kiraladı. Bafa'nın balıkçılan endişeli. Bir yandan "Eskı günler geri mi ge- liyor" diye soruyor balıkçılar, diğer taraftan "Nasıl bu duru- ma gelindi" sorusuna yanıt bul- maya çalışıyorlar... Sınırh Sorumlu Bafa Gölü Çevre Köyleri Balıkcılık Koo- peratifi levhasının ön yüzünde hoş geldiniz, arkasında güle gü- le yazıyor. Kooperatif binalan terk edilmış. Bir zamanlar ba- bklarla dolu azıklar şimdi boş. Kooperatifin soğuk hava depo- su önünde lastikleri patlak kamyoneti duruyor. İdare bi- nası dalyanın yeniden ihaleye ve- nlmesinden sonra içindeki bel- gelerle birlikte yanmış. Bahçe- nin ortasında Atatürk büstü duruyor. altında bir yazı: "Köylü milletin efendisidir." Kala kala bir tek çoban köpeği kalmış. Bizi içeri sokmamak için bahçe kapısında bir süre havhyor, sonra binalann arka- sındaki bahçede kayboluyor. Oysa neler yaşanmıştı bu koo- peratif kuruluncaya dek. Kamulaştırma 63 yaşındaki balıkçı lbrahim Çetin, o günleri "dün gibi" anımsıyor. Sakızburnu Dalyanı o zamanlar "bir gelin" gibi süş- lenmiş. Çetin. "1978 yılıydf di- yor, gününü anımsarruyor. "28 ağustos" dediğimizde başıyla doğruluyor: "Evet, ağustos." O gün Sakızburnu Dalyanı'- nında sevinç yaşanıyordu. Tek- neler süslenmiş, herkes en güzel giysilerini giymişti. Kaçak ava- lıkla geçen çileli günlerin sona ermesi kutlanıyordu. Dönemin Köy İşleri ve Kooperatifçilik Bakanı Ali Topuz, "Bundan böyle Bafa Gölü'nden göl çev- resindeki hak sahibi köylüleri- miz yararlanacaktır. Yıllardır haklan ellerinden alınmış, bu nedenle çeşitli acılara katlanmış köylülerimizin acılan dinecek. Yeni mülkiyet biçimi onlara ge- niş özgürluğü getirecektir. Bura- da demokratik halk kooperatifi modelini kuracağız" diyordu. "O gün bayram vardı, bay- ram" diye anlatıyor 63 yaşında- ki balıkçı ve kooperatif üyesi İbrahim Çetin. "Artık kaçak avlanmak yok. Ağa yok. Dile- diğin gibi balığa çık kimse kan- şamaz. Göl artık bizim." Neden mi bu kadar sevinçliy- di köylüler? Çünkü göl "ağa"- ya aitti ve avlanmak yasaktı. Yıllarca ağanın silahlı adamla- nnın karşısında canlannı yitir- mek pahasına balığa çıkmışlar- dı. Bafa'da yaşanan kavga son buluncaya kadar 6 kişi yaşamı- nı yitirmiş, kimi bacağından, kolundan olmuştu. Yolsuzluk tartışmaları Aradan beş yıl geçmeden, kooperatifte yolsuzluk tartış- maları başlamış, köyler arasın- da anlaşmazlıklar belirmişti. "10 yerine 9 yaz" dıyen ortak- lar. tuttuklan balığı tüccara sat- maya başlamışlar. Kocakaya artık balıkçılığı bırakmış. Lo- kantaalık yapıyor Bafa'da. "Zaten artık balıkcılık bitti" di- yor."Ya kooperatif diye sonı- yoruz, yanıtlıyor: - O da ha bitli ha bitecek. Her şey satıldı. Geriye hiçbir şey kalmadı. Gölü de bir ihaleyle başkasına verdiler. - Nasıl bu duruma geldi?" - Hiçbirimiz kooperaüfçiligi bilmiyorduk. Bizim için çok ye- ni bir şeydi. Birçok anlaşmazhk oldu. Her yıl yeni başkanlar se- çildi. Her gelen bir tokat attı. Yönetim kurulunda çoğunluk hangi köydense o köye ağırlık verildi. Devlet ilk dönemde bi- raz yardım etti. Ama sonra hiç- bir yardım gelmedi. Biz bize kaldık. Kooperatif içinde tar- tışmalar çıktı. Balığını koope- ratife veren parasını zamanında alamadı. Geç ödemeye başladı- lar." Bafa'daki balıkcılık koope- ratifinin iflasmdan sonra dal- yan bir ihaleyle 5 yıllığına kira- ya verilirken kooperatif yöneti- cileri hakkında da soruşturma başlatılmış. Kooperatifin vergi dairesine olan borcu 280 milyon. SSK'ya 150 milyon, Mal Müdürlüğü'- ne de 100 milyon. Böylece top- lam rakam 1 milyar lirayı aşı- Avrupa'dan Hollywood'a Devlet • Baştarafı 1. Sayfada kendi ritmini buluyor. Açış filmi olan dedikodulu "Temel İçgüdü" (Basic Instina'i) kaçırdık. (Can- nes sonrası, Paris'te yakalayaca- ğız). Ama filmin dedikodusu, tartışmalan sürdüğü gibi bu ve- sileyle "Cannes'ı şereflendiren" günümüzün "mega-star"ların- dan Mıchael Douglas Beye- fendi"yle perdenin yeni Kim Novak'ı diye tanıtılan Sharon Stone Hanımefendi'nin ilgipç beyanlanna da tanık olduk. İş- te bu ünlü kişilerin filmlerini savunmalanndan birkaç yansı- ma. Douglas, yönetmen Paul Verhoeven'i ve "sağlam bir po- lisiye entrika" içeren senaryoyu beğendiğini. ama bu fılmde oy- namayı kabul etmesinin başka bir temel nedeni olduğunu söy- >or: "Amerika'da halen pek sağ- Uk.li bir hava yok. tnsanlar seks- ten. beslenmeden, sigara içmek- ten ve bunun gibi birçok keyifli şeyden kaçıyor. Toplumsal bir baskı, insanlann tümüyle ozel olması gereken yaşam bölgele- rini git gide daha çok denetim altına alıyor. "Temel îçgüdü" ise şiddet. cinsel heyecanlar ve "kötülük" üzerine "ilkel", te- mel bir fım. Douglas, Los Angeles olay- lan sırasında kentte fılm çeki- yormuş. Olaylan dehşetle anı- yor: "Stüdyoyu boşaltıp çekimi durdurmak zorunda kaldık. Yukandan kent alevler içinde HAVA DURUMU görünüyordu: Tıpkı körfez sa- vaşında. tutuşmuş petrol boru- lanyla Kuveyt gibi. Asıl kaygı verici olan, ırkçı davranışlar de- ğil. Sosyo-ekonomik durum ve siyahlann genelde hâlâ çok yoksul olmalan. "Orta sınıf" denen ve eskiden Amerikabla- nn ait olmakla övündükleri kesim yok oldu. "Orta sınıf yok artık, zenginler vo yoksul- lar var. Son filmim "Falling Down" biraz da bunu anlatı- yor". Yönetmen Paul Verhoeven ise aralannda en dertli olanı. "Robocop" filminin yaratıcısı, tüm filmlerinin Amerika'da ge- çerb olan sansür sistemiyle ça- tıştıgını. bu ülkede her alanda ilerlemeye karşın toplumun fılmlerdeki seks ve şiddete bakı- şının hâlâ oldukça "çocuksu" olduğunu söylüyor. ABD'de geçcrli olan yeni uy- gulamaya göre bu tür filmler eskisi gibi "X" kategorisine de- ğil. "11 yaşından küçükler gö- remez" kategorisine giriyor. Ama uygulamada değişen bir şey yok. Bu tür filmler ulke ça- pında ancak birkaç yüz sinema- da gösterilebiliyor (Birkaç bin yerine), afiş ve resim asamıyor. gazete ilanı veremiyor. video pi- yasasına giremiyorlar. Ve bu yüzden Verhoeven, fıl- mini tam 9 kez sansüre sokmak zorunda kalmış. Her seferinde yeni pazarlıklarla... Ve sonuç olarak fılm. asıl versiyonundan "42 saniyesi kesilmiş olarak" ABD"de gösteriliyor. Baştarafı 1. Sayfada meslek örgütleri, basın sektö- ründeki sendikalar ile üniversi- telerin temsilcileri de görev ala- cak. Son şekli verilen taslak ile TÜYDAK'a, Basın llan Kuru- mu ve TÜBİTAK modeli bir özerk isleyiş getiriliyor. Kültür Bakanı Fikri Sağlar tarafından hazırlanan taslağın gerckçesinde. Türkiye'de yayın alanında son yı1larda ortaya büyük sorunlar çıkıığı anımsa- tılarak "Bu sorunlann en başm- da ise dağıtım konusu yer al- maktadır. Teknolojinin en son vcrilerinin basın ve yayın alanı- na yansımasına karşın, dağıtım alanında eski yöntemlerle yeti- nilmek istenmesi, var olan bü- yük kuruluşlann dağılması veya eski etkinliklerini yitirme- lcri hcr açıdan dağıtım alanında olumsuz yansımalar yaratmış- tır" denildi. Son yıllarda yaşa- nan "televizyon şoku"nun kit- leleri giderek kitap, gazete ve dcrgilerden uzaklaştırarak "ek- rana esir bir duruma getirdiği" bclirtilen gerekçede, "Böylesine bir sürcç. kitap ve yayın piyasa- stnı gerilelirken u!usal kültürü- müze de önemli bir sekte vur- maktadır. Halk. ekranın reha- veti içinde teknolojinin ürünle- rinc kapılıp giderken okuma gibi bcyinsel çaba isteyen birca- ba ortadan silinmektedir. Türk halkı her yıl açılan yeni televiz- yon kanallan sayesinde artık daha azokurbirdüzeyegelmiş- tir. Her açılan televizyon kanalı hcm okur sayısını duşüımüş hem de baskı sayılannı azalt- mıstır'" görüşüne yer verildi. TÜRKİYE'DE yor. DSl'nin, taşkın seti ve yaşa- nan kuraklık sonucu Bafa'daki su seviyesi bu yıl 2 metre düş- müş. Böylece Serçin ve Kapıkı- n çevresinde sulann çekilmesiy- le yeni tanm alanlan açılmışr DYP tarafından yörede gerçek- leştirilen araştırmanın da orta- ya koyduğu gibi Bafa çevresin- deki köylerin sahip olduğu verimli tanm toprağı alanı sı- nırlı. Serçinliler şimdilerde orta- ya çıkan yeni tanm topraklannı işleyerek geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Demirel: Aşkabat zirvesi barışa hizmetetti ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türkmenistan"ın baş- kenti Aşkabat'ta yapılan zirve- de Türk dış politikası destek buldu. Başbakan Süleyman De- mirel, zirveye katılan ülkelerin Bosna-Hersek ve Karabağ ko- nusundaTürkiye'nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne yaptığı girişimleri destekledik- lerinibildirdi. Aşkabat'tan dönen Demirel, Esenboğa Havalimaru'nda yaptığı basın toplantısında, zir- veye katılan ülkelerin Kara- bağ'da yaşanan "vahşeti" kına- dıklannı kaydederek Türkiye'- nin, BM Güvenlik Konseyi'ne yaptığı girişimlerin desteklendi- ğini açıkladı. Zirvede. Federal Ordu desteğindeki Sırplann saldınlannın sürdüğü Bosna- Hersek'teki olaylann da kınan- dığını belirterek katılımcı ülke- lerin. burada kan dökülmesinin engellenmesi için mutabakata vardıklannı ifade etti. Demirel, zirve için "İyi toplantıydı. Ban- şa hizmet etmiştir" dedi. Başbakan Demirel, Türkme- nistan, Kırgızistan, Kazakis- tan, Özbekistan, Pakistan, İran ve Türkiye'nin katıldığı zirve- nin "başanlı" geçtiğini kayde- derek bu bölgede işbirliği im- kânlannı arttırmak ve yeni işbirliği alanlan yaratmak için bir araya geldiklerini söyledi. Bölgedeki ülkelerin, doğalgaz. petrol. pamuk ve çeşitli maden- İer gibi doğal kaynaklar açısın- dan zengin olduğunu söyleyen Demirel, bu cumhuriyetlerle Avrupa bağlantısının zayıf ol- duğunu, bunun giderilmesinin tek yolunun da eski İpek Yolu"- nun "ihyası" olacağını belirtti. Bölgede mal hareketliliğini yaratmanm başka bir çaresi ol- madığını kaydeden Demirel. zirveye katılan ülkelerin İpek Yolu hattından geçecek demir- yolu ve karayolu bağlantılan- nın bir an önce bitirilmesi için karara vardıklannı açıkladı. Demirel. zirvede Türkmenis- tan doğalgazının Avrupa"ya gececeği hemen hemen tek yo- lun Türkiye olduğu konusunda var olan mutabakatın "pekişti- rildiği"ni söyledi. Kazakistan"- daki petrolün de Türkiye'yc indirilmesinin toplantıda konu- şulduğunu kaydetmekle ycli- nen Demirel. toplantıda karar- laştınlan kararlann takibi için de toplantılar yapılacağını bil- dirdi. İç kavganın sona crmcyc baş- ladığı Afganistan'a "dışarıdan kanşılmaması" konusunda gö- rüş bırliğine vanldığını söylc- ycn Demircl. Tacikistan'da yaşanan olaylara da kimsenin müdahalc etmcmesi gcrcktiği konusunda anlaşmayavanldî- ğını belirtti. DÛNYA'DA Devlet Bakanlığı Meteomloji Genel Mûdûrlûğü'nden aiınan bügtye göre yurdun doğu te- simlerı parçalı buluDu. Doğu ve Gûneydoğu Anadolu'nun doğusu yağışlı. diğer yerler az bulutlu ve açık geçeek HWA SICAKLIĞI- Artacak RÛZGÂR: Kuzey ve bat yön- lerden hafîf arasıra orta kuv- vette esecek. DENİZLERDE, Doğu Karadeniz"de günbatısı ve karayel, Akdenııde gûn batısı ve lodos dığer de- nizlerimtzde yıldız karayelden saatte 10-21 denız mılı esecek. Van Gölü'nde hava yağışlı geçecek Rüzgâr, batı yönlerden hafıf ara sıra orta kuvvette esecek Göl kûçük dalgalı olacak 27° 14° 21° 5° 9° 4° 22° 8° 25° 13° 28° 12° 23° 8° 24° 11° 18° 12° 25° 10° 10° 5° 23° Menem: Amaç her durumda kâr etmek İstanini Haber Servia - Arian- tin Cumhurbaşkanı Carios Me- nem, Türk işadamlanna Arjan- tin'de istedikleri her alanda yaü- nm yapabüeceklen çağnsında bulunarak "Sermayenin anava- tanı yoktur. Amaç, nerede olursa olsun kâr etmektir" dedi. İstanbuTdaki gezisini tamam- ladıktan sonra kaldığı Çırağan Oteli'nde bir basın toplanusı dü- zenleyen Menem. Türkiye'ye yaptığı ziyaretten çok etkilendiğı- ni, "büyük beklentileri olan ve geleceği çok uzak olmayan bir ül- ke" olarak tanımladığı Türkiye'- ye büyük bir sevgj ve saygı duy- duğunu söyledi. Konuk Cumhurbaşkanı, "enf- lasyonu düşürme konusunda Türk hükümetine tavsiyede bu- hmup bulunmadığı" biçimindeki soruya şu yanıü verdi: "Bu. y"alni2ca Türkiye'nin ve Anantin'in değiL dünyanın sonı- nu. Biz, Arjantin'de enflasyonu önleme konusunda başanlı bir mücadele verdik. 1989'da yüzde üç binlerde olan enflasyon, ge- çen nisan ayında oldukça düş^i- rüldü. Türk yetkiüfere, ülkemiz- de enflasyonu nasıl düşürdüğü- müzü anlatüm. Ancak onlar, zaten sorunlann nasıl çözümle- neceğjni büiyorlar." Türkiye'de nükleer santral ya- pımı ile ilgili bir soru üzerine de bu konuda Brezilya, Uruguay, ŞiB, Bolivya ve Paraguay üe çeşit- b anlaşrnalan bulunduğunu, Türkiye ziyareti sırasında konu- nun resmi düzeyde ele ahnmadı- ğını söyledi. Heyette bulunan Aıjanun Ulusal Nükleer Ajans Başkanı'nın konuyla ilgili görüş- meîer yapüğını belirten Menem, "Arjanu'n, dünya banşı için önemli adımlar aüyor. Nükleer 12PKK'h öldürüldü KAHRAMAİMMARAŞ (AA) - Kahramanmaraş'ta, güvenlik kuvvetleriyle silahlı çatışmaya giren bölücü örgüt üyesi terö- risılerden 12"si ölü. 2'si sağ ele geçırildi. Bölgede arazi arama-taraması yapan güvenlik kuvvetleri. merkez ilçeye bağlı Karamanlı köyü dağlık kesiminde önceki gün öğle saatlerinde bir grup te- röristle karşılaştılar. Güvenlik kuvvetlerinin 'tesb'm ol' çağnsı- na ateşle karşılık veren terörist- lcrle çıkan çatışmada 12 terörist silahlanyla birlikte ölü olarak ele geçırildi. Silahlı iki terörist de sağ olarak yakalandı. enerjinin banşçı amaçlada insan- lığın yaranna kullanılması taraf- tanyız"dedi. Konuk Cumhurbaşkanı, "Ar- jantin ve Türkiye arasında ben- zeriikler olup olmadığr sorusu- na da "İki ülke arasında birçok benzerlikler var. Dünya küçül- dükçe. alışkanhklar, geknekler, kültürler birbirini tamamhyor. AnantırJı bir yazann dedıği gibi; ben, Arjantin değil, dünya vatan- daşyım'' yanıtıru verdi. Carlos Menem, bu sabah Tür- kiye'den aynlacak. Halıcı • Baştarafı 1. Sayfada masında, Menem'e, "zamanı- nın süper devjeti" diye niteledi- ği Osmanlı İmparatorluğu'n- dan günümüzc kalan büyük eserler ve camiler hakkında bilgi verdi. Sultanahmet Camii'nden sonra Ayasofya Müzesi'ne ge- çen Carlos Menem, camiden müzeye giderken otomobile binmek yerine yürümeyi tercih etti. Yürüyüşü sırasında çevre- de bulunan turistlerden de ilgi gören Menem, Türk, yabancı ayırt etmeden el uzatan her- kesle tokalaştı. Ayasofya Müzesi'ni gör- dükten sonra abşveriş yapmak üzere Nuruosmaniye Caddesk. üzerindeki Bazaar 54'e gjden konuk Cumhurbaşkanı, bura- da toplam 130 milyon braya 3'ü büyük, 10'u küçük obnak üzere 13 hab satın aldı. Topkapı Sarayı'nı da gezen Menem, yayık ayranı ve vişne şurubu içerek Hazine Bal- konu'ndan İstanbul'u seyretü. Menem, daha sonra Sepetçi Kasn önünden bindiği gemi ile Boğaz turu attı. Boğaz gezisi sırasında, Ar- jantin ve Türk heyetinden gezi- ye katılanlarla bol bol hatıra fotoğrafi çektiren Carlos Me- nem, fotoğraf çektirmek ya da konuşmak üzere yanına gelen hanımlann yanaklannı öpme- yideihmaletmedi. Geziden sonra, kendisinı iz- leyen gazetecilerle Çırağan Oteli'nin lobisindeki koltuk- larda "samimi" bir basın top- lanüsı yapan Menem, toplan- tıyı, birkaç dilde teşekkür ederek bitirdi. Sempatik dav- ranışlanyla ilgi çeken konuk Cumhurbaşkanı "şükran" ve "inşallah" kelimelerini de yerli yersiz kullanarak, çevresinde- kileri güldürdü. B 19° aslt u *raç* B-bulutlu Gipjneslı K-tariı S-ask Y.yaGmımı Aslıve Kopyası ile Ozürler... • Baştarafı 3. Safyada kara Temsilciliği'ni yüklenirken, gerçekte en önemli görevinin "genç gazetecileri" yetiştirmek olduğunu da söylemeye gerek yok. Arcayürek'in önümüzdeki paza- ra yapacağı sürprizini ben de merakla bekliyorum. Yuvaya dönüş sürüyor ve önümüzdeki ay başında da sürecek... istanbul'da istihbarat şefi olarak genç ve enerjik ga- zetecı Şenay Kalkan ve Dış Haberler Servisi'nin başın- da deneyimli Ergun Balcı yeniden masalarının başına oturdular. Serpil Gündüz arka sayfanın, Yurdagül Er- koca iç politikanın sorumluluğunu yüklendiler. Celal Üster, Kültür Servisi'nin başına geçer geçmez bazı yeniliklerin hazırlıklarına da hemen başladı. Han- dan Şenköken, Ayşe Yıldırım, Zafer Aknar, Sinan Gök- çen ve Ali Tevfik Berber de haber, fotoğraf ve röportaj- ları ile yeniden karşınıza çıkıyorlar. Ankara Bürosu'nun Yasemin Çongar'ı dış politika olaylarını gerçek içyüzü ile birlikte size aktarırken, Ev- ren Değer de savunmanın yanı sıra dış politika haber- lerine de imzasını koyacak. Ayşe Sayın kültür-eğitim, Güneş Gürson iş-sendika ve çevre, Sertuğ Çiçek ekonomi, iş-sendika haberleri ile yuvaya dönen geleceğin ümidi gençlerimizdir. Izmir Bürosu'nun şefliğini Serdar Kızık yeniden yük- lenirken, imzalarını altı ay öncesinden çok iyi anımsa- dığınız Ümit Otan, Hakan Kara, Türey Köse, Hüseyin Erciyas, Nüvit Tokdemir, Merih Ak, Necati Aygın'ın ha- berlerinin sekreterliğini yine Işık Ersan yürütecek. Adana Temsilcimiz Çetin Yiğenoğlu, bir yandan ye- rel basın kurultayının hazırlıklarınt sürdürürken, bir yandan da bürodaki görevine İstihbarat Şefi Mehmet Aka ve muhabir arkadaşımız Mustafa Dertli ile birlikte döndü. Bu arada bölge muhabirlerimiz Şanlıurfa'da Mehmet Faraç, Iskenderun Murat Bayar, Ergani Yaşar öztürk ve Kozan'dan da Cezmi Volkan Varan dönüş sürecindeki arkadaşlarımız oldular. Ciddi, fakat sevimli Cumhuriyet'e yakışır daha güzel, daha dogru haberler vermek ve daha az yanlışlıklar yapmak umuduyla..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle